hydroxychloroquine generique plaquenil kamagra ivermektine stromectol detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Bu seçim nasıl bir seçim dir? sıradan bir seçim midir?

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
ahsenitakvim su an offline ahsenitakvim  
Konu icon    Bu seçim nasıl bir seçim dir? sıradan bir seçim midir?
11 Mesaj -
Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Muaz Bin Cebel’i, Yemen’e vali tayin ediyor. Ona diyor ki:
- Ya Muaz oraya gittiðinde ne ile hükmedeceksin?
- Kur’ân-ý Kerim’le ya Resûlullah.
- Kur’ân-ý Kerim’de bulamazsan ne ile hükmedeceksin?
- Senin sünnetinle ya Resûlullah.
- Sünnetimi de bulamazsan ne ile hükmedeceksin?
- Kendi reyim ile ya Resûlullah.

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, Kur’ân-ý Kerim’inde bize açýkladýðý gibi, Allah’ýn tasarrufta olan Nebîsi'dir. Ruhunu, fizik bedenini, nefsini, iradesini ve aklýný Allahû Tealâ’ya teslim ederek Allah’ýn tasarrufa ulaþmýþ Son Nebîsi'dir. Tasarrufta olmasý sebebiyle Resûlullah (S.A.V) Efendimiz’in seçimi kendi seçimi deðildir. O’nun seçimi Allah’ýn seçimidir:

28/KASAS-68: Rabbin dilediðini yaratýr ve seçer. Seçim (yapmak istediðini seçmek) onlara ait deðildir. Allah onlarýn ortak koþtuklarýndan münezzehtir.

Bu dünya hayatýnda Sýratý Mustakîm’e (hidayete) adým atýlan tövbe merasiminde Allahû Tealâ, Resûlullah (S.A.V) Efendimiz’in eline tecelli ediyor:

48/FETÝH-10: Muhakkak ki onlar sana biat ettikleri zaman Allah’a biat etmiþ oldular, onlarýn ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiði için ellerinde de tecelli etmiþ olduðundan) Allah’ýn eli vardý. Kim (derecesini nakýsa) düþürürse, muhakkak ki o nefsi sebebiyle (Allah’a verdiði yeminleri, ahdleri yerine getirmediði için) derecesini nakýsa düþürmüþtür. Kim de Allah’a olan ahdlerini (yeminini, misakini ve ahdini) yerine getirirse ona büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

8/ENFAL-17: Onlarý siz öldürmediniz, ama onlarý Allah öldürdü. Ve attýðýn zaman da sen atmadýn ama Allah attý. Ve Allah, mü'minleri Kendisinden ahsen bela ile imtihan eder. Muhakkak ki; Allah, iþitendir ve bilendir.

7/A’RAF-188: De ki: “Allah’ýn dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce malik deðilim. Eðer ben gaybý bilseydim, hayrý mutlaka çoðaltýrdým, bana bir kötülük dokunmazdý. Ben ancak mü’min olan kavim için bir nezir (uyaran) ve müjdeleyiciyim.

Bu üç âyet-i kerimeden de anladýðýmýz o ki; iki cihan serveri Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, tasarruftadýr.
Eðer Sevgili Peygamberimiz, Muaz’i Yemen’e vali olarak tayin ediyorsa, bu seçim Allahû Tealâ’nýn seçimidir. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz ki; O, ayaklý bir Kur’ân-ý Kerim’dir. O halde Allah’ýn o kadar sahâbesinin içerisinde bu insaný seçmesi boþuna deðildir. Zaten Kur’ân-ý Kerim’in bize tespit ettiði de tüm sahâbenin irþada ulaþmýþ olduðudur. Ama irþada ulaþan Muaz Bin Cebel’i bile Peygamber Efendimiz (S.A.V), onu Yemen’e gönderirken, orada insanlarý irþadla görevli olduðunu ona bildiriyor ve irþadýn yegâne kaynaðýnýn Kur’ân-ý Kerim olduðunu Allah’ýn Resûl’ü tespit ediyor.
Demek ki, zaman içerisinde Allah’ýn Resûlü’nün þefaatiyle irþada ulaþan Muaz Bin Cebel, Resûlullah’a fizikî þartlar içerisinde ulaþamayan Yemen halkýna hem idareci olarak, hem de oradaki insanlarý irþad etmek üzere Allah’ýn Resûl’ü tarafýndan vazifeli kýlýnýyor.
Oradaki idaresinde, insanlarý irþadýnda ikinci kaynak olarak; “Ey Allah’ýn Resûl’ü, senin hadîslerini, sünnetini uygulayacaðým.” diyor. Kur’ân-ý Kerim, Allahû Tealâ’nýn biz insanlar için seçtiði Ýslâm’ýn ezelî ve ebedî yegâne kaynaðýdýr. O halde Âdem (A.S)’la baþlayan Ýslâmî dîn, zirve noktaya Peygamber Efendimiz (S.A.V)’le ulaþmýþtýr. Allahû Tealâ’nýn, ne kadar deðiþmez kanunu varsa hepsini 23 sene boyunca Cebrail (A.S) vasýtasýyla Resûlullah’a vahyediyor. Bütün bu âyetlerin toplamý þu anda elimizde olan Kur’ân-ý Kerim’i oluþturuyor. Kur’ân-ý Kerim, Allah tarafýndan korunan bir Kitap olmasý sebebiyle, bir tek harfi bile deðiþmemiþ olarak elimizde mevcuttur.

15/HÝCR-9: Bu zikri Biz, muhakkak ki Biz indirdik, O’nun muhafýzý (koruyucusu da) muhakkak ki Biziz.

Korunan ve hayat kitabýmýz olan Kur’ân-ý Kerim’i en üst safhada yaþayan yine Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’dir. Hiç kimse O’nun kadar Kur’ân-ý Kerim’i en üst noktada hayatýna tatbik edemez. Allah bu tespiti yapýyor ve Ahzab Suresinin 21. âyet-i kerimesinde bize þöyle açýklýyor:

33/AHZAB-21: Allah’a ulaþmayý dileyenler ve Allah’a ulaþanlar ve Allah’ý çok zikredenler için andolsun ki Allah’ýn Resûl’ü en güzel (ahsen) örnektir.
Öyleyse Allah’ýn Resûl’ünden bize kalan en büyük miras, Kur’ân-ý Kerim ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Kur’ân-ý Kerim’i hayatýna tatbik etme þeklinin Ýslâm kaynaklarýndaki adý olan “sünnet”tir. Sünnetin, bir hadîsler bölümü, bir Resûlullah’ýn fiili olarak yaþadýðý, gerçekleþtirdiði amel bölümü, bir de Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in yanýnda gerçekleþip de karþý çýkmadýðý sükût ettiði, ikrar ettiði bölümü vardýr. Resûlullah’ýn sünneti bu üç bölümde oluþuyor. Allah’a hamdeder, þükrederiz ki, bizler en güzel biçimde sünnetten faydalanabiliyoruz. Zira, zaman içerisinde bu hadîslerin içerisine mevzu hadîsler karýþmýþtýr. Özellikle Ýbni Ebul Avce: “Ben tek baþýma 2000 hadîs uydurdum.” diyor. Bu uydurulan hadîslerin aslî hadîslerle karýþmasý, insanlarý ihtilâfa götürüyor. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, “Riyazet-ül Sâlihîn”in önsözünde vaaz ettiði bir hadîs-i þerifinde þöyle buyurmuþlardýr:
“Birgün benim hadîslerim tartýþma konusu olacak. Tartýþma konusu olduðu günlerde Kur’ân-ý Kerim’e bakýnýz.” Muaz Bin Cebel, O’nun döneminde yaþayan, irþada ulaþan ve Resûlullah’ýn söylediði hadîsleri taptaze, dipdiri olarak kafasýnda bulundurabilen birisi. Henüz Peygamber Efendimiz’den sonra çok zaman geçmiþ deðil. Bu sebeple, sözlerin deðiþmesi, saptýrýlmasý henüz söz konusu deðil. Bu sebeple hak sahiplerine gerçekleri hiçbir þey katmadan olduðu gibi ulaþtýrma imkânýna sahip. Ama aradan geçen seneler, hatta asýrlar sonra, hadîslerin gerçek olmama ihtimali giderek çoðalýr. Çünkü geçen zaman, bir kýsmýnýn aþýnmasýna sebebiyet verecektir. Zaman devreye girince beþerî vasýflardan bir tanesi olan unutkanlýk devreye girecektir. Unutmak, “nesiye” kökünden gelmektedir. O halde insan bu vasýfla mücehhez! Ýnsan bir mesajý olduðu gibi aslî kaynaktan alýp karþý tarafa ulaþtýramayabilir ama Kur’ân-ý Kerim için böyle bir tehlike yoktur. Çünkü; Kur’ân-ý Kerim’i Allahû Tealâ koruyor. Allahû Tealâ, Fussilet Suresinin 42. âyet-i kerimesinde þöyle buyuruyor:

41/FUSSÝLET-42: Ne önünden, ne arkasýndan asla bâtýl arýz olamaz. Hikmet sahibi ve Hamîd olan (Allah)’tan inmiþtir.Bu Kitab’ýn bir tek harfi bile deðiþmemiþtir ama sünnetlerde, hadîslerde birtakým ihtilaflar vardýr ve hadîslerin içerisine mevzu hadîsler karýþmýþtýr.
“Bulamazsan neyle hükmedeceksin?” deyince Muaz Bin Cebel’in, “reyimle” dediðini görüyoruz ki bu en çok yanlýþ anlaþýlan konudur. “Ben neden aklýmla Kur’ân-ý Kerim’i öðrenmeyeyim! Ben neden aklýmla Ýslâm’ý yaþamayayým!” diyenler var. Halbuki “Ben, reyimle amel edeceðim.” diyen zat ile “Ben, neden aklýmla Ýslâm’ý yaþayamayayým?” diyen Nefs-i Emmare’deki insaný Kur’ân-ý Kerim’e göre karþýlaþtýrýrsak, Nefs-i Emmare’de olan bir insan, kendisini Muaz Bin Cebel’in yerine koyuyor.
Muaz Bin Cebel, herþeyden evvel, Resûlullah’ýn sahâbesidir. Muaz Bin Cebel, Resûlullah’ýn þefaatiyle o gün Ýslâm’ý yaþayan, Ýslâmî savaþlarda yer alan, fizik bedenini Allah için harcayabilen ve ruhunu Allah’a teslim eden bir sahâbidir. Eðer Resûlullah onu seçmiþse, bu seçim Allah’ýn seçimidir. O’nun hiçbir sözü kendi hevasýndan olmaz! O, tamamiyle Allah’ýn vahyiyle hareket eden, Allah’ýn tasarrufunda olan bir kiþidir. Kendisine baðlý o kadar sahâbenin içerisinden Muaz Bin Cebel’i seçmiþse, boþuna seçmemiþtir. Muaz Bin Cebel, irþada ulaþmýþ, irþad etme yetkisinin sahibi kýlýnmýþtýr.
O halde bu vasýflarýn sahibi olan Muaz Bin Cebel: “Reyimle amel edeceðim.” dediðinde bugünkü dîni kaynaklardaki ismi ile en az müçtehitti. Ýçtihad yapabilen, nefsini Allah’a teslim eden birisiydi. Kendi reyi de olduðu zaman, aklýný Allah’ýn söylediðine tâbî kýlmasý, mürþidine tâbî olmasýdýr; Allah’ýn seçimini benimsemesidir. Öyleyse bugün akîl-bâlið olan, Nefs-i Emmare’de olan insanlarýn adeta Allah’ý, Kur’ân-ý Kerim’i, Resûlullah’ý sorgulamalarý, kendilerini cehenneme mahkûm etmeleridir. Akýl bize Allah’ýn emirlerini çürütmek için verilmedi. Allahû Tealâ, bize aklý, O’nun âyetlerini, Resûlullah’ýn hadîslerini algýlayalým diye verdi. Dolayýsýyla niyetimiz hiçbir zaman Allah’ýn âyetlerini, Resûlullah’ýn tatbikatýný sorgulamak deðil, aklýmýzla Allah’ýn âyetlerini, Resûlullah’ýn tatbikatýný anlamak olmalý. Sorgulamak ayrýdýr, anlamak ayrýdýr. Allah’ýn dînini çürütmeye çalýþmak, ibadetlerin gereksiz olduðunu ispatlamaya çalýþmak, “Kutuplarda insanlar nasýl namaz kýlar?” þeklindeki sorular, Allah’ý sorgulamaktýr. Bu, Allah’ýn âyetlerine küfretmektir. Halbuki namaz, bütün insanlara farz olduðu gibi kutuptaki insana da farzdýr. “Acaba kutuptaki insanlar nereye tâbî olarak namaz kýlacaklar veya hangi þartlar altýnda namaz kýlacaklar?” þeklindeki araþtýrmacý bir düþünce, insaný farklý bir sonuca götürür. Bu, meseleyi anlamaya çalýþmaktýr. Bunlardan birisi sorgulamaktýr, birisi ise meseleyi anlamaktýr. Allahû Tealâ aklý, Allah’ýn sistemini, Allah’ýn kanunlarýný ve Resûlullah’ýn tatbikatýný algýlayalým diye, yaþayalým diye, hayatýmýza tatbik edelim diye bize vermiþtir.
Ne yazýk ki bugün Allah’ýn ve Resûl'ünün emirlerini sorgulayan, aklý peþinden giden, hevasýna uyan insanlar bu birinci tatbikatýn içerisinde adeta Allahû Tealâ’nýn emirlerini sorgularcasýna, Allah istediði kadar Kur’ân-ý Kerim’de: “Sen nefsini tezkiye edemezsin.” dese bile “Hayýr, aklýmla kendi nefsimi tezkiye edeceðim.” demektedirler.
Eðer Allahû Tealâ, Kur’ân-ý Kerim’de; “Sen nefsini tezkiye edemezsin. Allah dilediðinin nefsini tezkiye eder. Ben sizin nefsinizi bir resûl vasýtasýyla tezkiye ederim.” diyorsa, o halde biz de aklýmýzý resûle teslim etmek zorundayýz. Aklýmýz mürþide tâbî olmak zorundadýr. Ýnsanlarýn çoðu dîni el yazmasý kitaplardan öðrendikleri için Allahû Tealâ’nýn emirlerine muhalif olmaktadýrlar. El yazmasý kitaplar aklýn ürünüdür ve Kur’ân-ý Kerim’e ters düþmektedir. Eðer insanlar dîni Kur’ân-ý Kerim’den öðrenselerdi, o zaman el yazmasý kitaplara ihiyaç duymayacaklardý.
Aþaðýdaki âyet-i kerimenin bu konuda bize verdiði mesaja bakalým:

2/BAKARA-78: “Ve minhum ummiyyûne lâ ya'lemunel kitâbe illâ emâniyye ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).”
Onlardan bir kýsmý ümmîlerdir. Onlar (Allah'ýn) Kitab'ýný bilmezler (tanýmazlar da). Sadece emaniyyeyi (kiþilerin el yazmasý kitaplarýný) bilirler. Onlar sadece zan (ve kuruntu) içindedirler.

Burada “Kitap” denilen; Kûr’an-ý Kerim’dir. “Emaniyye” ise aklýn ürünü olan el yazmasý kitaplardýr. Çünkü; takip eden âyet-i kerime, bize bu gerçeði ifade ediyor:

O halde þu sonuca ulaþýyoruz ki; âyetler gibi hadîsleri de açýklama yetkisine sahip olanlar ancak Allah’ýn üst seviyedeki sevgili kullarýdýr. Her önüne gelen hadîstir diye, Resûlullah’ýn kelâmýdýr diye: “Ben istediðim gibi yorumlayabilirim.” diyemez. Böyle derse dîni tahrif etmiþ olur ve dîn tatbikatýný deðiþtirmiþ olur. Nasýl ki Kur’ân-ý Kerim’de muhkem ve müteþabih âyetler varsa, bugün hadîslerin kümülatif toplamýný göz önüne alýrsanýz, müteþabih hadîsler de vardýr. Bunlardan bir tanesini örnek olarak verelim.
Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz buyuruyor ki:
“Rabbimiz ben bir kulunu seversem onun gören gözü olurum, onun tutan eli olurum, onun yürüyen ayaðý olurum, onun konuþan dili olurum, onun iþiten kulaðý olurum.”

Bunlardan göz, bir uzuv; el, bir uzuv; ayak, bir uzuv. Halbuki, Allah uzuvlardan münezzehtir. Allah mahlûkatýn sahip olduðu bütün sýfatlardan münezzehtir. Ama Allah, “Ben böyle olurum.” diyor. Bundan, tasarrufa ulaþan Allahû Tealâ’nýn en üst seviyedeki sevgili kullarýnýn bu dizaynýn içerisinde yer aldýklarýný idrak etmemiz lâzým. Deniyor ki: “Tasavvufçular fizik âlemin ötesindeki þeylerle uðraþýyor. Subjektif, hayal mahsulü olan, dolayýsýyla insanlarýn sapmasýna çok meyyal olan bir alanda çalýþýyorlar.”
Subjektif denilen alanda Allah’ýn gözü hakimdir, fakat objektif denilen alanda sizlerin gözü (kafa gözü) hakimdir. Allah’ýn gözleriyle (kalp gözü), sizin gözleriniz (kafa gözü) mukayese edildiði zaman, þu sonuç çýkar: Bize verilen bu kafa gözü, objektif diye tanýmlanan, gördüðü nesnelere îmân eden bir insana aittir. Subjektif olan ise kalp gözü, yani Allah’ýn kumanda ettiði gözdür. Allah’ýn tasarrufunda olan bir insanla, kendi kendine, aklýyla hareket eden bir insaný mukayese edebilir misiniz?


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son ahsenitakvim tarafından, 29.07.2007 - 11:44 tarihinde.
Gönderen: 29.07.2007 - 11:37
Bu Mesaji Bildir   ahsenitakvim üyenin diger mesajlarini ara ahsenitakvim üyenin Profiline bak ahsenitakvim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
Konu icon  Bu seçim nasıl bir seçim dir? sıradan bir seçim midir?
ahsenitakvim 29.07.2007 - 11:37

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1060 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
6607 üye ile 12.06.2024 - 22:37 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
gariban (49), m.durmus (48), asilzade (44), amedinem (53), iorka (46), EgYpT_girL (35), Sunguroglu (68), ayse_adige (35), gülbaharým (49), RACÝ (42), dogan60 (54), Lazoglu61 (47), kubrausta1994 (30), gülmeryem (46), iy2varsin (40), memedim (45), beyaz_sevda (40), fb65 (50), tugba.yar (50), mrt_55 (43), firdeus (45), yasa (38), mrk1 (55), baydarli571 (41), M.Erdem (57), erdal_agca (51), huseyinkaraca (41), Mackali-61 (63), Kenan26 (47), regaib (39), k_kerim (38), Vural_25 (44), AÞ&Yacute.. (39), gökdeniz (52), tfn (55), kayavuz (38), NUR sakird (43)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.67710 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.