kamagra ivermektin kaletra ivermektin generique stromectol detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Dinler arası haksız rekabet

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ramazanoglu su an offline Ramazanoglu  
Dinler arası haksız rekabet
61 Mesaj -
Rabbimize ne kadar þükretsek azdýr ki, bizi bir Ramazan ayýna daha kavuþturdu. Yoðun bir þekilde arýnmamýz, temizlenmemiz ve gidiþatýmýzý gözden geçirmemiz için bir fýrsat daha verdi. Bu vesileyle müslüman kardeþlerin Ramazan ayýný kutlar, hakkýyla deðerlendirmelerini dilerim.

Dün ilk teravihimizi kýldýk. Namazdan önce, imam efendinin vaazýndan nasihat aldýk. Ýmam efendi çok önceden baþýndan geçmiþ bir olayý anlattý:

Ramazan ayýnda oruçlu olduklarý birgün mola yaparlarken, hocanýn hiçbirþey yeyip içmemesi iþ arkadaþlarýndan birinin dikkatini çekmiþ ve sebebini sormuþ. Hoca, oruçlu olduðunu söyleyince arkadaþý, bunun ne demek olduðunu ve ne kadar süreyle yeyip içmeyeceðini sormuþ. Ýþ arkadaþý duyduklarý karþýsýnda daha da þaþýrmýþ ve ''böyle bir zorunluluðu kim koyuyor'' diye tekrar sormuþ. Hoca ''Allah'' deyince itirazý basmýþ, ''yok olamaz, Tanrý böyle birþey emretmiþ olamaz.''

Hoca bu hatýrasýný ''iman olmazsa bu tür ibadetlerin mahiyeti ve zorunluluðu anlaþýlamaz'' sadedinde anlatmýþtý. Ýçimden ayaða kalkýp, ''hocam, biraz tevrat ve incil okusaydýnýz bizdeki orucun benzerinin, iþ arkadaþýnýzýn ait olduðu kültürde de olduðunu bilir ve onun bilgisizliðini yüzüne vurabilirdiniz'' demek geçti ama cemaat bu tür müdahalelere pek alýþýk olmadýðýndan vazgeçtim.

Öyle deðil mi ama? Bizim dýþýmýzdakiler tarafýndan yadýrgandýðýmýz her dini görevimizi, ''evet, bu sadece bizde var, bizim Tanrýmýz böyle uçuk þeyler emreder biz de aynen uygularýz'' edasýyla savunmaya geçiyoruz. Halbuki, kitabýmýz Kur'an'ýn kendinden önceki kitabýn onaylayýcýsý ve devamý olduðunu, peygamberimiz hz. Muhammed(S)'in de kendinden önceki peygamberlerin devamý olduðunu bilsek, bu devamlýlýðýn getirdiði ortak noktalarý görsek, açýklamalarýmýz ve savunmalarýmýz daha tutarlý olmaz mý?

''De ki; ey kendilerine kitap verilenler! Yalnýzca Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene inandýðýmýz için mi bizden hoþlanmýyorsunuz? Oysa çoðunuz yoldan çýkmýþ kimselersiniz.'' (Maide 59)

Yani bu ne demek?

Peygamberimiz ve onun aðzýndan müslümanlar diyor ki; ''biz, bizim kitabýmýzýn ve sizin kitabýnýzýn gereklerini yapýyoruz. Ýkisini gönderen Allah'a inanýp O'nun emirlerine teslim oluyoruz. Sizse ayrým yapýyor, bizim yaptýðýmýz ibadetler sanki sizde yokmuþ gibi davranýyorsunuz. Ýbadetlerin içini boþaltýyor, kavramlara farklý anlamlar yüklüyorsunuz. Sadece kendi kitabýnýzda bulduklarýnýzý uygulayacaðýnýzý söylüyor, vahyin devamlýlýðýna set çekiyorsunuz. Biz sizin yaptýklarýnýzý yapmayýnca da bizi sevmiyorsunuz.''


Ne yazýk ki, günümüz müslümanlarý da vahiylerin arasýný ayýrmakla kitap ehliyle ayný yolu takip ediyor. Öyle olunca, kur'an sadece müslümanlarýn, tevrat yahudilerin, incil de hristiyanlarýn malý olup çýkýyor. Herbirinin ayrý inanç sistemi, herbirinin farklý ibadet þekilleri varmýþ gibi kabul ediliyor. Bunda þikayet edilecek ne var diyebilirsiniz. ''Herkes dilediðini seçip onu uygular ve doðru yolda olduðunu düþünerek mutlu bir hayat sürebilir.''


Durum o kadar basit deðil maalesef. Olmadýðý halde varmýþ gibi gösterilen çeliþkiler, olmadýðý halde saðlanmaya çalýþýlan üstünlükler, bir hiç uðruna çýkartýlan çekiþmeler, birçoklarýnýn kafasýný karýþtýrýyor. Kutsal kitaplarý anlamada ve yorumlamada yapýlan tahrifler sonucu insanlarýn araþtýrmaya girmesi ve gerçek dine yönelmesi elbette sevindirici bir durumdur. Ama kafa karýþýklýklarý dinin ana kaynaklarýnda görülen çeliþkilerden dolayý olmasýndan daha çok, uygulamadaki tutarsýzlýklar ve dini anlayýþtaki aþýrýlýklar nedeniyle oluþuyor.

Bu söylediklerime iki örnek verirsem ne demek istediðim daha iyi anlaþýlacaktýr. Aktüel bir ibadet olan orucu ele alalým. Hristiyan websitelerine bakýp oruç hakkýnda bilgi almak isterseniz, kýsa bir giriþten sonra, orucun yemek içmekten vazgeçmek olmadýðýndan, asýl orucun ruhsal geliþimi saðlamaya yönelikduygusal ve düþünsel kötü düþüncelerden uzak durmak olduðundan bahsedildiðini görürsünüz. Bunu okuyan okuyucu, hristiyanlýkta, islamda olduðu gibi gece yarýsý baþlayýp gün batýmý biten, yeme-içme ve cinsel iliþkiden uzak durma ile belirlenmiþ bir oruç þeklinin olmadýðý izlenimine kapýlýr. Ama yazýnýn devamý okunduðunda, hristiyanlýktaki orucun hiç te islamdaki oruçtan pek farklý olmadýðýný hayretle görülmüþ olur. Ayný þekilde islamdaki orucun asýl amacýný okuyan bir hristiyan, amacýn sadece kuru bir açlýk ve susuzlukla sýnýrlý kalmadýðýný, neticede en kabul gören orucun, oruçluyken, Allah'tan baþka herþeyi zihinden silmek demek olduðunu görür ve kendi anlayýþýndaki ile farklýlýk göstermediðini anlar.

Diðer bir örnek, cihad konusu. Ýslam karþýtý çevrelerin sýk sýk dillerine doladýðý ve ýsrarla ''savaþ'' manasýnda kullandýklarý cihad aslýnda, Allah yolunda mal ve canla sarfedilen her türlü gayretin adýdýr. Bu tarife göre Allah yolunda savaþ ta cihadýn bir dalý olmuþ olur ama cihad demek sadece kutsal savaþ demek deðildir. Cihadýn bu geniþ anlamýyla bile diðer iki dinde de aynen var olduðu görülür. Tevratý okuduðumuzda en þiddetli savaþ sahnelerine ve Allah'ýn, ortak koþanlarý israiloðullarýnýn nasýl cezalandýrmalarý gerektiðine dair verdiði direktifleri ayrýntýlý biçimde görebiliriz. Ýncili okuduðumuzda da cihadýn savaþ boyutu çok fazla göze batmasa da hz. Ýsa'nýn ''barýþ deðil kýlç getirdim'', ''kardeþle kardeþin arasýný ayýrmaya geldim'' dediðini görebiliriz. Yuhanna'nýn Vahy kitabýnda ise adýna Armagedon da denilen kýyamet savaþlarýný ayrýntýlý biçimde okuyabiliriz. Ki bu savaþlarýn baþkumandaný Ýnsanoðlu Ýsa'dýr. Ayrýca bir hristiyan arkadaþýn tespitiyle dediði gibi, hristiyanlýkta Tanrý=Ýsa ise, tevrtattaki savaþ ayetlerinin sahibi de yine Ýsa olmuþ olur. Bütün bu gerçeklere raðmen, savaþ konusu açýldýðýnda hristiyan arkadaþlarýn çoðunluðunun konunun ortasýndan baþladýðýný görürüz. Yani, Tanrý sevgidir, savaþ yasaktýr gibi...

Buna benzer tavýrlar elbette müslümanlar için de geçerlidir. Konu oruçsa, ''hristiyanlýk ve yahudilikte bizdekinin ayný oruç farz olduðu halde, onlar kitaplarýný deðiþtirdikleri için orucun da içi boþaltýlmýþ, kafalarýna göre kolay oruçlar icad etmiþlerdir'' þeklinde desteksiz iddialar ortaya atýlýr. Açýp kutsal kitabý okusa, oruçla ilgili onlarca ayetin hala yer aldýðýný görecektir. Savaþ konusunda ise farklý bir deðerlendirme sözkonusudur bizim cenahta. Tevrattaki þiddet içerikli ayetlerden dolayý yahudilik tam bir soykýrým ve kan emici dinidir. Hristiyanlýk ise her ne kadar yüzyýllarca süren haçlý savaþlarýnýn müsebbibi ise de incil ayetleri, düþmana bile karþýlýk vermemeyi tavsiye ettiðinden iyice aslýndan uzaklaþtýrýlmýþtýr... gibi düþünceler hakimdir.

Örnekleri çoðaltýp hangi konuya baksak, ya özde ya da içerikte ayný olduklarýný görürüz. Ama maksat tartýþmak ve karalamak olunca benzerliklerin çeliþkilere dönüþtüðünü görüyoruz.. Dinler arasý bu haksýz rekabet ortamý ne yazýkki insanlarýn aslýnda bütün dinlere olan güvenini sarsýyor. Ýçinde bir yaratýcý inancý kök salmýþ insanlar bu sarsýlmayý baþka dinlere yönelerek aþmaya çalýþýyorlar. Ýnancý yüzeysel olanlar ise savrulup gidiyor, inançsýzlýðýn kucaðýna düþüyor. Bu tehlikeyi görüp horoz dövüþtürür gibi dinleri dövüþtürenlere engel olmak adýna gayret edecek saðduyulu dindarlara ihtiyacýmýz var diye düþünüyorum.

Bence her din içinde aþýrýya kaçan düþünceler ve gereksiz üstünlük taslamalar ya kutsal kitaplarý hiç okumamaktan ya da birbirlerinden baðimsýz olarak okumaktan kaynaklanýyor. Netice de, birbirine zýt inanç ve amel þekilleri ve farklý tanrýlarýagla!) olan üç tane apayrý din karþýmýza çýkýyor. Bu anlayýþ hakim olunca da, birinde aradýðýný bulamayan, diðerinde bulacaðýný sanýp din deðiþtiriyor veya çareyi üzerinde bulunduðu dini terketmekte buluyor.

Bundan 15-20 yýl önceye kadar iletiþim aðý bu kadar geliþmiþ olmadýðý için lehte veya aleyhte olabilecek bilgilere bu kadar kolay ulaþýlamýyordu. Çaðýmýz bilgi ve internet çaðý olarak, her türlü bilgiyi bir týklamayla gözünüz önüne getiriyor. Bunun faydalarý bir yana, zararlarý da yok deðil. Her türlü, fýsk, küfür, isyan kokan düþünceler, kafalarý karýþtýran sorular, yaldýzlý sözlerle gerçek gibi gösterilen yalanlar... Hepsi önünüzde. Ýnancýnýzdan duyduðunuz ufak bir þüphe karþýsýnda, sizin bu þüphenize þüphe katacak, ve siz bu þüphelerle boðuþurken size yardýmcýagla!) olacak çok arkadaþ bulursunuz. Bulduðunuz bu arkadaþ çevresine göre siz de akýntýya kapýlýp beraber yolalmaya baþlarsýnýz.

Peki, bu manzara kendiliðinden mi oluþmuþtur? En son ve en mükemmel dine sahip olduðunu iddia edip te bunu pratikte ispat edemeyen bizler suçlu deðil miyiz? Batý ülkelerinde, araþtýrmaya baðlý olarak bilinçli bir islamlaþma varken, ve bu durum batý ülkelerini panikatak sendromuna sokup islamlaþmayý önlemek için çareler ararken, doðu ülkelerindeki bu kopmanýn sebebi ya da sebepleri nedir? Hiç üzerinde düþündük mü? Yoksa ''bizim dinimiz bir tanedir, terkeden ya akýlsýzdýr ya ahmaktýr, giden gitsin, kalan saðlar bize yeter'' mi diyoruz?

Þunu tekrar belirtelim ki; yeryüzünde halife kýlýnan bir insanýn ateist ve dinsiz olmasýndansa hristiyan ve yahudi olmasýný hatta belki, budist ve hindu olmasýný tercih ederiz. Ve bu insanlar, bu dinlere tanrý tanýmazlýktan ve dinsizlikten gelmiþlerse takdir ederiz. Ama fýtratýn diðer ve aslýnda ilahi dinlerin tek adý olan islamdan diðerlerine geçiþ yapýyorsa burda bir gariplik sözkonusudur. Bu garipliðin sorumluluðu birazcýk ta bize aittir demektir.

Bir benzetme yapacak olursak, dünya bir okul, insanlýk ta bir öðrenci. Yahudilik, bu öðrencilerin bitirdiði ilköðretim bölümü, hristiyanlýk orta öðretim ve islam, yüksek öðrenim kurumlarýdýr. Ortaöðrenimden ilköðretime dönmek veya düþmek nasýl yadýrganýrsa, yükseköðrenimden ortaöðrenime dönmek veya düþmek te o derece yadýrganýr. Yukarda sorduðumuz soruyu bu benzetmeye baðlý olarak tekrar soralým:

Batýda insanlar bu ilerlemeyi doðru bir þekilde baþarýrken, bizde, neden tersine dönmeler görülmektedir?

Hemen teravih öncesi tanýþtýðým Cengiz kardeþ (isim deðiþtirilmiþtir), yüreði yanýk bir þekilde soruyordu: ''Yýllardýr kandýrýldýk mý, yaþ 32, ömrümü boþa geçirmiþim, gidiþim nereye, doðru hangisi?...''

Kendisine uzanacak bir dost eli, içinde kopan fýrtýnalardan tutup kurtaracak bir cankurtaran yeleði arayýþý içinde birkaç siteye üye olmuþ. Birisi de bizim site. Üye olduðum hristiyan siteden hemen bir özel mesaj atýp yardým istemiþ. Hemen irtibata geçtik, konuþtuk, dertleþtik. Yýllardýr yanlýþ bir yolda yürüdüðü izlenimine kapýlmýþ. Þimdiya kadar kendini ait gördüðü müslümanlýðýn kendine birþey kazandýrmadýðýný düþünüyor ve öbür dünyada kendisinin neyi beklediðinden emin deðil. Müslüman olanlarýn kurtulacaðýna dair kesin görüþ onu tatmin etmiyor ve arayýþ içine giriyor. Hristiyanlýk hakkýnda bilgilenmek istiyormuþ... Konuþmamýzýn bel kemiðini, yukardan beri anlatmaya çalýþtýðým konu oluþturdu. ''Birþeylerin eksik olduðunu sandýðýmýz hususlar aslýnda kendi dinimizde vardýr da biz görememiþizdir.. Onun için acele karar vermeden önce ait olduðu dinin iyice bir tetkik edilmesi þarttýr.''

Cengiz kardeþle yaptýðýmýz sohbetin etkisinden teravih boyunca kurtulamadým. Davudi sesli imamýmýzýn okuduðu ayetlerin de etkisiyle aðlamaklý oldum. O ve onun gibi nice kardeþimizin yeni arayýþlara girmesinin sorumluluðunu kendimizde buldum. Ve dünyaya verdiðimiz önem kadar dinimize önem vermediðimiz için BÝZÝ suçladým.

Namazda olmama raðmen onu ve Sibel kardeþi (isim deðiþtirilmiþtir) düþündüm. Sibel kardeþle de, ayný hristiyan sitesinde tanýþtýk. O da namazlý niyazlý bir geçmiþin ardýndan hristiyanlýða merak salmýþ. Sebebi ise, yaptýðý ibadetlerden haz almamak ve hristiyanlarý sevecen bulmak...

Yaptýðýmýz ibadetlerden haz almamak hepimizin ortak sorunu olsa gerektir. Zira anlamadan okuduðumuz ayetler ve yaptýðýmýz dualar zamanla rutin hale geliyor ve ilk alýna tat alýnmaz oluyor. Bu da özellikle namazýn ruhunu yakalaymamaktan kaynaklanýyor sanýrým. Zira namazýn mirac olmasý gerekiyor. Namazda dünyadan uzaklaþýp içimize bir yolculuk gerçekleþtirmek, dolayýsýyla Rabbimize ulaþmak gerekiyor. Her namazýmýzda olmasa bile namazlarýmýz bu þuurla kýlýnmasý gerekiyor. Ama kýlamýyoruz. Bundan dinimiz mi sorumlu? Dinin kaynaðý Kur'an, namaz nasýl kýlýnýrsa mirac olurmuþ hepsini açýklamýþ. Namazý bir beden eðitimi gibi ve aceleyle kýlmamýzý istemiyor hiçbir zaman. Kur'aný dura dura ve anlayarak okumamýz belirtiliyor. Bunlarýn hiçbirini yapmýyor ve þikayet ediyorsak birde baþka arayýþlara giriyorsak pireye kýzýp yorganý yakýyoruz demektir.

Tabi Sibel kardeþin sorunu tamamen farklýydý. Okuduðunu anlayamamaktan kaynaklanmýyor. Namaz esnasýnda aykýrý vesveselerin beyne hücum etmesi dolayýsýyla namaza adapte olamamak diyebiliriz onun sorununa. Bunun çaresi de yine Kur'an okumak olacaktýr. Ama Kur'an'ýn sadece kendine iman edenler için bir þifa kaynaðý olmasýndan dolayý, kafasýndaki þüphelerden arýnýp okumasý gerekiyor. Bu anlamda biraz giriftlik var durumunda. Ama gerek Ramazanýn bereketi ve gerekse Rabbimize açtýðýmýz eller ve gönüller hürmetine zoru baþaracaðýndan eminim.

Böylesi durumlarda Allahu Teala'nýn Adl ismi gönüllerimize su serpiyor. Zira biliyoruz ki O, kullarýna zulmetmez. Cezalandýrmasý misliyle, ödüllendirmesi katlarýyladýr. Ýsteyene istediðini vermekte veya hakedene hakettiðini vermekte kulunun kalbine bakar. Ýbrahim(S) selim bir kalple gelmiþti ve onu hakettiðinin fazlasýyla ödüllendirdi, bütün inananlara önder yaptý. Biz de kalbimizi barýþ ve esenliðe açýk tutar, selametimiz için çalýþýrsak, arada bir tökezlememiz hatta düþmemiz, bizi yolumuzdan döndüremeyecek, ödülümüzü hakkettiðimizden fazlasýyla alabileceðiz Allah'ýn izniyle.


Abdulkadir Ramazanoðlu
Gönderen: 06.09.2008 - 00:10
Bu Mesaji Bildir   Ramazanoglu üyenin diger mesajlarini ara Ramazanoglu üyenin Profiline bak Ramazanoglu üyeye özel mesaj gönder Ramazanoglu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 655 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57437 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.