generique colchicine stromectol budesonide fluvoxamine budesonide cardura carsol cartia xt cartia casodex caverta ceclor cd ceclor ceftin cefurim celebrex celestoderm v celestone celexa cellcept cellidrine cephoral ceporex cerina cerzine cet eco cetallerg cetrine chibroxol chlorazin chlorochin chloromycetin cialis black cialis daily cialis oral jelly cialis professional cialis soft cialis strips cialis sublingual cialis super active cialis super force cialis cibacen ciloxan cimexillin cip eco
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

74 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (4): (1) 2 3 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: MEVLÜT KANDİLİ
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
86 Mesaj -
Amin bacým,
Cümlemizin kandili mubarek olur inþllah,Hakkýyla bu geceyi geçirmek dileðiyle,
Gönderme Tarihi: 19.03.2008 - 09:12
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Hrant DİNK ve J.Komd.Astsb.Kd.Çvş.Kadir AYDIN
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Haklıymışım değilmi?
86 Mesaj -
olayýn üzerinden aylar geçmesine raðmen hala bir cewap gelmedi demekki gerçekten þiiri yazan kardeþim haklýymýþ.

Saygýlarýmlar


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son rahmete.muhtac tarafından, 19.06.2007 - 08:14 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 23.05.2007 - 13:24
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Andıkmı Rahmetle Şehitlerimizi (Yılda Birde Olsa)
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Konu icon    Andıkmı Rahmetle Şehitlerimizi (Yılda Birde Olsa)
86 Mesaj -
Kýymetli kardeþlerim,

Senede birde olsa anabildikmi hakkýnca þehitlerimizi,Magazinden eylenceden fýrsat bulupta.Hangimiz ellerimizi açýp dua ettik onlara,hangimiz bir yasin okudu ve hangimiz 2 rekat namaz kýlýp hediye etti sehitlerimizin ruhlarýna.Peki onlarýn bizim için neler yaptýklarýnýn farkýndamýyýz.Ýnþallah farkýnda oluruz.Hiç ismini bile belkide memleketini bile bilmediðiniz yerlerden gelip bizim rahatça yaþamamýz için,rahatça islamý yaþamamýz için,rahatça uyumamýz için canlarý vermiþler bizde onlara bir duayý çok görmeyiz Ýnþallah.



Bütün þehitlerimiz için El Fatiha....



ÇANAKKALE ÞEHÝTLERÝNE

Þu Boðaz harbi nedir? Var mý ki dünyada eþi?
En kesif ordularýn yükleniyor dördü beþi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarýlmýþ ufacýk bir karaya.
Ne hayâsýzca tahaþþüd ki ufuklar kapalý!
Nerde-gösterdiði vahþetle 'bu: bir Avrupalý'
Dedirir-Yýrtýcý, his yoksulu, sýrtlan kümesi,
Varsa gelmiþ, açýlýp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ý beþer,
Kaynýyor kum gibi, mahþer mi, hakikat mahþer.
Yedi iklimi cihânýn duruyor karþýna da,
Ostralya'yla beraber bakýyorsun: Kanada!
Çehreler baþka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahþetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asýr yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkýyle, sefil,
Kustu Mehmetçiðin aylarca durup karþýsýna;
Döktü karnýndaki esrârý hayâsýzcasýna.
Maske yýrtýlmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiþ ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden saikalar parçalýyor âfâký;
Beriden zelzeleler kaldýrýyor a'mâký;
Bomba þimþekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göðsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altýnda cehennem gibi binlerce laðam,
Atýlan her laðamýn yaktýðý: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiþ tipidir: Savrulur enkaaz-ý beþer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boþanýr sýrtlara vâdilere, saðnak saðnak.
Saçýyor zýrha bürünmüþ de o nâmerd eller,
Yýldýrým yaylýmý tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangýný, durmuþ da açýk sinelere,
Sürü halinde gezerken sayýsýz teyyâre.
Top tüfekten daha sýk, gülle yaðan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmýndan;
Alýnýr kal'â mý göðsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâþâ, edecek kahrýna râm?
Çünkü te'sis-i Ýlahi o metin istihkâm.

Sarýlýr, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beþerin azmini tevkif edemez sun'-i beþer;
Bu göðüslerse Hudâ'nýn ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiðnetme' dedi.
Asým'ýn nesli...diyordum ya...nesilmiþ gerçek:
Ýþte çiðnetmedi nâmusunu, çiðnetmeyecek.
Þühedâ gövdesi, bir baksana, daðlar, taþlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eðilmez baþlar,
Vurulmuþ tertemiz alnýndan, uzanmýþ yatýyor,
Bir hilâl uðruna, yâ Rab, ne güneþler batýyor!
Ey, bu topraklar için topraða düþmüþ asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alný deðer.
Ne büyüksün ki kanýn kurtarýyor tevhidi...
Bedr'in arslanlarý ancak, bu kadar þanlý idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsýn?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sýðmazsýn.
Herc ü merc ettiðin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyetler eder istiâb.
'Bu, taþýndýr' diyerek Kâ'be'yi diksem baþýna;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taþýna;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namýyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmýyle;
Mor bulutlarla açýk türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yý uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altýnda, bürünmüþ kanýna,
Uzanýrken, gece mehtâbý getirsem yanýna,
Türbedârýn gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen maðribi, akþamlarý sarsam yarana...
Yine bir þey yapabildim diyemem hâtýrana.
Sen ki, son ehl-i salibin kýrarak savletini,
Þarkýn en sevgili sultâný Salâhaddin'i,
Kýlýç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, Ýslam'ý kuþatmýþ, boðuyorken hüsran,
O demir çenberi göðsünde kýrýp parçaladýn;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmý adýn;
Sen ki, a'sâra gömülsen taþacaksýn... Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey þehid oðlu þehid, isteme benden makber,
Sana âgûþunu açmýþ duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy
Gönderme Tarihi: 19.03.2007 - 12:31
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Kader konusunda bilmek istediklerim var yardımcı olabilirmisiniz?
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Konu icon    Kader konusunda bilmek istediklerim var yardımcı olabilirmisiniz?
86 Mesaj -
Kýymetli kardeþlerim,

Aklýmý kurcalayan (kader konusunda) bazý hususlar var.Ama korkuyorum sizlerinde aklýný karýþtýrmaktan.O yüzden bilmiyorum ne kadar doðru yaptýðýmý ama yinede sizlerden bilgi almak istiyorum.

1.Kaderde herþey belli o zaman neden dünyaya geldik.Diyeceksinizki Cüz-i Ýrademiz var o halde kaderimizi biz belirliyoruz.Ama yinede belli sonucu.

2.Her insanýn irade kuvveti farklýdýr.Mesela bir insan ben bugün sigarayý býrakýyorum der ve býrakýr ama bazýlarý sadece demekle kalýr.Nihayeti itibari ile kuvvet farklý nerden geliyor.Her insan eþit yartýlmýþtýr.Onuda biliyorum.

Beni bilgilendirmenizi ve yanlýþ anlamamýnýzý rica ediyorum.

Rabbim Hepinizden Razi Olsun

Not: Eldülillah Allah (c.c.) inanýyorum.Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimizede inanýyorum.Ama yanlýþ anlaþýlmaktan korkuyorum.Daha önce bir formda sormuþtum.Bana iyice hakaret ettiler.Oyüzden korkarak yazýyorum.

Saygýlarýmla
Gönderme Tarihi: 28.02.2007 - 18:28
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Akla Zarar Kazalar !
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
RE:
86 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý rifat56

gül Allah Razı Olsun gül

Akýldan çok Cebe zarar olmuþ yahuuu...göz kırpma


Gönderme Tarihi: 19.02.2007 - 15:14
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Hrant DİNK ve J.Komd.Astsb.Kd.Çvş.Kadir AYDIN
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Hrant DİNK ve J.Komd.Astsb.Kd.Çvş.Kadir AYDIN
86 Mesaj -
Hrant DÝNK'in ölümünden sonra yaþananlarýn ardýndan ,VATAN 'ý için (adýný bile sonradan öðrendiðim ) DÝYARBAKIR Lice'de þehit olan J.Komd.Astsb.Kd.Çvþ.Kadir AYDIN'a ithafen yazýlmýþtýr. Ruhun þad olsun.



EY KOCA DÜNYA BENDE ÖLDÜM

Ey koca dünya bende öldüm,
Belli ki hiç birinizin haberi yok,
Hem de DÝNK'ten sadece bir gün önce,
Ama sen ne duydun,ne gördün,ne de umursadýn...

Ölümümden hemen sonra kameralar gelmedi oraya,
Halk'ta toplanmadý ellerinde karanfil ve mumlarla,
Hiçbir devlet büyüðü ve Amerika'da kýnamadý ölümümü,
Ve yazmadýlar adýmý mezar taþýmdan baþka,hiçbir yere...

Halbuki benim adým öz ve öz Türkçe idi,"Kadir AYDIN,,
Okunmasý,söylenmesi ve yazýlmasý onunkinden daha kolaydý,
Ama anmadý beni babamdan gayrý kimse,onu andýklarý gibi,
Ve yazýlmadý baþka hiçbir yere adým,anamýn yüreðinden baþka...

Ben gencecik fidandým,daha hiç tomurcuk vermemiþ,
Ve soldurdular beni Lice'de hayatýmýn baharýnda,
Beni de vurdular,ben de öldüm,bilmem duydunuz mu?Ama
Bulamadýlar beni vuranlarý 32 saate,belki de hiç aramadýlar...

Ben kendi vatanýmda,vatanýmý vatansýzlardan korumak için öldüm
Ben Türk'tüm,adým Türkçe,ama öðrenemedi adýmý hiç kimse,
Bir kez bile manþet de olmadým ya o gül yüzümle gazetelere,
Ýþte EY KOCA DÜNYA BEN ASIL O GÜN ÖLDÜM
Gönderme Tarihi: 27.01.2007 - 10:39
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: www.mekan66.3000mb.com
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
www.mekan66.3000mb.com
86 Mesaj -
Kabataslak olarak 3 gün önce hizmete girmiþtir.Üzerindeki çalýþmalarýmýz devam etmektedir.Siz deðerli ravdacý kardeþlerimizide bekleriz.

Saygýlarýmla

Alpaslan
Gönderme Tarihi: 20.01.2007 - 14:35
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bu bir Çapanoğlu haberidir
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Zannımca Çapanoğlu Ali Bey,
86 Mesaj -
Deðerli Sýrat Yolcusu Kardeþim;

Dediðiniz üzere aslýnda bir çok konu kaleme alýnýp bir o kadarda kelam edilebilir ancak bunlardan beni en çok etkileyen bir olayý sizlerle paylaþmak istedim. Ama bir sorun varki çapanoðullarýndan hangi bey olduðu hakkýnda tam bir bilgim yok.

Zamanýn Hünkarý Çapanoðlu beyini vahim bir mevzû konuþmak üzere saraya çaðýrtýr.Konu istiþare edilip aydýnlatýldýktan sonra beye konuk sarayýnda bir oda tahsis edilirki vakitte geç olmuþtur artýk.

Sabah odaya gelen hünkar yataðýn hiç bozulmadýðýný ve dizüstü bir köþede oturduðunu görünce beye neden yatýp uyumadýðýný sorar.Beyin dudaklarýndan dökülen sözler "bu iþin altýndada bir çapanoðlu var" diyenlere sanki ta ozamanlardan verilmiþ bir karþýlýk gibi tarihe geçer;

"Hünkarým bizi sýnarmý yoksa...Duvardaki Kuran-ý Kerim ap açýk asýlý duruken benim ayaklarýmý uzatýp yatacaðýmýmý düþündünüz"

Rahmet ve bereket üzerinizden hiç eksilmesin allah (c.c.) yardýmcýnýz olsun

Selam ve dua ile
alpaslan
Gönderme Tarihi: 20.01.2007 - 10:23
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: HAC
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
HAC
86 Mesaj -
Saygý deðer kardeþlerim,

29.11.2006 tarihinde babam ve annemi aþk ile mutlu bir göz yaþý ile hacca gönderdim. Lütfen dualarýnýzý bu mübarek insanlardan eksik etmeyin.Lütfen acizane dualarýmýza valide sultanýmý ve babamýda dahil ediniz.Þimdiden allah razi olsun hepinizden.
ÝNÞALLAH HEPÝMÝZE NASÝP OLUR BU MÜBAREK YERLERÝ GÖRÜP GÖZ YAÞI DÖKEREK GÖREVÝMÝZÝ HAKKIYLA EDA ETMEYÝ.

Saygýlarýla

Alpaslan
Gönderme Tarihi: 09.12.2006 - 22:19
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Çukurova Üniversitesi'nde başörtülü avı başlatıldı...
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Hala Bunlarlamı Uğraşıyoruz
86 Mesaj -
Bacýmýn Baþötüsüne Uzanan ELLER KIRILSIN !....
Sözde aydýnlarýmýzýn aydýnlanmak için bacýmýn anamýn baþörtüsümü engel olarak görüyorlar acaba ýþýk alamýyorlarmý. Demokrasi dedikleri bir ortamda eðer bir hiristiyana verilen haklar (boynunda haç ile dolaþabiliyorsa) benim bacýmýn ve anamýn baþ örtüsü neden hala sorun anlamýþ deðilim henüz.Gerçi mantýklý bir açýklamasýda yok.
Hey gidi Fatihler hey gidi abdulhamidler kalsanýzda halimizi bir görseniz acaba bizdende hesap sorarmýsýnýz bu soysuzlarýn yaptýklarý için.
Gönderme Tarihi: 09.12.2006 - 22:09
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: lübnan'da müslümanlar örnek bir sahidlik gösteriyor...
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
İşte Müslüman kardeşliği
86 Mesaj -
Kardeþim allah (c.c.) senden razý olsun güzel paylaþýmýn için.
Kendi canýný hiçe sayýp ümmeti ümmeti diyen bir peygamberin ümmetleriyiz ve bizlerede böyle bir birlik dirlik yaraþýr. Rabbim (c.c.) bütün müslüman kardeþlerimi takva ile þereflendirsin birliðimizi bozmasýn.

Saygýlarýmla
Alpaslan
Gönderme Tarihi: 09.12.2006 - 21:54
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: umarım yazılarımla sizi sıkmıyorumdur
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
RE: RE:
86 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý AglayanGuller

Alıntı
Orijýnalý su damlasi

ES SELAMU ALEYKUM


BU NE KARDESIM BEN ANLAMADIMsevinçli

SELAM CE DUA ILE


sevinçli ilk halini ben bile anlamadýmki zaten.kahkaha onun için düzelterek tekrar gönderdim.

gül ayrýca ben sizi çooook seviyorum.bir süre sizden ayrý kaldým.ravdaya giremiyordum birtürlü.telaşlı bu zaman içinde de çok ama çok üzülüyordum.ama þimdi sizlere kavuþtuðum için çooooook mutluyum.

gül gül gül gül gül gül gül hepinizden 2 cihanda da Allah Razı Olsun


Biz Garipleride Dualarýna dahil edip bizleride seven olduðunu duymak ve ayný düþünceleri paylaþmak ne güzel

Rabbim yarattýðý bütün güzellikleri sizlere tattýrsýn

Rahmete ve bereket üzerinizden eksik olmasýn
Gönderme Tarihi: 07.12.2006 - 19:21
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon İlk Türk Ucak Fabrikası
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Konu icon    İlk Türk Ucak Fabrikası
86 Mesaj -
"Madem ki bir millet teyyaresiz yasayamaz, oyleyse bu yasama vasitasini baskalarinin lutfundan beklememeliyiz. Ben bu ucaklarin fabrikasini yapmaya talibim." 1932'de bu sozleri soyleyerek Turkiye'de ilk ucak fabrikasini kuran Nuri Demirag, o yillarda Turkiye'de, dunya standartinda ucak yapmis; ama siyasi carklari asmasina musaade edilmemisti. Montaj sanayii mantigina karsi cikarak kendi teknolojimizle birlikte kendi sanayimizi de kurmamiz gerektigini soyleyerek hem ileri gorusluluk gosteren ve hem de devrin zenginlerinden ayrilan Nuri Demirag soyle konusuyordu: "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alip tayyare yapmak kopyaciliktan ibarettir. Demode tipler icin lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sir gibi, buyuk bir kiskanclikla saklanmaktadir. Binaenaleyh kopyacilikla devam edilirse, demode seylerle beyhude yere vakit gecirilecektir. Su halde Avrupa ve Amerika'nin son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Turk tipi vucuda getirilmelidir." Milli sanayi ve milli kalkinma konusundaki tavizsiz cabalari Nuri Demirag'a pahaliya mal olacak ve bir sure sonra onu kesilecektir. Nuri Bey 1882 yilinda Sivas'in Divrik kazasinda dogdu. Hayata atilisi ise Divrik Rustiye Mektebi'ni bitirmesiyle basladi. Okuldaki basarisi nedeniyle muallim vekili olarak okulda alikonuldu ve bir sure bu vazifeye devam etikten sonra, 1906 yilinda Ziraat Bankasi'nin actigi memurluk sinavini kazanarak, bankanin Kangal kazasindaki subesine tayin edildi. Uzun yillar bu vazifeye devam eden Nuri Bey, maliye subeleri mufettisi olarak Istanbul'a geldi. O yillarda Birinci Dunya Savasi'nda husrana ugramamizin neticesiyle azinliklarda bir simarma baslamis; bu simarma yer yer, ozellikle Beyoglu ve Galata taraflarinda gruplasmalara ve Turkler'e karsi cirkin satasmalara kadar uzamisti. Nuri Bey de husrana ugramis bir devletin gariban bir memuru olarak, bu satasmalardan nasibini almis, bir cok hakarete maruz kalmisti. Boyle agir hakaretleri icine sindiremeyen Nuri Bey, "Milli haysiyet ve serefi, uc bucuk Palikaryanin ayaklari altinda cignenen bir hukumete memurluk edemem" diyerek gorevinden istifa etti. MUTESEBBISLIGE ILK ADIM Nuri Bey, bundan sonra ne yapacagini dusunurken bir gun Tahtakale'den gectigi bir vakitte gozune bir sigara kagidi ilani ilismisti. Bu kisacik yazidaki sarf ve imla hatasi, onu fena sinirlendirmisti. Kendi kendine "Eger su atolye benim olsaydi, hem sigara kagidinin adinda, hem de ilaninda bir guzellik ve munasebet olurdu" demis ve mutesebbislik icin ilk adimi atmisti. Cepte 56 altin ya da 252 kagit lira sermayeyle, Ketenciler'de Sabuncu Han yaninda kucuk bir dukkanda, "Turk Zaferi" isminde sigara kagidi uretmeye basliyordu. Sigara kagidi uretimine girmesinin ve mamule bu ismi vermesinin sebebi de manidardir; o siralarda sigara kagidi uretimi azinliklarin elindedir ve urettikleri sigara kagitlarina Osmanli'nin hayir muesseselerinin adi verilerek, Turkler'i kucuk dusurmek istemektedirler. Ve Turkler'den kazandiklari paralari da mensup olduklari milletlerin orgutlerine gondererek, Turkler'e karsi silahlanmalarini saglamaktadirlar. Bu yuzden Demirag, bunlara karsi bir hareket olarak, tum cesaretiyle bu ise girer. Istanbul ve Anadolu, yerli mali kagidi kapisir. Bu sayede Nuri Bey'in kazanci gunden gune artar. Bu tesebbusun uzerinden henuz uc bucuk sene gibi kisa bir sure gecmesine ragmen iki yuz elli iki lira kagit para ile ise baslamis olan Nuri Bey'in elinde tam seksen dort bin liralik buyuk bir kazanc vardir. Nuri Bey kazandigi paraya, kendi sahsi parasi olarak bakmiyor, "Ben bu parayi cemiyetten kazandim, onu cemiyete faydali islerde kullanmaliyim" diyordu. Nuri Bey, bu ilk buyuk basarisindan sonra, artik bununla yetinmek istemiyor, daha buyuk islere atilmak istiyordu. Fakat elindeki para henuz buna kafi gelmedigi icin, simdilik kucuk bir atilimla kantariye, ithalat ve ihracat yapmaya baslamisti. Tutun gumrugunde, Limon Iskelesi Caddesi'nde, 14 numarali magazada bir sure bu islerle ugrasti. Nuri Bey bir taraftan bu ticaretle mesgul olurken, diger taraftan da Milli Mucadele'ye fiilen istirak ediyor, Istanbul'da buyuk bir faaliyet gosteren Mudafai Hukuk Cemiyeti'nin Macka mintikasini idare ediyordu. Gunduzleri kendi ticari isleriyle ugrasirken, geceleri de bos durmuyor, cemiyet mensuplari ile toplanti yapiyor, cemiyete yeni alinanlara yeminler ettiriyordu. ILK BUYUK MUTEAHHITLIK Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk yillarinda demiryollarini millilestirme politikasi geregi daha once Reji Jeneral isminde bir Fransiz sirketine ihale edilen Samsun-Sivas demiryolu hattinin insasinin Turk muteahhitlerine verilmesi kararlastirilmisti. Nuri Bey, bunu duyunca hic vakit kaybetmeyerek ihaleye girer ve ilk etapta yapilacak olan yedi kilometrelik kismi 210 bin lira gibi dusuk bir fiyatla alir. Ihalenin geri kalan kismini da, yapip yapamayacagini denemek icin yine Nuri Bey'e verirler. Nuri Bey hakkinda bir cok arastirma yapmis olan torunu Adnan Baykal anlatiyor: "Dedemin bu hareketi Turk isci tarihinde bir donum noktasiydi. Simdi demiryolu olayina baktiginiz vakit, onun arkasinda bir politika yatar. Osmanli zamaninda doguda demiryolu yapmamiza Ruslar izin vermiyordu. Bu yuzden kurtulus harbinden sonra Ankara'nin dogusunda tren yolu yoktur. Esasen dedemin bu tesebbusu harbden sonra rustumuzu isbat etme acisindan cok onemlidir." Nuri Bey, o zamanlar tapu dairesinde muhendislik yapan kucuk kardesi Abdurrahman Naci Bey'i memuriyetinden istifa ettirir ve ona sermaye vererek kendisine ortak yapar. Abdurrahman Naci Bey'le birlikte ve yalniz olarak, kopru ve tuneller haric toplam 1250 kilometre demiryolu yapar, -ki- gunumuzde yaklasik olarak 10 bin kilometre demiryolu oldugunu dusunursek bu rakamin ne kadar onemli oldugu anlasilir. Bunun bin kilometrelik kisminin Nuri Bey tarafindan yapilmasi buyuk bir seydir. Tabii demiryolu derken bunu sadece raylarin dosenmesi olarak dusunmemek gerekiyor. Bunun koprusu, tuneli var. Engebeli arazide daglar delinerek, cok buyuk taslar-kayalar kirilarak yapilan zor bir demiryoludur bu. Nuri Bey'in ustlendigi, Samsun'dan Erzurum'a kadar uzanan bu demiryollarinin yapiminda o cevrenin halki calisir. Halki calistirmak da ayri bir konudur. Kizi Gulbuhar Erdinc'i dinliyoruz: "Sivas-Erzurum demiryolunun yapiminda insanlarin calistirilmasi cok enteresandir. Bize anlatirdi; o zamanin Anadolu insani cok calismazdi. Aza kanaat ederdi. Babam Halep'ten, Sam'dan kumaslar, incik boncuklar getirmis. Onlara isletip, dokutturup sattirmistir. Yani oradaki insanlar, almanin-satmanin zevkine varabilsinler diye. Insanlari boyle calismaya alistirarak o demiryollarini yapiyor. Demiryolu yapiminda oranin insanini calistiriyor. Bize hep insanlarin calismasi icin bir hedefleri olmasi gerekir derdi. Babam ayrica, calisan iscilerin basinda olmak icin cogu zaman paltosunun uzerinde yatardi. Gunlerce yatak yuzu gormedigi olmustur." Nuri Bey'in basarisi, Samsun'dan Erzurum'a kadar demiryolu dosemekle kalmamisti. Samsun'dan baslayan ilk taahhuduyle birlikte, Fevzipasa - Diyarbakir, Afyon - Dinar, Sivas - Erzurum, Irmak - Filyos hatlarini yaparken, bir yandan da buyuk insaat islerine atilarak, Bursa'da Sumerbank'in merinos, Karabuk'te demir ve celik, Izmit'te seluloz, Sivas'ta cimento fabrikalariyla, Istanbul'daki buyuk hal binasini ve Eceabad - Havza sosesini yapmisti. Tum bu isleri yaparken, yaptigi her eser icin de bir cesme yaptirmayi da ihmal etmemisti. Sayilari elliyi gecmis olan bu cesmelerin bir cogu hala kullanilmaktadir. O siralar soyadi kanunu cikmisti. Ataturk, Turkiye'nin bir cok yerini demir aglarla oren Nuri Bey'e "Demirag" soyadinin verilmesinin uygun olacagini soyleyince, o da dedelerinden gelen "Muhurdarzade" lakabi yerine Demirag soyadini almisti. T.C.'NIN ILK UCAK FABRIKASI KURULUYOR 1930'lu yillara gelindiginde dunyada ve Turkiye'de ekonomik sikinti had safhadaydi. Bu yuzden orduya ucak ve benzeri ihtiyaclar ancak halkin himmetleriyle alinabiliyordu. O yillarda ilginc bir kampanya duzenleniyor ve her ilden toplanan paralar ile bir ucak aliniyor ve alinan ucagin kuyruguna da o ilin ismi yaziliyordu. Bunun yaninda zengin isadamlari da tek baslarina ucak alarak devlete hibe ediyorlardi. O zaman da ucagin kuyruguna o isadaminin ismi yaziliyordu. Iste yine boyle bir himmete basvurulmustu ve buyuk isadamlarindan yardim talep ediliyordu. Tabii bu himmetle Nuri Demirag da muhatapti. Gerisini ilk damadi Mansur Azak anlatiyor: " 1932 senesinde gazetelerde bir havadis var. Diyor ki havadiste, bu memlekette ucaga ihtiyacimiz var. Ucak fabrikamiz olmadigi icin parayla satin aliyoruz. Devletin butcesi de o zaman 200 milyon lira. Diyorlar ki bir kampanya acalim. Milletin himmetine bas vurup para toplansin, bu paralarla ucak alalim. O zamanlar Ankara'nin en zengini Vehbi Koc'tu. Vehbi Koc'a gidiyorlar ve durumu izah ediyorlar. Hay hay diyor, ne kadar verelim? Gonlunuzden ne kadar koparsa diyorlar. Ve Vehbi Koc da cikarip 5 bin TL veriyor. Daha sonra Abdurrahman Naci Bey'e geliyorlar. Durumu izah ediyorlar. Abdurahman Naci Bey'de 120 bin TL veriyor. Sonra da Nuri Demirag'a geliyorlar ve durumu izah ediyorlar. Nuri Bey de 'Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet icin bir sey istiyorsaniz, en mukemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet teyyaresiz yasayamaz, oyleyse bu yasama vasitasini baskalarinin lutfundan beklememeliyiz. Ben bu ucaklarin fabrikasini yapmaya talibim' diyor. Sonra da hazirliklara basliyor." Zaten senelerden beri Nuri Bey'in akli fikri bu iste idi ve kendi kendine, "Goklerine hakim olamayan milletler, yerlerde surunmeye, yerin dibinde curumeye mahkumdur", "Zafer sungunun ucunda degildir. Zafer kartali sungunun ucundan kalkti, havalandi, tayyare kanadinin ustune kondu" gibi vecizeler uretiyordu. Onune cikan bu firsati degerlendiren Nuri Bey, yanina aldigi muhendis ve teknisyenlerle seyahatlere cikarak incelemelerde bulunmaya basladi. Almanya, Cekoslovakya ve Ingiltere'deki ucak fabrikalarini gezdi. Nuri Demirag buyuk sabir ve azimle ise atilmis ve yanina aldigi bir cok muhendis ve teknisyenle hizli bir calismaya baslamisti. "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alip tayyare yapmak kopyaciliktan ibarettir. Demode tipler icin lisans verilmektedir. Yeni icat edilenler ise bir sir gibi, buyuk bir kiskanclikla saklanmaktadir. Binaenaleyh kopyacilikla devam edilirse, demode seylerle beyhude yere vakit gecirilecektir. Su halde Avrupa ve Amerika'nin son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Turk tipi vucuda getirilmelidir" diyen Nuri Demirag, 1936 senesi ortalarina dogru ucak fabrikasi icin hazirliklara baslamis ve ilk etapta on senelik bir program yapmisti. 17 Eylul 1936'da da fiilen tesebbuse gecti ve bir Cekoslovak firmasi ile anlasarak Besiktas'ta Hayrettin Iskelesi'nde, bugun Deniz Muzesi olarak kullanilan, o zamana gore modern bir bina yaptirdi. Programa gore burasi etut atolyesi olacak, asil buyuk fabrika da memleketi olan Sivas Divrigi'de kurulacakti. Bu arada Turk Hava Kurumu 10 tane egitim ucagi ve 65 tane de planor siparisi vermisti. Nuri Demirag ve ekibi, bir yandan bu siparisleri yapmak icin tum gayretlerini sarfederken, bir yandan da yepyeni bir model gelistirmislerdi. Bu Nu.D.38 ismini tasiyacak olan alti kisilik, cift motorlu, govdesi aluminyum kaplama bir yolcu ucagi idi. Turkler'in kendi ucaklarini kendilerinin yapmasi belli basli ucak fabrikalarini endiselendirmisti. Ama yine de Turkler'in iyi bir ucak sanayii kurabileceklerine inanamiyorlardi. Nuri Demirag'in Besiktas'taki fabrikada yapilan ve hic bir bozukluk gostermeden basarili ucuslarina devam eden ucaklari, Turkiye'de oldugu kadar yurtdisinda da buyuk yankilar uyandirmisti. Hele cift motorlu, barista yolcu ucagi, savasta istenildigi zaman eksiksiz bir bombardiman ucagi gorevini gorecek sekilde yapilan ve saatte 270 kilometre hiza ulasan, 5 bin 500 metre yuksege cikabilen 'Nu.D.38'in yapilmasi, dunya ucak sanayicilerinin dikkatini birden Turkiye'ye ve Nuri Demirag'in ucak fabrikasinin uzerine cekmisti. Turkler'in kendi ucaklarini kendilerinin yapmasi belli basli ucak fabrikalarini endiselendiriyordu. Ozellikle Ingiliz ve Almanlar'dan baska Amerika'nin endiseleri daha buyuktu. Gerci Turkler'in bu isin altindan kalkabileceklerine inanmiyorlardi; fakat bu is gerceklesirse, ileride bir pazar kaybetmenin endisesi icerisindeydiler. Bu dusuncedeki Amerikan Ucak Imalatcilari Birligi, Turkiye'ye tetkiklerde bulunmak uzere birligin baskani Bay Todd'u gondermisti. PILOT YETISTIRILECEK 'GOK OKULU' YAPILIYOR Artik is buyuyor; faaliyetinin sinirlari genisliyordu. Atolyede yapilan ucaklarin testleri icin bir piste ihtiyac vardi. Bu yuzden Yesilkoy'de, su anda Ataturk Hava Limani olarak kullanilan, Elmas Pasa Ciftligi'ni satin alarak, orada 1559 donumluk genis arazi uzerinde, 1000x1300 metre olculerinde bir ucus sahasi yaptirdi. Bu sahanin uzerine bir de, Nuri Demirag Gok Okulu, ucak tamir atolyesi ve hangarlar yapildi. Bu tesisleri yaptiran Nuri Demirag, "Turk'un yaptigi ucaklari elbette Turkiye'de yetisen pilotlar ucuracaktir" dusuncesiyle hareket ediyordu. Bu yuzden havacilik uzerine egitim verecek 150 yatakli bir yurdu da bulunan 'Gok Okulu'na, universitede okuyan veya mezun olmus ogrenciler aliniyor ve ucus egitiminin yanisira ucagin teknik yapisiyla ilgili egitimler de verilerek pilot yetistiriliyordu. Yesilkoy'deki okuldan once, dogdugu yer olan Divrigi'nde de bir Gok Ortaokulu acan Nuri Demirag, Turk genclerine havaciligin zevkini asiliyordu. Ogrencilerin yemek, icmek, yatmak, ogrenim gibi butun masraflarini karsiliyordu. Basarili olan ogrencileri yaz tatillerinde Istanbul'a getiriyor ve ucmaya ozensinler diye onlara ucus dersleri verdiriyordu. Bu yuzden iclerinden bir cogu pilot olmustu. Hepsi ile ayri ayri ilgileniyor, her birine ayrica ayda 150 lira aylik veriyordu. Gok Okulu ogretmenlerinin ayligi ise 350 liraydi. Nuri Bey'in Gok Ortaokulu'nda okuttugu ogrencilerinden Dr. Rahmi Karahasan o gunleri soyle anlatiyor: "Nuri Demirag Divrigi'ne okul yaptirdigi zaman Sivas'in hicbir ilcesinde ortaokul yoktu. Bize ortaokulu sagladigi zaman diger ilcelerden de Divrigi'ne ortaokul tahsili yapmaya gelen bir cok arkadasimiz olmustur. Her kaydolan ogrenciye birer takim elbise, ayakkabi ve kasket verilirdi. Ortaokul tahsilini yaptiktan sonra da, lise ve yuksek okul tahsili yaptirmak icin Istanbul'a goturur; bizlere kalacak yer, okuyacak okul ayarlardi. Biz onun sayesinde okuduk ve meslek sahibi olduk. Nuri Demirag bizim velinimetimizdi." Hepsini birer cocugu gibi sevdigi Gok Okulu ogrencilerine, 6 seyden sakinmalarini nasihat ediyordu: Isretten, kumardan, iffetsizlikten, egrilikten, tembellikten, zulmetmekten. O zamanin cumhurbaskani Ismet Inonu'nun ogullari Omer Inonu ve Erdal Inonu de Nuri Demirag'in Yesilkoy'deki Gok Okulu'na kaydolmus ama bir hafta kadar ogrenim gordukten sonra okulu birakmislardi. Gok Okulu, kuruldugundan kisa bir sure sonra her biri birer degerli pilot olan 9 kisiyi mezun etmisti; Galip Demirag, Mehmet Kum, Osman Dogan, Ibrahim Uras, Mustafa Turman, Sabri Magara, Ihsan Anil, Mustafa Engul, Huseyin Danaci. Bu pilotlari ise daha sonra yuzlerce genc pilot izlemis ve Nuri Demirag Gok Okulu, tam anlamiyla bir pilot okulu niteligini kazanmisti. Zaman zaman yapilan gosterilerde bu okulda yetisen ogrenciler, Turk ucaklariyla havada cesitli akrobasi hareketleri yapiyorlar, daha onceden belirtilen yerlere parasutle erzak cuvallari atiyorlardi. Bu gosterileri binlerce Istanbullu izliyor ve 19-20 yaslarindaki genclerin basarisini cilginca alkisliyorlardi. DEMIRAG'IN ISLERI TERS GITMEYE BASLIYOR Turkiye'nin ilk ucak muhendislerinden Selahattin Alan, Nuri Demirag'in en degerli is arkadaslarindan biriydi. Fransa'da ucak muhendisligi egitimi yapan Selehattin Alan, Nuri Demirag ile calismaya baslamadan once, Turk Hava Kuvvetleri'nin Eskisehir'deki ucak bakim ve tamir atolyelerinde gorevliydi. Fransizca, Ingilizce ve Almanca'yi cok iyi bilen bu genc muhendis, ilk "Turk tipi" ucaklarin planini cizmis ve yapimini saglamisti. Nuri Demirag, Selahattin Alan ile birlikte calismasini donemin meshur gazetecilerinden Ziyad Ebuziya'ya soyle anlatmisti: "Turk zeka ve kabiliyeti isletilecek, yaban ellere muhtac olmaksizin hava kuvvetlerimizin gerektirdigi butun isleri kendimiz yapacagiz. Ben, ucak muhendisi cok degerli arkadasim Selahattin Alan ile birlikte bir sirket kurdum. Hemen butun servetimi ortaya koyarak, onun da bilgisinden faydalanarak Besiktas'taki teyyare fabrikasini tesis ettim." Nuri Demirag ve Selahattin Alan birlikte kollari siviyarak modern bir ucak fabrikasi meydana getirmislerdi. Bu ucak ve planorlerin planini cizen Selahattin Alan; ilk ucak yapildiginda yerinde duramamis, hemen deneme ucusuna cikmisti. Deneme ucusu Selahattin Alan tarafindan basari ile tamamlanmisti. Ancak Turk Hava Kurumu ilgilileri, alinacak ucaklarin 'Tecrube ucuslarinin' Eskisehir'de yapilmasini istemisti. Iste bu sirada, insa teknigi kuvvetinin ve bilgisinin ustunlugune ragmen ucus ve alan tecrubesi zayif olan Bas Muhendis Selahattin Alan, Eskisehir'deki Inonu Kampi'nin acilisina ucagi ile bizzat kendisi katilmak istemisti. O zamanlar, cevredeki hayvanlar hava alanina girmesin diye alanin cevresine hendek kazarlardi. Bu durumu bilmeyen Bas Muhendis, hendekten daha once inis yapar ve hendege duserek vefat eder. Bu olay Nuri Demirag icin bir donum noktasi oldu. Zira Turk Hava Kurumu, 'Sartlara uygun degil' gerekcesiyle siparislerini iptal etti. Her ne kadar Nuri Bey 'Gelin beraber deneme ucusu yapalim' dese de, kurum kararindan donmez. Bunun uzerine Nuri Demirag da kurumu mahkemeye verir. Ancak yillar suren mahkemeler Turk Hava Kurumu lehine sonuclaninca, fabrikayi kapatmak zorunda kalir. Turk Hava Kurumu ile olan davasini kaybeden Nuri Demirag, basta o devrin cumhurbaskani olmak uzere butun hukumet uyelerine sayisiz mektuplar yazarak, bu yanlisligin duzeltilmesini ister. Ama kapilar bir kez daha yuzune kapanir, ne kadar zorlasa da fabrika acilmaz. MEHMET KUM ANLATIYOR Gok Okulu'nun ilk mezunlarindan birisi ve ayni zamanda Nuri Bey'in damadi olan Mehmet Kum anlatiyor: "Fabrikanin kapatilmasindaki gorunur sebep, ucaklari kifayetsiz gormeleriydi. Ben ucak muhendisiyim. Bu isin okulunu, kitabini okudum. Benim gibi bir cok arkadasim vardi. Ve biz bu ucaklarla binlerce saat ucus yaptik. Sadece benim 600 saat ucusum var. Ve hic birimizin burnu dahi kanamadi. Biz bu tecrubelerle, uretilen ucaklarin kifayetsiz olmadigini biliyoruz. Ben bir ucak muhendisi olarak, bu ucaklarin o zamanin en iyi ucaklarindan oldugunu meslek hayatimi ortaya koyarak soyleyebilirim. O zamanki dunya standartlarina uygun ucaklardi." Mehmet Kum'un da soyledigi gibi ucaklari kifayetsiz gordukleri icin siparisi iptal etmeleri gorunurdeki sebepti. Ancak durumun bir de gorunmeyen kismi vardi. O donemin devlet adamlari ve bunlara karsi iyi gorunmeye calisan birtakim cevreler, Nuri Demirag'a en buyuk darbeleri vuranlardi. Zaten Nuri Bey'in tum atilimlari karsisinda bu cevreler her zaman engel olmaya calismislardi. Bu engellemelere; ucak fabrikasinin kapatilmasi, Nuri Demirag'in Bogaz icin Ahirkapi - Salacak arasinda kurulmasini planladigi asma kopruye, Bogaz'in goruntusunu bozar mazeretiyle karsi cikilmasi, koy imar planlarinin isleme konulmamasi, Istanbul'da yaptirmayi planladigi buyuk bir hastanenin engellenmesi ve daha bir cok durum ornek gosterilebilir. Ucaklarin siparisini iptal eden Turk Hava Kurumu, bunlarin yerine Fransiz Henrio ucaklarini alir. Ancak bu ucaklar satin alindigi zaman serisinden kalkmis, hurdaya ayrilmislardi. Zaten Turk Hava Kurumu da ucaklari kisa bir sure kullandiktan sonra, kullanilmayacak halde bir kenara birakmisti. Fabrika kapatildiktan sonra, Nuri Demirag kendisine yapilan bu haksizliktan dolayi, hakli davasini savunabilmek icin, bu ortamin degismesi lazim diyerek politikaya atilmaya karar verir. Mucadelesine politikaci olarak devam edecektir. Bu sebeple 1945 yilinin temmuz ayinda Turkiye'nin ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkinma Partisi'ni kurar. Verdigi davetlerde kuzu cevirip ikram ettigi icin, politik cevreler ve basin tarafindan alaya aliniyor, kurdugu partiye kuzu partisi deniyordu. Demirag, Milli Kalkinma Partisi'yle secimlerde yeteri kadar basari gosteremez ve Demokrat Parti'den adayligini koyarak Sivas bagimsiz milletvekilligine secilir. Ancak Nuri Demirag acik sozlu ve dogru bildigini soylemekten cekinmeyen bir kisi oldugu icin, esasen politikayi pek yapamamaktadir. Bir donem milletvekilligi yapan Nuri Bey, 1957 yilinda seker hastaligi sebebiyle vefat eder. Nuri Demirag'in buyuk kizi Mefkure Azak: Babam hep engellendi Nuri Demirag'in en buyuk kizi Mefkure Azak, babasinin yaptigi tum atilimlarda onune gecilmek istendigini ifade ediyor. Mefkure Hanim'la o yillari sizin icin konustuk. - Efendim, babanizin islerindeki basarisi bir donemden sonra dususe geciyor. Bunun sebebi nedir? En buyuk engel Ismet Inonu ve cevresiydi. Nuri Demirag parlar da benim yerime gecer diye endiselenirlerdi. Bu yuzden tum islerine engel olmaya calistilar. Ucak fabrikasinin en iyi calistigi zamanlarda Iran'dan, Irak'tan ucak siparisi geliyordu; ancak yakariz yine de kesinlikle sattirmayiz diyorlardi. Bir de kopru olayi vardir. Koprunun yapimina Ali Cetinkaya karsi cikiyordu. Kesinlikle yaptirmam diyordu. Babam da kopruyu yapacagim, girisine de Ali Cetinkaya gecemez yazacagim diye espri yapardi. Annemiz 17 kere dogum yapti. Bu yuzden kaybettik zaten. Biz 8 kisi hayattayiz. Babam, Mesude Demirag dogum hastanesi yaptiracagim diyordu. Hatta projelerini de yaptirmisti. Onu belediyeye tatbik ettiremedi. O zamanki belediye sehrin icerisinde bu kadar buyuk hastane olmaz diye imar vermedi. Tabii bunun arkasinda buyuk ihtimal baska sebepler vardir. O kadar cok baltalandi ki, parti zamaninda herkes oyunu ona veriyordu. Hep sandiklari caldilar, yaktilar yiktilar cok sey yaptilar. Nice sandiklar calindi. Cok seyler yapti bu memlekete, ancak hep baltalandi. Babam olumune yakin bana soyle demisti. "30 sene erken gelmisim kizim, 30 sene sonra gelseydim butun projelerimi yerine getirebilirdim. Onun icin her istedigime muvaffak olamadim" derdi. Benim bildigim babam; tanidigim, hatirladigim gunden beri memlekete ne yapabilirim, neyi ilerletebilirim diye dusunurdu. Neler yapti? 1922'de ilk Turk sigara kagidini uretti. Ankara'nin dogusuna ilk demiryolunu yapti. 1936'da ilk Turk ucagini yapti. Ilk yerli parasutu yapti. 1942'de Keban'a baraj yapilmali dedi. Istanbul Bogaz'ina ozel kopru yaptirmayi projelendirdi. Bursa'da Sumerbank'in merinos farikasini kurdu. Karabuk'te demir ve celik fabrikasini kurdu. Izmit'te seluloz fabrikasini kurdu. Sivas'ta cimento fabrikalarini kurdu. Istanbul'daki buyuk hal binasini yapti. Eceabad - Havza sosesini yapti. Ilk sehir ve koy planlarini hazirladi. Ilk muhalefet partisini kurdu

ALINTIDIR



Saygýlarýmla
Alpaslan
Gönderme Tarihi: 07.10.2006 - 09:10
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Güzel Kardeşlerime.. En Güzel Dualar
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
allah razi olsum bacı
86 Mesaj -
Bence dua ediþ þekli insanýn karekterini belli eder.En güzel dualar benli deðilde bizli olanlardýr.Rabbim ümmeti muhammedin günahlarýný afeylesin.Dertlilere deva,hastalara þifa,borçlulara eda,günahkarlarada hidayet nasip eylesin.Zulm altýndaki kardeþlerimizede dayanma gücü ve direnme gücü versin.ÝnþaAllah ümmeti muhammed birliði saðlanýr.Rabbim hepimize imanla karþýsýna çýkmayý nasip eylesin.
Baþka edecek dua kalmadý sevinçli aklýna gelenler lütfen alt tarafa eklesin sevinçli

Rahmet ve Bereket Üzerinizden eksilmesin
Gönderme Tarihi: 04.10.2006 - 12:31
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: PROTESTAN MİSYONERLERİ : SEV-ÇEV-ÇYDD
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Rabbim Müstehaklarını Versin
86 Mesaj -
Bu adamlarý Rabbim gahhar sýfatýyla karþýlasýn.Kýyýlýrmý bu mübarek vatana......


vesselam....


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son rahmete.muhtac tarafından, 01.10.2006 - 08:33 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 01.10.2006 - 08:27
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ABD YI VERGIYE BAGLAYAN TEK DEVLET.....OSMANLI
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Rabbime Şükürler Olsun
86 Mesaj -
Olsun ki ilahi kelimatullaha bu kadar hizmet eden bir ecdadýn torunuyum.Ýnþaallah bizlerde bu hizmette onlardan daha ileriye gideriz.


Berket ve rahmet üzerinizden kesik olmasýn...
Gönderme Tarihi: 30.09.2006 - 10:16
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: 4.MURAD HAN NEDEN ÖLDÜ!
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Tarihimizi Kim Yazdıki?
86 Mesaj -
Arkadaþlar daha önceki yazýlarýmdada ifade ettiðim gibi yakýn bir tarihe kadar kendi tarihimizi baþkalarýna yazdýrmýþ ve araþtýrdýttýrmýþýz.Dolayýsý ile el elin eþeðini türkü çaðýrarak arar deyimi ekrar zuhur etmiþ ve savsatalarla dolu bir osmanlý tarihi çýkmýþ ortaya.Bir Alman Profun itirafýndada yer aldýðý gibi Osmanlý Arþivleri tam olarak açýlýrsa tarih yeniden yazýlmak zorunda kalýr......


Saygýlar
Alpaslan
Gönderme Tarihi: 24.09.2006 - 11:27
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Tüm Dünya'da Piri Reis Şaşkınlığı
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Şaştık Değilmi Bu Bilgiye ?
86 Mesaj -
Ýþte arkadaþlar tek taraflý bir ilmin bir iþe yaramayacaðýnýn en büyük kanýtýdýr bu olay.Bir kuþu tek kanadýyla uçurmaya çalýþýrsanýz ancak bu günkü teknolojiye ulaþýrsýnýz.Ama hem manevi hemde batýni ilmlerle birlikte yetiþen bir insan 5 yy. önce bulduðu bir olayý bugün bile vayyyyyyyyyyy nasýl yapmýþ be !....
deyip hayret ediyoruz.Akþemsettin hazretleri bile bir hadisten yola çýkarak mikrobu ilk o bulmadý mý?

selam ve dua ile
Gönderme Tarihi: 22.09.2006 - 15:41
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Bu bir Çapanoğlu haberidir
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
Bu bir Çapanoğlu haberidir
86 Mesaj -

Ýþte çapan oðlu gerçekleri arkadaþlar lütfen kendi yorumunuzu ve kararýnýzý verin.Sakýn baþkalarýnýn sözleriyle kulaktan dolma haberlerle kiþileri kavimleri veya kurumlarý yargýlamayýn.Zaten kendi tarihimizi asla türkler araþtýrmamýþ belli bir müddet onun sýkýntýlarýdýr bunlar.




Bu bir Çapanoðlu haberidir


‘Her taþýn altýndan bir Çapanoðlu çýkar’ sözünü biliriz de Çapanoðlu kimdir pek tanýmayýz. Bir isyanla adýný tarihe yazdýran beyliðin hikâyesi…


--------------------------------------------------------------------------------

Tarihe isimlerini bir isyanla yazdýran Çapanoðullarýnýn torunlarý, seksen altý yýl sonra iade-i itibar istiyor. Ýsyanýn gerçekleþtiði döneme özgü þartlarýn göz ardý edilmesine ve resmî tarihte, devlet düþmaný gibi gösterilmelerine içerleyenler sadece onlar deðil. Adý kimi kaynaklarda isyanla anýlan Yozgat da halk muhayyilesinde Millî Mücadele karþýtý bir þehir olarak yer etmekten rahatsýz. Ýsyanýn hemen ardýndan Ýstiklâl Mahkemesi’nde asýlan Halit Çapanoðlu’nun ayný adý taþýyan torunu, “Asýlan dedemdi; ama sýkýntýlar bize kadar sirayet etti.” diyor. Ona göre, Millî Mücadele dönemindeki kaos ortamý, Anadolu’nun içine düþtüðü sefalet, hatta kiþisel kavgalar ve çýkar hesaplarý terazinin gözünde ince ayarla tartýlmadan bir hükme varýlmamalý.

Bu noktadan bakýnca, detaylarý silip süpüren ve kiþisel tarihi hiçe sayan ‘resmî tarih’ insaflý bir kalemle yeniden yazýlmalý. Aslýnda uzunca bir zaman söylenememiþ bazý gerçekler artýk daha rahat konuþuluyor. Geçen mayýs ayýnda Yozgat’ta yapýlan ‘Bozok Sempozyumu’nun en hararetli tartýþma konusu ‘Çapanoðlu Ýsyaný’ olmuþ. Ýsyanýn daha en baþýndan talihsiz bir giriþim olduðu kabul edilmekle beraber, ülkeye uzun yýllar hizmet vermiþ, bir köyü þehre dönüþtürmüþ ve Halep’e kadar uzanan bir coðrafyanýn asayiþini saðlamýþ beyliðin bir kalemde ‘vatan haini’ ilân edilmesinin hakkaniyete sýðmadýðý dile getiriliyor artýk.

Çapanoðullarý kimdir? Bir dönem bu kadar güçlü ve etkiliyken nasýl oldu da talihsiz bir isyanýn kahramaný oldular? Sorularýmýzý, dedeleri adýna Halit Çapanoðlu cevapladý. Ýstiklâl Mahkemesi’nde asýlan, uzak deðil, ‘babasýnýn babasý’ idi. Yaþadýðý þehir, atalarýnýn kurduðu þehirdi. Padiþah 2. Mahmud’un aileye gönderdiði bir beratla geldi Halit Bey. Yanýnda, Yozgat’ýn köklü ailelerinden birine mensup Burhanettin Kapusuzoðlu ve yeðeni Mehmet Aslan Çapanoðlu da vardý. Önce bir þecere çýkarýldý, ardýndan Çapanoðlu beyleri tanýtýldý ve nihayet aile tarihinin kördüðüm olduðu 1920 senesinde olup bitenler masaya yatýrýldý. Yakýn tarihimize ait bu küçük kesit, bir beyliðin ya da bir þehrin tarihi gibi dursa da Millî Mücadele döneminde yurdun içinde bulunduðu halet-i ruhiyeyi anlamamýzý kolaylaþtýrýyor.

Çapanoðullarý, devlet tarafýndan Bozok bölgesinin asayiþini saðlamak ve vergilerini toplamak için görevlendirilmiþ bir ayan ailesi. Atalarý Koca Ömer Aða; ancak Çapanoðullarýnýn Bozok’a hâkim olmasý onun oðlu Ahmet Aða ile mümkün oluyor. Bölgeyi, o dönemin idarecisi Hüseyin Bey’den bir yýllýðýna kiralayan Ahmet Aða, asayiþi temin etmede ve vergileri toplamada baþarý saðlayýnca devlet, sorumluluðu tamamen ona býrakýyor. Baþarýnýn ardýnda Ahmet Aða’nýn zulme mütemayil oluþunun yattýðý da biliniyor. Yozgat köyünün yavaþ yavaþ kasaba halini aldýðý, dükkânlarýn, camilerin yaptýrýldýðý bu dönemde tarih 1730’larý gösteriyor. Ahmet Aða’nýn ikbal yýllarý… Ýstanbul’dan gelen paþalýk unvanýyla Sivas’a vali tayin ediliyor. Ýdaresi yine çok cebrî… Bu kez bir idam fermaný geliyor Sivas’a ve Ahmet Paþa’nýn kellesini, içi bal dolu bir kâseyle Ýstanbul’a götürüyor. Bozok tekrar karýþýyor, asayiþ bozuluyor ve devreye oðlu Mustafa Bey giriyor.

YOZGAT’IN MUHTEÞEM SÜLEYMAN’I…

Yozgat’ýn þehir hüviyetine bürünmesi de iþte bu döneme rastlýyor. Mustafa Bey’in 1779 yýlýnda yaptýrdýðý Çapanoðlu Camii, bugün bile Anadolu’nun en güzel camileri arasýnda gösteriliyor. Bir süre sonra akýbetinin babasý gibi olacaðý, öldürüleceði korkusuyla huzuru kaçýyor Mustafa Bey’in ve korktuðu baþýna geliyor. Güvendiði kýrk has adamýna tüfek talimi yaptýrýrken onlar tarafýndan vuruluyor. Onunla ilgili tarihe düþen kayýtta, halka zor kullanmakta babasýndan geri kalmadýðý; ancak Osmanlý tarafýndan sürre emini olarak görevlendirilip hacca gittikten sonra içini kaplayan piþmanlýkla Çapanoðlu Camii’ni yaptýrdýðý yer alýyor.

Bu kez bey koltuðuna kardeþi Süleyman oturuyor; çünkü oðlu çok küçük. Çapanoðullarýnýn ve Yozgat’ýn altýn döneminde Süleyman Bey imzasý var. Sene 1794, aðabeyinin yaptýrdýðý camiye bir ek yaptýrýyor, ardýndan dönemin þartlarýna göre görkemli sayýlabilecek bir saray. Günümüze sadece þöhreti ulaþan sarayda her gün 300 kiþiye yemek veriliyor, hayýr hasenat iþlerinde artýþ oluyor. Yozgat artýk bir þehir; yollar Arnavut kaldýrýmý, büyük bahçeler, güzel konaklar var. Kayseri’den getirtilen Ermeni ve Rumlar kuyumculuðun geliþmesinde ve mimarinin güzelleþmesinde rol oynuyor. Süleyman Bey, ne aðabeyine benziyor ne babasýna. Halka karþý daha müþfik. Alimlere ve sanat erbabýna cömert. Halveti tarikatýna mensup ve ayný zamanda hattat. Yozgat’ta yetiþip sarayda görev alan isimler bir hayli fazla o dönemde; þairliðiyle ünlü Akif Paþa, Süleyman Bey’in kâtibiyken vezir oluyor. Devlet-i Aliye’nin ilk hariciye nazýrý ve son reis-ül küttabý ayný zamanda. Posta teþkilatýnýn geliþtirilmesinde emeði olan gazeteci Yusuf Agâh Efendi de bir Çapanoðlu. Daha sonraki dönemlere ait mühim bir isim; Çapanoðlu Müþir Ahmet Þakir Paþa. Sultan 2. Abdülhamid’in yaveri. ‘Her taþýn altýndan bir Çapanoðlu çýkar.’ sözü de Süleyman Bey’in sadece Anadolu’da deðil, Ýstanbul’da da çok etkili olduðu bu dönemde söylenmiþ. Anadolu’yu yakýndan takip eden Osmanlý, sonunda ‘Tamam.’ diyor, ‘Bu kadar güç fazla.’ ve Çapanoðullarýnýn ileri gelenlerini Ýstanbul’a, göz önüne getirtiyor. Beyliðin Yozgat’taki ikbal dönemi de Süleyman Bey’in oðlu vezir Mehmet Celalettin Paþa’dan sonra kapanýyor; ama ailenin Ýstanbul’da yaþayan çocuklarý her zaman iyi görevlere getiriliyor.

ÝSYANCI BEYLERE DOÐRU…

Tarih biraz daha yakýnlaþýyor artýk; kördüðüme az kaldý, ‘bey’ diye anýlýrken adlarý isyancýya çýkan dört kardeþ sahneye çýkýyor; Hacý Osman Bey’in oðullarý Edip Bey, Celal Bey, Salih Bey ve Halit Bey. Edip Bey ve Celal Bey valilikten Salih Bey ise Kýrþehir Aðýr Ceza Reisliði’nden emekli. Üçü de Yozgat’a dönüp, emekliliðin tadýný çýkarma niyetinde. Halit Bey zaten çiftlikte yaþýyor. Öne çýkan iki sima; Edip ve Celal Beyler. Edip Bey bir dönem Bozok mebusluðu yapmýþ, adý gibi edip, narin bir adam. Celal Bey de aðabeyi gibi ismiyle müsemma, isyanýn içinde yer almalarý biraz da onun bu mizacý yüzünden. Dönem zor bir dönem.

Çapanoðullarý ve Yozgat tarihi üzerine araþtýrmalar yapan Burhanettin Kapusuzoðlu, Yozgat’ýn ilk kurtuluþ hamlesini eþrafýyla ve ulemasýyla desteklediðini ve Millî Mücadele meþalesinin bu þehri de aydýnlattýðýný belirtiyor: “Fakat, bir sýkýntý vardý.” Sýkýntý bir deðil, birçok. Devrin Yozgat valisi Necip Bey, Kuvayi Milliye aleyhinde propaganda yapýyor. Vaktiyle Ýttihat ve Terakki’ye þiddetle karþý çýkan ve Kuvayi Milliye hareketinin de benzer bir giriþim olduðunu düþünen Edip Bey’le ve hadiseleri hiçbir zaman doðru okuyamayan Celal Bey’le diyalog içinde. Üstüne üstlük bir benlik kavgasý var þehirde.

Çapanoðullarýndan hiç hazzetmeyen Müftü Hulusi Efendi’nin Çapanoðlu Camii’nde beyler aleyhinde konuþmasý bardaðý dolduran damla oluyor. Kýlýç Ali’nin konaklarýn etrafýný sarmasý, beyleri aðýr hakaretlerle tahrik etmesi ve yüklü miktarda para istemesiyle son damla taþýyor. Kapusuzoðlu, “Bu detaylarý konuþmak lâzým.” diyor, “Çapanoðullarý isyan etti mi, ettirildi mi? Bana kalýrsa, özellikle sürüklendiler. Avni Doðan da hatýralarýnda Kýlýç Ali meselesinden bahsederken ‘Kim bilir kimin tahrikiyle yaptýlar.’ der.”

O günlerde Ankara’dan nasihatçilerin gelip gittiði; hatta Mustafa Kemal Paþa’nýn Çapanoðullarýna Millî Mücadele’ye katýlmalarý için mektup gönderdiði söyleniyor. Beylerin, mektubu alýr almaz Ankara’ya gitmeye kalktýklarý; fakat gitmelerinin engellendiði de güçlü rivayetler arasýnda. Sonunda olan oluyor, iþler çýðýrýndan çýkýyor. Ankara’daki meclisin meþru olmadýðýna dair bir fetva okutan Celal Bey, camideki sancaðý çýkarýp halife namýna bayrak açýyor ve idareyi ele aldýðýný söylüyor. Oldu olacak kendisine bir vali bir de emniyet müdürü tayin ediyor. Ortalýk toz duman, Yozgat Ankara’nýn dibinde…

ÇERKEZ ETHEM YOZGAT’I YAÐMALAMASAYDI

Batý Cephesi’nden isyaný bastýrmak üzere Yozgat’a yönlendirilen Çerkez Ethem, doksan yaylý araba, yetmiþ subay, ikibin yüz piyade, bin üçyüz atlý, dört dað topu ve sekiz makineli tüfekten oluþan büyük bir kuvvetle þehre giriyor. Burhanettin Kapusuzoðlu, olay daha dün olmuþçasýna þaþkýnlýkla soruyor: “Yozgat’ta ne var ki? Yozgat halkýnýn hatta Çapanoðlu ailesinin bile büyük bölümü hadiselerin dýþýndaydý. O günleri bilenler, isyancý diye masum köylülerin vurulduðunu, þehrin yaðmalandýðýný anlatýrlardý.” Ýlk elden 12 kiþiyi idam ettiren Çerkez Ethem, Çapanoðullarýna ait konaklarýn hepsini yakýyor ve sürülerine el koyuyor.

Kapusuzoðlu’na göre Yozgatlý, bugünkü ekonomik sýkýntýlarýn sebebini o günlerde aramalý. Ethem’in Yozgat’tan ayrýlýrken sarf ettiði þu cümle onlar için önemli bir delil: “Maþallah Yozgat, Yozgat deðil içi altýn dolu vadiymiþ.” Ali Fuat Paþa’nýn hatýralarýnda da þöyle bir cümle kayýtlý: “Ethem Beyin, Yozgat’tan götürdüðü mallar aylarca Ankara Karacabey Çarþýsýnda satýldý da bitmedi.” O günleri babasýndan ve aile büyüklerinden dinleyerek büyüyen Halit Çapanoðlu, “Dedem Halit Bey, saklandýðý yerde bulunup götürülürken babamlarý büyük halama emanet etmiþ. Halam cesur kadýnmýþ. Birkaç kez Amasya’ya, dedemi ziyarete gitmiþ; ama asýldýðýnda cenazesini getirmeye kimse cesaret edememiþ. Mezarýný bilen yok. Aslýnda bu seneye kadar resmi dahi yoktu elimizde. Babaannem evi barký yanýp eþi asýlýnca üzüntüden verem olup iki yýl içinde ölmüþ. Devletin baskýsýyla aile fertlerine bir dönem memuriyet bile verilmemiþ.”

Asýl zorluðu yaþayan Halit Bey’in babasý elbette. Ýsyanda on yaþýndaymýþ. Ethem’in çiftliði yakmasýna þahit olmuþ, sonra babasýnýn asýldýðý haberini duymuþ. Varý yoðu elinden alýndýðý için peþ parasýz bir bey çocuðu olarak baþlamýþ hayata. Halit Bey’e bugün Yozgat’ta Çapanoðlu olmanýn neye tekabül ettiðini soruyoruz: “Bizi baðýrlarýna basarlar. Ailemiz hep vermiþ, biz de gücümüz yettiðince vererek geleneði sürdürüyoruz. Hangi köye gitsek hâlâ bey gibi karþýlanýyoruz. Yozgatlýya müteþekkirim.”


HER TAÞIN ALTINDAN BÝR ÇAPANOÐLU ÇIKAR

Bu söz, padiþah 2. Mahmud’un aðzýndan çýkalý hayli zaman oldu, taþýn altýndan çýkanlar hep deðiþti; ama isim ayný kaldý: Çapanoðlu. Halk muhayyilesindeki karþýlýðý, güç karþýsýnda þapka çýkarma. Ama iþin içinde biraz esrar biraz da dalavere olduðu tartýþýlmaz. Sarayýn has bahçesinde muhasibiyle gezinen 2. Mahmud, atamalarýn ve görevden almalarýn altýndan hep Çapanoðlu beylerinin çýktýðýndan söz etmektedir. Muhasip o sýrada önüne çýkan bir taþ parçasýný ayaðýyla kenara itince padiþah atýlýr; “Aman lala, ne yapýyorsun, o taþýn altýndan da Çapanoðlu çýkmasýn.” Devir, Çapanoðlu beyliðinin sadece Anadolu’da deðil, sarayda da güçlü olduðu devirdir; ama sonrasýnda çark tersine iþler ve bir zamanlarýn zengin ve itibarlý ailesi, tarihe Millî Mücadele karþýtý bir isyanýn öncüsü olarak kaydedilir.


BU KÝTAP ÇAPANOÐULLARININ ÝADE-Ý ÝTÝBAR VESÝKASI OLACAKTIR

Çapanoðullarýnýn damatlarýndan Abdülkadir Bey’in hatýralarýný titiz bir çalýþmayla gün yüzüne çýkaran Dr. Ali Þakir Ergin, olaylarýn üzerinden 86 yýl geçtikten sonra sivil bir hatýratýn ýþýðýnda gerçeklerin konuþabildiðine dikkat çekiyor. Ona göre, vesikalarýn birçoðu isyanýn hemen ardýndan yok edilse de hâlâ ulaþýlamamýþ yazýlý belgeler var ve onlar da ortaya çýktýðýnda resmî tarihte Çapanoðullarý maddesinin yeniden yazýlmasý gerekir. Kitabýn çok ilgi uyandýrdýðýný, konuyla ilgili televizyon programlarýna davet edildiðini söyleyen Ergin, bu tür ortamlarda, Yozgatlýnýn Çapanoðullarýna minnettar olduðunu özellikle vurguluyor:

“Yozgat’ýn temelini onlarýn attýðý, güzide eserleri onlarýn yaptýrdýðý bilindiði halde Çapanoðlu ailesini dýþlamak yanlýþtýr, üzücüdür. Ýstanbul hükümetinin iflas ettiði, Anadolu ile irtibatýn koptuðu, her tarafta eþkýyanýn kol gezdiði bir dönemde Çapanoðullarý isyanýný büyütmek doðru olmaz. Bu olaylarý bir zamanla tahdit edecek olursak 7-27 Haziran arasý, adet itibariyle tahdit edecek olursak bütün Çapanoðullarý ailesinden yedi kiþi. Ýnsanlar hasbelkader hata yapabilirler. Suçun ferdiliði ve cezanýn ferdiliði esastýr. Bir aileden birkaç kiþi bir olaya katýldý diye bütün aileyi itham etmek hatta bütün þehir halkýný suçlamak akla izana sýðmaz. Hadiseye Yozgat ayaklanmasý ya da Yozgat isyaný diye isim veren resmi kaynaklardýr. Halk da buna tabi olmuþtur. Ne yaptý bu insanlar? Kimi öldürdüler, kime silah sýktýlar? Yaþanan tarih baþkadýr yazýlan tarih baþka. Yozgat’ta yaþanan tarih yazýlamamýþtýr. 1920 sonrasý cereyan eden olaylardan sonra aile bireyleri neredeyse vatandaþlýktan çýkarýlacak kadar horlandý, Osmanlý’ya bir asýr hizmet etmiþ bu ailenin çocuklarý Yerköy’den trenlere bindirilerek baþka þehirlere sürüldüler. Aylarca çadýrlarda yaþadýlar. Bir zamanýn ayan ailesi yiyecek ekmeðe muhtaç hale geldi.”


ATATÜRK YOZGAT’I SEVÝYORDU

Yozgat’ta Cumhuriyet Meydaný’ndaki abidede, “Ünlü süvarileri harp meydanlarýnda kahramanca dövüþen Türk yiðitlerinin harman olduðu diyar. Bozok Yaylasýnýn çocuklarý var olun.” yazýlý. Atatürk imzalý bu cümle Yozgat’ýn medar-ý iftiharý. “Yozgat’ý sevmeseydi bu sözü söyler miydi?” diye soruyor Kapusuzoðlu: “Gazi Paþa, birçok þehre hiç gitmediði halde Yozgat’ý 1924 ve 1934 yýllarýnda iki kez ziyaret etmiþtir. Ýlk geliþinde þehirde üç gün kalmasý da yine Yozgat’la bir probleminin olmadýðýna iþarettir. Halit Bey çiftlikteki ailesini merak ettiði için aðabeyleriyle birlikte sýðýndýðý Uzun Yayla’dan kaçmýþ ve yakalanýnca asýlmýþtýr; fakat diðer beylere af çýkaran da yine Atatürk’tür. Hatta isyandan dolayý þehir ahalisi adýna özür dileyen Akdaðlý Bahri Bey’i sert bir dille susturmuþ ve þöyle demiþtir: Býrak Bahri, o konuyu kapat. Kapanmýþ yara, deþip de yeniden kanatma. O dönemi kendi içinde izah etmek gerekiyor.”

Aksiyon Dergisinden Alýntýdýr.

Selam ve dua ile



http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=25091


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son rahmete.muhtac tarafından, 22.09.2006 - 11:59 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 22.09.2006 - 11:56
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon BEŞ YÜZ SENE İBADET EDEN ZATIN DURUMU ...
rahmete.muhtac su an offline rahmete.muhtac  
İnşaAllah
86 Mesaj -
ÝnþaAllah kardeþlerim.Rahmet ve Bereket hiç üzerinizden eksilmez.
Gönderme Tarihi: 22.09.2006 - 11:49
rahmete.muhtac üyenin diger mesajlarini ara rahmete.muhtac üyenin Profiline bak rahmete.muhtac üyeye özel mesaj gönder rahmete.muhtac üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (4): (1) 2 3 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 862 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
tektabanca (45), recebcorduk (42), hacibaba (86), deryadeniz8585 (39), mhuisltalfa (36), salihabaþf.. (54), boss58 (54), mahmut1988 (36), feti (47), özel dedektif (43), Mutlu79 (45), muhammednesim (53), esranur_ (41), bahar_ (40), hasan37 (), mehmet_bilxx (28), Rahmankazi (41), akadir62 (62), fbozan26 (57), d_elif (49), GsLi_SeDa (34), koc (35), feti29 (47), nihat bekta&tho.. (54), nazt (42), Günahkar20 (35), sarica68 (52), eneserdinc (42), necmetdin (47), abi (35), hier (56), AyGeN (38), sea_stars (52), ben_onun_hayran.. (51)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58817 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.