chloroquine chloroquine generique kaletra generique colchicine chloroquine naprosyn natyl nebilet neggram negram nemexin neo stediril neoral neurolithium neurontin neurotop nexium nimotop nivaquine nizoral cream nizoral nolvadex nootropil norflocine norlutate noroxin norsol nortrilen norvasc norvir novonorm nyolol ocuflox oculastin oftan olmetec plus olmetec omix omnicef onymax optivar orelox orfiril osiren otrivin rhume des foins oxsoralen
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

10 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Themenicon Bayramların Adabı
zahide111 su an offline zahide111  
Themenicon    Bayramların Adabı
10 Mesaj -
BAYRAMLARIN ADABI

Sene de iki Bayram vardır. Birine ıd-i fıtr, yeni Ramazan Bayramı, diğerine de id-i Udhiye, yani Kurban Bayramı derler. Her müminin gücü yettiğince, bu Bayram gecelerini zikir fikir, tesbih, tehlil, dua, istiğfar ve diğer taatlerle geçirmesi, İslami usul ve adaptandır. Çünkü böyle yapmakla O geceleri ma’nen ihya etmiş olur. Nitekim bir hadis-i şerifte:

Her kim iki Bayram gecesini de ihya ederse, kalplerin öleceği zaman, onun kalbi (asla) ölmez.” buyrulmuştur.

“Biri ölü iken kendisini dirilttiğimiz, ona insanların arasında yürüyecek bir nur verdiğimiz kimse, içinden çakamayacak bir halde karanlıklarda kalan kişi gibi olur mu hiç?” Araf suresinin:122. ayet-i kerimesindeki “ölü” den murad “küfür”dür; “Diri” den murad ise “iman” dır diye tefsir etmişlerdir. Bu anlama göre, Bayram gecelerini ihya eden kimselerin kalpleri ölmez demektir. Yani ölürken imanla ölüp, ahirete öyle iman üzere giderler, demektir. Çünkü gerek biraz önce zikrettiğimiz hadis ve gerekse ayet, bu anlama delalet etmekte ve bütün Müslümanlara bu müjdeyi vermektedir.

Bayram geceleri yıkanmak da Bayramın adabındandır. Yeni elbiseler giymek, tırnak kesmek, traş olmak, etek traşı olmak da Bayramın adabındandır.

Bayram eğer Ramazan Bayramı ise, Bayram namazına çıkmadan önce, bir miktar tatlı yemek; Kurban Bayramı ise, yemeği Bayram namazından sonraya bırakıp Kurbanın ciğeri ile (yani kavurma ile) iftar etmek adabdandır. Bunun hikmeti fakirlere muvafakat etmektir. Çünkü Ramazan Bayramında fakirlerin de tatlı yiyecek kadar maddi durum ve imkânları bulunması, Kurban Bayramında da kendilerine ihsan edilecek etlerden yararlanmaları imkân dâhilinde olduğu için böyle yapmak ve onlara uygun bir harekette bulunmak hiç şüphe yok ki mendubdur.

Ramazan Bayramında cami’ye sessiz çıkıp gitmek, Kurban Bayramında aşikâre tekbir getirerek gitmek ve Arasat Meydanını hatırlamak, sanki kıyamet kopmuşta herkes Arasat Meydanına çıkıyormuş gibi bir tarzda yürümek ve o düşünce içerisinde olmak da Bayram adabındandır.

Mescid’in adabı anlatılırken, izah edilen bütün adaba riayet etmek de Bayram adabındandır.

(Mefatihü’l Cinan, Halebi) [1]

“İnsanın Allah yolunda harcamaları yedi yüz misli sevaplandırılır. Anne ve babasına yaptığı harcamalar da yedi yüz misli sevaplandırılır. Kişinin ailesine eşine ve çocuklarına yaptığı harcamalar da yediyüz misli sevaplandırılır. Ramazan bayraminda kurban kesmenin de mükâfatı yedi yüz mislidir.” [2]
Hadis-i Şerif


BAYRAM İLE İLGİLİ HADİSLER

Enes ibni Malik Radiyallâhu Anh anlatıyor:

Cahiliye devrinde yılda iki gün vardı ki, halk o günlerde eğlenirdi. Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Medine´ye gelince şöyle buyurdu:

"Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz var. Allah, Cahiliye devrindeki o günlerin yerine size daha hayırlısını verdi. Onlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir." (Nesâi, İydeyn: 1)


Enes ibni Mâlik Radiyallâhu Anhın anlattığına göre Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ramazan Bayramı günü birkaç tane hurma yemeden bayram namazına çıkmazdı. (Buhari, İydeyn: 4)

Cabir ibni Abdullah Radiyallâhu Anh Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin bayram namazını şöyle anlatıyor:

"Bayram günü Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle birlikte namazda hazır bulundum. Hutbe okumadan önce, ezan okumadan ve kamet getirmeden namaza başladı. Sonra Bilal´e dayanarak ayakta iken Allah´a karşı takva üzere bulunulmasını tavsiye etti. Allah´a itaate teşvik ederek halka vaaz ve nasihatte bulundu. Sonra yürüdü, kadınların bulunduğu tarafa gelince onlara vaaz ve nasihatt etti." (Müslim, Salâtü´l-İydeyn: 4)

Bayram namazından sonra sadaka vermek de Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin üzerinde önemle durduğu hususlardan biridir. Bu konudaki hadis-i şerifin meali şöyledir:

İbni Abbas Radiyallâhu Anhümâ anlatıyor:

Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Ramazan Bayramı namazında hazır bulundum. Bunların hepsi de namazı hutbeden önce kıldırır, sonra da hutbeyi okurlardı.

Bir defasında Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemin hutbeden sonra minberden aşağıya indiğini, cemaatin dağılmaması için eliyle "oturun" işareti yaptığını görür gibiydim.

Sonra yanında Bilâl olduğu halde, erkeklerin saflarını yara yara kadınların bulunduğu yere geldi. Resulü Ekrem:

"Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah´a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, iyi işi işlemekte sana karşı gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için Allah´tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir" (Mümtehine Suresi, 12) âyetini okuduktan sonra kadınlara:

"Sizler bu biat üzere sabit misiniz?" diye sordu.

İçlerinden kim olduğu bilinmeyen bir kadın:

"Evet, ey Allah´ın Resulü" dedi.

Diğerleri cevap vermedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, "Öyle ise sadaka verin" buyurdu.

Bilâl elbisesini yayarak, "Babam, annem size feda olsun! Haydi gelin atın" dedi.

Onlar da halkalarını, yüzüklerini Bilâl´in elbisesi içine atmaya başladılar." (Müslim, Salâtü´l-İydeyn: 1)

Kaynaklar:[1] Mecma’ul Adab
[2] “ Ramazan Ve Takva Eğitimi” Prof..Dr. Mahmud Es’ad Coşan



Ekleme Tarihi: 30.11.2007 - 20:59
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Kadir Gecesi ile İlgili Ayet ve Hadisler
zahide111 su an offline zahide111  
Themenicon    Kadir Gecesi ile İlgili Ayet ve Hadisler
10 Mesaj -
Kadir Gecesini İhyâ Etmek

(Kadir Gecesini İhya Etmenin Fazileti Ve Daha Ziyade Ramazanın Hangi Gecelerinde Olduğunun Açıklanması)


Bu bölümdeki bir sure, bir ayet ve yedi hadisten; Ramazandaki bu gecenin bin ay yani 83 sene 4 aydan daha hayırlı olduğunu, inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek bu geceyi değerlendirenin günahlarının bağışlanacağını, bu gecenin Ramazanın son on veya yedi gününün tek olanlarında aranması gerektiğini, bu gecede Rasûlullah (s.a.v.)'ın bize en çok okunmasını tavsiye ettiği duayı ve hayatı boyunca Ramazanın son on gününde ibadeti artırıp itikaf yaptığını öğreneceğiz. [1]

"Şüphesiz biz o Kur'an'ı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesi nedir bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gece melekler ve ruh Rabbinin emriyle herbir iş için veya herbir kişi için inerler de inerler. O gece tan yeri ağarıncaya kadar selam ve esenliktir." (Kadir: 97/1-5)
"Biz o Kur'an'ı mübarek bir gecede indirdik, zaten biz insanlığı her zaman uyarmaktayız." (Duhan: 44/3)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır."[2]

Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, bir grup sahâbî, rüyalarında Kadir gecesinin ramazan'ın son yedi gecesinde olduğunu görmüşler (ve bunu Hz. Peygamber'e bildirmişler)di. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– "Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, ramazanın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu ramazanın son yedi gecesinde arasın!"[3]

Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ramazan ayının son on gününde câmiye kapanır ibadete soyunur ve şöyle buyururdu:
"Kadir gecesi’ni ramazanın son on günü içinde arayınız!"[4]

Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyururdu:
"Kadir gecesi’ni ramazanın son on günündeki tek gecelerde arayın!"[5]

Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ciddiyetle ibadete soyunur ve eşleriyle ilişkiyi keserdi.[6]

Yine Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ramazanda diğer aylardan daha fazla (kulluk yapmaya) çalışırdı. Ramazanın son on gününde de ramazanın öteki günlerinden daha fazla ibadet ederdi.[7]

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
– Ey Allah'ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum.
– "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et" buyurdu.[8]

* Yukarıdaki ve diğer hadis kitaplarından öğrendiğimiz tüm hadisi şeriflere göre Kadir gecesinin hangi gece olduğu hakkında 40 civarında görüş nakledilmiştir ve ifadelerden de "Son yedi geceden dokuz geceden biri" şeklinde gibi esneklik bırakılmıştır.
Rasûlullah (s.a.v.)'in hayatına baktığımızda Ramazanda senenin diğer aylarından daha çok kendini ibadete verdiğini, Ramazanın da son on gününde mescide kapanarak ailesinden ve dünyalıklardan uzaklaşarak itikafa çekildiğini görmekteyiz ki, bu geceyi yakalayabilme Ramazanın son 1/3'de olacağı, bunun da sadece gecelerine değil, gündüzlerini de değerlendirmek gerekecektir. Çünkü yeryüzünün bir kısmı gece iken diğer yarı kürenin gündüz olması dolayısıyla icabında bu gecenin gündüz de olabileceğine ihtimal verilmelidir. Ramazanı ve bilhassa son on gününü geceli gündüzlü değerlendirmek için müslümanın tam bir gayret içinde olması da gerekmektedir. Bu konuda daha geniş bilgi için tefsirlerden Kadr suresinin tefsirini gözden geçirmek faydalı olacaktır kanaatindeyiz. [9]
________________________________________
[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 348.
[2] Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'l–kadr 1; Müslim, Müsâfirîn 173–176. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Tirmizî, Savm 1; Nesâî, Kıyâmü'l–leyl 3, Savm 39–40; İbni Mâce, İkâmet 173, Sıyâm 2, 39.
[3] Buhârî, Leyletü'l–kadr 2, Ta'bîr 8; Müslim, Sıyâm 205 –206. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 5; Tirmizî, Savm 71.
[4] Buhârî, Leyletü'l–kadr 3; Müslim, Sıyâm 219. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72.
[5] Buhârî, Leyletü'l–kadr 3.
[6] Buhârî, Leyletül–kadr 5; Müslim, İ'tikaf 7. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1; Nesâî, Kıyâmü'l–leyl 17; İbni Mâce, Sıyâm 57.
[7] Müslim, İ'tikâf 8. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72; İbni Mâce, Sıyâm 57.
[8] Tirmizî, Daavât 84. Ayrıca bk. İbni Mâce, Dua 5.
[9] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 349.




Bu mesaj 1 kez ve en son zahide111 tarafından 30.11.2007 - 20:51 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.11.2007 - 20:44
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Ramazan Ayı Hakkındaki Hadisler
zahide111 su an offline zahide111  
Themenicon    Ramazan Ayı Hakkındaki Hadisler
10 Mesaj -

Ramazan Ayı Hakkındaki Hadisler

Size Ramazan ayi geldi. O bereket ayidir. O ayda tam hayir vardir ve Allah sizi gaşyeder. Rahmetini inzal eder, hatalari siler, dualari kabul eder. Sizin ragbetinize bakar ve sizinle meleklerine iftihar eder. Onun icin Allah'a kendi tarafinizdan hayir odeyin (Cok hayir yaparak Ramazanin hakkini verin). Zira saki, o ayda Allah'in Rahmetinden mahrum kalan kimsedir.
Hz. Ubâde (r.a.)

Size Ramazan ayi geldi. O mubarek bir aydir. Allah size Ramazan ayi orucunu farz kildi. O ayda gok (rahmet) kapilari acilir, Cehennem kapilari kapanir ve azili seytanlar baglanir. O ayda bir gece vardir ki bin aydan daha hayirlidir. Kim o gecenin hayrindan mahrum kalmissa, o kimse hakikaten (butun hayirlardan) mahrum kalmistir.
Hz. Ebû Hureyre (r.a.)

Ramazan ayi girdiginde Allah teala arsi tasiyan meleklere, tesbihten ellerini cekip Muhammed (s.a.s.) ummetine ve mu'minlere istigfarda bulunmalarini emreder.
Hz. Ali (r.a.)

Hac, kendi ile evvelkisi arasina, Ramazan da evvelki ile arasina, Cuma da evvelki ile kendi arasina kefarettir. (Günahi da anadan doğma temiz olur)
Hz. Ebû Umâme (r.a.)

Ramazan ayi geldiginde Cennet kapilari acilir, Cehennem kapilari kapatilir, seytanlar da baglanir. Bir munadi Ramazan bitinceye kadar soyle nida eder: "Ey hayra talib olan kos, Ey serri istiyen, azalt (terk et)."
Hz. Utbe Ibni Abd (r.a.)

Ramazanda on gun itikâf etmek (son 10 gunu ibadetle mesgul olmak), nafile iki hac ve iki umre gibidir.
Hz. Huseyin (r.a.)

Ramazanda Cennet kapilari acilir. Cehennem kapilari kapanir. Seytanlar baglanir ve her gece bir munadi soyle nida eder: "Ey hayir sahibi, hayrini yap. Ve ey ser sahibi, biraz geri dur."
Hz. Ukbe Ibni Ferkad (r.a.)

Size mubarek Ramazan ayi geldi. Niyetinizi takdim edin ve nafakanizi da genis edin. (Ibadet ve oruc icin)
Hz Ibni Mes'ud (r.a)

Ramazanda Allah'i zikreden magfiret olunur. Ve o ayda Allah'dan dilekte bulunan kimse de mahrum edilmez.
Hz. Câbir (r.a.)

Allah (z.c.hz.) Ramazanin her gecesi iftar zamaninda bir milyon kisiyi Cehennemden azad eder. Cuma'nin her saatinde de, hepsi cehennemlik olan yine bir milyon kisiyi Cehennemden azad eder.
Hz. Ibni Abbas (r.anhuma)

Bir kimse hac ve umre etse de ayni sene icinde olse, Cennete girer. Kim Ramazan orucunu tutsa sonra olse Cennete girer.
Hz. Ebû Said (r.a.)

Bir kimse Ramazan orucunu inanarak ve sevabini umarak tutarsa, gecmis gunahlari magfiret olur.
Hz. Ebû Hureyre (r.a.)

Bir kimse Ramazan orucunu tutar ve ona ilaveten Sevval'den alti gun tutarsa, butun seneyi oruc tutmus gibi olur.
Hz. Ebû Eyyub (r.a.)

Dört geceyi ihya edene Cennet vacib olur: Arefe'den bir evvelki (terviye) gecesi, arefe gecesi, kurban bayrami gecesi, Ramazan bayrami gecesi.
Hz. Muaz (r.a.)

Bir kimse Ramazan da inanarak ve sevabini umarak Kiyamul-leyl (teravih namazi) kilsa gecmis gunahi magfiret olur.
Hz. Ebû Hureyre (r.a.)

"Ramazan" demeyin. Zira Ramazan Aziz ve Celil olan Allah'in isimlerinden bir isimdir. Lakin "Ramazan ayi" deyin.
Hz. Ebû Hureyre (r.a.)

ALINTI



Bu mesaj 2 kez ve en son zahide111 tarafından 30.11.2007 - 21:00 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.11.2007 - 20:36
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: İTİKAF
zahide111 su an offline zahide111  
İTİKAF
10 Mesaj -
İTİKÂF

Bir yerde bekleme, durma ve kendini orada hapsetme. Akıl bâliğ veya temyiz kudretine sahip bir müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet niyetiyle bir süre durması anlamında bir fıkıh terimi.

İtikâf, Kur'an ve sünnetle sabittir. Kur'an'da Ramazan ayının gecelerinden söz edilirken; "... Camilerde itikâfta iken de hanımlarınıza yaklaşmayın..." (el-Bakara, 2/ 187) buyurulur. Başka bir ayette itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapıldığına işaret edilir (bk. el-Bakara, 2/125). Hz. Peygamber'in özellikle Ramazan içinde ve Ramazanın son on gününde itikâf yaptığını bildiren çeşitli hadis-i şerifler vardır. Hz. Âîşe'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah (s.a.s) Ramazan'ın son on gününde itikâf yaparlardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu şekilde devam etmiştir. Daha sonra Hz. Peygamber'in zevceleri itikâfı sürdürmüşlerdir" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129; bk. Buhârî, İ'tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz 10; Müslim, İ'tikâf, 1-6; Ebû Dâvud, Ramazân, 3; Savm, 77).

Ebu Hanife'ye göre içinde beş vakit namaz kılınan her mescidde itikâfta bulunmak caizdir. Ebu Hanife ve İmam Mâlik'e göre itikâfın nâfile olarak en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan çoğu olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur.

Mesciddeki itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar evde mescit edindikleri bir yerde itikâfta bulunabilir (ez-Zebîdî, Tecrîd-i"Sarîh, Terc. Kamil Miras, Ankara 1984, VI, 323-326).

İslam büyüklerinden ünlü Ata demiştir ki: İtikaf yapan, ihtiyacından dolayı büyü bir zatın kapısında oturup dileğini elde etmedikçe buradan ayrılıp gitmem, ” diye yalvaran bir kimseye benzer ki,Allah’ın mabedine sokulmuş, beni bağışlamadıkça buradan ayrılıp gitmem demektedir.”

İtikafa giren kimse, bütün vakitlerini namaza tahsis etmiş demektir.Namaz kılmadığı vakitlerde bile mescidin içinde namaz vaktini bekler bir halde bulunacağı için, hep namazda imiş gibidir.

İtikaf üçe ayrılır:

a. Vacip olan itikâf: Adak olan itikâf vaciptir. Bu, en az bir gün olur ve gündüz oruçla geçirilir. Hz. Ömer, Resulullah (s.a.s)'den, "Cahiliyye devrinde Mescid-i Haram'da bir gece itikâfta bulunmayı adamıştım; ne yapayım" diye sormuş Resulullah (s.a.s); "Adağını yerine getir" buyurmuştur (Buhârı, i'tikâf, 16; Ahmed b. Hanbel, ll, 10).

b- Sünnet olan itikâf: Ramazan'ın son on gününde itikâfa girmek sünnettir. Hz. Âîşe'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s) orucun farz kılınmasından ömrünün sonuna kadar Ramazan aylarının son on gününde itikâfa girmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129). Bir yerleşim merkezinde bulunan müslümanlardan birisi bu sünneti yerine getirirse, diğerleri üzerinden bu görev düşer. Bu duruma göre, her yerleşim birimi için itikâf sünnet-i kifâye hükmündedir. Bir kişinin bunu yapması o beldedeki diğer müslümanları sorumluluktan kurtardığı gibi Cenâb-ı Hakk'ın, itikâf yapanın ecrini diğer belde müslümanlarına da vereceği umulur.

c- Müstehab (mendub) olan itikâf: Vacip ve sünnet olan itikâfların dışında itikâfa girmek müstehabdır. Bunun belirli bir vakti yoktur. Hatta mescide giren kimse çıkıncaya kadar itikâfa niyet ederse orada kaldığı sürece itikâfta sayılır. Bu itikâfda oruç şart değildir. Bazı müctehidlerin, itikâf süresinin bir saat bile olabileceği görüsünde bulunduklarını yukarıda zikretmiştik.

İtikâfın Şartları

1- Niyet;Niyetsiz itikâf olmaz. Nezredilen itikâfda niyetin ayrıca dil ile ifade edilmesi gerekir.

2-Mescid: Erkeğin, itikafı cemaatle beş vakit namaz kılman mescidde olmalıdır. İtikâfın en faziletlisi Mescid-i Haram'da, sonra Mescid-i Nebevî'de ve sonra da Mescid-i Aksa'da olandır. Diğer mescidlerdeki fazilet cemaatin çokluğuna göre değişir.

3-Oruç: Daha önce de belirttiğimiz gibi vacip olan itikâf için oruç şarttır. Sünnet itikâf Ramazan ayında olduğu için zaten oruçlu bulunma şart vardır.

4- Temizlik: Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları gerekir. Cünüplük oruca mani olmadığı gibi, itikafı da bozmaz. itikâfa giren cami içinde iken ihtilâm olursa, dışarı çıkarak gusül abdesti alır ve yeniden itikâfa devam eder.

İtikâfta erginlik çağına gelmiş olmak şart değildir. Bu nedenle mümeyyiz bir çocuğun itikâfı da geçerlidir.

Kadının itikâfa girebilmesi için kocasının iznini alması şarttır.

İtikâf sırasında kötü ve çirkin söz söylememek, Ramazanın son on gününü ve cemaatı kalabalık olan mescidi tercih etmek, itikâf günlerinde Kur'an, hadis, Allah'ı zikir ve ibadetle meşgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular sürünmek itikâfın adabındandır.

İtikâfı bozan şeyler

a- Cinsi ilişkide bulunmak. Kur'an-ı Kerimde; "Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın " (el-Bakara, 2/187) buyurulur. Öpmek ve kucaklamak gibi şeylerden dolay inzal vaki olursa yine itikâf bozulur.

b- Herhangi bir ihtiyaç yokken mescidden dışarı çıkmak.

c-
Bayılmak.

İtikâfa giren kimse mescidden ancak şer'î, zaruri ve tabiî ihtiyaçları için çıkabilir.

İtikâfa giren kimsenin bulunduğu mescidde cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir mescide gitmesi, küçük ve büyük abdest bozmak için mescidden dışarı çıkması tabiî bir ihtiyaçtır.

İçerisinde bulunduğu mescidden zorla çıkarılması ya da şahsı ve eşyası hakkında korkusu sebebiyle başka bir mescide taşınmak için çıkması ise zarûrî ihtiyaç sebebiyle çıkıştır.

Bunların dışında mescidden çıkmak itikâfı bozar. İtikâfda olan kimsenin yemesi, içmesi, uyuması ve ihtiyacı olan şeyleri satın alması mescidde olur (bk. İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, İstanbul 1984, II, 440 vd.; ez-Zebîdî, a.g.e., VI, 323 vd.; Mehmed Zihnî, Ni'met-i İslâm, İstanbul 1328, s. 98 vd.).

Kaynaklar: Şamil İslam Ansiklopedisi
"İslam İlmihali" M.Asım Köksal
"Büyük İslam İlmihali" Ömer Nasuhi Bilmen
Ekleme Tarihi: 26.09.2007 - 17:44
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: MÜBAREK GÜN VE GECELERİ HİYA ETME REHBERİ
zahide111 su an offline zahide111  
10 Mesaj -
Amin kardeşlerim, Rabbim cümlemizden Razı olsun.Sağolun..

Evet kardeşlerim cürmümüz çok, yüzümüz kara ama, Rabbimiz ise merhametlilerin en merhametlisi sevinçli



Bu mesaj 2 kez ve en son zahide111 tarafından 30.11.2007 - 20:01 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 08.08.2007 - 22:11
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nafile Günlük Namazların Faziletleri
zahide111 su an offline zahide111  
10 Mesaj -
Amin inş. Rica ederim kardeşim.sevinçli


Bu mesaj 3 kez ve en son zahide111 tarafından 30.07.2007 - 20:01 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.07.2007 - 19:53
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Peygamberimize Salavat Getirmenin Faydaları
zahide111 su an offline zahide111  
Peygamberimize Salavat Getirmenin Faydaları
10 Mesaj -
SALÂT, SALAVÂT

Tebrik, tezkiye, duâ, Peygamberimiz (s.a.s)'e yapılan duâ, istiğfar, rahmet gibi anlamlara gelen bir terim, salavât. "Belirli vakitlerde, Kur'an'da emredildiği tarzda ve Hz. Peygamberin tarif ettiği şekilde yapılan ibadettir. Salât'ın çoğulu salavât gelir. Türkçede daha çok Hz. Peygamber'e yapılan duâ mânâsında kullanılır.

Kur'ân-ı Kerim'de bu anlamda şöyle buyurulur: Âllâh ve O'nun melekleri Peygamber'e hep salât ederler. Ey mü'minler, siz de Ona salât (ve dua) ediniz ve samimiyetle selam veriniz" (el-Ahzab, 33/56).

Bu âyeti kerimeyle, Peygamberimize salât ve selamlarımızla hürmetlerimizi sunmak farzdır; her müslüman için yerine getirilmesi gerekli bir görevdir. Her müslüman en kısa şekilde: Âllâhümme salli alâ Muhammed Allâhım Muhammedi rahmetinle tebrik et ve esen kıl" diye salât getirir.

Rasûlü Ekrem Efendimiz de, "Yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtünsün, hakarete uğrasın " buyurmuştur (et-Tâc, V, 145).

Namazlarda oturduğumuz zaman tahiyyât * tan sonra okuduğumuz "Allahumma Salli, Bârik..." duâları da, Hz. Peygambere salât getirmeyi ifâde eder. Hz. Peygambere salât getirmenin fazileti hakkında Rasûlüllah şöyle buyurmuştur: Kim bana bir salât getirirse, Allah ona on salât (mağfiret) eder" (et-Tâc, Vı 145).

Hz. Peygamber'in ismi her işitildiğinde veya anıldığında salat getirilip getirilemeyeceği hususunda bazı alimler; bir yerde, Hz. Peygamber'in adı ne kadar anılırsa anılsın bir defa salât edilmesi yeterlidir derken, bilginlerin çoğunluğu ise, Hz. Peygamber'in adı her anıldığında salât getirilmesi gereklidir demiştir. Nitekim hadis ilmiyle uğraşanlar, Hz. Peygamberin hadislerini rivayet ederken, sözleriyle, halleriyle en büyük saygıyı göstermişler; öğretimi sırasında da Hz. Peygamber'in adı ne kadar çok anılırsa anılsın, her anıldıkça, "Sallallahü aleyhi ve sellem" diyerek saygılarını göstermişlerdir (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XI,164; Geniş bilgi için bk. Salvale).

Şamil İSLAM ANSİKLOPEDİSİ


SALVELE

Hz. Peygamber (s.a.s)'e salavât okuma; Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra Hz. Peygamber (s.a.s) hakkında "... Ve's-Salatü ve's-selâmu alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmain" şeklinde yapılan dua.

Peygamberimiz (s.a.s)'e imanın ve muhabbetin bir ifâdesi olan bu duayı mü'minlere Allah Teâlâ emretmiştir. Allah Teâlâ Ahzab süresinde şöyle buyurmaktadır: Hiç şüphesiz, Allah ve melekleri peygambere salat etmektedirler. Ey İman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin" (el-Ahzab, 33/56). Bu âyette Allah Teâlâ kendisinin ve meleklerinin Hz. Muhammed'e (s.a.s) salât getirdiğini bildirmekte, mü'minlerin de salât getirmesini emretmektedir. Ayrıca O'na selam vermemizi de vazife kılmaktadır. Bu âyet-i kerimede Allah Teâlâ, Peygamberinin (s.a.s) hayatını ve mematını şerefli kıldığını, mevkiini yücelttiğini açıklamaktadır.

Ebul-Alâ el-Mevdudî bu âyetle ilgili olarak şunları söyler: "Konunun akışından bu hususa neden deyinildiği kolayca anlaşılabilir. Bu dönem, bütün İslâm düşmanlarının İslâm'ın başarısını kıskandıkları bir dönemdi. Onu lekeleyerek, onun İslâm ve müslümanların her gün daha da güçlenmesine sebep teşkil eden ahlakî mükemmelliğine gölge düşürmeyi planlıyorlardı. Allah bu âyeti gönderdiğinde şartlar böyleydi. Bu âyetle şöyle denilmek isteniyor: Kâfirler, münâfıklar ve müşrikler, Hz. Peygamber'in görevinin başarısızlığa uğraması için ona ne kadar iftira atsalar ve gözden düşürmeye çalışsalar da, sonuçta başarısızlık ve rezaletle karşılaşacaklardır. Çünkü ben, Peygamberime karşı merhametliyim ve bütün kainatı idare eden melekler de onun destekleyicileridirler. Onun düşmanları onu suçlayıp aşağılayarak hiç bir şey elde edemezler, çünkü ben onun ismini yüceltiyorum ve melekler de sürekli ona saygı ve sevgi göstermektedirler. Benim rahmetim ve bereketim onunla birlikte iken ve meleklerim "Ey Alemlerin Rabbi, Muhammed'i daha yüce makamlara çıkar, onun dinini yay ve geliştir" diye gece gündüz sürekli dua ederken, kâfirler, fitne ve tuzaklarıyla Peygamberime hiç bir zarar veremezler" (Mevdudî, Tefhîmul-Kur'an, İstanbul 1991, IV, 450-451).

İmam Kurtubî de bu âyetin tefsirinde "rivayet olunduğuna göre" diyerek şöyle bir hadis zikretmektedir: Ashab-ı Kiram, Rasûlüllah (s.a.s)'e: - Ya Rasulallah! Ahzab süresinin "Şüphesiz Allah ve Melekleri Peygamber'e salât eder..." ifadeleri ile başlayan âyetinin manasını açıklar mısınız? Diye sormuşlar.

Hz. Peygamber (s.a.s) buyurdu ki:" - Bu sorduğunuz ilm-i meknûndur (Yani insanlara açıklanmamış bilgilerdendir). Eğer bu konuda bana sormasaydınız, onu size açıklamazdım.

Allah benim için iki melek vazifelendirdi. Bir müminin yanında anıldığımda bana salat getirirse bu iki melek (ona) Âllah seni bağışlaşsın" diye dua ederler. Allah'ın (diğer) melekleri bu iki meleğin duasını pekiştirerek "amîn"derler, Allah da (bu duayı kabul eder)".

Bir müminin yanında anıldığımda bana salat getirmezse bu iki melek "Âllah seni bağışlamasın" diyerek beddua ederler. (Diğer) melekler de bu iki meleğin beddualarına "âmîn" derler. Allah da (bu bedduayı kabul eder) (Kurtubî, el-Câmi' Li Ahkâmil-Kur'an, Beyrut 1985, XIV, 233).

Türkçemizde salavât veya salavât-ı şerîfe dediğimiz kelime bu âyette geçen salât kelimesinin çoğuludur. Âyetten de anlaşıldığı gibi salat: Allah'ın salatı, Meleklerin salatı ve müminlerin salatı olmak üzere üç kısma ayrılır.

a. Allah'ın Peygamberi'ne salat etmesi: O'na rahmeti ve ondan hoşnut olması, O'na yardım etmesi, tebliğ ettiği İslâm dinini yayarak O'nun şanını artırması, O'nun işlerini bereketli kılması, ismini yüceltmesi, ona ahiret mükafatlarını vermesi ve getirilen salatı kabul etmesi anlamına gelir.

b. Meleklerin salatı şu anlama gelir: Melekler Hz. Peygamber'i çok severler; O'na en yüce makamları vermesi, dininin ve şerîatının gelişmesi ve O'nu yüksek derecelere ulaştırması için Allah'a dua ederler, istiğfar ederler; O'na salat getirenlere Allah'ın rahmetini dilerler.

c. Müminlerin salatı: O'na saygı ve tazimde bulunmaları, O'nunla ilgili duada bulunmalarıdır. Allah'tan, tebliğ ettiği dinin güçlenmesini, şanının artmasını dilemek ve Cennetteki Makam-ı Mahmud'u ve ümmetine şefaat etme hakkını ona vermesini istemektir.

Müminlerin Allah'ın Rasûlü (s.a.s)'ne salat etmelerinin gereğini anlatan âyetin şu anlama geldiği kaydedilmektedir: "Ey Allah'ın Rasûlü Muhammed vasıtasıyla doğru yola ulaşanlar! O'nun gerçek değerini takdir etmeli ve size olan büyük nimetleri sebebiyle ona şükran duymalısınız. Siz cahiliye karanlıklarında kaybolmuştunuz; size bilgi ışığını ulaştırdı. Ahlâken çökmüştünüz; sizi ahlâkın yüceliklerine ulaştırdı da bu gün çevrenizdekiler bu yüzden sizi kıskanıyor. Barbarlık ve vahşete dalmıştınız; o sizi yüksek bir medeniyete ulaştırdı. Kâfirler, size bu nimetleri verdi diye ona düşman oldular; yoksa şahsen o hiç birine zarar vermemiştir. Bu nedenle, ona şükran ve minnetinin ifadesi olarak siz ona bu insanların düşmanlık ve kinlerine eşit veya ondan daha ateşli bir şekilde onu yüceltmeli ve ona saygı duymalısınız; onların kötülük isteklerine karşılık siz daha içten bir şekilde onun iyiliğini istemeli ve meleklerin gece gündüz ona dua ettikleri gibi siz de dua etmelisiniz: "Ey Alemlerin Rabbi! Senin Peygamberin nasıl bize sayısız nimet ve lütuflarda bulunmuşsa, sen de ona sınırsız ve sonsuz rahmetini göster, onu bu dünyada en yüksek makamlara ulaştır ve ahirette de sana en yakın olma şerefini bahşet" (Mevdudî, a.g.e., IV, s. 451).

Ayette geçen "selâm" kelimesi, eksikliklerden ve her türlü musibetlerden korunmuş olmayı Allah'tan niyaz etme anlamını taşır. Hz. Peygamber'e selam vermek, müminlerin birbirine verdiği gibi kabr-i şerifini ziyaret ettiğimizde O'na selam vermek, ayrıca zaman zaman ve özellikle ismi anıldığında manevi şahsiyetini selamlamaktır. Salat, selam manasını ihtiva ediyorsa da, selamda insanların O'na itaat etmeleri ve O'nun şeriatını yaşamalarını dilemek gibi özel manalar vardır.

Namazların ikinci ve dördüncü rekatlarında okuduğumuz "Et-Tehiyyâtü" diye başlayan duada geçenn "Eyyühennibiyyu ve rahmetullahi ve berekâtüh" cümlesi Hz. Peygamber (s.a.s)'e selamdır. Bu duayı okuyan mümin, Allah'ın Rasûlü'ne selam vazifesini ifa etmiş olur.

Salavat konusundaki âyet, Hz. Peygamber'e salavât getirmenin farz olduğunu göstermektedir. Ancak âyette bunun tekrarına deyinilmemektedir. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin hükmü konusunda bir kaç görüş bulunmaktadır. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin şekli miktarı, hükmü, anlamı vesair konuları, İslâm alimleri bu mevzuda yazmış oldukları özel kitaplara konu yapmışlardır. Bu tür kitaplara iki örnek vermemiz mümkündür. Bunlardan birisi hicrî 751 yılında vefat etmiş olan Allâme İbn Kayyim el-Cevziyye'nin "Cilâul-Efhâm fi's-Salati ve's Selami ala hayril-Enam " adlı eseri, diğeri de hicrî 902'de vefat etmiş olan Şemseddin Muhammed b. Abdirrahman es-Sehâvî'nin "el-Kavlu'l-Bedî' fı's-Salati alel-Habîbiş-Şefı"' (Kahire 1988) isimli eseridir. Hz. Peygamber'e salat ve selam getirmenin hükmü konusundaki görüşleri şöylece özetlemek mümkündür:

1. Sahih olan görüşe göre Hz. Peygamber'in ismi anıldıkça salat getirmek farzdır. Bu hususta bir çok hadis rivayet olunmuştur. Az evvel sözünü ettiğimiz eserlerde bu tür hadisleri bir arada görebilmek mümkündür. Bu hadislerden bir kısmı şöyledir: Hz. Peygamber buyuruyor: "Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları, bana en çok salâvât getirenleridir" (Tirmizi, Vitir, 21); "Yanında ben anıldığım halde bana salavat getirmeyenin yüzü yere sürülsün, hakarete uğrasın" (Tirmizi, Deavât, 100; Müsned, II, 254); Kim bana bir salavat getirirse Allah Teâlâ bu yüzden o kimseye on misli mağfiret eder" (Müslim, Salat, 70); En cimri (bahîl) olan yanında anıldığım halde bana salat-u selam getirmeyendir" (Tirmizî, Deavât, 100; Müsned I, 201); "Günlerinizin en faziletlisi Cum'a günüdür. O günde bana çok salavat getirin; zira sizin salat ve selamlarınız (melekler vasıtasıyla) bana arzolunur". Âshab-ı Kiram sordu: "Ya Rasulallah! Getirdiğimiz salavat size nasıl arz olunur; halbuki siz çürümüş bulunacaksınız?". Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz: "Allah Teâlâ Peygamberlerin cesetlerini yer yüzüne haram kılmıştır" cevabını verdi (Ebu Davud, Salat, 201; Vitr, 26; Nesâî, Cum'a, 5; İbn Mace, İkame, 79, Cenâiz, 65; Darimî, Salat, 306; Müsned, IV, 8 );

"Şüphesiz ki, benim üzerime salavat getiren kimsenin selamını almak için Allah bana ruhumu iade eder" (Ebu Davud, Menâsik, 96).

İbn Ebî Leylâ şöyle demiştir: Ka'b b. Ucre ile bir defasında karşılaştım, bana şöyle dedi: Sana Peygamber (s.a.s)'den işittiğim bir hediye vereyim mi? Peygamber (s.a.s) bizim yanımıza çıktı. Biz O'na:

- Ya Rasulallah! Bizler Sana nasıl selam okuyacağımızı öğrendik. Fakat Sana nasıl salat okuyacağız? Dedik. Rasûlüllah (s.a.s) bize:

Âllahümme sallî alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kema salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrahime inneke Hamîdun Mecîdun.

Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin. Kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrahime inneke Hamidun Mecîdun ".

(Allahım! Muhammed'e ve Muhammed'in âli üzerine, İbrahim'in âli üzerine salât ettiğin gibi salât et: Şüphe yok ki, Sen Hamîd'sin, Mecîd'sin. Allahım! Muhammed'e ve Muhammed'in âline, İbrahîmin âline bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen Hamîd'sin Mecîd'sin) (Buharî, Enbiyâ,10; Daavât, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69).

Namazda okunan teşehhüd duası bu hadiste açıklanan lafızlardan daha farklı lafızlarla da rivayet olunmuştur. Bütün bu salavatlar, lafızları farklı olmakla birlikte aynı anlamı taşımaktadır. Bu salavatlarla ilgili şu bir kaç noktanın çok iyi anlaşılması gerekmektedir:

Birincisi, salavatların hepsinde Hz. Peygamber (s.a.s) müslümanlara, kendisine selam ve salat göndermenin en iyi yolunun, Allah'a "Allahım Muhammed'e salat eyle" diye dua etmek istediğini söylemektedir. "Allahümme salli alâ Muhammedin" diye dua eden bir kimse aslında Allah karşısında kendi acizliğini kabul ediyor ve "Allah'ım, ben Rasûlüne gerektiği gibi salat gönderemem. Bu yüzden sana yalvarıyorum; benim yerime sen ona salât et ve bu hususta benden dilediğin hizmeti al" (Mevdudî, Tefhîmul-Kurân, IV, 453).

İkincisi, Hz. Peygamber (s.a.s) bu duayı sadece kendisine hasretmemiş; ashabını, hanımlarını ve soyundan gelenleri de buna dahil etmiştir. Hanımları ve soyundan gelenlerle ne kastedildiği bellidir. "Âl" kelimesi ise sadece Hz. Peygamber'in ev halkını değil, onu takib eden ve onun sünnetine uyan herkesi içine alır (Mevdûdî, a.g.e., IV, 453).

Üçüncüsü, Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından öğretilen tüm bu (dua ve selamlar) ile, ona Hz. İbrahim ve onun Âline salât, rahmet ve bereketin aynısını indirmesi için Allah'a dua edilmektedir. Allah, Hz. İbrahim'e (a.s) yer yüzünde başka hiç kimseye ihsan etmediği bir nimet vermiştir. Peygamberliği, vahyi ve Kitab'ı hidayet kaynağı olarak kabul eden Müslüman, Yahudi yahut Hıristiyan olsun, bütün insanlar Hz. İbrahim'in önderliğini kabul etmiştir. O halde Hz. Peygamber'in (s.a.s) söylemek istediği şudur: "Allah'ım! Hz. İbrahim'i bütün peygamberlere inananların sığınağı yaptığın gibi, beni de bütün peygamberlerin sığınağı yap ki; risalete inanan hiç kimse benim peygamberliğime inanma nimetinden mahrum olmasın" (Mevdudî, a.g.e., IV, 454-455).

Rasûl-i Ekrem (s.a.s)'e salat ve selam getirmenin hükmü ile diğer görüşler de şöyledir:

Ömürde bir defa salât getirmek farzdır. İsmi her anıldığında salat getirmek vacibtir. Ancak bir mecliste ismi çok defa anılsa da bir defa salat getirmek yeterlidir.

Namazda salat getirmek gereklidir. Namazda salat getirmek Hanefi, Malikî ve Cumhur'a göre sünnet; İmam Şafi ve Ahmed b. Hanbel'e göre ise farzdır. Onlara göre salat terkedilirse namaz bozulur.

Duanın başında ve sonunda salat getirmek vacib olup, duanın kabulü için şarttır.

Burada, "Allah'ın Rasûlü (s.a.s) bizim salat ve selâmımıza muhtaç mıdır" şeklinde bir soru akla gelebilir. Elbette ki bunun cevabı "hayır!" olacaktır. Ancak bazı sebeplerden ötürü insanlar O'na salat ve selam getirmeye muhtaçtırlar.

Allah O'na salat ve selam getirmemizi emrediyor. Bizim için gerekli olmasaydı emretmezdi.

Bize Kur'an'ı tebliğ eden, dünya ve âhirette mutlu olmanın yollarını gösteren Yüce Peygamberimiz salat ve selam O'na bir teşekkürdür.

Her Peygamberin kabul olunan bir duası vardır. O bu duasını ümmetine şefaat etme hakkını elde etmede kullanacağım bildirdiği ve ümmetinin yarısından fazlasının şefaati ile Cennet'e gireceğini açıkladığı için, O'na salat ve selam, bu hakkı elde etmesinde O'na manevî bir yardımdır; aslında nefsimiz için şefâat talebinde bulunmaktır. O'na salat ve selam, O'nunla gönül râbıtasını kuvvetlendirmek ve feyzimizi arttırmaktır ki, buna bir kulların ihtiyacı vardır.

Allah'ın Rasûlü Hz. Muhammed'e salat ve selam getirmek Allah'ın emri olduğu için, özellikle ismi anıldığında ona salat ve selam getirmemek günahtır. Peygamberimiz (s.a.s) kendisi ile ilgili bu gerçeği bir hadislerinde şöyle açıklamaktadır: "Yanında ben anıldığımda bana salat getirmeyenin yüzü yere sürülsün, hakarete uğrasın " (Tirmizi, Daavât, 100, Müsned, II, 254).

Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Allah'ın Rasûlü (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Bana salat getirdiğiniz zaman benim için Allah'dan "vesîle'yi" isteyiniz. "Sahabiler tarafından soruldu:

Ya Rasulallah! Vesîle nedir?

"Vesîle, Cennet'in en yüksek derecesidir. Oraya ancak bir kişi yükselecektir. O kişinin de ben olacağını ümit ediyorum" (Müsned, II, 265).

Peygamberimiz (s.a.s) için Vesîle'yi istemek O'nun şefaatine ermemize vesîledir. Nitekim ezan okunduğu zaman ezandan sonra kendisine salat getirip Vesile'yi isteyene Allah'ın izni ile şefaat edeceğini peygamberimiz müjdelemektedir ve sallallahu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi va sahbihi ve sellim.

Sabahaddin YILDIRIM

Kaynak: Şamil İslam Ansiklopedisi
Ekleme Tarihi: 05.07.2007 - 03:33
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nafile Günlük Namazların Faziletleri
zahide111 su an offline zahide111  
Nafile Günlük Namazların Faziletleri
10 Mesaj -
İŞRAK NAMAZI
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Bir kimse sabah namazını cemaatle kılar sonra güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederek oturur ve iki rekât İşrak namazı kılarsa, kendisine tam bir Hac ve Umre sevabı verilir.(3 defa “tam” buyurdu)”
H.z Enes (R.A)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
Bir kimse sabah namazını cemaatle kılar, namaz kıldığı yerde oturur ve sonra “En-am” suresinin ilk üç ayetini okursa, Allah ona, Allah’ı tesbih eden ve kıyamete kadar o kimse için istiğfar edecek yetmiş bin melek vazifelendirir.”
H.z İbni Mes’ud (R.A)

DUHA NAMAZI
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“ Kulun uykusunda ruhu kabzolunur. Ve geri verilip verilmeyeceğini de bilmez. Vitir namazını kılıp yatması onun için daha hayırlıdır. Ayda 3 gün oruç tutan, ayın hepsini oruçlu geçirmiş gibi olur. Çünkü Allah bire on sevab verir. Kul, kendisinden her "Sülâmâ"sının bir zekâtı olduğu halde sabahlar. "Sülâmâ nedir? Ya Resulallah" denildi. Buyurdu ki: "Ceseddeki her kemiğin mafsalıdır. Eğer o kul, dört secde ile 2 rek’at namaz kılarsa (İşrak veya duha namazı) cesedinin zekâtını ödemiş olur.”
Hz. Ebud Derda (R.A.)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“ Duha namazını iki rekât kılarsan gafillerden sayılmazsın. Dört rekât kılarsan muhsin yazılırsın. Altı rekât kılarsan kâmilin yazılırsın. Sekiz rekât kılarsan Fâizîn sayılırsın. On rek'atte sende o gün günah tutunmaz. On iki rekât kılarsan senin için Allah Cennette bir köşk bina eder.”
Hz. Ebû Zerr (R.A.)

EVVABİN NAMAZI
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Bir kimse akşam namazından sonra konuşmadan 2 rekât Evvabin namazı kılarsa, birinci de Fatiha ve Kafirun, ikinci de Fatiha ve İhlâs surelerini okursa yılanın kabuğundan çıktığı gibi günahlarından çıkar.”
H.z Enes (R.A)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Bir kimse akşamla yatsı arasında 20 rekât kılar her rekâtta fatiha ve ihlâs surelerini okursa, Allah o kimsenin nefsinde, ehlinde, malında, dünyasında ve ahiretinde muhafızı olur.”
H.z Enes (R.A)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Bir kimse akşam namazından sonra aralarında fena bir şey konuşmaksızın 6 rekât Evvabin namazı kılarsa 12 senelik ibadetine denk olur.”
H.z Ebu Hureyre (R.A)

TEHECCÜD NAMAZI ( GECE NAMAZI )
Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Gecenin son bölümünün ortasında, Âdemoğlunun kıldığı iki rekât namaz, dünya ve dünyadakilerden hayırlıdır. Ümmetime zor geleceğini bilmeseydim, onlara "teheccüdü" mecburi kılardım.”
Hz. Hasan (R.A)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Gece namazına devam edin. Bu, sizden evvelki salihlerin âdetidir. Gece namazı, Allah'a yakınlık, günahlardan uzaklaştırıcı ve hatalara kefarettir. Bünyeden de derdi atar.”
Hz. Bilal (R.A.)

Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
“Gecenin üçte biri kaldığında Allah Teala dünya semasına nüzul eder de şöyle buyurur: "Kim bana dua eder ki o duayı kabul edeyim. Kim bana istiğfar eder ki, ben onu mağfiret edeyim. Kim sıkıntısının giderilmesini istiyor ki, onu gidereyim. Kim benden rızık taleb eder ki, onu rızıklandırayım." Ortalık aydınlanıncaya kadar bu böyle devam eder.”
Hz. Ebû Hüreyre (R.A.)

KAYNAK: RAMUZ EL HADİS (HADİSLER DERYASI)


Bu mesaj 2 kez ve en son zahide111 tarafından 30.07.2007 - 19:47 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.07.2007 - 03:31
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Hadislerden Seçmeler
zahide111 su an offline zahide111  
Hadislerden Seçmeler
10 Mesaj -
Bir insan yer doyar,içer kanar ve şunu söylerse; “Elhamdülillahillezi et’ameni ve eşbaani ve sekani ve ervani” anasından doğduğu gün gibi günahlarından çıkar.

Bir kimse yemek yediği kabı sünnetlerse kab ona istiğfar eder, kendisinden fakirlik,çocuklarından da ahmaklık gider.

Bir kimse çalınan şeyi bile bile yerse,günahta hırsıza ortak olur.

Bir kimseye yanında bir cemaat varken bir hediye verilirse o cemaatte ona ortaktır.

Bir kimse çarşıya girdiğinde “La ilahe illallahu vahdehu la şerikeleh,lehül mülkü velehül hamdü yuhyi veyumitu ve hüve hayyün la yemutu biyedihil hayr ve hüve ala külli şey’in kadir.”derse,Allah ona bir milyon sevap verir.Onun bir milyon günahını siler ve onu bir milyon mertebe yükseltir ve onun için Cennette bir köşk bina eder.

Karada veya denizde telef olan mal,zekatın verilmemesinden dolayı olmuştur.Onun için malınızı zekatla koruyun.Hastanızı sadaka ile tedavi edin.Belayı’da dua ile karşılayın.Muhakkak ki “dua”indirilene de indirilmeyene de fayda verir.İndirilenden açar kurtarır,indirilmeyeni tutar.

Bir kimse abdestli yatarsa Allah onun için bir melek tahsis eder ve o melek şu duada bulunur:Allah’ım falan kulunu bağışla,çünkü o abdestli olarak yattı.

Dişler misvaklanarak kılınan iki rekat namaz ,misvaksız kılınan yetmiş rek’at namazdan daha hayırlıdır.

Medine halkından bir zat ticaret maksadıyla Şam’a hareket etmiş.Yolda önüne bir hırsız çıkmış hem malına hem de canına kast etmiş.Hırsıza:
Ne olur!İşte mallarım,paralarım!Al hepsini,yeter ki canıma kıyma!diye yalvarmış ise de hırsız,razı olmamış.Bunun üzerine hırsızdan abdest alıp iki rek’at namaz kılmasına müsaade etmesini rica etmiş.Hırsız buna müsaade edince kalkıp abdest almış,iki rek’at namaz kıldıktan sonra ellerini açıp Cenab-ı Hakka üç defa şu niyazda bulunmuş:
Ya Vedudu,Ya Vedudu,Ya Zel-arşil mecidi.Ya Mubdiu,Ya Muıdu,Ya Fe’alün lima yuridu’l es’elüke bi nuri vechikellezi edae erkane arşike ve es’elüke bi kudretikelleti gaderte biha ala halgıke ve bi rahmetikelleti vesiat külle şey’in La ilahe illa ente,Ya Muğısu eğisni,Ya Muğısu eğisni.Manası: (Ey Vedud,Ey Vedud,Ey yüce arşın sahibi,Ey Mubdi,Ey istediğini tam yapan,arşının temellerini aydınlatan Cemalinin nur’u ile senden diliyorum!Mahlukatına güç yetirdiğin kudretinle,ve her şeyi kapsayan rahmetinle senden niyaz ediyorum!Ey imdada yetişici imdadıma yetiş!Ey i,mdada yetişici imdadıma yetiş(beni kurtar)!..)
Bu duayı okuyup ellerini yüzüne sürdükten sonra,aniden gayet heybetli,ve güçlü bir ata binmiş yeşil elbiseli elinde mızrağı bulunan bir yiğit belirmiş.Hırsızla savaşa başlamış.Hırsızın başına bir darbe indirmiş ve onu yere sermiş.Gelip tacire haydi gel,öldür bu hırsızı,demiş ise de tacir korkudan yerinden kımıldayamamış.Bunu üzerine yine kendisi ikinci bir darbe indirip hırsızı öldürmüş.Hırsızın öldüğünü gören tacir gelip o yiğite teşekkür etmiş ve sormuş:
Nereden geldin!Beni bu gözü dönmüş hırsızın elinden kurtardın?
Yiğit konuşmuş:
Ben üçüncü katın meleklerindenim!Sen bu duayı bir kere okuduğun zaman gök kapıları yıldırım çarpmış gibi oldu!İkinci defa okuduğun zaman,göğün kapıları açılıverdi,ve bir takım ateş ve kıvılcımlar etrafa saçılıverdi.Üçüncü kez okuduğunda,hemen Cebrail Aleyhisselam Allah tarafından bir ferman ile gelip,bana bu hırsızı öldürmemi emretti.Ben de verilen emri yerine getirdim.Hepsi o kadar…
Tacir Medine’ye döndüğü zaman başından geçen bu ilginç hadiseyi Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Selleme anlatınca,Peygamberimiz(S.A.V)ona şöyle hitab etti:
Allah sana Esma-i hüsnayı öğretmiş…Zira bu isimlerle, kim Allah’tan bir şey isterse Allah ona verir.Dua ederse kabul eder.

Cuma’anın ilk saatinde camiye giden bir deve,ikinci saatinde giden bir sığır,üçüncü saatinde giden bir koç boğazlamış gibi sevap alır.Dördüncü saatinde giden bir tavuk kesmiş gibi, beşinci saatinde giden ise bir yumurta tasadduk etmiş gibi sevap alır.İmam minbere çıkınca,artık sahifeler dürülür,kalemler kaldırılır,Melekler minberin yanında toplanır,hutbeyi dinlemeye koyulurlar.O anda gelen,artık sadece namaz için gelmiş olur,faziletten bir şeye hakkı olmaz.

Kim cum’a gecesi Kehf suresini okursa,bulunduğu yerden Mekke’ye kadar Ona bir nur verilir;diğer Cum’aya kadar üç gün fazlasıyla,mağfiret olunur;sabaha kadar yetmişbirbin melek de onun için Allah’tan mağfiret dilerler;hastalıktan muaf tutulur,sıraca,Zatü’l Cenb,Baras,Cüzzam hastalığından,Deccal’in fitnesinden de emin olur.

Her hastalığın başı; mideyi yemekle doldurup bozmaktır!

Perhiz her ilacın en başta gelenidir!

Kim bir kabristana uğrayıp da onbir defa ihlas suresini okuyup ecrini oradaki ölülere bağışlarsa, orada bulunan mevtalar sayısınca ona ecir verilir

Bir müm’in Ayet’el Kürsi’yi okuyup da sevabını kabirde yatanların ruhuna hibe ederse,Allah doğudan batıya kadar her ölünün kabrine kırk nur idhal eder(sokar).Kabirlerini genişletir,derecelerini yükseltir,okuyana da altmış peygamber sevabını verir.Allah ayrıca her harfine karşılık, kıyamete kadar onun için tesbih edecek bir melek yaratır.

Babalarınıza iyilik ediniz ki,çocuklarınız da size iyilik etsinler!

Herhangi bir adam,evde hanımına yardım ederse Allah ona Eyyüb,Davud,Ya’kup ve İsa’ya (A.S)verdiği sevabı verir.

Sizden aşağı olana bakın,sizden yukarı olana bakmayın ki Allah’ın size vermiş olduğu ni’meti küçümsememiş olunuz ,size yakışan da budur.

Kim tabutu dört yan direğine girip taşırsa,Allah onun tam kırk büyük günahını amel defterinden düşürüverir.

Her istediğini yemen de israftan sayılır.

Üç şey ikram edildiğinde red edilmez:Yastık,yağ ve süt.

Çocuk akikası karşılığında alınmış bir rehindir!

En iyi ilaç şunlardır:Ağızdan içilen ilaç,buruna çekilen damla,yürümek,kan aldırmak ve sülük taktırmaktır.

İki kişi el sıkıştıkları zamanAllah her ikisinin üzerine gökten yüz rahmet indirir;doksanı ilk el uzatanın,onu da ikinci olarak el uzatanındır.

Kim kendi nefsi için dilenme babında bir kapı açarsa,Allah ona yetmiş tane fakirlik kapısı açar!

Farz ibadetleri ifa ettikten sonra,en efdal ibadet müslümanın kalbine sevinç koymaktır.

Kişi arkadaşının dini üzeredir!Biriniz, onun kiminle düşüp kalktığına iyice baksın!

Sofralarınızı yeşilliklerle süsleyiniz.Çünkü o,Besmele ile birlikte, şeytanı durdurmaz kovar.

Üç şeyden bereket kaldırılmıştır:Soğuyuncaya kadar sıcak yemekten,ucuzlayıncaya kadar pahalı şeyden,Besmele çekilmeyen şeyden.

Çörek otu ölüm hariç,bütün dertlere devadır.

Yemekten önce kavun yemek,karnı yıkar,hastalığı kökünden söküp atar.

Zeytin yağını yiyin.Onunla yağlanın.Çünkü cüzzam hastalığı dahil,tam yetmiş derde devadır!

Çiğ sarımsak ye!Eğer ben meleklerle konuşmasaydım,mutlaka onu yerdim.

Elbiselerinizi dürün!ki ruhu ona avdet etsin.Çünkü şeytan elbiseyi dürülmüş olarak gördüğünde giymez,ama dürülmemiş olarak gördüğü elbiseyi hemen giyer.

Kim abdestli olarak yatarsa,ibadet edici olarak yatmış olur.Ruhu da Allah’a secde edici olarak uruc eder(yükselir),göreceği rüya da sadık bir rüya olur.Böyle olmazsa tabii ki bu imkanlara sahip olamaz.

Kişinin rüyası tabir edilmedikçe bir kuştur.Tabir edeldiği zaman vaki olur,onun için onu ancak ileri görüşlü kişilere anlat!

En doğru rüya seher vakitlerinde görülen rüyadır.

Kişi evinden çıktığı zaman (Bismillahi tevekkeltü alellahi vela havla vala kuvvete illa billahi)derse bir melek şöyle der: ‘Kifayet olundun,hidayet olundun,ve korundun.’Şeytan yanından uzaklaşır.Ona diğer bir şeytan rastlar da şöyle der: ‘Kifayet olunan,hidayet olunan ve hıfz edilen bir adama sen nasıl musallat olabilirsin?’

Aşüre gününde oruç tutmak,bir yıllık günaha kefarettir.

Kim Aşüre günü müslümanlardan on kişiye selam verirse,bütün müminlere selam vermiş olur.

Kim bir kahini veya müneccimi gelip tasdik ederse,Muhammed (A.S) üzerine indirileni inkar etmiş olur.

Sizden birinizin kulağı çınladığında beni ansın ve bana salat-ü selam getirsin,sonra da şöyle desin ‘Zekerallahü men zekerani bi hayrin’.

Sakın güneşte oturmayınız!Çünkü o elbiseyi eskitir,tende çirkin koku peydah eder,içteki gizli hastalıkları hareket ettirip meydana çıkarır.

Tedbir geçinmenin yarısıdır,muhabbet aklın yarısıdır,üzüntü ihtiyarlığın yarısıdır,çoluk çocuğun azlığı kolay yaşayanların yarısıdır.

Kul için yedi husus vardır ki;ölümünden sonra kabrinde amel defterine sevap yazılır.İlim öğretenler,su akıtanlar(çeşme yaptıranlar),kuyu kazanlar,ağaç dikenler,mescit yapanlar,Mushaf’ı miras bırakanlar,ölümünden sonra kendisine dua edecek hayırlı evlad bırakanlar.

KAYNAKLAR: Ramuz El Ehadis(Hadisler Deryası)
Mecmaul Adab



Bu mesaj 1 kez ve en son zahide111 tarafından 30.07.2007 - 19:40 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.07.2007 - 03:30
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: MÜBAREK GÜN VE GECELERİ HİYA ETME REHBERİ
zahide111 su an offline zahide111  
MÜBAREK GÜN VE GECELERİ İHYA ETME REHBERİ
10 Mesaj -

ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ VE İNCELİKLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Peygamber Efendimiz Abdullah Ebu Evfa (RA) ‘den rivayeten buyuruyor ki;“Oruç tutanın uykusu ibadettir. Susması tesbih sevabı kazandırır. Duası makbuldür. Ameli de kat kat sevaplandırılır.”

Peygamber Efendimiz Enes (RA)’den rivayeten buyuruyor ki;
“Beş şey oruç tutan kimsenin sevabını giderir. Yalan söylemek, gıybet etmek, koğuculuk yapmak (laf taşımak),şehvet nazarı ile harama bakmak, yalan yere yemin etmek.”

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; “Bir kimse başkalarına oruç tuttuğunu belli etmeden, ilan etmeden oruç tutarsa Allah o kimseye mükâfat olarak cennetten başkasına razı olmaz.”

“Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan ümmetimin ayıdır.”
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El –Ehadis (Hadisler Deryası)
Ramazan Ve Takva Eğitimi Prof..Dr. Mahmud Es’ad Coşan

RECEP AYI
“Recep ayında 1gün oruç tutan kimseye 1 yıl oruç tutmuş sevabı verilir.7gün oruç tutan kimseye 7 cehennemin kapısı kapatılır.8gün oruç tutan kimseye 8 cennetin kapısı açılır.10gün oruç tutan kimseye ise; gönlünün muradı neyse verilir.15 gün tutan kimseye ise; Allah gökte bir melek yaratır. O da kişiyi günahların af edildi diyerek müjdeler.(Oruçta ) ziyade edene ziyade olunur.”
Hadis-i Şerif

“Recep’in 1.günü 3 yıllık, 2. gününde 2 yıllık, 3. gününde oruç tutmak 1 yıllık işlenen küçük günahlara kefaret olur.”
Hadis-i Şerif

“Recep ayında sevaplı ameller kat kat sevaplandırılır. Günahlar da kat kat cezalandırılır.”
Hadis-i Şerif

“Kim takva üzere Recep ayında bir gün oruç tutarsa, o oruç dile gelir ve Ya rabbi bu kulunu afv-ı mağfiret eyle diye niyazda bulunur.”
Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El –Ehadis (Hadisler Deryası)

Regaip Kandili

“1000 tane ihlâs suresini okumanın fazileti Allah’tan canını satın almaktır. Yani cehennemden azad olmaktır.”
Hadis-i Şerif

(Bilhassa Regaib gecesinin ihyası için bu tesbihatı, Merhum Mahmud Es’ad Coşan Efendi hazretleri tavsiye buyurdular.)
Recep’in ilk Perşembe günü oruçlu geçirildikten sonra Cuma gecesinde, akşamla yatsı vakti arasında ve gecenin ilk üçte birinde, iki rekâtta bir selam verilmek suretiyle 12 rekât nafile namaz kılınır.
Her rekâtta bir Fatiha ve 3 kere Kadir ve 12 kere de İhlâs suresi okunur.
Namaz sonunda yetmiş kere “Allahümme salli ala Muhammedini’nnebiyyi’l-ümmiyyi ve alâ âlihi ve sellim” diye salavat getirilir.
Sonra, secdeye gidilir. Secdede yetmiş kere “Sübbuhûn Kuddusûn Rabbü’l-melâiketi ve’r-Ruh”, secdeden doğrulunca da yetmiş kere “Rabbiğfir verham ve tecâvez ammâ tâlem fe inneke Ente’l-Azîzi’l-Âzam!” denir.
İkinci secde de böyle yapılır.
Bu namazın; iki rekâtta bir selam verildikten sonra yüzer kere “Subhânallahi ve’l- hamdü lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber” denilmek, yüzer kere istiğfar ve yüzer kere salâvat getirilmek suretiyle kılınacağı da bildirilmiştir.
Regaip Gecesi namazını kılanların günahları; denizlerin köpükleri, kumlar, yağmur damlaları ve ağaçların yaprakları kadar çok, dağlar kadar ağır da olsa, bağışlanacağı gibi; kabre konuldukları ilk gecede de bu namazın sevapları yanlarına gelerek, kendilerinin her sıkıntıdan kurtulduklarını, kabirde yapayalnız ve ıpıssız kaldıkları bu sırada kendilerine arkadaş ve yoldaş olmak, duydukları korku ve tedirginliği gidermek için geldiklerini, Kıyamet gününde Arasat meydanında da kendilerini gölgeleyeceklerini ve yüce Allah’ın hayr ve rahmetinden uzak kalmayacaklarını güler yüz, tatlı ve açık bir dille onlara müjdeleyecekleri de haber verilmiştir.
________________________________________
Kaynak: “İslam İlmihali “M. Asım Köksal

Mirac Kandili
“Recep ayının 27. günü (Miraç Kandilinin ertesi günü) oruç tutan kimseye Allah Teala 60 ay veya 5 yıl oruç tutmuş sevabı verir.”
Hadis-i Şerif

Mirac Gecesi nafile olarak 12 rekât “Hacet namaz’ı” kılınır. Her rekâtta Fatiha’dan sonra 10 kere İhlâs Suresi okunur. 2 rekâtta bir selam verildikten sonra
4 Fatiha suresi,
100 kere “Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim”
100 kere de istiğfar çekilir
100 kere de salâvat getirilir. Bundan sonra, dünya ve ahirete ait istekler Allah’tan istenir.
Bu namazda İhlâslar 100 adet okunursa veya bu namaz 100 rekât olarak kılınırsa; bunu yerine getiren mümin Huzur-i İlahiye namaz borçlusu olarak çıkmaz (diye haber verilmiştir.)
________________________________________
Kaynak: “Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler”
Fazilet Neşriyat

ŞABAN AYI
"Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Şüphesiz ki Allah, o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim! Rızk isteyen yok mu? Rızk vereyim! Şifa dileyen yok mu? Şifa vereyim!" Hadis-i Şerif

"Allah Teâlâ, Şabanın on beşinci gecesi (Beraat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asî olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar" Hadis-i Şerif
Peygamber Efendimiz, bu ayda mümkün olduğu kadar oruç tutardı. Hz. Âişe, O'nun bu davranışını şu sözleriyle ifade eder: "Rasûlüllah'ın (s.a.s) Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim" Hadis-i Şerif
________________________________________
Kaynaklar: Ramuz El –Ehadis (Hadisler Deryası)
“ Ramazan Ve Takva Eğitimi” Prof.Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Şamil İslam Ansiklopedisi

Beraat Kandili
Beraat Duası
“Bismillahirrahmanirrahim
Allahümme ya zel menni ve la yemunnu aleyhi. Ya zel celali vel ikram. Ya zet tavli vel inam. La ilahe illa ente zahrellacine ve carel müstecirine ve emanel haifin. Allahümme in künte ketebteni ındeke fi ümmil kitabi şekıyyen ev mahrumen ev matruden ev mugatteran aleyye firrızgı femhullahümme bi fadlıke şegaveti ve hırmani ve tardi ve ıgtara rızgı ve esbitni ındeke fi ümmil kitabi seıden ve merzukan ve muvaffagan lil hayrati feinneke gulte ve gavluke’l haggu fi kitabike’l münzeli ala lisani nebiyyike’l mürsel. Yemhullahu ma yeşau ve yüsbitü ve ındehu ümmü’l kitab. İlahi bi’tecelliyyil azami fi leyletin’nısfi min şa’bane’l mükerremi’lleti (fiha yüfragu küllü emrin hâkim)ve yübremü en tekşife anna minel bela i ma na’lemu ve ma la na’lemu ve ma ente bihi a’lemu inneke ente’l eazzul Ekrem. Ve sallalalhu ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ve evladihi ve ezvacihi ve sellem.”
Beraat Gecesi’nde Akşam namazından sonra,3 tane Yasin-i Şerif okunacaktır. Her Yasin okunduktan sonra,1 kere yukarıdaki Berat duası okunacaktır.
1.okuyuşta Cenab-ı Hak’tan hayırlı ve uzun ömür talep; kaza ve beladan emin olmak niyetiyle,
2. okuyuşta, bol ve helal rızık temenni niyetiyle,
3. de, son nefesinde hüsn-i hatime yani iman ile göçmek niyetiyle, okunacaktır.
Beraat Gecesi’nde en az 12 rekât en fazla 100 rekât “Hayr Namaz’ı” kılınır. Her 2 rekâtta bir selam verilir. Her rekâtta, Fatiha’dan sonra en az 10 kere İhlâs Suresi okunur.
Her rekâtta 100 İhlâs- Şerif okumak suretiyle 10 rekâtta kılınabilir.
Namazdan sonra:
14 kere İstiğfar
14 kere Salâvatı şerife
14 kere (besmeleyle) Fatiha Suresi
14 kere (besmeleyle) Ayetel Kürsi
14 kere (besmeleyle) Tevbe suresinin son iki ayeti Kur’an-ı Kerim, Sayfa: 208
14 kere [Yasin, Yasin] dedikten sonra 1 Yasin Suresi (Yasin-i Şerif’de 7 zahiri,7 batıni MÜBİN vardır. Böylece o da 14 olur.)
14 kere (besmeleyle) İhlas Suresi
14 kere (besmeleyle) Felak Suresi
14 kere (besmeleyle) Nas Suresi
14 kere Subhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illalahu vallahu ekber.Vela havle vela kuvvete illa billahi’l –aliyyi’l-aziym
14 kere Salavatı Şerife (Salatı Münciye okumak efdaldir) okunur. Bunlardan sonra dua yapılır.
________________________________________
Kaynaklar: “İslam İlmihali “M. Asım Köksal
“Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler” Fazilet Neşriyat

RAMAZAN AYI

Ebu Hureyre’den rivayeten Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
“Daha önceki ümmetlere verilmemiş olan beş mükâfat benim ümmetime verildi. Allah indinde oruçlunun ağız kokusu misk kokusundan daha sevimlidir. Denizdeki balıklar bile iftar edinceye kadar oruçluya istiğfar ederler. Bu ayda her gün Allah cennetini süsler ve “Salih kullarım dünyadaki sıkıntıları sona erip, yorgunluklarını atmak için sana gelecekler Ey cennet !”buyurur. Yine bu ayın hürmetine şeytanların azılıları zincirlere, bukağılara, boyunduruklara vurulur. Ramazanın en son günün de oruçlular mağfiret olunurlar. Sahabe-i Kiram da sorarlar:”Ya Rasulullah en son gecesi Kadir gecesi mi?”Efendimiz:”Hayır! Çalışan işçiye çalışması bittiği zaman ücreti verilir.” (Yani Ramazan’ın en son günü kastedilmektedir) : [1]
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
“Ramazan ayı gelince dört şeyi çok yapın. Eşhedü en lailahe illallah’ı (Kelime-i Şehadeti) ve Estağfirullah’ı çok söyleyin. Allah’tan cenneti isteyin. Cehennemden de Allah’a sığının.” [2]

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Kim Ramazan ayı içinde, hayırdan herhangi bir çeşidiyle bir hayır yaparsa, yahut Allah’a yakınlık sağlayacak fariza olan bir ibadeti yerine getirirse; (zekât gibi) bu ayın dışında yapmış olduğu yetmiş farizayı eda etmiş gibi olur.” [3]
________________________________________
Kaynak: [1] ”Ramazan ve Güzel Ameller” Prof..Dr. Mahmud Es’ad Coşan
[2]-[3] “Ramazan Ve Takva Eğitimi” Prof..Dr. Mahmud Es’ad Coşan

Kadir Gecesi

H.z Aişe (R.A) Rasulullah’a, Kadir gecesine rastlanınca nasıl dua edileceğini sorar.Aleyhis salatü vesselam efendimiz şu duayı okurlar:
“Allahümme inneke afuvvün kerimun tuhıbbul afve fa’fu anni!”
Manası: “Ey Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni affet!”
Kandil gecesi olması hasebiyle tesbih namazı kılmalıdır. Bu gece Allah’ı çok çok zikir ve tesbih etmek, Peygamberimize salatü selam getirmekle de ihya edilir.
Kadir gece’sinde en az 2, ortalama 100 rekât namaz kılınır.2 rekâttan fazla kılınacak olursa, her rekâtta Fatiha’dan sonra Kadir suresiyle beraber 3 kere de İhlâs suresi okunur. İki rekâtta bir selam verilir.
_____________________________________
Kaynak: “İslam İlmihali” M. Asım Köksal,
“Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler” Fazilet Neşriyat

TESBİH NAMAZI
Peygamberimiz, amcası H.z Abbas’a: “Ey Abbas! Ey Amcacığım! Ben sana on şeyi haber vererek ikramda bulunayım, fayda sağlayayım mı ki sen, onu işlediğin zaman, Allah senin günahının evvelini, ahirini, yenisini eskisini bilmeyerek işlenilenini; bilerek işlenilenini, küçüğünü, büyüğünü; gizlisini, açığını bağışlasın?” buyurdu.
H.z Abbas: “Olur ya Rasulallah! Haber ver!” dedi.
Peygamberimiz: “Dört rekât namaz kılarsın. Her rekâtında Fatiha Suresi’yle birlikte başka bir sure okursun. İlk rekâtın kıraatinden önce (yani Sübhaneke’yi okuduktan sonra On beş ve kıraatten sonra on kere “Sübhanallahi ve’l hamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber” dersin, rükûa gidersin. Rükûda da bunu on kere, rükûdan doğrulunca on kere, secdeye vardığında on kere, secdeden başını kaldırdığın zaman on kere, ikinci secdeye vardığın zaman on kere okursun ki bunların sayısı her rekâtta yetmiş beş ve dört rekâtta ise, üç yüzdür. Rekâtların dördünde de böyle yaparsın. Günahın Alic kumları gibi çok da olsa, Allah, onları afv eder. Bu namazı, tesbihlerini okuyarak kılmaya gücün yeterse, her gün bir kere kıl!” buyurdu.
H.z Abbas “Ya Rasulalllah! Bu tesbihleri her gün okumaya kimin gücü yeter” dedi.
Peygamberimiz: “Her gün kılmaya gücün yetmezse, her Cuma bir kere kıl! Her Cuma yapamazsan her ay bir kere kıl! Ayda bir kılamazsan her yıl bir kere kıl! Yılda bir kere de kılamazsan, ömründe bir kere olsun kıl!” buyurdu.[1]

Günahların affına vesile olan Tesbih namazı 4 rek’atli bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezberlemek gereklidir.
“Subhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illlalahu vallahu ekber ve la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim”
Tesbih namazının kılınışı:
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir.”Allahu Ekber” diyerek namaza başlanır.
Yukarıdaki tesbih:
Subhaneke’den sonra 15 kere,
Zammı sureden sonra 10 kere,
Rukuda 10 kere,
Rukudan doğrulunca 10 kere,
Secdede 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secdede 10 kere okunur.
Böylece 1. rekât kılınmış olur.2. rekâta kalkınca Fatiha’dan önce yine 15 kere, diğer yerlerde de tarif edildiği gibi 10’ar kere okunarak 4 rekât tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fazlalık sadece okunan tesbihlerdir. 2. rekâtta oturulduğunda, “Ettehıyyatü’den” sonra “Allahümme Salli ve Allahümme Barik” 3. rekât için ayağa kalkıldığında da “Subhaneke” okunacaktır.
Tesbih namazında her rekâtta okunan tesbih adedi 75 dir. 4 rekâtta 300 tesbih okunmuş olur.

(Tesbih namazı Cuma geceleri de dâhil olmak üzere tüm kandil ve bayram gecelerini ihya etmek maksadıyla eda edilir. )[2]
________________________________________
KAYNAK: [1] İslam İlmihali” M. Asım Köksal,
[2] “Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler” Fazilet Neşriyat

Bayramların Faziletleri
“Her kim iki Bayram gecesini ihya ederse, kalplerin öleceği zamanda, onun kalbi asla ölmez.” [1]
Hadis-i Şerif

“Zengin bir kimseyi ziyaret edene gündüzü oruç ile geceyi namazla geçirmiş gibi sevap verilir. Fakir bir kimseyi ise Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap verilir.”
Hadis-i Şerif

“İnsanın Allah yolunda harcamaları yedi yüz misli sevaplandırılır. Anne ve babasına yaptığı harcamalar da yedi yüz misli sevaplandırılır. Kişinin ailesine eşine ve çocuklarına yaptığı harcamalar da yediyüz misli sevaplandırılır. Ramazan bayraminda kurban kesmenin de mükâfatı yedi yüz mislidir.” [2]
Hadis-i Şerif

Kurban bayramında en sevaplı amel kurban ile uğraşmaktır. Ramazan bayramında ise bilumum ziyaretler ve misafir ağırlamak çok sevaplıdır.
________________________________________
Kaynaklar: Mahmud Es’ad Coşan Efendi Hazretlerinin Bayram Sohbetlerinden alıntılanmıştır.
[1] Mecma-ul Adab
[2] “ Ramazan Ve Takva Eğitimi” Prof..Dr. Mahmud Es’ad Coşan

ŞEVVAL AYI

“Ebû Eyyûb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ramazan orucunu tutan ve buna şevval ayında altı oruç daha ekleyen kişi, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.her sene böyle yaparsa,bütün ömrünü oruçlu geçirmiş gibi olur.."[1]

* Bu hüküm her hayırlı işin on katı sevap ile değerlendirileceği esasına dayanır. Yani 30 Ramazan + 6 Şevval 36 x 10 = 360 gün. Bu hadiste belirtilen oruç şeklini İmam Malik (r.a.) her halde kendisine ulaşmamış olacak ki Muvatta isimli kitabının oruç bölümünün sonunda böyle bir oruç tutulacağına dair bir bilgi bize ulaşmadı demektedir. Halbuki bu Raviden başka Ebu Hureyre, Cabir, Sevban, Berâ ibni Âzib ibni Abbas ve Aişe (r.anhüm) olmak üzere bu hadisin başka rivayetleri de bulunmaktadır.
Dolayısıyla sünnet olan bu oruçlar Ramazan bayramının ikinci gününden başlamak üzere o ayın içinde nasıl olursa olsun peşpeşine veya ayrı ayrı zamanlarda tutmak gerekir. [2]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 204. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 57; Tirmizî, Savm 53; İbni Mâce, Sıyâm 33
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 366.

ZİLHİCCE AYI

“İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Başka günlerin hiçbirinde, –zilhiccenin ilk on gününü kastederek– şu günlerde işlenecek amel–i sâlihten, Allah katında, daha sevimli hiçbir amel yoktur."
– Allah uğrunda yapılacak cihad da mı üstün değildir, Yâ Resûlallah? dediler.
– "aglaEvet) Allah yolunda yapılacak cihad da. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen kimsenin cihâdı başka. (O, bundan üstündür), " buyurdu. [1]

Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde : "Allah'a ibadet için Zilhicce ayının ilk on gününden daha sevimli, daha elverişli günler olamaz. Onlardan her bir günün orucu, yıl orucuna ve her bir gecenin ibadeti de Kadir Gecesi'nin ibadetine denk tutulur!" buyurdu. [2]
________________________________________
[1] Buhârî, Îdeyn 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 61; Tirmizî, Savm 52; İbni Mâce, Sıyâm 39.
[2] İslam İlmihali” M. Asım Köksal

AREFE GÜNÜNDE VE MUHARREM AYI’NIN DOKUZ VE ONUNCU GÜNÜNDE TUTULAN ORUÇLAR
“Ebû Katâde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e arefe günü tutulan orucun fazileti soruldu; o da:
"Geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefâret olur" buyurdu.[1]

* (Fecr: 89/2)’deki on gün (Hac: 22/28 )’deki belirli günler (Bakara: 2/197)’deki sayılı günler Kurban bayramı ve teşrik günleri olarak da yorumlanmıştır. Dolayısıyla bu günleri ibadetle ve oruçla geçiren kimseye geçmiş ve gelecek birer yıllık günahlarına kefaret olmaya yetecek kadar sevap ve rahmet verilir. [2]

“İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem aşûre gününde oruç tuttu ve oruç tutmayı tavsiye etti."[3]

“Ebû Katâde radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e aşûre günü tutulan orucun kıymeti soruldu; o da:
"Geçmiş bir senenin günahlarına kefaret olur" buyurdu.[4]

“İbni Abbâs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım."[5]

Peygamberimiz buyuruyor ki: ”Kim Aşure günü Müslümanlardan on kişiye selam verirse, bütün müminlere selam vermiş olur.” [6]

Peygamberimiz buyuruyor ki: ”Kim Aşure günü zerre kadar bir sadaka verirse, Allah ona Uhud dağı kadar sevap verir, o sevabı kıyamet günü mizanında bulur.” [7]

Bu ayda istiğfar etmeyi çoğaltmak tavsiye olunmaktadır. [8]

* Yahudilerin aşure günü oruç tuttukları kendisine haber verilince Rasûlullah (s.a.v.) onlara benzememek için bir gün öncesinden tutmaya niyetlenmiştir. Onlara benzememek için aşureden bir gün önce veya bir gün sonrasıyla tutmak (9-10 veya 10-11 veya 9-10-11) uygun olur.[9]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 196, 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 365.
[3] Buhârî, Savm 69; Müslim, Sıyâm 127, 128.
[4] Müslim, Sıyâm 197. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 54; Tirmizî, Savm 48; İbni Mâce, Sıyâm 40.
[5] Müslim, Sıyâm 134. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 41.
[6]- [7] Mecma-ul Adab
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 365.
[9] “Mübarek Gün ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Dua ve İbadetler” Fazilet Neşriyat

MUHARREM AYI
“Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah'ın ayı muharremde tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır." [1]

Peygamberimiz buyuruyor ki: “Her kim Muharrem ayında 1 gün oruç tutarsa 30 gün oruç tutmuş sevabı verilir.” [2]

Peygamberimiz buyuruyor ki: “Her kim Zilhicce’nin son gününü ve Muharremin 1. gününü oruçlu olarak geçirirse giden seneyi oruçla kapatmış olur ve gelen yeni seneyi oruçla başlatmış olur. Allah o kimsenin bu davranışını elli yıllık günahına kefaret vesilesi eyler." [3]

Peygamberimiz buyuruyor ki: “Kim Zinet günü oruç tutarsa; senenin kaçırmış olduğu diğer mübarek günlerinin telafisini yapmış olur. Zinet günü Muharrem’in 10.günüdür.” [4]

Peygamberimiz Muharrem’in 10. günü şöyle buyurduğu rivayet edilir. “İnsanlara seslen ilan et.!Bugün bu saate kadar bir şeyler yemiş olsalar bile yemeği bıraksınlar!Eğer yememişse de artık yemesin! Çünkü bugün Aşure günüdür” [5]

Ebu Hureyre’den rivayeten Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Kim aşure günü kendisine ve ailesine diğer günlerden farklı olarak ikramda bulunur, genişlik sağlarsa; senenin kalan günlerinde de Allah o kimseye rızık bakımından genişlik sağlar.” (kast edilen ikram; giyecek ve yiyecek cinsinden her şeyi kapsar ) [6]

Peygamberimiz buyuruyor ki: ”Kim Aşure günü bir âlimin bulunduğu meclise yahut Allah’ı zikrettikleri yere gelip onlarla beraber bir saat oturursa Allah’ın onu cennete koyması bir hak olur.” [7]
________________________________________
[1] Müslim, Sıyâm 202, 203. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 56; Tirmizî, Mevâkît 207; Nesâî, Kıyâmü'l–leyl 6. 1168’de geçmişti.
[2] -[3] -[4] -[5] Bu hadisler merhum Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Efendi H.z’nin Hadis sohbetlerini takip eden bir kimsenin not defterinden alıntılanmıştır.
[6]-[7] Mecma-ul Adab

HER AY ÜÇ GÜN ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ
“Abdullah İbni Amr İbni'l–Âs radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her ay üç gün oruç tutmak, bütün seneyi oruçla geçirmek demektir."[1]

İbni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazarda ve seferde eyyâm–ı bizı (mehtaplı geceler) oruçsuz geçirmedi”.[2]

* Tavsiyesi ile yaptıkları arasında tam bir uyum olan Rasûlullah (s.a.v.)’ın nafile oruçlarla alakalı tavsiye ve yaptıkları böylece gözler önüne serilmiş oldu. Farzların yanı sıra yapılması gereken bu tür nafile ve tatavvu ibadetlerle de kişi Allah’a yaklaşmaya ve sevabını artırmaya çalışmalıdır. [3]

________________________________________
[1] Buhârî, Savm 59 ; Müslim, Sıyâm 197. Ayrıca bk. Nesâî, Sıyâm 78, 82.
[2] Nesâî, Sıyâm 70.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 367.


Bu mesaj 8 kez ve en son zahide111 tarafından 22.01.2008 - 01:43 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.07.2007 - 03:21
zahide111 üyenin diğer mesajları zahide111`in Profili zahide111 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 931 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60311 saniyede açıldı