colchicine ivermektine lopinavir ritonavir ivermektin generique colchicine prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

2 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Kübra'nın Günlüğünden: Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir.
okaner su an offline okaner  
Kübra'nın Günlüğünden: Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir.
2 Mesaj
İnsan ve Hayat Dergisinin Mart 2011 Sayısından;

Yazan: Mehmet Serdar ATEŞ

Kübra'nın Günlüğünden

Bir Musibet Bin Nasihatten İyidir.



Bugün halam bize geldi. Çok heyecanlıydı. Kapıdan girer girmez babamı sordu. Annem henüz gelmediğini söyledi.

Halam çok yorulmuştu. Annem onu salona aldı.

Bana “Kızım halana bir bardak su getirebilir misin?” dedi. Ben de “Tabi ki.” dedim.

Halam suyunu içti. Ancak heyecanı ve telaşı geçmemişti. Sürekli babamın ne zaman geleceğini soruyordu. Annem “Ne oldu? Neden bu kadar heyecanlısın?” diye sordu.

Halam önce durdu. Bana baktı. Sonra anlatmaya karar verdi.

“Sorun Vedat. Her geçen gün biraz daha asileşiyor. Şimdi de sigara içmeye başlamış. Bugün okuldan geldiğinde üstü başı leş gibi kokuyordu. Ceketinin iç cebinde bir paket sigara vardı. ‘Bu ne?’ diye sordum. ‘Arkadaşlar ısrar etti, o yüzden aldım’ dedi.”

Annem, “Arkadaşları kim?”

Halam, “Okul arkadaşları… ‘Okuldan çıkınca arkadaş gurubu edinmek için içtim’ dedi.”

Annem, “Sen sigaranın zararlarını anlatmadın mı?”

Halam, “Anlattım. Ancak ‘Herkes içiyor, bir şey olmaz, bu kadar büyütme!’ dedi.”

Halam ağlamaya başladı. Annem onu teskin etmeye çalışıyordu. Halam anlatmaya devam etti:

“Babası yok ki, erkek erkeğe konuşsunlar. Ancak dayısının sözünü dinler. Bu yüzden geldim.” dedi.

Az sonra babam geldi. Annem halamın anlattıklarını babama anlattı. Babam aynı şeyleri bir kez de halamdan dinledi. Sonra “Merak etme kardeşim. Ben Vedat’la konuşurum. Sen şimdi onu bize çağır. Benim onun sigara içtiğini bildiğimi bilmesin.” dedi.

Halam Vedat’ı aradı. “Dayın ve yengen bizi yemeğe davet etti. Gel” diyerek bize çağırdı.

Vedat bir süre sonra geldi. Bu arada abim de gelmişti. Vedat ve abim bir süre bilgisayarda oyun oynadılar. Babam hiç konuyu açmadı. Yemekler yenildi. Babam, “Çocuklar bugün sizinle hasta ziyaretine gidelim mi?” dedi.

Ağabeyim, “Kim hasta?” diye sordu.

Babam, “Abdullah Amcanız. Hastaneden evine gelmiş. Beraber gidelim ve ziyaret edelim. Biliyorsunuz hasta ziyareti çok sevaptır.” dedi.

Ben çok sevindim ve “Gidelim.” dedim.

Vedat ile abim de kabul ettiler.

Babam, “Haydi o zaman. Önce süt ve bisküvi alalım. Sonra da beraber Abdullah Amcanızı ziyaret edelim.” dedi.

Az sonra arabaya binip Abdullah Amca’nın evine gittik. Kapıyı hanımı Ayşe Teyze açtı. Bizi görünce çok sevindi. Hemen müjdeyi verdi. “Abdullah, bak kimler gelmiş.” dedi.

İçeri oturma odasına geçtik.

Abdullah Amca yatakta yatıyordu ve kolunda serum takılıydı. Ağzında oksijen maskesi ve oksijen tüpü vardı. Ev sanki hastanenin acili gibiydi. Başının hemen üstünde kalp atışlarını gösteren bir monitör vardı. Böyle bir manzarayı hiç birimiz beklemiyorduk. Çok şaşırmış ve üzülmüştük. O capcanlı adam solmuş, ne hale gelmişti.

Bizi görür görmez gözlerinde sevinç parıltısı oluştu. Doğrulmaya çalıştı. Hırıltılı bir sesle,

“Benim canlarım, yavrularım gelmiş. Beni ne kadar çok memnun ettiniz bir bilseniz.” dedi. Babama döndü ve: “Çocukları toplayıp getirmişsin. Bana bugün bayram oldu.” dedi.

Biz yatağının hemen yanına oturduk. Neden hastalandığını ve sağlık durumunu merak ediyorduk. Soru sormamıza gerek kalmadan Abdullah Amca,

“Çocuklar bazı insanlar, genç yaşta düşünmeden yaptıkları yanlışların bedelini, hayata tutunmaya en çok ihtiyaçları olduğu dönemde ödüyorlar.”

Biraz durakladı ve zorlukla nefes aldı. Hırıltılı bir sesle abime:

“Mustafa! Bak babanı örnek al. O benim gibi hata yapmadı. Sizin gibi çocukken, sırf arkadaş hatırına, adam olduk diye görünmek için sigara içmeye başladım. Bana uzatılan sigarayı geri çevirmedim. Sanki büyüdük gibi geliyordu biliyor musun? Sonra bir baktım ki, tiryaki olmuşum. İş işten geçmişti artık, istesem de bırakamazdım. Bırakmak istedim, bir türlü olmadı. Beni mahvetti. Kendi paramla beni kölesi yaptı. Bak şimdi halime! Ciğerlerim iflas etti. Doktor kist var dedi. Ameliyat oldum. Şimdi ise yarım bir insan gibi oldum. Tabii siz yavrularım bu konuda çok şanslısınız. İçmiyorsunuz değil mi?” dedi.

Ağabeyim ve ben kafamızı salladık. Vedat cevap vermedi. Başını öne eğdi.

Abdullah Amca, “Akıllı insan, yarını düşünen insandır. İyiyi kötüyü ayırt edebilen insandır. Hastanede
sırf sigara yüzünden, makineye bağlı, parmakları kesilmiş, ayakları kesilmiş insanlar gördüm. Hepsi de görseniz nasıl pişmandı! Ama maalesef son pişmanlığın bir faydası olmuyor. Bakın size bir büyük tavsiyesi:Sakın ha, uzak durun bu meretten!”
dedi.

Bu kadar konuşma onu çok yormuştu, gözleri yaşarmıştı. Hanımı mendil getirdi ve gözlerinden akan yaşları sildi.

Biraz daha oturduktan sonra, “Hasta ziyaretinin kısası makbuldür.” diyerek kalktık. O gözleri ile bizim gitmemizi istemiyordu. Ancak “kalın” diyebilecek dermanı da yoktu.
Arabada eve gelirken abim, “Baba, ben çok üzüldüm. Ne kadar kötü görünüyor Abdullah Amca? İyi ki sen de hiç sigaraya başlamamışsın. Ben kendime seni örnek aldım. Asla sigara içmeyeceğim.” dedi.

Babam Vedat’a doğru baktı ve “Vedat da çok akıllıdır. O da asla sigara içmeyecek değil mi?” dedi.

Vedat, üzgün ve kısık bir sesle, “Söz dayı! Hiç içmeyeceğim.” dedi.

Arabadan inip eve doğru yürümeye başladığımızda Vedat biraz geride kaldı. Cebinden bir şey çıkarıp ezdi ve çöp tenekesine attı.

Abime baktım ve karşılıklı gülümsedik. Bu akşam çok verimli geçmişti.

Kaynak:
http://insanvehayat.com/bir-musibet-bin-nasihattan-iyidir/




Bu mesaj 1 kez ve en son okaner tarafından 03.04.2011 - 11:34 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.04.2011 - 11:32
okaner üyenin diğer mesajları okaner`in Profili okaner Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Kübra'nın Günlüğünden: Sınırsız Özgürlük
okaner su an offline okaner  
Themenicon    Kübra'nın Günlüğünden: Sınırsız Özgürlük
2 Mesaj
Kübra'nın Günlüğünden

İnsan ve Hayat Dergisinin Nisan 2011 Sayısından;



Sınırsız Özgürlük
Mehmet Serdar ATEŞ



Ağabeyim bugün okuldan geldiğinde morali bozuktu. Oflayıp pufluyordu. “Bıktım her gün aynı kurallara uymaktan. Kravat tak, gömlek giy, sıra ol, sen öne, sen arkaya!… of beee of!” diyerek çantasını fırlattı. Babam, “Oğlum ne oldu? Ne bu halin?” diye ağabeyime sordu. Ağabeyim, “Kurallar, kurallar… 21 inci yüzyılda yaşıyoruz. Özgürlüklerimiz prangalara vurulmuş. Onu yapma, bunu yapma! Şunu giy, bunu giyme! Şöyle dur, böyle durma! Enerjimizin büyük çoğunluğunu kurallara uymak için harcıyoruz. Ne vardı şu dünyada hiç kural, kanun olmasaydı da sınırsız özgürlük olsaydı.” dedi.


Babam gülümsedi. “Gel bakalım benim çizgileri sorgulayan oğlum. Sana bu hayatın çizgileri hakkında bir hikâye anlatayım.” dedi.

Babamın hikâyelerini hep sevmişimdir. Ağabeyim ve ben hemen yanına oturduk. Babam başladı anlatmaya; Günün birinde, ülkenin birisinde gençler arasında bir fikir akımı dolaşmaya başlamış, “Sınırsız Özgürlük”. Bu akım ülkenin tamamında gençler tarafından kabul görmüş. İçlerinden bazıları bu akımı destekleyen kitaplar, dergiler, bildiriler yayınlamışlar. Yapılan bu propaganda ses getirmiş. “Sınırsız Özgürlük” akımını destekleyen ve bu akıma inanan gençlerin sayısı her geçen gün daha da artmaya başlamış. Önceleri masum bir şekilde başlayan bu fikir akımı, daha sonra ülkenin kamu düzenine bir başkaldırı halini almaya başlamış. Bu fikir akımı, ülkenin düşmanı olan diğer ülkelere de cazip görünüp, maddi destek almaya başlamış. Ne de olsa ülkelerindeki kargaşa durumundan haz alan düşman ülkeler de varmış. Devlet yetkilileri kartopu gibi giderek büyüyen bu soruna bir çözüm bulmak istemişler. Gençlerin önderleri ve bilim adamları ile bir toplantı tertip etmişler. Gençler, “Kuralların olmadığı bir dünya istiyoruz. Her yeni doğan bebek, dünyaya özgür olarak gelir ve özgür olarak yaşamalıdır. Bizler özgür olmak istiyoruz. Kanun, tüzük gibi gereksiz şeylerin hayatımızı zorlaştırmasını, özgürlüklerimizi kısıtlamasını istemiyoruz. Polis olmamalı, mahkemeler olmamalı… İsteyen istediği gibi yaşamalı…” demişler. Devlet temsilcileri, “Gençler! Bu söyledikleriniz kabul edilemez. Sizin istekleriniz özgürlük değil, kaos getirir.” demişler ama dinletememişler. Gençleri bir türlü ikna edememişler. Bunun üzerine devlet büyükleri ve bilimadamları gençlere bir öneri sunmuşlar, “Ülkemizin güneyinde hiç kimsenin olmadığı, bakir, mümbit bir ada var. İçinizden kimler istiyorsa onları o adaya gemi ile götürelim. Orada sınırsız özgürlüğü bir sene boyunca yaşayın, tecrübe edin. Daha sonra biz sizi gelip alalım. Bu deneyiminiz sonucunda, tekrar talebinizi değerlendirelim.” demişler. Bu öneri gençler tarafından kabul görmüş, içlerinden yaklaşık 100 genç, gönüllü olmuş. Aileleri ile vedalaşmışlar ve adını “Özgürlük Adası” koydukları adaya gitmek için gemiye binmişler. Kendilerine lazım olabilecek her türlü alet ve edevatı da yanlarına almışlar. Gemide karar almışlar, “Adaya adım atar atma sınırsız özgürlük geçerli olacak, kanun olmayacak, kural olamayacak, lider olmayacak, yasak olmayacak, “SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK” olacak.” diye. Dedikleri gibi de yapmışlar. Adaya iner inmez, özgürlüğün tadını çıkarmaya başlamışlar. “Artık kural yok, kanun yok. Sadece sınırsız özgürlük var.” demişler. Gemiden eşyalarını taşıyan gençler, adanın güzel yerlerini kendileri için seçmek istemişler.


İlk gelen en güzel yeri kapıyormuş. Gençlerden bir tanesi uyanıklık yapmış, daha önce bir başkası tarafından kapılan yere kendisi yerleşmek istemiş.
Diğer genç, “Dur bakalım. Orası benim.” demiş, Gencin yerine yerleşen uyanık genç, “Neden burası senin oluyor?” Diğer genç, “Önce ben geldim de ondan.” demiş. Uyanık genç, “Hani burada kural olmayacaktı? Sen öncelik kuralı koyuyorsun. Bu yaptığın bir kurala dayalı olduğu için kabul edilemez.” demiş. Diğerleri de düşünmüşler ve uyanık gence hak vermişler. Uyanık genç diğer gencin yerini zapt etmiş. Bunun üzerine kendisine yapılan haksızlığa tahammül edemeyen diğer genç, uyanık gence saldırmış, kimse ayırmıyormuş. Uzun bir kavgadan sonra gençlerden biri ölmüş.

Bir anda gençler arasında şaşkınlık ve korku olmuş. Öldüren genci cezalandırmak istemişler. Ancak katil olan genç, “Unutmayın burada kural yok! Kanun yok!” demiş. İstemeseler de diğer gençler bunu kabul etmek zorunda kalmışlar. Bir kısmı kendileri için konaklayacak ev yapmak istemişler. Saatlerce çalışıp ormandan ağaç kesmişler. Ağaçları bir güzel yontmuşlar. Akşam yorgun bir şekilde uyuya kalmışlar. Sabah kalktıklarında bir de ne görsünler, bütün gün çalışıp, hazırladıkları ağaçları diğer gençler çalmışlar. İtiraz edince de “Burada kanun yok! Kural yok!” demişler. Bunun üzerine yine kavgalar çıkmış. Güçlüler güçsüzleri ya öldürmüş ya da kendisine köle yapmış. Ada güçlülerin, acımasızların eline geçmiş.
Mazlumlar, zayıflar mağdur olmuşlar. Çareyi adanın çeşitli yerlerine kaçmakta bulmuşlar. Her bir genç, diğer bir genç ile karşılaşmadan yaşamaya
çalışıyormuş. Uygarlık düzeyleri düşmeye başlamış. Konuşmayı bile unutmaya başlamışlar. Sosyal paylaşım yok olmuş. Yavaş yavaş sayıları azalıyormuş. Kimileri güçlüler tarafından öldürülüyor, kimileri ise adanın zor şartları yüzünden ölüyormuş. Fiziksel olarak güçlü olanlar
güçsüzleri öldürmüşler. Bir süre sonra kendi aralarında da kavgalar devam etmiş. Ve geriye sadece bir genç kalmış. Bir yıl süre dolmuş. Gençlerin
özgürlük macerasının sonucunu görmek için gemilerle devlet adamları, bilim adamları, diğer sınırsız özgürlük savunucu gençler, anneler babalar, halk ve gazeteciler gelmiş. Koskoca adayı viraneye dönmüş bir şekilde bulmuşlar. Hayatta kalan gence burada ne olduğunu sormuşlar. Genç başından geçen hadiseleri anlatmış.

Bunun üzerine bir yetkili: - Siz Sihirli bir kelimeyi sonu ne olur diye sorgulamadan hayatınıza tatbik etmek istediniz.
Bir anda uygarlıktan, yüzyıllarca geriye döndünüz. Oysaki şuana kadar konulan kurallar ve kanunlar birçok deneyim sonucunda, insanlığın toplu olarak sosyal bir şekilde yaşaması için bulunmuştu. Özgürlük birinin diğerinin özgürlük alanını işgal etmeden yaşaması olmalıydı. Siz bunu anlayabilmek için maalesef çok fazla bedel ödediniz.”
demiş. Genç gelen gemi ile ülkesine dönerken, içinden ‘Kuralları olmayan bir hayattan, kuralları olan ülkeme “sınırsız özgürlük hayalimin” bedelini ödemeye gidiyorum.’ diye düşünüyormuş.”

Babam ağabeyim ile bana dönerek, “Evet çocuklar! Bu hikâyeden de anlayacağımız gibi ışıltılı ancak içi boş kelimelere kanmak toplumlarda büyük zararlara sebep olmuştur. Toplumdaki bazı kuralları beğenmeyebilirsiniz. Bu çok normal! Bunu düzeltmenin yolunu her zaman demokratik platformda, hak arayışı ile başkalarının özgürlüklerine saldırmadan yapabilirsiniz. Mesela sen Mustafa, okulda beğenmediğin kuralların değişmesi için okul idaresine gerekçeleri ve çözüm önerilerini bir dilekçe yazabilirsin.” dedi.

Ağabeyim, “Babacığım, anlattığın hikâye beni çok etkiledi. Ben hayatın sınırları hakkında bir kez daha düşünmek istiyorum. Kuralsız bir dünyada sadece bizim gibi iyiler olmayacak herhalde” diyerek odasına gitti.

.....
Ekleme Tarihi: 03.04.2011 - 11:30
okaner üyenin diğer mesajları okaner`in Profili okaner Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 818 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.50792 saniyede açıldı