ivermectine generique kaletra generique plaquenil fluvoxamine kaletra fludapamide fludex forzest fosamax frumil fulcin furacin furadantin furo basan furodrix gabantine gastroprazol geodon glaupax gli basan glibenese glibenorme glimerax glimeryle glucobay gluconormine glucophage xr glucophage glucotrol xl glucotrol glucovance gracial grifulvin gris peg grisol grisovin gyne lotrimin hard on oral jelly hard on helvecin helvevir hypnorex hytrin bph hytrin hyzaar ilosone
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

12 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Özlü Sözler!!
Bossi su an offline Bossi  
Sagolun!!
30 Mesaj -
Allah cümlemizden razi olsun ferhat kardesim,daha güzel ve daha manali sayfalar hazirlamak umuduyla insallah!!!
Ekleme Tarihi: 01.07.2005 - 04:48
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Bir Düsün
Bossi su an offline Bossi  
sensiz
30 Mesaj -
Misralar güzel güzel cünki kalpten geliyor,!!
Ekleme Tarihi: 30.06.2005 - 03:51
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Özlü Sözler!!
Bossi su an offline Bossi  
Özlü Sözler!!
30 Mesaj -
Günes dagin ardina
Ates kanima düstü.
Gölgeler duvarlara
Elim yanima düstü.
Secdelerdeymis ALLAH,
Bulmak anlima düstü,

Bedbaht kulu teselli..

Artik tanrima düstü.
B:Necatigil

hersey ondadir onda,varlikta onda yoklukta..
(B)

Bak nasil silinir bu yüzkarasi,
Elimde ölümü öldüren silah

Alnimda tozpembe secde yarasi
Lügat kitabimda yazili tek isim ALLAH!
N.F.K

Dünle beraber gitti düne ait ne varsa,Bugün yeni seyler söylemek gerek.
Mevlana

Böcek olmayi kabul edenler ezilince sikayet etmemeliler!!


Bilimsiz din kör,dinsiz bilim ise topaldir
A.einstein

Insanlar nekadar az düsünürse okadar cok konusur!!

Kimi var bir ömürden on hayat cikariyor,kimi var bir hayatla basi dertte!!

Her kalbin carpintisi kendi ecelinin ayak sesidir! Beyaziti Bestami

Melegin asil ismi önemli degil,cünki sen ona ANNE diyeceksin!!

Haddinden fazla hiddet nefret uyandirir.
Bediüzzaman

Düsmaninin acizligine acima cünki gücü yeterse sana acimaz!!


Zalimleri affetmek,mazlumlara zulmetmek demektir

Bütün mutsuzluklar yokluktan degil,cokluktan ileri gelir.
Tolstoy


Yazil degilmi sana..
Kastinmi var yoksa canina?
Bu beden sakin senin sanma.
Birgün gelir emanetin asil sahibi hesap sorar sana!!
Ekleme Tarihi: 30.06.2005 - 03:49
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Dünya Düsünürlerinden Secmeler
Bossi su an offline Bossi  
takati kesilmek olgunluksa eger!?:))
30 Mesaj -
sakaklarima kar mi yagdi ne var?
benim mi Allahim bu cizgili yüz,
neden bana düsman görünürsünüz?
yillar yili dost bildigim aynalar?

disa bakip aldanmamak ,ice inip anlamak gerek nice saci basi agarmis insanlar varki,kalipca olgun armuttan farki yoksevinçlidilden iki kelam ciktimi argo tabirle karizma cizildi gittisevinçlialin arkadaslar buda olgunluk iste

söz vardir kalpten cikar kalbe gider,söz vardir dilden cikar kulaktan gecer.

zamanla agarmis sac sakal,dizlerde takat ayaklarda derman kalmamis,olgunlasmis arkadasim ,yarim asri devirmis ondaki tek olgunluk bedenindeki dermansizliktan geliyor,
Ekleme Tarihi: 30.06.2005 - 03:28
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Necip fazil Kisakurek
Bossi su an offline Bossi  
Necip Fazil
30 Mesaj -
öncelikle Büyük bir Necip fazil hayrani olarak matem kardesimin bu kitabi tavsiye etmesine cok buyuk bir cosku ile katiliyorum bana göre okunmasi gerekli bir eser,zaten necip fazili tanimayan bir okur zaten kisr kalmis bir okurdur,
Ekleme Tarihi: 28.06.2005 - 16:55
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: zaman
Bossi su an offline Bossi  
30 Mesaj -
güzel bir siir eline saglik kardes!!!
Ekleme Tarihi: 28.06.2005 - 16:40
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Islami secen ortodoks Papaz
Bossi su an offline Bossi  
Islami secen ortodoks Papaz
30 Mesaj -
İslâmı Seçen Ortodoks Papaz
POLOSIN SERGHEYEVICH


Ayten Yadigâr


1956 yılında Moskovadoğdum. Dinsiz bir ailede yetişmeme rağmen, hayatımın hatırlayabildiğim çok erken dönemlerinden itibaren Tanrıya yürekten inanan biri olduğumu söyleyebilirim. Tanrı kavramı benim için bir bilinmezdi belki ancak, Onun her şeye gücü yeten ve kendisine sığınanlara her an yardım etmeye hazır bir Tanrı olduğunu düşünüyordum. Gençlik yıllarımda yüz yüze geldiğim çeşitli zorluklar, benim hayat karşısında ancak bir noktaya kadar güç yetirebileceğimi anlamamı sağladı. Bundan sonra tüm kalbimle Tanrıya yöneldim ve her şey daha iyi olmaya başladı.

Aslında bu süreç doğal olarak gelişti ve Tanrı gerçeğini öğrenmek amacıyla Moskova Devlet Üniversitesi Felsefe Bölümünde okumaya karar verdim. Sosyoloji alanında Max Weberin Kapitalizmim Ruhu teorisinin Eleştirisi adlı bir çalışmam oldu. Bu çalışmamda Protestan reform hareketinin piyasa ekonomisinin gelişmesine etkilerini irdelemeye çalıştım. İşte bu yıllarda ilk kez Kitab-ı Mukaddesi okuma fırsatım oldu.

Ne yazık ki bu okumalarım bende çelişkili bir izlenim bıraktı. Aslında kutsal kitabın bazı kısımları gerçekten Tanrı vahyi gibi görünüyordu, ancak Tanrıya atfedilen bazı kısımlarda insanlığın çoğunluğunu yok etmeye yönelik bir istekten bahsedilmesi veya Tanrının eli, Tanrının vücudu ve Tanrının nesli vesaire gibi ifadelerin yer alması, çelişkili bir durumdu.

Fakat 1970ler Moskovasında komünist ideoloji karşısında tek alternatif Rus Ortodoks Kilisesi idi. Bu nedenle on dokuz yaşında bir genç olarak Ortodoks Katedrali;ne ilk kez geldiğimde eski bir geleneği keşfettiğimi düşünmüş ve Tanrıyı öven Hıristiyan ilahilerinin güzelliğinden çok etkilenmiştim. O anda daha derin ve kapsamlı bir ilahiyat bilgisi almam gerektiğine karar vermiştim. Bu düşüncelerle İlahiyat Fakültesine başladım. Aslında belirli bir dini, bilinçli olarak tercih etmek durumunda değildim. Çünkü Ortodoksluğu kendisiyle mukayese edebileceğim başka bir dinin varlığı söz konusu değildi. Öncelikle Tanrıyı reddeden yanlış bir anlayışa karşı önceden belirlenmiş kesin bir karar almış olmam önemliydi. O sırada mevcut bulunan tek dini müesseseye böylece adım atmış oluyordum.


Hıristiyanlıkın temel esaslarını öğrendikten sonra 1983te rahip oldum. Bulunduğum mevki Tanrı tanımazlık karşısında manevi ve entelektüel mücadeleyi temsil ediyordu. Bu nedenle de kendimi Tanrının bir savaşçısı olarak görüyordum. Fakat ne yazık ki resmen göreve başladığımda ruhsal ve entelektüel görevlerimi yapmak yerine çoğunlukla bâtıl inançları olan insanların istedikleri bir takım ritüelleri yürütmek zorunluluğu ile karşı karşıya kaldım. Bu gibi ritüellerin aslında putpereslik döneminde yapılanlardan anlamca pek farklı olmadıklarını bildiğim halde, bunlardan kaçamadım ve Hıristiyan dini uygulamalarının bir parçası hâline geldim. Bu hâlim ister istemez şahsî inancımla kamusal görevim arasında bir zıtlık meydana getirmişti.

1983 1985 yılları arasında Orta Asya;da çalıştım. Duşanbe şehrindeki görevim sırasında amirlerimce emre itaatsizlik sebebiyle bölgeden uzaklaştırıldım. Burada ilk kez Müslümanlarla karşılaşmıştım ve İslâm kelimesine bir şekilde ilgi duyar olmuştum. Başımdan geçen ilginç bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Bir keresinde iyi giyimli bir Tacik ihtiyar, kiliseme geldi. İnsanlar onun aslında gizli bir şeyh (ermiş ) olduğuna inanıyorlardı. Kısa bir konuşmadan sonra birdenbire Sen Müslüman gözlere sahipsin Müslüman olmak senin kaderin! deyiverdi. Bunlar ne kadar şaşırtıcı ifadelerdi. Bir Ortodoks kilisesinde, bir Ortodoks rahibine söylenen bu sözlere karşı gelmem veya direnç göstermem beklenirdi. Ama hiçbir tepkide bulunmadım. Yaşlı zâtın sözleri âdeta yüreğime işlemişti.

1988 1990 yıllarında ateizmle mücadele artık geçmişin bir meselesi hâline gelmişti. Ortodoks Kilisesi ise daha çok yeni ek binaların yapımı, eğitim alanında daha kâr getiren kural ve düzenlemelerin yapılması gibi işlere öncelik tanır olmuştu. Artık kendimi Tanrının bir savaşçısıymışım gibi hissetmiyordum. Aksine kendisinden sadece sihirli, büyülü törenleri düzenlemesi beklenen bir çeşit resmi sihirbaz veya büyücü konumunda gibiydim. Beni son derece rahatsız eden bu durum nedeniyle 1991de kilise personelinden ayrıldım.

Kilise törenlerinin gerçek inançla ne şekilde örtüştüğünün teolojik bir açıklamasını bulurum düşüncesiyle kilise tarihi, kilise hizmetleri tarihi ve teoloji tarihi gibi ilk dönem Hıristiyan kaynakları üzerinde çalışmaya karar verdim. Bu konularda yaptığım kapsamlı çalışmalar, beni, içerisinde çok miktarda eski putperest ibadet anlayışından alıntılar bulunan Roma Bizans kilise hizmetlerine şüphe ile bakma noktasına getirdi. Bunu anladıktan sonra 1995 yılında tamamen kilise görevinden ayrıldım.

Hz. İsaya atfedilen ulûhiyet, tek ve bir Tanrı inancını anlamayı ne kadar zorlaştırıyordu. Oysa bu son derece basit ve net bir prensipti. O zamanlar İslâm gerçeğini tam olarak bilmiyordum. Çünkü elimde bulunan Krachkovskinin Rusça Kuran meali yanlışlarla doluydu. Daha sonra Kuran hakkında genel bir bilgi ve İslâmın Hz. İsa yorumu ile zenginleştirilmiş olan Porokhovayanın açıklamalı mealini okuduğumda İslâma dair bütün şüphe ve tereddütlerim sona erdi. Esirgeyen ve Bağışlayan Allah bu yolda ilerlemem için bana güç verdi ve sonunda eşimle birlikte Tek bir Allaha inandığımızı kamuoyuna açıkladık. Zaten son nebi Hz. Muhammed (SAV) tüm insanların İslâm üzere doğduklarını bildirmiyor mu? Bizler de yetiştirilme tarzımız nedeniyle fıtratımızdan bir süre uzak yaşamıştık. Ama sonuçta Allahın yardımıyla doğru yola eriştirilmiştik. Elhamdülillahi Rabbil Âlemin.
Ekleme Tarihi: 28.06.2005 - 06:21
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: EVLILIKTE BASARI NASIL SAGLANIR?
Bossi su an offline Bossi  
EVLILIKTE BASARI NASIL SAGLANIR?
30 Mesaj -
Sağlıklı bir evliliğin anahtarı, olumluluk ve olumsuzluklar arasında

sağlanan dengedir. Ailede çatışmaların yaşanmaması değil,

nasıl çözüme kavuşturulduğu önemlidir.


AİLE kurumunun yapısı gereği, insanlar evlilikte çatışmalardan sakınabilir de, çıldıracak kadar dengesizleşebilir de. İkincisinin olmaması için, evliliğe pozitif yaklaşım şarttır.

Günümüzde evlilikten endişe etmek gayet normal sayılabilir. Çünkü evliliklerin bir kısmı boşanmayla sonuçlanıyor. Ama asıl rahatsız edici olan nokta, kimsenin evliliklerin neden bu kadar kırılgan olduğunu tam olarak anlayamamasıdır.

Bazı uzmanlar, hatta aile terapistleri bile, kavga ve atışmanın ailede bir problem işareti olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu her zaman böyle olmayabilir. Bazı durumlarda çatışma ve çatışmayı bitirme becerisi, aileyi bir arada tutan bir özellik de arz edebilir.

Araştırma verilerine göre, evliliği bitiren en önemli neden, çiftlerin çatışmaları çözme yeteneğine sahip olmamalarıdır. Çatışma yaşanmayan bir ilişki yoktur; fakat birçok aile, mutluluğun ancak çatışma olmazsa yakalanabilecek bir duygu olduğunu düşünmektedir.

Bazı çiftlere sorulduğunda olumlu olduğunu düşünerek, Biz hiç kavga etmeyiz cevabı alınır. Bu, gerçekleri pek yansıtmamaktadır. İnsanlar bir ilişkiye girdiklerinde farklılıklarını uyumlaştırarak olgunlaşırlar. Bu uyumlaşma, ister istemez çatışmalar ve hatta bazen kavgalarla beraber gider. Önemli olan, bunların olmaması değil, çatışmaları çözme yeteneğine kavuşulmasıdır. Zaten, insanları daha sevgi dolu ve olgun yapan unsur, evlilikteki bu inişli çıkışlı süreçlerden edindikleri tecrübedir.

Ancak, her aile çatışmalarını aynı şekilde çözmez. Sağlıklı ailelerin problem çözme tarzlarını üç başlıkta toplayabiliriz:

1. Uzlaşma: Bir problem çıktığında çiftler, çok kere birbirleriyle uzlaşırlar ve müşterek memnuniyeti sağlamak için problem üzerinde çalışırlar.

2. Tartışma: Sıklıkla çatışmalar yaşanır ve bu çatışmalar üzerinde ateşli tartışmalar yapılır.

3. Çatışmadan sakınma: Çiftler farklılıklarıyla yüzleşmekten kaçınırlar ve farklı olduklarına karar verirler.

Eskiden sadece birinci tarz sağlıklı, diğerleri sağlıksız görülürdü. Ama yeni yaklaşımlar, her üç tarzın da eşit oranda sağlıklı olabileceğini öngörmektedir. Çünkü her bir tarz da, kendi dışımızdaki bir insanla samimi bir ilişki kurmak için uygulanabilecek sağlıklı bir yoldur ve olumludur. Bununla birlikte, çokça tartışan çiftlerin bazı çatışmaları görmezden gelmeyi öğrenmeleri, çatışmadan sakınan çiftlerin de aralarında uyum aramayı öğrenmeleri gerekir.

Her evliliğin duygusal ekolojisinde anahtar dinamik, olumluluk ve olumsuzluk arasındaki dengedir. Sağlıklı evliliklerde bu dengeyi bulan bir tür ayarlayıcı olduğundan söz edilebilir. Meselâ, eşler birbirlerine karşı saygısızlaştıkları zaman, birçok olumlu jest, mimik ve davranışı devreye sokarak ortaya çıkan olumsuzluğu gidermeyi başarırlar.

Mutlu aileleri, sorunlu ailelerden ayıran özellik; işte bu dengedir. Bu ailelerde eşler birbirlerine karşı olumsuz duygu ve davranışlar kadar, olumlu duygu ve davranışlarda da bulunurlar. Sözgelimi, tartışan aileler, tartışmalarını daha fazla sevgi duygusuyla dengelerler. Kuşkusuz bu denge hâli, %50-50 şeklinde anlaşılmamalıdır. İdeal bir ailede, olumlu duygu ve davranışlar ile olumsuzlar arasındaki oran, 1/5tir. İdeal çiftlerde dokunma, gülümseme, iltifat etme gibi olumlu davranışlar, çatışmalara göre 5 kat fazladır. Bu tarz evliliklerin uzun süreli olma ihtimali çok yüksektir. Buna karşılık, bu oranın altında kalan dengeler, evlilikte olması gerekenden fazla olumsuzluk yaşandığını gösterir. Eğer gerekli düzeltmeler yapılamazsa, zaman bu tür aileler için evliliği daha iyi bir noktaya taşımaz. Boşanmayla biten evliliklerde, olumlu davranışlar ile olumsuz davranışlar arasında ortaya çıkan dengesizlik, zaman içinde artmış ve olumsuz davranışlar katlanılamaz hâle gelmiştir.



TEHLİKE SİNYALLERİ

Eğer sorunlu bir evliliğin ortasındaysanız, sorunları çözmek için bir çıkış yolu bulmanız oldukça zordur. Ama aslında mutsuz evlilikler aşağı yukarı birbirlerine benzerler. Mutsuz evliliklerin, bir girdabın daireleri gibi üzücü sona doğru ilerleyen bir biçimi vardır.

Bir evliliğin şansını artıran etken, çiftlerin hangi duyguların ve reaksiyonların tartışmaya yol açtığının farkında olmalarıdır. Evliliği sarsan noktaların farkında olan çiftler, mutluluğa giden yolu çok daha kolay bulabilirler.

Evliliklerin dengesini bozan etkenleri, genel olarak dört madde altında toplayabiliriz. Bu etkenler eşler arasındaki iletişimi sabote eder, ev içindeki gerilim ve olumsuz havayı artırır. Sonuçta, eşler birbirlerinin ilişkiyi düzeltme çabalarına sağır olurlar.


1. Eleştiri: Genelde kötüye giden evliliklerde, eşler önce birbirlerinin davranışlarından şikâyet eder, sonra da eleştirmeye başlarlar. Ancak şikâyet ile eleştiri birbirinden farklıdır. Eleştiri, belirli bir davranıştan ziyade, belli bir suçlamayla karşımızdaki insanın kişiliğine yapılan bir saldırıdır. Meselâ Sürekli kendini düşünüyorsun cümlesi, belli bir davranışı değil, bütün bir kişiliği yargılamak ve suçlamak anlamına gelir.


2. Hakaret: Hakareti eleştiriden ayıran nokta, eşlerin birbirlerini aşağılama niyeti ve psikolojik olarak karşısındakinin kötü hissetmesini sağlama arzusudur. Sözler ve vücut dili aracılığıyla, eşler birbirlerinin kalplerini kıracak hakaretler yağdırırlar. Sonuçta, her iki taraf da birbirine yönelik çok olumsuz düşünceler içine girer.

Böylesi şeyler yaşandığında, eşler en başta birbirlerini nasıl sevdiklerini hatırlamaz hâle gelirler. Sonuç olarak, birbirlerine iltifat etmez, memnuniyet ifadelerinde bulunmazlar.


3. Sürekli savunma yapma: Saygısızlık bir kere eve girdiği zaman, ilişki kötüden daha kötü olur. Suçlamalar arttıkça, savunmalar da artar. Bu, sorunları daha da ağırlaştırır. Eşlerin her ikisi de, kendisini masum kurban gibi görür. Tam da bu yüzden, sorunları çözmek üzere ikisi de sorumluluk almazlar. Sürekli kendilerinin masum olduğunu anlatmaya çalışıp dururlar. Savunmacı yaklaşımı kırmanın birinci yolu eşin her sözünü bir saldırı olarak görmekten vazgeçmek, bu sözlerin güçlü bir şekilde ifade edilmiş bir bilgi olduğunu görmektir.


4. Duvar örme: Eşlerden biri, diğeri tarafından suçlama ve eleştirilerle bitirildiği ve ezildiği zaman, savunma için bile olsa cevap vermemeyi tercih edebilir. Bu evlilikler, iletişimin son derece azalması sonucu çökme sürecine girer.

Duvar örme, çiftin birbirini anlamaya çalışmak yerine, suçladıkları iletişim türlerinde oluşur. Duvar ören eş, kendisini bir taş gibi hareketsiz hâle getirerek sanki orada değilmiş gibi davranır. Normal şartlarda dinleyen biri konuşmacıya bakar ve konuşmalara cevap verir. Ama duvar ören eş, bunları yapmaz ve bir taş sessizliğine bürünür. Duvar ören eş, yaptığı eylemin ne kadar güçlü bir eylem olduğunun farkında değilmiş gibi görünür. Ama aslında, bu eylem çok güçlüdür. Bu durumda, evliliğin boşanmayla sonuçlanmaması için eşlerin evliliklerini yeniden tanımlamaları şarttır.

Evliliği iyi bir noktaya taşımak için:


Eğer boğulduğunuzu hissediyorsanız, sakinleşmek için ciddi bir çaba gösterin. Bu çaba, sizi savunmacı ya da duvar ören bir eş olmaktan uzaklaştırır ve stres oluşturan düşünceleri yok eder.

Araştırmalar kalp atış hızının artmasıyla tartışmaların şiddetlenmesi arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Tartışmalarınızın şiddetlenmemesi için sakinleşmenin yollarını öğrenin. Nefes egzersizlerinden faydalanın. Böylece verimsiz ve önemsiz tartışmaları daha başından önlemiş olur, önemli tartışmalara da fırsat tanımış olursunuz.

Ayrıca savunma yapmadan dinleme ve konuşma, birtakım yıkıcı alışkanlıkların önünü alır. Eğer savunmacı bir dinleyici olmamayı başarırsanız, olumsuz düşüncelerin eşinizin ve kendinizin zihninde birikmesine engel olursunuz. Dolayısıyla, eşinize karşı duvar örmenize de gerek kalmaz. Unutmayın ki, siz savunmacı olmadığınızda, eşiniz de savunmacı bir dille konuşma ihtiyacı hissetmeyecektir.

Eşinizin sizi anlamasına izin verin. Bunun bir ilişkiyi olumlu tutmanın en iyi yolu olduğunu unutmayın. Ayrıca eleştirinin, hakaretin ve savunmacı dilin panzehiri de budur. Eşinizin bakış açısına saldırmak veya onu görmezden gelmek yerine, problemi onun bakış açısından görmeyi deneyin ve onun bakış açısının da haklı tarafları olduğunu söyleyin.

Bu teknikleri başarılı bir şekilde kullandığınızda, kendinizi bunları öğrenmiş sayabilirsiniz. Ama unutmayın; bu teknikler sürekli tekrar edilmeli ve otomatik hâle getirilmelidir. Savunmacı bir dil kullanmadığınız ve eşinizi onayladığınız her diyalogda yeni bir şey tecrübe etmiş olursunuz. O yüzden yorgun olsanız da, canınız istemese de bunları uygulamaya devam edin. Beceriniz ne kadar artarsa, ihtiyaç duyduğunuzda o beceri o kadar yanınızda olur.


Ömer Baldık
Ekleme Tarihi: 28.06.2005 - 06:11
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Dünya klasiklerinden secme sözler!!
Bossi su an offline Bossi  
Dünya klasiklerinden secme sözler!!
30 Mesaj -
Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. A.gıde

" Açlık yıllarında ölenleri açlık öldürmez, onları alışmış oldukları tokluk öldürür. (ibni haldun)

" Adalet ancak hakikatten, saadet ancak adaletten doğabilir. Anatole france

" Adalet hissi insanlarda doğuştan mevcuttur. Çiçero

" Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner. Konfüçyus

" Adalet olmadan düzen olmaz. Albert camus

" Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz. Anonim

" Adalet önce devletten gelir. Aristo

" Adalet topaldır, ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır. Mirabeau

" Adalet topaldır. Fransız atasözü

" Adalet yorumlarımız saatlerimiz benzer: çoğu başka başka yerler gösterir ve herkes kendininkine itimat eder.

" Adaletin gecikmesi, adaletsizliktir. Candar

" Adaletin hedef ve gayesi eşitliği sağlamaktır. İhering

" Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir. Pascal

" Adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan artık suçlulardır. Anonim

" Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez.

" Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir. Eflatun

" Affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır. (schiller)

" Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

" Ağaca dayanma çürür,insana dayanma ölür.

" Ağaç yaş iken eğilir.

" Ağaçlar yaşadıkça meyve verir, insanlar da meyve verdikçe yaşar.

" Ağlamayan çocuğa meme vermezler.

" Ahlağın olmadığı yerde kanun bir şey yapamaz. Napoleon

" Ahlak, insanın kendi kendisini mağlup etmesidir.

" Ak akçe kara gün içindir.

" Akan suda nasıl tortu bulunabilir.

" Akıl tamamlandığında söz noksanlaşır. Hazreti ali

" Akıllı adam aklını kullanır, daha akıllı adam başkalarınında akıllarını kullanır.

" Akıllı adamlar istedikleri şeyi öğrenirler. Aklı kıt olanlar ise başkalarının gerekli gördüklerini...

" Akıllı bir kimse kazandığı paranın birazını. Aldığı öğüdün ise büyük bir kısmını bir kenara koyar.

" Akilli don kisot uygun rüzgarı bekler. S.lec

" Akıllı insan, düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söyleyeceği her şeyi düşünerek söyler.

" Akıllı olmak da bir şey değil; önemli olan o aklı yerinde kullanmaktır. (descartes)

" Akıllı olup dünyanın kahrını çekmektense,deli ol dünya senin kahrını çeksin.

" Akıllılar nedenler üzerine tartışır, aptallarsa karar verir. (anarchasis)

" Akılsız adam mutluluğu uzakta arar; akıllı ise, onu ayaklarının altında bulur.

" Akılsızca bir şeyi milyonlarca kişi de söylese o şey yine akılsızcadır. (b. Russell)

" Akşama karşı gitme, tan’a karşı yatma....atasözü

" Alemde, alimlerin yağcılığı olmasaydı, zalimlerin zulme cesaretleri olamazdı. (dağıstanlı abdulfettah efendi)

" Alim olmayınca insan muttaki olamaz, bir alim amil olmadığı halde ilim sahibi sayılamaz. (ebu’d- derda)

" Alışkanlıklar zıt alışkanlıklarla önlenir. Epıktetos

" Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulamayacak kadar hafif, sonra kırılamayacak kadar güçlü olurlar.

" Alkış isteyen ıslığa da katlanır.

" Allah (cc) dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir. Hazreti ali

" Allah bir ağız, iki de kulak yaratmış. O halde siz de bir defa konuşun iki defa dinleyin.

" Allah yolunda malını sarf eden kimseye, cenab-ı hak yedi yüz misli ecrini verir. (tirmizi)

" Allah, hak ve adaletle idare edenleri sever.

" Allah, hak ve adaletle idare edenleri sever. Kur'an

" Allaha mülaki olan, neden mahrumdur. Allah’tan mahrum olan, neye maliktir ki ! (abdulhakim arvasi)

" Allah'a, emrine teslim olmakla yaklaşılabilir. Düşünmekle, hayal ile değil. (imamı rabbani)

" Allahım bana iman ver, ve onu bulmaları için başkalarına yardım etmeme müsade et. (tolstoy)

" Altın prangalar demir olanlardan çok daha kotudur. M.gandhı

" Altından kendini gözet. Zehiri hiçbir zaman teneke kutu içinde sunmazlar.(cenap şehabettin)

" Ancak allah'a inandığım zaman yaşadığımı anladım. (tolstoy)

" Ancak yaratma, buluşların yeşerdiği yerlerdir. Gerçek buluşlar, düşüncelerin, yada duyguların tutuşmasından

" Anı yazmak ölümün elinden bir şey kurtarmaktır. (andre gide)

" Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır....andre gide

" Anlamak beğenmenin başlangıcıdır. (spinoza)

" Anne ve babanın yaşamı, çocuğun örnek kitabıdır.

" Anneler çocuklarının aklından tutacakları yerde ellerinden tutarlar. Duponloup

" Araştırma, düşünmesini bilenlerin ilk ve son isteğidir. (samuel johnson)

" Arkadaşına borç para verirken ihtiyatlı davran, ikisinide yitirebilirsin.

" Asılan hırsız değil, yakalanandır. Çek atasözü

" Asla birilerinin umudunu kırma, belkide sahip oldukları tek şey odur.

" Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkları sürece, avcı hikayelerine inanmak zorundayız.

" Aşağıda olan düşmekten korkmaz.

" Aşağıda olan düşmekten korkmaz....buryan

" Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

" Aşk bakışlarla başlasaydı, öküz çoktan trene aşık olurdu.

" Aşk gözleriyle bakmaz, duygularıyla bakar. (william shakespeare)

" Aşk, gülü dikenle avuçlamak demektir.

" Aşk, kalbimin saygısız misafiridir. Sormadan gelir sormadan gider.

" Atak ve cesur ol, bir gün geriye dönüp baktığında yaptıklarından çok yapmadıkların için pişmanlık duyacaksın.

" Atak ve cesur ol. Bir gün geriye dönüp baktığında, yaptıklarından çok yapmadıkların için pişmanlık duyacaksın.

" Ateş düştüğü yeri yakar.

" Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

" Avukatlar terzi gibidir, kendilerini kesmezler, araya gireni keserler. Anonim

" Ayağını yorganına göre uzat.

" Ayağının altındaki karıncanın halini bilmiyorsan, unutma ki, filin ayağı altında sen de öylesin.

" Ayakkabım yok diye üzülüyordum, ayakları olmayan bir çocuk görene kadar.

" Ayakta ölmek diz üstü yasamaktan daha iyidir. F.d. Roosevelt

" Ayrı ayrı bakınca değer vermediğimiz kimselere bir araya geldikleri zaman değer vermekten daha büyük

budalalık olur mu? Cıcero

" Ayrılık rüzgar gibidir. Küçük aşkları söndürür, büyük aşkları alevlendirir.

" Az anlamak, ters anlamaktan iyidir. A.france

" Az konuşup anlaşılmamayı, çok konuşup hiçbir şey anlatmamaya yeğlerim.

" Azınlık bazen yanılabilir, çoğunluk her zaman yanılır. H.ibsen
Ekleme Tarihi: 28.06.2005 - 05:55
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Dünya Düsünürlerinden Secmeler
Bossi su an offline Bossi  
olgunlasmak!?
30 Mesaj -
Olgunlasmak zamanla paralel gelisen bir olaymidir diye sormaktan kendimi alikoyamiyacagim arkadaslar?bu sözü elestiren arkadaslarimiz iyi düsünsünler bence,cünki ben olgunlasmanin cogu insan üzerinde zamanla olustuguna inanmiyorum,bana göre olgunluk agirbaslilik ve zekadan geciyor diyorum,aksini iddia edenlerinde elbet kendine göre görüsleri vardir saygi duyarim.
Ekleme Tarihi: 28.06.2005 - 00:50
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Dünya Düsünürlerinden Secmeler
Bossi su an offline Bossi  
Dünya Düsünürlerinden Secmeler
30 Mesaj -
Tomurcuk derdinde olmayan agac odundur!N.F. Kisakürek

Cesaretin bittigi yerde esaret baslar! Akif CEMIL

Zmanala insan degil armutlar olgunlasir!N.F.K


[color=#0099FF]Balonlarin gururu ignelerle karsilasincaya kadardir. (S)


Dogrudan "gidilir,"yanlis zaten "götürür." Selim Gündüzalp[/color]

Tanri egri cizgilerle, dogru yazar.Portekiz atasözü


Dünya ölüm oklarinin nisangahi oldugu icin orada oturulup durulmaz,gelen gider.Sadi Sirazi

Yarasa,günesten hoslanmiyorsa bununla günes hicbir kiymetini kaybetmez ve günesin degerinden hicbirsey eksilmez.Gülistan,Sadi Sirazi

öyle horozlar varki öttükleri icin günesin dogdugunu sanirlar.Leedrik Dumount
Ekleme Tarihi: 27.06.2005 - 04:00
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Pencereler
Bossi su an offline Bossi  
Pencereler
30 Mesaj -
öncelikle bu siteyi düzenleyen arkadaslardan allah razi olsun,hepiniz selametle yasayin!!Formunuzdaki bölümleri incelerken KITAB bölümü dikkatimi cekti, kitaplari ve okumasini sevdigim icin,bende en son ilgimi ceken ve bir türkün ve Müslümanin okuamsina gerek duydugum , milli ve dini coskumuzun kabaracagi ve gecmisimize bu son günlerde yapilan saldirilara karsi cok güzel ariv vari gercekleri tarihi gercekleri ortaya koyarak isbat eden bir eseri tavsiye etmek istiyorum,belki cogunuz okumus yada duymussunuzdur fakat ben yinede buraya ismini ve yazarini yazmakta sakinca görmüyorum.OKUMANIZI TAVSIYE EDERIM!!!!Eserin adi: Ben Bir Türk Zabitiyim!! Yazari: Mustafa ERDOGAN
Ekleme Tarihi: 27.06.2005 - 03:40
Bossi üyenin diğer mesajları Bossi`in Profili Bossi Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 863 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52499 saniyede açıldı