0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » TÖVBE YE GENİŞ BİR AÇIDAN BAKIŞ

önceki konu   diğer konu
5 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
Konu icon    TÖVBE YE GENİŞ BİR AÇIDAN BAKIŞ
163 Mesaj -
9-3- TÖVBE
9-3-1-GÜNAHLAR ÝÇÝN TÖVBE
Ýnsan nefs sahibidir. Günaha ve seyyiata bu sebeple meyyaldir. Bu itibarla günah iþleyecektir. Ýþte günahlarýndan temizlenebilmesi ancak tövbe ile mümkündür.
Baþlangýçta sadece günahlarýmýzýn affý için tövbe ederiz. Bu seviyede zikir yoktur. Bu birinci tip tövbedir. Ýnsan istediði her an idrak ettiði hatasý için Allah'ýn affýný diler.


9-3-2- ALLAH'A ULAÞMAK ÝÇÝN TÖVBE
Ýkinci tövbe bir merasimle gerçekleþir. Arþý tutan melekler, devrin imamýnýn ruhu, mürþit önünde sadece mürþidin sözleri tekrar edilerek yapýlýr (Nebe 38). Bu tövbe, Allah'a ulaþmak için yapýlan tövbedir. Ve günahlarýmýz sevaba dönüþür.

4/ NÝSA-64 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ liyutâ'a bi'iznillâh, ve lev ennehüm iz zalemû enfüsehüm câûke festagferullahe vestagfere lehümürresûlü levecedullahe tevvâben rahiymâ.
Biz Resûllerimizi ancak Allah'ýn izniyle, kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar nefslerine zulmettikleri zaman eðer sana gelselerdi ve Allah'tan maðfiret dileselerdi Resûl de onlar için maðfiret dileseydi Allah'ý tövbeleri (her iki tarafýn maðfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardý.
40/ MÜ'MÝN-7: Elleziyne yahmilûnel'arþe ve men havlehü yüsebbihûne bihamdi rabbihim ve yü'minûne bih, ve yestagfirûne lilleziyne âmenû, rabbenâ ve si'te külle þey'in rahmeten ve ilmen fagfir lilleziyne tâbû vettebe'û sebiyleke vekýhim azâbelcahiym.
Arþý tutan melekler ve oradaki kiþi (arþta bulunan zamanýn halifesinin ruhu) Rablerini hamd ile tespih ederler (zikrederler) ve ona îmân ederler ve âmenû olanlar için Allah'tan maðfiret (onlarýn günahlarýný sevaba çevirmesini) dilerler. "Rabbimiz" derler, "Senin rahmetin ve ilmin herþeyi kuþatmýþtýr. Kim tövbe eder de (Mürþidin önünde tövbe eder de) senin yoluna (Sýrat-ý Müstakiym'e, sana ulaþtýran yola) tâbî olursa o taktirde onlara maðfiret eyle (onlarýn günahlarýný sevaba çevir). Onlarý cehennem azabýndan koru. "

Bu tövbeden sonra kiþi amilüssalihata baþlar. Mümin olur ve Sýrat-ý Müstakiym üzerine çýkar.

78/ NEBE-39: Zâlikelyevmülhakk , femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâ .
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbi olunduðu gün) Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýrat-ý Müstakiym'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah) meab (sýðýnak, melce) olur.
25/ FURKAN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahýymâ.
Ama (mürþidin önünde) tövbe eden ve (mürþidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazýldýðý için) mü'min olan ve (ayný sebeple) nefsi ýslâh edici ameller iþleyen kiþinin Allah günahlarýný sevaba çevirir. Ve Allah günahlarý sevaba çeviren ve rahmet gönderendir.
25/ FURKAN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan feinnehü yetûbü ilallahi metâbâ.
Kim tövbe eder ve ýslâh edici amel (nefs tezkiyesi) iþlerse muhakkak ki o Allah'a tövbeleri kabul edilmiþ olarak ulaþýr.

Burada artýk Allah'a hidayet edici zikir baþlamýþtýr. Bu noktada baþlayan zikir her geçen gün artacak ve bir gün daimî zikre ulaþacaktýr. Daimî zikrin bizi ulaþtýracaðý, külli zikir ve tesbihle yeni ve son bir tövbeye ulaþýrýz. Bu tövbe "Nasuh" tövbesidir.


9-3-3-TÖVBE-Ý NASUH
Görülüyor ki Allah'a doðru yola çýkmamýza imkan veren tövbe de, hidâyet zikri bulunuyor. Ve 24 saat boyunca zikreder hale geldiðimiz zaman yeni bir tövbeye ulaþýyoruz. Bu tövbe ile Ýhlâs makamýndan Salâh makamýna geçilir.

66/ TAHRÝM-8: Yâ eyyühelleziyne âmenû tûbû ilallahi tevbeten nasûhâ, asâ rabbüküm en yükeffire anküm seyyiâtiküm ve yüdhýleküm cennâtin tecriy min tahtihel'enhâr, yevme lâ yuhziyllahünnebiyye velleziyne âmenû ma'ah, nûrühüm yes'â beyne eydiyhim ve bieymânihim yekuûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfirlenâ, inneke alâ külli þey'in kadiyr.
Ey âmenû olanlar! Allah'a nasuh tövbesiyle tövbe edin ki Allah sizin günahlarýnýzý örtsün ve sizi altýndan nehirler akan cennetlere koysun. O gün Allah, Nebîleri ve Onlarla birlikte âmenû olanlarý utandýrmayacaktýr. (o gün) Onlar nurlarý önlerinde ve saðlarýnda olarak yürürler ve (nasuh tövbesini yaptýklarý gün) "Rabbimiz nurumuzu tamamla bizleri baðýþla, muhakkak ki sen herþeye kaadirsin." derler.

Bu tövbe Allah'ýn huzurunda yapýlýr. Bu tövbeden geri dönüþ yoktur. Allah bütün günahlarý örtmesi sebebiyle kabir azabýný kaldýrýr.


9-3-4- GENEL OLARAK TÖVBE
NUR-31 : Ve tübû ilellâhi cemiân eyyüçhelmü'minûne lealleküm tüflihûn
Ey imân edenler, saadete ermeniz için hepiniz tövbe ederek Allah'a dönün. Allah tövbeleri kabul eder.
NÝSA-27: Vallâhü yürîdü en yetûbe aleyküm ve yüridüllezine yetteb'iünþþehâveti en temî-lû meylen azîmâ.
Allah sizin tövbenizi kabul etmek ister, þehvetlerine uyanlar ise sizin buyük bir sapýklýða girmenizi isterler.
Peygamberlerin tövbe konusundaki yardýmlarý þöyle açýklanýyor.
4/ NÝSA-64 : Ve mâ erselnâ min resûlin illâ liyutâ'a bi'iznillâh, ve lev ennehüm iz zalemû enfüsehüm câûke festagferullahe vestagfere lehümürresûlü levecedullahe tevvâben rahiymâ.
Biz Resûllerimizi ancak Allah'ýn izniyle, kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar nefslerine zulmettikleri zaman eðer sana gelselerdi ve Allah'tan maðfiret dileselerdi Resûl de onlar için maðfiret dileseydi Allah'ý tövbeleri (her iki tarafýn maðfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardý.

Peygamberlerin varisleri her devirde Allah'ýn tayin ettiði imamlardýr. Allah'ýn o kiþi için tayin ettigi mürþidin önünde tövbe eden kiþiler devrin imamýna tâbî olmuþlardýr. Artýk þeytanýn zulmâni ilminin tesiri yoktur. Büyü, sihir ve benzeri þeylerin zararlarý onlara tesir etmez.

BAKARA-102: Ve mâ hüm bidârrine bihi min ehadin illâ biiznillâh.
Allah'ýn izni olmadýkça þeytanýn büyüsü ve sihri kimseye zarar veremez.
MÜCADELE-10: Ve leyse bidârrihim þey-en illâ bi'iznillâh, ve alellâhi felyetevekkelilmü'minûn.
Allah'ýn izni olmadýkça þeytan onlara zarar veremez. Mü'minler yalnýz Allah'a güvenirler.
64/ TEGABÜN-11: Mâ esâbe min musýybetin illâ bi'iznillâh, ve men yü'min billâhi yehdi kalbeh, vallahü bikülli þey'in aliym.
Allah izin vermedikçe kimseye bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a âmenu olursa Allah onun kalbine (ulaþýr). Ve Allah herþeyi bilir.

Allah'a yaklaþmanýn, mukarreb olmanýn vasýtalarýndan bir tanesi de tövbedir. Allah'dan günahlarýnýn baðýþlanmasýný dilemektir. Allah'ýn rahmetinden ancak kâfirler ümitsizdir.
Gönderen: 13.12.2005 - 19:09
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
TARIK KARDEŞİM BU SİTEYİ GÜZEL GÖRDÜM EĞER DİNİ BİLGİN O KONUDA YOKSA HERŞEYİ ALINTI YAPMA
2687 Mesaj -
TEVBE -MÜRÞÝD-ÝSKENDER ALÝ MÝHR ÜÇGENÝNDEN CIK..PARANTEZ ÝÇÝNE SÜREKLÝ MÜRÞÝD KELÝMESÝNÝ KOYMA OLMASA DAHA GÜZEL OLUR YOKSA BÜTÜN HAKÝKATLERÝ ÖRTÜYOR ATIYOR...BU AYETLERÝ O ÇERCEVEDE DEGERLENDÝRMEK YANLIÞTIR...KONUYU SIÐ ALMAMAK LAZIMDIR..
Gönderen: 13.12.2005 - 23:26
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
..
163 Mesaj -
KARDEÞ MÜRÞÝD FARZDIR MÜRÞÝDÝNE ULAÞMIYAN DALALETTEDÝR ÝÞTE ÝSPATLARI

MÜRÞÝDÝNE ULAÞMAYAN
DALÂLETTEDÝR


Kiþinin mürþidini istemesi, mürþidine ulaþmasý asýldýr. Ulaþmazsa ne olur? Kiþi dalalette kalýr. Ýþte 10 âyet-i kerimede Allahû Teala bu büyük hakikati anlatýyor bizlere:


1-"Fein lem yesteciybû leke fa'lem ennemâ yettebi'ûne ehvâehüm, ve men edallü mimmenittebe'a hevâhü bigayri hüden minallah, innallahe lâ yehdiylkavmezzâlimiyn." Kasas-50 Habibim, eðer senin davetine riayet etmezlerse, bil ki onlar heva ve heveslerine tâbî olmuþlardýr. Kim Allah'ýn davetçisine tâbî olmayýp da, kendi hevasýna tâbî olursa ondan daha çok dalâlette olan kim vardýr?


2-"Men yehdillâhü fehüvelmühted..." Casiye-23 Allah kimi Kendi Zatýna ulaþtýrýrsa, o kiþi Hidayete erer.
"Ve men yudlil felen tecide lehü veliyyen mürþidâ."

Kim de dalâlette kalýrsa, dalâlette ise o kiþi için bir velî Mürþid bulunmaz.


3-"Kaâlehbitâ minhâ cemiy'an ba'duküm liba'dýn adüvv, feimmâ ye'tiyenneküm minniy hüden femenittebe'a hüdâye felâ yadýllu ve lâ yeþkaâ" Taha-123
Hadi hepiniz ordan aþaðý inin! Birbirinize düþman olarak. Yaþadýðýnýz devirde size bizden Hidayetçi geldiði zaman; kim Hidayetçimize tâbî olursa, onlar dalâlette kalmazlar, (hidayete ererler) ve þaki de olmazlar.


4-"Efere'eyte menittehaze ilâhe hü hevâhü ve edallehullahü alâ ilmin ve hateme alâ sem'ýhi ve kalbihi ve ce'ale alâ basarihi gýþaveh, femen yehdiyhi min ba'dillâh, efelâ tezekkerûn." Casiye-23

Habibim, o (nefslerini kendilerine), hevalarýný kendilerine ilâh edinenleri, (nefslerine, hevalarýna tâbî olanlarýgöz kırpma görmüyor musun? Allah onlarý bir ilim üzere dalâlette býrakmýþtýr ve kalplerini ve kalplerindeki semi (iþitme) hassasýný mühürlemiþ ve basarý (kalpteki görme hassasýgöz kırpmanýn üzerine gýþaveh adlý bir perde kýlmýþtýr (çekmiþtir). Onlarý Allah'tan sonra kim hidayete erdirir? Tezekkür etmezler mi?


5-"Hüvelleziy be'ase fiyl'ümmiyyiyne resûlen minhüm yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkiyhim ve yü'allimühü mülkitâbe velhikmete ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn." Cuma-2
O dur ki (Allah'týr ki) ümmilerin içinde onlardan resûller ba's eder, (hayatta getirin). (Ait olduklarý kavmin içindeki) insanlara, (onlarýn lisanýyla), Allah'ýn âyetlerini okusunlar diye, onlarýn (nefslerini) tezkiye etsinler diye, onlara kitap öðretsinler diye, onlara hikmet öðretsinler diye. Bu mürþidlere, bu resûllere tâbî olmadan evvel onlar apaçýk bir dalâlet içindeydiler.


6-"Lekad mennallahü alelmü'miniyne iz be'ase fiyhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkiyhim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn." Al-i Ýmran-164
And olsun ki mü'minler üzerine bir nimet olmak üzere kendi zamanlarýnda kendi içlerinde bir Resul bâ's ederiz, onlarýn aralarýnda onlara Allah'ýn âyetlerini tilavet eder, onlarý tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öðretir. Ondan evvel (o mürþide tâbî olmadan evvel) onlar açýk bir dalâlet içinde idiler...


7-"Ve men lâ yücib dâ'ýyallahi feleyse bimu'cizin fiyl'ardý ve leyse lehü min dûnihi evliyâ', ülâike fiy dalâlin mübiyn" Ahkâf-32
O Allah'ýn davetçilerine, Allah'a davet edenlere tâbî olmayanlara (sesleniyorum diyor Allahû Tealâ.) Onlar, Allah'ý yeryüzünde aciz býrakacaklarýný mý zannediyorlar? Oysa ki, onlarýn da Allah'tan baþka dostlarý yoktur. Onlar, (Allah'ýn davetçisine tâbî olmadýklarý için) apaçýk bir dalâlet içindedirler.


8-"Ve lekad be'asnâ fiy külli ümmetin resûlen eni'büdullahe vectenibûttâguût, feminhüm men hedallahü ve minhüm men hakkat aleyhiddalâleh..." Nahl-36
Biz bütün ümmetler içinde resûller ba's ederiz. Bu resûller (o kavimlerde yaþayan insanlarýgöz kırpma þeytana kul olmaktan kurtarýp, Allah'a kul ederler. Onlarýn bir kýsmý hidayete erdiler. (O resûllere tâbî olduklarý için) bir kýsmýnýn da üzerine dalâlet hak oldu. (O resûllere, mürþidlere tâbî olmadýklarý için).


9- "....Zâlike hüdallahi yehdiy bihi men yeþâ..." Zümer-23
Ýþte bu Allah'ýn hidayetidir ki, Allah bununla dilediklerini hidayete erdirir.
"...Ve men yudlilillâhü femâ lehü min hâd."

Kimi de dalâlette býrakýrsa o kiþi için bir Hidayetçi yoktur.


10-"Men yudlilillâhü felâ hâdiye leh, ve yezerühüm fiy tuðyânihim ya'mehûn."

Araf-186 Allah kimi dalâlette býrakýrsa o kiþi için bir hidayetçi yoktur. O kiþiyi Allah, isyaný içinde þaþkýn bir halde býrakýr.
Görülüyorki mürþidine ulaþamayan herkes dalalettedir. Neden dalalettedir? Çünkü ruhu vücudundan ayrýlmamýþtýr, Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmamýþtýr. Ve ulaþmamýþsa Allah'a vasýl olmak üzere bu kiþinin ruhu yola çýkmamýþtýr. Yani bu kiþi hidayete adým atmamýþtýr. Bir kiþinin hidayete adým atmasý demek, hidayet Allah'a ulaþmak, ruhun Allah'a ulaþmasý olduðuna göre o kiþinin Allah'a doðru yola çýkmasý anlamýna geliyor. Eðer insanoðlu Allah'a doðru yola çýkmamýþsa ruhunu Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþtýrmamýþsa o zaman bu kiþi için hidayette olmak söz konusu deðildir. Sýrat-ý Müstakiym’in üzerinde de olmak söz konusu deðildir. Öyleyse bu kiþi tevhid akidesinin gerektirdiði tevhidin muhtevasý içinde deðildir. Fýrkalardan birine tâbîdir. Ama Sýrat-ý Müstakiym üzerinde deðildir. Öyleyse tevhid akidesinin sýnýrlarýnýn dýþýnda kalmýþ ve fýrkalara tâbî olmuþtur. Bu kiþi için kurtuluþ ümidi de normal þartlarda yoktur. Meðer ki Allahû Teâla onu af etmiþ ola. Biz bütün insanlarý Allahû Teâla'nýn affetmesini ve bütün insanlarý cennetine almasýný Allahû Teâla'dan dileriz ve tevhidin bütün insanlar için tahakkuk etmesini Allahû Teâla'dan dileriz. Öyleyse hepimiz mutlaka, ama mutlaka Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmak mecburiyetinde olanlarýz. Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmaksa gördünüz ki mürþide ulaþmadan gerçekleþemiyor

Mürþide ulaþamayan kiþiler dalalettedir" buyuruyor Allahû Teâla. Dalalette olurlarsa ne olur? Sadece iki grup âyet-i kerimeyle dalalette olanlarýn mutlaka cehenneme ulaþacaklarýný söyleyelim. Ýþte Araf-179’da Allahû Teâla buyuruyor:
"Ve lekad zere'na li cehenneme kesiyren minelcinni vel'insi lehüm kulubün lâ yefkahune biha ve lehum a'yunun lâ yubsirune biha ve lehüm azanün lâ yesmeune biha, ülâike kel'en'ami belhüm edall, ülâike humülgaafilûn."

Araf-179
Biz cehennemi insanlarýn ve cinlerin çoðu için yarattýk. Onlarýn kalpleri vardýr ama onunla fýkýh edemezler (idrak edemezler). (Kalplerinde) gözleri vardýr ama onunla göremezler. (Kalplerinde) kulaklarý vardýr. Ama onunla iþitemezler. Onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da daha çok dalâlettedirler. Onlar gafillerdir.
Öyleyse ne görüyoruz? Dalalette olan bu insanlarýn cehenneme gidecekleri kesin. Ýþte Nisa Suresinin 167,168,169. âyet-i kerimeleri:
"Ýnnelleziyne keferu ve saddu an sebiylillâhi, kad dallu dalalen ba'iyda. Innelleziyne keferu ve zalemu lem yekûnillâhü liyagfirelehüm. Ve lâ liyehdiyeküm tariykaâ, illâ tariyka cehenneme. Halidiyne fiyha ebeda."

Nisa-167,168,169
Onlar ki küfür üzeredirler, onlar insanlarý Allah'ýn yolundan, (Sýrat-ý Müstakiym’den) saptýranlardýr. Onlar uzak bir dalalet içindedir. Muhakkakki onlar küfür üzeredirler ve zalimdirler. Allah onlara asla maðfiret etmez, (günahlarýný sevaba çevirmez). Allah onlarý Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþtýrmaz. Allah onlarý sadece cehennem yoluna ulaþtýrýr. Orada ebedi kalacaklardýr.
Ýþte görüyorsunuz dalalette olan insanlar cehennem yoluna ulaþacaklar. Cehenneme gidecek olan insanlar. Bu insanlar Allah'ýn yolundan baþkalarýný saptýranlar. Kendileri Allah'ýn yolunda olsalardý ne yapacaklardý? Baþka insanlarý da Allah'ýn yoluna davet edeceklerdi. Kendileri Allah'ýn yolunda deðiller, Sýrat-ý Müstakiym üzerinde deðiller, baþkalarýný da Allah'ýn yolundan uzaklaþtýrmaya çalýþýyorlar.

O istikametteki bir gayretin sahipleri. Ýþte bunlar bu insanlar ne yazýk ki Allahû Teala’nýn indinde hedeflerine ulaþmalarý mümkün görülmeyen insanlar, dalalette olan insanlar, Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþamamýþ olan insanlar, Sýrat-ý Müstakiym’in dýþýnda kalan, sýrat-ý cehim üzerinde bulunan insanlar. Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmak asýldýr. Ýþte bunlar Allah' Teala'nýn yolundan saptýranlardýr. Dalalette olanlardýr. Dalalette olanlarýnsa Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmasýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor Allahû Teala. Sýrat-ý Müstakiym’in üzerinde bulunmayanlar ise tevhidin dýþýnda kalanlardýr, birliði bu istikamette ne yazýk ki bozanlardýr


KUR'ÂN MÜRÞÝDE ULAÞTIRIR VE ÞÝFADIR;
Kur'ân-ý Kerim mürþide nasýl ulaþýlacaðýný gösteren bütün iþaretlere sahiptir. Kur'ân-ý Kerim'de açýklanan hususlar tatbik edilirse, Mürþide ulaþýlýr. Mürþid ise Hakk'a ulaþtýrýr.

AHKAF-30 : Kaâlu yâ kavmenâ innâ semi'nâ kitâben ünzile min ba'di Musâ müsaddikan limâ beyne yedeyhi yehdîy ilelhakký ve ilâ tarîykýn müstakîym.
Ey kavmimiz biz Mûsa'dan sonra inzal olunmuþ evvelki kitaplarý tasdik eden, Hakk'a ve Hakk'a giden tarîk-ý müstakîm'e ulaþtýran, bir kitap dinledik.
CÝN-1, 2: Kul ûhiye ileyye ennehüsteme'â neferün minelcinni fekaâlû innâ semi'nâ Kur'ânen aceban yehdî ilerrüþdi.
De ki; Bana vahiyle bildirildi ki, birkaç cin Kur'ân-a kulak verip þöyle dediler; Mürþide götüren bir Kur'ân iþittik.

Kur'ân-ý Kerim diðer kitaplardaki tüm gerçekleri muhtevi olduðu gibi, onlardan daha tafsilatlý ve herþeyi açýklayan Allah'ýn tamamlanmýþ ni'metidir. Bu tamamlanmýþ kitaptýr ki, Rabbimizden bize miras býrakýldýðýný þöyle açýklýyor :

35/ FATIR-32: Sümme evresnelkitâbelleziynastafeynâ min ýbadinâ, feminhüm zâlimün linefsih, ve minhüm muktesýd, ve minhüm sâbikun bilhayrâti bi-iznillâh, zâlike hüvelfadlulkebiyr.
Sonra kullarýmýzdan seçtiklerimize kitabý miras býraktýk. Onlarýn bir kýsmý nefislerine zulmeder, bir kýsmý muktesit'tir (yemin sahibidir). Bir kýsmý ise Allah'ýn izniyle hayýrlarda yarýþanlardýr. Ýþte büyük fazýl budur.
ENBÝYÂ-10: Lekad enzelnâ ileyküm kitâben fîyhi zikruküm efelâ ta'kýlûn.
Biz size bir kitap inzal eyledik ki onda sizin için zikir vardýr. Halâ akýl erdiremiyor musunuz?
ZUHRUF-43,44: Festemsik billeziy ûhiye ileyk, inneke alâ sýrâtýn müstekîym. Ve innehû lezikrun leke ve likavmik, ve sevfe tüs-elûn.
Artýk sana ne vahiy olunmuþsa ona sarýl çünkü sen Sýrat-ý Müstakîm'desin. Kur'ân sana ve kavmine de büyük bir þereftir. Hakkýný eda hususunda sorguya uðrayacaksýnýz.
FUSSÝLET-44: Kul hüve lillezîne âmenû hüden ve þifâ.
De ki; Kur'ân mü'minler için hidâyet ve þifadýr.
YUNUS-101: Ve mâ tüðnîyl-âyâtü vennüzüru an kavmin lâ yü'minûn.
Ayetler ve nezirler îmân etmeyen kavme fayda vermez.

10/ YUNUS-57: Yâ eyyühennâsü kad câetküm mev'ýzatün min rabbiküm ve þifâün limâ fiyssudûri ve hüden ve rahmetün lilmü'miniyn.
Ey nâs! Andolsun ki, size Rabbimiz tarafýndan bir mev-ýze, göðüslerinizdeki hastalýklara þifa, mü'minler için hidayet ve rahmet gelmiþtir.
10/ YUNUS-58: Kul bifadlillâhi ve birahmetihî febizâlike felyefrehû, hüve hayrün mimmâ yecme'ûn.
De ki, "Allah'ýn fazlý ve rahmeti ile, yalnýz bunlarla ferahlansýnlar. O onlarýn yýðdýklarý dünya zînetlerinden daha iyidir."
Gönderen: 17.12.2005 - 18:44
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
ANLAŞILDI SİZ HİDAYET OLUNDASINIZ BİZ DEĞİL
2687 Mesaj -
NE YAPALIM ALLAH BÝZLERÝ ISLAH EYLESÝN...SÝZLER ZATEN DOÐRU YOLDASINIZ..BÝZ MÜRÞÝDÝMÝZÝ BULAMADIK .MÜRÞÝDÝNÝZ ZATEN KENDÝSÝ BEN MÜRÞÝDÝM DÝYOR...NE GÜZEL...!!!!YOLU VE YOLUNUZ NEREYE GÝDER BÝZ DE BÝNELÝM MÝ O GEMÝYE...RASÜLULLAH SAS VAR MI O GEMÝDE KAPTAN OLARAK..BENÝM MÜRÞÝDÝM KENDÝNÝ SEVDÝREN DEÐÝL SEVDÝRDÝÐÝ GÝBÝ BENÝ ALLAHIN RASÜLÜNE KARÞI SEVGÝMÝ VE MUHABBETÝMÝ ARTTIRAN KÝÞÝ OLMALIDIR...
Gönderen: 19.12.2005 - 20:27
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
ALLAH SANADA MÜRŞİD NASİP EDER İNŞAALLAH
163 Mesaj -
ALLAH SANADA MÜRÞÝD NASÝP EDER ÝNÞAALLAH MÜRÞÝD SEVGÝSÝNÝ VERENDE ALLAH DIR SEN MÜRÞÝDÝNÝ SEVMEYECEKSÝN ALLAH SANA SEVDÝRECEK MÜRÞÝD AMAÇ DEÐÝL ARAÇTIR NEFSÝ TESKÝYESÝNDE ÝLAHÝ DÝZAYN HERKEZE MÜRÞÝD TAYÝN ETMÝÞ GURUR VE KÝBÝR AFETLERÝ YÜZÜNDEN MÜRÞÝDE BAÐLANMAK ÝNSANLARIN NEFSÝNE AÐIR GELÝR ALLAH YOLUNDA ÝLERLEMENÝN VASITALARINDAN BÝRÝSÝDE MÜRÞÝDDÝR

Yüce Rabbimiz yarattýðý kâinattaki herkesin mutlu olmasýný hedef almýþtýr. Kur'ân-ý Kerim’i Son Þeriat Kitab'ý olarak indiren Allahû Tealâ Son Peygamberi'ne indirdiði bu kitapla kýyâmete kadar insanlarý dünya ve ahiret mutluluðunun anahtarýna, rehberine ve garanti belgesine sahip kýlmýþtýr.
Kâinatýn Kur’ân-ý Kerim’i Peygamber Efendimiz (S.A.V) için: “Seni baþka birþey için deðil, âlemlere rahmet olarak gönderdim.” diyor. Peygamber Efendimiz, sadece dünya adý verilen bu gezegene deðil, bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiþ. Rahmetin sahibi demek, hidayetin sahibi demektir çünkü nerede hidayet varsa orada rahmet vardýr. Rahmet, hidayeti müjdeler.
Allahû Tealâ, A'raf Suresi 58. âyet-i kerimede buyuruyor;
7/A’RAF-58: “Vel beledut tayyibu yahrucu nebâtuhu bi izni rabbih(rabbihi), vellezî habuse lâ yahrucu illâ nekidâ(nekiden), kezâlike nusarriful âyâti li kavmin yeþkurûn(yeþkurûne).’’
Ve güzel belde (topraðý verimli ülke), Rabbinin izni ile onun nebatý çýkar. Ve o kötü (verimsiz, çorak) ise faydasýz bitkiden (kavruk ottan) baþka bir þey çýkmaz. Ýþte böylece þükreden bir kavme âyetlerimizi açýklýyoruz.
Bu âyet-i kerimeye göre Allahû Tealâ, “rahmetine lâyýk olanlar, olmayanlar” olmak üzere iki grup insandan bahsediyor.
Kalbinde hep hayýr taþýyan insanlar, Allah’ýn rahmetine lâyýk gördüðü insanlardýr. Kalbinde hayýr taþýyanlar, baþka insanlarý incitmekten korkarlar. Ýnsanlarýn incinmesi için deðil, onlarýn mutlu olmasý için gayret ederler. Baþlangýçta herkesin kalbi kasiyet baðlamýþ durumdadýr. Bütün insanlarýn nefs kalbi karanlýktýr. Allah’ýn yaratýlýþ dizayný böyledir. Ancak kalpleri karanlýk olan bu insanlarýn arasýnda, o karanlýklarýn içinde hayýr taþýyanlar vardýr: Allah’ýn rahmetine lâyýk olan insanlar. Allah sinelerdekini bilir, insanlarýn kalplerine bakar ve orada hayrý görür ya da görmez. Eðer görmezse, o zaman o insanlar rahmetin sahibi olamazlar. Çünkü Allah, o insanlarý seçmez.
Allah’ýn rahmeti, yaðmur damlalarýyla ayný görüntüye sahiptir. Bir gün evinizin içine yaðmur yaðdýðýný göreceksiniz ama bu yaðmur evinizi ýslatmayacak, halýlarda hiçbir iz býrakmayacak, elinizi uzattýðýnýz zaman eliniz ýslanmayacak ama yaðmuru da göreceksiniz. Ýþte o Allah’ýn rahmetidir. Yaðmur yaðmasýna son derece benzeyen bir görüntü, ýslatmayan bir yaðmur. Kalp gözünüzle görebildiðiniz bu yaðmur evin içine de yaðar, dýþýna da yaðar. Ýþte o Allah’ýn rahmetidir. Öyleyse bu rahmete lâyýk olmak gerekir. Eðer insan kalbinden baþkalarýna kötülük yapmak geçiyorsa, baþkalarýný devamlý incitmek istiyorsa, baþkalarý hakkýnda onlarý bir düþmanmýþ gibi görüyorsa, onlara düþmanlýk etmekte bir sakýnca görmüyorsa, sýkýntý duymuyorsa, hedefi iki negatif olansa, o zaman o kiþi Allahû Tealâ tarafýndan seçilmez.
Bu insanlar iki ana grubu oluþtururlar. Birinci grupta, baþka insanlara karþý kapalý olan kalpler vardýr. Baþka insanlarýn mutlu kýlýnmasý konusunda kalplerinde bir talep yoktur. Baþkalarýndan genel anlamda hep kötülük görmüþlerdir, çünkü onlar baþkalarýna devamlý kötülük eder hüviyettedir. Baþka insanlarý sevmezler sadece kendilerini severler ve baþka insanlarýn mutluluðu onlarýn umurlarýnda deðildir. Kendileri de bu sebeple devamlý mutsuzdur. Ýþte Allah’ýn seçmediði insanlar, rahmeti hiçbir zaman alamayacak olan bir þehir halký gibidirler (A’raf -58 ).
Diðer yandan; Allah’ýn rahmetine muhatap olamayan baþka bir grup insan da, Allah’a asi olanlardýr. Asi olmak, Allah’ýn emirlerine itaat etmemek, yasaklarýna da uymamak, riayet etmemek þeklinde tecelli eder. Baþlangýçta, Allah’ýn emirlerinden insanlar haberdar bile deðildir. Etraflarýndaki insanlardan bir kýsmý Allah’ýn emirlerine itaat ettiði zaman onlara hayretle bakarlar. “Bir karýn mý doyururmuþ?” diye düþünürler. “Bu insanlara ne oluyor ki Allahû Tealâ’ya ibadet edip duruyorlar?” diye düþünürler. O noktaya yaklaþmayý hiç istemezler. Allah’ýn bütün emirlerine asidirler, yasaklarýna asla riayet etmezler. Kendileri Allah’ýn yoluna asla girmezler. Yetmez; baþkalarýnýn da Allah’ýn hidayet yoluna girmelerine mani olurlar. Ýþte bu insanlar Allah’ýn kalplerinde hayýr görmedikleridir.
Hac Suresi 53. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ, iki kýsým insandan bahsediyor.
1. Kalpleri hasta olanlar, kalplerinde maraz olanlar.
2. Kalplerinde maraz olmayanlar.
Dikkat edilirse, her ikisi de kalpleri zikirsizlikten ve ilimsizlikten kasiyet baðlamýþ, kararmýþ ve sertleþmiþ insanlar. Allah’ýn yoluna girmeyen bu insanlar, cahiliyetleri sebebiyle Allah’ýn yoluna girmeleri gerektiðini de bilmiyorlar. Bilmeyenlerden kalplerinde maraz olmayan insanlarý, Allahû Tealâ seçiyor. Ýþte o seçtikleri, Hac Suresinin 53. âyet-i kerimesinde “ kalplerinde maraz olanlar ” olarak vasýflandýrdýðý insanlarýn dýþýndakilerdir. Allahû Tealâ, onlarýn kalplerine ihbat koyarak mutlaka Sýratý Mustakîm’e ulaþtýracaðýný, bir sonraki âyet-i kerimede açýklýyor. Kim bu insanlar? Bu insanlar, Allah’ýn hidayetine lâyýk olan insanlardýr. Allahû Tealâ: “Onlar irþad makamýnýn söylediklerinin Hakk’tan inen sözler olduðunu idrak etsinler diye kalplerine ihbat koyduklarýmýzdýr.” buyuruyor.
22/HAC-53: “Li yec’ale mâ yulkýþ þeytânu fitneten lillezîne fî kulûbihim maradun vel kâsiyeti kulûbuhum, ve innaz zâlimîne lefî þikâkýn baîd(in).”
Allah’ýn þeytanýn fitnesine müsaade etmesi, kalpleri kasiyet baðlamýþ (kararmýþ ve katýlaþmýþ) olanlara ve (bu sebeple) kalpleri hasta olanlara þeytanýn ilka ettiði þeyi bir imtihan kýlmak içindir. Ve þüphesiz zalimler uzak bir ayrýlýk içindedirler.
22/HAC-54: “Ve li ya’lemellezîne ûtul ýlme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sýrâtýn mustakîm(in).”
Ve kendilerine ilim verilenler onun Rabbinden bir hak olduðunu bilsinler diye ve ona inansýnlar diye onlarýn kalplerine ihbat konmuþtur. Muhakkak ki Allah âmenû olanlarý Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrýr.
Bütün insanlarýn kalpleri baþlangýçta kasitundur. Hem kararmýþtýr, hem de sertleþmiþtir. Onlarýn Allah’ýn yolunda neler yapýlmasý lâzýmgeldiðinden de haberleri yoktur. Ama buna raðmen bir kýsmý baþkalarýna kötülük için yaþamýyor, baþkalarý kendilerine kötülük ettiði zaman onlar da sýk sýk mukabele ediyorlar. Kýsas uyguluyorlar ama kendilerine birþey yapmayanlara da bir kötülük etmek istikâmetinde herhangi bir standartta bir talebin sahibi deðiller. Bu insanlar Allah’ýn seçtikleridir. Kalplerinde baþkalarýna karþý, baþlangýçta kin olmayan insanlar, nefret olmayan insanlar kendilerine bir kötülüðü dokunmayan bir insana özellikle kötülük etmek için yaþamayan insanlar, hedefleri bu olmayan insanlar. Allah’ýn seçimine lâyýk insanlarýn özelliklerini bu þekilde açýklamak gerekir.
Allah yolunda kendilerine düþeni yapmak istemeyen, Allah’ýn kalplerinde hayýr görmediði insanlarýn seçilmemelerinin arkasýnda bir baþka özellik vardýr. Onlarýn sadece kendilerini Allah’ýn yolunda alýkoymalarý deðil, ayný zamanda baþkalarýný da Allah’ýn yolundan alýkoymalarý söz konusudur.
Allahû Tealâ, Rad Suresinin 20, 21 ve 22. âyet-i kerimelerinde þöyle buyuruyor:
13/RAD-20: “Ellezîne yûfûne biahdillâhi ve lâ yenkudûnel mîsâk(a).”
Onlar Allah ile ahdlerini (nefslerinin yeminini, ruhlarýnýn misakini ve vechlerinin ahdini) ifa ederler (yerine getirirler). Ve misaklerini (ruhlarýnýn Allah’a ezelde verdiði ölümden evvel Allah’a ulaþma yeminini) bozmazlar.
13/RAD-21: “Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(i).”
Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel) Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýný) O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
13/RAD-22: “Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûssalâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(i).”
Onlar sabýrla Rab’lerinin vechini (Zat’ýný, Zat’a ulaþmayý, Allah’ýn Zat’ýný görmeyi) dilerler. Ve namazý kýlarlar. Rýzýklandýrýldýklarý þeyden gizli ve açýk olarak infâk ederler (baþkalarýna verirler) ve seyyiati hasenata çevirirler, onlar için ne güzel bir yurt (cennet) var.
Allahû Tealâ Rad Suresi 25. âyet-i kerimede ise buyuruyor ki:
13/RAD-25: “Vellezîne yankudûne ahdallahi min ba’di mîsâkýhî ve yaktaûne mâ emerallahu bihî en yûsale ve yufsidûne fil ardý ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr(dâri).”
Onlar Allah’a misaklerini verdikten sonra Allah’ýn ahdini (yemin, misak ve ahdlerini) bozarlar, ve Allah’ýn O’na (Allah’a) ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi keserler (ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmazlar). Ve (böylece) yeryüzünde fesat çýkarýrlar. (Baþka insanlarýn Allah’a verdikleri 3 yeminlerini yerine getirmelerine mani olurlar ve böylece Allah’ýn emirlerine karþý çýktýklarý için fesat çýkarýrlar). Allah’ýn lâneti onlarýn üzerinedir. Onlar için ne kötü bir yurt var (cehennem).
Ýþte bu insanlar, yeryüzünde fesat çýkaran ve Allah’ýn asla seçmediði insanlardýr. Bu insanlarýn sadece kendileri Allah’ýn yolunda olmamakla kalmýyor, baþka insanlarý da Allah’ýn yolundan men ediyorlar. Bu men ediþ en açýk þekilde Nisa Suresinin 167 ve 168. âyet-i kerimelerinde kendisini gösteriyor.
4/NÝSA-167: "Ýnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden)."
Onlar ki kâfirlerdir ve Allah’ýn yolundan saptýrýrlar (kendileri de Allah’ýn yolunda deðillerdir). Andolsun ki; onlar uzak bir dalâlet içindedirler (mürþidlerine ulaþmamýþ ve yola girmemiþ olduklarý için).
4/NÝSA-168: “Ýnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfire lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan).”
Muhakkak ki; onlar küfür üzeredirler ve zalimdirler (baþkalarýný da mürþide ulaþmaktan men edip saptýrdýklarý için). Allah onlara asla maðfiret etmez (günahlarýný sevaba çevirmez) ve yola (Allah’a ulaþtýran yola, Sýratý Mustakîm’e) ulaþtýrmaz.
Niçin zalimdirler? Çünkü baþkalarýna da zulmetmektedirler. Baþkalarýný da Allah’ýn yolundan men etmektedirler. Allahû Tealâ, bu insanlara “zalim” adýný verir. Kim böyle ise kendisi Allah’ýn yolunda deðilse, baþkalarýný da Allah’ýn yolundan men ediyorsa, Allah onlara asla rahmet göndermeyecektir, onlarý seçmeyecektir. Kýyâmet günü onlarý temiz standartlarda kabul etmeyecektir. Allahû Tealâ onlarý yola almayacaktýr. Bu insanlar, yeryüzünde fesat çýkaranlardýr. Bu insanlar, kalpleri hasta olanlardýr, maraz olanlardýr. Bu insanlar, Allah’ýn kalplerinde hayýr görmedikleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Eðer Biz, insanlarýn kalplerinde hayýr görseydik onlara iþittirirdik.”
8/ENFAL-23: “Ve lev alimallâhu fî him hayren le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûn(mu'ridûne).’’
Ve Allah onlarýn içinde hayýr olduðunu bilse (görse) elbette onlara iþittirirdi. Ve onlara iþittirse bile, (onlar) mutlaka dönerlerdi ve onlar yüz çevirenlerdir.
En’am Suresinin 36. âyet-i kerimesinde ise buyuruyor ki:
6/EN’AM-36: “Ýnnemâ yestecîbullezîne yesmeûn(yesmeûne), vel mevtâ yeb'asuhumullâhu summe ileyhi yurceûn(yurceûne).’’
(Davete) ancak iþitenler icabet eder.Ve Allah ölüleri (ölü olan kulaklardaki iþitme hassasýný, ölü olan kalplerdeki fuad hassasýný, ölü olan gözlerdeki görme hassasýný) diriltir. Sonra O’na döndürülürler. (Hayatta iken, ruhu mürþid eliyle Allah'a döndürülür).
Öyleyse Allahû Tealâ, bir kýsým insanlara iþittirmiyor, bir kýsým insanlara iþittiriyor. Allah’ýn iþittirdikleri, O’nun seçtikleridir. O seçme iþlemine dikkatle bakýn. En’am Suresi 87 ve 88. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ þöle buyuruyor: “Onlarýn babalarýndan, oðullarýndan, kardeþlerinden, akrabalarýndan seçeriz ve onlarý Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrýrýz.”
6/EN’AM-87: “Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sýratýn mustekîm(mustekîmin).’’
Ve onlarýn babalarýndan, zürriyetlerinden (nesillerinden) ve kardeþlerinden onlarý seçtik.Ve onlarý Sýratý Mustakîme hidâyet ettik (ulaþtýrdýk).
6/EN’AM-88: “Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeþâu min ýbâdih(ýbâdihî), ve lev eþrekû le habita anhum mâ kânû ya’melûn(ya’melûne).’’
Ýþte bu Allah'ýn hidayetidir. Kullarýndan dilediðini onunla hidayete erdirir. Ve eðer þirk koþsalardý, elbette yapmýþ olduklarý þeyler hebâ olurdu (boþa giderdi).
Allah seçerse ne olur? Seçerse Allahû Tealâ onlarýn etrafýnda oluþturacaðý dizaynla ve insanlarla, o insanlar irþad makamýnýn sözlerini iþitecek hale gelecektir. Elbette Allah’ýn seçtiði kiþinin etrafýnda Allah’ýn gerçekleþtireceði dizayndan evvel o kiþinin Allah’a ulaþmayý dilemesi gerekir. Allah onlarý öyle insanlarla karþýlaþtýrýr ki (televizyonlarda, radyolarda veya çevrelerinde) onlar Allah’a ulaþmayý dilerler. O zaman kalplerinde bilmedikleri bir güzellik hissederler. Ýç dünyalarýnda Allah’a ulaþmayý dilemeleri gerçekleþir. Allah’a ulaþmayý dilemek kendilerine teblið edildiði zaman bunu derhal gerçekleþtirirler. Allah’a ulaþmayý dilerler. Allahû Tealâ, bu kimselerin kalplerinde zeyg olmayanlar olduðunu söylüyor. Ali-Ýmran Suresinin 7. âyet-i kerimesinde buyuruyor;

3/AL-Ý ÝMRAN-7: “Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteþâbihât(muteþâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teþâbehe minhub tigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ýlmi yekûlune âmennâ bihî, kullun min ýndi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).”
O (Allah) ki; Kitab’ý sana O indirdi. O'ndan bir kýsmý muhkem (mânâsý açýk, yorum götürmez, þüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar (Levhi Mahfuz’daki) ümmülkitapta (yer alan açýk ve kesin âyetler)dir. Diðerleri ise müteþabih (mânâsý kapalý, açýklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eðrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çýkarmak ve (kendi yararýna uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab’)ýn müteþabih olan kýsmýna uyarlar. Halbuki onlarýn tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ýlimde derinleþmiþ olan RASÝHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: "O’na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katýndan (indirilme) dir." Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.
Öyleyse yine ayný tip insanlarý görüyoruz. Ýnsanlarýn arasýna nifak sokanlar, insanlarýn Allah’a ulaþmasýna mani olanlar. Ýnsanlarýn arasýnda fitneye sebebiyet verenler müteþabih âyetlerin tevîline giderek, insanlarýn Allah’a ulaþmayý dilemelerine ve bunun neticesinde de Allah’a ulaþmalarýna mani olan insanlar. Onlara da muhakkak teblið yapýlýyor. Allahû Tealâ, baþka insanlarla beraber yaþadýklarý için televizyonlarda, radyolarda veya hayatlarýnda mutlaka onlara bunlarý teklif edecek, teblið edecek insanlar gelecektir, onlarla karþýlaþacaklardýr. Fakat onlar Allah’ýn emirlerini iletenleri düþman belleyeceklerdir. Bu insanlar, hiçbir zaman Allah’ýn âyetlerini tezekkür edemezler.
Öyleyse birtakým insanlar kalplerinde zeyg olduðu için Allahû Tealâ tarafýndan seçilmiyorlar. Ýnsanlarýn arasýnda fitne çýkardýklarý için seçilmiyorlar. Onlarýn Allah’a ulþmasýna mani olduklarý için seçilmiyorlar. Bu insanlar, Allahû Tealâ tarafýndan dalâlette býrakýlýyorlar. Onlar Allah’a asi olanlardýr.
7/A’RAF-186: “Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh (lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya'mehûn (ya'mehûne).’’
Allah kimi dalâlette býrakýrsa, artýk onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onlarý azgýnlýklarý (isyanlarý) içinde þaþkýn (bir halde) terkeder (býrakýr).
Demek ki; bu insanlar asi olduklarý için Allahû Tealâ onlarý Allah’ýn yoluna almamýþ, onlara mürþid tayin etmemiþ, onlarý irþad yoluna kabul etmemiþtir. Onlar için Allah’ýn yolu bir mutluluk yolu deðildir.
Allah’ýn seçmediði bu insanlar ancak öldükleri gün ne kadar büyük bir hata iþlediklerini farkedeceklerdir. Ama ne yazýk ki; o zaman yolun geri dönüþü yoktur. Ýþte bu insanlar, tuðyanlarý içinde þaþkýn bir halde býrakýlanlardýr. Ýnsanlarýn Allahû Tealâ tarafýndan seçilmemesi halinde hiçbir zaman Allah’a ulaþmayý dilemeleri de mümkün olmaz. Onlar, Allahû Tealâ tarafýndan seçilmedikleri için Allah’a ulaþmayý dilemezler ve hedefe ulaþamazlar.
Allahû Tealâ, hiç kimseye adaletsiz davranmaz. A'raf Suresi 186. âyet-i kerimede dalâlette olanlardan þöyle bahsediyor: “Onlarý isyanlarý içinde þaþkýn bir halde býrakýr.” Burada Allah’a ulaþmayý dilemeyen bir insan, Allah’a isyan eden bir insanýn durumu var. Allah’a ulaþmayý dilememek, isyanýnda ýsrar etmek anlamýna gelir. Hiç kimse yoktur ki yaþadýðý hayat boyu böyle bir talebe muhatab olmasýn. Allahû Tealâ, o kiþiye mutlaka Allah’a ulaþmayý dilemesi gerektiðini hatýrlatan olaylar yaþatacaktýr. O istikametteki insanlarla karþýlaþtýracaktýr. Hele dünyada haberleþmenin bu kadar þeffaf bir dizayn içerisinde oluþmasýyla her an insanlarýn televizyonlarda, radyolarda, baþka insanlarla münasebetlerde Allah’a davet edilmeleri söz konusu ise böyle bir davet, bir kiþinin iç dünyasýnda hiç yanký yapmýyorsa, çaðrýþým yapmýyorsa, o insanýn kalbi hastadýr. O insanýn kalbinde maraz vardýr; o insanýn kalbinde zeyg vardýr. O insan, tuðyanýn içindedir; o insan, yeryüzünde fesat çýkarandýr. O insan, kendisi Allah’a ulaþmayý dilemediði gibi baþkalarýný da Allah’ýn yolundan men edendir. Allahû Tealâ, Þura Suresi 13. âyet-i kerimede þöyle buyuruyor: “Allah dilediðini Kendisine seçer. Kim Allah’a yönelirse onu Kendisine ulaþtýrýr.”
42/ÞURA-13: "Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmud dîne ve lâ teteferrekû fîh(i), kebure alel muþrikîne mâ ted’ûhum ileyh(i), allahu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(u)."
"Dîni ikame edin ve fýrkalara ayrýlmayýn." diye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiðimizi, sana vahyettiðimizi, Ýbrâhîm’e, Musa’ya ve Ýsa’ya vasiyet ettiðimizi, sizin için de (Allah) þeriat kýldý. Müþriklere, kendilerini davet ettiðin þey (Allah’a davet) aðýr geldi. Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni O’na (Kendisine) ulaþtýrýr.
Rad Suresi 27. âyet-i kerimede ise þöyle buyuruyor:
13/RAD-27: “Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(i), kul innallâhe yudillu men yeþâu ve yehdî ileyhi men enâb(e).”
Ve kâfirler dediler ki: “Ona Rabbinden âyetler indirilmeli deðil miydi?” De ki: “Muhakkak ki Allah dilediðini dalâlette býrakýr ve kim Allah’a dönerse, yönelirse Allah onu kendisine ulaþtýrýr.”
Öyleyse Allah, dilediðini Kendisine seçer. Bundan sonrasý Allah’ýn iþidir. Seçen Allahû Tealâ bilir ki, o seçtiði kiþi Allah’ýn öðretisiyle Allah’a ulaþmayý dileyecektir. Allah’a ulaþmayý dilemesi demek, kiþinin Allah’a yönelmesi demektir, çünkü bundan sonrasýný Allah yapacaktýr. Eðer Allahû Tealâ seçiyorsa, bu seçimden sonra kiþi Allah’a ulaþmayý dilemiyorsa, Rabbimiz o kiþiyi Kendisine ulaþtýrmayacaktýr. Aklýný bu istikamette kullanmayanlarýn kalbinde hayýr görmüþ, seçmiþ olsa dahi; o kiþiler, sonuca ulaþamayacaklardýr.
10/YUNUS-100: “Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yec’alur ricse alellezîne lâ ya’kýlûn(ya’kýlûne)”.
Hiç kimse için Allah’ýn izni olmadýkça mü’min olmak mümkün deðildir (olmaz). O akletmeyenler (idrak etmeyenler) üzerine pislik kýlar.
Allahû Tealâ, kiþiyi seçiyor ve ona öyle olaylar yaþatýyor ki bu olaylarýn neticesinde seçtiði kiþi eðer Allah’a ulaþmayý diliyorsa o zaman Allah ona Rahîm esmasýyla tecelli ediyor. Burada önemli olan da kiþinin dilemesidir.
24/NUR-21: “Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiþ þeytân(i), ve men yettebi’ hutuvâtiþ þeytâni fe innehu ye’muru bil fahþâi vel munker(i), ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve lâkinnallâhe yuzekkî men yeþâ’(u), vallâhu semîun alîm(un).”
Ey âmenû olanlar! Þeytanýn adýmlarýna tâbî olmayýn. Kim þeytanýn adýmlarýna tâbî olursa o muhakkak ki (nefsi ve þeytan tarafýndan) fuhuþla ve münkerle emredilmiþtir. Eðer Allah’ýn fazlý ve rahmeti üzerinize olmazsa (nefsinizin kalbine giremezse) içinizden hiçbiriniz ebediyyen nefsinizi tezkiye edemezsiniz. Ve lâkin Allah (nurlarýný kalbine göndererek) dilediði kiþinin nefsini tezkiye eder. Ve Allah iþitir ve bilir.
Allah’ýn rahmetinin ve fazlýnýn kiþinin üzerine olmasý için Allah’ýn o kiþiye 10 ihsan vermesi gerekir. Ne zaman bir insan Allah’a ulaþmayý dilerse o, Allah’ýn seçtiði bir insandýr. Ve dilediði andan itibaren Allah’ýn bundan sonraki iþlemleri tahakkuk eder. Allahû Tealâ, o kiþiye Rahîm esmasýyla tecelli eder. Allahû Tealâ, o kiþinin gözlerindeki hicab-ý mestureyi alýr. O kiþi irþad makamýna sadece bakarken, o güne kadar onu baþkalarýndan farklý vasýflarýyla ayýrt edemezken, o günden itibaren onun baþka bir vasfýný görür. O, mürþiddir; irþad makamýnýn sahibidir. O, baþkalarýndan farklý bir hüviyetin sahibidir. Baþ gözlerindeki hicab-ý mestureyi, Allahû Tealâ aldýðý zaman insan sadece mürþidine bakmaz, ayný zamanda onu görür. O, artýk ona göre herhangi bir insan deðildir. O, Allah’tan kendisine haber getirendir, onu Allah’ýn yoluna davet edendir. O, onu Allah yolunda yetiþtirecek, yeþertecek olandýr. O zaman farkýna varýr. Kalbinde eðer zeyg yoksa, kalbinde hastalýk yoksa, kalbi baþka insanlarýn kötülüðü için çalýþmýyorsa, kendisi için çalýþmýyorsa, baþka insanlarý Allah’ýn yolundan men etmiyorsa, Allah’a asi olmamýþsa, iþte o insan Allah tarafýndan hiçbir þey yapmamasýna raðmen, zikir de yapmamasýna raðmen mutlaka seçilecektir. Seçildiði zaman eðer Allah’a ulaþmayý dilerse, Allahû Tealâ Rahîm esmasýyla tecelli edecektir. Yusuf Suresi 53. âyet-i kerimede þöyle buyurulmaktadýr:
12/YUSUF-53: “Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûý illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).”
Ben nefsimi ibra edemem (temize çýkaramam) çünkü nefs sui olaný (þerri, kötülüðü) emreder. Ama Rabbimin Rahîm (esmasýyla tecelli ettiði nefsler) hariç. Muhakkak ki; Rabbim maðfiret eder (günahlarý sevaba çevirir) ve Rahîm`dir. (Rahmet gönderici, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye edicidir.)
Öyleyse nefslerin kalpleri açýsýndan meseleye bakýldýðýnda; þerri emretmeyen nefsler, seçilen nefslerdir. Dikkat edin, sadece siz yoksunuz, baþka insanlar da var. Ya baþka insanlarý doðru yola davet eden, doðru yolda olan birisiniz, hidayet üzere olan birisiniz, Allah’a ulaþmayý dileyen birisiniz, baþkalarýnýn da Allah’a ulaþmayý dilemelerini saðlamaya çalýþýrsýnýz; ya da tam zýddý söz konusudur, siz Allah’ýn yolunda deðilsiniz ama baþkalarýný da Allah’ýn yolundan men etmeye çalýþýyorsunuz. Ýþte baþlangýçta insanlar Allah’ýn yolunda deðildir. Doðuþlarýndan itibaren Allah’ýn yolunda olmayan bu insanlar, sadece iki sýnýf oluþtururlar: Allah’ýn yolundan men edenler, men etmeyenler. Men etmeyenlerden biriyseniz seçileceðiniz kesindir. Çünkü sizin kalbinizde zeyg yok. Siz kasýtlý olarak baþka insanlarýn Allah ile iliþki kurmasýna mani olan birisi deðilsiniz. Siz Allah’a ulaþmayý bilmediðiniz için, böyle birþeyin daha farkýnda olmadýðýnýz için henüz Allah’a ulaþmayý dilemediniz. Ama baþka insanlarýn Allah’ýn yoluna girmesine mani teþkil eden bir hüviyetiniz yok. Bunun manasý, sizin kalbinizde zeyg yok. Bunun manasý, siz insanlarýn arasýnda fesat çýkarmýyorsunuz. Siz insanlarý asi olmaya davet etmiyorsunuz. Öyleyse mutlaka seçileceksiniz. Her kim seçilirse, Allah onu mutlaka Allah’a ulaþmayý dileyen bir insan hüviyetine ulaþtýrýr. Çünkü o kiþi, kalbinde Allah’ýn hayýr gördüðü bir yapýya sahiptir. Hayýr görmeseydi, onun kalbinde hayýrsýzlýk olacaktý, zeyg olacaktý, isyan olacaktý, maraz olacaktý, tuðyan olacaktý. Ama öyle deðilse, o Allah’ýn kalbinde hayýr görerek seçtiði kiþi Allah’a ulaþmayý dilerse, Allah o kiþiyi mutlaka onun kalbine ulaþarak Allah’ýn yoluna ulaþtýrmak üzere þekillendirir. Allah Rahîm esmasýyla tecelli eder. Öyleyse Allah’ýn Rahîm esmasýyla tecellisine muhatap olan kiþi, bu saydýðýmýz negatif faktörlerden berî olan bir insandýr. Derhal gözlerdeki hicab-ý mestureyi alýr. Alýnca kiþinin irþad makamýna bakýþý deðiþir. Ondan önce kiþi sadece bakýyordu. Ýrþad makamýný herhangibir insandan ayýrt edemiyordu. Ha sokaktan geçen birisi ha mürþid onun için ayný standartlarda görünüyordu. O günden sonra görüþü deðiþir. Ona baktýðý zaman onun irþad makamýnýn sahibi olduðunu anlar, görür. Yetmez; Allahû Tealâ ayný zamanda kulaklarýndaki vakrayý alýr. Bunun üzerine kiþi, irþad makamýnýn irþada müteallik, hidayete müteallik söylediklerini, ruhunu ölmeden evvel Allah’a göndermesi gerektiði konusunu, artýk anlamaya baþlar. Kiþi, kulaklarýndaki vakra alýnýnca, irþad makamýnýn sözlerinin manasýný anlamaya baþlar. Ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmayý hedef almasý gerekmektedir.
Allahû Tealâ: “Sen ölülere iþittiremezsin.” buyuruyor. Allah’ýn seçmediði insanlara peygamberler de iþittiremezler. Onlar, Allah’a ulaþmayý dilemeyenlerdir. Baþkalarýný da Allah’ýn yolundan men edenlerdir. Böyle bir dizaynda, Allahû Tealâ seçtiði kimsenin kalbindeki idraki önleyen ekinneti kalbinden alacak, kalbine ihbat koyacaktýr. Hac Suresi 53. âyet-i kerimede belirtilen kalbinde maraz olmayan kiþi için Hac Suresinin 54. âyet-i kerimesinde, Allahû Tealâ’nýn ifade ettiði ihbat konulanlardan birisi olacaktýr. Allahû Tealâ, Hac Suresi 54. âyet-i kerimede mutlaka Sýratý Mustakîm’e ulaþtýracaðýný garanti ediyor.
22/HAC-54: “Ve li ya’lemellezîne ûtul ýlme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sýrâtýn mustakîm(in).”
Ve kendilerine ilim verilenler onun Rabbinden bir hak olduðunu bilsinler diye ve ona inansýnlar diye onlarýn kalplerine ihbat konmuþtur. Muhakkak ki Allah âmenû olanlarý Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrýr.
Allahû Tealâ, davete icabet edilsin, mürþide ulaþýlsýn diye kulaklardaki vakrayý alýr, hicab-ý mestureyi kaldýrýr, ekinneti alýr, kalbe ihbatý yerleþtirir. Böylece ruh, vücuttan ayrýlýp Allah’a doðru yola çýkar.
Bu durumda siz artýk yalnýz Allah’a ulaþmayý dileyen bir insan deðilsiniz; onun ötesine geçtiniz ve artýk davete icabet edecek pozisyona geldiniz. Artýk mürþidinize ulaþmak sizin için vazgeçilmez bir tutku haline gelmiþtir. O herhangibirisi deðil, sizi Allah’a ulaþtýracak olan kiþidir. Allah’ýn yardýmlarý devam ediyor. Kalbinizin þeytana dönük olan nur kapýsýný Allah’a döndürmesi lâzým; bunu gerçekleþtiriyor. Sonra ne yapmasý lazým? Göðsünüzden kalbinize nur yolunu açmasý lazým. Siz kimsiniz? Allah’ýn Kendisine ulaþtýrmayý dilediði birisisiniz. En’am Suresi 125. âyet-i kerimede þöyle buyuruluyor:
6/EN’AM-125: “Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudýllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen ke ennemâ yassa’adu fîs semâ(semâi), kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn (yu’minûne).”
Artýk Allah, kimi hidayete erdirmeyi dilerse onun göðsünü teslime (Ýslâm’a) açar. Kimi dalâlette býrakmayý dilerse, onun göðsünü semada yükseliyormuþ gibi daralmýþ, sýkýntýlý yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanlarýn üzerine (kalplerine) iþte böyle pislik (kalpteki afetler) býrakýr.
Allah, nurlarýnýn o kiþinin kalbine ulaþabilmesi için o kiþinin kalbine bir nur yolu açar. Zikir sebebiyle Allah’ýn nurlarý önce o kiþinin göðsüne, göðsünden de kalbine ulaþacaktýr. Ama kalp hâlâ mühürlüdür; sadece yüzde iki nispetinde rahmet o kiþinin kalbine ulaþýr. Ama bu o kiþiyi huþû sahibi kýlmaya yeter. O kiþi, huþû sahibi olunca Allah’ýn 10'uncu ihsanýný alacaktýr. Allah ona mutlaka mürþidini gösterecektir. O kiþi zaten mürþidine ulaþmak için can atmaktadýr. Hedefi bu güzelliði yaþamaktýr. Ve Allah’ýn gösterdiði hedefe ulaþýr14. basamaktadýr. Mürþidinin önünde diz çöküp tövbe ettiði zaman ruh vücudundan ayrýlýp Allah’a doðru yola çýkar. Ýþte o seyri sülûkta olan bir insandýr. Allahû Tealâ tarafýndan seçilmiþ, Allah’a ulaþmayý dilemiþ ve ruhu Allah’a doðru yola çýkmýþtýr. Mutlaka ruhunu da, vechini de, nefsini de, iradesini de, hayatta kalmýþsa, Allah’a teslim edecek olan birisidir.
Kendinize dikkatle bakýn! Sizin için irþad makamý var mýdýr? Bir þey ifade ediyor mu? Sizi irþada ulaþtýracak olan, sizi hedefe ulaþtýracak olan irþad makamýna nasýl bakýyorsunuz? Sadece bakýyorsanýz, onu görmüyorsanýz, henüz Allah’ýn yolunda deðilsiniz. Ama Allah’ýn yolunda olmanýz da söz konusu olabilir. Ne zaman kalbinizde zeyg yoksa, ne zaman Allah’a isyan etmemiþseniz, ne zaman kalbinizde maraz söz konusu deðilse, o taktirde Allah sizi seçecektir. Allahû Tealâ’nýn hepinizi seçerek hem cennet saadetine, hem dünya saadetine ulaþtýrmasýný bütün gönlümüzce dileyerek insan hayatýndaki baþlangýcý anlatan bu konuyu inþaallah bitiriyoruz.




Rad-20
“Elleziyne yûfûne bi’ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâak.”
Onlar ki Allah’ýn ahdini yerine getirirler, misaklerini bozmazlar.

Rad-21
“Velleziyne yasilune ma emerallahü bihi en yus’ale.”
Ve onlar Allah’ýn, Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhu) Allah’a ulaþtýrýrlar.

Rad-25
“Velleziyne yankudune ahdallahi min badi misakihi ve yaktaune ma emerallahu bihi en yus’ale ve yufsidune filardý. Ulaike lehümül lânetü ve lehüm suiddar.”
Ve onlar ki misaklerinden (Allah’a misak verdikten) sonra Allah’a (verdikleri) ahdlerini nakzederler (bozarlar, yerine getirmezler) ve Allah’ýn O’na (Allah’a) ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi keserler (ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmazlar).


Allahu Teala Ruhumuzun biz ölmeden Allah’a geri dönmesi (ulaþmasý) konusundaki MÝSAK’ýmýzý 10 defa üzerimize farz kýldý.

1-Enam-152
“Ve bi’ahdillâhi evfû.”
Allah’a (verdiðiniz) ahdinizi yerine getiriniz.

2-Maide-7
Vezkürû ni'metallahi aleyküm miysâkahülleziy ve esekaküm bihi iz kültüm semi'nâ ve eta'nâ vettekullah innallahe aliymün bizâtissudûr."
Allah’ýn size olan nimetini ve “iþittik ve itaat ettik” diyerek O’na verdiðiniz yeminleri hatýrlayýn. O yeminlerle (Allah) sizi baðlamýþtý. Allah’tan korkun. Þüphesizki Allah sinelerde olaný bilir.


3-Zümer-54
“Ve enibû ilâ rabbiküm ve eslimû lehü min kabli en ye’tiyekümül’azâbü sümme lâ tünsarûn.”
Baþýnýza azap gelip çatmadan Rabbinize dönün (ulaþýn) ve O’na teslim olun. Sonra kurtulamazsýnýz.

4- Rum-31
“Müniybiyne ileyhi.”
Rabbine dön (ulaþ).

5-Fecr-28
“Ýrci’ýy ilâ rabbiki.”
Rabbine dön (rücu et, geri dönerek ulaþ).

6-Zariyat-50
“Fefirrû ilallah.”
Öyleyse Allah’a kaç (Allah’a sýðýn).

7-Lokman-15
“Vettebi’sebiyle men enâbe illeyy.”
Bana ulaþanýn yoluna tabi ol.

8-Þura-47
“Ýsteciybû lirabbiküm min kabli en ye’tiye yevmün lâ meredde lehü minallâh.”
Allah’tan çare olmayacak gün (ölüm günü) gelmeden önce Rabbinizin davetine icabet edin.

9-Yunus-25
“Vallahü yed’û ilâ dârüsselâm ve yehdi men yeþaü ilâ sýratý mustakýym.”
Allah teslim yurduna davet eder ve (kendisine ulaþtýrmayý) Mustakýyme (Allah’a ulaþtýran yola) ulaþtýrýr.

10-Rad-21
“Velleziyne yasilune ma emerallahü bihi en yus’ale.”
Ve onlar Allah’ýn, Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhu) Allah’a ulaþtýrýrlar.
Gönderen: 23.12.2005 - 22:53
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1800 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Ukab (42), pasin (51), GAZii (42), dua_dua (47), MuDe34 (62), pinhann (37), burem (51), fulya (44), -=[ E_R ]=- (39), filistinn (45), d3nizciQ (37), Polat71 (53), leyalihayal (46), olgun (51), mavi_nur (33), aristo (47), mücahid (31), papatya_44 (39), mkaraca1983 (41), maister (69), ebrar83 (41), candosdu (53), Gokhan-38 (35), DeliYurek (39), suatgulcan (63), sedo (64), kaptan09 (50), rumeysa14 (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70579 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.