ivermectine ivermectine generique rhinocortgenerique kaletra ivermectine detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

13 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Çıplağım diye banyodan çıkmayınca YANARAK öldü
muhammedemin su an offline muhammedemin  
Allah Cennetle Mükafatlandısın
15 Mesaj -
Allah Cennetle Mükafatlandısın

Allah (c.c) öteki dünyada yar ve yardımcısı olsun.
Allah(c.c) hiç kimseyi böyle veya benzeri bir olayla imtihan etmesin inşallah
Ekleme Tarihi: 03.07.2006 - 09:40
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: İslam dinine geçiş kitapları........(ismi geçen yazar)
muhammedemin su an offline muhammedemin  
sayın Ebuhureyre42;;;
15 Mesaj -
Selam aleyküm

Kardeşim bahsetiğiniz kitapların hepsini okumuşum çok güzel kitaplardır.
Ve ben bu kitapları okuyabildiğim ve okuduğum için kendimle gurur duydum..
Ayrıca ''HARCANDIK'' isimli kitap adeta mükemmel yazılmıştır anlayan için.....
Ekleme Tarihi: 03.07.2006 - 09:33
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: İslam dinine geçiş kitapları........(ismi geçen yazar)
muhammedemin su an offline muhammedemin  
Sayın Nurbahcesi;;;;
15 Mesaj -
Selam aleyküm
Maria isimli kız aslında hristiyandır karşısına Abdülkerim isimli bir genç çıkar ve maria ile aralarında abzı konuşmalar geçer.
Abdülkerim'in sevdiği selda adında bir kız vaedır ve nişanlıdırlar..
Maria yavaş yavaş islamiyete ısınınca müslüman olmaya karar verir.
Tabiki her zaman olduğu gibi anne ve babası buna izin vermezler...................................

(((sevgili kardeşim okursanız ne müthiş mükemmel olduğunu anlayacaksınız))

saygılarımla....
Ekleme Tarihi: 03.07.2006 - 09:29
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Hüsün Sardım Gecelere
muhammedemin su an offline muhammedemin  
Hüsün Sardım Gecelere
15 Mesaj -
HÜZÜN SARDIM GECELERE



Gülşenime çile düştü nerdesin?

Geceleri sarıyorum hüzün’e.

Arıyorum, bulamadım, sırdasın

Yıllar oldu hasret kaldım yüzüne.



Baharımı hazan vurdu, güz oldu

Çekilmiyor bir başına geceler.

Yaban elde bu ayrılık köz oldu

Bir duadır dudak vuslat heceler.



Bu ayrılık nerden çıktı bilmedim

Aramızda yılan yollar aşılmaz.

Hüzün çöktü gözlerime, görmedim

Öyle bir dert, bunu dağlar taşımaz.



Yurdum viran, saltanatım tur-u mar

İhaneti gördük dostun elinden.

Bilemedik namert olmaz bize yar

Yürek ezik yad ellerin dilinden.



Bir hasret var yüreğimde köz gibi

Mazlum oldum senden ayrı, nedeyim?

Ümidimi sakladım ki, kız gibi

Gel, ateşi gül eyleyen İbrahim.



Bekir URFALI 7 Ekim 1994



Bu şiir Bekir Urfalı' ya aittir Allah rızası için alanlar bu ismin altında alsın. ((((selam ve dua ile)))))))
Ekleme Tarihi: 29.06.2006 - 11:08
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Ayna
muhammedemin su an offline muhammedemin  
Themenicon    Ayna
15 Mesaj -
temel aynanın karşısınageçmiş demişki dursun aynadakini çıkartamadım danıdığa benziyor.dursun aynanın karşısına geçmiş.demişki Temel kırk yıllık arkadışını danımadın
Ekleme Tarihi: 29.06.2006 - 10:35
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ATASÖZLERİMİZ
muhammedemin su an offline muhammedemin  
ATASÖZLERİMİZ
15 Mesaj -
ATASÖZLERİMİZ

M HARFİ İLE

Martta yağmasın, nisanda dinmesin
Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
Minnetle gül koklama, dikeni sancar seni.
Mirasa "nereye gidiyorsun?" demişler "esip yağmaya, sürüp savurmaya" demiş.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.
Misafirin umduğu, ev sahibine iki öğün olur.
Mum dibine karanlık.

K HARFİ İLE

Kaçan tavşan büyük olur.
Kadın vardır çerden, çöpten aş eder, kadın vardır pişmiş aşı taş eder.
Kadının kötüsü kadar kötü, iyisi kadar iyi yaratık yoktur.
Kafa kafa olmayınca, şapka ne yapıversin?
Kalabalıktan dilini, sofradan elini kısa tut.
Kapanması güç olan kapıyı açma.
Kapıda yetişen tosunun değeri olmaz.
Kar mı soğuk söz mü soğuk.
Kar yağdığı gün savrulur.
Karpuz kesmekle yürek soğumaz
Kasap dükkanında et kokmaz.
Kavakta nar olmaz, kötülerde ar olmaz.
Kayaya tos vuran, acısını kendi çeker.
Kazan kaynadığı yerde taşar.
Kazanmayanın kazanı kaynamaz.
Keçinin gürdüğü, çobanın deyneğine sürtünür.
Kedi sirke içmez.
Kedinin gürdüklüğü samanlığa kadardır.
Kendi gözündeki kirişi görmeyen, elin gözünde çöp arar.
Kendi küsen kendi barışır.
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Kimi bağ bozar, kimi bostan bozar.
Kimse komşusuna gereksinim duymayacak kadar , zengin değildir.
Kork nisanın beşinden, öküzü ayırır eşinden.
Korkulu düş görmekten, uyanık durmak yeğdir
Köpeğe dalaşmaktansa, çalıyı dolaşmak iyidir.
Köpeği öldürene sürüttürürler.
Köpeğin duası geçse, gökten kemik yağar.
Köpeğinin hatırı yoksa, sahibinin hatırı vardır.
Köpek köpeği ısırmaz.
Köpek neylesin takkeyi tingilderken düşürür.
Kör ata ha göz kırpmışsın, ha başını sallamışsın.
Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Kuzguna yavrusu şahin görünür.

N HARFİ İLE

Nasipsiz köpek kurban bayramında köy dışında bulunur.
Nasipsiz köpek, kurban bayramında dağa çıkar.
Ne ekersen, o'nu biçersin.

D HARFİ İLE

Dağ başı dumansız olmaz.
Dağ başında harman savrulmaz.
Dağ ile yarışan duvarından çıkar.
Dağ tavşansız olmaz.
Dağına göre kar yağar.
Dalkıran baş keser.
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı.
Danışan dağı aşmış, danışmayan düz ovada yolu şaşırmış.
Davul dengi dengine çalar.
Davul tozu, minare gölgesi.
Davuldan gelen zurnaya gider.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
Dayısı olan dayısına yanaşır.
Debbağ sevdiği deriyi yerden yere vurur.
Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan.
Değirmen taşsız öğütmez.
Değirmene varan un öğütür, evdeki nöbet savar.
Deli ağlamaz, akıllı gütmez.
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş.
Delik kapta su durmaz.
Deliye taş atma, kaldırır başını yarar.
Demir kızgın iken dövülür.
Demir nemden çürür, insan gamdan.
Denizdeki balık pazar olmaz.
Denize düşen yılana sarılır.
Derdi veren dermanını da verir.
Derdini saklayan dermanını bulamaz.
Dertsiz baş, yarasız ağaç olmaz.
Dervişe bir lokma, bir hırka gerek.
Dervişin fikri ne ise zikri odur.
Deve ahmak olduğundan kılavuzu eşektir.
Deve kadar büyümüşsün, kulağı kadar haysiyetin yok.
Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru demiş.
Deveye diken gerek olunca boynun uzatır.
Devlet olmayınca başta, yastık neyler başta.
Devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç.
Dil insanı yaya bırakır.
Dil yarası unutulmaz.
Dilencinin torbası olmaz.
Dilenen doymaz, dilenmeyen acıkmaz.
Dilin kemiği yok ama kemiği kırar.
Dipsiz kile boş ambar ha doldur hal doldur.
Diş eti karın doyurmaz.
Dişi ağrıyan dilini kesmeli, gözü ağrıyan elini.
Dişi kuşu yapar yuvayı, içini dışını sıvayı sıvayı.
Doğmadık çocuğa kaftan biçilmez.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Dolu bardak su almaz.
Dolu küpün sesi çıkmaz.
Dost acı söyler.
Dost yüzünden, düşman gözünden bellidir.
Döngel ile oruç tutulmaz.
Dumansız baca olmaz.
Dut demeye dudak ister.
Düğüncü düğünü uzatırsa dövünür.
Düğünsüz ev olur, ölümsüz ev olmaz.
Dünyada eken ahrette biçer.
Dünyada tamah varken, dolandırıcı açlıktan ölmez.
Düşenin dostu olmaz.
Düşmanın eline kılıç verilmez.
Ekleme Tarihi: 20.06.2006 - 18:03
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: CANIM EFENDİM
muhammedemin su an offline muhammedemin  
CANIM EFENDİM
15 Mesaj -
CAN EFENDİM

Yıllarca ufkuna bakan gözlerim,
Cemalini ister , canım efendim.
Seni anlatmaktan aciz sözlerim,
Her an erimekte , canım efendim.

Hayat eksenimin sonsuz odaĝı,
Ŏksüz ve yetimlerin sıĝınaĝı,
Sen sabah yıldızlarının ışıĝı,
Sen şefkat elçisi , canım efendim.

Lahuti bir sefer olsa da gitsem...
Kumlara batsam , ayaĝına düşsem,
Gül Ravzan'a varıp kendimden geçsem,
Sen sevda iksiri , canım efendim.

Ay yüzlü , güzel sözlü hem sultanım,
Fedadır can , canan ve bütün varım,
Seninle olmaktır en güzel kararım,
Sen güllerin şahı , canım efendim.

Buzlar erir içimde bitmez savaş,
Gönlümde bir hüzün , gözümde yaş,
Sensizlik içimde kordan bir telaş,
Kalbimin barışı , canım efendim.

Alemlere rahmet rüzgarısın sen,
Kur'an kiliminde en güzel desen,
Benim de rüyama bir defa gelsen,
Can dayanmaz oldu , canım efendim.
Ekleme Tarihi: 19.06.2006 - 17:33
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: MUSTAFA CİHAT
muhammedemin su an offline muhammedemin  
MUSTAFA CİHAT
15 Mesaj -
ADI YOK

Dalgın bir bakışı var ürküyor karanlıktan
Umudu yok umudu yok amann
Düzgün bir bakışı var ürküyor karanlıktan
Umudu yok umudu yok amann

Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman
Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman

O'na değer yağmur üşür sokak üşür toprak üşür
O'na değer yağmur üşür sokak üşür toprak üşür
yaslandığı taşlar üşür yaslandığı taşlar üşür
isyanım olmaz isyanım olmaz

Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman
Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman

Yorgun bir duruşu var ağlıyor yalnızlıktan
Yarını yok yarını yok aman
kırgın bir duruşu var ağlıyor yalnızlıktan
Yarını yok yarını yok aman

Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman
Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman


O'na değer yağmur üşür sokak üşür toprak üşür
O'na değer yağmur üşür sokak üşür toprak üşür
yaslandığı taşlar üşür yaslandığı taşlar üşür
isyanı olmaz isyanı olmaz

Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman
Sorsan adın ne diye susar konuşmaz bile
bir adı yok bir adı yok aman
bir adı yok bir adı yok aman


MUHAMMED EMİN GÖVEN
Ekleme Tarihi: 19.06.2006 - 15:35
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: MİKAİL
muhammedemin su an offline muhammedemin  
MİKAİL
15 Mesaj -
HOŞ SEDA

nedir bukavganız nedir bu telaş
ömür dediğiniz biter yavaş yavaş
üç günlük dünyanın herşeyi fani
bir dost sevda muhabbet kalır arkada

üç günlük dünyanın herşeyi fani
bir dost sevda muhabbet kalır arkada

sen yolcu bu yalan dünya hancıdır
öyle bir gün var ki yürekte sancıdır
yer gök bir olupta hesap sorulunca
en sevdiğin bile senden davacıdır

sen yolcu bu yalan dünya hancıdır
öyle bir gün var ki yürekte sancıdır
yer gök bir olupta hesap sorulunca
en sevdiğin bile senden davacıdır

öyle bir aşk var ki yüceden yücedir
üzdürmez gülüm der ki ecedir
hangi yana baksam ondan eser var
sır dolu çözülmez bir bilmecedir

hangi yana baksam ondan eser var
sır dolu çözülmez bir bilmecedir

sen yolcu bu yalan dünya hancıdır
öyle bir gün var ki yürekte sancıdır
yer gök bir olupta hesap sorulunca
en sevdiğin bile senden davacıdır

sen yolcu bu yalan dünya hancıdır
öyle bir gün var ki yürekte sancıdır
yer gök bir olupta hesap sorulunca
en sevdiğin bile senden davacıdır

sen yolcu bu yalan dünya hancıdır
öyle bir gün var ki yürekte sancıdır
yer gök bir olupta hesap sorulunca
en sevdiğin bile senden davacıdır

(son kıta şiir) yazar: MUHAMMED EMİN GÖVEN
söyleyen: MİKAİL
Ekleme Tarihi: 19.06.2006 - 15:00
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon GÜZELSİN URFAM
muhammedemin su an offline muhammedemin  
Themenicon    GÜZELSİN URFAM
15 Mesaj -
GÜZELSİN URFAM

Gez dediler gör Konya;yı
Erzurum güzel yaylayı
Güzelim yeşil Bursa;yı
Gezdim urfam daha güzel

Taş-toprağı altın dolu
Tüm dünyanın onda sırı
Güzel şehr-i İstanbul;u
Gezdim urfam daha güzel

Güzel İzmir Antalya;yı
Diyarbekir'le hatayı
Antep;den ta Edirne;yi
Gezdim urfam daha güzel.

Mardin Van ile bitlisi
Ankara bulunmaz eşi
Ayrı güzel şirin hepsi
Gezdim urfam daha güzel.

Gez samsunu gör orduyu
Trabzon ile ağrıyı
Zonguldak;la Adana;yı
Gezdim urfam daha güzel.

Benim Türkiye;m cennettir
Her şehri ayrı nimettir
URFALI der bir hikmettir
Benim urfam daha güzel.

8 Ağustos 1982
BEKİR URFALI' ya aittir ALLAH İÇİN ÇALMAYINnnn..

MUHAMMED EMİN GÖVEN (MEG)


Bu mesaj 1 kez ve en son Emirdag tarafından 16.06.2006 - 20:15 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.06.2006 - 19:51
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: HİKAYE (Esir Aslan)
muhammedemin su an offline muhammedemin  
HİKAYE (Esir Aslan)
15 Mesaj -
ESİR ARSLAN


Güneşin altın ışıkları zaman zaman bulutlar arasından süzülüp yerde siyah beyaz motifler oluşturuyordu. Ara sıra esen rüzgar zaten serin olan havayı daha da soğutuyordu. Esirler duvarın kenarına oturmuşlar o kaybolup görünen ışık parçalarından nasibine ne düşerse onunla ısınmaya çalışıyorlardı. Dondurucu bir gecenin sessizliğinde dağlarda ateş yakıp ısınmaya çalışan çobanları hatırlatıyorlardı her biri. Gözler hüzünden buğulu , esaretin derin ızdırabı yüzlerdeki keder çizgilerinde yer yer kendini gösteriyordu. Birkaçı zorla tebessüm etmek istiyordu ama iyice dikkat eden bir kişi onların gözbebeklerinde ızdırap dolu siste Moskof ‘ a duyulan kini ve öfkeyi kolaylıkla okuyabilirdi. Zoraki gülmeler örtemiyordu yürek acısını , kalp ve gönül yorgunluğunu , hürriyete hasretle çarpan gönüllerin eninli ağlayışlarını..

İşte bir subay hasret gözyaşlarını içine akıtan bu esirlerin önünden onların üzerine titrek koyu gölgesini düşürerek geçiriyordu. Esirlerin bazıları onu gördü bazıları da ani olarak kesilip görünen güneş ışığındaki değişiklikten dolayı kafalarını kaldırıp farkına vardılar geçenin . Buna müteakip birden bire aralarında bir kıpırdanma oldu. Hepsi ayağa kalktı esirlerin . Rus Çarının dayısı Nikolo Nikoloviç’ti geçen... Bütün esirler ayaktaydı. Zoraki de olsa bir saygı göstergesi için ayağa kalkmışlardı. Fakat esirlerden biri buğulu gözleriyle ufukları seyrediyordu. Yüz çizgilerinden derin bir üzüntü içinde olduğu anlaşılıyordu. Fakat o çizgileri yine bir tevekkül aydınlığı örmüştü ışık ışık bu nurani çehrede. Kasvetli değildi bakışları. Hüzünlü fakat hicran yüklüydü. Hilal gibi kavisli biraz gür kaşlar kara geceleri kıskandıracak kadar siyahtı. Şahin gibi sert fakat bu bakışlar içinde bir şefkat ummanı gizleyen kara gözler , kavisli ve heybetli bir burun , ne geniş nede ince olan bir yüz , vakur bir çene onu ilk gören üzerinde sevgi ve saygı hisleri uyandırıyordu. İhtiyar subayın bütün esirler içinde bu umursamadan oturan adam dikkatini çekti. Geriye dönüp bir daha geçti esirler önünden. Fakat büyük bir derdi ruhunda taşıdığı her halinden belli olan esirde hiçbir kımıldanma yoktu. O hâlâ ufukları seyrediyordu. Belkide ruhundaki idealin âti şafaklarına panoramasını çiziyordu çileli bakışlarıyla. Esirdeki umursamazlığa şaşıran Nikoloviç tam onun hizasına gelince durdu ve tercüman vasıtasıyla sordu : “ Niçin ayağa kalkmıyor , yoksa beni tanımıyor mu? “ esir gayet sakin cevap verdi : “ Hayır tanıyorum. Ben bir islam alimiyim. Bir müslüman ise kâfirin karşısında hürmet için ayağa kalkmaz . onun için kalkmadım .” Nikoloviç öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Ve hiddetle yanındakilere emretti : “ Derhal divan-ı harbe verilsin. “ Diğer esirler koşarak bu yiğit kişinin yanına geldiler ve hemen özür dilemezse bu işin sonunun idam olduğunu söylediler. Hatta birkaçı yalvardı Nikoloviç ‘ten özür dilemesi için. O ise zalimin zulmüne korkusuzca eğilmeyeceğini söyledi ve bu özür dileme tekliflerini reddetti. “ Bana ahirete gitmek için pasaport gerekiyordu. Eğer öldürülürsem cana minnet. İdamım ahirette ki dostlarıma kavuşmak için bir vesilem olur “ dedi. Esirler ne kadar uğraşsalar da ikna edemediler onu. Havada bir ürpermemi oldu. Güneyden bir meltem rüzgarımı esti o an . Türk ilinden bir sıcak hasret türküsü mü taşıdı rüzgâr bu perişan ülkenin soğuk ve kirli iklimine kimbilir.Karşı yamaçlarda ki ağaçlar bile ürperir gibi titreştirdi dallarını...Esir yerinden kalktı ve yanındaki arkadaşları ile beraber hazin bir günün hüzünlü iklimine dem tutan sessizlik içinde koğuşa doğru yürüyüp gözden kayboldu. Fakat giderken içinde hiçbir korku belirtisi yoktu. Sadece daha da heybet almış çehresinde ayağa kalkması için yapılan cüretli teklife karşı beliren öfke çizgileri tam silinmemişti. Fakat bunu tevekkülün tatlı aydınlığı eritip yavaş yavaş yok ediyordu işte. Koğuşa girdiklerinde, güneş , kanlı gözyaşları akıtır gibi gruba meyletmişti. Sanki o da üzülüyordu bu olaya. Işıklarıysa aynı hüzne bulaşmışçasına sisli ve griydi. Yoksa o Rabbani lambada insanlara altın hüzmelerini serpiştirmemek için yemin mi etmişti nedir?....

Gece sessiz ve sakin geçti. Teheccüt vaktinde ranzaların arasında seccadesini sermiş esirin her zamanki iniltili dualarından başka ses yoktu ortalıkta.. Gözlerindeki yaş belkide vuslat sevinciyle dökülen hasret çiğleriydi. Zaten geleceğe gebe bu şafak hasreti taşıyan şebnemler değilmiydi atinin yasemen gönüllü nesillerini besleyen ve büyüten. Onunla beraber dua eden birkaç esirde vardı. Onlarda aynı çığlığın rengini düşürmüşlerdi dualarına.. Aynı acının ritmiyle nota nota örülmüşlerdi serenatlarını....

“ Ya Rab bizi bu kahir esaretten kurtar “ diyorlardı herbiri . Fakat o gün dualarının odak noktası çok sevdikleri bu yiğit kişinin kurtuluşuydu. Onun divan-ı harbte üzüntü veren cezaya çarptırılmamasıydı tek arzuları.. Bir ara birbirlerine baktılar ve gözler buğu ve sis kelimeleri ile konuştu o an. Yüzlerindeki aydınlık ise “ Allah’tan (c.c) ümit kesilmez “ cümlesini sanki koğuşun loş havasın bir mahya şeklinde sessizce nakşediyordu...

Diğer gün divan-ı harbe çıkartılan esir bir celsede idama mahkum edildi. “ Yok esarette bir kişinin böylesine bir cüret göstermesi hukuk kurallarına zıtmış. Yok kim olursa olsun rütbeli bir askere karşı saygılı olmalıymış “ gibi bahanelerle mahkumiyet mühürlenip imzalandı . Öbür gün kararın infaz edilmesi kararlaştırıldı. Esir sanık sandalyesinde alınan karar için sanki seviniyomuş gibiydi. Dudaklarında tatlı bir tebessüm vardı. Belli ki terhis tezkeresini eline geçiren bir askerin sevinciydi bu. Hummalı bakışları bir sevinç ışığı ile aydınlanmıştı işte. “ Ah ölüm nerdesin . Ah Resuller Resulune beni kavuşturacak ilanname , ebed menzilinden Hakk’a ulaştıracak burak , refref nerdesin “ diyen bir gönlün sevinciydi şimdi bu çehrede okunan. Şeb-i arus özlemini yıllar yılı yüreğinin en derin köşelerinde taşımış bu dertlinin yüzünün güldüğünü gören diğer esirler ve Rus subayları şaşkınlıktan donup kalmışlardı. Fakat arkadaşları onun nasıl bir metafizik gerilime sahip olduklarını bildiklerinden bu sevince hiç şaşmadılar. Esirler yine onun etrafını sarıp özür dilemesi için defalarca dil döktüler. Hatta biraz dini bilgisi olan bir ikisi ikna için bunun bir intihar olduğunu , Ammar bin Yasir’ in başından geçen olayları hatırlattı ama hiçbiri fayda vermedi . O Rus emperyasına karşı tek başına çekilmiş bir kılıcı simgeliyordu şimdi. Zirvesine ulaşılmaz bir cesaret everestini abideleştirmişti bu davranışıyla . Hem de Rus diyarında. ALLAH (c.c) ve Kitap düşmanlarının tam göbeğinde. “ Cesaret bütün silahlardan üstündür “ kutsi sözünün canlı misali şimdi sanık sandalyesinde oturuyordu. Askerler onu diğer esirlerin arasından alıp koğuşun biraz ilerisinde dar bir hücreye hapsettiler. Diğer günün sabahında karar infaz edilecekti.

O gece bir matem havasında geçti. Sık sık esen rüzgârın uğultusu gece bülbüllerinin hazin ağlayışlarına dem tutuyordu. Ara sıra boğuk boğuk öten baykuşlar küfür baykuşlarının boğulmuş ruhlarının yakın bir zamanda nasıl perişan olacağının işaretini fısıldamaktaydı rüzgâra. Esir gayet mutluydu. Fakat yüreğinin bir noktası yaralıydı. “ Davam davam “ diye kan sızıyordu bu yaradan . Ölmek kolaydı ama ya İslam davası. Hakkın sancağını cihanın burçlarına dikme ideali. Hz. Muhammed (s.a.v)‘in ses ve soluğunu deniz aşırı ülkelere ulaştırma vazifesi. Yoksa o, bu idealinden kaçan bir korkak mıydı ? Böylesine çetin ve zor bir ideal yükünün altından , gelecek nesiller için dayanılması gereken çileli bir ömürden çıkıp ölümün sis ve dumanlı örtüsü ardında kaybolup gitmek bir kaçış mıydı ? Bir gece boyu düşündü esir. Öfkesini atideki nesillere feda etmeyi belkide milletinin selameti için af dilemeyi bile geçirdi aklından. Fakat müslüman türkün ezeli düşmanına karşı böyle bir af dileği onların daha da iştahlarını kabartan bir hareket olurdu. Zalim ve dinsiz Rus’a bu lezzeti tattırmayacaktı. Sabah horozlar öterken o kesin kararını vermişti. Ne olursa olsun kararını değiştirmeyecekti. ALLAH (c.c) bir Said’i alırsa yerine bin Said getirirdi. O yüce zatın kudretine bu ağır değildi. Hem insanlık için bazen mertçe bir ölüm binlerce ışık ve nur tohumuna fiske konduran bahar rüzgarı gibi diriltici olurdu. Sabah serinliği hücrenin küflü ve kirli duvarlarını üşütürken abasına bürünmüş seccadesinde ebedi kurtuluşu için dua dua yalvaran abide insanın gözlerinde şimdi vuslat sevincinin damlaları vardı. Bir ara hücresine yaklaşan ayak sesleri duydu. Yüreğine tatlı bir kavuşma hazzının ılıklığı bir cemre gibi düşüverdi. Fakat ayak sesleri yavaş yavaş uzaklaşıp biraz sonrada hiç duyulmaz oldular. Esir bir fecr-i kazip acılığını hissetti yüreğinde. “ Her halde devriyeye çıkan askerlerin ayak sesleriydi “ diye geçirdi içinden . Yüreğinden binbir selam gönderiyordu vatanına , dostlarına, dindaşlarına... “ Acaba arasıra uğultulu bir sesle esen saba rüzgarı şu gurbet ilden benim selamımı sıladaki dostlarıma ulaştırır mı? “ diye geçirdi içinden. Belki birkaç saat sonra ölmüş olacaktı. “ Elveda “ diyemeden göçecekti bu diyardan. Helalleşemeden geçecekti ebed menzillerine...

Bir müddet sonra yine ayak sesleri duydu. Sesler yaklaştı yaklaştı ve tam kapının önünde durdu. Sonra büyük bir hışımla kapı açıldı. Hatta subay tam açılması için bir tekme indirmişti kapıya. Sonra Rusça “ Haydi yürü “ dediler. Esir onların ne dediklerini anlamamıştı ama niçin geldiklerini biliyordu askerlerin. Ayağa kalktı ve seccadesini dürdü rutubetli yatağının üzerine koydu. Sonra subayın elindeki kelepçelere elini uzattı. Soğuk kelepçeler nurani bileklere geçti. Askerler onu birazda itekleyerek hücreden dışarıya çıkardılar. Sabahın erken saatinde infazın olacağını bilen esirler hepside dışarıdaydı. Çoğunun yüzünde üzüntü ifadesi keder çizgileri oluşmuştu. Hele dostları gözlerinden akan kanlı gözyaşları ile seyrediyorlardı infazı. Birkaç tanesi ona doğru koşarak “ ne olur af dile şu zalimden de kurtul “ dediler .. Rus askerler esirin etrafına toplanan insanları zorla dağıttı. O sadece bakışlarıyla konuşuyordu şimdi. Kararı kesindi. Zalim Rus’a boyun eğmeyecekti. Dostlarına sadece bir kelime ile karşılık verdi. “ Elveda “ .

Askerler yerlerini aldılar . Esire son arzusu soruldu. “ İki rekat namaz “ dedi esir. Serbest bıraktılar onu. Dostlarından biri eski bir seccadeyi getirdi ve serdi yere. Esir şimdi bir arslanı hatırlatıyordu. Namazdaki duruşu sonsuzluğa arzu ve iştiyakla yanıp kavrulduğunun en belirgin ifadesi idi. Namazını fazla uzatmadı. En son ellerini yücelere açıp dua etti. Kusurlarının, günahlarının bağışlanması için ALLAH (c.c) ‘a yalvardı. “ Sana geliyorum Rabbim “ diye noktalandı , yakarış. Dostları onun için inleyen bir ney olmuşlardı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Esirlerin hepsinin gözlerinde bir çiğ damlası oluşmuştu. Mahsun gözler hüzün çizgilerinin en derinini gizliyordu özünde. Rus subayı namaz bitince tercüman vasıtası ile sordu. “ Niçin ibadetini uzatmadın? ” Esirin cevabı gayet sert ve netti : “ Ölümden korktu namazını uzattı dersiniz diye. “ Yeniden ellerini bağladılar. Yaftayı astılar boynuna . Duvar kenarına götürdüler. Gözlerini bağlamak istediler. “ Hayır! dedi, ben dostlarıma baka baka ölmek istiyorum. “ Esirlerin ağlayışları bir inilti , bir çağıltı , bir çığlık senfonisi şeklinde sabahın serin rüzgarlarına karışıp uzaklara gidiyordu.

Askerler “ Nişan vaziyeti al! “ komutuyla tüfekleri omuzlarına yerleştirip namlularını hedefteki nur abidesine çevirdiler . Manga subayı elindeki kırbacı kaldırıp tam havaya kaldırıp ateş emri verecekti ki birden bir ses duyuldu. “ Durun durun ...“ Askeri binadan koşa koşa gelen bir taraftan “ Durun “ diye bağıran bir kişi Çarın dayısı Nikolo Nikoloviç’ten başkası değildi. Nikoloviç’in sesini duyan manga subayı hemen askerlere “Dikkat! “ komutu vererek selama durdu. Nikoloviç infaz yerine gelince tekrar “ durun “ dedi heyecanla. Sonra duvar kenarında ölüm anını sabırsızlıkla bekleyen korkusuz , cesaret abidesi zata doğru yaklaştı . “ Fazilet odur ki düşmanlar dahi onu takdir etsin “ ata sözünün bir yansıması şeklinde şöyle dedi : “ siz dininizin hatırı ve inandığınız değerler için bana tazimde bulunmadınız. Ben sizin bu asilce hareketinizden dolayı çok duygulandım . Sizi dava etmekten vazgeçiyorum. Beni affediniz ,efendim !” Esirler arasında bir sevinç tufanı oluştu. Tatlı tatlı esen rüzgar şimdi bir kurtuluş bestesini dokuyordu. Sabah güneşi altın ışıklarıyla ufuktan süzerek ağaç dallarında bir sevincin ışıklı motifini örüyordu. Kuş sesleri “ her matemli gecenin bir huzur yüklü gündüzü vardır “der gibi şarkılar mırıldanıyordu güne. Herşey sevinçliydi . Hatta rus askerlerinin bile infazın durdurulmasından mutlu oldukları yüzlerinden okunuyordu. Fakat bir kişi vardı yeniden ebed illerinden ayrı düşmüş . Ebed menzilindeki dostlarına kavuşmak için bir fırsatı kaçırmış olduğunu düşünen biri vardı, yüreği buruk , kalbi firak ateşiyle yanan biri. Ölüm tezkeresini kader kuşuna bir kez daha kaptırmış ve elinden kaçırmış biri... “ Esir arslan ! “

Gelecek nesiller o arslanı cesaret yelelerinden ışık , korkusuz kükreyişinden ümit , yüreğindeki ideal ateşinden âti meşalesini tutuşturacak kıvılcımlar devşirecekti....
Alıntıdır:::::: MUHAMMED EMİN
Ekleme Tarihi: 16.06.2006 - 09:55
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: İslam dinine geçiş kitapları........(ismi geçen yazar)
muhammedemin su an offline muhammedemin  
İslam dinine geçiş kitapları........(ismi geçen yazar)
15 Mesaj -
Sevgili arkadaşlarım ''MARİA'' isimli kitabı okudunuz mu?
yazarı EMİNE ŞENLİKOĞLU'dur.
Ayrıca EMİNE ŞENLİKOĞLU adlı yazarın çok güzel kitapları var islam dinine dönüşü anlatan...
bütün herkesin okumasını tavsiye ederim...
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 17:25
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KISA HADİSLER
muhammedemin su an offline muhammedemin  
Themenicon    KISA HADİSLER
15 Mesaj -
1) alimlerle oturmak ibadettir.
------------
2) dilini (yalan ve faydasız sözden) koru.
------------
3) büyük günahların en büyüğü dünya sevgisidir.
--------------
4) şüphesiz ki Allah güzeldir güzeli sever.
------------------------
5) şüphesiz ki Allah tövbekar genci sever.
---------------
6) muhakkak ki namaz mümin'i allah'a yaklaştırır.
---------------------
7) itaat ancak iyiliktedir.
-------------------
8) iyiliği emreden o iyiliği yapan gibidir.
---------------
9) islam yücedir mağlup olmaz.
-----------------
10) besmele-i Şerif her kitabın anahtarıdır.
--------------------------
11) Misafire ikram etmeyende hayır yoktur.
---------------------------
12)Gadaptan (sinirlenmekten) uzak dur.
--------------------------------
13)Ancak bağışlanan rahta ermiştir.
-------------------------------------
14) Ben lanetçi olarak gönderilmedim.
--------------------------
15)Cemaat rahmettir, ayrılık azaptır.
----------------------
16)Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
---------------------------------------
17)Cennet cömertlerin yurdudur
-----------------
18) Sarıkla kılınan namaz sarıksız 70 namazdan üstündür.
----------------------------------
19) Misvakla kılınan namaz misvaksız 70 namazdan üstündür.
-----------------------------------
20) Dünya sevgisi her hatanın başıdır.
---------------------
21) Güzel ahlak dinin yarısıdır.
--------------------------
22)Güzel ses kuran'ın zinetidir.
--------------------------
23)Harp hiledendir.
-----------------
24) Haya imandandır.
---------------
25) En hayırlı ilaç Kuran'dır.
------------------
26) Din nasihattir.
--------------------
27) Kötü Ahlak uğursuzluktur.
----------------
28)Oruç kalkandır.
----------------
29)Namaz mümin'in nurudur.
-------------------
30)Allah'ın laneti rüşvet alanın ve verenin üzerine olsun.
-----------------------------------------
31) Kabir azabı haktır.
---------------------
32) Müslüman müslüman'ın kardeşidir.
-----------------------------
33) İslam güzel ahlaktır.
------------------
34) Allah'a iman ettim de sonra dosdoğru ol.
-----------------------------
35) Hikmetin başı Allah korkusudur.
--------------------
36)Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
--------------------------
37) İbadetin en faziletlisi ilim öğrenmektir.
-------------------------------------
38) Sadaka kötülükten 70 kapıyı kapatır.
----------------------------
39) Tavuğun yemini aldığı gibi Namaz kılmayınız.
------------------------------
40) Yatsı ve sabah namazının camide kılmanın sevabını bilselerdi sürünek de olsa camiye giderlerdi.
--------------------------------------
? SON-SON- SON-- SON-- SON-- SON-- SON-- SON-- SON-- SON-??????
Ekleme Tarihi: 15.06.2006 - 10:04
muhammedemin üyenin diğer mesajları muhammedemin`in Profili muhammedemin Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 546 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ferdülislam (108), sunniit (59), kadirbey (62), busra12 (32), melisatek (32), hüzünlüköprü (36), ramazan294 (35), nisa88 (36), ervam (57), Allah 1 (47), saime86 (38), batu39 (51), Abdurrahman Gör.. (61), fatihulu24 (30), Zeynep_85 (39), ferhatb (51), GuVeNN (46), safiye55 (35), azra16 (44), ahmed86 (38), mürsid (37), mekin (43), tohurter (54)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.50432 saniyede açıldı