stromectol stromectol generique plaquenil generique kaletra hydroxychloroquine aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

21 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: ODUNCU TEMEL
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
ODUNCU TEMEL
30 Mesaj -
Temel bir gün agaç kesme isine soyunmus.baslamýs baltayla kesmeye fakat bu sekilde çok yavas kesebildigi için az para kazanýyormus.Agaç kesme aletleri satan bir dükkana gitmis ve derdin anlatmis dükkan sahibi ona bir motorlu testere vermis ve; -bak bununla günde en az 100 agaç kesersin demis Temel baslamis kesmeye. Fakat tüm ugraslarina ragmen baltaylakestiginden daha az kesiyormus.bunun üzerine dükkana gitmis ve ; -sen bana bu aletle günde 100 tane kesersin dedin ama ben 10 tane bile kesemiyorum yoksa sen beni kaziklasun mi da? demis. -Dükkan sahibi nasýl olur ya ver sunu bir bakayým demis ve testerenin ipini çekerek "vrrromm" diye calistirmis Temel -Ula!! o da ne la?
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:45
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: KURTULUŞ YOOOOOK
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
KURTULUŞ YOOOOOK
30 Mesaj -
.Temel Laz olduðu için kendinden nefret ediyormuþ. Amerikaya gitmiþ
ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiþ, iyi þekilde ingilizce
öðrenmiþ ve meþhur bir piyanist olmuþ. Birgün büyük bir topluluða
konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses
duymuþ:
-Helal sana hemþerum, çok iyi çalayusun da!
Temel: - Benim Laz olduðumu nereden anladýn yahu. Halbuki lazlara
benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasýl anlamayayým, demiþ adam. Bütün piyanistler otururken
sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu
kendine çekeyusun da!!!!!!
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:42
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Temel Kamyon şöförü
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
Temel Kamyon şöförü
30 Mesaj -
Temel Kamyon þöförü.. Kamyon çok yüklü, yükseklik 6 metre... Bir
köprüye yaklaþýyor.. Köprünün üstünde azami yükseklik 4 metre
yazýyor. Temel saðýna soluna bakýyor ve: " Polis yok geçerim" diyor.
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:39
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TEMEL ŞOFÖR OLURSA
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
TEMEL ŞOFÖR OLURSA
30 Mesaj -
Temel kamyonuyla yokuþ aþaðý inerken freni patlar ve kamyonu son
sürat gitmeye baþlar, ve kamyon bir kavþaða gelir temel bir bakar sað
tarafta pazar kurulmuþ yüzlerce insan ,soluna bakar bir tane çocuk.
Pazara girip yüzlerce insaný öldüreceðine çocuða çarpmayý tercih eder.
Ertesi gün gazeteler þöyle yazar TEMEL KAMYONUYLA PAZAR
YERÝNE GÝRDÝ 20 ÖLÜ 50 YARALI. Temele sorarlar niye pazara
daldýn? Diðer yöne gitmedin? -Temel cevap verir -BENÝM NÝYETÝM
ASLINDA ÇOCUÐU EZMEKTÝ. ÇOCUK PAZAR YERÝNE
KAÇINCA .......
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:37
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TEMEL VE PAPAĞAN
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
TEMEL VE PAPAĞAN
30 Mesaj -
Temel þehre inmiþ. Bakmýþ pencere kenarýnda bir papaðan. Ýçinden:
Allah allah kuþa bak yav....demiþ. Tabi bu arada papaðan da Temel'in
kendisine baktýðýný görüp: Ne bakýyorsun hemþerim... demiþ. Temel
biraz þaskýnlýk biraz da saflýkla: Afedersun hemþerum. Ben seni kus
sandiydum.
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:36
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ENES B. MÂLİK (613-709)
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
ENES B. MÂLİK (613-709)
30 Mesaj -
Milâdý 613 yýllarýnda Medine'de doðan ve milâdý 709 (h.90) yýlýnda Basra'da vefât eden Hz. Enes b. Mâlik'in neseb silsilesi: Enes b. Mâlik b. Nadr b. Bamdam b. Zeyd b. Haram b. Cündüb b. Amir b. Ganm Ýbn Adiyy b. Neccâr, Ebû Hamzatü'l-Ensan el-Hazrecî'dir. Annesi ise, Ümmi Süleym Sehle binti Milhan b. Halid b. Zeyd b. Haram b. Cündüb'dür. Annesi Ümmi Süleym, ensardan olup isminin Sehle oluþu hakkýnda çok çeþitli ihtilâflar vardýr. Bazý eserlerde ismi Remile, Meyse ve Melike olarak zikredildiði gibi, Zamîsâi (Zümeysâgöz kırpma veya Remisâi (Rümeysâgöz kırpma olarak da geçmektedir.

Hz. Ümmi Süleym müslüman olunca, kocasý onun Ýslâm'dan dönmesi için çok baský yaptý. Fakat bu baskýlardan bir sonuç alamayýnca kýzdý ve Ümmi Süleym'den ayrýlarak Þam'a gitti. Orada kýsa bir müddet ikamet ettikten sonra vefat etti.

Babasýnýn ölümü üzerine Enes'in annesine Ebû Talha tâlib oldu. O zamanlar Ebû Talha henüz müþrik idi. Ümmi Süleym, onunla evlenmek için Ýslâm'ý kabul etmesini þart koþtu. Ebû Talha bu þartý kabul ederek Hz. Ümmi Süleym ile evlendi. Resul-i Ekrem (s.a.s.)'in Medine'ye hicretlerinde, Enes b. Mâlik henüz on yaþlarýnda bir çocuk idi. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Medine'ye geliþlerinde Medineli müslümanlar arasýnda meydana gelen heyecan ve coþkuyu Hz. Enes þöyle anlatmaktadýr:

"Medine'nin çocuklarý hem koþuyorlar ve hem de "Muhammed geldi, Muhammed geldi!" diye baðýrýyorlardý. Ben de onlarla birlikte koþmaya ve baðýrmaya baþladým. Bu þekilde koþup baðýrýrken etrafýma baktým, bir þey göremedim. Çocuklar ise yine baðýrýyorlardý koþuþarak. Ben de koþtum ve baðýrdým. Fakat etrafýma dikkat edince gelenleri göremedim. Nihayet Resulullah ile Hz. Ebû Bekir geldiler. Biz kendilerini gördükten sonra, adýný þu anda hatýrlayamayacaðým adamýn biri bizi þehre gönderdi. Bize "Resulullah'ýn geldiðini haber verin" diye tenbih etti. Þehre koþtuk ve müslümanlara haber verdik. Ensardan beþyüz kiþi onlarý karþýlamaya çýktýlar. Ensâr, onlarý karþýlayarak, "Buyurunuz, burada emniyete kavuþacaksýnýz. Ýtaat ile karþýlanacaksýnýz" dediler.

Resul-i Ekrem kendisini karþýlayanlarla birlikte þehre girdi. O sýrada þehrin bütün halký Resul-i Ekrem'i karþýlamak üzere evlerinden ve dükkânlarýndan dýþarý çýkmýþlardý. Kadýnlar da evlerinin damlarýna çýkarak Hz. Peygamber'in geliþini seyrediyorlardý. Resul-i Ekrem ile birlikte gelen Hz. Ebû Bekir'i de görüyorlar ve fakat ikisinden hangisinin Resulullah olduðunu etraflarýna soruyorlardý. Ben hayatýmda o güne benzeyen bir gün görmemiþtim.!

Hz. Peygamber, Medine'ye geldikten sonra bütün ensâr kendisine hizmet etmek hususunda yarýþýyorlardý. Hz. Enes b. Mâlik'in annesinin, hizmet yarýþýnda yapabilecek veya verebilecek hiçbir þeyi yoktu. Bundan dolayý hemen Enes b. Mâlik'i çaðýrýp elinden tutarak Resul-i Ekrem'in huzuruna çýktý: "Ya Resulullah, ben fakir bir kimseyim. Sizlere yardým edecek bir þeyimiz yok. Bu oðlumdur, yardým etmek ve hizmetinizde bulunmak üzere sizlere býrakýyorum. Onu kabul ediniz" dedi. Resûl-i Ekrem, bu içten gelen arzuyu kýrmadý. Enes b. Mâlik'i yanýna aldý. Bütün zamanlarýnda onu yanýnda bulundurdu.

Enes b. Mâlik, Resulullah'ýn hizmetine girdikten sonra O'nun bütün emirlerini büyük bir dikkat ve itina ile yerine getirmeye çalýþtý. Resul-i Ekrem ile aralarýnda sýr olarak kalmasýný arzu ettikleri þeyleri büyük bir dikkatle muhâfaza eder ve onlarý annesine bile söylemezdi. Nitekim kendisinden rivâyet edilen bir hadis-i þerifte Enes þu olayý anlatýr:

"Çocuklarla birlikte oynuyordum. Resulullah (s.a.s.) olduðumuz yere teþrif buyurdu. Bize selâm verdi. Sonra benim elimden tuttu. Ve beni bir iþe gönderdi. Kendisi de bir duvarýn gölgesinde oturarak benim geri dönmemi bekledi. Ben, O'nun emrini yerine getirmek için gittim, emirlerini ifa ettim ve sonra dönüp gelerek neticeyi kendilerine bildirdim. Sonra dâ evime döndüm. Annem Ümmi Süleym neden geciktiðimi sordu. Ben de, 'Rasûlullah, beni bir iþe gönderdi' dedim Validem, 'Ne iþi?' dedi. Ben de, 'sýrdýr' diyerek söylemedim. Annem benim bu tavrýmý çok beðenmiþ olacak ki bana, 'Oðlum, Resul-i Ekrem'in sýrlarýný iyi sakla!' dedi!"

Hz. Enes b. Mâlik, her sabah, sabah namazýnda Resul-i Ekrem'in yanýnda bulunarak O'nunla birlikte sabah namazýný kýldýktan sonra Resul-i Ekrem'e oruca niyet edip etmediðini sorardý. Eðer oruca niyet ettiðini öðrenirse hemen iftar yemeðini hazýrlardý.

Hz. Enes b. Mâlik, Resul-i Ekrem'e o kadar sokulurdu ki, adeta ikisinin dizleri birbirine deðerdi. Nitekim Hayber gazvesinde, Resul-i Ekrem, Hz. Enes b. Mâlik ile birlikte giderken dizleri birbirlerine dokunuyordu. Hz. Enes, Resul-i Ekrem'e çok yakýn olduðu gibi ailesi de çok yakýndý. Nitekim Ümmi Süleym Hayber'den sonra Hz. Safiye ile evlenen Resulullah'ýn evlenme iþlerinde O'na yardým etmiþtir. Yine Resul-i Ekrem, Hz. Zeyneb ile evlendiði zaman, Hz. Ümmü Süleym, O'na yemek yaparak hizmet etmiþtir. Bu arada Hz. Enes davet olunacak þahýslarý çaðýrmakla görevlendirilmiþti. Hz. Enes b. Mâlik, Bedir gazvesinde henüz oniki yaþýnda olmasýna raðmen savaþ alanýna gitmiþ ve savaþ esnasýnda mücâhidlere hizmet etmiþ bu arada Resulullah'ýn hizmetini de aksatmamýþtýr. Hz. Enes'e yaþýnýn küçük olduðu hatýrlatýlarak Bedir'e iþtirak edip etmediði sorulduðunda, "Bedir'den kim geri kaldý ki ben geride kalayým?" cevabýný vermiþtir.

Uhud ve Hendek gazvelerinde Enes b. Mâlik yine Resulullah ile beraberdi. Hudeybiye barýþý sýrasýnda henüz delikanlýlýk çaðýna gelmek üzere idi. Umretü'l-Kaza'da ise Resul-i Ekrem'e refâkat ederek Mekke'ye gitti. Daha sonra Hayber gazvesine ve Mekke fethine katýldý. Daha sonra Huneyn gazvesinde de bulundu. Ayrýca Resul-i Ekrem ile birlikte Tâif muhâsarasýna katýldý. Veda Haccý'nda da bulunan Enes b. Mâlik, Resul-i Ekrem'in irtihalinde Medine'de idi.

Enes b. Mâlik, Hz. Ebû Bekir devrinde Bahreyn çevresindeki kabilelere âmil olarak zekâtlarý toplamaya memur tayin edildi. Hz. Ebû Bekir'in vefâtýnda Bahreyn'de idi. Sonrâ Medine'ye geldi. Hz. Ömer, Enes b. Mâlik'i savaþ meydanlarýna göndermeyerek yanýnda alýkoydu ve istiþâre meclisine dahil etti. Hz. Ömer, Enes b. Mâlik'in akýl ve ileri görüþlülüðünden daima istifâde etmiþtir.

Hz. Ömer devrinde Medine'de kalan Hz. Enes b. Mâlik, zamanlarýnýn çoðunu fýkýh öðretmekle geçirdi. Bu duruma õmrünün sonuna kadar devam etti. Bu arada Hz. Ömer zamanýnda Basra'ya göçerek orada yerleþti. Orada da müslümanlara ayný þekilde fýkýh öðretmeye devam etti. Bir defa da Ýran bölgesindeki cihad birliklerine katýldý. Tuster þehrinin alýndýðý savaþa katýlan Enes b. Mâlik þehir teslim alýndýktan sonra ganimet mallarýnýn Medine'ye getirilmesi iþini üstlendi. Tekrar Basra'ya dönüp þehre vardýðýnda Hz. Ömer'in þehâdet haberini öðrendi. Enes b. Mâlik Hz. Osman zamanýnda Basra'da kalarak fýkýh öðretimine devam etti. Hz. Osman'ýn son devirlerinde fitne ve fesad olaylarýna katýlmamak için her imkânýný kullandý. Medine'nin âsiler tarafýndan tehdit altýnda olduðunu öðrendiði zaman. yanýna Umran b. Husayn'ý alarak ashâbýn çoðu gibi Halifenin yanýna hareket etti. Ertesi günü yolda iken Hz. Osman'ýn þehâdet haberini aldý. Hz. Osman'dan sonra hilâfet makamýna Hz. Ali geçti. Fitnenin en büyük merkezlerinden biri Basra þehriydi. Enes b. Mâlik, Basra'da ikamet etmesine raðmen fitne ve fesad olaylarýna hiç karýþmadý. Kendisine müsbet veya menfi açýdan yapýlan fikir alýþveriþlerine de itibar etmeyerek hepsini reddetti. Hz. Enes b. Mâlik, fitne ve fesad olaylarýna karýþmamakla birlikte zulme ve haksýzlýða karþý sessiz de kalmamýþ ve cephe almýþtýr. Nitekim Haccâc b. Yûsuf'un valiliði sýrasýnda yapmýþ olduðu zulmü gördüðünde, onu hemen Abdülmelik'e þikâyet etmekte tereddüt göstermedi. Buna raðmen Haccâc-ý Zâlim, Enes'in derslerine devam etmiþ ve onu hoþnut etmeye gayret sarfederek dâima hâl ve hatýrýný sormuþtur.

Emeviler zamanýnda, ashâb-ý kirâmýn sayýlarý gittikçe azaldý. Kalanlarýn ise deðeri her gün daha da çok artmaya baþladý Halk, bu gibi zevâtý arýyor, buluyor ve onlarý dinliyordu. Hz. Enes b. Mâlik de ashâb-ý kirâm içinde en uzun ömürlü olanlarýndan biriydi. Bu itibarla halkýn iltifâtýna ve muhabbetine dâima mazhar olmuþtur.

Hicretten sonra seksen seneyi geçen bir ömür süren Hz. Enes b. Mâlik artýk yaþlanmýþtý. Hulefâ-i Râþidîn devrinde yaþadýðý gibi Emevilerin de pekçok hükümdarý devrinde yaþadý. Basra þehrinde hastalandýðý etrafa yayýlýnca, halk dalgalar halinde evine gelerek kendisini ziyaret etti ve gece gündüz onu yalnýz býrakmadý. Nihâyet milâdý 709 yýlýnda Basra'da Rahmeti Rahmana kavuþtu. Vasiyyeti gereði Rasûl-i Ekrem'in saçlarýndan bir kýsmý kabrine kondu. Techiz ve tekfin iþleri de yine vasiyyeti üzere yapýldý.

Hz. Enes b. Malik, güzel huylu idi. Kendisi son derece nazik, lâtif ve yumuþak huylu güzel yüzlü, hoþ sohbet bir sahâbî idi. Resulullah'a olan sevgisini her zaman ve her yerde açýða vuruyordu. Hz. Peygamber'in hizmetinde bulunmak onun için son derece sevindirici, zevk verici ve neþeli bir iþti. Resulullah da onun halini her zaman takdir edip fýrsat buldukça onu hayýr ile yâd eder ve hizmetini dua ile karþýlardý. Resul-i Ekrem'in vefâtýndan sonra Enes b. Mâlik, ders vermeye baþladýðý zaman Resulullah devrini büyük bir zevk ve þevk içinde anlatýr ve onun sünnetinden ve yaþayýþýndan söz ederken vecd içinde adeta kendinden geçerdi. Hz. Enes b. Mâlik, her davranýþýný Resulullah'ýn sünnetine uydurmaya çalýþýrdý. Resulullah'ýn bütün hal ve hareketini kendisine rehber yapmýþtý. O'nu aynen taklid eder:ti. Herhangi bir sahâbîye namaz hakkýnda soru sorulduðu zaman onlar hemen Enes b. Mâlik'i örnek olarak gösterirdi.

Hz. Enes'in en önemli vasýflarýndan biri de haksever olmasý idi. Halký zulüm ve þiddet hareketleri ile yýldýran emirlere þiddetle çatardý. Bu durumda kalan emirler, onu kýrmamak için sözlerini küçük bir çocuk gibi dinlerlerdi. Nitekim Hz. Hüseyin'in baþý Ubeydullah b. Ziyad'a getirildiðinde Ubeydullah Hz. Hüseyin'e karþý çirkin sözler söylemeye baþlayýnca, orada bulunan Hz. Enes hemen müdâhale ederek, "Bu baþ, Rasûl-i Ekrem'in baþýna benziyor" diyerek onu susturmuþtu.

Enes b. Mâlik, çoluk çocuðunun kalabalýklýðý ile tanýnýr. Bütün ensârdan daha fazla çocuk sahibi idi. Bu da Resulullah'ýn bir duasý eseriydi. Hz. Enes'in annesi Ümmü Süleym, oðlunu Resulullah'a getirdiði vakit, Ondan oðlu için dua etmesini istemiþti. Resul-i Ekrem de Ümmü Süleym'i kýrmayarak ellerini kaldýrýp: "Ya Rabbi, onun malýný, evlâdýný çoðalt ve onu cennete sok" buyurarak dua etmiþti. Bu dua' kabul olunmuþ ve Hz. Enes b. Malik'in hem malý çoðalmýþ ve hem de evlâtlarý çok olmuþtu. Hz. Enes b. Mâlik'in çocuklarý arasýnda Abdullah, Ubeydullah, Zeyd, Yahya, Halid, Musa, Nasr, Ebû Bekir, Ömer,Alâ, Berra, Reme, Ümeyme ve Ümmü Haram'ý sayabiliriz. Bu evlâtlarýnýn hemen hepsi tarih'te meþhur olmuþlardýr.

Hz. Enes b. Mâlik son derece yakýþýklý ve nurânî yüzlü bir kimse idi. Zaman zaman sakalýný boyardý. Bütün hayatý boyunca son derece sade ve basit bir hayat sürmüþtür. Fakir-fukara gördüðü zaman hemen yanýna giderek tasaddukta bulunur, talebelerine harçlýklar vererek onlara yardýmcý olurdu. Kendisi son derece gayretli ve cesur idi. Hiçbir þeyden korkmaz ve çekinmezdi. En çok korkulan vali ve hükümdarlar karþýsýnda her sözünü açýkça ve çekinmeden söyleyerek onlarýn kötülüklerine engel olurdu. Cihada katýldýðý zaman, sanki bir ordu imiþ gibi gayet fütursuzca düþman üzerine saldýrarak gözlerini yýldýrýr ve onlarý korkuturdu. Talebelerinin sayýsý oldukça fazladýr. Bunlar arasýnda tanýnmýþ pekçok tâbiîn vardýr. Hasan-ý Basrî, Süleyman Temri, Katâde, Muhammed b. Sîrin el-Ensârý, Saîd b. Cübeyr bunlardandýr. Rivâyet etmiþ olduðu hadis-i þeriflerin sayýsý oldukça fazla olup bunlarýn pek çoðu ittifak halinde hadis kitaplarýnda zikredilmiþtir.

Hz. Enes (r.a.)'in rivâyet ettiði meþhur bazý hadis-i þerifler:

"Zâlime yardým, onu zulmünden alýkoymaktýr. "

"Ýnsan sevdikleri ile beraberdir"

"Ey nas, takvânýza dikkat ediniz. Þeytan sizi aldatmasýn"

"Ýçinizden bir kimse, bir felâkete uðramasý yüzünden, ölümü temenni etmesin; ölümü dileyecek hale gelenler; 'Ya Rabbi, hayat hakkýmda hayýrlý olduðu müddetçe beni yaþat, hayat hakkýmda hayýrlý olmadýðý zaman ruhumu kabzet' desin"

"Resul'i Ekrem efendimize dokuz yýl hizmet ettim, onun bana bir kez bile, "þu iþi yapmasaydýn-da böyle yapsaydýn" dediðini yahut onun benim bir iþimi ayýpladýðýný görmedim. "
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:15
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: EBÛ HUREYRE
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
EBÛ HUREYRE
30 Mesaj -
Çok hadis rivâyet eden meþhur sahâbî.

Adý, Abdurrahman b. Sahr; künyesi, Ebû Hureyre'dir. Câhiliye döneminde ismi Abdüþþems idi. Hz. Peygamber onu, Abdurrahman (bazý rivâyetlere göre Abdullah, hattâ baþka isimler de ileri sürülmektedir) diye adlandýrdý (el-Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, Beyrut, t.y, III, 507). Ne sebeple Ebû Hureyre diye künye edindiðini kendisi þöyle açýklamýþtýr: "Bir kedi bulmuþtum, onu elbisemin yeninde taþýrdým; bundan dolayý Ebû Hureyre (kedicik babasýgöz kırpma künyesiyle çaðrýlýr oldum (ez-Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, Haydarâbâd 1376/1956, I, 32). Hayber gazvesi sýralarýnda Yemen'den Medine'ye gelip müslüman olmuþtur (H. 7/M. 629) (ez-Zehebî, a.g.e., ayný yer). O tarihten itibaren Hz. Peygamber'in vefâtýna kadar ondan ayrýlmayan bir sahâbîsi olmuþ, kendisini onun hizmetine adamýþtýr. Hizmet süresi yaklaþýk dört yýlý buluyordu (Ýbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, Beyrut 1966, VIII, 108,113).

Hz. Peygamber'in misafirperverliði ve cömertliði sayesinde yaþayan Ebû Hureyre, Rasûlullah (s.a.s.)'ýn mescidinde sadece ibadet ve ilimle meþgul olan Ehl-i Suffe'nin en ileri gelen simasý idi. Hz. Peygamber'i büyük bir muhabbetle sevmiþ, onun sünnetine uygun olarak yaþamýþ ve manevî yüce mertebelere eriþmiþtir (Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 108, 110).

Ýffet sahibiydi, eli açýk ve cömertti. Hz. Osman'ýn þehid edilmesinden sonraki fitne olaylarýnda köþesine çekildi. Halk onun bu halinden kendisine söz ettiklerinde Rasûlullah (s.a.s.)'in þu hadisini rivâyet ediyordu: "Fitneler çýkacak. O zamanda, oturanlar ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koþandan daha hayýrlýdýr. Kim dönüp bakmaya yönelirse, o da ona yönelir. Kim bir sýðýnak veya korunak bulursa onunla korunsun" (Buhâri, Menâkýb, 25; Müslim, Fiten, I0).

Hoþsohbet, temiz ve ince duygulu, saf gönüllü idi (Zehebî, Tezkire, 1, 33). Emirlik ve valilik ona kibir vermedi. Üstelik alçak gönüllülüðünü arttýrdý. Medine valisi Mervan'a vekâlet ettiði sýralarda, üzerine semeri baðlanmýþ bir eþekle, hurma lifinden örülmüþ bir baþlýk baþýnda olduðu halde çarþýya çýkar ve, "Savulun emir geliyor!" dermiþ (Ýbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübrâ, Beyrut 1380/1960, IV, 336).

Ýmam Þâfii gibi büyük âlimlerin bildirdiðine göre Ebû Hureyre kendi dönemindeki hadis nakledenlerin içinde hafýzasý en saðlam olanýdýr (Ýbn Hacer, el-Ýsâbe fî Temyîzi's-Sahâbe, Mýsýr 1328, IV, 205). Hz. Peygamber ile nisbeten kýsa sayýlabilecek bir süre birlikte olmasýna raðmen, onun hadislerini bu kadar büyük bir sayýda elde edebilmesinin sýrrý ve sebebleri þöyle açýklanabilir:

a) Birinci sebep: Hz. Peygamber ile sýk sýk görüþmesi ve ona hiç çekinmeden her çeþit sorular sormasýdýr (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 206). Nitekim Buhâri ve Müslim'in naklettiklerine göre Ebû Hureyre þöyle demiþtir: "Siz, Ebû Hureyre'nin çok hadis rivâyet ettiðini söyleyip duruyorsunuz. Ben fakir bir kimseydim. Karýn tokluðuna Hz. Peygamber'e hizmet ediyordum. Muhâcirler çarþýda, pazarda alýþveriþle, Ensâr da kendi mallarý, mülkleriyle uðraþýrken, ben Hz. Peygamber'in meclislerinin birinde bulunmuþtum; buyurdu ki: 'Ýçinizden kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduðunu bir daha unutmaz. 'Bunun üzerine ben üzerimdeki hýrkayý yere serdim, Hz. Peygamber de sözünü bitirince, onu topladým. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o andan sonra ondan duyduðum hiçbir sözü unutmadým" (Müslim, Fadâilü's-Sahâbe, 159; Buhâri, Ýlim, 42).

b) Ýkinci sebep: Ýlme olan tutkunluðu ve Hz. Peygamber'in ona bildiðini unutmamasý için dua buyurmasýdýr. El-Hâkim en-Nisâbûrî, Müstedrek'te (111, 508) þu haberi vermektedir: "Bir adam Zeyd b. Sâbit'e gelerek ona bir mesele sordu. O da Ebû Hureyre'ye gitmesini söyledi ve þöyle devam etti; çünkü bir gün ben, Ebû Hureyre ve bir baþka sahâbî Mescid'de oturuyorduk, dua ve zikirle meþgul idik. O sýrada Hz. Peygamber geldi, yanýmýza oturdu; biz de dua ve zikri býraktýk. Buyurdu ki: 'Her biriniz Allah'tan bir dilekte bulunsun. ' Ben ve arkadaþým, Ebû Hureyre'den önce dua ettik, Hz. Peygamber de bizim duamýza âmin dedi. Sýra Ebû Hureyre'ye geldi ve þöyle dua etti: 'Allah'ým, senden iki arkadaþýmýn istediklerini ve de unutulmayan bir ilim dilerim.' Hz. Peygamber bu duaya da âmin dedi. Biz de, 'Ey Allah'ýn Rasûlü, biz de Allah'tan unutulmayan bir ilim isteriz' dedik. Hz. Peygamber, 'Devsli genç sizden önce davrandý' buyurdu.

Buhâri, ilim bahsinde, hadise olan tutku bâbýnda (nr. 33) Ebû Hureyre'nin þöyle dediðini nakletmiþtir: "Ey Allah'ýn Rasûlü, kýyâmet gününde senin þefâatine nâil olacak en mutlu kiþi kimdir?" diye sordum. Rasûlullah buyurdu ki: "Ey Ebû Hureyre, senin hadise olan aþýrý tutkunluðunu bildiðim için, böyle bir soruyu senden önce hiç kimsenin sormayacaðýný tahmin etmiþtim. Kýyâmet gününde benim þefâatime nâil olacak en mutlu kiþi Lâilâhe illallah diyen kimsedir."

c) Üçüncü sebep: Ebû Hureyre'nin büyük sahâbîlerle görüþmesi, onlardan birçok hadis almasý ve bu sayede ilminin artýp ufkunun geniþlemesidir (Ýbn Hacer el-Askalâni, el-Ýsâbe, IV, 204).

d) Dördüncü sebep: Hz. Peygamber'in vefâtýndan sonra uzun süre yaþamýþ olmasýdýr. Nitekim Hz. Peygamber'den sonra kýrkyedi yýl yaþamýþ, hadisleri halk arasýnda yaymakla meþgul olmuþtur (Muhammed Ebû Zehv, el-Hadis, ve'l-Muhaddisûn, Kahire 1958, 134).

Bütün bunlarýn neticesinde Ebû Hureyre, Sahâbe içerisinde hadisi en iyi bilen, hadis almada ve rivâyet etme hususunda diðerlerinden daha üstün bir duruma gelmiþtir. Onun rivâyet ettiði hadisler, diðer sâhâbilerde veya birçoðunda daðýnýk halde bulunuyordu. Bu yüzden onlar Ebû Hureyre'ye baþvuruyor, hadis rivâyetinde ona dayanýyorlardý. Ýbn Ömer, onun cenaze namazýnda, ona Allah'tan rahmet dileyerek, "Hz. Peygamber'in hadisini müslümanlar adýna muhâfaza ediyordu" demiþtir (Ýbn Sa'd, Tabakât, IV, 340). Buhâri, 'Ebû Hureyre'den 800 kadar sahâbe ve tâbiîn âlimleri hadis rivâyet etmiþlerdir' diyor (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 205).

Kendisinden beþbinüçyüzyetmiþ dört hadis gelmiþ, bunlardan üçyüzyirmibeþ tanesini Buhâri ve Müslim müþtereken, doksanüç tanesini yalnýz Buhâri, yüzseksendokuz hadisini de yalnýz Müslim Sahîh'lerine almýþlardýr (Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 134).

Ebu Hureyre, asýrlar boyunca tetkik ve tenkid konusu olmuþtur. Gerek Doðu dünyasýnda gerek Batý dünyasýnda Ebû Hureyre hakkýnda ileri geri konuþulmuþtur. Bunun sebebi, keyif ve arzulara karþý gelen dine yönelik hile ve tuzaklarý sonuçsuz býrakan bir kýsým hadislerinden kurtulmak istenmesidir. Bu hücumlar ya yalan ve zayýf rivâyetlere, ya da bazý sahîh hadislere dayanýr. Fakat bu tür sahîh hadisleri de doðru-dürüst anlayamazlar, bu yüzden de kendi arzularý doðrultusunda yanlýþ yorumlara baþvururlar

(Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 153; el-Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e., III, 5 1 3). Bu hadislerden bir kýsmýný ve cevaplarýný özet olarak verelim:

Ebû Hureyre'nin hadis konusundaki güvenilirliðine gölge düþürecek þüphe kaynaklarýndan biri, onun Rasûlullah (s.a.s.)'den: "Bir kimse Ramazan ayýnda cünüp olarak sabahlarsa, o gün oruç tutmasýn " hadisini nakletmesi ve halka bu yolda fetvâ vermesidir. Onun böyle rivâyet ettiðini Âiþe ve Ümmü Seleme haber alýnca, onun bu rivâyetini kabul etmemiþler, þöyle demiþlerdir: "Hz. Peygamber ailesiyle birlikte olmasý neticesinde cünüp olarak sabahlar, sonra da boy abdesti alýp orucunu tutardý." Bunun üzerine Ebû Hureyre onlarýn dediklerini kabul etmiþ ve demiþtir ki: "Bu hadisi bana Fadl b. Abbâs ile Üsâme b. Zeyd Hz. Peygamber'den nakletmiþlerdi. Mü'minlerin anneleri ise bu gibi konularý erkeklerden daha iyi bilirler" (Buhâri; Savm, 23; Ýbn Hacer, Fethu'l-Bâri, Mýsýr 1300, IV, 123-124; Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 155).

Buna þu cevap verilmiþtir: Ebû Hureyre sözkonusu hadisi Rasûlullâh (s.a.s.)'den kendisi iþitmemiþtir. Hadisi Fadl ve Üsâme vasýtasiyle rivâyet etmiþtir. Bu iki sahâbî ise doðru ve güvenilir kiþilerdir. Âiþe ile Ümmü Seleme'nin hadisi, onun yanýnda aðýrlýk kazanýnca, onlarýn rivâyetine dönmüþ, hakka uyarak önceki fetvâsýndan vazgeçmiþtir (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 126; M. Eba Zehv, a.g.e, 155). Fadl ve Üsâme'nin naklettiði hadise gelince, âlimler bu konuda þunlarý söylediler: Birincisi, bu hadis kendisinden daha kuvvetli hadisle çeliþmektedir; dolayýsýyle onunla deðil kuvvetli olanla amel edilir. Ýkincisi, bu iki sahâbînin hadisi orucun farz kýlýndýðý dönemin baþlarýna aittir. O sýrada oruçlunun uyuduktan sonra yemesi, içmesi, cinsel münasebette bulunmasý haramdý. Daha sonra Allah'tan yeri aðarýncaya kadar bütün bunlarý mübah kýldý. Onun için karý-koca iliþkisi sabaha kadar devam ederdi. Fecrin doðuþundan sonra da yýkanmasý gerekmekteydi. Bu da gösteriyor ki Âiþe ile Ümmü Seleme'nin naklettiði hadisin hükmünü neshetmiþtir. Ne Fadl ile Üsamenin ne de Ebû Hureyre'nin bu son hükmü bildiren hadisten haberleri vardý. Bu yüzden Ebû Hureyre hâlâ önceki hadise göre fetvâ vermeye devam ediyordu. Kendisine bu haber ulaþýnca da bu fetvâsýndan dönmüþtür (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 127-128). Ýbn Hacer þöyle der: "Ebû Hureyre'nin hakký teslim edip ona dönmesi onun faziletini gösterir" (a.g.e. ve yer; Kastallâni, Ýrþâdü's-Sârý, Mýsýr 1326. IV, 443; M. Ebû Zehv, a.g.e., 155).

Bir baþka itiraz da þudur: Ebû Hureyre hadis rivâyet ederken tedlis yapardý (Hz. Peygamber'den duymadýðý bir hadisi kendisine rivâyet eden þahsýn ismini vermeyerek, Hz. Peygamber'den rivâyet ederdi). Meselâ, yukarýda geçen "cünüp olarak sabahlayan kimseye oruç tutmak yoktur" hadisinde durum böyledir. Tedlis yapmak ise yalan söylemenin kardeþidir (Ýbn Kesir, el-Bidâye, VIII, 109).

Bu itiraza þöyle cevap verilir: Ebû Hureyre'nin Ýslâm'a giriþinin hicretin 7. yýlýna kadar geciktiði dikkate alýnýrsa, Hz. Peygamber'in pekçok hadisini ondan duymadýðý ortaya çýkar. Bu durum, onun hadis bilgisini tamamlayabilmesi için, Hz. Peygamber'den duymuþ olan sahâbîlerden almasýný gerektiriyordu. Onun bu hali, ya dünyevi meþguliyetlerinden dolayý, ya da yaþlarýnýn küçük olmasý, yahut da sonradan müslüman olmalarý gibi sebeplerle Hz. Peygamber'in meclislerinde bulunmayan diðer sahâbîlerin durumuyla aynýdýr. Humeyd'den gelen þu haber de bunu teyid eder: "Biz Enes b. Mâlik'in yanýnda idik. Bize þöyle dedi: Vallahi size Hz. Peygamber'den naklettiðimiz hadislerin hepsini bizzat kendisinden duymuþ deðiliz. Fakat (hadisi duyan duymayana naklederdi) biz de birbirimizi yalanlamazdýk" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Mýsýr 1313, IV, 283; M. Ebû Zehv, a.g.e., 157).

Hadisi duyan ve diðerlerine nakleden sahâbînin isminin zikredilmemesini tedlis saymak uygun deðildir. Zira ehli sünnet âlimlerinin ittifakýyla sahâbenin hepsi âdildir. Âlimlerin, mürsel hadisi delil kabul etmek hususundaki ihtilâfý, ismi zikredilmeyen râvinin durumunun bilinmeyiþi sebebiyledir. Ýbnu's-Salâh bu hususta þöyle der: "Ýbn Abbâs ve benzeri yaþça küçük sahâbîlerin Hz. Peygamber'den iþitmedikleri halde ondan rivâyet ettikleri mürsel hadisler, mevsûl ve müsned hükmündedir. Çünkü onlar bu hadisleri sahâbîlerden almýþlardýr. Bir sahâbînin kim olduðunun bilinmemesi, hadisin sýhhatine zarar vermez. Çünkü sahâbîlerin tamamý âdildir" (Ýbnu's-Salâh, Mukaddime, Mýsýr 1326, 22). Bütün bunlardan anlaþýlýyor ki Ebû Hureyre'den hiçbir yalan çýkmýþ deðildir. Zira bu tür mürsel hadislerde Ebû Hureyre, "Rasûlullah'ýn þöyle dediðini iþittim, ya da þöyle yaptýðýný gördüm" demiyor; aksine, "Rasûlullah þöyle buyurdu veya þöyle yapmýþtýr" gibi ifadeler kullanýyordu. Burada onun tedlis yaptýðý da söylenemez. Çünkü adýný zikretmediði sahâbeden biridir ve sahâbînin âdil olduðuna dair icmâ vardýr (M. Ebû Zehv, a.g.e., s.158).

Bir baþka itiraz: Hz. Ömer, Ebû Hureyre'yi hadis rivâyetinden alýkoymuþ ve ona, "Ya Hz. Peygamber'den hadis rivâyetini býrakýrsýn, ya da seni Devs topraklarýna sürerim" demiþtir (Ýbn Kesir, el-Bidâye, VIII, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 159). Ömer'in bu tutumu Ebû Hureyre'nin yalan söylediðini göstermektedir.

Buna þöyle cevap verilmiþtir: Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'den naklettiði hadisleri halka öðretmeyi, ilmi gizlemenin günahýndân kurtulmak için, kendisine bir görev sayýyordu (Buhâri, Ýlim, 43). Bu anlayýþ onu çok hadis rivâyet etmeye sevketti. Bir tek mecliste bile Hz. Peygamber'in birçok hadisini naklederdi. Fakat Hz. Ömer, halkýn herþeyden önce Kur'ân ile meþgul olmasýný, amelle ilgili olanlarýn dýþýnda kalan hadisleri az rivâyet etmelerini, halký yersiz bir tevekküle götürecek ruhsat hadisleriyle, halkýn anlayamayacaðý müþkil hadisleri halka rivâyet etmeyi uygun görmüyordu. Bu arada, çok hadis rivâyet edenlerin, rivâyet sýrasýnda hata yapabileceklerinden ve benzeri þeylerden de endiþe ediyordu. Bütün bu sebeplerle, Hz. Ömer sahâbîleri çokça hadis rivâyet etmekten alýkoymuþ, Ebû Hureyre'ye de aðýr konuþmuþ ve onu Devs'e sürmekle tehdid etmiþtir. Çünkü Sahâbe içerisinde en çok hadis rivâyet eden oydu. Ýbn Kesir bunu naklettikten sonra þöyle der: "Bildirildiðine göre Hz. Ömer (r.a.) daha sonra Ebû Hureyre'nin hadis nakletmesine izin vermiþtir (Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 106; M. Ebu Zehv, a.g.e., 159).

Bir baþka menfî tenkid: Ebû Hureyre'nin diðer sahâbîlerden daha çok hadis rivâyet etmesini saðlayan þey, Hz. Peygamber söylesin veya söylemesin, helâl ve haramla ilgili olmayan, fakat güzel ahlâka teþvik, cennet ve cehennem haberleri gibi bütün güzel sözleri ona isnad etmeyi kendine câiz görmesidir. Onun bu konudaki dayanaðý þu hadislerdir: "Benden size hakka uygun bir söz ulaþtýðýnda, ben onu ister söylemiþ olayým isterse olmayayým, onu alýnýz' "Benim söylemediðim fakat benden size ulaþtýrýlan güzel bir sözü, ben söylemiþimdir" (M. Ebû Zehv, a.g.e., 160).

Buna verilen cevap þudur: Geç müslüman olmasýna raðmen Ebû Hureyre'nin çok hadis rivâyet etmesi, onlarýn ileri sürdükleri sebeplere baðlanamaz. Bunun asýl sebebi, dünyadan el-etek çekip Hz. Peygamber'in toplantýlarýna katýlmasý, savaþta ve savaþ dýþýnda onun yanýndan ayrýlmamasý, hadisleri unutmamasý için Hz. Peygamber'in duasýný almasý, Hz. Peygamber'in vefâtýndan sonra elli yýl kadar daha yaþamasý ve duymadýðý hadisleri diðer sahâbîlerden alarak insanlara rivâyet etmesidir (A.g.e. ve yer). Helâl ve haram dýþýndaki konularda Hz. Peygamber'e yalan isnad etmesini kendisi için câiz görmesi iddiasý da geçersizdir. Çünkü o, "Kim bilerek bana yalan isnad ederse cehennemdeki yerine hazýrlansýn" hâdisinin râvîlerinden biridir. Birçok toplantýlarýnda hadis rivâyet etmek istediðinde bu hadisi zikrettiði sâbittir. Sahâbiler, onun hadis rivâyetindeki üstünlüðünü kabul ettiler ve ondan hadis naklettiler. Hz. Ömer, Osman, Talha, Ýbn Abbâs, Âiþe, Abdullah b. Ömer ve diðerleri (r.anhum) bunlardandýr (Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e., III, 513; Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 108). Bu da onlarýn, Ebû Hureyre'nin güvenilirliði ve doðruluðu hususunda ittifak ettiklerini gösterir. Diðer taraftan, Ebû Hureyre'nin rivâyet ettiði hadislerin çoðunun, baþka sahâbîler tarafýndan da nakledildiði görülür (M. Ebû Zehv, a.g.e., 160, 161).

Ebû Hureyre'nin dayandýðýný ileri sürdükleri hadislere gelince, bu hadisleri Ebû Hureyre rivâyet etmemiþtir. Aksine bunlar onun adýna uydurulmuþ sözlerdir. Bu hususta Ýbn Hazm þöyle demiþtir: "Allah'tan korkmaz bazý insanlar birtakým hadisler rivâyet ettiler. Bunlarýn bazýsý Ýslâm'ýn temel prensiplerini geçersiz kýlmakta, bazýlarý da Hz. Peygamber'e yalan isnat etmeyi mübah saymaktadýr. " Ýbn Hazm bu iki hadisi de, râvîlerinin çok zayýf olmasýndan ötürü geçersiz saymaktadýr (Ýbn Hazm, el-Ýhkâm fî Usûli'l-Ahkâm, Mýsýr 1345, II, 76, 78, 80; M. Ebû Zehv, a.g.e., 161, 162).

Macar asýllý ünlü müsteþrik yahudi Ýgnaz Goldziher de Ebû Hureyre'nin hadis uydurduðunu ve bunda hayli ileri gittiðini ileri sürmüþtür. Böyle bir tenkid tümüyle bâtýldýr, geçersizdir ve hiçbir haklý tarafý yoktur. Buhâri'nin söylediði gibi Ebû Hureyre'den sekizyüz âlim hadis rivâyet etmiþtir. O, sahâbe ve muhaddisler nazarýnda son derece güvenilir yüce bir þahsiyettir. Ýbn Ömer þöyle demiþtir: "Ebu Hureyre benden daha hayýrlý ve naklettiðini daha iyi bilendir." Cennet'le müjdelenenlerden biri olan Talha b. Ubeydullah da: "Þüphe yok ki Ebû Hureyre Hz. Peygamber'den bizim iþitmediðimiz hadisleri iþitmiþtir" demiþtir (el-Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e, III, 511, 512). Mervan'ýn sekreteri Ebû Zualza'a da Ebû Hureyre'nin hadis rivâyetinde ne derece güçlü olduðunu gösteren þu haberi nakleder: "Mervan, Ebû Hureyre'yi Saray'da hadis rivâyet etmek için dâvet etmiþti. Mervan beni divanýn arkasýna oturtmuþtu ve ben de Ebû Hureyre'nin naklettiklerini gizlice yazýyordum. Ertesi yýl yine onu dâvet etti ve ondan hadis rivâyet etmesini istedi. Bana da bir yýl önceki yazdýklarýmdan takip etmemi tenbih etti. Neticede, onun bir tek kelime bile deðiþiklik yapmadan rivâyet ettiðini gördüm (Ýbn Kesir, a.g.e., III, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 162-164).

Ebû Hureyre 78 yýl yaþadýktan sonra Hicrî 57/676 yýlýnda Medine'de vefât etmiþtir.
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:14
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: EBÛ EYYUB EL-ENSÂRÎ
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
EBÛ EYYUB EL-ENSÂRÎ
30 Mesaj -
(ö.52/672)



Medineli müslümanlardan ve hicret sýrasýnda Hz. Peygamber'i evinde misafir eden sahâbî.

Ebû Eyyûb Hâlid b. Zeyd el-Ensarî en-Neccârî (r.a.); Ensâr'ýn Hazrec kabilesinin Neccâroðullarý koluna mensup olup, annesi Zehra binti Sa'd'dýr. Abdülmuttalib'in vâlidesi tarafýndan Rasûlullah'la akraba olan Ebû Eyyûb, ikinci Akabe bey'atýnda hazýr bulunmuþ, Rasûlullah'a iman etmiþtir (Ýbn Ýshâk, Ýbn Hiþâm, es-Sîre, II, 100; Ýbn Sa'd, et-Tabakat, III, 484; Ýbn Abdülberr, el-Ýstiâb, IV, 1606; Ýbnü'l-Esir, Üsdü'l-Gâbe, VI, 25; ez-Zehebî, Siyer A'lâmü'n-Nübelâ, II, 288).

Medine, müslümanlar için emin bir yer olduktan sonra Mekke'de Rasûlullah (s.a.s.) ile birkaç müslüman kalmýþtý. Rasûlullah da hicret yolculuðuna çýkýnca bunu haber alan Ebû Eyyûb her gün Medine'ye yakýn Hire ad verilen yerde onun yolunu gözlerdi. Nihâyet Rasûlullah görününce bütün Neccar'lýlarý toplayarak Rasûlullah'ý karþýladý. Bütün müslümanlar Rasûlullah'ý kendi evlerinde misafir etmek istiyordu. Bunun üzerine Rasûlullah devesini serbest býraktý. Kusva adlý bu deve Ebû Eyyûb'un evinin önünde çöktü. Ebû Eyyûb bu olayý þöyle nakletmiþtir: "Rasûl-i Ekrem (s.a.s.) evimizin alt katýna yerleþmiþti. Ben de üst kattaki odada idim. Bir gün yukarýdan yere bir miktar su dökülmüþtü. Suyun tavandan sýzarak Rasûlullah'ýn üzerine gelmemesi için suyu bir bez parçasý ile kurutmaya çalýþtýk. Bunun üzerine Rasûlullah'ýn yanýna inip dedim ki: 'Ya Rasûlallah, senin bulunduðun bir yerin üstünde bulunmak bize yakýþmaz, yukarýdaki odaya teþrif etmez misiniz?' Rasûlullah o günden sonra üst kata çýktý" (Müslim, Sahih II, 192). Ebû Eyyûb ile zevcesi Ümmi Eyyûb Rasûlullah'ýn yemeðini hazýrlardý. Bir gün soðanlý bir yemeði Rasûlullah yemeyip, "Onu yiyemedim, çünkü bu yemekte soðan olduðunu gördüm, ben ise soðandan hoþlanmam; fakat siz isterseniz yiyin onu yemekte bir sakýnca yoktur'' demiþ, Ebû Eyyûb da, "Ya Rasûlallah, sizin hoþlanmadýðýnýz þeyden biz de hoþlanmayýz" demiþtir (Müslim, Sahih, II, 198).

Rasûlullah, Ensâr ile Muhacirler arasýnda gerçekleþtirdiði "kardeþlik" olayýnda Ebû Eyyûb'e kardeþ olarak Hz. Mus'ab b. Umeyr'i seçmiþtir. Ebû Eyyûb'un evinde yedi ay kalan Rasûlullah'a Medine'de mihmandarlýk yapan Ebû Eyyûb, Bedir, Uhud, Hendek ve diðer bütün gazvelerde Rasûlullah'ýn yanýnda Ýslâm cihad hareketlerine katýlmýþtýr (Ýbn Sa'd, et-Tabakat, 485; Hâkim, el-Müstedrek, III, 458; ez-Zehebî, A'lâmü'n-Nübelâ, 290).

Rasûlullah'ýn vefâtýndan sonra da bütün gazâlarda yer almýþtýr. Hz. Ali'nin hilâfeti döneminde onunla birlikte Hâricilere karþý savaþmýþtýr. Hz. Ali'nin Medine'deki kaymakamý olan Ebû Eyyûb'un Halid ve Muhammed adlý iki oðlu, Umre adýnda bir kýzý vardý. Hz. Ali (r.a.) devrinden sonra Muaviye zamanýnda Mýsýr'a gitti. Mýsýr valisi bir akþam namazýna geç kalmýþtý. O zaman namaz konusunda çok titiz davranan her sahâbî gibi Ebû Eyyûb þöyle demiþtir: "Rasulullah'ýn, 'Ümmetim akþam namazýný yýldýzlarýn gökyüzünü kaplamasýna kadar tehir etmedikçe hayýr üzeredir, fýtrat üzeredir' dediðini duymadýn mý? " "Duydum" diyen Ukbe'ye, "O halde neden akþam namazýný geciktirdin?" diye sormuþ; çok meþgul olduðunu söyleyen Ukbe'ye þöyle demiþtir: "Senin bu yaptýðýný görerek, halkýn Rasûlullah da böyle yapardý zehâbýna düþmesinden endiþe ederim" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 147).

Rasûlullah (s.a.s.) Ýstanbul'un fethini ashâbýna anlatýp, "Ýstanbul elbette fetholunacaktýr; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 335) diye müjdelemiþtir. Hicrî 52. yýlda Muaviye oðlu Yezid kumandasýndaki müslümanlar Ýstanbul'u kuþattýlar. Ýslâm akîdesinin dünyanýn dört bir yanýna yayýlmasý husûsunda çok canlý ve diri bir gayrete sahip olan müslümanlar Ýstanbul'un fethi ve Ýslâm devletinin sýnýrlarýna dahil olmasýný þiddetle arzuluyorlardý. Hz. Ebû Eyyûb el-Ensârý bu seferin hazýrlanmasý için çok çalýþmýþ ve sefere karþý çýkanlara öðütlerde bulunmuþtu. Uzun bir yolculuk yapan Ebû Eyyûb yaþýnýn çok ilerlemesinden dolayý Ýstanbul'a yaklaþtýklarý bir sýrada hastalanmýþ, Yezid'e, öldüðü takdirde cenazesinin hemen gömülmeyerek ordunun varacaðý en ileri noktaya kadar götürülmesini ve o yerde gömülmesini vasiyyet etmiþti. Burada defnedilen Ebû Eyyûb müslümanlarýn Ýstanbul'da bir sembolüdür. Ýstanbul, ashab devrinden baþlamak üzere defalarca muhâsara edilmiþ, nihâyet bu þehri fethetmek 1453 yýlýnda Fatih'e nasip olmuþtur. Ebû Eyyûb'un ölüm döþeðinde þu hadisi rivâyet ettiði zikredilir; "Bir insan Cenâb-ý Hakk'a bir ortak koþmaksýzýn ruhunu teslim ederse, Allah onu cennete koyar."

Kiþiliði, Ahlâký, Fazileti

Ebû Eyyûb'un fazîlet ve kemâl itibariyle yüksek bir makamý vardý. Rasûlullah'ýn eðitiminden geçmiþ bir sahâbî olarak onun sünnetine çok önem verir, bir yanlýþlýk gördüðünde doðrusunu anlatýr, hemen sünnetin uygulamasýna çalýþýrdý. Ýslâm ordusu Ýstanbul'u kuþattýðýnda hastalanan Ebû Eyyûb, o hâliyle bile Allah Rasûlünden þu hadisi nakletmiþtir: "Kostantiniyye surunun dibine sâlih bir kiþi gömülecektir." Umarým ki o kiþi ben olayým (Ýbn Abd Rabbîh, el-Ikdü'l Ferîd, II, 213). Ordu komutaný Yezid Ebû Eyyûb'un tabutunu askerlerin ortasýna almýþ, askerler de çarpýþmalarda bu tabutu koruyarak ilerlemiþlerdir. Ýstanbul surlarýný korumakta olan Bizans kumandaný bu garib durumu görünce, "Bu nedir?" diye sormuþ, Yezid de, "Bu bizim peygamberimizin sahâbisidir. Bize senin ülkende içerilere doðru götürülüp gömülmesini vasiyyet etti. Biz de onun bu isteðini yerine getireceðiz. " Bizans kumandaný: "Sen ne akýlsýz adamsýn. Sen dönüp gidince biz onu köpeklere yem ederiz." Yezid: "Eðer onun kabrini açtýðýnýzý veya cesedine birþey yaptýðýnýzý duyacak olursam ben de bütün Suriye'de öldürmedik hýristiyan, yýkmadýk kilise býrakýrsam bu ölüye ikramýma sebep olan zat-ý Peygamber'i (s.a.s.) inkâr etmiþ olayým." Bunun üzerine kumandan þöyle demiþtir: " Ben onun kabrini elimden geldiðince koruyacaðýmâ Mesih hakký için söz veriyorum." Surlarýn dýþýnda defnedilen Ebû Eyyûb'un kabrinin üzerinde sonradan bir kubbe yapýlmýþ ve bu mübarek adamýn kabri müslümanlarýn ve hýristiyanlarýn saygý gösterdikleri bir yer olarak korunmuþtur. Ebû Eyyûb el-Ensari hazretleri, Hayber savaþýndan dönülürken Rasûlullah'ýn çadýrýnýn çevresinde kendiliðinden bütün gece nöbet tutmuþ, Rasûlullah onun için, "Allah'ým, beni koruyarak gecelediði gibi, sen de Ebû Eyyûb'u koru" diye dua etmiþtir (Ýbn Ýshâk, Ýbn Hiþâm, es-Sire, III 354-355).

Habib b. Ebî Sâbit'in naklettiðine göre, Ebû Eyyûb el-Ensârý Muaviye'ye gidip borçlu olduðundan yakýnarak yardým istedi. Muaviye ona yardým etmedi. Ebû Eyyûb, Muaviye'ye, "Rasûlullah'ýn 'Benden sonra iþ baþýndakilerden bencillik göreceksiniz' diye buyurduðunu iþittim" dedi. Muaviye, "Peygamber efendimiz bunu söylerken size de bir tavsiyede bulunmadý mý?" dedi. Ebû Eyyûb, "Sabretmeyi tavsiye etti" dedi. Muaviye, "O halde siz de sabrediniz" deyince Ebû Eyyûb ona, "Vallahi bundan sonra senden hiçbir istekte bulunmayacaðým" diyerek Hz. Ali'nin Basra valisi Ýbn Abbâs'a gitmiþ ve Ýbn Abbâs evini ona tahsis ettiði gibi yirmi bin dirhem para vermiþti (Kenzü'l-Ummâl, VII, 95). Ýmam Ahmed'den yapýlan bir nakle göre Ebû Eyyûb þöyle demiþtir: ''Kim Allah'a ortak koþmadan ölürse, cennete gider" (el-Bidâye, VIII, 59).

Ebû Eyyûb, savaþ meydanýnda Ýslâm askerlerini aþýp Rumlara tek baþýna saldýrýr, Rumlarýn içine kadar ilerler ve geri dönerdi. Herkes onun kendini tehlikeye attýðýný söylediðinde de, "kendimizi tehlikeye atmak düþmana hücum etmek deðil, asýl tehlike mallarýmýzýn bakýmý ile uðraþýp cihadý terketmektir" demiþtir (Beyhâki, IX, 99; Ýbn Kesir, I, 228).

Sâlim b. Abdullah'ýn rivâyetine göre, Abdullah b. Ömer, onun düðününe Ebû Eyyûb'u da çaðýrmýþ; Ebû Eyyûb, Sâlim'in evinin duvarlarýnýn yeþil perdelerle süslenmiþ olduðunu görünce, "Siz de mi duvarlarýnýza perde asýyorsunuz" demiþ, Abdullah b. Ömer de, "Ya Eba Eyyûb, kadýnlarla baþa çýkamadýk" diye cevap vermiþ; bunun üzerine Ebû Eyyûb "Pek çok kimse kadýnlarla basa çýkamasa da senin baþa çýkamayacaðýný ummazdým. Ben ne sizin evinize girer, ne de yemeðinizi yerim" demiþtir (Kenzü'l-Ummâl, VIII, 63).

Peygamber efendimizden þunu rivâyet etmiþtir:

''Müslüman kiþinin kardeþi üzerinde yerine getirmesi gereken altý hakký vardýr. Bunlardan birini yapmadýðý zaman, altý hakkýndan birini yerine getirmemiþ olur: 1- Ona rastladýðýnda selâm vermesi, 2- Onu yemeðe çaðýrdýðý zaman dâvetine icâbet etmesi, 3- Aksýrdýðý zaman ona dua etmesi, 4- Hastalandýðý zaman ona uðramasý, 5- Öldüðü zaman cenazesinde bulunmasý, 6- Kendisinden nasihat ve yol göstermesini istediði zaman ona yol göstermesi" (Buhâri, el-Edeb, 134).

Ýstanbul muhasarasý sýrasýnda þehid olan Ebû Eyyûb el-Ensârý bugün Ýstanbul'un Eyüp ilçesindeki Eyüb Sultan Camii avlusunda bulunan türbesinde yatmaktadýr. Kabri ile ilgili olarak, (bk. Taberî, Târih, III 2324 ibnü'l-Esir, Üsdü'l-Ðabe, V, 143; Hâfýz Huseyn b. Haccý, Hadîkatü'l Cevâmî, I, 243) adlý kitaplarda sözedilmektedir. Türbesi yýllarca müslümanlarýn ziyaret yeri olmuþtur; bugün de halk Ebû Eyyûb'un türbesini büyük kalabalýklar halinde ziyaret eder. II. Mahmud, Topkapý Sarayý hazinesindeki Hz. Peygamber'e âit kutsal eþyadan "Kadem-i Þerif"i bu camiye koydurtmuþtur .
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:13
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: EBÛ ZERR el GIFÂRÎEBÛ ZERR el GIFÂRÎ
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
EBÛ ZERR el GIFÂRÎEBÛ ZERR el GIFÂRÎ
30 Mesaj -
ö.31/651 52)



Ýlk müslümanlardan, sahâbî Ebû Zerr, Benû Gýfâr kabilesine mensub olup doðum tarihi bilinmemektedir. H. 31 (M. 651/652) yýlýnda Mekke ile Medine arasýnda bir yer olan er-Rebeze'de vefât etmiþtir.

Ebû Zerr (r.a)'in ismi ve babasýnýn adý hakkýnda kaynaklarda çeþitli isimler zikredilmektedir. Bazý eserlerde isminin Cündüb b. Cenâde b. Seken, bazý eserlerde Seken b. Cenâde b. Kavs b. Bevaz b. Ömer olarak zikredilmektedir. Bazý eserlerde ise Cündüb b. Cenâde b. Kays b. Beyaz b. Amr olarak zikredilmektedir. Bu sonuncusunun daha doðru olmasý muhtemeldir. Zira annesinin künyesi Ümmü Cündüb'dür (Ýbnü'l-Esir, Üsdül-Gâbe, Vl, 99-101).

Hz. Cündüb b. Cenâde'nin künyesi Ebu Zerr'dir. Ýslâm tarihinde isminden ziyade bu künyesi ile meþhur olup bununla anýlmaktadýr. Lâkabý ise Mesîhu'l-Ýslâm'dýr. Bu lâkabý ona Hz. Muhammed (s.a.s) bizzat vermiþtir. Ebû Zerr el-Gifârî'nin kabilesi ve ailesi genellikle câhiliye devrinde yol kesmek, kervanlarý soymak ve eþkýyalýk yapmakla tanýnýrdý. Ebû Zerr, cesareti ve atýlganlýðý ile o kadar büyük bir þöhret yapmýþtý ki, ismini duyan, olduðu yerde korkudan titrerdi.

Genç yaþtaki Ebû Zerr hazretleri bir gün, birdenbire deðiþerek mesleðini býrakýp haniflerden oldu. Ýslâm'ýn henüz zuhur etmediði bir zamanda Allah yolunu tuttu. Öyle ki, etrafýndakilere, "Allah'tan baþkasýna ibadet edilmez. Putlara tapmayýnýz, onlardan hiçbir þey istemeyiniz!" demeye baþladý. Böylece hak yolunu bulmuþ ve lebbeyk demiþti. Bu husustaki ifadesine göre, müslüman olmadan üç yýl evveline kadar kendine mahsus bir þekilde Allah'a ibadet ettiðini ifade etmiþtir.

Ebû Zerr (r.a.), Ýslâm daha duyulmadan hakkýn dâvetine cevap veren ve ruhen iman eden büyük sahâbîlerden biridir.

Ebû Zerr hazretlerinin Ýslâm ile müþerref olmasý baþlý baþýna bir olaydýr. Þöyle ki: .

-Bir gün, Gýfâroðullarý kabilesine mensub bir kiþi, Mekke'den kendi kabilesine döndüðünde doðru Ebû Zerr'e gitti ve Mekke'de bir zatýn zuhur edip kendisinin peygamber olduðunu iddia ederek insanlarý yeni bir dine dâvet ettiðini ve Cenâb-ý Hakkýn vahdâniyeti hakkýnda halka talimatta bulunduðunu haber verdi. Ve bu iþi tahkik etmesini ilâve etti. Kabiledaþýnýn vermiþ olduðu bilgileri dikkatle dinleyen Hz. Ebû Zerr, karþýsýndakinin sözleri bittikten sonra:

"Cenâb-ý Hakka yemin ederim ki, bu zat, iyilikleri öðrenmeleri ve kötülüklerden sakýnmalarý için halka nasihatler yapmaktadýr" dedi.

Bu konuþmadan kýsa bir süre sonra Ebû Zerr Mekke'ye gitti. Bu sýrada Hz. Muhammed'in Mekke'deki durumu çok kritik olduðundan, ashabý onu büyük bir titizlikle koruyor ve bulunduðu yeri hiç kimseye açýklamýyorlardý. Ebû Zerr Hz. Peygamber'i kime sorduysa bir cevap alamadý. Çaresiz Kâbe'ye gitti. Zemzem suyundan içerek biraz rahatladý. Tekrar Hz. Peygamber'i aramaya çýktý. Yine kimseden bir cevap alamadý. Bu arada tesadüfen karþýsýna çýkan Hz. Ali'ye sordu ise de yine bir cevap alamadý. Birkaç gün böyle geçti.

Nihâyet kendisinin Rasûlullah'ýn nübüvvetini ve onu aradýðý hususu Rasûlullah'a bildirilince önce þekli þemâili ve durumu tetkik edildi. Sonra zararsýz bir kimse olduðu anlaþýlýnca Hz. Ali vasýtasýyla Hz. Peygamber'e götürüldü. Rasûlullah ile yaptýðý kýsa bir konuþma ve görüþmeden sonra kelime-i þehâdet getirerek Ýslâm'a girdi. Artýk bu günden itibaren bütün kuvvet ve kudretiyle bütün aþk ve þevkiyle, bütün cesaret ve þecâatiyle Ýslâm'ý yaymaya ve öðretmeye baþladý. Ebû Zerr (r.a.) kardeþi Uneys (veya Enis'in) de Ýslâm'a girmesini saðladý. Kabilesinde de Ýslâm'a dâvet faâliyetlerine giriþti ve birçoðu onun eliyle müslüman oldu. Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra meydana gelen Bedir, Uhud, Hendek ve diðer gazvelere katýldý. Tebük gazvesinde Ýslâm ordusu hazýrlandýðý zaman Ebû Zerr gecikmiþ; devesinin bitkinliðine raðmen Rasûlullah'ýn ardýndan yürüyerek Tebük seferine katýlmýþtý. Mekke fethi sýrasýnda kendi kabilesinin sancaktarlýðýný yapmýþtýr. Ebû Zerr (r.a.) tabiaten fakir, zâhid ve inzivâyý seven bir sahâbî idi. Dünyaya hiç deðer vermezdi. Bundan dolayý Hz. Peygamber (s.a.s.) kendisine Mesîhu'l-Ýslâm lâkabýný takmýþtý. Nitekim Ebû Zerr (r.a.), Rasûlullah'ýn irtihâlinden sonra bu lâkaba uygun olarak dünya ile alâkasýný tamamen keserek inzivâya çekildi. Medine'nin baðý bahçesi onun için bir harabeden baþka birþey deðildi. Hele Hz. Ebû Bekir (r.a.) de vefât edince Ebû Zerr (r.a.) tamamen içine kapandý. Yüreðindeki acýlara tahammül edemez hale geldi. Medine'den ayrýlýp Þam'a yerleþti.

Hz. Osman (r.a.) devrinde fetih hareketleri oldukça geniþlemiþ ve bu yüzden fethedilen bölgelerin gelenekleri de Ýslâm'a etki etmeye baþlamýþtý. Bunun neticesi olarak emirler, sâdelikten ayrýlarak dünyevî bir yaþantýnýn içerisine girmiþlerdi. Saraylar, köþkler, konaklar yapýlmaya. Hizmetçiler tutularak iþler onlara gördürülmeye baþlanmýþtý. Rasûlullah'ýn, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer devrinin sâdeliði unutulmuþtu. Bu sâdeliði unutmayanlardan birisi de Ebû Zerr (r.a.) idi. O, sâde yaþayýþýný sürdürmekte ýsrâr ediyordu. Mal ve servet biriktirme hýrsý yoktu. Debdebeli bir hayat tarzýný seçenlere gereken ikazlarý yapýyor; bu durumun onlara kötülükten baþka birþey vermeyeceðini, bir gün bunlarýn hesabýnýn sorulacaðýný söylüyordu. Ve sýk sýk delil olarak: "Altýn ve gümüþ depo edip Allah yolunda sarfetmeyenlere elim azabý müjdele..." meâlindeki âyeti okuyordu. Hz. Muâviye ve emirlerinin yaþantýlarýný sürekli eleþtiriyordu. Bu yüzden Þam'da fesat çýkardýðý iddiasýyla Ebû Zerr (r.a.), Hz. Osman (r.a.)'a þikâyet edildi. Hz. Osman, Ebû Zerr'i Medine'ye çaðýrdý. Hz. Ebû Zerr Medine'ye geldikten sonra Hz. Osman'a, "Benim dünya malýna ve dünya metama ihtiyacým yoktur!" diye haber gönderdi. Hz. Ebû Zerr'in Medine'ye geliþi halk üzerinde büyük bir tesir ve hayret icra etti. Fakat Ebû Zerr, Medine'de fazla kalmayarak Mekke civarýnda bulunan Rebeze mevkiine giderek oraya yerleþti. Onun bu hareketini Hz. Osman da tasvib etti. Hz. Osman ona birkaç koyun ve bir deve verip bunlarla geçimini saðlamasýný söyledi.

Medine'de âsiler Hz. Osman aleyhine faâliyetlerde bulunduklarý zaman Ebû Zerr'i bu iþe karýþtýrmak istedilerse de bir kenara çekilip âsilere bu fýrsatý vermedi. Ebû Zerr, Rebeze'de çok sýkýntýlý günler geçirdi. Evi harab olmuþ, sýrtýnda elbise kalmamýþtý. Ailesi elbiseden bahsettikçe, o "bana elbise deðil, kefen lâzým" diyordu. Nihâyet hastalandý. Öleceðini anlayan eþi, kefeni dahi olmadýðýný söyleyerek ne yapacaðýný ve kendisini nasýl defnedeceðini hem düþünüyor ve hem de Ebû Zerr'e düþüncesini açýklýyordu. O ise yattýðý hasta yataðýndan biraz doðrularak eþine, üzülmemesini, Mekke tarafýndan bir kâfile gelmedikçe ölmeyeceðini, zira bu kâfile ile gelen bir gencin kendisine kefen getireceðini anlatýp arada sýrada hanýmýna "Bak bakalým, ufukta toz bulutu görüyor musun" diyordu.

Nihâyet H. 31 (M. 651-652) yýlýnda bir gün ufukta bir kervan gözüktü. Kervan konakladýktan kýsa bir süre sonra Hz. Ebû Zerr dâr-ý bekâ'ya göçtü. Ensâr'dan bir genç gelip onu kefenledi ve cenaze namazýný kýldýrarak Rebeze'ye defnetti (Hayreddin Zirikli, el-A'lâm, II, 140).

Uzun boylu, esmer, geniþ omuzlu ve saçlarý beyazlaþmýþ haliyle Hz. Ebû Zerr bir âbide gibi idi. Vefâtýnda geriye harab bir ev ile üç koyun ve birkaç keçiden baþka birþey býrakmadý.

Ebû Zerr (r.a.), ashâb tarafýndan "ilim deryasý" sýfatýyla vasýflandýrýlmýþtý. Çünkü bilgi edinmek için Hz. Peygamber'e sýk sýk sorular sorardý. Ýman, ihsan, emir, nehy, iyilik ve kötülük hakkýnda ne varsa hepsini Rasûlullah'a sorarak öðrenmiþti. Her hareket ve iþinde Resûl-i Ekrem'e tâbi olduðunu gösterirdi. Gayet kanaatkâr olup basit ve sâde yaþardý. Âbid, zâhid idi. Hakký söylemekten çekinmez ve korkmaz idi. Ebû Musa el-Eþ'âri'yi ise yaþayýþýndan dolayý çok severdi ve ona, "Sen, benim kardeþimsin" derdi.

Ebû Zerr (r.a.), yaratýlýþtan hak sever bir sahâbî idi. Ümmet arasýnda meydana gelen fitne ve fesatlara karýþmaktan son derece sakýnýrdý. Hz. Osman'a muhâlif olmasýna raðmen, etrafýn sýkýþtýrmasýna mukâbil bitaraf kalmýþtýr. Hz. Osman'a ve Hz. Muâviye'ye muhâlif olarak tanýnýrdý. Fakat bütün bu muhâlefetlerine raðmen onlara karþý gelmedi. Kendisine arzu etmediði birþey teklif edildiði zaman, zâhidlere mahsus bir edâ ile ve güler yüzle, hoþ sohbetliðini de ileri sürerek reddederdi. Ebû Zerr, pek az sayýda fetvâ vermiþtir. Zira bu hususta çok titiz davranýrdý. Ancak haklý bir meselede halifeye karþý gelmekten çekinmezdi. Hz. Ebû Zerr'in oðlu, saðlýðýnda vefât etmiþti. Geriye yalnýz bir eþi ve bir kýzý kalmýþtý (M. Asým Köksal, Ýslâm Tarihi, Mekke Devri, s.177-180).
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:11
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ABDULLAH İBN REVÂHA
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
ABDULLAH İBN REVÂHA
30 Mesaj -
(- ? - Ö. 629)



Akabe gününde Ýslâm'a giren þâir sahâbî. Nesebi Abdullah b. Revâha b. Sa'lebe b. Ýmriü'l-Kays b. Amr'dýr. Künyesi Ebu Muhammed, ünvaný þâiru Rasûlüllah'týr. Babasý Revâha, annesi Kebþe'dir.

Sahâbenin büyüklerinden ve Ensar'ýn ileri gelenlerinden olan Abdullah Medine'de doðdu. Hazrec kabilesine mensup olup ne zaman doðduðu kesin olarak bilinmemektedir. Ýkinci Akabe gününde müslüman olmuþ ve kabilesini temsilen Peygamberimize bey'at etmiþtir.

Hicret günü Rasûlullah'a mihmandarlýk etti. Muhacirlerden Mikdad b. Esved'i kardeþ edindi. Ayný zamanda o, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kâtiplerindendi. Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gazvelerine katýldý. Hudeybiye barýþý ve Umretu'l-Kaza seferlerinde peygamberimizin yanýnda yer aldý. Bedir savaþýnýn zafer müjdesini Zeyd b. Hârise ile birlikte Medine'ye ulaþtýrdý. Bedru'l-Mev'id gazasýnda Rasûlullah'ýn Devlet Baþkanlýðýna vekâleten Medine'de kaldý. Hicretin 6. yýlýnda (627) üç kiþilik heyetin baþkaný sýfatýyla Hayber'e gitti. Yahudilerin baþkaný Üseyr b. Zârim'in Yahudilerle birlikte Gatafan kabilesini Müslümanlara karþý kýþkýrttýðýný gördü. Hayber'de üç gün kaldý. Dönüþünde gördüklerini Hz. Peygamber (s.a.s.)'e aktardý.

Yine ayný yýlýn Þevvâl ayýnda Hayber'e elçi olarak gönderildi. Yanýnda bulunan otuz kiþiyle birlikte Hayber'e vardý. Üseyr b. Zârim ile gõrüþtü. Allah Rasûlü'nün kendisini Hayber'e vali yapacaðýný, Medine'ye gelmesi halinde kendisine ikrâm ve ihsânda bulunacaðýný bildirdi. Üseyr, bu teklife memnun oldu, valiliðe heveslendi. Yanýna aldýðý otuz kiþiyle birlikte yola çýktý. Yolda, sahâbeden Abdullah b. Üneys'in kýlýcýna el atarak onu öldürmek istedi. Abdullah, bunun ahde vefasýzlýk olduðunu bildirdi. Ýkinci kez yine Abdullah'ýn kýlýcýna el attý. Bu durum karþýsýnda Yahudilerden yirmidokuz kiþi kýlýçtan geçirildi. Bir kiþi kaçýp kurtuldu.

Hz. Peygamber'in Basra hükümdarýna gönderdiði elçinin Þam valisi Þurahbil tarafýndan öldürülmesi olayýyla ilgili olarak hicretin 8. yýlýnda bir ordu hazýrlandý. Bu ordunun komutasýyla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) þu açýklamada bulundu: "Cihada çýkacak þu insanlara Zeyd b. Hârise'yi kumandan tayin ettim. Zeyd b. Hârise þehid olursa, yerine Ca'fer b. Ebi Talib geçsin, Ca'fer b. Ebi Talib de þehid edilirse, yerine Abdullah b. Revâha geçsin. Abdullah b. Revâha þehid olursa, müslümanlar, aralarýndan uygun birini seçip, kendilerine kumandan yapsýnlar."

Müslümanlar bir müddet ilerlediler. Düþman ordusunun gücü ve sayýca çok oluþu Müslümanlarý endiþelendirdi. Zeyd b. Hârise, ne yapmak gerektiði konusunda istiþâre yaptý. Abdullah b. Revâha, Rumlar'la çarpýþmaktan yana olduðunu bildirdi. Müslümanlar, Mûte'de savaþ düzeni aldýlar, çarpýþmaya baþladýlar. Zeyd b. Hârise, vücudu mýzraklarla delik deþik oluncaya kadar savaþtý. Ve þehid oldu. Sancaðý Ca'fer aldý. O da savaþtý, þehid oldu. Ca'fer'den boþalan sancaðý Abdullah b. Revâha aldý. Bir mýzrak darbesiyle yaralandý ve o da þehid ,oldu (629).

Hz. Âiþe'nin bildirdiðine göre, Mûte þehidleri Ýbn Hârise, Ca'fer ve Ýbn Revâha'nýn þehâdet haberi geldiðinde Rasûlullah (s.a.s.) Mescid' te oturmuþtu. Yüzünde hüzün ve kederin izleri görülüyordu. Bu sýrada Rasûlullah'a birisi geldi ve "Ca'fer'in kadýnlarý aðlaþýyorlar" dedi. Rasûlullah ondan kadýnlarý çýðlýk atmaktan alýkoymasýný söyledi. Adam gitti, ancak kadýnlar ona itaat etmediler. Geriye gelip kadýnlarýn hâlâ aðlaþtýklarýný Rasûlullah'a söyledi. Üçüncü defa geliþinde Rasûlullah þöyle buyurdu: "Hadi git bu kadýnlarýn aðýzlarýna, yüzlerine toprak saç."

Hz. Abdullah b. Revâha Mûte'ye giderken evliydi, fakat çocuðu olmamýþtý. Abdullah, güçlü bir hatip ve büyük bir þâirdi. Peygamberimize þiir yoluyla sataþan kâfirlere karþý onu savunan þiirler yazdý. Ýbn Revâha, Ka'b b. Malik ve Hassan b. Sâbit müslümanlarýn þâirleriydi. Ýlk Ýslâmî þiirleri onlar yazdý. Onlar hakkýnda Þuarâ sûresinde þöyle buyrulur: "Þâirlere sapýklar uyar. Onlarýn her sahaya dalýp çýktýklarýný ve yapmadýklarý þeyleri söylediklerini görmez misin? Ancak iman edip salih ameller iþleyenler Allah'ý çok zikredenler ve haksýzlýða uðratýldýktan sonra haklarýný alanlar böyle deðildir. O zâlimler, yakýnda nasýl bir yýkýlýþla altüst edileceklerini bileceklerdir." (Þuarâ, 26/224-227).

Allah'ý çok zikreden iþte yukarda bahsedilen hicivci üç sahâbidir. Abdullah müþriklerin küfrünü yüzlerine vuran þiirler söylerdi. Peygamberimiz onun þiiriyle ilgili olarak "Kureyþ müþriklerine ok yaðdýrmaktan daha etkilidir" buyurmuþtur.

Abdullah, Mute gazasýna giderken aðlamýþ, sebebi sorulduðunda þöyle demiþti: "Benim dünyaya karþý sevgim, sizlere karþý ziyade arzum yoktur. Ancak ben Rasûl-i Ekrem'den (s.a.s.) Meryem sûresi yetmiþbirinci "Ýçinizden hiç biriniz hariç olmamak üzere mutlaka hepiniz Cehennem'e varacaksýnýz" âyetini iþitmiþtim. Âyette bahsolunan Cehennem'e uðradýðýmda halim nice olur? diye düþündüðümden aðlýyorum." Uðurlayanlardan bazýlarý onu teselli ederek, "Cenab-ý Hak sizleri korusun, düþman þerrini sizden uzaklaþtýrarak sað salim dönmenizi nasib etsin." demiþler, bunun üzerine Abdullah þu þiiri söylemiþtir:

"Günahkârým fakat ben

Af isterim Rabbimden

Ya da kanýmý dökecek bir vuruþ isterim.

Kýlýnç ya da mýzrakla deþilip çýkmýþ ciðerim.

Ta ki beni gören samimice desin

Þu savaþçýya Allah rahmet eylesin."

Yine Mûte'de ordu komutasýný eline alýrken þu þiiri söylemiþtir:

"Nefsim bir isteksizlik var sende

Savaþacaksýn dilesen de dilemesen de

Hani çoktandýr yoktu sende ölüm korkusu

Ca'fer, ne güzel geliyor Cennet kokusu ."

Hicret'in yedinci yýlýnda Hz. Peygamber Umre için Mekke'ye girerken yanýnda Abdullah Ýbn Revâha da vardý ve þu þiiri söylemekteydi.

"Çekilin kâfirler nebinin yolundan bugün,

Vururuz yoksa boynunuzu inkâr etmiþtiniz dün,

Öyle bir vuruþ ki ayýrýr gövdeden baþý,

Hatýrlatmaz insana ne dost ne arkadaþý."

Bunun üzerine Hz. Ömer ona: "Ya Abdullah, Harem'de Allah'ýn Rasûlu'nün huzurunda mý böyle karþýdakileri çatýþmaya tahrik eden þiiri söylüyorsun?" demiþ, Rasûlullah da: "Býrak ya Ömer söylesin. Vallahi Abdullah'ýn sözleri bu kâfirlere ok yarasýndan daha fazla tesir eder" buyurmuþtur.

Rasûlullah, Ýbn Revâha için "Kardeþiniz þüphesiz bâtýl söz söylemez" buyurmuþ, bâtýl sözler dýþýndaki þiirlerde hikmet ve yarar vardýr demiþtir.
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:07
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon ŞAM TATLISI
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
Konu icon    ŞAM TATLISI
30 Mesaj -
Malzemeler ;
Yoðurt, tahin, þeker, irmik çýrpýlýr. 2 saat dinlendirilir. Kabartma tozu eklenir. 30 cm çapýnda bir tepsi yaðlanýr, Ýçine hamur dökülür. 1 yemek kaþýðý tahin sürülür. Yer fýstýklarý üzerine konur. Orta ýsýlý fýrýnda üzeri kýzarana kadar piþirilir.

Þeker, su, limon suyu ile karýþtýrýlarak þurup kaynatýlýr.

Tatlý fýrýndan çýkarýldýktan sonra sýcak iken, soðutulmuþ þurup üstüne dökülür.

4 su bardaðý Ýrmik

1 su bardaðý Tahin

1 su bardaðý Yoðurt

1 paket Kabartma Tozu

1 su bardaðý Toz Þeker

ÞURUP ÝÇÝN

3 su bardaðý Toz Þeker

3 su bardaðý Su

2 yemek kaþýðý Limon Suyu

1 yemek kaþýðý Yer Fýstýðý

Hamur akýcý deðil ise yoðurt ilave edilip yeniden çýrpýlmalýdýr.

Afiyet olsun......
Gönderme Tarihi: 11.10.2006 - 13:00
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: HEDİYE
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
HEDİYE
30 Mesaj -
En büyük velilerden biri olduðunda þüphe bulunmayan Bayezid-ý Bestâmi'yi ölümünden sonra bir dostu rüyasýnda gördü ve kendisine sordu:

- Ýlahi huzurda seni nasýl karþýladýlar? Bayezid-i Bestami cevap verdi:

- Bana, "ne getirdin?" diye sordular. Ben de dedim ki "Bir dilenci bir padiþahýn huzuruna çýkýnca ona ne getirdin diye sormazlar, dile bizden ne dilersen" derler.

Sözüme Rabbimin cevabý eriþti: "Doðru söylüyor, doðru söylüyor."
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 22:11
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BEHLÜL DİVÂNE
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
BEHLÜL DİVÂNE
30 Mesaj -
Birgün adamýn biri Behlül'e akýl danýþtý:

- Ey Behlül Dana, ben zengin olmak istiyorum, bana ne tavsiye edersin?

Behlül bir an düþünüp cevap verdi:

- Demir al, demir sat.

Demir ticareti eski çaðlardan beri kârlý bir iþ olarak biliniyordu. Çünkü demir hiç fire vermeyen, daima üstüne koyan bir maddeydi. Adam Behlül'ün tavsiyesine uyup demir ticaretine baþladý ve gerçekten kýsa zamanda dilediði gibi zengin biri oldu. Zengin olduktan sonra Behlül için "Bu ne budala adam, verdiði akýlla herkes köþeyi dönüyor,

kendisi fakirlikten kýrýlýyor" diye düþündü. Bir zaman sonra Behlül'ün karþýsýna çýktý, yeni bir akýl danýþtý:

- Ey Behlül Divâne (Dana yerine aptal yerine koyarak divane diyor) ben demir alýp satmaktan yeterince zengin oldum. Biraz da baþka bir iþ yapayým. Bu sefer ne tavsiye edersin?

Behlül adamýn içini dýþýný bildiðinden onu kötü niyetine kurban edecek bir tavsiyede bulundu: - Soðan al, soðan sat.

Soðan ticaretinin de riskli iþlerden biri olduðu bilinir. Soðan devamlý fire veren bir nesnedir. Adam soðan ticaretine baþlayýnca kýsa zamanda iflas bayraðýný çekti ve kötü kalbliliðinin cezasýný pahalý bir biçimde ödedi.
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 22:03
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon GURURA İLAÇ YANİ ASRIN İLACI
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
Konu icon    GURURA İLAÇ YANİ ASRIN İLACI
30 Mesaj -
Halife Hz. Ömer bir gün kýrbasýný (su tulumu, su kabýgöz kırpma sýrtýna yüklenmiþ, Medine'nin en kalabalýk sokaklarýnda dolaþýyordu. Babasýnýn sýrtýnda kýrba ile dolaþtýðý oðlu Abdullah'ýn da gözüne iliþti ve kendisine yetiþip sordu:

- Baba sen ne yapýyorsun, koskoca halife sýrtýnda kýrba taþýr mý, taþýtacak kimse mi bulamadýn?

- Oðlum, bunu taþýtacak adam bulamadýðým için veya baþka bir mecburiyet dolayýsýyla taþýyor deðilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beðenir gibi oldum, sýrf onu küçültmek için bu yola baþvurdum.
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 22:00
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon BİR MUSİBET BİN NASİHATTAN İYİDİR
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
Konu icon    BİR MUSİBET BİN NASİHATTAN İYİDİR
30 Mesaj -
Kumandanlarýndan biri bir zafer dönüþü Halife Hz. Ömer'in huzuruna çýktý. Yanýnda kýsa boylu, týknaz biri bulunuyordu. Hz. Ömer "Bu kim?" diye sordu. Kumandan anlattý: "Efendim bu benim sað kolumdur. Hangi görevi verdimse baþarý ile tamamladý. En gizli haberleri yerine ulaþtýrdý. Bazen bir orduya bedel hizmet gördü. Zaferlerimi onun sayesinde kazandým diyebilirim."

Aradan zaman geçti, ayný kumandan halifenin huzuruna yeniden çýktý. Ama maðlup bir kumandan olarak Halife sordu:

- Hani sað kolun nerede?

- Sormayýn ya Ömer, ihanet etti, düþman tarafýna geçti.

Hz. Ömer bu defa konuþtu:

- Allah'tan baþka hiç kimseye dayanmamak gerektiðini geçen sefer söyleyecektim vazgeçtim. Bir musibet bin nasihattan yeðdir diye düþündüm.
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 21:58
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: LAZ SORULARI
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
LAZ SORULARI
30 Mesaj -
Laz sorulari:

1.Bir laz pilot ucagi nasil ucurur?..
Dinamitle.
2.Bir laz gülmekten katila katila ölmüs..
Otopsi yapmislar... Espiriyi bulamamislar.
3.Bir lazi sinifta nasil teshis edebilirsiniz?..
Ögretmen tahtayi silerken o da defterini siler...
4.Bir lazi cenazede nasil teshis edebilirsiniz?...
Sadece o hediye getirmistir...
5.Istanbul-Trabzon ucaginda nicin film gösterilmiyormus?...
Film bitince ucaktakiler arka kapidan cikiyorlarmis...
6.Lazlar nasil kürtaj yaparlar?...
Leylekleri tasliyarak...

8.Dolapta iskelet ne anlama gelir?...
Laz saklambac oynamis...
9.Rize'deki köpeklerin burnu neden basiktir?...
Park etmis otomobilleri kovaladiklari icin...
10.Lazlar buz dolabinda nicin bos sise bulundurur?...
Icki icmeyen misafirler icin...
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 21:48
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon LAZ İMAMLARIN MÜTHİŞ MAÇI
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
Konu icon    LAZ İMAMLARIN MÜTHİŞ MAÇI
30 Mesaj -
Rizeli imamlarla Trabzonlu imamlar turnuva düzenleyip ayda bir maç
yaparlarmis. Ama maci hep Rizeli imamlar kazanirlarmis.
Trabzonlular bir gün "bu böyle gitmez, buna bir çare bulalim, hep
yeniliyoruz demisler. Takim kaptani olan Temel Hoca öyle bir
teklifte bulunmus. Ula bizim Trabzonsporlu Hami'ye sari cübbeyi giydirelim,
"Bu da bizim Hami Hoca, merkez caminin imami,
yeni tayin oldu" diye kandiririz demis. Bu teklifi kabul edilmis ve ilk
maçta Hamiyi de alip Rizeye maça gitmisler. Ama maci yine 2-1 kaybetmiþler.
Dönüþte takim kaptaný Temel Hocaya komþusu sormuþ:
Temel ne oldu maçýn sonucu, kazanabildinizmi?
Yok ya, Rizeliler bizi 2-1 yendiler.
Yapma ya, kim atti golleri? Bizim golü Hami Hoca atti,
onlarin golleri de Del Pierro Hoca ile, Roberto Carlos Hoca atti ...
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 21:38
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÖNEMLİ SORU VE CEVAPLAR
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
ÖNEMLİ SORU VE CEVAPLAR
30 Mesaj -
Soru: 4.murat neden intahar etmiþ?
Cevap: Ýlk 3'e giremediði için



- Evlenmeden olmaz Erhan !
- O zaman evlenince ara beni...




Soru : Otuz Laz denizci boðulmuþ, neden ?
Cevap : Denizaltýlarý bozulunca ittirmeye kalkmýþlar


Temel yeni bir ayakkabý almýþ ayakkabýcýda ilk bir hafta sýkabilir
demiþ. Temelde ilk hafta giymemiþ.





Soru: Medyum Memiþ kaç kardeþtir?
Cevap:Dört kardeþtir.
1-Small Memiþ
2-Medium Memiþ
3-Large Memiþ
4-Xlarge Memiþ


-

Soru : Adamýn biri havuzdan çýkmýþ Havluyla kurulanmaya çalýþýyomuþ ama
bir türlü kuruyamýyormuþ.
Neden?
Cevap : Çünki adamýn yaþgünüymüþ


Soru : Bir adam OMO'yla yýkanmýþ ve maymuna dönüþmüþ neden?
Cevap: Çünkü OMO'yla yýkanan herþey ilk günkü gibi olur.






- cem'in sana selamý var
- hangi cem in
- sivilcemin


- edison elektirigi bulmamýþ olsaydý televizyonu mum ýþýgýnda
seyrediyo olacaktýk.


- dogru söyleyeni dokuz köyden kovmuþlar o da gitmiþ þehre yerleþmiþ sevinçli


Soru : Adamýn biri hindistanda yürüyomuþ.Kafasýna BUDA heykeli
düþmüþ ne demiþ?
Cevap : -Baþýma buda mý gelecekti?



Dün cd'ciden Marlon Brando'nun filmini istedim,Babayý verdiler


- size astronomik bir teklif yapacaðým, benimle uzaya çýkar mýsýnýz?





Soru : hisbullahýn kýz kardesýnýn adý nedýr?
Cevap : herbullah


Soru : -Adamýn biri bilgisayarýn baþýnda sabahlamýþ, sabah hasta
olmuþ niye?
Cevap :Çünkü Windows açýkmýþ.


Sen hiç maydonozun arkasýna saklanmýþ adam gordün mü?
Hayýr!
Demek ki iyi saklanmýþ.


Soru : Bir çocuk hiç patik giymiyomuþ neden
Cevap : çünkü anti-patikmiþ




Güle Güle Güle Güle Güle Güle Güle Güle
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 16:56
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ATEŞBÖCEĞİ VE SİVRİSİNEK
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
ATEŞBÖCEĞİ VE SİVRİSİNEK
30 Mesaj -
>>> >> Temel ile Dursun iki katlý bina yaparlar.
> > >>> >> Birinci katý tamamladýktan sonra evleri
olmadýðý için orada
>kalmaya
> > >>>karar
> > >>> >> verirler.
> > >>> >> Yaz mevsimi olduðundan yattýklarý yere
sivri sinekler dolar. Bunlar da sineklerin kendilerini sokmamasý için
yorganý baþlarýna
> > >>>kaptýrlar.
> > >>> >> Günlerden bir gün yine yatma zamaný
gelince odaya ateþ böcekleri
> > >>>girer. Bunlar herzamanki gibi baþlarý yorganýn içine
gömülü þekilde yatarlarken Temel bir ara baþýný dýþarý çýkarýp ateþ
böceklerini
> >görünce
> > >>>tekrar aceleyle
> > >>> >> yorganýn içine gömülür.
> > >>> >> Dursun'u dürter ve ona; "Ula, ula Dursun!
Sivrisinekler ellerinde
> > >>>fenerle
> > >>> >> bizi ariler" sevinçli)))
> > >>

kahkaha kahkaha kahkaha kahkaha
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 16:50
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN
30 Mesaj -
Yer : Kayseri
Siz hiç karanlikta iyi göremediginiz için yakit deposunun, tam dolup
dolmadigini çakmak yakarak kontrol etme cesaretini kendinizdebuldunuzmu
Kayseri sehirlerarasi otobüs terminalinde 38 AS 991 plakali yolcu
otobüsüne mazot alan muavin Z. T. Deponun tam dolup dolmadigindan emin
olmak için çakmak çakarak kontrol etmek ister. Sonuç; Buharlasan mazotun
parlamasý ve muavinin yanik tedavisi için hastahaneye kaldirilmasi.
Yer : Diyarbakir
Lunaparkta gece bekçisi iki kafadar (zincirlerin ucuna baglanmis
salincaklardan olusan) uçan sandalyelere biner ve mekanizmayi
çalistirirlar. Ancak sandelyelerin merkezkaç kuvveti ile dönerek
açilmasindan dolayi durdurmak için saltere ulasamazlar ve sabaha kadar
kimseye seslerini duyuramazlar... Bu bekçilerden biri hayatini kaybetmis,
digeri ise gördügü uzun tedavilere ragmen eski sagligina kavusamamistir.
Yer : Karabük
Siz demir çelik haddehanesinde çalisan bir isçinin, sigarasini yakmak için
600 tonluk preslerin arasindan emekleyerek geçtigini ve 2.450 santigrad
dercedeki firina ulasmaya çalisirken son sigarasini yaktigini duydunuzmu?
Yer : Giresun
Siz hiç birisinin, dis agrisindan kurtulmak için çenesine kursun sýktýðýný
ve beynini dagittigini duydunuzmu?.
Yer : Istanbul, Sultanbeyli
Yuttugu sinegi öldürmek için agzina Shelltox sikip, zehirlenerek kendiside
ölen zamane uyanigini .....
Yer : Erzurum
Birçok ülkede insanlar berbere gidip tras olurlar, ama hiçbir berber,
masaj amaciyla müsterisinin kafasini saga sola çevirirken boynunu kirmaz.
Yer : Bozcaada
Bankamatikten para çekerken baska bir ülkede elektrik çaprmasindan
ölmezsiniz. Türkiye'de ölürsünüz.
Yer : Adapazari
Siz hiç arabasi ile yolda giderken radyoda duydugu göbek havasiyla cosup,
göbek atmak için aracini kenara çeken ve otoyolda göbek atarken arkadan
gelen aracin altinda kalip ölen duydunuzmu. Sözkonusu olay TEM otoyolu
Sapanca mevkiinde cereyan etmistir.
Yer : Konya
Ayni isyerinde, biri gündüz biri gece vardiyasinda çalisan ve ikisi de
isine motasiklet ile giden baba-ogulun, yolda karsilasmalari normaldir,
ama birbirlerine selam vermek için ellerini sallarken, kaza yapip ölmesi
sadece bizde vaka-i adiyedendir.
Yer : Kocaeli, Dilovasi
Hangi ülkede bir gemi mühendisi, kontrol etmek için gemi kazanina
girdiginde, biri baskasi gelip kazan kapisini kapatir ve kazani atesleyip
GÜVEN IYIDIR AMA KONTROL DAHA IYIDIR (ALMAN ATASÖZÜgöz kırpma
GÜVEN IYIDIR AMA KONTROL GEREKMEZ (TÜRK MENTALITESI)
Yer : Rize
Hangi ülkede; elektrik diregine yaslanip, ayakkabisina giren tasi çikarmak
için ayakkabisini silkeleyen birisi, yoldan geçen bir baskasi tarafindan
(cereyana kapildigi zannedilerek, kurtarmak amaciyla temas etmeden)
kürekle vurularak kurtarilmaya çalisilir?
Yer : Trabzon
Siz hiç baska bir ülkede, bir insanin, tuttugu futbol takiminin maçi,ya da
siyasî partinin seçimi kazanip kazanmayacagi hakkinda bir "uzvu" üzerine
iddiaya girdigini, "eger kazanamazsak, ben de bunu keserim" dedigini,
iddiayi kaybedince Besmele ile abdest alip, iki rekat namaz kildiktan
sonra "onu" kestigi ve kan kaybindan öldügünü duydunuzmu?
Yer: Afyon
Siz hiç kahvehanede Okey oynanirken, Insanlarin ve okey masasinin üzerine
inek düstügünü, duydunuzmu ? Toprak damlardan olusan tipik anadolu
mimarisi, sineklenen ve panige kapilarak nereye bastigini bilemeyen
Sarikiz'in agirligina dayanamamistir.

kahkaha kahkaha kahkaha kahkaha
Gönderme Tarihi: 10.10.2006 - 16:39
SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (2): (1) 2 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1022 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Maksat kelam ol.. (54), betl_22 (37), erdogan955 (69), adaletli (55), erdoganisik (53), osman.d. (51), mehmetyz (44), yucelirfan (43), yazioba (53), °*°SiBeL°*° (32), haydem (45), ORGENERAL (43), yolcu_38 (44), karadað (51), cumali ak (43), adnanmuzaffer (70), MEMOLÝ2 (64), saara (31), plumbi (44), zeynebiye29 (43), mdemirbasci (50), muhammed_fatih (571), meslus (50), adnan65 (59), kýr&yacu.. (51), elisranur (40), ben_ölecem (44), asayan (49), yakamoz_38 (40)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60350 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.