kaletra lopinavir ritonavir ivermektine lopinavir ritonavir budesonide super kamagra suprax symmetrel synthroid bottle synthroid tadacip tadalift tadalis sx tadora tamec tamsunax tarivid tavanic tegretol telfast temovate tenoretic tenormin terbifil tetraseptine thorazine ticlid tildiem timisol timonil timoptic tirosint tofranil top avana topamax toramide torasem torasis torem trandate transannon trecator sc trental trial packs triatec
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

3 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: YILBASI VE MÜSLÜMANLAR
erkam su an offline erkam  
FATİHA SURESİ
7 Mesaj
5- (Allah'ım!) Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.

İslâm inanç sisteminin bu temel ilkesi, bu surede ifade edilen daha önceki ilkelerden kaynaklanır. Buna göre, kulluk yalnız Allah'a yöneltilir ve yalnız O'ndan yardım dilenir.

Burada da bir yol ayrımı vardır. Her türlü kölelikten mutlak anlamda kurtuluş ile, mutlak anlamda kullara kul olmak arasındaki yol ayrımı!..

Bu ilke, insanlığın topyekün kurtuluşunun ilanını müjdeler; kuruntulara, çeşitli sosyal sistemlere ve yeryüzü gereklerinin zorlayıcı baskısına bağımlılıktan kurtuluşun ilanını... Sebebine gelince, kulluk yalnız Allah'a yöneltileceğine ve yalnız O'ndan yardım isteneceğine göre insan öncelikle yaşamın zorlayıcı ihtiyaç ve baskılarından, çeşitli ideolojik sistem ve güçlerin boyunduruğundan, asılsız kuruntu ve hurafelerden kendini kurtarmak zorundadır.

BEŞERİ GÜÇLERE KARŞI MÜSLÜMANIN TUTUMU

Burada, müslümanın beşeri ve tabii güçler karşısındaki tutumunun ne olacağına kısaca değinelim:

Beşeri güçler müslümana göre ikiye ayrılır: Bunlardan biri Allah'a inanan , Allah'ın önerdiği hayat tarzı ile uyum halinde olan hidayete erdirici güçlerdir. İyilik, hakk ve yapıcılık yolunda bu tür güçlerle uyumlu olmak ve işbirliği etmek gerekir. Bu güçlerin diğeri ise Allah'a bağlı olmayan, O'nun önerdiği hayat tarzına uymayan güçlerdir ve bunlarla savaşmak, mücadele etmek ve kendilerine başkaldırmak gerekir.

Bu sapık güçlerin büyük ve saldırgan olması müslümanı asla yıldırmamalıdır. Çünkü bunlar, ana kaynakları olan ilahi güçten bağlarını koparmakla kendilerine gerçek gücü veren damarı kurutmuş olurlar. Bu durum tıpkı ışık saçan bir yıldızdan kopan iri bir kütleye benzer. Bu kütle ne kadar kocaman olursa olsun kısa bir süre sonra sönmeye, soğumaya, yani ışığını ve ısısını kaybetmeye mahkûmdur. Oysa sözkonusu ana yıldızdan kopmayan herhangi bir zerre, enerjisini, ısısını ve ışığını devam ettirir. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor:

Nice az sayıdaki topluluk, Allah'ın izni ile (kendilerinden) kalabalık bir topluluğu yenmiştir."·(Bakara Suresi, 249)

Az sayıdaki topluluğun kalabalık bir kitleyi yenebilmesi; sayıca zayıf olan grubun ana güç kaynağına bağlı olması, gücünü ve üstünlüğünü aynı kaynaktan alması sayesindedir.

Tabiat güçlerine gelince, müslümanın bunlar karşısındaki tutumu korkuya ve düşmanlığa değil, yakınlığa ve dostluğa dayalı olmalıdır. Çünkü insanî güçler ile tabiî güçlerin her ikisi de yüce Allah'ın dilemesi sonucu varoldukları gibi, bu gücü kullanırken de O'nun iradesine bağlı kalmaları gerekir. Sonuç olarak insan, kendi yeteneklerini tabiatın güçleriyle destekleyerek ve işbirliği yaparak iyi bir koordine sağlamalıdır.

Müslümanın inancı bu konuda kendisine şu görüşü telkin eder: Yüce Allah bu güçlerin tümünü kendisine dost, yardımcı ve işbirlikçi olmak üzere yarattı. O, bu güçlerin dostluğunu kazanabilmek için onları tanımalı, onlarla işbirliği yapmalı ve onlarla uyum içinde her ikisinin de ortak Rabbi olan Allah'a yönelmelidir. Eğer bu güçler bazan kendisine zarar ve rahatsızlık veriyorsa, bunun sebebi, onları incelememiş, tanımamış olması, bağlı oldukları tabii kanunları kavramamış olmasıdır.

Cahiliye karakterli Roma uygarlığının varisleri olan Batılılar, tabiî güçlerden yararlanmayı "tabiatı yenmek, tabiatı dize getirmek" gibi küstah bir deyimle ifade ediyorlar. Bu deyim, Allah ve Allah'ın iradesine boyun eğmiş evrenle arasındaki tüm müsbet ilişkileri koparmış bir cahiliye mantığını açığa vuruyor.

Oysa müslümanın kalbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a bağlı olduğu gibi, ruhu da tüm alemlerin Rabbine boyun eğmiş şu varlık bütünü ile sıkı bir ilişki içindedir. Bunun sonucu olarak bu güçlerle kendisi arasında "yenmek, dize getirmek" gibi kırıcı olmayan bir ilişkinin varlığına inanır. O, bu güçlerin tümünün yaratıcısının Allah olduğuna inanır. Allah bütün bu güçleri bir tek temel ilke uyarınca yarattı ve bu temel ilkeye göre kendileri için belirlenen hedeflere ulaşmak üzere birbirleri ile işbirliği yapmalarını murad etti. Bununla O, bu güçleri daha baştan insanın yararına sundu; insana bu güçlerin sırlarını keşfetme ve kanunlarını öğrenme imkânını bağışladı. Buna göre insan, bu güçlerden yarar sağlama başarısına erdirildiği her aşamada Allah'a şükretmelidir. Çünkü bu tabii güçleri onun yararına sunan Allah'dır; yoksa o bu güçleri yenmiş; dize getirmiş değildir. Nitekim yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:

"O yeryüzündeki varlıkların tümünü yararınıza sundu." (Casiye Suresi, 8)

Buna göre, tabiî güçlere karşı müslümanın duygu dünyasına kuruntuların egemen olması, onlarla kendi arasına düşmanlık ve korkuların girmesi sözkonusu değildir. O sırf Allah'a inanır, sırf O'na kulluk eder ve yalnız O'ndan yardım diler. Sözkonusu güçler ise Rabbinin yaratıklarının bir bölümüdür. o bu güçler hakkında araştırma yapar, onlarla yakınlık kurar, onların sırlarını öğrenmeye, açığa çıkarmaya çalışır. Bunun karşılığında bu güçler de yardımlarını kendisine cömertçe sunarak sırlarını ona açıklayıverirler. Peygamber efendimizin Uhud dağına bakarken söylediği söz bu açıdan ne kadar çarpıcıdır!

"Şu dağ öyle bir dağdır ki, hem o bizi sever ve hem de biz onu severiz."

Hz. Peygamber'in tabiata yönelik sevgisini, yakınlığını ve uyumlu yaklaşımını bu sözünden net olarak anlayabiliriz.

İslâm düşünce sisteminin bu temel ilkeleri belirlendikten, kulluğun ve yardım istemenin yalnızca Allah'a dönük olması gerektiği vurgulandıktan sonra surenin özüne ve karakterine uygun geniş kapsamlı dua cümleleri ve bu temel ilkelerin uygulamaya konmasına geliyor sıra:



O
O
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 15:05
erkam üyenin diğer mesajları erkam`in Profili erkam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: YILBASI VE MÜSLÜMANLAR
erkam su an offline erkam  
YILSONU
7 Mesaj
Allahın selamı ve bereketi O nun Resulü olan Muhammed (a.s) a olsun
Ve bütün müslümanlara ve müslüman olmayı bir şeref sayanlara.
Az önceki gönderdiğim yılbaşı başlıklı yazı bana ait değil.Ben arkadaşımın sitesinde alıntı yaptım.
http://www.rayiha.net bu da onun adresi.
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 15:03
erkam üyenin diğer mesajları erkam`in Profili erkam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: YILBASI VE MÜSLÜMANLAR
erkam su an offline erkam  
YILBAŞI
7 Mesaj
YILBAŞI



Biz Allah 'ın (Celle cellêlühü) "Habibim! Sen olmasan alemleri yaratmazdım." Dediği , düşmanlarının bile Muhammed-ül Emîn lakabıyla çağırdığı , eziyet eden düşmanlarına beddua yerine hidayetlerine dua eden, insanlığın saadeti için gayret sarf eden bir peygamberin ümmetiyiz. Tarihin altın sayfalarını dolduran, insanlığı cehalet ve sapıklık karanlığından kurtarmak, yer yüzüne imanı, iffet ve namusu yaymak için şehitliği insan için tasavvur edilebilecek en üstün gaye bilen bir neslin torunlarıyız. Hiç şüphesiz onlar da bizim gibi canını, malını, evladını seven insanlardı. Fakat Allah ve resulünün sevgisi uğrunda her şeylerini feda etmişlerdi.



Şimdi onların çocukları olan biz, büyük bir imtihanın arifesindeyiz: Yılbaşı gecesi! Çoktan hindilerle, Noel babalarla Hıristiyanlar gibi hazırlıklar başlamıştır. Kim bilir, Allah Kur'an-ı Kerîm ’de haram kıldığı halde ne kadar içki içilecek, ne kadar zina, fuhuş, yaralama, öldürme hadisesi olacak! Hıristiyanlar bu geceyi güya Hazreti İsa'nın aleyhisselam doğum gecesi olarak kutlar. Bir peygamberin doğum gecesini içki, dans, kumar, zina gibi şeylerle kutlamak Allah'ın indirmiş olduğu hangi kitaba uyar?



Yeni yıl böyle mi kutlanır? Gelecek yıl içindeki memleket selâmeti ve bol bereketi bu haramlarda mı arıyoruz? Gelecek sene içinde bunları mı yapmayı taahhüt ediyoruz? Kostantiniyye (İstanbul) elbette feth olunacaktır Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve o fetih ordusu ne güzel ordudur! buyuran büyük kumandan Muhammet aleyhisselamın bu müjdesinin aşkı ile ecdadımız şu toprakları kanları ile almış vatan haline getirdikten sonra evlatlarına teslim etmişler. Tâ ki bu ülkenin tepelerinde ezan ve Kur'an sesi çınlasın!



Şimdi biz sanki onların düşmanları ile birleşip de ruhlarına ezan nağmeleri ve fatiha yerine sarhoş naraları mı gönderiyoruz? Bastığımız toprakların altında kefensiz yatan ak saçlı ninelerimiz, şehit dedelerimizin tepesi üzerinde sarhoş kusmuklarının dökülmesine, rakı kokularının yayılmasına nasıl razı olabiliyoruz? Kendi dinimiz, Peygamberimiz, örf ve âdetlerimizde ne kusur görüyor da onları bırakıyor ve Hıristiyanlığın bile kabul etmediği adetleri – hem de en sefil bir şekilde - tatbike çalışıyoruz? Maalesef çoluk çocuğumuzu da alıştırdık. Yılbaşında onlara hindi götürmez, Noel baba ve hediye almazsak bize gücenirler. Halbuki kendi dinimizin mübarek günleri, kandil geceleri gelir geçer de haberimiz bile olmaz.



Gerçek Müslüman’dan daha doğru ve nezih kimse olamaz. Yabancıların tesiri altında kalmamalı, kimsenin kınamasından korkmamalıyız. Etrafımızı saran ve gaflet içinde yüzen insan kalabalığının vurdum duymazlığı bize tesir etmemeli. Nefis ve şeytanları peşinde yürüyen kitleler bize örnek olamaz. Allah Teâla buyuruyor ki: Eğer yer yüzündeki insanların çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. En'am116



Sırf Müslüman oldukları için Afganistan’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Bosna'da insanlar öldürüldü ve sen yılbaşını kutlarken orada Müslümanlar öldürülmeye devam ediyor. Yılbaşı adetinin sahibi Hıristiyanlar Bosnalı çocukları diri diri keserek annelerine yedirdiler, çocukların ve kadınların namuslarını kirlettiler. Ve daha nice vicdanın kabul etmediği işkenceler halen Afganistan’da, Filistin’de, Çeçenistan’da zulümlerine ve katliamlarına dünyanın gözü önünde devam ediyorlar. Ve bütün bu insanlar Birleşmiş Milletler denilen Hıristiyan topluluğunun gözetiminde vahşice katlediliyor. HER TARAF KAN KOKUYOR bütün bunlar olurken MÜSLÜMAN kimin yılbaşını kutlayacak ve nasıl eğlenecek? Eğlenmemekle de vazifemiz bitmiyor tabiki, günümüzde Müslümanların en büyük eksikliklerinden biri birbirlerini ikaz etmemeleri, halbuki Allah c.c. Lokman suresin 17. ayette Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir. buyuruyor, her Müslüman din kardeşini uyarmalıdır.
Ekleme Tarihi: 30.12.2005 - 14:59
erkam üyenin diğer mesajları erkam`in Profili erkam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1018 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
nailgencer (44), Orchidee (37), onersinanc (67), sivas58 (59), selale 1 (48), kir cicegi (33), Türkiz (54), murad safak (48), hanik (56), musti58 (52), hvv23 (41), meryema (44), YUSSF (51), erdal.sahin (45), kadir_eyup (44), ufux (49), sankay (49), Ebu Muhammed (49), UmutK (47), yasmin79 (45), Turkiyeli 66 Ac.. (35), sayyad82 (42), Cerez (56), serapbuyukcivel.. (56), Mustafa. (53), crixso (47), fatihbeyza (51), aydinfuat1991 (34), bekar ögretmen (45), leventay24 (60), selyum (45), fatihmeskul (47), altug utku (46), emrebey (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58624 saniyede açıldı