stromectol generique plaquenil lopinavir ritonavir generique plaquenil dexamethasone seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

6 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: hm?????bilin..
cankusu su an offline cankusu  
8 Mesaj
Ceket olabilirmi?
Ekleme Tarihi: 15.03.2005 - 19:55
cankusu üyenin diğer mesajları cankusu`in Profili cankusu Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Cehennemde ates yemek istemem
cankusu su an offline cankusu  
Cehennemde ates yemek istemem
8 Mesaj
Cehennemde ates yemek istemem........"....

Henüz alti yasindaydim. Babamin bir akrabasinin dügünü için annemle beraber köye gitmistik. Iki gün orada kaldik. Daha sonra eski köy minibüsüyle evimize gitmek için yola çiktik. Minibüsün içi çok kalabalikti. Üstelik minibüs çok da esya yüklüydü. Henüz 3 saat kadar yol almistik ki minibüs yolda teklemeye basladi ve sonunda motor boguldu. Bütün yolcular inip gölge bir yerde beklesti. Ögle üzeri olmus biz de herkes gibi çok acikmistik. Benden üç yas büyük ablam ve ben:

"-Aciktik." diye agliyorduk, annem ise:

"-Sabredin yavrularim biraz sonra insâallâh eve ulasiriz."

diye teselli ediyordu bizi.


O sirada yolculardan bes-alti kisi etrafindaki bahçelere, baglara girip üzüm, elma, seftali toplayip getirmislerdi.
Yanimizda akan soguk suyla yikadilar ve yolculara dagitmaya basladilar.
Herkes sevinçle alip yemeye basladi.

Bir taraftan da:

"-Içimiz yanmisti, ohh serinledik!.." diyorlardi.

Önce bize uzatilan meyvelerden ablam ve ben utanip almadik çünkü annemiz bize yabancilardan bir sey almamayi ögretmisti.

Sonra adam anneme uzatti:

"-Al baci, çocuklar açliktan agliyor, yedir de rahatlasinlar." dedi.

Annem adama:

"-Bunlari kendi bahçenizden mi topladiniz?" diye sordu.

Adam:

"-Hayir! Kimin bahçesi bilmiyorum." dedi.

Annem de:

"-Ben yavrularima simdiye kadar haram yedirmedim simdiden sonra da yedirmem." dedi.

Bu sözleri duyan o civardaki herkes anneme israr ediyordu:

"-Burada ne kadar bekleyecegimiz belli degil hadi inat etme, al çocuklara yedir." diye.

Annem de:

"-Cehennemde yavrularima elimle ates yedirmek istemem." diyordu.

Biz o zaman oradan ancak aksama dogru ayrildik. Çok acikmistik ama annem sürekli bize:

"-Allâh size cennette daha güzellerini verecek diye tesellî ediyordu."

Biz de ablamla:

"-Annecigim, muz da verecek mi, çilek de verecek mi?"
diye sürekli soruyorduk annemize.

Sabirla bize cenneti, cennetin essiz güzelliklerini anlatiyordu. Biz o hâlde arabada uyuyup kalmisiz. Anneme de o uzun yol biz uyudugumuz için kisa gelmis olmali.

Yillar geçti bizler büyüdük.
Ben Kur'ân Kursu'na geldim. Bir gece susamistik arkadasimla yemekhâneye su içmek için indik. Bir de ne görelim. Kasalarda üzüm dolu.

Arkadasim:

"-Haydi, alalim yiyelim." deyince.

Farkinda olmadan:

"-Cehennemde ates yemek istemem." demistim.

Sonra söyledigim söz üzerinde düsünmeye basladim ve yillar önce basimdan geçen bu hâdise aklima geldi. Iste o ân içimden anne ve babama bizi helâl lokma hassasiyetiyle yetistirdikleri için çok duâ ettim.


"Insanlarin birbirinin malina göz diktigi, yediginin helâl mi, harâm mi olduguna dikkat etmedigi böyle bir devirde", bir lokma da olsa kul hakki yememeye ve yedirmemeye çalisan bir anne ve babanin terbiyesinde büyüdügüm için Allâh'a sonsuz sükrettim.
Ekleme Tarihi: 14.03.2005 - 20:59
cankusu üyenin diğer mesajları cankusu`in Profili cankusu Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Olmus kopek eti
cankusu su an offline cankusu  
Olmus kopek eti
8 Mesaj
"Ölmüs köpek eti amca.........."....


Hayatim Roman
"Bu yil hacca gitmiyorum"

Vakit gece yarisi... Ortada ses sada yok...
Uzaktan bir iki köpek havlamasi duyuluyor o kadar.

Rifki amcanin yüregi kipir kipir...
Aksam üzeri hac islemini birlikte yaptirdigi müstakbel haci arkadaslariyla vedalasmis, evine gidiyor. Birkaç gün sonra Allah nasip ederse mukaddes topraklara doðru yola çikacaklar...

Bu duyguyu ailesi ve çocuklariyla paylasmak için aceleci...

Tenha sokakta ilerlerken, loþ isigi henüz sönmemis bir evin önüne geldiginde pis bir koku burnunun diregini kiriyor. Öyle pis koku ki, midesi bulaniyor.

"Üüffff!"
diyor gayri ihtiyari,
"Bu ne pis bir koku Allahim. Les kokusu bu be..."

Koku sebebiyle sagina soluna bakinirken los isikli pencereden bir ses duyuyor aglamakli:

-Anne pismedi mi daha?

Durup içeriye kulak kabartiyor. Duydugu ses yüregini dagliyor:

-Az daha sabret yavrum. Az kaldi.
Bir baska çocuk sesi.
Diger kardesi olmals.

-Anne çok aciktim.

-Tamam oglum pisiyor iste.

Pis koku insanin midesini bulandiriyor.
Ögürmemek için çaba gerek.
Peki yavrularini teselli etmek isteyen annenin sesindeki mahzunluga ne demeli...

Rifki amca duramiyor:

"Ben altmis yasima gelmis bir ihtiyarim. Merak ettim yahu.
Bir gidip soracagim." diyor kendi kendine.

O zamanlar terör nerde, öyle anarsist nerde?
Kimin aklina gelir art niyet...
Üstelik biraz arastirsan herkes birbirini tanir. Hele Rifki amca ki, Erzurum'da bilmeyen çikmaz.

Biraz da bu cesaretle burnunun diregi kirilsa da çaliyor kapiyi. Bir iki tiklatiyor tabii. Sonunda kapi çekingen bir sekilde gicirtiyla açiliyor.

Tamam iste, o les kokusu içerden geliyor. Ama artik merak, kokuyu bastirmistir.

Kapi aralindi iste.
Gencecik bir gelin. Otuz otuzbes yaslarinda. Yüzüne yasamak denilen cilbabini çekmis kapi araligindan soruyor:

-Kim o?

-Benim kizim, ismim Rifki.

-Ne istersiniz?

-Yoldan geçiyordum. Sesler duydum. Halinizi merak ettim yavrum.
Müsaade ederseniz bu meraktan kurtulmak istiyorum.

O esnada zaten çocuklar da annelerinin eteginden tutarak kapi araligindan bu meçhul adama bakiyorlar, niçin geldigini anlamak istercesine...
Rifki amca üstleri baslari los isikta bile perperisan olan bu çocuklarin halini görünce koyveriyor kendini.
Dünyasi allak bullak oluyor.

Ne haccin sevinci kaliyor yüreginde, ne az önceki manevi heyecan.
O yürek simdi bir sorumlulukla sarsiliyor.
Bir mü'min olarak, bu gece vakti iki küçük çocukla bu tenha sokakta los isigin altinda hayat mücadelesi veren bu sahipsiz genç kadinin halinden sorumlu hissediyor kendini.

-Kimin kimsen yok mu kizim?

-Yok amca.
Kocam öleli iyice naçar kaldim.

-Evine misafir olabilir miyim?

-Buyur gel ama...

Cümlenin sonundaki "ama" nin ne anlama geldigini çok iyi biliyor Rifki amca.

"Ne oturtacak misafir odam var, ne ikram edecek bir kahvem" denilmek isteniyor.
Ne fark ederdi ki, Rifki amca ne misafir kösesine kurulmak ne de kahve içmek istiyor.
Onun tek derdi bu kimsesiz ailenin halini ögrenmek.

Ögreniyor tabi.
Yüregi kiyim kiyim kiyilarak ögreniyor. Kapidan içeri girer girmez dayanamayip soruyor:

-Kizim bu pis koku ne Allasen.

Susuyor genç kadin.

Dudaklan titriyor.
Gözlerinden asagi inen yaslari fazla saklayamiyor.
Basini kaldirip söyle bir bakiyor, gece yarisi belki de Allah tarafindan gönderilen nur yüzlü ihtiyara.

-Söyle yavrum çekinme söyle.

-Ölmüs köpek eti amca...

Ardindan hiçkiriklarini koyveriyor anne.

Basini Rifki amcanin omuzuna koyup babasina sarilir gibi çaresizligini anlatiyor:

-Çocuklarim aç amca.
Kimsem yok. Ne yapaydim? Kime gideydim...

Rifki amca tas mi sanki?
Kim dayanir o hale?

Koskoca adam, çocuklugundan beri ilk kez hiçkirarak agliyor, hem de çocuklar gibi:

-Allahim affet...
Allahim affet!..



Çocuklar melül melül annesiyle birlikte aglayan ak saçli adamin yüzünden asagi süzülen yaslara bakadursunlar, Rifki amca ani bir kararla anneyi omuzundan tutuyor:

-Tamam kizim, artik ben yanindayim.
Sen benim kizimsin, bunlar da torunlarim. Hemen indir o lesi ocaktan. Bekleyin ben yarim saate kalmaz gelirim.

Kimsede konusacak hal yok. Rifki amca kapidan çikar çikmaz, ardindan atli kovalarcasina kosuyor.

Hem kosuyor hem söyleniyor:

-Hacca gitmiyorum bu sene...
Hacca gitmiyorum...
Allahim affet...

Hacca gitmiyorum...

Kendi evine vardiginda evdekilerin yüregi agzina geliyor.

Eyvah, babalarina ne oldu?

Öyle ya Rifki amcanin gögsü körük gibi inip kalkiyor.

-Baba, bu ne hal.

-Hemen dedigimi yapin!

-Tamam da baba?

Ardindan talimatlar yagdiriyor herkese:

-Hanim, kullanmadigin ne kadar tabak çanak varsa hepsini çikart. Yastik yorgan, hali kilim ne varsa çikartýn. Bu telas üzerine Rifki amcanin diger çocuklari da basina üsüsüyor. Ama baba bu. Kimse bir istegim ikileyemez.
Öyle bir saygi var o zaman.
Rifki amca, hem aðlýyor hem ogluna kizina torunlarina emirler yagdiriyor tatli tatli:

-Sen badana boya için kireç vs tedarik et;
sen keser çekiç çivi falan ayarla.
Sizler yastik yorgan çarsaf çikartin. Sen un yag seker gibi erzak hazirla...

Haydi hemen yola çikacagiz!

"Eyvaah" diyor aile,
"Rifki amca hac sevdasiyla aklini oynatti."

Çünkü gece gündüz hac için hazirlik yapan bu adam birden ne oldu da bu hale geldi?

"Tamam bu is burda bitti" diyor aile.

Ama bakalim ne olacak?



Yarim saat sonra baba önde, yastik yorgan, mala çekiç, tencere tabak, ailesi ardinda. Rifki amca yine ayni heyecanla kapiyi tiklatiyor.

"Geldik yavrum, geldik!" diyor.

Rifki amcanin ailesi gördügü manzara karsisinda saskin. Herkes nerdeyse küçük dilini yutacak. Ama az sonra isin sirri anlasiliyor.
Bu kez görev taksimati hemen aracikta yapiliyor.
Magdur anne ve çocuklari hemen Rifki amcanin evine misafir olarak götürülüyor.
Çocuklarin yemekleri hazirlanacak. Güzelce yikanip temizlenecek ve karinlari doyurulacak. Orda kalanlar da kadincagizin evini oturacak hale getirecekler.

Sabaha kadar evin alti üstüne getiriliyor. Biri kapiyi pencereyi tamir ediyor.
Biri boyayi badanayi baslatiyor.
Yastiklar yorganlar yerlestiriliyor. Kilimler seriliyor.
Ev sabaha bayram evi gibi hazirlaniyor.

Üstelik o gürültüyü ne bir komsu duyuyor, ne kimse rahatsiz oluyor, hayret!..



Sabah ezanlanyla birlikte hersey tamam... Rifki amca ertesi gün huzura kavusmus, belli... Sakinlesmis halde, çocuklari tekrar evinde ziyaret ediyor. Erzak getirilmii çuval çuval...
Ayrýca hacca gitmek için ayirdigi parayi da genç anneye teslim ediyor.

-Amca Allah senden razi olsun. Allah gönlüne göre versin.



Bir kaç gün sonra...

Haci adaylari yola revan oluyorlar...
Rifki amca arkadaslarini yolcu ederken bir garip halde. O mübarek topraklara gidemedigi için yüregi buruk. Gerçi çaresiz bir annenin imdadina yetistigi için de huzurlu. Bu garip duygularla yol arkadaslarini ugurlayip, mahzun bir sekilde arkalarindan el sallarken, Rifki amcanin çocuklari, babalarinin bu haline dogrusu çok üzülüyorlar.


ikibuçuk ay boyunca hacdan dönen arkadaslarinin yolunu gözlüyor Rifki amca.
Hiç olmazsa onlardan dinleyecek o mübarek yerleri...

Ama Rifki amcanin ailesi bir kere daha sasiracak.

Çünkü hacdan dönen arkadaslarinin soluk aldigi ilk yer Rifki amcanin evi.
Herkes Rifki amcaya gelip, hürmetle elini öpmek için egiliyor. Rifki amca bile saskin:

-Hayirdir, hacdan dönen sizsiniz. Ben size gelecekken?

-Sen oradaydin. Bizden sonra nasil gittin?
Bizden önce nasil döndün Haci Rifki?

-Yanilmis olmayasiniz.

-Nasil yaniliriz Haci Rifki, Bize bu yesil akikleri hediye vermedin mi?

Rifki amcanin bugulu gözleri uzak ufuklara dalip giderken, haci arkadaslari hala, ellerindeki yesil akikleri Rifki amcaya gösterip onu inandirmaya çalisiyorlardi
Ekleme Tarihi: 14.03.2005 - 20:52
cankusu üyenin diğer mesajları cankusu`in Profili cankusu Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: GÜNÜN DUASI
cankusu su an offline cankusu  
8 Mesaj
amin amin amin..
Ekleme Tarihi: 27.02.2005 - 16:46
cankusu üyenin diğer mesajları cankusu`in Profili cankusu Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Bir bilmecede benden...!!
cankusu su an offline cankusu  
8 Mesaj
ISIK olabilirmi acaba?düsün
Ekleme Tarihi: 27.02.2005 - 16:44
cankusu üyenin diğer mesajları cankusu`in Profili cankusu Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: aslini unutma
cankusu su an offline cankusu  
aslini unutma
8 Mesaj
Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle varmış. Takdir bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud;un kölesi olmuş. Sultan, köleyi taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevmiş. Derken Sultan;ın öylesine itimadını kazanmış ki, bütün sultanlığın haznedârı tayin edilmiş ve en kıymetli ve zarif mücevherler, taşlar ona emanet edilir olmuş. Bu gelişmeyi gören saraylılar ise durumdan pek rahatsız olmuşlar. Hasetleri ve kibirleri yüzünden, sözüm ona basit bir köleye böyle bir mevki verilmesini ve kendi rütbelerine çıkarılmasını bir türlü hazmedememişler. Bu duygular içinde, özellikle Sultan yakınlardaysa ondan gün geçtikçe daha çok şikayet etmeye başlamışlar ve asil ruhlu kölenin itibarını zedelemek için ellerinden geleni yapmışlar. Bir gün Sultan;ın huzurunda bir saraylının diğerine şöyle dediği duyulmuş: Köle Ayazın sık sık hazineye gittiğini biliyor musun? Onun mücevherlerimizi çaldığından adım gibi eminim. Sultan kulaklarına inanamamış. İşin aslını kendi gözlerimle görmeliyim demiş. Duvara küçük bir delik yaptırıp, içeride olanları seyretmeye hazırlanmış. Kölenin sessizce içeri girdiğini, kapıyı kapattığını ve sandığa gittiğini görmüş. Orada sakladığı küçük bir bohçaymış bu. Bohçayı öpmüş alnına koymuş ve sonra da açmış. İçinden çıkan köleyken giydiği yırtık pırtık bir elbise! Aynanın karşısına geçmiş. Kendi kendine,Daha önceleri bu elbiseyi giydiğin zamanlar kim olduğunu hatırlıyor musun? diye sormuş.Bir Hiçtin sen... Hepsi hepsi satılacak bir köleydin ve Allah, Sultanın eliyle sana rahmetinden belki de hiç hak etmediğin nimetler lutfetti. Asla nereden geldiğini unutma! Çünkü mal mülk insanın hafızasını uçurur, unutuluşlara sürükler. Şimdi sen de, nimetçe senden aşağı olanlara kibirle bakma ve daima hatırla Ayaz, hatırla! Sandığı kapatmış, kilitlemiş ve sessizce kapıya doğru yürümüş. Hazine dairesinden çıkarken birden Sultanla yüz yüze gelmiş. Sultan gözlerini Ayazın yüzüne dikmiş dururken, yanaklarından aşağı yaşlar süzülüyormuş ve boğazı öyle düğümlenmiş ki, konuşmakta güçlük çekmiş. Bugüne kadar mücevherlerimin hazinedârıydın, ama şimdi... kalbimin hazinedârısın. Bana benim de önünde bir hiç olduğum kendi Sultanımın huzurunda nasıl davranmam gerektiği dersini verdin.
Ekleme Tarihi: 26.02.2005 - 20:47
cankusu üyenin diğer mesajları cankusu`in Profili cankusu Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 820 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hümeyra24 (43), güllüm (41), alitufan (48), semsuddin (39), f_erturk (39), zafercezlan (54), benbuamellerimi.. (53), seyma_05 (39), yenilmezburuk (46), mhmmdky (37), sivaslihakan (46), sunam6 (41), konya28 (37), mardinlimemo (44), @hasan@ (39), _huzurislamda_ (39), Seda_ (35), BOPPON (43), faziltopal (55), ahmetserkankaya (43), eLsina (38), AZRA66 (37), sulukapo (34), HAKANCETIN (46), mentese (48), palanxdöken (53), ADEM BAKIRHAN (60), ceyhan (71), ReSuLe_HaSrEtt (38), Forever_Love (40), mutlu69 (55), islam yusuf (54), sofi32 (49), yesil_bahar19 (37), makhorsa (48), erihna (41), veysi irdam (88), abdullah özkul (27), nur58 (60), fedayi (55), RAMAZAN69 (37), seyyidali47 (50), gocer (55), suleyman yildiz (57), vuslat_wien (41), KASIM EROL (50), isanurun (39), koeroglu (48), ardaci (49), ardaburda (50), gunesgunes (42), Burcu89 (35), BMW (43), ZLH (), hafiz_34 (68), bestebuse (51), Aysegül (36), seroar (55), hacirizeli (53), sonmezNL (53), zeko (), CILGIN KURT (51), BERGE00 (42), sevki (51), fth (41), muhammetmustafa (44), bsapmaz (59), siyah_gül (36), ekrem144 (), Cicekci (37), rooster79 (45), mehmetx (44), furkan42 (42), yunus ata (61), GangstAdem (39), orhan06 (44), kamuran (51), dinimiseviyorum (39), esm (40), buzmavisi61 (58)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52558 saniyede açıldı