0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » Pardesü ile mi?

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Eylül... su an offline Eylül...  
Pardesü ile mi?
68 Mesaj -
Selamun Aleykum
Bir bayanýn evlenmek niyetiyle ilk defa görüþeceði kiþinin yanýna pardesü ile mi yoksa normal bi kýyafetle mi çýkmasý daha uygun olur? Þimdiden Allah razý olsun
Gönderen: 19.09.2006 - 17:03
Bu Mesaji Bildir   Eylül... üyenin diger mesajlarini ara Eylül... üyenin Profiline bak Eylül... üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
yoktan su an offline yoktan  
...
1227 Mesaj -
aleykum selam kardeþim..

Evlenilecek erkek evlilik baðý olana kadar kiþiye mahremdir ve diðer erkeklerlerden bir farký yoktur. Bu yüzden bu tür görüþmelerde de tesettüre riayet edilmesi gerekir.

Bu illa ki pardesü olamayabilir. Vücud hatlarýný belli etmeyen el ve yüz dýþýndaki kýsýmlarý örten herhangi bir elbisede olabilir.


--------------------------------------------------------------------------------

Konu ile ilgili bir yazý


KADINA BAKMAK



Herhangi bir kadýnla evlenmek isteyen kimse, bir arada yalnýz kalmamak þartýyla ona bakabilir. Cabir'in rivayet ettiði hadiste, Rasulullah (s.a.v.) þöyle buyurmaktadýr:



"Evlenmek için bir kadýna talip olan kimse yapabilirse nikahlamasýna cezbeden yerine baksýn. Cabir anlatýyor: "Ben bir kadýný istemiþtim. Onu gizli olarak görmeðe çalýþýyordum, nihayet onu görme imkanýný buldum ve onunla evlendim."

Ýzni olsun veya olmasýn evlenilecek kýza bakmakta bir sakýnca yoktur. Çünkü Rasulullah (s.a.v.); mutlak anlamda bakmayý bize emretmiþtir. Nitekim yukarýda geçen Cabir hadisinde "Ben ona gizlice bakýyordum" tabiri bunu ifade etmektedir. Ancak bu bakma iþinin yalnýzca bir arada olmasý caiz deðildir. Çünkü Nebi (s.a.v.) þöyle buyurdu:

"Allah'a ve ahiret gününe iman etmiþ olan kimse, yanýnda mahremi olmadan bir kadýn ile yalnýz baþýna bir arada bulunmasýn. Çünkü onlarýn üçüncüsü þeytandýr."

Bu hadis genel olup, yukarýdaki hadiste yer alan istisna gibi evlenmek isteyen kimse hakkýnda herhangi bir istisna yapmamaktadýr. Ancak, evlenmek isteyen kimse kadýnýn el ve yüzüne bakabileceði gibi, el ve yüzünün dýþýndaki uzuvlarýna da bakabilir. Zira el ve yüze bakmak genel bir ifadedir. Bu ifade evlenmek isteyen kimseyi kapsayacaðý gibi evlenmek gibi bir düþüncesi olmayan kimseleri de kapsar. Dolayýsýyla kadýnýn eline ve yüzüne bakmanýn evlenecek kimse ile sýnýrlý olmasýnýn bir anlamý yoktur. Ýstisna el ve yüzün dýþýnda kalan uzuvlarý kapsamaktadýr. Çünkü hadiste yer alan; "Ona bakmasý" ifadesi, el ve yüzü kapsadýðý gibi vücudun diðer uzuvlarýný da kapsar. Ancak bu bakýþ, kadýnla evlenmek için nikah yapmak gayesi ile onu daha iyi tanýma amacýna yönelik olmalýdýr.

Yine yüce Allah (c.c.)'ýn hem mümin erkeklerin hem de mümin kadýnlarýn gözlerini haramdan sakýndýrmalarý emri, kadýnlarýn da erkeklerin de harama bakmasýný yasaklamaktadýr. Fakat Cabir'in rivayet ettiði hadis, evlenmek isteyen kimsenin bakýþýný istisna kýlarak erkeðin kadýna bakmasýna cevaz vermektedir.

Behz b. Hakim'in babasýndan, onun da dedesinden rivayet ettiði bir hadise göre; karý-koca vücutlarýnýn her tarafýna bakabilirler. "Dedim ki; Ya Rasulallah! Kapanmasý istenen avret yerlerimizi kime gösterip, kime göstermeyelim? Allah'ýn Rasülü: "Avret yerini zevcen ve cariyenden baþka, herkesten koru" buyurdu"

Erkek, Müslüman olsun olmasýn, kendi mahremlerinin yüz ve elinden baþka, ziynet mahalli olan yerlerine de bakabilir. Bu hususta herhangi bir tahdid yoktur. Çünkü, bu hususta varid olan nass mutlaktýr. Allahu Teâla þöyle buyurdu:

"Kendiliðinden görülen kýsmý müstesna olmak þartýyla ziynetlerini açmasýnlar. Baþörtülerini yakalarýnýn üzerine salsýnlar. Ziynetlerini; kocalarý veya babalarý veya kocalarýnýn babalarý veya oðullarý veya kocalarýnýn oðullarý, kardeþleri veya erkek kardeþlerinin oðullarý veya kýz kardeþlerinin oðullarý veya kadýnlarý veya cariyeleri veya erkekliði kalmamýþ hizmetçiler ya da kadýnlarýn mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan baþkasýna göstermesinler." Ayette zikredilen bu kimselerin; kadýnýn saçýna, boynuna, bileklerine, halhal yerlerine ve bunlarýn dýþýnda ziynet mahalli olarak sayýlan azalarýna bakmalarý caizdir. Çünkü, Allah (c.c.): "Ve ziynetlerini açmasýnlar" buyurmaktadýr. Ancak ayette adý geçen kimselerin; günlük iþ elbiseleri ile çalýþmalarý esnasýnda mahremleri olan kadýnlarýn ziynet yerlerine bakabilecekleri belirtilerek genel hükümden istisna edilmektedirler. Þafiî (Ahmet b. Hanbel) Müsnedinde Ebu Seleme kýzý Zeyneb'den rivayet ettiði hadiste Zeyneb þöyle demiþtir: "Ben Zübeyr'in karýsý Esma'dan süt emmiþtim. Bu nedenle de Zübeyr'i baba olarak görüyordum. Baþýmý tararken yanýma girer, saçýmýn bir bölümünü tutar ve bana dön ve baksana, derdi." Yine rivayet edildiðine göre, Hudeybiye Sözleþmesi'ni yenilemek için Medine'ye giden Ebu Süfyan kendi kýzý ve Rasulullah (s.a.v.)'in de zevcesi olan Ümmi Habibe'nin odasýna girmiþti. Ümm-i Habibe üzerine oturmamasý için Peygamber (s.a.v.)'ýn yataðýný dürdü. Bunu yaparken ondan ziynetini gizlememiþti. Bu hususu sonradan Peygamber (s.a.v.)'e anlattýðý zaman Peygamber (s.a.v.) de ona ses çýkarmamýþtý. Ebu Süfyan müþrik olduðu halde, ziynetlerini örtmesini kendisine emretmemiþtir. Çünkü, babasý olduðu için mahrem idi.

Fakat, mahrem olmayan ve ayný zamanda da evlenme talebinde bulunmayan ve koca da olmayan bir kimseye gelince: Eðer kadýnýn erkeðe ve erkeðin kadýna bakmak ihtiyacý ve mecburiyeti olduðu bir durum ortaya çýkarsa, bakýlmasý gereken azaya bakýlmasý mübah olur; o azanýn dýþýnda yüz ve el hariç herhangi bir azaya bakýlmaz. Hekim, hasta bakýcý, hemþire ve araþtýrýcý olan kimseler, normalde bakýlmasý haram olan azalara zaruret icabý bakabilirler. Rivayet edildiðine göre, Nebi (s.a.v.) Beni Kureyza'ya Sa'd'ý hakem olarak tayin ettiði zaman Sa'd, davanýn neticeye varabilmesi için onlarýn eteklerine (avret yerlerine) bakmýþtýr." Osman (r.a.)'dan rivayet olunduðuna göre; Hýrsýzlýk yapan bir kimse kendisine getirtildi; Osman (r.a.) onun, buluða erip ermediðini tespit etmek için: Onun eteklerine bakýnýz dedi. Baktýklarýnda, eteklerinde daha kýl bitmediði görülünce, hýrsýzlýk suçundan dolayý elini kesmedi." Osman (r.a.) bu iþi, sahabelerin gözleri önünde yaparken hiçbir sahabe buna karþý çýkmadý.

Þayet herhangi bir zaruret yoksa, kadýnýn el ve yüzünden baþka yerlerine bakýlmasý haram olur. Aiþe (r.anha)'ýn rivayetine göre Ebu Bekir'in kýzý Esma, ince bir elbise giymiþ olarak Rasulullah (s.a.v.)'ýn odasýna girince, Allah'ýn Rasulü yüzünü çevirerek þöyle dedi:

"Ey Esma! Kadýn hayýz görmeðe baþladýðý zaman onun þurasý ve þurasý -ellerini ve yüzünü iþaret ederek- dýþýnda kalan azalarýnýn görünmesi doðru olmaz."

Allah (c.c.) Kur'an'da el ve yüzü "Kendiliðinden görünen kýsýmlarý müstesna" ifadesiyle istisna kýlmýþtýr. Ýbni Abbas bu ifadeden kastýn yüz ve eller olduðunu söylemektedir. Kadýn tarafýndan ziynetin açýlmasýný yasaklamak, avret mahallini açmasýný yasaklamak demektir. Kadýnýn ziynet yerlerini açmasýnýn yasak oluþu, mutlak olarak buralara bakmanýn da yasak olduðuna delalet eder. Birtakým kimselerin kendiliðinden görünen yerlere bakabilmeleri konusunda istisna edilmeleri ise bakmalarýnýn caiz olduðunu gösterir. Kadýnýn þahitlik yapmasý gerektiði zaman gözlerinden tanýnmasý, alýþ-veriþ veya icare gibi bir iþlemde gerektiði zaman ona müracaat edebilmesi, borç aldýðý veya borcunu ödeyeceði zaman veya bir baþka kadýnla karýþtýrmasý gibi durumlarda kimliðinden emin olabilmesi için yabancý bir erkek, kendine yabancý bir kadýnýn yüzüne ve ellerine bakabilir. Ayný þekilde kadýn da erkeðin avret mahalli olmayan yerlerine bakabilir. Rivayet edildiðine göre, Aiþe (r.anha) þöyle demiþtir: "Mescitte oynamakta olan Habeþli'ye bakarken Allah Rasulü beni kendi elbisesiyle örtüyordu." "Bayram hutbesini okuyup bitirdikten sonra, Allah Rasulü, beraberinde Bilal olduðu halde, kadýnlarýn bulunduðu yere geldi. Kadýnlara sadaka vermelerini emretti."

Bu hadisler, kadýnlarýn erkeklere bakabileceklerini Allah Rasülünün ýkrar ettiði hususunda açýk ve net nasslardýr. Aiþe (r.anha)'nýn mescitte oynamakta olan Habeþlilere bakmasý, avret yerlerinin dýþýnda görünen bütün uzuvlarýna baktýðýnýn delilidir. Kadýnýn erkeðe bakmasý, avret yerlerinin dýþýnda harhangi bir þeyle kayýtlý olmayýp mutlaktýr. Amr bin Þuayb'ýn babasýndan, onun da dedesinden rivayet ettiði bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) þöyle buyurdu:

"Herhangi biriniz hizmetçisini, kölesi veya ücretlisi ile evlendirdiði zaman, göbekten aþaðý ve dizden yukarýsýna bakmasýn. Çünkü, bu kýsým avret mahallidir." Bu hadis; göbekle dizler arasýnda kalan kýsmýn dýþýnda kalan yerlere bakmanýn mübah olduðunu ifade etmektedir. Bu mübahlýk mutlak olarak kadýn ve erkeðe þamildir. Ümmü Seleme'den rivayet edilen bir hadiste þöyle deniliyor:

"Ben ve Hafsa Nebi (s.a.v.)'in yanýnda oturmuþtuk. Ýbn-i Ümmü Mektum girmek için izin istedi. Nebi (s.a.v.) bize; örtünün dedi. Ben: Ya Rasulullah! o, kör bir adam, görmez, dedim. Allah Rasulü: O, kör ise de siz onu görmüyor musunuz? buyurdu." Nebhan hakkýnda ise Nesei þöyle demektedir: "Biz, Zühri'nin dýþýnda Nebhan'dan rivayet edilenleri bilmiyoruz" Ýbn-i Abdilberr: "Nebhan, meçhul bir kiþidir. Ancak Zühri'nin bu hadisteki rivayeti ile bilinmektedir." Meçhul ravilerin rivayet ettikleri hadis zayýftýr. Zayýf hadisle ise istidlal yapýlmaz. Cerir b. Abdullah'tan rivayet edilen hadiste þöyle denilmektedir:

"Ben, Peygamber (s.a.v.)'e istek dýþý aniden meydana gelen bakýþý sormuþtum. Allah Rasulü gözümü oradan hemen ayýrmamý bana emrettiler." Ali (r.a.)'ýn rivayet ettiði hadiste ise þöyle geçmektedir:

"Rasulullah (s.a.v.) bana þöyle dedi: Arka arkaya bakma, ilk bakýþ senin hakkýndýr, fakat diðer bakýþlar senin deðildir, dedi."

Bu hadisler, erkeðin kadýna bakmasý hakkýnda olup, kadýnýn erkeðe bakmasýyla ilgili deðildir. Ýlk hadisten anlaþýlan mana, kadýnýn el ve yüzünden baþka yerlerine bakmakla ilgilidir. Çünkü kadýnýn ellerine ve yüzüne bakmak mübahtýr. Ýkinci hadiste kastedilen mana ise mücerret olarak bakmak deðil, þehvet sebebiyle bakýþý tekrarlamaktýr. Allahu Teâla þöyle buyurmaktadýr:

"Mü'min erkeklere söyle, gözlerini (haramdan) sakýnsýnlar." Bu ayette kastedilen mana, gözleri haram olan yerlere bakmaktan alýkoymaktýr. Þari, mahrem olanlarýn, kadýnlarýn; saçlarýna, göðüslerine, memelerine, baldýrlarýna ve ayaklarýna bakmalarýný mübah kýlmýþtýr. Yabancýlar ise ancak kadýnlarýn yüz ve ellerine bakabilirler. Çünkü gözleri sakýndýrmak, bakýþý düþürmek demektir. Kamus el-Muhit'te þöyle denilmektedir: "Gözleri yummak, bakýþlarý indirmek demektir."

Bunlardan anlaþýldýðý üzere þehvet ve lezzet kastý olmaksýzýn kadýn ve erkek, birbirlerinin mahrem olmayan yerlerine bakabilirler. Erkeðin avret mahalli; göbeði ile diz kapaklarý arasýnda kalan kýsýmdýr. Kadýnýn avret mahalli ise; el ve yüzü hariç vücudun her tarafýdýr. Buna göre kadýnýn, boynunu, saçýnýn bir tek teli olsa dahi saçýný göstermesi haramdýr. Elleri ve yüzünün dýþýnda kalan vücudunun her tarafý avret olup, örtülmesi farzdýr. Bunun delili ise Yüce Allah'ýn þu ayetidir:

"Ancak kendiliðinden görünen kýsmý müstesna, ziynetlerini açmasýnlar." Ayette geçen kendiliðinden görünen kýsýmlar, eller ve yüzdür. Çünkü müslüman kadýnlar ellerini ve yüzlerini Rasulullah (s.a.v.)'ýn yanýnda açýkta býrakýyor, Allah'ýn Rasülü de onlara ses çýkarmýyordu. Zira eller ve yüz namaz ve hac gibi ibadetlerde açýlýyordu. Yine bu iki uzuv ayetlerin indiði dönemde yani Rasulullah (s.a.v.) zamanýnda adet olarak da açýlýyordu. Bununla ilgili delil ise Rasulullah (s.a.v.)'ýn, kadýnýn elleri ve yüzünün dýþýndaki vücudunun her tarafýnýn avret olduðunu bildiren þu hadistir:

"Kadýn avrettir." Bir baþka hadiste ise þöyle buyurulmaktadýr:

"Bir kadýn büluða erdiðinde yüzünün ve -elleri ile bileklerini tutarak- þunlarýn dýþýnda kalan kýsýmlarýnýn görülmesi caiz deðildir." Yine Ebu Bekir (r.a.)'ýn kýzý Esma'ya þöyle diyordu:

"Ey Esma! Kadýn hayýz görmeðe baþladýðý zaman onun þurasý ve þurasý -ellerini ve yüzünü iþaret ederek- dýþýnda kalan azalarýnýn görünmesi doðru olmaz." Bu delillerin tümü, elleri ve yüzü dýþýnda kadýnýn tüm vücudunun avret; örtünmesinin ise farz olduðu hususunda açýk ve net delillerdir.

Þari, kadýnýn avret yerlerini ne ile örtmesi gerektiði konusunda belirli bir elbise tayin etmeksizin sadece þu ifadelerle yetinmiþtir: "Avretini açýða çýkarmamasý", "açýða çýkarmasýnlar", "kadýnýn göstermesi caiz deðildir", "ondan bir kýsmýnýn görünmesi doðru deðildir". Þekli ne olursa olsun el ve yüzün dýþýndaki bedenin tamamýný örten þey elbise olarak kabul edilir. Uzun bir elbise, pantolon, entari, çorap gibi giyeceklerin hepsi örtü olarak kabul edilir. Bu nedenle þari avret yerinin örtülmesi konusunda belli bir elbise þekli tayin etmemiþtir. Avreti örten yani avreti açýða çýkarmayan her giysi; þekline, türüne ve kaç parça olduðuna bakýlmaksýzýn þeran avreti örten elbise olarak kabul edilir.

Ancak þari, elbisenin cildi örtmesini þart koþmuþtur. Bu nedenle örtünün, derinin rengini, üzerindeki beyazlýðý, siyahlýðý, kýrmýzýlýðý, morluðu veya bunlarýn dýþýndaki baþka renkleri belli etmeyecek þekilde olmasýný farz kýlmýþtýr. Eðer örtü ince olursa, arkasýndaki derinin rengi ortaya çýkar ve derideki beyazlýk, kýrmýzýlýk belli olursa avreti örten örtü olarak kabul edilmez, avret açýk sayýlýr. Çünkü þeran örtünme tamamlanmamýþtýr. Elbise derinin rengini tamamen örttüðü zaman avret örtülmüþ sayýlýr. Bunun delili ise Aiþe (r.anha)'nin Rasulullah (s.a.v.)'den naklettiði þu hadistir:

"Ey Esma! Kadýn hayýz görmeðe baþladýðý zaman onun þurasý ve þurasý -ellerini ve yüzünü iþaret ederek- dýþýnda kalan azalarýnýn görünmesi doðru olmaz." Bu hadiste Nebi (s.a.v.), Esma (r.anha)'nýn giydiði ince elbiseyi örtü olarak kabul etmemiþ, avretinin açýk olduðunu bildirmiþ, ona bakmamak için gözlerini çevirmiþ ve avretini örtecek elbise giymesini emretmiþtir. Bununla ilgili bir baþka hadis de Üsame hadisidir. Allah'ýn Rasülü; Üsame'ye, kýbtiyye hakkýnda sorduðu zaman Üsame; kýbtiyyeyi karýsýna giydirdiðini söyleyince, Allah'ýn Rasülü ona þöyle buyurdu:

"Karýna emret kýbtiyyenin altýndan elbise giysin. Ben kýbtiyyenin altýndan kemiklerinin (renginin) ortaya çýkmasýndan korkarým." Bu hadiste bildirildiðine göre Allah'ýn Rasülü, Üsame'nin, kýbtiyyeyi karýsýna giydirdiðini öðrenince derisinin rengi belli olmamasý için, karýsýna kýbtiyyenin altýndan elbise giydirmesini emretmiþtir. "Ben, kýbtiyyenin altýndan kemiklerinin (renginin) ortaya çýkmasýndan korkarým" diyerek bunun sebebini de illetlendirmiþtir. Yani týpký camýn, arkasýndaki cismin rengini göstermesi gibi kýbtýyyenin altýndan derinin renginin görünebileceðini belirtmiþtir. Çünkü hadiste yer alan kelimesi "soymak ve arkasýndaki ortaya çýkarmak" demektir. Týpký camýn arkasýndan bir baþka cismin açýkça görüldüðü gibi ince elbisenin altýndaki ten de açýkça belli olur. kelimesi kelimesinden türemiþtir. El-vasf, birþeyin arkasýndakinin þekil olarak deðil de aynen ortaya çýkmasýyla gerçekleþir. Bir þeyin arkasýndaki nesne görüldüðü zaman "þeklini aldý" kelimesi yerine kelimesi kullanýlýr. Bu nedenle hadiste; "kýbtiyyenin arkasýndan kemiklerinin görünmesinden korkarým" ifadesi kullanýlmýþtýr. Bu ise, kemiklerin þeklinin deðil renginin açýða çýkmasý demektir. Ýþte bu iki hadis, þarinin; avreti örtecek olan elbisenin, altýndaki derinin rengini belli etmeyecek bir þekilde olmasýný þart koþtuðuna dair açýk delillerdir. Bu nedenle avret mahallini örterken kadýnýn kullanacaðý elbisenin, içeriden derinin rengini belli edecek kadar ince olmamasý farzdýr.

Setri avret (avretin örtülmesi) diye bilinen konunun özü budur. Ancak bu konunun, kadýnýn genel hayatta giyeceði elbise ile karýþtýrýlmamasý gereklidir. Kadýnýn birtakým elbiseler giyerek sokakta dolaþmasý doðru deðildir.

Avretini örtecek þekilde elbiselerin bulunmasý, genel hayatta kadýnýn bunlarý giyebileceðini göstermez. Çünkü cadde ve sokaklarda giyilmesi için þarinin koyduðu muayyen elbiseler vardýr. Her ne kadar avreti örtebilme özelliðine sahipse de olan pantolon ile avretin örtülerek genel hayata çýkýlmasý doðru deðildir. Çünkü þari genel hayatta kadýnlarýn giymesi için belirli bir elbise tesbit etmiþtir. Kanun koyucunun emrine karþý gelir ve onun belirlediði elbiseyi giymezse günahkar olur. Zira bu hareketiyle farzlardan birisini terk etmiþ demektir. Bu nedenle avretin örtülmesi konusu ile genel hayatta giyilecek elbiseler konusunun birbirine karýþtýrýlmamasý gereklidir. Pantolon ince olmadýðý zaman avreti örter. Ancak bu durum, pantolon ile yabancý erkeklerin karþýsýna çýkýlabileceði anlamýna gelmez. Çünkü pantolon kadýnýn güzelliklerini ve ziynetini açýða çýkarýr. Bu durumdaki bir kadýn her ne kadar avret yerini örtmüþ olsa da, güzelliklerini yabancýlara göstermiþ sayýlýr. Halbuki kanun koyucu, kadýnýn süslenip güzelliklerini yabancý erkeklere göstermesini yasaklamýþtýr. Bu nedenle pantolonun kadýnýn avretini örtme özelliðine sahip olmasý nedeniyle kadýnýn güzelliklerini ortaya koymadýðýný söyleyemeyiz. Bu nedenle kadýnýn avretini örtmesi meselesi ile, süslenip güzelliklerini yabancýlara göstermesi konusunu kesinlikle birbirine karýþtýrmamak gereklidir. Bunlarýn her biri birbirinden ayrý konulardýr.

Ancak þari; kadýnýn çarþý-pazara, cadde ve sokaða çýkmak istediði zaman özel hayatta giydiði elbisenin üzerine bir baþka elbise daha giymesini emretmiþtir. Þari, evinin dýþýna çýkan kadýna elbisesinin üstüne çarþaf veya benzeri bir elbise giymesini; bunu da ayaklarýna kadar salývermesini emretmiþtir. Eðer elbisesinin üstüne giyeceði çarþaf veya benzeri bir elbise bulamazsa; komþusundan, kardeþinden veya bir yakýnýndan ödünç almasý gerekir. Eðer ödünç almaya gücü yetmez veya ödünç alamazsa dýþ elbisesi olmadan dýþarý çýkmasý doðru deðildir. Özel hayatýnda giydiði elbisenin üstünden çarþaf, manto veya pardesü gibi bir elbise giymeden dýþarý çýkarsa günahkar olur. Çünkü bu durumda Allah'ýn farzlarýndan birisini terk etmiþ olur. Bu durum omuzlardan aþaðýya kadar salýverilecek elbise ile ilgili bir hükümdür.

Ancak kadýnýn vücudunun üst kýsmýný yani baþýný, baþörtüsü veya baþörtüsünün yerini tutacak baþýn tümünü ve boynunu örtecek, göðüslerine kadar salýnacak bir örtü ile örtmesi gereklidir. Kadýn, çarþýya çýkmak istediði veya cadde ve sokakta yürümesi gerektiði zaman baþörtüsü veya ayný vazifeyi görecek, genel hayatta kullanacaðý bir örtünün bulunmasý gereklidir. Buna göre kadýn; baþýnda baþörtüsü ve omuzlarýndan aþaðýsýný örten çarþaf, manto türü iki parçadan oluþan bir elbise bulunursa çarþýya çýkabilir, cadde ve sokaklarda yürüyebilir. Eðer bu iki tür örtü bulunmazsa, hangi halde olursa olsun kadýnýn genel hayata çýkmasý caiz deðildir. Çünkü örtünme emri bu iki örtü için genel olarak gelmiþtir ve tüm durumlarda genel olarak da kalmýþtýr. Zira ayetteki emri tahsis edici bir þey yoktur.

Genel hayatta bu iki örtünün örtülmesinin farziyetinin delili yüce Allah'ýn þu ayetleridir:

"...Kendiliðinden görünen kýsmý hariç ziynetlerini göstermesinler. Baþörtülerini yakalarýnýn üstüne koysunlar."

Omuzlarýndan aþaðýda kalan kýsmýn örtülmesi ile ilgili ayet ise þudur:

"Ey Nebi! Hanýmlarýna, kýzlarýna ve müminlerin kadýnlarýna dýþ elbiselerinden üzerlerine giymelerini söyle..."

Ümmü Atiyye'den: Dedi ki:

"Rasulullah (s.a.v.) bize Ramazan ve Kurban bayramý namazlarýna; genç kýzlarý, çadýrda kalan genç bakireleri ve hayýzlý kadýnlarý da çýkarmamýzý emretti. Hayýzlýlar namazgahlarý ayrýlarak hayra þahit olacaklar ve müslümanlarýn dualarýnda hazýr bulunacaklardý. Ben: Ey Allah'ýn Rasülü! Ýçimizden birisinin dýþarýda giyeceði dýþ elbisesi yoktur, dediðimde; Allah'ýn Rasülü: Kardeþi kendi örtülerinden (çarþaf vb) birini ona giydirsin buyurdu."

Bu delillerin tümü, kadýnýn genel hayatta dýþ elbisesini giymesi gerektiðine açýkça delalet etmektedir. Allah-u Teâla, genel hayatta kadýnýn giymesi farz olan bu elbiseyi yukarýda geçen her iki ayette, dikkatli, eksiksiz ve kapsamlý bir þekilde nitelemekte ve vücudun üst kýsmýna örtülecek örtü için þöyle buyurmaktadýr: "...Baþörtüleri yakalarýnýn üstüne salýversinler." Gömleðin ve elbisenin yakasýndan görünen yerlerini gizlemeleri için; baþlarýný, göðüslerini ve boyunlarýný örtsünler. Kadýnlarýn giyeceði, omuzdan aþaðýda kalan kýsmý örtecek olan elbise için ise ayette þöyle buyrulmaktadýr: "...Dýþ elbiselerinden üzerine giymelerini söyle..." Yani dýþarýya çýkmak istedikleri zaman elbiselerinin üstüne çarþaf ve manto gibi omuzlardan ayaklara kadar uzanan elbiselerini giysinler. Bir baþka ayette giyilecek olan bu elbisenin keyfiyeti ile ilgili olarak ise þu ifadeler yer almaktadýr: "... Kendiliðinden görünen kýsmý hariç ziynetlerini göstermesinler." Yani; ziynet uzuvlarýndan sayýlan kulaklar, kollar, baldýrlar ve bunun dýþýndaki yerlerini açmasýnlar. Ancak bu ayet indiði zaman yani Rasul (s.a.v.) dönemindeki genel hayatta eller ve yüz görünüyordu. Bu açýklama ile; genel hayatta kadýnýn giymesi gereken elbisenin nasýl olmasý gerektiði çok net ve eksiksiz bir þekilde ortaya koyulmaktadýr. Ümmü Atýyye'den rivayet edilen hadis ise, kadýnýn dýþarýya çýkmak istediði zaman özel hayatta giymiþ olduðu elbisenin üstüne dýþ elbise giymesinin gerektiði daha net bir þekilde ortaya konulmaktadýr. Zira Ümmü Atýyye Rasulullah (s.a.v.)'e:

"...Ey Allah'ýn Rasülü! Ýçimizden birisinin dýþarýda giyeceði dýþ elbisesi yoktur, dediðinde; Allah'ýn Rasülü: Kardeþi kendi örtülerinden (çarþaf vb) birini ona giydirsin" diyerek cevap vermiþtir. Yani; Allah'ýn Rasülü, mescide gelmek isteyen kadýnýn evinde giydiði elbisenin üstüne giyeceði elbisesi yoksa, kardeþinden ödünç olarak elbise almasýný ona emretmektedir. Hadisin mefhumu muhalifine göre, ödünç olarak elbise bulamazsa dýþarýya çýkmasý doðru deðildir. Bu ifade ise hadisteki emrin, farziyet anlamýnda bir karine olduðunu göstermektedir. Buna göre, kadýn dýþarý çýkmak istiyorsa özel hayatta giydiði elbisenin üstünden dýþ elbisesini giymesi üzeri vaciptir, eðer giymezse dýþarý çýkamaz.

"Cilbab" (dýþ elbise) veya çarþaf ya da mantoda aranan þart veya özellik; kadýnýn iki ayaðýný da gizleyinceye kadar aþaðýya kadar salýverilmesidir. Çünkü ayette yüce Allah þöyle buyurmaktadýr: "...Dýþ elbiselerinden üzerine giymelerini söyle..." Yani dýþ elbiselerini üzerlerine yaysýnlar. Çünkü ayette geçen kelimesi "teb'îd" için deðil, "beyan" içindir. Bu durumda ayet, mantolarýný veya çarþaflarýný aþaðýya kadar salýversinler anlamýna gelmektedir. Zira Ýbni Ömer'den rivayet edilen bir hadiste þöyle denilmektedir: Rasulullah (s.a.v.) þöyle buyurdu:

"Kim kibirlenerek elbisesini yerde sürüklerse kýyamet günü Allah ona (rahmet nazarý ile) bakmaz, deyince Ümmü Seleme atýlarak: Öyleyse kadýnlar elbiselerinin eteklerini ne yapacaklar deyince Allah'ýn Rasülü: Yere bir karýþ kadar salarlar, buyurdu. Bu cevap üzerine yine Ümmü Atiyye, bu takdirde de ayaklarý açýlýr deyince Allah'ýn Rasülü: Öyleyse bir miktar kalana (yerde sürümeyecek) kadar salsýnlar. Bunu daha da artýrmasýnlar, buyurdu." Bu hadis, kadýnlarýn giydikleri dýþ elbiselerin ayaklara kadar uzandýðýný ve ayaklarýný örttüðünü açýkça ortaya koymaktadýr. Eðer ayaklarý, çorap veya ayakkabý ile örtülmüþ olsa bile yine de dýþ elbiselerini aþaðýya kadar salývermeleri gereklidir. Ayaklarýn herhangi bir þeyle örtülmüþ olmasý zorunlu deðildir. Önemli olan kadýnýn genel hayatta giymesi farz olan dýþ elbise olduðunun bilinmesini gösterecek þekilde elbisenin, aþaðýya kadar salýverilmiþ olmasýdýr. Zira elbise ayaklarý örtecek þekilde aþaðýya kadar salýverildiði zaman ayetteki "salýversinler" þartý gerçekleþmiþ olur.

Ýþte böylece kadýnýn dýþarý çýkmak için giymiþ olduðu elbisenin üstüne geniþ bir elbise giymesinin vacip olduðu açýklanmýþ olmaktadýr. Eðer kendisinin giyeceði dýþ elbisesi yoksa, kardeþinden ödünç almasý gerekir. Yani dýþarýya çýkmak için üzerine giyeceði dýþ elbisesi yoksa kim olursa olsun müslüman kardeþlerinden birisinden ödünç alýp üstüne giyerek ancak dýþarý çýkabilir. Eðer üzerine giymek için ödünç bir elbise bulamazsa, buluncaya kadar dýþarý çýkamaz. Üzerindeki elbise bütün vucudunu örtüyor olsa dahi, üzerine giyeceði geniþ ve uzun bir dýþ elbise olmadan dýþarýya çýkarsa günahkar olur. Çünkü ayaklara kadar uzanan geniþ ve uzun bir elbise giymek farzdýr. Aksi þekilde davrandýðý takdirde hem Allah katýnda günahkar sayýlýr hem de devlet tarafýndan "tazir" cezasý ile cezalandýrýlýr.

Kadýnýn erkeðe, erkeðin de kadýna bakmasý ile ilgi meselelerden geriye iki mesele kalmýþtýr:

A. Ev sahibinin izniyle evde bulunan yabancý erkeklerin, normal iþ elbiseleri içerisinde bulunan kadýnlara, el ve yüzünün dýþýnda kadýnýn bazý azalarýna bakmalarý ile ilgili durum.

B. Þehrin cadde ve sokaklarýnda gayrý müslim kadýnlardan, hatta bazý Müslüman kadýnlardan ellerinin ve yüzlerinin dýþýndaki ziynet mahallerinin bir çoðunu açýp gezen kimselerin bulunmasý durumu.

Ýþte bu iki mesele günümüzde sürekli olarak karþý karþýya kaldýðýmýz sorunlardandýr. Bu durum günümüz Müslümanlarýnýn içinde bulunduklarý belalardan iki tanesidir. Bu nedenle bu iki konu hakkýndaki Allah'ýn hükmünün açýklanmasý gerekmektedir.

Birinci Mesele: Ayný evde akraba ve kardeþlerin birlikte oturmalarý. Bu durumda, bir kýsmýnýn hanýmý diðerlerine, normal iþ elbiseleri içerisinde görünür. Bu sýrada kadýnýn saçý, boynu, kollarý, bacaklarý ve benzer azalarý görülür. Kadýnýn mahrem olan kardeþleri ve babasý gibi, mahrem olmayan kayýnlarý ve baþka akrabalarý da bu görünen azalara bakabilirler. Halbuki kadýnýn kayný, herhangi bir yabancý gibidir. Yine bilindiði gibi amca çocuklarý, teyze ve hala çocuklarý gibi mahrem olmayan akrabalar eve girerek, birbirlerine selam verdikten sonra, kadýn iþ elbisesi içerisinde iken gelip onlarla oturur konuþurlar. Bu arada, kadýnýn yüz ve ellerinden daha fazla olarak saçý, boynu, kollarý ve bacak gibi azalarý görülür. Adeta mahrem muamelesine tabi tutulurlar. Maalesef bu mesele Ýslâm memleketlerinde yaygýn vaziyettedir. Bu mesele, özellikle þehirlerde yaþayan müslümanlarýn bir çoðunun karþý karþýya kaldýðý yaygýn bir beladýr. Üstelik bir çoklarý da bunun mübah olduðunu sanmaktadýr. Bu konuda Allah-u Teâla, bakmayý veya lezzet maksadý ile kadýna bakmayý mutlak olarak haram kýlmýþ; ardýndan lezzet maksadý ile bakmayý yalnýzca evlilik þartý ile, ziynet mahalline bakabilmeyi de ayette yer alan on iki grup insanla istisna etmiþtir. Daha sonra ise kadýnýn ellerine ve yüzüne bakma konusunda tüm erkekleri istisna etmiþtir. Ancak þehvet nazarý ile kadýna bakmayý -evlilik dýþýnda yani kadýnýn kocasý dýþýnda- herkese mutlak surette haram kýlmýþtýr. Þehvet maksadý ile olmaksýzýn kadýnýn ellerine ve yüzüne bakmayý ise mutlak olarak mübah kýlmýþtýr. Elinin ve yüzünün dýþýndaki yerlerine bakmak Allah'ýn ayette belirttiði kimselerin dýþýndakilere mutlak olarak haramdýr.

Nasslarda yer aldýðý üzere genel hayatla ilgili hüküm budur. Özel hayatta ise Þari, kadýna, çalýþma esnasýnda elleri ve yüzü dýþýndaki uzuvlarýný açmasýný mübah kýlmýþtýr. Yüce Allah þöyle buyurmaktadýr:

"Ey iman edenler! Ellerinizin altýnda bulunan köle ve cariyeler ve sizden henüz ergenliðe ermemiþ olanlar, sabah namazýndan önce, öðle sýcaðýnda soyunduðunuzda ve yatsý namazýndan sonra, yanýnýza gireceklerinde, üç defa izin istesinler." Ayette yüce Allah, büluða ermemiþ çocuklara ve kölelere ebeveynin odasýna girmeden önce üç defa izin istemelerini emretmektedir. Üç defa izin istemelerinden sonra girmelerini mübah kýlýyor. Ayetin devamýnda ise þöyle buyurulmaktadýr:

"...Bu vakitler; sizin açýk bulunacaðýnýz üç vakittir. Bu vakitlerin dýþýnda, birbirinizin yanýna girip çýkmakta, size de onlara da bir sorumluluk yoktur." Bu ayet, üç halin dýþýnda çocuklarýn ve kadýnlarýn kölelerinin izinsiz olarak kadýnlarýn yanlarýna girebileceklerini açýkça belirtmektedir. Yani kadýnlar bu üç halin dýþýnda iþ elbiseleri içerisindedirler. Bu ayeti kerimeden, kadýnýn evinde iþ elbisesi ile hayatýný devam ettirdiði ve bu elbise içerisindeki halini çocuklarýn ve kölelerin görebileceði anlaþýlmaktadýr. Dolayýsýyla kadýnýn evinin içerisinde iþ elbisesi ile yaþamasýnýn caiz olduðunda þüphe yoktur. Bu durumdaki bir kýyafetinden dolayý da mutlak olarak günahkar deðildir. Bu haliyle çocuklarýn ve kölesinin onu görmesinden dolayý herhangi bir sorumluluðu yoktur. Onlara karþý örtünmesine gerek olmadýðý gibi yanýna girmek için çocuklarýn ve kölesinin izin almasýna da gerek yoktur. Yabancý erkek olsa dahi evde hizmetçi olarak çalýþan hizmetçiler de köle gibidir. Çünkü ayet, kölenin izinsiz olarak girmesi ile illetlendirilmiþtir. Çünkü onlar evde dolaþan kimselerdir ki bu husus ayette þöylece belirtilmektedir:

"Birbirinizin yanýna girip çýkmakta, size de onlara da bir sorumluluk yoktur." Yani evdeki köleler, evin iþleri için evde dolaþýrlar. Ýþte köleler için geçerli olan bu illet hizmetçiler için de geçerli bir illettir. Çünkü her ikisi de görev olarak ayný iþi yapmaktadýrlar. Buna göre özel hayatta kadýnýn, günlük ev iþlerini yapmasý esnasýnda görünebilecek elleri ve yüzünün dýþýndaki azalarýný örtmesi farz deðildir. Ancak çýplak halde veya çýplaklýða benzer bir halde ise yani ayette bilertilen üç vakitte evdeki hizmetçilerin, kölelerin ve çocuklarýn izinsiz olarak yanlarýna girmeleri caiz deðildir.

Ancak yüce Allah, çocuklar, köleler ve hizmetçilerin dýþýnda kalan Allah'ýn istisna ettiði kimselerle ilgili olarak da özel hayattaki hükmü açýklamýþ ve onlardan izin almalarýný istemiþtir. Allah-u Teâla þöyle buyurmaktadýr:

"Ey iman edenler! Kendi evlerinizden baþka evlere izin almadan, sahiplerine seslenip selam vermeden girmeyin..." Ayette; baþka bir eve girmek istediðinde müslümandan izin almasý talep edilmekte ve bunun için de "izin istemek" kelimesi kullanýlmaktadýr. Mefhumu muhalifi ile ayet; kendi evine girmek istediði zaman kiþinin izin istemesine gerek olmadýðý anlamýna gelmektedir. Bu ayetin nüzül sebebi þudur: Ensar'dan bir kadýn Allah'ýn Rasülüne gelerek: Ey Allah'ýn Rasülü! Ben evimde ne babamýn ne bir çocuðun ne de herhangi bir kimsenin beni görmesini istemediðim halde oluyorum. Bu halde iken babam geliyor ve evime giriyor. Ben bu halde iken ailemden bir erkeðin evime gelmesi devam ediyor, ne yapmalýyým? diye sormasý üzerine bu ayet nazil olmuþtur. Ayetin nüzül sebebine, mefhumuna ve lafzýna baktýðýmýz zaman, özel hayattaki problemin, avretin örtülü olup olmamasý sorunu olmadýðý, kadýnýn üstünün ve elbisesinin daðýnýk bir halde bulunmasý meselesi olduðu anlaþýlmaktadýr. Kadýnýn þikayeti üzerine Allah'ýn Rüsülü kadýna, üstü baþý daðýnýk halde bulunmamasýný veya örtünmesini emretmemiþ ancak erkeklere izin almalarýný emretmiþtir. Özel hayattaki bu durumda mahrem olanla olmayan, kadýnlarla erkekler, baba ile yabancý arasýnda fark yoktur. Bu hususta erkek- kadýn ayrýmý yapýlmamýþtýr. Bu genellikten yalnýzca çocuklar, köleler ve hizmetçiler istisna edilmiþtir. Buna göre bir evde karý-kocanýn yanýnda bir baþka erkek veya kadýn da yaþýyorsa, onlar hakkýndaki hüküm; baba, kardeþ, yabancý ve mahrem ayrýmý yapýlmaksýzýn aynýdýr. Özel hayatta vücudunun uzuvlarýnýn görülmesinden dolayý kadýna bir günah yoktur. Ancak, baþkasýnýn evine girmek istediði zaman erkeðin izin almasý gereklidir.

Ancak bu haldeki bir kadýna bir erkeðin bakmasý ise bir baþka hükmün kapsamýna girmektedir. Çünkü kadýna bakma konusuna Allah-u Teâla; ister özel hayatta olsun isterse genel hayatta olsun, mahrem olanlarýn dýþýnda kalanlarýn kadýnýn elleri ve yüzü dýþýnda kalan uzuvlarýna bakmalarýný mutlak surette haram kýlmýþtýr. Mahrem olanlara el ve yüzün dýþýnda kalan uzuvlarýna bakabilmeyi caiz kýlmýþ, el ve yüzün dýþýndaki uzuvlara bakmaktan gözleri sakýndýrmayý emretmiþ, þehvet amacý gütmeyen bakýþlarý affetmiþtir. Ancak ellerin ve yüzün dýþýndaki uzuvlara bakmanýn haram oluþu açýkça ortadadýr. Ellerin ve yüzün dýþýnda kalan uzuvlara bakmaktan gözleri çevirmenin gerekliliði de ayette açýkça ortaya konulmaktadýr. Allahu Teâla þöyle buyurmaktadýr:

"Mümin erkeklere söyle! Gözlerini (haramdan) sakýndýrsýnlar." Burada gözleri sakýndýrmaktan kasýt, ellere ve yüze bakmanýn mübah olmasýnýn yanýnda bu iki uzuvýn dýþýnda kalan yerlere bakmaktan gözleri uzaklaþtýrmaktýr. Buhari'de þu hadis yer almaktadýr: "Saîd bin Hasen, Hasen'e þöyle dedi: Acem (Ýran) kadýnlarý göðüslerini ve baþlarýný açýyorlar. Bunun üzerine Hasen el-Basri dedi ki: "gözünü onlardan kaçýr". Yollarda oturmayý yasaklayan hadiste ise þu ifade yer almaktadýr: "gözünü sakýndýr" Yani sokaktan geçmekte olan kadýnlarýn elleri ve yüzü dýþýnda kalan bazý yerleri açýk olabilir. Bu durumda sizin üzerinize düþen görev, bakmamak deðil, gözleri sakýndýrmaktýr. Zira yüce Allah; ellerin ve yüzün dýþýnda kalan yerlere bakmayý ve kasýtlý olarak bakmayý haram kýlmýþtýr. Kasýtsýz olarak bakmayý ise haram kýlmamýþtýr. Kasýtsýz olarak bakýlmasý durumda: "gözlerini sakýndýrsýnlar" diyerek bakmayý deðil, gözleri çevirmeyi emretmiþtir. Ayette yer alan kelimesi, "teb'îd" içindir, yani bazý bakýþlarý sakýndýrmayý, kaçýrmayý kapsamaktadýr. Dolayýsýyla kasýtsýz olarak yapýlan bakýþlar haram olmayýp caizdir.

Buna göre bir adamýn akrabasý ile birlikte oturmasý, baba ve kardeþ gibi mahrem olanlarla ve amca oðlu gibi mahrem olmayanlarla bir arada bulunmasý caizdir. Kadýnýn, ayný evde kocasý veya kardeþi ile birlikte yaþayan kimseye iþ elbisesi ile görünmesinde bir sakýnca yoktur. Ayný evi paylaþan erkeðin yapmasý gereken þey ise, günlük çalýþma elbisesi içerisinde bulunan kadýndan gözlerini çevirmektir. Yani bu durumda bir erkek, iþ elbisesi içerisinde çalýþmakta bulunan evin hanýmýna kasýtsýz olarak bakmasýndan dolayý günahkar olmaz. Ancak ayette yer alan üç hal bu hükmün kapsamýna girmez.

Bu hüküm ve açýklama, ayný evi paylaþan kimse ile ilgili hükümdür. Ancak, akraba olan veya olmayan, mahrem olan veya olmayan kimselerin dýþarýdan gelip eve girmek isteyenlerin izin almalarý gerekir, izinsiz olarak eve giremezler. Ancak bunlardan mahrem olanlara karþý kadýnýn örtünmesi gerekmez. Çünkü mahremlerin kadýnýn ziynet yerlerine bakmalarý caizdir. Mahrem olmayanlara karþý ise kadýnýn avret yerlerini yani elleri ve yüzü dýþýnda kalan yerlerini örtmeleri farzdýr. Eðer böyle yapmaz ve iþ elbisesi ile mahrem olmayan misafirlerin karþýsýna çýkarsa günahkar olur. Böyle bir durumla karþýlaþan bir erkeðin yapmasý gereken þey ise gözlerini haramdan sakýndýrmaktýr.

Dýþarýdan ziyaretçi olarak eve gelen kimse ile ayný evi paylaþan erkek arasýndaki fark þudur: Kadýnýn kocasý veya kardeþi ile ayný evi paylaþan erkeðin izin istemesine gerek yoktur. Çünkü orasý onun evidir. Kadýnýn ise örtünmesi gerekmez, çünkü özel hayattadýr. Kadýnýn günlük iþ elbisesi ile ziyaretçinin karþýsýna çýkmamasýný hissettirmek için Allah-u Teâla dýþarýdan gelen ziyaretçiden izin almasýný istemektedir. Ancak mahremlerine karþý iþ elbisesi ile görünmesinde bir sakýnca yoktur. Yani örtünme talebi ayetin nüzül sebebinin delilidir. Dolayýsýyla ister mahrem olsun isterse mahrem olmasýn kadýnýn yanýna bir kimse gelmek istediði zaman izin istemesi gerekir. Ýzin talebi mahrem olmayanlara karþý örtünmeyi hissettirmek demektir.

Ýkinci mesele: Batý hadaratýnýn bize karþý açtýðý savaþ neticesinde Ýslâm memleketlerine küfür hükümlerinin uygulanmasýndan beri gayrimüslim kadýnlar, her taraflarýný açarak adeta çýplak bir halde sokak ve caddelerde dolaþmaya baþladýlar. Bazý Müslüman kadýnlar da bunlarý taklid edip ayni þekilde sokaklarda arzý endam ettiler. Hatta sokaklarda dolaþan, dükkanlarda alýþ-veriþ için oturmakta olan müslüman kadýn ile Müslüman olmayan kadýný birbirinden ayýrmak imkansýz hale geldi. Diðer taraftan ise bu ülkelerde yaþayan Müslüman erkeklerin, yaygýn hale gelmiþ olan bu kötülüðü ortadan kaldýrmaya güçleri yetmemektedir. Bu çýplak kadýnlarý görmeden buralarda yaþamak da imkansýz hale gelmiþ bulunmaktadýr. Zira bu husus, yaþadýklarý hayatýn bir parçasý haline gelmiþtir. Oturduklarý binalar, kadýnýn avret yerlerinin erkekler tarafýndan görülebilecek þekilde inþa edilmiþtir. Evinde oturup dýþarý çýkmamak þartýnýn dýþýnda, bütün çabasýna raðmen hiçbir erkek, kadýnýn göðüslerini, sýrtýný, bacaklarýný, saçýný ve kollarýný görmeden yaþayamaz hale gelmiþtir. Bir erkeðin ise mutlak olarak evde oturmasý mümkün deðildir. Çünkü alýþ-veriþ ve diðer birtakým iþler için insanlarla diyalog içerisinde olmak mecburiye-tindedir. Çünkü bu, hayatýn zaruri iþlerindendir. Kadýnlarýn mahrem yerlerine bakmadan, bu iþleri yapmasý mümkün deðildir. Kadýnlarý avret yerlerine bakmak ise kitap ve sünnetle kesin olarak haram kýlýnmýþtýr. Peki erkek ne yapacak? Bu sýkýntýdan ancak iki þekilde kurtulabilir:

1- Ýstemeden kadýna bakmak. Yani herhangi bir kasýt olmadan gözün çýplak kadýný görmesidir. Ýkinci bakýþ yapýlmadýðý takdirde birinci bakýþ günah sayýlmaz. Zira Cerir b. Abdullah'tan gelen rivayette þöyle geçmektedir:

"Ben, Rasulullah (s.a.v.)'e ani bakýþtan sordum da bana; bakýþýmý hemen çevirmemi emretti."

Ali (r.a.)'dan rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) þöyle dedi:

"Bir bakýþa, ikinci bakýþý ekleme. Çünkü, birinci bakýþ senindir. Fakat diðeri, senin deðildir (aleyhinedir)."

2- Baþý ve kollarý açýk olan kadýn ile konuþmak. Bu durumda gözlerin ondan çevrilmesi vacibtir. Konu ile ilgili olarak Ebu Davud'da þu rivayet yer almaktadýr:

"Abbas'ýn oðlu Fadl Peygamberin terkisinde bulunuyordu. Hasamlý bir kadýn Peygamberden bir þey sormaya geldi. Fadl, o kadýna bakýyor, kadýn da ona bakýyordu. Peygamber Fadl'ýn çenesinden tutup yüzünü kadýndan çevirdi."

Allahu Teâla þöyle buyurdu:

"Mümin erkeklere söyle! Gözlerini (haramdan) sakýnsýnlar. Avretlerini korusunlar." Gözleri sakýndýrmaktan maksat aþaðýya doðru indirmektir.

Bu çözüm erkek açýsýndan sorunun çözüm þeklidir. Yani erkek kadýnla konuþmasýnýn zorunlu olduðu bir iþte çalýþýyorsa, veya bir arabaya bindiðinde veya sýcaklýðýn þiddetinden dolayý gölgelikte otururken veya benzeri durumlarda avret yerleri açýkta bulunan bir kadýnla karþý karþýya geldiðinde gözlerini aþaðýya doðru dikerek, onunla konuþmasý ve alýþ veriþte bulunmasýdýr. Çünkü umumi hayatýn zaruri olan ihtiyaçlarýný gidermek, erkeðin görevlerindendir. Bu türden görevleri yapmadan yaþamasý mümkün olmadýðý, çýplaklýk modasýnýn getirdiði belayý defetmeðe malik olmadýðý takdirde, ayetin nassýyla amel etmek üzere gözlerini indirmesi lazýmdýr. Bunun dýþýnda bir baþka þeyi yapmasý kesinlikle helal olmaz.

Bu durum, yaygýn bir bela olduðu için bundan kaçýnmak ve uzak kalmak çok zordur denemez. Çünkü böyle bir iddia, þeriata ters düþer. Zira herhangi bir haram yaygýn hale gelirse, o haram mübah olmaz. Ayný þekilde, herhangi bir helal de yaygýn hale gelirse haram olmaz. Yine bu kadýnlar; "kafir ve inanmayan kadýnlardýr. Bunlara cariye muamelesi yapýlýr, bunlarýn durumu cariyeler gibidir" de denemez. Çünkü, hadis umumidir. Müslüman kadýnlarý ayýrmamýþtýr. Nitekim Peygamber (s.a.v.) þöyle demiþtir:

"Ey Esma! Kadýn hayýz görmeðe baþladýðý zaman onun þurasý ve þurasý -ellerini ve yüzünü iþaret ederek- dýþýnda kalan azalarýnýn görünmesi doðru olmaz." Bu hadis, Müslüman olsun olmasýn, kadýnýn elleri ve yüzü dýþýndaki yerlerine bakýlmasýnýn haram olduðuna delildir. Bu, bütün hallere þamildir. Kafir kadýn cariye ile kýyaslanmaz. Çünkü burada kýyasýn bir þekli yoktur.

Bu nedenle, içinde mahremleri bulunmayan, kendi evleri dýþýndaki evleri ziyaret eden erkeklerin, kadýnlarýn elleri ve yüzü dýþýndaki yerlerine bakmaktan gözlerini indirmeleri gerekir. Þehirlerde yaþayýp toplumsal hayatta yer almak zorunda olan erkeklerin, avret yerlerini açarak ortalýkta dolaþmakta olan kafir veya günahkâr kadýnlarla; alýþ-veriþ yapmak, konuþmak gibi iþlemlerle karþý karþýya geldikleri zaman iþ esnasýnda gözlerini onlarýn avret yerlerine bakmaktan kaçýrmalarý ve aralarýndaki iþlemleri ihtiyaç duyduklarý zorunlu süre ile sýnýrlý tutmalarý gerekir.

Buraya kadar anlattýklarýmýz kadýna bakmakla ilgili hükümlerdi. Kadýn ile musafahaya yani tokalaþmaya gelince: Kadýnýn erkekle erkeðin de kadýnla ellerinde eldiven veya benzeri birþey olmadan tokalaþmalarý caizdir. Zira Buhari'de Ümmü Atiyye'den gelen bir rivayette þöyle denilmektedir:

"Biz Nebi (s.a.v.)'e biat ettik ve Allah'ýn Rasülü bize; Allah'a hiçbir þeyi ortak koþmamamýzý emreden ayeti okudu ve bizi, ölülerin arkasýndan baðýrýp çaðýrarak yas tutmaktan nehyetti. Bunun üzerine bizden bir kadýn elini geri çekti." O gün biat verme musafaha ile oluyordu. O kadýn musafaha için önce elini uzatmýþtý, tam biatlaþacakken elini geri çekti. Kadýnýn elini geri çekmesi demek onun musafaha ile biat etmek istediðini ifade etmektedir. "Bizden bir kadýn elini çekti" ifadesi, diðer kadýnlarýn ellerini geri çekmediklerini, musafaha yaparak biat verdiklerini göstermektedir. Yine ayette yer alan "veyahut kadýnlara dokunduðunuz zaman" ifadesi bütün kadýnlara ait olmak üzere umumi lafýzla varid olmuþtur ki, kadýnlara dokunmanýn abdesti bozacaðýna delalet eder. Bu hüküm ise sadece abdestin bozulmasýyla ilgilidir. Kadýna þehvetsiz olarak dokunmak haram olmadýðý gibi onlarla musafaha etmek de haram deðildir. Kadýnýn eli haram olmadýðý gibi þehvetsiz olarak ona bakmak da haram deðildir. Dolayýsýyla þehvetsiz olarak kadýnla tokalaþmak da caizdir.

Ancak bu hüküm; bir kadýnýn yabancý erkeði, erkeðin de yabancý kadýný öpmesi gibi deðildir. Öpmek kesinlikle haramdýr. Çünkü öpmek, zinanýn baþlangýcýdýr. Bu tür öpme adeten zinaya davet niteliðinde olduðundan -þehvetsiz olsa dahi- zinaya yol açmasa ve zina olmasa dahi haramdýr. Çünkü zina yaptýðý için temizlenmek maksadýyla Allah'ýn Rasülü (s.a.v.)'e gelen Maiz'e; "...belki de onu öptün" demesi, bu türden öpmelerin zinanýn öncüllerinden olduðunun delililidir. Zira zinayý haram kýlan ayet ve hadislerin tümü, dokunmak þeklinde olsa dahi zinaya davetiye çýkaran herþeyi kapsamaktadýr. Birtakým ahlaksýz genç kýzlarýn veya erkeklerin yaptýklarý gibi; bir erkeðin kadýný veya kadýnýn erkeði ayartmak istemesi, aþkla veya þehvetle öpmesi, sýmsýký kendine çekmesi, kucaklamasý veya benzeri davranýþlarda görülen öpme olaylarýnýn tümü haramdýr. Bu türden bir öpme, uzun bir yolculuktan dönen bir kimseyi selamlamak, ona hoþ geldin demek için dahi olsa yine haramdýr. Çünkü genç erkek ve kýzlar arasýnda meydana gelen bu türden öpmeler zinanýn öncüllerindendir.
Gönderen: 19.09.2006 - 17:27
Bu Mesaji Bildir   yoktan üyenin diger mesajlarini ara yoktan üyenin Profiline bak yoktan üyeye özel mesaj gönder yoktan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1205 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
(a.yasir) (57), alihaydar02 (48), cantanem (51), burakburak (52), FiLiZ-NL (48), sonsuzluk38 (54), zümrüdüanka (49), Rumeysa1980 (44), ruhneraz (51), EREN12 (60), cihat25 (67), sidika (49), bir dost (51), serdar81 (59), Gayemiz : ALLAH (36), ebu-abdurrahman (49), basrikaya (49), sahaf (51), [melike] (34), Eibo (), Sonofgavs (44), Fuat Özgürlük (58), Cueneyt88 (36), hüzünlü (45), burak_22 (40), alperen_66 (46), aliosmanpolat (44), islam_2005 (34), TuRkMeNkIzI__Mi.. (34), gunesm (54), moslem (34), mustafa karaba&.. (56), sivasli58 (42), yusuf_islam (34)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.67349 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.