hydroxychloroquine generique kaletra ivermectine ivermektin lopinavir ritonavir 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

15 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: Düşünüyoruz Ama Taşınamıyoruz !
fazilbey su an offline fazilbey  
Düşünüyoruz Ama Taşınamıyoruz !
32 Mesaj -
Kim ne derse desin hayatýn en ciddi eylemi düþünmektir. Bana böyle bir yargýyý söyleten de yine hayatý aktiviteler içerisinde en yükseðe yerleþtirdiðim bu düþünce olgusudur.

Siz bu konuda ne düþünüyorsunuz diye sormayacaðým. Bir türlü endiþeye dönüþmeyen taþýyageldiðiniz þeyler hayatýnýzýn önem sýralamasýný yeterince ortaya koymaktadýr. Yok caným, hemen alýnganlýk göstermeyin. Düþünceleriniz düþ gücünüze mi katkýda bulunuyor yoksa yerinizi yadýrgayýp durumunuzu deðiþtirecek atýlýmý yapmaya mý? Ýþin içinden çýkamadýnýz deðil mi?

Görünen o ki, en özgür konum ve koþullara sahip düþünce yetenegimiz de esaret altýnda. Ýnþa ettiðimizi sandýðýmýz düþünce malzemelerinin bir çoðu bizim deðil batidan ithal edilme. Dunyevi ve uhrevi ilimlere vakif bir cok alim ve ilim adamlarimiz bile kendilerininde anlamkta zorluk cektigi ithal terminolojiyi kullanrak dusunmeye calistilari icin ne kendileri nede hitap ettikleri kitleleri bulunduklari yerden bir adim oteye tasiyamiyorlar. Bu munasebetle bize ait olmayan sözcüklerin oluþturduðu fikir dünyasý dýþarýya yönelik bir baski oluþturamadigi içinde hiçbir zaman aksiyoner özellik arzetmiyor. Estirdiðimiz bütün bu beyinsel fýrtýna, sorulunca söylemek maksatlý bir düþünce taþýyýcýlýðýdýr. Fikirlerin saða sola savruluþundan ibaret beyhude bir durumdur.

Kur'an-ý Kerim'in bir cok ayetinde geçen;
"düþünmüyor musunuz?" sorusunu "bütün zihinsel gayretinize raðmen "düþünme ciddiyeti taþýmýyorsunuz" þeklinde de anlamak mümkündür. Konuþma ve yazma yanlýþýndan daha önemlisi bu düþünsel sorunlardir. Zira, eðri bir cetvelle nasýl doðru bir çizgi çizmek mümkün deðilse, yanlýþ konumlanmýþ düþünsel dizgeden saðlýklý bir eylemin ortaya cikmasi da beklenemez.

Düþünmek var oluþumuzdan emin olmanýn, ontolojik gerçekliðimizin tek aracidir. Düþünmediðimiz anlarda degisik bir sürüklenme, içimizde büyüttüðümüz uçurumdan trajik bir yuvarlanma yaþarýz. Yerle gökle arasindaki durusumuz bu düþünsel denge sayesindedir. Bu iç organizasyon ve denge olmasaydý var olduðumuzu bize kim haber verebilirdi?...

Yokluðun yanýmýza sokulurcasýna dokunulur hale gelmesi de iç merdivenlerini kullanarak kendinden aþaðýya inmek yani sadece düþünmekle mümkündür. Ýnsan adem (yokluk) den kurtulup eþyanýn isimlerini sayarak Âdem haline gelmesini böyle bir uyanýþ (idrak)a borçludur.

Ýnsan bulunduðu noktayý terk etmek ve terk etme gerekçelerini baþkalarýna da taþýmak için düþünür. Taþýnmayla bitmeyen düþünmek sadece boþluða doðru zihinsel bir akýþtýr. Bu akýþta bir arayýþ ve bir buluþma yoktur. Halbuki her düþünen kiþi kendini evin dýþýnda hissettiðinden bulunduðu soðuk ve daðýnýk ortamdan yeni deðiþmez bir düzene taþýnmayý arzulayýp hedefler.

Ýsabetli taþýnmalarla neticelenen düþünceler bir daha kendilerine ihtiyaç hissedilmeyecek þekilde pratik deðer olarak kalýrlar. Böyle bir pratik deðerle sonuçlanmayan düþünce hantal bir sessizlikten baþka bir þey deðildir. Fikir ile aksiyon arasýndaki ilgi neyse düþünme ile taþýnma rasýndaki ilgi de odur. Mekke bir düþünme medine bir taþýnmadýr. Hicret bir düþünme Mekkenin fethi bir taþýnmadýr. Ýntifada bir düþünme þehadet bir taþýnmadýr.

Taþýnmamak þartýyla düþünmemize göz yumulduðu bir çaðda yaþýyoruz. Düþüncelerimizin rezervlerini oluþturan muhtelif kitaplar adeta üzerleri arandýktan sonra, tesirsiz hale getirilerek okuyucuya sunulmaktadýr. Kitaplar, onlarin sayesinde düþünüp taþýndýðýmýz vasýtalar olmaktan çýkarak kafamýzda ve yanýmýzda bulundurup taþýdýðýmýz nesneler haline gelmiþtir. Düþüncelerimizin gösterdiði adrese taþýnmaya ne cesaretimiz ne cüretimiz ne de kuvvetimiz kalmýþtýr. Ýyisimi sýmsýký yapýþýn peþin fikirlerinize, veresiye düþüncelerden ve vadeli taþýnmalardan baþýnýzý kurtarmýþ olursunuz. Kalem sahiplerine gelince; onlar da nasýl olsa düþünmek suretiyle taþýnamayacaklarýna göre "yazmak yola koyulmaktýr" diye avunmaya devam etsinler.

Sana gelince ey bu yaziyi okurken kafasi karisan veya cok felsefik bir yazi olmus diyen kardesim, kimbilir belki de zihnini dört bir yana savuran yanlýþ ve daðýnýk gündemlerden dolayý verdiðin hiçbir adreste yoksun(!) sana ait bütün telefonlar meþgul çalýyor! Bakýyorum ki düþündüðüm yerde de izin yok. Bu düþünsel kýþta ve kýyamette gideceðin hiçbir yer yoksa , o halde düþ peþimize, adýmlarýmýzý, satýrlarýmýzý izle. Ýçeriye girmek istiyorsan, hiç düþünme,diyecegim ama anahtarin paspasýn altýnda oldugunuda dusunmeden bulamiyacaksin!

Selam ve dua ile


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 06.11.2005 - 15:08 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 06.11.2005 - 15:01
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattır.
fazilbey su an offline fazilbey  
Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattır.
32 Mesaj -
Her duâ ruhtan bir filizin yeþermesi, boy sürmesidir. Dal budak salmak için rahmetlere avuç açar gibi yaprak açmasýdýr. Her yaprak yakarýþ, her çiçek açýlýþý bir duâdýr. Tohumun yarýlmasý bir duâdýr. Fidanlar bir uzanýþtýr. Yaratýcýya duâdýr aðaçlar dal dal duâ süslü, çiçek çiçek yalvarma bezelidir. Taþ duâ; toprak niyaz; deniz yakarýþtýr. Felekler duâ ile devreder. Kainat duâ doludur. Ýnsanýn duâsý, ruhtaki korkunç þiddete bir buluþma özlemidir, ebedi ve ezeli sevgiyle... Duâ, fani maddeden, mana sonsuzluðuna doðru bir sýçrayýþtýr. Fakat bir iniþtir de duâ. Her samimi duâ mutlak bir kurtuluþtur. En iyi bilenin huzurunda hiçbir þey gizlemeye ve inkara cesaret edemeden açýk bir muhasebedir.

Þüphesiz ki duâ ak yüreklerden çýkýyorsa menziline ulaþýr. Ya da sütteki siyah lekeler gibi içindeki pislikleri temizleme gayreti ise gerçek duâ vasfýný kazanýr. Beyaz yürekler pisliklere dayanamaz ama bu demek deðildir ki, o beyazlýk hep lekesizdir. Ýnsandýr bir olur rahmet denizlerinde yüzer, bir olur günah bataklýklarýnda sürünür. Ýþte bu zaman beyaza leke düþmüþtür ama o yürekle lekeyi taþýyamaz uzun zaman. Ýsyan eder. Pislik mutlaka temizlenmeli, sütteki leke tutulup atýlmalýdýr. Yüreði zonklatan bir arzu itiraf ihtiyacýdýr, bu arzu, itiraf kime? Sýðýnýlacaklarýn, güvenileceklerin en büyüðüne, hudutsuz af ve baðýþlama sahibine.

Duâ, bu itirafýn en mükemmel vasýtasýdýr. Eðer duâ saðlýklý bir iç hesaplaþmanýn sýkýntýlarýndan güç alýyorsa mutlaka müessir olur. Gözyaþý karýþmýþ duâlar ise en samimi yakarýþlardýr. Çünkü gözyaþlarý iç hesaplaþmada inanç adýna kazanýlan zaferlerin muþtusudur.

O halde duâ bir yeniden doðuþtur.

Duâ, sessiz, iniltili, gürültüsüz feryattýr.


Duâyý bir ruhi ihtiyaç ve alýþkanlýk edinmiþ kimsede mükemmel bir karakter oluþur. Yakarýþýmýz kendimiz için deðildir. Kendimiz için duâ edeceksek, biz de bizim olmayan, gayrýlara feda ettiðimiz tarafýmýz için duâ edelim. Ölücü yanýmýzda çürüyücü fani tarafýmýza deðil. “ Kim ki, yanýnda hazýr bulunmayan bir inanmýþ kardeþi için duâ ederse, etrafýndaki melekler, istediðinin bir misli de senin için olsun derler.

Hz. PEYGAMBER'ÝN TAÝF SEFERÝ DÖNÜÞÜ YAPTIÐI DUÂ

Ýlahi, kuvvetimin zaafa uðradýðýný, çaresiz kaldýðýmý, halk nazarýnda hor görüldüðünü, ancak sana arz eder, sana þikayet ederim.

Ey merhametlilerin en merhametlisi! herkesin zayýf görüp de dalýna bindiði çaresizlerin Rabbi sensin.

Ýlahi! Huysuz, yüzsüz bir düþman eline beni düþürmeyecek, hatta hayatýnýn dizginlerini eline verdiðin akrabadan bir dosta bile beni býrakmayacak kadar bana merhametlisin.

Ýlahi! Sen razý olasýya dek affýný diliyorum. Bütün kuvvet, her kudret ancak Sendendir.


NASIL DUÂ ETMELÝ ?

Yöntem:

Duâ etmek için, Allah'a doðru kendini yönetmek için sadece çaba gerekir. Bu çaba; zeka ve aklýn itimiyle deðil ve sevgiyle ve gönülle olmalýdýr. Duânýn etkili oluþunda tantana büyüklük ve törenin hiçbir deðeri yoktur, belki bunlar gereksizdir de. .. Duânýn kabul edilebilmesi için, üstün fesahata sahip alimlere ihtiyaç yoktur. Samimi ve kalpten gelen duâlar geçerlidir.

NEREDE VE NE ZAMAN DUÂ ETMELÝ

Sokakta, çarþýda, otomobilde, trende, büroda, okulda, iþ yerinde duâ edilebilir. Fakat daðlarda ormanlarda ya da odanýn sessizliðinde daha iyi duâ edilir. Her türlü samimi þartlarda edilen duâ, týbbi, psiko-fýzyolojik moral ve ruh olarak insanlarý olumlu yönde etkilemektedir.

BÝR ULUSTA DUÂNIN YOKLUÐU O ULUSUN ÇÖKÜÞÜYLE EÞ ANLAMLIDIR

'Durum ne olursa olsun sorun þudur: Duâ anýnda Allah insaný dinler ve ona cevap verir. (Duâsýný kabul eder). Ahlaki ve manevi duygular bir ulusun faal unsurlarý arasýna yer alýr bunlar yok oluþa yönelirse o ulusun kesin çöküþü baþlamýþ ve baðlarýndan koparak yok olmaya giden ortama girilmiþ demektir. Bu da yabancýlaþmaya zemin hazýrlama olur. Eski Yunanýn -Grek uygarlýðý çöküþü bu nedenlerin etkisine baðlý idi. Ahlaki ve dini faaliyetler pratikte de birbirine baðlýdýrlar.

DUÂNIN ETKÝLERÝ

Duâ keyfiyetine þiddetine ve güçlü söyleniþine baðlý olarak ruh ve cismimizi etkiler. Duâ eden çehrelerde önceleri var olan vurdumduymazlýk, eksiklik, kýskançlýk ve kötülük duygularý yerlerini iyiliðe baþkalarýna iyilik yapmaya ve hayýrlar istemeye terk eder. Zeka, bilgi ve güç itibariyle eþit durumda olan iki bireyden duâ edenin ahlaki özellikleri ve karakteri çok pratik ve vasat bir tutumla etmeyeninkinden daha olgun bir görünüm kazanýr.

Duâ ortamýnda insan kendini olduðu gibi görür, kendine gelir, git gide_ruhsal bir sükuna kavuþur.

DUÂ - Dr.Ali ÞERÝATÝ
Yayýnevi: Birleþik Yayýncýlýk
Baský: Ankara / 1993 / 174 shf

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 06.11.2005 - 08:52 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 06.11.2005 - 08:48
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Gelin Kaynana Kavgalarinin Nedeni
fazilbey su an offline fazilbey  
RE:
32 Mesaj -
Alıntı
Orijinali SuMeYRa

Ve Aleykum Selam

Yinede bir tartýþmada, görevin en çok Damat adayýna düþtüðünü düþünüyorum.
Çünkü bir tarafta annesi bir tarafta esi...
Herþey yine onda bitecektir.

Haklýya haklýsýn, haksýz olana haksýzsýn diyebilmeli, demeli...




Evet kardesim buna ben de yurekten katiliyorum. Ayni zmanda hakem rolunde olmasi gereken kisi damattir. Gorevini cok iyi yapmasi gerekir. Bunun icinde Islami iyi bilmeden ozellikle Islam'in evlilik konusundaki ogutlerini iyi ogrenmeden kimse evlenmemeli. Bu konuda merhum Timurtas Ucar Hocanin su sozleri cok yerinde sozler. "Islami ogrenmeden evlenmeyin, ev yaptirmayin, araba almayin, ticaret yapmayin, zenginlige heveslenmeyin... yoksa hem kendinize hem de baskalarina zulmedersiniz." der.

Alıntı
Orijinali HaSReT
Kaynanalar, bir zamam gelin olduklarýný; gelinlerse, zamaný gelince kaynana olacaklarýný unutmasýnlar...



"En kotu anne-babalar, cocuklarinin terbiyesi konusunda, genclikte yaptiklarini unutanlardir."

Selam ve dua ile


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 06.11.2005 - 03:26 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 06.11.2005 - 03:25
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Gelin Kaynana Kavgalarinin Nedeni
fazilbey su an offline fazilbey  
Gelin Kaynana Kavgalarinin Nedeni
32 Mesaj -
Selamun Aleykum gonul dostlarim!

Bu yazimda, gelin kaynana,damat kayinpeder iliskileriyle ilgili,1999 yilnda yaptigim bir arastirmayi ve ulastigim sonuclari faydali olur dusuncesiyle sizlerle paylasmak istedim.
Adaylar icinde tenbihat niteligi tasir diye dusunuyorum inseallah.

Gelin ve kaynanalar arsindaki hir gür kavgalari hepimiz bilir ve duyariz.
Yaptigim arastirmada,oncelikle kaynana olanlara su sorulari yonelttim.

1- Gelininden memnunmusun?
2- Memnun degilsen,neden memnun degilsin?

Iki soruyada deneklerden aldigim cevaplar sasirtici.
Gelininden memnun olup iyi gecinenlerin yada, eh el kizi ancak bu kadar olur diyenlerin orani %15 civarinda kalirken, memnun olmayanlarin orani %85 lere tirmanmaktadir.Evet bu toplumsal bir vakia.

Gelininden memnun olmayanlarin cevabi; gelinim sabah erken kalkmiyor,gozum gibi bakip buyuttugum oglumun hizmetini iyi yapmiyor, bana anne demiyor, oglumu bana karsi kiskirtiyor, vah talihsiz zavalli oglum,elini sallasa ellisi kolunu sallasa tellisini alirdi gibi bir cok sikayet ve serzenislerde bulunduklarini tesbit ettim. Hatta ogullari evlendikten sonra, daha cok ilgilenme gayreti icerisine giren annelerin oranida bir hayli yuksek.


Ve butun bunlari yan yana koydugumuzda su sonuca ulasiyoruzki, gelin kaynana kavgalari toplumumuzda bir hayli yaygin haldedir. Peki nerden kaynaklaniyor bu kavgalar ve surtusmeler? Kaynana,gelini, gelin kaynanayi neden hos gormez ve neden anne kiz iliskisi icerisine giremezler bir turlu?

Simdi buyrun sebeplerine beraberce bakalim.

Suphesizki insanin yaratilisinda,sahip olmak,ait olmak ve kiskanmak gibi
duygular vardir ve aktiftir. Bu aktiflik bazilarinda daha az one cikarken bazilarinda daha fazladir. Bu duygularin, domuz haric butun hayvanlardada var oldugu bilim adamlarinca tesbit edilmistir.
Kiskanmanin gerekcesi, sahip olmak ve ait olmaktir. Sahip olan,sahip oldugu seyi, ait olanda ait oldugu yeri baskalarindan hep kiskanir. Kiskanclik durtulerinin harekete gecmesinin temelindede genellikle bu yatar. Birde hasetlikten dolayi kiskanmak vardirki oda asagilik kompleksinden beslenen bir duygudur.Konumuzlada alakali degildir.

Dikkat ederseniz gelininden memnun olmayan kaynanalarin sikayetlerinin tamamina yakini, oglunu kendi hemcinsinden biriyle paylasamama icgudusunden kaynaklandigini anlayabilirsiniz. Cunku, "Anne oglunu kiskanir gelininden,baba kizini kiskanir damadindan!" Neden?

Hani sahiplenme duygusu varya butun sebep budur. Anne oglunu hep sahiplenir. Bir baska kadinin onu sahipleniyor olmasina tahammul edemez kiskanir. Tahammul ediyormus gibi gozuksede yaratilis olarak bu var olan sahiplenme duygusu onu hic rahat birakmaz. Bu bazi kaynanalarda bastirilir ve az aciga cikar. Bazilarinda ise acikca gorulur. Ve ondan sonrada baslar oglunu kiskanip gelininden sikayet etmeye. Arkasindanda sogukluklar, surtusmeler ve kavgalar kendiliginden ortaya cikar.
Iste bu noktada gelin pozusyonunda bulunan kisiye onemli gorevler duser. Yukarida bahsettigimiz inceliklere vakif olarak dikkatli davranmasinda her zaman kendisi ve yuvasinin selameti icin buyuk faydalar vardir. Kesinlikle Kaynanayi kiskandiracak onu tahrik edecek soz ve davranislardan kacinmasi gerektigini aklindan cikarmamalidir. Cunku siz bir rakipsiniz bunu bilmeniz gerekir. Boylece neden kaynanam bana karsi boyle davraniyor diye husumeti tirmandirmamalidir. Nedeni yukardada zikrettigimiz gibi cok aciktir. Hatta kaynananin kendisi bile, neden boyle oldugunada bir turlu anlam veremez. Kaynana olmadan oncede gecimsiz kaynanalari hep kinarken, kendiside oyle bir kaynana olur cikar.

Hal boyleyken gelinde esini kendi hemcinsleriyle paylasmak istemiyor. Bu esinin annesi yada kiz kardeside olsa !

Damat kayinpeder arasinadaki adi konulmamis surtusmelerin temelindede ayni gerekceler yatar. Burada evlilik muessesinin direksiyonunu elinde bulunduran erkek su anlattiklarimizdan haberdar degilse, kendisini cok seven annesinin esine karsi neden boyle bir tutum icerisine girdigini neden kendisinin, esi ve annesi tarafindan paylasilamadigini veya kayinpederinin kendisine neden mesafeli davrandigini hic bir zaman anlayamiyacaktir. Bu da olaylari yatistirmak icin en onemli gorevi ustlenmis olan erkegin yanlis teshisler koyarak yanlis sonuclara goturen kararlar almasina sebep olacaktir. Hatta olaylar oyle bir noktaya gelebiliyorki; anneler ogullarina, ya ben ya karýn diyebilecek kadar ileri gidebiliyorlar.

Not: Bu konuda siz arkadaslarimizn dusucelerini almak isterim.Boylece onemli bir konuyu tartismaya acmis oluruz.

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun

Rotterdam


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 05.11.2005 - 13:43 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 05.11.2005 - 13:41
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Evliligin 30 Cesidi Vardir
fazilbey su an offline fazilbey  
Evliligin 30 Cesidi Vardir
32 Mesaj -
Türkiye genelinde yapýlan bir araþtýrmaya göre ülkemizde 'görücü usulü'nden oldu bittiye kadar birbirinden ilginç 30 çeþit evlilik var. Kültürler arasýnda deðiþen evlilik biçimlerinin çoðu da kadýna söz hakký tanýmýyor

Ýki yetiþkinin birlikte yaþamalarý için evlilik kararý vermeleri hiç de zor deðil. Bunun için de bir nikah dairesine baþvurmak gerekiyor. Fakat ülkemizde bu sanýldýðý kadar kolay geliþmiyor. Atatürk Üniversitesi Kazým Karabekir Eðitim Fakültesi Türkçe Bölümü öðretim üyesi Yard. Doç. Dr. Lütfi Sezen, ülkemizde birbirinden ilginç 30 çeþit evlenme türü olduðunu ortaya çýkardý. Türkiye genelinde araþtýrma yapan Yar. Doç. Dr. Sezen, evlenme türlerini sýraladýðý "Türkiye'de Evlenme Biçimi" konulu çalýþmasýnda, Türkiye'deki evlilik biçimlerinin çoðunun kadýna söz hakký tanýmayan evlilikler olduðunu ve geleneklerin devam ettiði yörelerde yaygýn olduðunu açýklýyor. Birbirinden ilginç evlenme yöntemleri þöyle sýralanýyor:

1 . Görücü usulüyle evlenme: Gelenekselliðin aðýr bastýðý yörelerde görülen evlenme biçimidir. Bunda kýz seçme giriþimi, doðrudan doðruya evlenecek gencin annesi, babasý veya yakýnlarý tarafýndan baþlatýlýr. Gencin kýzý beðenmesi yeterli deðildir.

2 . Kýz kaçýrma (Düðünsüz evlenme): Ailelerin evliliðe kesin karþý çýkmasý durumunda kýz kaçýrma olayý gündeme gelir. Bu durum, sosyo-ekonomik ve diðer sebeplerle en çok kýz tarafýnýn engellemesiyle ortaya çýkar. Bu engeller arasýnda kýz tarafýnýn baþlýk parasý istemesi önemli bir yer tutuyor.

3 . Baþlýk parasýyla evlenme: Baþlýk, evlenecek gencin kýz tarafýna ödediði paraya denir. Bu nakit para yanýnda; altýn, ev, bahçe, tarla veya hayvan olarak da gerçekleþebilir. Doðu ve Güneydoðu kýrsalýnda yaygýn olan baþlýk parasý üzerinde yapýlan pazarlýðýn sonuçlanmasýna "baþlýk kesme" denir. Baþlýk, kadýný bir mal olarak gören anlayýþýn ürünü olmasý yönüyle ilkel bir zihniyetin devamýdýr.

4 . Oturak alma evlilik : Erkeðin kýzý zorla kaçýrmasý yanýnda, kýzýn bohçasýný alarak oðlan evine gidip oturmasý durumu vardýr ki buna bazý yörelerde, 'oturak alma' denilir. Bir kýzýn bazen gözünü tuttuðu herhangi bir erkeðe kaçtýðý görülür.

5 . Baþ örtüsü kaçýrma yoluyla evlilik: Hakkâri, Van, Aðrý ve Erzurum'un ilçelerinde rastlanýlan bu evliliðin gerçekleþtirilmesinde; kýza ait bir eþyanýn kaçýrýlmasý, kýzý kaçýrmakla eþ tutulmaktadýr. Oðlanýn ailesi, kýz tarafýyla anlaþmak zorundadýr.

6 . Beþik kertme evliliði: Birbirini çok seven eþ-dost, komþu veya yakýnlar, çocuklarý beþikteyken, beþiklerine birer kertme vurarak niþaný gerçekleþtirilir.

7 . Tay geldi evlilik: Dul bir kadýnýn, eski kocasýndan olan çocuklarýný da alarak dul bir erkekle ya da dul bir erkeðin eski karýsýndan olan çocuklarýný alarak dul bir kadýnla yaþamasýndan doðan evliliðe denir. Kadýn veya kocanýn yanýnda getirdikleri çocuklar, 'tay geldi' olarak adlandýrýlýrlar."

8 . Kuma getirme evliliði: Cumhuriyetten önce, karýsý kýsýr olan veya erkek çocuk doðuramayan erkek, yeniden evlenirdi. Günümüzde Doðu ve Güneydoðu'nun kýrsal kesimlerinde hâlâ devam etmektedir. Bu gibi evlenmelerde ilk kadýn, sonradan gelenin yanýnda ikinci plana düþer.

9 . Berdel (bedel) evliliði: Doðu v e Güneydoðu Anadolu'da uygulanýr. Baþlýk sorununu ortadan kaldýran bu tür evlilik; hem kýzý hem de oðlu bulunan iki ailenin, karþýlýklý olarak hem kýzlarýný hem de oðullarýný evlendirmeleriyle gerçekleþtirilir.

10 . Kepir (yaban deðiþimi) evliliði: Zor kullanýlarak gerçekleþtirilen evlilik biçimidir. Evlenmek isteyen fakat baþlýk ve düðün masraflarýný karþýlayacak kadar paralarý olmayan ya da ailelerin çýkardýklarý zorluklardan çekinen bekâr iki arkadaþ, kýz kardeþlerini kendi aralarýnda deðiþtirirler.

11 . Ölen kardeþin karýsýyla evlenme (Levirat evlenme): Doðu ve Güneydoðu'da rastlanýlan ve törelerden kaynaklanan bu evlilik biçimi, "namusu baþkalarýna kaptýrmamak" anlayýþýyla gerçekleþtirilir. Ölen kardeþin karýsý, bekâr olan erkek kardeþle evlendirilir veya evli olan erkek kardeþin ikinci eþi olmasý yoluna gidilir.

12 . Baldýzla evlilik (Sorarat evlilik): Özel kültürel bir âdettir. Dul kalan kocanýn, eþinin ölümünden sonra baldýzýyla evlenmesidir. Öksüz kalan çocuklara "üvey anne" olarak seçilen teyzenin daha hoþgörülü davranabileceði düþüncesi bu evlenme biçiminin tercih edilmesinde etkili olmaktadýr.

13 . Ýçgüveyi evliliði: Erkek çocuðu olmayan, ekonomik durumu iyi bazý aileler, kýzý dýþarý verme yerine, damadý "içgüveyi" olarak eve almaktadýrlar. Özellikle tek kýz çocuðu olan bazý aileler bu yola baþvurmaktadýr.

14 . Yetim evliliði: Anne ve babasý ölmüþ, kardeþleri olmayan bir delikanlý veya kýzýn, ileride kimsesiz kalmamasý için yakýn akrabalarýndan biriyle evlendirilmesidir. Bu evliliðin temelinde yardýmseverlik ve sosyal dayanýþma arzusu yatmaktadýr.

15 . Yakýn akraba evliliði: Türkiye'de evli çiftlerin yaklaþýk dörtte birinin akraba ve eþlerin yüzde 80'inin kardeþ çocuklarý olduklarý belirtilmektedir.

16 . Oldu bitti evlilik: Bir oldu bitti sonucu, bir kiþinin diðerini evliliðe zorladýðý evliliktir. Kýzýn erkeðin zayýf tarafýný yakalayýp onunla iliþkiye girmesi veya erkeðin kýzýn zayýf tarafýný yakalayýp iðfal etmesi sonucunda bu yola baþvurulmaktadýr.

17 . Para karþýlýðý evlenme: Doðu ve Güneydoðu Anadolu'nun kýrsalýndaki yoksul ve eðitimsiz çevrelerde gerçekleþir. Ýlköðretim çaðýndaki çocuklarýn okula gönderilmeyerek veya okuldan alýnarak para karþýlýðýnda evlendirilmesidir.

18 . Kan parasý karþýlýðý evlenme: Doðu ve Güneydoðunun kýrsalýnda, öldürülen kiþinin kan bedeli olarak para, altýn, ev ve tarla yanýnda kýz verildiði de görülmektedir. Temelinde eðitimsizlik olan ilkel bir evlenme biçimidir.

19 . Tanýþýp anlaþarak evlenme: Büyük kentlerde ve eðitim düzeyinin yükseldiði çevrelerde en yaygýn olan evlenme biçimidir. Kýz ve erkek belli bir süre arkadaþlýk yaparak birbirlerini iyice tanýdýktan sonra gerçekleþtirdikleri evlenme biçimidir. Kiþiliðini bulmuþ, ekonomik özgürlüðü olan eðitim düzeyi yüksek gençler, bu yolla evliliði tercih etmektedirler.

20 . Çok eþli evlilik: Cumhuriyetten sonra yasaklanmýþ ama eðitim düzeyi düþük kýrsal kesimlerde devam etmektedir. Daha çok erkek çocuk sahibi olup bulunduðu çevreye hükmetmek amacý ön planda gelmektedir.

21 . Anlaþmalý evlilik: Dul kalan kadýn veya erkeklerin yaþlýlýk döneminde gerçekleþtirdikleri evlenme biçimidir. Yaþlý erkeðin bakýmý için muhtaç dul veya evlenmemiþ bir kadýnla anlaþýlarak dini nikah yapýlýr. Nikâhlanan kadýna para ve altýn gibi ekonomik destek saðlanýlýr. Yaþlý erkek ölünce, evlendiði kadýn resmi nikahlý olmadýðý için kendisine verilenlerle yetinir. Kalan miras, erkeðin varisleri tarafýndan paylaþýlýr

22 . Rastlantý evliliði: Rastlantý sonucu, sonu düþünülmeden gerçekleþtirilen evliliktir. Bir yolculuk sýrasýnda veya arkadaþ, eþ dost, akraba evinde karþýlaþma, telefon konuþmasý sýrasýnda sesten etkilenme, gözden, bacaktan göðüsten etkilenme gibi nedenlerle bu evliliðe kýsa bir sürede karar vermektedir.

23 . Tercihli evlilik: Bu tür evlilik, genellikle ana baba, büyükanne, büyükbaba gibi aile büyüklerinin onayý ile gerçekleþtirilmektedir. Genellikle komþu ve yakýn akraba gruplarý arasýnda gerçekleþir. Topluluk içinde ekonomik güçleri ayný olan aileler arasýnda bu evlenme biçimi yaygýndýr.

24 . Yabancýyla evlilik: Yurtdýþýnda çalýþanlarýn gerçekleþtirdikleri evlenme biçimidir. Bu evlilik, yabancýdan kýz alma veya yabancýya kýz verme þeklinde görülmektedir. Birtakým hoþluklarý, boþluklarý ve problemleri olan evliliklerdendir.

25 . Farklý mezhep evliliði: Evliliklerin gerçekleþtirilmesi sýrasýnda karþýlaþýlan engellerin baþýnda din ve mezhep farklýlýklarý gelmektedir.

26 . Metres edinme evliliði: Büyük kentlerde yaþayan eðitimsiz zenginler arasýnda; refah ve zenginlik göstergesi olarak "metres edinme" modasý görülmektedir. Her türlü bakým ve masrafý üstlenilen baþka bir evde ikame ettirilen ikinci bir kadýnla sürdürülen gayr-i meþru iliþkidir.

27 . Muta evliliði: Geçici bir süre için yapýlan evliliktir. Daha çok Ýran'da uygulanan bu evlenme biçiminin, Türkiye'de de bazý çevrelerde gerçekleþtirildiði görülmektedir.

28 . Öç alma karþýlýðý evlenme: Aralarýnda kan davasý bulunan feodal dönem kalýntýsý kimi aileler, karþý tarafýn onurunu incitip saygýnlýðýný zedelemek amacý ile bu yola baþvurur.

29 . Dýþ güveyi evliliði: Son günlerde, bir Japon televizyonunun çöpçatan aracýlýðý ile Türkiye'ye eþ seçmeye gelen Kuni Nakazon'a gösterilen aþýrý ilgi, Türk erkeklerinin "dýþ güveyilik" konusuna ilgi duyduðunu ortaya çýkardý.

30 . Ýlan yoluyla eþ seçme: Son zamanlarda, gazete, dergi, televizyonlarýn teletex sayfalarýna ve internete ilan vererek eþ seçme yoluna gidildiði sýkça görülmektedir.

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun
Gönderme Tarihi: 03.11.2005 - 22:53
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Mimar Sinan'daki Peygamber Aski !
fazilbey su an offline fazilbey  
RE:
32 Mesaj -
Alıntı
Orijinali GoLGe

Aci gercekleri tatli bir lisan ile anlatmissiniz...
Yüreginize ve kaleminize saglik olsun gönüldostu`muz...

Ameller niyete göredir dost ve Rabbimiz herkesin gönlüne göre verir...!

Osmanli bir deryadir ve bizler bugün o deryada boguluyoruz maalesefağlar

Anlattiginiz demiryolu insâ edilirken "ses olupta (sav) Efendimiz rahatsiz olmasin diye" raylar kece ile dösenmis...
Bakarmisiniz su güzellige, duyarliliga ve saygiya...

Rabbimiz cümlemizi Kendine hakiki kul, Habibine de hakiki ümmet olmayi nasib eylesin...!

gül



Allah razi olsun guzel kardesim.

Evet varlik sebebimiz,rahmet Peygamberi,o guzel insana saygi olsun diye Cennet mekan Abdul Hamit Han, tren yolunu Medine-i Munevvere'ye ulastirirken, su emri veriyor! Peygamberimin huzuruna 30 km kala raylarin altina kece doseyeceksiniz! Raylardan cikacak pervasiz seslerle Efendimiz (sav)í rahatsiz etmekten haya ve hicap duyarim...

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun
Gönderme Tarihi: 01.11.2005 - 19:20
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Mimar Sinan'daki Peygamber Aski !
fazilbey su an offline fazilbey  
Mimar Sinan'daki Peygamber Aski !
32 Mesaj -



Selamun aleykum gönül dostlarim.

Bu yazimda sizinle biraz Medine'i Munevvere'ye yolculuk yapalim istedim.

Hacc'a gidenleriniz varsa, Medine'i Münevvere'de Peygamberimiz (sav) in mubarek kabrinin bulundugu Mescid-i Nebevi'ye yaklaþýk 1 km uzaklikta
Osmanli'larin Hicaz demir yolunun son istasyonu bulunmaktadir. Özellikle Türkiye'den giden hacýlar geleneksel olarak, o ecdat yadigari tren istasyonunu ziyaret ederler. Ziyaret ederseniz görürsünüz cennet mekan ecdaddimiz, bir yolcu icin ne ihtiyac varsa düþünmüþ, onlarin tamamini karsilayacak sekilde han, hamam, dinlenme yerleri, mescit vesaire inþa etmisler. Tamamen Osmanli Turk mimarisiyle yapilmis olan tren istasyonu atýl vaziyette zamana direnmeye calisiyor.
Bu istasyonun hemen yani basinda yýne Osmanlý mimari yapisiyla mutevazý bir cami inþa edilmis.Caminin yapildigi yerin Mimar Sinan'la ilgili cok guzelde bir tarihi hatirasi vardir.

Mimar Sinan merhum, Islam cografyasinda mimari yapýlari incelemek üzere cýktýgý yolculukta, Umre hacci yapmak uzere once Peygamberimiz (sav)'in kabri serifini ziyaret etmek icin Medine-i Munevvere'ye ugrar. O zamanlar Medine'ye gidenler direkt olarak Efendimiz(sav)'in kabri þerifini ziyarete gidemezlermis ve bunu büyük saygisizlik olarak gorurlermis. Önce Medine'nin dýþýnda beklerler,ruyalarinda Efendimiz (sav)'in davetini almadikcada ziyaret gerceklesmezmis.
Ýþte Merhum Mimar Sinan'da simdiki Osmanli tren istasyonunun yaný baþýnda, sonradan insa edilen caminin yerine cadirini kurar, her gece Efendimiz(sav)'den davet beklemeye baþlar. Ne varki aradan bir hafta geçmesine ragmen, bir türlü Mimar sinanin ruyada bekledigi davet gelmez. Ama Mimar Sinan, her gecen gün biraz daha Rasulullah'a olan aþk hasretiyle yanip tutusur. Kendi kendine büyük bir mahcubiyet içerisinde acaba ben onun ümmeti diþindami kaldim diyerek acý ve istýrapla göz yaþi döker. Baþ secdede eller yakarýþta Allahim beni Efendim'e kavuþtur diye yalvarip yakarir. Zaman uzadikca uzar, gunler geçer hala Efendimiz'den Sinana davet yok. Sinan peygamberimizin mesicidini uzaktan seyreder ama bir turlu O'na kavuþamaz.
Ýþte tam aþk hasretinin verdigi aci, ýstýrap, yangýn zirveye ulaþmýstý ki, o gece Rasulullah (sav), Sinan'ý ruyasinda ziyaret eder gel artýk ey Sinan seni bekliyorum gel der. Sinan büyük bir mutlulukla hemen uyanir huzura kabul edilmenin sevinc ve goz yaslariyla Rasulullah'a koþar. Boylece beklenen davet kedisine yapilmis, vuslat gerceklesmis olur...

Eh, onlar öyleydi bizde böyleyiz. Öyle olduklari için de Allah onlara izzet ve seref ihsan etti. Bir olan Allah'a köle olduklari için Allah da onlari dunyaya hükümran kildi. Düþmanlarina korku dostlarina güven verdiler. Bütün dunyaya adaletle hukmettiler. Yuce Islam'in mesajini en uzaklara ulastirdilar. Unutulmaz eserler meydana getirip görevlerini yapýp gittiler.

Bizler ise bu gün geri kalmisligimýzýn suçunu kabahatini Islam'a yukleyerek yuz yýldýr Islam gibi büyük bir nimetten kacisi yasiyoruz. Islam'dan kactikcada Allah bizi kafirlere köle yapmaya devam ediyor. Ne izzet kaldi ne þeref kaldi. Avrupa kapilarinda bir dilenci gibi dolaþýr hale geldik. Allah bizlere,Islam'a dönme, öze dönme hidayeti versin þu içinde bulundugumuz zilletten kurtulmayi nasip eylesin... amin

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun

fazýlbey
Rotterdam



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 31.10.2005 - 03:32 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 31.10.2005 - 03:30
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Profesyonellesmek
fazilbey su an offline fazilbey  
Profesyonellesmek
32 Mesaj -
Selamun aleykum

Degerli site yoneticisi kardeslerim, icerik bakimindan oldukca guzel bir sitede bulunmaktan dolayi son derece mutlu oldugumu soylemek isterim. Oncelikle zahmetli gorevlerinizden dolayi sizlere Rabbimden kolayliklar diliyorum.

Ancak bir cok gayri islami cizgisi olan sitelere nisbeten, Islami sitelere girislerde acilmama,bekleme ve ikide bir kibarca su yaziyla karsilasma sorunlari yasiyoruz.
"Yoðun ilgiden dolayý þu an sitemize giriþ yapýlamamaktadýr
Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
Anlayýþýnýz için çok teþekkür ederiz."


Bu kadar uyeye sahip hareketli, Islami hizmetler veren sitelerimize bu kusurlar pek yarasmiyor.Kullanim pratigi acisindan daha profesyonelce bir sistem olusturulmali diye dusunuyorum. Sanirim bu sorunlar server kapasitesinin yetersizliginden kaynaklaniyor olmali. Kendisini uzun zamandir isbatlamasini basarmis olan Ravdanet gibi nadide sitelerimiz bu tur aksaklilklari ortadan kaldirip daha profesyonelce bir yapiya kavusturlmaliki, karanlikta yanan bir ýþýk misali pervaneleri kendilerýne cezbedebýlsýnler.
Belki bunlari yazarak sizlere karsi ukelalik yapiyorum farkindayim ama, sahsen karsilastigim zorluklari da size yazmadan edemedim. Niyetim daha saglikli daha guzel bir ortamda hizmetlerin gelistirilerek surdurulmesine katkida bulunmaktir. Cunku buralar bizim evimiz gibi... Beni anlayisla karsilayacaginizi umit ederek...

Selam ve dua ile
Allaha'a emanet olun


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 31.10.2005 - 02:14 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 31.10.2005 - 02:10
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: İBRET ALAN YOKMU ?
fazilbey su an offline fazilbey  
İBRET ALAN YOKMU ?
32 Mesaj -



Garip bir dünyada yaþýyoruz. Birazcýk kýmýldamak,birazcýk depreþmek uzunca mesafeler almamýza yetiyor.

Ýnsanýn hayat macerasýna bir bakalým. Basit bir maddeden kan pýhtýsýna,ondan bir parça ete ve kemikten ibaret olan insan yumaðýna....

Ana rahmindeki sýkýntýlara maruz kalmanýn ve o çileyi doldurmanýn karþýlýðýna bakarmýsýnýz?... Þu uçsuz bucaksýz alemin seyircisi olmuþuz. Karanlýk kuyudaki acýlara sabýr Yusuf'u Mýsýr azizi yapýyor. Ateþin þiddetine katlanmak Ýbrahim'i (as) bir gül bahçesinin müsafiri yapmýþtý. Bir karýnca adýmý bile gelmeyen cevizin kabuðunu zorlamak,insaný lezzetin özüyle tanýþtýrýyor. Tohumu,toprakla buluþturuvermek yeterli dev aðaçlarýn göklere dal budak salmasý için...

Ýlimle buluþmanýn,insaný en kaba varlýk yapan cahillikten kurtulmanýn yolu,kitabýn kapaðýný aralamaktan ve kaleme yapýþmaktan geçer. Küfrün boðucu atmosferinden kurtuluþumuz, imanýn nur deryasýna ulaþmamýz; akýl,kalp ve diðer duygularýmýzýn yönünü imandan yana çevirmek,dilimizle de terennümle mümkün.

Ecdadýmýzýn elini kýlýcýnýn kabzasýna atmasý, "cömert Nil" ve "yeþil Tuna'nýn" ezan sesleriyle buluþmasý demekti. Dünyayý atlarýyla sarsan ulu islam mücahitlerinin vuslatýyla Ýspanya Endülüs çiçek çiçek açmadýmý? Bir Çin öz deyiþi var; "Karanlýða küfretmek yerine kalkýp bir mum yakmak hayýrlýdýr" diye... Bu gün biz,olumsuzluklardan dem vuruyor olumsuz sözlerle dolduruyoruz lügatlarýmýzý. Oysa kendi kendimize sorabilseydik: Ben kimim,nereden geldim, nereye gidiyorum,nedir bu dünyada iþim? Ve kendimizi bir komutan bilseydik. Kendi dünyamýzda nefis ve þeytanla mücadele eden bir asker.

Çoðu zaman hayal kýrýklýðýna uðradýðýmýz olur.Nefis ve þeytanýn birleþerek yaptýðý saldýrýyla karþý karþýya kaldýðýmýzda. O Yüce Peyðamber(A.S)'in ruhaniyetinden medet umarýz. Adaletin unutulduðu bir çok yerde insan hak ve özgürlüklerinin ayaklar altýna alýndýðý dünyamýzda o büyük adalet insaný Ömer ül Faruk (RA) u hasretle özleriz. Gözlerimizin yaþý kuruduðun da büyük Nebi'nin biricik arkadaþý Sýddýk-ý Ekber Ebubekir (RA) ý arar gözlerimiz.

Avrupa kapýlarýnda bekletildigimiz þu günlerde nerdesin Fatih'im,Yavuz'um diye iç çekerek söylenmemek elde deðil.

Bir adým daha ileri...Nefsimizden uzaða,cehaletten öteye... Dünyayý kurtarma cinnetinden önce,kendini "Ýlahi Mesaj"la kurtarma cennetine koþ. Zehirli bir böceðin eliyle sana balý yediren elsiz bir kurdun marifetiyle sana ipeði giydiren,dallarýndaki en nadide hediyeleri sana sunmak için el-pençe divan duran aðaçlarý düþün....Ve bir adým daha yürü: Gece sayfasýnda pýrýltýlý yýldýzlarla yazýlan Tevhit ayetlerini okumadýnmý? Ayaklarýnýn altýna serilen þu bahar halýsýný hatýrla ve dilin onu zikretmek için dönsün. Sofralarýmýzý süsleyen ekmeði,mis kokulu ekmeðimizin nimet oluþunu sanki yeniden keþfettik. Bu nimetle buluþmamýz için çiftçinin bir adým atmasý,tohumu topraða serpivermesi yeterli.

Sözün özü aya ayak basmanýn yolu "A" yý öðrenmekten geçer desek yeridir. O halde her küçük davranýþýmýz,her minik kýpýrdanýþýmýz sonsuzluðun kapýlarýna sokulan bir anahtardýr.

Degerli gonul dostlari, Yüce Dinimize göre, "bir saat düþünebilmek bin yýl nafile ibadet etmekten daha hayýrlýdýr." Çünkü düþünerek etrafýmýzdaki olup bitenlerden ibret almak köleleþtirilip haklarýmýzýn elimizden alýnmasýna karþý en büyük tedbirdir.Bundan dolayýdýrki sömüren insanlar sömürdükleri insanlarýn asla düþünmelerini istemezler. Düþünmemeleri için her türlü entrikayý denemektende geri durmazlar.

Ünlü düþünür Aristoteles, "Düþünüyorum öyleyse varým" diyerek insanýn insanca varolmasýnýn düþünmekten geçtiðini ifade etmek istemiþtir. Cunku insanca var olabilmenin tek yolu, bizim lugatimizdaki deyimle, TEFEKÜRDÜR...

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun

Fazilbey
Rotterdam




Mesaj 2 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 29.10.2005 - 06:11 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 29.10.2005 - 06:06
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bi fincan kahvenin...
fazilbey su an offline fazilbey  
RE:
32 Mesaj -
Alıntı
Orijinali fosaloglu

kardeþim;

Þimdi yaþlý amca kahveye ne kadar ödemiþ.

5 kuruþ mu 10 kuruþmusevinçlisevinçli

Gerçekten güzel bir nostaljiydi.

Okuduk güzellikler bulduk.

Bu tür kahvelerin sayýsý az olsada hala günümüze kadar aslýný koruyan numuneler var.

Dilimize her gün yüzlerce yabancý kelime giriyor ve bunlarýn çoðu ingilizce yada fransýzca oluyor malesef. Üzücü...



Tesekkur ederim guzel kardesim.

Yasli zat kac para odemis bilmiyorum amagöz kırpma Zammi bildiren garsonda, tepki gosteren yasli zatta ne kadar ince ayarli bir nukteyle kýrmadan dokmeden soyleþmiþler... þimdiki hemen kavgaya hazir bir toplumla mukayese etmek býle cok zor.

Bu yazimin konusunu, koyumuzde oldukca yasli bir zattan dinlemis, kaleme almistim. Sizlerlede paylasmak istedim.

Kalin saglicakla
Gönderme Tarihi: 28.10.2005 - 21:11
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bi fincan kahvenin...
fazilbey su an offline fazilbey  
Bi fincan kahvenin...
32 Mesaj -
Selamun Aleykum Gonul Dostlarim; bu yazimda arzu ederseniz sizlerle soyle kisa bir kultur ve tarih gezisine cikalim istedim.

Eskiden, bizim ecdadimiz,sozlerinde,sohbetlerinde, birbirleriyle olan munasebetlerinde pek muhabbetli olurlar siirlerle konusup nagmelerle anlasmaya ozen gosterirlerdi.Gunluk olarak kullandiklari kelime sayisi, iki bini bulurdu. Eee tabiki siirlerle konusup nagmelerle anlasan insanlarin kelime dagarcigida dolu olmaliki,dudaklardada guzel sozler terennum eylesin. Ancak gunumuzdeki, konusulan ve kullanilan gunluk kelime sayisi uc yuzu bile gecemiyor.Boylece gittikcede dilimizde kisirlasiyor. Daha cok, argolasan ve her kelimeyede argoca anlamlar yuklenen bir Turkce haline getirildi. Artik birilerinin yaninda konusurken, acaba hangi kelimeyi kullansam yada kullanmasamda bana gulmeseler diye iyice dusunerek guzel Turkcemizi konusur hale geldik.

Tarih boyunca bizde bir Kiraathane kulturu olusmustu. Yani bozulup dejenere edilmis olan simdiki Kahvehanelerin aslidir Kiraathaneler. Iste kahvehaneler, kiraathane iken,gorevleri ve yuklendikleri misyonlari itibariyle simdikinden cok daha farkliydi. Oralarda sohbetler edilir, guzel turkce konusulur,siirler soylenir, kitaplar okunur, yarenlikler yapilir,yardimlasmalar yapilir,guzelim mis kokulu meshur Turk kahveleri icilir,nargileler fokurtatilirdi. Simdilerde pek kalmadi oyle yerler.

Bakiniz, bir kahve tiryakisi yasliyla, garson arasindaki gecen siirli nagmeli konusmaya:

Bir gun, bes paraya icilen kahveye zam gelir ve on para olur.
Kiraathanenin, her sabah gelip bir fincan kahvesini icip yaninada bes para birakip giden devamli musterisi, bir yasli zat vardi.
Garson sabah erkenden Kiraathaneyi acar hazirligini yapar musterilerini bekler.
Tabi kahvede artik zamli satilacaktir.
Ilk musteri yine malum yasli zat cikip gelir.Her zamanki oldugu gibi,garson hic bir sey soylemeden bu zatin kahvesini ikram eder.
Ve geriye cekilir kahvesini bitirmesini bekler.
Kahvesini icen yasli zat yine bes para birakip kalkarken,
garson oradan seslenir ve zam geldigini soyle anlatmak ister.

Bey Amca,
Kahve yemenden gelir yollari irak,
Bes para yetmiyor on para birak.

Yasli zat bastonuna dayanak dogrulur, zammi soyle protesto eder.

Garson efendi,
Kahve yemenden gelir yollari sapa,
Bes para yetmiyorsa kahveni kapa. der.

Onlar ne guzel anlasirlarmis iste boylesine. Kimse kimseyi kirmamaya,dokmemeye ozen gosterirmis.
O guzelim kahveler icin vecizeler soylenmis,kahveler yudumlanirken nede guzel muhabbetler edilirmis.

Arkasindan;

Gonul ne kahve ister ne kahvehane,
Gonul sohbet ister kahve bahane,

diyede eklerlermis o guzel muhabbetlerin arkasindan.
Bosuna da soylememisler bir fincan kahvenin kirk yil hatiri vardir diye.
Aslinda kahveyide hatirli kilan o gonul sohbetleriymis.
Simdiki kahvelerin niye kirk saniye hatiri olmuyor.
Cunku kahveyi hatirli kilan, onun yanindaki yapilan gonul sohbetleriydi.
Aaah hey gidi guzel gunler demektende insan kendisini alamiyor.....

Not: 1965 yilinda kahve icen ve icirenlere duyrulur; kirk yil bitmistir. hatirinizin suresini uzatmayi unutmayin.

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun

Fazilbey
Gönderme Tarihi: 28.10.2005 - 20:20
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TEFSIR DERSI 3: Kureyş Suresi
fazilbey su an offline fazilbey  
TEFSIR DERSI 3: Kureyş Suresi
32 Mesaj -



Kureyþ Suresi


Takdim


Mekke'de inmiþtir, 4 âyettir.Bu mübarek sûre, Yüce Allah'ýn Mekke halkýna verdiði büyük nimet­lerden bahseder. Þöyle ki: Onlarýn, ticaret için kýþýn Yemen'e, yazýn Suri­ye'ye olmak üzere iki seferleri vardý. Yüce Allah Kureyþ'e, birçok nimeti arasýnda iki büyük nimet ihsan etmiþti: Bunlar emniyet ve istikrar ile zen­ginlik ve bolluk nimetleri idi: "Kendilerini açlýktan doyuran ve her türlü korkudan emin kýlan bu evin Rabbine kulluk etsinler."

Surenin Meali Þerifi


1- Kureyþi alýþtýrdýðý için,,

2- Onlarý kýþ ve yaz yolculuðuna alýþtýrdýðý için, .

3- Bu evin)Kabe'nin) Rabbine kulluk etsin onlar.

4- O Rabb ki kendilerini açlýktan doyurmuþ ve korkudan güvenliðe eriþtirmiþtir.

Sureyi Celilenin Tefsiri


Bismillâhirrahmânirrahîm

1, 2, 3, 4. Kureyþ'e sevdirilmiþ olmasýndan, yani kýþ ve yaz seyahatleri onlara sevimli kýlýnmasýndan ötürü, onlar, kendilerini açlýktan doyuran ve her çeþit korkudan emîn kýlan bu evin Rabbine kulluk etsinler.mânâsý bulunduðu için, fiilinin baþýnda ci gelmiþtir. Yüce Allah san­ki þöyle buyuruyor: Diðer nimetlerinden dolayý O'na ibadet etmiyorlarsa da hiç olmazsa, onlarý bu iki yolculuða alýþtýrdýðý için ibadet etsinler. Bu yol­culuklar, Allah'ýn onlara lütfettiði en açýk nimetlerdendir. Çünkü onlar hiç çiftçilik ve hayvancýlýk yapýlamayan bir beldede yaþýyorlardý. Bunun içindir ki Yüce Allah daha sonra þöyle buyurdu:
4. Ýþte bu Ýlah, öyle bir ilahtýr ki, on­larý þiddetli açlýktan doyurmuþ ve þiddetli korkudan emin kýlmýþtýr. Ku-reyþliler huzur ve güven içinde yolculuk yapar, hiç kimse onlara saldýrmaz-dý. Ne sefer halinde ne hazar halinde, hiç kimse onlara saldýrýda bulunmaz­dý. Nitekim Yüce Allah meâlen, "Çevrelerinde insanlar kapýlýp götürülür­ken bizim orayý güvenli ve mukaddes bir yer yaptýðýmýzý görmediler mi?" buyurmuþtur. Bu, dedeleri Ýbrahim (a.s.)'irý duasý bereketiyle olmuþtur. Zira o, meâlen, "Ey Rabbim! Bu þehri emin bir þehir yap" diye dua etmiþti. Yi-ne o,"Onlara meyvelerden rýzýk ver" demiþti. Þu halde Kureyþ'in, sadece kendilerini açlýktan doyuran ve korkudan emin kýlan bu Ýlâha ibadet etme­leri îcâb etmez mi?
(Safvetuttefasir/ M.Ali Es Sabuni)

Hz. Ýbrahim Kabe'nin binasýný yapýp O'nu temizledikten sonra "Ey Rabbim, bu þehri güvenli bir yer kýl. Halkýndan Allah'a ve ahiret gününe inananlarý çeþitli ürünlerle rýzýklandýr." (Bakara 126) diye Rabbine yönelerek dua etmiþ. Yüce Allah da dostu Ýbrahim'in duasýný kabul etmiþti. Kabe'yi güvenliðe eriþtirmiþ ve O'nu zorbalarýn baskýsýndan ve diktatörlerin diktasýndan özgür kýlmýþtý. Oraya sýðýnaný güvenceye almýþ ve onun etrafýndaki herkesi bütün korkulardan kurtarmýþtýr. Hatta insanlar sapýklýða düþüp Rabblerine ortaklar koþtuklarý ve O'nunla birlikte putlara tapýndýklarý devirde bile... Yüce Allah'ýn bu Beytül Haram için dilediði bir hikmet gereði bu gelenek devam etmiþti.
Fil ordusu orayý yýkmak için geldiðinde, Fil suresinde açýklandýðý gibi, yüce Allah bu yerin güvenliðini korumuþ ve dokunulmazlýðýný muhafaza etmiþti. Onun çevresinde yaþayanlar da Cenab-ý Allah'ýn þu ayette belirttiði hal üzere gelmiþlerdi: "Çevrelerindeki beldelerde oturan insanlar kaçýrýlýrken can güvenliðinden yoksun bir hayat yaþarken onlarýn kentini dokunulmaz ve güvenli bir belde yaptýðýmýzý görmüyorlar mý?" (Ankebut 67)
Arap yarýmadasýnda bu devir emniyet ve güvenin yok olduðu, baskýn ve soygun saldýrýlarýnýn yaygýnlaþtýðý bir dönemdi. Ýþte bu anarþi ortamýnda Kabe'nin güvenliði ve saygýnlýðý, onun himayesinde bulunanlara bu muhteþem ticaret kervanýnda onlara güven ve emniyeti garanti ediyordu. Özellikle Kureyþe apaçýk bir imtiyaz saðlýyordu. Önlerine emniyetli, geniþ rýzk kapýlarýný açýyordu. Güven, huzur ve barýþ içinde rýzklarýna ulaþýyorlardý.
Ýþte peygamberlikten sonra yüce Allah onlara hatýrlatmaktadýr. Fil suresinde onlara fil olayýndaki nimetini ve yardýmýný hatýrlattýðý gibi burada da onlarýn yaz ve kýþ mevsimlerinde çýkarmaya Alýþtýklarý ticaret kervanlarýna ve nimetine dikkatleri çekmektedir. Bu iki ticaret kervaný ile kendilerine kazandýrdýðý bol rýzk nimetine iþaret etmektedir. Ülkeleri çorak ve verimsiz olmalarýna raðmen onlar Allah'ýn lütfu ve ihsaný ile bolluk ve bereket içinde yüzüyor, saðlýk ve afiyet içinde bulunuyorlardý. Ayrýca onlarýn korkudan güvenliðe eriþtirilmeleri nimetine de parmak basýlýyor. Allah'ýn Evi'nin himayesinde bulunmalarý nedeni ile kendi evlerinde ve yurtlarýnda güven içinde yaþamalarýna ayrýca yüce Allah'ýn Kabe'nin dokunulmazlýðýný ve saygýnlýðýný korumasý ve her türlü saldýrýdan koruyuþu ile yolculuklarýnda ve seyahatlerinde güven içinde bulunmalarý nimetine dikkat çekiliyor.
Onlara bunca nimetler hatýrlatýlýyor ki, içinde bulunduklarý tutumdan utansýnlar. Himayesinde güven ve nimet içinde yaþadýklarý, Allah'ýn adýyla seyahate çýkarak himaye gördükleri ve sað salim evlerine döndükleri bu Kabe'nin Rabbine ibadet edecekleri yerde onunla birlikte baþka ilahlara tapmaktan utansýnlar.
Bu, ruhlarda haya duygusunu harekete geçiren, kalblerde mahcubiyeti týrmandýran bir hatýrlatmadýr. Kureyþ kabilesi Kabe'nin deðerini ve onun dokunmazlýðýnýn hayatlarý üzerindeki etkisini bilmiyor deðildi. Sýkýntý anýnda bu Kabe'nin Rabbinden baþkasýna sýðýnmazlardý. Ýþte Abdülmuttalib bu nedenle Ebrehe'nin karsýsýna bir ordu ve kuvvetle çýkmamýþtýr. Kabe'nin Rabbine dayanarak O'na karþý koymuþtur. Çünkü O Rabbinin Kabe'yi koruyacaðýný bilmektedir! Abdülmuttalib bir put veya bir heykelle onun karþýsýna çýkmýþ ve sözde ilahlarýn kendi evini koruyacaðýný söylememiþ sadece þunu dile getirmiþtir: "Ben develerin sahibiyim. Hiç þüphesiz Kabe'nin de bir sahibi vardýr ve o Kabe'yi koruyacaktýr." Ne var ki cahiliye sapýklýðý hiçbir mantýk tanýmaz! Hiçbir gerçeðe ve makul hiçbir temele dayanmaz!
Bu sure, konusu ve atmosferi ile kendisinden önceki Fil suresinin bir devamý niteliðindedir. Bununla beraber besmele ile baþlayan müstakil bir suredir.
(Fi Zilalil Kur’an/Seyyit Kutup)

Çýkarýlacak Sonuçlar:


1-Mekke Halki Yazin kavurucu sicaklarda, daha serin olan Þam'a, kýþýn ise sicak bolgelere yaný Yemen tarafina ticaret seferleri duzenlerlerdi. Gittikleri her yerde Kabe'nin hurmetine insanlar tarafindan buyuk izzet ve ikarmlarla karsilanirlar, saygý gorup bas tacý edýlirlerdý. Yani Kabe'nin sayesinde zengin olup O'nun ekmegini yerelerdi. Ancak yinede kendilerini izzet ve seref sahibi yapan Allahin gonderdigi elciye, karsi cikmis indirlen hukumleri kabul etmemislerdir. Buda onalrin ne buyuk kufri inadi cersinde olduklarini ortaya koymaktadir.
2- Allah(cc) neden Kabeyi, dunyada turizm cenneti diyebilinen yerlere ornegin Marsilya sahillerine,Kanarya adalarina yada uzak dogudaki Tusinami bolgeleri gibi herkesin gitmek icin can attigi yerlere konuslandirmayipta, Mekke gibi iklimi kurak topragi corak,kavurucu sicaklari olan,sahilleri olmayan, kabe olmasa hic kimsenin gitmeyi dahi aklindan bile gecirmek istemiyecegi sarp kayaliklar arasindaki bir vadiye koymayi karar kilmistir? Bunun sebebi hikmeti ne olabilr?

Allahu alem bunun sebebi sunlar olabilir:


a-Eger Kabe turistik yerlerden bir yerde olsaydi,samimi olanda olmayanda herkes gidebilrdi.

b-Kabe'nin oylesine hic bir turistik ozelligi bulunmayan bir cografyada bulunmasi, zevklerini, heveslerini bir tarafa birakip gercekten sadece Allah rizasi icin cileye, izdiraba, sabra talip olan samimi insanlarin denenmesidir. Allah(cc) Hac ibadetini yerine getirmek uzere yola cikan Mumin kulundan cileyi,izdirabi,zorlugu tadarak sabirla kendisine yaklasmasini murad ediyor. Yani oraya gitmek samimiyet ister suur ister ihlas ister Zira Efendimiz(sav) El Haccu Mesakkah Hac mesakkattir yani ciledir izdiraptir sabir ister buyurarak bunu teyid etmektedir.
c-Turistik yerlerin vermis oldugu rehavet,zevki sefa yaptigimiz ibadetin tadina lezzetine varmamizi engelleyip emeksiz yemek gibi bir sey olacakti. Sana ve emrine sonsuz sukurler olsun Allahim,Kahrinda hos, lutfunda hos.....

Boylece Allahin izniyle Kureys suresinin tefsiri ozet olarak bitmistir.
Rabbim hepimize okumayi ve ogrendiklerimizi yasamayi nasip eyelesin.

Selam ve dua ile
Allaha emanet olun




Gönderme Tarihi: 28.10.2005 - 20:03
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TEFSIR DERSI 2: Fil Suresi
fazilbey su an offline fazilbey  
TEFSIR DERSI 2: Fil Suresi
32 Mesaj -


Takdim


Fil Suresi Mekke'de inmiþtir, 5 âyettir.


Bu sûre "Ashâb-ý fîl, Fîl Ordusu" kýssasýný anlatýr. Bunlar Kabe-i Muazzama'yý yýkmak istedikleri zaman Allah onlarýn tuzaklarýný baþlarýna çevirdi evini onlarýn tasallut ve taþkýnlýklarýndan korudu. Dudaðý yarýk Ebrehe ordusu üzerine en zayýf mahlûklarýný gönderdi. Bunlar, ayak ve gagalarýnda küçücük taþlar taþýyan kuþlardý. Fakat bu taþlar, öldürücü kurþunlardan daha öldürücü ve yok edici idi. Neticede Yüce Allah onlarý yok edip köklerini kazýmýþtýr. Bu mühim tarihi hadise kâinatýn efendisi Hz. Muhammed (sav)'in doðum yýlý olan milâdî 570 senesinde meydana gelmiþtir. Bu, peygamber olmadan önce onun peygamberliðinin doðruluðuna iþaret eden en büyük harikulade hâdiselerdendir.

Bismillâhirrahmânirrahîm


1. Rabbin fil sahiplerine nasýl (muamele) etti görmedin mi?
2. Onlarýn tuzaklarýný boþa çýkarmadý mý?
3. Onlarýn üstüne ebâbîl kuþlarýný gönderdi.
4. Ki o kuþlar, onlarýn üzerlerine piþkin tuðladan yapýlmýþ taþlar atýyordu.
5. Böylece onlarý, yenilmiþ ekin yapraðý gibi pa¬ramparça ediverdi.

Âyetlerin Tefsiri:


1. Ey Peygamber! Yüce Allah'ýn, Beyt-i Harâm'a tecâvüz etmek isteyen Fîl ordusu'na ne yaptýðýný gözle görür gibi kesin bir bilgiyle bilmedin mi? Bu haber sana gelmedi mi? Tefsirciler þöyle der: Rivayet edildiðine göre, Yemen Melik'i dudaðý yarýk Ebrehe Sanâ'da bir kilise yaptýrdý ve hacýlarý oraya çevirmek istedi. Bunun üzerine Kinâne kabilesinden bir adam gelip hakaret olsun diye geceleyin kilisenin içine pisledi ve pisliði duvarlarýna sürüp bulaþtýrdý. Ebrehe buna kýzarak Kabe'yi yýkmaya yemin etti. Filler üzerinde büyük bir ordu ile Mekke'ye geldi. Bu fil ordusunun önünde de hepsinden daha büyük bir fil bulunuyordu. Ebrehe Mekke'ye yaklaþtýðýnda, buranýn halký, onun ordusundan ve zulmünden korktuklarý için daðlara kaçtýlar. Yüce Allah Ebrehe ordusu üzerine siyah kuþlar gönderdi. Her kuþta, biri gagasýnda ikisi de ayaklarýnda olmak üzere üç taþ bulunuyordu. Kuþlar bu taþlan onlara attýlar. Atýlan taþ adamýn baþýndan giriyor arkasýndan çýkýyor, adamý cansýz bir beden halinde yere yýkýyordu. Neticede Yüce Allah onlarý helak edip köklerini kazýdý. Onlarýn bu kýssasý Ýbret alacaklar için bir ibret vesilesi olmuþtur. Ebussuûd þöyle der: "Rabbinin ne yaptýðýný görmedin mi?" denilerek "görme"nin fiilin kendisine baðlanmayýp "Rabbin nasýl yaptý?" denilerek fiilin nasýllýðýna baðlanmasý olayýn korkunçluðunu göstermek ve olayýn, Allah'ýn kudretinin büyüklüðünü, ilim ve hikmetinin sonsuzluðunu ve Peygamberi (a.s.)'nin þerefini gösteren harikulade ve dehþet verici bir þekilde meydana geldiðini bildirmek içindir. Þüphesiz bu olay, peygamberlik öncesi vuku bulan harikulade olaylardandýr. Zira rivayete göre bu olay, Hz. Peygamber (s.a.v)'in doðduðu yýl meydana gelmiþtir.

2. Allah onlarý helak etmedi mi? Kabe'yi yýkma hususundaki plan ve tuzaklarýný boþa çýkarmadý mý?

3. Onlarýn üzerlerine Allah kendi ordularýndan gruplar halinde arka arkaya gelen kuþlar gönderdi. Bu kuþlar her taraftan onlarý kuþattýlar.

4. Kuþlar onlara taþlaþmýþ çamurdan meydana gelen küçük küçük taþlar atýyorlardý. Bu taþlar delen kurþunlar gibiydi. Kime ulaþýrsa onu mutlaka öldürüyordu.

5. Onlarý, rüzgârýn savurduðu ve hayvanlarýný yiyip pislik halinde çýkardýðý bitki yapraðý haline getirdi. Allah onlarýn hepsini yok edip köklerini kazýdý.

Bu olay, Yüce Allah'ýn Kabe'ye verdiði deðeri ve düþmanlarýný savmasý sebebiyle Kureyþ'e yaptýðý ihsaný gösterir. Bu sebeple onlarýn Allah'a kulluk edip verdiði nimetlere þükretmeleri gerekirdi. Ayrýca bu olayda Allah'ýn, düþmanlarýndan intikam almaya kadir olduðunu gösteren enteresan ve harikulade deliller de vardýr.

Ebû Hayyân þöyle der: Bu büyük düþmanýn, Peygamber (a.s)'in mutlu doðum yýlýnda Kabe'yi yýkmasýna engel olunmasý, Rasulullah (s.a.v)'m peygamberliðini gösteren, peygamberlik öncesi vuku bulan harikulade olaydýr. Çünkü kuþlarýn bu anlatýlan þekilde gelmesi, peygamberlerin gelmesinden Önce vuku bulan mucize ve harikulade olaylardandýr. Allah onlarý en zayýf askerleri ile, yani öldürme âdetleri olmayan kuþlarla yok etmiþtir. (Kaynak Safvetutefasir/M.Ali Es Sabuni)

Bu olaylar gösteriyor ki yüce Allah ehli kitaba -Ebrehe ve ordusuna- Allah'ýn kutsal evini yýkmayý ve kutsal yurda hakim olmayý takdir etmemiþtir. Þirkin orayý kirlettiði ve müþriklerin oranýn hizmetlerini yaptýðý sýrada bile bu kutsal evi; her türlü saldýrganýn baskýsýndan, özgür olsun tuzak kuranlarýn her tür tuzaklarýndan korunsun diye. Böylece bu yer hürriyetini korumuþ olacaktý. Orada yeni akide hür ve özgür yetiþsin. Hiçbir güç ona egemen olmasýn ve oraya hiçbir saldýrgan saldýrmasýn. Bütün dinlere ve bütün insanlara egemen olmak için gelen bu dine baþkasý hükmetmesin diye. Çünkü bu din insanlýða önderlik yapmak için gelmiþti. Ona önderlik yapýlamazdý. Bu da bu dinin peygamberinin bu senede doðduðunu bilmediði bir sýrada Allah'ýn kendi evi ve kendi dini için yaptýðý bir plandý.(Fiz zilalil Kur'an/Seyyit Kutub)

Ebrehe Mekke'ye girmek için hazýrlandý, Filini de hazýrla¬yýp orduyu teçhizatlandýrdý. Filin adý "Mahmud" idi. Ebrehe'nin kararý Kabe'yi yýkmak, sonra da Yemen'e geri dönmekten ibaretti. Fili Mekke'ye yönlen¬dirdiklerinde Nufeyt b. Habib gelip Filin yanýnda durdu. Daha sonra Filin kulaðýný yakalayarak: Ey Mahmud otur ve geldiðin yere selametle geri dön. Sen Allah'ýn Haram beldesindesindesin, dedikten sonra kulaðýný býraktý. Fil de çöküverdi, Nufeyl b. Habib de hýzlýca koþtu ve daða týrmandý.

Kalksýn diye Fili dövdülerse de kalkmadý. Kalkmasý için bu sefer baltalarla baþýna vurmaya baþladýlar, yine kalkmadý. Bastonlarý kalksýn diye karnýna soktular, yine kalkmadý. Yemen'e dönmek üzere onu geri çevirdiler, kalkýp koþmaya baþladý. Yolunu Þam'a çevirdiler ayný þekilde, doðuya çevirdiler ayný þekilde yaptý. Fakat Mekke'ye çevirdiklerinde yine çöktü.(Kurtubi)

Cikaracagimiz sonuclar:


1- Allah (cc) dilerse super guce sahip olan dusmanlarini bile en basit kuslarla yok eder.Allah'in gucu karsisinda onlarin gucu sinek guctur.

2- Kabe'nin korunmasini musriklere birakip daha sonra ogunmelerine firsat vermeemistir.

3- Peygamberimiz(sav)'in dogdugu sene gerceklesmis olmasi yine O'nun mucizelerindendir.

4- Peygamberimiz (sav)'in dogumuna 52 gun kala Allah (cc) gundemi degistirip dikkatleri baska tarafa yonlendirerek dunyaya gelecek olan Rasulunu olasi tehliklerden korumustur.

5- Ebrehe'nin en buyuk fili "Mahmud" kendisnin zirhli makam araciydi. Bu filin adi Avrupalilarca "Mamod" olarak kullanilir. Ve Avrupalilarca "Mamod" gucun ve zorbaligin semboludur. Su anadaki ABD baskani Bush'un partisi olan Cumhuriyetci parti Ebrehe'nin "Mamod" adli Filini sembol olarak kabul etmistir. Zaten icraatlariyla nasilda ortusuyor degilmi? Ayrica Hollanda'da Fil ablemi bulunan "Mamod" isimli cok buyuk bir firmanin varliginida biliyormuydunuz?

Yani bu batililar yuz yillar onceki hiristiyan Ebrehenin bile mirasina sahip cikip canli tutmaya calismaktadirlar...

Yuce Mevla'nin izniyle Fil suresinin tefsiri bitmistir.
Rabbim okuyup anlamayi, vehmedip yasamayi bizlere nasip eylesin

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun




Mesaj 1 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 27.10.2005 - 17:57 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 27.10.2005 - 17:56
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: FATIHA SURESININ TEFSIRI
fazilbey su an offline fazilbey  
FATIHA SURESININ TEFSIRI
32 Mesaj -



FATÝHA SÛRESÝ


Bismillahirrrahmenirrahim


Mekke'de nazil olmuþtur. 7 âyettir.

1. Rahman ve Rahim olan Allah'ýn adýyla.

2. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
3. O, Rahman ve Rahîm'dir.

4. Ceza gününün mâlikidir.

5. (Ey Allah'ým!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnýz senden medet umarýz.

6. Bize doðru yolu göster.
7. Kendilerine ihsanda bulunduðun kimselerin yolunu, gazaba uðramýþlarýn ve sapmýþlarýn yolunu deðil! (Fi zilalil Kur'an)


Sûreyi Takdim ve inis sebebi:



Bu mübarek sûre Mekke'de inmiþtir. Ayetlerinin yedi olduðunda icmaa vardýr. Kur'an-ý Kerîm'e bu sûre ile baþlandýðý için "el-Fatiha (açan)" diye isim verilmiþtir. Ýniþ itibariyle olmasa da tertib itibariyle Kur'an'in ilk süresidir.Fatiha kýsa ve veciz olmasýna raðmen Kur'an-ý Kerîm'in bütün mânâlarýný ihtiva eder ve özet olarak onun esas maksatlarýný kapsar. Dinin esaslarýný ve teferruatýný içine alýr. Ýtikad, ibadet ve muamelatý, âhirete ve Allah'ýn güzel sýfatlarýna imaný, yalnýz O'na ibadet etme, O'ndan yardým dileme ve O'na dua etmeyi; imânda ve sâlihlerin yolunu tutmada sabit kýlmasý gazaba uðramýþlarýn ve sapmýþlarýn yolundan sakýndýrmasý için, O'na yalvarmayý ihtiva eder. Ayrýca bu sûrede geçmiþ toplumlara dair haberler, bahtiyar kimselerin yükseleceði mevkiler, bedbaht kimselerin düþeceði kötü durumlar hakkýnda bilgi vardýr. Yine bu sûrede Allah'ýn emrine uyma, nehyinden sakýnmadan bahsedilir. Bunlarýn dýþýnda bu sûrede daha birçok maksat, gaye ve hedefler vardýr.

Fatiha sûresi diðer sûrelerin aslý durumundadýr. Bundan dolayý buna "Ümmü'l-Kitab (Kitab'm anasýgöz kırpma" denilir. Çünkü bu sûre kitab'in esas maksatlarýný kendisinde toplamýþtýr.


Ýstiâzenin (Eûzu'nun) Tefsiri:



Kovulmuþ olan Þeytandan Allah'a sýðýnýrým.

Ýnatçý ve kibirli olan þeytanýn din ve dünya iþleriyle ilgili hususlarda bana zarar vermesinden veya yapmakla emrolunduðum þeylerden beni alýkoymasýndan Allah'a sýðýnýr ve O'nun yardýmýyle korunurum. Þeytanýn arkadan çekiþtirmesi, yüze karþý alay etmesi ve vesvese vermesinden de yine her þeyi yaratan, iþiten ve bilen Allah'a sýðýnýrým. Çünkü onun insan­lara zarar vermesini âlemlerin Rabbi olan Allah'tan baþkasý önleyemez. Hadiste rivayet edildiðine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gece namaz kýlmaya kalktýðýnda tekbir ile namazýna baþlar, sonra þöyle derdi: "Kovul­muþ Þeytan'dan, O'nun arkadan çekiþtirmesinden ve vesvesesinden herþeyi iþiten ve bilen Allah'a sýðýnýrým.


Besmelenin Tefsiri:



Rahman ve rahim olan Allah'ýn adýyla

Bütün iþlerimde Allah'tan yardým dileyerek ve sadece O'ndan medet umarak, herþeyden önce O'nun adýyla ve zikriyle baþlarým.Çünkü O Rab'týr, itaata layýk olan yalnýz O'dur. O, lütuf ve kerem sahibidir, rahmeti engin, lütuf ve, ihsaný boldur, rahmeti herþeyi kuþatan ve lütfü bütün mahlukatý kapsayandýr.
(M. Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir)


Bir Hatirlatma:



Allah kendisinden yardým ve baþarý dilemeleri ve putperestlere muhale­fet etmeleri için, müslümanlarm, sözlerine ve iþlerine besmele ile baþlamalarýný öðretmek maksadýyla Fatiha sûresine ve Tevbe sûresi hâriç bütün Kur'an sûrelerine besmele âyetiyle baþladý. Çünkü putperestler iþlerine ilahlarýnýn ve taðutlarýmn adýyla baþlarlar ve: "Lât'in adiyle...", veya "Uzzâ'nm adiyle...", veya "Þa'bin adiyle..." veya "Hübel'in adiyle baþlarým" derlerdi. Taberî þöyle der:

"Zikri yüce ve isimleri mukaddes olan Allah, peygamberi Muhammed (s.a.v.)'i, bütün iþlerinde, önce kendisinin güzel isimlerini zikretmeyi öðre­terek yetiþtirdi. Bunu, bütün mahlukatý için, uyacaklarý bir sünnet ve takip edecekleri bir yol kýldý. Bir kimsenin, bir sûreyi okumak istediðinde demesi, onun maksadýnýn, "Allah'ýn adiyle okuyorum" demek olduðunu gösterir. Diðer iþlerde de durum aynýdýr.

Fatiha Suresi'nin Fazileti:


a) Ahmed b. Hanbel'in, Müsned'inde rivayet ettiðine göre, Übeyy b. Ka'b Fatiha sûresini Rasulullah (s.a.v.)'a okumuþ, bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur: "Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a andolsun ki, bu okuduðunun bir benzeri ne Tevrat'ta, ne Ýncil'de, ne Zebur'da ve ne de Kur'an'da indirilmiþtir. O seb'ul-mesânî (tekrarlanan yedi âyet) ve bana ve­rilen yüce Kur'an'dýr" . Bu hadis-i þerif, Hicr sûresi'nde bulunan "Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi (âyeti) ve bu'yüce Kur'an'ý verdik. mealin­deki âyete iþaret etmektedir.

b) Buhârî'nin Sahîhi'nde de þöyle rivayet edilmiþtir:

Rasulullah (s.a.v.), Ebu Said b. el-Muallâ'ya þöyle dedi:"Sana öyle bir sûre öðreteceðim ki o, Kur'an'daki sûrelerin en büyüðüdür: diye baþlayan Fatiha süresidir. O, Seb'ul-mesânî ve bana verilen yüce Kur'an'dýr.

Fatiha Sûresi'nin Ýsimleri:


Bu sûreye el-Fâtiha, Ümmü'l-Kitâb, es-Seb'ul-mesâni, eþ-Þâfiye, el-Vâfiye, el-Kâfiye, el-Esâs ve el-Hamd isimleri verilmiþitr. AUâme Kurtubî bu Ýsimleri tefsirinde saymýþ ve bu sûrenin oniki Ýsminin olduðunu söylemiþtir.

Sûrenin Tefsiri:


Yüce Allah, lâyýk olduðu þekilde kendisine nasýl hamd etmemiz, O'nu nasýl takdis etmemiz ve ne þekilde övmemiz gerektiðini bize bu sûreyle öðretti ve þöyle buyurdu;

1. Rahman ve Rahim olan Allah'ýn adýyla.

2. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.Yani, ey kullarým ! Bana þükretmek ve beni övmek istediðinizde "elhamdülillah" deyin. Size olan lütuf ve ihsanýmdan dolayý bana þükredin. Çünkü ben azamet, þeref ve þan sahibi olan Allah'ým. Yaratmak ve icat etmek bana mahsustur. Ben insanlarýn, cinlerin, meleklerin, göklerin ve yerlerin Rabbiyim. O halde övgü ve þükür, diðer tanrýlara deðil âlemlerin Rabbi olan Al­lah'a mahsustur.

3. Rahman ve rahimdir" O, rahmeti herþeyi kapsayan ve lutfu bütün mahlukata þamil olandýr. Zira O, kullarýna, onlarý yaratmak, azýklarým vermek ve onlara dünya ve ahiret mutluluðuna götüren yolu göstermek lütfunda bulunmuþtur. O, yüce rahmeti büyük ve ihsaný devamlý olan Rabb'dýr.

4. Ceza gününün mâlikidir"Yüce Allah, ceza ve hesabýn mâlikidir. Ceza gününde, kendi mülkünde tasarrufta bulunan bir mülk sahi­bi gibi tasarrufta bulunacaktýr. "O gün, hiçkimse baþkasý için hiçbir þeye (fayda ya da zarar verme gücüne) sahip deðildir. O gün, herkesin iþi Allah'a kalmýþtýr.

5. (Ey Allah'ým!)ancak sana kulluk eder ve yalnýz senden medet umarýz. Ey Allah'ým sadece sana ibadet ederiz. Sadece sen­den yardým isteriz. Senden baþka hiçkimseye kulluk etmeyiz. Sadece sana boyun eðer, itaat eder ve sadece sana karþý huþu ve tevazu gösteririz. Ey Rabbimiz! sana itaat etmek ve senin rýzaný elde etmek için yalnýz senden yardým isteriz. Çünkü her türlü tazim ve hürmete sen layýksýn. Bize yardým etme gücüne senden baþka kimse sahip deðildir.

6. Bize doðru yolu göster."Yani Ey Rabbimiz! Bize doðru yolunu ve hak dinini göster ve bizi ona ilet. Bizi, nebilerine , ra-sullerine ve son peygamberine gönderdiðin Ýslâm dini üzere sabit kýl. Bizi, sana yakýn olan kimselerin yoluna girenlerden eyle.

7- Kendilerine ihsan ve ikramda bulunduðun yani, peygamberlerin, sýddýklarm, þehidlerin ve salihlerin yoluna girenlerden eyle. Onlar ne güzel arkadaþtýr. Ey Allah'ým! Bizi, doðru yoldan çýkan ve eðri yola giren düþmanlarýnýn zümresine katma. Yani bizi, senin gazabýna uðramýþ olan yahudilerin veya hak yoldan sapmýþ olan h iristi yani arýn zümresine katma. Çünkü onlar se­nin mukaddes þeriatýndan çýktýlar ve böylece gazaba ve ebedî lanete mûstehak oldular. Allah'ým duamýzý kabul et.

Hatime (Sanuc)


Fatihâ-i Þerifenin Kudsî Sýrlarý:


Ýslâm þehidi Hasan el-Bennâ, "Tefsire Giriþ" adlý deðerli risalesinde þöyle der: Þüphe yok ki, kim Fatihâ-i þerife üzerinde düþünürse, onda kiþiyi hayrete düþüren ve kalbini aydýnlatan engin mânâlarý, o mânâlarýn güzelliklerini, parlak ve üstün bir uyum görür. Kiþi, herþeyde rahmetinin yeni yeni eserlerini meydana çýkaran bir rahmet sýfatiyle vasýflanmýþ olan Allah'ýn adýný anarak ve ondan bereket umarak diye baþlar. Bu mânâyý hissedip onu ruhunda yücelttiði zaman, bu Yüce Ýlâh'a hamd gaye­siyle dilinden lafýzlarý dökülür. Bu lafýzlar ona, Allah'ýn ni­metinin büyüklüðüne, lütuf ve keremine ve bütün âlemlerin beslenip büyütülmesinde görülen güzel nimetlerine karþýlýk hamdetmeyi hatýrlatýr da kiþi, bu uçsuz bucaksýz okyanus üzerinde tefekkür eder. Sonra yeniden, bu bol bol nimetlerin ve bu yüce terbiyenin bir teþvik ve korkutma arzusundan deðil de, bir lütuf ve merhametten kaynaklandýðýný hatýrlar. Böylece ikinci defa sýfatýn adaletle birleþtirmesi ve lütuftan sonra hesabý hatýrlatmasý, bu Yüce Ýlâh'in kemâlini gösterir. O, sürekli yenilenen bol merhameti ile birlikte, din gününde kullarýna yaptýklarýnýn karþýlýðýný verecek, mahlukatmý hesaba çekecektir. "O gün hiçkimse, baþkasý için hiçbir þeye (fayda ya da zarar verme gücüne) sahip deðildir. O gün herkesin iþi Allah'a kalmýþtýr.

O'nun mahlukatmý terbiye etmesi; rahmetiyle teþvik ve adalet ve he­saba çekmesiyle korkutma esasýna dayanmaktadýr. Bu sebeple "ceza günün sahibi" buyurulmuþtur. Durum böyle olunca, kul, hayrý ve kur­tuluþ çarelerini araþtýrmakla mükellef olmuþtur. Kulun, bu durumda kendi­sini doðru yola iletecek ve sýrat-ý müþtekimi gösterecek bir kýlavuza þiddet le ihtiyacý vardýr. Bu kýlavuzluðu yapmaya onun yaratýcýsýndan ve mev-lasmdan daha uygunu yoktur. Öyleyse O'na sýðmmalý, O'na dayanmalý ve "Yalnýz sana ibadet eder ve yalnýz senden yardým iste­riz" diyerek O'na seslenmelidir. Lütfü ile, kendisini doðru yola, yani hakký hak bilerek ona tabi olmayý ihsan ettiði kimselerin yoluna iletmesini iste­melidir.

Daha önce lutfuna mazhar olup da kadrini bilmeyerek ve hidayete ermiþken tekrar dönerek gazabýna uðrayanlarýn ve þaþkýn sapýklarýn yoluna iletmemesini istemelidir. Çünkü bunlar haktan sapan veya hakka ulaþmak istedikleri halde ona ulaþamayan kimselerdir. Allah'ým, duamýzý kabul et.

Þüphesiz ki kelimesi, son derece güzel bir beraat-ý makta' yani bitiriþtir. Böyle bir güzel sonucu ve dua etmek için Allah'a yönelmeye Fa­tihâ-i þerifeden daha uygun ne olabilir? Sen bu âyet-i kerimelerin manalarý arasýnda gördüðünden daha ince bir uygunluk veya daha saðlam bir irtibat gördün mü? Sen, o güzelik vadilerinde þaþkýn þaþkýn dolaþýrken Rasulullah (s.a.v.)'m Rabbinden rivayet ettiði þu kudsî hadisi hatýrla: "Namazý, kulum­la kendi aramda ikiye böldüm. Kuluma istediði verilecektir... " ve bu te­fekkür ve Allah'ýn bu ihsanýný devam ettir. Namazda ve namaz dýþýnda aðýr aðýr, huþu ve huzur içerisinde okumaya ve âyet sonlarýnda durmaya çalýþ. Zorlanmadan ve teðanni yapmadan, mânâyý ihmal edecek þekilde lafýzlarla meþgul olmadan tecvid ve naðmelerle tilavetin hakkýný ver. Çünkü bu þekilde okumak manayý anlamaya yardýmcý olur ve kurumuþ olan göz yaþlarýný harekete geçirir. Kalbe, tefekkür ve huþu içerisinde Kur'an okumaktan daha faydalý hiçbir þey yoktur.
(Safvetuttefasir/Muhammed Ali Sabuni)

Hamd ile Sukur Arasindaki Fark:


Hamd etmek sukretmeye gore daha genel bir tesekkur tarzidir. Allah'u Tela'ya tesekkur etmek icin hamd ve sukur sozcuklerininin her ikisnide kullanabiliriz ama insanlara ve diger mahlukata karsi tesekkur etmek icin hamd kelimesi kullanilamaz. Hamd kelimesine layik olan tek varlik Allah'u Tealadir. Cunku O bize verdigi nimetleri yoktan var ederek vermistir. Butun nimetlerin asil sahibidir. Onun icin tek Hamd etme makamida O'dur. Sanirim haytinizin akisi icerisnde size yardimci olan ve izzet ikramlarda bulunan hic bir dostunuza hamd olsun sana diye bir tesekkur ifadesi kullanmamissinizdir. En guzel tesekkur sozcuklerini siralayip kullanirsiniz ama hamd sozcugunu kullanmazsiniz. Neden kullanmadiginizin farkinda degilsinizdir belki ama, bizlere ogretilen gelenek bu sekildedir. Bu gelenegin dayandigi temelde yukarida anlatmaya calsitigimiz durumla alakalidir.

Yuce Rabbimizin izniyle en özet sekliyle Fatiha suresininde tefsirini tamamlamis olduk.
Rabbim bizlere okumayi,anlayip vehmetmeyi ve yasamayi nasip eylesin

Selam ve dua ile
Allah'a emanet olun




Mesaj 3 kez düzenlendi. En son fazilbey tarafından, 27.10.2005 - 00:06 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 27.10.2005 - 00:02
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: GÜZEL SÖZLER
fazilbey su an offline fazilbey  
GÜZEL SÖZLER
32 Mesaj -
Selamun aleykum kardesler,
Aranizda yeniyim bu ilk yazim. Guzel sozlerle buketinize bir cicekte ben katmak istedim.

*Ömür denen fenere iman fitili gerek
Yaþanmaz ki bu âlemde Allah'ý bilmeyerek

*Unutma ki! Aðzýnda bal bulunan arýnýn kuyruðunda iðnesi vardýr.

*Bir derdin varsa açabilirsin aðaçlara
Aðaç yaprak verir sýr vermez rüzgâra.

*Kim bilir hangi ilde son duraðýn o mezar.
Hangi el, hangi zaman, onu nerede kazar?

*Hesap ettim cümle dünya malýný,
Neticesi bir top beze dayandý.

*Hakikat, Allah'ýn rýzasýný kazanmaktan baþka birþey deðildir.

*Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.

*Ana karnýndan geldik pazara,
Bir top kefen aldýk döndük mezara

Allah'a emanet olun

Gönderme Tarihi: 26.10.2005 - 21:24
fazilbey üyenin diger mesajlarini ara fazilbey üyenin Profiline bak fazilbey üyeye özel mesaj gönder fazilbey üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 929 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Mecced (42), tilve (45), alsancak55 (54), kobra111 (49), ihlumut (39), salih1960 (64), morsel (35), zeynep17 (31), alperen_58 (58), mushab60 (50), MEDINENIN GÜLÜ (36), lazkopat_tr (37), ilhanebrar (50), turkthunder (46), selcukserdar (45), sedaseda (35), orhanaksoy (58), selimkum (40), ege-men (37), adigesav (58), osman__ulker (44), azize (38), muhittin19 (40), faruk1453 (40), BüCüR (37), mücahit444 (46), yilmaz keskin (53), daricali (39), ilkahmet (44), aktashakan (38), mücella (41), fatih avc&yacut.. (52), GurbetGülü (36), abdulbakiucar (40), MaRsS (39), metince (52), sercan_21998 (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60125 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.