generique rhinocortivermektine lopinavir ritonavir stromectol generique kaletra prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

6 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: Konu icon mesih deccal nerede saklanıyor??????????
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
Hz. İsa geldiği zaman, onu herkesin tanıyamayacağını söyleyen Bediüzzaman
11 Mesaj -
Milli Gazete
Zeren Çelebi
Çelebizcelebi@haberlerimiz.com


Hintli grulardan birisi çýkmýþ diyor ki: BEN ALLAH’IM. Bu ne demek oluyor? Adam olmadýk iþlere imza atýyor. Yani keramet cinsinden olaylar gösteriyor ve ben Allah’ým diyor. Kim diyecekti bunu hatýrladýk mý?! Hatýrladýk. DECCAL! Eeeeeeee!!! Deccal de çýktýðýna göre kimin de þu an çýkmýþ olmasý gerekiyor? MEHDÝ RESUL’ün... Mehdi Resul’ün kim olduðunu kim bilir?! Yalnýzda ve yalnýzca Allah bilir, Allah’ýn dostlarý bilir. Yani Allah’ýn evliyasý, yaþayan evliyasý... Ama Allah’ýn evliyasýnýn bunu biliyor olmasý yetmez. Bu bilgi hepimize lazým gelen bilgi. Bizi kurtuluþa ulaþtýracak olan bilgiyi bize ulaþtýracak olan kiþi MEHDÝ RESUL. Ýslam’ýn, Peygamber Efendimiz’in varisi MEHDÝ RESUL. Biz kurtuluþumuzu, Kur’an-ý Kerim’i ondan öðreneceðiz... Caným Allah bize gösterir mi ki?! Neden göstermesin ki?! Biz O’nun gerçeklerini öðrenmek istemiyor muyuz?! Biz O’nun kulu, bir tanesi olmak istemiyor muyuz?! O’nun yolunda olmak, her zerremizle O’nun olmak istemiyor muyuz?! Ýstiyorsak neden göstermesin. Mutlaka gösterir. Ýstemeyenler istemek istesinler... Bunu da yine Allah’tan istesinler.


MEHDÝ HAKKINDA OLUMSUZ PROPAGANDA YAPILMASI

Hadiste Mehdi'nin "sýrtý ve karnýndan dövüle dövüle geniþletilmesi" müteþabih olarak (benzetme yapýlarak) söylenmiþtir. Mehdilik ve Ýmamiye kitabýnýn yazarý bu bölüm için "Mehdi'nin ünü, "durmadan etrafa ilan edilip yayýlmaktadýr" demektedir. Fakat bunu Deccal taraftarlarý yapacaðý için bu propagandanýn Mehdi'yi kötüleme þeklinde olacaðýný söyleyebiliriz.

Peygamberimiz devrinde Ýslam düþmanlarý, onu kötülemek için o devrin yayýn organý sayýlan þairleri kullanýyorlardý. Þairler, panayýrlarda, çarþýlarda Peygambere çeþitli hakaretler ediyor, Ona deli, büyücü, kahin þeklinde iftiralar atýyorlardý. Þimdi de Ýslam düþmaný olan Deccal yanlýlarý yazýlý ve sözlü yayýn organlarýyla Mehdi'yi kötüleyecekler, halkýn nazarýnda itibarýný sarsmaya çalýþacaklardýr.

Mümin þahýs (Mehdi) Deccal'ý görünce: "Ey insanlar! Resulullah'ýn zikrettiði Deccal iþte budur" der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karný üzerine uzatýlýr ve arkasýndan: "Onu alýn da yaralayýn!" der. Artýk o zatýn sýrtý ve karný döve döve geniþletilir. Bu sefer onu iki eli ve iki ayaðý ile yakalar da fýrlatýr atar. Ýnsanlar Deccal'ýn onu bir ateþ içine attýðýný sanýrlar. Halbuki o bir cennet içine atýlmýþtýr.
(Mehdilik ve Ýmamiye, Ýbrahim Süleymanoðlu, s. 40)

Hz. Ýsa geldiði zaman, onu herkesin tanýyamayacaðýný söyleyen Bediüzzaman, ona yakýn bazý kiþilerin ancak imanýn nuru ile onu tanýyabileceklerini ifade etmiþtir. Bu da dünya hayatýnýn imtihanýn sýrrý olmasý itibariyle böyledir. Bazý insanlarýn yanýlarak beklediði þekilde, yani adeta gökten herkesin göreceði þekilde inerek, uçarak vb. þekilde geliþi söz konusu deðildir, çünkü bu adetullaha ve imtihan sýrrýna aykýrýdýr. Bu nedenle Hz. Ýsa gibi yaratýlýþý ve hayatý mucizelerle dolu bir Peygamberi dahi insanlar tanýyamayacaklardýr. Önceleri, sadece gerçek imanlý ve ihlaslý az bir kitle, onu imani çalýþmalarýndan, halinden ve kendisini beklediklerinden dolayý tanýyacaklardýr.

Bu husus Mehdi için de geçerlidir. 14 asýr önce Peygamber Efendimizin (SAV), Allah'ýn vahyine dayanarak bildirdiði bir þahýs olan Mehdi, hadis-i þeriflerde öylesine detaylý tarif edilmiþ olmasýna raðmen, ayný þekilde ona yakýn çok az insan dýþýnda uzun süre tanýnmayacaktýr.

Örneðin Mehdi'nin çýkacaðý yer, zaman, etrafýndakiler ve yapacaðý iþler gibi, tanýnmasýný oldukça belirginleþtiren bilgiler hadislerde anlatýlmasýna raðmen, hatta fiziksel birçok belirleyici özelliðinin bildirilmesine ve kiþinin tam teþhis edilebileceði gibi olmasýna raðmen yine de uzun süre tanýnamayacaktýr.

"çok az ve küçük olmasý": Hz. Ýsa'yý tanýyacak kiþiler ona tabi olan yakýn bir Hristiyan grup olmakla birlikte, O'nu bekleyen Müslümanlarýn baþý olan Mehdi ve yakýnlarý tarafýndan da tanýnacaktýr. Hz. Ýsa dünyaya geldiði zaman onu tanýyacak yakýnlarý nasýl az bir topluluk olacaksa, Mehdi geldiði zaman da onu tanýyacak yakýnlarý çok az olacaktýr. Üstadýn burada bu topluluðun hem fert olarak sayýlarýnýn çok az olacaðý, hem de yaþadýklarý ülkenin kurumsal yapýlanmasýnýn içinde çok küçük kalacaklarýna dikkat çekmiþtir.__________________
Gönderme Tarihi: 15.08.2007 - 11:23
ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim özel mesaj arzu etmiyor ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon mesih deccal nerede saklanıyor??????????
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
Meryem'in oğlu İsa'nın inişini inkar eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir. Hadis-i Şerif
11 Mesaj -
KIYAMET ve DECCAL


Mehdinin çýkýþýný inkar eden, muhakkak Muhammed (S.A.V.)'e indirilene küfretmiþtir. Meryem'in oðlu Ýsa'nýn iniþini inkar eden de muhakkak kafir olmuþtur. Deccal'in çýkacaðýný kabul etmeyen de muhakkak kafirdir. Hadis-i Þerif
(Cabir Ýbn-i Abdullah)


Peygamber Efendimizin iki yüze yakýn hadisinde ümmetini uyardýðý ve kýyamete çok yakýn bir zaman da ortaya çýkacak olan otuz yalancýdan korunmasýný söyler ve bunlarýn sonuncusu olan Deccal’in þerrinden de Allah’a sýðýnmamýzý ister.

Deccal'in yardýmcýlarý olacaktýr. Günümüze baktýðýmýzda birçok insan kendini Mesih yada peygamber ilan etmiþ durumda, yaþadýðýmýz son yüzyýla da bakarsak, Yeryüzünde evrensel olarak büyük bozgunculuk, fitne, savaþ, kötülük, açlýk hüküm sürmüþ ve sürmeye devam etmektedir. Bu isimlerin en bilinenleri, Adolf Hitler, Baba Bush ve Junior Bush, Mussolini gibi tanýnmýþ isimleri sayabiliriz.

Bir Baþka Hadis-i Þerif

Ey Allah ýn kullarý dikkat edin ki onun bir fitnesi de beraberinde Cennet ve Cehennem olmasýdýr. Onun ateþi’de cennet, Cenneti de ateþtir. Kim onun ateþine atýlýrsa iki gözünü kapatsýn Allah’a yalvarsýn o ateþ o kimse için serinlik ve selamet olur. Týpký ateþin Hz. Ýbrahim'e serinlik ve selamet olmasý gibi

Bu hadiste bahsi geçen konuyu þöyle özetleyebiliriz. Deccal ortaya çýktýðýnda ben Deccal’im diye ortaya çýkmayacaktýr. Amacýnýn kötülük olduðunu bilen insanlar ona inanmak yerine doðal olarak ondan uzaklaþacaktýr. Peki Deccal kendine nasýl cemaat toplayacaktýr ? Tabi ki önce kendini ilahlaþtýracak mucizeler gösterecek insanlara yardým edecek, onlarýn yanýnda olacak sonra kendini ilah olarak tanýtacak yaptýklarý iyilik ve mucizelerinin karþýsýnda insanlarda ona inanacak ve müridi olacaklar,

SATHYA NARAYAN RAJU
Namý Deðer Ýsmi : SAÝ BABA

Ben Peygamberim, Ben Mesih Ýsa’yým dedi.
Bununla yetinmedi ben Tanrýyým dedi ve þu anda bu insana dünya üzerinde 65 milyon insan Tanrý olarak inanmakta.
Çeþitli mucizeler de sergiliyor bu yalancý, mesela elinden çýkan kaynaðý belli olmayan bir külle insanlara þifa daðýtýyor. Aids hastalýðýný dahil iyileþtirebiliyormuþ,

Aðzýndan çýkardýðý deðerli madenleri halka daðýtýyor

1950 li yýllarda mide kanserinden ölmüþ Radnakriþna isimli bir adamý ölümünden 3 gün sonra dirilttiðini iddia ediliyor.

SAHTEKÂR SAÝ BABA’NIN MUCÝZELERÝaglaBÜYÜLERÝgöz kırpma

Biraz öncede bahsettiðim gibi, elinden akan ve kaynaðý belli olmayan bir kül, birçok hastalýða iyi geldiðine inanýlan bu kül için yýlda 10 milyon insan Sai Baba yý ziyaret etmektedir.
Dünyanýn en ünlü üniversitelerin Profesörleri bu konu hakkýnda birçok araþtýrma yapmýþlar, hatta Sai Baba araþtýrmalarý için izin vermiþ çok yakýndan incelemiþler. Sai Babanýn bir hilesini bulma amacý güden ve onu sevmeyen bu insanlar bu araþtýrmalardan sonra bir hile bulamadýklarýný söylemiþler onun en kuvvetli inanlarýndan olmuþtur.

Bu konuda peygamberimizin bir hadisi de vardýr. Onun yanýna giden imaný zayýf kiþiler, mucizeleri ve gösterdikleri karþýsýnda ona tabii olacaklardýr.


LÝNGHAM

Bir ilginç mucize(büyügöz kırpma ise Sai Babanýn aðzýndan çýkardýðý deðerli taþlar. Bu taþlara halk Lingham adýný takmýþ

Genelde altýn olarak çýkarýyor. Bu konu ile ilgili video görüntüleri izlediðimde hayretler içinde kaldým, bir hile aradým ama bulamadým,

Binlerce kiþinin gözü önünde oturuyor ve aðzýndan deðerli taþlar çýkarýyor.

Dünyada tanýnmýþ illüzyonlar da dahil olmak üzere görüntülerini ve resimlerini hatta yanýna giderek canlý olarak izlemiþler. Sonuç mu ? Diðerleri gibi gördükleri karþýsýnda ona tabii olmuþlar

Sai Babanýn sarayýnda 2003 yýlýndaki rakamlara göre 4 buçuk ton altýn sadece süslemede ve putlarda kullanýlmýþ ve bunlarýn hepsi Sai babanýn aðzýndan materyalize olan altýnlar.

Dünyada yetiþmeyen meyveler

En çok üzerinde durduðum konu da bu büyü üzerinde, neden mi, Çünkü Sai Babanýn elinden materyalize ettiði maddelerden biride meyveler

Bu meyvelerin özelliði, Dünya da hiçbir aðaçta ve bitki de yetiþmeyen meyveler olmasý bunu ben deðil Botanik bilimciler söylüyor. Ýnsanýn aklýna hemen aþýlama sistemleri geliyor ama maalesef bu tez de çürüyor. Çünkü materyalize olan meyvelerin görüntü ve tatlarý bildiklerimizden çok farklý,

Bir meyve materyalize ediyor, içinde 4,6 yada 9 meyvenin tadý var ve þekil olarak ta bildiðimiz meyvelerin karmasý ama inanýn hiçbirisine benzemiyor.

Aþýlama sistemleri en fazla 2 aðaç türüyle yapýlýr ve ayný cins aðaçtan aþýlama yapýlýr mesela aðacýn bir tarafý armut bir tarafý elma olmaz, iki tarafta armut olur yada iki aðaçta elma olur. Bu þekilde bile aþýlarýn tutmasý zordur.

Ölüyü Diriltmesi

Geliþen olay biraz detaylý ben özet olarak ve bazý bölümlerini keserek anlatýcam1953 yýlýnda Radhakriþna isimli çok zengin bir Hindistanlý iþ adamý mide rahatsýzlýðýný önemsemez hastalýðý ilerler ve mide kanserine çevirir. Sai Baba dan yardým isterler, Sai Baba yardým edeceðini söyler ama daha sonra adam ölür ama sai baba hala yardým edeceðini söyler. Beklerler aradan üç gün geçer ümitler tükendi ceset kokmaya baþlamýþtýr.

Cesedi yakmak için hazýrlýk yapacaklar aile üyeleri toplanmýþ Radhakriþna yý dýþarý çýkaracaklarý sýrada Sai Baba karþýlarýnda belirir ve Radhakriþna yý býrakmalarýný ve dýþarý çýkmalarýný söyler. Dediðini yaparlar. Sai Baba yý içerde bi beþ dakika býrakýrlar merak edip içeri girerler ve tüm aile üyeleri þok olur. Çünkü 3 gün önce ölen iþadamý capcanlý sai babanýn dizine baþýný koymuþ teþekkürünü dile getiriyor.

Ýnanýlmasý güç ama gerçek gibi çünkü bunca senedir bu konuda bir açýklama yapýlamýyor ve Allah bu gücü sadece Deccal'e verecektir. Ýnsanlarýn imanýný sýnamak için,

Ve diðerleri...

Sai babanýn elinde tatlý þerbet ve deðiþik tatlarda þuruplar akmaktadýr. Elinden akan bu maddeler þekerli olmasýna raðmen elinde en ufak bir yapýþkanlýk olmaz

Elinden materyalize olan diðer maddeler deðerli mücevherler, kolyeler, dini sembollerin bulunduðu altýn kolye uçlarý, elmas, safir gibi deðerli madenler

Çok sert taþlarý eliyle çok rahatlýkla ovalayýp taþ haline getirebiliyor.

Söylenene göre Tayyý mekan olayý yani istediði zaman ayný anda birçok yerde gözükebiliyor çok uzun mesafeleri kýsa bir zamanda katedebiliyor.

Elini boþ bir torbaya daldýrýyor ve insanlar ne isterse onu o torbadan çýkarabiliyor.

Yüzükler, bilezikler ve daha birçok ziynet eþyasý

Tahtý som altýndan ve gümüþten, tahtýný çeken araba da tamamen altýn­­­

SAÝ BABANIN AYAK ÞEKLÝ

Sai Baba nýn ayak yapýsý çok ilginç kesinlikle bir insanýn ayak yapýsýna benzemiyor, parmaklarýnýn diziliþi ve parmak aralýklarý kesinlikle normal deðil. Allah tüm canlýlarýn ayaklarýný bir düzen içinde yaratmýþ kuþlarýn ayaklarý, kedilerin, ineklerin, koyunlarýn insanlarýn hepsinde bir nizam var. Ama bu nizam Sai babanýn ayaklarýnda yok, bu konu merak uyandýrsýn diye yada gizemli kalsýn diye resimlerini koymuyorum. Ona tapan insanlar ayaklarýna çok özen gösteriyor ve bakýyorlar herkes ayaklarýný öpüyor ve yalýyor. Ýþin açýkçasý Sai babanýn ayaklarýný görünce aklýma gelen tek þey var acaba sai baba cin mi, yada onlardan destek mi alýyor.

PUTPERESTLÝK (PAGANÝZM)

Peygamber Efendimizin zamanýnda bir avuç putperest vardý. Bu azgýn ufak toplum için Allah (C.C.)elçisini yolladý ona Kuraný indirdi. Elçisi o topluma ahlaký ve düzeni getirdi. Ama putperestlik tamamen yok edilemedi.

Aradan 1400 sene geçti. Dünyanýn nüfusu 7 milyar ve bu nüfusun 3 / 1 i yani ortalama 2 milyarý putperest yani Pagan yani Puta tapýyorlar.

Çað ilerledi, teknoloji had safhada ama yinede insanlar puta tapmaktan vazgeçemiyorlar.

Ve bu oran gün geçtikçe artmakta

Yaptýðým araþtýrmada Hindistan da irtibatta olduðum kiþinin bana demesine göre, hedeflerinin Ýslam ülkelerine sýzmasý ve burada da faaliyetlerini göstermeye baþlamasýdýr.

Sai Babanýn bir merkezide Ýstanbul da açýldý

Her hafta 100 fakir Müslüman insana yemek yardýmý yapýyorlar. Yardým yapýlan kiþilerle görüþtüðümde Sai babayý tutucu bir þekilde savunuyorlar ama hiçbirisinin Sai Babanýn þirk koþtuðundan Tanrýlýk iddiasýndan haberi yok,
Her Pazartesi yemek daðýtýlýyor, Her Perþembe bu merkezde kendi inançlarýndaki ilahilerle ona ibadet yapýyorlar ve ayda bir kere de büyük kapsamlý toplantýlarý oluyor.

Fakir insanlarýmýzýn zaaflýðýndan yararlanarak içimize sýzmaya çalýþýyorlar. Çocuklarýnýza, eþinize, dostunuza, akrabanýza dikkat edin bunlarýn esiri olmayýn

Bu konuda ise anlatýlacak çok þey var ama burada sayfalara sýðmaz,

DECCAL’ÝN ÖÐRETÝSÝ MEDÝTASYON

Bu ve bunun gibi inançlarý en rahat yaymanýn en rahat yolu meditasyon ve Yoga dýr. Ýnsanlara Yoga ve meditasyon öðretme bahanesi ile kendi kitaplarý olan Bhakavat Gita nýn kitabý öðretiliyor.

Ýstanbul'da Sadece Sai Baba deðil bunu gibi bir çok pagan topluluk faaliyet gösteriyor. Bunlarýn bir denetim altýna alýnmasý þart oldu, Çünkü oraya giden insanlarýn % 99 gençler ve ailelerinden habersiz bu toplantýlara katýlýyorlar. Farkýna varmadan Budist yada Hindu oluyorlar.

Meditasyon ve Yoga nýn altýnda yatan gizli misyonerliðin açýklamasýný burada yapmayý çok isterdim ama tam bir açýklama olmazdý. Ýnsanlarýmýz ayný cahiliye devrindeki aþaðýdaki putlara tapýyor.

AMACIM ve SONUÇ

Diyeceksiniz ki madem bunlar vardý neden biz duymadýk, çünkü bu güçlü organizasyonun içerisinde Baþta medya da çok önemli gazete yazarlarý ve editörlerin olmasý, çok önemli iþ adamlarýnýn ve sosyetenin mürit olmasý, Sanatçý, Ceo’lar, yazarlar vs gibi önemli þahsiyetlerin inanmasý önümü týkayan yegane unsur oldu.

Birçok canlý yayýnda, önemli tartýþma programlarýnda, bu konu hakkýnda programa çýktým ama programda nedense yayýn ortasýnda gelen birkaç telefonla kesildi. Kimse bu bilgileri yayýnlamaya cesaret edemiyor. Basýn Özgürlüðü neden se bu konuda cevap veremiyor.

Ama bu konu hakkýnda ben susmayacaðým kitabým çýkacak ama süresi biraz uzun, Hindistan'daki ve Ýspanyada bulunan Sai Baba derneklerinden aldýðým istihbarata göre bu adamlarýn özellikle Ýstanbul, Ýzmir ve Ankara da geniþ çaplý faaliyetleri ve para yardýmlarý, yiyecek, giyecek ve içecek yardýmlarýyla büyümeyi planladýklarýný söylediler. Kitabýn bitmesi uzun sürebilir. Ama bu þekilde halkýmýzý bilinçlendirebilirim. Asýl amaçlarý Ýslam ilkelerinde faaliyetlere devam etmek ve büyümek

Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kiþilere gönderin.

Yakýnda anlaþtýðým Türkiye’nin en yüksek tirajlý gazetelerinden biri ile daha detaylý bilgi aktarmaya çalýþacaðým. Ayrýca herhangi bir televizyondan bu konu hakkýnda bilgiler, video ve resimler göstereceðim.

Yeter ki bu konuda bana destek çýkýn bir inanan ve topraðýný seven bir Türk olarak bana arka çýkýn

KAYNAK: B.Kerim Kul kerimkul@hotmail.com.tr
Araþtýrmacý – Yazar

Ýstanbul
http://www.beklenenmehdi.com


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son ahsenitakvim tarafından, 15.08.2007 - 10:58 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 15.08.2007 - 10:57
ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim özel mesaj arzu etmiyor ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Bu seçim nasıl bir seçim dir? sıradan bir seçim midir?
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
Konu icon    Bu seçim nasıl bir seçim dir? sıradan bir seçim midir?
11 Mesaj -
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Muaz Bin Cebel’i, Yemen’e vali tayin ediyor. Ona diyor ki:
- Ya Muaz oraya gittiðinde ne ile hükmedeceksin?
- Kur’ân-ý Kerim’le ya Resûlullah.
- Kur’ân-ý Kerim’de bulamazsan ne ile hükmedeceksin?
- Senin sünnetinle ya Resûlullah.
- Sünnetimi de bulamazsan ne ile hükmedeceksin?
- Kendi reyim ile ya Resûlullah.

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Kur’ân-ý Kerim’inde bize açýkladýðý gibi, Allah’ýn tasarrufta olan Nebîsi'dir. Ruhunu, fizik bedenini, nefsini, iradesini ve aklýný Allahû Tealâ’ya teslim ederek Allah’ýn tasarrufa ulaþmýþ Son Nebîsi'dir. Tasarrufta olmasý sebebiyle Resûlullah (S.A.V) Efendimiz’in seçimi kendi seçimi deðildir. O’nun seçimi Allah’ýn seçimidir:

28/KASAS-68: Rabbin dilediðini yaratýr ve seçer. Seçim (yapmak istediðini seçmek) onlara ait deðildir. Allah onlarýn ortak koþtuklarýndan münezzehtir.

Bu dünya hayatýnda Sýratý Mustakîm’e (hidayete) adým atýlan tövbe merasiminde Allahû Tealâ, Resûlullah (S.A.V) Efendimiz’in eline tecelli ediyor:

48/FETÝH-10: Muhakkak ki onlar sana biat ettikleri zaman Allah’a biat etmiþ oldular, onlarýn ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiði için ellerinde de tecelli etmiþ olduðundan) Allah’ýn eli vardý. Kim (derecesini nakýsa) düþürürse, muhakkak ki o nefsi sebebiyle (Allah’a verdiði yeminleri, ahdleri yerine getirmediði için) derecesini nakýsa düþürmüþtür. Kim de Allah’a olan ahdlerini (yeminini, misakini ve ahdini) yerine getirirse ona büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

8/ENFAL-17: Onlarý siz öldürmediniz, ama onlarý Allah öldürdü. Ve attýðýn zaman da sen atmadýn ama Allah attý. Ve Allah, mü'minleri Kendisinden ahsen bela ile imtihan eder. Muhakkak ki; Allah, iþitendir ve bilendir.

7/A’RAF-188: De ki: “Allah’ýn dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce malik deðilim. Eðer ben gaybý bilseydim, hayrý mutlaka çoðaltýrdým, bana bir kötülük dokunmazdý. Ben ancak mü’min olan kavim için bir nezir (uyaran) ve müjdeleyiciyim.

Bu üç âyet-i kerimeden de anladýðýmýz o ki; iki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, tasarruftadýr.
Eðer Sevgili Peygamberimiz, Muaz’i Yemen’e vali olarak tayin ediyorsa, bu seçim Allahû Tealâ’nýn seçimidir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz ki; O, ayaklý bir Kur’ân-ý Kerim’dir. O halde Allah’ýn o kadar sahâbesinin içerisinde bu insaný seçmesi boþuna deðildir. Zaten Kur’ân-ý Kerim’in bize tespit ettiði de tüm sahâbenin irþada ulaþmýþ olduðudur. Ama irþada ulaþan Muaz Bin Cebel’i bile Peygamber Efendimiz (S.A.V), onu Yemen’e gönderirken, orada insanlarý irþadla görevli olduðunu ona bildiriyor ve irþadýn yegâne kaynaðýnýn Kur’ân-ý Kerim olduðunu Allah’ýn Resûl’ü tespit ediyor.
Demek ki, zaman içerisinde Allah’ýn Resûlü’nün þefaatiyle irþada ulaþan Muaz Bin Cebel, Resûlullah’a fizikî þartlar içerisinde ulaþamayan Yemen halkýna hem idareci olarak, hem de oradaki insanlarý irþad etmek üzere Allah’ýn Resûl’ü tarafýndan vazifeli kýlýnýyor.
Oradaki idaresinde, insanlarý irþadýnda ikinci kaynak olarak; “Ey Allah’ýn Resûl’ü, senin hadîslerini, sünnetini uygulayacaðým.” diyor. Kur’ân-ý Kerim, Allahû Tealâ’nýn biz insanlar için seçtiði Ýslâm’ýn ezelî ve ebedî yegâne kaynaðýdýr. O halde Âdem (A.S)’la baþlayan Ýslâmî dîn, zirve noktaya Peygamber Efendimiz (S.A.V)’le ulaþmýþtýr. Allahû Tealâ’nýn, ne kadar deðiþmez kanunu varsa hepsini 23 sene boyunca Cebrail (A.S) vasýtasýyla Resûlullah’a vahyediyor. Bütün bu âyetlerin toplamý þu anda elimizde olan Kur’ân-ý Kerim’i oluþturuyor. Kur’ân-ý Kerim, Allah tarafýndan korunan bir Kitap olmasý sebebiyle, bir tek harfi bile deðiþmemiþ olarak elimizde mevcuttur.

15/HÝCR-9: Bu zikri Biz, muhakkak ki Biz indirdik, O’nun muhafýzý (koruyucusu da) muhakkak ki Biziz.

Korunan ve hayat kitabýmýz olan Kur’ân-ý Kerim’i en üst safhada yaþayan yine Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’dir. Hiç kimse O’nun kadar Kur’ân-ý Kerim’i en üst noktada hayatýna tatbik edemez. Allah bu tespiti yapýyor ve Ahzab Suresinin 21. âyet-i kerimesinde bize þöyle açýklýyor:

33/AHZAB-21: Allah’a ulaþmayý dileyenler ve Allah’a ulaþanlar ve Allah’ý çok zikredenler için andolsun ki Allah’ýn Resûl’ü en güzel (ahsen) örnektir.
Öyleyse Allah’ýn Resûl’ünden bize kalan en büyük miras, Kur’ân-ý Kerim ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Kur’ân-ý Kerim’i hayatýna tatbik etme þeklinin Ýslâm kaynaklarýndaki adý olan “sünnet”tir. Sünnetin, bir hadîsler bölümü, bir Resûlullah’ýn fiili olarak yaþadýðý, gerçekleþtirdiði amel bölümü, bir de Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in yanýnda gerçekleþip de karþý çýkmadýðý sükût ettiði, ikrar ettiði bölümü vardýr. Resûlullah’ýn sünneti bu üç bölümde oluþuyor. Allah’a hamdeder, þükrederiz ki, bizler en güzel biçimde sünnetten faydalanabiliyoruz. Zira, zaman içerisinde bu hadîslerin içerisine mevzu hadîsler karýþmýþtýr. Özellikle Ýbni Ebul Avce: “Ben tek baþýma 2000 hadîs uydurdum.” diyor. Bu uydurulan hadîslerin aslî hadîslerle karýþmasý, insanlarý ihtilâfa götürüyor. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, “Riyazet-ül Sâlihîn”in önsözünde vaaz ettiði bir hadîs-i þerifinde þöyle buyurmuþlardýr:
“Birgün benim hadîslerim tartýþma konusu olacak. Tartýþma konusu olduðu günlerde Kur’ân-ý Kerim’e bakýnýz.” Muaz Bin Cebel, O’nun döneminde yaþayan, irþada ulaþan ve Resûlullah’ýn söylediði hadîsleri taptaze, dipdiri olarak kafasýnda bulundurabilen birisi. Henüz Peygamber Efendimiz’den sonra çok zaman geçmiþ deðil. Bu sebeple, sözlerin deðiþmesi, saptýrýlmasý henüz söz konusu deðil. Bu sebeple hak sahiplerine gerçekleri hiçbir þey katmadan olduðu gibi ulaþtýrma imkânýna sahip. Ama aradan geçen seneler, hatta asýrlar sonra, hadîslerin gerçek olmama ihtimali giderek çoðalýr. Çünkü geçen zaman, bir kýsmýnýn aþýnmasýna sebebiyet verecektir. Zaman devreye girince beþerî vasýflardan bir tanesi olan unutkanlýk devreye girecektir. Unutmak, “nesiye” kökünden gelmektedir. O halde insan bu vasýfla mücehhez! Ýnsan bir mesajý olduðu gibi aslî kaynaktan alýp karþý tarafa ulaþtýramayabilir ama Kur’ân-ý Kerim için böyle bir tehlike yoktur. Çünkü; Kur’ân-ý Kerim’i Allahû Tealâ koruyor. Allahû Tealâ, Fussilet Suresinin 42. âyet-i kerimesinde þöyle buyuruyor:

41/FUSSÝLET-42: Ne önünden, ne arkasýndan asla bâtýl arýz olamaz. Hikmet sahibi ve Hamîd olan (Allah)’tan inmiþtir.Bu Kitab’ýn bir tek harfi bile deðiþmemiþtir ama sünnetlerde, hadîslerde birtakým ihtilaflar vardýr ve hadîslerin içerisine mevzu hadîsler karýþmýþtýr.
“Bulamazsan neyle hükmedeceksin?” deyince Muaz Bin Cebel’in, “reyimle” dediðini görüyoruz ki bu en çok yanlýþ anlaþýlan konudur. “Ben neden aklýmla Kur’ân-ý Kerim’i öðrenmeyeyim! Ben neden aklýmla Ýslâm’ý yaþamayayým!” diyenler var. Halbuki “Ben, reyimle amel edeceðim.” diyen zat ile “Ben, neden aklýmla Ýslâm’ý yaþayamayayým?” diyen Nefs-i Emmare’deki insaný Kur’ân-ý Kerim’e göre karþýlaþtýrýrsak, Nefs-i Emmare’de olan bir insan, kendisini Muaz Bin Cebel’in yerine koyuyor.
Muaz Bin Cebel, herþeyden evvel, Resûlullah’ýn sahâbesidir. Muaz Bin Cebel, Resûlullah’ýn þefaatiyle o gün Ýslâm’ý yaþayan, Ýslâmî savaþlarda yer alan, fizik bedenini Allah için harcayabilen ve ruhunu Allah’a teslim eden bir sahâbidir. Eðer Resûlullah onu seçmiþse, bu seçim Allah’ýn seçimidir. O’nun hiçbir sözü kendi hevasýndan olmaz! O, tamamiyle Allah’ýn vahyiyle hareket eden, Allah’ýn tasarrufunda olan bir kiþidir. Kendisine baðlý o kadar sahâbenin içerisinden Muaz Bin Cebel’i seçmiþse, boþuna seçmemiþtir. Muaz Bin Cebel, irþada ulaþmýþ, irþad etme yetkisinin sahibi kýlýnmýþtýr.
O halde bu vasýflarýn sahibi olan Muaz Bin Cebel: “Reyimle amel edeceðim.” dediðinde bugünkü dîni kaynaklardaki ismi ile en az müçtehitti. Ýçtihad yapabilen, nefsini Allah’a teslim eden birisiydi. Kendi reyi de olduðu zaman, aklýný Allah’ýn söylediðine tâbî kýlmasý, mürþidine tâbî olmasýdýr; Allah’ýn seçimini benimsemesidir. Öyleyse bugün akîl-bâlið olan, Nefs-i Emmare’de olan insanlarýn adeta Allah’ý, Kur’ân-ý Kerim’i, Resûlullah’ý sorgulamalarý, kendilerini cehenneme mahkûm etmeleridir. Akýl bize Allah’ýn emirlerini çürütmek için verilmedi. Allahû Tealâ, bize aklý, O’nun âyetlerini, Resûlullah’ýn hadîslerini algýlayalým diye verdi. Dolayýsýyla niyetimiz hiçbir zaman Allah’ýn âyetlerini, Resûlullah’ýn tatbikatýný sorgulamak deðil, aklýmýzla Allah’ýn âyetlerini, Resûlullah’ýn tatbikatýný anlamak olmalý. Sorgulamak ayrýdýr, anlamak ayrýdýr. Allah’ýn dînini çürütmeye çalýþmak, ibadetlerin gereksiz olduðunu ispatlamaya çalýþmak, “Kutuplarda insanlar nasýl namaz kýlar?” þeklindeki sorular, Allah’ý sorgulamaktýr. Bu, Allah’ýn âyetlerine küfretmektir. Halbuki namaz, bütün insanlara farz olduðu gibi kutuptaki insana da farzdýr. “Acaba kutuptaki insanlar nereye tâbî olarak namaz kýlacaklar veya hangi þartlar altýnda namaz kýlacaklar?” þeklindeki araþtýrmacý bir düþünce, insaný farklý bir sonuca götürür. Bu, meseleyi anlamaya çalýþmaktýr. Bunlardan birisi sorgulamaktýr, birisi ise meseleyi anlamaktýr. Allahû Tealâ aklý, Allah’ýn sistemini, Allah’ýn kanunlarýný ve Resûlullah’ýn tatbikatýný algýlayalým diye, yaþayalým diye, hayatýmýza tatbik edelim diye bize vermiþtir.
Ne yazýk ki bugün Allah’ýn ve Resûl'ünün emirlerini sorgulayan, aklý peþinden giden, hevasýna uyan insanlar bu birinci tatbikatýn içerisinde adeta Allahû Tealâ’nýn emirlerini sorgularcasýna, Allah istediði kadar Kur’ân-ý Kerim’de: “Sen nefsini tezkiye edemezsin.” dese bile “Hayýr, aklýmla kendi nefsimi tezkiye edeceðim.” demektedirler.
Eðer Allahû Tealâ, Kur’ân-ý Kerim’de; “Sen nefsini tezkiye edemezsin. Allah dilediðinin nefsini tezkiye eder. Ben sizin nefsinizi bir resûl vasýtasýyla tezkiye ederim.” diyorsa, o halde biz de aklýmýzý resûle teslim etmek zorundayýz. Aklýmýz mürþide tâbî olmak zorundadýr. Ýnsanlarýn çoðu dîni el yazmasý kitaplardan öðrendikleri için Allahû Tealâ’nýn emirlerine muhalif olmaktadýrlar. El yazmasý kitaplar aklýn ürünüdür ve Kur’ân-ý Kerim’e ters düþmektedir. Eðer insanlar dîni Kur’ân-ý Kerim’den öðrenselerdi, o zaman el yazmasý kitaplara ihiyaç duymayacaklardý.
Aþaðýdaki âyet-i kerimenin bu konuda bize verdiði mesaja bakalým:

2/BAKARA-78: “Ve minhum ummiyyûne lâ ya'lemunel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).”
Onlardan bir kýsmý ümmîlerdir. Onlar (Allah'ýn) Kitab'ýný bilmezler (tanýmazlar da). Sadece emaniyyeyi (kiþilerin el yazmasý kitaplarýný) bilirler. Onlar sadece zan (ve kuruntu) içindedirler.

Burada “Kitap” denilen; Kûr’an-ý Kerim’dir. “Emaniyye” ise aklýn ürünü olan el yazmasý kitaplardýr. Çünkü; takip eden âyet-i kerime, bize bu gerçeði ifade ediyor:

O halde þu sonuca ulaþýyoruz ki; âyetler gibi hadîsleri de açýklama yetkisine sahip olanlar ancak Allah’ýn üst seviyedeki sevgili kullarýdýr. Her önüne gelen hadîstir diye, Resûlullah’ýn kelâmýdýr diye: “Ben istediðim gibi yorumlayabilirim.” diyemez. Böyle derse dîni tahrif etmiþ olur ve dîn tatbikatýný deðiþtirmiþ olur. Nasýl ki Kur’ân-ý Kerim’de muhkem ve müteþabih âyetler varsa, bugün hadîslerin kümülatif toplamýný göz önüne alýrsanýz, müteþabih hadîsler de vardýr. Bunlardan bir tanesini örnek olarak verelim.
Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz buyuruyor ki:
“Rabbimiz ben bir kulunu seversem onun gören gözü olurum, onun tutan eli olurum, onun yürüyen ayaðý olurum, onun konuþan dili olurum, onun iþiten kulaðý olurum.”

Bunlardan göz, bir uzuv; el, bir uzuv; ayak, bir uzuv. Halbuki, Allah uzuvlardan münezzehtir. Allah mahlûkatýn sahip olduðu bütün sýfatlardan münezzehtir. Ama Allah, “Ben böyle olurum.” diyor. Bundan, tasarrufa ulaþan Allahû Tealâ’nýn en üst seviyedeki sevgili kullarýnýn bu dizaynýn içerisinde yer aldýklarýný idrak etmemiz lâzým. Deniyor ki: “Tasavvufçular fizik âlemin ötesindeki þeylerle uðraþýyor. Subjektif, hayal mahsulü olan, dolayýsýyla insanlarýn sapmasýna çok meyyal olan bir alanda çalýþýyorlar.”
Subjektif denilen alanda Allah’ýn gözü hakimdir, fakat objektif denilen alanda sizlerin gözü (kafa gözü) hakimdir. Allah’ýn gözleriyle (kalp gözü), sizin gözleriniz (kafa gözü) mukayese edildiði zaman, þu sonuç çýkar: Bize verilen bu kafa gözü, objektif diye tanýmlanan, gördüðü nesnelere îmân eden bir insana aittir. Subjektif olan ise kalp gözü, yani Allah’ýn kumanda ettiði gözdür. Allah’ýn tasarrufunda olan bir insanla, kendi kendine, aklýyla hareket eden bir insaný mukayese edebilir misiniz?


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son ahsenitakvim tarafından, 29.07.2007 - 11:44 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 29.07.2007 - 11:37
ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim özel mesaj arzu etmiyor ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Prof.Jefri Lang İslam'a girişi "Melekler Soruncaya Kadar" isimli eserinde derin felsefi düşüncelerle
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, bir peşin hükümü söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zor.
11 Mesaj -
Öyle bir dünyada yaþýyoruz ki, bir peþin hükümü söküp atmak, atomu parçalamaktan daha zor.Bu söz tam biz türkler için söylenmiþ bir söz bizler her zaman uç millet olmuþuz bizde orta diye birþey yoktur birisi birþey söyledimmi kesin hükmümüzü koyarýz bu dinden çýkmýþ kafirdir bu aslýnda bizim cehalet ve zannýmýzý gösterir Allah muhafaza iyiki bu profösör Türkiyede yaþamamýþ zavallý olurdu baþýna gelmedik kalmazdý

CEHALET
Ýnsanýn Allah yolunda yükselmemesi cehaleti sebebiyledir.


33/Ahzap-72- Þüphesiz insan zalimdir ve cahildir.

2/Bakara-80- - Yoksa, Allah'a karþý bilmediðiniz bir þey mi söylüyorsunuz.

2/Bakara-169- - Þeytan, muhakkak size kötülüðü, hayasýzlýðý, Allah'a karþý bilmediðiniz þeyi söylemenizi emreder.

ZAN
Baþkalarý hakkýnda onlarýn belkide yapmadýklarý birþeyi onlar yapmýþ gibi düþünmek zandýr. Ve bu düþüncemiz, o kiþiyi görmediðimiz halde bir suç iþliyormuþ gibi bir hükme bizi sürüklerse o zaman bu zan büyük bir günahtýr.


53/Necm-23- - Onlar yalnýz zan ve tahmine, nefsimizin arzularýna uyarlar.

49/Hucurat-12-- Ey imân edenler zannýn çoðundan sakýnýn, þüphesiz bazý zanlar (su-i zan) günahtýr.

53/Necm-28- - Onlarýn bu sözleri hakkýnda hiçbir bilgileri yok. Onlar sadece zanna ittiba ederler. Zan ise insaný bir hakký bilmek rnecburiyetinden vareste kýlamaz (dýþýnda tutamaz).


10/Yunus-66- - Onlar, ancak o zanna tâbî olurlar. Ancak tahmin ederler.
10/Yunus-36- - Onlarýn ekserisi ancak zanna tâbî olurlar, þüphesiz zan hiçbir zaman hakkýn yerine geçmez.

7/Araf-30 - - Þüphesiz onlar Allah'ý býrakarak þeytaný dost edinmiþlerdir ve hidayete erdiklerini zannediyorlardý.

6/En'âm-148- - Onlara de ki; Eðer bir bilðiniz varsa onu bize çýkarýrsanýz siz zandan baþka bir þeye tâbî olmazsýnýz, kuru kuru tahminde bulunursunuz.

6/En'âm- 116- - Yeryüzünde olanýn ekserisine itaat edersen onlar seni Allah yolundan saptýrýrlar. Onlar ancak zandan baþka birþeye tâbî olmazlar. Onlar kuru kuru tahminde bulunurlar.
Gönderme Tarihi: 29.07.2007 - 10:14
ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim özel mesaj arzu etmiyor ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Prof.Jefri Lang İslam'a girişi "Melekler Soruncaya Kadar" isimli eserinde derin felsefi düşüncelerle
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
11 Mesaj -
Þeytanlar baþýnda bekliyorlar.Belkide on'larca.O namaz kýldýðýnda etrafýnda pervane oluyorlar.Ama ona dokunamýyorlar.Onu iteleyip namazdan uzaklaþtýramýyorlar.Sadece fýsýldýyorlar! þeytan ne kadar da çaresiz deðil mi? O güzel insan secde etmesin diye neredeyse ona yalvaracak. Veee herþeye raðmen secdeye giden bir alýn.Ýþte þeytanýn çaresizliðinin kanýtý burda saklý.Birde zavallýlýðýnýn ayan beyan görünmesidir bu. Hepimiz etrafýmýzda výzýrdayan bir sürü sineðe sinir oluruz.Sinek en fazla bir ýsýrýk alýr. Þeytan, bizim kanýmýza muhtaç olan bir sivrisinektir.Biz olmazsak onun bir manasý olmaz.Varsýn emsin kanýmýzý, canýmýza da kastedemez ya...
Gönderme Tarihi: 28.07.2007 - 12:56
ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim özel mesaj arzu etmiyor ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Prof.Jefri Lang İslam'a girişi "Melekler Soruncaya Kadar" isimli eserinde derin felsefi düşüncelerle
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
Konu icon    Prof.Jefri Lang İslam'a girişi "Melekler Soruncaya Kadar" isimli eserinde derin felsefi düşüncelerle
11 Mesaj -
Amerika'nýn muhtelif üniversitelerinde görev yapan matematik Prof. Jefri Lang Ýslam'a giriþ hikayesini yazmýþ olduðu "Melekler Soruncaya Kadar" isimli eserinde derin felsefi düþüncelerle, ruhani duygular arasýnda ilk namazýný þöyle dile getiriyor:

Müslüman olduðum gün cami imamý, bana namazýn kýlýnýþýný açýklayan bir kitap verdi. Ancak Müslüman talebelerin buna endiþelendiklerini gördüm, bana: Acele etme, rahat ol, zamanla yavaþ yavaþ yaparsýn, dediler.
Ben de kendi kendime, namaz bu kadar zor mu, dedim ve talebeleri duymamazlýktan gelerek, hemen vaktinde beþ vakit namaz kýlmaya karar
verdim. O gece, loþ ve küçük odama çekilerek kitaptan
abdest ve namaz hareketleri egzersizlerini yaptým, namazda okunacak bazý
surelerin Arapça okunuþlarýyla Ýngilizce anlamlarýný ezberlemeye çalýþtým.

Ýlk namaz denemesi için kendime güven gelince yatsý namazýný kýlmaya karar verdim. Vakit gece yarýsýydý, kitabý alýp banyoya girdim, kitabý açarak, mutfaktaki ilk yemek denemesi yapan aþçý gibi kitaptaki talimatlarý dikkat ve incelikle bir bir uyguladým.

Abdest bitince odanýn ortasýnda durup, kapý ve pencerelerin kilitli ve
kapalý olmasýndan emin olduktan sonra kýble olarak bildiðim tarafa
yöneldim, derin bir nefes aldým ve elimi kaldýrarak alçak bir sesle Allahü
Ekber dedim. Kimsenin beni iþitmemesini ve görmemesini umuyordum, yavaþ yavaþ Fatiha suresi ile kýsa bir sureyi Arapça olarak okudum. Ýkinci bir tekbir alarak Rükua gittim, rükuda biraz tedirginlik hissettim, çünkü hayatýmda hiç kimseye eðilmemiþtim. Odada yalnýz olduðumu hatýrlayýnca sevindim. Sübhane Rabbiyel Azim dediðimde kalbimin hýzla çarptýðýný hissettim.
Tekrar tekbir getirerek doðruldum ve artýk secdeye varma zamaný gelmiþti. Secdeye varmak üzere ellerimi ve dizlerimi yere koyunca donakaldým, secdeye gidemiyordum, efendisinin önünde baþýný yere koyan köle gibi yüzümü, burnumu yere koyup kendimi zillet sandýðým bir duruma düþüremiyordum, üstelik bacaklarým da katlanamýyordu,utandým gülünç duruma düþtüm zannettim. Bu durumda beni gören, arkadaþ ve
tanýdýklarýmýn önünde acýnacak ve alay edilecek halimi düþündüm,
arkadaþlarýmýn kahkahalarýný duyar gibi oluyordum.

Bir müddet tereddüt ettikten sonra derin bir nefes aldým, baþýmý seccadeye koydum, dikkatimi daðýtacak düþüncelere yer vermeden ikinci secdeye de vardým. Bu esnada kendi kendime "Daha önümde üç tur daha var" diye düþündüm ve kararlýydým: Neye mal olursa
olsun bu namazý tamamlayacaðým. Son secdede tam bir sükûnet hissettim.
Nihayet teþehhütten sonra selam verdim.

Selamdan sonra bulunduðum yerde olduðum gibi kaldým, geriye dönüp nefsimle giriþtiðim savaþý aklýmdan geçirdim, bir savaþtan çýktýðýmý hissettim, sonra baþýmý önüme eðerek mahcup bir þekilde “Allah'ým geri zekalýlýðýmdan ve tekebbürümden dolayý beni baðýþla, uzak
bir yerden geldim ve daha önümde kat edilecek uzun bir yol var,” diye dua
ettim.
Bu esnada daha önce hiç yaþamadýðým bir þeyi hissettim. Bunu kelimelerle ifade etmek mümkün deðil. Vücudumu, kalbimin bir noktasýndan çýktýðýný hissettiðim ve anlatmaktan aciz kaldýðým bir dalga kapladý, soðuk gibiydi, ilk etapta irkildim, vücuduma olan etkisinden ziyade garip bir þekilde duygularýmý etkiledi ve görünür bir rahmetin varlýðýný hissettim. Bu rahmet sonra içime nüfuz ederek içimde kaynamaya baþladý.

Sonra sebebini bilmeden aðlamaya baþladým, aðlamam artýp göz yaþlarým aktýkça, rahmet ve lütuftan harika bir gücün beni kucakladýðýný hissettim. Günahkâr olmama raðmen, günahlarýmdan veya utanç ve sevinçten dolayý aðlamýyordum. Sanki büyük bir set açýlmýþ ve içimdeki korku ve keder sel olup gidiyor.

Bu satýrlarý yazarken kendi kendime diyordum: Allah'ýn rahmet ve maðfireti, sadece günahlarý affetmiyor, o ayný zamanda bir þifa ve bir sekinedir. Uzun bir süre baþým eðik bir þekilde öylece diz üstü kaldým. Aðlamam durunca, yaþadýðým deneyi akýl ile izah etmenin mümkün olmadýðýný anladým. Bu esnada idrak ettiðim en önemli husus ise, benim Allah'a ve namaza þiddetle muhtaç olduðum gerçeði oldu. Yerimden kalkmadan önce de þu duayý yaptým: “ Allah'ým bir daha küfre girmeye cüret edersem beni, o küfre girmeden önce öldür ve bu hayattan kurtar” hata ve eksiksiz yaþamanýn çok zor olduðunu biliyorum, ancak þunu yakînen biliyorum ki, bir tek gün dahi olsa Sensiz yaþamak, Senin varlýðýný inkâr etmem mümkün deðildir.
Gönderme Tarihi: 24.07.2007 - 23:48
ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim özel mesaj arzu etmiyor ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1019 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Mecced (42), tilve (45), alsancak55 (54), kobra111 (49), ihlumut (39), salih1960 (64), morsel (35), zeynep17 (31), alperen_58 (58), mushab60 (50), MEDINENIN GÜLÜ (36), lazkopat_tr (37), ilhanebrar (50), turkthunder (46), selcukserdar (45), sedaseda (35), orhanaksoy (58), selimkum (40), ege-men (37), adigesav (58), osman__ulker (44), azize (38), muhittin19 (40), faruk1453 (40), BüCüR (37), mücahit444 (46), yilmaz keskin (53), daricali (39), ilkahmet (44), aktashakan (38), mücella (41), fatih avc&yacut.. (52), GurbetGülü (36), abdulbakiucar (40), MaRsS (39), metince (52), sercan_21998 (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56211 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.