kamagra dexamethasone kaletra lopinavir ritonavir chloroquine cardura carsol cartia xt cartia casodex caverta ceclor cd ceclor ceftin cefurim celebrex celestoderm v celestone celexa cellcept cellidrine cephoral ceporex cerina cerzine cet eco cetallerg cetrine chibroxol chlorazin chlorochin chloromycetin cialis black cialis daily cialis oral jelly cialis professional cialis soft cialis strips cialis sublingual cialis super active cialis super force cialis cibacen ciloxan cimexillin cip eco
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Tek Sermayemiz Ömür...

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Tek Sermayemiz Ömür...
575 Mesaj -
Her birimiz ayrý bir dünya yaþadýk; yaþýyoruz ve yaþayacaðýz. Ya uzun sürdü bu ömür; ya da çocukluðumuzda bir hastalýk ciðerimizi çürüttü. Belki herhangi bir insan gibi bir araba kemiklerimizi ezdi, bir bombaya kurban gittik, kalbimiz habersiz bir krizin baskýnýyla dinlenmeye çekiliverdi.

Tüm yaþantýmýzmýþ gibi algýladýðýmýz dünyadaki ömür, aslýnda ahirette yaþayacaðýmýz sonsuzluða nisbeten birkaç saniyeden ibaret. Dünyadaki ömrün sonsuzluða oranla miktarý ne kadar küçükse, ayný sonsuzluða oranla deðeri o kadar büyüktür. Çünkü sonsuzluða deðin sürecek hayatýn nerede ve nasýl geçeceðini, ömür denilen birkaç saniye boyunca neler hissettiðimiz, istediðimiz ve yaptýðýmýz belirleyecek.

Dünyadaki saniyeler boyunca kazanabileceklerimizi, ahiretteki asýrlar boyunca elde edemeyeceðiz. Demek ki, sonsuzluðu kazanmakta kullanabileceðimiz tek sermayenin adýna ömür demiþiz. Belki de bu yüzden yarýþýyor karýncalar; kuþlarýn dünyayý þenlendirmek için güneþi bekleyememelerinin sýrrý da buradadýr.

Niçin yaþadýk? Ev, araba, ünvan ve zenginlik için çýrpýnýþýmýzýn, televizyon seyretmemizin, dedikodularla bütün sermayemizi yok etmemizin; kýsacasý ömrümüzün saniyelerini paslanmýþ bað býçaðýyla milim milim parçalayýþýmýzýn sebebi nedir?

Nice insan, evreni kuþatacak bir sayfayý kendi adýyla açýp doldurarak gitme fýrsatý eline verildiði halde, tembellik yüzünden elleri bomboþ olarak dünyadan kovulmuþtur.

Eðer her gece uykuya dalacakken, sermayemizle hangi ticareti yaptýðýmýzý sorgulamýyorsak; yolumuzu biz tayin etmiyoruz demektir. Zaman nehrinde akýp gidenlerin yolculuðu iki þekilde çizilir: Ya onlar birer saman çöpü gibidirler, rüzgârla savrulurlar; kum ve toprak parçacýklarýdýrlar, sellerle yuvarlanýp giderler. Ya da onlar, kendilerini bir vadiden diðerine taþýyan arý gibidirler.

Ýþte, büyük bir ruhu çalýþmaya feda ettiren olaðanüstü sözler: 'Karþýmda büyük bir yangýn var. Alevleri göklere yükseliyor. Ýçinde evladým yanýyor, imaným tutuþmuþ yanýyor.' Sonra da þöyle uyandýrýr bizi Bediüzzaman: 'Biz gidiyoruz; aldanmakta fayda yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar. Sevkiyat var.' Sonra da bizler... Kendimize kahrediþimiz; haksýzlýk ve zulme ilgisiz kalmaktan veya sadece bunlarýn dedikodusunu yapmaktan baþka bir yolu tercih etmeyen insanlar...

Elimizdeki her deðerin emanet olduðunu ve pek yakýnda çekilip alýnacaklarýný biliyoruz: eþimiz, iþimiz, mülkümüz ve hayatýmýzý paylaþtýðýmýz herþey. Herþeyin sahibi olduðunu sanan, ama ‘ömür sermayesinin saniyelerinden baþka’ hiçbir þeyi olmayan insanlarýz. Vücudumuz bile bize ait deðil ve biz buradan ayrýldýðýmýzda vücudumuz dahi bizimle gelmeyecek. Bizimle birlikte gelecek olan, kalbimizi güneþleþtiren dualar, dilekler ve eylemlerimizle manevî hafýzalarda býraktýðýmýz tertemiz izler olacak.

Ýslâm Peygamberi(a.s.m.) 'Ýnsanlar uykudadýrlar; öldükleri zaman uyanýrlar' der ve uðrunda aðlaþýp çekiþip durduðumuz dünyaya dünya hesabýna saplanmanýn anlamsýzlýðýný hissettirir: 'Ahirete nazaran dünyanýn deðeri, ancak sizden birisinin parmaðýný denize daldýrmasýna benzer.' Hatýrlýyorum, 1989 yýlýnda Akdeniz bölgesinden geçerken, Mersin iline uðramýþtýk, þehrin sahilinde deniz kenarýna vardýk ve 'Akdeniz’in suyuna dokundum' diyebilmek için elimi deniz suyuyla ýslattým. Orada geçen tüm zaman beþ dakikaydý. Þimdi düþünüyorum; beþ asýr olsa da, fani olunca ayný þey deðil midir?

Benjamin Franklin, 'Hayatý seviyorsan, zamanýný boþa harcama; çünkü zaman hayatýn ta kendisidir' der. Bu gerçeði ruhunun derinlerinde hisseden büyük insanlarýn lüzumsuz meþguliyetlerle öldürülecek bir saniyeden bile kaçtýklarýný görürsünüz. Pek çok insan, deðil dakikalarýný, saatlerini harcýyor ve bu saatleri, deðil lüzumsuz iþlerle meþgul ederek, hiçbir þey yapmayarak, âdeta heykel gibi donup kalarak öldürüyor. Gereksiz uykularla ve faydasýz televizyon seyretmelerle yaptýðýmýz bundan baþkasý mýdýr?

Epiktetos, tarihin derinliklerinden þöyle fýsýldar: 'Yarýn bambaþka bir insan olacaðým diyorsan, niye bugünden baþlamýyorsun? ' Biraz daha dikkat edince, Tolstoy’un 'Herkes insanlýðý deðiþtirmeyi hayal eder; ama kimse kendini deðiþtirmeyi düþünmez' dediðini duyacaksýnýz. Ömür sermayesiyle sonsuzluðu kazanmanýn zamaný bugündür ve yolu, iþe kendimizi deðiþtirmekten baþlamaktýr.

Ýnsan, sermayesi zannettiði malýný, makamýný korumak uðrunda bütün enerjisini, bazen canýný, hatta þerefini feda eder. Gerçek ve tek sermaye olan ‘ömür’ün hýzla tükendiðinin yeterince bilincinde miyiz? Yoksa en acýmasýzca, israfla harcadýðýmýz tek sermayemiz ömrümüz müdür? Ben otuzdört yaþýndayým. Beþ yaþýnda, on yaþýnda çocuklarýn dünyadan ayrýlýþlarýný duydukça, Hz. Âdem’i(a.s.) ve Hz. Havva’yýaglar.a.) Cennette sonsuzlukla kandýran þeytanýn, ayný yalana onun çocuklarýndan olan beni de dünya hayatýnda inandýrmaya çalýþtýðýný fark ediyorum. O anda eðer tembellik tuzaðýna düþmüþsem; kulaklarým vicdanýmýn haykýrýþlarýný yakalayýveriyor ve beni tehdit ettiðini duyuyorum: 'Sen öldün dostum; sen öldün.'

Ýnsanlar mallarýný korurlar; krizler geldiðinde paralarýnýn eriyip gitmemesi için herþeyi düþünürler. Mevki ve makamlarýný rakipleri kapmasýn diye, ne yapýlacaksa yaparlar. Peki, ya bir saniye bile duraksamadan akýp giden günlerinin israf olmamasý için; ömürlerinin ellerinden çalýnmamasý, krizlerle eriyip gitmemesi için ne yaparlar? Paramýzý düþündüðümüz kadar ömrümüzü düþünüyor muyuz? Yoksa iki simit satamayýnca ipe götürecek kadar deðersiz bir can mý taþýyoruz göðsümüzde? Sonsuzluðun bedeli bu denli basit olamaz.

Eðer son nefesimizi vermek üzere deðilsek, henüz herþey bitmemiþtir. Bizim için ‘herþeyi’ hazýrlayan Yaratýcýmýzdan istemeye vaktimiz var demektir. Bulduðumuz her boþ saniyeyi dualarýmýzla doldurmaya; yürürken, konuþurken, hatta uyurken kalbimizin ellerini sýnýrsýz rahmetine uzatmaya; benliðimizi O’nun varlýðýnýn ve þefkatinin idraki ile doldurmaya fýrsatýmýz var demektir.

Herkesin uyuduðu sessiz gecelerde tembellik beni ruhumdan yakaladýðýnda ve dizlerime hâkim olamadýðýmda, Azrail’in(a.s.) pencereden ziyaretime geleceði âný hayal etmeye çalýþýrdým. Üþenen kalbim ürpertiyle canlanýr; ama bu yalancý hayalin etkisi yeterince uzun sürmezdi. Bir sabah henüz uyanamadan bir dakika önce, silüeti yanýma geldi ve artýk sonsuzluk yolculuðuna baþlamam gerektiðini haber verdi. Öylesine acýdým ki hâlime.

Günlerdir beni üzen herþey birkaç saniyeye sýðdý bilincimde; kalan projelerimi tek tek hatýrladým. Uðrunda üzüldüklerim, sinek kanadý kadar deðersizleþti ve yeterince önemsemediðim iþlerimin her biri birer dað gibi karþýma dikildi. Kazasý gereken ibadetler, yazýlmayý bekleyen kitaplar; helalleþmem gereken insanlar, hazýrlamam gereken vasiyetname... Ben çaresizim; çözülmesi gereken yýðýnlarca asýl iþ var orada ve ben onlarýn teki için bile artýk harcayacak bir saniyeye sahip deðilim. Rüya biraz daha uzasaydý da yalancý dünyaya geri gelmeseydim; oradaki birkaç dakika tüm saçlarýmý aðartmaya yetecek kadar aðýr gelecekti.

Þimdi bizi çok seven sevgili Peygamberin(a.s.m.) 'Rabbinize yalvara yakara dua ediniz' sözü ruhumuzun bir parçasý olabilir. Ya da, 'Eðer Allah katýnda sizler için neler hazýrlandýðýný bilseydiniz, çok muhtaç olmayý dilerdiniz' sözünden ders alabilir; fýrtýnalý çölde annesini kaybeden çocuk gibi, dünyanýn eziciliðinden kurtulup Evrenin Sahibine kavuþabilme arzusu ile ruhumuzu doldurabiliriz.

Önemli olan dünyada neler elde ettiðimiz deðildir. Neleri ne kadar büyük ölçekte kazandýðýmýzýn sonsuzluðumuz açýsýndan hiçbir deðeri yoktur. Zira bizim elimizle gerçekleþtirilenlerin yaratýcýsý deðiliz ki onlara sahiplik iddia edelim. Bizim defterimize yazýlacak olanlar, asýl bizden olanlar, yani bize ait olanlardýr ki, onlar da sadece kalbimizden ve ellerimizden çýkanlardýr. Ýnsan baþarabildikleri kadar deðerli deðildir; insan sadece baþarmak uðrunda dile getirebildiði duasý kadar ve baþarabilmek için sergileyebildiði çýrpýnýþý kadar büyüktür.

Ýnsanýn hak edeceði sonsuzluðun deðerini ve büyüklüðünü belirleyen iki faktör vardýr: Bedenimizin içinde yaþadýðý evrende hangi eylemleri, çýrpýnýþlarý býraktýk. Baþarýp baþarmadýðýmýz sonsuzluðumuz açýsýndan önemli deðil; baþarabilmek için üzerimize düþeni yeterince yaptýk mý? Meþhur olmayabiliriz; adýmýzý kimse duymayabilir dünyada. Ancak þurasý kesin ki, peygamberlerin yaptýklarý gibi yapmaya adananlarý, burada kimse tanýmasa da semada tanýmayan melek yoktur.

Diðer faktör de kalbimizdir. Bedenimizin parçasý olduðu madde evreninde, hangi izleri ve eylemleri býraktýðýmýz kadar; kalbimizin içinde yaþadýðý ruh evreninde de hangi dualarý, duygularý ve niyetleri býraktýðýmýz önemlidir. Öyle insanlar vardýr ki, melekût evreninde, kalpleri ve dualarý adýna âdeta gezegenler inþa edilmiþtir.

Sonsuzluðu kendileriyle paylaþacaðýn meleklerin seni sevip sevmediðini merak ediyorsan; senin melekleri sevip sevmediðine bak. Seninle ne kadar ilgilendiklerini anlamak istersen, senin onlarla ne kadar ilgilendiðini sorgula.

Yaratýcýnýn sevgisine kavuþup kavuþmadýðýný anlamak istersen; þimdi kalbine sor: 'Onu seviyor muyum? ' Peki seni ne kadar seviyor? Sor kendine: 'Onu ne kadar seviyorum? ' Hatýrlayýnca hýçkýrýklara boðulabilecek kadar var mý? Eðer öyleyse, sen köyde kaðnýyla yük taþýyan, daðlarýn ötesinden habersiz fakir delikanlý/veya genç kýz da olsan; senin adýn semanýn öteki ucunda bile meþhurdur.

Hayat geçiyor, zaman uçuyor; hazineler gaybdan akýp gidiyor. Uyuyamayýz, heykeller gibi donuklaþamayýz. Yaratýcýmýzýn görevi olan sonuçlarý yetersiz sanýp kaderimize küsemeyiz; alacaðýmýz asýl karþýlýk, sonsuzluk evreninde verilecek karþýlýktýr. Hiçbir akýllý insan da, tüm çabalarýnýn karþýlýðýný dünyada alýp, sonsuzluða eli boþ gitmek istemez. Bize düþen, karýncalar gibi durmadan ve üstelik koþarak çalýþmaktýr; Yaratýcýmýz eylemlerimizden ne yaratýr; sadece ahiret mi, yoksa biraz dünya ve biraz ahiret mi?

Þu kadarýný iyi biliyoruz: Her zerre eylemin ve duygunun sonsuzluk evreninde mutlaka çok büyük karþýlýklarý vardýr. Baþarý yolculuðunda attýðýmýz her meþru adým, Cennet sarayýna dikilen bir aðaçtýr. Eylemlerimizin bu evrendeki karþýlýklarýnýn yanýsýra; eþ-zamanlý olarak, sonsuz hayattaki karþýlýklarý da yaratýlýyor. Ruhumuzu tatmin edebilecek tek karþýlýk, þeytanýn ütüleyip boyaladýðý maddede kokuþmak deðil; sonsuzluðun sahibiyle kurulacak dostluk ýþýðýnda sonsuzlaþmaktýr. Sevgili Yunus bunu anladý ve þu en güzel cümleyi bize býraktý: 'Bana Seni gerek Seni...'

Muhammed Bozdað



EsSelam Aleykum...

Gönderen: 04.08.2008 - 22:36
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 583 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ferdülislam (108), sunniit (59), kadirbey (62), busra12 (32), melisatek (32), hüzünlüköprü (36), ramazan294 (35), nisa88 (36), ervam (57), Allah 1 (47), saime86 (38), batu39 (51), Abdurrahman Gör.. (61), fatihulu24 (30), Zeynep_85 (39), ferhatb (51), GuVeNN (46), safiye55 (35), azra16 (44), ahmed86 (38), mürsid (37), mekin (43), tohurter (54)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56643 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.