generique luvox ivermectine ivermektine stromectol generique kaletra fludapamide fludex forzest fosamax frumil fulcin furacin furadantin furo basan furodrix gabantine gastroprazol geodon glaupax gli basan glibenese glibenorme glimerax glimeryle glucobay gluconormine glucophage xr glucophage glucotrol xl glucotrol glucovance gracial grifulvin gris peg grisol grisovin gyne lotrimin hard on oral jelly hard on helvecin helvevir hypnorex hytrin bph hytrin hyzaar ilosone
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

30 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: Themenicon KUR'ANA VE İLİME ADANMIŞ BİR ÖMÜR (SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN)
mavera02 su an offline mavera02  
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S KARACAAHMET MEZARLIĞINDAKİ KABR-İ ŞERİFİ
30 Mesaj -
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S KARACAAHMET MEZARLIĞINDAKİ KABR-İ ŞERİFİ

Ekleme Tarihi: 22.10.2007 - 13:12
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KUR'ANA VE İLİME ADANMIŞ BİR ÖMÜR (SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN)
mavera02 su an offline mavera02  
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S-2
30 Mesaj -
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S


Ekleme Tarihi: 22.10.2007 - 13:10
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KUR'ANA VE İLİME ADANMIŞ BİR ÖMÜR (SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN)
mavera02 su an offline mavera02  
SÜLAYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S.
30 Mesaj -
SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN K.S


Ekleme Tarihi: 22.10.2007 - 13:09
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon PAYLAŞMAK VE AĞLAMAK (Okumakta fayda var)
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    PAYLAŞMAK VE AĞLAMAK (Okumakta fayda var)
30 Mesaj -
PAYLAŞMAK VE AĞLAMAK


Büyük zatlardan biri, evinde otururken birden kapı çalınır.
İnip bakar. Bir de ne görsün eski tanıdıklarından biri. Allah rızası için sadaka istemeye gelen bu eski dostu mahcup etmemek için kendisine görünmez.
Hemen içeri koşup eline sandıktan ne geçerse hepsini getirip, kapı aralığından uzatır.
Adam dua ederek gittikten sonra o zat hüngür hüngür ağlamaya başlar...
Hanımı,
“Verdiklerin gözüne çok göründü, yaptığın cömertliğe pişman oldun da ondan dolayı mı ağlıyorsun?” diye sordu.
Adam şöyle cevap verdi:
“Hayır!
Aklına gelen yanlış. Ben verdiğim para için değil, uzun zamandan beri görmediğim bir dostumun halini sorup araştırmadığım için, onu dilenmeye zorlanacak duruma getirişime ağlıyorum!..”
Gelin büyük zata eşlik edip biz de ağlayalım!
Teselli bekleyen komşumuza çare olamayışımıza, cevabını
unuttuğumuz mektuplara, aramadığımız dostlarımıza,
ziyaret etmediğimiz hastalara ağlayalım.
Belki en kötüsü de, bu hissimizi yitirişimize ve
ağlamayı unutuşumuza ağlayalım. Çoğu şeyin farkına varmadan yaşıyoruz.
Sokakta telaşla ilerlerken hayattan ümidini yitirmiş birisi geçiverir
yanımızdan.
Alaca karanlıkta pazar artıklarını toplayan yoksulları görürüz.
Çöp bidonunu karıştıran adamın parmakları yırtık pabucunun içinde donarken,
basit bir boya kutusu ile yaşam savaşı veren minik bir çocuk görürüz.
İyilik yapmayı uzaklarda aramayalım.
Aslında o yanıbaşımızda bizi beklemektedir.
Öyle insanlar vardır ki, parasızlıktan veya maddi yetersizliklerden dolayı değil, sadece sevgi sözcüğüne hasret olarak ilgisizlikten ölür giderler.
Bazen, kedinin ayak tıkırtısı veya rüzgarın sürüklediği kağıdın hışırtısı,
ümit uyandırmak için insanın yerini alabiliyor.. .
Bir aile “Acaba hangi
lokantaya gitsek?” diye düşünürken, yan komşusunun elektrik borcunu ödeyemediği için kullandığı mum devriliyor ve yangın çıkıyor.
Yetimler akşama ne yiyecek?
İyilik, hayata anlam kazandırır.
İyilik öyle bir dildirki hem dilsizler konuşabilir onunla,
hem de sağırlar işitir onu... Hayat bir
iyilik yarışıdır ve sevmektir.
Sevmek ise boş sözle olmaz.
Sevmek ilgilenmektir.
Zaman ayırmaktır.
Paylaşmaktır.

Ekleme Tarihi: 31.05.2007 - 12:08
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon MÜZİK VE HİTLERİN HAYALLERİ (Enteresan)
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    MÜZİK VE HİTLERİN HAYALLERİ (Enteresan)
30 Mesaj -
Müzik ve Hitler’in hayalleri

Aşağıdaki yazı Meşhur Kazak yazarı Muhtar Şahanov’un, Medeniyetin Yanılgısı adlı eserinden alınmıştır:
Günümüzde artık utanç duygusu azaldı. Kalemde mürekkep olduğu gibi, insanda da, ruh zenginliği, hayâ ve namus bulunması lazım. Haya veya namusa önem vermeyen bu kadarcıkla bir şey olmaz diyen, kendisini helak edecek bombanın fitilini ateşlemiş demektir. Örnek olarak bir hikaye anlatayım:

Bir köyde uzun etek giyen güzel bir hanıma, birçok erkek evlenme teklif eder ama, bayan fakir olmasına rağmen, her nedense teklifleri geri çevirir. İki genç iddiaya girer. Yakışıklı olanı, "Ben bu bayana kendimi kabul ettiririm" der. Bayana giderek, “Annem sizin namuslu bir kadın olduğunuzu söyledi. Şu basit tokayı da hediye olarak gönderdi” der. Bayan sevinerek alır ve annesine selam gönderir. Genç, başka bir zaman, elmas taşlı altın bir yüzükle gelir, bunu da ben size hediye etmek istiyorum der.
Bayan olmaz kabul edemem, karşılık olarak bir şey vermem gerekir ama bir şeyim de yok der. Genç de, illa bir şey vermeniz gerekirse, eteğinizi hafifçe çekip dizden aşağısına bir kerecik bakmam yeter der. Bayan da, bu kadar şeyden bir şey olmaz diyerek eteğini azıcık sıyırır. Genç, başka bir zaman, altın bir küpe ile gelir. Kız küpeyi görünce sevinir. Uzatılan küpeyi alır. Karşılık olarak benden ne istiyorsunuz der. O da, çok şey gerekmez, eteğinizi biraz daha sıyırıp dizden üstüne baksam yeter der. Bu sefer kız fazla tereddüt etmeden dizden üst kısmını gösterir. Genç bu sefer de güzel bir kolye ile gelir. Bayan uzatılan hediyeyi hemen alır. Genç, ücreti sadece bir öpücük der. Öpüştükten sonra artık işi iyice ilerletirler. Yakışıklı genç iddiayı kazanır. [Batının kilise müziğiyle başlayıp, istisnasız her müziğe devam etmesi bu olaya benziyor.]

Batı kültürünü gözü kapalı kabul ettik. Sevgiyi sekse, dostluğu da ticarete dönüştürdük. Batıda insani değerleri, ruhi vasıfları tahrip eden güçler vardır. Biz bunu çağdaş uygarlığın gereği olarak kabul ettik. Böylece asli değerleri kaybettik. Hitler'e, "Doğuda fethettiğimiz topraklara nasıl bir eğitim tarzı uygulayalım?" diye sorarlar. "Onlara sabahtan akşama kadar hafif müzik dinletin. Onlara düşünme, okuma fırsatını vermeyin. Çünkü manevi derinliği olmayan insanlar kendilerini hep mutlu hissederler" diye cevap verir. Bugün Hitler'in hayalleri gerçekleşmiştir. Günümüzde müzik kültürü bizi istila etmiş durumdadır. İnsanı insan yapan değerler gerilemiş, insanın hissiyatına hitap eden ve taklide sürükleyen araçlar çıkmıştır.

Bilim adamları ispatlamıştır ki, insanlara, devamlı olarak tahrik edici müzik dinletildiği zaman beyinleri çalışamaz duruma geliyor. Yunus balıklarına tahrik edici müzik dinlettiler ve yüzlerce Yunusun kendilerini karaya attığını gördüler. Tibet'te rahipler sesle her türlü camı kırabiliyorlar. Müziğe alıştırılan ineklerin sütlerinin hepsini sağma imkanı oluyor. Müziğe bağımlılık kazanılıyor.

Kazakistan'da 1986'da Aralık olayları oldu. Gençler ayaklanmıştı. Bu olay hakkında yazı yazmak yasaklandı. Bütün zorluklara rağmen bu meseleyi kamuoyuna taşıyan ilk ben oldum. Hatta Gorbaçov ile bir tartışma çıktı. "Eğer bu olay hakkında yazmaya devam edersen sana başka bir uslüp ile cevap veririz" diye tehdit etti. Saharov ve Yeltsin ise beni desteklemişlerdi.
Jiltoksan olaylarını araştıran komitenin başkanı idim. Yanıma bir kız gelip başından geçen olayları anlattı. Ölen gençleri de tanıyormuş. Bizi de sürekli takip edip dinliyorlarmış. Odadan çıktığımız zaman kızı yakalamışlar. KGB'de özel bir müzik odası varmış. Son sistem teknolojiyle donatılmış.

Kızı müzik odasına sokmuşlar ve tavandan, tabandan, duvardan, hatta oturduğu masadan çeşitli müzikler dinletmişler. Birkaç saat bu odada tuttuktan sonra kızı akşam serbest bırakıyorlar. Başka günler yine çağırıp aynı odaya sokuyorlar. Ve iki üç uygulamadan sonra otobüs durağına bırakıyorlar. Fakat kız biliyor ki evi yakında fakat adresi bir türlü hatırlayamıyor. Geri dönerek KGB'nin kapısını çalıyor ve "Hafızama ne yaptınız?" diye bağırmaya başlıyor. "Bana adresimi söyleyin" diye yalvarıyor. Aynı şekilde müzik vasıtasıyla insanların beyinlerini tahrip ettiler. Bu dünya çapında yaşanıyor. Fakat insanlar bunu tam olarak kavrayabilmiş değil. Bu taklitçilik kültürü bizi de götürüyor.

Hafızayı Cezalandırıcı Kozmo-Formül adlı eserimde insanı tahrip eden unsurları bu bakışla değerlendirmeye çalıştım.

(Medeniyetin Yanılgısı, M.Şahanov)

Ekleme Tarihi: 25.05.2007 - 16:01
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon ŞAŞILACAK TAHTANIN HİKAYESİ
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    ŞAŞILACAK TAHTANIN HİKAYESİ
30 Mesaj -
İsrail oğullarından bir adam, kendi hemşehrilerinden kendisine bin dinar ödünç vermelerini istemişti. Bunun üzerine onunla ödünç vermek isteyen kişi arasında şu konuşma geçmişti:

-Sana ödünç verebilmem için şahit tutacağımız tanıdık birkaç kişi getir.
-Şahit olarak Allah yeter!
-O halde bir kefil bul, getir.
-Kefil olarak Allah yeter!
-Doğru söyledin! dedi ve onun istediği bin dinarı belli bir süreye kadar ödünç olarak verdi.

Dinarları alan adam bir vapura binip deniz yolculuğuna çıktı. Gideceği yere varınca vapurdan ayrıldı ve görülecek işlerini gördükten sonra süresi dolan borcunu vaktinde ödemek üzere yine deniz yolculuğu yapacak bir vasıta aradı. Ne çare ki bulamadı. Bunun üzerine bir tahta parçası alıp içini iyice oyduktan sonra borcu olan bin dinarı ve bir de alacaklıya hitaben bir kağıt parçasını yazıp yerleştirdi ve ağzını iyice kapadıktan sonra deniz kenarına gelerek, "Allah'ım! Sen bilirsin ki falan adamdan bin dinar ödünç aldım. Benden kefil istedi, Seni kefil gösterdim, razı oldu.

Benden şahit istedi; seni şahit gösterdim, yine razı oldu. Bütün gayretimi kullanıp bir vasıta bulmaya çalıştım, borcumu göndermek için her çareye baş vurdum, bu mümkün olmadı. Bu bakımdan borcum olan dinarları Sana emanet bırakıyorum." dedi ve elindeki tahta parçasını denize fırlattı. Dalgalar tahta parçasını gözden kayboluncaya kadar sürükledikten sonra adam oradan ayrıldı. Kendi beldesine gitmek için bir vapur beklemeye koyuldu.

Derken kendisine bin dinar ödünç veren adam da iskeleye gelip sipariş verdiği malların geleceğini ümit ederek beklerken dalgaların kıyıya doğru bir tahta parçasını sürükleyerek attığını gördü. Odun olarak yakılır diye alıp evine getirdi. Tahtayı açtığında içinde bin dinar ile borçlusunun yazdığı kağıdı buldu. Bir süre sonra borçlusu da çıkageldi ve bin dinarı da getirmiş bulunuyordu. Aralarında şu konuşma geçti.
Borçlu: Size malınızı getirmem için bir vasıta çok aradımsa da vallahi bulamadım ve ancak şimdi kendim gelebildim.

Alacaklı: Daha önce bana bir şey gönderdin mi?
Borçlu: Sana haber vereyim. Şu size getirdiğimden önce borcumu gönderecek bir vasıta bulamadım.
Alacaklı: Doğrusu, tahta parçası içine yerleştirip gönderdiğin borcu Allah senden yana ödedi.
Bunun üzerine borçlu sevindi ve ayrıca getirdiği bin dinarı alıp yoluna koyuldu.

Ekleme Tarihi: 18.05.2007 - 17:30
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon KALPTEN KALBE YOL VARDIR
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    KALPTEN KALBE YOL VARDIR
30 Mesaj -
KALPTEN KALBE YOL VARDIR

Konuşmasından anlaşılır insan. Güzel konuşmasından... Kalbten kalbe yol vardır derler. Bunu biraz daha değiştirerek söylersek: Dilden kalbe yol vardır.

Gönlü yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır. Asla kalp kırmaz onlar. Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar. Katı kalpli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir. Gönül kayalıklarında paramparça olmuştur mihenkleri. Nereye vuracak ve sözünü tartacak? Altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık o. Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır.
Ilık meltemler gibi soluklar gerek bize. Gönüllere ulaştığında, bahar çiçekleri açtıran. En sert yürekleri dahi yumuşatan, yoğuran, şekillendiren... "Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır." denmiş, derler. Ne kadar doğru. En öfkeli olduğumuz anlarda bile yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz. "Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı, / Yağ ile bal ede bir söz." diyor Yunus.

Elbette öyledir. En karamsar ve kaos yüklü anları bile cennet iklimine çevirir, alımlı ve iç açıcı bir söz. Bu sebepten, güzel ve nazik konuşan insanların pek düşmanları olmaz çevrelerinde. Bilmeden bir gönül kırarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kaç kelimeyle. Mayalarında yalan olmadığı için, inandırıcı bulur çevreleri böyle kişileri. Zaten yalana ihtiyaçları da yoktur, böyle gönül ve söz ustalarının. Bazen bilmeden açtıkları yaralar olur elbet gönüllerde. Ama bu bilmeden olur çoğu kez. Lâkin o yarayı dudaklarından akan bal gibi kelimelerle, sihirli cümlelerle bir anda iyileştirirler. Asla başka bir zamana bırakmazlar açtıkları yaraları, oluşturdukları çizikleri. Anında pansuman eder ve tedaviye geçerler.

Acı konuşan insan böyle mi? Dil yayından karşıdakine fırlattıkları kırıcı söz oku, paramparça eder muhatabın yüreğini. Onlar dönüp bakmazlar bile. Hani yolda arabayla bir hayvanı veya insanı ezen acımasız şoförler vardır; arkalarına bile bakmadan kaçıp giden... Aynen öyledir bu zalimler de... Kırdıkları kalbin çırpınışları ve yanaklardan sızan damlaları görmezlikten gelip, dönüp giderler. Öylelerini akrebe benzetebiliriz. Sokmaktan zevk alan acımasız akreplere... Dillerini de, zehirli iğnelere...

Arkadaş! İnancın yumuşak ikliminde bir meltem yumuşaklığına çevir sözlerini. Yüreği kırgın olanların doktoru ol, masum gönüllerin cellâdı değil! Yaralı gönüllere hızır gibi yetiş. Onların kırgınlıklarını gider. Yaralarına söz merheminden sür. Gönlünden akıp gelen ve kelimelerle harmanlanıp, dövülüp şekillenen manevî iksirinle onları iyileştir. Bak bu hususta Hz. Ömer ne diyor: "Ey Kâbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!" İşte bu derece zor durumda olan bir kırık kalb eğer onarılırsa sen artık Hakk'ın sevgili kullarından olduğuna inanabilirsin. Çünkü bir hadis-i şerifte şöyle diyor, Nebiler Nebisi: "Gerçek mü'min, elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği kişidir."

Bir gün sahabiler, Nebiler Nebisi'nin yanına varıp, ihtiyar bir kadını övüyorlar. "Şöyle ibadet ediyor, böyle namaz ve oruç tutuyor." Peygamber Efendimiz: "Çevresine davranışları nasıl o kadının?" diye sorunca, sahabiler: "Çevresine hep kötü davranıyor, Ya Resulullah. Konuşmasıyla kalp kırıyor." diyor. Bunun üzerine Resûlü Ekrem: "Söyleyin o kadına, cenennemde yerini hazırlasın." diyor.

İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir. Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör. İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak. Tercih senin...

Mehmet Erdoğan
--
Rabbim... Beni öyle bir insana sevdir ki, o insanın kalbinde sen olasın...Ki ben o insanın kalbinde seni bulayım.Bana öyle gözler göster ki, ben o gözlerden sana bakayım. Bana öyle bir sevgili ver ki bakışı cenete açılan iki pencere olsun. Onunla öyle bir yolda yürüyelim ki kılavuzumuz sen olasın Ey Rabbim...Öyle bir sevgili ver ki Rabbim, sevgimizden H.z Muhammed Mustafa (s.a.v.) sevilsin...


ALINTI

Ekleme Tarihi: 18.05.2007 - 17:02
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon NE ANLATTIĞIN DEĞİL NASIL ANLAŞILDIĞIN ÖNEMLİ
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    NE ANLATTIĞIN DEĞİL NASIL ANLAŞILDIĞIN ÖNEMLİ
30 Mesaj -
Ne Anlattığın Değil Nasıl Anlaşıldığın Önemli.

Birkaç yüzyıl önce ... Papa bütün Yahudilerin Roma’yı terk etmeleri gerektiğine karar verir. Doğal olarak Yahudi toplumundan büyük bir tepki gelir. Bunun üzerine, Papa ile Yahudi toplumundan önde gelen birisiyle karşılıklı dini bir müzakere yapmalarını önerir.
Yahudiler kazanırsa kalacaklar, Papa kazanırsa gidecekler. Yahudiler çaresiz kabul eder ve temsilci olarak Moiz'i seçerler. Ancak Moiz'in Papa ile ayni dili konuşamaması nedeniyle müzakere de konuşmak yerine sadece işaret dilinin kullanılmasını teklif ederler.

Papa kabul eder. Müzakere günü geldiğinde iki taraf karşılıklı yerlerini alırlar ve karşılıklı olarak bir süre bakıştıktan sonra Papa elini kaldırarak 3 parmağını gösterir. Buna karşılık Moiz tek parmağını kaldırır. Papa parmaklarını sallayarak başının etrafında çevirir. Moiz ise parmağıyla yeri işaret ederek oturduğu yeri gösterir. Papa yanındaki çantadan bir parça ekmek ve şarap çıkartınca Moiz de bir elma çıkartır.
Bunun üzerine Papa ayağa kalkarak "Ben pes ediyorum, Yahudiler kalabilirler" der.

Müzakere sonrasında Papa’nın etrafına toplanan kardinaller Papa'ya ne olduğunu sorduklarında Papa; Ben önce 3 parmağımı gösterip Kutsal Üçlüyü işaret ettim. Buna karşılık o bana tek parmağını gösterip her iki dinin de tek tanrıyı tanıdığını söyledi. Ben parmaklarımı sallayıp başımın etrafında çevirerek tanrının bizim etrafımızda olduğunu gösterdiğimde o da oturduğu yeri işaret ederek tanrının onların durduğu yerde de olduğunu işaret etti. Ben kutsal ekmek ve şarap çıkartıp tanrının bizim günahlarımızı bağışladığını göstermek istediğim zamanda hemen bir elma çıkartıp bana ilk günahı hatırlattı. Herifin her şeye bir cevabı var. Ne yapabilirdim ki?"

Aynı sırada Yahudi cemaati de Moiz'in etrafını sarmış ona nasıl başardığını soruyorlardı. Moiz;" Önce bana 3 parmağını gösterip 3 gün içinde burayı terk etmemizi istedi. Ben de ona bir tekimizin bile ayrılmayacağımızı söyledim. Sonra bütün şehrin Yahudilerden temizleneceğini söyledi. Ben de, hiç bir yere gitmeyip olduğumuz yerde kalacağımızı söyledim" "Sonra ne oldu?" diye kalabalık heyecanla sormuş.
"Valla, sonrasini ben de pek anlamadım. Adam biraz hiddetlendi ve öğle yemeğini çıkarttı. Bunun üzerine ben de kendi yiyeceğimi çıkarttım. Hepsi bu!.."

İNSANIN NE KONUŞTUĞU DEĞİL, KARŞISINDAKİNİN NE ANLADIĞI ÖNEMLİDİR.

SENİ ANLAYAN BİRİ İLE KONUŞ, ANLAŞILMIYORSAN DA SUS; SUS Kİ KONUŞTUĞUN
KİŞİYE BİR DE KENDİNİ ANLATMAK ZORUNDA KALMAYASIN!..

NE KADAR SÖYLERSEN SÖYLE, BÜTÜN SÖYLEDİKLERİN KARŞINDAKİNİN
ANLAYABİLDİĞİ KADARDIR.

MEVLÂNÂ

Ekleme Tarihi: 18.05.2007 - 16:41
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon SİZCE DE İLGİNÇ DEĞİL Mİ?
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    SİZCE DE İLGİNÇ DEĞİL Mİ?
30 Mesaj -
SİZCE DE İLGİNÇ DEĞİL Mİ?

* insan eğerki 10 milyonu sadaka verecek olsa bu miktarı çok bulur
ama 10 milyon ile mağazadan bir şey almaya gitse alacak bir şey bulamaz...

* insan 10 dk. zikir edecek olsa bu zamanı çok bulur ama bir film veya maç olsa bir buçuk saatlik zaman onun için hemen geçiverir...

* bir futbol maçının uzaması insanın hoşuna gider ama Cuma namazında hutbenin birkaç dk. uzaması hiç de hoşuna gitmez...

* insan duyduğu dedikoduya hemen inanır ve kabullenir ama kesin doğru olduğunu bildiği bir şeyi inat ederek hemen kabullenmez...

* insan modayı her an takip eder ama Peygamberimiz (s.a.v) sünnetini bilmez veya bilse de uygulamaz...

* İnsan camide bir saat ibadet ederek vakit geçirecek olsa onun için zaman geçmek bilmez ama bilgisayar başındayken zaman onun için çabucak geçer...

* insan namaz kılarken, ibâdet esnasında dünyevi konuları düşünmeyi sever ama normalde mânevi şeyleri düşünmekten kaçınır...

* insana bir sûreyi veya sûrenin anlamını okumak zor gelir ama bir romanı okumak onun için kolaydır...

* insan konserde ilk sıralarda olmak için çaba sarf eder ama camide ilk sıralarda olmak için çaba sarf etmez. Aksine namazın sonunda hemen çıkıp gideyim diye son sıralarda olmak ister...

* bir âyet ya da hadis ezberlemek insanın zoruna gider ama müzik listesi top 10’da olan şarkıların hepsini ezbere bilir...

* insan İslâmi konuları dinlemeyi ve anlatmayı zor bulur ve sıkılır ama dedikoduları dinlemeyi ve anlatmayı çok sever...

İnsan CENNET'e gitmeyi ister ama hiçbir şey yapmadan...

Sizce de ilginç, değil mi?

“Peygamberimiz: Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi âhirete çalışın” buyurmakta dır. Dünyaya çalıştığımız mâlum ya Âhirete..?

Ekleme Tarihi: 16.05.2007 - 15:19
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Hz. MUHAMMEDİN ÖNÜNDE EĞİLİYORUM
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    Hz. MUHAMMEDİN ÖNÜNDE EĞİLİYORUM
30 Mesaj -
Hz. Muhammed'in önünde eğiliyorum

İlâhiyatçı Profesör Thomas Naumann, "İslâm, çölü temizledi, Hz. Muhammed insanlığa insanlığı öğretti, o Muhammed�in karşısında huzurunuzda saygı ile eğiliyorum" dedi 20 Ağustos 2006 08:38

İlâhiyatçı Profesör Thomas Naumann'ın, Siegen Üniversitesindeki bir toplantıda yaptığı konuşmadan bölümler:

* Kurânı ve Müslümanları tanımayanlar, İslâmın insanları zulme, baskıya ve toleranssızlığa teşvik ettiğini düşünüyorlar. Oysa Kur’ân bunun tam aksini söyler: Müslümanlık bir sulh dinidir ve zorbalığı kat’iyen men eder.
* Müslümanlar Bizansı fethettiklerinde, bu, zorbalığa uğramış dinî azınlıklar için hürriyete yelken açmak gibiydi.

* Avrupa İslâm âlemine çok şey borçludur. Sıfır rakamı ve logaritma gibi matematik kurallarını, astronomi ve tıbbı İslâm dünyasından öğrendi. Sanat ve mimarlık gibi daha birçok alanda da Avrupa Müslümanlardan çok şey aldı.
* Kur’ân, cezaleti, belâgati ve fesahati ile en büyük kelâmcıları dahi susturmuş İlâhî bir kelâmdır. Bu kelâmın benzeri olamaz. Katıksızdır, eşsizdir ve mucizedir.
* Muhammed (a.s.m.) insanlığa insanlığı öğretti, medeniyeti getirdi. Onun insanlığa sunduğu medeniyetin bir benzerini dünya tarihinde hiç kimse getirememiştir. İşte onun karşısında, huzurunuzda saygı ile eğiliyorum.

Bugün Almanya’da dinî azınlıklar içinde İslâm 3,2 milyon gibi büyük bir nüfus ile ilk sırayı teşkil ediyor. Müslüman halkın Almanya’daki entegrasyonu sadece bu büyük rakamdan dolayı zor değil, Müslümanlar hakkında menfî propaganda yapan medyanın bu entegrasyon yolunda büyük bir mani olması da önemli bir rol oynuyor.

Avrupa (Hıristiyan ve Batı âlemi) İslâmdan korkuyor ve aşırı önyargı ile yaklaşıyor. Avrupa için İslâm, bilâkis 11 Eylül olayından sonra Batı değerlerine münâfî bir din olarak algılanıyor; Avrupanın bu menfî tutumu ise yeni değil, tarihe bakarsanız bunun Ortaçağa kadar uzandığını görürsünüz.
“Onlar islam’ı anladı ama bizim aydın geçinen karanlık kafalılarımız anlayamadı.”

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:28
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon EVRİMCİ TURİSTE VERİLEN CEVAP
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    EVRİMCİ TURİSTE VERİLEN CEVAP
30 Mesaj -
EVRİMCİ TURİSTE VERİLEN CEVAP


Evrimcilik ve Namazdaki Hareketlerimizin Anlamları 1961'lerde evrimciliğin iyice alevlendirildiği günlerdeydi.

Rahmetli Haci Nazif Celebi Süleymaniye camiinde bir öğle namazı kıldırmış, turistler de etrafını alarak imam kıyafeti içinde iken kendisine sualler sormuşlardı. Bunlar itirazcı suallerdi. Kimi, insanın maymundan geldiğini iddia etmek istiyor; kimi de, "seyrettiğimiz namazınızda niçin ayakta duruyor, eğiliyor, başınızı yere koyuyorsunuz.

Bunun ne mânâsı var? Bizim gibi sandalyeye oturun, papazin duasını dinleyin yeter", diyordu. Rahmetli Hacı Nazif'in bunlara verdiği cevaplar hiç aklımdan çıkmaz. Rûhunu şad etmek niyetiyle size de arz edeyim seneler sonrasında. Evrimci turiste dönerek konuşan Celebi, şöyle dedi:

"Biz namazımızda önce ayakta, sonra rükuda, sonra da secdede oluyoruz. Bunun bir hikmet ve mânası şudur. Ayakta iken ilk insan ilk babamız Adem'in (elif) ini yazarız. Bunun için (elif) harfi gibi dimdik, upuzun dururuz. Sonra rükuya eğiliriz. Bununla da Adem'in (dal) ını yazmış oluruz. Geriye (mim) kalır. Onu da yere başımızı koyar, (mim) gibi olur, öyle yazarız. Böylece her namazda babamız, Adem'in adını yazar, maymundan geldiğimizi iddia edenleri
fiilen reddetmiş oluruz. Bunun için maymunculuk iddiası bizde tutunamaz.

İkincisine gelince: Namazımıza ilk başladığımızda ayakta iken Rabbimizin üzerimizde tecelli eden sayısız nimetlerini düşünür, sonra bu nimetleri verenin huzurunda minnet ve şükranla eğiliriz. Ancak bu eğilmeyi de kâfi bulmayız, sonra kalkıp başımızı yere koyar, başımızla da minnetimizi dile getirmiş oluruz. Başımızı sunun için yere koyarız. Baş bedenin tümünü de idare eden en yüce varlığımız, en kıymetli organımızdır.

Bununla demiş oluruz ki:”Ey Rabbimiz, varlığımızın en kıymetli kısmı başımızdır. İste huzurunda başımızı dahi yerlere sürüyor, sana olan minnet ve şükrümüzü en kıymetli varlığımızı yerlere koymakla ifade ediyoruz. Şayet başımızdan daha kıymetli bir organımız olsaydı onu da huzurunda iftiharla yerlere serer, minnet ve şükrümüzü onunla da ifade etmek isterdik. Bu açıklamalardan sonra rehber turistin cevabı şöyle oldu:”Tamam tamam. Biraz daha anlatırsan grubumuza burada namaz kıldıracaksın.

Bu sırada turistin biri Çelebi hocaya yaklaşıp sordu:”Bundan sonraki namazınız saat kaçta olacak? Anlattığınız mânâda bir namazı ben de aranıza karışıp kılmak istiyorum. Bana çok uygun geldi bu anlayış içinde ayakta durmak, eğilmek, başı yerlere koyup Yaradan'a minnettarlığını ifade etmek. Bence de ibadet budur.

Böylece hem namazın mânasını onların anlayacağı şekilde ifade etmiş, hem de maymundan gelmediğimizi onlara anlatmış oldu.

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:25
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon BİZDE GENÇMİYİZ ?
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    BİZDE GENÇMİYİZ ?
30 Mesaj -
BİZDE GENÇMİYİZ ?

Yazımıza Hz. Ömer'den bir hatırayla girelim: Devlet reisi iken, her sabah "ÖLÜM VAR YA ÖMER" diye, seslenip ikaz eden ücretli bir memur tutuyor. Ancak bir gün âniden vazifesine son verilen bu memur sebebini sorduğu zaman: "Bu sabah aynaya baktığımda, saçımda sakalımda beyaz kılları gördüm. Onlar bu vazifeyi senden daha iyi yapıyorlar" cevabını alıyor.
Evet dostlar. Aynalar bizi bekliyor, bir görünelim ondan sonra karar verelim veya isterseniz bırakalım da onunla otuzbeş yaş şâiri konuşsun:
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altında mor halkalar ?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?"
"Dost acı söyler" sözünün hikmetini anlar gibi oluyoruz değil mi? Ne yapalım kabahat aynalarda değil ki... Onların bir şey ilâve ettikleri yok... Biz nasılsak sadece aynen aksettiriyorlar.
Hem dört mevsim bahar olmaz yâ... Herşey gibi, güzelliklerde solacak. Zira herşeyin bir sabahı, bir de akşamı var. Bursa'lı şâir Cenâni'nin söyleyişiyle: "Dehr içinde hangi gün gördük ki, akşam olmaya". Aslında akşamın olacağını, o kaçınılmaz saatin geleceğini hepimiz biliriz. Ama gene de gelip geçici şeylerle avunur ve kendimizi aldatıp, zihnimizi başka şeylerle meşgul etmeye çalışırız.
Biz durmadan değişen, ama etrafındaki şeylerin de durmadan değişmesinden yakınan insanlar olarak kendi bencilliğimiz içinde her şeyi unutuveriyoruz.
J.J. Rousseau'nun deyişiyle "Yeryüzünde herşey devamlı bir akış halindedir. Hiç bir şey kararlı ve kesin bir şekilde muhafaza edilemiyor ve dışımızdaki şeylere karşı duyduğumuz sevgiler de, ister istemez onlar gibi geçiyor, değişiyor."

Tiryakisi olduğu ve zararını bildiği halde elindeki sigarayı son dumanına kadar yudumlayan insan, hayrettir ki, aynı titizliği sayılı nefeslerden örülü gençliğine gösteremiyor. Herhalde gençliğimizi parayla satın almadığımız için kıymetini tam takdir edemiyoruz. Halbuki hayatta insanın başına bir defa gelen gençliğin sıhhat ve
boş vakit gibi ne büyük bir nimet olduğu, ancak elden gidince anlaşılıyor.
Öyleyse yolun neresinde olup olmadığımızı anlamak için, yazımızın başındaki "ŞİMDİ GENÇ MİYİZ?" sualine hemen cevap aramaya başlayabiliriz.
Asrın doktorunun günümüz gençliğinin hastalığına uzattığı reçetede: "Gençlik damarı akıldan ziyâde hissiyâtı dinler. His ve heves ise kördür. Âkıbeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder" yazılıdır.
Bunu bilmezlikten gelmek, tedavi ve teşhiste mutlaka yanlışlıklara sebebiyet verecektir. Evet bu çağda, bu yaşta, uğruna "ebedilik" yeminleri edilmiş nice sevgiler ve sevgililer vardır ki, kısa bir müddet içinde arkasında bir ümit ışığı, hattâ titrek bir pırıltı bile bırakmadan sönüp tükenmiştir. "Hakikî zevk ve elemsiz lezzet, yalnız îmanda ve îman ile olabilir" sırrınca, gençliğini kıymetsiz şeylerin peşinde harcamayanlar, yapraklar gibi rüzgârlara oyuncak olmaktan kendini koruyanlar ve gençlikten ihtiyarlığa gün çalmış olan bahtiyârlar, Efendimizin (s.a.v) "Gençlerinizin en iyisi, temkinde ve sefahatlerden çekinmekte ihtiyarlara benzeyenlerinizdir." şeklindeki mübârek sözlerine mazhar olmuş demektirler.

Her şey gibi, gençlik sermayesi de, sarfedildiği yere göre kıymet kazanacaktır.
Çok kısa zaman misafirimiz olan gençlik nimetini iyi değerlendirebildiğimiz takdirde, onunla ilerde ebedî bir gençlik kazanabileceğimizi bütün ilâhi fermanlar ve peygamberler haber vermektedir.

DAHA NE DİYELİM DOSTLAR..

GENÇLİĞİNİ EĞLENMEKLE GEÇİREN İHTİYARLIĞINI AĞLAMAKLA GEÇİRİR

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:24
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon ATEİST GENCİN DİN ADAMINA SORULARI
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    ATEİST GENCİN DİN ADAMINA SORULARI
30 Mesaj -
ATEİST GENCİN DİN ADAMINA SORULARI

Genç bir delikanlı senelerce yurt dışında okuduktan sonra vatanına ateist olarak geri döner.
Üç sorusuna hiç kimse cevap veremediğinden dolayı canı gayet sıkıntılıdır. Ebeveyni oğullarına yardım etmek niyetiyle büyük ilim sahibi olan köyün hocasına götürürler.
Hoca ve delikanlının arasında geçen dialog şöyle devam eder.

Delikanlı: Kimsin sen? Sorularıma cevap verebilecek misin?
Hoca: Allah'ın bir kuluyum ve Onun izniyle sorularına cevap verebileceğim.

Delikanlı: Emin misin? Profesörler bile cevap veremedi bana.
Hoca: Allah'ın izniyle cevap vermeye çalışırım

Delikanlı: 3 sorum var
1. Allah yaşıyor mu? öyle ise, şeklini bana göster
2. Takdir (kader) nedir?
3. Eğer şeytan ateşten yaratıldıysa neden cehenneme yollanıyor, cehennemde ateş dolu değil mi? Ateş ateşi nasıl yaksın. Tanrı bunu düşünemedi mi?

Bu arada, aniden bizim hocamız delikanlının başı üzerinde bir saksı kırar.

Delikanlı canı yana yana sorar;
Neden sinirlendin ki?
Hoca: Sinirlenmedim. Bu benim üç soruna bir cevabım der.

Delikanlı: Hiçbir şey anlamadım.
Hoca: Nasıl hissetin kendini saksıyı başında kırınca

Delikanlı: Tabii ki, fena bir acı hissettim.
Hoca: Yani, acının varlığına inanıyor musun?

Delikanlı:
Evet

Hoca: Bana bu acının şeklini göster o zaman!

Delikanlı: Gösteremem.

Hoca: Bu benim ilk cevabım. Herkes Allah'ın varlığını hisseder ama Allah'ı göremez.

Hoca: Dün gece rüyanda benim başında saksı kırdığımı gördün mü?
Delikanlı: Hayır.

Hoca: Bugün böyle bir şey ile karşılaşacağını hiç düşündün mü? aklından geçti mi?
Delikanlı: Hayır

Hoca: Bu işte takdir dir (kader)

Hoca: Biz neyden yaratıldık?
Topraktan yaratılmış değil miyiz ?

Delikanlı: Evet böyle denir.

Hoca: E o zaman ? Saksıda topraktan yapılmadı mı? Allah isterse ateşten yaratılan şeytanı ateşin içinde cezalandıramaz mı?



Bu mesaj 1 kez ve en son A.KADIR ÖKSÜZ tarafından 16.05.2007 - 15:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:21
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon DÜŞÜNDÜN MÜ..?
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    DÜŞÜNDÜN MÜ..?
30 Mesaj -
DÜŞÜNDÜN MÜ..?

Taş altında böcekleri
Kırda açan çiçekleri
Beyaz, kırmızı renkleri
Kim yarattı düşündün mü.?

Deryaları denizleri
Parmak ucundaki izleri
Semadaki yıldızları
Kim yarattı düşündün mü.?

Senin güzel kaşını
Ekmeğini aşını
Bedenindeki başını
Kim yarattı düşündün mü.?

Bakan elâ gözlerini
Yükü çeken dizlerini
Yazlarını, güzlerini
Kim yarattı düşündün mü.?

Dağlar, taşlar, ağaçları
Başındaki o saçları
Cümle kurt ve kuşları
Kim yarattı düşündün mü.?

Kadir der ki ey kardeşler
Aklı olan hayır işler
Dâim sizden dua bekler
Hiç bunları düşündün mü.?


27.01.2007
A.Kadir ÖKSÜZ

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:06
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon GÜLER GEÇERİM
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    GÜLER GEÇERİM
30 Mesaj -
GÜLER GEÇERİM

Nerde boynu bükük bir garip görsem
Bakarım haline görüp geçerim
Her daim içimden yüreğim sızlar
Akar kanlı yaşım, durup geçerim

Ümitsizliktir bazen, insanın hali
Karnımız doymuyor yesek te balı
Gözü hiç doymayan zengin misâli
Yaşarız dünyada deyip geçerim

İnsan kılığına girmiş nâmertler
Memleket bunlardan ne fayda bekler
Komşusu aç iken tok gezen fertler
Acep Müslüman mı? Deyip geçerim

Ahlaktan bî haber onlarca genci
Hiç önemli değil beyaz ve zenci
Öğretilmemişse Allah bilinci
Korkmalı onlardan deyip geçerim

Ne kadar söylesem cümlesi az’dır
İnsanı kurtaran namaz niyazdır
İmanı bütünler bu gün çok azdır
Şükürler halime deyip geçerim

Arkadaş tuzağına düşmeyin sakın
Kötü alışkanlıklardan uzak dur bakın
Kötü huy ve ahlaktan daima sakın
Dinlersen sözümü, deyip geçerim

A.Kadir ÖKSÜZ

kahkaha
Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:05
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon NE DİYEM..!
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    NE DİYEM..!
30 Mesaj -
NE DİYEM..!


Günah deryasına batmış insanlık
Acep kurtulur mu bilmem ne diyem
Eğer çıkmaz ise her yer bataklık;
Hâlimiz ne olur, bilmem ne diyem.

Ümit kesmeyiz o, ğafurdur mutlak
Çünkü “lâ taknetû” diyor Hz. Allah
Mü’minin vasfıdır ümitvâr olmak;
Affedilir belki, bilmem ne diyem.

Dürüstlükten ayrılma ne derse el
Bin kere tövbeni bozsan yine gel.
İmanını kurtar, âlemi alsa da sel,
Kurtulur inşallah, bilmem ne diyem.

Pişmanlık duyup ta o’na yönelen
Hem o’na dayanıp o’na güvenen
Günahtan arınır çok tövbe eden
Girer cennetine, bilmem ne diyem

Kadir der ki unutmayın dostlarım
Vefâdır dostlara benim şiârım
Sizinledir her gün tüm dualarım
Beklerim duanızı, başka ne diyem

A.KADİR ÖKSÜZ



Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:03
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon GÜNAH KİRLERİ
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    GÜNAH KİRLERİ
30 Mesaj -
GÜNAH KİRLERİ


Kardelen misâli karları yarıp
Çıkalım içinden biz bu günahın
Allah’ın lütfuyla coşarak bir gün
Dökelim tozunu biz bu günâhın

Geçit vermese de şeytanla nefis
İçimde belirir, kuvvetli bir his
Bazen yağmur yağar, bazen olur sis
Yıkarız kirini biz bu günâhın

İçimizde fırtınalar kopsa da
Açılır ufkumuz güneş batsa da
Türlü türlü tuzaklara yatsa da
Sileriz pasını biz bu günâhın

Dikenlidir bu yol harâmi dolu
Bırak eleştirme sağı ve solu
En doğru, en güzel islâm’ın yolu
Aşarız engelin biz bu günâhın

Uyma nefse benliğini at da gel
Can-ı cân’a coşku ile kat da gel
Allah için bir nasihat tut da gel
Kıralım belini biz bu günahın

A.KADİR ÖKSÜZ

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 17:00
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon RÜYALAR GERÇEK OLSA
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    RÜYALAR GERÇEK OLSA
30 Mesaj -
RÜYALAR GERÇEK OLSA

Mevsimlerden bahar günlerden Cuma
Erkenden dalmışım o gün uykuya
Daha uyanmadan gördüm bir rüya
Baktım geçmişime dalayım dedim

Yeşil bir vadi’de güller içinde
Uzamışlar çamlar yollar içinde
Uyandım kalmışım terler içinde
Ne olur kalsaydım burada dedim

Dünya geçicidir rüyalar gibi
Ne kadar çalışsak bulunmaz dibi
Savrulur gideriz sanki kül gibi
Felekten bir gün çalalım dedim

Kurtuldum rüyadan baktım gerçeğe
Düşündüm halimi durdum her gece
Boynu bükük garipleri görünce
Bâri bu hâlime şükredem dedim.


24.04.2007
A.KADİR ÖKSÜZ

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 16:59
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Y A K A R I Ş
mavera02 su an offline mavera02  
Themenicon    Y A K A R I Ş
30 Mesaj -
Y A K A R I Ş

Ufukta kızıllık var, güneş neden doğmuyor
Bulutlar öbek öbek, yağmur hâla yamıyor
Gözlerden yaş akıyor, durmadan hiç dinmiyor
Senden yardım bekleriz tek sığınağımız sensin
Tez gönder rahmetini çiftçinin göz yaşı dinsin

Hiç şüphe yok insanlık, isyanlardadır dâim
Dünya ayakta ise, senin dostların ile kâim
Dünyada yaşayıp ta seni münkirler hâin
Senden yardım dileriz tek sığınağımız sensin
Tez gönder rahmetini çiftçinin yüzü gülsün

Büyük küçük böcekler, dağlardaki çiçekler
Havalarda uçuşan rengârenk kelebekler
Minarelerde ezan, okunur Allah-ü Ekber
Senden yardım bekleriz tek sığınağımız sensin
Tez gönder rahmetini çiftçinin göz yaşı dinsin

Toprak sanki çatlamış, ağzın açarcasına
Öyle bir rahmet ver ki, sanki taşarcasına
Dağlarda kurt ve kuşlar, yerde karıncasına
Senden yardım dileriz tek sığınağımız sensin
Tez gönder rahmetini çiftçinin yüzü gülsün

İnsanlar günahkârdır senden ümit bekliyor
Seni zikretmeyen kalp, bir gün hemen tekliyor
Mazlumlar duasında Allah deyip ekliyor
Senden yardım bekleriz tek sığınağımız sensin
Tez gönder rahmetini çiftçinin göz yaşı dinsin

Yârap gönder rahmetin, habîbin hürmetine
Yeşersin bütün arz, yağmur bereketine
Duamız kabul olsun, erelim rahmetine
Senden yardım bekleriz sen rahman ve rahimsin
Tez gönder rahmetini tüm kulların sevinsin… Âmin..


A.Kadir ÖKSÜZ

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 16:58
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BİR İHTİDA HİKAYESİ (Nasıl Müslüman oldu)
mavera02 su an offline mavera02  
BİR İHTİDA HİKAYESİ (Nasıl Müslüman oldu)
30 Mesaj -
BİR İHTİDA HİKAYESİ

Nasıl Müslüman oldunuz?
- Çarşıda Hristiyanlık tebliğ yaptığım bir tezgâhım vardı. Bu tezgâhı açıyor, üzerine İncil ve diğer kitapları diziyor, insanlara bir şeyler anlatmaya çalışıyordum. Bu işi her Pazartesi yapıyordum. Yaklaşık bir sene kadar sonra yine bir pazartesi tezgâhın başında dururken bir Müslüman geldi. Beni dinledi ve sonra şunu söyledi:

- Sen bana dinini anlattın. Peki benim dinimi biliyor musun sen? Merak edip bir camiye gittin mi? Hiç Kur’ana göz attın mı? Eğer sen başkasının dinini bilmiyorsan nasıl doğruyu tebliğ ettiğine inanabilirsin ki? Doğruyu bulmak, ancak mukâyese ile olur.

O zaman bu uyarıyı çok fazla dikkate almamıştım.

Sonra düşünmeye başladım.. Söyledikleri doğruydu. Müslümanlığı öğrenmeliydim. İçimde gidip Müslüman ülkelerde misyonerlik faaliyeti yapmak isteği uyandı.

Papazdım Kur’an’ı okumaya başladıktan sonra bütün görüşlerim alt üst olmuştu. İncil’deki İsa aleyhisselam’la Pavlos’un öğrettiği İsa arasında fark vardı. Bunu anladıktan sonra gün be gün daha çok Müslümanlığa yaklaştığımı, Hristiyanlıktan uzaklaştığımı hissettim.

Ve bir Pazar günü kilise’de ayin sırasında koraya ilahi söyletiyordum. İlahi teslisle alakalı idi. O esnada çok güçlü bir şekilde İslam’a çağrıldığımı hissettim. Eve döndüğümde kalbimin “Allah Allah “ diye attığını hissediyordum. O hal içerisinde bir elime Kur!’an-ı bir elime de İncil’i aldım: ‘Rabbim! Kitabın hangisi ise ban göster diye Allah’a dua ettim. Misyoner olarak bir Müslüman ülkeye gitmek üzere tüm hazırlıklarımı bitirmiştim. Eğer Müslüman olursam büyük bir bedel ödeyeceğimin farkına vardım. Her şeyimi kaybedecektim. O anda hamdolsun Allah yardım etti. Kalbim Kur’an-a aktı ve Müslüman olmaya karar verdim. Ne olursa olsun o bedel ödemeye karar verdim.

Bir Müslüman derneğe gittim. İmama tüm hikâyemi anlattım. Çok şaşırdı. Sonra abdest aldım, şehadet getirdim ve ismimi seçtim. Dernekteki yirmiye yakın Müslüman beni gözyaşları içinde tebrik ettiler. Bir kardeş ‘ Allah birisini sevince onun kalbini İslam’a açar’ dedi. Çok sevindim. Yeniden dünyaya gelmiş gibi oldum.

(Fransız mühtedi Musa BELFORT)

Hidayete erenler islâmın gerçek değerini anlıyorlar ama, Müslüman doğup Müslüman bir ülkede yaşayanlar acaba ne kadar anlıyor. Allah insanlara şuur versin ve islâmın değerini anlayanlardan eylesin.

Ekleme Tarihi: 15.05.2007 - 16:53
mavera02 üyenin diğer mesajları mavera02`in Profili mavera02 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1003 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Maksat kelam ol.. (54), betl_22 (37), erdogan955 (69), adaletli (55), erdoganisik (53), osman.d. (51), mehmetyz (44), yucelirfan (43), yazioba (53), °*°SiBeL°*° (32), haydem (45), ORGENERAL (43), yolcu_38 (44), karadað (51), cumali ak (43), adnanmuzaffer (70), MEMOLÝ2 (64), saara (31), plumbi (44), zeynebiye29 (43), mdemirbasci (50), muhammed_fatih (571), meslus (50), adnan65 (59), kýr&yacu.. (51), elisranur (40), ben_ölecem (44), asayan (49), yakamoz_38 (40)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61188 saniyede açıldı