colchicine stromectol fluvoxamine hydroxychloroquine generique rhinocortprograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

20 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: neden ha neden :))
vuslat su an offline vuslat  
neden ha neden :))
29 Mesaj -
neden ha neden sevinçli)

Neden bozulan otobüsün yolculari bizim otobüsümüze aktarildiginda onlara mültecilermis gibi bakariz?

Neden her gördügümüz haritada hemen Türkiye'yi bulmaya çalisiriz? Millet olarak Dünya'da kaybolma kompleksimiz mi vardir?

- Neden insanlar birbirlerine sarilinca sag-sola sallanirlar?

-Neden ögrenciler ilkögretimin besinci sinifina kadar
ögretmene "ögretmenim" diye seslenirken altinci sinifta bir anda "hocam"
diye seslenmeye baslarlar?

-Neden sinavlarda "4 yanlis bir dogruyu götürür" seklinde
bir uygulama ile ögrenciler cezalandirilirlar da "4 dogru bil, bir dogru da
bizden" seklinde bir kampanya baslatilip zekaya ve riske girme cesaretine
ödül verilmez?

- Neden insanlar kapali bir alandan yagmur yagan alana
çikinca kafalarini egerler? Yagmura duyulan saygidan midir yoksa ondan
tirstigimiz için midir?

-Neden dükkanini kapatip giden esnaf, kapiya "10 dakika
sonra dönücem" yazar ne zaman gittigini nasil anlariz?

Televizyona çikan insanlar neden kendilerini Türkiye'deki
bütün insanlarin izledigini sanirlar ?
Örn: Su anda 70 milyon kisi bizi izliyor...

-Neden gözlerinden öperim denir? Insan vücudunda öpülecek
daha uygunsuz bir yer var midir? Kimse kimseyi gözünden öpmüs müdür?

-Dügünlerde neden "Dom Dom Kursunu" ile göbek
atilmaktadir. "Bir avci vurdu beni, bin avci beni yedi" gibi sözler
esliginde kendinden geçen baska milletler var midir?

-Neden bazi kizlarimiz sirin bir hayvancagiz
gördüklerinde"inanmiyorum!" derler, inanilmayacak olan nedir?

-Cumartesi ve Pazartesi'nin neden kendi isimleri yoktur?

-Dolmuslardaki fiyat tarifesinde "en kisa mesafe" neden
"indi-bindi" olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mi binilir? Bir
terslik yok mudur?

-Bir programi kurarken neden "kabul ediyorum" ya da "kabul
etmiyorum" seçenekleri vardir? O kadar parayi bayilip bir bilgisayar
programi satin aldiktan sonra "kabul etmiyorum " seçenegini isaretleyen
bir takim saf kisiler mevcut mudur?

-Bulmacalarda boru sesinin karsiligi neden hep "ti"dir?
Bulmacalari hazirlayan arkadaslar hiç "ti" diye ses çikaran boru görmüsler
midir?

-Ipana 7 reklamindaki kiza "Ne zamandan beri Ipana 7
kullaniyorsun?" diye soran doktor, Ipana 7'nin yeni bir ürün oldugunu ve
reklamdan sadece bir kaç gün önce piyasaya çiktigini bilmemekte midir?


-Neden futbol takimi olan Ajax "Ayaks" diye okunur da
temizlik ürünü Ajax Ajaks" diye okunur?

- Neden ilanlarda "doktordan temiz araba" diye yazilir?
Hipokrat yemininde arabami temiz kullanacagim" seklinde bir madde mi vardir?




Güle Güle Güle Güle Güle Güle
Gönderme Tarihi: 06.12.2005 - 19:37
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon SLM
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
alah razý olsun yardýmlarýnýzý beklýyorum.PC de PC de
Gönderme Tarihi: 03.12.2005 - 20:17
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Dolmuş
vuslat su an offline vuslat  
Dolmuş
29 Mesaj -
Dolmuþ


Bir acelesi olduðunu, onu görür görmez anlamýþtým. Saðanak hâlinde yaðan yaðmura aldýrýþ bile etmiyor ve bükülmüþ beline raðmen saða sola koþuþuyordu.

Yanýna sokularak:

Hayrola teyzeciðim, dedim. Bir derdiniz mi var?

Sýcak bir tebessümle:

Buralarýn yabancýsýyým evlâdým, dedi. Hastahane tarafýna gidecek bir araba arýyorum.

Biraz beklerseniz ayný dolmuþa binebiliriz, dedim. Oraya geldiðimizde size haber veririm.

Teþekkür ederek yanýma yaklaþtý ve küçük bir çocuk gibi þemsiyemin altýna girdi. Nurlu yüzü yaðmur damlacýklarýyla ýslanmýþ ve yanacýklarý pembe pembe olmuþtu.

Torunlarýmdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaþmak istemiþtim.

Saatime baktýktan sonra:

20 dakikanýz var, dedim. Hastahane yakýn ama, bu havada pek araba bulunmuyor.

Duraða herkesten önce geldiðimiz için dolmuþa da rahatça bineceðimizi zannediyordum. Ancak araba yanaþtýðýnda, arkamýzda duran 4-5 kiþinin bir anda hücum ettiðini gördüm.

Ýçeriye doluþan ve arkadaþ olduklarý anlaþýlan adamlara:

Ýlk önce biz gelmiþtik, dedim. Sýrayý bozmaya hakkýnýz var mý?

Ön koltukta oturaný:

Hak istiyorsan Hakkâri?ye gideceksin arkadaþým, dedi. Hem oradaki haklardan K.D.V. de alýnmýyormuþ.

Bu lâf üzerine attýklarý kahkahalarla bindikleri araba sarsýlmýþ ve sinirlerim allak bullak olmuþtu.

Sakinleþmeye çalýþarak:
Ben biraz daha bekleyebilirim, dedim. Ama þu ihtiyar teyzenin hastahaneye yetiþmesi gerekiyor.

Bu defa þoför lâfa karýþýp:

Teyzenin arabaya falan ihtiyacý yok be kardeþim, dedi. Okuyup üfledi mi hastahaneye uçuverir.

Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaþýp gitti. Yaþlý kadýna baktým, tevekkülle susuyordu.

5-10 dakika sonra gelen bir baþka dolmuþa onunla beraber bindim ve þoföre, teyzeyi hastahanede indirmesini söyledim. Yaþlý kadýn, yapacaðý ziyaretten ümitsiz görünmesine raðmen þikâyet etmiyordu. Üstelik trafik de yarý yolda týkanýp kalmýþtý.

Þoför:
Yolun bu durumu hayra alâmet deðil, dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.

Arabayý çalýþýr vaziyette býrakýp ileriye doðru yürüdü ve biraz sonra döndüðünde:

Kýsmete bak yahu, dedi. Bizden önce kalkan dolmuþa kamyon çarpmýþ.

Heyecanla:
Bir þey olmuþ mu, diye atýldým. Yâni yaralý falan var mý?

Herhalde, diye cevap verdi. Dolmuþta bulunanlarý, teyzenin gideceði hastahaneye kaldýrmýþlar.

Göz ucuyla yaþlý kadýna baktým. Solgun dudaklarýyla birþeyler mýrýldanýyor ve sanki onlar için dua ediyordu.

Þoför, koltuðuna yavaþça otururken:

Kýsmet iþte, diye tekrarlayýp duruyordu. Sen kalk koca bir kamyonla çarpýþ. Hem de Türkiyenin öbür ucundan gelen Hakkâri plâkalý bir kamyonla

bu yazýyý sýz kardeslerýmle paylasmak ýstedým.alýntý
__________________
...hersey kendine bir es arar... bir tasin kalbi yoktur... onuda yosun sarar
Gönderme Tarihi: 03.12.2005 - 20:11
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: » Bakara 138 - RENKLERİN DİLİ
vuslat su an offline vuslat  
» Bakara 138 - RENKLERİN DİLİ
29 Mesaj -
» Bakara 138 - RENKLERÝN DÝLÝ





RENKLERÝN DÝLÝ

Gökten dünyaya gelen, bir beyaz gün ýþýðýdýr. Onunla rengarenk bir dünya serilir gözümüzün önüne.
Karalar, denizler, gök ,yer bir renk tarlasý olur.

Gerçi siyah-beyaz bir dünya da iþimizi görürdü ama bize sunulan, bundan çok daha fazlasýdýr.
MAVÝ GÖKLER bile yeknesak kalmaz. Dakika dakika farklý renklerle yeni yeni tablolar çizilir ufukta.

Hiçbir gurup aynen tekrarlanmaz.

Beyaz yumurtanýn içinde kuþ yavrusu þekillenmeye baþlarken tüy köklerine renklerin programý verilir.

Zamaný geldiðinde,tüycükler miligramlarla pigmentler atýlýr.

Her köþesi inceden inceye iþlenmiþ,uyumlu renklerle süslenmiþ bir elbise biçilir ve giydirilir kuþa.

Çiçeðin ve kelebek kanadýnýn renkleri de, desenleriyle beraber bir kaderle belirlenmiþtir.

Hiçbirinde uyumsuzluktan eser görülmez.Hiçbiri deneme yanýlma yoluyla yapýlmaz.

Hepsi bir defada ve en güzel þekilde yaratýlýr.

BAZEN GÖKLERDE dile gelir renkler,bazan kanatlarda.

Bazan güllerle güler.Bazan bir dað yamacýný bir güle çevirir.

Gözümüzü nereye çevirsek renkler içinde bir san'at eseriyle karþýlaþýrýz.

O san'at eserleri bir araya geldiklerinde ise, ya sadelik içinde bir muhteþem tablo çýkar ortaya

ya da harikulade bir renk zenðinliði içinde bir estetik enerji fýþkýrýr o tablodan.

Ve renklerle bezenmiþ san'at eserleri, çok sesli bir koro halinde

överler,bir beyaz ýþýkla dünyayý binlerce renge boyayaný.


Ýþte bu Allah'ýn boyasýdýr.Allah'tan güzel boya vuran kim var?
BAKARA SURESÝ,138


Güle Güle Güle Güle Güle Güle
Gönderme Tarihi: 03.12.2005 - 19:02
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: iki yüzlüler
vuslat su an offline vuslat  
iki yüzlüler
29 Mesaj -
iki yüzlüler

isra gecesi bir kavme ugradim.onlarin dudaklari atestenmakaslarla kesiliyordu.dudaklari her kesiliste yeniden tamamlaniyordu.ya cibril bunlar kimlerdir dedim.buyurdu ki bunlar ümmetinin hatipleridir ki yapmadiklarini söylerler ve allah in kitabini okurlar fakat onunla amel etmezler.
Hz.Enes r.a.
Gönderme Tarihi: 03.12.2005 - 00:40
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: tanısmak istiyorum
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
hos geldýnýz hakkýmýzda ve hakkýnýz da hayýrlý olur ýnsallah bende yenýlerdeným
Gönderme Tarihi: 02.12.2005 - 23:36
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: KIM BILIR BUNU?
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
ben býraz sacmalamýsým galýba cilek mý acaba
Gönderme Tarihi: 01.12.2005 - 18:02
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ***ARALIK AYI HATMI***
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
30 cuzu alabýlýrým slm ve dua ýle
Gönderme Tarihi: 01.12.2005 - 17:47
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: KIM BILIR BUNU?
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
KARPUZ OLABILIRMI
Gönderme Tarihi: 01.12.2005 - 16:13
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ELİNE KALEM ALIP HİÇBİR ŞEY YAZMAMIŞTI
vuslat su an offline vuslat  
ELİNE KALEM ALIP HİÇBİR ŞEY YAZMAMIŞTI
29 Mesaj -
ELÝNE KALEM ALIP HÝÇBÝR ÞEY YAZMAMIÞTI


Þa'bî Rahimehullah, tâbiînin büyüklerinden, meþhûr bir âlim, büyük bir velîdir. Aslen Yemenli olan Þa'bî'nin asýl adý Âmir b. Þerâhîl'dir. Hicrî yirminci yýlda Basra'da doðmuþtur. Künyesi Ebû Amr olup, nisbeti Þa'bî'dir. Hemdân kabilesinin bir kolu olan Þa'b kabilesine mensup olduðu için, Þa'bî denmiþtir.
Þa'bî sade bir hayat sürer, Allah'ýn emirlerine ve nehiylerine riayet hususunda çok dikkatli davranýrdý. Kudretli bir âlimdi. Gerek Hadis ilminde gerekse Fýkýh ilminde söz sahibiydi. Sahâbenin en büyüklerine eriþmiþ ve onlardan rivayetlerde bulunmuþtur. Bu meyanda Þa'bî:
"Peygamber Efendimizin ashabýndan beþ yüz kiþiye eriþtim." demiþtir.
Ýbn Sîrîn dedi ki:
"Kûfe'ye gelmiþtim. Þa'bî'nin, büyük bir ilim halkasýnýn bulunduðunu gördüm. Bu sýralarda Resûlullah'ýn ashâbýndan da hayatta olan pek çok zat vardý."
Âsým b. Süleyman der ki:
"Basra, Kûfe, Hicaz ve diðer bölgelerde Þa'bî'den daha çok Hadis ilmine sahip olaný görmedim."
Þa'bî'nin eriþtiði ve hadis rivayet ettiði sahâbeden bazýlarý þunlardýr: Ali b. Ebû Tâlib, Sa'd b. Ebû Vakkâs, Saîd b. Zeyd, Enes b. Malik, Ebû Saîd el–Hudrî, Amr b. Nüfeyl, Zeyd b. Sâbit, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Adiy b. Hatim, Numan b. Beþir, Berâ b. Âzib, Ubâde b. Sâmit, Ebû Mûsâ el–Eþ'arî, Ebû Mes'ûd el–Ensârî, Ýmran b. Husayn gibi daha pek çok sahâbeye eriþmiþ ve bunlardan hadis rivayet etmiþtir. Ayrýca Mesruk, Alkame, Hâris b. el–A'ver, Hârice b. Salt, Rebî' b. Haysem, Süfyân Sevrî, Ýbn Ebû Leylâ gibi tabiînden de rivayette bulunmuþtur.
Þa'bî Hazretleri tefsir hususunda çok ihtiyatlý ve tedbirli davranýrdý. Tefsir ile ilgili açýklamalarý, Resûlullah'tan ve ashâb–ý kirâmdan gelen rivâyetlere dayanýrdý.
Çok keskin bir zekâsý vardý. Onun kuvvetli ezber kabiliyeti, darbýmesel hâline gelmiþtir. Eline kalem alýp, hiçbir þey yazmamýþtýr. Bununla beraber, kendisine rivâyet edilen hadis–i þerifleri hemen ezberler, hiçbirinin tekrar edilmesine lüzum hissetmezdi. Derdi ki:
"En az rivâyet ettiðim þey þiirdir. Bununla birlikte, istersem size tekrar etmeksizin, bir ay devamlý þiir söyleyebilirim." Þa'bî'nin þu beyti insanlar arasýnda çok söylenegelmiþtir:
"Gerçek hilm ve yumuþaklýk sakinlik anýnda deðil, asýl yumuþaklýk gazap ve kýzgýnlýk anýndadýr."


SENDEN DAHA ZEKÝ VE AKILLISINI
GÖRMEDÝM
Süleyman et–Teymî, Ebû Mücliz'in kendisine þöyle dediðini naklediyor:
"Þa'bî'yi býrakma, zira ben ondan daha bilgilisini görmedim."
Ebû Husayn; "Þa'bî, Fýkýh ilminde çok yüksek derecelerde idi." demiþtir.
Þa'bî Hazretleri Ýmam Âzam Ebû Hanîfe'nin hocalarýndandýr. Hatta onu ilme, Þa'bî teþvik etmiþtir. Ýmam Âzam hem ticaretle, hem de ilimle meþgul olurken zekasýný ve dehasýný sadece ilme kullanmasý için Þa'bî Hazretleri onu uyarmýþ, böylece onu ticaretten kurtarýp ilme yönelmesine vesile olmuþtur. Bunu Ýmam Âzam þöyle anlatýr:
"Bir gün zamanýmýzýn âlimlerinden Þa'bî'nin yanýndan geçiyordum, beni gördü ve yanýna çaðýrdý:
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Ben de:
"Çarþýya gidiyorum!" dedim. O:
"Ben senin çarþýya deðil, âlimlerin yanýna gitmeni ve onlarýn dersine devam etmeni isterim."
"Ticaretle uðraþtýðým için âlimlerin derslerinde devamlý bulunamýyorum."
"Senin ilimle uðraþman ve âlimlerin yanýndan ayrýlmaman gerekir! Çünkü ben senin çok zeki, akýllý ve kabiliyetli bir genç olduðunu görüyorum."
Þa'bî'nin bu sözleri kalbimde son derece büyük bir tesir býraktý. Çarþýya ve pazara gitmeyi býraktým ve ilim tahsiline baþladým. Allahu Teâlâ'nýn yardýmý ile Þa'bî'nin sözünün bana çok faydasý oldu."
Ýmam Þa'bî'nin tavsiyesinden sonra Ýmam Âzam artýk ticarî iþlerini ortaðý vasýtasýyla yürüttü ve ilme sarýlýp, ders halkalarýna devam etmeye baþladý. Ýmam Âzam önce Kelâm ilmini, iman, itikad ve münazara bilgilerini Ýmam Þa'bî'den öðrendi. Kelâm ilminde yüksek dereceye ulaþtýktan sonra Hammâd b. Ebû Süleyman'ýn ders halkasýna katýlarak Fýkýh ilmini tahsile baþladý.
Denilir ki Saîd b. Müseyyib Medine'de, Mekhûl Þam'da, Hasan Basrî Basra'da, Þa'bî Kûfe'de o asýrda dinin dört direði gibiydiler.
Þa'bî Hazretlerine:
"Falanca þahýs âlimdir." dediler. Þa'bî bunu söyleyene, "Onda ilmin kisvesini göremiyorum." dedi. "Ýlmin kisvesi nedir?" diye sorduklarýnda "Bildiði konularda kibirli, sert ve kaba olmaz, dinlediðinde ise, izzet–i nefsine dokunacak þeyler de olsa hak söze itiraz etmez." buyurdular.
Þa'bî ilmin önemini beyan etmek için:
"Bir kimse Þam'ýn en uzak bir yerinden, Yemen'in en uzak köþesine yolculuk yapsa, yolculuðu sýrasýnda, hayatýnda faydalý olacak bir kelime öðrense, bu yolculuðu boþuna yapmýþ sayýlmaz." demiþtir:
Þa'bî der ki:
"Ýlmi ehlinden saklamayýn, yoksa günah iþlemiþ olursunuz. Ehil olmayana da vermeyin, yoksa yine günah iþlemiþ olursunuz."

DOÐRUSU
BU MÜSLÜMANLARIN
HÂLÝNE ÞAÞILIR
Þa'bî'nin, Halife Abdülmelik b. Mervan ile arasý çok iyiydi. Onun yakýn dostu ve sohbet arkadaþýydý. Þa'bî bu ilminin yanýnda nerede, nasýl ve ne þekilde davranýlacaðýný iyi bilir, sorulan sorulara da en münasip cevaplarý verirdi. Onun bu özelliklerini bilen Abdülmelik b. Mervan bazý kere onu elçi olarak gönderirdi. Rivayet edilir ki, bir keresinde Abdülmelik Þa'bî'yi Rum kayserine elçi olarak göndermiþti. Þa'bî Rum kayserine gidip, söylemesi gerekenleri söylemiþ ve vazifesini yerine getirmiþti. Bu görüþmeler sýrasýnda Kayser gerek ilmi, gerekse zekâsý ve feraseti karþýsýnda Þa'bî'den oldukça etkilenmiþ ve Þa'bî hakkýnda Abdülmelik'e ayrýca bir mektup yazmýþtý. Bu mektubunda þöyle diyordu:
"Doðrusu bu Müslümanlarýn hâline þaþýlýr. Çünkü içlerinde böylesine deha kimseler varken, nasýl olmuþ da senin gibi birini halife yapmýþlar." Abdülmelik bu mektubu Þa'bî'nin yanýnda da okuyunca Þa'bî dedi ki:
"Ey Mü'minlerin emîri! O yalnýz beni gördü. Þayet sizi görmüþ olsaydý, böyle yazmazdý."
Bunun üzerine Abdülmelik, Þa'bî'ye þöyle dedi:
"Aslýnda o bu yazýyý kasýtlý yazmýþ. Senin gibi bir âlimden bizleri mahrum býrakmak için, seni öldürmeye beni tahrik etmek istemiþ."
Þa'bî'ye birisi kötü sözler söyledi. Bunun üzerine o:
"Hakkýmdaki bu sözlerin doðru ise, Allahu Teâlâ beni affetsin. Doðru deðil de, yalan söylüyorsan, Allahu Teâlâ seni affetsin." dedi.


AÐLAYARAK
GEÇÝRMEDÝÐÝM
ZAMANA AÐLIYORUM
Ebû Zeyd anlatýr: Þa'bî'ye bir þey sordum. Bu sorum için bana çok kýzdý. Cevabýný söylemesi için ýsrar edince, onu söylemeyeceðine yemin etti. Bunun üzerine gidip ben de kapýsýnýn önüne oturdum. Benim bu konuda ýsrarlý olduðumu görünce bana dedi ki:
"Ben, sorunun cevabýný söylemeyeceðime yemin ettim. Fakat sana üç þey söyleyeceðim, iyi dinle. Bunlarý da aklýndan çýkarma. Birincisi: Allahu Teâlâ'nýn yarattýðý bir þey hakkýnda, "Bunu niçin yarattý?" deme! Ýkincisi: Bilmediðin bir þey hakkýnda "Ben onu biliyorum." deme! Üçüncüsü: Dinî meselelerde kendi aklýna göre, mukâyese yapma! Bakarsýn, bir helâli haram, haramý da helâl yapabilirsin. Neticede ayaðýn sürçüp, tökezler, mahvolup gidersin."
Þa'bî der ki:
"Bilmediði sorulunca "Bilmiyorum" demek, ilmin yarýsýdýr. Bilmediði bir þeyde Allah için sükût edenin alacaðý sevap, konuþandan az deðildir. Çünkü nefse en aðýr gelen þey, bilmediðini kabûl etmektir."
Þa'bî Hazretlerine biri geldi ve cariyesinin kendisi vasýtasýyla Müslüman olduðunu söyledi. Bunun üzerine Þa'bî Hazretleri ona:
"Hayatýnda en hayýrlý gün, bugünündür." buyurdu.
Þa'bî Hazretlerine bir gün bir grup geldi ve:
"Ey Amr'ýn babasý! Ramazan ayýndan önceki ve sonraki günü oruç tutanlar hakkýnda ne dersin?" diye sordular. Þa'bî onlara:
"Niçin böyle yapýyorlar?" diye sorduðunda "Ramazan ayýndan herhangi bir günü kaçýrmamak" için dediler. Bunun üzerine Þa'bî þöyle dedi:
"Ýsrailoðullarý bu yüzden helâk oldu. Ayýn baþlamasýndan bir gün önce ve bitiminden sonra bir gün oruç eklediler. Böylece otuz iki gün oruç uttular. O asýr geçtikten sonra arkadan gelenler ikiþer gün eklediler ve otuz dört gün tuttular. Böylece oruçlarýný elli güne kadar çýkardýlar. Sizler ramazan hilâlinin doðduðunu gördüðünüzde oruç tutun ve çýktýðýný gördüðünüzde yiyin."
Þa'bî dedi ki:
"Yalancý ile cimriden hangisinin cehennemin daha derin kuyusuna atýlacaðýný bilmiyorum."
Yine demiþtir ki:
"Fakirin sadakaya ihtiyacýndan fazla kendisinin sadaka sevabýna muhtaç olduðunu bilemeyen zengin, sadakasýný iptal etmiþ ve ecrini kaybetmiþtir."
Þa'bî bir gün aðlýyordu. "Niçin aðlýyorsun?" diye soranlara "Aðlayarak geçirmediðim zamana aðlýyorum." diye cevap verdi. Ali b. Eþ'as b. Siyâr, babasýndan þöyle nakletmiþtir: Þa'bî vefat edince, Basra'ya geldim. Hasan Basrî'nin huzuruna girdim. "Yâ Ebû Saîd! Þa'bî vefat etti." dedim. Bunun üzerine: "Ýnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn. O ömrü uzun, ilmi çok ve Ýslâm'da seçkin yer sahibiydi." dedi. Sonra oradan ayrýlýp yine Þa'bî'nin vefatýný haber vermek için Ýbn Sîrîn'in yanýna geldim. Bu haberi duyunca o da Hasan Basrî Hazretlerinin söylediklerini söyledi.
Þa'bî Hazretleri hicrî 104 yýlýnda Kûfe'de vefat etmiþtir.
Gönderme Tarihi: 01.12.2005 - 16:05
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon AMELLER NiYETLERE GOREDiR
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
Ümmü Seleme’den: Resûl-i Ekrem bir gün: – Ýnsanlar kýyamet günü çýplak ve yalýn ayak (kabirlerinden) diriltilirler, buyurdu. – Ya Resûlallah! Elbiselerimiz olmazsa birbirimizi çýplak görürüz, dedim. Allah Resûlü: – Baþlarýna gelen iþ, onlarý birbirlerine bakmaktan engelliyecek, meþgul edecek, dedi. – Onlarý meþgul eden iþ nedir ya Resûlallah? diye sordum. Þu cevabý verdi: – Amel defterlerinin açýlmasý onlarý meþgul eder. O amel defterlerinde, karýnca baþý, hardal tanesi kadar küçüklükte günah ve sevaplar bile yazýlý olarak vardýr.
(Taberani)
Gönderme Tarihi: 01.12.2005 - 16:02
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: GÜNÜN DUASI ( HERGÜN SİZDE EKLEYİN )
vuslat su an offline vuslat  
ALLAHIM DUAMI KABUL ET
29 Mesaj -
ALLAH'IM DUA'MI KABUL ET





Ey Nurlarýn Nûru

Ey Allah’ým! Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in âline öyle bir salât ve rahmet eyle ki; onunla bizi bütün korku ve âfetlerden kurtar, bütün ihtiyaçlarýmýzý yerine getir, bütün kötülüklerden temizle, katýndaki derecelerin en yücesine yükselt, gerek hayatta ve gerekse öldükten sonra bütün hayýrlarýn en yüksek gayesine ulaþtýr! Duâmýzý kabul eyle, ey dualara cevap veren! Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
Allah’ým! Efendimiz Muhammed’e ve onun âline; gece gündüz deðiþtikçe, sabah-akþam birbirini takip ettikçe, gece gündüz tekrarlandýkça, Kutup yýldýzý ve onun arkadaþý doðdukça salât eyle! Onun ruhuna ve Ehl-i Beytinin ruhlarýna bizden mânevi hediyeler ve selâm ulaþtýr! Ona ve onlara, mahþer ve ebediyet gününe kadar çok çok rahmet ve bereket ihsan eyle! Bu salavâtlardan her birisi hürmetine bizi maðfiret eyle, bize merhamet et ve bize lütufta bulun!
Allah’ým! Senin nurlarýnýn deryâsý, sýrlarýnýn kaynaðý, inâyetinin pýnarý, hidâyetinin güneþi, memleketinin semâsý, huzuruna götüren imamý, mahlukatýnýn en hayýrlýsý, yaratýlmýþlarýn Sana en sevimlisi, kulun, sevgilin ve elçin, nebiler ve rasulleri kendisiyle sona erdirdiðin ümmi peygamberin olan Efendimiz Muhammed’e, diðer nebi ve resullere, onun bütün âl ve Ashabýna, mukarreb meleklere, göklerin ve yerlerin ahâlisinden salih kullarýna salât eyle! Allah’ýn rýzasý onlarýn ve bizim hepimizin üzerine olsun! Âmin. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Allah’ým! Sýrlar semasýnýn güneþi, nurlarýn mazharý, celâl medarýnýn merkezi, cemal feleðinin kutbu olan ebediyyete mensub latif Muhammed’in zâtýna salât eyle! Allah’ým! Onun Senin katýndaki sýrrý ve Sana olan manevi yaklaþmasý hürmetine korkumu emniyete çevir, hatalarýmý sil, hüzün ve hýrsýmý gider, benim destekçim ol, beni benden alýp Kendine götür, yaklaþtýr, benliðimden geçmeyi bana nasip et, beni nefsime meftun ve hislerimle perdelenmiþ kýlma, bana her gizli sýrrý aç! Yâ Hayyu Yâ Kayyum! Yâ Hayyu Yâ Kayyum! Yâ Hayyu Yâ Kayyum!
Allah’ým! En üstün rahmet, en mükemmel selam ve en güzel selametlerini, peygamberliðin baþlangýcý ve sonu, risalet semasýnýn güneþi, en parlak nur, en temiz sýr, kýyamet gününde Kevser havuzunun ve þefaatinin sahibi, melek ve insanlarýn efendilerinin efendisi, Allah’ýn yaratýklara karþý delili, peygamberlerin sultaný, Allah’ýn seçkin kullarýnýn rehberi, Âlemlerin Rabbinin Habibi, Efendimiz ve en þereflimiz olan Hz. Muhammed’e (Allah ona, bütün âl ve Ashabýna salât ve selam eylesin) nasib eyle.
Allah’ým! Kalblerin tabibi ve ilacý, bedenlerin âfiyet ve þifâsý, gözlerin nuru ve ýþýðý olan Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabýna salât ve selam eyle.
Allah’ým! Sayende içinden çýkýlmaz iþlerin çözüme kavuþtuðu, sýkýntýlarýn daðýldýðý, ihtiyaçlarýn yerine getirildiði isteklerin elde edildiði, iman ile dünyadan göçme maksadýna erildiði ve onun þerefli yüzü suyu hürmetine buluttan yaðmur indirmesi için Allah’a yalvarýldýðý Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabýna, her göz açýp kapamada ve her nefeste Sence bilinen nesneler sayýsýnca en mükemmel bir salât ve eksiksiz bir selam eyle.
Allah’ým! Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabýna, Allah’ýn mülkü var olmaya devam edildiði müddetçe ve Allah’ýn ilmindeki nesneler sayýsýnca ebedi salât ve selam eyle.
Allah’ým! Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabýna, ezelden ebede kadar ve Allah’ýn ilmindeki varlýklar sayýsýnca salât ve selam eyle.
Allah’ým! Ümmi, kadri yüce ve þerefi büyük peygamberin olan Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabýna salât ve selam eyle.
Ey nurlarýn nuru! Ey kullarýna karþý sonsuz lütuf ve ihsan sahibi olan Latîf! Ey kullarýnýn hatalarýný örten Settar! Peygamberlerin kandili, evliyalarýn yýldýzý, asfiyâlarýn ay ve þemsi, cin ve insanlarýn güneþi, Doðu ve Bat’ýnýn ýþýðý olan Efendimiz Muhammed’e salât eylemeni, vücudumuzu irfan göðüne çýkarmaný, görünen varlýðýmýzý ihsan makamýnda sabit tutmaný Senden niyaz ediyoruz. Duamýzý kabul buyur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Allah’ým! Nuru bütün yaratýklardan önce varolan, ortaya çýkýþý âlemler için rahmet olan, Efendimiz Muhammed’e, gelip geçmiþ, henüz gelmemiþ, iyi olup saadete ermiþ, kötü olup azabý haketmiþ yaratýklar adedince ve her sayýyý aþacak, her sýnýrý taþacak, sonsuz, nihayetsiz, bitip tükenmeyen bir salât ve rahmet eyle. Bu bizzat Senin ona yaptýðýn ve varlýðýnýn devam ettiði ebediyyet müddetince kesilmeyen bir salât olsun.
Kendisine, hak ile batýl birbirinden hikmetle ayýran Furkan-ý Hakimin Arþ-ý Azamdan ve Rahman-ý Rahimden indirildiði, Mirac ve “Ne göz þaþtý, ne de baþka bir þeye baktý” âyetinin sahibi olan Efendimiz Muhammed’e salât ve selâm olsun, ey Allah’ýn Resûlü!
Ezel sabahýndan mahþer gününe kadar Muhammed’in gönül çekici varlýðýna salavât olsun.
Hz. Peygamber’in gül yüzüne zaman zaman salavât getirmek, ölünceye kadar bana farz-ý ayn olsun.
Milyon salât, milyon selam sana olsun ey Allah’ýn vahyinin emiri!
Allah’ým! Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve Ashabýna aðaçlarýn yapraklarý, denizlerin dalgalarý ve yaðmurlarýn damlalarý sayýsýnca salât, selam ve bereketler ihsan eyle! Allah’tan baþka hiçbir Ýlah bulunmadýðýna ve Hz. Muhammed’in Allah’ýn resulu olduðuna þehadet ederim.




"

gül
Gönderme Tarihi: 25.11.2005 - 19:16
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BİR DOKUN BİR AH EŞİTME
vuslat su an offline vuslat  
BİR DOKUN BİR AH EŞİTME
29 Mesaj -
Bir an gözlerinizi kapatýn; elbette göremeyeceksiniz. Burnunuzu kapatýn; kokularý hissedemeyecek ve hava alamayacaksýnýz. Kulaklarýnýzý týkayýn; sesleri iþitemeyeceksiniz.

Dilinizi ve damaðýnýzý içeceklere ve yiyeceklere kapattýðýnýzda da, tat alma duyusundan kendinizi kasýtlý olarak mahrum edebilirsiniz. Görmek, koklamak, iþitmek ve tatmak gibi dört temel duyumuzu tatile göndermek elimizde.

Peki ya beþinci duyumuz? Dokunma duyumuzu da tatile gönderebilir miyiz? Varlýðýný en çok elimizde, parmak uçlarýmýzda hissettiðimiz dokunma duyusuna tatil yaptýrmak ise pek elimizde deðil. Bu yazýnýn yazarý olarak þu anda ben bir bilgisayar klavyesinin tuþlarýna dokunuyorum. Bu kasýtlý bir dokunma; istersem þimdi klavyeye dokunuþuma ara verebilirim. Ancak dokunma duyuma ara vermem mümkün deðil; çünkü sadece elimde, avucumda deðil dokunma duyum, parmak uçlarýmdan çok ötelerde ve derinlerde yatýyor. Þu dünyaya etten kemikten bir bedenle buyur edilmiþ bir canlý olarak, birþeye dokunmadan edemiyorum. Yerçekimine mahkûm olarak mutlaka bir zemine basmak durumundayým, bir yere tutunmak zorundayým, mutlaka birþeye temas etmem gerekir. Uzay boþluðunda asýlý kalýyor olsam da en azýndan hava ile temas hâlinde olmalýyým.

Dokunma duyum diðer duyularda olduðu gibi, belirlenmiþ bir organ üzerinden gerçekleþiyor deðil. Bütün bedenimi kaplayan ince bir deri tabakasý üzerinde gerçekleþiyor. Ýnsan cildi, bu anlamda, ‘dokunma duyusu’nun kapýsý olarak bir organ tanýmýný hakeder herhalde. Ne var ki, kulaðýmýzýn, gözümüzün, burnumuzun, dilimizin aksine, cildimize belli bir biçim çizemeyiz. En azýndan her sabah aynada yüzümüzü seyrederken baktýðýmýz o tanýdýk simada, bizi ‘biz’ yapan tüm detaylarda ilk gördüðümüz bu organýmýzdýr; elimizde avucumuzda olan herþeye ‘bu benimdir’ dedirten yakýnlýk duygusunu yaþatan bu organýmýzdýr, ayaklarýmýzýn altýnda gezdirdiðimiz yine bu organýmýzdýr. Dokunma organýmýz, cildimiz, hiçbirþeyimizdir ama herþeyimizdir. En çok gördüðümüz, en az farkettiðimiz organýmýzdýr. Cildimiz her yerdedir ve hiçbir yerde deðildir.

Dokunma organýmýzý ne kadar az farkettiðimizi, ne kadar zor tanýmladýðýmýzý bir kenara býrakalým ve dokunmanýn bize ettiðine bir bakalým. Dokunmak, varlýðýmýzý bize ilk farkettiren duyumuzdur. Dokunmak, ‘kendi’mizi ‘öteki’nden, ‘baþkasý’ndan ayýrýp tanýmlayan, ‘öteki’nin ve ‘baþkasý’nýn varlýðýný en kesin biçimde hissettiren duyumuzdur.

Cildimiz nasýl tüm bedenimizi kaplayan tanýmsýz bir organ ise, dokunmak da varoluþumuzu bize kavratan ilk ve son deneyimimizdir. Bu varlýk âleminde bir ‘kan pýhtýsý’ olarak aðýrlýðýmýzýn hissedildiði ilk zamanlarda, önce rahimlere ‘tutunmuþ;’ sonra dokunmalarýn en þefkatlisinin ortasýna, ana kucaðýna düþmüþtük. Bu varlýk âleminden uçup gittiðimiz son ânýmýzda da, dokunma duyumuzu en yoðun yaþadýðýmýz elimiz çözülür, avucumuz boþta kalýr, tenimiz soður; insan sýcaðýný yitiririz, varoluþla temasýmýzý kaybederiz. Hayatýmýzýn bu iki ‘dokunaklý’ dokunuþu arasýndaki serüvenimizin sahnesi cildimiz olur. Bu arada, hayat boyu, nice fiilimiz, cildimiz üzerinde sembolleþir.

Dokunma duygusu ciltte baþlar, ama ciltte bitmez; cildin inceliðinin aksine tarifsiz bir duygusal derinlik taþýr. Öyle ki, sýrf insan eli deðdi diye kimi eþyanýn deðer kazandýðý olur; bunun tersi ise geçerli deðildir: Yani, hiçbir eþya insana temas etmekle insana deðer katmaz. Modern zamanlarýn eþya düþkünlüðü bu gerçek ýþýðýnda anlamsýzlaþýr ve alçalýr. Bir ipeðe dokunuþtaki sýr, insanýn ipeðe atfettiði kýymetten gelir; oysa ipek, ipek giyene birþey katmaz. Bir incinin insan tenine dokunuþu, inciyi anlamlý, önemli ve deðerli kýlar; ancak inci bir gerdanlýk insaný önemli kýlmaz. Kýsacasý, kendimize deðer atfetme adýna, kendimizi önemli sayma adýna sürekli eþyaya yönlendirilen dokunma duyusu maddî hýrslarýn boyunduruðuna girecek kadar zavallý olmadýðý gibi, soðuk metal yüzeylerin yüzünde yaðmalanacak kadar ucuz da deðildir. Ýnsan dokundu mu ruhuyla dokunur; ve ruha dokunur.

Ýnsan cildi kendinden umulmayan bir derinlik taþýyor açýkçasý. Bu sýrdandýr ki, oðullar, babalarýnýn omuzlarýna ‘babacan’ bir dokunuþuyla hayatýn sarp yollarý için enerji toplar. Kýzlar, analarýnýn sarýlýþýnda söylenmemiþ en tatlý sevgi sözlerini, dile gelmeyen en güzel tavsiyeleri duyarlar. Arkadaþlar musafaha ederek destek verirler birbirine. Hastasýnýn nabzýný tutan kadim hekimler, onun hem bedeninde, hem ruh ikliminde olup bitenleri el yordamýyla hissederler. Fiziksel temas, kimyasal ilaçlardan da, modern teþhis yöntemlerinden de muðlak ama daha çabuk hissedilen ve izleri silinmeyen sihirli birþeydir. Belki bunun için olsa gerek, týp ne kadar modernleþse de, hasta-hekim iliþkisinin insan insana olan yanýný asla terketmiyor. Tababetin ilk ve vazgeçilmez pratiði ‘palpasyon’ ve ‘perküzyon,’ yani dokunmanýn teknikleri her týp öðrencisine iyiden iyiye belletiliyor.

Öte yandan, dokunmanýn ilim dünyasýnda yeni yeni farkedilen baþkaca hikmetleri var ki, bunlar üzerinden, ‘hands-on’, yani ‘el temasý’ tedavileri geliþtiriliyor þimdilerde. Refleksolojiden biyoenerjiye kadar uzanan onlarca alternatif tedavide elle dokunmanýn þifalý etkisi gündeme geliyor. Örneðin, The Alchemy of Love and Lust (Aþkýn ve Arzunun Simyasýgöz kırpma adlý kitabýn yazarý Theresa L. Crenslaw, modern insanýn ‘dokunma açlýðý’ndan söz açýyor. Dokunma açlýðýnýn bedelini insanlar depresyon, stres, kaygý ve hatta fiziksel rahatsýzlýklarla ödüyorlar. Ki, dokunma yoksunluðunda kaybettiklerimiz, dokunmayla kazandýklarýmýz konusunda az da olsa bir fikir veriyor.

1930’larda yapýlan bir araþtýrma prematür bebeklerin dokunmayla çok þey kazandýðýný ortaya koydu. Daha sýk elde tutulan ve kucaða alýnan bebeklerde ölüm oraný üçte iki azalmýþtý. Þimdilerde minik ve zayýf bedenlerin cýlýz nefeslerini alýp verdikleri Yenidoðan Yoðun Bakým Birimlerinde görevli saðlýk personeline bebeklere düzenli olarak dokunmalarý, masaj uygulamalarý tembihleniyor. ‘Dokunulan’ bebekler, dokunulduklarý sýrada, stres davranýþlarýný (yumruðunu sýkmak, yüzünü kýrýþtýrmak gibi) daha az gösteriyorlar.

Miami Üniversitesi Dokunma Araþtýrmalarý Enstitüsü direktörü Tiffany Field’in anlattýklarý ise, dokunmanýn beþikten mezara kadar hayatýmýzýn her evresinde onarýcý etki yaptýðýný açýkça ortaya koyuyor. “Sokaklarda görmeye alýþtýðýmýz saldýrganlýðýn çoðunun temelinde, yeterince dokunulmamak var” diyor Field. Örneðin, öðrenciler ve öðretmenler arasýndaki sýrtýný sývazlamak, baþýný okþamak gibi temaslar azaldýkça, okullarda saldýrgan davranýþlarýn arttýðýna dikkat çekiyor kendisi.

Field’in baþkanlýk ettiði enstitünün yürüttüðü 60’a yakýn çalýþmada dokunma ve masajýn astýmdan, dikkat bozukluðuna, kanserden þekere kadar çok deðiþik durumlar üzerindeki etkisi araþtýrýlýyor. “Artýk genel bir etkiden söz edebiliriz” diyor Field. Masaj sýrasýnda, hastanýn kalp atýmý yavaþlýyor, kan basýncý düþüyor. Beden stresli durumdan rahat ve gevþek bir moda doðru kayarak, stres hormonlarý azalýyor, baðýþýklýk sistemi güçleniyor.

Dokunmanýn olumlu etkileri sadece bedende kalmýyor. Dokunmalar sonrasý gelen rahatlama dönemlerinde beyin fonksiyonlarý da hýzlanýyor. Kýrk kiþi üzerinde yapýlan bir çalýþmada 10 dakikalýk masajdan sonra insanlarýn matematik yeteneklerinin geliþtiði görülmüþ. “Bütün bunlarý gördükten sonra,” diyor Field, “her gün yemek ve egzersizlerin yanýsýra belli dozlarda dokunmaya da muhtaç olduðumuza inanmaya baþladým.”

Bu araþtýrmalar, Ýsa aleyhisselamýn ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hastalarý dokunmak suretiyle tedavi ederken, henüz yeni farkettiðimiz bu gerçeðe iþaret ettiklerini akla getiriyor. Ki, yapýlan araþtýrmalarýn gösterdiði üzere, dokunma, bedenimizde en baþta endorfinler olmak üzere, çok sayýda hormonlarýn düzeylerinde bir hareketliliðe neden oluyor. Endorfinler, vücut içinde salgýlanan bir tür doðal ‘aðrý kesici’dir. Bilim adamlarý, hastanýn sýrtýný sývazlamakla, nabzýný tutmakla, elini kavramakla aðrý ve sancýlarýn hafiflemesini, en azýndan daha çekilir hâle gelmesini þimdilik bu somut verilerle açýklýyorlar. Ýnsan-insan dokunuþunda ortaya çýkan pozitif duygusal enerji henüz laboratuvar verileri olarak kaydedilemiyor olsa da... Dokunmayla yükselen bir diðer hormonun adý ise, oksitosin. Oksitosin, doðum kasýlmalarýný baþlatan hormondur. Bebek doðduktan sonra, emzirme sýrasýnda oksitosin yükselir, anne-bebek arasýndaki duygusal baðlýlýðýn tensel temelleri atýlýyor.

Hakîm ve Rahîm olan Rabbimizin dokunma denilen duyumuza yüklediði bu hikmetleri gördükçe, insanýn meþhur bir sözü tersine çeviresi geliyor doðrusu: Bir dokun ki, bin ah iþitme!
Gönderme Tarihi: 23.11.2005 - 19:25
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ ÖZELLİKLERİ
vuslat su an offline vuslat  
Konu icon    PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ ÖZELLİKLERİ
29 Mesaj -
PEYGAMBERÝMÝZÝN AHLAKÎ ÖZELLÝKLERÝ
Peygamberimizin ahlâkýnýn en önemli özelliði, Allah vergisi oluþudur. O bütün güzel vasýflarý, çalýþýp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmýþ deðildir. Onun ahlâký Allah tarafýndan ihsan edilmiþ, ikram edilmiþtir. Yüce Allah onu insanlarýn örnek alacaðý kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir þekilde yaratmýþtýr.

O dünyaya gözünü açýp kapayýncaya kadar hep ayný huy ve ahlâk üzerinde yaþamýþtýr. Ondaki güzel vasýflar yaratýlýþýnda mevcuttu. Onu eðiten, edep ve ahlâkýn en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.

Ýþte bundan dolayý, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldýðý feyiz, o nisbette çoðalýr.

Peygamberimizin ahlâkýnýn en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratýlýþýnda var olan birbirine zýt ve ters huylarý en mükemmel þekilde baðdaþtýrýp, bütün duygularýn ideal noktasýný bulmasýdýr. Hiçbir þekilde aþýrýlýða kaçmadan, orta yola, doðruya ulaþmasýdýr.

Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaþamadýðý en üstün deðerleri ve olgunluðu mükemmel bir þekilde hayâtý boyunca ümmetine göstermiþ, bütün insanlýðýn gözleri önüne sermiþtir.

Bazý anlar olmuþ, en cesur bir fedai olarak, düþmanýn kat kat üstünlüðüne hiç aldýrmadan, binlerce düþmana tek baþýna meydan okumuþtur. Ama bu halinde bile yumuþak kalpliliðini, merhametini geri býrakmamýþtýr.

Meselâ bir savaþ sonrasý, öldürülmüþ olarak gördüðü düþman çocuklarýna o kadar acýmýþtý ki, düþman da olsa çocuklarýn öldürülmemesi gerektiðini, çünkü onlarýn suçsuz ve Cennetlik olduklarýný haber vermiþti.

O, bütün insanlýðýn kurtuluþu ve Ýslâmýn dünyaya yayýlmasý gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ýn her tarafýna dal budak salan ümmetinin halini ve iþlerini düþünürken; çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanlarý hiçbir zaman unutmamýþ; kendi çoluk çocuðunu, onlarýn eðitim ve ihtiyaçlarýný da ihmal etmemiþtir. Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiþtir.

Bu kadar aðýr ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduðu halde, o yine kendisini Rabbine vermiþ, günün büyük bir kýsmýný ibadet ve zikirle geçirmiþtir.

Kalbi her an Allah'a baðlýdýr. Bu haliyle dünya ile iliþkisini kesmiþ gibi görünse de, yine o dünyanýn içindedir. Bütün iþlerinde Allah'ýn rýzasýný gözetmiþtir.

Peygamber Efendimiz, dâva arkadaþlarýný gözü gibi korumuþ, onlara ana-babalarýndan görmedikleri þefkat ve yakýnlýðý göstermiþ, kendi þahsýna yapýlan kötülüðü affetmiþ, intikam almayý düþünmemiþtir. Kendisini öldürmek için tuzak kuranlarý yakaladýðýnda serbest bý-

rakmýþ, ama Allah düþmanlarýný asla baðýþlamamýþ, onlarýn yakasýný býrakmamýþtýr.

Ýçi bozuk, dýþtan Müslüman gibi görünen münafýklarýn kalbine devamlý Cehennem korkusunu vermiþ, âhiretteki acý hallerini hatýrlatmýþtýr.

Ýslâm topraklarý, güneyde Yemen'e kuzeyde Ýran ve Suriye sýnýrýna dayandýðý sýrada Peygamberimiz, Araplarýn sultaný, Arabistan'ýn hakimi idi. Savaþ sonrasý düþmanýn býrakýp gittiði mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kýymetli mallar Müslümanlarýn eline geçtiði halde, yine o kuru bir hasýr üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastýða yaslanacak kadar mütevazý; her türlü imkân mevcutken, açlýk sýkýntýsý çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi.

Hz. Ömer'in "Bizans kralý ve Ýran þahý dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasýr üstünde yaþýyor" diyerek aðlamasý üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoþ tutan yüce Peygamberimiz:

"Yâ Ömer, varsýn, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsýnlar, keyif sürsünler. Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rýzasýný dile getiriyordu.

Peygamberimizin ahlâký bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu. Güneþ nasýl ýþýk saçar, çiçekler nasýl rengi ve kokusuyla ortalýðý Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; aðaçlar nasýl türlü türlü meyveler verir, yaratýlýþlarýnda var olanlarý ortaya çýkarýrsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtý da o þekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu.

Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratýldýðý kanaatine varýrdý. Hiç kimse ondan o fazilete aykýrý bir þeyin görüleceðine inanmazdý. O her zaman muhtaçlara yardým eder; zayýflarý korur; tatlý sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarýný muhafaza eder; tevazu ve hoþgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi. Güneþ nasýl ki, Allah'a inananýn da, inanmayanýn da üzerine doðarsa, Peygamberimizin dünyayý kaplayan þefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese ayný þekilde yayýlýrdý.

Peyg.(s.a.v.)in Örnek Ahlaký Kitabýndan


Güle Güle Güle Güle
Gönderme Tarihi: 23.11.2005 - 19:05
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: RUH'UL BEYÂN TEFSİRİ NASİL YAZİLDİ ?
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
s.a.degerlý kardesým kuraný anlama ýncelýklerýne tam anlama hususunda ozellýkle tevsýr kýtaplarýnýn cok onemlý oldugunu belýrtmek ýstýyorum ruhul beyantevsýrýný beyenýyle okuyorum ve tüm kardeslerýmýn bu guzel tevsýrden faydalanmasýnýtemenný ederým ve sunuda belýrtmek ýsterýmký bu zamanýn almlerýnden olan MAHMUT USTA OSMANOGLU KS yazmakta oldugu RUHUL FURKAN tevsýrýnýn cok mukemmel býr sekýlde acýklanmýs ayetlerýn kýrýk manasýndan tutun konuyla ýlgýlý hadýs ayet gýbý herkezýn cok guzel anlayacagý dýlden yazýlmýs faydalý býr eserdýr hazýrlayanlardan allah razý olsun.herkezýn okumasýný tasýye ederýmGüle Güle Güle Güle
Gönderme Tarihi: 22.11.2005 - 21:59
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: aglama duvarı
vuslat su an offline vuslat  
aglama duvarı
29 Mesaj -
Kudus'te gorevlendirilen bir gazeteci, Aglama Duvari'nin onunden her
gecisinde, yasli bir Musevi'nin orada oyle durup dua ettigini fark
etmis.
Bir hafta, iki hafta... sonunda adamla bir roportaj yapmaya karar
vermis.
Izin alip teybini acmis, sormus adama:

- Adiniz?
- David. Polonya Yahudisiyim. Yasim 65. Smalla'da bir manav dukkanim
var. Evliyim. Iki cocugum Tel Aviv'de bir cicek serasinda calisiyor...
- Sizi her gun burada, Aglama Duvari'nin onunde dua ederken goruyorum.
- Evet, her sabah dukkani acmadan buraya gelirim. Dunya baris ve
insanlarin kardesligini icin dua ederim. Ogle tatilinde bu sefer
insanlarin
mutlulugu, acilarin sona ermesi igin Yaradan'a yalvaririm. Aksam da, eve

donerken, bu kez durust ve iyi insanlarin esenligi icin dua ederim.
Cumartesi gunleride burada, yine dua ederek geciririm.
- Ne guzel! Kac senedir bunu surduruyorsunuz?
- Israil'e goctugumden beri, yani 40 yil gecti.

Gazeteci gok etkilenmis, heyecanla sormus:
- 40 yildir her gun dua ediyorsunuz. 40 yildir yilmadiniz. Bugun nasil
bir duygu icindesiniz, neler hissediyorsunuz?
Uzun uzun ic gecirmis yasli Musevi; sonra bezgin bir
sesle cevap
vermis:
- Vallahi artik bilemiyorum, demis. Icimde, sanki duvara
konusuyormusum gibi bir his var.

kahkaha üzüntülü
Gönderme Tarihi: 22.11.2005 - 21:34
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon BOYLE ÖRNEK OLUYORDU İNSANLIGA
vuslat su an offline vuslat  
Konu icon    BOYLE ÖRNEK OLUYORDU İNSANLIGA
29 Mesaj -
Onun ideali, insanlýða hizmetti, yoksa insanlýðýn kendisine hizmeti deðildi. O sebepten eline geçeni yemek yedirir, içmez içirir, yönettiði insanlarýn mutluluðuyla mutlu olurdu.
Yine adeti üzere bir miktar imkan biriktirmiþ, çevresine de münadiler göndermiþti.
Sesleniyorlardý Medine sokaklarýnda münadiler:
- Resulüllah mescidin önünde muhtaçlarý bekliyor. Miskin derecesinde ihtiyaç sahibi olanlar gelsin, hisselerine düþecek yardýmý alsýn, kimse mahrum kalmasýn!
Az sonra mescidin önüne muhtaçlar toplanmýþlardý. Mutluydular. Çünkü kasýp kavuran ihtiyaçlarýnýn hiç olmazsa bir kýsmýný karþýlayacak imkana kavuþacaklardý.
Nitekim düþündükleri gibi de oldu. Efendimiz gelenleri þöyle bir gözden geçirdikten sonra mevcudu da hesap ederek önünden geçenlere hisselerini veriyor, onlara tebessümle bakarak mutluluðunu da açýkça hissettiriyordu.
Mutluydu. Çünkü O'nun en büyük mutluluðu insana yardým, insana hizmetle meydana geliyordu. Ýþte o anda da insana hizmette bulunuyor, ihtiyaç sahiplerinin sýkýntýlarýný gideriyordu.
Nihayet elindeki mikan bitti, yardým isteyecek insan da bitti. Demek ki hesap iyi yapýlmýþtý.
Ne var ki çok sürmedi, ötelerden kan ter içinde koþup gelen bir bedevi görüldü. Adama hem ufkuna bakýyor, hem de nefes nefese koþmaya devam ediyordu. Nihayet geldi, þöyle bir nefeslendikten sonra söylendi.
- Yardým daðýttýðýnýzý söylediler onun için nefes nefese koþtum; ama yine de yetiþemedim! Zaten hep þanssýzým ben.
Çok üzgündü yoksul adam. Anlaþýlan ihtiyacý da fazlaydý. Böyle bir fýrsatý mutlaka deðerlendirme niyetiyle koþmuþtu; ama yine yetiþememiþti.
Sordular:
- Ýhtiyacýn çok mu fazlaydý?
Saymaya baþladý yardým alabilseydi neler alacaðýný.
Hepsi de zaruri ihtiyaçtý. Demekki adamýn ihtiyacý þiddetliydi. Ama Rasulüllah'ýn imkaný da bitmiþti. Elinde avucunda olaný tümüyle vermiþ, geriye tek dirhem bile kalmamýþtý. Þimdi ne olacaktý?
Efendimiz þefkatle baktý bedeviye. Sonra da beklenmeyen teklifini yaptý yoksul adama:
- Üzülme ihtiyaçlarýný yine alacaksýn. Hem de hiçbirini býrakmaksýzýn!
- Nasýl? Diyerek heyecanlandý yoksul adam. Efendimiz kelimelere basa basa konuþtu:
- Þimdi buradan kalk, þehrin içine dal, ihtiyaçlarýný nerede bulursan al ve aldýðýn satýcýlara da de ki:
- Mal bana ait, parasýný ödemek de Resulullah'a! Allah'ýn Resulü ödeyecektir. Ýstediðimi verin!
Resulüllah (sas) böylece verecek parasý olmayýnca muhtaçlarýn borcunu yükleniyor, bir fýrsatýný bulup da ödeyeceðini düþünerek insanýna böyle yardýmda bulunuyor, insana hizmeti böyle en öne alýyordu.
Adam sevinçle çarþýnýn yolunu tuttu. Zihninde neleri alacaðýnýn hesabýný yaparak heyecanla gidiyordu.
Olaya þahit olan Hazreti Ömer, fedekarlýðýn bu kadarýna razý olamamýþ gibiydi.
Nihayet düþüncesini dile getirmekten kendini alamadý da dedi ki:
- Ya Resulellah! Sen gücünün yettiðiyle mükellefsin, yoktan da vermekle deðil. Elinde olaný tümüyle daðýttýn, geriye bir þey kalmadý. Neden baþkalarýnýn borçlarýný da yükleniyor, onlarýn ihtiyaçlarýný da karþýlamak zorunda býrakýyorsun kendini? Bu kadarý da fazla deðil mi?
Bu sözlerden hiç de memnun olmayan Resulüllah'ýn yüzündeki tebessümün kaybolduðu görüldü. Halbuki o ana kadar çok mutluydu, tebessümü hiç eksik etmemiþti.
Bu defa da masum bir adam söze karýþtý;
- Ya Resulallah sen Ömer'e bakma ver, Allah da sana verir, dedi.
Bu söze memnun olan Resulüllah'ýn tebessümü tekrar yüzünde belirdi, 'fedekarlýða devam et' sözünden memnun olduðu anlaþýlýyordu.
sevinçli sevinçli sevinçli
Gönderme Tarihi: 22.11.2005 - 20:04
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: 4444 salat-i tefriciyye
vuslat su an offline vuslat  
29 Mesaj -
hasta kardeþimize allah acýl þifalar versýn 100 tefrýcýye bu acýz kardesýnýzden selam ve dua ýle
Gönderme Tarihi: 22.11.2005 - 19:18
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon ESMAUL HUSNA
vuslat su an offline vuslat  
Konu icon    ESMAUL HUSNA
29 Mesaj -
--------------------------------------------------------------------------------
»
ALLAH
Tüm isim ve sýfatlarý kendisinde toplayan yüce Allah'ýn zatýnýn, baþka hiçbir varlýða verilemeyen ismidir.

--------------------------------------------------------------------------------


er-RAHMÂN
Esirgeyici. Yarattýðý bütün canlýlara nimet veren. Ýyilere de kötülere de rahmet eden.

--------------------------------------------------------------------------------


er-RAHÎM
Baðýþlayýcý. -Ahirette- sevdiklerine ve mü'minlere merhamet eden.

--------------------------------------------------------------------------------


el-MELÝK
Bütün mevcudatýn gerçek sahibi ve hükümdarý.

--------------------------------------------------------------------------------


el-KUDDÛS
Her türlü noksanlýk ve ayýplardan münezzeh olan.

--------------------------------------------------------------------------------


es-SELÂM
Her çeþit afet ve kederlerden emin olan. Selamette olan, selamette kýlan.

--------------------------------------------------------------------------------


el-MÜ'MÝN
Ýman veren, güvenlikte kýlan. Ýman edenleri iki dünyada da güvenlik içinde yaþatan.

--------------------------------------------------------------------------------


el-MÜHEYMÝN
Saltanatý hakkýnda dilediði gibi tasarruf eden, her þeyi gözetip koruyan.

--------------------------------------------------------------------------------


el-AZÎZ
Ýzzet sahibi, maðlup edilmesi imkânsýz olan, herþeye galip olan.

--------------------------------------------------------------------------------


el-CABBÂR
Azamet ve kudret sahibi, istediðini mutlak yapan, dilediðine muktedir olan.

--------------------------------------------------------------------------------

Güle Güle Güle Güle
Gönderme Tarihi: 22.11.2005 - 18:58
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon SLM
vuslat su an offline vuslat  
Konu icon    SLM
29 Mesaj -
E.S.A. BUGUN SITEYE UYE OLDUM IÞL HAKKIMIZDA HAYIRLARA VESILE OKUR SELAN VE DUA ILEGüle Güle PC de
Gönderme Tarihi: 19.11.2005 - 20:23
vuslat üyenin diger mesajlarini ara vuslat üyenin Profiline bak vuslat üyeye özel mesaj gönder vuslat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 897 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ambulans64 (60), salihbayram (52), opel (54), islamci_genc (37), celal1974 (50), savage41xxx (52), LAZPARATOR61 (45), kral29 (35), siseyna (43), demir_kralll (33), yepremreha (47), YA_rab (31), zompur (54), ALMILA_GÜL (56), Mystigue (53), kecmk (53), akpinar61 (59), aqabe (60), agenc24 (52), y.erkek (52), internet22 (41), kutsalsavasc&ya.. (37), karindas (45), sehadet_61 (46), Serdar_ (44), bahtiyar28 (54), maun (42), bayramsalih (52), arifünal (64), HANCEREN (55), mecruh (45), MuSLimaNKa (34), bilalkale (50), DeLiCaN (944), veysel setdibi (62), tilli (51), erzurumlunet (46), sema_ihl (38), cemre (52), m.kara (58), yyunuss (39), x_X_x (41), Muhammed1968 (57), hçerçi (72), lcd (47), fatihreis (39), Baharayyildiz (40), haci_nl (47), cemil (46), yakupakyuz (60), gazikoc58 (51), Ankebut57 (45), L a V i N i a (40), sofu_23 (51), Beyaz dilek&cce.. (40), tabu (50), sümbül (37), yakupalan (45), Alperen Eren (46), HikmetSagir (81), YaSaX (44), Barnabas (39), islamasevdal&ya.. (38), ilyas1970 (54), criminalist (52), Ayhan-61 (58), nurayaz (30), mörscher (58), basmuharrir (58), Goodmanx (57), mahmut1968 (56), djnefret (41), karadeniz krali (54), ayseli (58), cengo06 (62), yasarerkek (52), hz.ömer (37), ismailxxx (46), tayyarozbak (40), karamurat1 (51), sari_kiz (38), kaslim (42), ayyildiz_70 (34), The Mediterrane.. (53), bahadir (50), ~TUTI~ (37), dostahasret (43), Selinnurx (56), apocalyptica (45), markat (46), derlerkahin (46), isa dogan (50), EROL AKBULUT (56), Yaseminnur (37), sehadet_aski (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60349 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.