chloroquine generique plaquenil colchicine fluvoxamine budesonide voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » ^^^^HZ.MEHDİ'NİN ÖZELLİKLERİ^^^^

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 7 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
_LaL_ su an offline _LaL_  
^^^^HZ.MEHDİ'NİN ÖZELLİKLERİ^^^^

838 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2007
En Son On: 18.12.2010 - 00:47
Cinsiyeti: ----- 
GÜZEL AHLAKLI OLMASI
Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlak bakımından Peygamber'e benzer.

(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s.163)

Ahlakı benim ahlakım olan bir evladım çıkacak.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.


HERKES TARAFINDAN ÇOK SEVİLMESİ
MÜCADELECİ OLMASI
Allah (c.c.) bütün insanların kalplerini onun (Mehdi'nin) muhabbetiyle dolduracaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 42)


Mehdi zuhur eder, herkes sadece ondan konuşur, O'nun sevgisini içer ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 33)


Ümmet-i Muhammed'den memnun olmadık hiçbir fert kalmayacaktır.

(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 163)


Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)


Mehdi işi sıkı tutacak.

(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 175)


İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)


Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği Ehli Beytim'e mensup birisi (Mehdi) sahip olmadan günler geceler bitmeyecektir.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.12)


Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)


Mehdi Doğu tarafından çıkacak. Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 39)



TEBLİĞ GÜCÜ (İRŞAD)
Hz. Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de ağaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)


O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek.

(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 165)


Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 67


HİKMETİ VE ANLAYIŞ GÜCÜ
Hadislerde Hz. Mehdi'nin Allah tarafından kendisine verilmiş özel bir güce sahip olduğu bildirilmektedir:

O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi denilmiştir.

(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman)

Muhyiddin Arabi Mehdi'nin bazı özelliklerini saymaktadır.Mehdi'nin dikkat çeken başlıca 9 özelliğine yer vermektedir:

1. Basiret sahibi olması

2. Kutsal kitabı anlaması

3. Ayetlerin manasını bilmesi

4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi

5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması

6. Varlıkların sınıflarını bilmesi

7. İşlerin girift taraflarını bilmesi

Çünkü bunlardan haberi olan bir lider vereceği hükümlerde yanılmaz. Mehdi kıyas ilmini onunla hükmetmek için değil, ondan kaçınmak için bilir. Çünkü verdiği hüküm doğru bir ilham neticesi olacak. Yani Hz. Muhammed'in getirdiği şeriat üzere hükmedecek. Bu sebepledir ki Peygamber onu vasfederken "Benim izimi takip edecek, hataya düşmeyecek" demiştir. Bundan anlıyoruz ki, Mehdi, şeriat sahibi değil, şeriata uyandır.

8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması

Çünkü onların her türlü işlerini görmek için Allah onu diğer insanlar üzerine seçmiştir. Liderlerin davranış ve faaliyetleri kendilerinden ziyade halkın menfaatine olmalıdır... Halkın yararına aykırı şeylerle uğraşıp, onların işlerini görmeyen bir lider azledilmelidir. Çünkü onunla diğer insanlar arasında fark kalmamıştır.

9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması. Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir.

(Kıyamet Alametleri, s. 189


ZAMANIN EN HAYIRLISI OLMASI
Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın.. O Mehdi'dir."

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 57)


Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)


Mehdi (zamanındaki) insanların en hayırlısıdır.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 58)

selamet ve dua ile...


(tekrar olmamıştır inşallah)
Ekleme Tarihi: 23.04.2007 - 13:14
Bu mesajı bildir   _LaL_ üyenin diğer mesajları _LaL_`in Profili _LaL_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
~HiLaLaY~ su an offline ~HiLaLaY~  

2765 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.02.2006
En Son On: 04.12.2007 - 11:08
Cinsiyeti: Bayan 
paylaşımınız için teşekkürler gül


Allah Razı Olsun


Peygamberimiz (s.a.v), Hz. Mehdinin göstereceği
üstün ahlakı hadislerinde şöyle belirtmiştir :

İnsanlar, hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir.

Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmeninde
onu vazgeçiremeyeceği Ehli Beytime mensup birisi sahip
olmadan günler ve geceler bitmeyecektir.



Sevgi Selam ve DUA ile...


Ekleme Tarihi: 23.04.2007 - 14:53
Bu mesajı bildir   ~HiLaLaY~ üyenin diğer mesajları ~HiLaLaY~`in Profili ~HiLaLaY~ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Ônder23 su an offline Ônder23  

569 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 27.10.2006
En Son On: 17.11.2016 - 14:20
Cinsiyeti: Erkek 
alkısalkısalkıs
Allah Razı Olsun
öncelikle paylasiminiz icin cok tesekur ederiz.
izniniz olursa bende buraya biseyler eklemek istiyorum.
Hakkiniz bana gecmisse helal edin,


Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-, yüksek ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmiş, kendisinde en güzel ahlâk örneğinin bulunduğu, Kur'ân lisanıyla haber verilmiş bir Peygamberdir. Zâten ced'leri, beşerî kemâle eriştirmek ve doğru yola koymak ile görevli, hayatları kusursuz, gönülleri temiz, kalpleri günah lekesinden beri olan hidâyet dâvetçilerine ve mürşidlere bağlıdır. Bu mürşidlerin hayâtı her bakımdan insanlık hayatının en mükemmelidir.
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, kendisini Cenâb-ı Hakk'ın terbiye ettiğini söylemektedir. Bu ifâde Peygamberimiz'in ne büyük bir ahlâkî kemâlâta nail olduğunu gösterir. Çünkü O, söylediğini önce kendi nefsinde ve şahsında tatbik eden bir vaiz idi. Başkalarına îzah edip öğrettiği edeb ve ahlâkî umdelerini en mükemmel surette yaşardı.
Hayatının en mahrem sırlarına vâkıf olan zevceleri Hz. Âişe ve Hz. Hatice vâlidelerimizdir.
Hz. Âişe -radıyallahu anha-:
- O'nun ahlâkı Kur'andı" diyor.
Hz. Hatice -radıyallahu anha-da, ilk vahy anında heyecanlanan Resûl-i Zişân -sallallahu aleyhi ve sellem- 'ı, ahlâk ve meziyetlerini sayarak şöyle teskîn etmeğe çalışıyordu:
- Cenâb-ı Hakk seni asla mahcûb etmeyecektir. Çünkü sen yakınlık bağlarına saygı gösteriyor, borçluların borcunu veriyor, fukaraya yardım ediyor, misafirleri ağırlıyor, doğruları destekliyor, muhtaçlara yardımcı oluyorsun." (Buharı)
Şu âyeti kerîme O'nun şefkat ve merhametini dile getirmektedir:
"Sen kaba ve katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi."agla66).
Yine Hz. Âişe -radıyallahu anha- validemiz O'nun hakkında:
Hz. Peygamber hiçbir kimseyi azarlamazdı, kendisine fenalık edenlere fenalıkla mukabele etmezdi. Kendisine yapılan fenalıklara göz yumar, faillerini affederdi. Bir kimse hakkında iki şıktan birini seçmek durumunda kalınca günaha düşmemek şartı ile en şefkatli olanı tercih ederdi. İlâhî emirlere isyan edenlere müstahak oldukları cezayı verirdi." (Buharî, Müslîm, Ebû Dâvud)
Allah (c.c.)'ın Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem- hiç bir müslümanı ismiyle lanetlememiş, hiç bir kadını, köle, cariye, hizmetçi ve hayvanı dövmemişlerdir.
Hiçbir şahsın da haram olmayan isteğini reddetmemişlerdir. (Buharî, Müslim, Ebû Dâvud)
Hz. Ali -radıyallahu anh- , Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-'in amcazadesi ve damadı olup O'nun yanında büyümüş ve nübüvvetin başından Peygamberimiz'in irtihaline kadar 23 sene O'nunla beraber bulunmuş bir insandır. Bir gün, oğlu İmam Hüseyin -radıyallahu anh-, kendisinden dedesinin ahlâkını anlatmasını istemiş. O da şu cevabı vermiştir:
- "Hz. Peygamber, güleryüzlü, güzel huylu, nazik kalpli idi. Hiçbir vakit kaba ve sert huylu değildi. O'nun ağzından hiçbir müstehcen kelime çıkmazdı. Başkalarının hareket tarzını tenkid veya takbih etmez; sevmediği bir hareket veya durum karşısında birşey söylemez, böyle bir harekette bulunan adam kendi hareket tarzının tasvibini isteyecek olursa Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-, onu kınamadan, kalbini kırmadan bundan vaz geçirir yahut susarak muhatabına memnun olmadığını hissettirirdi."
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- kendi hesabına üç şeyden sakınırdı:
1. Münâkaşa ve mücâdele etmekten,
2. Kimseye lüzumundan fazla söz söylemekten,
3. Kendisini alâkadar etmeyen işlerle meşgul olmaktan. Başkaları hesabına da üç şeyden sakınırdı:
1- Kimseyi tenkid etmezdi.
2- Kimseye hakarette bulunmazdı.
3- Başkalarının sırlarına muttali olmak istemezdi. (67).
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-, bütün işlerini, bütün vazifelerini tâyin etmişler, teşbih velehlîl zamanlarını ayırmışlar, uyku ve istirahat, misafir ve ziyaretçilerin kabul saatlerini tesbit etmişlerdi.
Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- kimseye karşı hareket tarzını değiştirmezlerdi.
Şayet birisi O'nun arzu etmediği bir harekette bulunsa ona adıyla ihtarda bulunmazlar, "Bazıları şöyle yapar, böyle ediyor" derler, bu gibi sözlerle beğenmedikleri âdetleri tenkid eder, bu suretle kimseyi kırmadan, kimsenin kimseye karşı küçük düşmesine meydan vermeden nasihatlarda bulunurlardı.
Sahâbilerini göremediği zaman soruştururdu. Neden gelmediklerini, neden görünmediklerini insanlara sorup bilgi alırdı. Ashabını usandırmamaya azamî gayret gösterirdi. Hareketlerinde itidali tercih ederdi. Hak ve hukukta herkes onun nezdinde eşitti. Tek üstünlük sebebi vardı, o da takva idi. Kendisine yakın oturanlar ümmetinin en seçkinleri idi. Yanında derece bakımından en büyükleri birbirine yardım edenlerle birbirlerini koruyanlardı.


Bu mesaj 1 kez ve en son Onder Adam tarafından 05.05.2007 - 12:56 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.05.2007 - 12:56
Bu mesajı bildir   Ônder23 üyenin diğer mesajları Ônder23`in Profili Ônder23 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_LaL_ su an offline _LaL_  

838 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2007
En Son On: 18.12.2010 - 00:47
Cinsiyeti: ----- 
ne demek abim izinin lafı mı olur ... Sağolasın....
Ekleme Tarihi: 05.05.2007 - 13:53
Bu mesajı bildir   _LaL_ üyenin diğer mesajları _LaL_`in Profili _LaL_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
akinzen su an offline akinzen  

1256 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.08.2003
En Son On: 23.09.2022 - 19:18
Cinsiyeti: Erkek 
Allah razı Olsun,

Rabbim İnş. Onun zamanını görenlerden, Askeri olanlardan eyler bizleri....


Eklemeniz için teşekkürler....
Ekleme Tarihi: 06.05.2007 - 01:55
Bu mesajı bildir   akinzen üyenin diğer mesajları akinzen`in Profili akinzen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
hidayete davet su an offline hidayete davet  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.05.2007
En Son On: 24.08.2007 - 11:00
Cinsiyeti: Erkek 
MEHDILIK INANCI ÜZERINE”
Nida Dergisi 2004 Kasim – Aralik sayisi
Iktibas Dergisi Yazarlarindan MEHMET DURMUS ile
Nida Dergisinden Fatih Bütün'ün yapmis oldugu röportaja
CEVAP
Esselamünaleyküm verahmetullah ve berekatüh
Sayin Mehmet bey “MEHDILIK INANCI ÜZERINE” isimli kitabinizla ilgili olarak yapmis oldugunuz röpörtaji okumus bulunmaktayim.
Öncelikle dinin en önemli kaynaginin Kur'an-i Kerim oldugu ve her türlü dini konunun (Hadis dahi olsa) Kur'an süzgecinden geçirildikten sonra, dogrulugu hakkinda hüküm verilmesi gerektigi konusundaki fikrinize aynen katildigimizi belirtmek isterim. Çünkü Allah-u Teala:
EN'AM-38: …mâ farratnâ fîl kitâbi min sey'in…
Biz kitapta hiçbir seyi eksik birakmadik. buyuruyor.

Öyleyse bu noktadan hareket ederek MEHDI kavramina Kur'an isiginda bakacak olursak:
• MEHDI öncelikle kendisi hidayete ermis olan kisidir.

A'raf 178: Men yehdillâhu fehuvel muhtedî ve men yudlil fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Allah kimi hidayete erdirirse (kendisine ulastirirsa), artik o hidayete ermistir. Ve kim dalâlette birakilirsa, iste onlar, onlar artik hüsrana ugrayanlardir (nefslerini hüsrana düsürenlerdir).

KEHF 17: …men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen mursidâ(mursiden).
… Allah kimi Kendine ulastirirsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürsid bulunmaz.

Isra 97: Ve men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehum evliyâe min dûnih(dûnihî),
Ve Allah, kimi HIDAYETe erdirirse (Kendisine ulastirirsa) artik o HIDAYETe ermistir. Ve kimi dalâlette birakirsa (kim Allah'a ulasmayi dilemezse), o taktirde onlar için, O'ndan (Allah'tan) baska dostlar bulamazsin.

• MEHDI baskalarinin hidayetine vesile olan kisidir.

Yasin 21: Ittebiû men lâ yes'elukum ecren ve hum muhtedûn(muhtedûne).
(Tebliglerine karsilik) sizden ücret istemeyen (bu) kisilere tâbî olun. Ve onlar, hidayete ermis olanlardir.

MAIDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulasmayi, teslim olmayi dileyenler)! Allah'a karsi takva sahibi olun ve O'na ulastiracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.

3-MEHDI baskalarini hidayete erdiren (ulastiran) kisidir.

A'raf 159: Ve min kavmi mûsâ ummetun yehdûne bil hakki ve bihî ya'dilûn(ya'dilûne).
Ve Musa (A.S)'in kavminden bir ümmet vardir. Hakk'a hidayet ederler (hidayete ulastirirlar). Ve onunla (hak ile) adaletle hükmederler.

A'raf 181: Ve mimmen halâknâ ummetun yehdûne bil hakki ve bihî ya'dilûn(ya'dilûne).
Ve yarattiklarimizdan bir ümmet vardir ki Hakk'a (Allah'a) ulastirirlar ve onunla adaleti (saglarlar).

Sevgili Mehmet Bey kardesim Allah-u Teala Kur'an-i Kerim'i hidayet rehberi olarak göndermistir. ‘HIDAYET'in ne oldugunu ise yine ayni kitapta su sekilde açiklamistir:

BAKARA 120: Ve len terdâ ankel yehûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ
Sen onlarin dînine tâbî olmadikça (uymadikça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razi olmazlar. De ki: “Muhakkak ki; Allah'a ulasmak (var ya) iste o, hidayettir.”


AL-I IMRAN 73: Ve lâ tu'minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi
Ve sizin dîninize tâbî olandan baska kimseye inanmayin. (Habibim) de ki: “Hiç süphesiz HIDAYET, Allah'in (kendisine) ulastirmasidir.

Öyleyse HIDAYET Allah'a ulasmaktir.

Yukarida zikrettigimiz MEHDI kelimesinin bir anlami da ‘Baskalarini da hidayete erdiren'di.
‘Baskalarini hidayete erdirme yetkisi evvel emirde Peygamberlere verilmistir:

ENBIYA 72-73: Ve vehebnâ lehu ishâk(ishâka), ve ya'kûbe nâfileh(nâfileten), ve kullen cealnâ sâlihîn(sâlihîne). Ve cealnâhum eimmeten yehdûne bi emrinâ ve evhaynâ ileyhim fi'lel hayrâti ve ikâmes salâti ve îtâez zekâh(zekâti), ve kânû lenâ âbidîn(âbidîne).

Ve ona, Ishak (A.S)'i ve nafileten (ilâveten) Yâkub (A.S)'i vehbi (armagan) olarak verdik. Ve hepsini salihler kildik.Ve onlari, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce ruhlari Allah'a ulastiran) imamlar kildik. Ve onlara, hayirlar islemeyi, namaz kilmayi ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.

Peygamberlerin olmadigi devirlerde ise Peygamber olmayan, ancak “SABRIN SAHIBI VE AYETLERE YAKÎN OLMALARI” sebebiyle imamlik makamina getirilen kisiler (devrin imamlari) hidayete erdirme yetkisinin sahibidirler:

SECDE 24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkinûn(yûkinûne).
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürsidler) kildik, emrimizle insanlari hidayete erdirsinler (Allah'a insanlarin ruhlarini ulastirsinlar) diye, sabirlarindan dolayi ve âyetlerimize (Allah'in âyetlerine) yakîn hasil ettikleri için.

Her iki ayette de bu imamlarin Allah'in emriyle hidayete erdirdiklerinden bahsedilmektedir. Hidayete erdirme görev ve yetkileri bulunan Peygamber ve peygamber olmayan imamlarin disinda, Allah-u Teala her kavme ve kesintisiz olarak resullerini göndermektedir.

MU'MINUN 44: Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ'nâ ba'dahum ba'dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu'den li kavmin lâ yu'minûn(yu'minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arasi kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldigi zaman, her defasinda onu yalanladilar. Biz de onlari birbiri arkasindan (helâk ettik). Ve onlari efsane kildik. Artik mü'min olmayan kavim (Allah'in rahmetinden) uzak olsun.
BAKARA 87: Ve lekad âteynâ mûsal kitâbe ve kaffeynâ min ba'dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferikan taktulûn(taktulûne).
Andolsun ki; Biz, Musa'ya kitap verdik ve ondan sonra da, birbiri ardindan (aralari kesilmeksizin, pespese) resûller gönderdik. Ve Meryem'in oglu Isa'ya beyyineler (açik kanitlar) verdik ve onu RUH'ÛL KUDÜS ile destekledik. Her ne zaman size bir resûl, nefslerinizin hoslanmadigi bir seyle (emirle) geldiyse, hemen kibirlendiniz. Bir kismini yalanladiniz ve bir kismini da öldürdünüz.

ISRA 15: Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadillu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb'ase resûlâ(resûlen).
Kim hidayete erdiyse sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettigi için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumlulugu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalir. Yük tasiyan (günahi yüklenen) bir kimse, bir baskasinin yükünü (günahini) yüklenmez.Ve Biz,bir resûl göndermedikçe “azap edici” olmadik.


Sayin Mehmet kardesim, demek ki
• kendisi hidayete ermis
• baskalarinin hidayetine vesile olan
• baskalarini da hidayete erdiren kisiler
“MEHDI” kavrami içerisinde Kuran-i Kerim'de gecen örneklerdir.

Bitin bunlarin üzerine Ahir zamanda gelecek olan “BEKLENEN MEHDI” hakkinda da Kur'an-i Kerimde açik deliller bulunmaktadir.

1- Peygamber Efendimize kendisinden sonra gelecek olan MEHDI RESUL ile ilgili Duhan Suresi 10-15. ayetlerde bilgi verilmektedir:

DUHAN 10-15: Fertekib yevme te'tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin). Yagsân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun). Rabbeneksif annel azâbe innâ mû'minûn (mû'minûne). Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn (mubînun). Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun). Innâ kâsifûl azâbi kalîlen innekum âidûn(âidûne).
Göklerin açik bir dumanla kaplanacagi günü gözetle. (Öyle bir duman kigöz kırpma bütün insanlari saracak elîm bir azaptir. Onlar "Rabbimiz" diyecekler. "Bu azabi bizden kaldir, çünkü biz müminleriz." Muhakkak ki onlar ögüt almazlar. Onlara, andolsun ki apaçik bir resûl geldi. Sonra ondan yüz çevirdiler ve ona “ögretilmis deli” dediler. Biz, bu azabi üzerinizden biraz kaldiracagiz, siz yine küfre düseceksiniz.

Burada hitap Peygamber Efendimize ve kendisinden sonra apaçik bir resul gelecegi ve insanlarin ondan yüz çevirecegi, O'na “ögretilmis deli” diyeceklerinden bahsediliyor.

2- Allah-u Teala gelecek olan MEHDI RESUL'e ULUL AZM olan bes peygamberin yardim edecegini bahsediyor.

3/AL-I IMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu'minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum isrî, kâlû akrarnâ, kâle feshedû ve ene meakum mines sâhidîn(sâhidîne).
Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MISAK'ini (yeminini) almisti: “Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunani (Allah'in sizlere verdigi kitaplari) tasdik eden Resûl gelince, O'na mutlaka îmân edecek ve O'na mutlaka yardim edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu agir ahdimi üzerinize aldiniz mi?” “Ikrar ettik.” dediler. “Öyle ise sahit olun. Ben de sizinle beraber sahitlerdenim.” buyurdu.
Tabi akla bu resul Peygamber Efendimiz'dir demek hemen akla gelebilir. Ancak kendilerinden misak alinan bu nebilerin arasinda Peygamber Efendimizin de oldugunu Ahzap Suresinin 7. ayeti açiklamaktadir.

AHZAB 7: Ve iz ehaznâ minen nebîyyîne mîsâkahum ve minke ve min nûhin ve ibrâhîme ve mûsâ ve îsebni meryeme ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâ(galîzan).
O zaman ki; Biz, nebîlerden onlarin misaklerini almistik. Ve senden ve Hz. Nuh'tan ve Hz. Ibrâhîm'den ve Hz. Musa'dan ve Meryemoglu Hz. Isa'dan ve onlardan agir bir misak aldik.

3- Mehdi Resul zamaninda kendi kavminin Kur'an-i terkedecegi bildiriliyor:

FURKAN 27-30: Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâ(sebîlen). Yâ veyletâ leytenî lem ettehiz fulânen halîlâ(halîlen). Lekad edallenî aniz zikri ba'de iz câenî, ve kânes seytânu lil insâni hazûlâ(hazûlen). Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur'âne mehcûrâ(mehcûran).
Zalimlerin herbiri iki elini isirdigi o günde söyle diyecekler: “Ne olurdu, O resûl ile beraber, sebîli (Allah'a ulastiran yolu) tutsaydim.” Yaziklar olsun bana, ne olurdu filâni dost edinmeseydim. Andolsun ki; bana Kur'ân gelmisken o, beni zikirden saptirdi. Seytan, insani yalniz birakir. Resûl dedi ki: “Yarab, kavmim Kur'ân'i terkettiler.”

Bu Resul de Peygamber Efendimiz SAV olmasi mümkün olmayan bir resul. Çünkü O'nun sahabesi Kur'an-i terketmedigi gibi tümünü hayatina tatbik etti.
AL-I IMRAN 119: Hâ entum ulâi tuhibbûnehum ve lâ yuhibbûnekum ve tû'minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ halev addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
(Ey mü'minler)! Siz öyle kimselersiniz ki; onlar, sizi sevmedikleri halde siz, onlari seversiniz ve siz Kitab'in bütününe îmân edersiniz. Onlar, sizinle karsilastiklari zaman: “Îmân ettik.” derler. Ama tenhada, kendi baslarina kaldiklari zaman size olan öfkelerinden (dolayi), parmak uçlarini isirirlar. De ki: “Öfkenizden ölün.” Hiç süphesiz Allah, sinelerde olani bilir.

4- Mehdi Resul geldigi zaman Allah'in nuru tekrar tamamlanacak ve Allah'in ezeli ve ebedi tek dini bütün dünler üzerine izhar edilecektir.

9/TEVBE-32: Yurîdûne en yutfîû nûrallâhi bi efvâhihim ve ye'ballâhu illâ en yutimme nûrehu ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne). Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakki li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel musrikûn(musrikûne).
(Onlar) agizlari ile Allah'in nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlamaktan baska bir sey istemez. Müsrikler kerih görseler bile; resûlünü, dîn üzerine, dînin bütününü (bütün özelliklerini) izhar etmesi (ortaya çikarmasi) için hidayetle, hak dîn ile gönderen, O'dur.

Bu son ayetler de gösteriyor ki Mehdi AS. Zamaninda Islam dininin bütün özellikleri ortaya çikarilacak ve Allah'in yardimiyla dinler arasi uzlasma ve tek çati altinda birlesme söz konusu olacaktir.
Allah razı olsun.
Ekleme Tarihi: 28.05.2007 - 11:02
Bu mesajı bildir   hidayete davet üyenin diğer mesajları hidayete davet`in Profili zum Anfang der Seite
ayfehmi su an offline ayfehmi  
Themenicon    O'nun getirecegi yeniliklere karsi ilk FERYADI BASANLAR, ULEMA ve SOFILER OLACAKTIR. Mevdudi, islam'da ihya hareketleri s.47 48 veya 58-59, Ibrahim Sü

48 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 05.04.2007
En Son On: 24.07.2007 - 00:49
Cinsiyeti: ----- 
Onlarin ,"Mehdi'ye eski zaman kiyafeti, modasi gecmis, mistik görünüslü ve bir manastirdan cikip kendini El-Mehdi ilan edecek biri zannettikleri görülmektedir. Bu halin vukuunda dini liderler ve alimler ellerinde kitap, ortaya cikacaklar ve vücut yapisi ile eskalinin kitaplardaki tarife uyup uymadígini tetkik ve mukayeseye koyulacaklar. Cihad ilan edilecek ve bütün sofilerle hayattaki bütün eski tip mutaassip kimseler O'nun etrafinda ve bayragi altinda toplanacaklardir. Maneviyat,muska ve dua ile bu cihad kazanilacagina ve topraklar fethedilecegine göre,kilic sadece sembol olarak kullanilacaktir. Bir bakisi kafirleri mahvedecek ve sadece bedduasi tanklarin, tayyarelerin imhasina kafi gelecektir. Mehdi'nin zuhuru itikadina dair avamin görüsü iste budur. Fakat bu mevzu üzerinde okuyabildigim kadariyla edindigim intiba bu vaziyetin tam aksi mahiyettedir. Fikrime göre, gelecek olan kimse bütün cari subelerinde ve hayatin ana problemlerinede cok derin nüfuza sahip ve caginin en modern lideri olacaktir. Devlet idaresi, siyasi basiret ve harpteki stratejik hüner bakimindan bütün dünyayi hayran birakacak. Fakat cok korkarim ki. O'nun getirecegi yeniliklere karsi ilk FERYADI BASANLAR, ULEMA ve SOFILER OLACAKTIR. Mevdudi, islam'da ihya hareketleri s.47 48 veya 58-59, Ibrahim Süleymanoglu

Hz. Mehdi Kendinden Önceki Müceddidlerden Farklıdır.
"Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat herbiri üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar." (Emirdağ Lahikası, 260)
Mehdi'nin Büyük Mehdi ünvanı alması Allah'ın izniyle ancak üç vazifeyi yapmasıyla anlaşılır. Bu üç vazifeyi, Mevlana Halid ve Üstad yapmamıştır. Bu üç vazifeden ancak birisini yerine getirmişlerdir. O da "herbiri üç vazifeden birisini bir cihette yapması" şeklindedir. Yani iman hakikatlerini yayma görevini de ancak bir yönüyle yapabilmişlerdir. Demek ki Mehdi iman hakikatlerini anlatmayı ve imanı yaymayı da çok kapsamlı bir şekilde yapacaktır. Şimdiye kadar benzeri görülmemiş şekilde ve güçte olacaktır, ki bu, kitleleri imana getirecek, batıl cephesinin o güne kadarki hakimiyetini de sona erdirecektir. Bediüzzaman'ın bu 'bir yönüyle' izahı, yani bir alimin veya müceddidin üç vazifeden birini bir yönüyle yapmasının, onun Mehdi olduğunu göstermeyeceğini izah etmektedir. Üç vazifenin de icra edilmesi Üstad'ın da belirttiği gibi kendisinden bir sonra gelecek olan büyük Mehdi vesilesiyledir.
"Ayrıca hem iki Deccal'in sıfatları ve halleri ayrı ayrı olduğu halde, mutlak gelen rivayetlerde iltibas oluyor, biri öteki zannedilir. Hem "büyük Mehdi"nin halleri sabık Mehdilere işaret eden rivayetlere mutabık çıkmıyor, hadis-i müteşabih hükmüne geçer." (Şualar 582)
Hadislerin anlatımında deccallerin icraatlarının birbirlerine benzediğini anlatan Üstad, birisinin diğeri zannedilebildiğini söylüyor. Her deccalin faaliyetleri birbirine yakın. Ancak aynı hadislerde, Büyük Mehdi'nin yaptıklarının, diğer Mehdi'lerden, -ki buradaki 'Mehdi'lerden' kelimesi 'müceddidlerden' anlamında kullanılmıştır- çok farklı olduğunu belirtiyor Bediüzzaman.
"Hem bu üç vezaifi birden bir şahısda, yahut cemaatte bu zamanda bulunması ve mükemmel olması ve birbirini cerhetmemesi pek uzak, adeta kabil görülmüyor. Ahir zamanda Al-i Beyt-i Nebevi'nin (ASM) cemaati-i nuraniyesini temsil eden Hazret-i Mehdi'de ve cemaatindeki şahs-ı manevide ancak içtima edebilir." (Kastamonu Lahikası, 139 ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 156)
Bu üç vazifenin aynı anda icra edilmesi Mehdi ve cemaatine mahsustur.
"bu zamanda" ifadesi ile Üstad kendi yaşadığı dönemde Mehdi'nin üç vazifesini birden ifa edebilecek bir şahıs ve bir cemaat görülmediğini ifade etmiştir.
"Rivayetlerde, ahir zamanın alametlerinden olan ve al-i beyt-i nebeviden Hazret-i Mehdi'nin hakkında ayrı ayrı haberler var. Hatta bir kısım ehl-i ilim ve ehl-i velayet, eskide onun çıkmasına hükmetmişler.
Allahu a'lem bissevab, bu ayrı ayrı rivayetlerin bir te'vili şudur ki: Büyük Mehdi'nin çok vazifeleri var. Ve siyaset aleminde, diyanet aleminde, saltanat aleminde, cihad alemindeki çok dairelerde icraatları olduğu gibi, her bir asır me'yusiyet vaktinde, kuvve-i maneviyesini te'yid edecek bir nevi Mehdi'ye veyahud Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiyye ile her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi al-i beyt-ten çıkmış, ceddinin şeriatını muhafaza ve sünnetini ihya etmiş. Mesela: Nakşibend ve aktab-ı erbaa ve on iki imam gibi büyük Mehdi'nin bir kısım vazifelerini icra eden zatlar dahi, Mehdi hakkında gelen rivayetlerde, medar-i nazar Muhammed Aleyhissalatü Vesselam olduğundan rivayetler ihtilaf ederek, bir kısım ehl-i hakikat demiş: "Eskide çıkmış." Her ne ise...
Evet yüzer kudsi kahramanları yetiştiren ve binler manevi kumandanları ümmetin başına geçiren ve hakikat-i Kur'aniyenin mayası ile ve imanın nuriyle ve İslamiyetin şerefiyle beslenen, tekemmül eden a-li beyt, elbette ahirzamanda şeriat-i Muhammediyeyi ve hakikat-i Furkaniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (ASM) ihya ile, ilan ve icra ile, başkumandanları olan "Büyük Mehdi" nin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lazım ve zaruri ve hayat-i içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır..." (Şualar, 456)
Şeriat-ı Muhammediyye: Peygamber Efendimizin şeriatı, halifelik
Şeriat: Kur'an-ı Kerim'in tarif ettiği ve bildirdiği yol
Hakikat-ı Furkaniye: Kur'an-ı Kerim'in esası ve mahiyeti
Sünnet-i Ahmediyyeyi: Peygamberimiz (SAV)
İhya: Yeniden canlandırma
İlan: Herkese duyurma
İcra: Tatbik etme.
Bediüzzaman, her asırda Müslümanların ümitsizlik içine düştükleri sırada, manevi kuvvetlerini desteklemek, şevklerini ve mücahede güçlerini arttırmak için bir nevi Mehdi manasında (müceddid) gönderildiğini ve bu şahısların, ahir zamanda gelmesi beklenen Büyük Mehdi'nin vazifelerinden sadece bir kısmını bir yönüyle yaptıklarını belirtiyor.
Ahir zamanda beklenen Büyük Mehdi'nin de çıktığı zaman Peygamber Efendimizin dönemindeki İslam'ın gerçek yaşantısını halife olarak tatbik edeceğini, Kur'an-ı Kerim'in, imanın esasını tebliğ edip ümmetin imanını güçlendireceğini, bunları bütün dünyaya açıkça göstereceğini ve herkese duyuracağını bildiriyor.

Hz. Mehdi Hristiyan Alemiyle İttifak Edecektir.
O zatın üçüncü vazifesi, Hilafet-i İslamiye'yi İttihad-ı İslam'a bina ederek, İsevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam'a hizmet etmektir. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)
"İsevi ruhanileriyle ittifak edip": Büyük Mehdi'nin 3. vazifesi olan Hristiyan önderlerle ittifak etmesi ve bu vesilesiyle İslam'a hizmet etmesi Üstad'ın yaşadığı dönemde oluşmamıştır.
Üstad, dikkat edilirse Hristiyan tabirini kullanmamakta ve "İsevi" demektedir. Çünkü Mehdi'nin ittifak yapacağı ruhaniler, muhtemelen şu andaki Hristiyanlardan farklı olacak. Üçleme yaparak, bu şekilde şirk koşanlardan değil, Hz. İsa'yı sadece Allah'ın kulu ve Peygamberi olarak görecek olan, yani gerçek anlamda Hz. İsa'nın takipçileri olacak bir kısım saf, şirk içinde olmayan Hristiyanlar kastedilmiş olabilir. Böyle bir cemaate ne Üstad zamanında ne de günümüzde henüz rastlanmamıştır. Ayrıca İslam ve Hristiyanlığın ortak cephesi olan "materyalizm ve dinsizliğe" karşı ittifak da o dönemde gerçekleşmemiştir.
Ekleme Tarihi: 16.06.2007 - 16:03
Bu mesajı bildir   ayfehmi üyenin diğer mesajları ayfehmi`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 729 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57060 saniyede açıldı