chloroquine colchicine kaletra ivermectin kaletra 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

551 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (28): (1) 2 3 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: Yunus’un Mesajı...
Ukab su an offline Ukab  
Yunus’un Mesajı...
575 Mesaj -
Çiçek olup açan, kuþ olup uçan, rahmet olup yaðan, bülbül olup konuþan, aþk sevdalýsý, kardeþlik sevdalýsý, birlik sevdalýsý Yunus. “Bizim Yunus”. Yunus Emre... “Dövene elsiz, sövene dilsiz, derviþ gönülsüz gerek” diyen, “Ben gelmedim davî için/ Benim iþim sevi iþi” diyerek yüzyýllardýr gönüllerimizde taht kuran Yunus. Bazen derviþ olup karlý daðlarý aþan, bazen bir alperen olup Anadolu’nun birliði için beylik beylik dolaþan ve bazen de garipler, yoksullar, yetimler için Yüceler Yücesi Mevla’ya el açan bir garip derviþ Yunus. Ne olursa olsun eti kemigi aþk olan, rengi aþka boyanan, aþki olmayan gönülleri taþa benzeten, buram buram aþkla tutuþan bir eren Yunus...

Asirlardir mübarek Anadolu topraginda adindan çokça bahsedilen, sesi sikça iþitilen, devrindeki beylerin, agalarin isimleri unutuldugu halde adi gönülden gönüle ulaþan “Bizim Yunus”... Yunusu bilmek, onu tanýmak gerek. Çünkü dünya tarihine damgasýný vuran, bir mýsrasý bile bütün dünya edebiyatýna bedel sayýlan önemli bir Müslüman-Türk þairinden bahsediyoruz. Neydi Yunus’un çilesi? Gücünü nereden almaktaydý? Yýðýnla þair ve yazar gelip geçtiði halde, onun þiirlerinin asýrlardýr dillerde-gönüllerde dolaþmasýnýn sebebi neydi? Daha da önemlisi Yunus’un çaðlarý aþan mesajý nedir? Bunlarý bilmek gerekmez mi?

Yunus’un çilesi onu yakan ateþti. Bu yüzden olacak ki:

“Yüreðimi aþk ateþi yaka gelmiþ yaka gider / Garip baþým bu sevdayý çeke gelmiþ çeke gider” diyordu.

Baþka bir þiirinde ise:

“Yunus bunda gelen gülmez / Kiþi muradina ermez / Bu fanide kimse kalmaz / Derdim vardir inilerim” diyerek anlatýyordu çilesini.

Yunus’u güçlü kýlan baðlý olduðu iradeydi. O öylesine güçlü bir iradeye baðlanmýþtý ki, ancak böylece kendi insiyaklarýna uymaktan kurtulmuþ, yücelen insanlardan olmuþtu. Çünkü o, Allâh’ýn iradesine tabi olmuþ, O’na ram olmuþtu.

“Suyum alçaktan çekerim / Dönüp yükseðe dökerim / Görün ben neler çekerim / Derdim vardýr inilerim” derken adeta gücünü nereden aldýðýný belirtiyor ve “Ben ayýmý yerde buldum / Ne isterim gökyüzünden / Bana rahmet yerden yaðar / Benim yüzüm yerde gerek” diyerek yüceliþin yolunun engin gönüllü olmaktan geçtigini anlatiyordu bizlere Yunus Emre...

Onun bu tevazuu ve alçak gönüllülügüdür ki, aradan geçen asirlar onun büyüklügüne gölge düþürememiþtir. Iþte bu yüzden Yunus dillerden düþmeyen bir þairdir. Yunus hiçbir zaman kendini övmemiþ, toplumu ilgilendiren konular üzerinde durarak halkin yaralarina merhem olmaya çaliþmiþtir.
“Hak Çalabým, Hak Çalabým, Sencileyin yok Çalabým,

Günahlarýmýz yarlýða, ey rahmeti çok Çalabým,

Ne ilmim var ne taatým, ne gücüm var ne takatým,

Meðer Sen’den inayetim, kýl yüzümü ak Çalabým” derken insanýn acizliðini, çaresizliðini ortaya koymuþ, Allâh’ýn gücü ve kudreti karþýsýnda teslimiyetini açýkça ilan etmiþtir. Ýnsan güçsüzdür derken onu yok saymamýþ, Allâh’ýn yardýmý olmadan tek baþýna bir insanýn nasýl çaresiz olduðunu söylemiþtir.

Yunus’un bizden biri olmasý, ýstýraplarýmýzý kendisine dert edinmesi, inancýný yaþamasý ve davasýna olan deruni baðlýlýðý onun eserlerinin bize kadar ilk günkü tazeliðiyle gelmesinin sebebi olsa gerek.


Ne mutlu Yunus’un mesajýný iþitenlere. Ne mutlu onun çilesini gönüllerinde duyup, yüreklerini bu sevda ile daðlayanlara. Kendisini tarihine, toplumuna adayanlara ve ne mutlu kalplerini dosta verip, kýlýcýný nefsinin ense kökünde sallayarak Hakka doðru sabýrla yürüyenlere. Müjdeler olsun Yunusun çiçekleri ile Anadolu’yu bürüyenlere...

EsSelam Aleykum...

Gönderme Tarihi: 22.09.2008 - 23:11
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bir Minigin Ramazan Günlügü ...
Ukab su an offline Ukab  
Bir Minigin Ramazan Günlügü ...
575 Mesaj -
Ramazan 1
Bu gün evde bir acaiplik var.
Herkes sessizce iþine okuluna gidiyor.
Annem 'Zeynep hadi sana kahvaltý hazýrlayalým' dedi.
Kimse yemek yemiyor, su içmiyor.
Ablam bile!

Ramazan 5
Önce diyet yaptýklarýný sanmýþtým.
Ýzledim hepsini.
Akþama doðru hepsi sessizleþiyor.
Sofrayý hazýrlayýp ezaný bekliyorlar.
Onlarý böyle seyretmek, öyle hoþ ki.
Baþka zaman, susmak bilmeyen ablamýn bu hali içten içe güldürüyor beni.
Ama gülmeye cesaretim yok.

Ramazan 9
'Niye böyle yapýyorlar?' Ablama sordum, 'Büyüyünce anlarsýn..' dedi.
Zaten baþka ne der ki…
Anneme sordum, Ramazan dedi.
Babama sordum, Oruç dedi.

Ramazan 11
Bu Ramazan ve Oruç isimli iki kiþi, bizimkilere yeme-içme yasaðý koymuþ demek.
Arkadaþým Fatýma'ya sordum.
Onun ailesine gündüzleri yemek yemiyor su içmiyormuþ.

Ramazan 14
Kaþýk çatal sesleri, konuþmalar duydum.
Uyandým.
Babama haber vermeye koþtum, yataðýnda yok!
Çaresiz, huysuz ablamýn odasýna koþtum.
O da yok!
Korkmadým, Ben bu hýrsýzlarýn hakkýndan gelirim!' dedim.
Aldým elime paspasýn sapýný, aniden açtým mutfak kapýsýný.
Sopamý havaya kaldýrdým öylece kaldým oracýkta.
Bizimkiler yemek yiyorlar!
Vay uyanýklar.
Gündüz Oruç ile Ramazan'dan korkup gece yiyorlar.
Birde üstüme gülüyorlar…
Korkaklar.

Ramazan 17
Önceleri, Oruç ile Ramazan'ý bulup þikayet etmeyi düþündüm.
Fakat ablamýn yemek yemedikçe pamuk gibi yumuþadýðýný fark ettim.
Babam ile Annem de artýk tartýþmýyorlar.
O zaman devam.
Belli ki Oruç ve Ramazan iyi kalpli iki amca.

Ramazan 19
Her gün bize beyaz baþörtülü teyzeler geliyor.
Oturup birlikte Kur'an okuyorlar.
Her zaman ki gibi mobilyadan, gelinden, kaynanadan, konuþmuyorlar.
Ellerini açýp herkese dua ediyorlar.
Sevim teyze de baþýný örtmüþ.
Çok da yakýþmýþ

Ramazan 22
Her þey aynen devam ediyor.
Televizyonlar bile uslu uslu konuþuyor.
Hepsi akþam ezan okuyor.
Ýftar iftar deyip bütün þehir birden yemeðe baþlýyor.
Ne hoþ.

Ramazan 24
Oruç'u merak ediyorum.
Geçen gün Ayþe teyzem Annemle konuþuyorlardý.
Þöyle þöyle yaparsam Oruç bozulur mu?
Yok böyle olursa Oruç kaçar mý?
Demek ki Oruç, çok duygulu birisi.
Ýnsanlar kötü bir þey yapýnca bozuluyor.
Kötülüðü gördüðü yerden kaçýyor.
Oruc'u ve Ramazan'ý artýk iyice merak ediyorum.
Onlarla tanýþmaya can atýyorum.

Ramazan 25
Bu günlerde herkes Kadir gecesinden bahsediyor.
Þimdiye kadar gecesi olan bir adam göremedim.
Bu Kadir de kim?
Bin aydan hayýrlý gecesi varmýþ.
O gece uyumamak, namaz kýlmak, Kur'an okumak önemliymiþ.

Ramazan 26
Ýftarý çok sevdim.
Akþam yemek yemeye Ýftar diyorlar.
Gece yemek yemenin adý da Sahur.
Ýftar sonrasý eðlenceler oluyor.
Babam camilere götürüyor bizi.
Herkes sokaklarda, camide, neþe içinde.

Ramazan 28
Merak içinde beklerken uyuyakaldým.
Kadir, gecesiyle beraber gelmiþ gitmiþ.
Ben göremedim.
Anlayamýyorum.
Bu yüzden aðabeyimi çok özlüyorum.
Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor.
Sonra da arkadaþlarýna anlatýyor, birlikte gülüyorlar.
Sinir oluyorum.
Abim uzak bir þehirde üniversitede okuyor.
'Abim ne zaman geliyor?' diye aneme soruyorum.
'Bayram gelsin, o da gelecek' diyor.
Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir'den sonra þimdide Bayram!..
Soramýyorum 'Bayram kim?' diye.
Neden o gelmeden abim gelemiyor?
Belki de abimin arkadaþýdýr.
Çok özledim abimi.
Bayram'ý da alsýn gelsin tanýþalým.

Ramazan 29 / Arefe
Sonunda bir haným ismi duydum.
Arife diyemiyorlar mý ne?
Arefe diyorlar.
Niye Arefe?
'Arife' olmasý gerekmiyor mu?
Yengemin adý gibi yani...
'Arefe geliyor, daha temizliði bitirmedik.' diyor Annem.
Demek ki Arife teyze çok titiz.
Ýyice telaþlandýlar.
Bir Bayram diyorlar, bir Arefe, harýl harýl çalýþýyorlar.
Temizlik yapýlýyor.
Yemekler hazýrlanýyor.
Anneme 'Bayram ne zaman gelecek?' dedim, 'Arefe'den sonra' dedi.
Demek ki Bayram ile Arefe evli deðil.
Akraba da deðil.
Kafam karma karýþýk.
Salih abim bi gelse de her þeyi bana anlatsa.

Ve Bayram geldi

Sabah kalktýðýmda, herkesi kahvaltýda yakaladým!.
Oruç öldü heralde diye düþündüm.
Gece Abim gelmiþ.
Sevinçten haykýrdým.
Çok özlemiþiz birbirimizi.
Bütün olaný biteni bir güzel anlattým Abime.
Yüzüme bakarken, bana tebessüm ettiðini gördüm.
Ablama sormamakla ne iyi ettiðimi anladým.
Abimin tebessüm ettiði yerde, Ablam kahkaha atar.
Abime küser gibi yaptým, hemen gönlümü aldý.
Bana her þeyi baþtan anlattý, bu sefer de ben gülmeye baþladým.

***

Abimden söz aldým.
Kimseye anlatmayacak, konuþtuklarýmýzý yazmak için izin istedi.
Ben de verdim..
Ramazan günlüðü iþte böyle ortaya çýktý.
Abim buna bir de isim buldu: 5 Yaþ Sendromu.
Sendromu anlamadým.
Ama olsun, Abime güveniyorum.
Gerçi Ablam'a göre 4 yaþýndayým.
Annem 5 yaþýnda olduðumu söylüyor.
Babam daha 4 yaþýndan gün almadý diyor.
Abim bu konu beni aþar diyor.

Bayramý çok sevdim.
Ama Ablam tekrar o sinirli haline dönecek diye, Ramazanýn gidiþine çok üzüldüm...

Bizim için her gün Ramazan olsa!...
Ne iyi olur...

Gönderme Tarihi: 19.09.2008 - 16:50
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Tesettür sizi korur ! ...
Ukab su an offline Ukab  
Tesettür sizi korur ! ...
575 Mesaj -
"TESETTÜR SÝZÝ KORUR"

Bugünlerde Mýsýr'da davet amaçlý hazýrlanan ve elektronik posta yoluyla kitlelere ulaþtýrýlan farklý bir davet çalýþmasý gündemi belirliyor. Ýki çubuklu þekerin kullanýldýðý ilginç bir kurguyla tesettür çaðrýsý yapýlýyor.




Darul Tevhid


Bugünlerde Mýsýr'da davet amaçlý hazýrlanan ve elektronik posta yoluyla kitlelere ulaþtýrýlan görsel mesaj gündemi belirliyor. Ýki çubuklu þekerin kullanýldýðý ilginç bir kurguyla tesettür çaðrýsý yapýlýyor. Çalýþma büyük ilgi görüyor.Türkiye medyasýnda bugün yer alan habere göre, iki çubuklu þekerden birisi ambalajlý. Bu baþörtüsünü simgeliyor. Diðeri ise açýlmýþ ve üzerinde sinekler bulunuyor. Mesaj olarak ise "Onlarý (erkekleri) durduramazsýnýz. Ama kendinizi koruyabilirsiniz" yazýyor. Mýsýr'da son dönemde baþörtüsü takanlarýn sayýsýnda önemli bir artýþ gözleniyor.

Gönderme Tarihi: 02.09.2008 - 09:55
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Hifa ve Süheyl...
Ukab su an offline Ukab  
Hifa ve Süheyl...
575 Mesaj -
Yýl asrýsaadet yýlý, aþklarýn en güzelinin yaþandýðý mekân ve zaman.

Ölümsüz sevdaya doðru yol alan, ilahi aþkýn sýrrýna mahzar olan ve kalplerinde sadece onun sevgisini taþýyanlarýn yýlý.

Ýþte o yýllarda vuku bulan bir aþk kýssasý “ Hifa ve Süheyl

Hz peygambere teslimiyetin güzel bir vesikasý ” Hifa ve Süheyl

Madde den geçip mana ikliminde aþký yaþayanlarýn hikâyesi “ Hifa ve Süheyl


Hifa genç, güzel, þan-þöhret sahibi ve oldukça zengin bir kadýn;

Güzelliði dilden dile dolaþan, þan þöhreti saraylara kadar ulaþan,

Birçok kimsenin kendisi ile evlenmesi durumunda her þeyini feda edebileceði birisi Hifa

Öyleki hifayý duymayan, güzelliðini bilmeyen kimseler kalmamýþ sevda çöllerinde.


O kadar güzel ki hifa ; krallar saray anahtarlarýný getirip önüne býrakýyor.

Zamanýn zenginleri kervan yükü kadar mücevher ve altýn vaat ediyor.

Sahabe eþleri ise Hifa ile akraba olabilmek için Hifa yý kocalarýna istiyorlar.

Aman ya rabbi Bu ne aþk, bu ne seda ve bu ne güzellik ki insanlar onunla eþ olabilmek için kýyasýya yarýþýyor; tüm zenginliklerini, mal varlýklarýný, mevki ve makamlarýný onun önüne seriyor ama o bunlarýn hiç birine bakmýyor ve yanaþmýyor.

Bu nasýl bir edadýr ki ya rab; insanýn baþýný döndüren, kanýný kaynatan, sarhoþ eden bu tekliflere karþý rýza en lillah çizgisini koruyan bir ruh var bedende. Beden de ruh tende hifa var


Ama ilahi bir saygý var hifa da; o bu ilgi ve alakadan rahatsýzdýr çünkü. O olup bitenden dolayý gerçekten çok üzgündür.

Düþtüðü bu müþkül vaziyetten kurtulmak için hz. peygambere giderek durumu ona arz eder.

Ve kendisi için hayýrlý bir meþguliyet ister.

Hifa Allah resul’ünün kendisine meþguliyet olarak çeþitli

Dersler ve ibadetler vereceðini bekler.

Oysa Hz peygamber hifa ya meþguliyet olarak evlenmeyi tavsiye etmiþtir.

Bu durum karþýsýnda Hifa Allah’ýn resulüne þöyle der.

“Ey Allah’ýn resulü madem meþguliyet olarak evlenmeyi öneriyorsunuz;

Öyle ise kiminle evleneceðim hususunda da karar vermeme yardýmcý olunuz. Buna karþýlýk hz peygamber pratik bir çözüm bularak;

þöyle dedi; yarýn sabah namazýna mescide ilk giren kim olursa onunla evleneceksiniz. Sonucu da size bildireceðim der ve hifa oradan ayrýlýr.


Sonra hz peygamber mescide giderek bunu herkese ilan eder.

Bu duyuru dilden dile, kulaktan kulaða dolaþýr ve ahalide büyük bir heyecan baþlar.

Öyle ya birçok kimsenin güzelliði, þaný, þöhreti ve zenginliði için evlenmeyi arzuladýðý, kervanlar dolusu altýn ve mücevher vaat ettiði, evli olan kadýnlarýn bile sadece akraba olabilmek için kocalarýna istedikleri hifa artýk evlenmeye karar vermiþtir.


O gece heyecan ile birlikte bir koþuþturma baþlar sokaklarda.

Sabah namazýna mescide erken gidebilmek için çeþitli hazýrlýklar yapýlýr ve tedbirler alýnýr.

Bazýlarý erkenden yatar ve uyurlar. Kimileri evdekilere ricada bulunarak uyumamalarýný söylerler ki erkenden kaldýrýlýp mescide gidebilsinler. Hatta o gece bir kýsým insanlar ise sabaha kadar uyumamayý bile göze almýþlardýr.

Sabah namazý için hazýrlýklar yapýla dursun. Fakat sahabeden öyle birisi de vardýr ki ne olup bitenden haberdar, nede olup bitenle ilgilenecek durumdadýr. O kendi halinde, kendi derdinde, kendi meþguliyetinde, kendi aczinde; fakir, yetim, öksüz ve gariptir.

Ýþte o kimse de hiçbir þeyle ilgilenecek durumda olamayan Süheyl dir.


Süheyl mescidin etrafýnda yaþayan ashabý suffadandýr.

Yani o ne harcayacak bir dirhemi, ne baþýný koyacak bir evi, nede üzerindekilerden baþka giyecek bir elbisesi olmayan fukara ve sersefil bir sahabedir. Tabi üzerindeki elbiselere de elbise dersek

Diðer taraftan hazýrlýklar tamamlanmýþ bütün tedbirler alýnmýþ ve herkes sabah namazý için kendisini ayarlamýþtýr.


Sabah namazý için peygamber mescide gelerek beklemeye baþlar.

Az sonra bir gölge belirir mescidin kapýsýnda ve içeriye giren Süheyl’dir.

Hz peygamber Süheyl’e; seni bu vakitte buraya getiren nedir diye sorar.

Çünkü mescide ilk girendir Süheyl.

Tabi Süheyl’in olanlardan haberi olmadýðý için; sabah namazýna geldim ya resul Allah der.

Hz peygamber: hifa olayýndan haberin yokmu senin diye sorar.

Süheyl: Haberim yoktur ya resul Allah; hem haberim olsa dahi benim hifa ile ne iþim olabilir ki der.

Bunun üzerine Hz peygamber hifa meselesini Süheyl’e anlatýr.

Dinlediði olay karþýsýnda þaþkýn ve hayretler içindedir Süheyl.


Allah o gece Medineli erkeklerin gözlerine derin bir uyku koymuþ ve kimseler sabah namazýna mescide gelememiþlerdir.

Sonra sabah namazý vaktinin çýkmasýna yakýn bir zaman kala cemaat mescide gelmeye baþladý.

Ve gelen herkes merakla talihlinin kim olduðunu sordu.

Hz peygamber:

Mescide ilk gelenin Süheyl olduðunu ilan etti.

Hemen akabinde ise hifaya haber gönderildi ve Süheyl ile evleneceði belirtildi.

Hifa da teslimiyete yaraþýr bir þekilde tereddütsüz bunu kabul etti.

Ne var ki hifanýn duyulmuþ olan þaný, þöhreti, güzelliði ve zenginliði kadar;

Süheyl’inde kimsesizliði, çelimsizliði, fakirliði ve yetim oluþu biliniyordu çevrede.

Zaten herkesi hayretler içinde düþündüren kýsmý da buydu ya.

Hifa gibi bir kadýna Süheyl gibi bir eþ

Sonra Hz peygamber hifa ile Süheyl’in nikâhlarýný kýyar ve Süheyl’e bakarak; Eþine bir hediye almasýný söyler.

Süheyl mahcup bir eda ile baþýný önüne eðer ve oldukça kýsýk bir sesle; Ey Allah’ýn resulü deðil hediye almak, üzerimde bana ait bir dirhemim bile yoktur der.

Bunun üzerine hifa oradan kalkar ve eve gider. Ýçinde 100 dirhem bulunan bir kese göndererek; bunlar Süheyl’indir istediði gibi kullansýn der.

Dirhemleri alan Süheyl çarþýda gezerek iki dirheme bir hediye alýr ve akþam karanlýðýnda Hz peygamberin nikâhlarýný kýydýðý eþi hifanýn evine gider.

Bu gece Süheyl’in zifaf gecesidir. Çarþýdan almýþ olduðu hediyeyi hifaya takdim eder

Ve þöyle der: -ey hifa bundan sonra sana benimle evlendiðin için sabretmek düþer.

Bana da senin gibi birisi ile evlendiðim için elbette ki þükretmek düþer.

Sana sabretmek düþer çünkü benim gibi çelimsiz, fakir, periþan hiçbir þeyi olmayan biriyle evlendin.

Bana da gerçekten þükretmek düþer çünkü senin gibi güzel, zengin ve varlýklý birisi ile evlendim. Ve þöyle devem eder Süheyl:

Allah’ýn bize bahþettiði bu evlilik için gel bu geceyi ona ayýralým ve ibadetle geçirelim.

Ben þükrümü sen sabrýný eda et. Umulur ki ben þükredenlerden sende sabredenlerden yazýlýrsýn.

Ve her ikisi o geceyi sabah namazý vaktine kadar ibadetle geçirirler.

Rablerine dua ve niyazda bulunurlar, kendilerince sabýr ve þükürlerini eda ederler.

Sabah namazý vakti girince Süheyl mescidin yolunu tutar.

Mescide vardýðýnda Hz peygamberin kendisini karþýladýðýný görür.

Sonra içeri girer girmez Allah resulü Süheyl’e sorar;

-ya Süheyl siz bu geceyi nasýl ihya ettiniz, ne amel iþlediniz de yüce Mevla’yý bu kadar kendinize razý ettiniz. o da müjdeleyen bir eda ile Cebrail’i gönderdi. Müjdeler olsun ya Süheyl müjdeler olsun.


Bu sözleri duyan Süheyl kendinden geçmiþtir artýk. Boynu bükülüvermiþ sesi kýsýlmýþtýr artýk ve mahcup bir eda ya bürünerek;

Biz bu geceyi sadece rabbimize ibadet ederek geçirdik diyebilmiþtir.

Ve inen ayette yüce Mevla þöyle buyurmuþtur:

Ne mutlu o kimselere ki; Rabbine ibadet etmeyi kendi zevklerine tercih ettiler. Bize o kullarý affettik.



Sonra Süheyl ellerini açarak; ’ya rabbi sen ki beni affettin, baðýþladýn tekrar günah iþleyerek yaþamak istemiyorum, senden niyazým sana kavuþmak, diye dua etti. Ve duasýndan sonra ruhunu teslim etti.

Allah resulü buyurdular ki hifada þu anda ruhunu teslim etmiþtir.

Rasulullah s.a.v namazlarýný kýldýrdý.

Ve her ikisi yan yana açýlan kabirlere defnedildiler

Þükredenlerin ve sabredenler olarak Mevlanýn huzuruna çýktýlar.



EsSelam Aleykum

Gönderme Tarihi: 29.08.2008 - 00:35
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: PSIKIYATRIST GOZUYLE BASORTUSU ...
Ukab su an offline Ukab  
PSIKIYATRIST GOZUYLE BASORTUSU ...
575 Mesaj -
Baþýný örtenler:

Eðer inanmadan örtünüyorsanýz, baþörtüsünü çýkarýnýz.
Eðer siyasi simge olarak örtüyorsanýz, çýkarýnýz.
Eðer mahalle baskýsý ile örtüyorsanýz çýkarýnýz.
Eðer babanýzýn baskýsý ile örtüyorsanýz, çýkarýnýz.
Eðer kocanýzýn baskýsý ile örtüyorsanýz, çýkarýnýz.
Eðer aðabeyinizin baskýsý ile örtüyorsanýz, çýkarýnýz.
Eðer yaþadýðýnýz ortamda prim yaptýðý için örtüyorsanýz, baþörtünüzü çýkarýnýz.
Eðer gelenek olduðu için örtüyorsanýz, çýkarýnýz.
Eðer sizi güzelleþtirdiði için baþýnýzý örtüyorsanýz, çýkarýnýz.
Eðer Allah için örtüyorsanýz, sizi tebrik ederiz.
Eðer inandýðýnýz için örtüyorsanýz, sizi tebrik ederiz.
Eðer dini gereklilik için örtüyorsanýz, sizi tebrik ederiz devam ediniz. Ancak artýk özgür olmadýðýnýzý unutmayýn. Baþörtüsü ile sakýz çiðneyerek dolaþamazsýnýz. Karþý cinsle sarmaþ dolaþ olamazsýnýz. Artýk temsil ettiðiniz bazý deðerlerin var olduðunu unutmayýnýz.
Eðer inandýðýnýz için örtünüyorsanýz içini doldurunuz. Dürüstlüðünüz, çalýþkanlýðýnýz, hoþgörünüzle örnek olurken; ahlakî anlayýþýnýz, oturup kalkýþýnýzda da daha dikkatli olmalýsýnýz.
Çünkü baþörtüsü sizin için hem bir hak hem bir deðerdir.
Haktýr; çünkü sonradan çýkarýlmýþ bir kavram deðildir. 1400 yýllýk bir geçmiþi vardýr. O halde örtündüðünüz gibi yaþayýn. Yaþadýðýnýz gibi örtünün.

Karþý çýkanlar:
Baþörtüsüne size ölümü hatýrlattýðý için karþýysanýz, vazgeçiniz. Ölüm vardýr ve gerçektir.

Baþörtüsüne din karþýtlýðýnýz sebebiyle muhalifseniz, vazgeçiniz. Dinin teselli etme ve hayata anlam katma gücünü yok edemezsiniz.
Baþörtüsüne korktuðunuz için karþýysanýz, korkunuzu analiz ediniz.
Korkunuz dini bir veriden kaynaklanýyorsa, o veriyi tartýþýnýz.
Korkunuz dinin yanlýþ yorumlarýndan kaynaklanýyorsa, doðru yorum bulmak ya da oluþturmak için mücadele ediniz.
Korkunuz küçük kentler ve Anadolu’daki mahalle baskýsý ile insanlarla diyologa giriniz. Birlikte yaþama bilincini oluþturmak gibi bir misyon üstleniniz. Yasaðý yasakla gidermek çözüm olamaz.
Korkunuz Ýran gibi olmaktan kaynaklanýyorsa, baþörtüsüne karþý çýkmak yerine radikalliðe karþý çýkýnýz.
Korkunuz Atatürkçülüðün tehlikede olmasýndan kaynaklanýyorsa hangi Atatürk’ü savunduðunuzu sorgulayýnýz.
Korkunuz Cumhuriyetin tehlikede olmasýndan kaynaklanýyorsa “Tek Parti Cumhuriyeti”ni mi, “Çok Partili Cumhuriyeti” mi savunduðunuzu sorgulayýnýz.
Korkunuzun sebebi özgürlüklerin kaybolmasý ise, ise herkese özgür yaþayacaðý ortam saðlayacak çözümler üretiniz.
Korkunuz laikliðin tehlikede olmasýndan ileri geliyorsa, laiklikle din karþýtlýðýný karýþtýrýp karýþtýrmadýðýnýzý sorgulayýnýz.
Korkunuz sahip olduklarýnýzý yitirmekse, elde ettiðiniz varlýklara “düþünceye karþý düþünce” yöntemiyle mi mücadele ediyorsunuz, bunu sorgulayýnýz.
Baþörtülü birini gördüðünüzde size ‘dinsiz’ denildiðini hissediyorsaný z, vazgeçiniz. Çünkü bu sizin algýnýz olabilir. Niyet okuyarak hükme varmak, insaný realite körlüðüne götürür.
Baþörtülü bir kadýný gördüðünüzde, ‘dinde böyle bir uygulama yok’ diye düþünüyorsanýz, býrakýnýz onu konunun uzmanlarý söylesin. Bilimsel cahillik yapmayýnýz.
Baþörtüsünü ‘gericilik’ olarak deðerlendiriyorsaný z, asýl gericiliðin öðrenme hakkýný engelleme olduðunu görünüz. Gericilikle mücadele cehaletle mücadeledir; dinle mücadele deðildir.
Baþörtülüleri ‘kendilerini kýsýtlayan insanlar’ olarak görüyorsanýz, inandýðý deðerler için zevklerinden vazgeçenlere saygý duyunuz.
Baþörtülüler size ‘Usame Bin Ladin’i hatýrlatýyorsa, zihin haritanýzý deðiþtiriniz. Radikal din anlayýþýnýn, Ýslam dininin ilk doðuþunda üç halifeyi öldürdüðünü unutmayýnýz.
Baþörtüsünü görünce ‘dinî faþizm’den korkuyorsanýz, Hitler’den hareketle ‘bütün Almanlar faþisttir’ deme adaletsizliðini yapmayýnýz.
Baþörtülüler, size ‘tehdit altýnda olduðunuz’ izlenimini veriyorlarsa, kendinize konuyu kiþiselleþtirip kiþiselleþtirmedið inizi sorunuz. Baþörtülülerle konuþmayý deneyiniz. Önyargýlarý, diyaloglar aydýnlatýr.
Bir insanýn baþýnýn zorla kapatýlmasýndan yana iseniz, ceberutsunuz. Ýslam tarihinde selefi, harici radikalizm yorumu bunu öngörmüþtür.
Bir insanýn baþýný zorla açtýrýyorsanýz yine ceberutsunuz. Bu durum, din karþýtlýðýný dogma haline getirdiðinizin ispatýdýr: Kendinizle yüzleþiniz. Belki de ‘Modern Tiran’lýðý savunuyorsunuz.
Güç kullanarak kendi dogmalarýnýzý kabul ettirmek istiyorsanýz, siz Ortaçað’a aitsiniz. Dinî görünümlü ya da modern görünümlü olmanýz fark etmez.
Siyasî talebi olmayan bir genç kýzýn inançlarýnýn gereðine göre yaþamasýna karþý çýkýyorsanýz, laikliðe de karþý çýkýyorsunuz demektir.
Siyasî talebi olmayan bir ailelerin çocuklarýna dinin öngördüðü ahlakî normlarý öðretmeyi, din dersi vermelerini laikliðe aykýrý görüyorsanýz; bu davranýþ bilimsel, çaðdaþ, ilerleme ve aydýnlanmaya uygun deðildir. Alternatif üretiniz.
Siyasî talebi olmayan ama dinini yaþamak isteyen doktora, mühendise, subaya karýþmayýnýz. Aydýnlanmanýn Descartes döneminde takýlýp kalmýþsýnýz demektir. Allah’a hesap verme duygusu yaþayan bir subay ya da doktor ülke için þanstýr.
Siyasî talebi olmayan ama dinin teselli gücünü, yaþama anlam katma özelliðini ve ölümden sonraki hayatý öngörme fikrini bilimle birleþtirenlere karþýysanýz, bilimsel geliþmeye ve düþüncenin ilerlemesine de karþýsýnýz demektir.

Baþörtüsüne ‘bazý siyasîler sahip çýkýyor’ diye karþýysanýz, demokratlýðýnýzý sorgulayýnýz.
‘Baþörtüsü istismar ediliyor’ diye düþünerek muhalefet ediyorsanýz, istismar edenle etmeyeni anlamanýn en iyi yolunu deneyiniz.
Bu konuyu istismar edeni etmeyenden, önyargýlý olaný olmayandan ayýran laboratuar, sosyal alanlardýr. Üniversitelerde serbest býrakýn. Üç, beþ sene gözlemleyin. Eðer kamu düzeni bozulursa ve baþý açýklarýn haklarý ellerinden alýnýrsa, aptallýk yapmayýn; mücadelenizi verin.
Eðer askerseniz ve sezgileriniz, Türkiye’nin geleceðini tehdit edecek bir tehlikeyi haber veriyorsa; üniversiteler sizin için birer sosyal psikoloji laboratuarý olacak. Böylece siz de deneyecek ve göreceksiniz: Kamu düzeni, provokasyonlara raðmen bozuluyor mu bozulmuyor mu?
Ýnsan davranýþlarýnýn dilini, yalan söylenip söylenmediðini, niyetleri anlamayý ve korkularý yenmeyi gösterecek en iyi yol, deneme sýnamadýr.
Deneme-sýnama yöntemi her zaman risklidir, ancak radikalliði önlemek için bu riski göze almak gerekir.
Adalet, cesaret istediði gibi doðrularý bulmakta, risk almayý gerektirir.
Özgürlük ve barýþ tarihte hiç kolay elde edilmemiþtir.
Bazýlarý baþýnýn dýþýný örtüyor, bazýlarý içini örtüyor. Bunun için sosyal psikoloji laboratuarý en etkili bilimsel deney ve gözlem yeridir.

Türkiye kendi modernizmini geliþtirmek dünyaya model olma þansýný yakalayabilir.
Bu konuda da rehberimiz akýl ve bilim olmalýdýr.
Bilim inancý taklit etmez ama tehdit de etmez. Ýnceler, rapor eder ve tarih sahnesine sunar. Özellikle üniversiteler hiçbir fikre kapýsýný kapamazlar. Analiz ederler, yorumlarlar. Evrensel yaklaþým bu olmalýdýr.
Ýnanç bilimsel kategoridir. Üniversitelerin sosyal psikolojik laboratuvar olmasý fýrsatýný kaçýrmayalým. Türkiyemiz bu sýnavý dünyaya örnek olacak þekilde aþmasý dileðiyle…


Nevzat Tarhan



EsSelam Aleykum...
Gönderme Tarihi: 08.08.2008 - 11:56
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Tek Sermayemiz Ömür...
Ukab su an offline Ukab  
Tek Sermayemiz Ömür...
575 Mesaj -
Her birimiz ayrý bir dünya yaþadýk; yaþýyoruz ve yaþayacaðýz. Ya uzun sürdü bu ömür; ya da çocukluðumuzda bir hastalýk ciðerimizi çürüttü. Belki herhangi bir insan gibi bir araba kemiklerimizi ezdi, bir bombaya kurban gittik, kalbimiz habersiz bir krizin baskýnýyla dinlenmeye çekiliverdi.

Tüm yaþantýmýzmýþ gibi algýladýðýmýz dünyadaki ömür, aslýnda ahirette yaþayacaðýmýz sonsuzluða nisbeten birkaç saniyeden ibaret. Dünyadaki ömrün sonsuzluða oranla miktarý ne kadar küçükse, ayný sonsuzluða oranla deðeri o kadar büyüktür. Çünkü sonsuzluða deðin sürecek hayatýn nerede ve nasýl geçeceðini, ömür denilen birkaç saniye boyunca neler hissettiðimiz, istediðimiz ve yaptýðýmýz belirleyecek.

Dünyadaki saniyeler boyunca kazanabileceklerimizi, ahiretteki asýrlar boyunca elde edemeyeceðiz. Demek ki, sonsuzluðu kazanmakta kullanabileceðimiz tek sermayenin adýna ömür demiþiz. Belki de bu yüzden yarýþýyor karýncalar; kuþlarýn dünyayý þenlendirmek için güneþi bekleyememelerinin sýrrý da buradadýr.

Niçin yaþadýk? Ev, araba, ünvan ve zenginlik için çýrpýnýþýmýzýn, televizyon seyretmemizin, dedikodularla bütün sermayemizi yok etmemizin; kýsacasý ömrümüzün saniyelerini paslanmýþ bað býçaðýyla milim milim parçalayýþýmýzýn sebebi nedir?

Nice insan, evreni kuþatacak bir sayfayý kendi adýyla açýp doldurarak gitme fýrsatý eline verildiði halde, tembellik yüzünden elleri bomboþ olarak dünyadan kovulmuþtur.

Eðer her gece uykuya dalacakken, sermayemizle hangi ticareti yaptýðýmýzý sorgulamýyorsak; yolumuzu biz tayin etmiyoruz demektir. Zaman nehrinde akýp gidenlerin yolculuðu iki þekilde çizilir: Ya onlar birer saman çöpü gibidirler, rüzgârla savrulurlar; kum ve toprak parçacýklarýdýrlar, sellerle yuvarlanýp giderler. Ya da onlar, kendilerini bir vadiden diðerine taþýyan arý gibidirler.

Ýþte, büyük bir ruhu çalýþmaya feda ettiren olaðanüstü sözler: 'Karþýmda büyük bir yangýn var. Alevleri göklere yükseliyor. Ýçinde evladým yanýyor, imaným tutuþmuþ yanýyor.' Sonra da þöyle uyandýrýr bizi Bediüzzaman: 'Biz gidiyoruz; aldanmakta fayda yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar. Sevkiyat var.' Sonra da bizler... Kendimize kahrediþimiz; haksýzlýk ve zulme ilgisiz kalmaktan veya sadece bunlarýn dedikodusunu yapmaktan baþka bir yolu tercih etmeyen insanlar...

Elimizdeki her deðerin emanet olduðunu ve pek yakýnda çekilip alýnacaklarýný biliyoruz: eþimiz, iþimiz, mülkümüz ve hayatýmýzý paylaþtýðýmýz herþey. Herþeyin sahibi olduðunu sanan, ama ‘ömür sermayesinin saniyelerinden baþka’ hiçbir þeyi olmayan insanlarýz. Vücudumuz bile bize ait deðil ve biz buradan ayrýldýðýmýzda vücudumuz dahi bizimle gelmeyecek. Bizimle birlikte gelecek olan, kalbimizi güneþleþtiren dualar, dilekler ve eylemlerimizle manevî hafýzalarda býraktýðýmýz tertemiz izler olacak.

Ýslâm Peygamberi(a.s.m.) 'Ýnsanlar uykudadýrlar; öldükleri zaman uyanýrlar' der ve uðrunda aðlaþýp çekiþip durduðumuz dünyaya dünya hesabýna saplanmanýn anlamsýzlýðýný hissettirir: 'Ahirete nazaran dünyanýn deðeri, ancak sizden birisinin parmaðýný denize daldýrmasýna benzer.' Hatýrlýyorum, 1989 yýlýnda Akdeniz bölgesinden geçerken, Mersin iline uðramýþtýk, þehrin sahilinde deniz kenarýna vardýk ve 'Akdeniz’in suyuna dokundum' diyebilmek için elimi deniz suyuyla ýslattým. Orada geçen tüm zaman beþ dakikaydý. Þimdi düþünüyorum; beþ asýr olsa da, fani olunca ayný þey deðil midir?

Benjamin Franklin, 'Hayatý seviyorsan, zamanýný boþa harcama; çünkü zaman hayatýn ta kendisidir' der. Bu gerçeði ruhunun derinlerinde hisseden büyük insanlarýn lüzumsuz meþguliyetlerle öldürülecek bir saniyeden bile kaçtýklarýný görürsünüz. Pek çok insan, deðil dakikalarýný, saatlerini harcýyor ve bu saatleri, deðil lüzumsuz iþlerle meþgul ederek, hiçbir þey yapmayarak, âdeta heykel gibi donup kalarak öldürüyor. Gereksiz uykularla ve faydasýz televizyon seyretmelerle yaptýðýmýz bundan baþkasý mýdýr?

Epiktetos, tarihin derinliklerinden þöyle fýsýldar: 'Yarýn bambaþka bir insan olacaðým diyorsan, niye bugünden baþlamýyorsun? ' Biraz daha dikkat edince, Tolstoy’un 'Herkes insanlýðý deðiþtirmeyi hayal eder; ama kimse kendini deðiþtirmeyi düþünmez' dediðini duyacaksýnýz. Ömür sermayesiyle sonsuzluðu kazanmanýn zamaný bugündür ve yolu, iþe kendimizi deðiþtirmekten baþlamaktýr.

Ýnsan, sermayesi zannettiði malýný, makamýný korumak uðrunda bütün enerjisini, bazen canýný, hatta þerefini feda eder. Gerçek ve tek sermaye olan ‘ömür’ün hýzla tükendiðinin yeterince bilincinde miyiz? Yoksa en acýmasýzca, israfla harcadýðýmýz tek sermayemiz ömrümüz müdür? Ben otuzdört yaþýndayým. Beþ yaþýnda, on yaþýnda çocuklarýn dünyadan ayrýlýþlarýný duydukça, Hz. Âdem’i(a.s.) ve Hz. Havva’yýaglar.a.) Cennette sonsuzlukla kandýran þeytanýn, ayný yalana onun çocuklarýndan olan beni de dünya hayatýnda inandýrmaya çalýþtýðýný fark ediyorum. O anda eðer tembellik tuzaðýna düþmüþsem; kulaklarým vicdanýmýn haykýrýþlarýný yakalayýveriyor ve beni tehdit ettiðini duyuyorum: 'Sen öldün dostum; sen öldün.'

Ýnsanlar mallarýný korurlar; krizler geldiðinde paralarýnýn eriyip gitmemesi için herþeyi düþünürler. Mevki ve makamlarýný rakipleri kapmasýn diye, ne yapýlacaksa yaparlar. Peki, ya bir saniye bile duraksamadan akýp giden günlerinin israf olmamasý için; ömürlerinin ellerinden çalýnmamasý, krizlerle eriyip gitmemesi için ne yaparlar? Paramýzý düþündüðümüz kadar ömrümüzü düþünüyor muyuz? Yoksa iki simit satamayýnca ipe götürecek kadar deðersiz bir can mý taþýyoruz göðsümüzde? Sonsuzluðun bedeli bu denli basit olamaz.

Eðer son nefesimizi vermek üzere deðilsek, henüz herþey bitmemiþtir. Bizim için ‘herþeyi’ hazýrlayan Yaratýcýmýzdan istemeye vaktimiz var demektir. Bulduðumuz her boþ saniyeyi dualarýmýzla doldurmaya; yürürken, konuþurken, hatta uyurken kalbimizin ellerini sýnýrsýz rahmetine uzatmaya; benliðimizi O’nun varlýðýnýn ve þefkatinin idraki ile doldurmaya fýrsatýmýz var demektir.

Herkesin uyuduðu sessiz gecelerde tembellik beni ruhumdan yakaladýðýnda ve dizlerime hâkim olamadýðýmda, Azrail’in(a.s.) pencereden ziyaretime geleceði âný hayal etmeye çalýþýrdým. Üþenen kalbim ürpertiyle canlanýr; ama bu yalancý hayalin etkisi yeterince uzun sürmezdi. Bir sabah henüz uyanamadan bir dakika önce, silüeti yanýma geldi ve artýk sonsuzluk yolculuðuna baþlamam gerektiðini haber verdi. Öylesine acýdým ki hâlime.

Günlerdir beni üzen herþey birkaç saniyeye sýðdý bilincimde; kalan projelerimi tek tek hatýrladým. Uðrunda üzüldüklerim, sinek kanadý kadar deðersizleþti ve yeterince önemsemediðim iþlerimin her biri birer dað gibi karþýma dikildi. Kazasý gereken ibadetler, yazýlmayý bekleyen kitaplar; helalleþmem gereken insanlar, hazýrlamam gereken vasiyetname... Ben çaresizim; çözülmesi gereken yýðýnlarca asýl iþ var orada ve ben onlarýn teki için bile artýk harcayacak bir saniyeye sahip deðilim. Rüya biraz daha uzasaydý da yalancý dünyaya geri gelmeseydim; oradaki birkaç dakika tüm saçlarýmý aðartmaya yetecek kadar aðýr gelecekti.

Þimdi bizi çok seven sevgili Peygamberin(a.s.m.) 'Rabbinize yalvara yakara dua ediniz' sözü ruhumuzun bir parçasý olabilir. Ya da, 'Eðer Allah katýnda sizler için neler hazýrlandýðýný bilseydiniz, çok muhtaç olmayý dilerdiniz' sözünden ders alabilir; fýrtýnalý çölde annesini kaybeden çocuk gibi, dünyanýn eziciliðinden kurtulup Evrenin Sahibine kavuþabilme arzusu ile ruhumuzu doldurabiliriz.

Önemli olan dünyada neler elde ettiðimiz deðildir. Neleri ne kadar büyük ölçekte kazandýðýmýzýn sonsuzluðumuz açýsýndan hiçbir deðeri yoktur. Zira bizim elimizle gerçekleþtirilenlerin yaratýcýsý deðiliz ki onlara sahiplik iddia edelim. Bizim defterimize yazýlacak olanlar, asýl bizden olanlar, yani bize ait olanlardýr ki, onlar da sadece kalbimizden ve ellerimizden çýkanlardýr. Ýnsan baþarabildikleri kadar deðerli deðildir; insan sadece baþarmak uðrunda dile getirebildiði duasý kadar ve baþarabilmek için sergileyebildiði çýrpýnýþý kadar büyüktür.

Ýnsanýn hak edeceði sonsuzluðun deðerini ve büyüklüðünü belirleyen iki faktör vardýr: Bedenimizin içinde yaþadýðý evrende hangi eylemleri, çýrpýnýþlarý býraktýk. Baþarýp baþarmadýðýmýz sonsuzluðumuz açýsýndan önemli deðil; baþarabilmek için üzerimize düþeni yeterince yaptýk mý? Meþhur olmayabiliriz; adýmýzý kimse duymayabilir dünyada. Ancak þurasý kesin ki, peygamberlerin yaptýklarý gibi yapmaya adananlarý, burada kimse tanýmasa da semada tanýmayan melek yoktur.

Diðer faktör de kalbimizdir. Bedenimizin parçasý olduðu madde evreninde, hangi izleri ve eylemleri býraktýðýmýz kadar; kalbimizin içinde yaþadýðý ruh evreninde de hangi dualarý, duygularý ve niyetleri býraktýðýmýz önemlidir. Öyle insanlar vardýr ki, melekût evreninde, kalpleri ve dualarý adýna âdeta gezegenler inþa edilmiþtir.

Sonsuzluðu kendileriyle paylaþacaðýn meleklerin seni sevip sevmediðini merak ediyorsan; senin melekleri sevip sevmediðine bak. Seninle ne kadar ilgilendiklerini anlamak istersen, senin onlarla ne kadar ilgilendiðini sorgula.

Yaratýcýnýn sevgisine kavuþup kavuþmadýðýný anlamak istersen; þimdi kalbine sor: 'Onu seviyor muyum? ' Peki seni ne kadar seviyor? Sor kendine: 'Onu ne kadar seviyorum? ' Hatýrlayýnca hýçkýrýklara boðulabilecek kadar var mý? Eðer öyleyse, sen köyde kaðnýyla yük taþýyan, daðlarýn ötesinden habersiz fakir delikanlý/veya genç kýz da olsan; senin adýn semanýn öteki ucunda bile meþhurdur.

Hayat geçiyor, zaman uçuyor; hazineler gaybdan akýp gidiyor. Uyuyamayýz, heykeller gibi donuklaþamayýz. Yaratýcýmýzýn görevi olan sonuçlarý yetersiz sanýp kaderimize küsemeyiz; alacaðýmýz asýl karþýlýk, sonsuzluk evreninde verilecek karþýlýktýr. Hiçbir akýllý insan da, tüm çabalarýnýn karþýlýðýný dünyada alýp, sonsuzluða eli boþ gitmek istemez. Bize düþen, karýncalar gibi durmadan ve üstelik koþarak çalýþmaktýr; Yaratýcýmýz eylemlerimizden ne yaratýr; sadece ahiret mi, yoksa biraz dünya ve biraz ahiret mi?

Þu kadarýný iyi biliyoruz: Her zerre eylemin ve duygunun sonsuzluk evreninde mutlaka çok büyük karþýlýklarý vardýr. Baþarý yolculuðunda attýðýmýz her meþru adým, Cennet sarayýna dikilen bir aðaçtýr. Eylemlerimizin bu evrendeki karþýlýklarýnýn yanýsýra; eþ-zamanlý olarak, sonsuz hayattaki karþýlýklarý da yaratýlýyor. Ruhumuzu tatmin edebilecek tek karþýlýk, þeytanýn ütüleyip boyaladýðý maddede kokuþmak deðil; sonsuzluðun sahibiyle kurulacak dostluk ýþýðýnda sonsuzlaþmaktýr. Sevgili Yunus bunu anladý ve þu en güzel cümleyi bize býraktý: 'Bana Seni gerek Seni...'

Muhammed Bozdað



EsSelam Aleykum...

Gönderme Tarihi: 04.08.2008 - 22:36
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Sabır Direniştir"
Ukab su an offline Ukab  
575 Mesaj -
Hocamýzýn o büyük yüreðine gönlüne saðlýk.Çok güzel bir yazý gercekten...Te$ekkürler
Gönderme Tarihi: 04.08.2008 - 22:32
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: İbadete ihtiyacı olan BİZİZ...
Ukab su an offline Ukab  
İbadete ihtiyacı olan BİZİZ...
575 Mesaj -
ÝNSAN ilme muhtaçtýr; ilmin ise insana ihtiyacý yoktur. Herkes cahil de kalsa ilmin üstün mertebesinde bir deðiþme olmaz; onun aydýnlýðý cehaletin karanlýðýndan daima üstündür.

Ýlim tahsil eden kiþi böylece bir mertebe kazanýr. Bu, öncelikle ruh ve kalb dairesinde gerçekleþir. Alim insan, üstün insan olur. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ” ayetinde bu gerçek net biçimde ders verilir.

Bilgili olmanýn dünya iþlerinde de faydasý görülür. Bir konuda bilgisi ve ihtisasý olan kiþi hak ettiði makama getirilir; diðer insanlardan daha fazla ücret alabilir.

Ýbadet de bir yönüyle ilim gibidir. Ýbadete kul muhtaçtýr. Ýbadet edilsin veya edilmesin onun deðeri ne ise odur. Bunda bir artma veya azalma düþünülemez.

Ýbadet bir manasýyla itaat demektir, bir diðer manasýyla þükür.

Ýbadet insanýn yaratýlýþý gereðidir ve ibadeti emreden ayetler bir bakýma “insaný fýtratýna uymaya” bir davettir.

Gözün yaratýlýþýnda görme vardýr, ona görmenin emredilmesi ne ise, insana ibadetin emredilmesi de onun gibidir. Þu farkla ki, bu ikincisinde insan iradesi devreye girer. Dünya imtihanýnýn bir gereði olarak, insanoðlu kendi fýtratýna uygun hareket edip etmemekte serbest býrakýlmýþtýr.

Ýnsan fýtratý ibadeti nasýl emrediyor? Bu noktada Nur Risalelerinden þu tespiti aktarmak isterim.


“Fýtrat-ý beþeriyede cemale karþý bir muhabbet ve kemale karþý perestiþ etmek ve ihsana karþý sevmek vardýr.”(Lem’alar)


GÜZELLÝÐÝ sevmek insanýn yaratýlýþýnda var. Gördüðümüz güzel bir manzarayý sevmemiz için aklýmýzý yorup, sonra karar vererek sevmeye baþlamamýz gerekmiyor, kalbimiz hemen sevgi ile ona meyleder.

Mükemmel bir esere hayranlýk duymak da böyledir. O da yaratýlýþýn bir gereðidir. Eseri kimin yaptýðýný dahi sormadan öncelikle ona hayran olur, daha sonra sanatkârý hakkýnda bilgi ediniriz.

Yapýlan bir ikrama, bir insana karþý teþekkür etmek, minnet duygusu beslemek de yine fýtratýn bir gereðidir.

O halde, bütün sýfatlarý sonsuz kemalde, bütün isimleri güzel ve bütün icraatlarý nimet ve ihsan dolu olan Rabbimize ibadet etmemiz yaratýlýþýmýzda var.

Gözün yaratýlýþýnda görme vardýr, demiþtik. Göz bu görevi yaptýðýnda hemen karþýlýðýný görür; baktýðý eþyanýn görüntüsü onda tecelli eder. Daða bakmýþsa onun görüntüsünü içine alýr, güneþe bakmýþsa güneþe kavuþur.

O halde, ibadet görevini yerine getiren insan da bir þeyler kazanacaktýr. Ýþte bu kazanç Allah kelamýnda þöylece nazara verilir:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine vasýl olasýnýz (erersiniz) .” (Bakara Sûresi, 21)


Ayetin baþýnda, ibadetin illeti, yani “Niçin ibadet ediyoruz? ” sorusunun cevabý þöyle verilmiþ oluyor:

“O sizin Rabbiniz olduðu için.”



KULLUK, kulun görevidir. Ýnsan, kendisini bir damla sudan bugünkü mükemmel hale getiren, gözünü görecek, kulaðýný iþitecek, aðzýný konuþacak… þekilde terbiye eden Rabbine þükürle, ibadetle mükelleftir.

Ayetin devamýnda bu fýtri görevi yerine getirenlerin mükâfatý, “takva mertebesine nail olmak” þeklinde belirlenir.

Takva üçe ayrýlýyor:

• Þirkten takva: Allah’a ortak koþmaktan sakýnmak.

• Masiyetten takva: Günahlardan kaçýnmak.

• Masivadan takva: Allah’tan gayrý her þeyi kalbinden uzak tutmak. (Sevgisini de korkusunu da Allah’a has kýlmak. Mahluklarý ancak O’nun namýna sevmek.)

Takva konusu Fatiha’yý hemen takip eden Bakara Suresinin ikinci ayetinde þöyle nazara verilir:

“Kendisinde hiçbir þekilde þüphe olmayan o kitap (Kur’an) , muttakiler (takva sahipleri) için bir hidayet kaynaðý ve yol göstericidir.”

Bir sonraki ayette takva sahiplerinin sýfatlarý þöylece sýralanýr:

• Onlar gayba inanýrlar,

• Namaz kýlarlar,

• Kendilerine verdiðimiz mallardan zekât verirler.

Takva mertebesine ermek, imanýn kuvvetlenmesini, namaz ve zekât gibi ibadetlerin daha mükemmel þekilde yerine getirilmesini netice veriyor. Böyle bir mümin, “Allah’ýn kendisinden razý olduðu kul” olma mertebesine eriþir. Rýza mertebesi ise bütün derecelerin üstündedir.

Bu þerefe nail olmak, baþlý baþýna bir mükâfattýr. Ama iþ bununla kalmaz. Allah, razý olduðu bu kullarýný ebedî saadet diyarýnda, sonsuz nimetlerine kavuþturur.

Takva sahipleriyle ilgili bir baþka ayet-i kerimede bu bahtiyar zatlarýn sýfatlarý þöylece sýralanýr:

• Onlar bollukta da darlýkta da Allah için harcarlar,

• (Kýzdýklarý zaman) öfkelerini tutarlar ve insanlarý affederler….

• Bir kötülük iþlediklerinde, yahut nefislerine zulmettiklerinde hemen Allah’ý hatýrlarlar ve günahlarýna tövbe ederler….

• Ýþledikleri kötülüklerinde bilerek ýsrar etmezler. (Âl-i Ýmrân, 134-5)


BÜTÜN bunlar kâmil müminin vasýflarýdýr. Demek oluyor ki, ibadetin meyvesi takva, takvanýn karþýlýðý da böyle üstün bir mertebeye eriþmektir.

Bir kulun takva ile manen yükselmesi ve yücelmesi Rabbini razý eder. Ancak þu da unutulmamalýdýr ki, Allah her þeyden müstaðnidir, hiç bir þeye ihtiyacý yoktur. Ýnsanýn bu yükseliþi kendisi için bir kemaldir, bir menfaattir. Allah, onun yükselmesine muhtaç olmadýðý gibi alçalmasýndan da, (hâþâgöz kırpma , bir zarar görecek deðildir. Her iki halde de sonuç kula aittir; zarar da menfaat de onun içindir.

“Herkesin kazandýðý ya kendi lehine, yahut kendi aleyhinedir.” (Bakara Suresi, 286)

Bu nokta üzerinde biraz durmak gerekiyor.



BÝR hadis-i kutsîde þöyle buyrulur: “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeye muhabbet ettim (bilinmek istedim) ve mahlukatý yarattým.”

Allah vardý ve hiçbir þey yoktu.

Allah’ýn bir ismi Samed, yani her þey O’na muhtaç, O ise hiçbir þeye muhtaç deðil.

Bugün gördüðümüz her þey, yýldýzýndan güneþine, daðýndan denizine kadar hep yoklukta idiler. Onlarý Allah var etti.

Ve Allah, onlarýn var olmalarýna muhtaç deðil.

Daha sonra canlýlarý yarattý. Onlara göz verdi, kulak verdi.

Ve Allah, onlarýn görmelerine ve iþitmelerine muhtaç deðil.

Sonra insanlarý yarattý, onlara akýl verdi, kalp verdi. Bu varlýk alemindeki harikalarý düþünme ve onlarý yaratana iman etme kabiliyeti lütfetti.

Ve Allah, aklýn anlamasýna da kalbin inanmasýna da muhtaç deðil.

Kýsacasý, Allah, yarattýðý mahluklarýn ne kendilerine ne de yaptýklarý iþlere muhtaç deðildir. Çünkü, onlarý da yaratan O, iþlerini de.

Konuyu bazý örneklerle biraz daha açalým:

Güneþi o yarattýðý gibi ýþýðý da O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne güneþe muhtaçtýr, ne de onun ýþýk vermesine.

Aðacý O yarattýðý gibi meyveyi de O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne aðaca muhtaçtýr, ne de onun meyvesine.

Mideyi O yarattýðý gibi ondaki hazým faaliyetini de O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne mideye muhtaçtýr, ne de onun hazmetmesine.

Madde alemindeki bu üç örneði, ruh ve mana iklimine de taþýyabiliriz.

Aklý Allah yarattýðý gibi anlamayý da o yaratmýþtýr. O halde, Allah ne aklýn varlýðýna muhtaçtýr, ne de onun anlamasýna.

Kalbi Allah yarattýðý gibi ondaki inanma kabiliyetini de O yaratmýþtýr. O halde, Allah ne kalbin varlýðýna muhtaçtýr, ne de onun inanmasýna.

Allah kalbin inanmasýna muhtaç olmadýðý gibi o inancýn amel alemine dökülmesi demek olan ibadete de muhtaç deðildir.

Allah’ýn kemali sonsuzdur. Sonsuz için ne artýþ düþünülebilir, ne de azalýþ. Bütün insanlar kâmil müminler olsalar Allah’ýn kemalinde bir artýþ olmayacaðý gibi, bütün insanlar birer Firavun kesilseler Onun kemalinde bir azalma düþünülemez.

Kazanan da insandýr, kaybeden de. Allah hakkýnda bu kelimeler konuþulamaz.

Düþünme ve iman etme, insan ruhunun en büyük ihtiyaçlarýdýr. Ýnsan, bunlarla gerçek insan oluyor ve kemalini buluyor. Aksi halde, bitkiler ve hayvanlarla ortak bir hayat sürüyor. O büyük sermayesini bu küçük iþlere harcamakla nefsine zulmediyor, zarar ediyor, küçülüyor ve Kur’an’ýn ifadesiyle “hayvan gibi, hatta ondan daha aþaðý” bir dereceye iniyor.

Allah, onun bu düþüþünden bir zarar görmediði gibi, onun yükseliþine de muhtaç deðil; her ikisi de kulun kendisi için...

Prof.Dr.Alaaddin Baþar...



EsSelam Aleykum...

Gönderme Tarihi: 04.08.2008 - 22:21
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bir İnsan İnandıgında...
Ukab su an offline Ukab  
Bir İnsan İnandıgında...
575 Mesaj -
Allah Rasulü s.a.v. Necid Gazasý' ndan dönüyordu. Arkadaslarýyla birlikte istirahata cekilmis, bir agacýn gölgesine gecerek kýlýcýný dala asmýstý.

Oradan gecen bir bedevi O' nu uyandýrdý. Baktý ki kýlýcýný almýs Allah Rasulü' ne bakýyor. Kýlýcý kýnýndan cýkardý, sordu;

- Simdi seni elimden kim kurtaracak?

- ALLAH!

Allah Rasulü " ALLAH " dedi. Öyle bir deyisle ki, cihan azametinden titredi.

Zira O " ALLAH " dediginde teslimdi sözlerine, inanýyordu.

Bedevi titredi ve kýlýc elinden düstü. Efendimiz aldý kýlýcý ve bu kez O sordu;

- Simdi seni benim elimden kim kurtarýr?

Hala titriyordu bedevi ve birsey diyemedi. Zira onu kim kurtaracaktý?

Teslim oldu; " Allah' tan baska ilah olmadýgýna..."

Söz kýlýctan keskindir simdi.

" Ya Rabbi " deyince " buyur ya kulum " dedigini duyarýz ta icimizde bir yerlerde.

Bizimle birlikte duyar cihan.

O' na teslim oldugumuzu,

O' na güvenip dayandýgýmýzý.

Bir insan inandýgýnda sözlerine;

Gayrý tüm dayanaklar yýkýlýr.

Tutunacak tüm dallar kýrýlýr...



EsSelam Aleykum...

Gönderme Tarihi: 03.08.2008 - 12:15
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: selamun aleyküm kardeşler
Ukab su an offline Ukab  
575 Mesaj -
VeAleykum Selam , üyeliðiniz hayýrlý olsun inþaAllah...Hoþ geldiniz...
Gönderme Tarihi: 25.07.2008 - 03:09
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Nehirler boyunca...
Ukab su an offline Ukab  
Nehirler boyunca...
575 Mesaj -
ey bütün nehirlerin en kadim hikayesi
ey dicle ey fýrat
Ey akan ordularýn sonsuzluk sesi
Bize selahaddin eyyubi’yi anlat
taþsýn artýk sulardan yüzyýllarýn öfkesi
ey zülfikar ey þaha kalkan at
ey her þeyden vazgeçmenin büyük hevesi
bize imam ali'yi anlat

birikti birikeceði kadar acýlar ey hilalin ülkesi
kan nehir nehir can alev alev ve hüzün kat kat
ey aþkýn ve özgürlüðün kölesi
Ýþte yaklaþýyor beklenen saat
ey ebuzeran
ey isyanýn en delisi
Ýþte meydan
Ýþte sýrat

ey bütün nehirlerin bildiði en eski dil
ey nil
yine çöllerdeyiz yine gece yine kandan bir ayaz
yeniden kalbimize eðil
ses versin seyyid kutub, ömer muhtar, yavuz sultan
ses versin kafkasya’dan kartal þeyh þamil
ve savaþ meydanýnda meleklerle saf saf son namaz
ey aþktan gelen kuþlar ey ebabil
artýk canlarýmýz hiç bir zindana sýðmaz
artýk intikam vakti ey kardeþim habil

ey bütün zamanlarýn çýldýrtan gözyaþlarý
þimdi bir tek damlanla tufandýr yüreðimiz
þimdi kýyam
þimdi aþk
þimdi secdedeyiz

þimdi sonsuz sabah öncesi bu son akþamda
kar yaðar yaðar kan akar akar yeni bir bahar olur
mekke’de kudüs’te baðdat’ta istanbul’da
aþk bir gün her yerde iktidar olur
yeniden buluþuruz mescidiaksa'da beytülharam'da
yetime yoksula iman yine yar olur
hayat var ey ebuzeran hak için intikamda
vur karanlýða þimdi Allah için vur

birazdan ta içimizde yaðar yepyeni bir yaðmur
ey bütün nehirlerin kýskandýðý kevser ey tesnim
artýk aþk için akan kanlarýmýz sana teslim
þafaktýr birazdan nur içinde nur

durun selama durun bu son ordudur
ey þehadet ey iftar vakti sonsuzluk orucunun
“inna lillahi ve inna ileyhi raciun”



alýntý...
Gönderme Tarihi: 19.07.2008 - 05:25
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bismillah...
Ukab su an offline Ukab  
Bismillah...
575 Mesaj -
bismillah aþk için
kan ve göðerçin
isyan ve þafak için
ey ins ve cin

ey bütün zamanlarýn yazgýsý muhteþem keder
ey bütün zamanlarý koynunda saklayan görünmez sabah
yine seni bekliyor rebeze’de ebuzer
bekliyor birbirini tevbe ve günah
aþk için bir zafer
aþk için bismillah

ey bütün zamanlarýn gizlediði kuytu yer
kalbimiz daha kuytu yine de sýðar Allah
bir aþk için duada þimdi bütün melekler
þiirin þafaðýnda güller açar bismillah
zaman parçalanmadan
parçalanmadan gökler
yine isyan zamaný
yine sürgün ebuzer

ey bütün zamanlarýn emeði buram buram ter
ey bütün zamanlarý hüznünde toplayan aþk izi çöller
birazdan yenilenir çaðrýsý þehitlerin
geçer ýþýk hýzýyla atlýlarý bedir'in
uhud'un hendek'in huneyn'in aslanlarý
yol göster ey ebuzer ey þehadet anlarý

ey bütün zamanlarýn çýldýrtan gözyaþlarý
þimdi bir tek damlanla tufandýr yüreðimiz
þimdi kýyam
þimdi aþk
þimdi secdedeyiz

ey hak intikam için yankýlanan þiirler
ebuzeran yokluðun göðsüne güller taksýn
ki tutsun karanlýðýn yakasýndan garipler
kuru ekmek ýþýsýn binlerce ýþýk yaksýn
allahuekber allahuekber...


alýntý...

Gönderme Tarihi: 19.07.2008 - 05:22
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: doğum günün kutlu olsun **Su_DamlasI**
Ukab su an offline Ukab  
575 Mesaj -
Degerli ablamýz ,Yeni yaþýnýz hayýrlý ve mübarek olsun inþaAllah...
Rabbim bir ömür rýzasýndan ayýrmasýn,
kendisine layýk kul,
Habibine layýk ümmet eylesin...
Tüm sevdiklerinle birlikte,
huzurlu, mutlu, hayýrlý ve uzun ömürler diliyorum...
yüreðinizden
Allah ve RasulAllah aþký eksik olmasýn...

Gönderme Tarihi: 19.07.2008 - 04:54
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: 'Amenerrasulü' okumanın hükmü...
Ukab su an offline Ukab  
'Amenerrasulü' okumanın hükmü...
575 Mesaj -
''Aklý baþýnda hiçbir adam görmedik ki Bakara Suresi’nin son iki ayetini okumadan uyusun.''


Bu söz Hz. Ömer ile Hz. Ali’ye (ra) aittir. Bakara Suresi’nin son iki ayetinin ne kadar önemli olduðunu Kainatýn Ýftihar Tablosu’ndan bizzat iþitmiþler ve bu iki ayeti hayatlarý boyunca uyumadan önce okumuþlar.

Hz. Peygamber “Amenerrasulü” diye baþlayan Bakara Suresi’nin son iki ayeti hakkýnda bakýn neler buyuruyorlar: “Her kim geceleyin Bakara Suresi’nden bu iki ayeti okursa ona yeter.” “Allah Teala, Bakara Suresi’ni iki ayetle sona erdirdi ki, bunlarý bana, Arþ’ýn altýndaki bir hazineden verdi. Bunlarý öðreniniz, kadýnlarýnýza, çocuklarýnýza belletiniz, öðretiniz. Çünkü bunlar salattýr (namazdýr) , hem duadýr, hem Kur’an’dýr.”

Efendimiz’in (sas) bu kadar önemle vurguladýðý Bakara Suresi’nin son iki ayetinin meali hakikaten çok muazzam hele de bu günlerde daha da bir anlam kazanýyor. Þöyle ki; “Peygamber, Rabbi tarafýndan kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de. Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarýna ve resullerine iman etti. “O’nun resullerinden hiçbirini diðerinden ayýrt etmeyiz.” dediler ve eklediler “Ýþittik ve itaat ettik ya Rabbena, affýný dileriz, dönüþümüz Sana’dýr.

Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceði bir þekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandýðý iyilik kendi lehine, iþlediði fenalýk da kendi aleyhinedir. Ya Rabbena! Eðer unuttuk veya kasýtsýz olarak yanlýþ yaptýysak bundan dolayý bizi sorumlu tutma. Ya Rabbena! Bizden öncekilere yüklediðin gibi aðýr yük yükleme. Ya Rabbena takat getiremeyeceðimiz þeylerle bizi yükümlü tutma. Affet bizi, lütfen baðýþla kusurlarýmýzý, merhamet buyur bize. Sensin Mevlamýz, yardýmcýmýz. Kafir topluluklara karþý Sen yardým eyle bize.”

Þimdi teklifimizi yapalým: Efendimiz’in buyurduðu gibi bu iki ayeti bir hafta içinde bilmiyorsak önce kendimiz öðrenelim sonra eþlerimize, çocuklarýmýza öðretelim ve bugünden itibaren her gece yatmadan önce mutlaka okuyalým...

Gönderme Tarihi: 15.07.2008 - 16:05
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: PEYGAMBERİMİZİN SADE HAYATI
Ukab su an offline Ukab  
575 Mesaj -
EsSelam Aleykum abla , tekrar seni burda bu güzel yazýlarýnla görmek güzel gercekten...ÝnþaAllah haliniz vaktiniz sýhhatiniz iyidir...

Rasulullah (s.a.s.) her yönden örnek alýnacak en mükemmel insandýr, Her müslümanýn O'nu en güzel þekilde öðrenip tanýmasý; Onun yüce ahlâkýný yaþamaya ve yaþatmaya çalýþmasý lazýmdýr, Çünkü O'nun ahlâký, Kur'ân ahlâký idi. Hz. Âiþe (r,anha) Validemize, Sahabeler Rasulullah'ýn (s.a.s.) ahlâkýný sordular. Buyurdu ki: 'Siz Kur'ân okumuyor musunuz Allah Rasulü (s.a.s.) 'nün ahlak-ý Kur'an idi' ...

Allah'ýn selâmý, rahmeti ve bereketi Peygamber Efendimize ve O'nu örnek edinenlerin üzerine olsun inþaAllah...

Gönderme Tarihi: 15.07.2008 - 15:51
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Sebeplere riayetsizlik de Allah’a karşı bir nevî saygısızlıktır...
Ukab su an offline Ukab  
Sebeplere riayetsizlik de Allah’a karşı bir nevî saygısızlıktır...
575 Mesaj -
Bir iþin meydana gelmesi için gerekli sebeplere müracaat etmeden, “Allah her þeye kadir deðil mi? ” diyenler, “esbap dairesini” “itikat dairesi” ile karýþtýrýrlar. Bunlarý bekleyen akýbet, tembelce oturmak ve baþarýdan mahrum kalmaktýr. Allah, elbette her þeye kâdirdir ve sonsuz kudret sahibidir. Buna her mü’min gönülden inanmýþtýr. Þu var ki, Allah Kâdir olduðu gibi, Alîm ve Hakîmdir de. Yani, kudretini hangi sahada ve nasýl tecelli ettireceðini en iyi O bilir ve bütün icraatlarý hikmetlidir.

Allah, insaný mevcut cirminden bin kat daha büyük yaratabilirdi. Ama, öyle yapmamýþ. Çünkü, O’nun sonsuz hikmeti insanýn böyle olmasýný gerektirmiþ ve kudreti de o ilim ve hikmete göre insaný bu þekilde yaratmýþ. Sebepler, Allah’ýn kanunudur. Onlara uymamak, ilâhî iradeye karþý çýkmaktýr. Ýradeye karþý çýkanlarýn, kudretten medet beklemeleri ise boþuna bir bekleyiþtir ve yanlýþ yoldan doðru hedefe ulaþmayý ummak demektir. Bilindiði gibi, iþlerin en kolayý yürümektir. Bunun için bile sebeplere riayet etmek, yerinden doðrulup ayaða kalkmak gerekiyor. Yoksa, “Allah dilerse, insaný otururken de yürütür,” diyen adam, olduðu yerde kalmaya mahkûm olur.

Peygamberler bile, diðer insanlar gibi, sebeplere müracaat etmiþler ve Allah’ýn bu vadideki iradesine tam riayet etmiþlerdir. “Allah her þeye kadirdir,” deyip de ekmeden biçmeye kalkýþmamýþlar, teblið etmeden hidayet gözlememiþler, cihada gitmeden zafer beklememiþlerdir.

Þu var ki, sebeplere Ýlâhî hikmetin ve bu alemde cari olan fýtrat kanunlarýnýn bir gereði olarak riayet ederken onlara hakiki tesir vermemek gerekir. Sebeplere olduðundan fazla baðlanmak, bir nevi “itizal” dir. Yani, iþleri sebepler yapýyormuþçasýna onlara fazla ihtimam göstermek “kul fiilinin halikýdýr” diyen mutezile mezhebine yakýþan bir düþünce tarzýdýr. Böyle bir anlayýþa sapmak, Üstadýn ifadesiyle, “ müraat-ý esbab namýyla bir itizali intac eder.”


alýntý...

Gönderme Tarihi: 15.07.2008 - 15:43
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: İnsaniyet İslamiyet denkliğini keşfedebilmek ...
Ukab su an offline Ukab  
İnsaniyet İslamiyet denkliğini keşfedebilmek ...
575 Mesaj -
Cahiliye içindeki bir toplumu alýp kendini bilmenin, Rabbini bilmenin zirvesine ulaþtýran; kýz çocucuðunu diri diri gömen Ömer'in iz'an ve insaf eleðinden geçirerek Dicle kenarýnda ayaðý incinen kuzunun dahi tasasýný çeker bir adaler timsaline dönüþtüren, bedevi bir toðluluðu medeni bir ümmet haline getiren, neydi..
Bütün çaðlarýn gördüðü en benzersiz terbiyenin eþliðinde nezaket, insaniyet timsalini gösteren kimdi..
Yüz yýl önce evvel de bize lazým olan güzel ahlaktý.

---
Sahabiler zamanýnda iki süper gücü Bizans ve sasani'yi, onlardan daha güçlü olduklarý için devirmediler.
Otuz yýl içinde Atlas Okyanusundan Maveraünnehr'e kadar uzanan büyük yürüyüþüde süper güç olduklarý için gerçekleþtirmediler. Kendileriyle savaþtýklarý devletler onlardan daha güçlü ve daha zengindi. Bu devletin alimleri daha sofistiki bilgilere sahip idiler, daha fazla dil biliyorlardý, aðýzlarý daha iyi laf yapýyordu. Ama kaybettiler. Çünkü sahabiler çok daha ahlaklý idiler. Daha doðrusu onlar deðil sahabiler ahlaklý idiler.Ahlaklarý için önce kalpleri fethettkleri için o beldeleri kazandýlar. YÜZÜNÜ TÜKÜREN KAFÝRE NEFSÝ ÝÇÝN KILIÇ VURMAKTAN KENDÝLERÝNÝ ALIKOYABÝLDÝKLERÝ ÝÇÝN OTUZ YILDA ÝNANILMAZ BÝR YÜRÜYÜÞÜ BAÞARDILAR.

Yüzlerinde öfke fýþkýrsa, damarlarýndaki kan yerinde durmasa, bugün verdikleri sözü yarýn çiðnemiþ olsalar, kendilerine zulmediliyor iken adalet istedikleri halde geldikleri zulmü alkýþlasalar, bu yürek fethini elbette gerçekleþtiremezlerdi. Böyle bir durumda ülkeleri i feth etmeyi baþarabilirlerdi belki; ama asla yürekleri kazanamazlardý. Oysa onlar önce yürekleri kazandýlar. Zira ahlaklýydýlar.

Bugün bizim düþtüðümüz yer de, iþte burasý. Eþiktekiler bu tarafa geçemiyor, öte taraftakiler bizden ürküyor, yanýbaþýmýzdkiler bizden emin olamýyor ise, bunun sebebi ne ekonomik gerikalmýþlýðýmýz, ne epistemik geriliðimiz, ne siyasal ve kültürel güdüklüðümüz. En temelde, bir ahlaki zaafla malul haldeyiz. Söylem ile eylem arasýndaki farký kaldýrdýðýmýz, olduðumuzu düþündüðümüz þeye gerçekten benzediðimiz, olmak istediðimiz gibi olmaya aklaþtýðýmýz oranda kazanacaðýz yürekleri; daha zengin, daha muktedir ya da daha bilgili olduðumuzda deðil.

O halde insanlar arasýndaki en hayýrlý ümmet olmamýz gerekiyor öncelikle.


Metin Karabaþoðlu.

Gönderme Tarihi: 14.07.2008 - 19:25
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: İSTANBULA KÜSTÜM BEN...
Ukab su an offline Ukab  
575 Mesaj -
EsSelam Aleykum agabey , yine çok güzel bir þiirini okudum.Yüreðine kalemine saðlýk.Bu güzel þiirinin altýna bende bir ekleme yapacagým istanbulla ilgili ;

Sen Ýstanbul olsaydýn;
Ben, sende konacak bir dal bulamayan martý gibi
çýðlýk çýðlýða atardým kendimi denizlere!
Sen Ýstanbul olsaydýn…

Sen Ýstanbul olsaydýn, aþka doðru…
Bürünüp sevda rengine,
dursaydýn gurubun önünde akþam vakitlerinde.
Ve ben…
Bense bir güneþ gibi yakmaya gelirken seni;
saplansaydým kirpiklerine, tam kalbimden…
Düþseydim ufkuna, kan-revan içinde! ..

Sen Ýstanbul olsaydýn,
ve sorsaydýn halimi kanatsýz güvercinlere!
Sen Ýstanbul olsaydýn;
Ve zindaným olsaydýn! ..

Sen Ýstanbul olsaydýn;
Saçlarýn, Ekim ayýnýn ondokuzunda çýnar yapraklarý tonunda…
Ve gözlerin Marmara Denizi renginde olurdu, deðil mi?
Ve sen Ýstanbul olsaydýn;
Bir pembe ibriþim gibi akardýn gönlüme doðru.
Deðil mi? ..

Sen Ýstanbul olsaydýn;
Henüz gözden deryalar, güllerden kan damlamadan! ..
Ve bilip daðlardan kalyonlar geçireceðimi;
önüme surlar dikmeden ve yoluma zincirler çekmeden…
O ilk… Altýndan güllem, düþtüðünde tam kalbinin üstüne,

açardýn bana kapýlarýný, deðil mi;
Sen Ýstanbul olsaydýn? ..

Sen Ýstanbul olsaydýn;
Bir beyaz güvercinin,
þahbazdan korkuþu gibi ürkerdin benden…

Sen, Ýstanbul olsaydýn…
Ama sorsaydýn halimi de, kanatsýz güvercinlerden!

Sen Ýstanbul olsaydýn;
Ve zindaným olsaydýn! ...


Muammer ERKUL

Gönderme Tarihi: 13.07.2008 - 02:21
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: İnsan yağmur gibi olmalı...
Ukab su an offline Ukab  
İnsan yağmur gibi olmalı...
575 Mesaj -
Ne güzeldir ki, biz eskilerde yaðmura “rahmet” derdik. Yaðmur yaðarken rahmet yaðýyor derdi dedelerimiz. Diyeceðim o ki, yaðmur rahmetin cisimleþmiþ hali gibidir; rahmet heykeli gibidir her damla... Bir düþün, rahmetin heykelini yapmaya kalksaydýk nasýl bir þey yapardýk...

Öyle bronzdan yahut taþtan olmamalý o heykel; çünkü bronz da taþ da meydan okur gibi durur insana.. “Hadi oradan! ” dercesine tepeden bakar sana.. Yanaþtýrmaz kendine..

Ama rahmet öyle deðil.. Ýçindedir o; içinin de içinde.. Sýrýlsýklam sarmýþ seni... Kanýnda, terinde, gözünde, yüzünde... Yaðmura bir bak; kýpýr kýpýr, þýpýl þýpýl yanýnda yörende.. Gönlünce þekiller alýr her damla.. Rahmet de iþte öyle sokulgandýr; sessizce süzülür teninden içeri, adeta parmak uçlarýna basarak girer yüreðinin odacýklarýna..

Sonra, rahmetin heykeli öylece hareketsiz duruyor da olmamalý. Hiç kýpýrtýsýz duran bir þey küskün gibidir; vurdumduymazdýr, seninle ilgilenmez, umurunda deðil gibisindir. Ama rahmet öyle deðildir... Rahmet sana doðru koþar; sen gelince kýpýrdar, yakýnlýðýný önemser. Üstelik sen dursan da o sana akar, eline yüzüne sarýlýr, seni okþar... Bak; yaðmur öyle deðil mi... Rahmet de öyledir iþte, gözüne yaþ olacak kadar sýrdaþ, kanýnda dolaþacak kadar kývrak, hamarat..
Hem sonra, rahmetin heykeli þeffaf olmalý... Ardýný göstermeli sana.. Kendini saklamamalý senden. Kabuðu, boyasý, foyasý, kýlýfý, kabý, kapaðý, kapýsý, duvarý, kozasý olmamalý.. Ýçyüzü de dýþyüzü de bir olmalý.. Kimseye sýrtýný dönmemeli. Olduðu gibi görünmeli, göründüðü gibi olmalý.. Rahmet de öyle iþte.. Ýnce ve içten davranýr sana. Gizli saklýsý yoktur. Aranýzdan su sýzmaz.... Kabý yok ve senin için her kaba girmeye razý... Rengi yok ama her rengi giyinmeye razý. Tadý yok ama senin için her tada sýzmaya razý.. Þekli yok ama her þekle girmeye razý..
Rahmetin heykelini öyle þehir meydanlarýna dikmek de doðru olmaz... O zaman ayrýcalýklý görünür rahmet. Eriþilmezmiþ gibi, þefkatsizmiþ gibi durur. O “heykel” her köþeden görünmeli, her sokaða girmeli, isteyen herkesin penceresinin önüne gelmeli.. Öyle deðil mi ya yaðmur? Rahmet de öyle iþte. Hiç beklemediðin anda geliverir baþýna.. Baþýna gelenlerin en güzelidir.. Herkesi eþitçe kucaklar, kimseyi kimseden ayýrmaz. Fakiri de ýslatýr, zengini de.. Yetimi de öksüzü de sevindirir. Her sokaða taþar, her çatýya iner...

Sonra rahmetin heykeli eskimemeli ve dahi býktýrmamalý. Öyle kendi kaidesi üzerinde hep ayný yönde, ayný yükseklikten, ayný eda ile gösteriyor olmamalý yüzünü. Rahmetin heykeli, her daim taze olmalý, her gün yeniden, yeni baþtan akmalý, yeni heyecanlarla kývranmalý, yeni yüzlerle bakmalý, yüzlere yenice bakmalý, gözlere tazece dokunmalý. Yaðmur da böyledir iþte.. Hep yenidir; yeni baþtan yaðar. Her yaðmur ilk defa yaðýyordur; tekrarý yoktur. Her damla ilk kez topraða deðer. Hep ilk heyecanla gül yüzlere iner. Her dem taze bir þevkle gül yüzlerine dokunur.
Ýnsan yaðmur gibi olmalý bence, herkesi ýslatabilmeli.. Rahmeti kuþanýp herkese her þeye merhamet etmeli.. Ýnsan sözünü yaðmur gibi yumuþakça indirmeli kulaklara; kýrýp dökmemeli, damla damla söylemeli, ince ince sevmeli... Þefkatli olup kimseyi küçümsememeli, hor görmemeli, kimsenin dalýný kýrmamalý..

Ýnsan yaðmur gibi, bir görünmeli bir saklanmalý...Öyle ince olmalý ki, ihtiyaç duyan onu dizi dibinde bulmalý, ihtiyaç bittiðinde hiç þikayetsiz ortalýktan kaybolmalý..
Yaðmur göklerden yere serinliktir; Yaðmur yukarýdan aþaðýya minnetsiz iniþtir. Yaðmura “rahmet” diyenlere yaðmur damlalarý sayýsýnca rahmet okumalý...

Gönderme Tarihi: 18.06.2008 - 00:58
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Duasız üşür yürekler...
Ukab su an offline Ukab  
Duasız üşür yürekler...
575 Mesaj -
Duasýz üþür yürekler... Sana bir dua eden olsun
Sen birine dua et! Duasýz üþür yürekler... Biliyor musun? ..
Baskasýna dua ettiðinde, aslýnda sen kendine dua ediyorsun!
Ne kadar çok kimse için dua edersen, o kadar çok
KAZANIYOR YA DA KAYBEDÝYORSUN!
Çünkü melekler, Duan, rahmet ve hayr ise: ' Bir misli de sana olsun,
amin', Duan zulmet ve þer ise: ' Bir misli de sana olsun, amin' derler...
Dua: içimizle muhasebe olunacaðýmýz bir SIRdýr.. Bir ayine gibidir týpký,
içimizi yansýtýr bize.. Rabb'e sunulan bir arzuhaldir dua,
geri döner bize o kapýlardan yüreðimizce..Hep hayra dua edenlerin,
maddeten ve manen hayýrlara ermesi, þerre dua edenlerinse,
rahmetten mahrum kalmasý bundandýr iþte..
Duasýz üþür yürekler bil! .. Sana bir dua eden olsun Sen birine dua et!
Bilmezsin hangi kýrýk gönlün duasýdýr karanlýklarýný aydýnlatan,
sana ummadýk kapýlar açan.. Bilmezsin kimin için ettiðin duadýr,
seni böyle ayakta tutan..
Hiç üþümesin yüreklerimiz, Dualarda buluþalým...

Gönderme Tarihi: 18.06.2008 - 00:57
Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (28): (1) 2 3 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 726 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
kilimlili67 (47), EnToRia (39), cihankarasan (56), rahmali (60), beyazyol (44), hmurat (50), Sweet-Bircan (31), calinan_kalp (43), bobmalley (34), kerim71 (50), talip-ibrahim (38), kan-ka (50), behlül72 (52), n.nakla61 (40), yasinbirel80 (44), zuhre yildirim (44), SnNmMc (37), tarik82 (42), akin123 (37), MertTurk (43), *hira* (35), zaferburgu (49), mademney (42), esli (61), sipahii (43), gokhan (46), ISLAM_GUNESI (40), veteriner54 (42), meryem03 (40), engino (46), yol_cu (42), koyuncu339 (39), fizikcimrt (49), fgdibo (36), salem (46)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64186 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.