stromectol generique colchicine ivermektine ivermektine dexamethasone bedranol bekunis dragees beloc cor beloc zok beloc benicar hct benicar benzoyl betagan betapace betaprol betnesol betnovate biaxin bilol comp bilol bimatoprost binaldan binordiol blocadren bocatriol bondronat bonidon boniva brand cialis brand levitra brand viagra brexidol buspar butohaler butovent bystolic cabaser calan sr calan calcijex calcium sandoz canasa canestene cardaxen plus cardaxen
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

24 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: BAŞKA KURAN YOK...
zeyn su an offline zeyn  
BAŞKA KURAN YOK...
28 Mesaj -
BAÞKA KURAN YOK...
“Ne zaman âyetlerimiz kendilerine bütün açýklýðýyla okunup ulaþtýrýlsa, o bizim huzurumuza çýkarýlacaklarýna inanasý gelmeyen kimseler, ‘Bize bundan baþka bir Kur’ân getir, ya da bunu deðiþtir’ derler. De ki: Onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak deðiþtirmem olacak þey deðil. Ben yalnýz bana vahyedilene uyarým.”
Son yýllarda dünya ve Türkiye Müslümanlarý, küresel emperyalizmin Yunus/15’te zikredilen türden radikal bir teklifi, daha doðrusu dayatmasý ile karþý karþýyalar. Zýmnýnda tehdit de içeren bu ahlâk dýþý teklif; Müslümanlarý, Kur’ân’ýn insan ve toplum hayatýný yeni baþtan dizayn etmeye yönelik ana ilkelerinden vazgeçirmeye ya da bu ilkeleri ahiret korkusu olmayanlarýn istekleri doðrultusunda deðiþtirip dönüþtürmeye yöneliktir. Kur’ân’ýn dýþýnda baþka bir Kur’ân isteyenler veya onun deðiþtirilmesini teklif edenler, aslýnda Muhammed Esed’in ifade ettiði gibi “bizim kendi görüþlerimize uyan bir öðreti getir” (Kur’ân Mesajý, 1/394) demek istemektedirler.
Ýnsan ve toplum hayatýnýn her alanýný tepeden týrnaða ilahî adalet çerçevesinde þekillendirmeye yönelik ilkeler vaz’eden bir Kitab ve bu kitâbýn belirlediði bir hayat nizamý demek olan ‘dîn’ elbette ahiret endiþesi olmayan, seküler/dünyevî bir yaþam felsefesine inananlarýn iþlerine gelmez. Hayatlarýna karýþmayan, siyasal ve ekonomik çýkarlarýný sürdürmelerine engel teþkil etmeyen, hatta onlarýn yaþayageldikleri süflî hayat tarzýný bir biçimde onaylayan dînî anlayýþlar ise egemenlerin arayýp da bulamadýklarý bir þeydir.
Dikkat edilmiþse; yerel ve küresel 28 Þubat sürecinde, Ýslâm’ý bir bütün olarak hayata hakim kýlmak isteyen, Batýlý deðerlere ve hayat tarzýna kökten itiraz eden Ýslâmî anlayýþlar ve organizasyonlar “radikal Ýslâm”, “siyasal Ýslâm”.. diye yaftalanarak mahkum edilirken; Batýlý deðerleri bir biçimde içselleþtirip savunur hale gelen, Ýslâm’ý tüm siyasî-toplumsal tezlerinden soyutlayýp bireysel ahlâka indirgeyen hareketler ise “ýlýmlý Ýslâm”, “liberal Ýslâm”.. denilerek el üstünde tutulmuþtur. Birinci tür anlayýþlar derhal Taliban, el-Kaide, Ýran, Suud’la ilintilendirilip terörle özdeþleþtirilirken ikinci tür anlayýþlar, küresel istikbârýn uluslararasý çýkarlarýna ters düþmediði, bilakis hizmet ettiði sürece teþvik edilmiþ, desteklenmiþtir.
Ýþbu süreçte “Ýslâm devleti”nden, “cihâd”dan, “kýtâl”den, “þeriat”tan, “Ýslâm hukuku”ndan, “hudûdullah”tan, “ümmet”ten, “hilafet”ten, “cemaat”ten.. hâsýlý Ýslâm’ýn bir hayat nizamý olduðunu ifade eden özgün Ýslâmî kavramlardan söz etmek bile suç olarak algýlanmýþ, Müslümanlar bu kavramlarý kullanmaya çekinir hale gelmiþlerdir. Hatta kendilerini tanýmlarken bile “Ýslâm” veya “Müslümanlýk” yerine “Muhafazakârlýk”, “Liberallik”, “Demokratlýk”, “Türklük” (Kürtlük, Araplýk..), “Yerlilik” vs. gibi kavramlara sýðýnmayý tercih etmiþlerdir. Böylece kendilerini ‘þeytani güçler’ nezdinde ‘tehdit/tehlike’ olmaktan kurtarma çabasýna girmiþlerdir. Ýþte bu sapma/yamulmanýn ta kendisidir; vahyin bir kýsmýndan deðil ana esaslarýndan vazgeçmektir.
“Onlar, Bizim adýmýza, vahyettiðimizden baþka bir þey ortaya atasýn diye seni ayartarak, seni vahyettiðimiz gerçeklerden saptýrmaya çalýþmaktalar; öyle ki eðer bunu baþarabilselerdi, seni hemen kendilerine dost edinirlerdi.” (17/73)
Ýmdi, Müslümanlar, Kur’ân’ýn hayatý bütünüyle kuþatan evrensel ilkelerini eðip bükmeden savunmak, sapmadan, yamulmadan ve yamultmadan hayatlarýna aktarmak durumundadýrlar. Hz. Âdem’den beri inkarcýlarýn yaptýðý bu tür teklif, tepki ve tehditlerle karþý karþýya kalan tevhîd yanlýlarýnýn nasýl bir duruþ belirlemeleri gerektiði yine Kur’ân’da formüle edilmiþtir:
Biz kendi nefsimize uyarak vahyi deðiþtiremeyiz; ve biz sadece ona uyarýz. (10/15)

ABDULLAH YILDIZ


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son zeyn tarafından, 21.07.2007 - 17:22 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 21.07.2007 - 17:22
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Onursuz Dilencilik ve Onurlu Yardım Talebi Olarak “Dua”
zeyn su an offline zeyn  
Onursuz Dilencilik ve Onurlu Yardım Talebi Olarak “Dua”
28 Mesaj -
Onursuz Dilencilik ve Onurlu Yardým Talebi Olarak “Dua”
Prof.Dr.Ýlhami GÜLER
1- Duanýn Tanýmý ve Meþruiyeti
Dua, lugat anlamýyla rütbe olarak kendinden üstün olan birinden bir þey talep etmektir. Istýlahî anlamda ise insanlarýn Allah’tan bir þey talep etmeleridir. Duanýn meþruiyetini, alanýný ve þartlarýný Kur’an ortaya koymuþtur. Duanýn meþruiyetini ortaya koyan ayet þöyle der: “Eðer kullarým sana Benim hakkýmda sorular sorarlarsa, (bilsinler ki) Ben çok yakýným, dua edenin yakarýþýna her zaman karþýlýk veririm. Öyleyse onlar da bana karþýlýk versinler, bana inansýnlar ki doðru yolu bulabilsinler.” (2-Bakara/186) Duadan önce insanýn Allah’ý sýk sýk hatýrlamasý, O’na hamd ve þükür etmesi gerekir. Çünkü baþta kendi varlýðý olmak üzere sahip olduðu her þey Allah’a aittir. Her þeyi Allah insana lütuf ve hibe olarak vermiþtir. Allah’ý unutma istiðna, istikbar ve umursamazlýktan kaynaklanan bir küfür (nankörlük)dür. Allah’ý sýk sýk hatýrlama (zikir) bir ibadettir. Duayý mümkin kýlan zemin Allah ile insan arasýnda temeli insanýn özgür iradesine dayanan ahlâkî iliþkidir. Dua, insanýn istiðna ve istikbardan vazgeçerek dinî ve dünyevî meselelerde Allah’ý yardýma çaðýrmasýdýr. Bu nedenle Allah inanmayan müþriklere þöyle hitap etmiþtir. “Þayet duanýz (Bana yönelmeniz, itaatiniz, inancýnýz) olmazsa size ne diye deðer vereyim? Siz yalanladýnýz ve günahýnýz yakanýzý býrakmayacaktýr.” (25-Furkan/77) Bu baðlamda baþka bir ayet de þöyle der: “Ama kim Beni hatýrlamaktan yüz çevirirse bilsin ki onun dar bir hayat alaný olacaktýr.” (20-Taha/124) O halde Kur’an’a baktýðýmýzda hangi alanlarda dua mümkündür?
2- Duanýn Alanlarý
a) Ýstiðfar (Affedilme Talebi): Kur’an’da geçmiþ kavimlerin ve peygamberlerin Allah ile olan iliþkilerinde iktibas edilen dua örneklerinin büyük bir bölümü günahlardan piþmanlýk þartý (tövbe) ile Allah’tan dünyada ve ahirette af, baðýþlanma talebidir. Örneðin: “Ey Rabbimiz! Sana inanýyoruz, bizi affet, günahlarýmýzý baðýþla, bizi ateþin azabýndan koru...” (3-Âl-i Ýmran/17) Kur’an’da buna benzer yüzlerce dua örneði vardýr.
b) Hidayet Talebi: Allah’tan istenecek yardým talebi alanlarýndan biri de dinî anlamda doðru yola ulaþmak ve burada daim olmak için O’ndan yardým talep etmektir. “Rabbimiz bizi doðru yola ilet...” 1-Fatiha/2), “Rabbimiz, hidayete erdikten sonra kalbimizi kaydýrma...” (3-Âl-i Ýmran/8)
c) Kötü Karakterli Varlýklarýn ve Ýnsanlarýn Þerrinden Korunma (Ýstiaze): “De ki: Ey Rabbim, þeytanýn vesvesesinden Sana sýðýnýrým.” (23-Müminûn/97) “De ki: Yarattýklarýnýn þerrinden þafaðýn Rabbine sýðýnýrým.” (113-Felak/1-2)
d) Dinî-Ahlâkî Faaliyetlerde Yardým: “Ayaklarýmýzý sabit kýl ve kâfirlere kaþý bize yardým et.” (2-Bakara/250), “(Lut þöyle dediglücklich Ey Rabbim bozgunculuða ve yozlaþmaya yol açan bu insanlara karþý bana yardým et.” (29-Ankebut/30)
e) Genel Olarak Dünyevî ve Uhrevî Menfaat: “Ýnsanlardan bazýlarý: “Rabbimiz, bize bu dünyada da ahirette de iyilik ver, bizi ateþin azabýndan koru” (2-Bakara/201) derler.” Ve onlar ki “Ey Rabbimiz bize göz nuru olacak eþler ve çocuklar bahþet.” diye dua ederler.” (25-Furkan/74)
Peygamberimizden de bu alanlara iliþkin çeþitli hadis mecmualarýnda deðiþik dualar nakledilmiþtir. Nevevî, bunlarý “el-Ezkâru’n-Neveviyye” adlý kitabýnda toplamýþtýr .
3- Duanýn Ahlâkî Þartý
Ýnsanýn Allah’ý yardýmýna çaðýrabilmesi için öncelikle iþin kendine düþen bölümünü gerçekleþtirmesi temel ahlâkî þarttýr. Kur’an þöyle der: “Gerçek þu ki, insanlar kendilerini deðiþtirmedikçe Allah onlarýn durumunu deðiþtirmez.” (13-Ra’d/11) Baþka bir ayet de þöyledir: “Bir toplum kendi gidiþatýný deðiþtirmedikçe, Allah o topluma bahþettiði esenliði deðiþtirmez.” (8-Enfal/53) Bu ayetlere yazdýðý dipnotta M. Esed þöyle diyor: “Bu ifade(ler)in olumlu ve olumsuz olmak üzere iki anlamý vardýr: Yani, insanlar kendi nefislerini fesat ve yozlaþmaya terketmedikçe Allah yardým ve esirgemesinden onlarý yoksun kýlmaz. Buna karþýlýk yine Allah, bilerek-isteyerek günah iþleyen kimseler kendi içlerindeki eðriliði, olumsuz eðilimleri deðiþtirerek bunu hak etmedikçe onlara rahmet ve inayetini nasip etmez. En geniþ anlamýyla bu ifade(ler) hem bireysel hem de toplumsal hayata yön ve biçim veren; taþýyýcýlarýnýn ahlâkî niteliklerine ve “iç dünyalarýndaki” ruhî/manevî biçimlenmelere göre uygarlýklarý yükselten ya da alçaltan ilâhî sebep-netice ilke ya da iliþkisini yani “Sünnetullahý” dile getirmektedir.” O halde dua, hangi alanda olursa olsun Allah’ýn geniþ merhametine ve zenginliðine güvenerek, ortaya herhangi bir irade ve eylem koymadan beleþ, hibe olarak bir þey isteme deðildir. Allah karþýlýksýz hibesini insana önceden vermiþtir. Ýnsanýn kendi varlýðý ve yeryüzündeki bütün rýzýklar bu karþýlýksýz rahmeti, hibeyi ifade eder. Ýmtihanla insandan istediði bir çaba, irade ve eylem ile O’ndan yardým talep etmektir. Hiçbir þey yapmadan dua ile Allah’tan bir þey istemek onursuz bir dilenciliktir. Dilencinin insanlar nezdindeki haysiyeti ne ise, dua ile Allah’tan ön çabasýz yardým isteyenin Allah nezdindeki yeri aynýdýr. Onurlu ve akýllý bir insan iþin hangi raddesinde Allah’a baþvuracaðýný bilir. Dua etmek için “yüzün tutmasý” gerekir. Yüzsüzler (onursuzlar) vara-yoða karþý Allah’a yüzsüzlük ederler.
Bu nedenle Mutezilî âlimler dua için “istihkak”ý þart koþmuþlardýr . Yardýmý haketmeden yardým talebi edepsizliktir. Alexis Carrel bu konuda þöyle der: “Ýhtiyaç duyduðumuz bir þey için Allah’tan yardým dilememiz tümüyle geçerli bir hareket olmasýna raðmen, kendi çalýþmamýzla elde edebileceðimiz þeyleri veya ihtiraslarýmýzýn gerçekleþmesi için dua etmek abestir... Dua, durumunu arzetme ve isteklerini sýralamanýn çok üstünde, yücelere varan bir þeydir. Ýnsan duayla her þeyin yaratýcýsý ve sahibi olan Allah’a O’nu sevdiðini, O’nun nimetlerine þükrettiðini ve O’nun iradesi doðrultusunda her zaman hareket etmeye hazýr olduðunu gösterir . Bu konuda Ali Þeriatî de þöyle diyor: “Halk yýðýnlarý ümitsizleþtirilmiþ, aciz býrakýlmýþ, kendilerini zayýf görmüþler, isteklerini ele geçirmek konusunda yetersiz saymýþlar. Çoðunlukla duanýn bu tür algýlanýþýyla yürüye gelmiþler ve inanmýþlar ki dua insanýn yetersizliði ve zayýflýðý karþýlayýþý ve sorumluluktan kaçýþýdýr. Oysa iþ zorluk, sabýr, iman, düþünce, direnme, karþý koyma ve tahammül elde edebilme ve bu özelliklere kavuþmak amacýyla duaya bir araç olarak bir aracý olarak ihtiyaç duyar... Çünkü dua salt insan zaafýnýn giderilmesi deðildir. Belki dua, insan gücünün takviyesi, olumlu iþlerin sürdürülmesi ve bireyin bireysel ve toplumsal yaþamýný düzenleme iþidir .
Dua, Allah’a iþ yaptýrma deðil; iþ yapmak için Allah’tan güç talep etmektir. Müminlerin Allah’tan sabýr (direniþ gücügöz kırpma talebi (2/45, 177) ve Allah’ýn sabredenlerle “beraber” olmasý (8/46) bunu ifade eder. Allah, önþartlarý gerçekleþtirmiþ insanlarýn dua talebini –eðer ederlerse- kabul eder ve iþlerini kolaylaþtýrýr. Dua, þuurla “edilecek” bir þeydir, çünkü ayný zamanda “ibadet”tir. O, þuursuzca ezbere “okunacak” bir þey deðildir. Herhangi bir alanda üzerimize düþeni hakkýyla yerine getirdikten sonra ihlas ve samimiyetle Allah’a yönelip, O’na sýðýnarak yardým talep edersek, ancak böyle bir duanýn kabul olma ihtimali vardýr. Allah yalaka, geveze ve beleþçilerin yüzüne bakmaz. Mehmet Akif bu tip insanlarýn dualarýný þöyle tavsif ediyor:
Bütün o iþleri Rabbim görür: Vazîfesidir...
Yükün hafifledi... Sen þimdi doðru kahveye gir!
Çoluk, çocuk sürünürmüþ sonunda aç kalarak...
Hudâ vekîl-i ümûrun* deðil mi? Keyfine bak!
Onun hazîne-i in’âmý** kendi veznendir!
Havâle et ne kadar masrafýn olursâ...
Verir! Silâhý kullanan Allah, hudûdu bekleyen O;
Levâzýmýn bitivermiþ, deðil mi? Ekleyen O!
Çekip kumandasý altýnda ordu ordu melek;
Senin hesâbýna küffârý hâk-sâr*** edecek!
Baþýn sýkýldý mý, kâfî senin o nazlý sesin:
“Yetiþ!” de, kendisi gelsin, ya Hýzr’ý göndersin!
Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;
Þifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.
Demek ki: Her þeyin Allah... Yanaþman, ýrgadýn O;
Çoluk çocuk O’na âid: Lalan, bacýn, dadýn O;
Vekîl-i harcýn**** O; kâhyan, müdîr-i veznen O;
Alýþ seninse de, mes’ûl olan veriþten O:
Denizde cenk olacakmýþ... Gemin O, kaptanýn O;
Ya ordu lâzým imiþ... Askerin, kumandanýn O;
Köyün yasakçýsý; þehrin de baþ muhassýlý O:
Tabîb-i âile*****, eczacý... Hepsi hâsýlý O.

Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artýk bu!
Biraz da saygý gerektir... Ne saygýsýzlýk bu!
Hudâ’yý kendine kul yaptý, kendi oldu Hudâ;
Utanmadan da tevekkül diyor bu cürete... Ha?
Maalesef dua konusu bugün Ýslâm dünyasýnda ve ülkemizde çok sayýda insan nezdinde Allah’a karþý bir saygý ve huþu olmaktan çýkýp bir “edepsizlik”e dönüþmüþtür. Eðitimsiz, tembel, edilgen, güçsüz kitleler “dua” ile Allah’ý kandýrma peþindedir. “Velî”ler ve onlarýn mezarlarý (yatýrlar) daha doðrusu “ruhlarý” araya “torpil” olarak konularak Allah’tan dünyevî taleplerde (iþ, çocuk, koca vs.) bulunulmaktadýr.
Uydurma hadislere dayanarak kimi Kur’an sûrelerine ekstra “fazilet”ler atfedilerek bunlarýn ezberden (anlamsýz) okunmasý, yazýlmasý veya üzerinde taþýnmasýyla dünyevî menfaatlerin elde edilebileceði veya zararlarýn defedileceðine inanýlmaktadýr. Ortalýkta bir sürü özel, hazýr ve de “garantili” dua dolaþmaktadýr. Cevþen, Karýnca duasý (Bereket Duasýgöz kırpma, Kahriye, Hacet duasý vs. Olay, “ibadet” olmaktan çýkýp, emeksiz “ekonomiye” dönüþmüþtür. Güçsüz, iradesiz, düþüncesiz ve de ahlâksýz acizlerin ekonomisi. Duanýn “Arapça” olmasý daha makbul deðildir; her toplum kendi diliyle dua yapabilir, dua sözlü olmasý da gerekmiyor, kalpten ihlasla geçmesi yeterli. Duanýn sesli, toplu ve kafiyeli olmasý toplumsal tasanudu artýrýr, ancak kabulü “amin” diyenlerin istihkakýna ve samimiyetine baðlýdýr.
Kendimiz için dua edebileceðimiz gibi, baþkalarýna da edebiliriz. Baþkalarýna ettiðimiz duanýn kabulü bizim ehliyetimize, onlarýn da istihkakýna baðlýdýr. Temiz aðýzlardan çýkan dua temizlenmek isteyenler için anlamlýdýr. Aleyhte dua (beddua) yine eden ve edilen açýsýndan istihkak þartýna baðlýdýr. Allah, insanlarýn birbirlerinin intikam aracý deðildir. Ancak, haklý mazlumun bedduasýyla Allah arasýnda perde yoktur denir: “Alma mazlumun “ah!”ýný (bedduasýnýgöz kırpma, çýkar aheste aheste.” Sözü bu tecrübeyi dile getirir.
Türkiye’de kimi “Mevlidhan”larýn ve kimi cami imamlarýnýn okuduklarý dualar, çoðunlukla edepten ve estetikten yoksun “dilencilik” örnekleridir. Bunlar Allah’a “dua” olmaktan ziyade baþka “birilerine” þirinlik gösterileridir. Avaz avaz baðýrmak, hiçbir emek, zahmet, çaba ve ihlas ortaya koymadan beleþ-büyük þeyler istemek ayýptýr. Örneðin, tabiî afetler oluþmasý için her þeyi ihmal ettiðimiz halde “ülkemizi âfât-ý semaviyyeden ve arziyyeden koru” diye dua etmek anlamsýzdýr.
Sonuç olarak, Allah hepimize izan, akýl, samimiyet ve edep versin. Tabii biz bunlara ihtiyaç duyup elde etmek için gerekli adýmý atmak kaydýyla.
Gönderme Tarihi: 21.07.2007 - 17:21
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: MUHAMMED MUSTAFA VE KUR’AN YERİNE MEVLÂNÂ VE MESNEVÎ
zeyn su an offline zeyn  
MUHAMMED MUSTAFA VE KUR’AN YERİNE MEVLÂNÂ VE MESNEVÎ
28 Mesaj -
MUHAMMED MUSTAFA VE KUR’AN YERÝNE MEVLÂNÂ VE MESNEVÎ
- Egemenlerin “Problemsiz (Light) Ýslâm” Projesi-
GÝRÝÞ
Ýslâm dini tarihi süreç içerisinde Akdeniz havzasýnda Emevî, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlý gibi büyük ve birçok da küçük siyasal gövdelerde ideolojik, maddî ve davranýþsal olarak siyaset, hukuk, ekonomi, sanat, felsefe, bilim, ahlâk vs. alanlarda aktüelleþti. Bir medeniyet ufku olarak yaþamýn bütün alanlarýnda diðer kültürlerden de sentezler yaparak etkili oldu. Osmanlý’nýn çöküþü ile de çöktü. Osmanlý’nýn çöküþünden sonra bu coðrafyada kurulan ve halký müslüman olan ulus devletler, genellikle 16. yüzyýldan sonra Batý’da geliþen Aydýnlanmacý-seküler fikirlerden (laiklik, pozitivizm, demokrasi, milliyetçilik vs.) etkilenerek kuruldu. Liberal-Kapitalizm ve Sosyalizm ise bu geliþmenin Politik-Ekonomik söylemi idi.Suudi Arabistan dýþýndaki Batýcý-modernist yönetimler ülkelerini totaliter-otoriter yönetimlerle Batýlýlaþtýrmaya-modernleþtirmeye çalýþtýlar.
Milliyetçi, laik otoriter Batýcý yönetimlerin halklarýnýn temel taleplerini karþýlayamamalarý ve giderek kokuþmaya baþlamalarýyla Ýslâm, bu coðrafyada 1950’lerden itibaren giderek yükselen politik bir söylem haline geldi. Ýran, Pakistan, Sudan, Afganistan’da Ýslâmcý yönetimler kuruldu, diðer ülkelerde de güçlü Ýslâmcý politik hareketler geliþti. Liberal-kapitalizm ve sosyalizme benzer bir politik söylem olarak Ýslâmcýlýðýn yükselmesinde Filistin sorunu ile ABD’nin ve Avrupa’nýn Ortadoðu petrolleri üzerindeki emperyalist (iþgal-müdahale) emelleri ve bunu gerçekleþtirmek için iþbirlikçi yönetimlere verdikleri destek de önemli rol oynamýþtýr.

1. Batýnýn Ýslâmcýlýðý Deðerlendirmesi: “Fundamentalizm”
Son otuz yýlda Batýda Ýslâm’ýn müslüman toplumlarda politik bir söylem haline geliþini teorize etmeye, tanýmlamaya çalýþan binlerce kitap ve araþtýrma yayýnlandý. Oryantalizm tecrübesinde olduðu gibi, onun bir devamý olarak bu pratik olguyu tanýmlamak için Avrupalý-Amerikalý entelektüeller, Avrupa merkezci bir bakýþ açýsýyla bu “öcü”yü anlamaya çalýþtýlar. Sayyid’in söylediði gibi “Onlarýn fundamentalizm tanýmý, ancak kendi müdahale alanlarýnýn -normalliðin hüküm sürdüðü- evrensel bir yer olduðu ve fundamentalizmin bu normalliði bozan pratikler olduðunun kabul edilmesiyle mümkün olmaktadýr . Batýlý yazarlar, “Fundamentalizm” olarak isimlendirdikleri Ýslâmcý politik söylemi, genel olarak Ýslâm ülkelerinde yükselen Feminizme karþý kadýnýn baský altýna alýnmasý ve kontrol edilmesi, Kur’an’a ve Ortaçaðda uygulandýðý þekliyle þeriata dogmatik bir dönüþ ve dinle siyasetin birleþtirilmesi olarak okumaktadýrlar .
Fundamentalizmin Batýlý yazarlar nezdindeki ‘anormal’liðini tayin eden temel bakýþ açýsý, Peygamberler dönemi Musevîliði, Bizans ve Doðu Roma Hýristiyanlýðý ve Ýslâm imparatorluklarý dönemlerindeki din-siyaset ayýrýmýnýn olmayýþýnýn insanlýðýn tarihinde bir ilk aþama olduðu; Aydýnlanmanýn son aþamasý olan liberal-Kapitalizmin ise insanlýðýn geliþmiþ ‘normal’ son aþamasý olduðu önyargýsýdýr. Dinin siyasetten ayrýldýðý bu son aþama insanlýðýn ‘saðduyusu’nun bir sonucu olarak görülmektedir. Fundamentalizmin öcülüðü, anormalliði, ötekiliði ve düþmanlýðý ancak, aydýnlanma projesi insanlýðýn, olaylarýn ve tarihin bir doðal geliþmesi ve durumu olarak algýlandýðýnda iþlemektedir. Burada derinde iþleyen þey, Avrupa merkezciliðin temelinde yatan ve Batýlýlarýn Yunan felsefesinden beri malul olduklarý ‘Varlýk Felsefesi’nin bir yansýmasý olan “aynileþtirme”nin ontolojik emperyalizmidir: Ya aynileþtirme, indirgeme, el altýna alma veya yok etme ve yok sayma. Bizim modernleþmemize yansýmasýnýn tipik ifadesi: “Ya benim olursun, ya da kara topraðýn.”

2. Ýslâmcý Politik Söylemin Gerçek Anlamý
Oysa Ýslâmcýlýk, müslüman halklarýn bin yýlý aþkýn hayatlarýnda yaþadýklarý, son yüz sene boyunca da kaybettikleri ve bastýrýlan öz kimliklerinin tekrar geri gelmesidir. Sayyid’in deyimiyle “bir Ýslâmcý, müslüman kimliðini siyasî pratiðinin merkezine koyan kiþidir. Yani Ýslâmcýlar siyasî hedeflerini düþünürken Ýslâmî metaforlar dilini kullanan ve siyasî geleceklerini Ýslâm’da gören insanlardýr.” Ýslâmcý söylem de kendi içinde liberal-kapitalist, Milliyetçi ve Sosyalist politik söylemlerin taþýdýðý kadar farklýlýklar taþýr. Ancak hemen þunu belirtelim ki Ýslâmcýlýk, liberal Kapitalizm veya Sosyalizm kadar zengin entelektüel-düþünsel ve pratik bir tecrübeye sahip deðildir. Bir ‘telos’ olarak diðerleri kadar güçlüdür; fakat pratik olarak zayýftýr; birçok zaafla maluldur. Þimdi bunlardan baþlýca bir-ikisine deðinelim.

3. Ýslâmcýlýðýn Zaaflarý
Ýslâm’ýn erken döneminde gerçekleþen “Fitne” olayýnda biri samimiyetten, diðeri ard niyetten gelen ve sonuç olarak da hem Ýslâm’ýn hem de müslümanlarýn aleyhine olan iki hadise gerçekleþti. Birincisi, Haricilerin katý, fanatik, dogmatik yorumlarýný “Gerçek Ýslâm” olarak görerek yarattýklarý terör ve kan dökmedir. Ýkincisi ise, Muaviye’nin “Sýffin” savaþýnda Kur’an yapraklarýný askerlerinin süngülerinin ucuna taktýrýp “Aramýzda Kur’an Hakem olsun” iddiasýyla Hz.Ali taraftarlarýný çözmesi ve savaþý lehine çevirmesidir. Hýristiyan Ortaçaðlarýnda da Kilisenin “Ýç Savaþ” ve “Din istismarý” problemiyle malul olduðu bilinmektedir. Dine dayalý politikanýn bu kadîm iki sorunu bugünkü Hýristiyan fundamentalizminin ve Ýslâmcýlýðýn önünde durmaktadýr. Seyyid’in dediði gibi Ýslâmcýlýk, Ýslâmî metaforlarý siyasetin merkezine yerleþtirmek ise, bu kadîm ve onulmaz iki sorunla nasýl baþa çýkýlacaktýr? Ýslâm dünyasýndaki politik Ýslâmî hareketlerin kendilerini nitelemede “Ýslâm” ismini veya “Ýslâmî” kavramlarý kullanmada bir sakýnca görmüyorlar: Ýslâm Devrimi, Hizb-i Ýslâmî, Hizbullah, Ýslâmî Dava, Müslüman Kardeþler, Ýslâmî selâmet cephesi (FIS), Tekfir ve cihad, Mücahidîn-i Halk... vs. Kendini Allah’a, þeriata ve Ýslâm’a... dayayarak insanlarýn samimi veya gayri samimi olarak yaratacaklarý despotizmi, coþkuyla insan harcamayý veya istismarý nasýl önleyecekler? Suud rejiminin din istismarý, Taliban rejiminin despotizmi, Irak’taki sünni-þiî iç savaþý günümüz için bazý örnekler olarak verilebilir. Unutulmamalý ki Batýda birer siyasî prosedür olarak laiklik ve demokrasi, büyük ölçüde bu sorunlarý aþmak için geliþtirildi. Oysa genel olarak Ýslâmcýlýðýn demokrasi ve devletin dinler ve mezhepler karþýsýnda tarafsýzlýðý anlamýnda laikliðe bakýþý olumsuzdur.
Ýkinci bir sorun, Þura ilkesini demokrasiye benzer bir yönetim ilkesi olarak geliþtirme yerine, Muaviye’den itibaren yönetimin güce ve azýnlýk bir monarþiye dayanmasý Ýslâm toplumlarýnýn en büyük siyasî zaafýydý. Bugünkü Ýslâmcý siyaseti uyguladýðýný iddia eden ülkelerin (Ýran, Suudi Arabistan, Pakistan, Sudan) dinsel, askerî veya kabile azýnlýklarý tarafýndan yönetilmesi tesadüf deðildir.

4. Demokratik ve Ahlâkî/Aklî Bir Dil Olarak “Ýslâmcýlýk”
Aslýnda Ýslâm’ýn tabii bir din olduðu, iyi niyetle birlikte akla ve saðduyuya dayandýðý göz önünde tutulursa, yani ayetlerin ve hadislerin böyle bir muhtevasý olduðu kabul edilirse, diðer deyimle dogmatik olmadýðý bilinirse siyasal söylemin dilinin illa da ‘ayet’ ve ‘hadis’ delil getirmesi gerekmiyor. Makasidu’þ-Þeria’yý (malýn, canýn, ýrzýn, aklýn, dinin korunmasýgöz kırpma Ýslâmî metaforlara baþvurmadan da aklî/ahlâkî ve eleþtirel olarak söyleme dökmek mümkündür.
Ýslâmcýlýðýn Türkiye örneði demokratik süreci þuranýn pratiði olarak görüp, politik dili de dinsel metaforlara baþvurmadan (çünkü bunun doðurabileceði iç savaþ, totalitarizm ve din istismarýdýr) rasyonel, ahlâkî ve eleþtirel olarak mümkün olabileceðini göstermektedir. Böyle bir dil ile Ýslâm’ýn evrensel siyasî hedefleri gerçekleþtirilebilir. Ýslâmcýlýk, ilhamýný Kur’an’dan ve peygamberden alýr. Dilini ise kendi aklý ile ve eleþtirel olarak kurabilir. Bu hedefler liberalizmin kendi çýkarý (zevki) için özgürlük ve bireyselciliðine karþý ötekinden sorumlu olma; sömürü, zorbalýk ve gaspa karþý adalet;sahtekârlýða karþý dürüstlük; dalavereye, Makyavelizme ve kandýrmaya karþý hakkaniyet; düþmanlýða ve savaþa karþý barýþ; kibir, istiðna ve ýrkçýlýða karþý eþitlik, alçakgönüllülük ve kendini sýnýrlandýrma; nihilizme karþý hayatýn nihaî anlamý; sýnýrsýz üretim ve sýnýrsýz tüketime (israf) karþý sürdürülebilir iktisat; serbest ve sýnýrsýz cinsel hayata karþý aile ve çocuk; milliyetçiliðe karþý yurtseverlik... vs.dir. Bunlar “soyut” iddialar denecekse, “Hayýr” diyeceðim. Bunlar somut þeylerdir. Büyük siyaset anlamýnda Liberal-Kapitalizm bunlardan birincileri bugün dünyada geçerli ‘normal’ politik gerçekler haline getirmiþtir. Ýslâmcý bir siyaset, bunlara itiraz etmek ve bunlarý ikincilerle toplumsal hayatta yer deðiþtirmektir. Tanrý’nýn öldürülmesi veya umursanmamasý, unutulmasý ve inkâr edilmesine, dolayýsýyla kutsal/manevî olan her þeyin buharlaþmasýna dayanan seküler-liberal Kapitalizmin alternatifi olarak; Adil ve fail bir Allah ve büyük bir “Hesap Günü” (Ahiret) öncüllerine dayanan bir Kültürel, Sosyal-Politik söylem. Bu öncüller, bu söylemde hayatýn kaynaðý olarak oksijen gibidir; görünmez, fakat her þeyi etkiler. Ýslâm ise hayatýn tuzudur. Allah’ýn Kur’an’da, Peygamber’in de hayatýnda gerçekleþtirmek istediði hedeflerdir bunlar. Bu hedefler liberal-Kapitalizmin dünyada kurduðu sömürü düzenine çomak soktuðu için Ýslâmcýlýk bugün Avrupa merkezci düþünce tarafýndan ‘anormal’ ve ‘öcü’ olarak gösterilmektedir.

5. Kýlýç Kuþanan Peygamber ve Kur’an Yerine Postta Oturan Mevlânâ ve Mesnevî
Dünya düzeninin bekçileri ve gardiyanlarý Ýslâm dünyasýnda giriþtikleri bir dizi sömürü, iþgal ve zorbalýða karþý bu dünyanýn çocuklarýnýn Ýslâm’dan aldýklarý izzet, onur ve kimlikle onlara karþý baþkaldýrmalarýný ve direniþlerini “terör” yaftasýyla özdeþleþtirerek gözden düþürmek istemekte, Ýslâmcýlýða karþý da Mistisizmi-Tasavvufu “Gerçek Ýslam” diye pazarlamaya çalýþmaktadýr. Oysa bilindiði gibi Tasavvuf, apolitik bir pozisyon olarak Ýslâm toplumlarýnýn bütün önemli yaþam alanlarý olan siyaset, hukuk, ekonomi vs. temel Ýslâm bilimleri olan Fýkýh, Kelâm, Tefsir, Hadis vs. tarafýndan kurulduktan sonra dinsel bir ‘lüks’ veya bir ‘içerleme’, bir ‘uçuklama’ olarak geliþmiþtir. Kur’an’da ‘Allah’ýn yolu’ (sebilullah) veya þeriat/minhac (yol) kavramlarý yeryüzünde, insanlar arasýnda Allah’ýn yukarýda saydýðýmýz hedeflerinin gerçekleþmesidir. Yoksa bu yol tasavvufun iddia ettiði gibi Allah’ýn zatýna giden dikey bir yol deðildir. Kur’an’da Allah bizden böylesine egoistçe bir þehveti (onlar aþk, vuslat, kurb, fena, vahdet, þeb-i arûs vs. diyor) istemedi. Allah, müminlerden gerektiðinde Peygamber gibi silah kuþanýp yurtlarýný, onurlarýný korumak için savaþmayý, zulme, haksýzlýða karþý adaleti kâim kýlmak için cehd göstermelerini (cihad) istedi. Eðer insaný tanýyorsak ve de gerçekçi isek, bütün ‘barýþ’ dönemlerinin bir ‘savaþ’tan sonra olduðunu biliriz. Belki de Heraklitos haklýdýr. Kötü þeylerin olduðu kadar “Savaþ bütün iyi þeylerin babasýdýr.” Merak ediyorum, Hz.Muhammed savaþmasaydý bugün ‘Ýslâm’ diye bir dünya dini olur muydu? Allah Kur’an’da müminlerin akýllarýný sonuna kadar kullanmayý istedi, mistikler gibi sarhoþluðu (onlar sekr, cezbe, istiðrak, þatahat diyorlar) istemedi. Bugün hayatýn bütün alanlarýna egemen olanlar, egemenlikleri altýnda tuttuklarý insanlardan, halklardan “hoþgörülü” olmalarýný, bu hegemonyaya ses çýkarmamalarýný, onaylamalarýný istiyorlar. Bunun için de ‘Aþk’ dininin üstadý “Mevlânâ”yý bize örnek müslüman olarak gösteriyorlar. Hz. Muhammed’i terörist olarak karikatürünü çizenler, bizden Mevlânâ gibi olmamýzý istiyorlar. 2007 yýlýný ‘Mevlânâ yýlý’ ilan ediyorlar. Beyazsaray ve Brüksel, Mesnevî’yi dýþ politikalarýnýn ilham kaynaðý mý yapacaklar! Kur’an terör-savaþ içeriyor, basýmý, yayýmý yasaklanmalý diyenler, bize “Mesnevî” okumamýzý tavsiye ediyorlar. Osmanlý, yükseliþ döneminde Mesneviyi pilav yedikten sonra ‘tatlý’ yerine okuyordu. Yaþam ustasý bediuzzaman Nietzsche, bize tavsiye edilen bu çöküþ dönemi dinsel yaþamý þöyle tasvir ediyor: “Kiþi kendi varoluþunu yalnýzca hoþgörüye, insancýllýða borçlu deðildir ki... Öfkeyi, öcü, kýskançlýðý, alayý, kurnazlýðý, þiddeti tanýmayan bir Tanrý neye yarar ki? Daha zafer kazanmanýn ve yýkýmýn gerektirdiði çabalamanýn baþtan çýkarýcý zorluðunu bile tanýmayan bir tanrý? Kiþi böyle bir tanrýyý anlamazdý bile: Ona niye sahip olsundu ki? –Ama tabii bir halk batmaktayken, geleceðe olan inancýnýn, özgürlük umudunun hepten yitmekte olduðunu duyarken; boyun eðmek, en yararlý þey olarak, boyun eðmiþin erdemleri, ayakta durmasýnýn koþullarý olarak bilincine yerleþmekteyken o zaman tanrýsýnýn deðiþmesi de zorunludur. Þimdi bir ödlek haline gelir o da, ürkek, alçakgönüllü olur, “ruh barýþý” salýk verir, nefretten uzaklaþma, hoþgörü, dostu da düþmaný da “sevme” çaðrýsýnda bulunur. Sürekli ahlâksallýk daðýtmaya baþlar, her özel erdemin inine girer sürüne sürüne, herkesin tanrýsý haline gelir, kiþiye özel hale gelir, kozmopolit olur.” Tam da Mevlânâ’nýn tanrýsý: “Gel, gel, yine gel, ne olursan ol yine gel, tevbeni yüzbin kere bozmuþ olsan da gel; bizim dergahýmýz herkese açýktýr. “ Bu arada Mevlânâ’nýn Nietzsche’nin bahsettiði gibi Ýslâm tarihinde politik bir çöküþün, bir krizin hüküm sürdüðü bir dönemde yaþadýðýný unutmayalým.
Eðer bu “dinsiz”in tahlillerine güvenmiyorsanýz, size sorumlu bir müslüman âlimin bu mistik “dinselliðin” Kur’an’ýn önerdiði ahlâkî sorumluluk karþýsýndaki tarihsel yerini genel olarak ortaya koyan bir tasvir sunalým: “Durum odur ki, baþýndan beri bu “ahlâkî” Sufizm, ana vechelerinden bazýlarýnda Kur’anî öðretiyi saptýrmayý baþarmýþtýr. Aslýnda onu (sufizmi) “ahlâkî” diye nitelemek bile o terimi suistimal etmek demektir. Zira ahlâkîlik, insanlararasý iliþkileri idame etmek; Kur’anî ahlâkîlik ise bunu Allah’ýn hazýr ve nazýr oluþu þeklindeki güçlü bir duyguyla yapmaktadýr. Fakat zühd kaynaklý kendini-inkâr ve piþmanlýk þeklindeki sufî öðreti, Kur’an’ýn bu müspet ahlâkýný kiþinin kendine karþý bir mücadeleye dönüþtürür. Ýnsanlardan kendi kendilerine karþý mücadele etmelerini ister. Kur’anî ahlâkýn özü olan insanlararasý iliþki boyutu neredeyse ortadan kaldýrýlýr.” Rahman, Mevlânâ’nýn da baðlý bulunduðu ve kurucusunun Ýbn Arabî olduðu “Vahdet-i Vücûd” anlayýþýnýn yine Kur’an ahlâkýyla olan iliþkisini tasvir ederken de þöyle diyor: “Hiç þüphe yok ki Ýbn Arabî’nin “Vahdet-i Vücûd” doktrinini yaymadaki niyeti Ýslâm’a radikal bir hümanizm takdim etmekti; ki bu hümanizmde Allah ve insanlýk özdeþ ve son derece birbirine baðýmlý görünmektedir. Son dönem ilim adamlarý tarafýndan bu teosof’u “panteizm” suçlamalarýndan aklamak için ne kadar çok entelektüel hüner ve beceri ortaya konursa konsun, bu öðretinin maksadýnýn fiilî etkisinin, özellikle avam (halk) düzeyinde Yaratýcý ile yaratýlan arasýndaki bir bütün ayýrýmý ortadan kaldýrmak olduðu inkâr edilemez.” “Tanrý kuldur ve kul Tanrýdýr” mesajýn özü olarak kalmaktadýr. Bütün diyalektik çabalara ve paradoksal ifadelere raðmen... Böylece “Vahdet-i Vücûd” bu dünyada sadece tam bir ahlâkî nihilizm ilan etti. Estetik alanda ilâhî cemâl aþký, ergen gençlere yönelik aþkýn birçok sufî tarafýndan açýkça savunulduðu bir noktaya kadar yozlaþtý. Bu ahlâkî bozulmuþluk atmosferinde, bir hadis tedavüle çýktý ki, bu hadise göre güya Peygamber bizzat Allah’ýn ergen gençlerde (emârid) ikâmet ettiðini söyledi; görünüþe göre bu o çevrelerde o kadar çok kabul gören bir hadistir ki, Sirhindî onu ciddiye almak ve yorumlamak zorunda kaldý.” Vahdet-i Vücûd öðretisinin doðal uzantýsý ahlâkî rölativizmdi. Böylece ulemânýn Kur’an’a dayanarak oluþturduklarý kesin normlara (helal-haram, günah-sevap, husn-kubuh vs.) karþý bir kuralsýzlýk ve hatta kural karþýtlýðý (ibâhiyye) ortaya çýktý. Ýbn Teymiye bu dindarlýk örtüsü altýndaki çöküþü þöyle niteliyordu: “Bir sufî iddia ettiði gibi “kendisini münhasýran Allah’a vakfetmek” amacýyla zihnini bütün müspet muhtevasýndan (olgular, dil, mantýk...) soyutladýðý zaman þeytan onun boþ zihnini mesken tutar ve orada serbestçe iþini görür.” Özetle Tasavvuf tarafýndan geliþtirilen ve zühd, hüzün, fakr, sabýr, uzlet gibi negatif kavramlarla ifade edilen ahlâk teorisi, Kur’an’ýn pozitif ve dinamik “salih amel” kavramýyla çeliþiktir.

6. Sonuç: Küresel, seküler, liberal Kapitalizm yeryüzünde yarattýðý ‘düzen’i insanlýða tarihin sonu, tarihin doðal geliþiminin vardýðý ‘ileri’ ve ‘normal’ bir seviye olarak lanse etmeye çalýþmaktadýr. Buna çeþitli düzeylerde karþý çýkan ‘post-modernizm’ virüsünü ehlileþtirmiþ ve bünyesine eklemlemiþ durumda. Oysa “Fundamentalizm” öcüsü bu kibre, istiðnaya meydan okumaktadýr. Bunun üstesinden gelmek için de, dinlerin kurucu tecrübesine, kurucularýna ve kitaplarýna giderek köklü bir itiraz yaratan dinsel hareketler yerine (örneðin Kur’an, Muhammed, Ýslâmcýlýk) onlarýn apolitik versiyonlarý olan mistik hareketleri önermektedir. Musa, Ýsa, Muhammed (Tevrat, Ýncil, Kur’an) yerine Buda, Mevlânâ, Dalay Lama ve Papa’yý önermektedir. Militanlýk yerine mürid olmayý önermektedir. Sömürüyü ve baskýyý en büyük sosyal günah, siyasal günah olarak gören “Kurtuluþ Teolojileri” yerine Yoga, Namaz, Zikir ve Pazar Ayinlerini tavsiye etmektedirler. Özgürlük, adalet, baþkaldýrý ve dayanýþma dini yerine boyun eðme, koþulsuz hoþgörü-sevgi ve aþk dinini tavsiye ediyorlar. Allah’ýn dinine karþý, insanlarýn uydurduðu ve kendi iþlerine gelen dini tavsiye etmekteler
Gönderme Tarihi: 21.07.2007 - 17:21
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ????Müslümanilliyetcisi degil Türk Milliyetcisi
zeyn su an offline zeyn  
selam olsun Ümmet bilincine varanlara...
28 Mesaj -
RAsullullah'a atfedilen bir hadiste,
"IRKÇILIK YAPAN ,BÝZDEN DEÐÝLDÝR" diye buyuruyor...
Gönderme Tarihi: 19.05.2004 - 12:58
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÖZEL MESAJLAR iLE iLGiLi AÇIKLAMA
zeyn su an offline zeyn  
s.a
28 Mesaj -
amenna...kararýnada saygý duymak zorundayým ki aksini söylesem yinede biþey deðiþmeyecek.aileden bahsediyoruz fakat,diðer bireylere pek laf düþmüyor.
asýl konu,daha doðrusu onca laf içinde þu casusluk kafama takýldý.Allah için o kelimeyle neyi belirttiðinizi bilme gibi bir hakkým olduðunu düþünüyorum.
hakkým olup olmadýðýný söylemenizde yeterli yani...
Gönderme Tarihi: 15.05.2004 - 18:28
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÖZEL MESAJLAR iLE iLGiLi AÇIKLAMA
zeyn su an offline zeyn  
s.a
28 Mesaj -
birde mail adresi üyeler arasýnda görmeye yetkili olan yok...görmeye yetkili olan sadece site yönetimimi?
Gönderme Tarihi: 15.05.2004 - 18:08
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÖZEL MESAJLAR iLE iLGiLi AÇIKLAMA
zeyn su an offline zeyn  
yazıyı iyi okuyun
28 Mesaj -
dedim ya çokmu düþündünüz diye...
bu demek oluyorki düþünülmeden yazýlan bir yazý.yazýyý bir daha okursanýz casusluk kelimesinin geçip geçmediði anlaþýlacaktýr.diðer üyelerde lütfen varmý yokmu diye sizde bakýn...
hani benmi okuma bilmiyorum diye kararsýz kaldým...
Gönderme Tarihi: 15.05.2004 - 17:50
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÖZEL MESAJLAR iLE iLGiLi AÇIKLAMA
zeyn su an offline zeyn  
s.a
28 Mesaj -
afedersiniz ama bu açýklamayý yazarken çok mu düþündünüz...
yok casuslukmuþ,yok rahatsýzlýkmýþ,inanýn gülme krizi geçiriyorum...ya bu sitenin neyi varda,nesini casusluk yapacaklar.bu casusluk kýsmýný açýklarsanýz sevinirim...ne tür bi casuslukmuþ. farzedin casusluk var,bunu böylemi engelleyeceksiniz...bir konu daha var profilde mail adresiniz diðer üyeler tarafýndan görünsün mü diye iki þýk var "EVET" diyorum fakat yine gösterilmiyor,madem gösterilmeyecek o iki þýkkýn ne anlamý kaldý,kaldýrýn gitsin...madem rahatsýz olduðunu belirten kardeþlerimiz var kendileri özel mesaj bölümünü kapatýr sorunda halledilmiþ olur...
Gönderme Tarihi: 15.05.2004 - 13:55
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon MAZERETİMİZ YOK!!!
zeyn su an offline zeyn  
Konu icon    MAZERETİMİZ YOK!!!
28 Mesaj -
" (Onu size indirdik kisevinçli "Kitap, sadece bizden önceki iki topluluða (yahudi ve hýristiyanlara) indirildi; biz ise, onlarýn okumasýndan habersizdik (o kitaplarý okuyamýyor ve dillerini anlayamýyorduk)" demeyesiniz. "

"Yahut: "Eðer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doðru yolda olurduk", demeyesiniz. Ýþte size de Rabbinizden açýk delil, hidayet ve rahmet geldi. Allah'ýn âyetlerini yalanlayýp, onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmeleri sebebiyle azabýn en kötüsüyle cezalandýracaðýz. "

6/Enam-156,157
Gönderme Tarihi: 17.04.2004 - 13:19
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: maide 104.ayet
zeyn su an offline zeyn  
maide 104.ayet
28 Mesaj -
Bunlara: "Gelin Allah'ýn indirdiði hükümlere ve peygambere." denildiði zaman: "atalarýmýzý üzerinde bulduðumuz þey bize yeter!" derler. Ya atalarý birþey bilmeyen ve doðru yolda bulunmayan kimseler idiyseler de mi?
Gönderme Tarihi: 17.04.2004 - 12:16
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: gunahım cok diyeler.MUJDE
zeyn su an offline zeyn  
gunahım cok diyeler.MUJDE
28 Mesaj -
"Ancak tevbe ve iman edip iyi davranýþlarda bulunanlar baþka; Allah onlarýn kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok baðýþlayýcýdýr, engin merhamet sahibidir. "

25/furkan-70.ayet
Gönderme Tarihi: 17.04.2004 - 12:05
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: 76/ insan-3.ayet
zeyn su an offline zeyn  
76/ insan-3.ayet
28 Mesaj -
"Kuþkusuz biz ona(insana) yolu gösterdik; ister þükredici olsun, ister nankör. "
Gönderme Tarihi: 17.04.2004 - 12:01
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: al-i imran 178.ayet
zeyn su an offline zeyn  
al-i imran 178.ayet
28 Mesaj -
" Kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin, þahýslarý için hayýrlý olduðunu sanmasýnlar. Biz onlara bu mühleti, ancak günahlarýný artýrsýnlar diye veriyoruz. Onlar için alçaltýcý bir azap vardýr. "
Gönderme Tarihi: 17.04.2004 - 11:53
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Al-i IMRAN 134
zeyn su an offline zeyn  
2/bakara 123.ayet
28 Mesaj -
"Ve öyle bir günden korkun ki, kimse baþka birinin yerine bir þey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, ona þefaat fayda vermez ve hiç bir taraftan yardým da görmezler. "
Gönderme Tarihi: 13.04.2004 - 17:18
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: RASULUN RABBINE ŞİKAYETI...
zeyn su an offline zeyn  
RASULUN RABBINE ŞİKAYETI...
28 Mesaj -
Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'ân'ý terkedilmiþ býraktý"

(25)FURKAN 30.AYET
Gönderme Tarihi: 26.03.2004 - 08:35
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: KİBİRLENENLER (!)
zeyn su an offline zeyn  
KİBİRLENENLER (!)
28 Mesaj -
"YER YÜZÜNDE BÖBÜRLENEREK YÜRÜME,SEN NE YERÝ YARABÝLÝRSÝN NE DE BOYCA DAÐLARA ULAÞABÝLÝRSÝN"

ÝSRA 37.AYET


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son zeyn tarafından, 25.03.2004 - 18:25 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 25.03.2004 - 18:23
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Taha Suresi 135. Ayet
zeyn su an offline zeyn  
Taha Suresi 135. Ayet
28 Mesaj -
De ki : "Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyin bakalým; çünkü yakýnda, doðru yol sahiplerinin ve doðru gidenlerin kimler olduðunu bileceksiniz!
Gönderme Tarihi: 25.03.2004 - 18:14
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: CİHADIN FARZİYETİ
zeyn su an offline zeyn  
TEVBE 24
28 Mesaj -
RAHMAN VE RAHÝM OLAN ALLAH'IN ADIYLA
"Onlara de ki; eðer babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþleriniz, kadýnlarýnýz, akrabalarýnýz, kabileniz, elde ettiðiniz mallar, kesada uðramasýndan korktuðunuz ticaret, hoþlandýðýnýz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artýk Allah'ýn emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasýklar topluluðuna hidayet nasip etmez. "
Gönderme Tarihi: 15.03.2004 - 08:26
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: (40)MUMİN suresi 59.ayet
zeyn su an offline zeyn  
(40)MUMİN suresi 59.ayet
28 Mesaj -
RAHMAN VE RAHÝM OLAN ALLAH'IN ADIYLA

Þüphesiz kýyamet-saati, yaklaþarak gelmektedir; bunda hiçbir kuþku yok. Ancak insanlarýn çoðu iman etmiyorlar.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son zeyn tarafından, 13.03.2004 - 17:09 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 13.03.2004 - 17:09
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: (59)HASR 21.AYET
zeyn su an offline zeyn  
(59)HASR 21.AYET
28 Mesaj -
RAHMAN VE RAHÝM OLAN ALLAH'IN ADIYLA

Þayet Biz bu Kur'an'ý bir daðýn üzerine indirmiþ olsaydýk, andolsun onu Allah korkusundan saygý ile baþ eðmiþ, parça parça olmuþ görürdün. Ýþte Biz, belki düþünürler diye, insanlara böyle örnekler veririz.
Gönderme Tarihi: 13.03.2004 - 16:59
zeyn üyenin diger mesajlarini ara zeyn üyenin Profiline bak zeyn üyeye özel mesaj gönder zeyn üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (2): (1) 2 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 718 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ambulans64 (60), salihbayram (52), opel (54), islamci_genc (37), celal1974 (50), savage41xxx (52), LAZPARATOR61 (45), kral29 (35), siseyna (43), demir_kralll (33), yepremreha (47), YA_rab (31), zompur (54), ALMILA_GÜL (56), Mystigue (53), kecmk (53), akpinar61 (59), aqabe (60), agenc24 (52), y.erkek (52), internet22 (41), kutsalsavasc&ya.. (37), karindas (45), sehadet_61 (46), Serdar_ (44), bahtiyar28 (54), maun (42), bayramsalih (52), arifünal (64), HANCEREN (55), mecruh (45), MuSLimaNKa (34), bilalkale (50), DeLiCaN (944), veysel setdibi (62), tilli (51), erzurumlunet (46), sema_ihl (38), cemre (52), m.kara (58), yyunuss (39), x_X_x (41), Muhammed1968 (57), hçerçi (72), lcd (47), fatihreis (39), Baharayyildiz (40), haci_nl (47), cemil (46), yakupakyuz (60), gazikoc58 (51), Ankebut57 (45), L a V i N i a (40), sofu_23 (51), Beyaz dilek&cce.. (40), tabu (50), sümbül (37), yakupalan (45), Alperen Eren (46), HikmetSagir (81), YaSaX (44), Barnabas (39), islamasevdal&ya.. (38), ilyas1970 (54), criminalist (52), Ayhan-61 (58), nurayaz (30), mörscher (58), basmuharrir (58), Goodmanx (57), mahmut1968 (56), djnefret (41), karadeniz krali (54), ayseli (58), cengo06 (62), yasarerkek (52), hz.ömer (37), ismailxxx (46), tayyarozbak (40), karamurat1 (51), sari_kiz (38), kaslim (42), ayyildiz_70 (34), The Mediterrane.. (53), bahadir (50), ~TUTI~ (37), dostahasret (43), Selinnurx (56), apocalyptica (45), markat (46), derlerkahin (46), isa dogan (50), EROL AKBULUT (56), Yaseminnur (37), sehadet_aski (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60556 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.