lopinavir ritonavir kaletra generique luvox generique colchicine hydroxychloroquine prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » [B]İSKENDER PALA’nın KALEMİNDEN

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
İSKENDER PALA’nın KALEMİNDEN LALE
575 Mesaj -
Þair, þöyle buyurmuþ:

Yoktur bu âb u tâb ne mihr ü ne jâlede
Ýzhâr-ý kudret eylemiþ Allâh þu lâlelede

Demek olur ki: “Þu lâledeki parlaklýk ve berraklýk ne güneþte, ne de çið tanesinde var. Galiba Allah þu lâleyi yaratýrken insanlara kudretini göstermeyi istemiþ. (veya Lâle kelimesiyle Allah ism-i celali ayný harflerle yazýldýðý için lale’ye bakanlar oradan “Allah” adýný okurmuþlar.) dýr.”

Lâle, her ne kadar atalarýmýz tarafýndan Ortaasya’dan getirilde denirse de aslýnda vataný kesin olarak belli olmayan bir çiçektir. Kanunî devrinde Ýstanbul’da büyükelçi olarak bulunan Avusturyalý ünlü seyyah ve yazar O. G. Busbecq, hatýralarýnda, Batý dillerindeki tulip (Latince tulipa, Almanca tulpe, Fransýzca tulipe, Ýngilizce tulip, Ýtalyanca tulipano, Rusça tul’pan) kelimesinin Türkler tarafýndan “tulipan” þeklinde telaffuz edildiðini ve bununda Türklerin baþlarýna sardýklarý “tülbent” ile alakalý bulunduðunu yazarak Avrupa’nýn lâleyi Osmanlýlar aracýlýðýyla tanýdýðýný söyler. Nitekim Anadolu coðrafyasý lâleyi Türkler ile tanýmýþ, Roma yahut Bizans ve öncesi kültürlerde lâle ile baðlantýlý bir ize rastlanmamýþtýr.

Lâlenin kýrmýzý veya pembe renk ile alakasý düþünülürse bu ismin la’l (kýrmýzý / pembe yakut) kelimesinden türediði var sayýlabilir.

Ýran ve (Büyük) Anadolu Selçuklularý’nýn sanat eserlerinde lâle motifi XII. Asýrdan itibaren kullanýlmýþtýr. Anadolu Selçuklu Devleti’nin baþkenti olan Konya’daki muhtelif eserlerde lâle motifi yer alýr. Türk çini, kumaþ, halý, kilim vb. el sanatlarý örnekleri ile cami, mescit, türbe, medrese, sebil vb. mimari eserlerinin duvarlarýnda her renkten lâle görmek mümkündür. Taþ, maden, tahta, sadef, deri, kumaþ vb. eþya üzerine, stilize edilerek iþlenmiþ lâleler, ayakkabýlardan iç mintanlara, þallardan kaftanlara varasýya kadar hemen her türlü giyim malzemesinde de desen olarak kullanýlmýþtýr. Osmanlý’nýn lâle ile olan bu dostluðu asýrlarca sürmüþ ve Avrupa’dan Barok üslubun alýnýp klasik þarkkârî desenlerin yerine ikame edilmesine kadar (Bu geliþim Patrona’nýn 1730 Ekim Ýhtilali’nden itibaren tam bir asýr sürmüþ ve Tanzimat ile iyiden iyiye hissedilmiþtir) rölyefler, desenler, minyatürler, nakýþlar, tezhibler ve dokumaral ile gündelik hayatýn bir parçasýný oluþturmuþtur. Çünki Osmanlý insaný týpký gül ile Efendiler Efendisi’ni hatýrladýðý gibi lâle ile de Allah’ý hatýrlamýþtýr. Ona göre lâle ismini oluþturan harfler (lam, elif, lam, he) , týpký hilal (he, lam, elif, lam) gibi Allah lafza-i celalindeki harfler (elif, lam, lam, he) ile de aynýdýr. Ebced hesabýna göre her üç kelimenin toplamý da 66 rakkamýný verir. Bu mazmunu anlatmak üzere pek çok þair beyitler söylemiþtir, ancak içlerinde en ünlüsü Ýzzet Ali Paþa’nýn Sultan III. Ahmed vasfýndaki medhiyesinin tegazzül matlaý olan þu beyittir:

Mazhar-ý ism-i Celâl olmasa hakkâ lâle
Bulamazdý bu kadar rütbe-i vâlâ lâle

Þöyle demeye gelir: “Hakikate lâle, Celâl olan Allah’ýn adýnýn harflerini taþýmasaydý bu kadar yüksek mertebeler bulamazdý elbette! ”

Lale soðaný, yalnýzca bir dal ve bir tek çiçek verdiði için Allah’ýn birliðini temsil eder ve þekil itibariyle de tevhid’in sembolü olan elif’e benzer. Bütün bu özellikleriyle lâle Osmanlý toplumunda âdeta kutsallýk kazanmýþ ve Allah’ýn varlýðýný yansýtan özge bir çiçek olarak algýlanmýþ, güzelliðinin sýrrý da buna baðlanmýþtýr. O kadar ki XVII. Yüzyýlda güzellerin mücevherat yerine lâle takýnarak süslenmesi moda olmuþ, lâle yetiþtirmek ve þairane isimler taþýyan çeþitlerini koleksiyon olarak ayný bahçede bulundurmak âdeta bir yarýþ halini almýþtýr

Lâlenin kokusu yoktur, illa ki renkleri þairleri çýldýrtacak kadar müstesna ve hayranlýk vericidir. Klâsik Türk Þiirinde Lâle adlý araþtýrmayý yapan Ahmet Kartal’ýn kitabýnda Akçað yayýnlarý, Ankara, 1998, 192 s. Lâlenin renkleri, adlarý, teþbih edilen unsurlarý vs. þairlerin beyitlerinden süzülerek verilmiþtir. Ýþte lâlenin renkleri: Kýrmýzý (al, hamrâ, sürh, la’l, la’lîn, kýzýl) , kebûd (mavi) , kibritî (açýk sarýgöz kırpma , zerd (altýn sarýsýgöz kırpma , duhanî (koyu gri ve siyah) , leylakî (mor) , sefîd (beyaz) , minâ (gök rengi) , turuncu ve laciverdî...

Þair ruhu, elbette lâleyi mücerred teþbihlerle isimlendirmekten haz duyacaktýr. Nitekim ayný araþtýrmada lâle isimleri de þöyle sýralanýr: Âfitâb-ý gülzâr (gül bahçesinin güneþi) , bî-mânend (benzersiz) , âsaf-perver (vezir yetiþtirmesi) , dil-cû (gönül arayan) , ferah- âver (ferahlýk getiren) , feyz-i Hudâ, (Allah’ýn bereketi) , gül-ruhsâr (gül yanaklýgöz kırpma , hüsn-i Hasen (Hasan’ýn güzelliði) , ikrâm-ý Hak (Allah’ýn ikramýgöz kırpma , kavs-i kuzah (eleðimsaðma) , nahl-i erguvân (erguvan fidanýgöz kırpma , nâzende (nazlýgöz kırpma , necm-i nâdir (nadir görülen yýldýz) , nîze-i rummânî (nar renkli mýzrak) , semen-sîma (yasemin yüzlügöz kırpma , þakâyýk-ý numânî (kýr lâlesi, gelincik) , þevk- efzâ (coþku arttýran) , tuð-ý þâhî (padiþah tuðu) , Yed-i Beyzâ (Hz. Musa’nýn beyaz eli) , ebr (bulut) , mercan, tac, kadeh (peymâne, câmý Cem, sâgar, ayað, lalîn câm) , sürahi, karure (sýrça þiþe) , hokka, külah, kâse, çanak, fanus, micmer, hayme (çadýr) , otað, nûn, gamze vb. Bütün bu isimlere bakarak lâlelerin þekillerini zihnimizde canlandýrmak mümkündür.

Þairler lâleyi sevgilinin yüzüne, yanaðýna, dudaðýna ve taze geline de benzetmiþler; âþýkýn baðrýný bedenini, sînesini, gönlünü ve gözünü de ortasýndaki daðlama yarasýný andýran siyah leke ile ölçmüþlerdir.

Lâle ki sevgilinin yanaðýdýr; onu gören gül, güllüðünden utanýr; salýnýþýný gören servi salýnmayý býrakýr. Týpký Necatî Bey’in söylediði gibi:

Lâle-hadler yine gülþende neler etmediler

Servi yürütmediler; goncayý söyletmediler

BÜTÜN LALELER 6 YAPRAKLIDIR

Gerçek lâlelerin hepsinde renkli 6 yaprak bulunur. Tac ve dal yapraklarý ise yeþildir. Yaprak sayýsý altýdan fazla olan katmer laleler daha sonra üretilmiþ olup güle benzetilmiþlerdir.

Lâleler sonbaharda topraða soðanlar hâlinde dikilir ve ilkbaharda bir tek çiçek açar. Kýþýn kendilerini dibe çekmeleri, soðanýný ayaza çaldýrmamak içindir. Kumlu ve gübreli topraðý severler ve açýldýklarý zaman ancak birkaç gün dayanýrlar. Gece kapanýr, gün ýþýðýnda yapraklarýný yayarlar. Koklanmalarý hâlinde yapraklarý erken dökülür.

Lâle ki bir devre adýný veren çiçektir, övülmeye lâyýktýr. Sözü Edip Ayel’e býrakalým:

Eylül’de melûl oldu gönül soldu da lâle
Lâleyken emel ermedi bahçemde kemâle
Gelmez bu elem neyleyelim fazla suâle
Bir hâile ömrüm ki alýnmaz bir kâle

Hülyâ bizi râmeyleyebilmiþ ki muhâle
Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hâle
Sevdâ denilir düþtüðümüz gizli melâle
Bir hâile ömrüm ki alýnmaz bile kâle

Bülbül edemez belki de þâir gibi nâle
Yýllar eriyor aðladýðým gülle zevâle
Son darbeyi vursaydý ecel bâri mecâle
Bir hâile ömrüm ki alýnmaz bile kâle

Vaktiyle XVI. Yüzyýlda Viyana’da yetiþtirilmeye baþlayan lâle bugün bütün Avrupa’yý etkisine almýþ gibidir. Artýk Hollanda’daki lâle sevgisi neredeyse çýlgýnlýða (Tulipomania) varacak derecelere gelmiþ; Kanada’nýn Ottova kentinde her Mayýs adýnda lâle festivali düzenlenir olmuþtur. Çok þükür ki lâle yeniden medeniyetimize merhaba diyor.

Lâleyi önemseyenlere selam olsun...
[/B]


Mesaj 3 kez düzenlendi. En son Ukab tarafından, 24.03.2007 - 11:22 tarihinde.
Gönderen: 24.03.2007 - 09:33
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 İSKENDER PALA’nın KALEMİNDEN LALE
Ukab 24.03.2007 - 09:33

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 508 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
yalnizkurt55 (62), siyahnur (56), SULEYMAN ONCU (48), corluca (54), batalli (61), Fethi62K (62), emin2325 (66), yasin ibrahim e.. (53), h_hayrettin (43), turhanozturk (61), hazanrengi (43), Zilkade (42), akif1980 (44), mekselina (34), neverness (51), rufeyde (48), rabia| (50), Selvaa (49), antaly59 (66), BÜYÜK BALIKÇI (53), cemiluygun (70), Mikai66 (46), polat_23 (44), adar72 (35), nzl44 (47), m_ugurluoglu (37), emperor (50), osmanorhan (55), muhacir (53), salepli (51), musdem (54), ilyas_bozkurt (50), Jeday (35), ebuzerbasak (35), RaHMeT_YaGMuRu (40), eL_SaLvAdoR (42), faruk38 (62), ibrahimkindan (64), Karizmatik_63 (41), halimeuzunlar (41), hakan__ (43), citakhalil (70), serin (48), ZorDünya (54), cüneyd75 (49)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52904 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.