budesonide dexamethasone stromectol dexamethasone generique kaletra lamotrine lamprene lanoxin lansoprax largactil lasix leponex levaquin levitra oral jelly levitra professional levitra soft levitra super force levitra lexapro lidocaton lignospan lioresal lipanthyl lipitor lisitril comp lisitril lisopril plus lisopril litarex lithiofor lithobid lodoz lopid lopimed lopresor lopressor lora allergie lorado loratine lotemax lovelle loxazol loxitane lozol sr lozol lur
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Kıbrıs'ı 85 sene önce İnönü satmış

önceki konu   diğer konu
5 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
cchn11 su an offline cchn11  
Kıbrıs'ı 85 sene önce İnönü satmış
24 Mesaj -
Bugün Lozan Anlaþmasý’nýn yýldönümü… Vakit; Kýbrýs Türk’ünün 85 sene önce satýldýðýný gözler önüne seriyor. Ýsmet Ýnönü baþkanlýðýndaki ekip tarafýndan Lozan’da yapýlan anlaþmayla, Kýbrýs’ýn Ýngilizlere býrakýlmýþ ve Kýbrýs Türkleri Ýngiliz tabiiyetine geçirilmiþ.



Türk Tarih Kurumu’nun internet sitesinde halen yayýnlanmakta olan Lozan Antlaþmasý’nýn 20. Maddesi ile, Ýngiltere’nin 1914 yýlýnda tek taraflý olarak ilan ettiði ve o döneme kadar Osmanlý tarafýndan kabul görmeyen Kýbrýs adasýnýn Ýngiltere’ye ilhaký resmen kabul ediliyor. Anlaþmanýn 21. maddesi ise adada yaþayan Türklerin Ýngiltere uyruðuna geçmesi; geçmek istemeyenlerin ise 2 yýl içinde adadan ayrýlmasý hükmünü içeriyor.

Kýbrýs’ýn Lozan’da satýldýðýný belgeleyen maddeler:

MADDE 20: Türkiye, Ýngiliz Hükümeti'nce 5 Kasým 1914 tarihinden ilan edilen, Kýbrýs'ýn [Ýngiltere'ye] katýlýþýný tanýdýðýný bildirir.

MADDE 21: 5 Kasým 1914 tarihinden Kýbrýs adasýnda yerleþmiþ bulunan Türk uyruklarý, yerel kanunun saptadýðý þartlar içinde, Ýngiliz uyrukluðunu edinecekler ve bu kimseler Türk uyrukluðunu yitireceklerdir. Bununla birlikte, iþbu Andlaþmanýn yürürlüðe giriþinden baþlayarak iki yýllýk bir süre içinde, Türk uyrukluðunu seçme yetenekleri olacaktýr; bu durumda, seçme hakkýný (option) kullandýklarý tarihi izleyecek oniki ay içinde Kýbrýs adasýndan ayrýlmalarý zorunlu olacaktýr.

Ýþbu Andlaþmanýn yürürlüðe girdiði tarihte Kýbrýs adasýnda yerleþmiþ olup da, bu tarihte, yerel kanunun öngördüðü þartlar içinde yapýlmýþ baþvurma üzerine Ýngiliz uyrukluðunu edinmiþ bulunan ya da edinmekte olan Türk uyruklarý da bu yüzden Türk uyrukluðunu yitireceklerdir. Þurasý kararlaþtýrýlmýþtýr ki, Kýbrýs Hükümeti'nin, Türk Hükümeti'nin rýzasý olmaksýzýn Türk uyrukluðundan baþka bir uyrukluk edinmiþ olan kimselere, Ýngiliz uyrukluðunu reddetme yeteneði olacaktýr.


10 BÝN TÜRK, KIBRIS’I TERK ETTÝ VE TÜRKLER AZINLIK DURUMUNA DÜÞTÜ

Lozan Anlaþmasý’nýn, Ýngiliz uyruðuna geçmeyenlerin adayý terketmesi hükmünü getiren 21. Maddesi gereðince yaklaþýk 10 bin Türk’ün Kýbrýs’ý terkettiði bildirilirken; o dönemdeki nüfus miktarý göz önüne alýndýðý takdirde Türklerin adada nasýl azýnlýk haline düþtüðü de ortaya çýkýyor.

Lozan Antlaþmasý’nýn imzalanmasýndan sadece 8 sene sonra Kýbrýslý Rumlar arasýnda Enosis fikri yayýlmaya baþlarken, 1950’li yýllara kadar Türkiye, Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözüne baðlý kalarak Kýbrýs konusunda önemli bir giriþimde bulunmuyor ve bu kayýtsýzlýk Rumlarýn baskýsýnýn iyice arttýðý, EOKA çetelerinin fiili baskýlarýnýn iyice þiddetlendiði 1955’lere kadar sürüyor. Bu tarihte, Londra’da toplanan konferansta Türkiye ilk defa Kýbrýs’ta taraf olduðunu kabul ettiriyor.

Kýbrýs Türkleri’nin hakký Menderes ve Zorlu döneminde geri alýndý

Kýbrýs Türklerinin hakkýný ise idam edilen dönemin Baþbakaný Adnan Menderes ve Dýþiþleri Bakaný Fatin Rüþtü Zorlu’nun giriþimleriyle geri almýþ. Menderes ve Zorlu’nun, 1959 ve 1960'ta imzalanan Zürih ve Londra Anlaþmalarýyla, Türkler haklarýnýn bir kýsmýný geri almýþ. Ayrýca Türkiye, Londra ve Zürih Anlaþmalarýna ek olarak imzalanan ek anlaþma ile Kýbrýs, Yunanistan ve Ýngiltere’ye Kýbrýs Türkleri ile ilgili olarak garantörlük hakký olduðunu kabul ettiriyor.

Bu anlaþmayý, Türkiye adýna dönemin Baþbakaný Adnan Menderes imzalýyor. Bu arada Londra ve Zürih anlaþmalarýnýn ilgili maddeleri uyarýnca 16 Aðustos 1960 tarihinde iki toplumlu Kýbrýs Devleti kurulur ve Cumhurbaþkanlýðýna Makarios, Cumhurbaþkanlýðý yardýmcýlýðýna ise Dr. Fazýl Küçük getirilir. Kýbrýs’ta bütün bunlar olurken Türkiye’de 27 Mayýs darbesi olmuþ, Türkiye’nin Kýbrýs’ta söz sahibi olmasýný saðlayan sürecin mimarlarý Baþbakan Adnan Menderes ve Dýþiþleri Bakaný Fatin Rüþtü Zorlu, darbeciler tarafýndan Yassýada’ya gönderilmiþtir. Zaten yaklaþýk 1 yýl sonra da Menderes ve Polatkan idam edileceklerdir.

Zürih Anlaþmasý’yla Türklerin haklarý kýsmen iade edildi

1. madde: Kýbrýs Devleti, Cumhurbaþkanlýðý rejimine dayanan bir Cumhuriyet olacaktýr. Cumhurbaþkaný Rum ve Cumhurbaþkaný Yardýmcýsý Türk olacak ve genel oy verme yöntemiyle, adadaki Rum ve Türk toplumlarý tarafýndan ayrý ayrý seçileceklerdir.

2. madde: Kýbrýs Cumhuriyeti’nin resmi dilleri Rumca ve Türkçe olacaktýr. Yasama ve idari belgeler ve dokümanlar iki resmi dilde yazýlacak ve yayýnlanarak ilan edilecektir.

10. madde: Her toplum, kendisi tarafýndan saptanacak sayýda temsilciden oluþan bir Cemaat Meclisi'ne sahip olacaktýr.

Vakit
http://www.itibarhaber.com sitesinden alýnmýþtýr
Gönderen: 24.07.2008 - 23:10
Bu Mesaji Bildir   cchn11 üyenin diger mesajlarini ara cchn11 üyenin Profiline bak cchn11 üyeye özel mesaj gönder cchn11 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
merdan83 su an offline merdan83  
BİLEMEDİNİZ İNÖNÜ SATMAMIŞ. İSTEĞİ DIŞINDA ÖNÜNÜ AÇMIŞ AKP GELİNCE SATAR DİYEDE HİÇ DÜŞÜNEMEMİŞ..
9 Mesaj
Sanýrým baþlýkta mesajýmýn tamamýný vermiþde oldum. Fakat bir kaç kelime daha ilave edeyim.

Kýbrýs o zamanýn þartlarýnda üç ülkenin garantörlüðünde bir (Türk ve Rumlardan oluþan)ülke olarak kabullenildi.Tabi ingilizlerde savaþ galibi olarak bir üs ve çevresiyle adada pay sahibi oldu.

Türkiye Lozanda yapabileceðinin en iyisini yaptý fakat daha sonra iþler deðiþti. Rumlar batý desteðinde bir çok oyunla bugün gelinen noktaya kadar olan tüm iþlerin sebebi olan saldýrýlar ve oyunlar yaptýlar. Tabi en büyük destekçileri Yunanistanýnda yardýmýyla.

Denktaþ görev baþýnda bulunduðu süre içinde bu haçlý dayanýþmasý içinde bir çözüm olamayacaðýný gördüðü için. Daha doðrusu Türklerin hakkýnýn kabullenilmediðini gördüðü için çözümsüzlüðü çözüm olarak kabullenmek zorunda kaldý.

AKP ise iktidara geldiðinde kuruluþ maksatlarýný tek tek ortaya koymaya baþladý. Kýbrýs meseleside bunlardan biridir.

AKP nin kurulmasý ABD nin onay ve icazeti ile olduðundan, daha parti kurulmadan ABD ziyaretlerinde Kýbrýs BOP ve tüm siyasi iþlerde AKP nin takip edeceði yol ABD tarafýndan eline verilip "bunun dýþýna çýkarsan seni tepeleriz" diyede sýký sýkýya tembihlenmiþtir.

Bu sözlerimin en açýk ispatý ise 1 mart tezkeresinin AKP nin ABD ye verdiði sözler gereði geçmeyince Erdoðan ve Gülün panik yapýp cezalandýrýlma korkularý nedeniyle Cüneyt Zapsuyu ABD ye gönderip "BU ADAMI (ERDOÐAN'I)DELÝÐE SÜPÜRMEYÝN, KULLANIN. BÝZ BÝR DÖNEM DAHA ÝKTÝDAR OLMAK ÝSTÝYORUZ" diye yalvartýlmasýdýr.

Ýþte bugün CAMBAZA BAK oyunuyla ülke ERGENEKON, DARBE, KAPATMA davalarý ile meþgulken AKP, AB ile imzaladýðý ve imza gereði Kýbrýsýn temsilcisi olarak kabullendiði Rum kesimini tanýmasý yolunda limanlarý açmasý için ABD ve AB tarafýndan el altýndan sürekli þekilde sýkýþtýrýlmaktadýr.

En son Talatýn rum kesimiyle anlaþmaya yanaþmasýda bu yolda atýlan bir adýmdýr. Denktaþ neden tasfiye edildi sanýyorsunuz ? Basýnda Talatýn bu yeni adýmý üzerine milletin uyanmmamasý içinde sayýn baþbakan adaya kutlamalr için ilk defa gidip, týrýþkadan gerçeklik ifade etmeyen bir sahiplenme gösteren davranýþ sergilemiþtir.

AKP nin Kýbrýs konusundaki politikasý, kendi söylemine göre "KAZAN KAZAN" fakat gerçek cihetde "VER KURTUL" politikasýdýr.

Yapýlmasý büyük ihtimal olanda þudur. ABD ve AB uydusu AKP tarafýndan KKTC nin baþýna getirilen Talat birazda zamana yayarak Türk kesiminin baðýmsýzlýðýný ve egemenliðini ortadn kaldýrtýp rumlara yamanan ikinci sýnýf bir azýnlýk konumuna düþürülecektir.

Geliþmeleri iyi takip ediniz.
Hem Kýbrýs hem Ermenistan konusunda hem Ýran konusunda daha çok senaryolar göreceksiniz. Tabi hepsi bu ülkenin aleyhine olan....



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son merdan83 tarafından, 30.07.2008 - 14:39 tarihinde.
Gönderen: 27.07.2008 - 14:15
Bu Mesaji Bildir   merdan83 üyenin diger mesajlarini ara merdan83 üyenin Profiline bak merdan83 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
OguzKagan su an offline OguzKagan  
102 Mesaj -
Musul ve Halep'i ingilizlere veren de ismet pasa idi. vesikalari bile var.

http://www.hakikatler.com


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son OguzKagan tarafından, 27.10.2008 - 08:28 tarihinde.
Gönderen: 27.10.2008 - 08:28
Bu Mesaji Bildir   OguzKagan üyenin diger mesajlarini ara OguzKagan üyenin Profiline bak OguzKagan üyeye özel mesaj gönder OguzKagan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
menzil3 su an offline menzil3  
MUSUL VE KERKÜK MESELESİNİN GERÇEK TARİHÇESİ...
60 Mesaj -

Osmanlý'nýn feci bitiþi ve kurtuluþ savaþýnýn hangi yokluklar ve zor þartlarda yapýldýðýný bilmeyenlar maalesef çarpýtýlmýþ iddilara çok çabuk inanýyorlar. Aþaðýda bu meselenin detayýný anlatan bir yazý veriyorum.
Osmanlýnýn külleri arasýndan Allah'ýn yardýmýyla vücuda getirilip kurulan ve yokluklar içinde bir vatan ortaya koyanlarýn mücadelesini anlamayanlar bu baþarýya atýlan haksýz ve insafsýz yalanlara kapýlmaktan inanmaktan asla kurtulamazlar.

Mesela ÞEYH SAÝT isyanýnýn yaptýðý tahribat ve genç Türkiyenin elini zayýf düþürmesi nedeniyle KERKÜK ve MUSUL un bizim topraklarýmýza katýlamama nedenini, bilerek yada bilmeyerek gözden kaçýranlara o þartlarda neyin yapýlabildiðini anlatabilmek hele hele Atatürk ve Cumhuriyet düþmanlarýna anlatabilmek deveye hendek anlatmak kadar güçtür.


MUSUL-KERKÜK MESELESÝNÝN TARÝHÇESÝ

Mustafa Kemal Paþa ve Ankara hükümeti, Musul konusunda oldukça kararlý bir tutum sergilemiþtir.
Ancak Musul'u elde etmeye kararlý olan Ýngiliz heyeti bu gerekçelere karþý çeþitli demagojilerle direndi ve Musul meselesi konferansýn ikinci celsesine býrakýldý. Ýkinci celse görüþmelerinde meselenin iyice çýkmaza girmesi üzerine Türk heyeti yeni bir çözüm önerdi: Plebisit, yani halkoyu. Musul'da bir oylama yapýlmalý ve vilayet halkýna Türkiye'ye mi yoksa Ýngiliz mandasý altýndaki Irak'a mý katýlmak istedikleri sorulmalýydý. Son derece akýlcý, adilane ve makul olan bu teklif Lord Curzon tarafýndan kabul edilmedi. Gerekçe ise oldukça þaþýrtýcýydý. Curzon'a göre, bölge halkýnýn oy verme alýþkanlýðý yoktu. Bu konuda tecrübe sahibi olmadýklarýndan plebisitin amacýný anlayamayacaklarýný ileri sürdü. Bu samimiyetsiz argüman, Ýngilizlerin koruduklarýný ve haklarýný savunduklarýný iddia ettikleri bölge halkýný küçümsediklerini, onlara kendi geleceklerini tayin etme hakkýný kesinlikle tanýmadýklarýný gösteriyordu. Ýngiltere, Musul halkýna, dönemin egemen ideolojisi olan Sosyal Darwinizm gözüyle bakýyor, onlarý sözde güdülmesi ve Ýngiliz çýkarlarý için sömürülmesi gören "ilkeller" olarak görüyordu.

Plebisit teklifi karþýsýnda Lord Curzon'un ikinci önemli manevrasý Musul meselesinin, I. Dünya Savaþý'nýn ardýndan galip devletler tarafýndan kurulan Milletler Cemiyeti'ne havale edilmesi ve kararýn cemiyet tarafýndan verilmesi teklifiydi. Bu teklif Ýngiltere'nin müttefikleri tarafýndan da desteklenmiþtir. Ancak elbette ki bu istek Ýngiltere'nin Musul meselesini neredeyse kendine havale etmesi anlamýna geliyordu. Çünkü Ýngiltere Milletler Cemiyeti'nin kurucusu ve en güçlü birkaç üyesinden biriydi. Bu kuruluþun Ýngiliz çýkarlarýna aykýrý bir karar vermeyeceði çok açýktý. Türkiye ise Milletler Cemiyeti'ne üye bile deðildi.

Dolayýsýyla Türk heyeti Ýngiltere'nin bu tuzak teklifini kabul etmedi. Türkiye'nin Musul'dan vazgeçmeyeceðini ifade etti. Lozan Konferansý'nýn sonraki celselerinde de bir geliþme olmadý. 4 Þubat'ta yeni bir barýþ projesi hazýrlayan Ýngilizler ve müttefikleri barýþ görüþmelerinin kesilmesi tehdidinde bulunarak bunu Türk heyetine kabul ettirmeye çalýþtýlar. Ýsmet Paþa bu teklifi kabul etmedi ancak 4 Þubat 1923 tarihinde yazýlý bir teklif yaparak Musul meselesini Türkiye ile Ýngiltere arasýnda bir yýl içinde ortak bir anlaþmayla çözümlenmek üzere konferans programýndan çýkarýlmasýný istedi. Görüþmeler ayný gün sona erdi ve Türk heyeti yurda döndü.



“Hep kabul ettiðimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudut meselesi tayin ve tespit edilirken, hudud-u millîmiz, Ýskenderun’un cenubundan (güneyinden) geçer, þarka doðru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder.
Ýþte hudud-u millîmiz budur dedik!”
Mustafa Kemal Atatürk


Kýsacasý, Lozan Barýþ Konferansý Musul meselesini çözüme kavuþturamadan sona erdi. Mesele Lozan Antlaþmasý'ndan sonra Haziran 1926 tarihine kadar sürüncemede kalacaktý. Üç yýllýk bir zaman dilimi içerisinde mesele önce 19 Mayýs 1924 tarihinden itibaren Haliç Konferansý'nda ele alýnacak, daha sonra Milletler Cemiyeti Meclisi'nde görüþülecek ve nihayet, Haziran 1926 tarihli Ankara Antlaþmasý ile neticelenecekti.

Bu sürede yaþanan geliþmeler ise, aslýnda Türk tezinin haklý olduðunu gösteriyordu. Musul halkýnda, Kürt, Türkmen veya Arap olsun, Türkiye'ye katýlma yönündeki eðilimler aðýr basmaya devam etti. Özellikle Kürtlerin Türkiye'ye ve Ankara'ya olan baðlýlýðý dikkat çekiciydi. Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey, TBMM'de yaptýðý konuþmada, bir Kürt olarak, "Bir insaný ikiye bölmek veyahut herhangi bir parçasýný ayýrmak mümkün deðil ise, Musul'u Türkiye'den ayýrmak da mümkün deðildir" diyerek, bölgede Türkler ve Kürtler arasýnda bir ayrýlýðýn olmadýðýný savunmuþtu.9

Uyuþmazlýðý gidermek amacýyla 19 Mayýs 1924'de Ýstanbul'da Ýngiltere'yle baþlayan ikili görüþmelerde Ýngiltere'nin Irak lehine Hakkari üzerinde de hak iddia etmesi üzerine Konferans'tan sonuç alýnamadý. Bunun üzerine Ýngiltere Musul meselesini 6 Aðustos'ta Milletler Cemiyeti'ne götürdü.

Türk Temsilciler Kurulu 11 Kasým 1922'de Lozan'a geldi, fakat konferansýn bir hafta ertelendiðini öðrendi. Bunun üzerine Paris'e geçen Ýsmet Paþa burada Fransýz Baþbakaný Poincare ile görüþtü ve deðiþik toplantýlara katýldý. Lozan'a baþdelege olarak katýlan Ýsmet Paþa'nýn yanýsýra Saðlýk Bakaný Dr. Rýza Nur ve eski Maliye Bakaný Hasan Bey (Saka) delege olarak katýlýyorlardý. Bunlarýn dýþýnda da geniþ bir danýþman ve çevirmen topluluðu bulunuyordu.

Milletler Cemiyeti Musul meselesini 20 Eylül 1924'te görüþmeye baþladý. Görüþmelerde Türk tarafý daha önceki görüþlerinde ýsrar ederek Musul'da bir halk oylamasý yapýlmasýný istediyse de Ýngiltere bu talebi de daha önce Lozan'da yaptýðý gibi "bölgede yaþayan halkýn cahil olduðu ve sýnýr iþlerinden anlamadýðý" gibi küstah bir gerekçeyle kabul etmedi.10 Milletler Cemiyeti, 30 Eylül 1924'te bir soruþturma kurulu kurulmasýný kararlaþtýrdý. Komisyon baþkanlýðýna da Macaristan'ýn eski baþbakanlarýndan Kont Teleki getirildi. Komisyon Irak'ta incelemede bulunarak Musul halkýnýn görüþlerine baþvuracaktý. Komisyon, çalýþmalarýný sürdürdüðü sýrada Ýngilizlerin saldýrgan tavýrlarý ve kuzeye doðru yeni topraklarý iþgal etmesi, kanlý olaylarýn meydana gelmesine neden oldu. Bunun üzerine Konsey, 28 Ekim 1924'te bir sýnýr tanýmý yaparak "Brüksel Hattý" adýyla ve geçici mahiyette bir Türk-Irak sýnýrý tespit etti. Soruþturma Komisyonu hazýrladýðý raporu 16 Temmuz I925'te Cemiyet Meclisi'ne sundu. Raporda yer alan temel görüþler ana hatlarýyla þöyleydi:

Brüksel Hattý'nýn coðrafî sýnýr olarak tespit edilmesi,

Musul vilâyetinde çoðunluðun, sayýlarý 500 bini bulan Kürtler'den meydana geldiði,

Kürtler'in Türk ve Arap nüfustan fazla olduðu,

1928 yýlýnda sona erecek olan Irak'taki manda yönetiminin 25 yýl daha uzatýlmasý,

Bölgedeki Kürtlere yönetim ve kültürel haklarýnýn verilmesi kaydýyla Musul'un Irak yönetimine býrakýlmasý,

Milletler Cemiyeti Meclisi'nin, bölgenin iki ülke arasýnda taksimine karar vermesi halinde Küçük Zap çizgisinin sýnýr olarak kabul edilmesi,

Milletler Cemiyeti, Irak'taki manda yönetiminin uzatýlmasýný ve Kürtler'e imtiyazlar tanýmak suretiyle bölgenin Irak'a býrakýlmasýný uygun görmediði takdirde, Musul'un Türkiye'ye býrakýlmasýnýn uygun olacaðý,

Ýngiltere'nin Hakkari üzerindeki iddia ve isteklerinin kabul edilmemesi.
Türkiye'nin bu komisyon raporuna itiraz etmesi üzerine, Konsey, 19 Eylül 1925'te La Haye Adalet Divaný'ndan görüþ istedi. Divan'ýn verdiði karar, Milletler Cemiyeti Meclisi'nin iþini kolaylaþtýrýr nitelikteydi. Milletler Cemiyeti Meclisi, Türkiye'nin karþý çýkmasýna raðmen, 8 Aralýk 1925'te Divan'ýn kararýný benimsediðini açýkladý. Hemen arkasýndan da 16 Aralýk 1925'te Soruþturma Komisyonu Raporu'nu kabul ederek, Brüksel Hattý'nýn güneyindeki topraklarýn Irak'a býrakýlmasýný kabul eden kararýný aldý.

Türkiye'nin Milletler Cemiyeti kararýna tepkisi büyük oldu. Ancak dönemin iç sorunlarý, Türkiye'nin henüz yeni savaþtan çýkmýþ olmasý ve uluslararasý alanda yalnýz konumda bulunmasý, daha fazla direnilmesine engel oldu. Türkiye defalarca Musul konusundaki Ýngiliz oyunlarýný kabul etmeyeceðini açýklamasýna raðmen sonunda mecbur býrakýlarak, Cemiyet Meclisi kararýna uydu ve 5 Haziran I926'da yapýlan Ankara Antlaþmasý ile Musul'u Irak'a terketmeyi kabul etti.

Ankara Antlaþmasý, "sýnýr, iyi komþuluk iliþkileri ve genel hükümler" adý ile üç kesim ve toplam 18 maddeden meydana geliyordu. Antlaþmanýn bir ve ikinci maddesi Türk-Irak sýnýrýný tespit etmiþ, 14. madde ise bölgedeki petrol gelirinin %10'unun 25 yýl süreyle Türkiye'ye býrakýlmasýný öngörmüþtü. Ancak Türkiye daha sonra 500 bin Ýngiliz lirasý karþýlýðýnda bu hakkýndan vazgeçti.


Musul'un Kaybediliþinin Bilançosu

Musul vilayeti, Türkiye'nin hakký olmasýna raðmen ondan alýnmýþtýr. Bu vilayette yaþayan insanlarýn da rýzasýna aykýrý olan bu uygulamanýn hiçbir siyasi, tarihsel, hukuksal haklýlýðý yoktur.

Bu çok açýk bir gerçek olduðu için, genç Türkiye Cumhuriyeti Musul'dan vazgeçmemek için büyük çaba göstermiþtir. Büyük Önder Atatürk, bu konuda son derece ýsrarlý ve kararlý davranmýþtýr. Deðiþik tarihlerdeki demeçlerinde Musul'un anavatandan ayrýlmaz bir Türk yurdu olduðunu defalarca vurgulamýþtýr.

Öyle ki Lozan Konferansý sonrasýnda Musul konusunun çýkmaza girmesi, Türkiye'yi, bölgeyi savaþarak kazanma düþüncesine dahi yöneltmiþtir. Konferansýn baþarýsýzlýða uðramasý halinde karþýlaþýlacak güçlükler için o zamanki adý Erkan-ý Harbiye-i Umumiye Riyaseti olan Savunma Bakanlýðý tarafýndan "çok gizli" kaydýyla bir harekât planý hazýrlanmýþ, fakat uygulanmamýþtýr.11

Mustafa Kemal Paþa ve Ýsmet Paþa, Musul üzerine bir askerî harekâtý çeþitli zamanlarda müzakere etmiþler, hatta Kâzým Karabekir Paþa'ya Musul'un alýnmasý için teklifte dahi bulunmuþlardýr.12 Tüm bu askeri operasyon düþünceleri, TBMM hükümetlerinin ve Mustafa Kemal Paþa'nýn Misâk-ý Millînin gerçekleþtirilmesi hususundaki hassasiyetinden ve özellikle de Musul'a verdikleri deðerden kaynaklanmaktadýr.

Musul'un kaybediliþini hazýrlayan geliþmeleri özetlersek, þöyle bir tablo çýkarabiliriz:

Bu süreçte Türkiye'ye karþý oynanan ilk oyun, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasýndan sonra Kerkük sancaðýnýn Ýngilizler tarafýndan haksýz iþgalidir.


Dicle nehri kenarýna kurulmuþ olan Musul'dan bir görünüþ
(Eski iç kale yapýlarýgöz kırpma

Ýkinci oyun ise Lozan Konferansý'nda Türk heyetinin Musul'un Türkiye'ye verilmesi amacýyla saðlam temellere dayanarak savunduðu mükemmel tezine raðmen, Ýngiliz baskýsý ile Musul meselesinin sonraya býrakýlmasý ve Milletler Cemiyeti'ne havalesidir.



Yendiklerini sandýklarý Türk Milleti'nin yeniden ayaða kalkarak düþmanlarýný püskürtmesi ve haklarýný geri istemesi, Ýngiliz yönetimini hem þaþýrtmýþ hem de öfkelendirmiþti. Resimde, Ýstanbul'un iþgali sýrasýnda Galata Köprüsünde Ýngiliz birlikleri görülüyor. Ýþgal günlerinde Mustafa Kemal Paþa Ýslam dünyasýna seslenen bir bildiri yayýnlamýþ ve, "Bu hareket maneviyatý bozamayacak, kuvvetlendirecektir." demiþti.
Musul meselesinde Ýngiltere'nin þiddetle direnmesi bölgenin petrol kaynaklarý açýsýndan zengin oluþu, stratejik önemi ve Ýngiltere'nin imparatorluk yollarý üzerinde oluþundan dolayýydý. Bölgenin sahip olduðu bu özellikler, Ýngiltere'nin ýsrarcý, uzlaþmaz ve baskýcý tutumuna neden olmuþtu. Ýngiltere'nin ortaya koyduðu bu tavrýn bir diðer sebebi de I920'li yýllarda hâlâ Türk Milleti'nin hayat hakkýný tanýmak istememesiydi. Yendiklerini sandýklarý Türk Milleti'nin yeniden ayaða kalkarak düþmanlarýný püskürtmesi ve haklarýný geri istemesi, Ýngiliz yönetimini hem þaþýrtmýþ hem de öfkelendirmiþti.

Ýngiltere'nin bu tavrý karþýsýnda Türkiye'nin dýþ politika meselesindeki yalnýzlýðý, Musul'un kaybedilmesinde öne çýkan önemli bir nedendi. Bu yalnýzlýk, Milletler Cemiyeti'nde açýkça görülüyordu. Türkiye, Cemiyet'in üyesi bile deðildi. Ýngiltere ise asli ve kurucu üyesiydi. Bu yapýdaki bir kurumdan Türkiye lehine bir kararýn çýkmasý oldukça zordu. Bunun yaný sýra Ýngiltere; Irak, Milletler Cemiyeti, Soruþturma Komisyonu ve dünya kamuoyu üzerinde özellikle propaganda alanýnda üstün bir durumdaydý.

Tüm bu tarihçe içinde belki de en önemli olan nokta ise, Türkiye'nin tam iki kez Musul'da halk oylamasý yapýlmasýný istemiþ olmasýdýr. Bu, elbette, Türkiye'nin Musul halkýnýn kendisine olan sevgi ve baðlýlýðýndan endiþe duymadýðý için ileri sürülmüþ bir tekliftir.

O zamanlardan günümüze miras kalacak bir politika varsa, o da bu sevgi ve baðlýlýðý yeniden tesis etmek, Kuzey Irak'taki insanlarýn kalbini ve zihnini kazanarak, Türkiye'yi bölge itibar, nüfuz ve etki sahibi bir güç yapmak olmalýdýr.




Ýþte Gerçek Türkiye Haritasý!..(Misak-ý Milli)




Mesaj 1 kez düzenlendi. En son menzil3 tarafından, 31.10.2008 - 12:11 tarihinde.
Gönderen: 31.10.2008 - 12:09
Bu Mesaji Bildir   menzil3 üyenin diger mesajlarini ara menzil3 üyenin Profiline bak menzil3 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
bu planlar asirlikti
922 Mesaj -
ismet inönü sözü gecen anlasmada kibrisi kademeli olarak verdikten sonra dönüs yolculugunda "yahu bu ada bize bu kadar yakinmiydi" diye hayiflanir
varin gayrisini siz düsünün

kibris cikartmasinda Türk askerlerinin kibrisa varisi sevincle karsilanirken talat bey "ne geregi vardi canim biz aramizda anlasirdik" diye hayiflanir
ve talat bey bugün kibrisin lideri konumunda
varin bunuda düsünün

asil düsünmemiz gereken
kisa bir gelecekte "israilmi yikti yoksa dogal afettenmi yikildi MESCiD-i AKSA" diye yeni tartismalara didismelerede baslayacak olmamizdir

saygilar
Gönderen: 03.11.2008 - 02:55
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 564 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Atak74 (50), bkaan50 (28), hballi44 (43), emrah3946 (41), safari (55), 1 yolcu (48), hballi (43), adamisali (34), YaSinYuSuf (57), sayha (54), nigdeliemre (35), ocaku08 (49), furkan_safa (28), ilbeyizmir (46), manarin (49), mekizgin (56), cihangir (52), KADRI (53), gluck (47), hha19 (42), firat7 (40), ZEYNEPRABIA (46), vivaa (37), konhair (47), ERTASCH (50), byy (42), sibbelll (38), yolcu-01 (43), KANADALI (46), engina (41), ubeydullahoztur.. (44), MeMo-X (37), fatih1980 (44), darknessman (41), My_hos (36), hkanca (56), cetintas (35), Berra&Sare (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56137 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.