0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » vesveseler

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
eyup21 su an offline eyup21  
vesveseler
27 Mesaj -
Selamün Aleyküm Deðerli hocalarým.Ben 2 sene önce namaza baþladým ALLAH kabul ederse.Hocam size sorum ben nezaman ALLAH ý zikretsem ALLAH aþkýyla yansam içimden benim isteðim dýþýnda haaþa ALLAH a kurban olayým þeytanýn vesvesesi kötü sözler söyleniyor ben çok kötü oluyorum kendimden nefret ediyorum acaba dinimden çýkmýþ oluyormuyum lütfen cevaplarmýsýnz.ALLAH sizden raazý olsun ve sizingibi deðerli müslümanlardan.
Gönderen: 26.03.2005 - 17:25
Bu Mesaji Bildir   eyup21 üyenin diger mesajlarini ara eyup21 üyenin Profiline bak eyup21 üyeye özel mesaj gönder eyup21 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast ahmet gunay  
Misafir
Deðerli kardeþim,
Nefsin vesvesesi herkes için vardýr.Þeytan ve nefis bizi sürekli rahatsýz edeceklerdir.Bizim görevimiz ondan sakýnmak ve ona uymamaktýr.Rabbim muhafaza eylesin.Size gelen haller olduðunda bol bol tövbe istiðfar edin.Namazda dahi gelip uðraþýrlar.Namaz sonrasýda en az 3 ker tövbe estaðfirullah deyin.Peygamber(s.a.v) efandimiz dahi her güzn 100 defa tövbe istiðfar ederlermiþ.
Tövbe istiðfarý dilimizden düþürmeyelim inþallah.
Selam ve dua ile
Gönderen: 28.03.2005 - 09:14
Bu Mesaji Bildir   Yukari
yoktan su an offline yoktan  
1227 Mesaj -
aleykum selam eyup kardesim..

bu konuda bir üyemizin sorusuna da su sekilde cevap verilmiþtir..

vicdan azabý

baska bir cevap..

vesvese hakkýnda

*******************



Risale-i Nur'da vesvese

vesveseyle ilgili Risale-i Nur'da bulunan bir yazýyý aktarmayý uygun gördüm..

dili biraz agýr olsa da vesvese hakkýnda gayet güzel bilgiler ve vesveden kurtaracak gayet güzel tavsiyeler var..

inþaAllah yardýmcý olur..

Sözler

Yirmibirinci Söz'ün Ýkinci Makamý

[Kalbin beþ yarasýna beþ merhemi tâzammun eder.]

vesvese


Ey maraz-ý vesvese ile mübtelâ! Biliyor musun vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe þiþer. Ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazarýyla baksan büyür. Küçük görsen, küçülür. Korksan aðýrlaþýr, hasta eder. Havf etmezsen hafif olur, mahfî kalýr. Mahiyetini bilmezsen devam eder, yerleþir. Mahiyetini bilsen, onu tanýsan gider. Öyle ise, þu musibetli vesvesenin aksâm-ý kesîresinden kesîr-ül vuku olan yalnýz beþ vechini Beyân edeceðim. Belki sana ve bana þifa olur. Zira þu vesvese öyle bir þeydir ki, cehil onu davet eder, ilim onu tardeder. Tanýmazsan gelir, tanýsan gider.

BÝRÝNCÝ VECÝH - Birinci Yara: Þeytan evvelâ þübheyi kalbe atar. Eðer kalb kabûl etmezse, þübheden þetme döner. Hayale karþý þetme benzer Bâzý pis hâtýralarý ve münâfî-i edeb çirkin halleri tasvir eder. Kalbe «Eyvâh» dedirtir. Ye'se düþürtür. Vesveseli adam zanneder ki kalbi, Rabbine karþý sû'-i edebde bulunuyor. Müdhiþ bir halecan ve heyecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar, gaflete dalmak ister. Bu yaranýn merhemi budur:

Bak ey bîçare vesveseli adam! Telâþ etme. Çünki senin hatýrýna gelen þetm deðil, belki tahayyüldür. Tahayyül-ü küfür, küfür olmadýðý gibi; tahayyül-ü þetm dahi, þetm deðildir. Zira mantýkça tahayyül, hüküm deðildir. Þetm ise, hükümdür. Hem bununla beraber o çirkin sözler, senin kalbinin sözleri deðil. Çünki senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir. Belki kalbe yakýn olan lümme-i þeytanîden geliyor. Vesvesenin zararý, tevehhüm-ü zarardýr. Yâni onu zararlý tevehhüm etmekle, kalben mutazarrýr olmaktýr. Çünki hükümsüz bir tahayyülü hakikat tevehhüm eder. Hem þeytanýn iþini kendi kalbine mal eder. Onun sözünü, ondan zanneder. Zarar anlar, zarara düþer. Zâten þeytanýn da istediði odur.

ÝKÝNCÝ VECÝH: Budur ki: Mânâlar kalbden çýktýklarý vakit, Sûretlerden çýplak olarak hayale girerler; oradan Sûretleri giyerler. Hâyâl ise, her vakit bir sebeb tahtýnda bir nevi Sûretleri nesceder. Ehemmiyet verdiði þeyin Sûretlerini yol üstünde býrakýr. Hangi mânâ geçse ya ona giydirir, ya takar, ya bulaþtýrýr, ya perde eder. Eðer mânâlar münezzeh ve temiz iseler, Sûretler mülevves ve rezil ise giymek yoktur, fakat temas var. Vesveseli adam, temasý telebbüsle iltibas eder. «Eyvâh!» der. « Kalbim ne kadar bozulmuþ. Bu sefillik, bu hýsset-i nefs, beni matrud eder. » Þeytan onun þu damarýndan çok istifade eder. Þu yaranýn merhemi þudur:

Dinle ey bîçâre! Nasýlki, senin namazýn edeb-i nezihânesinin vesilesi olan zâhirî taharete, batnýnýn bâtýnýndaki necaset ona tesir etmez ve bozmaz. Öyle de: Maânî-i mukaddesenin, Sûret-i mülevveseye mücâvereti zarar etmez. Meselâ sen âyât-ý Ýlâhiyeyi tefekkür ediyorsun. Birden bir maraz, ya bir iþtiha, ya bevl gibi bir emr-i müheyyic þiddetle senin hissine dokunuyor. Elbette senin hayalin, devâ-i illet ve kazâ-i hacetin levâzýmatýný görecek, bakacak, onlara münasib süflî Sûretleri nescedecek ve gelen mânâlar ortalarýndan geçecekler. Geçeceklere ne beis vardýr, ne televvüs var ve ne zarar var ve ne hatâr var. Yalnýz hatâr ise hasr-ý nazardýr, zann-ý zarardýr.

ÜÇÜNCÜ VECÝH:Budur ki: Eþya mabeynlerinde, Bâzý münasebât-ý hafiyye bulunur. Hattâ hiç ümid etmediðin þeyler içinde münasebet ipleri bulunur. Ya bizzât bulunur veya senin hayâlin, meþgul olduðu san'ata göre o ipleri yapmýþ, onlarý birbiriyle baðlamýþ. Þu sýrr-ý münasebettendir ki, bâzan bir mukaddes þeyi görmek, bir mülevves þeyi hatýra getirir. Fenn-i Beyân'da Beyân olunduðu gibi, «Hariçte uzaklýk sebebi olan zýddiyet ise, hayalde sebeb-i kurbiyettir.» Yâni: Ýki zýddýn Sûretlerinin cem'ine vasýta, bir münasebet-i hayaliyyedir. Bu münasebetle gelen tahattura, tedâi-yi efkâr tâbir edilir. Meselâ: Sen namazda, münâcatta, Kâ'be karþýsýnda, huzur-u Ýlâhîde iken, âyâtý tefekkürde olduðun bir halde; þu tedâi-yi efkâr, seni tutup en uzak malâyâniyyat-ý rezileye sevkeder. Senin baþýn, böyle bir tedâi-yi efkâra mübtelâ ise, sakýn telâþ etme. Belki intibaha geldiðin anda, dön. «Aman ne kusur ettim» deyip tedkikle meþgul olup durma. Tâ o zaîf münasebet, senin dikkatinle kuvvet peyda etmesin. Zira teessür gösterdikçe, ehemmiyet verdikçe, senin o zaîf tahatturun melekeye döner. Bir maraz-ý hayalî olur. Korkma, maraz-ý kalbî deðil. Þu nevi tahattur ise, galiben ihtiyarsýzdýr. Hususan hassas asabilerde daha galibdir. Þeytan, þu nevi vesvesenin mâdenini çok iþlettirir. Þu yaranýn merhemi þudur ki:

Tedâi-yi efkâr, galiben ihtiyarsýzdýr. Onda mes'uliyet yoktur. Hem tedâîde, mücâveret var; temas ve ihtilât yoktur. Onun için, efkârýn keyfiyetleri, birbirine sirayet etmez, birbirine zarar vermez. Nasýlki þeytan ile melek-i ilham, kalb taraflarýnda mücâveretleri var ve füccar ve ebrarýn karabetleri ve bir meskende durmalarý, zarar vermez. Öyle de, tedâi-yi efkâr sâikasýyla istemediðin pis hayalât, gelip nezih efkârýn içine girse; zarar vermez. Meðer kasden olsa veya zarar zannýyla onunla ziyade meþgul olsa. Hem bâzan kalb yoruluyor. Fikir, kendini eðlendirmek için rastgele bir þeyle meþgul olur. Þeytan fýrsat bulur, pis þeyleri önüne serpiyor, sürüyor.

DÖRDÜNCÜ VECÝH: Amelin en iyi Sûretini taharriden neþ'et eden bir vesvesedir ki, takvâ zannýyla teþeddüd ettikçe hal ona þiddetlenir. Hattâ bir dereceye varýr ki, o adam amelin daha evlâsýný ararken, harama düþer. Bâzan bir sünnetin aramasý, bir vâcibi terkettiriyor. «Acaba amelim sahih oldu mu?» der, iade eder. Bu hal devam eder. Gâyet ye'se düþer. Þeytan þu halinden istifade eder, onu yaralar. Þu yaranýn iki merhemi var:

Birinci merhem: Bu gibi vesvese ehl-i Îtizale lâyýktýr. Çünki onlar derler: «Medâr-ý teklif olan ef'al ve eþya, kendi zâtýnda, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiþ veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiþ. Demek eþyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarýnda olan hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i Ýlâhî ona tabidir.» Bu mezhebe göre, insan her iþlediði amelde þöyle bir vesvese gelir: «Acaba amelim nefs-ül emirdeki güzel Sûrette yapýlmýþ mýdýr?» Amma mezheb-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemâat derler ki: «Cenâb-ý Hak bir þeye emreder, sonra hasen olur. Nehyeder, sonra kabih olur. Demek emir ile güzellik, nehy ile çirkinlik tahakkuk eder. Hüsün ve kubh mükellefin ýttýlaýna bakar ve ona göre takarrür eder. Þu hüsün ve kubh ise, sûrî ve dünyaya bakan yüzünde deðil, belki âhirete bakan yüzdedir. Meselâ, sen namaz kýldýn veya abdest aldýn. Halbuki namazýný ve abdestini fesada verecek bir sebeb, nefs-ül emirde varmýþ. Lâkin sen ona hiç muttali olmadýn. Senin namazýn ve abdestin hem sahihtir, hem hasendir. Mu'tezile der: «Hakikatte kabih ve fâsîddir. Lâkin senden kabûl edilir. Çünki cehlin var, bilmedin ve özrün var. Öyle ise Ehl-i Sünnet mezhebine göre, zâhir-i þeriate muvafýk olarak iþlediðin ameline: » «Acaba sahih olmuþ mu?» deyip vesvese etme. Fakat, «Kabûl olmuþ mu?» de. Gururlanma, ucbe girme.

Ýkinci merhem: Dinde harec yoktur. "La harece fiddin" Mâdem dört mezheb haktýr. Mâdem istiðfara müncer olan derk-i kusur ise, gurura müncer olan hüsn-ü amelin rü'yetine -böyle vesveseli adama- müreccahtýr. Yâni böyle vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düþmektense, amelini kusurlu görse, istiðfar etse, daha evlâdýr. Mâdem böyledir, sen vesveseyi at. Þeytana de ki: Þu hal, bir harecdir. Hakikat-ý hale muttali olmak güçtür. Dindeki yüsre münafîdir. "La harece fiddin Eddinu yüsra" esâsýna muhaliftir. Elbette böyle amelim bir mezheb-i hakka muvafýk gelir. O bana kâfidir. Hem lâakal ben aczimi itiraf ederek ibâdeti lâyýk-ý veçhile edâ edemediðimden istiðfar ve tazarru' ile merhamet-i Ýlahiyyeye dehâlet edip, kusurum affolunmak, kusurlu amelim kabûl olunmak için mütezellilane bir niyaza vesiledir.

BEÞÝNCÝ VECÝH: Mesâil-i îmâniyede þübhe Sûretinde gelen vesvesedir. Bîçare vesveseli adam, bâzan tahayyülü, taakkul ile iltibas eder. Yâni: Hayale gelen bir þübheyi, akla girmiþ bir þübhe tevehhüm edip, îtikadýna halel gelmiþ zanneder. Hem bâzan tevehhüm ettiði bir þübheyi, îmânâ zarar veren bir þek zanneder. Hem bâzan tasavvur ettiði bir þübheyi, tasdik-ý aklîye girmiþ bir þübhe zanneder. Hem bâzan bir emr-i küfrîde tefekkürü, küfür zanneder. Yâni dalaletin esbabýný anlamak Sûretinde kuvve-i müfekkirenin cevelânýný ve tedkikatýný ve bîtarâfâne muhakemesini, hilâf-ý îmân zanneder. Ýþte telkinat-ý þeytaniyenin eseri olan þu zanlardan ürkerek, «Eyvah! Kalbim bozulmuþ, îtikadýma halel gelmiþ » der. O haller, galiben ihtiyarsýz olduðundan, cüz'-i ihtiyârîsiyle ýslah edemediðinden ye'se düþer. Bu yaranýn merhemi þudur ki:

Tahayyül-ü küfür, küfür olmadýðý gibi; tevehhüm-ü küfür dahi, küfür deðildir. Tasavvur-u dalâlet dalâlet olmadýðý gibi; tefekkür-ü dalâlet dahi, dâlalet deðildir. Çünki hem tahayyül, hem tevehhüm, hem tasavvur, hem tefekkür; tasdik-ý aklîden ve iz'ân-ý kalbîden ayrýdýrlar, baþkadýrlar. Onlar bir derece serbesttirler. Cüz'-i ihtiyariyeyi pek dinlemiyorlar. Teklif-i dinî altýna çok giremiyorlar. Tasdik ve iz'an, öyle deðiller. Bir mizana tabidirler. Hem tahayyül, tevehhüm, tasavvur, tefekkür, nasýlki tasdik ve iz'an deðiller. Öyle de þübhe ve tereddüd sayýlmazlar. Fakat eðer lüzumsuz tekrar ede ede müstakar bir hale gelse, o vakit hakikî bir nevi þübhe, ondan tevellüd edebilir. Hem bîtarâfâne muhakeme namýyla veya insaf namýna deyip, þýkk-ý muhalifi iltizâm ede ede, tâ öyle bir hale gelir ki, ihtiyarsýz taraf-ý muhalifi iltizâm eder. Ona vâcib olan hakkýn iltizâmý kýrýlýr. O da tehlikeye düþer. Hasmýn veya þeytanýn bir vekil-i fuzulîsi olacak bir hâlet, zihninde takarrür eder.

Þu nevi vesvesenin en mühimi budur ki: Vesveseli adam, imkân-ý zâtî ile imkân-ý zihnîyi birbiriyle iltibas eder. Yâni: Bir þeyi zâtýnda mümkün görse, o þeyi zihnen dahi mümkün ve aklen meþkûk tevehhüm eder. Halbuki Ýlm-i Kelâm'ýn kaidelerindendir ki: Ýmkân-ý zâtî ise, yakîn-i ilmiye münafî deðil ve zaruret-i zihniyeye zýddiyeti yoktur. Meselâ: Þu dakikada Karadeniz'in yere batmasý, zâtýnda mümkündür ve o imkân-ý zâtî ile muhtemeldir. Halbuki yakînen, o denizin yerinde olduðunu hükmediyoruz, þübhesiz biliyoruz ve o ihtimal-i imkânî ve o imkân-ý zâtî, bize þek vermez, bir þübhe getirmez, yakînimizi bozmaz. Meselâ: Þu güneþ zâtýnda mümkündür ki, bugün gurub etmesin veya yarýn tulû' etmesin. Halbuki bu imkân yakînimize zarar vermez, þübhe getirmez. Ýþte bunun gibi, meselâ hakaik-i îmâniyeden olan hayat-ý dünyeviyenin gurubuna ve hayat-ý uhreviyenin tulûuna, imkân-ý zâtî cihetinde gelen vehimler, yakîn-i îmânîye zarar vermez. Hem "Bir delilden neþ'et etmeyen bir ihtimalin hiç ehemmiyeti yoktur" olan kaide-i meþhûre; hem usûl-üd din, hem usûl-ül fýkhýn kaide-i mukarreresindendir.

Eðer desen: Bu derece mü'minlere muzýr ve müz'ic olan vesvese, ne hikmete binaen bize belâ olmuþ?"

Elcevab: Ýfrata varmamak, hem galebe çalmamak þartýyla, asl-ý vesvese teyakkuza sebebdir, taharriye dâîdir, ciddiyete vesiledir. Lâkaydlýðý atar, tehâvünü def'eder. Onun için Hakîm-i Mutlak, þu dâr-ý imtihanda, þu meydân-ý müsabakada bize bir kamçý-yý teþvik olarak, vesveseyi þeytanýn eline vermiþ. Beþerin baþýna vuruyor. Þayet ziyade incitse, Hakîm-i Rahîm'e þekva etmeli, "Euzubillahiminesseytanirracim" demeli.

selam ve dua ile

gül


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son yoktan tarafından, 28.03.2005 - 20:21 tarihinde.
Gönderen: 28.03.2005 - 15:47
Bu Mesaji Bildir   yoktan üyenin diger mesajlarini ara yoktan üyenin Profiline bak yoktan üyeye özel mesaj gönder yoktan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 2065 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
sefa46 (70), sa71bo (53), hacý46 (39), talathoca (68), volkanadar (46), abcesam (66), ~YaSeMeN~ (40), Yavuz Selim Hay.. (54), sezerarzumanogl.. (40), mhakanavci (43), mevlüt01 (43), ravza dila (41), cartel02 (43), CANBULUT (48), mbitis (39), nurkelebek (56), lokmanyavuz1959 (65), mke55 (40), Seymaa (51), veyselkarani (51), a_musab (38), uyuz (45), tugbil (60), Guldemet (49), Fatih Erus (38), Nedim06 (59), Yusra (36), a_Sena_a (49), abdullah acar (47), M HAKAN AVCI (43), kral (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.07843 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.