kaletra kaletra ivermektine chloroquine generique luvox detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » EHL-İ BEYT İN ÖNEMİ-SEYYİDLER VE ŞERİFLER

önceki konu   diğer konu
53 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Havz-i Kevser su an offline Havz-i Kevser  
1543 Mesaj -
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...

Derinsular kardeþim gül öncelikle hoþ ve hayýrla gelmiþsiniz. Yazýnýzýn düzenlemesini yapabilirseniz kardeþlerimiz daha rahat okuyabilirler. Ehl-i Beyt sevgisi bizim her daim kalbimizdedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) bu sevgiyi baþka bir þekilde yorumlamýþtýr yeri gelince aktarayým ÝnþALLAH.


Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, küllî ve umumî vazife-i nübüvvet
içinde bazý hususî, cüz'î maddelere karþý azîm

bir þefkat göstermiþtir. Zâhir hale göre o azîm þefkati, o hususî cüz'î
maddelere sarfetmesi, vazife-i nübüvvetin fevkalâde ehemmiyetine uygun
gelmiyor. Fakat hakikatta o cüz'î madde, küllî umumî bir vazife-i nübüvvetin
medarý olabilecek bir silsilenin ucu ve mümessili olduðundan, o silsile-i
azîmenin hesabýna onun mümessiline fevkalâde ehemmiyet verilmiþ. Meselâ:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Hazret-i Hasan ve Hüseyin'e karþý
küçüklüklerinde gösterdikleri fevkalâde þefkat ve ehemmiyet-i azîme, yalnýz
cibillî þefkat ve hiss-i karabetten gelen bir muhabbet deðil, belki vazife-i
nübüvvetin bir hayt-ý nuranîsinin bir ucu ve veraset-i Nebeviyenin gayet
ehemmiyetli bir cemaatinin menþei, mümessili, fihristesi cihetiyledir. Evet
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Hasan'ý (R.A.) kemal-i
þefkatinden kucaðýna alarak baþýný öpmesiyle; Hazret-i Hasan'dan (R.A.)
teselsül eden nuranî nesl-i mübarekinden Gavs-ý Azam olan Þah-ý Geylanî gibi
çok mehdi-misal verese-i nübüvvet ve hamele-i þeriat-ý Ahmediye (A.S.M.)
olan zâtlarýn hesabýna Hazret-i Hasan'ýn (R.A.) baþýný öpmüþ ve o zâtlarýn
istikbalde edecekleri hizmet-i kudsiyelerini nazar-ý nübüvvetle görüp takdir
ve istihsan etmiþ ve takdir ve teþvike alâmet olarak Hazret-i Hasan'ýn
(R.A.) baþýný öpmüþ. Hem Hazret-i Hüseyin'e karþý gösterdikleri fevkalâde
ehemmiyet ve þefkat, Hazret-i Hüseyin'in (R.A.) silsile-i nuraniyesinden
gelen Zeynelâbidîn, Cafer-i Sadýk gibi eimme-i âlîþan ve hakikî verese-i
Nebeviye gibi pek çok mehdi-misal zevat-ý nuraniyenin namýna ve Din-i Ýslâm
ve vazife-i risalet hesabýna boynunu öpmüþ, kemal-i þefkat ve ehemmiyetini
göstermiþtir. Evet Zât-ý Ahmediyenin (A.S.M.) gayb-aþina kalbiyle, dünyada
Asr-ý Saadetten ebed tarafýnda olan meydan-ý haþri temaþa eden ve yerden
Cennet'i gören ve zeminden gökteki melaikeleri müþahede eden ve zaman-ý
Âdem'den beri mazi zulümatýnýn perdeleri içinde gizlenmiþ hâdisatý gören,
hattâ Zât-ý Zülcelal'in rü'yetine mazhar olan nazar-ý nuranîsi, çeþm-i
istikbal-bînîsi, elbette Hazret-i Hasan ve Hüseyin'in arkalarýnda teselsül
eden aktab ve eimme-i verese ve mehdileri görmüþ ve onlarýn umumu namýna
baþlarýný öpmüþ. Evet Hazret-i Hasan'ýn (R.A.) baþýný öpmesinden, Þah-ý
Geylanî'nin hisse-i azîmesi var.
Nur Külliyatý Dördüncü Lema

Gönderen: 25.12.2006 - 15:22
Bu Mesaji Bildir   Havz-i Kevser üyenin diger mesajlarini ara Havz-i Kevser üyenin Profiline bak Havz-i Kevser üyeye özel mesaj gönder Havz-i Kevser üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Allah Razı Olsun

Doðru yoldaki Ýslam âlimleri, ehl-i beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için þart görmüþlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdýr. Bunlarda Resulullahýn zerreleri vardýr. Onlara kýymet vermek, saygý göstermek her müslümanýn vazifesidir.

Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktýr. Eshab-ý kiramý sevmemek sapýk olmaktýr. Ehl-i beyti de, Eshab-ý kiramýn hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktýr.Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir.

Ehli beytin önemini peygamberimiz( s.a.v) þöyle bildirdi:

(Ehl-i beyti seveni Hak teâlâ sever, buðz edene de buðz eder.) [Ýbni Asakir]
(Ýslam'ýn esasý, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.) [Ýbni Asakir]
(Her þeyin temeli vardýr. Müslümanlýðýn temeli eshab ve ehl-i beytimi sevmektir.) [Ý.Neccar]
(Allah'n kitabý ve Ehl-i beytime uyan, hidayette olur, uymayan sapýtýr.) [Ý.Hibban]
(Ehl-i beytim, Nuh'un gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan, boðulur.) [Taberani]
(Ehl-i beytime buðzeden, yüzüstü Cehenneme atýlýr.) [Ý. Ahmed]
(Ehl-i beytime, Cehennemlikten baþkasý buðzetmez.) [Ý. Ahmed]
(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [Ý. Ahmed]


Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.


MANEVÎ NESEB VE ÝMAN BAÐI ÝLE RASÛLULLAH (s.a.v) EFENDÝMÝZE BAÐLI OLAN MUTTAKÝLER DE EHL-Î BEYTTEN SAYILMIÞTIR. ONLARI SEVMEK TE VACÝPTÝR

Bu konuda Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuþtur ki:

(Bütün muttakiler, Muhammed'in âlidir (ehl-i beytidir.)(Ali el-Muttakî, Kenzü'l-Ummâl, III, 89; (No:5624); Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, X,
269.)
Ehl-i Beytimden bazýlarý kendilerinin bana insanlarýn en evlâsý (en sevgilisi) olduðunu düþünüyorlar. Hâlbuki durum öyle deðildir. Þüphesiz benim içinizdeki dostlarým, muttakilerdir. Onlar (nesep ve yer olarak) kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, deðiþmez.(Taberânî, el-Mu'cemu's-Saðîr, no: 318, Deylemî, Müsned, I, 287 (No:904)


Selam ve Dua ile.
Gönderen: 25.12.2006 - 16:42
Bu Mesaji Bildir   Üsve-i Hasene üyenin diger mesajlarini ara Üsve-i Hasene üyenin Profiline bak Üsve-i Hasene üyeye özel mesaj gönder Üsve-i Hasene üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Havz-i Kevser su an offline Havz-i Kevser  
1543 Mesaj -
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...

Muhammed Abim ALLAH c.c. Razý olsun gül

Gönderen: 25.12.2006 - 19:12
Bu Mesaji Bildir   Havz-i Kevser üyenin diger mesajlarini ara Havz-i Kevser üyenin Profiline bak Havz-i Kevser üyeye özel mesaj gönder Havz-i Kevser üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
Konu icon    EHL-İ BEYT İN ÖNEMİ-SEYYİDLER VE ŞERİFLER
171 Mesaj -
EHL-i BEYT::: SEYYiDLERi
-----------------------------


Bismillehirrahmenirrahim

Ýslâm fýkýh terminolojisinde bir terim olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'in hýsýmlarýndan kendilerine zekât verilmesi yasaklanan aile fertlerinin tamamýný ifade etmek için kullanýlmýþtýr. Bu anlamda ehl-i beyt; Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ailesi, Ca'fer, Âkil, Abbâs ve aileleri Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ailesi, eþleri ve çocuklarýyla Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ve onlarýn çocuklarý ve kýyamete kadar gelecek torunlarýnýn hepsine de ehl-i beyt denir. Peygamberimizin temiz soyunun baðlý olduðu Haþimoðullarýna da ehl-i beyt denir. Eshab-ý kiramdan Selman-ý Farisi de ehl-i beytten sayýldý. Fakat özellikle Ehl-i beyt denilince, Hz. Ali, Hz Fatýma ve mübarek iki oðlu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin anlaþýlýr. (radýyallahü teâlâ anhüm) .
Resulullahýn soyu, Hz. Fatýmadan devam etti. Hz. Hasanýn çocuklarýna ve torunlarýna Þerif, Hz. Hüseyinin nesline de Seyyid denir. Peygamber efendimizin temiz ve mübarek kanýný taþýyan seyyidler ve þerifler, çeþitli ülkelerde yaþamaktadýr. Her birisi güzel ahlak numunesi olup, yurdumuzda da sayýlarý pek çoktur.

Ehl-i beyt terimi Kur'ân-ý Kerîm'de Ahzâb sûresindeki þu âyette açýklanmýþtýr: "Ey Peygamber hanýmlarý, evlerinizde oturun; eski câhiliyedeki gibi açýlýp saçýlmayýn; namazý kýlýn, zekâtý verin;Allah'a ve Peygamber'e itâat edin. Ey Peygamber'in ev halký, Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister" (el-Ahzâb, 33/33). Rasûlullah (s.a.s)'in eþlerinin, diðer bir deyimle mü'minlerin annelerinin ev halkýndan olduðu bu âyetten anlaþýlmaktadýr. Ayette, "Ey ev halký" ifadesiyle onlar kastedilmektedir. Çünkü âyetin baþýnda "Ey Peygamber'in hanýmlarý" hitâbý vardýr. Bu terim, bir adamýn hanýmlarýný ve çocuklarýný kapsamaktadýr. Ýbn Abbâs, Urve b. Zübeyr ve Ýkrime bu âyetteki ehlü'l-beyt lâfzýndan Hz. Peygâmber (s.â.s)'in hânýmlarýnýn kastedildiðini söylemiþlerdir.

Ehl-i beyti sevmek imandandýr

Ýmanýn temeli ve en kuvvetli alâmeti, Allahü teâlâyý sevmek ve Allahýn sevmediklerini sevmemektir. Son peygamberi Muhammed aleyhisselama inanmadýklarý için Allahü teâlâ gayri müslimleri sevmez. Hadis-i þerifte, Ýmanýn temeli ve en kuvvetli alâmeti, Allah dostlarýný sevmek ve O'nun düþmanlarýna düþmanlýk etmektir. buyuruldu.
Allahü teâlânýn en çok sevdiði resûlü Muhammed aleyhisselâmdýr. O'nun da en çok sevdiði Ehl-i beyti ve Eshâbýdýr. Resulullah efendimiz, Ýslâmýn esasý, bana ve Ehl-i beytime sevgidir. buyurdu.
Doðru yoldaki Ýslam âlimleri, ehl-i beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için þart görmüþlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdýr. Bunlarda Resulullahýn zerreleri vardýr. Onlara kýymet vermek, saygý göstermek her müslümanýn vazifesidir. Çünkü imanýn temeli ve en kuvvetli alameti, Allahý sevmek ve Allahýn sevmediklerini sevmemektir. Hadis-i þerifte buyuruldu ki:
(Ýmanýn temeli ve en kuvvetli alameti, Allah dostlarýný sevmek ve Onun düþmanlarýna düþmanlýk etmektir.) [Ý.Gazali]
Hak teâlâ, Hz.Ýsaya da buyurdu ki:
(Yer ve gökteki bütün mahluklarýn ibadetini yapsan, dostlarýmý sevmedikçe ve düþmanlarýma düþmanlýk etmedikçe, hiç faydasý olmaz.) [Ý.Gazali]
Allahü teâlâ, Ehl-i beyte buyuruyor ki:
(Allah sizlerden ricsi [her kusur ve kirleri] gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor.) [Ahzab 33]
Peygamber efendimiz, Hz. Aliyi, Hz. Fatýmayý, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyini mübarek abâlarý ile örterek þöyle dua etti:
(Ýþte benim ehl-i beytim bunlardýr. Ya Rabbi, bunlardan kötülüðü kaldýr ve hepsini temiz eyle!) [Mesabih]
Her namazda, Âl-i Muhammed diye dua ettiðimiz Ehl-i beyt bunlardýr. Allahü teâlânýn en çok sevdiði resulü Muhammed aleyhisselamdýr. Onun da en çok sevdiði Ehl-i beyti ve Eshabýdýr. Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:

Ehli beytin önemini peygamberimiz( s.a.v) þöyle bildirdi:

(Ehl-i beyti seveni Hak teâlâ sever, buðz edene de buðz eder.) [Ýbni Asakir]---------------------------------------------------------?
(Ýslamýn esasý, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.) [Ýbni Asakir]------------------------------------------------------------?
(Her þeyin temeli vardýr. Müslümanlýðýn temeli eshab ve ehl-i beytimi sevmektir.) [Ý.Neccar]
(Allahýn kitabý ve Ehl-i beytime uyan, hidayette olur, uymayan sapýtýr.) [Ý.Hibban]
(Ehl-i beytim, Nuhun gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan, boðulur.) [Taberani]
(Ehl-i beytime buðzeden, yüzüstü Cehenneme atýlýr.) [Ý. Ahmed]
(Ehl-i beytime, Cehennemlikten baþkasý buðzetmez.) [Ý. Ahmed]-----------------------------------------------------?
(Fatýma, Cennet hatunlarýnýn üstünü, Hasan ve Hüseyin de Cennet gençlerinin yüksekleridir.) [Tirmizi]
(Ya Fatýma, Allahü teâlâ senin gazabýn için gazap eder, senin rýzan için razý olur.) [Hakim]
(Allah, Fatýma ve nesline Cehennemi haram kýldý.) [Hakim, Taberani] --------------------------------------------------------------------?
(En iyiniz, Ehl-i beytime iyilik edendir.) [Hakim]
(Ehl-i beytimi sevmeyen, ihtilafa düþer ve þeytana yoldaþ olur.) [Hakim]
(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [Ý. Ahmed]
(Benim soyuma dil uzatarak, beni incitenlere, Allahü teâlâ çok azap yapar.) [Deylemi]----------------------------?
(Allahü teâlâ, oðlum Hasanla iki Müslüman ordunun arasýný barýþtýrýr.) [Buhari]
(Ya Rabbi, Hasan ile Hüseyini seviyorum. Sen de sev. Bunlarý sevenleri de sev!) [Tirmizi]------------------------------------------------------------?
(Fatýma benden bir parçadýr. Onu inciten beni incitmiþ olur.) [Hakim]
(Fatýmayý Aliden daha çok severim, Ali, bana, Fatýmadan daha çok kýymetlidir.) [Hakim]
(Kýzým Fatýmanýn adý, Allah onu ve sevenlerini Cehennemden korur manasýndadýr.) [Deylemi]
(Aliyi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafýk olan buðzeder.) [Nesai]
(Aliyi sevmek, ateþin odunu yaktýðý gibi, Müslümanlarýn günahýný yok eder.) [Ý. Asakir]
(Aliye düþman olanýn düþmaný Allahtýr.) [Ramuz]
(Ben ilmin þehriyim, Ali ise kapýsýdýr.) [Deylemi]
(Ýlim on kýsým. Dokuzu Alide, biri diðer halktadýr. O, bu biri de onlardan iyi bilir.) [Ebu Nuaym]
(Aliyi seven, beni sevmiþtir. Ona düþmanlýk, bana düþmanlýktýr. Onu inciten beni incitmiþtir. Beni inciten de Allahý incitmiþ olur.) [Taberani]
(Ýmanýn birinci alameti Aliyi sevmektir.) [M.Ç.Güzin]
(Ehl-i beytimi ve Eshabýmý çok sevenin, Sýrat köprüsünde ayaðý kaymaz.) [Deylemi, Ý. Adiy]
(Eshabýmý, ezvacýmý ve Ehl-i beytimi seven, Cennette benimle beraber olur.) [Ramuz]
(benim evLADIMIN iyilerini allah RIZASI icin kerim tutun,onlara hürmet edin,iyi olmayanlaRINA da benim icin hürmet edin) (r.nasihin.)--------------------------------------------?

Peygamber (a.s.) Efendimizin asil soyu Ehl-i Beyt; soyunu devam ettirdikleri Rasûlün (a.s.) ahlaký ile ahlaklanýp üstün bir ahlaký ve örnek yaþantýlarýyla, kerem sahibi, ihsan sahibi olmalarýyla ün yapmýþ, ibadette devamlýlýklarý, cefalara, ezalara göðüs germeleri, çileleri bile düþüneni olgunlaþtýracak derecededir.

Hz. Fatýma, hayatýnda hiç yalan söylememiþtir.

Hz. Ali ile aralarýnda bir þey vaki olsa Hz. Ali (r.a.) efendimiz, Ya Rasûlallah, sen bunu Fatýmaya sor, o asla yalan söylemez. derdi.
Peygamber (a.s.)ýn en küçük ve en sevgili kýzý olan Hz. Fatýma hakkýnda Ýbn-i Hacer Haytemi, bütün dünya kadýnlarýnýn üstünü olduðunu söyler ve þu sebeplerden dolayý üstündür der:
Cenab-ý Hak, Hz. Fatýmatüz Zehrayý Hz. Aliye yerden önce gökte nikahlamýþtýr.
Yüksek dereceli cennet kadýnlarýnýn en yücesidir.
Kadýnlýk adetinden cennet hurileri gibi uzak olmasý sebebiyle kendisine Zehra ismi verilmiþtir.
Ömründe bir vakit kazaya namaz býrakmamýþtýr.
Efendimiz (a.s.)Ýn ahirete irtihalinden sonra hiç güldüðü görülmemiþtir.
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinin muhterem valideleri olmalarý hasebiyle alemlerin hanýmlarýnýn efendisidir.
Efendimize olan aþk ve iþtiyakýndan dolayý Efendimizin (a.s.) vefatýndan sonra yazýlan hasretlik, üzüntü, ýzdýrap gibi bir amel hiç kimsenin defterinde yazýlý deðildir, Allahu alem...
Usame b. Zeyd b. Harise (r.a.)in rivayetinde geçtiði üzere;
Hz. Abbas (r.a.) ve Hz. Ali (r.a.) Sevgili Peygamberimizden;
Ya Rasûlallah Ehl-i Beytinizden en çok kimi seviyorsunuz? diye sordular. Rasulullah (a.s.) Efendimiz de: Bana en çok sevgili olan ciðer köþem Fatýmatüz Zehradýr. buyurdu.
Genç erkek ve genç kýzlarýmýzýn, Hz. Ali ile Hz. Fatýma (r.a.)nýn sürdürdükleri hayat mücadelesinden çok ibretler almalarý gerekiyor.

(Þu üç hürmeti gözetenin, dini ve dünyasý muhafaza edilir, yoksa hiç bir þeyi korunmaz. Ýslama, Peygambere ve Onun nesline hürmet.) [Taberani]
[Ýslama hürmet, Dinin emirlerine riayet etmektir, Peygambere hürmet, sünnetine uymaktýr, nesline hürmet seyyidlere, þeriflere hürmettir.]
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.
Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeðidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatý pek çoktur. Saymakla bitmez. Onlarý anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetiþmez.
Ýmam-ý Aliyi çok sevmek, Ehl-i sünnet alametidir. Onu sevmek için, bir veya birkaç sahabiyi sevmemek, doðru yoldan ayrýlmak olur.
Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdýr. Son nefeste iman ile gitmeye sebep olur. Aklý az olan, iyi düþünemeyen bazý kimseler, burada yanýlýyor. Sevmek için sevgilinin düþmanlarýný sevmemek lazýmdýr diyorlar. Ýctihadlarý icabý olarak Hz. Ali ile muharebe etmiþ olan Hz. Âiþeyi ve Hz. Muaviyi ve Hz. Talha&yý ve Hz. Zübeyri, Ehl-i beyte düþman sanarak, bu büyük insanlara düþmanlýk ediyorlar. Böylece doðru yoldan ayrýlýyorlar. Halbuki, âyet-i kerimelerden ve hadis-i þeriflerden anlaþýlýyor ki, o muharebeler, dünya hýrsýndan, mevki ve þöhret sevgisinden deðil idi. Ýctihad ayrýlýðýndan idi. Muharebe etmek için deðil, anlaþmak için karþý karþýya gelmiþlerdi. Abdullah bin Sebe yahudisinin ve arkadaþlarýnýn hilesi ile harbe yol açýlmýþtý. Eshab-ý kiramýn hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmayanlar, yani Eshab-ý kiramý Ehl-i beyte düþman zan edenler, âyet-i kerimelere ve hadis-i þeriflere inanmamýþ olur. Âyet-i kerime ve hadis-i þerifler gösteriyor ki, Eshab-ý kiram, Ehl-i beytin sevgisini, imanlarýnýn sermayesi edinmiþlerdi. (Eshab-ý Kiram kitabýgöz kırpma
Ýmam-ý Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Babam zahir ve bâtýn ilimlerinde yani kalb ilimlerinde çok âlim idi. Her zaman ehl-i beyti sevmeyi tavsiye ve teþvik buyururdu. Bu sevgi insanýn son nefeste imanla gitmesine çok yardým eder, derdi. Vefat edeceklerinde baþ ucunda idim. Son anlarýnda þuuru azaldýðýnda kendisine bu nasihatini hatýrlattým ve o sevginin nasýl tesir ettiðini sordum. O haldeyken bile, (Ehl-i beytin sevgisinin deryasýnda yüzüyorum) buyurdu. Hemen Allahü teâlâya hamd ve sena ettim.
Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktýr. Eshab-ý kiramý sevmemek sapýk olmaktýr. Ehl-i beyti de, Eshab-ý kiramýn hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktýr.
Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir. Ahiret kazançlarýný, hep bu sermaye getirecektir. Ehl-i sünneti tanýmayanlar, bu büyüklerin orta, adil, halis sevgilerini bilmeyerek, ifratý seçerek, sevgide taþkýnlýk yaparak, orta ve adil sevgiyi sevmemek sanýyor. Ehl-i sünnete harici damgasýný basýyorlar. Bu zavallýlar bilemiyorlar ki, aþýrý ve taþkýnca sevmek ile hiç sevmemek arasýnda, bir de doðru, insaflý, orta derecede sevgi vardýr. Hakkýn yeri de, her þeyde ortada, merkezdedir. Bu hak ve adalet merkezi, Ehl-i sünnete nasip olmuþtur.
Sevmenin aþýrý ve tehlikeli olmasý þöyledir ki, Hz.Aliyi sevmiþ olmak için, diðer üç Halifeye düþman olmak lazýmdýr diyorlar. Ýnsaf etmeli, iyi düþünmeli, bu nasýl sevgidir ki, bu sevgiyi elde etmek için, Resulullahýn Halifelerine, yani vekillerine düþmanlýk þart oluyor? Bu nasýl sevgidir ki, insanlarýn en iyisinin, Allah’ýn habibinin, Allah’ýn resulünün eshabýna sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bu nasýl sevgidir ki, Allah resulünün mübarek hanýmýna, damadýna, kayýnbirader, kayýnvalide ve kayýnpederlerine sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bunlar, nasýl fena bilinir, nasýl kötülenir, nasýl temiz bilinmez ki, Allahü teâlâ, hepsinden razý olduðunu, hepsine Cenneti vaad ettiðini Kuran-ý kerimde bildiriyor. Onun resulü Muhammed aleyhisselam da eshabý hakkýnda kötü konuþmayý yasak ediyor. Buna raðmen onlara kötü, pis, kâfir denilebilir mi? Bu nasýl iman, bu nasýl müslümanlýktýr?

Farzdýr her Müslümana, Ehl-i beyte muhabbet,
Ahirete imanla gitmeye sebep elbet.

O halde Ehl-i beyti tanýyýp öðrenmeli,
Resulün sevdiðini, Allah için sevmeli.

Ehl-i beyt, sýrasýyla Ali ile Fatýma,
Hasan ile Hüseyin, bu dördünü unutma!

Resulullah buyurdu: (Ehl-i beytim bunlardýr,
Yâ Rabbi, sen bunlardan her kötülüðü kaldýr.

Býrakýyorum size, iki þey ey ümmetim,
Biri Kuran-ý kerim diðeri ehl-i beytim.

Bunlara tâbi olan, kavuþur hidayete,
Bunlardan ayrýlanlar, düþerler dalâlete.

Ben aðaca benzerim, Fatýma gövdesidir,
Ali budaðý, Hasan Hüseyin meyvesidir.

Ehl-i beytin her biri, Nuh’un gemisi gibi,
Bunlara tutunmaktýr, kurtuluþun sebebi.

Öyle bir gemidir ki, ona binen kurtulur,
Binmeyenler boðulur, cümlesi helak olur.

Vallahi buðzedenler, benim ehl-i beytime
Acýmadan atýlýr, yüzüstü Cehenneme.

Ehl-i beyti sevmeyen, saplanýr ihtilafa
Þaþýrýr gerçek yolu, yoldaþ olur þeytana.

Ýslamýn esâsýdýr, muhabbet ehl-i beyte,
Muhabbet etmeyenin iman girmez kalbine.)

Ehl-i beytten olanlar:

Ali kerreme Allah u vechehu

Hazret-i Ali için buyurdu Resulullah
(Aliye olan sevgi yakar, býrakmaz günah

Hikmet, on kýsýmdýr dokuzu Alidedir
Biri halkta, Onu da herkesten iyi bilir.

Ýmanýn alâmeti, vardýr, bilmek gerekir
Birinci alâmeti, Aliyi çok sevmektir.)

Hazret-i Fatýma

Resulün dört kýzýndan budur en sevgilisi,
Pek fazla idi zühdü, ahlâký, hasenesi.

Yüzü pek parlak idi, Zehra denildi ona,
Hadis-i þeriflerle övüldü o Fatýma.

(Kadýnlarýn üstünü kýzým Fatýma ile,
Neslini Allah haram kýlmýþtýr, Cehenneme.)

Hazret-i Hasan

Ýslam halifesinin beþincisi o idi

Resulullaha güzel yüzü pek çok benzerdi,
Kerem sahibi idi, nesline þerif dendi.

Hazret-i Hüseyn

Mübarek ehl-i beytin beþincisi o idi

Neslinden gelenlere seyyid ismi verildi,
Hadis-i þeriflerle çok yerde methedildi.

(Hasan ile Hüseyni seviyorum yâ Rabbi,
Ýstiyorum sen de sev, bunlarýn ikisini.

Bunlara buðzedene, sen dahi buðzedersin
En üstünü onlardýr, Cennetteki gençlerin.)

Yâ ilâhi, Ehl-i beyt kavuþtu nimetine,
Affeyle bizleri de, onlarýn hürmetine.

Amin


TestFâtýmatüz-Zehrâ es-Sýddîka (r anhâgöz kırpmayý Ziyaret


-Fâtýma Vâlidemize Duâ ve Tahiyye-

Selâm üzerine olsun, ey Allahýn Resûlünün kýzý!
Selâm üzerine olsun, ey Allahýn Nebîsinin kýzý!
Selâm üzerine olsun, ey Allahýn Habîbinin kýzý!
Selam üzerine olsun, ey Allahýn Dostununun kýzý!
Selam üzerine olsun, ey Allahýn temiz kýldýðý Zâtýn kýzý!
Selâm üzerine olsun, ey Allahýn emîn kýldýðý Zâtýn kýzý!
Selâm üzerine olsun, ey Allahýn yarattýklarýnýn en hayýrlýsýnýn kýzý!
Selâm üzerine olsun, ey Allahýn nebîlerinin, resûllerinin ve meleklerinin en üstünü olan Zâtýn kýzý!
Selam üzerine olsun, ey varlýklarýn en hayýrlýsýnýn kýzý!
Selâm üzerine olsun, ey kendisinden evvelki ve sonraki âlemlerin kadýnlarýnýn seyyidesi!
Selâm üzerine olsun, ey Resûlullahtan sonra insanlarýn hayýrlýsýnýn ve Allahýn velîsinin zevcesi!
Selâm üzerine olsun, ey cennet ehli gençlerinin efendileri olan Ha ve Hüseynin annesi!
Selâm üzerine olsun, ey Sýddýkatüþ-Þehîde!
Selâm üzerine olsun, ey Allahýn kendisinden râzý olduðu, ve onun da Allahtan râzý olduðu hanýmefendi!
Selâm üzerine olsun, ey fazîlet ve zekâ sahibi hanýmefendi!
Selâm üzerine olsun, ey insan hûrîsi olan hanýmefendi!
Selâm üzerine olsun, ey muttakî ve nakî hanýmefendi!
Selâm üzerine olsun, ey zulme uðramýþ ve haklarý zorla elinden alýnmýþ olanlarýn hanýmefendisi!
Selâm üzerine olsun, ey düþmanlarýný çiðneyen bir arslan ve onlarý kahreden bir kahraman olan kadýnlarýn efendisi!
***
Selâm üzerine olsun, Ey Resûlullahýn Kýzý Fâtýma!

Allahýn rahmet ve bereketleri üzerine olsun. AllaHýn salâtý da sana, ruhuna ve bedenine olsun. Ben þahitlik ederim ki, þüphesiz , Rabbinin beyyinesinde (âyetinde) adý geçen bir kimsesin. Þüphesiz ki; kim seni hoþnut ederse Resûlullah .(s.a.v ) Efendimizi hoþnut etmiþ olur. Kim de sana cefa ederse Resûlullah (s.a.v) Efendimize cefa etmiþ olur. Kim sana eziyet ederse Resûlullah (s.a.v) Efendimize eziyet etmiþ olur. Kim sana baglanirsa þüphesiz Resûlullah (s.a.v) Efendimize baðlanmýþ olur. Kim de sninle olan baðýný koparýrsa, þüphesiz Allah Resûlü (s.a.v) Efendimizle olan baðýný koparmýþ olur. Þüphesiz ki ondan bir parçasýn ve onun iki göðsünün ortasýnda bulunan ruhusun.

Allaha, Resûlüne ve meleklerine karþi þehâdet ederim ki, ben sen den ve senin râzi oldugun kimseden râziyim. Sen kime kizginsan ben de ona kizginim. Senin uzak oldugun kimseden ben de uzagim. Senin yöneldigin kimseye ben de yönelmiþim. Senin yüz çevirdiðin kimseden ben de yüz çevirmiþim. Senin buðz ettiðin kimseye ben de buðz ediciyim. Senin sevdiðin kimseyi ben de severim.
Allah; Þehîd (Görüp gözetleyici), Hasîb (Yardýmcýgöz kırpma, yapýlanlarýn karþýlýðýný veren ve kendisine dönülecek Zât olarak yeter...!
Ves-selâmu alâ men ittebeal-Hüdâ...
(Arapçadan çeviri: Yusuf T.

HZ.MUHAMMED (SAV)'ÝN KUTLU SOYU:

SEYYÝDLER

Peygamber Efendimiz (sav)in kýzý Hz. Fatma (ra)dan olan torunu Hz. Hasan (ra) soyundan gelen kiþilere Ýslam kültüründe seyyid adý verilmektedir. Önceleri, Hz. Muhammed (sav)in diðer torunu olan Hz. Hüseyin (ra)ýn soyundan olan þahýslar da seyyid olarak nitelendirilmekteydi. Ancak daha sonra, bu kiþiler þerif olarak adlandýrýlmaya baþlanmýþtýr. Günümüzde ise böyle bir ayrým hemen hemen hiç kalmamýþtýr. Müslüman aleminde, hem Hz. Hasan (ra) nesli hem de Hz. Hüseyin (ra) nesli seyyid diye isimlendirilmektedir.

Arapça olan seyyid kelimesi Türkçede efendi, bey, ileri gelen baþ, reis gibi anlamlara gelmektedir. Hadis-i þeriflerde bu ifade, kabile baþkaný, topluluðun ileri gelen seçkin kimseleri gibi manalarda kullanýlmýþtýr. Seyyidler, bazý Ýslam coðrafyalarýnda habib, emir ya da mir olarak da adlandýrýlmaktadýr.

Büyük hadis alimleri Ýmam Buhari ve Tirmizi, seyyid kelimesini ilk olarak Resulullah (sav)ýn Hz. Hasan (ra) için kullandýðýný söylemektedirler. Resul-ü Ekrem (sas), bir gün minberde bulunduðu bir sýrada yanýndaki Hasan (ra)'ý iþaret ederek, "Bu oðlum seyyiddir. Umulur ki Allah onun vasýtasýyla iki Müslüman fýrkanýn barýþmasýný saðlar" demiþtir. (Buhari, Sulh, 9; Fedailul-Ashab, 22; Tirmizi, Menakýp, 31). Peygamberimiz (sav) baþka bir hadis-i þerifinde de; "Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin gençlerinin iki seyyididirler" (Tirmizi, Menâsýk, 31) buyurmuþtur.

Hz. Muhammed (sas), tüm Müslüman aleminin þevk ve heyecanla beklediði, Ahir Zamanda zuhur edecek olan Hz. Mehdi (as)nin da kendi soyundan olacaðýný þöyle müjdelemiþtir:

"Biz, Abdulmuttalib'in çocuklarý cennet ehlinin seyyidleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi" (Ýbn Mace, Fiten, 34)

Müslümanlar Seyyidlere Daima Büyük Bir Sevgi ve Saygýyla Yaklaþmýþlardýr

Müslümanlar Resulullaha duyduklarý sevgiyi ve muhabbeti, onun kutlu soyundan gelen seyyidlere karþý da daima göstermiþlerdir. Müslümanlarýn kalplerindeki coþkun Ehl-i Beyt sevgisinden dolayý, Hz. Muhammed (sas)'in torunlarýnýn soyundan gelenler Müslümanlarca her zaman için büyük bir itibar görmüþtür. Hemen hemen bütün Ýslam ülkelerinde seyyidler dünyevi muamelelerde farklý bir konumda tutulmuþ, onlara çeþitli kolaylýklar saðlanmaya çalýþýlmýþtýr.

Tarihteki her Ýslam devletinde, seyyidler zümresinin iþleriyle ilgilenen özel bir kurumun bulunmuþ olmasý ve bu müessesenin baþýnda bulunan kimsenin (Nakîbul-Eþrâf efendi) de makamca en yüksek olan kiþilerden biri olarak deðerlendirilmesi, bu durumun en açýk delilidir.

Seyyidler Farklý Coðrafyalara Nasýl Yayýlmýþlardýr?

Dört halife döneminde Ýslam ahlakýný teblið etmek için Asya ve Afrikanýn pek çok bölgesine giden Müslümanlar olmuþtur. Bu teblið yolculuklarý bilhassa Hz. Ömer (ra) ve Hz. Osman (ra) zamanýnda iyice yoðunlaþmýþtýr. Kuran ahlakýný tüm insanlara anlatmak için yola çýkanlarýn arasýnda pek çok seyyid de olmuþtur. Bu seyyidler çoðunlukla gittikleri bölgelere yerleþmiþler ve o bölgenin yerli halkýyla kaynaþmýþlardýr.

Ancak göç eden seyyidlerin büyük çoðunluðu, göç eden diðer Müslümanlar gibi, Dört Halife Döneminden sonra baþa gelen Emevilerin katý tutumu nedeniyle Arabistandan ayrýlmýþlardýr.

Hz. Hasan (ra)nýn ve Hz. Hüseyin (ra)in þehit edilmelerinden sonra, seyyidlerin göç hareketleri iyice hýz kazanmýþtýr.

Göçler, o zamanki Ýslam Devletinin sýnýr bölgeleri olan Maðrib (Fas), Kafkasya, Maveraünnehir, Horasan, Taberistan, Yemen gibi yerlere olmuþtur. Bu seyyid göçleri neticesinde Fasta Ýdrisiler, Yemende Süleymaniler, Ýranda Zeydiler gibi pek çok hanedanlýk kurulmuþtur.

Pek çok seyyid, Moðol ve Türk devletlerine sýðýnmýþ, buralardaki yerel halk ile kaynaþmýþtýr. Hatta kimi zaman, Kafkasyada kurulan Nogay Hanlýðýnda olduðu gibi devletin kurucularý arasýnda dahi yer almýþlardýr.

Türkiyeye de Farklý Dönemlerde Seyyid Göçleri Olmuþtur

Türkiye, en uzun ömürlü ve en geniþ topraklara sahip Türk-Ýslam Devleti olan Osmanlý Ýmparatorluðunun tek varisi olmasý itibariyle seyyidlerin yoðun olarak yerleþtiði ülkelerden biridir. Günümüzde yurdumuzun pek çok yerine daðýlmýþ olmakla beraber daha ziyade Ankara, Siirt, Þanlýurfa, Erzurum, Elazýð, Erzincan, Adana, Iðdýr gibi þehirlerde daha yoðun olarak yaþamaktadýrlar. Bu seyyidlerin çoðu, ilk seyyid göçleriyle beraber Anadoluya gelip yerleþmiþlerdir. Ancak daha sonra da çeþitli vesilelerle Türkiye topraklarýna olan göç hareketi devam etmiþtir. Özellikle Osmanlý-Rus Savaþlarý ve Rus-Kafkas Savaþlarý sýrasýnda Anadoluya göç eden çok sayýda Kafkasyalýnýn arasýnda bir çok seyyid de bulunmaktadýr. Bu seyyidler daha ziyade Ýç Anadolu Bölgesine yerleþtirilmiþlerdir.

Türk-Ýslam Kültüründe Seyyidlere Verilen Deðer

Türk-Ýslam devletlerinde ülkenin en saygýn ve önde gelen kiþileri askerler olarak kabul edilirdi. Ýdareciler ve halk, seyyidleri de askeri sýnýfa mensupmuþ gibi deðerlendirmiþler ve onlara büyük bir itibar göstermiþlerdir. Tüm vergilerden ve harçlardan muaf tutulmuþlardýr. Devlet herhangi bir maddi sýkýntý yaþamamalarý için kendilerine aylýk baðlamýþtýr.

Kimi zaman yerel yöneticiler usulsüz uygulamalarda bulunup seyyid ve þeriflerden vergi almaya çalýþmýþlardýr. Ancak merkezden yapýlan düzenlemelerle bu tür muamelelerin önüne geçilmiþtir. Hz. Peygamber (sav) soyundan gelen kiþilerin hiçbir þekilde incitilmemesi ve onlara son derece saygýlý davranýlmasý yönünde bir çok padiþah fermaný bulunmaktadýr.

Evliya Çelebi gibi pek çok Osmanlý tarihçisi, seyyidlerin çoðunun oldukça alçakgönüllü ve ince düþünceli olduklarýný, seyyidliklerini belli etmekten kaçýnan bir ahlaka sahip bulunduklarýný ifade etmiþtir. Ancak zaman içinde, seyyidlerin sahip olduklarý imtiyazlardan faydalanmak isteyen art niyetli kiþiler ortaya çýkmýþtýr.
Günümüzde seyyidler, yurdumuzun pek çok yerine daðýlmýþ olmakla beraber daha ziyade Ankara, Siirt, Þanlýurfa, Erzurum, Elazýð, Erzincan, Adana, Iðdýr gibi þehirlerde daha yoðun olarak yaþamaktadýrlar.

Müteseyyid (sahte seyyid) olarak adlandýrýlan bu kiþilerin sayýlarý hýzla artýnca, Devlet-i Ali Osmaniye’nin vergi kaynaklarýnda meydana gelen ciddi azalmanýn önüne geçmek ve seyyidlik makamýnýn namýný korumak için bazý önlemler alýnmýþtýr. Seyyid olduðunu iddia eden herkes hakkýnda detaylý incelemeler yapýlmýþtýr. Seyyid ve þeriflerin silsilelerini ve secere-i tayyibe denilen soy kütüklerini kaydedip koruyan nakübüleþraf isimli bir müessese kurulmuþtur. Bu müessese ilk olarak Sultan Çelebi Mehmet zamanýnda kurulmuþ, Fatih Sultan Mehmet döneminde kaldýrýlmýþ, II. Bayezid devrinde yeniden ihya edilmiþtir.

Sahte seyyidlerin, gerçek seyyidler arasýna karýþmasýna mani olmak için taþraya naib (Ýstanbulda yaþayan ve seyyidlerin baþý olarak görülen nakibüleþraf efendinin vekillerine bu isim verilir) denen özel görevliler gönderilmiþ ve teftiþ defterleri tutulmuþtur. Bu defterler, herhangi bir seyyidlik iddiasý üzerine merkezden yürütülen inceleme esnasýnda, söz konusu isimlerin kayýtlý olup olmadýðýný bulmakta kolaylýk saðlamasý için, seyyidliði ortaya koyan mevcut delillere dayanýlarak hazýrlanmýþtýr. Nakibüleþrafýn baþýndaki kiþi, Osmanlý sarayýnda oldukça önemli bir yere sahipti. Osmanlý padiþahlarýnýn tahta çýkýþlarýnda (cülus merasiminde), kendilerine ilk önce nakibüleþraf efendi baðlýlýk bildirirdi. Osmanlý bayram törenlerinde, hünkar arz odasýndan çýkýp tahta oturduðunda nakibüleþraf efendi bir dua ile bayram merasimini açardý.

Hem cülus merasimlerinde hem de bayram törenlerinde, nakibüleþraf sultaný tebrik ettiði esnada padiþah hürmeten ayaða kalkardý. Resmi yazýþmalarda nakibüleþraflara özgü muayyen ünvanlar kullanýlýrdý.

Nakibüleþraftan sonra seyyidlerin en büyük amiri olan ve alemdar ünvaný verilen kiþiler, sefer sýrasýnda saraydan çýkarak ordu ile beraber gidecek olan sancak-ý þerifi taþýrlardý. Sancak-ý þerifin gidiþ ve geliþinde, nakibüleþraf efendi ile seyyid ve þerifler sancak merasimine katýlarak tekbir alýp salavat getirirlerdi.

Anadolu topraklarýnda yaþayan seyyidler daha ziyade ulema (din bilginleri) sýnýfýna mensupturlar. Genelde imamlýk, hatiplik, kadýlýk, müftülük, medrese hocalýðý gibi görevlerde bulunmuþlardýr.

Osmanlýlarda seyyid kabul edilmek için baba tarafý soyunun Hz. Muhammed (sav)e kadar uzanmasý yeterli görülmüþtür. Ancak diðer Ýslam devletlerinde pek rastlanmayan bir þekilde, yalnýzca anne tarafýndan seyyit olmanýn da mümkün olduðu kanaati kabul görmüþtür.

Osmanlý Ýmparatorluðunda al-i Abbas soyu (Resulullah (sav)in amcasýnýn soyu) da seyyidler gibi itibar görmüþtür.

EHL-Ý BEYTÝ SEVMENÝN GEREÐÝ VE FAZÝLETÝ

Tasavvufi yazýlar..Allahu Teâlâyý seven kimse, elbette Onun sevdiklerini de sever. Önce Allahýn Habibi Hz. Rasûlullahý (s.a.v) sever. Sonra ona ait olan, ondan sayýlan, onunla anýlan her þeyi sever. Sevmesi de gerekir. Bunlarýn baþýnda Ehl-i Beyt gelir.

EHL-Ý BEYT KÝMDÝR?

Ehl-i Beyt, Hz. Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin ailesi ve evlâtlarýdýr. Müminlerin anneleri, Hz. Fatýma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.anhüm), Ehl-i Beytin þerefli ferdleridir.( Râzî, Tefsir-i Kebir, XXV, 181)

Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin þerefli nesebi Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin vasýtasýyla devam ettiði için, onlarýn kýyamete kadar gelecek olan evlâtlarý da Ehl-i Beytin birer parçasýdýr Onlarý sevmek her müminin vazifesidir. Bu sevgi çok þerefli ve gereklidir. Kalbinde azýcýk Ehl-i Beyt sevgisi bulunmayan kimse, Hz. Rasûlullahýn sevgisinde yalancýdýr.

Aþaðýda vereceðimiz ayet ve hadislerde görüleceði üzere, Hz. Rasûlullahýn kendisine tâbi olan amcalarý ve onlarýn çocuklarý da Ehl-i Beytten sayýlmýþtýr.( Bkz:Ibn Atýyye, el-Muharrarul-Veciz, IV, 384. (Beyrut, 1993))

Allah Teâlâ, Hz. Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin ehl-i beytini bizzat Kuranda zikretmiþ ve onlara þu þekilde iltifatta bulunmuþtur:

Ey Peygamber hanýmlarý! Namazý kýlýn, zekâtý verin; Allaha ve Rasûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden sadece günahý gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (Ahzab/33)

Ümmü Seleme validemiz (r. anha) demiþtir ki: Bu âyet-i kerime benim evimde indi. Hz Rasûlullah (s.a.v) Ali, Fâtýma, Hasan ve Hüseyini çaðýrdý. Onlarý Hayber yapýmý geniþ bir elbisenin altýna topladý, kendisi de içine girdi ve:
Ýþte bunlar benim ehl-i beytimdir buyurdu. Sonra inen ayet-i kerimeyi okudu ve:

Allahým! Onlardan kötülükleri gider. Onlarý tertemiz et! diye duâ etti. Ben: Yâ Rasûlellah, ben Ehl-i Beytten deðil miyim? dedim. Hz. Rasûlullah (s.a.v),
Sen benim ehlimsin. Sen zaten hayýr içindesin buyurdu.( Taberî, Câmiül-Beyân, Cüz:XXII, Shf:7; Ibnu Kesir, Tefsir, VI, 412-413.)

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz, Ashâb-ý kirâmý ve ümmetim Ehl-i Beytin hukunu iyi koruma konusunda þiddetle uyarmýþtýr:

Zeyd b. Erkam (r.a) anlatýyor: Allah Rasûlü (s.a.v), Mekke ile Medine arasýnda Hummen denilen suyun baþýnda bir hutbe verdi. Allaha hamd, sena ve zikirden sonra þöyle buyurdu:

Ey insanlar! Dikkat ediniz; ben bir beþerim. Rabbimin ölüm elçisinin gelmesi ve benim ona icabet edip aranýzdan gitmem yakýndýr. Sizlere hukuku aðýr iki kýymetli emanet býrakýyorum. Birincisi Allahýn Kitabýdýr. Onda nur ve hidayet vardýr. Allahýn Kitabýna sýmsýký sarýlýn. Onunla meþgul olun, onu öðrenin, öðretin; hükümlerini anlayýn. Ýkinci emanet Ehl-i beytimdir. Ehl-i Beytim hakkýnda Allahtan korkmanýzý hatýrlatýrým. Ehl-i Beytim hakkýnda Allahtan korkmanýzý hatýrlatýrým. Ehl-i Beytim hakkýnda Allahtan korkmanýzý hatýrlatýrým. Zeyd b. Erkamý dinleyenler arasýnda bulunan Husayn b. Sebre,

Ey Zeyd, Rasûlullahýn (s.a.v) zevceleri de Ehl-i Beytten midir? diye sordu, Zeyd (r.a),

Tabi ki Efendimizin hanýmlarý da Ehl-i Beyttendir. Fakat Rasûlullahýn (s.a.v) haklarýnýn korunmasýný istediði Ehl-i Beyt, kendilerine sadakanýn haram olduðu kimselerdir dedi. Husayn,

Onlar kimdir? diye sorunca Zeyd b. Erkam (r.a),

Alinin ailesi, Akîlin ailesi, Cafer ve Abbasýn âilesidir dedi. Husayn,

Bunlara sadaka haram mýdýr? diye sorunca, Zeyd (r.a),

Evet dedi. (Müslim, Fedâilüs-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkýb, 9.)

Âlimlerin ekseriyetine göre Ehl-i Beyt, Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin þerefli aileleri, kýzý Hz. Fâtýma, damadý Hz. Ali, torunlarý Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.anhüm) ve kýyamete kadar olarýn sulbünden gelen zürriyetleridir. Yani Hz. Hüseyinin torunlarý olan seyitler ve Hz. Hasanýn torunlarý olan þerifler Ehl-i Beytin günümüzdeki þerefli mensuplarýdýr. Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin þerefli nesli, kýyamete kadar hiç kesilmeyecektir.

Hz. Hüseyinin (r.a) oðlu Ali Zeynelâbidîn (rah), babasý Hz. Hüseyinin þehid edilmesinden sonra, Þamlýlar tarafýndan esir edilerek Dýmeþka getirildi. Onu böyle gören zalim bir Þamlý: Sizin kökünüzü kazýyan ve fitnenin baþýný kesen Allaha hamdolsun! diye, güya onlarýn fitne baþý olduðunu ima etmeye çalýþtý. Zeynelâbidîn (rah), adama,

Sen Kuraný okudun mu? diye sordu, adam,

Evet, okudum dedi. Zeynelâbidîn (rah),

Sen, Allah Teâlânýn, Resûlüm, onlara de ki: Ben bu davetime karþýlýk olarak sizden bir karþýlýk ve ücret beklemiyorum; sadece yakýnlarýma sevgi göstermenizi istiyorum (Þûrâ/23)
âyetini okumadýn mý? diye sordu. Adam,

Bu ayette sevilmesi emredilen yakýnlar siz misiniz? diye sorunca, Ýmam, Evet, onlar biziz dedi.( Taberî, Cüz:XXV, Shf:33 (Beyrut, 1995); Suyûtî, ed-Dürrü1-Monsûr, VII, 348)



Bir gün Ýmam Azâm (rah) hocasý Ýmam Cafer es-Sadýk hazretlerinden ilim ve hadis dinlemeye gelmiþti. Hocasý elinde bir asa ile çýkageldi. Ýmam Azam (rah), Ey Rasûlullahýn evlâdý, siz henüz asaya ihtiyaç duyacak bir yaþta deðilsiniz dedi. Cafer es-Sâdýk (rah),

Evet dediðin gibidir, fakat bu elimdeki asa Hz. Rasûlullahýn asasýdýr; onu bereket için yanýmda taþýyorum dedi. Ýmam Azam (rah), hemen ileri atýlýp bastona sarýldý ve, Ey Rasûlullahýn evlâdý, müsaade buyurun, onu öpeyim dedi. Cafer es-Sâdýk (rah) hemen kolunu açtý ve Ýmam Azama göstererek:

Vallahi sen bilirsin ki bu ten Hz. Peygamberin hücrelerini taþýyan bir tendir ve þu gördüðün kýllar da onun kýlýndandýr. Onu öpmüyorsun da asayý öpmek istiyorsun! dedi. Bununla, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinin zürriyetinin Hz. Peygamberin (s.a.v) bir parçasý olduklarýný hatýrlattý (Bkz: Muhammed Besyûnî, es-Seyyidc Fâtýmatuz-Zehrâ, 37. (Beyrut, 1990))



EHL-Ý BEYTÝ SEVMEK ÝMANIN ALÂMETÝDÝR



Allah Teâlâ, müminlere Resûlünün sevilmesini farz kýldýðý gibi onun parçasý olan ve kendisine inanan yakýnlarýnýn da sevilmesini, bu þekilde Peygamberin (s.a.v) sevindirilmesini istiyor. Bir ayet-i kerimede þöyle buyrulmuþtur:

Resûlüm onlara de ki: Ben bu davetime karþýlýk olarak sizden bir karþýlýk ve ücret beklemiyorum; sadece yakýnlarýma sevgi göstermenizi istiyorum. (Þûrâ/23)

Ýbn Abbas (r.a) naklediyor: Bu ayet-i kerime indiði zaman, bazýlarý, Yâ Resûlellah! Sevmemiz vacip olan bu yakýnlarýnýz kimlerdir? diye sordular; Efendimiz (s.a.v),
Ali, Fâtýma ve onlarýn çocuklarý Hasan ile Hüseyin buyurdu. (Tabarânî, el-Kebîr, No: 2641; Heysemî, Mecmauz-Zevâid, IX, 168)

Efendimiz (s.a.v), baþka bir hadislerinde, onlarý dost edenleri kendisinin de dost edeceðini, onlara düþmanlýk edenlere kendisinin de düþman olacaðýný beyan buyurmuþtur. (Hâkim, Müstedrek, III, 149; Tabarâni, el-Kebîr, No:2619, 2620)

Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, Ehl-i Beytin sevgisinin, kendisini sevmekten ileri geldiðini þöyle belirtmiþtir:

Sizi nimetleriyle rýzýklandýrýp gýdâlandýrdýðý için Allahý seviniz. Beni Allahý sevdiðiniz için seviniz. Ehl-i Beytimi de beni sevdiðiniz için seviniz. (Tirmizî, Menâkýb, 32; Hâkim, Müstedrek, III, 150.)

Efendimizin zevcesi Ümmü Seleme (r. anha) anlatýyor:

Resûlullah (s.a.v) Ali, Fâtýma, Hasan ve Hüseyinle yemek yedi. Yemekten sonra, onlarý üzerindeki elbise ile sardý ve,

Allahým! Bunlara düþman olana sen de düþman ol; bunlarý seveni sen de sev!
diye duâ etti. (Ebû Yalâ, Müsned, No:6951; Heysemî, Mecmauz-Zevâid, IX, 166-167.)

Resûlullah (s.a.v) Efendimizin amcasý Abbas (r.a) bir gün üzüntülü bir þekilde, Efendimizin huzuruna geldi ve,

Yâ Resûlellah! Kureyþ bizden ne istiyor; birbirleriyle karþýlaþýnca güler yüz gösteriyorlar, bizimle karþýlaþýnca yüzleri deðiþiyor! diye þikâyet etti. Allah Resûlü (s.a.v) bu hâle çok gazaplandý; yüzü kýpkýrmýzý oldu. Sonra,
Allaha yemin ederim ki, bir kalp sizleri Allah ve Resûlü için sevmedikçe o kalbe iman girmiþ olmaz
buyurdu ve þöyle devam etti:

Ey insanlar! Kim amcama eziyet ederse, bana eziyet etmiþ olur. Hiç þüphesiz bir kimsenin amcasý babasý gibidir. (Tirmizî, Menâkýb, 28; Ahmed Müsned, I, 207.)

Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, Hz. Aliye hitaben: Yâ Ali, seni ancak mümin olanlar sever; sana ancak münafýklar buðzeder.
buyurmuþtur.( Müslim, iman, 131; Tirmizî, Menâkýb, 20; Nesâî, iman, 19.)

Allah Resûlü (s.a.v), Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a) için, Bunlar benim evlâdýmdýr; evlâdýmýn çocuklarýdýr. Allahým! Ben onlarý seviyorum, sen de sev. Allahým, onlarý sevenleri de sev!
diye duâ etmiþtir. (Tirmizî,Menâkýb, 50; Beðavî, Mesâbihus-Sünne, IV, 194. (No: 4829))

Büyük arif Muhyiddin b. Arabî hazretleri (k.s) demiþtir ki: Allah Resûlü (s.a.v), Allah Teâlânýn emriyle bizden yakýnlarýna muhabbet etmemizi istemiþtir. (Þûrâ/23) Bundan sonra bir mümin Hz. Peygamberin (s.a.v) bu talebim kabul etmezse, yarýn kýyamet gününde ona hangi yüzle bakacak ve onun þefaatini nasýl umacaktýr?

Bir sadýk âþýk demiþtir ki: Sevgilinin yaptýðý her þey sevgilidir. Eðer senin Allah ve Resûlü için muhabbetin sahih ise, Hz Peygamberin (s.a.v) Ehl-i Beytini de seversin. Herkesin imaný onlarýn muhabbeti ile ölçülür. (Ibnu Arabî, el-Futûhâtu1-Mekkiyye, I, 29. Bölüm. (Özetle alýndýgöz kırpma)



EHLÝ BEYT, KIYAMETE KADAR DEVAM EDER; HER MÜMÝNE ONLARA HÜRMET ETMEK VE HAKLARINI KORUMAK GEREKÝR



Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuþtur ki:

Þüphesiz, (âhirete) çaðrýlýp gitmem yakýndýr. Size iki büyük ve hukuku aðýr emanet býrakýyorum. Birisi, Aziz ve Celil olan Allahýn kitabý Kuran. Diðeri de gözümün nuru ehl-i beytimdir. Allahýn kitabý Kuran; semadan yeryüzüne uzatýlmýþ (ilâhî ve nuranîgöz kırpma bir iptir. Lâtif ve Habir olan (her þeyi bilen Rabbim) bana bildirdi ki: Kuranla ehl-i beytim (âhirette) Havz-ý Kevserin baþýnda bana gelene kadar birbirinden ayrýlmayacak. Öyleyse, sizler (size emanet ettiðim) bu iki þeyde bana nasýl halef olduðunuza (benden sonra onlara nasýl davrandýðýnýza) iyi bakýnýz; onlarýn hakkýný korumaya dikkat ediniz!

(Ahmed, Müsned, 111,17;V,182;Tabarânî, el-Mucemu1-Kebir, V, 154 (No:4922, 4923). Bkz: Tirmizî, Menâkýb, 32 (No:3788. Ayný konuda biraz farklý bir rivayet))



Hz. Resûlullahýn (s.a.v) gerçek âþýðý Ebû Bekir Sýddîk (r.a) demiþtir ki:

Resûlullahýn Ehl-i Beytini sevip memnun ederek Resûlullahýn (s.a.v) hatýrýný gözetin. Vallahi, Resûlullahýn yakýnlarýnýn haklarýný korumak, benim için kendi yakýnlarýmýn haklarýný korumaktan daha sevimlidir. (Buhârî, Fedâilü Ashâbin-Nebi, 12.)

Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuþtur ki:

Sizin en hayýrlýnýz, benden sonra Ehl-i beytime karþý en hayýrlý davranan kimselerdir (Hâkim. Müstedrek, III, 311; Ebû Yalâ, Müsned, No:5924)

Allaha yemin ederim ki, bana ve ehl-i beytime buðzeden ve bizi kýzdýran kimse, muhakkak cehenneme girer. (Hâkim, Müstedrek, III, 150; ibnu Hýbbân, el-Ihsân, XV, 435. (No:6978).)

Ehl-i Beytim Nuhun gemisi gibidir; ona binen kurtulur; uzak duran boðulup helâk olur. (Hâkim, Müstedrek, III, 151; Ahmed, Müsned, III, 157; Tabarânî, el-Kebîr, No:2636-2638.)

Rabbim bana, Ehl-i Beytim içinde kim Allahýn birliðini ve benim peygamberliðimi kabul ederse ona azap etmeyeceðini vaadetti. (Hâkim, Müstedrek, III, 150.)

Þu hâdiseden ibret alalým:

Ashabýn hafýz ve ileri gelen âlimlerinden Zeyd b. Sâbite (r.a) binmesi için bir hayvan getirildi. Abdullah b. Abbas (r.a) hemen üzengisini tutup binmesine yardýmcý olmaya çalýþtý. Zeyd (r.a), Ey Resûlullahýn amcaoðlu, lütfen böyle yapma, üzengiyi býrak! dedi. Ýbn Abbas (r.a):

Biz âlimlerimize ve büyüklerimize karþý böyle davranmakla emrolunduk dedi. Bunun üzerine Zeyd b. Sabit (r.a), Elini bana verir misin? dedi ve Ýbn Abbas elini uzatýnca onu öptü ve, biz de Hz. Peygamberin ehl-i beytine karþý böyle davranmakla emrolunduk dedi. (lbnu Abdilberr, Beyâni1-tlm, I, 127; Kandehlevî, Hayâtus-Sahâbe, II, 440. Son kýsmý hâriç bkz: ibnu Hacer, el-lsâbe, No:2888; (Beyrut, 1995); Hâkim, Müstedrek, III, 423.)



Müfessir Ýbn Kesir (rah) demiþtir ki: Ehl-i Beyte karþý hayýr tavsiyede bulunan, onlara karþý iyiliði, hürmet ve ikramý emreden kimseyi yadýrgamayýz. Çünkü onlar tertemiz bir zürriyetten gelmektedirler. Onlar, övünme, nesep ve itibar yönünden yeryüzündeki en þerefli hanenin evlâtlarýdýr. Özellikle Hz. Rasûlullahýn þerefli sünnetine tâbi olan ve ondan hiç ayrýlmayan Ehl-i Beyt, bu hürmet ve hizmete en lâyýk kimselerdir. Çünkü Efendimiz (s.a.v) sahih bir hadiste:

Size iki tane hukuku aðýr emanet býrakýyorum. Birisi Allahýn Kitabý, diðeri de Ehl-i Beytimdir. Kuran ve Ehl-i Beytim, kýyamette havzýn baþýnda bana kavuþana kadar birbirinden ayrýlmayacaktýr
buyurmuþtur. (Ibnu Kesir, Tefsir, VII, 201. (Riyad, 1997))

Müfessirlerin imamý Fahruddin er-Râzî (rah.) demiþtir ki:

Resûlüm onlara de ki: Ben bu davetime karþýlýk olarak sizden bir karþýlýk ve ücret beklemiyorum; sadece yakýnlarýma sevgi göstermenizi istiyorum
âyet-i kerimesi (Þûrâ/23) Resûlullahýn (s.a.v) Eh-i Beytini ve Ashabýný sevmenin vacip olduðunu göstermektedir. Allah Resûlü (s.a.v) sahih hadislerinde:

Fatýma benden bir parçadýr; onu üzen beni de üzer (Ibnu Kesir, Tefsir, VII, 201) buyurmuþ, Hz. Aliyi, Hasan ve Hüseyini sevdiðini belirtmiþtir. Efendimizin sevdiði kimseleri sevmek, bütün ümmete vaciptir. Sonra, her namazýn sonunda Hz. Peygamberin Ehl-i Beytine salât ve selâm okunmasý, bütün ümmete emredilmiþtir. Bu büyük bir makamdýr; onlardan baþka hiç kimseye nasip olmamýþtýr. Bütün bunlar gösteriyor ki, Hz. Peygamberin Ehl-i Beytini sevmek vaciptir.

Yukarýdaki âyetin içine Efendimize iman ve itaat eden bütün Sahâbe-i Kiram da girmektedir. Onlar da Efendimizin yakýnlarýdýr. Kýsaca, Ehl-i Beyti ve Ashâb-ý Kiramý sevmek vaciptir.

Bir hadiste: Eh-i Beytim Nûhun gemisine benzemektedir. Ona binen kurtulur; binmeyen suda boðulur
buyrulmuþtur. Bir diðer hadiste ise: Ashabým yýldýzlar gibidir; hangisine tâbi olursanýz doðru yolu bulursunuz buyrulmuþtur. Þu anda bizler, ilâhî teklif denizinde bulunuyoruz. Bu arada þüphe ve þehvet dalgalan da devamlý bize çarpýp durmaktadýr. Denizde giden bir kimsenin iki þeye ihtiyacý vardýr. Birisi, kusuru bulunmayan ve içine su geçilmeyecek þekilde saðlam bir gemi.

Diðeri de, yön tayin edecek açýk parlak yýldýzlar. Bir kimse saðlam bir gemiye biner ve parlak yýldýzlarla yönünü belirlerse, hedefine selâmet içinde ulaþýr. Bunun gibi, biz ehl-i sünnet cemaatý da, Hz
Peygamberin Ehl-i Beytinin muhabbet gemisine bindik ve gözlerimizi hidayet semasýnýn yýldýzlan olan Ashâb-ý Kirama diktik; böylece yol alýyoruz. Bu durumda Allah Teâlâdan ümidimiz bizleri dünya ve âhirette selâmete ulaþtýrmasýdýr. (Râzî, Tefsir-i Kebir, XXVII, 143.)

Ýmam Þafiî (rah.) baþka bir sözünde Ehl-i Beyt sevgisinin farz olduðunu þöyle dile getirir:

Ey Resûlulllahýn Ehl-i Beyti! Sizi sevmek bize farzdýr. Allah indirdiði Kuranda böyle emretmiþtir. Size salât okumadan namaz kýlanýn namazýnýn kabul olmamasý, sizin için en büyük bir övünç kaynaðýdýr ve bu size kâfidir. (Muhammed Afif ez-Zabî, Divânuþ-Þâfii, 72)

Allah ve melekleri devamlý Peygambere salât ediyor; ey müminler siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin. (Ahzab/56.)Âyeti nazil olunca, Ashabtan bazýlarý, Rasûlullah (s.a.v) Efendimize gelerek:

Yâ Rasûlellah! Size nasýl selâm vereceðimizi biliyoruz, fakat size, Ehl-i Beytinize nasýl salât okuyalým? diye sordular. Efendimiz (s.a.v) þöyle buyurdu:

Þöyle deyin:

Allahým! Efendimiz Muhammede ve onun âline (ailesine ve zürriyetine) salât et. Peygamberin Ýbrahime ve âline salât ettiðin gibi. Allahým! Efendimiz Muhammede ve onun âline (ailesine ve zürriyetine) bereket ihsan et, onlarý mübarek kýl. Peygamberin Ýbrâhime ve âline bereket verdiðin gibi. (Buhârî, Ehâdisül-Enbiyâ, 10; Müslim, Salat, 65-69.)

Bu ayet ve hadislerden hareketle Ýmam Þafiî (rah), namazýn son oturuþunda Efendimize salât okumayý namazýn farzlarýndan saymýþtýr. Getirilecek salâtýn en kýsasýnýn, tercih edilen görüþe göre Allahümme salli alâ Muhahemmedin ve âlihi olduðu belirtilmiþtir. (Þirbînî, Muðnil-Muhtâc, I, 270 (Beyrut, 1997. Tahriçli Baskýgöz kırpma; Zuhaylî, el-Fýkhul-Islâmî ve Edilletühû, I, 670.)Yukarýda geçen sözle bu kasdedilmiþtir.

Meþhur þair Ferazdak, Ehl-i Beytten Zeynelâbidini tanýtýrken bir beytinde þöyle söyler: O öyle bir ailedendir ki, onlarý sevmek din, onlara buðzetmek küfürdür. Onlara yakýnlýk kurtuluþ ve emniyettir. (Ebû Nuaym, Hilyetül-Evliyâ, III, 139; Ibnu Hacer el-Heytemî, es-Savâikul-Muhrika, II, 574)



AHÝR ZAMANDA GELECEK VE ÝSLÂMIN ÝZZETÝNÝ ÂLEME GÖSTERECEK OLAN Hz. MEHDÎ DE (a.s) EHL-Ý BEYTTEN BÝR ZAT OLACAKTIR



Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuþtur ki:

Dünyada kýyametin kopmasýna bir gün de kalsa, muhakkak Allah o bir günü Uzatacak ve benim Ehl-i Beytimden birisini ortaya çýkaracaktýr. Onun ismi benim ismime, babasýnýn ismi de babamýn ismine uyar. Daha önce zulüm ve haksýzlýkla dolu olan yeryüzünü adaletle doldurur.
(Ebû Dâvud, Kitâbul- Mehdî, 4; Tirmizî, Fitcn, 52.)

Mehdî benim sulbümden Fâtýmanýn evlâtlarýndan gelecek birisidir. (Ebû Dâvud, Kitâbul- Mehdî, 6; Ibnu Mâce, Fiten, 34)

Mehdî benim Ehl-i beytimdendir; o açýk alýnlý ve kývrýk burunludur. Daha önce zulüm ve haksýzlýkla dolu olan yeryüzünü adaletle ve doðrulukla dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir. (Ebû Dâvud, Kitâbul- Mehdî, 6.)

Âhir zamanda Ehl-i Beytimden çýkacak ve müminleri toplayacak olan kimseye yardým etmek, davetine uymak her mümine vaciptir.

(Ebû Dâvud, Kitâbul-Mehdî, 12; Ali Nasýf, et-Tâc, V, 344)

Ehl-i Beytim yeryüzündekiler için bir emniyettir. Onlar gidince, yeryüzündekilerin sonu gelir; kýyamet kopar. (Taberânî, el-Mucemus-Saðîr, no: 318, el-Evsat, IV, 204.)



MANEVÎ NESEB VE ÝMAN BAÐI ÝLE RASÛLULLAH (s.a.v) EFENDÝMÝZE BAÐLI OLAN MUTTAKÝLER DE EHL-Î BEYTTEN SAYILMIÞTIR. ONLARI SEVMEK TE VACÝPTÝR



Bu konuda Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuþtur ki:

Bütün muttakiler, Muhammedin âlidir (ehl-i beytidir.) (Ali el-Muttakî, Kenzül-Ummâl, III, 89; (No:5624); Heysemî, Mecmauz-Zevâid, X,
269.)Ehl-i Beytimden bazýlarý kendilerinin bana insanlarýn en evlâsý (en sevgilisi) olduðunu düþünüyorlar. Hâlbuki durum öyle deðildir. Þüphesiz benim içinizdeki dostlarým, muttakilerdir. Onlar (nesep ve yer olarak) kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, deðiþmez. (Taberânî, el-Mucemus-Saðîr, no: 318, Deylemî, Müsncd, I, 287 (No:904))

Rasûlullah (a.s), Muaz b. Cebeli Yemene gönderirken, onunla birlikte uðurlamaya çýktý. Kendisine tavsiyelerde bulundu. Muaz (r.a) binekte, Rasûlullah (a.s) ise yerde yaya yürüyordu. Uðurlama yerine geldiklerinde Efendimiz(a.s):

Yâ Muaz! Belki bu seneden sonra benimle burada karþýlaþýp görüþemeyeceksin!
buyurdu. Rasûlullah (a.s)ýn ayrýlýðýndan (ve bu iþaret yollu vefat haberinden) dolayý Muaz (r.a) aðladý. Sonra Rasûlullah (a.s) geri dönüp, Medineye yönelerek:

Benim için insanlarýn en evlâsý (en yakýnýgöz kırpma her kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, muttaki olanlardýr. buyurdu.( Ahmed, Müsned, V, 235; Ali el-Muttakî, Kenz, III, 91.)

Allah Resulüne olan sadakati ve sevgisi Ýran asýllý Selman-ý Fârisî Hz.lerini Ehl-i Beytin içine katmýþtýr. Selman (r.a) Ýslâma giriþiyle ve Hendek harbindeki ince siyaseti ile bütün ashabýn gönlüne girmiþti. Muhacirler: Selman bizdendir.diye onu kendileri gibi görmüþlerdi. Ensâr ise:

Hayýr, aslýnda Selman bizdendir. diye ona sahip çýkmak istemiþlerdi. Allah Resûlü (s.a.v) bizzat araya girdi ve: Selman bizdendir; Ehl-i Beytimizdendir
(Ibnu Sad, Tabakât, IV, 83; Muhammed eþ-Þâmî; Sübülü1-Hüdâ, IV, 365.) buyurarak, onu has dairenin içine aldý; kýyamete kadar hayýrla anýlacak grubun içine kattý.

Ýman, sevgi ve takva yolunda hizmet ile herkes bu þereften bir derece pay sahibi olabilir. Bu kapý herkese açýktýr. Allahýn dostlarý ancak muttakilerdir.

(Enfal/34) âyeti nazil olunca, Hz. Resûlullah (s.a.v): Benim dostlarým ancak muttakilerdir. (Hâkim, Müsterdek, II, 328; Ibnu Kesir, Tefsir, IV, 51) buyurarak, iþin esâsýnýn iman ve takva olduðunu belirtti.

Bir kimse, hem Allah Resûlünün temiz nesebine, hem de edebine vâris ve sahip olursa, o nur üstünü nur olur. Böyle olduðu için, geçmiþte ve günümüzde, takva imamlýðýný en liyakatli þekilde temsil eden onlar olmuþlardýr. Yani, irþad kutubluðu, Ehl-i Beytin þerefli mensubu ariflere nasib olmuþtur. Bu, Allah Rasûlünün (s.a.v) kýyamete kadar devam eden nübüvvetinin bir tezahürüdür. Velâyet, nübüvvet mucizesinin bir devamýdýr ve bu nur en parlak þekilde o nübüvvetin sahibi Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin evlâtlarýnda zuhur etmiþtir ve hâlen de etmektedir.

Allahým! Bizi Ehl-i Beyt sevgisiyle yaþat ve o sevgi içinde hasret. Bizi takva ile þereflendir; rýzâ ve cemâlinle sevindir. Âmîn, bi hürmeti Seyyidi 1-Mürselîn. Velhamdü lillahi Rabbilâlemin.

SAYGILARIMLA:
_________________
Cennet ile Cehennem'den baþka ebedî bir yer yoktur.
(imam´i rabbani hz)


Mesaj 3 kez düzenlendi. En son DERiNsular tarafından, 09.01.2007 - 14:44 tarihinde.
Gönderen: 26.12.2006 - 16:11
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
HZ HÜSEYiN EFENDiMiZ ;DEN



Baþkalarýna Kul Olmaktan Kurtulmak

Hz. Ýmam Hüseyinin (a.s.) bir konuþmasýndan:

"Ey insanlar! Adý yüce olan Allah Teala, kullarýný sýrf Onu bilip tanýmalarý için yaratmýþtýr. Onu tanýyýnca, Ona ibadet edilir, Ona kullukta bulunulur. Ona kulluk edense, Ondan baþkasýna kulluk etmekten müstaðni olur."
(Ýlelüþ-Þerâyi c. 1, s. 9):


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son DERiNsular tarafından, 05.01.2007 - 13:21 tarihinde.
Gönderen: 30.12.2006 - 13:41
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
CENNETE İLK GİRECEK KADIN
171 Mesaj -
Hz. Fâtima bir gün Efendimiz Aleyhisssalâtü Vesselâm'a:

"Babacigim, kadinlardan cennete ilk önce girecek olan kimdir?" diye merakla sordu. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz:

"Falan mahallede, falan evde oturan bir kadin var. Cennete ilk girecek kadin, iste o kadindir." buyurdular. Hz. Fâtima anamiz hayretle:

"Babacigim, o kadin cennete, benden de mi evvel girecek?" diye tekrar sordu. Peygamber Efendimiz:

"Evet! Senden de evvel girecek." buyurdu. Ve sayet isterse, gidip o kadinla tanisabilecegini söyledi.

Hz. Fâtima'nin o kadin hakkidaki meraki iyice artmisti. Bu kadin ne yapiyor, nasil bir amel isliyordu ki, cennete ilk olarak girmeyi hak ediyordu. Bir gün o kadinla görüsüp tanismak ve onunla konusmak için evinden çikti. Kadinin evini sora sora buldu ve kapisini tiklatti. Içeriden yasli bir kadin: "Kim o?" diye seslendi. Hz. Fâtima anamiz da kendisini tanitarak onunla görüsmek istedigini söyledi. Kadin, Peygamber kizinin kendisiyle görüsmeye geldigini duyunca çok sevindi. Kapiyi açmadan içeriden seslendi:

"Ey Resûlullah'in kizi! Hos geldin sefalar getirdin! Canim sana feda olsun! Aslinda ben de sizinle görüsmeyi çok arzu ediyordum; fakat disari çikmadigim için maalesef ziyaretinize de gelemedim. Simdi sizin gelmeniz beni çok memnun etti. Fakat kocamdan izin almadan bugüne kadar ben kimseye kapi açmis degilim. Onun için sizden çok özür diliyorum. Ben sizin içeri girmeniz için bu aksam esimden izin alayim ve yarin görüselim, ne olur, yarin tekrar buyurun." dedi.

Bunun üzerine Hz. Fâtima geri döndü. Aksam olunca kadin meseleyi anlatip kocasindan izin aldi. Ve ertesi gün Hz. Fâtima o kadinla görüsmek için tekrar geldi. Bu sefer yaninda oglu Hz. Hasan da vardi. Hz. Hasan o siralar henüz küçük bir çocuk oldugu için rahat durmamis, annesi mecburen onu da yaninda getirmek zorunda kalmisti. Kadinin evine geldi ve kapisini çaldi. Tabiî kadin içeriden Hz. Hasan'in sesini duymustu. Hz. Fâtima'nin yaninda bir çocuk bulundugunu farkedince çok üzüldü. Hz. Fâtima'ya:

"Ey Fâtima! Ben kocamdan yalniz sizin için izin almistim. Çocuk için izin almadigimdan dolayi onu içeri alamam. Ne olur beni affedin. Isterseniz siz buyurun, çocuk disarida kalsin. Isterseniz yarin gelin; bu aksam onun için de izin alayim." dedi.

Hz. Fâtima ikinci defa içeri giremeden geri döndü. Ve üçüncü gün tekrar kadina gitmek üzere çikti. Hikmet-i ilâhî bu sefer Hz. Hüseyin'i de yanina almak zorunda kalmisti. Tabiî kapiyi çaldiginda, kadin Hz. Hüseyin'in de oldugunu ögrenince Hz. Fâtima yine dünkü durumla karsilasti. Kadin kocasindan onun için de izin almasi gerektigini söyledi. Hz. Fâtima bir önceki günkü gibi hiç israr etmedi. Ve çocuklariyla beraber mecburen geri dönmek zorunda kaldi. Bir sonraki gün üçü birden gittiklerinde kadin kocasindan her üçü için de izin almisti. Kapi açildi ve içeri girdiler. Kadin binlerce özürler diledi, affini istedi ve Peygamber çocuklarini en güzel sekilde karsiladi ve agirladi.

Hz. Fâtima içeriden gelen sese göre kadinin gayet yasli bir nine oldugunu zannetmisti. Fakat bir de bakti ki, kapiyi açip kendisini karsilayan kadin hem çok genç, hem de çok güzel bir hanimdi. Hz. Fâtima hayretle sordu:

"Sizinle disaridan konusurken sesiniz çok degisik geliyordu. Oysa sesiniz hiç de öyle degilmis, bu nasil oluyor?" dedi. Kadin:

"Sizinle konusurken sesim disari çiktigi için sesimi yabanci bir erkek duyar da günaha girerim diye agzima küçük bir tas parçasi alarak konusuyordum. Simdi ise o tasi çikardim." dedi.

Hz. Fâtima Radiyallahu Anhâ, bu cennetlik kadinin sözlerinden dolayi çok memnun olmustu. Nâmahrem-den sesini bile böylesine sakinan, kocasina da böylesine itaat eden bu kadinin, neden cennete evvelâ girecegini anladi. Onunla bir müddet sohbet ettiler. Bazi konulari konustular. Bir ara kadin Hz. Fâtima'ya:

"Ey Resûlullah'in kizi! Acaba ben kocama karsi vazifemi ifa etmis oluyor muyum? Onun bendeki haklari sebebiyle Allah Teâlâ kocama itaatsizlikten dolayi beni hesaba çeker mi? Bundan korkuyorum." dedi.

Hz. Fâtima bu suali tebessümle karsiladi ve babasinin yani Peygam-ber Efendimizin müjdesini kendisine bildirdi:

"Hayir! Sen bilakis babamin, "cennete ilk girecek kadin" diye müjdeledigi kimsesin." dedi.

Hz. Fâtima Radiyallahu Anhâ, Resûlullah'in cennetle müjdeledigi bu mübarek kadinla bir müddete daha sohbet ettikten sonra müsaade istedi ve oradan ayrildi...


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son DERiNsular tarafından, 05.01.2007 - 14:13 tarihinde.
Gönderen: 30.12.2006 - 13:42
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
EHL-Ý BEYT SEVGÝSÝ SON NEFESTE ÝMAN ÝLE GÝTMEYE

VESÝLE OLUR.

Ýmam-ý Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Babam zahir ve bâtýn ilimlerinde yani kalb ilimlerinde çok âlim idi. Her zaman ehl-i beyti sevmeyi tavsiye ve teþvik buyururdu. Bu sevgi insanýn son nefeste imanla gitmesine çok yardým eder, derdi. Vefat edeceklerinde baþ ucunda idim. Son anlarýnda þuuru azaldýðýnda kendisine bu nasihatini hatýrlattým ve o sevginin nasýl tesir ettiðini sordum. O haldeyken bile, (Ehl-i beytin sevgisinin deryasýnda yüzüyorum) buyurdu. Hemen Allahü teâlâya hamd ve sena ettim
Gönderen: 05.01.2007 - 13:06
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
İSLAMIN ESASI
171 Mesaj -
(Ýslamýn esasý, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.)

[Ýbni Asakir].




EHLÝ SÜNNETÝN SERMAYESÝ EHLÝ BEYT SEVGÝSÝDÝR.

(EHLÝ SÜNNET ALÝMLERÝgöz kırpma.




BÝR MÜMÝNÝN ÝMAN DERECESÝ EHLÝ BEYTE OLAN

SEVGÝSÝYLE ÖLÇÜLÜR

(EHLULLAH).




BEN EHLÝ BEYTÝN YAÞADIGI BÝR BELDEDE YAÞAMAK

ÝSTEMEM,

O TEMÝZ NESÝLE GEREKEN SAYGI YI GÖSTEREMEMKTEN

KORKARIM.

(EHLULLAH).




EHLÝ BEYT DEYÝP GEÇMEMEK LAZIM BU KONU ÜZERÝNDE

DURMAK LAZIM.





SELAM VE DUA ÝLE.
Gönderen: 06.01.2007 - 23:06
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
esra-i kübra su an offline esra-i kübra  
32 Mesaj -
Allah Razı Olsun
Gönderen: 06.01.2007 - 23:09
Bu Mesaji Bildir   esra-i kübra üyenin diger mesajlarini ara esra-i kübra üyenin Profiline bak esra-i kübra üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
semerkand52 su an offline semerkand52  
Konu icon    ALLAH RAZI OLSUN
26 Mesaj -
Sizi nimetleriyle rýzýklandýrýp gýdâlandýrdýðý için Allahý seviniz. Beni Allahý sevdiðiniz için seviniz. Ehl-i Beytimi de beni sevdiðiniz için seviniz. (Tirmizî, Menâkýb, 32; Hâkim, Müstedrek, III, 150.)



ALLAH CC RAZI OLSUIN..ALLAH ONLARI BAÞIMIZDAN EKSÝK ETMESÝN...

KÝÞÝ SEVDÝYLE BERABERDÝR...
Gönderen: 06.01.2007 - 23:38
Bu Mesaji Bildir   semerkand52 üyenin diger mesajlarini ara semerkand52 üyenin Profiline bak semerkand52 üyeye özel mesaj gönder semerkand52 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
Allah Razı Olsun



AMÝN ECMAIN.
Gönderen: 09.01.2007 - 14:36
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdýr. Son nefeste iman ile gitmeye sebep olur. Aklý az olan, iyi düþünemeyen bazý kimseler, burada yanýlýyor. Sevmek için sevgilinin düþmanlarýný sevmemek lazýmdýr diyorlar.


Ýctihadlarý icabý olarak Hz. Ali ile muharebe etmiþ olan Hz. Âiþeyi ve Hz. Muaviyi ve Hz. Talha&yý ve Hz. Zübeyri, Ehl-i beyte düþman sanarak, bu büyük insanlara düþmanlýk ediyorlar. Böylece doðru yoldan ayrýlýyorlar. Halbuki, âyet-i kerimelerden ve hadis-i þeriflerden anlaþýlýyor ki, o muharebeler, dünya hýrsýndan, mevki ve þöhret sevgisinden deðil idi. Ýctihad ayrýlýðýndan idi. Muharebe etmek için deðil, anlaþmak için karþý karþýya gelmiþlerdi. Abdullah bin Sebe yahudisinin ve arkadaþlarýnýn hilesi ile harbe yol açýlmýþtý.


Eshab-ý kiramýn hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmayanlar, yani Eshab-ý kiramý Ehl-i beyte düþman zan edenler, âyet-i kerimelere ve hadis-i þeriflere inanmamýþ olur. Âyet-i kerime ve hadis-i þerifler gösteriyor ki, Eshab-ý kiram, Ehl-i beytin sevgisini, imanlarýnýn sermayesi edinmiþlerdi. (Eshab-ý Kiram kitabýgöz kırpma
Gönderen: 09.01.2007 - 22:22
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
3 hürmeti göztmek
171 Mesaj -
(Þu üç hürmeti gözetenin, dini ve dünyasý muhafaza edilir, yoksa hiç bir þeyi korunmaz.

1. Ýslama,

2. Peygambere (s.a.v)

3. ve Onun nesline hürmet.)

[Taberani]

[Ýslama hürmet, Dinin emirlerine riayet etmektir, Peygambere hürmet, sünnetine uymaktýr, nesline hürmet seyyidlere, þeriflere hürmettir.]


Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.

Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeðidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatý pek çoktur. Saymakla bitmez. Onlarý anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetiþmez.


Ýmam-ý Aliyi çok sevmek, Ehl-i sünnet alametidir. Onu sevmek için, bir veya birkaç sahabiyi sevmemek, doðru yoldan ayrýlmak olur.
Gönderen: 09.01.2007 - 22:31
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
şemail su an offline şemail  
selamun aleykum
1 Mesaj
paylaþtýðýnýz bilgiler için ALLAH RAZI OLSUN arkdaþlar



EHLÝBEYT DOÐRULUKTUR...........!!!!!!!!!!!1
Gönderen: 09.01.2007 - 23:23
Bu Mesaji Bildir   şemail üyenin diger mesajlarini ara şemail üyenin Profiline bak şemail üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
Osmanlıda Evlad-ı Resul
171 Mesaj -
Osmanlýda Evlad-ý Resul




Ýþte Evlâd-ý Resûl olan bu kýymetli kimselere asr-ý saadetten bu yana edep ve hürmetten asla taviz verilmedi. Müslümanlarýn kalplerinde yaþattýklarý, coþkun ehl-i Beyt sevgisi, onlarýn tarih boyunca, Resûlullahýn torunlarýnýn soyundan gelenlere sonsuz bir sevgi beslemelerine ve onlarý diðer insanlardan ayýrt ederek dünyevî muamelelerde farklý bir yere oturtmalarýna sebep olmuþtu. Öyle ki Abbâsîler, Memlûkler gibi Osmanlý Devletinde de gösterilen hürmetin yanýnda, onlara ait iþleri görmek için seyyid ve þerîflerden seçilen Nakîbüleþrâf adý verilen bir memur tayin edilmiþti.

Padiþahtan sonra en yüksek kademeli kiþi olan Nakîbüleþrâf, Peygamber efendimizin torunlarýnýn iþlerine bakar, neseplerini kayýt ve zapteder, doðumlarýný ve vefâtlarýný deftere geçirir, onlarý adi iþlere ve þanlarýna uygun olmayan sanatlara girmekten men ederdi. Fenâ hâllere düþmelerine mâni olur, haklarýný korurdu. Ganîmetten onlarýn hisselerini alýp aralarýnda daðýtýrdý.

Bu sülâleden olan kadýnlarýn küfvü, dengi olmayanlarla evlenmelerini men eylerdi. Nakîbüleþrâf bütün bu vazîfeleriyle, Peygamber efendimizin torunlarýnýn umûmî bir vasîsi durumundaydý.

Onlarý her türlü vergiden muaf tutan Osmanlý, geçimlerini saðlayacak kadar arazi verir, hayvan beslemelerini saðlayarak geçimlerini güvence altýna alýrdý. Askerlikten de muaf tutulan Seyyid ve Þerifler kanun ve adetlere aykýrý bir hareketleri olduðu zaman, herhangi biri gibi ceza görmez, bizzat Nakibüleþraflýk makamý tarafýndan cezalandýrýlýrdý.


Hatta çeþitli Ýslam toplumlarýnda Seyyidler için özel mahkemelere rastlamak mümkündü. Osmanlýlar zamanýnda, Halepte seyyidlere ve þerîflere mahsus bir mahkeme vardý. Ceza uygulanýrken önce seyyidin baþýndaki yeþil sarýk öperek çýkartýlýr, cezadan sonra da iade edilirdi. Borçlandýklarý ve ödeyemedikleri zaman bu makam onlarý hapseder, ama borçlarýný da öderdi. Buna dair bir örnek II. Mahmuta ait hatt-ý hümayunda vardýr. Burada borçlarý dolayýsý ile Nakibüleþraflýk makamýnda mahpus tutulan seyyidlerin borçlarýnýn ödenmesi için padiþahýn 10 bin kuruþ gönderdiði yazýlmaktadýr.

1200 yýllýk bir makam
Nakîbüleþrâflýk bir ara laðvedildiyse de, seyyid ve þerîf olmadýklarý hâlde hürmet görmek için bu iddiâda bulunan bâzý sahtekârlarýn ortaya çýkmasý üzerine, Sultan Ýkinci Bâyezîd Han devrinde 1494 yýlýnda yeniden ihdâs edildi. Nakîbüleþrâf ismi de bu târihte verildi. Zamanla nakîbüleþrâflar yeni tahta çýkan pâdiþâha kýlýç kuþattýlar.

Nakîbüleþrâflarýn resmî dâireleri, kendi konaklarýnda bulunur, maiyetinde çalýþanlar da bu konaklarda hizmet ederlerdi. Taþrada da yine sâdâttan olmak üzere, nakîbüleþrâf kaymakamlarý, seyyid ve þerîflerin isimlerini ihtivâ eden defterler tutarlardý. Merkezde ve taþrada tutulan bu defterlere Secere-i Tayyibe defteri denilirdi. Buraya bütün seyyidlerin ve þerîflerin isimleri Peygamber efendimize kadar silsileleri, evlâdý, ahfâdý, ikâmetgâhlarý kaydedilirdi.


Nakibüleþraflar için II. Abdülhamit döneminde Yýldýzda bir konak tahsis edilmiþti. Yine bu döneme kadar 1000 kuruþ olan aylýk ücretleri 5000 kuruþa yükseltilmiþ, kalabalýk olan kalem çalýþanlarý ise 1000 kuruþ aylýklý bir kiþiye düþmüþtü. Bunlar II. Meþrutiyet (23 Temmuz 1908) sonrasý uygulamalar olup bu makam Saltanatýn kaldýrýlmasý (1 Kasým 1922) ile son bulmuþtu.


Günümüzde artýk Nakibüleþraflýk olmasa da, Peygamber efendimizin temiz ve mübarek kanýný taþýyan seyyidler ve þerifler, bugün de çeþitli ülkelerde yaþamaya devam ediyor. Bunlarýn kýymetini bilmeli, hürmette ve hizmette kusur etmemelidir.

Sadaka almalarý yasaktý
Seyyid ve þerîfler, halk arasýnda belli olmalarý için, kýyâfet olarak yeþil sarýk sarar ve yeþil cübbe giyerlerdi. Osmanlý sultanlarý, Osmanlý topraklarýna gelen seyyid ve þerîflere, baþka memleketlerde misli görülmeyen bir sevgi ve saygý gösterirlerdi. Onlarýn rahat ve huzur içinde yaþamalarý için gereken her türlü hizmeti yaparlardý. Örneðin, sadaka malýn kiri sayýldýðý için, Þerif ve Seyyidlerin sadaka almalarý yasaklanmýþ ve onlarýn zekat almalarý da uygun görülmemiþti.

Seyyidlere toplumda saðlanan itibar ve statü, Seyyidlerin yaþama biçimlerinin deðiþmesine de vesile olmuþtu. Örneðin sýrf bu nedenden dolayý, Þerîfe ve Seyyidelerin, dengi olmayanlarla evlenmeleri çok az vuku bulmuþtu.

Þerîf veya Seyyid olmayan bir kimse, bir Þerîfe ile ancak onu kýrmamak, hiç incitmemek ve onun arzularýna göre hareket etmek þartýyla evlenebilirdi.
Gönderen: 11.01.2007 - 21:37
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kofi su an offline kofi  
291 Mesaj -
"Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdýr"
Allah razi olsun DERiNsular...
Gönderen: 12.01.2007 - 11:20
Bu Mesaji Bildir   kofi üyenin diger mesajlarini ara kofi üyenin Profiline bak kofi üyeye özel mesaj gönder kofi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Havz-i Kevser su an offline Havz-i Kevser  
1543 Mesaj -
Es Selamu Alekum Ve Rahmetullah...

Ubeydullah-ý Ahrâr hazretleri Peygamber efendimizin neslinden gelen seyyid ve þerîflere çok hürmet gösterirdi. Hattâ bir defâsýnda buyurdu ki:

"Seyyidlerin bulunduðu bir memlekette ben oturamam. Zîrâ, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) baðlý bir nesebten gelmenin þerefini taþýyanlara, lâyýk olduklarý tâzimi gösterememekten korkuyorum."

Ehl-i sünnet îtikâdý üzere bulunmayý medhederek buyurdu ki:

"Bütün halleri ve buluþlarý bize verseler, fakat Ehl-i sünnet ve cemâat îtikâdýný kalbimize yerleþtirmeseler, hâlimi harâb, istikbâlimi karanlýk bilirim. Eðer bütün harablýklarý, çirkinlikleri verseler ve kalbimizi Ehl-i sünnet îtikâdý ile süsleseler, hiç üzülmem."

Buyurdular ki:

"Ýnsanýn kýymeti; idrâkinin, zekâsýnýn, bu yolun büyüklerinin hakikatlerini anladýðý kadardýr."

"Ýnsanýn yaratýlmasýndan murâd, kulluk yapmasýdýr. Kulluðun özü de, her hâlükârda Allahü teâlâyý unutmamaktýr."

"Biz bu yolu, tasavvuf kitaplarýndan deðil, halka hizmetten elde ettik. Herkesi bir yola götürürler. Bizi de hizmet yoluna götürdüler."

Gönderen: 12.01.2007 - 19:41
Bu Mesaji Bildir   Havz-i Kevser üyenin diger mesajlarini ara Havz-i Kevser üyenin Profiline bak Havz-i Kevser üyeye özel mesaj gönder Havz-i Kevser üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
ALEYKUMSELAM VERAHMETULLAHÝ VEBEREKETÜH.


HAVZ I KEVSER KARDEÞÝM.

Allah Razı Olsun


AÇIKLAMALARIN,

Mükemmel


SELAM VE DUA ÝLE
Gönderen: 13.01.2007 - 15:48
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kofi su an offline kofi  
291 Mesaj -
Allah hepinizden razi olsun..
Gönderen: 14.01.2007 - 11:32
Bu Mesaji Bildir   kofi üyenin diger mesajlarini ara kofi üyenin Profiline bak kofi üyeye özel mesaj gönder kofi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
þair Ferezdak da onlar hakkýnda þöyle demiþtir:




Ehl-i Beyt öyle kimselerdir ki

Sevgileri din, düþmanlýklarý küfürdür.

Yakýnlýklarý kurtarýcý ve koruyucu.

Takva sahipleri sayýlýnca Ehl-i Beyt

onlarýn imamlarýdýr.

Yeryüzünün en hayýrlýsý kimdir diye sorulsa

Ehl-i Beyt tir diye cevap verilir.




selam ve dua ile.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son DERiNsular tarafından, 30.01.2007 - 16:09 tarihinde.
Gönderen: 30.01.2007 - 16:09
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri,

(Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.

**************************

Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeðidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatý pek çoktur. Saymakla bitmez. Onlarý anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetiþmez.
Ýmam-ý Ali yi çok sevmek, Ehl-i sünnet alametidir. Onu sevmek için, bir veya birkaç sahabiyi sevmemek, doðru yoldan ayrýlmak olur.

Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdýr. Son nefeste iman ile gitmeye sebep olur. Aklý az olan, iyi düþünemeyen bazý kimseler, burada yanýlýyor. Sevmek için sevgilinin düþmanlarýný sevmemek lazýmdýr diyorlar. Ýctihadlarý icabý olarak Hz. Ali ile muharebe etmiþ olan

Hz. Âiþe yi ve

Hz. Muaviye yi ve

Hz. Talha yý ve

Hz. Zübeyr i,

Ehl-i beyte düþman sanarak, bu büyük insanlara düþmanlýk ediyorlar. Böylece doðru yoldan ayrýlýyorlar. Halbuki, âyet-i kerimelerden ve hadis-i þeriflerden anlaþýlýyor ki, o muharebeler, dünya hýrsýndan, mevki ve þöhret sevgisinden deðil idi. Ýctihad ayrýlýðýndan idi. Muharebe etmek için deðil, anlaþmak için karþý karþýya gelmiþlerdi. Abdullah bin Sebe yahudisinin ve arkadaþlarýnýn hilesi ile harbe yol açýlmýþtý. Eshab-ý kiramýn hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmayanlar, yani Eshab-ý kiramý Ehl-i beyte düþman zan edenler, âyet-i kerimelere ve hadis-i þeriflere inanmamýþ olur. Âyet-i kerime ve hadis-i þerifler gösteriyor ki, Eshab-ý kiram, Ehl-i beytin sevgisini, imanlarýnýn sermayesi edinmiþlerdi. (Eshab-ý Kiram kitabýgöz kırpma


Ýmam-ý Rabbani hazretleri buyurdu ki:

(Babam zahir ve bâtýn ilimlerinde yani kalb ilimlerinde çok âlim idi. Her zaman ehl-i beyti sevmeyi tavsiye ve teþvik buyururdu. Bu sevgi insanýn son nefeste imanla gitmesine çok yardým eder, derdi. Vefat edeceklerinde baþ ucunda idim. Son anlarýnda þuuru azaldýðýnda kendisine bu nasihatini hatýrlattým ve o sevginin nasýl tesir ettiðini sordum. O haldeyken bile, (Ehl-i beytin sevgisinin deryasýnda yüzüyorum) buyurdu. Hemen Allahü teâlâya hamd ve sena ettim.


Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktýr. Eshab-ý kiramý sevmemek sapýk olmaktýr. Ehl-i beyti de, Eshab-ý kiramýn hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktýr.
Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir. Ahiret kazançlarýný, hep bu sermaye getirecektir. Ehl-i sünneti tanýmayanlar, bu büyüklerin orta, adil, halis sevgilerini bilmeyerek, ifratý seçerek, sevgide taþkýnlýk yaparak, orta ve adil sevgiyi sevmemek sanýyor. Ehl-i sünnete harici damgasýný basýyorlar. Bu zavallýlar bilemiyorlar ki, aþýrý ve taþkýnca sevmek ile hiç sevmemek arasýnda, bir de doðru, insaflý, orta derecede sevgi vardýr. Hakkýn yeri de, her þeyde ortada, merkezdedir. Bu hak ve adalet merkezi, Ehl-i sünnete nasip olmuþtur.


Sevmenin aþýrý ve tehlikeli olmasý þöyledir ki, Hz.Ali yi sevmiþ olmak için, diðer üç Halifeye düþman olmak lazýmdýr diyorlar. Ýnsaf etmeli, iyi düþünmeli, bu nasýl sevgidir ki, bu sevgiyi elde etmek için, Resulullahýn Halifelerine, yani vekillerine düþmanlýk þart oluyor? Bu nasýl sevgidir ki, insanlarýn en iyisinin, Allah ýn habibinin, Allah ýn resulünün eshabýna sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bu nasýl sevgidir ki, Allah resulünün mübarek hanýmýna, damadýna, kayýnbirader, kayýnvalide ve kayýnpederlerine sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bunlar, nasýl fena bilinir, nasýl kötülenir, nasýl temiz bilinmez ki, Allahü teâlâ, hepsinden razý olduðunu, hepsine Cenneti vaad ettiðini Kur an-ý kerimde bildiriyor. Onun resulü Muhammed aleyhisselam da eshabý hakkýnda kötü konuþmayý yasak ediyor. Buna raðmen onlara kötü, pis, kâfir denilebilir mi? Bu nasýl iman, bu nasýl müslümanlýktýr?


selam ve dua ile.
Gönderen: 30.01.2007 - 16:28
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
________________________________________
Peygamber efendimizin ýrký
Sual: Peygamberimizin ýrký ne idi?
CEVAP
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Araptýr. Arap, güzel demektir. Mesela, lisan-ý Arap, güzel dil demektir. Coðrafyada Arap demek, Arabistan yarýmadasýnda doðup büyüyen ve onlarýn kanýndan olan kimse demektir. Peygamber efendimizin akrabasýný, Araplarý sevmek ve saymak ibadettir. Onlarý her Müslüman sever. Anadoluya misafir gelen esmer fellahlar ve zenciler; saygý gösterilsin diye kendilerini, Arap diye tanýttýrmýþ, Anadolu nun temiz, saf Müslümanlarý da Araba olan hürmetlerinden dolayý, bunlarý sevmiþlerdir. Çünkü, dinimizde siyah beyaz ayrýmý yoktur.

Siyah bir Müslüman beyaz bir kâfirden çok üstün, çok daha kýymetlidir. Siyah olmak, imanýn þerefini azaltmaz. Resulullah efendimizin çok sevdiði Hz. Üsame ve Bilâl-i Habeþi hazretleri siyah idi. Ebu Leheb ve Ebu Cehil kâfirleri beyaz idi. Allahü teâlâ insanýn rengine deðil, iman ve takvasýna kýymet vermektedir.

Siyahlarýn, esmerlerin kendilerini Arap olarak tanýtmalarý, Ýslam düþmanlarýnýn iþlerine yaradý. Bu düþmanlar, siyah insanlarý, aþaðý ve iðrenç olarak tanýttýlar, köle olarak kullandýlar. Arabý siyah olarak tanýtmaya, böylece Müslümanlarý Peygamber efendimizden soðutmaya uðraþtýlar. Siyah resimlere, kara köpeklere, resmin negatif filmine Arap dediler. Arap saçý, Arap sabunu, kara Fatma böceði gibi uydurma isimlerle Arap milletini kötülediler. Aþaðýda Peygamber efendimizi öven hadis-i þerifler ayrýca Arap milletinin de üstünlüðünü göstermektedir.

(Allahü teâlâ, beni insanlarýn en iyilerinden vücuda getirdi.) [Tirmizi]
(Her asýrdaki insanlarýn en iyilerinden dünyaya getirildim.) [Buhari]

(Allahü teâlâ, Ýsmail aleyhisselamýn soyundan Kureyþi seçti, Kureyþten de, Haþimoðullarýný sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti.) [Müslim]

(Ensarý müminden baþkasý sevmez, münafýktan baþkasý da buðzetmez.) [Buhari]

Þimdi gerçek Arap çok azalmýþtýr. Çoðu Asya ya cihada gitmiþ, bir daha dönmemiþtir. Arap bu kadar övüldüðü halde, ýrkçýlýk yapanlarýnýn Cehenneme gideceði de bildirildi. Bir hadis-i þerifte, (Arap, ýrkçýlýk yüzünden sorgusuz sualsiz Cehenneme atýlýr) buyuruldu. (Ebu Ya la)

Kâfir olan bir Arap, Müslüman Fransýzdan üstün olamaz. Böyle bir ýrkçýlýk dinimize aykýrýdýr. Dinimizde ýrkçýlýk yoktur. Kur'an-ý kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadýndan yarattýk. Birbirinizle tanýþmanýz için milletlere ve kabilelere ayýrdýk. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanýnýzdýr.) [Hucurat- 13]

Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:
(Rabbiniz bir olduðu gibi, babalarýnýz, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabýn Aceme, [Arap olmayana] Acemin Araba üstünlüðü olmadýðý gibi, kýrmýzýnýn karaya, karanýn kýrmýzýya üstünlüðü yoktur. Hiçbir milletin diðerine üstünlüðü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.) [Ýbni Neccar]

(Allahü teâlâ, cahiliyet övünmelerini sizden kaldýrdý. Hepiniz Âdem aleyhisselamýn evlatlarýsýnýz. Âdem ise topraktan yaratýlmýþtýr.) [Tirmizi]

(Irkçýlýk yapan, ýrkçýlýk için savaþan ve ýrkçýlýk uðrunda ölen, bizden deðildir.) [Ebu Davud]

Arap milletinin üstünlüðü
Sual: Dinimizde ýrkçýlýk yoktur. Ancak, genelde bir millet diðer milletlerden üstün olamaz mý?
CEVAP
Elbette olur. Genelde bazý milletler cömert, bazýlarý cimri olur, bazýlarý yiðit bazýlarý korkak olur. Bazýlarý çalýþkan, bazýlarý tembel, bazýlarý kavgacý, bazýlarý uysal olur. Ama bir millet toptan hep böyle olmaz. Bir babanýn bile iki evladý olsa biri iyi, öteki kötü olabilir. Âdem aleyhisselamýn oðlunun birisi çok uysal bir mümin idi, öteki ise zalim bir kâfir idi. Resulullah efendimizin amcasýnýn biri mümin, öteki kýzýl kâfir idi. Buna raðmen Arap milleti genelde üstün vasýflara haizdir. Bu soylu Arap milletinin Arabistan da kalmadýðý din kitaplarýnda yazýlýdýr. Seadet-i Ebediyye kitabýnda diyor ki:
(Bugün, Arabistan da, Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevverede bulunanlar, asýrlar boyunca, Afrika dan, Asya dan ve diðer yerlerden gelip yerleþen yabancýlarýn soyundandýr. Sultan ikinci Abdülhamid hanýn amirallerinden Eyyub Sabri paþa, beþ ciltlik Türkçe (Mirat-ül-Haremeyn) kitabýnda, koca Mekke þehrinde, iki Arap evinin kalmýþ olduðunu yazmaktadýr. Bugün ise hiç yoktur.)

Arap, kelime olarak güzel demektir. Zenciler ve fellahlar Arap deðildir. Müslüman olan Araplar hakkýnda bir çok hadis-i þerif vardýr. Bazýlarýnýn mealleri þöyledir:

(Allahü teâlâ, insanlar içinden seçtiklerini Arabistan da yerleþtirdi. Bu seçilmiþlerden de, beni seçti. O halde, Arabistan da bana baðlý olan Müslümanlarý seven, benim için sever. Onlara düþmanlýk eden, bana düþmanlýk etmiþ olur.) [Taberani]

(Þu üç sebepten dolayý Arabý sevin: Ben Arabým. Kur an Arapçadýr ve Cennet ehlinin lisaný da Arapçadýr.) [Taberani, Hâkim, Ýbni Asakir, Abdürrazzak]

(Fakirleri sevin ve onlarla oturup kalkýn. Müslüman Arabý da kalbden sevin.) [Hâkim]

(Arabý ve onlarýn bekasýný da sevin. Çünkü onlarýn bekasý Ýslam da nurdur. Son bulmalarý ise Ýslam da zulmettir.) [Ebuþþeyh]

(Ebu Bekri ve Ömer i sevmek sünnet, buðz etmek küfürdür. Ensarý sevmek imandandýr, buðz etmek küfürdür. Müslüman Arabý sevmek de imandandýr, buðz etmek küfürdür.) [Ý.Neccâr]

(Arabý sevmek iman alameti, buðz ise münafýklýk alametidir.) [Hâkim, Beyheki, Dare Kutni]

(Kureyþ i sevin. Çünkü Allahü teâlâ, onlarý sevenleri sever.) [Taberani]

(Arab, yeryüzünde Allahü teâlânýn nurudur. Onlarýn yok olmasý zulmettir. Onlar yok olunca, nur gider, zulmet gelir.) [Hâkim]

(Dört kabilesi hariç, Arabýn hepsi Ýbrahim oðlu Ýsmail evladýdýr.) [Ý.Asakir]

(Ýnsanlarýn iyisi Arap, Arabýn iyisi Kureyþ, Kureyþ in iyisi Beni Haþim dir. Acemin iyisi Fars, Sudanlýnýn iyisi Nube, malýn hayýrlýsý mehirdir.) [Deylemi]

(Ehli beytimin, Ensarýn ve Arabýn hakkýný tanýmayan, ya münafýk, veya veledi zina, yahut haram karýþmýþtýr.) [Beyheki, Ý.Adiy, El Baverdi]

(Arabýn helak olmasý kýyamet alametidir.) [Tirmizi, Taberani]

(Bana buðz eden dinden ayrýlýr. Müslüman Araba buðz eden bana buðz etmiþ olur.) [Tirmizi, Taberani, Ý.Ahmed, Beyheki, Ebu Ya'la, Hâkim]
**********************************

bu yüzden osmanlý döneminde araplar osmanlýyý arkadan vurmasýna ve bazý hatalar yapmasýna rahmen osmanlý araplarý idare etme yoluna gitmiþlerdir.bu husup araplar için idi.

peygamber efendimizin (s.a.v) mübarek nesli olan ehli beyt seyyidlerine osmanl daha ayrý bir güzellikle muamele etmiþlerdir.

**********************************

ehli beytin kýymetini bilenler iyi bilmiþler.
bilhassa sahabeyi ýkram ve ehli sünnet.
ALLAHU TEALA kur an ýnda onlar için ne murad ettigini buyurmuþ,þura suresi 23.

biz ehli beyt seyyidlerini anlatmada aciz kalýyoruz.
onlarýn durumu ve konumu bir baþka.
hiç kimse kendini ehli beyt ile kýyaslamasýn.
ehli beyt olmanýn çok önemli avantaçlarý vardýr.
mesela ALLAHUTEALANIN onlarý temizlemek ve arýndýrmak istemesi,
cehennemin haram kýlýnmasý son nefeste iman ile gitmesi gibi.

(Allah, Fatýma ve nesline Cehennemi haram kýldý.) [Hakim, Taberani] .

ehli beyt olmayan hiç bir insana bu garanti verilmemiþtir.
cennetle müçdelenenler hariç.


bazý insanlar bu seyyiddir hz peygamberimizin sülalesindendir,
dikkat et saygýda sevgide kusur yapmaonlar bizden üstündür,
dendiginde.

olsun diyor üstünlük takva iledir diyor ve ona kalýrsa bende peygamber torunuyum diyor.hangi peygamberin torunusun dendiginde hz ademin torunuyum diyor.
ve kendilerine iman etmiyen peygamberlerin (a.s) evlatlarýný ve hanýmlarýný misal veriyor.
hz peygamberimizin neçis olmayan mübarek kanýný taþýyan seyyidlerle, diger peygamberlerin evlatlarýný hanýmlarýný ve kendini kýyaslýyor.
bu bir büyük yanýlgýdýr ve kýyastýr.
bu iþlerin hakikatýný bilen alimler peygamberimizin s.a.v bazý hadislerini çok güzel açýklamýþlar.

bu hadislerden bazýlarý þöyle,

(ey kýzým fatýma babanýn peygamber olduguna güvenme)

burda islam alimleri þöyle yorumluyor ve açýklýyor bu hadisi þerifi.

hz peygamberimiz kýzý hz fatýmayý ibadetlere daha sýký sarýlmasý için teþvik ve tavsiye ediyor.
yoksa hz peygamberimizin mübarek neslinin bu dünyada ve ahirette faydasýnýn dokunmýyacagýndan degil.

ALLAH cc, nasýl hz peygamberimizi sevmiþ seçmiþ çýkarmýþ ve alemleri onun yüzüsuyu hürmetine yaratmýþ ise,o nun neslinide temiz kýlmýþ ve cennetine koymak istemiþ cehennemi haram kýlmýþ.
(habibim sen olmasaydýn yerleri gökleri yaratmazdým).

bazýlarýda diyorki seyyidlerin günahkar olanlarý cehennemin buz tabakasýnda azap görecekler.
dikkat edilirse hadiste ateþ haram kýlýnmýþ buyrulmuyor cehennem haram hýlýndý buyruluyor.

ALLAH CC seyyidleri öyle dilemiþ öyle yaratmýþ.

külli iradeye bir itirazý olan varsa o kiþiye sözümüz ALLAH selamet versin olur.

asi olan seyyidler bir yýlan misalidir,
nasýl yýlan yolda giderken egri bügrü gider ama yuvasýna veya her hangi bir delige girerken dos dogru giriyorsa.
asi olan seyyidlerde son nefesinde ALLAHU TEALA bir sebeb halk ediyor tövbe ediyorlar ve ahirete iman ile dos dogru gidiyorlar.


Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri,

(Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.

(benim evladýmýn iyilerini Allah RIZASI için kerim tutun,onlara hürmet edin,iyi olmayanlarýna da benim için hürmet edin) (r.nasihin.)

seyyidlerin asi olmayýp allah yolunda olanlarý ise zaten kamil ve mükemmil olum ümmeti muhammede faydalý oluyorlar.

hangi büyük bir zatýn geçmiþine ve sülalesine bakýldýgýnda ve araþtýrýldýgýnda..soyu peygamber efendimize dayanýyor.
ashabý ýkramýnda soyuna dayanan evliyalar oluyor.

soy sop fayda vermez deyip kestirip atmamak lazým geliyor.


bir olayý aktararak bitiriyorum, þöyleki
eskiden kervan döneminde bir eþkiya varmýþ,adamlarý ile beraber kervanlarý soyarmýþ,

bir gün yine kervaný soymak için yol kesildiginde,o kervanýn içinde bir ALLAH dostu evliye bulunuyor,yol kesiliyor herþey alýnýyor ,eþkiya baþý bunlarla yetinmeyip elbiselerininde soyulmasýný istiyor iç çamaþýrlar kalýyor heskeste,buda yetmiyor eþkiya baþý iç çamaþýrlarýnda soyulmasýný istiyor,bu durumu gören evliya herþeye tamam dedik bu kadarda olmaz deyip þer an da mahrem yerini göstermek istemiyor ve eþkiya baþýna manevi bir tokat atmak istiyor,(evliyalar bir insana manevi tokat atarlarsa o tokatý yiyen kiþi imanýndan olur ALLah korusun) tam tokatý atýcagý zaman hz peyghamber efendimiz geliyor ve buyuruyorki sen bizim evladýmýzamý tokat atmak istiyorsun ve tabi evliya vaz geçiyor ve iç çamaþýrýný da çýkarmaya kalkýnca eþkiya baþý dur diyor,ve eþkiya soruyor önce çýkarmaK istemedin þimdi neden çýkarmak istiyorsun diye soruyor.
ve o evliya olanlarý anlatýyor. ya demek öyle ceddim beni unutmamýþ .
eþkiya baþý kendisinin seyyid oldugunu zaten biliyormuþ.

ve tevbe tevbe edip herþeyi býrakýyor.


seyyidlerin sahibi var sahip çýkanlarý var.biz kendimize bakalým kendi sonumuz ne olacak diye endiþe edelim.


saygý sevgi muhabbet ile.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son DERiNsular tarafından, 30.01.2007 - 19:36 tarihinde.
Gönderen: 30.01.2007 - 19:32
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
DERiNsular su an offline DERiNsular  
171 Mesaj -
BÝR AÇIKLAMA.

Emribil Maruf - Nehyi Anil Münker


(ALLAH için sevmek ALLAH için bugz etmek,)
ALLAH için bugz ederken yapýlan yapýlan müminin yaptýgý kötü filine bugz edilir zatýna degil.

islamiyette bu haktýr ve vardýr hepimiz aþa yukarý biliriz

dikkat çekmek istedigim bir nokta var þöyle ki,
peki seyyidlerin asi olanlarýna yani açýktan günah iþleyenlerine karþý nasýl düþünmemiz ve tavýr takýnmamýz lazým.?

islam alimleri seyyidlerin kötü filinede bugz etmekten sakýndýrmýþlardýr.
sebebi þudur diyorlar o seyyidin filine bugz edeyim derken ölçüyü kaçýrýp zatýna bugz edersin bu bugz ise taa hz peygamberimize s.a.v gider.



Bir gün

Ýmam Azâm (rah) hocasý Ýmam Cafer es-Sadýk hazretlerinden ilim ve hadis dinlemeye gelmiþti. Hocasý elinde bir asa ile çýkageldi. Ýmam Azam (rah), Ey Rasûlullah ýn evlâdý, siz henüz asaya ihtiyaç duyacak bir yaþta deðilsiniz dedi. Cafer es-Sâdýk (rah),

Evet dediðin gibidir, fakat bu elimdeki asa Hz. Rasûlullah ýn asasýdýr; onu bereket için yanýmda taþýyorum dedi. Ýmam Azam (rah), hemen ileri atýlýp bastona sarýldý ve, Ey Rasûlullah ýn evlâdý, müsaade buyurun, onu öpeyim dedi. Cafer es-Sâdýk (rah) hemen kolunu açtý ve Ýmam Azam a göstererek:

Vallahi sen bilirsin ki bu ten Hz. Peygamber in hücrelerini taþýyan bir tendir ve þu gördüðün kýllar da onun kýlýndandýr. Onu öpmüyorsun da asayý öpmek istiyorsun! dedi. Bununla, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinin zürriyetinin Hz. Peygamberin (s.a.v) bir parçasý olduklarýný hatýrlattý (Bkz: Muhammed Besyûnî, es-Seyyide Fâtýmatu z-Zehrâ, 37. (Beyrut, 1990))


selam ve dua ile.
Gönderen: 31.01.2007 - 14:47
Bu Mesaji Bildir   DERiNsular üyenin diger mesajlarini ara DERiNsular üyenin Profiline bak DERiNsular üyeye özel mesaj gönder DERiNsular üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kofi su an offline kofi  
291 Mesaj -
DERINsular paylasimlariniz cok degerli cok faydali..Allah Razı Olsun sizden..gül gül gül
Gönderen: 07.02.2007 - 16:17
Bu Mesaji Bildir   kofi üyenin diger mesajlarini ara kofi üyenin Profiline bak kofi üyeye özel mesaj gönder kofi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kofi su an offline kofi  
RE:
291 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý DERiNsular






þair Ferezdak da onlar hakkýnda þöyle demiþtir:




Ehl-i Beyt öyle kimselerdir ki

Sevgileri din, düþmanlýklarý küfürdür.

Yakýnlýklarý kurtarýcý ve koruyucu.

Takva sahipleri sayýlýnca Ehl-i Beyt

onlarýn imamlarýdýr.

Yeryüzünün en hayýrlýsý kimdir diye sorulsa

Ehl-i Beyt tir diye cevap verilir.




selam ve dua ile.



Rabbim bize onlari sevdirsinnnn...muhabbetleri icimizde yer tutsunnn..onlari sevmeyenler iki cihandada gülmesinnnn......
Allah Razı Olsun gül gül gül
Gönderen: 09.02.2007 - 14:26
Bu Mesaji Bildir   kofi üyenin diger mesajlarini ara kofi üyenin Profiline bak kofi üyeye özel mesaj gönder kofi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kofi su an offline kofi  
Kevser suresi
291 Mesaj -
1. Þüphesiz biz sana Kevseri verdik.
2. O Halde, Rabbin için namaz kýl, kurban kes.
3. Doðrusu sana buðzeden, soyu kesik olanýn ta kendisidir.

Efendimizin cocuklarinin cogu kendisi henüz hayatta iken vefat ettiklerinden müsrikler Efendimize soyu kesik diyorlardi..Bunun üzerine Kevser suresi inmistir. Son Peygamer olan ve Rabbimizin O`na Habibim diyerek muhabbet duydugunu bildiren yüce Allah Efendimizin soyunu kizi Fatima ile devam ettirdi..
Bugun ehli beyte buguz edenler, onlari sevmeyenler, hz. Ali ile hz. Fatima`yi, Rasullahi sevmemistir...
dua ile..gül
Gönderen: 22.02.2007 - 20:10
Bu Mesaji Bildir   kofi üyenin diger mesajlarini ara kofi üyenin Profiline bak kofi üyeye özel mesaj gönder kofi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
Konu icon   
278 Mesaj -
ehli beyt sevgisi sahabeye düþman olmanýzý gerektirmez. böyle ehli beyt sevgisi olmaz siz ifrata kaçýyorsunuz .


Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeðidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatý pek çoktur. Saymakla bitmez. Onlarý anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetiþmez.
Ýmam-ý Ali yi çok sevmek, Ehl-i sünnet alametidir. Onu sevmek için, bir veya birkaç sahabiyi sevmemek, doðru yoldan ayrýlmak olur.

Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdýr. Son nefeste iman ile gitmeye sebep olur. Aklý az olan, iyi düþünemeyen bazý kimseler, burada yanýlýyor. Sevmek için sevgilinin düþmanlarýný sevmemek lazýmdýr diyorlar. Ýctihadlarý icabý olarak Hz. Ali ile muharebe etmiþ olan

Hz. Âiþe yi ve

Hz. Muaviye yi ve

Hz. Talha yý ve

Hz. Zübeyr i,

Ehl-i beyte düþman sanarak, bu büyük insanlara düþmanlýk ediyorlar. Böylece doðru yoldan ayrýlýyorlar. Halbuki, o muharebeler, dünya hýrsýndan, mevki ve þöhret sevgisinden deðil idi. Ýctihad ayrýlýðýndan idi. Muharebe etmek için deðil, anlaþmak için karþý karþýya gelmiþlerdi. Abdullah bin Sebe yahudisinin ve arkadaþlarýnýn hilesi ile harbe yol açýlmýþtý. Eshab-ý kiramýn hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmayanlar, yani Eshab-ý kiramý Ehl-i beyte düþman zan edenler, âyet-i kerimelere ve hadis-i þeriflere inanmamýþ olur. Âyet-i kerime ve hadis-i þerifler gösteriyor ki, Eshab-ý kiram, Ehl-i beytin sevgisini, imanlarýnýn sermayesi edinmiþlerdi. (Eshab-ý Kiram kitabýgöz kırpma
Allah Razı Olsun Allah Razı Olsun


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son gavs tarafından, 03.06.2007 - 14:58 tarihinde.
Gönderen: 20.03.2007 - 17:27
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
Ehli beyt günahsiz midir ?
278 Mesaj -
Ehli beyt günahsiz midir ?

” Kizim Fatima'nin adi "Allah onu ve sevenlerini Cehennemden korur" manasindadir. Hadis [Deylemî]



Ehli sünnet inancina göre günahsiz olanlar sadece peygamberlerdir.Ehli beyt masum degildir.

Siiler Ehl-i Beyt mensuplarinin günahtan korunmus olduklarinainanirlar. Oysa Ehl-i Beyt günahlardan korunmus degildir. Kur'an-iKerim'de ehl-i beyt kavrami söyle geçmektedir. “Ey ehl-i beyt, Allahsizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor”(Ahzab 33/33) .Buradan anlasiliyorki Allahu Teala onlarin imanli ölmeleri için budünyada onlarin tövbe etmeleri için bütün ortamlari hazirlamistir bulütuf yolu ile de olabilir , bela ilede olabilir. Çünkü sonsuzluk alemiöbür dünyadir. Her sey orasi içindir .bütün dünyada kiymetli ne varsaorasi içindir. Dolayisiyla ehli beyt te bu dünyada imtihandadir fakatonlari imtihani biraz daha farklidir. Allahu Teala onlara bazi lutuflarvermis diger inanan insanlar içinde da onlar bir lütuf vesilesiolmuslar ve de olmaya devam etmektedirler. Ehli beyte cehennem atesininaram oldugunu Peygamberimizin su mübarek sözlerin den. ” Allah, Fatimave nesline Cehennemi haram kildi. “Hadis (Taberânîgöz kırpma anliyoruz.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son gavs tarafından, 03.06.2007 - 14:41 tarihinde.
Gönderen: 02.06.2007 - 22:05
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
Ehli beyt günahsiz midir ?
278 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý M.MasuM

Allah Razı Olsun

Doðru yoldaki Ýslam âlimleri, ehl-i beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için þart görmüþlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdýr. Bunlarda Resulullahýn zerreleri vardýr. Onlara kýymet vermek, saygý göstermek her müslümanýn vazifesidir.

Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktýr. Eshab-ý kiramý sevmemek sapýk olmaktýr. Ehl-i beyti de, Eshab-ý kiramýn hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktýr.Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir.

Ehli beytin önemini peygamberimiz( s.a.v) þöyle bildirdi:

(Ehl-i beyti seveni Hak teâlâ sever, buðz edene de buðz eder.) [Ýbni Asakir]
(Ýslam'ýn esasý, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.) [Ýbni Asakir]
(Her þeyin temeli vardýr. Müslümanlýðýn temeli eshab ve ehl-i beytimi sevmektir.) [Ý.Neccar]
(Allah'n kitabý ve Ehl-i beytime uyan, hidayette olur, uymayan sapýtýr.) [Ý.Hibban]
(Ehl-i beytim, Nuh'un gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan, boðulur.) [Taberani]
(Ehl-i beytime buðzeden, yüzüstü Cehenneme atýlýr.) [Ý. Ahmed]
(Ehl-i beytime, Cehennemlikten baþkasý buðzetmez.) [Ý. Ahmed]
(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [Ý. Ahmed]


Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.


MANEVÎ NESEB VE ÝMAN BAÐI ÝLE RASÛLULLAH (s.a.v) EFENDÝMÝZE BAÐLI OLAN MUTTAKÝLER DE EHL-Î BEYTTEN SAYILMIÞTIR. ONLARI SEVMEK TE VACÝPTÝR

Bu konuda Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz buyurmuþtur ki:

(Bütün muttakiler, Muhammed'in âlidir (ehl-i beytidir.)(Ali el-Muttakî, Kenzü'l-Ummâl, III, 89; (No:5624); Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, X,
269.)
Ehl-i Beytimden bazýlarý kendilerinin bana insanlarýn en evlâsý (en sevgilisi) olduðunu düþünüyorlar. Hâlbuki durum öyle deðildir. Þüphesiz benim içinizdeki dostlarým, muttakilerdir. Onlar (nesep ve yer olarak) kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, deðiþmez.(Taberânî, el-Mu'cemu's-Saðîr, no: 318, Deylemî, Müsned, I, 287 (No:904)


Selam ve Dua ile.








ALLAHRAZIOLSUN M.MASUM ABÝM
Gönderen: 03.06.2007 - 15:02
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
RE:
278 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý NurBahcesi

--- Muaviye ve onun katil soyuna HAZRET iltifatý yapanlar, Hak ile batýlý ayný kefeye koyanlar, Efendimizden þefaat isteyemeyeceklerdir.





bu ifadeyi acar misiniz nasil ifadedir bu

hazreti muaviye kimdir--





Hz. Muaviye
Hz. Muaviye (radýyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin kayýnbiraderi ve vahiy kâtibi idi. Resulullahýn zevcelerinden Habibe validemizin kardeþidir. Eshab-ý kiramýn büyüklerindendir. Öleceði zaman, Resulullahýn kendisine hediye ettiði bir gömleðe sarýlýp, hazinesinde saklamýþ olduðu, Resulullahýn mübarek saç ve týrnak kesintilerinin de gözlerine ve aðzýna konularak defnedilmesini vasiyet etmiþti. Kabri Þam’dadýr.

Mekke fethedildiði gün babasý ile beraber, Resulullahýn önünde müslüman oldu.
Hz. Muaviye, Peygamber efendimizin kâtiplerinden idi. Yazýsý güzel idi. Fasih, halim, vakur idi.
Zeyd ibni Sabit diyor ki:
Muaviye, Cebrailin getirdiði vahyi ve Peygamber efendimizin mektuplarýný yazardý.

Fahr-i âlemin emniyetlisi idi. Bu yüksek rütbe, derecesinin ne kadar yukarý olduðunu gösterir. Bu büyük zata dil uzatanlar, Server-i âlemin Kur’an-ý kerimi yazmakta emniyet ettiðine dil uzatmýþ olurlar.Abdullah ibni Mübarek hazretlerinin ilminin derecesini bilmeyen bir müslüman yoktur. Din imamý idi. Her ilimde ileri, her iþi ilmine uygun idi. Peygamber efendimizin ilmine tam vâris idi. Ýþte bu büyük âlim buyuruyor ki:
(Hz. Muaviye, Resulullahýn yanýnda giderken, bindiði atýn burnuna giren toz, Ömer bin Abdülaziz’den bin kere efdaldir.)

Ýkinci binin müceddidi imam-ý Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
(Hz. Muaviye’nin yanýlmasý, Resulullahýn sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doðru iþlerinden daha hayýrlý oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ýn yanlýþ bir iþi, o ikisinin þuurlu iþinden daha üstün oldu.) [c.1, m.120]

Din-i Ýslamýn en büyük âlimlerinden Ýbni Hacer-i Mekki hazretleri de buyuruyor ki:
(Þüphe yoktur ki, Hz. Muaviye Sahabe-i kiramýn nesep itibariyle büyüklerindendir. Peygamber efendimize nesep ile ve nikah ile çok yakýn ve mahremleridir. Server-i âlem, Onun hilm ve sehasýný meth ve sena buyurdu. Onda Ýslamiyet, sohbet, nesep, nikahla akrabalýk þerefleri toplanmýþtýr ki, bunlarýn her biri, Cennette Resulullahýn yanýnda bulunmaya sebep olan þereflerdir. Bunlara hilm ve ilim ve Halifelik þerefleri de katýlýnca, kalbinde az bir safa ve sýdký ve salahý ve imaný ve izaný olan kimse için artýk bu hususta fazla anlatmaya lüzum kalmaz.) [Sava’ik-ul-muhrika]

Hz. Muaviye, Huneyn Gazasýnda Resulullahýn önünde babasý ile birlikte kahramanca çarpýþtý. Tebük Gazvesine katýldý. Veda Haccýnda bulundu. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zamanlarýnda Suriye taraflarýndaki savaþlara katýldý. Hz. Ömer, onu Þam valisi yaptý. Hz. Ömer zamanýnda 4 yýl, Hz. Osman zamanýnda 12 yýl, Hz. Ali zamanýnda 5 yýl, Hz. Hasan zamanýnda altý ay Þam’da 21.5 sene vali oldu. [41.] senede, Kufe’de halife seçildi. 19 sene, dört ay halifelik yaptý.

Aklý, zekasý, fesahatý, sabrý, yumuþaklýðý, ikramý, cömertliði fevkalade çok idi. Müslümanlarýn baþýna geçeceði, hadis-i þerifte bildirildi. Kendisinden çok hadis-i þerif alýndý, kitaplara yazýldý. Bu da, büyüklüðünü ve kendisine güvenildiðini göstermektedir.

Ýslamiyet’in yayýlmasýnda kýymetli ve pek çok hizmetlerde bulundu. Miladi 662’de Sicistan’ý, 663’de Sudan’ý, bir sene sonra Afganistan’ý, Kâbil þehrini ve Hindistan’ýn kuzey kýsmýný, 665’te Tunus’u (Afrikiyye’yi) aldý. 668’de gemilerle gittiði Kýbrýs’ý ve iki sene sonra da Ýran’daki büyük Kuhistan eyaletini fethetti. Yine ayný sene Bizans Ýmparatoru Dördüncü Kostantin zamanýnda, oðlu Yezid’i büyük bir ordu ile Ýstanbul’un fethi için gönderdi ve þehir kuþatýldý. Kostantin, her sene büyük miktarda vergi vermek þartýyla barýþ yapmak zorunda kaldý.

673’de Ubeydullah bin Ziyad’ý Horasan’daki orduya kumandan yapýp, Ceyhun Nehrini develerle geçerek Buhara’yý aldý. Hz. Ömer tarafýndan fethedilen Kudüs hýristiyanlara geçince, Hz. Muaviye þehri tekrar ele geçirdi. Yemen, Mýsýr, Kayrevan, Irak, Azerbaycan, Anadolu, Horasan ve Maveraünnehire hakim oldu. Müslümanlar tarafýndan çok sevildi. Peygamber efendimiz, Hz. Muaviye’ye, (Ey Muaviye! Memleketlere hakim olduðun zaman, iyilik et!) buyurmuþtur. Resulullahýn sohbeti ve hayýr dualarýnýn bereketiyle, Ýslamiyet’in tesir sahasýný çok geniþletti ve Ýslamiyet’ten hiç ayrýlmadý.

Hz. Muaviye, uzun boylu, beyaz tenli, heybetliydi. Güzel konuþur, adaletli davranýrdý. Çalýþkan, gayretli, azimliydi. Arabistan’da meþhur olmuþ dört dâhi Sahabiden birisidir. Sanki her bakýmdan devlet baþkaný olmak için yaratýlmýþtý. Hatta Hz. Ömer, Hz. Muaviye’ye her bakýþta; Bu, ne güzel bir Arap sultanýdýr derdi. Cins atlara biner, kýymetli elbiseler giyerdi. Resulullahýn sohbetinin bereketiyle þeriattan hiç ayrýlmazdý. Hz. Ali onun hakkýnda; Muaviye’nin idaresini kötülemeyiniz! Zira onu kaybederseniz baþlarýn koptuðunu ve düþtüðünü görürsünüz buyurmuþtur. (Kýsas-ý Enbiya, Mirat-i Kâinat, Medaric-ün-nübüvve)

Hz. Ali ile birbirlerine beddua ettikleri asla doðru deðildir, bunu ibni Sebecilerin uydurmuþ olduðu kýymetli kitaplarda yazýlýdýr. Yalan olduðunu þu âyet-i kerime de açýkça bildiriyor:
(Muhammed aleyhisselam, Allah’ýn Resulüdür ve Onunla birlikte bulunanlarýn [Eshab-ý kiramýn] hepsi, kâfirlere karþý çetin, fakat, birbirlerine karþý merhametli, yumuþaktýr.) [Feth 29]

Birbirlerine karþý merhametli olan, birbirini seven insanlar birbirlerine beddua eder mi hiç? Hâþâ Allahü teâlâ yalan mý söylüyor?

Peygamber efendimizin kayýnbiraderi olan Hz. Muaviye, Peygamberimizden hayýr dua aldý ve övüldü. Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:
(Ýþlerinizde Muaviye’yi bulundurunuz. Çünkü, o kavi ve emindir.) [Tathir-ül-cenân]
(Ümmetimin en halimi ve cömerdi Muaviye bin Ebu Süfyan’dýr.) [Ý.Süyuti]
(Muaviye’nin mülk sahibi olmasýna fazla zaman geçmez.) [Deylemi]
Hz. Hasan diyor ki:
Resulullah, (Bir gün gelir, Muaviye devlet baþkaný olur) buyurdu. (Deylemi)

(Ya Rabbi, onu [Muaviye’yi] hâdi ve muhdi eyle) [Tirmizi] (Yani, Onu doðru yola ulaþtýr ve doðru yola ulaþtýrýcý eyle!)

(Ya Rabbi, ona [Muaviye’ye] kitap öðret, ülkelere sahip et ve azaptan koru.) [Ý.Ahmed, Taberani, Ebu Nuaym, Ebu Ya'la, Ý.Asakir]
Ebu Ýdris el-Havlani anlatýr:
Hz. Ömer, Umeyr Ýbnu Sad’ý Humus valiliðinden azledince yerine Muaviye’yi tayin etti. Halk, "Umeyri azledip Muaviye’yi mi tayin etti" diye mýrýldandý. Umeyr; "Muaviye’yi hayýrla yâd edin. Zira ben Resulullahýn, (Allah’ým, onunla (insanlara) hidayetini ulaþtýr!) dediðini duydum dedi. (Tirmizi)

Ýbnu Meryem el-Ezdi anlatýr:
Muaviye’nin yanýna girmiþtim. Bana, seni hangi rüzgar attý diyerek ziyaretimden memnuniyeti izhâr etti. Ben de, Resulullahtan iþitmiþ olduðum þu hadisi size hatýrlatmayý düþündüm dedim:
(Allah kime Müslümanlarýn iþlerinden bir þeyler tevdi eder, o da onlarýn ihtiyaçlarýný, isteklerini, darlýklarýný giderirse, kýyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlýklarýný giderir.) Râvi der ki, bunun üzerine Hz. Muaviye insanlarýn ihtiyaçlarýyla ilgilenmek üzere görevliler tayin etti. (Tirmizi, Ebu Davud)

Âmir Ýbnu Sa'd babasýndan naklen anlatýr:
Resulullah Beni Muaviye Mescidine girdi. Orada iki rekat namaz kýldý, biz de onunla beraber kýldýk. Sonra uzun uzun dua etti. Sonra yanýmýza döndü. Buyurdu ki:
(Rabbimden üç þey talep ettim. Ýkisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kýtlýkla helak etmemesini talep ettim, bunu bana verdi. Ümmetimi suda boðulma suretiyle helak etmemesini diledim, bana bunu da verdi. Ümmetimin kendi aralarýnda savaþmamalarýný da talep etmiþtim, bu geri çevrildi.) [Müslim]

Resulullahýn torunlarýndan seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyuruyor ki:
(Ýmam-ý Ali þehid olunca, imam-ý Hasan müslüman kaný dökülmemesi ve rahat etmeleri için hilafeti býrakmak istedi. Muaviye’ye teslim eyledi. Onun emirlerine tâbi oldu. O günden itibaren Muaviye’nin hilafeti hak ve sahih oldu. Böylece, (Bu oðlum seyyiddir. Allahü teâlâ, onun ile, müminlerden, iki büyük fýrka arasýný bulur, barýþtýrýr) hadis-i þerifinin manasý meydana çýktý. Muaviye de, imam-ý Hasan’ýn tâbi olmasý ile, dine uygun halife oldu. Böylece, müslümanlar arasýndaki bütün anlaþmazlýk sona erdi.) [Gunye]

Hz. Hasan, hilafeti kendi arzusu ile Hz.Muaviye’ye býraktý. Onu halife olmaya layýk görmeseydi, hilafeti býrakmazdý. Onunla harp ederdi. Hz. Hasan, layýk olmayan birine hilafeti býraktý, demek, Hz. Hasan’ý kötülemek olur. (H.S. Vesikalarýgöz kırpma

Hadis imamlarýndan Ýbni Asakir bildiriyor ki:
Resulullah, Muaviye’ye, (Benden sonra, ümmetimin üzerine hakim olursun. O zaman, iyilere iyilik et, kötüleri de affet!) buyurdu.

Hz.Ali, (Muaviye, hiç maðlup olmaz) hadis-i þerifini hatýrlasaydým, Muaviye ile savaþmazdým buyurdu. Ýmam-ý Beyheki de diyor ki: Hz. Ali buyurdu ki, Resulullahtan iþittim, (Ümmetimden bazýlarý, Eshabýmý kötüleyecekler. Bunlar, Müslümanlýktan ayrýlacaklardýr) buyurdu. (Mevahib-i ledünniyye)

Ýmam-ý a'zam hazretleri, (Eshab-ý kiramýn hepsini hayýrla anarýz) buyurdu. Ýmam-ý Þafii ve Ömer bin Abdülaziz de, Eshab-ý kiram arasýndaki savaþlar hakkýnda (Allahü teâlâ, ellerimizi, bu kanlara bulaþmaktan koruduðu gibi, biz de, dilimizi tutup, bulaþtýrmayalým!) buyurdu. (M.Rabbani c.2, m.96)

Ýmam-ý Gazali hazretleri de (Dinimizi bize ulaþtýran Eshab-ý kiramdýr. Onlardan birini kötülemek, dini yýkmak olur) buyurdu. Ýbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: Abdullah ibni Abbas buyuruyor ki: Cebrail aleyhisselam Peygamber efendimize geldi (Ya Resulallah! Muaviye’yi sana tavsiye ederim. Kur'an-ý kerimi yazdýrmakta ona emniyet et, güven) dedi. Yine ayný sayfada yazýyor ki, Resul-i ekrem, bir gün mübarek zevcesi Ümm-i Habibe’nin odasýna geldi. O esnada Hz. Muaviye baþýný, kýz kardeþi Ümm-i Habibe’nin kucaðýna koymuþ uyuyordu. Resul-i ekrem bu hâli görünce, (Ya Habibe! Kardeþini bu kadar çok mu seviyorsun?) buyurdu. O da evet deyince, Peygamberimiz buyurdu ki, (Onu Allah ve Resulü de seviyor.) [Tathir-ül-cenân s. 27]

Ýmam-ý Malik’in ictihadýna göre, Hz. Muaviye dalalette idi diye kötüleyenin katline fetva verdiði birçok kitaplarda yazýlýdýr. (Mesela Eshab-ý kiram Ö.N. Bilmen s. 84)

Ebussuud Efendi, Muaviye’ye lanet eden kimseye tazir-i belið ve hapis lazým olduðu fetvasýný vermiþtir. (488. Mesele sayfa 112)

Hz. Ali, Hz. Muaviye ve arkadaþlarý için, “Onlar bizim kardeþimizdir, fasýk ve kâfir deðildirler” buyurdu. (Þerh-i Mekasýd)

Ýbni Teymiye bile, Hz. Muaviye’yi kötüleyenler hakkýnda kitap yazdý.
Hz. Muaviye’yi sevmeyen mezhepsiz Mevdudi bile, sahabe-i kiramdan olduðu için Hz. Muaviye’nin suçlanamayacaðýný bildirmektedir. (Hilâfet ve Saltanat tercümesi s. 326)

Ali bin Ahmed hazretleri, Fedâilüs-Sahabe adlý risalesinde, diyor ki:
Ýbni Abbas þöyle anlatýr:
Biz mescidde sohbet ederken içeriye, uzun boylu ve yüzü örtülü bir zat girip selam verdi. Selamýný aldýk. Bize, ne konuþuyordunuz diye sorunca, biz de, Resulullah zamanýndaki kendimizle ilgili faziletlerden konuþuyoruz diye cevap verdik. O zat yüzünü açtý. Bu zatýn Muaviye bin Ebu Süfyan olduðunu gördük Ona, sen de kendi hakkýnda neler gördüysen bize anlat dedik. O da anlatmaya baþladý:
"Ben þu hasletlerle bazýlarýnýzdan faziletli oldum:
1- Resulullah efendimiz ile birlikte bir seferde idik. Beni bindiði hayvanýn terkisine alýp; (Neren bana temas ediyor) diye sordu. Ben de, "Karným, ya Resulallah!" dedim. O zaman, (Allahü teâlâ karnýný ilim ve yumuþak huy ile doldursun) buyurdu.

2- Resulullaha bir tabak ayva hediye edilmiþti. Herkese bir tane verdi. En sonunda bir ayva kalmýþtý. Sadece Resul-i ekrem ve ben almamýþtýk. Kalan bir ayva, Resulullah efendimizin mübarek elinden düþtü. Yerden alýp kendisine vermek istediðimde, (Onu sen al ya Muaviye! Yarýn kýyamette, o ayva elinde olarak bana kavuþursun) buyurdu.

3- Resul-i ekremle Tebük gazvesinden dönerken, Hudeybiye’ye geldik. Çok susamýþtýk. Resul-i ekreme; "Ya Resulallah! Musa aleyhisselamýn kavmi için istediði gibi, sen de Rabbinden bizlere su talep etmez misin!" dedim. Bana, (Ya Muaviye! Bak þurada bir kaya var) buyurup elime, bir çubuk verdi. (Ya Muaviye! O kayanýn yanýna git ve ona bu çubukla vur) buyurdu. Gidip taþa vurunca, çok tatlý, buz gibi bir su fýþkýrdý. Tam içeceðim sýrada sevgili Peygamberimizi ve susuzluktan yanan Eshabýný hatýrlayýp geri çekildim. Arkama bakýnca, onlarýn da gelmiþ olduðunu gördüm. Resul-i ekrem, (Ya Muaviye, iç! Allahü teâlâ bu suyu senin için yarattýgöz kırpma buyurdu.

4- Resulullah mescidde iken Cebrail aleyhisselam gelir, selamdan sonra, "Rabbin sana ve ümmetine ikram olarak, Âyet-el-kürsi'yi ihsan etti" deyince, Resulullah; (Bu âyeti kim yazacak?) diye sorar. Cebrail aleyhisselam da, "Þu kapýdan içeriye ilk giren kiþi" der. O kapýdan giren ilk þahýs ben olmuþum. Resulullah bana, (Ya Muaviye! Cenab-ý Hak bugünkü fazileti sana nasip etti, sana, Âyet-el-kürsi'yi tahsis kýldý. Ya Muaviye! Âyet-el-kürsi' yi yaz!) buyurdu. Ben de, "Eve gidip hokka ve mürekkep getireyim mi?" dedim. (Yâ Muaviye yaz! Zira Allahü teâlâ kalemi de Âyet-el-kürsi'den yaratmýþtýr) buyurdu. Bunun üzerine yazmaya baþladým.

5- Bir gün Peygamber efendimizin arkasýnda namaz kýlýyorduk. Resul-i ekrem, Fatiha suresini okuyup "Veladdâllin" dediklerinde, peþinden; "Âmin" dedim. Namazdan sonra Eshab-ý kirama, (Hanginiz âmin dedi) buyurunca, herkes sustu. Ben de sustum. Resul-i ekrem ayný soruyu iki üç defa tekrarladý. Fakat yine kimseden bir ses çýkmayýnca, "Ya Resulallah! Âmin diyene ne yapacaksýn?" dediðimde; (Onu ve ona tâbi olanlarý Cennetle müjdelemek istiyorum) buyurdu.

Ýbni Abbas hazretleri, “Muaviye bin Ebu Süfyan’ýn bu anlattýklarýný biz de biliyorduk” buyurarak onu tasdik etmiþtir. (Fedâilüs-Sahabe)

Server-i âlem namaz kýldýrýrken rükuda (semi Allahü limen hamideh) deyince, ilk safta bulunan Hz. Muaviye de, (Rabbena lekel-hamd) dedi. Böyle söylemesi, takdir ve tahsin buyurularak, bunu söylemek kýyamete kadar sünnet olarak kaldý. (Eshab-ý kiram)

Þii kaynaklarýna göre Hz. Muaviye
Pakistan’ýn büyük Tarih âlimi mevlana Abdüþþekur Ýlahi Mirzapuri, Þehadet-i Hüseyin isminde kitap yazmýþtýr. Urdu dilinden, farisiye de tercüme edilmiþtir. Ýslam düþmanlarýnýn, Ýslamiyet’i içerden yýkmak için, Müslüman ismi altýnda ortaya çýktýklarýný, (Ehl-i beytin dostuyuz) diyerek, Ehl-i beyte düþmanlýk ettiklerini yazmaktadýr. Kitabýn her yerinde, Þii kitaplarýndan vesikalar vererek, bunu ispat etmektedir. Onbirinci sayfasýnda diyor ki:
Þii âlimlerinden Muhammed Bakýr Horasani, [m. 1679 senesinde vefat etti.] Cila-ül-uyun kitabýnýn 321. sayfasýnda diyor ki:
(Muaviye vefat edeceði zaman, oðlu Yezide þöyle vasiyet etti: Ýmam-ý Hüseyin’in Resulullaha yakýnlýðýný, Onun mübarek kanýndan olduðunu biliyorsun. Irak halký Onu kendi yanlarýna çaðýrýrlar. Sana yardým edeceðiz, derler. Yardým etmezler. Onu yalnýz býrakýrlar. Ona galip olursan, kendisine hürmet et. Sana yaptýklarýna karþýlýk, Onu hiç incitme! Benim Ona olan iyiliklerimi sen de yap!)

Þii tarihçilerinden Muhammed Taki han, [m. 1879 senesinde vefat etti.] Farisi, Nasih-üt-tevarih kitabýnda diyor ki:
(Nasihatinde þunlarý da söyledi: Oðlum, nefsine uyma! Allahü teâlânýn huzuruna, Hüseyin bin Ali’nin kanýna bulanmýþ olarak çýkma! Yoksa sonsuz azaba yakalanýrsýn! (Hüseyin’e hürmette kusuru olana, Allahü teâlâ bereket vermez!) hadis-i þerifini unutma!)
Bu Þii tarihinin 38. sayfasýnda diyor ki:
(Ýmam-ý Ali’nin yanýnda olanlar, yani Þiiler, Þam’a gelirler, Muaviye’yi kötülerlerdi. Muaviye, böyle söyleyenlere bir þey yapmaz, kendilerine (Beyt-ül-mal)dan bol ihsanda bulunurdu.)

Cila-ül-uyun Þii kitabýnýn 323. sayfasýnda diyor ki:
(Ýmam-ý Hasan bin Ali dedi ki, Muaviye, etrafýmdaki yardýmcýlarýmdan, vallahi daha iyidir. Çünkü bunlar, bir yandan Þii olduklarýný söylüyorlar. Bir yandan da, beni öldürmek, mallarýmý almak istiyorlar.)
Gönderen: 03.06.2007 - 15:59
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kofi su an offline kofi  
291 Mesaj -
acikladiginiz icin Rabbim razi olsun hizmetiniz daim olsun insgülAllah Razı Olsungül
Gönderen: 16.06.2007 - 15:25
Bu Mesaji Bildir   kofi üyenin diger mesajlarini ara kofi üyenin Profiline bak kofi üyeye özel mesaj gönder kofi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
RE:
278 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý DERiNsular


Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri,

(Ehl-i beyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlarý sevmek lazýmdýr. Bunlarý sevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardým yapmakla olup, bunlara riayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.

**************************

Ehl-i beyt, Ehl-i sünnetin gözbebeðidir. Ehl-i beytin fazilet ve kemalatý pek çoktur. Saymakla bitmez. Onlarý anlatmaya, methetmeye, insan gücü yetiþmez.
Ýmam-ý Ali yi çok sevmek, Ehl-i sünnet alametidir. Onu sevmek için, bir veya birkaç sahabiyi sevmemek, doðru yoldan ayrýlmak olur.

Ehl-i beyti sevmek, her mümine farzdýr. Son nefeste iman ile gitmeye sebep olur. Aklý az olan, iyi düþünemeyen bazý kimseler, burada yanýlýyor. Sevmek için sevgilinin düþmanlarýný sevmemek lazýmdýr diyorlar. Ýctihadlarý icabý olarak Hz. Ali ile muharebe etmiþ olan

Hz. Âiþe yi ve

Hz. Muaviye yi ve

Hz. Talha yý ve

Hz. Zübeyr i,

Ehl-i beyte düþman sanarak, bu büyük insanlara düþmanlýk ediyorlar. Böylece doðru yoldan ayrýlýyorlar. Halbuki, âyet-i kerimelerden ve hadis-i þeriflerden anlaþýlýyor ki, o muharebeler, dünya hýrsýndan, mevki ve þöhret sevgisinden deðil idi. Ýctihad ayrýlýðýndan idi. Muharebe etmek için deðil, anlaþmak için karþý karþýya gelmiþlerdi. Abdullah bin Sebe yahudisinin ve arkadaþlarýnýn hilesi ile harbe yol açýlmýþtý. Eshab-ý kiramýn hepsi, Ehl-i beyti seviyordu. Buna inanmayanlar, yani Eshab-ý kiramý Ehl-i beyte düþman zan edenler, âyet-i kerimelere ve hadis-i þeriflere inanmamýþ olur. Âyet-i kerime ve hadis-i þerifler gösteriyor ki, Eshab-ý kiram, Ehl-i beytin sevgisini, imanlarýnýn sermayesi edinmiþlerdi. (Eshab-ý Kiram kitabýgöz kırpma


Ýmam-ý Rabbani hazretleri buyurdu ki:

(Babam zahir ve bâtýn ilimlerinde yani kalb ilimlerinde çok âlim idi. Her zaman ehl-i beyti sevmeyi tavsiye ve teþvik buyururdu. Bu sevgi insanýn son nefeste imanla gitmesine çok yardým eder, derdi. Vefat edeceklerinde baþ ucunda idim. Son anlarýnda þuuru azaldýðýnda kendisine bu nasihatini hatýrlattým ve o sevginin nasýl tesir ettiðini sordum. O haldeyken bile, (Ehl-i beytin sevgisinin deryasýnda yüzüyorum) buyurdu. Hemen Allahü teâlâya hamd ve sena ettim.


Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktýr. Eshab-ý kiramý sevmemek sapýk olmaktýr. Ehl-i beyti de, Eshab-ý kiramýn hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktýr.
Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir. Ahiret kazançlarýný, hep bu sermaye getirecektir. Ehl-i sünneti tanýmayanlar, bu büyüklerin orta, adil, halis sevgilerini bilmeyerek, ifratý seçerek, sevgide taþkýnlýk yaparak, orta ve adil sevgiyi sevmemek sanýyor. Ehl-i sünnete harici damgasýný basýyorlar. Bu zavallýlar bilemiyorlar ki, aþýrý ve taþkýnca sevmek ile hiç sevmemek arasýnda, bir de doðru, insaflý, orta derecede sevgi vardýr. Hakkýn yeri de, her þeyde ortada, merkezdedir. Bu hak ve adalet merkezi, Ehl-i sünnete nasip olmuþtur.


Sevmenin aþýrý ve tehlikeli olmasý þöyledir ki, Hz.Ali yi sevmiþ olmak için, diðer üç Halifeye düþman olmak lazýmdýr diyorlar. Ýnsaf etmeli, iyi düþünmeli, bu nasýl sevgidir ki, bu sevgiyi elde etmek için, Resulullahýn Halifelerine, yani vekillerine düþmanlýk þart oluyor? Bu nasýl sevgidir ki, insanlarýn en iyisinin, Allah ýn habibinin, Allah ýn resulünün eshabýna sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bu nasýl sevgidir ki, Allah resulünün mübarek hanýmýna, damadýna, kayýnbirader, kayýnvalide ve kayýnpederlerine sövmeyi, lanet etmeyi icap ettiriyor? Bunlar, nasýl fena bilinir, nasýl kötülenir, nasýl temiz bilinmez ki, Allahü teâlâ, hepsinden razý olduðunu, hepsine Cenneti vaad ettiðini Kur an-ý kerimde bildiriyor. Onun resulü Muhammed aleyhisselam da eshabý hakkýnda kötü konuþmayý yasak ediyor. Buna raðmen onlara kötü, pis, kâfir denilebilir mi? Bu nasýl iman, bu nasýl müslümanlýktýr?


selam ve dua ile.


Gönderen: 16.06.2007 - 17:11
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
278 Mesaj -
sevgili kardeslerime.

ehli beytle ilgili ve kerbela olayini,


hz peygamberin (s,a,v) iki gülünü (r,a),

nihat hatipoglu hocamizin dilinden dinlemeyi tavsiye ederim.


http://video.google.com/videoplay?docid=-3854884668971513993&q=nihat+hatipoglu&total=391&start=0&num=10&so=0&type=search&plindex=0

kardeslerim bu link te video nun sesi KISIK geliyorsa

http://www.nihathatipoglu.com dan izleye bilirsiniz.

saygi ve dua ile.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son gavs tarafından, 16.06.2007 - 21:24 tarihinde.
Gönderen: 16.06.2007 - 21:08
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
EHL-I BEYT IN AYRICALIGI VARMI ?
278 Mesaj -
bismillehirrahmenirrahim.




“Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister” (Ahzâb Sûresi, 33).


De ki : Ben sizden buna karsilik yakinlara sevgiden baska bir ücret istemem.( Sura Sûresi. 23).






1-Hz.Enes (r.a) anlatiyor: ” Bu ayeti celile indigi zaman;

Resululllahaleyhisselam sabah namazina giderken. alti aya yakin bir müddette,

Hz.Fatima (r.a)’nin kapisina ugrayip: “Namaza kalkin ey Ehl-i Beyt ”

Allah günahlarinizi giderip sizi tertemiz yapmak istiyor” buyurdu. Tirmizi, Tefsir, (3204).


(Islam’in esasi, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.) [Ibni Asakir]


(Allah, Fatima ve nesline Cehennemi haram kildi.) [Hakim, Taberani]

(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [I. Ahmed]



(benimevLADIMIN iyilerini Allah RIZASI icin kerim tutun,onlarahürmet edin,iyiolmayanlarina da benim icin hürmet edin)(r.nasihin.)








(Su üç hürmeti gözetenin, dini ve dünyasi muhafaza edilir, yoksa hiç bir seyi korunmaz.

1. Islama,

2. Peygambere (s.a.v)

3. ve Onun nesline hürmet.)

[Taberani]

[Islama hürmet, Dinin emirlerine riayet etmektir, Peygambere hürmet, sünnetine uymaktir, nesline hürmet seyyidlere, seriflere hürmettir.]




Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri Peygamber efendimizin neslinden gelen seyyid ve serîflere çok hürmet gösterirdi. Hattâ bir defâsinda buyurdu ki:

"Seyyidlerin bulundugu bir memlekette ben oturamam. Zîrâ, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bagli bir nesebten gelmenin serefini tasiyanlara, lâyik olduklari tâzimi gösterememekten korkuyorum."




Imam-i Rabbani hazretleri buyurdu ki:


(Babamzahir ve bâtin ilimlerinde yani kalb ilimlerinde çok âlimidi. Her zamanehl-i beyti sevmeyi tavsiye ve tesvik buyururdu. Busevgi insanin sonnefeste imanla gitmesine çok yardim eder, derdi.Vefat edeceklerinde basucunda idim. Son anlarinda suuru azaldigindakendisine bu nasihatinihatirlattim ve o sevginin nasil tesir ettiginisordum. O haldeyken bile,(Ehl-i beytin sevgisinin deryasindayüzüyorum) buyurdu. Hemen Allahüteâlâya hamd ve sena ettim.




Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktir. Eshab-i kirami sevmemek sapik olmaktir. Ehl-i beyti de, Eshab-i kiramin hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktir.
Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir. Ahiret kazançlarini, hep bu sermaye getirecektir. Ehl-i sünneti tanimayanlar, bu büyüklerin orta, adil, halis sevgilerini bilmeyerek, ifrati seçerek, sevgide taskinlik yaparak, orta ve adil sevgiyi sevmemek saniyor. Ehl-i sünnete harici damgasini basiyorlar. Bu zavallilar bilemiyorlar ki, asiri ve taskinca sevmek ile hiç sevmemek arasinda, bir de dogru, insafli, orta derecede sevgi vardir. Hakkin yeri de, her seyde ortada, merkezdedir. Bu hak ve adalet merkezi, Ehl-i sünnete nasip olmustur.








“Bunlara sadaka haram midir?” diye sorunca, Zeyd (r.a),

“Evet” dedi. (Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 36; Nesâî, Sünen-i Kübrâ, Menâkib, 9.)

Âlimlerinekseriyetine göre Ehl-i Beyt, Rasûlullah (s.a.v)Efendimizin serefliaileleri, kizi Hz. Fâtima, damadi Hz. Ali,torunlari Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin (r.anhüm) ve kiyamete kadar olarinsulbünden gelenzürriyetleridir. Yani Hz. Hüseyin’in torunlari olanseyitler ve Hz.Hasan’in torunlari olan serifler Ehl-i Beyt’ingünümüzdeki sereflimensuplaridir. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’inserefli nesli, kiyametekadar hiç kesilmeyecektir.





Hz. Hüseyin’in(r.a) oglu Ali Zeynelâbidîn (rah), babasi Hz.Hüseyin’in sehidedilmesinden sonra, Samlilar tarafindan esir edilerekDimesk’agetirildi. Onu böyle gören zalim bir Samli: “Sizin kökünüzükaziyan vefitnenin basini kesen Allah’a hamdolsun!” diye, güya onlarinfitne basioldugunu ima etmeye çalisti. Zeynelâbidîn (rah), adama,

“Sen Kur’an’i okudun mu?” diye sordu, adam,

“Evet, okudum” dedi. Zeynelâbidîn (rah),

“Sen,Allah Teâlâ’nin, “Resûlüm, onlara de ki: ‘Ben bu davetimekarsilikolarak sizden bir karsilik ve ücret beklemiyorum; sadeceyakinlarimasevgi göstermenizi istiyorum’ (Sûrâ/23)
âyetini okumadin mi?” diye sordu. Adam,

“Buayette sevilmesi emredilen yakinlar siz misiniz?” diye sorunca,Imam,“Evet, onlar biziz” dedi.( Taberî, Cüz:XXV, Shf:33 (Beyrut,1995);Suyûtî, ed-Dürrü’1-Monsûr, VII, 348)








Bir gün ImamAzâm (rah) hocasi Imam Cafer es-Sadik hazretlerindenilim ve hadisdinlemeye gelmisti. Hocasi elinde bir asa ile çikageldi.Imam Azam(rah), “Ey Rasûlullah’in evlâdi, siz henüz asaya ihtiyaçduyacak biryasta degilsiniz” dedi. Cafer es-Sâdik (rah),

“Evet dedigingibidir, fakat bu elimdeki asa Hz. Rasûlullah’inasasidir; onu bereketiçin yanimda tasiyorum” dedi. Imam Azam (rah),hemen ileri atilipbastona sarildi ve, “Ey Rasûlullah’in evlâdi,müsaade buyurun, onuöpeyim” dedi. Cafer es-Sâdik (rah) hemen kolunuaçti ve Imam Azam’agöstererek:

“Vallahi sen bilirsin ki bu ten Hz. Peygamber’inhücrelerinitasiyan bir tendir ve su gördügün killar da onunkilindandir. Onuöpmüyorsun da asayi öpmek istiyorsun!” dedi. Bununla,Hz. Hasan ve Hz.Hüseyin’in zürriyetinin Hz. Peygamber’in (s.a.v) birparçasiolduklarini hatirlatti (Bkz: Muhammed Besyûnî,es-SeyyidcFâtimatu’z-Zehrâ, 37. (Beyrut, 1990))





Imam Safiî (rah.) baska bir sözünde Ehl-i Beyt sevgisinin farz oldugunu söyle dile getirir:

“EyResûlulllah’in Ehl-i Beyti! Sizi sevmek bize farzdir. AllahindirdigiKur’an’da böyle emretmistir. Size salât okumadan namazkilanin namazininkabul olmamasi, sizin için en büyük bir övünçkaynagidir ve bu sizekâfidir.” (Muhammed Afif ez-Za’bî,Divânu’s-Sâfii, 72)









Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri,

(Ehl-ibeyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlari sevmek lazimdir.Bunlarisevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardim yapmakla olup,bunlarariayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur) buyurdu.








(Allah, Fatima ve nesline Cehennemi haram kildi.) [Hakim, Taberani] .

ehli beyt olmayan hiç bir insana bu garanti verilmemistir.
cennetle müçdelenenler hariç.


bazi insanlar bu seyyiddir hz peygamberimizin sülalesindendir,
dikkat et saygida sevgide kusur yapmaonlar bizden üstündür,
dendiginde.

olsundiyor üstünlük takva iledir diyor ve ona kalirsa bendepeygambertorunuyum diyor.hangi peygamberin torunusun dendiginde hzademintorunuyum diyor.
ve kendilerine iman etmiyen peygamberlerin (a.s) evlatlarini ve hanimlarini misal veriyor.
hzpeygamberimizin neçis olmayan mübarek kanini tasiyanseyyidlerle, digerpeygamberlerin evlatlarini hanimlarini ve kendinikiyasliyor.
bu bir büyük yanilgidir ve kiyastir.
bu islerin hakikatini bilen alimler peygamberimizin s.a.v bazi hadislerini çok güzel açiklamislar.



bu hadislerden bazilari söyle,

(ey kizim fatima babanin peygamber olduguna güvenme)

burda islam alimleri söyle yorumluyor ve açikliyor bu hadisi serifi.

hz peygamberimiz kizi hz fatimayi ibadetlere daha SIKI sarilmasi için tesvik ve tavsiye ediyor.
yoksa hz peygamberimizin mübarek neslinin bu dünyada ve ahirette faydasinin dokunmiyacagindan degil.

ALLAHcc, nasil hz peygamberimizi sevmis seçmis çikarmis vealemleri onunyüzüsuyu hürmetine yaratmis ise,o nun neslinide temizkilmis vecennetine koymak istemis cehennemi haram kilmis.
(habibim sen olmasaydin yerleri gökleri yaratmazdim).

bazilarida diyorki seyyidlerin günahkar olanlari cehennemin buz tabakasinda azap görecekler.
dikkat edilirse hadiste ates haram kilinmis buyrulmuyor cehennem haram hilindi buyruluyor.

ALLAH CC seyyidleri öyle dilemis öyle yaratmis.

külli iradeye bir itirazi olan varsa o kisiye sözümüz ALLAH selamet versin olur.

asi olan seyyidler bir yilan misalidir,
nasil yilan yolda giderken egri bügrü gider ama yuvasina veya her hangi bir delige girerken dos dogru giriyorsa.
asi olan seyyidlerde son nefesinde ALLAHU TEALA bir sebeb halk ediyor tövbe ediyorlar ve ahirete iman ile dos dogru gidiyorlar.(trg)






Ehli beyt günahsiz midir ?.



Ehli sünnet inancina göre günahsiz olanlar sadece peygamberlerdir.Ehli beyt masum degildir.

SiilerEhl-i Beyt mensuplarinin günahtan korunmus olduklarinainanirlar. OysaEhl-i Beyt günahlardan korunmus degildir. Kur'an-iKerim'de ehl-i beytkavrami söyle geçmektedir. “Ey ehl-i beyt, Allahsizden kiri gidermek vesizi tertemiz yapmak istiyor”(Ahzab 33/33) .Buradan anlasiliyorkiAllahu Teala onlarin imanli ölmeleri için budünyada onlarin tövbeetmeleri için bütün ortamlari hazirlamistir bulütuf yolu ile deolabilir , bela ilede olabilir. Çünkü sonsuzluk alemiöbür dünyadir. Hersey orasi içindir .bütün dünyada kiymetli ne varsaorasi içindir.Dolayisiyla ehli beyt te bu dünyada imtihandadir fakatonlari imtihanibiraz daha farklidir. Allahu Teala onlara bazi lutuflarvermis digerinanan insanlar içinde da onlar bir lütuf vesilesiolmuslar ve de olmayadevam etmektedirler. Ehli beyte cehennem atesininaram oldugunuPeygamberimizin su mübarek sözlerin den. ” Allah, Fatimave neslineCehennemi haram kildi. “Hadis (Taberânîgöz kırpma anliyoruz.






sair Ferezdak da onlar hakkinda söyle demistir:




Ehl-i Beyt öyle kimselerdir ki

Sevgileri din, düsmanliklari küfürdür.

Yakinliklari kurtarici ve koruyucu.

Takva sahipleri sayilinca Ehl-i Beyt

onlarin imamlaridir.

Yeryüzünün en hayirlisi kimdir diye sorulsa

Ehl-i Beyt tir diye cevap verilir.







seyyidlere dil uzatana hiçmi resulullah demicek bize o kadar rahmetim genis degilmiydi hiçmibenim rahmetimin genis olduguna inan madinizmi? ,kendi evladimi afettirmeye hiçmi gücümüz yok idi acaba der



saygi ve dua ile.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son gavs tarafından, 10.07.2007 - 01:42 tarihinde.
Gönderen: 09.07.2007 - 04:47
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
HZ. HÜSEYÝN (r.anh)

Ümm-i Hâris hazretleri anlatýr:

Birgün Resulullahýn huzuruna varýp, bir rüya gördüðümü ve çok korktuðumu arzettiðim zaman, buyurdular ki:

- Ne gördün?

- Sizin vücudunuzdan bir parça kestiler, benim yanýma eklediler.

- Ýyi görmüþsün, Fatýma'nýn bir oðlu olacak ve senin yanýnda kalacaktýr.

Bir müddet sonra, Hz. Hüseyin dünyaya geldi. Resulullah her sabah namazýný kýldýktan sonra, mübarek yüzünü eshab-ý kirama çevirirlerdi. Üzüntülü kimseler yüzünü görseler, mesrur olurlardý. O gün sabah namazýndan sonra, yüzlerini döndürmeden, Hz. Ali'yi çaðýrdýlar. Beraber mescidden çýktýlar. Eshab-ý kiram nereye, niçin gittiklerini anlayamadýlar. Tekrar dönerler diye oturdular. Ýkisi Hz. Fatýma'nýn evine gittiler.

Peygamberimiz Hz. Ali'ye, kapýda durup, kimseyi içeri sokmamasýný emretmiþlerdi. Hz. Hüseyin doðmuþ, melekler tebrik etmek için gelmiþlerdi. Hz. Ebu Bekir duramayýp, Hz. Ali'nin evine gitti. Sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman ve bütün eshab-ý kiram Hz. Ali'nin evine gittiler.

Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali'den, Resulullahýn nerede olduðunu sordu. Hz. Ali, içerde olduklarýný bildirince, Hz. Ebu Bekir buyurdu ki:

- Ýzin verirsen, ben de gireyim.

- Allahýn Resulü meþguldür.

- Benim içeri girmememi sana emretti mi?

- Hayýr, yalnýz dörtyüzyirmidörtbin melek geldi.

Hz. Ebu Bekir hayret edip, durdu.

Bir müddet sonra, Resulullah dýþarý çýkýp, herkesin içeri girmesini emrettiler. Eshab-ý kiram içeri girdiler. Hz. Ali'nin meleklerin sayýsýndaki sözü söylendi. Resulullah efendimiz Hz. Ali'ye sordular:

- Meleklerin sayýsýný nasýl bildin?

- Melekler grup grup geliyorlardý. Herbiri bir dil ile konuþurlardý ve sayýlarýný bildirirlerdi.

Bunun üzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- Allah aklýný ziyade etsin ya Ali!

Resulullah efendimiz Hz. Hüseyin doðduðu zaman, kulaðýna, (O, cennet gençlerinin efendisi, seyyididir) diye seslenmiþlerdi.

Hz. Üsame bin Zeyd, bir gece Peygamber aleyhisselamý gördüðünü ve Onun, (Bunlar benim oðullarýmdýr, kýzýmýn oðullarýdýr. Allah'ým ben onlarý seviyorum, sen de onlarý sev ve onlarý sevenleri de sev) buyurduðunu rivayet etmektedir.

Bir defasýnda da, (Hüseyin benden, ben Hüseyin'denim, Allahü teâlâ Hüseyin'i seveni sever) buyurmuþtu.

Allahü teâlâ Kur'an-ý kerimde, ehl-i beyte, mealen buyuruyor ki:

(Allah-ü teâlâ, sizlerden ricsi, yani her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor.)

Bu ayet-i kerime gelince, eshab-ý kiram sordular.

- Ya Resulallah! Ehl-i beyt kimlerdir?

O esnada, Hz. Ali geldi. Mübarek hýrkasýnýn altýna aldýlar. Fatýma-tüz-Zehra da geldi. Onu da yanýna aldýlar. Ýmam-ý Hasan geldi. Onu da bir yanýna, sonra gelen Ýmam-ý Hüseyin'i de öbür tarafýna alarak buyurdular ki:

- Ýþte bunlar, benim ehl-i beytimdir.

Bu ayet-i kerime ve ilgili hadis-i þerifler, Resulullahýn iki mübarek torununu sevmenin þart olduðunu belirtmektedir.

Hz. Hüseyin buyurdu ki:

Birgün yüksek dedemin huzuruna varmýþtým. Übey bin Kâb da orada idi. Bana, "Merhaba, ey Ebu Abdullah, ey göklerin ve yerin süsü" diye hitap ettiler. Übey bin Kâb hazretleri dedi ki:

- Ya Resulallah! Gökler ve yer için, senden baþka süs var mýdýr?

Resulullah bunun üzerine buyurdular ki:

- Beni insanlara Peygamber olarak gönderen Allahü teâlânýn hakký için, Hüseyin bin Ali, yeryüzünün merkezinin süsüdür. Ondan ziyade süs, göklerin tabakalarýdýr.

Birgün Hz. Hüseyin, Resulullah efendimizin yanýnda idi. Annesine gitmek istiyordu. Hava yaðmurlu idi. Resulullah efendimiz duâ buyurdu. Hz. Hüseyin eve gidinceye kadar, yaðmur ara verdi.

Birgün Resulullah efendimiz, Hz. Hüseyin'i sað dizine, oðlu Ýbrahim'i sol dizine aldý. Cebrail aleyhisselam gelip dedi ki:

- Hak teâlâ, bu ikisinden birini alacaktýr. Sen birini seç!

Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- Eðer Hüseyin vefat ederse, benim caným yandýðý gibi, Ali'nin ve Fatýma'nýn da canlarý yanar. Eðer Ýbrahim giderse, en çok ben üzülürüm. Benim üzüntümü, onlarýn üzüntüsüne tercih ediyorum.

Üç gün sonra oðullarý Ýbrahim vefat etti.

Resulullah efendimiz, Hz. Hüseyin yanýna her geliþinde, onu öper ve buyururdu ki:

- Selamet ve saadet o kimseye ki, oðlum Ýbrahim'i ona feda ettim.

Hz. Hüseyin'in ilk çocukluðu Resulullah efendimizin derin sevgi ve þefkati içinde geçti. Ancak bu hâl, çok sürmedi. Zira Peygamber efendimiz vefat ettiler. Hz. Hüseyin, bundan sonra ilmini ve edebini babasýnýn yanýnda tamamladý.

Hz. Hüseyin'in yüzü, karanlýk gecede etrafýný aydýnlatýrdý. Yaya olarak yirmibeþ defa hacca gitti. Beraberindekiler bineklere binse de, kendisi binmezdi. Çok cömert idi. Buyurdular ki:

- Cömert, efendi olur; cimri, hor olur. Bu âlemde bir mümin kardeþinin iyiliðini, kendinden önce düþünen, öbür âlemde daha iyisini bulur.

Eshab-ý kiramdan Hz. Dýhye, devamlý ticaret için sefere gider gelirdi. Çok güzel yüzlü idi. Cebrail aleyhisselam çok defa Resulullahýn huzuruna Dýhye þeklinde gelirdi. Birgün Cebrail aleyhisselam Fahr-i âlem hazretlerinin huzurunda bulunuyordu.

O zaman henüz küçük olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'den biri, Cebrail aleyhisselamý gördü. Hemen kardeþinin yanýna koþarak dedi ki:

- Dýhye, dedemizin yanýnda oturuyor, haydi gidelim.

Koþup mescide girdiler.

Cebrail aleyhisselamýn dizlerine oturdular. Ellerini Cebrail aleyhisselamýn koynuna soktular. Resulullah efendimiz, torunlarýnýn bu hareketini görünce hicâb edip, mâni olmak istedi. Cebrail aleyhisselam, Resulullahýn mahcup olduðunu görünce, dedi ki:

- Ya Resulallah! Niçin sýkýlýyorsunuz? Fatýma teheccüd namazýný kýlarken, Hak teâlâ beni gönderir, bunlarýn beþiklerini sallardým. Böylece Hz. Fatýma rahatça namazýný kýlardý. Bazan da bunlarýn anneleri namazdan sonra uyurken, bunlar aðlardý. Hak teâlâ yine beni gönderir, anneleri uyanmasýn diye, beþiklerini sallardým, aðlamazlardý. Çocuklarýn bu hareketini bana karþý edepsizlik saymayýn. Bunlarýn yanýma gelip, ellerini koynuma sokmalarýnda bir mahzur yoktur.

Resulullah efendimiz buyurdu ki:

- Ey kardeþim Cebrail! Þimdi bir þey yapmadýlar. Daha ileri giderler endiþesiyle mâni oldum. Çünkü, eshabýmdan Dýhye isminde birisi vardýr. Çok kere sefere çýkar. Her dönüþünde bunlara hediye getirir. Sizi Dýhye zannedip, ellerini koynunuza soktular.

Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, “Ya Rabbi! Beni Habibinin yanýnda utandýrma” diye duâ etti.

Oturduðu yerden ellerini cennete uzattý. Bir yeþil salkým üzüm, bir kýrmýzý nar eline geldi. Hz. Hasan üzümü, Hz. Hüseyin de narý aldý. Bunlarý yerlerken, bir dilenci gelip dedi ki:

- Ey ehl-i beyt! O üzüm ve nardan bana da verir misiniz?

Resulullahýn yüksek yaratýlýþlý torunlarý, dilenciye vermek istediklerinde, Cebrail aleyhisselam mâni olarak dedi ki:

- Ya Resulallah! O dilenci þeytandýr. Cennet meyveleri ona haram iken, hile ile ondan yemek istedi.

Hz. Hüseyin hep babasýnýn yanýnda idi. Babasý þehit olunca, Medine'ye geldi. Yezîd'e biat etmedi. Kufeliler kendisini çaðýrýp halife yapmak istedi. Kardeþi Muhammed bin Hanefiyye, Ýbni Ömer, Ýbni Abbas ve daha nice eshab-ý kiram mâni oldular ise de, kabul etmeyip yetmiþiki kiþi ile Mekke'den Irak'a yola çýktý.

Irak valisi Ubeydullah bin Ziyad, Ömer bin Sâd kumandasýnda bir ordu gönderdi. Ömer, geri dönmesini bildirdi ise de, Ýmam kabul etmeyip harp etti. 681 yýlýnda Muharremin onuncu günü Kerbela'da þehit oldu. Yezîd bunu duyunca, çok üzüldü. “Allah Ýbni Mercane'ye (ibni Ziyad'a) lanet eylesin! Hüseyin'in isteklerini kabul etmeyip de onu þehit ettirdi. Böylece beni kötü tanýttý” dedi. Hz. Hüseyin'in mübarek oðlu Zeynelabidin küçük olduðu için öldürülmedi. Kadýnlar ve Ýmamýn mübarek baþý ile Þam'a gönderildi. Mübarek baþý, Mýsýr'da Karafe kabristanýnda medfundur.

Kaynak:Hayatüssahabe
Gönderen: 25.08.2007 - 15:25
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
HZ. HASAN (r.anh)

Peygamber efendimizin, "Cennet gençlerinin seyyidi, efendisidir" buyurduðu, torunu Hz. Hasan, 625 senesinin Ramazan ayýnýn ortasýnda doðdu. Peygamber efendimiz, kulaðýna ezan ve ikamet okuyup, ismini Hasan koydu. Doðumunun yedinci günü akika olarak iki tane koç kesti. Saçýný da kestirip, aðýrlýðýnca gümüþ sadaka verdi.

Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimizin terbiyesiyle yetiþip, büyüyen Hz. Hasan, mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Peygamberimiz, Hz.Hasan'ý çok sever, ona þefkatle muamele ederdi.

Bir defasýnda Hz. Hasan, kardeþi Hz. Hüseyin ile Resulullahýn huzurunda güreþiyorlardý. Resulullah efendimiz, Hz. Hasan'ý teþvik buyurdular. Anneleri Fatýma-tüz-Zehra, babasýna dedi ki:

- Ya Resulallah! Hasan büyüktür, hep onun tarafýný tutuyorsunuz. Hâlbuki küçüðe yardýmcý olmak daha uygun deðil midir?

Bunun üzerine buyurdular ki:

- Ya Fatýma! Cebrail aleyhisselam, Hüseyin'e yardým ediyor.

Ebu Eyyûb-el-Ensarî, Hasan ile Hüseyin'in, Resulullahýn huzurunda oynadýklarý sýrada huzurlarýna girince dedi ki:

- Ya Resulallah! Sen bunlarý çok mu seviyorsun?

Peygamber efendimiz de buyurdu ki:

- Nasýl sevmem. Bunlar benim dünyada öpüp, kokladýðým iki reyhanýmdýr.

Ebu Hureyre'nin naklettiðine göre, birgün Resulullah efendimiz Hz. Hasan'ý kucaðýna oturtmuþtu. O da mübarek sakallarýyla oynuyordu. Resulullah efendimiz üç defa buyurdu ki:

- Ben bunu çok seviyorum. Sen de sev! Onu sevenleri de sev!

Hz. Hasan henüz akýl ve balið olmadan Resulullaha biat eden çocuklardandý. Sekiz yaþýna geldiði zaman, 632'de, önce dedesi, sonra da annesi Fatýma-tüz-Zehra vefat edince, yetim kaldý. Bundan sonra da babasý Hz. Ali'nin terbiyesinde büyüdü.

Abdullah bin Sebe taraftarlarý fitne çýkarýp, Hz. Osman'ýn evini sardýklarý zaman, onun imdadýna gitti. Babasýnýn þehit olmasýndan sonra, altý ay halifelik yaptý.

Hz. Hasan daha küçük yaþtayken, Resulullah efendimizin; “Bu oðlum seyyiddir. Ümit ederim ki, Allahü teâlâ onun vasýtasýyla iki tarafýn arasýný bulur” hadis-i þerifine mazhar oldu.

Hz. Hasan, zevcesi Cade binti Eþas tarafýndan, 669 senesinde zehirlenerek þehit edildi. Cenaze namazýný Said bin As kýldýrdý. Kardeþi Hz. Hüseyin tarafýndan Medine-i münevveredeki Bakî kabristanlýðýna defnedildi.

Hz. Hasan hakkýnda sevgili Peygamberimiz; “Hasan ile Hüseyin, cennet gençlerinin büyüðüdür. Babalarý onlardan efdaldir” buyurdu.

Hz. Hasan oniki imamýn ikincisidir. Birincisi Hz. Ali'dir. Vilâyet yolunda bütün velîlere feyz ve ihsanlar, bu oniki imam vasýtasýyla gelir.

Onbeþ erkek ve sekiz kýz evladý olan Hz. Hasan'ýn soyundan gelenlere Þerif denir. Resulullah efendimizin soyu, Hz. Hasan ve kardeþi Hz. Hüseyin'in çocuklarý ile devam etmiþtir.

Peygamber efendimiz birgün Hasan, Hüseyin, Fatýma ve Ali’yi, abasý altýna alýp, Ahzâb suresinin 33. ayetini okuyup; "Ey ehl-i beytim! Allahü teâlâ sizlerden , her kusur ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir taharet ile temizlemek irade ediyor" buyurduktan sonra, þunlarý ilave ettiler: “Allahým! Benim ehl-i beytim bunlardýr!”

Her müslümanýn sevmesi lazým gelen ehl-i beytten olan Hz. Hasan, beyaz ve güzel yüzlü olup, yüzü Resulullaha çok benzeyen yedi kiþiden birisidir. Resulullah efendimize ondan daha çok benzeyen kimse yoktu.

Bir gün Hz. Ebu Bekir, ikindi namazýný kýldýktan sonra, yolda oynayan Hz. Hasan’ýn yanýna gitti. Onu omuzlarýna aldý. Hz. Ali’ye buyurdu ki:

- Ya Ali! Sana deðil de, tamamen Resulullah efendimize benziyor.

Bunun üzerine, Hz. Ali tebessüm etti.

Hilm, yani yumuþaklýk, rýza, sabýr ve kerem, yani cömertlik sahibiydi. Ýki defa her þeyini Allah rýzasý için daðýttý.

Bir kiþinin, münacatýnda; “Ya Rabbî! Bana on bin altýn ihsan eyle!” dediðini iþitince, aceleyle evine gitti ve adamýn münacatýnda istediðini gönderdi.

Bol sadaka verirdi. Alýþ-veriþlerinde pazarlýk eder, ucuz almaya çalýþýrdý. Kendisine dediler ki:

- Bir günde binlerce dirhem sadaka veriyorsun da bir þey satýn alýrken niçin uzun uzun pazarlýk edip yoruluyorsun?

- Verdiklerimi Allah rýzasý için veriyorum. Ne kadar versem yine azdýr. Fakat alýþ-veriþte aldanmak, aklýn ve malýn noksan olmasýdýr.

Aldýðý bir hediyeye deðerinden fazla karþýlýk verirdi. Yirmibeþ kere yaya olarak hacca gitti. Birgün Abdullah bin Zübeyr ile yola çýkmýþtý. Bir hurmalýkta dinlendiler. Abdullah bin Zübeyr dedi ki:

- Aðaçta hurma olsaydý, iyi olurdu.

Hz. Hasan, sessizce duâ etti. Bir aðaç hemen yeþerip hurma ile doldu. Orada bulunanlar; “Bu sihirdir” dediler. Hz. Hasan buyurdu ki:

- Hayýr, sihir deðil, Resulullahýn torununun kabul olan duâsý ile cenab-ý Hak yaratmýþtýr.

Hz. Hasan, kýzýna ve yeðenlerine nasihat eder; “Ýlme çalýþýnýz! Ezber zorunuza gidiyorsa, yazýnýz ve evlerinize götürünüz” buyururdu.

Hz. Hasan ve Hüseyin birgün çölde gidiyorlardý. Bir ihtiyarýn abdest aldýðýný gördüler. Abdesti doðru almýyor, þartlarýna uymuyordu. Yaþlý olduðu için, “Böyle abdest sahih olmaz” demeye sýkýldýlar. Yanýna giderek dediler ki:

- Mübarek efendim! Birbirimizden daha iyi abdest aldýðýmýzý söylüyoruz. Birer abdest alalým. Hangimizin haklý olduðunu bize bildirir misiniz?

Önce Hz. Hasan, sonra Hz. Hüseyin güzel bir abdest aldýlar. Aldýklarý abdest tamamen birbirinin aynýydý. Ýhtiyar, dikkatle baktý ve sonra dedi ki:

- Evlatlarým! Aldýðýnýz abdestin birbirinden hiçbir farký yok. Aslýnda ben abdest almasýný bilmiyormuþum. Abdest almasýný þimdi sizden öðrendim.

Kaynak:Hayatüssahabe
Gönderen: 25.08.2007 - 15:40
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
seyyid leri sevelim ve sevmek zorundayiz.
73 Mesaj -
seyyid leri sevelim ve sevmek zorundayiz.




Ehl-i Beyt denince ne anlamamiz gerektigini su hadis-i serifte açikca görmemiz mümkün: Ashab’tan (ra) birisi Resulullah (s.a.v.) Efendimize sorar; “ Ya Resullulah! Ehl-i Beyt kimlerdir? Sevgili Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) hemen o sirada yanina gelen kizi Hz Fatima’yi (ra), damadi Hz Ali’yi (ra), torunlari Hz Hasan (ra) ve Hz Hüseyn’i (ra) mübarek paltolarinin altina alarak,”Iste bunlar benim Ehl-i Beytimdir. “buyururlar. Bu ve buna benzer bir çok hadis-i seriften hareketle, Hz. Fatima, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin (ra) ile Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in (ra) çocuklarinin ve kiyamete kadar gelecek olan torunlarinin Ehl-i Beytten oldugunu ögreniyoruz. Dolayisiyla buradan da sunu anliyoruz ki, Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) soyu kizi Fatima’dan (ra) türemislerdir. Yine sunu da, buarada hatirlatalim; Hz. Hasan’in (ra) çocuklarina ve torunlarina “Serif”, Hz. Hüseyin’in (ra) çocuklarina ve torunlarina “Seyyid” denir.

Günümüzde gerek Türkiyemizde olsun, gerek diger Islam memleketlerinde olsun; Peygamber Efendimizin (s.a.v.) temiz ve mübarek kanini tasiyan Seyyid ve Serifler Elhamdülillah birhayli çoktur. Allah (c.c) kiymetlerini bilmeyi nasip etsin Insaallah... Gerek haklarinda ayet olmasi, gerek bir hayli hadis-i serif bulunmasi, gerekse bunlarin Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) kanini tasiyan, canli-kanli torunlari olmasi hasebiyle, dogru yolda olan Islam alimleri Ehl-i Beyte çok önem vermisler, hatta son nefeste imanli gidebilmek için Ehl-i Beyt sevgisini sart görmüslerdir. Nitekim Imam-i Safi (ra) bu mesele ile ilgili olarak; “Ey Ehl-i Beyti Resul! Sizi sevmeyi Allah-u Teala Kur’an-i Kerim’de emrediyor. Namazlarinda size dua etmeyenin namazinin kabul olmamasi kiymetinizi ve yüksek derecenizi gösteriyor. Serefiniz ne kadar büyüktür ki, Allah-u Teala Kur’an-i Kerim’de sizleri selamliyor.” diyerek onlarin büyüklügünü ifade etmektedir.

Ehl-i Beytin önemiyle ilgili olarak Efendimiz de (s.a.v.) Hadisi Seriflerinde söyle buyurmuslardir: “Ehl-i Beytim,Nuh’un (as) gemisi gibidir.Buna binen kurtulur,binmeyen helak olur.”

Yine; “Benden sonra size iki sey birakiyorum, bunlara sarilirsaniz yoldan çikmazsiniz. Birincisi ikincisinden daha büyüktür. Birincisi Allah-u Teala’nin kitabi olan Kur’an-i Kerim’dir ki, gökten yere uzanmis saglam iptir. Ikincisi Ehl-i Beytimdir. Bunlarin ikisi birbirlerinden ayrilmaz. Bunlara uymayan benim yolumdan ayrilir” buyuruyor...

Buradaki hadis-i seriflerden açikca anlasilan, her halükarda Ehl-i Beytin ve Ehl-i Beyt sevgisinin kurtarici oldugudur. Nitekim tarih boyunca evliyanin, alimlerin en büyükleri bu kutlu ve mübarek soydan çikmistir ve her zaman da insalara gerçek manada rehberlik yapmislardir. Bugün de yine öyledir. Iste Seyyidim; her seyi ile Allah Rasülü’nün (s.a.v.) canli-kanli bir numunesi olup, bizlerin ve sevenlerinin gerçek manada iftihar vesilesidir. Hem zahiri hem manevi güzelligi ile, ahlaki ile, akli ile, ilmiyle, mücadeleleriyle velhasil, oturmasiyla, kalkmasiyla, Allah Resulu’nün (s.a.v.) daha çok sevilmesi anlaminda, onun kar hanesine en güzel puanlari kazandirmaktadir. Allah Resulü’nu (s.a.v.) seven onu da sever, O’nu gören, taniyan da O’nun sahsinda Allah Resulu’nü (s.a.v.) daha da çok tanir ve daha da çok sever. Çünkü her türlü güzellik ve özellikleriyle Ehl-i Beytin en güzel numunesidir Seyyidim...

Bakiniz Ehl-i Beyti hakkinda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bizlerden ne istiyor, yine bir hadis-i serifinde; “Sizlere Din-i Islami getirdigim için bir karsilik istemiyorum. Yalniz, bana yakin olan Ehl-i Beytimi sevmenizi istiyorum.”

Yine baska bir hadis-i serifte; “Ümmetimden Ehl-i Beytimi sevenlere sefaat edecegim. “buyurmustur.

Evet, Ehl-i Beytin önemini ve Islam toplumu için degerini ifade eden çok fazla hadis-i serif var. Yeri geldikçe bazilarindan bahsedecegiz. Bu arada birseyin altini çizmek istiyorum. Aslinda Ehl-i Beytin sevilmesi için hiç bir müslümana bu makaleye ihtiyaç hissetmemesi en tabii olanidir.Zira Ehl-i Beytin sevilmesi için hiçbir müslümanin ne suurlandirilmaya, ne bilgilendirilmeye, ne bilinçlendirmeye ihtiyaci olamaz. Bu tür bilgilendirme ancak ehl-i Beyt sevgisini daha da fazla artirmaya yaramalidir. Mesela, irkçiligin tabiatinda olan bir sey vardir ki, bir Ermeni’nin çocugu veya torunu, Türklerin bulundugu bir ortamda, babasinin veya dedesinin Ermeni oldugunu elinde olmadan saklamak ister. Bilinirse sevilmeyecegini, gözden düsecegini ayrica ona anlatmaya gerek olmadan çok iyibilir. Zira bu duygu yillarin hatiralariyla onun ta içine islemistir.Yine irklari veya her hangi bir insani küçük gördügüm için söylemiyorum;ama babasi dedesi, çingene olan birisi de kendince saygin bir ortamda, dedesinin babasinin çingene oldugunun bilinmesini istemez. Ve bunu siddetle saklar gizler. Bu, insan tabiatinda olan bir seydir. Buradan açikca anlasilan sudur ki, en zayif müslümanda bile Allah Resulü’nün ve torunlarinin sevgisi fitri olarak mutlaka olmalidir ve vardir da...

Bu noktada sevgisi olmayan ve bu sevgiyi hissetmesi için bilinçlendirmeye, suurlandirmaya ihtiyaci olan bir kisinin, ya fitratinin asiri derecede bozulmus oldugunu veya müslüman gibi görünen ama aslinda müslüman degil, münafik oldugunu tartismaya bilmem gerek var mi?... Fitrati bozulmamis , hüsn-ü zanni galip olan, yani Allah ‘in (c.c) dininin ve Resulü’nün sevilmesini isteyen bir müslüman, Ehl-i Beyti sever ve bu anlamda Islama olan sevgi ve saygisindan ötürü son derece iyi bir insana veya dört dörtlük bir müslümana iste bu Ehl-i Beyttir denirse, hemencecik inanir...

Ve bu tür inanmak veya bu inanmanin isine gelmesi, güzel bir seydir; fitratinin bozulmamis olmasinin da isbatidir bu hali... Çünkü böyle güzel bir insanin Ehl-i Beyt olmasi Islami temsil anlaminda çok güzel bir seydir.Yine çok basarili bir siyasetçinin, çok basarili bir is adaminin,Ehl-i Beyt olduklarinin söylenmesi halinde hemençecik inaniverdigimiz ve bundan memnunluk duydugumuz gibi... Fitrati bozulmus veya münafik cibilliyetli insanlara hem zahiri hem manevi anlamda çirkin birisi için, “Iste bu ehl-i Beyttir” dense, inanmak isine geldigi için oda buna hemen inanir...Ama ayni zevata boylu poslu, yakisikli, maddi ve manevi anlamda güzel, temiz, nezih, ilim ve ahlak sahibi birisi gösterilelerek, “Iste bu Ehl-i Beyttir” denilse, onu kabullenmemek için bin dereden su getirir, aman belgeler ister, sunu ister bunu ister...Iste herseyi ile Ehl-i Beyt olmaya yakisan birisinin Ehl-i Beyt olduguna bir türlü inanmak istemeyen, buna inanmak isine gelmeyen bir adamin bu zorlanmalari, onun nasipsizliginden, münafikligindan, kafirliginden baska neyinin delili olabilir Allah askina!..

Ne yazik ki günümüzde Ehl-i Beytin gerek toplumumuzda layik oldugu çok müstesna mevkiyi,ve gerek gönüllerimizde sevgi ve saygi baglamindaki olmasi gereken yerini tam olarak aldigi söylenemez. Biz bunu açik açik görüyoruz. Iste ülkemizde son yüzyilda yetismis büyük mütefekkir Seyyid Ahmet Arvasi (Allah ruhunu sad etsin)...Bu kiymetli mütefekkiri dogru düzgün kaç kisi taniyor ve birbirinden kiymetli eserlerini kaç kisi okumustur acaba... Birak bunlari hatta bir zaman tüm Arvasi sülalesinin tabiri caizse günes gibi açik olan Ehl-i Beyt oluslarinin bile, bazi kendini bilmezlerce tartisildigini da biliyoruz. Allah’tan (c.c) korkmadan... Yine son yüz yila damgasini vurmus Seyyid Muhammed Rasid Hz. hakkinda bile -hasa- “Yok Seyyid degildir, , sadece kürttür” gibi saçma bir sekilde konusulduguna da rastlamadik mi? Hakkinda sevilmesi için ayet ve çok fazla hadis olan Ehl-i Beytin, “müslümanim” diyen insanlarca aslinda gayri ihtiyari sevilmesi icab eder. Çünkü bu duygu insanin tabiatinda vardir. Mesela bunu tersinden hareketle isbatlayalim. Burasi bir müslüman ülkedir...

Burada bir insana; “Nemrud’un, Firavun’un torununu sevmeyin!” demeye gerek var midir? Bir insanin Nemrud’un torunu oldugunu duyan en zayif bir müslümanin bile o kisiden buz gibi sogumasi gerekir. Sogumazsa o kisi zaten imanini sorgulamalidir. Yine en zayif müslüman bile ayni sekilde Allah Resulü’nün (s.a.v.) torunu oldugunu duydugu kisiyi sevmesi icap eder, aksi halde o kisinin de müslümanligini sorgulamasi gerekir. Allah Resulü’nü (s.a.v.) sevenlerin elbette ki evlatlarini da sevin demeye gerek duymadan sevmeleri, en tabii olmasi gerek bir seydir. Bütün bunlara ragmen Ehl-i Beyti sevmekte zorlanan veya sevmeyen bir kisinin, müslüman olmayacagini isbat mi edelim? Bu arada sunu da ifade edelim, Ehl-i Beyt oldugunu bilmedigimiz ve evvelce aramizda husumet olan bir kisinin, Ehl-i Beyt oldugunu ögrendikten sonra husumetimizi devam ettirmek gibi bir lüksümüz de olamaz. Süphesiz O’nun Ehl-i Beyt oldugunu duymamiz bütün düsmanca duygulari buz gibi eritmelidir. Aksi halde böyle yanlis tavirlar Allah Resulü’nün (s.a.v.) sevgisiyle kesinlikle bagdasmaz. Nitekim Bir hadis-i serifinde Efendimiz (s.a.v.), “Benin evlatlarimin iyilerini Allah (c.c) için kerim tutunuz, onlara hürmet ediniz. Iyi olmayanlarina benim için hürmet ediniz.” buyuruyorlar.Yine, “Her kim Ehl-i Beytime kötü manada el atarsa, kiyamette ona yeterim.” buyuruyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)... Bu hadis-i seriflerden anlasiliyor ki, Ehl-i Beyt içinde bir takim günah ve hatalara düsenleri olabilecektir. Zira onlar da nefis sahibi, onlar da su dünyada imtihandadirlar. Ama bir sey de var ki, akibet olarak onlarin temizlenecegi de su ayet-i kerimede müjdelenmistir: “Allah sizlerden kusur ve kirleri gidermek istiyor. Ve sizin tam bir taharetle temizlenmenizi irade ediyor.” (Ahzab-33 )

Buradan sunu söyleyebiliriz ki, Kur’an ve Sünnetin isiginda, ne olursa olsun; Ehl-i Beyti sevmemiz gerektigi kesindir. Onlardan bazilarinin hatalara, günahlara düsebilecegini bilmek veya düstüklerini görmek bu sevgimize mani olamaz. Böyle durumlarda yapilabilecek en güzel davranis sekli, Kur’an ve Sünnet çizgisi disinda bizden bir seyler isteyen kim olursa olsun ona uymamak, eger bu kisiler Ehl-i Beytten olursa, onlari sevdigimiz ve saydigimiz için yumusak bir sekilde uyarmak olmalidir. Zira fitratlari temiz bu insanlarin, dogruyu kabul eder bir tevazu ahlakina sahip oldugu unutmayalim.

Onlar erkektir erkek gibi uyaranlari severler. Buradan sunu anlamaliyiz ki; hakkinda açikca ayet ve hadis olan Ehl-i Beyti sevmemekten tirtir titremeli, hatta Allah (c.c) korkusundan ve Resulu’nun (s.a.v.) sevgisinden dolayi adi Ehl-i Beyte çikmis bir insana bile, bugz etmekten ve düsmanliktan kesinlikle kaçinmaliyiz. Zira akli, biraz imani olan bir kisinin baska türlü davranmaya gücü yetmez. Seyyidimin bu konuyla ilgili bir sohbetinden alinti yaparak bu meseleyi de bitirmek istiyorum; “Ehl-i Beyti sevelim.

sevmekten öte sevelim. Hatta onlar için ölelim. Ama onlari sevmenin, hatta hiç bir seyi sevmenin ifratina gitmeyelim. Her seyi kendi kadar sevip, kendi kadar deger verelim. Ama Allah’a (c.c), O’nun Kitabina ve ehli sünnet alimlerine siki siki baglanip, sevgi, nefret, cihat vs. gibi her türlü ölçümüzü, Kur’an’dan ve Sünnetten alalim. Iste o zaman Ehl-i Beyti, nefislerimizin degil Allah’in (c.c) ve Resulü’nün (s.a.v.) istedigi gibi sevmis oluruz. Allah (c.c) bizlere velilerini,alimlerini, Seyyidleri ve tüm müslümanlari hakkiyla sevmeyi nasip ve müyesser kilsin.” (amin)








1-" En iyiniz, Ehl-i Beytime iyilik edendir. " Hadis(Hakim)

2-" Islâma, Peygambere ve nesline hürmet edenin, dini ve dünyasi korunur." [Taberânî]

3-"Vallahi Ehl-i Beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez." Hadis [I. Ahmed]

4-"Ehl-i Beytime, cehennemlikten baskasi bugzetmez." Hadis [I. Ahmed]

5-" Benim soyuma dil uzatarak, beni incitenlere, Allahü Teâlâ çok azap yapar. "Hadis "[Deylemî].

6- " Ehl-i Beyti seveni Hakk Teâlâ sever, bugz edene de bugz eder." Hadis (I. Asakir)

7-" Allah’in kitabi ve Ehl-i Beytime uyan, hidayette olur, uymayan sapitir." Hadis [I. Hibban].

8-" Islâma, Peygambere ve nesline hürmet edenin, dini ve dünyasi korunur." [Taberânî]

9-" Ashabimi, ezvacimi ve Ehl-i Beytimi seven, cennette be-nimle beraber olur." [Ramuz]









Bu mektûb, seyyid seyh Ferîde ( rahmetullahi aleyh ) yazilmisdir. Islâmiyyeti yaymaga tesvîk eylemekdedir:

Allahü teâlâdan dilerim ki, o büyük sülâlenin yardimi ile, islâmiyyet günesi parlasin, Ahkâm-i ilâhiyyenin güzelligi, her tarafa yayilsin.

Is budur, bundan baskasi hiçdir!

Bugün de, kimsesiz kalan müslimânlarin, bu dalâlet girdâbindan kurtulus ümmîdi, ancak, insanlarin en iyisinin evlâdinin gemisindedir. Bir hadîs-i serîfde: (Ehl-i beytim, ya'nî evlâdlarim, Nûh aleyhisselâmin gemisi gibidir. Buna binen kurtulur, binmeyen helâk olur) buyuruldu. Bu büyük se'âdeti ele geçirmek için, çok çalisiniz! Çok sükr, Allahü teâlâ, mevki', kuvvet, te'sîrli söz ni'metlerini vermisdir. Zâtinizin serefi de, bunlara katildiginda se'âdet meydâninda bütün akranlarinizdan ileri gitmeniz pek kolaydir.

Mektubat-i Rabbani 51. Mektup
Gönderen: 30.08.2007 - 02:28
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
BiR iNSAN BEN SEYYiDiM Mi DiYOR ORDA BiR DURMAK LAZIM
73 Mesaj -
SEYYiDLERi HAFiFE ALIP DALGA GECENLER, SEYYiDLER EFENDiLERiMiZDiR!!!




Âlimlerin ekseriyetine göre Ehl-i Beyt, Rasûlullah (s.a.v)Efendimizin serefli aileleri, kizi Hz. Fâtima, damadi Hz. Ali,torunlari Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.anhüm) ve kiyamete kadar olarinsulbünden gelen zürriyetleridir. Yani Hz. Hüseyin’in torunlari olanseyitler ve Hz. Hasan’in torunlari olan serifler Ehl-i Beyt’in günümüzdeki serefli mensuplaridir. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in serefli nesli, kiyamete kadar hiç kesilmeyecektir.

Hz. Hüseyin’in (r.a) oglu Ali Zeynelâbidîn (rah), babasi Hz.Hüseyin’in sehid edilmesinden sonra, Samlilar tarafindan esir edilerek Dimesk’a getirildi. Onu böyle gören zalim bir Samli: “Sizin kökünüzükaziyan ve fitnenin basini kesen Allah’a hamdolsun!” diye, güya onlarinfitne basi oldugunu ima etmeye çalisti. Zeynelâbidîn (rah), adama,

“Sen Kur’an’i okudun mu?” diye sordu, adam,

“Evet, okudum” dedi. Zeynelâbidîn (rah),

“Sen, Allah Teâlâ’nin, “Resûlüm, onlara de ki: ‘Ben bu davetimekarsilik olarak sizden bir karsilik ve ücret beklemiyorum; sadeceyakinlarima sevgi göstermenizi istiyorum’ (Sûrâ/23)
âyetini okumadin mi?” diye sordu. Adam,

“Bu ayette sevilmesi emredilen yakinlar siz misiniz?” diye sorunca,Imam, “Evet, onlar biziz” dedi.( Taberî, Cüz:XXV, Shf:33 (Beyrut,1995); Suyûtî, ed-Dürrü’1-Monsûr, VII, 348)





Dogru yoldaki Islam âlimleri, ehl-i beyt sevgisini, son nefeste iman ile gitmek için sart görmüslerdir.

Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdir. Bunlarda Resulullahin zerreleri vardir. Onlara kiymet vermek, saygi göstermek her müslümanin vazifesidir.

Ehl-i beyti sevmemek, Harici olmaktir. Eshab-i kirami sevmemek sapik olmaktir. Ehl-i beyti de, Eshab-i kiramin hepsini de sevmek ve hürmet etmek Ehl-i sünnet olmaktir.Ehl-i beytin sevgisi, Ehl-i sünnetin sermayesidir.



“Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister” (Ahzâb Sûresi, 33).


"De ki : Ben sizden buna karsilik yakinlara sevgiden baska bir ücret istemem".( Sura Sûresi. 23).



(Islam’in esasi, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.) [Ibni Asakir]



(Allah, Fatima ve nesline Cehennemi haram kildi.) [Hakim, Taberani]


(Vallahi Ehl-i beytimi sevmeyenin kalbine iman girmez.) [I. Ahmed]


"En iyiniz, Ehl-i Beytime iyilik edendir. " (Hakim)


" Islâma, Peygambere ve nesline hürmet edenin, dini ve dünyasi korunur." [Taberânî]


(benim evLADIMIN iyilerini Allah RIZASI icin kerim tutun,onlarahürmet edin,iyiolmayanlarina da benim icin hürmet edin)(r.nasihin.)




Imam Safiî (rah.) bir sözünde Ehl-i Beyt sevgisinin farz oldugunu söyle dile getirir:

“Ey Resûlullah’in Ehl-i Beyti! Sizi sevmek bize farzdir. Allah indirdigi Kur’an’da böyle emretmistir. Size salât okumadan namazkilanin namazinin kabul olmamasi, sizin için en büyük bir övünçkaynagidir ve bu sizekâfidir.” (Muhammed Afif ez-Za’bî,Divânu’s-Sâfii, 72)




Nitekim Bir hadis-i serifinde Efendimiz (s.a.v.), “Benin evlatlarimin iyilerini Allah (c.c) için kerim tutunuz, onlara hürmet ediniz. Iyi olmayanlarina benim için hürmet ediniz.” buyuruyorlar.Yine, “Her kim Ehl-i Beytime kötü manada el atarsa, kiyamette ona yeterim.”

buyuruyor.





Peygamber Efendimiz (s.a.v.)... Bu hadis-i seriflerden anlasiliyor ki, Ehl-i Beyt içinde bir takim günah ve hatalara düsenleri olabilecektir. Zira onlar da nefis sahibi, onlar da su dünyada imtihandadirlar. Ama bir sey de var ki, akibet olarak onlarin temizlenecegi de su ayet-i kerimede müjdelenmistir: “Allah sizlerden kusur ve kirleri gidermek istiyor. Ve sizin tam bir taharetle temizlenmenizi irade ediyor.” (Ahzab-33 )





Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri Peygamber efendimizin neslinden gelen seyyid ve serîflere çok hürmet gösterirdi. Hattâ bir defâsinda buyurdu ki:

"Seyyidlerin bulundugu bir memlekette ben oturamam. Zîrâ, Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bagli bir nesebten gelmenin serefini tasiyanlara, lâyik olduklari tâzimi gösterememekten korkuyorum."





Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri,

(Ehl-ibeyt, asi [günahkâr] olsalar da, bunlari sevmek lazimdir.Bunlarisevmek, kalb ile, beden ile ve mal ile yardim yapmakla olup,bunlarariayet ve hürmet etmek iman ile ölmeye sebep olur)





Büyük arif Muhyiddin b. Arabî hazretleri (k.s) demistir ki: “AllahResûlü (s.a.v), Allah Teâlâ’nin emriyle bizden yakinlarina muhabbetetmemizi istemistir. (Sûrâ/23) Bundan sonra bir mümin Hz. Peygamberin(s.a.v) bu talebim kabul etmezse, yarin kiyamet gününde ona hangi yüzlebakacak ve onun sefaatini nasil umacaktir?”

Bir sadik âsik demistir ki: “Sevgilinin yaptigi her sey sevgilidir.Eger senin Allah ve Resûlü için muhabbetin sahih ise, Hz Peygamber’in(s.a.v) Ehl-i Beytini de seversin. Herkesin imani onlarin muhabbeti ile ölçülür.” (Ibnu Arabî, el-Futûhâtu’1-Mekkiyye, I, 29).





en zayif müslümanda bile Allah Resulü’nün ve torunlarinin sevgisi fitri olarak mutlaka olmalidir ve vardir da...

Bu noktada sevgisi olmayan ve bu sevgiyi hissetmesi için bilinçlendirmeye, suurlandirmaya ihtiyaci olan bir kisinin, ya fitratinin asiri derecede bozulmus oldugunu veya müslüman gibi görünen ama aslinda müslüman degil, münafik oldugunu tartismaya bilmem gerek var mi?...

Fitrati bozulmamis , hüsn-ü zanni galip olan, yani Allah ‘in (c.c) dininin ve Resulü’nün sevilmesini isteyen bir müslüman, Ehl-i Beyti sever ve bu anlamda Islama olan sevgi ve saygisindan ötürü son derece iyi bir insana veya dört dörtlük bir müslümana iste bu Ehl-i Beyttir denirse, hemencecik inanir...



Ve bu tür inanmak veya bu inanmanin isine gelmesi, güzel bir seydir; fitratinin bozulmamis olmasinin da isbatidir bu hali... Çünkü böyle güzel bir insanin Ehl-i Beyt olmasi Islami temsil anlaminda çok güzel bir seydir.

Yine çok basarili bir siyasetçinin, çok basarili bir is adaminin,Ehl-i Beyt olduklarinin söylenmesi halinde hemençecik inaniverdigimiz ve bundan memnunluk duydugumuz gibi...

Fitrati bozulmus veya münafik cibilliyetli insanlara hem zahiri hem manevi anlamda çirkin birisi için, “Iste bu ehl-i Beyttir” dense, inanmak isine geldigi için oda buna hemen inanir...

Ama ayni zevata boylu poslu, yakisikli, maddi ve manevi anlamda güzel, temiz, nezih, ilim ve ahlak sahibi birisi gösterilelerek, “Iste bu Ehl-i Beyttir” denilse, onu kabullenmemek için bin dereden su getirir, aman belgeler ister, sunu ister bunu ister...Iste herseyi ile Ehl-i Beyt olmaya yakisan birisinin Ehl-i Beyt olduguna bir türlü inanmak istemeyen, buna inanmak isine gelmeyen bir adamin bu zorlanmalari,

onun nasipsizliginden, münafikligindan, kafirliginden baska neyinin delili olabilir Allah askina!..




Nitekim Imam-i Safi (ra) bu mesele ile ilgili olarak; “Ey Ehl-i Beyti Resul! Sizi sevmeyi Allah-u Teala Kur’an-i Kerim’de emrediyor.

Namazlarinda size dua etmeyenin namazinin kabul olmamasi kiymetinizi ve yüksek derecenizi gösteriyor. Serefiniz ne kadar büyüktür ki, Allah-u Teala Kur’an-i Kerim’de sizleri selamliyor.” diyerek onlarin büyüklügünü ifade etmektedir.





(Bana bugz eden dinden ayrilir. Müslüman Araba bugz eden bana bugzetmis olur.) [Tirmizi, Taberani, I.Ahmed, Beyheki, Ebu Ya'la, Hâkim]








(Ehli beytimin, Ensarin ve Arabin hakkini tanimayan, ya münafik,veya veledi zina, yahut haram karismistir.) [Beyheki, I.Adiy, ElBaverdi].




seyyidlerin arkasindan dalga gecerek eglenenlere bu yaziyi hediye ediyorum.
ehli beytin hakkini hukukunu kiymetini bilmiyen zaten baygindir narkozludur. uyur gezenlerdendir gözü kapali dolasilirmi hic.
Gönderen: 10.09.2007 - 12:17
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadisi-i seriflerinde:-her ana cocugunun bir akrabasi vardir.bundan Fatima nin iki cocugu harictir ki,onlarin yakini ve akrabasi benim- buyurmuslardir.(1)
Menavi merhum der ki:þu,Peygamberin bir özelligidir ki,kizlarinin cocuklari hep yüce peygambere nisbet edilirsede Fatima nin cocuklarinin özellikleri digerinde yoktur.yani öbürleri bunlara denk olamazlar.


Diger bir hadisi serifte de:-Her sebeb ve nesep,kiyamet gününde kesilir.Benim sebeb ve nesebim bundan harictir ki,kesilmez.-buyurmuslardir.(2)
Bilindigi gibi Ahiret gününde hic bir kimseye soy ve asalat tarafindan fayda yoktur.ben falan zatin ogluyum,falanlarin soyundanim demek,dünyada oldugu gibi hele ahirette hic bir fayda saglamayacaktir.Nikah yönünden akrabaligin da faydasi olmaz. Hasili,kiyamet günü kimsenin kimseye yardimi dokunmaz. Ancak HZ Peygambere gerek soy ,gerekse nikah yönünden ilgisi olanlarin nesebi kesilmeyecek ve onlar bu yüzden seref bulup,HZ Peygamberin þefaati ile selamet ve saadete ereceklerdir.Alimler derler ki: hadisi serifte "SEBEB" ten maksat,müslümanlik ve takvadir."NESEP" ten maksat da nesil zürriyet,nikah yoluyla kurulan akrabalik,hatta süt anne ile meydana gelen akrabalik da dahildir.


Fakat cenab-i Hakk,Kuran-i Keriminde:-kiyamet günü kimseye soyu ve asaleti tarafindan fayda yoktur.-buyuruyor.(3)
Demek Peygamber efendimizin dünyada ve ahirette faydasi olan mübarek neseplerinden ayri olan nesepler hakkindadir.Tefsirciler bu þekilde aciklamakta,ibnü-l-Abidin merhum da böyle ifade etmektedir.(4)

Manavi de der ki: Peygamber efendimizin Fatima zehraya hitaben:-Ahirette üzerinize gelecek azabi uzaklastiramam,buna selahiyetim yoktur.- buyurmasi,Ehl-i beytini farz ve vaciplerin yerine gerilmesine teþvik oldugu gibi Allah (cc) sevgisi,Allah korkusu ve takva gibi faziletlerle süslemek,dünya süslerinden sakindirmak ve onunla kibirlenip gururlanmaktan men etmek icindir.
yani ben Rabbimin lütf ve keremi olmadikca kendi baþima elimden bir þey gelmez.Mevla min izni olmadikca kim kime þefaat edebilir ? þu halde benim þefaatim de Allah in iznine baglidir.Allah in izni oldugu zaman özel ve genel þefaatimi kullanacagim.

iþte ozaman gerek soydan, gerek nikah yoliyle bana yakinligi olanlar bundan faydalanacaklardir. hatta yabancilar bile... Buna dayanarak HZ. ömer HZ. ali ile HZ. Fatima zehradan dünyaya gelen ümmü külsüm ün (r,a) nikahina talip oldugunda HZ. Ali -daha yaþi kücüktür- demisse de HZ.ömer:-maksadim ancak Peygamber ailesine katilmaktir,demiþ, HZ.Ali nin kabul etmesiyle HZ.Ömer le ümmü külsüm nikahlanmisti.


Hasili, bu hadisi serif,Peygamber Efendimize soy ve nikah yolu ile bag ve ilgisi olanlara pek büyük bir müjdedir.






kaynaklar:

1.teberani,fatima zehra dan rivayet etmistir.yenabiul mevedde, s.85

2.hakim ve beyhaki,HZ.ömerden rivayet etmislerdir. zürkan el mevahib, c,5, s.284

3.Müminun suresi, 101

4.ibnul Abidin, c. 1. s.897.
Gönderen: 10.09.2007 - 16:34
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
Seyda molla Kudbeddin anlattilar.

Seyyidler hakkinda ulamalar arasinda $öyle bir ihtilaf var.

bazi ulamalar buyurmuslarki, Alim olan bir insan alim olmayan bir Seyyid ten daha faziletlidir.
bazi ulamalar da buyurmuslarki, Alim olmayan bir Seyyid alim olan bir insandan daha faziletlidir.
cünki o Seyyid Hz peygamberimizin (s,a,v) hücrelerini tasimaktadir.

(hem Alim hemde Seyyid olursa bir insan nur üstüne nurdur.)

Allah cc bizleri Seyyidlerden ve Alimlerden ayirmasin. Amin.
Gönderen: 03.11.2007 - 08:44
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
“Ehl-i Beyt”in üstünlüðü

Evvelâ þunu ifâde edelim ki, “Ehl-i Beyt”, hem mukaddes kitâbýmýz Kur’ân-ý Kerîm’de (Ahzâb: 33, Þûrâ: 23), hem de Sevgili Peygamberimizin hadîs-i þeriflerinde medhedilmektedir. Önce mühim bir hadisi zikrederek konumuza girelim.
Resûlullah (Sallallâhü Aleyhi ve Âlihi ve Sellem), bir hadis-i þerifinde:
“Þüphesiz ki ben, size iki (önemli) þey býrakýyorum. Benden sonra onlara tâbi olduðunuz müddetçe, yolunuzu aslâ sapýtmazsýnýz. Onlardan biri diðerinden daha büyüktür. Bunlardan biri Allah’ýn kitâbýdýr ki, gökten yere sarkýtýlmýþ olan Allah’ýn ipidir. Diðeri ise, “Itret”im, yani “Ehl-i Beyt”imdir. Bu ikisi, Havz-ý Kevser’e gelinceye kadar birbirinden ayrýlmayacaklardýr. O hâlde iyi düþününüz, o ikisi hususunda bana nasýl iyi bir halef olacaksýnýz?” buyurmuþtur.

Dini ahkâmýn delilleri
Bu hadis-i þerifin diðer bir rivâyetinde ise, þöyle buyurulmuþtur:
“Size iki önemli þey býrakýyorum. Bunlara uyduðunuz müddetçe sapýtmazsýnýz. Bunlar, “Allah’ýn Kitâbý” ve benim “Sünnet”imdir. Bu ikisi, Havz’a gelinceye kadar birbirlerinden ayrýlmayacaklardýr.”
Ýslâmi konularda ilim sâhibi olan her münevverin, kültürlü kimsenin bildiði gibi, bütün metodoloji kitaplarýnda (Usûl-i Tefsir, Usûl-i Hadis ve Usûl-i Fýkýh konularýnda yazýlmýþ kitaplarda), dinî ahkâmýn delillerinin dört olduðu kaydedilir ve bu deliller, kitâplarda “Edille-i Þer’iyye” baþlýðý altýnda “Kitâp”, “Sünnet”, “Ýcmâ-ý Ümmet” ve “Kýyâs-ý Fukahâ” olarak takdim edilir.
Makalemizin baþýnda söylediðimiz gibi, bu dört delilin temeli olan ilk ikisinde, “Ehl-i Beyt” hazretleri medhedildiðine göre, diðer iki delille de medhedilmeleri elbette lâzýmdýr. Nitekim Ehl-i Beyt’in faziletiyle ilgili bütün ulemâ ve ümmet arasýnda ittifâk vardýr. Kýyâs da böyledir; akl-ý selim de böyle söylemektedir.
O hâlde, hem yüce Allah’ýn, hem de þanlý Peygamberinin medhettiði bu mübârek insanlar kimlerdir?
Allahü teâlâ Kur’ân-ý kerîmde “Ehl-i Beyt” hakkýnda meâlen buyurdu ki: “..Allahü teâlâ sizlerden ricsi, yâni kusûr ve kirleri gidermek istiyor ve sizi tam bir tahâret ile temizlemek irâde ediyor.” (Ahzâb sûresi: 33).

Ehl-i Beyt kimlerdir?
Eshâb-ý kirâm sordular: “Yâ Resûlallah! Ehl-i Beyt kimlerdir?”
O esnâda, Peygamber Efendimizin yanýna Hazret-i Ali (radýyallahü anh) geldi. Peygamberimiz, onu mübârek paltolarý altýna aldýlar. Daha sonra Hazret-i Fâtýma, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin (radýyallahü anhüm) geldiler. Her birini bir tarafýna alarak; “Ýþte bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir” buyurdular. Bu yüksek kimselere “Âl-i Abâ” ve “Âl-i Resûl” de denir. Kitaplarda þu tarifleri de görüyoruz:
“Ehl-i Beyt”: Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmýn bütün âile fertleri. Mübârek hanýmlarý, muazzez kýzý Hazret-i Fâtýma ile mübârek damadý Hazret-i Ali ve bunlarýn evlâtlarý olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onlarýn çocuklarý ve kýyâmete kadar gelecek torunlarýnýn hepsi.
Hattâ Peygamberimizin temiz soyunun baðlý olduðu Hâþimoðullarýna da “Ehl-i Beyt” denir. Eshâb-ý kirâmdan Selmân-ý Fârisî (radýyallahü anh) de “Ehl-i Beyt”ten sayýldý.
Resûlullah’ýn (aleyhisselam) soyu, Hazret-i Fâtýma’dan devâm etti. Hazret-i Hasan’ýn çocuklarýna ve torunlarýna “Þerîf”, Hazret-i Hüseyin’in nesline de “Seyyid” denir. Peygamber efendimizin temiz ve mübârek kanýný taþýyan seyyidler ve þerîfler, Ýslâm memleketlerinin birçok yerlerinde yaþamaktadýrlar. Her birisi güzel ahlâk nümûnesi olup, yurdumuzda da sayýlarý pek çoktur.
Ýslâm âlimleri, Ehl-i Beyt sevgisini, son nefeste îmân ile gitmek için þart görmüþlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdýr. Bunlarda Resûlullah’ýn zerreleri vardýr. Onlara kýymet vermek, saygý göstermek her müslümanýn vazîfesidir. Ehl-i Beyt ile ilgili Peygamber efendimiz hadis-i þeriflerinde buyurdu ki:
“Ehl-i Beytim, yâni evlâdlarým, Nûh aleyhisselâmýn gemisi gibidir. Buna binen kurtulur, binmeyen helâk olur.”
“Sizlere dîn-i Ýslâmý getirdiðim için, bir karþýlýk istemiyorum. Yalnýz bana yakýn olan Ehl-i Beytimi sevmenizi istiyorum.”

Þefeat müjdesi
“Ümetimden Ehl-i Beytimi sevenlere þefâat edeceðim.”
Þâfiî mezhebinin kurucusu Ýmâm-ý Þâfiî hazretleri, bunu þöyle dile getirmektedir: “Ey Ehl-i Beyt-i Resûl! Sizi sevmeyi, Allahü teâlâ, Kur’ân-ý kerîmde emrediyor. Namazlarýnda size duâ etmeyenlerin, namazlarýnýn kabul olmamasý kýymetinizi, yüksek derecenizi gösteriyor. Þerefiniz ne kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ Kur’ân-ý kerîmde sizleri selâmlýyor.”
Büyük Ýslâm âlimi Ýmâm-ý Rabbânî (rahmetullahi aleyh) de buyurdu ki:
“Babam zâhir ve bâtýn ilimlerinde yâni kalp ilimlerinde çok âlim idi. Her zaman Ehl-i Beyti sevmeyi tavsiye ve teþvik buyururdu. Bu sevgi insanýn son nefeste îmânla gitmesine çok yardým eder, derdi. Vefât edeceklerinde baþ ucunda idim. Son anlarýnda þuurlarý azaldýðýnda, kendilerine bu nasîhatleri hatýrlattým ve o sevginin nasýl tesir ettiðini sordum. O hâldeyken bile: ‘Ehl-i Beytin sevgisinin deryâsýnda yüzüyorum’ buyurdu..”
Ýnþâallah yarýnki makalemizde de bir nebze “Ehl-i Beyti Sevmenin Önemi” üzerinde durmak istiyoruz.



“Ehl-i Beyt”i sevmenin önemi (seyyidler)

Dünkü makalemizde de ifâde ettiðimiz gibi, Ýslâm âlimleri, Ehl-i Beyt sevgisini, son nefeste îmân ile gitmek için þart görmüþlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdýr. Bunlarda Resûlullah’ýn zerreleri vardýr. Onlara kýymet vermek, saygý göstermek her müslümanýn vazîfesidir. Dün bazý hadis-i þeriflerden bahsetmiþtik.

Ýmâm-ý Þâfiî hazretlerinin þu sözünü de nakletmiþtik: “Ey Ehl-i Beyt-i Resûl! Sizi sevmeyi, Allahü teâlâ, Kur’ân-ý kerîmde emrediyor. Namazlarýnda size duâ etmeyenlerin, namazlarýnýn kabul olmamasý kýymetinizi, yüksek derecenizi gösteriyor. Þerefiniz ne kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ Kur’ân-ý kerîmde sizleri selâmlýyor.”
Yine bu konuyla ilgili, büyük Ýslâm âlimi Ýmâm-ý Rabbânî’nin (rahmetullahi aleyh) bir sözünü de nakletmiþtik...

Ýyilik yapana teþekkür edilir...
Birisi bir iyilik yapýnca, ona teþekkür etmek insanlýk icabýdýr. Bu iyilik ne kadar fazla olursa, ne kadar kýymetli olursa, teþekkür de o oranda artar. Bize en büyük iyiliði, Ehl-i Beyt ve Eshâb-ý kirâm yapmýþlardýr. Çünkü dünya ve âhýret saâdetinin yolunu gösteren Ýslâmiyet, onlar vâsýtasýyle bizlere gelmiþtir. Bunun için bunlara ne kadar teþekkür etsek, duâ etsek yine de azdýr.
Ayrýca bunlarý sevmek, saygýda, hürmette kusur etmemek, Peygamber efendimizin emridir. Çünkü, Efendimiz, “Eshâbýmý, zevcelerimi ve Ehl-i Beyt’imi seven ve onlara dil uzatmayan, Cennet’te benimle beraber olur”, “Ehl-i Beyt’im, Nuh aleyhisselâmýn gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen boðulur” buyuruyor.

Peygamberimiz, Eshâb-ý kirâmý yýldýzlara benzetti. Yýldýza uyan, yolu bulur. Ehl-i Beyt’i de, gemiye benzetti. Çünkü gemide olanýn, yýldýza göre yol almasý lâzýmdýr. Yýldýzlara göre yürümezse, gemi sâhile kavuþamaz. Görülüyor ki, boðulmamak için, hem gemi, hem yýldýz lâzým olduðu gibi, Eshâb-ý kirâmýn hepsini ve Ehl-i Beyt’in hepsini sevmek, saymak lâzýmdýr. Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur. Çünkü, insanlarýn en iyisinin sohbeti ile þereflenmek fazileti, hepsinde vardýr. Sohbetin fazileti ise, bütün faziletlerin üstündedir.

Allahü teâlâ onlardan razýdýr
Peygamber Efendimizi sevenin, O’nun Ehl-i Beyt’ini (Âile efrâdýný, çocuklarýný, torunlarýnýgöz kırpma ve Eshâbýný, yani arkadaþlarýný da sevmesi lazýmdýr. Efendimiz, “Onlarý sevenler, beni sevdikleri için severler. Onlara düþmanlýk edenler, bana düþman olduklarý için ederler” buyurdu.
Allahü teâlâ, Eshâb-ý kirâmdan râzý olduðunu, onlarý sevdiðini Kur’ân-ý kerimde bildiriyor. Allahü teâlânýn sýfatlarý ebedidir, sonsuzdur. Bu bakýmdan Eshâb-ý kirâmdan râzý olmasý da sonsuzdur. Münâfýklardan birkaçýnýn, imânsýzlýklarýný sonradan açýklamalarý, Eshâb-ý kirâmýn sonradan mürted olmasý demek deðildir. Peygamberimiz, kendisini sevmekle Eshâbýný sevmeyi bir tutmaktadýr:
“Eshâbýma dil uzatmakta, Allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra onlarý kötü niyetlerinize hedef tutmayýnýz! Nefsinize uyup, kin baðlamayýnýz! Onlarý sevenler, beni sevdikleri için severler. Onlarý sevmeyenler, beni sevmedikleri için sevmezler. Onlara el ile, dil ile eziyet edenler, onlarý gücendirenler, Allahü teâlâya eziyet etmiþ olurlar ki, bunun da muâhezesi, ibret cezâsý gecikmez, verilir” buyurmuþtur.

Efendimiz lanet etmeyi sevmezdi, çok az kimseyi lanetlemiþtir. Bunlardan biri de Eshâbýna kötü söz söyleyenlerdir: “Allah’ýn, meleklerin ve bütün insanlarýn laneti, Eshâbýma kötü söz söyleyenin üzerine olsun!” buyurdu.

Hepsi seçilmiþ insanlardý
Eshâb-ý kirâmýn hepsi âdil, sâlih, evliyâ, âlim, müctehid, seçilmiþ insanlardý. Bunlarýn üstünlüðünü Resulullah efendimiz þu sözleri ile ifade etmektedir: “Allahü teâlâ, bütün insanlar arasýndan beni seçti. Bütün üstünlükleri ve iyilikleri ihsân eyledi ve benim için eshâb ayýrdý, seçti. Eshâbým arasýndan benim için akrabâ ve yardýmcýlar seçip ayýrdý. Bir kimse, benim için, benim Peygamberliðim için, bunlarý sever ve sayarsa, Allahü teâlâ da, onu Cehennemden muhâfaza eder. Bir kimse, benim hatýrýmý düþünmiyerek, Eshâbýmý sevmez, onlara dil uzatýr, incitirse, Allahü teâlâ da, onu Cehennem azâbý ile yakar, sýzlatýr.”

Ýstisnâsýz, bütün Ehl-i Beyti ve Eshâb-ý kirâmý sevmek, âhýrette kurtuluþ vesilesidir. Nitekim Efendimiz, “Kýyâmette, insanlarýn hepsinin kurtulma ümidi vardýr. Eshabýma söðenler bunlardan müstesnadýr. Sýrat köprüsünden ayaklarý kaymadan geçenler, Ehl-i beytimi ve Eshabýmý çok sevenlerdir” buyurdu. Cenab-ý Hak bizleri bu sevgiden mahrum býrakmasýn!..

(Prof. Dr. Ramazan Ayvallýgöz kırpma.
Gönderen: 28.11.2007 - 00:06
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
HZ Hüseyin efendimizin anısına.
73 Mesaj -
(Ýmam-ý Rabbani hazretleri).

Ehl-i beyt için ise, (Ehl-i beytim, Nûh aleyhisselâmýn gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmiyen boðulur) hadîs-i þerîfi yetiþir.

Büyüklerimizden ba’zýsý buyurdu ki, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, Eshâb-ý kirâmý yýldýzlara benzetdi. Yýldýza uyan, yolu bulur. Ehl-i beyti de, gemiye benzetdi. Çünki gemide olanýn, yýldýza göre yol almasý lâzýmdýr. Yýldýzlara göre yürümezse, gemi sâhile kavuþamaz.

Görülüyor ki, boðulmamak için, hem gemi, hem yýldýz lâzým olduðu gibi, Eshâb-ý kirâmýn hepsini ve Ehl-i beytin hepsini sevmek, saymak lâzýmdýr. Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur.


---------


ÝMAM-I RABBANÝ K.S. 56.Mektup



Bereketleri çok olan kýymetli seyyidler “rahmetullahi teâlâ aleyhim “ din ve dünyâ efendisinin “aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vettehýyyât” zerrelerini taþýdýklarý için, kýrýk kalem ve kýsa dil ile hâllerini bildirmekden ve kendilerini övebilmekden çok yüksekdirler. Ancak, se’âdete kavuþmaða sebeb olacaðýný düþünerek bu iþe kalkýþýlabilir. Belki de onlarý aðzýna almakla þereflenmeyi ve onlara karþý sevgi beslemek emrini yerine getirmek için bu büyük iþe kalkýþýlýr. Yâ Rabbî! Peygamberlerin efendisi hurmeti için “aleyhi ve alâ âlihi ve aleyhimüssalâtü vesselâm” o sevgilileri, bizim de sevmemizi nasîb eyle!



----------



ALLAH’IN ADIYLA BAÞLARIM

Kainatta hiçbir varlýk yok ki, onu hamd ile tesbih etmesin. Salat ü selam, yaratýklarýnýn en hayýrlýsý olan efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) bütün alinin, ashabýnýn, zevcelerinin, dünürlerinin, ensarý, muhacir ve sahabelerinin üzerine olsun!

Bundan sonra,bu mektub, kusurlu ve kusurunu itiraf eden köleden efendisi, mevlasý olan El Þeyh Muhammed Sadaka’yadýr. Allah, bu fakire de duasýný þamil eylesin!
Bu fakir, hakkýnýzda son derece kusur yaptýðýný itiraf eder. Temiz sülaleden olduðunuz halde, size karþý nasýl kusurlu olmasýn? Salat ü selam ve sena, özel olarak o sülalenin üstün olanlarýnýn, umumi olarak da diðerlerinin, komþularýnýn üzerine olsun. O Peygamber’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) alinin üzerine de salat ü selam olsun!

Bu fakirin tasiratýnýn sebebi þudur ki, bir kitabda gördüðü üzere, seyyidlik davasýnda bulunan bir kimse, Mevlana Cami’ye (Kuddise sirruh) gidip misafir olur. Mevlana Cami, o gece sevincinden ve ona hürmeten sabaha kadar yatmamýþtý.sonra adamýn birisi ona o adam seyyid olmayýp davasýnda yalancý olduðunu haber verir. Mevlana Cami, Allah’a hamd olsun! Çünkü ben de ona ancak söylediði yalaný kadar hakkýný verdim. Eðer, davasý doðru olsaydý, hakkýnda kusurlu kalacaktým, diye buyurdu.

Hakkýnýzda nasýl kusurlu deðilim ki, siz þübhesiz o temiz sülaledensiniz. Fakat en periþan bir hal ve huzursuz bir kalb ile, Bitlis vilayetinde, cenabýnýz ve sohbetinizle müþerref oldum. Þimdiye kadar da, o mülakata ve cenabýnýza karþý yapýlacak hürmet hakkýnýn edasýna muvaffak olamadýðýmdan hasret ederim. Ýþte mezkur kusurdan dolayý, bu fakiri afv etmeniz, cenabýnýza yakýþýr. Zira kusurlarý afv etmek þanýnýzdýr.

Sora, ellerinizden öperiz, cenabýnýzdan dua diler, yanýnýzda bulunanlara selam ederiz. Allah, efendimiz Muhammed’in (Sallallahü aleyhi ve sellem) alinin ve ashabýnýn üzerine salat ü selam eylesin!

Doksanaltýncý Mektub
(hazret. þeyh muhammed diyauddin kuddise sirruhu )
Gönderen: 20.01.2008 - 02:13
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
Gel ya Rasululah (s.a.v)
73 Mesaj -
Gel ya Rasululah (s.a.v)

Gel ya Rasullullah
O cahiliyet döneminden bugün sana daha çok ihtiyacýmýz var.
Tüm kötülükler ümmetine saldýrýyor,Gel ya Rasullullah.
Gel ya Rasullullah, o dönemdeki kýz çocuklarý diri dir topraga
gömülürken.hiç degilse onbir yaþýna kadar yaþama imkaný tanýnýyordu.
Bugün ise daha anne karnýnda üç aylýk dört aylýk,dünyaya gözünü
açmadan Kürtaj denilen illetle üç kuruþluk metfeat için
öldürülüyorlar Gel ya Rasullullah.

O gün ölüm sadece kýz çocuklarýna idi,bugün ise kýz erkek fark
edilmiyor öldürülüyorlar Gel ya Rasullullah.Geel ya Rasullullah.
Osenin kurtardýgýn kýzlar bugün çok daha berbat bir halde.
disco teklere çektiler,cennet annelerin ayaklarý altýndadýr dedin.

bugün,cenneti ayaklarýnýn altýna aldýgýn anne olucak kýz,sahnelere
iç çamaþýrý fýrlatýyor.sen kim kime benzerse o onlardandýr derdin.
kefereler bugün ümmetini kendilerine benzettiler.Gel ya Rasullullah
oysa sen gençleri çok överdin gel görki Gel ya Rasullullah,gel
görki,kimilerini uyuçturucuya,kimilerini kapkaça,kimileri çete denen
illete,kimileri o kýraat hane denen mahalle kütüphanelerini
kumarhane salonlarýna çevirdiler.hangisini anlatayým ya
Rasullullah.çirkefin bini bir para,Gel ya Rasullullah.

Bugün sana içimi dökmek istedim.tüm rezaletlerini sinsi bir þekilde
ümmetine aþýladýlar. ya Rasullullah gelsende bizim
kalplerimize,muhabbetullah aþýla ya Rasullullah.
bugün, ogünden daha çok sana ihtiyacýmýz var.Gel ya Rasullullah.

ya Rasullullah,ne gariptirki bugün muharremin onu.muharram denilince
aklýma hüseyin gelir. o gün onu nasýl çaresiz býraktýlarsa,bende
ayný o þekilde çaresizim.Gel ya Rasullullah gel sana çok
ihtiyacýmýz var.ogün yezid birdi,bugün yezidler binlere
çýkmýþ.hangisiyle mücadele edeyim, Gel ya Rasullullah.Gel ya
Rasullullah.Gel ya Rasullullah.sende hatýrý olanlarýn hatýrýna Gel
ya Rasullullah, (s.a.v)


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son derinsular_1 tarafından, 20.01.2008 - 16:26 tarihinde.
Gönderen: 20.01.2008 - 04:02
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hamide su an offline hamide  
ALLAH´IM!
88 Mesaj -
BIZI EHLI BEYT SEVGISIYLE YASAT,VE O SEVGI ICIN DE HASRET.BIZI TAKVA ILE SEREFLENDIR;RIZA VE CEMALINLE SEVINDIR.AMIIIIIIIIIIIIN,
BI HÜRMETI SEYYID-IL MÜRSELIN.VELHAMDÜLILLAHI RABBIL ALEMIN.

CENNET ILE CEHENNEM DEN BASKA EBEDI YER YOKTUR.


EHLI BEY SEVGISI AHIRET SERMAYESIDIR.

DERIN SU KARDES EMEGINIZE SAGLIK COK GÜZEL PAYLASIMDI DEVAMINI

BEKLIYORUZ.SAYGI VE SELAM ILE DUANIZI BEKLIYORUM.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son sahra-cölü tarafından, 20.01.2008 - 20:06 tarihinde.
Gönderen: 20.01.2008 - 20:03
Bu Mesaji Bildir   hamide üyenin diger mesajlarini ara hamide üyenin Profiline bak hamide üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
est.

Allah cc razý olsun.


dualar müþterektir.


---------------------


bir Üyeden Alýntý

seyyidlerin

Fýsk-ý fücuru aþikar ise baþýmýzýn üstünde yeri olamaz...
------


cevap

sizin baþýnýzýn üstünde yeri olmaya bilir ama bizim için yeri vardýr.yinede severiz.iþlemiþ oldugu fýsk ýný degil zatýný severiz ,zatýnýn baþýmýz üstünde yeri vardýr.

hz peygamberimiz buyuruyor, iyi olmayanlarý benim hatýrým için sevin.bizde bu emre uyuyoruz.iyi olanýný herkes sever.önemli olaný ise iyi olmayanlarýný idare edip sevmek.

hatta þöyle bir durum var.malumunuz açýktan günah iþleyene bugz etmemiz gerekiyor bu þer i bir emir. tabi bu bugz o haramý iþleyen müslümanýn zatýna degil ,iþlemiþ oldugu fiiline bugz edilir caizdir. ama böyle bir þey seyyidlerde görülürse, bazý islam alimleri bu bugz dan sakýndýrmýþlerdýr. nedenine gelince,bir seyyidin iþlemekte oldugu kötü fiiline bugz edeyim derken zatýna bugz edersin ,gýcýk kaparsýn, bu ise taaa hz resulullaha kadar gider. bu yüzden dikkatli olmak lazým.

özet olarak,biz seyyidleri iyisiyle kötüsüyle seviyor ve sayýyoruz.adapta ve edepte kusur etmemeye bakýyoruz.biliyoruz ve farkýndayýzki,onlarýn en kötüsü bildigimiz þahsen bziden daha hayýrlýdýr.onlarýn sahibi sahip çýkaný var.bir müslümanýn cehenneme gitmesine üzelen,ve ümmeti ümmeti diyen hz peygamberimiz kendi kanýndan olan kendi sulbünden olan kendi mübarek hücrelerini taþýyan birisinin cehenneme gitmesinden daha fazla üzülmezmi...
ümmetinin günahkarlarýný mahþerde hz resulullaha býrakan yüce Allah seyyidleri ne yapar...

bir hadisi þerifin açýklamasýnda görmüþtüm, hz resulullah buyuruyorki bana þefaat hakký tanýndýgýnda ,genel ve özel þefaat hakkýmý kullanýrým buyuruyor.bu özel þefaat kimlere acaba...

ehli beyt ,seyyidler ve þerifler konusunda en dogru yol ehli sünnete nasip olmuþtur,bu imam rabbani hazretlerinin beyaný.


seyyidlerin günahkarlarýna kafa takan ümmet belki bu þekilde imtihan oluyordur.

malum herkesin imtihaný çeþit çeþittir.


þahsen biz, þöyle düþünüyoruzki,biz herþeyimizi o yüce nesebe borçluyuz, bugün islamla þereflendiysek, bazý güzel nimetlere kavuþtuysak bu bize hz peygamberimizin vasýtasýyla olmuþtur. vefa geregi onun ehli beytine sahip çýkmamýz gerekmezmi...

bir babanýn evlatlarý iyisiyle kötüsüyle o babaya aid tir.iyi olanýda onundur kötü olanýda onundur ama ikiside onun canýdýr kanýdýr.haa birisi digerinden daha faziletlidir veya baba birisini daha çok sever bilhassa itaat edenini ama ikiside onun canýdýr.

seyyid ten , kumarcý olmazmý olur,seyyid ten hýrsýz olmazmý olur,seyyidten mafya olmazmý olur, kýsacasý seyyid diger insanlar nasýl bazý yanlýþlara düþüyorsa onlarda düþebilirler ama gün gelir yanlýþýný mutlaka anlar tevbe ederler.örnekleri çoktur.

seyyidler günahtan korunmuþ degillerdir.Ancak bir hususta korunmuþlardýr oda þudur, gayri meþru iliþkiden yani dini nikahsýz dünyaya gelmezler.bu bildiri ismail çetin hazretlerinin beyanýdýr.o mübarekle özel görüþmemizde bize böyle buyurdular,inanmýyanlar mesela aramýzda tabileri var sorabilirler.ayný konuyu baþka büyük alimlerimizede tasdiklettik.hatta bir seyyid zina dahi yapabilir ama bu zina mahsulü olarak bir evlat dünyaya gelmiyor iþte burda Allah cc o pak nesli koruyor.

bir insan kendisinin seyyid olup olmadýgýnýda burdan anlýya bilir,þayet seceresi yoksa,veya atalarýndan böyle b ir seyyidlik bildirisi yoksa.


tekrar söylüyoruzki bu seyyidlik meselesi üzerinde durulmasý gereken bir mesele, seyyidler hakkýnda yanlýþa düþüldümü çok tehlikelidir, öbür yanlýþlara benzemez.osmalýnýn seyyidlere tutumuna bir bakýn bakalým. özel maaþ baglanmalar, askerlikten muaf tutulmalar vs.

seyyidlerde olmasa bizim kanatýmýza göre dünyanýn tadý tuzu yok.biz onlarý nasýlsa öyle kabul ediyoruz zat larýný.genelde bakýldýgýnda büyük evliyalar seyyidlerden çýkmýþtýr. tarikat önderlerinin büyüklerinin çogunlugu seyyid tir.

bir insan hem seyyid olup hemde dogru yolda olursa nur üstüne nur oluyor.

Allah cc bizi gerçekten seyyidleri sevenlerden eylesin ,sözde sevenlerden eylemesin inþ.

...
Gönderen: 21.01.2008 - 15:09
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gavs su an offline gavs  
278 Mesaj -
kardeþim.hep derim, ehli beyt sevgisi ahiretin sermayesidir diye.iþte bu yukardaki yazýlanlarda bunu gösteriyor.
Gönderen: 21.01.2008 - 19:21
Bu Mesaji Bildir   gavs üyenin diger mesajlarini ara gavs üyenin Profiline bak gavs üyeye özel mesaj gönder gavs üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hamide su an offline hamide  
88 Mesaj -
EHL-I BEYT HAKKINDA O KADAR BILGIM YOKTU DOGRUSU,SIZIN SAYENIZDE COK SEY ÖGRENDIM.ALLAH RAZI OLSUN KARDESIM .

BU KONUDAKI YAZILARINIZI KOPI YAPABILIRMIYIM:BIRDE TAVSIYE EDECEGINIZ KITAPLAR VARMI YAZARLARINIDA YAZARSANIZ SEVINIRIM.
Gönderen: 21.01.2008 - 20:14
Bu Mesaji Bildir   hamide üyenin diger mesajlarini ara hamide üyenin Profiline bak hamide üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
a.r.o

son yazýlarýmýz yukardaki yazýlarýn hülasasýdýr.

yukardaki yazýlarda kaynaklar geçiyor.


ayet,hadis,evliya sözleri, ehli sünnet Alimlerin sözleri.ve biz bazý konularý alimlerle yapmýþ oldugumuz görüþmelerden de aktardýk.


kitab olarak ehli sünnet alimlerinin kitablarýný tavsiye ediyoruz.ehli sünnetin ehli beytle ilgili çok sayýda kitablarý mevcudtur.

saygýlar.
Gönderen: 21.01.2008 - 22:09
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hamide su an offline hamide  
DERINSULAR KARDESIM
88 Mesaj -
ALLAH RAZI OLSUN YALNIZ SIZDEN IZINSIZ YAZILARINIZI, PC E KAYDETIP COGALTABILIRMIYIZ ACABA KUL HAKKI GECMESINDEN KORKUYORUM.

SAYGI VE SELAM ILE DUALARINIZI BEKLIYORUZ.
Gönderen: 21.01.2008 - 23:37
Bu Mesaji Bildir   hamide üyenin diger mesajlarini ara hamide üyenin Profiline bak hamide üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
biz o konuda sukut etmiþtik, bu demektirki bir mahsuru yok.

hakkýmýz geçmez inþ.


selametle.
Gönderen: 22.01.2008 - 00:41
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
on_dokuz_ su an offline on_dokuz_  
71 Mesaj -
insan dünyada bulunan her karýþ topraða secde yapsa, Ehli beyti sevmedikten sonra gideceði yer cehennemdir
Gönderen: 22.01.2008 - 08:35
Bu Mesaji Bildir   on_dokuz_ üyenin diger mesajlarini ara on_dokuz_ üyenin Profiline bak on_dokuz_ üyeye özel mesaj gönder on_dokuz_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
RE:
73 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý on_dokuz_

insan dünyada bulunan her karýþ topraða secde yapsa, Ehli beyti sevmedikten sonra gideceði yer cehennemdir




sizin bu görüþünüze katýlýyoruz...çok isabetli olmuþ...

bu konularda bize biraz bilgi lütfetseniz...
...
Gönderen: 23.01.2008 - 01:56
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
derinsular_1 su an offline derinsular_1  
73 Mesaj -
Namaz kýlmaktan beliniz bükülse,Oruç tutmaktan karnýnýz içeri girse,Hz peygamberimizin ehli beytini ( seyyidleri ) sevmedikce cennete giremezsiniz.

Mutlaka ehli beyt sevgisi lazýmdýr.

çocuklarýmýza ehli beyt ( seyyidler) sevgisini aþýlayalým, o sevgi ile büyütelim.

( Ömer El Faruk Rh,a).
Gönderen: 07.07.2008 - 05:01
Bu Mesaji Bildir   derinsular_1 üyenin diger mesajlarini ara derinsular_1 üyenin Profiline bak derinsular_1 üyeye özel mesaj gönder derinsular_1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 658 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mukaddes (42), kayzersoze (40), kardelen_99 (), Cihad-i_Ekber (37), 86Feyza (38), sahmal (47), 99Feyza (38), ismail dogan (45), ber (45), numanözen (37), sonsuzdiyar (36), 999Feyza (38), abd04 (39), k.aslan1000 (52), yunus76 (48), shadowsz (39), sevcan (39), s.f. (59), hatce (55), CengizC (54), cicek.ayhan06 (52), Habesi (48), _osmanli_ (42), cesuryurek (40), basri_ciftci (39), selamyolcu (37), kara gözlüm03 (37), iyi (27), Melike88 (36), enkin (44), oglum_burak (46), reco (42), muslima06 (35), DJ_NEZO (33), urartul (47), dinsizliginkabu.. (39), squid (48), süphan (47)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.73478 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.