lopinavir ritonavir generique luvox generique kaletra fluvoxamine lopinavir ritonavir naprosyn natyl nebilet neggram negram nemexin neo stediril neoral neurolithium neurontin neurotop nexium nimotop nivaquine nizoral cream nizoral nolvadex nootropil norflocine norlutate noroxin norsol nortrilen norvasc norvir novonorm nyolol ocuflox oculastin oftan olmetec plus olmetec omix omnicef onymax optivar orelox orfiril osiren otrivin rhume des foins oxsoralen
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

12 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: ALLAH'A DOĞRU YOLA ÇIKMAK
aytaybru su an offline aytaybru  
ALLAH'A DOĞRU YOLA ÇIKMAK
19 Mesaj -
ALLAH'A DOĞRU YOLA ÇIKMAK


Allahû Teâla'nın emri açık ve kesindir. "FIRKALARA AYRILMAYINIZ." Allahû Teâla insanların fırkalara ayrıldıklarını, herkesin kendi fırkasından memnun olduğunu ve bunun yanlış bir şey olduğunu söylüyor. Buradaki fırkalardan murat insanların, Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olan insanların ayrıldıkları tasavvuf grupları veya tarikat grupları değildir. Bunların dışındaki gruplardır. Eğer bir insan ruhunu Allah'a doğru yola çıkarmamışsa yani mürşidine ulaşmamışsa bu kişi tasavvufta değildir, bu kişinin ruhu hiçbir zaman Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olamaz. Oysa tevhid akidesinin muhtevasına dikkatle bakınız. Tevhid akidesi sizi Allah'a ulaştıran yolun üzerinde görmek isteyen Allah'ın bir açıklamasıdır. Bu akide bütün insanları Allah'a ulaştıracak olan bir birliğin kurulmasına istihdaf eder. Hedef aldığı şey bütün insanların Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olmasıdır. O Sırat-ı Müstakiym ki onları Allah'a ulaştırır. Öyleyse Allahû Teâla ile biz insanların arasındaki ilişkiye dikkatle bakalım. Bu ilişki mutlaka ruhumuzun Allah'a doğru yola çıkmasını gerektirir. Ve o noktaya ulaştığımız anda mutlaka tevhidin içindeyiz.
Ne zaman ruhumuz Allah'a doğru yola çıkar? Biz ne zaman mürşidimize ulaşırsak o gün ruhumuzun Allah'a doğru yola çıkması söz konusudur. İşte Nebe Suresi 38. âyet-i kerime bir tövbe merasiminden bahsediyor. Gökteki meleklerin saf saf indiği ve mürşidin sevap söylediği, halifenin de kişi olarak orada hazır bulunduğu bir merasim, tövbe merasimi. İşte bu merasimin sonundaki olayı da Nebe suresinin bir sonraki âyet-i kerimesi, 39. âyet-i kerimesi anlatıyor.
"Zalikel yevmül hakkı femen şae ittehaze ila Rabbihi meaba."
İşte O gün Hak günüdür, dileyen kişi kendisine Allah'a ulaştıran yolu yol ittihaz eder.
Allahû Teâla bir kelime daha kullanmış, "Meaba" sığınak, melce demek. Yani her kim bu Sırat-ı Müstakiyme Allah'a ulaştıran yola ulaşırsa o kişi mutlaka Allah'a ulaşacaktır. Ve mutlaka Allah O'na sığınak olacaktır, melce olacaktır. İşte bir insanın Allah'a ulaştıran yola vasıl olduğu nokta mürşidine ulaştıktan sonraki noktadır. Allahû Teâlanın irşad konusunda çok titiz davrandığını görüyoruz. Mutlaka herkesi Allah'a çağırıyor. Bundan 14 asır evvel bütün sahabe ve Peygamber Efendimiz (S.A.V) insanları Allah'a çağırıyorlardı. İşte Yusuf Suresinin 108. âyet-i kerimesi:
Ben ve bana tâbî olanların, bizim hepimizin görerek Allah'a çağırdığı yol işte budur. Bu Sırat-ı Müstakiymdir.
Allahû Teâlanın indinde bir olgu var. İnsanların bir olgusu. Allah'a çağırmak ve ulaşamayanların da Allah'a ulaşmasını temin etmek. İşte çağımızda da gene asıl hedefimiz bu olmalıdır. Herkes herkesi Allah'a çağırmalıdır.


ALLAH'A ULAŞMAK


Allah'a çağırmak yani Allah'a ulaşmaya ve O'na teslim olmaya çağırmak. İşte Zümer suresi 54. âyet-i kerime:
"Ve eniybü ilâ rabbiküm ve eslimü lehü min kablü en ye'tiyekümül azabe."
Üzerinize azab gelmeden önce Allah'a dönün, Allah'a ulaşın ve O'na teslim olun.
Demek ki Allah'a dönüşümüz ve Allah'a teslim oluşumuz açık bir şekilde emrolunmakta. Zaten bu husus üzerimize 9 defa farz kılınmıştır. Öyleyse birliğin sembolü Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olmaktır. Sırat-ı Müstakiym bir yoldur dedik. Bir yol olduğuna göre bir gün bitecektir. Gerçekten öyledir. Seyr-i sulük bir gün tamamlanır ve 7 tane alemi geçer. Son alem varlıklar aleminin en üst noktası olan sidretül müntehadır. Bu kökleri yerde olmayan ağaç aşıldığı zaman (varlıklar aleminin en üst noktası aşıldığı zaman)ki sadece insan ruhu onu aşabilir, yokluğa geçer ve yoklukta Allah'ın zatına ulaşır. Allah yokluktadır. Allah'ın bir mekâna ihtiyacı yoktur. Allah zamandan da mekandan da münezzehtir. İşte insan ruhunun yoklukda Allah'a ulaşması söz konusudur. Allah'a kadar ulaştıran yol Sırat-ı Müstakiymdir. 7 tane gök katını aşan yol ise Tarik-i Müstakiym adını alıyor. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor.
"Ve lekad halekna fevkaküm seb'a teraika."
Andolsun ki üzerinize 7 tane yol yarattık.
1. yol 1. tarik zemin kattan 1. gök katına kadar ulaşır. 2. tarik 1. gök katından 2. gök katına ulaşır. Ve 3. kata kadar ulaştıran 3. tarik, 4. kata kadar ulaştıran 4. tarik, 5., 6., 7. katlara kadar ulaştıran 5., 6. ve 7. tariklerdir. Buradan sonra 7. katın 7 tane alemini geçen ve Allah'a kadar ulaşan bir ilave ile birlikte bu yolun tamamı Sırat-ı Müstakiym adını alır. Öyleyse biz insanları Allahû Tealâya ulaştıran bir yol var ve Allahû Tealâ hepimizi bu yolun üzerinde bulunmaya davet ediyor. Bu yol açık ve kesin bir yoldur. İnsan ruhunun yola çıktığı Allah'a ulaştığı yol.


Bu mesaj 2 kez ve en son aytaybru tarafından 04.06.2006 - 22:48 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.06.2006 - 22:46
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KİM HİDAYETİ KUR'ÂN'IN DIŞINDA BAŞKA BİR YERDE ARARSA, ALLAH ONU
aytaybru su an offline aytaybru  
FIRKALARA TÂBî OLMAK
19 Mesaj -
FIRKALARA TÂBî OLMAK

Eğer insanoğlu mürşidine ulaşamazsa Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olamaz. O zaman tevhidin şartlarını yerine getiremez. Onun dışında kalır yani fırkalardan birine tâbî olur. Fırkalardan Sırat-ı Müstakiym’in dışında birisine tâbî olmak neyi oluşturur? Eğer bir insan Sırat-ı Müstakiym’in dışındaki fırkalardan birine tâbî ise Kur'an-ı Kerimimiz onun kurtuluşunun söz konusu olmadığını söylüyor. İşte Sebe suresi 20. âyet-i kerime Allahû Teala buyuruyor ki:
"Ve lekad saddaka aleyhim ibliysü zannehü fettebe'ûhü illâ feriykan minelmü'miniyn." Sebe-20
"Şeytan kıyamet günü insanlara olan vaadini yerine getirdi. Müminleri oluşturan bir fırka hariç bütün fırkalar şeytana kul oldular."
Şeytana kul olmaksa insanı mutlaka cehenneme götüren bir olgu bilindiği gibi. Kaç fırka olduğu soruluyor Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e O'da 73 fırka diye cevap veriyor. Demek ki fırka sayısı 73. İşte bu 73 fırkadan acaba Allahû Teala’nın indinde kaç tanesi kurtulacak? Sadece bir tanesi. Müminleri oluşturan bir tek fırka. 73 fırkanın içinde demek ki vahdetin sahibi olan, birliğin sahibi olan bir tek fırka var, müminler. Öyleyse kimler bunlar? Biraz evvel söylediğimiz Enam suresinin 153. âyet-i kerimesinde Allahû Teala şöyle buyuruyor:
"Ve enne hâzâ sırâtıymüstekıy men fettebiûh, ve lâ tettebi'ûssübüle feteferreka biküm an sebiylih, zâliküm vassâküm bihî le'alleküm tettekuûn." En'am-153
İşte muhakkakki bu Sırat-ı Müstakiym’dir. Ona tâbî olun. (O yolun üzerinde bulunun) diğer yollara (fırkalara) tâbî olmayın ki onlar sizi Allah'ın yolundan (Sırat-ı Müstakiym’den) ayırırlar. İşte bu Allah'ın vasiyetidir (emridir) ki bununla (bu yolla) takva sahibi olasınız.
Öyleyse gene fırkalardan bahsediyor Allahû Teala. Yani ayrılıklardan birbirinden farklı yollardan... Her farklı yol, kim hangi yolda olursa olsun bir farklı yol söz konusuysa bunun Sırat-ı Müstakiym ile irtibatına dikkatle bakmak gerekir. Eğer insan A tarikatında değilde B tarikatindaysa, tasavvufun C kanadın da değilde F kanadındaysa netice değişmez. Bu kişi bulunduğu dergâhdan mutlaka Sırat-ı Müstakiym’e ulaşacağı cihetle hiçbir şekilde Sırat-ı Müstakiym’in dışında değildir.
Öyleyse bu kişi vahdet üzeredir. Ama eğer insanlar bu Allah'a ulaştıran sebillerin dışında herhangi bir fırkaya mensupsa o takdirde o kişinin Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olması mümkün değildir. Öyleyse o Sırat-ı Müstakiym’den sapmış bir kişidir. İşte o kişi vahdet üzere değildir. Öyleyse Allahû Teala’nın emrettiği şey bütün insanların Sırat-ı Müstakiym üzerinde olmasıysa bu asıldır. Vahdetin ise temeli Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmaktır.
Öyleyse ne kadar çok tasavvuf camiası olursa olsun, ne kadar çok tarikat camiası olursa olsun bunların hepsi Sırat-ı Müstakiym’in üzerindedir. Ve Sırat-ı Müstakiym üzerinde olan bu insanlar da vahdet akidesinin gerçek sahipleridir. Çünkü onlar 14 asır evvel yaşanan İslâmı yaşıyorlar. Bilindiği gibi 14 asır evvel bütün sahabe Sırat-ı Müstakiym’e çağırıyorlardı.
"Kul hâzihî sebiyliy ed'û ilallahi alâ basıyretin ene ve menittebe'aniy." Yusuf-108
Habibim deki ben ve bana tabî olanların hepsinin, görerek Allah'a çağırdığımız yol işte bu yoldur (Sırat-ı Müstakiym’dir).

MÜRŞİDİNE TÂBî OLMAYAN
KİŞİ TEVHİDİN DIŞINDADIR.
Ekleme Tarihi: 04.06.2006 - 22:43
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Kur'ân-ı Kerim'de açıklanan hususlar tatbik edilirse, Mürşide ulaşılır. Mürşid ise Hakk'a ulaştırır.
aytaybru su an offline aytaybru  
Themenicon    Öyleyse 14 asırda neler değişmiş
19 Mesaj -
MÜRŞİDİNE TÂBî OLMAYAN
KİŞİ TEVHİDİN DIŞINDADIR.


Öyleyse 14 asırda neler değişmiş, 14 asırda değişen şey insanların Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmasını engelleyen bir bilgi eksikliğidir. 14 asırda mürşide ulaşmanın farziyeti unutulmuş. Eğer insanlar mürşidlerine ulaşmazlarsa ne olurlar, dalalette olurlar. Dalalettelerse kurtuluşları da söz konusu değildir. İşte 10 âyet-i kerime mürşidine ulaşamayan bir kişinin dalalette olduğunu söylüyor.
Sırat-ı Müstakiym’in dışında kalan bütün insanlar dalalettedir. Ama 14 asır sonra Sırat-ı Müstakiym İslâmın 5 tane şartını yerine getiren herkesin üzerinde bulunduğu zannedilen bir hayali mefhum olmuş çıkmıştır. "Sen Sırat-ı Müstakiym üzerinde misin?" diye birisine sorduğumuz zaman eğer bize derse ki "Tabii ki Sırat-ı Müstakiym üzerindeyim. Çünkü ben İslâm’ın 5 tane şartını yerine getiriyorum". İşte bu sahih değildir. Sadece İslamın 5 tane şartını yerine getiren insan, hiçbir zaman mürşidine tâbî olmamışsa, ruhu vücudundan ayrılmamış ve Sırat-ı Müstakiym’e ulaşmamıştır. Öyleyse Sırat-ı Müstakiym’e ulaşmamışsa, ne yazık ki bu kişi tevhid akidesi üzere değildir.
Allah'ın hakikatlerini bize hiçbir şekilde itiraz edilemeyecek olan bir tek kaynak sağlayabilir o da Kuran-ı Kerim’dir.
Kur'an-ı Kerimde tevhidin nasıl sağlandığına dikkatle bakın. Allahû Teala açık açık "Sırat-ı Müstakiym’e tâbî olun diyor, sakın Sırat-ı Müstakiym’den başka bir yola tâbî olmayın ki, Sırat-ı Müstakiym’in dışındaki bütün yollar sizi Allah'ın yolundan saptırır." Yani o tek yol üzerinde olamazsınız, öyleyse mümin de olamazsınız.


İRŞAD FARZ MIDIR?



Allahû Teala'nın işareti açık ve kesindir. Bir insanın ruhu ancak mürşidine ulaştıktan sonra Sırat-ı Müstakiym’e vasıl olduğuna göre mutlaka mürşide ulaşmak keyfiyeti asıldır. İrşad Allahû Tealâ tarafından farz kılınmıştır. Bakara suresi 186. âyet-i kerime:
"Uciybü daveteddai iza deani felyesteciybu li veyü'minu bi leallehüm yerşüdün."

Beni davet ettikleri zaman davet edenin (çağıranın) davetine icabet ederim ama onlar da benim davetime icabet etsinler, mümin olsunlar ve böylece irşada ulaşsınlar.
Mümin suresinin 11. âyet-i kerimesinde mürşidin önünde yapılan bir tövbenin insanları Allahû Teala'nın yoluna yani Sırat-ı Müstakiym’e ulaştıracağı ifade edilmiş. Furkan suresi 70. âyet-i kerimesinde böyle bir tövbenin kişiyi mümin kılacağı ifade buyurulmuş. Aynı zamanda da nefs tezkiyesine başlatacağı ifade buyurulmuş. Aynı zamanda da hem Mümin-11’de hem de Furkan-70’de o kişilerin günahlarının sevaba çevrildiği ifade buyurulmuş. Öyleyse kim mürşidin önünde tövbe ederse o kişi Allah'ın Sırat-ı Müstakiym’ine tâbî olur.
Bu tövbenin sonundaki tabiiyettir ki günahların sevaba çevrilmesine sebebiyet veriyor. İşte Furkan 70’de de 71’de de aynı şey anlatılıyor ki mürşidin önünde yapılan bir tövbenin sonunda kişinin ruhu vücudundan ayrılır Allah'a doğru yola çıkar ve Allah onu kabul eder. Allah'ın zatına ulaşır. Öyleyse insanların ruhlarının Sırat-ı Müstakiym üzerinde bulunmaları o kişilerin tevhid akidesi üzerine bir davranış biçimi içinde olduklarını gösterir. Tevhid Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde bulunma akidesidir Ve herkes Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmak mecburiyetindedir. Bu ise görüyorsunuz ki mutlaka bir tövbenin yapılmasına, mürşide tâbî olunmasına ve bunun arkasındanda ruhun vücutdan ayrılarak Sırat-ı Müstakiym’e ulaşmasına bağımlıdır.


MÜRŞİD FARZ MIDIR?


Gördük ki irşad farz kılınmış, mürşide ulaşmakta farz kılınmış mı? Cin-14’de Allahû Teala şöyle söylüyor:
"İnsanların içinde kalpleri kasiyet bağlamış olanlar da var, Allah'a teslim olanlarda var. Kim Allah'a teslim olmayı dilerse mürşidini arar."

Bu bir davettir. Ama daha kesinleştirmiş Allahû Teala Maide 35 de:

"Vebtegu ileyhil vesilete." buyuruyor.
"O'na (Allah'a sizi kim ulaştıracaksa Allah'a) ulaşmaya vesileyi (kim vesile olacaksa onu Allah'dan) isteyiniz" buyuruyor.
İbtiga ediniz, taleb ediniz, isteyiniz buyuruyor Allahû Teala Öyleyse bu bir emirdir. Hepimiz bizi kim Allah'a ulaştırmaya vesile olacaksa işte onu mutlaka Allahû Tealadan istemek mecburiyetindeyiz. Kimdir bu insanlar?
Bu insanlar Allah'a davet edenlerdir. Bu insanların 19 tane özelliği vardır. Ve başka insanlardan mutlak olarak farklılığı vardır. İşte bu 19 özelliği olan insan mürşiddir ki Allahû Teala onu katında bir eğitime tâbî tutmuştur. Mürşidi başka din öğreticilerinden farklı kılan vasıflar aşağıda gösterilmiştir. Bu insanlar salâh makamının sahipleridir. Allahû Tealâ’nın (davetiyle) tövbe-i nasuhuna sahip olmuşlardır. Bu insanlar Allahû Teala'nın özel olarak yetiştirdikleri, başka insanların hidayetine vesile olanlardır. İşte bunları Allahû Tealâ’dan istemek mecburiyetindeyiz.
Gerçekten bunlar başka insanların hidayetlerine vesile olanlar mı? Evet, hidayete bunlar sebebiyet veriyor. Ruhun Allah'a ulaşması bildiğiniz gibi hidayet. Allahû Teala Rahman suresinin 33. âyet-i kerimesinde şöyle söylüyor
Ey insan ve cin topluluğu içinizden hanginiz şu göklerin çapını aşabilir (de Allah'a ulaşabilir) hiçbiriniz yapamazsınız, ancak bir sultanla.
Öyleyse bir insanın, göklerin çapını aşmak diye buyurulan Sırat-ı Müstakiym’i aşması ve Allah'a ulaşması ancak, Allah'ın o kişi için tayin ettiği bir sultana, o sultan kimse ona, ulaşması ile mümkündür. Aksi takdirde o kişi hidayete eremez. İşte Secde suresi 24. âyet-i kerime:
"Ve cealna minhüm eimmeten yehdune biemrina."

Biz (insanlardan) onlardan imamlar kıldık, (mürşidler kıldık). Emrimizle (insanları) hidayete erdirsinler diye.
Yani insanların ruhlarını Allah'a ulaştırsınlar diye. Öyleyse görüyoruz ki mürşidler hidayete vesile olanlardır. Ruhun Allah'a ulaşması hidayet olduğuna göre, hidayete vesile olanlardır.
Ve Allahû Tealâ Maide suresinin 35. âyet-i kerimesinde hidayete vesile olanları Allah'dan istememizi emrediyor. Bu istemenin de hacet namazı kılarak tahakkuk ettiğini görüyoruz.
Ekleme Tarihi: 16.05.2006 - 22:25
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KİM HİDAYETİ KUR'ÂN'IN DIŞINDA BAŞKA BİR YERDE ARARSA, ALLAH ONU
aytaybru su an offline aytaybru  
Themenicon    işte sevgili kardeşlerim
19 Mesaj -
Bütün insanların Sırat-ı Müstakiym;in üzerinde olmasını emrediyor Allahû Teâla. İnsanlar birçok tarikatların mevcudiyetini söyleyerek, birçok tasavvuf erbabının çeşitli dallara dağıldığını söyleyerek insanların fırkalara ayrıldığını da iddia ediyorlar. Oysaki bütün tarikatlar, bütün tasavvuf birimleri Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olanlardır. Bütün tarikatlar insan ruhlarını Allah'a ulaştırmakla vazifeli kurumlardır. Bütün mürşidlerin bulundukları dergahlardan halifenin bulunduğu ana dergaha baş gözleri ile görülmeyen manevi yollar vardır. Bu yollar yeryüzünün sathına paraleldir. Ve bunların isimlerine sebil diyor Kurân-ı Kerim. Ama hepsi Sırat-ı Müstakiyme ulaştırırlar. Öyleyse bin tane tarikat olsa, bin tane tasavvuf grubu olsa, bunların hepsinin ulaştıracağı yer mutlaka Sırat-ı Müstakiymdir. Öyleyse ayrı ayrı fırkalara dağılmış gibi görünen tasavvuf ehli aslında Sırat-ı Müstakiymin dışında değillerdir. Ve fırkalara ayrılmış değillerdir. Çünkü buradaki fırka insanları ayrılığa düşüren değil, aksine insanları Sırat-ı Müstakiyme götüren birleştiren, tevhide ulaştıran grupları ifade ediyor.
Ama eğer bir cemaatte Allah'a ulaşmak diye bir hedef yoksa o insanlar hiçbir zaman Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olamazlar. Çünkü Sırat-ı Müstakiym bir insanın ruhunun vücudundan ayrıldıktan sonra, seyri sülukunu tamamlayacağı Allah'a ulaşacağı yolun adıdır.
Bir insan mürşidine ulaşmadıkça Sırat-ı Müstakiym üzerinde olması da mümkün değildir. Öyleyse kimler Sırat-ı Müstakiymin üzerindedir? Allah'a ulaşmak üzere yola çıkanlar. İşte tevhidin birinci bölümünde bu olay var.
Tevhid bütün insanların Sırat-ı Müstakiymin üzerinde olmasını gerektiren bir emirdir. Tevhid birleştirici bir akidedir. Tevhid bütün insanların olması lâzım gelen yerde, yani Sırat-ı Müstakiymin üzerinde toplanması ile tahakkuk eden bir vetiredir.

YUNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ

vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).

Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allaha ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.


YUNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).

2)allaha ulaşmayı dilemeyen dalalettedir.işte





RAD-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı derler. De ki: Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve Ona yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).


3)allaha ulaşmayı dilemeyenler tagutun yani insan ve cin şeytanların dostudur. allahın dostu değildir.



ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en yabudûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allaha yöneldiler (Allaha ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

işte açık olarak allah, allaha ulaşmayı dileyenlerin tagutun kulu olmaktan kurtulduğunu söylüyor. o zaman allaha ulaşmayı dilemeyenler tagutun dostudur.

4)Allaha ulaşmayı dilemeyen takva sahibi değildir.

5)Allaha ulaşmayı dilemeyen şirktedir.

işte allahu teala rum 31de şöyle buyuruyor.



RUM31 Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
Ona (Allaha) yönelin (Allaha ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

AÇIKÇAGÖRÜLÜYOR Kİ ALLAHA ULAŞMAYI DİLEMEYEN TAKVA SAHİBİ DEĞİLDİR VE MÜŞRİKTİR YANİ ŞİRKTEDİR

şimdi diyeceksinizki şirk allahtan başka birşeye tapmaktır. oysa ben allaha inanıyorum o zaman ben şirkte değilim. hayır canım kardeşlerim öyle değil peygamber efendimiz diyor ki ben açık şirkten korkmam benim mümmetim için artık açık şirk puta tapmak yoktur ama gizli şirkten korkarım diyor. gizli şirk insanın allahı onu mevkinden indirip nefsini allahın mevkine koymak ve nefsinin afetlerine boyun eğmesidir.

işte sevgili kardeşlerirm allaha ulaşmayı dilemeyen bir insan bu gizli şirkin içindedir.

allah razı olsun.


Bu mesaj 1 kez ve en son aytaybru tarafından 16.05.2006 - 22:37 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.05.2006 - 22:22
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon PEYGAMBER EFENDİMİZ VE SAHÂBESİ
aytaybru su an offline aytaybru  
peygamberimiz aranızda en hayırlınız kuran öğrenen ve öğretendir
19 Mesaj -
peygamberimiz aranızda en hayırlınız kuran öğrenen ve öğretendir diyor insanlar çarpıtıyor yada anlamıyor kuranı kıraatli okumakla en hayırlı olacaklarını zannediyorlar


Bu mesaj 1 kez ve en son aytaybru tarafından 06.05.2006 - 15:25 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.05.2006 - 15:24
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KİM HİDAYETİ KUR'ÂN'IN DIŞINDA BAŞKA BİR YERDE ARARSA, ALLAH ONU
aytaybru su an offline aytaybru  
insanlar neden ermiş olmak istemiyor
19 Mesaj -
2/BAKARA-120: ... Kul inne hudâllâhi huvel hudâ ...

... De ki;Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir

6/EN'AM-71: ... kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne).

... De ki: Muhakkak ki; Allah'a ulaşmak, o, hidayettir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk


Sırat- Mustakîm'i ise, En'âm 87, 88 de Allahû Tealâ ifade ediyor.


6/EN'AM-87: Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim, vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).

Ve onların babalarından, zürriyetlerinden (nesillerinden) ve kardeşlerinden onları seçtik. Ve onları Sıratı Mustakîm'e hidayet ettik (ulaştırdık).

6/EN'AM-88: Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ıbâdih(ıbâdihî), ve lev eşrekû le habita anhum mâ kânû ya'melûn(ya'melûne).

İşte bu Allah'ın hidayetidir. Kullarından dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve eğer şirk koşsalardı, elbette yapmış oldukları şeyler heba olurdu (boşa giderdi).


Yunus Suresinin 25. âyet-i kerimesinde, hidayetle gelen Allah'ın resûlleri insanları Allah'ın Zat'ına davet ediyor.

10/YUNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).

Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.


Daveti kabul edenleri de Allahû Tealâ Sıratı Mustakîm'e ulaştırıyor. Sıratı Mustakîm, insan ruhunu Allah'a ulaştıran yolun adı.

Allahû Tealâ, bunu ölümden evvel, hayatta iken yapmamızı emrediyor:



6- 42/ŞURA-47: İstecîbû li rabbikum min kabli en ye'tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin).

Rabbinize icabet edin, Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz).


Allah'ın daveti insan ruhunun dünya hayatında Allah'a ulaşmasıdır.


7- 39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye'tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).

Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin) ve O'na (Allah'a) teslim olun. Üzerinize azap (kabir azabı) gelmeden önce (ölümden önce). Yoksa sonra yardım olunmazsınız.


8- 30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).

O'na (Allah'a) yönelin (O'na ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.


9- 31/LOKMAN-15: ... vettebi' sebîle men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta'melûn(ta'melûne).

... Bana yönelenlerin (ruhunu Bana ulaştırmak üzere yola çıkaranların) yoluna tâbî ol. Sonra dönüşünüz Bana'dır. O zaman yaptığınız şeyleri size haber vereceğim.


Çok muhterem aziz kardeşlerim, hanif dostlardaki kardeşlerim, siz dünyada iken ruhu Allah'a ulaştırmanın gerekliliğini ispat eden hiç bir âyet yoktur diyorsanız, bu kadar âyet saydık size yetmez mi?

Ayrıca ruhun ahiret hayatında ulaşacağından bahsediyorsunuz. Ahiret hayatında ölümle herkesin ruhu Allah'a ulaşır. O zaman kâfirle, mü'min arasındaki fark ne olacaktır? Eğer ölümle herkesin ruhu Allah'a ulaşacaksa Allahû Tealâ bu kadar emri neden versin? Sekarat halinde, gözünden perde kaldırıldığı zaman firavun bile, Amenna birabbi Harune ve Musa dedi. Ama bundan önce îmân etmemişti. Acaba, ölen herkes Allah'ın zatını görecekse, Allah'a îmân etmeden giden bir kişi olabilir mi?

Îmânın olmazsa olmaz şartı 1. noktada, gaybî îmândır. Bunun için:

Allah'a inanmak,

Ruhun dünya hayatında Allah'a ulaşmasına inanmak

Bunun sizlere söylediğim âyet-i kerimelerde beyan edildiğine göre farz olduğuna inanmak

Bunu hanif fıtratının bir gereği olarak kendisinin de yerine getirebileceğinden emin olmak.


Yani Allah'ın emaneti insandadır. Bu emanetin Allah'a ulaşması, Allah'ın işidir ama kişinin serbest iradesinin dileği, talebi olmadan gerçekleştirmiyor. Allahû Tealâ bu şarta bağlamıştır. Öyleyse, her hâlükârda Allah'a ulaşmayı dilediği taktirde mutlaka Allah o kişinin ruhunu Kendisine ulaştıracaktır. Ruh Allah'a ulaştığı zaman, Allah'a sarılıyor. Kur'ân-ı Kerîm'de ruhun Allah'a sarılmasını va'tesamû fiiliyle Allah açıklamıştır.


Bu mesaj 1 kez ve en son aytaybru tarafından 06.05.2006 - 15:18 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.05.2006 - 15:16
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: SIZI EN COK ETKILEYEN AYETLER....!
aytaybru su an offline aytaybru  
...
19 Mesaj -
73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).

Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol).



Burada Allah'a dönen, Allah'ın emaneti olan bizim içimizdeki ruhtur. Çünkü Allah, bütün insanları ruh, nefs, fizik vücut üçlüsüyle yaratmıştır. Nefsimiz, berzah âlemine aittir. Fizik vücudumuz, şimdi yaşadığımız zahirî âleme aittir. Ama ruhumuz Allah'tan bize üfürülmüştür ve Ahzab Suresinin 72.âyet-i kerimesine göre bir emanettir, Allahû Tealâ da bu emaneti hayattayken sahibi olan Allah'a teslim etmemizi, iade etmemizi emrediyor.


33/AHZAB-72: İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).

Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Çünkü o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir.


2- 4/NİSA-58: İnnallâhe ye'murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niımmâ yeızukum bih(bihî), innallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).

Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. İnsanlar arasında hakemlik ettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki; Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki; Allah, işiten ve görendir.


Emanetler çoğuldur ama sahibi tekildir. Çünkü sahibi sadece Allah'tır. Biz ruh emanetini Allah'a teslim ettiğimiz zaman, fizik vücut bir emanet olur. Biz fizik vücudu Allah'a teslim ettiğimiz zaman, nefs bir emanet olur. Biz nefsi Allah'a teslim ettiğimiz zaman ise irade bir emanet olur. İradeyi de Allah'a teslim ettiğimiz zaman, bütün emanetlerini teslim etmiş, Kur'ân'daki İslâm'ı yaşayan Allah'ın en üst seviyedeki emrini yerine getirmiş biri oluruz.

Öyleyse ,Allah'ın ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek Allah'a dön, emri, ruhadır. Bu, Allah'a ruhun ulaşmasının farziyetini ifade etmektedir.


3- 13/RAD-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).

Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.


Allah'ın Allah'a ulaştırmasını emrettiği şey nedir? Allah'ın emrinden olan ruhtur.


17/İSRA-85: Ve yes'elûneke anir rûh(rûhı), kulir rûhu min emri rabbîve mâ ûtîtum minel ilmi illâ kalîlâ(kalîlen).

Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: ,Ruh, Rabbimin emrindendir, Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.


4- 89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).

(Ey ruh!) Rabbine geri dön (erek ulaş). Allah'tan razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanarak.


Tüm bunlar, Allah'tan üfürülen bizdeki Allah'ın emaneti olan ruha, Allah'ın emirleri, Allah'ın farzlarıdır.


Bu mesaj 1 kez ve en son aytaybru tarafından 06.05.2006 - 15:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.05.2006 - 15:09
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KUR'ÂN BÜTÜN İLİMLER KAPSAR mı?
aytaybru su an offline aytaybru  
Themenicon    KUR'ÂN'A TÂBİ OLUN
19 Mesaj -
KUR'ÂN'A TÂBİ OLUN
ARAF-3: İttebi'û mâ ünzile ileyküm min Rabbiküm ve lâ tettebiû min dûnihî evliyâ, kalîylen mâ tezekkerûn.
Size Rabbiniz tarafından inzal olunan şeye tâbi olun ondan başka dostlara tâbi olmayın. Çok az tezekkür ediyorsunuz.

EN'AM-155 :Ve hâzâ kitâbün enzelnâhü mübârakün fettebiûhü vettekuû le'alleküm türhamûn.
Bu inzal eylediğimiz bir kitaptır. Mübarektir, öyleyse ona tâbi olun ve takva sahibi olun ki, merhamet olunasınız.

İnsanların Allah indindeki mazeretlerinin kalmaması için Kur'ân-ı Kerim'i Allah kendinden evvelki kitapları tasdik eden, herşeyi muhtevi, Allah'ın tüm ni'metini bize ulaştıran kitap olarak göndermiştir.

EN'AM-156,157 :En tekûlû innemâ ünzilelkitâbü alâ tâifeteyni min kablinâ, ve in künnâ an dirâsetihim leğâfiylin. Ev tekûlû lev ennâ ünzile aleynelkitâbü lekünnâ ehdâ minhüm, fekad câeküm beyyinetün min Rabbiküm ve hüden ve rahmetûn femen ezlemü mimmen kezzebe biâyâtillâhi ve sadefe anhâ seneczillezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel-azâbi bimâ kânû yasdifûn.
Bizden evvel yalnız iki taifeye kitap inzal olundu. Dilimizce olmadığından tedrisatından gafil kaldık yahut bize kitap inzal olunsaydı herhalde onlardan daha ziyade hidâyete ererdik, dememeniz için inzal ettik. İşte size Rabbinizden beyyineler (deliller) hidâyet ve rahmet gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalan sayıp ondan çevrilenlerden daha zalim kim olabilir. Ayetlerimizden çevrilenleri, çevrildikleri için bir azap ile cezalandıracağız.
25/FURKAN-27: Ve yevme ye'adduzzalimu alâ yedeyhi yekulu ya leytenittehaztü mearrasuli sebiyla.
Zalimlerin herbiri iki elini ısırdığı o günde şöyle diyecekler: "Ne olurdu, O Resûl ile beraber sebiyli (Allah'a ulaştıran yolu) tutsaydım.
25/FURKAN-28: Yâ veyletâ leyteniy lem ettehız fülânen haliylâ.
Yazıklar olsun bana, ne olurdu filanı dost edinmeseydim.
25/FURKAN-29: Lekad edalleniy anizzikri ba'de iz câeniy, ve kâneşşeytânü lil'insâni hazûlâ.
Andolsun ki bana Kur'ân gelmişken o beni zikirden saptırdı. Şeytan insanı yalnız bırakır.
25/FURKAN-30: Ve kaâlerresûlü yâ rabbi inne kavmittehazû hâzelkur'âne mehcûrâ.
Peygamber dedi ki; "Yâ Rab kavmim Kur'ân-ı bırakıverdiler."
Ekleme Tarihi: 11.02.2006 - 20:24
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon S.A
aytaybru su an offline aytaybru  
Themenicon    S.A
19 Mesaj -
ADIM TARIK 34 YAŞINDAYIM ÇEŞİTLİ DİNİ KİTAPLARI OKUMAYI VE CEMAATLERE SOHBETE GİTMEYİ RABBİM NASİP ETTİ HEPSİ ALLAH YOLUNDA HEPSİ ÇOK GÜZEL BİR BAHÇENİN GÜLLERİ GİBİ HEPSİNİ ÇOK SEVİYORUM
Ekleme Tarihi: 27.01.2006 - 19:56
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon 1 ayet
aytaybru su an offline aytaybru  
Themenicon    ..
19 Mesaj -
çok güzel bir ayet
Ekleme Tarihi: 27.01.2006 - 19:34
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon PEYGAMBER EFENDİMİZ VE SAHÂBESİ
aytaybru su an offline aytaybru  
..
19 Mesaj -
hani derler ya denizler mürekkep ağaşlar kalem olsa O nu anlatmaya yetmez çok duygu yüklü bir yazı okuyun pişman olmayacaksınız
Ekleme Tarihi: 25.01.2006 - 19:02
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KİM HİDAYETİ KUR'ÂN'IN DIŞINDA BAŞKA BİR YERDE ARARSA, ALLAH ONU
aytaybru su an offline aytaybru  
..
19 Mesaj -
ŞEYTANIN TUZAĞI
Allah'ın istediği şey insanların şu dünya hayatını mutluluk içinde, saadet içinde geçirmesidir. Ahiret hayatını da cennet'te yaşamalarıdır. Allah'ın istediği yalnızca budur. Allah insanları cezalandırmak değil mukafatlândırmak ister.

3/ÂL-İ İMRAN-31: Kul in küntüm tuhibbünallâhe fettebi'uni yuhbibkümüllahü ve yağfirleküm zünûbeküm. Vallahü gafûrun rahîm.
De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız, o zaman bana tâbî olun ki; Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı bağışlasın (sevaba çevirsin). Allah GAFÛR'Dur RAHÎM'dir.

Allah'ın istediği şey insanları mükâfatlandırmakdır. Ama insanlar kendilerine verilen serbest iradeyi, Allah'ın emrettiği istikamette değil yanlış istikametlerde kullanarak, Allah'ın hediyelerine vasıl olmak yerine, cehennem'e vasıl olmak yolunu tutuyorlar. Ne yazık ki, insanların çoğunluğu bu durumda. İşte iblîs Peygamber Efendimiz (SAV)'in Allah'a kavuşmasından 14 asır sonra insanları büyük tuzağına düşürmüş vaziyette. Hangi İslâm ülkesine giderseniz oradaki din âlimleri ile konuşursanız şunu göreceksiniz. Hepsi size şunu sorarlar. Namaz kılıyor musun? Oruç tutuyor musun? Zekât veriyor musun? Kelime-i Şehadet getirdin mi? Paran var da Hacca gittin mi? Bunların hepsine "evet" cevabını almışlarsa size verecekleri cevap "kurtuldun" olacaktır. Halbuki Allahû Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de hiç böyle söylemiyor. Şeytandan kurtulabilenler ihlâs sahibi olan kullardır. Sen, diyor iblis'e, "Benim ihlâs sahibi kullarımı yoldan çıkartamazsın. İdIâle düşüremezsin."

15/ HİCR-40: İllâ ibâdeke minhümülmuhlasıyn
Senin ihlâs sahibi kulların hariç.
Ekleme Tarihi: 25.01.2006 - 18:50
aytaybru üyenin diğer mesajları aytaybru`in Profili aytaybru Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 676 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52996 saniyede açıldı