stromectol generique rhinocortkaletra generique plaquenil generique kaletra apranax aprovel aralen arava arcocillin arcoxia aricept arilin arimidex aristocort artane arthrotec artofen asacol asasantine asmaxen at 10 atarax atenil ateno basan comp ateno basan atesifar athrofen atridox atrovent augmentin avalide avana avapro avelox aventyl aviral avodart aygestin azaimun azarek azelex aziclav azulfidine bactrim basiron
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

5 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Themenicon Kuran Nedir? sorusuna daha güzel bir cavap görmedim gören varsa söylesin
hidayet34 su an offline hidayet34  
Themenicon    Kuran Nedir? sorusuna daha güzel bir cavap görmedim gören varsa söylesin
5 Mesaj
Kur'ân-ı Kerim, bir mutluluk davetiyesidir.
Kur'ân-ı Kerim, bir mutluluk reçetesidir, rehberidir.
Kur'ân-ı Kerim, bir mutluluk garantisidir.


Öyleyse Kur'ân-ı Kerim, Allah'ın insanlarda en çok görmek istediği şeyi, bütün safhalarda garanti eden Allah'ın Kitab'ıdır. Mutluluk rehberi, bir öğüt...Mutluluğa açılan bir öğüt...

Mutluluk, bir uyum halidir. Sulh ve sukûn halidir. Kavganın bittiği bir ortamı ifade eder. Mutluluk, 3 âleminizde birden yaşanması lâzım gelen bir vetiredir.

1. İç dünyanızda mutlu olacaksınız.
2. Dış dünyanızda mutlu olacaksınız.
3. Allah ile olan ilişkilerinizde mutlu olacaksınız.

Hem emirler cephesinde mutlu olacaksınız, hem de nehiyler (yasaklar) cephesinde mutlu olacaksınız. Mutluluk, devamlı olmalıdır. Devamlı olmadığı taktirde mutlu değilsiniz, geçici zevkleri yaşıyorsunuzdur sadece.

Öyleyse zevkle mutluluk arasında çok büyük bir uçurum vardır. Zevk, hayatınızın belki birkaç dakikasında, belki birkaç saatinde yaşadığınız bir güzelliktir. Ama hangi olaysa sizi o zevke ulaştıran, o olay bittiği zaman zevkiniz de biter. Ondan sonra dünyanın çıplak karanlıklarına geri dönersiniz. Ama mutluluk öyle değildir. Mutlulukta "çıplak karanlık" diye bir şey söz konusu değildir. Gece olabilir, her taraf karanlık olabilir ama sizin öyle bir içiniz olur ki; o hep aydınlıktır, orada bir mum hep yanar, hep kalbinizi ışıtır, aydınlatır.

Mutluluk yolculuğunun muhterem yolcuları, böyle bir dizaynda mutluluğa dikkatle bakın. Mutluluk sizin içindir. Allahû Tealâ, sizi mutlu olasınız diye yarattı. O içinizdeki mumun (daha biraz açıklığa kavuşturalım), içinizdeki güneşin hep parlaması için, hep zikir yapacaksınız. Batmayan bir güneşin sahibi olmak mı istiyorsunuz? Daimî zikrin sahibi olmak mecburiyetindesiniz. Öyleyse sizleri şu dünya adı verilen gezegenle bütün kainata bağlayacak olan mutluluğunuz, Allah ile olan ilişkileriniz çerçevesinde "zikir'' adı verilen bir müessese ile ihata edilmiştir, doldurulmuştur, kuşatılmıştır, kaplanmıştır.

Unutmayın! Allahû Tealâ, hepinizden sadece ve sadece sizlerin mutlu olmasını ister; saadet içinde bir dünya hayatı ve kıyâmetten sonra sonsuz bir cennet hayatı... İşte Allahû Tealâ'nın hepinizden istediği şey, sadece bu kadar. Geri kalan mı? Namazlar, oruçlar, zekatlar, haclar... vs. Hepsi mutluluğunuz için birer vasıta. Allah'ın sizden istediği yegâne şey, dört başı mamur bir mutluluğa sizi sahip kılmaktır; hepinizi hem dünya saadetinin, hem cennet saadetinin sahibi kılmaktır.

Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, Allahû Tealâ'nın hepinizden istediği şey bu kadar. Sizin mutlu olmanız. Sizin mutluluğunuz Allah'ı memnun eder, Allah sizden razı olur. Mutsuzluğunuz Allah'ı memnun etmez, şeytanı memnun eder.

Öyleyse her şeyden evvel şunu yerli yerine oturtmak mecburiyetindeyiz sevgili okuyucular. Evvelâ kendi kendinize soracaksınız:

-Ben bir yaratık mıyım?
Kesin cevap:
-Yaratığız, bütün insanlar hepimiz, sadece Allah'ın bir yaratığıyız, mahlûkuyuz, o kadar. O ise Yaratıcı...
-Allahû Tealâ, bizi hanif fıtratıyla mı yarattı?
-Kesin, bütün insanları Allahû Tealâ, hanif fıtratıyla yani hanif dînini yaşayabilecek olan özelliklerle yarattı.
-Allahû Tealâ, bizden hanif dînini, Arapça adıyla İslâm dînini yaşamamızı mı istiyor?
-Kesin
.

Sevgili okuyucular, böyle bir dizaynda "mutluluk" adı verilen şu müesseseyi ait olduğu yere yerleştirelim. İnsanoğlunun bir Allah ile olan ilişkileri var, bir de başka insanlarla ilişkileri var. Allah ile ilişkileriniz, özel bir biçimde dizayn edilmiştir. Bu ilişkilerde bütün insanlar Allah'ın sevgi yelpazesi içinde bir yere sahiptir. Bu spektrumun her noktası bir insana aittir, sonsuz basamaklı bir merdiven gibi. Her an insanlar, bu merdivenin basamaklarında yer değiştirirler. Çünkü her an, herkes ya bir miktar derecat kaybeder ya da bir miktar derecat kazanır. Öyleyse muhtevayı yerli yerine oturtmak lâzımdır.

Başka insanların mutluluğu için yapılan gayretler, çalışmalar; bu da diğer insanlarla aranızdaki ilişkiyi temsil eder. Her ikisi de ayrı iki muhtevayı ifade eder. Dikkat edin, Allahû Tealâ'nın bütün emirleri sizi mutluluğa ulaştırmak içindir. Allahû Tealâ bu mutluluk kademelerini beş safhaya ayırıyor: Allah'a ulaşmayı dilemek, birinci safha. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse o kişi mutlaka cennet saadetini hak eder.

Allah ile olan ilişkilerde unutmamanız lâzım gelen en önemli faktör, Allah'ın sizden ne istediğidir. Allah sizden sadece bir tek şey ister sevgili okuyucular, sadece bir tek şey: Sizin mutluluğunuz. Sizin sadece mutlu olmanız. Dünya saadetini yaşamanız ve cennet saadetini yaşamanız, Allahû Tealâ'nın sizden istediği yegâne şeydir. Saadeti yakalamanız, yaşamanız. Onun dışında hiçbir talebi yok. Verdiği bütün emirler sadece bu mutluluğu yaşayabilmenizi sağlamak için.

Allahû Tealâ'nın 5 safhada oluşan mutluluk reçetesi, Allah'a ulaşmayı dilemekle başlar. Sonra mürşide ulaşmakla devam eder, sonra ruhunuzun Allah'a teslimini esas alır. Sonra fizik vücudunuzun, sonra da nefsinizin Allah'a teslimini esas alır.

İşte böyle bir dizayn söz konusu. Bunların hepsi safhalardır. Her biri sizi (daha Allah'a ulaşmayı dilediğiniz an, elde ettiğiniz cennet saadetinin ötesinde) daha üstün cennet saadetlerine ulaştırmaya ve bir de yeni hedefe; adım adım dünya saadetini elde etmenize yöneliktir. Öyleyse hepiniz için söz konusu olan şey, Allah'ın sizden ne istediğini yerli yerine oturtmaktır.

İnsanlar, Allah ile olan ilişkilerinin ne manaya geldiğinin farkında değiller. Allahû Tealâ'nın onları hep zora koştuğu iddiasındalar. Allahû Tealâ onların namaz kılmasını emrediyor, Allahû Tealâ onların oruç tutmasını emrediyor, Allahû Tealâ onların Allah için birçok şey yapmasını emrediyor ve bu anlayış standardı içerisinde insanlar mutsuz. Allahû Tealâ'yı, kendilerine gereksiz şeyler emretmekle suçluyor insanlar. Sevgili okuyucular, Allah'ın emirlerinin her zerresi, yalnız sizin mutluluğunuzu sağlamak için devreye konmuştur.
Öyleyse Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim'i hepiniz için bir mutluluk davetiyesi, bir mutluluk reçetesi ve bir mutluluk garantisi olarak indirmiştir. Mutluluk ve Kur'ân-ı Kerim eş anlamlıdır. Allahû Tealâ kainatta en çok sevdiği, bütün kainatı uğruna yarattığı "insan" adı verilen mahlûkunun, yani sizlerin sevgili okuyucular, sadece mutlu olmanızı istiyor.
Ve sizi yaratan Allah, bu mutluluğu sağlayabilecek olan bütün gerekli sistemleri size hediye etmiş: Akıl vermiş, idrak vermiş, irade vermiş, fizik vücut vermiş, nefs vermiş, ruh vermiş, bir bütüne ulaştırmış sizi. Allah'ın kâinattaki temsilcisi, Allah'ın kâinattaki vekili, Allah'ın *kâinattaki halifesi... Siz bunlarsınız sevgili okuyucularım, sevgili kardeşlerim. Mutlu olmanın bütün vasıflarına hepiniz sahipsiniz. Kim olursanız olun, nerede olursanız olun, eğer mutsuzsanız bilin ki Allah'ın mesajını anlayamamışsınız, reçeteyi tatbik edemiyorsunuz ve şeytan nefsinizi bir vasıta olarak kullanıp, sizi mutsuz ve huzursuz etmeyi başarıyor.


Her şeyden evvel Allah'ın reçetesine dikkatle bakın. Mutlu olmanızı istiyor, ibadetlerin her biri o mutluluğa ulaşmanızın birer vasıtasıdır. Bir yere gitmek istiyorsunuz, bunun için Allahû Tealâ kapınızın önüne en güzel arabayı koymuş; son model, yepyeni, benzini, her şeyi içinde, siz sadece ehliyetinizi alacak ve o arabayı kullanacaksınız.

Mutluluk yoluna, Allah'a ulaşmayı dileyerek çıkılır. Kim Allah'a ulaşmayı dilerse mutlaka o, mürşidine ulaştırılacaktır. Çünkü, bir insan Allah'a ulaşmayı dilediği an, Allah o kişinin kalbindeki bu talebi işitir, bilir ve görür. Unutmayın "ALLAH SİZİN İÇİN GÜÇLÜK DİLEMEZ, ALLAH SİZİN İÇİN KOLAYLIK DİLER."Hepiniz, bu sonsuz saadete ehil olduğunuzu, bilin istiyorum. Hepiniz böyle bir dizaynın sahibi olmaya hem lâyıksınız, hem de Allahû Tealâ sizi ona davet ediyor, hem de size bu hedefe ulaşana kadar sonsuz yardımlar yapacağına söz veriyor ve bunu garanti ediyor
__________________
73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).

Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol).


Bu mesaj 1 kez ve en son hidayet34 tarafından 18.03.2007 - 16:06 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 18.03.2007 - 16:01
hidayet34 üyenin diğer mesajları hidayet34`in Profili hidayet34 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon MÜSLÜMANLAR DİKKAT ! Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kişilere gönderin çok Öenmli!! Allah rızası için
hidayet34 su an offline hidayet34  
Themenicon    Deccal ortaya çıktığında ben Deccal’im diye ortaya çıkmayacaktır. Amacının kötülük olduğunu bilen insanlar ona inanmak yerine doğal olarak ondan uzakl
5 Mesaj
Deccal ortaya çıktığında ben Deccal’im diye ortaya çıkmayacaktır. Amacının kötülük olduğunu bilen insanlar ona inanmak yerine doğal olarak ondan uzaklaşacaktır. Peki Deccal kendine nasıl cemaat toplayacaktır ? Tabi ki önce kendini ilahlaştıracak mucizeler gösterecek insanlara yardım edecek, onların yanında olacak sonra kendini ilah olarak tanıtacak yaptıkları iyilik ve mucizelerinin karşısında insanlarda ona inanacak ve müridi olacaklar,

SATHYA NARAYAN RAJU
Namı Değer İsmi : SAİ BABA

Bu şirinlik abidesi insan,Ben Peygamberim, Ben Mesih İsa’yım dedi.
Bununla yetinmedi ben Tanrıyım dedi ve şu anda bu insana dünya üzerinde 65 milyon insan Tanrı olarak inanmakta.
Ekleme Tarihi: 18.03.2007 - 15:41
hidayet34 üyenin diğer mesajları hidayet34`in Profili hidayet34 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon MÜSLÜMANLAR DİKKAT ! Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kişilere gönderin çok Öenmli!! Allah rızası için
hidayet34 su an offline hidayet34  
Themenicon    "O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdâr bir neferi olduğumu zannediyorum." (Bar
5 Mesaj
"O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandanın pişdâr bir neferi olduğumu zannediyorum." (Barla Lahikası, 162)

Kadir-i Zülcelal Hz. Mehdi ile de, alem-i İslam'ın zulümatını dağıtabilir. Ve vaadetmiştir, vaadini elbette yapacaktır. Kudret-i İlahiye noktasında gayet kolaydır. Eğer daire-i esbab ve hikmet-i Rabbaniye noktasında düşünülse, yine o kadar makul ve vukua layıktır ki; Eğer muhbir-i Sadık'tan rivayet olmazsa dahi, herhalde öyle olmak lazım gelir. Ve olacaktır diye ehl-i tefekkür hükmeder." (Mektubat, 411-412)

"Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdi ve müceddid geliyor ve gelmiş, fakat herbiri üç vazifeden birisini bir cihette yapması itibariyle, ahir zamanın Büyük Mehdi ünvanını alamamışlar." (Emirdağ Lahikası, 260)

"Şark tarafından bir nur zuhur edecek , bid'atlar zulümatını dağıtacak. Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lazım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nurani zatlara zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz)".(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189)

"Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani Hz. Mehdi ve şakirtleri (talebeleri), Cenab-ı Hakk'ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a şükrederiz." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138- Kastamonu Lahikası, 72)

"Ümmetin beklediği, ahir zamanda gelecek zatın üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdarı olan iman-ı tahkikiyi neşr ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak"aglaSikke-i Tasdik-i Gaybi sf9)

"...Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini haklı olarak Hz. Mehdi telakki ediyorlar. O şahs-ı manevinin de bir mümessili, Nur şakirdlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı maneviden bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazen o ismi O'na veriyorlar. Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onda mes'ul değiller." (Tılsımlar Mecmuası, 201)

. "Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra onları darmadağın edecek." (Hutbe-i Şamiye, 25)

"Hz. İsa geldiği vakit, herkesin onun İsa olduğunu bilmesi gerekmez. O'nun yakınları ve ileri gelen kişiler, imanın nuru ile onu tanırlar. Yoksa açıkça herkes onu tanımayacaktır." (Mektubat, s. 54)

"Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hz. Mehdi'ye namazda iktida eder, tâbi olur." diye rivâyeti bu ittifaka ve hakikat-ı Kurâniye'nin matbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder." (Şualar, 493)

"O zatın üçüncü vazifesi, Hilafet-i İslamiyeyi İttihad-ı İslam'a bina ederek, İsevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam'a hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o vazifeden üç dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s9

"Şimdi, Hz. Mehdi gibi eşhasın hakkındaki rivayatın ihtilafatı ve sırrı şudur ki: Ehadisi tefsir edenler, metn-i ehadisi tefsirlerine ve istinbatlarına tatbik etmişler. Mesela: Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Hz. Mehdiyye veya Süfyaniyye'yi merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kufe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler." (Sözler, 359)

"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." 9/TEVBE32 ayeti hakkında Bediüzzaman şöyle demektedir:
"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir." (Şualar / 605)Bu ayetin ebced değeri ise "1424-Miladi: 2004" tür. Mehdi önderliğinde İslam'ın hakimiyeti devrelerine işaret etmektedir.


Bu mesaj 2 kez ve en son hidayet34 tarafından 04.03.2007 - 10:42 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.03.2007 - 10:27
hidayet34 üyenin diğer mesajları hidayet34`in Profili hidayet34 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon MÜSLÜMANLAR DİKKAT ! Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kişilere gönderin çok Öenmli!! Allah rızası için
hidayet34 su an offline hidayet34  
Themenicon    LİVAYI HAMD ALTINDA TOPLANALIM.
5 Mesaj
2- SAHABE KURANDAKİ İSLAMIN 7 SAFHASINI DA YAŞAMIŞ MI?

İKİNCİ GRUP SUALLER

Bundan 14 asır önce bütün sahabe
S-1- Allaha ulaşmayı dilemişler mi, Allaha yönelmişler mi? Taguta kul olmaktan kurtulmuşlar mı?
C-1- Evet, dilemişler ve Allaha yönelmişler ve Allaha kul olmuşlar (3. basamak).

1/1-
39/ZUMER-17: Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ederler (kaçınırlar, kendilerini kurtarırlar) ve Allaha yönelirler. Onlara müjdeler vardır. Kullarımı müjdele.
S-2- Mürşidlerine tabi olmuşlar mı?
C-2- Kainatın en büyük mürşidine, Peygamber Efendimiz (S.A.V)e tabi olmuşlar (14. basamak).
2/1-
48/FETİH-10: Muhakkak ki onlar, sana biat ettikleri zaman Allaha biat etmiş oldular. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allahın eli vardı. Kim (derecesini nakısa) düşürürse, muhakkak ki o, nefsi sebebiyle (Allaha verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için) derecesini nakısa düşürmüştür. Kim de Allaha olan ahdlerini (yeminini, misakini ve ahdini) yerine getirirse, ona en büyük mükafat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir). 2/2

60/MUMTEHİNE-12: Ey Peygamber! Sana biat etmek üzere mümin kadınlar geldiğinde, onlardan Allaha hiçbir şeyle ortak (şirk) koşmamak, hırsızlık etmemek, zinada bulunmamak, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek ve kendilerine emrettiğim şeylerde sana asi olmamak üzere söz verdikleri vakit onların biatlerini kabul et. Ve onlar için Allahtan mağfiret dile. Muhakkak ki; Allah, mağfiret edici (günahları sevaba çevirici) ve rahmet sahibidir.

S-3- Bütün sahabe ruhlarını Allaha teslim ederek hidayete ermişler mi?
C-3- Bütün sahabe hidayete ermişler. Ruhlarını Allaha teslim etmişler (21. basamak).

3/1-
39/ZUMER-18: Onlar (sahabe), sözleri işitirler ve onların (sözlerin) ahsen olanına (Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından söylenilenine) tabi olurlar. İşte onlar, hidayete erenlerdir (ruhlarını ölmeden evvel Allaha ulaştıranlardır). Ve onlar, ululelbabtır (daimi zikrin sahipleridir).

3/AL-İ İMRAN-20: Eğer seninle tartışmaya kalkarlarsa, o zaman de ki:Ben ve bana tabi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allaha teslim ettik. O kitap verilenlere ve ümmilere de ki:Siz de (fizik vücudunuzu Allaha) teslim ettiniz mi? Eğer teslim ettilerse; o zaman (onlar), andolsun ki; hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse; o zaman sana düşen (görev), ancak tebliğdir. Allah kullarını Basirdir (görendir).

S-4- Bütün sahabe vechlerini (fizik vücutlarını) Allaha teslim etmişler mi?
C-4- Bütün sahabe vechlerini Allaha teslim etmişler (25. basamak).

4/1-
3/AL-İ İMRAN-20: Eğer seninle tartışmaya kalkarlarsa, o zaman de ki:Ben ve bana tabi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allaha teslim ettik. O kitap verilenlere ve ümmilere de ki:Siz de (fizik vücudunuzu Allaha) teslim ettiniz mi?Eğer teslim ettilerse; o zaman (onlar), andolsun ki; hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse; o zaman sana düşen (görev), ancak tebliğdir. Allah kullarını Basirdir (görendir).


S-5- Bütün sahabe nefslerini Allaha teslim ederek, halis kılarak muhlislerden olmuşlar mı?
C-5- Bütün sahabe nefslerini halis kılmış, Allaha teslim etmiş ve muhlislerden olmuşlar (27. basamak).
5/1-
2/BAKARA-139: De ki:Allah hakkında bizimle mücadele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, onun için ihlas sahibi (MUHLİS) (kul)larız.
S-6- Bütün sahabe irşada ulaşmışlar mı?
C-6- Bütün sahabe irşada ulaşmışlar (28. basamak 4. kademe).
6/1-
49/HUCURAT-7: Bilin ki, içinizde Allahın resulü var. Şayet emirlerin çoğunda size uysaydı lanetlenirdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirdi, kalplerinizde onu (imanı) müzeyyen kıldı (fazılları iman kelimesinin etrafında toplayarak kalbinizi tamamen nurla doldurdu). Size; küfrü, fıskı ve isyanı kerih gösterdi. İşte onlar, irşada ulaşanlardır.

S-7- Bütün sahabe (ensar da muhacirin de) irşad makamının sahibi olmuşlar mı? Kendilerine tabi olunmuş mu?

C-7- Bütün sahabeye tabi olunmuş. İrşad makamının sahibi olmuşlar (28. basamak 5. kademe).
7/1-
9/TEVBE-100: O sabikun-el evvelin (evvelki hayırlarda yarışanlardan ululelbab, ihlas ve salah makamlarını, en üst üç makamı işgal edenler), onların bir kısmı muhacirinden (Mekkeden Medineye göç edenlerden), bir kısmı ensardan (Medinedeki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirine) ihsanla tabi olanlardandı. (Sahabe, irşad makamına sahip oldukları için onlara tabi olundu.) Allah, onlardan razı ve onlar da Ondan (Allahtan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azim) mükafattır.

Görüyorsunuz ki; bütün sahabe Kurandaki İslamın 7 safhasını da yaşamışlar ve irşad makamının sahibi olmuşlar.
Biz de sizleri İslamın 7 safhasını da yaşayarak ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allaha teslim etmeye çağırmıyor muyuz?
O halde hala anlamıyor musunuz; size gelmeyen bir ilim Bize gelmiştir. Bu ilim, öğrenen ve tatbik edenleri 7. kat cennet olan Adn cennetlerine ulaştırır. Bu ilim ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allaha teslim etmeye ve dünya saadetinin yüzde yüzüne, mutluluğun şahikasına ulaştırır.
Davet ezeli ve ebedi davet değil mi?
Bu davet 14 asır evvel sahabeye yapılmamış mıydı?
Bu davet bu devirde sadece Bizim tarafımızdan Allahın emriyle hepinize yapılmıyor mu?
O taktirde beklenen MEHDİ-RESUL muhakkak ki Biziz, Biz!
Şimdi konumuzun zamanla ilişkisine bakalım.
Said-i Nursi Hazretlerinin açıkladığı tarihte, 1978de SEBİL Dergisinde çıkan ilk yazımızı hatırlayın:LİVAYI HAMD ALTINDA TOPLANALIM.
100lerce konferans, 3000 saatten fazla, bilgisayarın hafızasına yerleştirilmiş dersler, açıklamalar ve Allaha davetler.
Ama bu ilim sizin sahip olduğunuz EMANİYYE ilme uymuyordu. Sizlere göre İslamın 5 şartı FELAH için yeterliydi.
28 yıl boyunca hidayetin öğretilmesi ve Allaha davet.
Cumhurbaşkanlarına, Parlamenterlere, Diyanet İşleriyle Vazifeli Bakanlara, İlahiyat Fakültelerinin Profesörleri, Doçentleri ve diğer öğretim üyelerine, müftülere, cemaat liderlerine ve Diyanet İşleri Başkanlığına yazılan yüzlerce mektup.
Hala farkında değil misiniz 28 yıldır dünyada Bizden başka bir MEHDİ-RESUL hiç mevcut olmadı.
2004 yılı, MİHR kelimesinin 28 yıllık sırrının açıklanacağı yıldır

Risale-i Nur Külliyat'ında, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili verilen ebcedler:
"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." 9TEVBE/32 ayetindeki "...Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." cümlesi hakkında Bediüzzaman şöyle demektedir:

"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir." (Şualar / 605)

Bu ayetin ebced değeri ise "1424-Miladi: 2004" tür. Mehdi önderliğinde İslam'ın hakimiyeti devrelerine işaret etmektedir.

"İstikbal-i dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler, 318)

Üstad'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene sonrası" hicri 14. asrın başlarına, yani miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.


Bu mesaj 1 kez ve en son hidayet34 tarafından 03.03.2007 - 20:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.03.2007 - 20:17
hidayet34 üyenin diğer mesajları hidayet34`in Profili hidayet34 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon MÜSLÜMANLAR DİKKAT ! Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kişilere gönderin çok Öenmli!! Allah rızası için
hidayet34 su an offline hidayet34  
Themenicon    MÜSLÜMANLAR DİKKAT ! Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kişilere gönderin çok Öenmli!! Allah rızası için
5 Mesaj
KIYAMET ve DECCAL

Mehdinin çıkışını inkar eden, muhakkak Muhammed (S.A.V.)'e indirilene küfretmiştir. Meryem'in oğlu İsa'nın inişini inkar eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir. Hadis-i Şerif
(Cabir İbn-i Abdullah)


Ey Allah ın kulları dikkat edin ki onun bir fitnesi de beraberinde Cennet ve Cehennem olmasıdır. Onun ateşi’de cennet, Cenneti de ateştir. Kim onun ateşine atılırsa iki gözünü kapatsın Allah’a yalvarsın o ateş o kimse için serinlik ve selamet olur. Tıpkı ateşin Hz. İbrahim'e serinlik ve selamet olması gibi

Bu hadiste bahsi geçen konuyu şöyle özetleyebiliriz. Deccal ortaya çıktığında ben Deccal’im diye ortaya çıkmayacaktır. Amacının kötülük olduğunu bilen insanlar ona inanmak yerine doğal olarak ondan uzaklaşacaktır. Peki Deccal kendine nasıl cemaat toplayacaktır ? Tabi ki önce kendini ilahlaştıracak mucizeler gösterecek insanlara yardım edecek, onların yanında olacak sonra kendini ilah olarak tanıtacak yaptıkları iyilik ve mucizelerinin karşısında insanlarda ona inanacak ve müridi olacaklar,

SATHYA NARAYAN RAJU

Namı Değer İsmi : SAİ BABA

Bu şirinlik abidesi insan,Ben Peygamberim, Ben Mesih İsa’yım dedi.
Bununla yetinmedi ben Tanrıyım dedi ve şu anda bu insana dünya üzerinde 65 milyon insan Tanrı olarak inanmakta.

Çeşitli mucizeler de sergiliyor bu yalancı, mesela elinden çıkan kaynağı belli olmayan bir külle insanlara şifa dağıtıyor. Aids hastalığını dahil iyileştirebiliyormuş,

Ağzından çıkardığı değerli madenleri halka dağıtıyor

1950 li yıllarda mide kanserinden ölmüş Radnakrişna isimli bir adamı ölümünden 3 gün sonra dirilttiğini iddia ediliyor.

SAHTEKÂR SAİ BABA’NIN MUCİZELERİ(BÜYÜLERİ)

Biraz öncede bahsettiğim gibi, elinden akan ve kaynağı belli olmayan bir kül, birçok hastalığa iyi geldiğine inanılan bu kül için yılda 10 milyon insan Sai Baba yı ziyaret etmektedir.
Dünyanın en ünlü üniversitelerin Profesörleri bu konu hakkında birçok araştırma yapmışlar, hatta Sai Baba araştırmaları için izin vermiş çok yakından incelemişler. Sai Babanın bir hilesini bulma amacı güden ve onu sevmeyen bu insanlar bu araştırmalardan sonra bir hile bulamadıklarını söylemişler onun en kuvvetli inanlarından olmuştur.

Bu konuda peygamberimizin bir hadisi de vardır. Onun yanına giden imanı zayıf kişiler, mucizeleri ve gösterdikleri karşısında ona tabii olacaklardır.
LİNGHAM

Bir ilginç mucize(büyü) ise Sai Babanın ağzından çıkardığı değerli taşlar. Bu taşlara halk Lingham adını takmış

Genelde altın olarak çıkarıyor. Bu konu ile ilgili video görüntüleri izlediğimde hayretler içinde kaldım, bir hile aradım ama bulamadım,

Binlerce kişinin gözü önünde oturuyor ve ağzından değerli taşlar çıkarıyor.

Dünyada tanınmış illüzyonlar da dahil olmak üzere görüntülerini ve resimlerini hatta yanına giderek canlı olarak izlemişler. Sonuç mu ? Diğerleri gibi gördükleri karşısında ona tabii olmuşlarSai Babanın sarayında 2003 yılındaki rakamlara göre 4 buçuk ton altın sadece süslemede ve putlarda kullanılmış ve bunların hepsi Sai babanın ağzından materyalize olan altınlar.

Dünyada yetişmeyen meyveler


En çok üzerinde durduğum konu da bu büyü üzerinde, neden mi, Çünkü Sai Babanın elinden materyalize ettiği maddelerden biride meyveler

Bu meyvelerin özelliği, Dünya da hiçbir ağaçta ve bitki de yetişmeyen meyveler olması bunu ben değil Botanik bilimciler söylüyor. İnsanın aklına hemen aşılama sistemleri geliyor ama maalesef bu tez de çürüyor. Çünkü materyalize olan meyvelerin görüntü ve tatları bildiklerimizden çok farklı,

Bir meyve materyalize ediyor, içinde 4,6 yada 9 meyvenin tadı var ve şekil olarak ta bildiğimiz meyvelerin karması ama inanın hiçbirisine benzemiyor.
Aşılama sistemleri en fazla 2 ağaç türüyle yapılır ve aynı cins ağaçtan aşılama yapılır mesela ağacın bir tarafı armut bir tarafı elma olmaz, iki tarafta armut olur yada iki ağaçta elma olur. Bu şekilde bile aşıların tutması zordur.

Ölüyü Diriltmesi

Gelişen olay biraz detaylı ben özet olarak ve bazı bölümlerini keserek anlatıcam1953 yılında Radhakrişna isimli çok zengin bir Hindistanlı iş adamı mide rahatsızlığını önemsemez hastalığı ilerler ve mide kanserine çevirir. Sai Baba dan yardım isterler, Sai Baba yardım edeceğini söyler ama daha sonra adam ölür ama sai baba hala yardım edeceğini söyler. Beklerler aradan üç gün geçer ümitler tükendi ceset kokmaya başlamıştır.

Cesedi yakmak için hazırlık yapacaklar aile üyeleri toplanmış Radhakrişna yı dışarı çıkaracakları sırada Sai Baba karşılarında belirir ve Radhakrişna yı bırakmalarını ve dışarı çıkmalarını söyler. Dediğini yaparlar. Sai Baba yı içerde bi beş dakika bırakırlar merak edip içeri girerler ve tüm aile üyeleri şok olur. Çünkü 3 gün önce ölen işadamı capcanlı sai babanın dizine başını koymuş teşekkürünü dile getiriyor.

İnanılması güç ama gerçek gibi çünkü bunca senedir bu konuda bir açıklama yapılamıyor ve Allah bu gücü sadece Deccal'e verecektir. İnsanların imanını sınamak için,

Ve diğerleri...

Sai babanın elinde tatlı şerbet ve değişik tatlarda şuruplar akmaktadır. Elinden akan bu maddeler şekerli olmasına rağmen elinde en ufak bir yapışkanlık olmaz

Elinden materyalize olan diğer maddeler değerli mücevherler, kolyeler, dini sembollerin bulunduğu altın kolye uçları, elmas, safir gibi değerli madenler

Çok sert taşları eliyle çok rahatlıkla ovalayıp taş haline getirebiliyor.

Söylenene göre Tayyı mekan olayı yani istediği zaman aynı anda birçok yerde gözükebiliyor çok uzun mesafeleri kısa bir zamanda katedebiliyor.

Elini boş bir torbaya daldırıyor ve insanlar ne isterse onu o torbadan çıkarabiliyor.

Yüzükler, bilezikler ve daha birçok ziynet eşyası

Tahtı som altından ve gümüşten, tahtını çeken araba da tamamen altın***

SAİ BABANIN AYAK ŞEKLİ

Sai Baba nın ayak yapısı çok ilginç kesinlikle bir insanın ayak yapısına benzemiyor, parmaklarının dizilişi ve parmak aralıkları kesinlikle normal değil. Allah tüm canlıların ayaklarını bir düzen içinde yaratmış kuşların ayakları, kedilerin, ineklerin, koyunların insanların hepsinde bir nizam var. Ama bu nizam Sai babanın ayaklarında yok, bu konu merak uyandırsın diye yada gizemli kalsın diye resimlerini koymuyorum. Ona tapan insanlar ayaklarına çok özen gösteriyor ve bakıyorlar herkes ayaklarını öpüyor ve yalıyor. İşin açıkçası Sai babanın ayaklarını görünce aklıma gelen tek şey var acaba sai baba cin mi, yada onlardan destek mi alıyor.

PUTPERESTLİK (PAGANİZM)

Peygamber Efendimizin zamanında bir avuç putperest vardı. Bu azgın ufak toplum için Allah (C.C.)elçisini yolladı ona Kuranı indirdi. Elçisi o topluma ahlakı ve düzeni getirdi. Ama putperestlik tamamen yok edilemedi.

Aradan 1400 sene geçti. Dünyanın nüfusu 7 milyar ve bu nüfusun 3 / 1 i yani ortalama 2 milyarı putperest yani Pagan yani Puta tapıyorlar.

Çağ ilerledi, teknoloji had safhada ama yinede insanlar puta tapmaktan vazgeçemiyorlar.

Ve bu oran gün geçtikçe artmakta

Yaptığım araştırmada Hindistan da irtibatta olduğum kişinin bana demesine göre, hedeflerinin İslam ülkelerine sızması ve burada da faaliyetlerini göstermeye başlamasıdır.

Sathya Sai Baba Derneği İstanbul da,
Sai Babanın bir merkezide İstanbul da açıldı

Her hafta 100 fakir Müslüman insana yemek yardımı yapıyorlar. Yardım yapılan kişilerle görüştüğümde Sai babayı tutucu bir şekilde savunuyorlar ama hiçbirisinin Sai Babanın şirk koştuğundan Tanrılık iddiasından haberi yok,

Her Pazartesi yemek dağıtılıyor, Her Perşembe bu merkezde kendi inançlarındaki ilahilerle ona ibadet yapıyorlar ve ayda bir kere de büyük kapsamlı toplantıları oluyor.

Fakir insanlarımızın zaaflığından yararlanarak içimize sızmaya çalışıyorlar. Çocuklarınıza, eşinize, dostunuza, akrabanıza dikkat edin bunların esiri olmayın

Bu konuda ise anlatılacak çok şey var ama burada sayfalara sığmaz,

DECCAL’İN ÖĞRETİSİ MEDİTASYON

Bu ve bunun gibi inançları en rahat yaymanın en rahat yolu meditasyon ve Yoga dır. İnsanlara Yoga ve meditasyon öğretme bahanesi ile kendi kitapları olan Bhakavat Gita nın kitabı öğretiliyor.

İstanbul'da Sadece Sai Baba değil bunu gibi bir çok pagan topluluk faaliyet gösteriyor. Bunların bir denetim altına alınması şart oldu, Çünkü oraya giden insanların % 99 gençler ve ailelerinden habersiz bu toplantılara katılıyorlar. Farkına varmadan Budist yada Hindu oluyorlar.

Meditasyon ve Yoga nın altında yatan gizli misyonerliğin açıklamasını burada yapmayı çok isterdim ama tam bir açıklama olmazdı. İnsanlarımız aynı cahiliye devrindeki aşağıdaki putlara tapıyor.

AMACIM ve SONUÇ

Diyeceksiniz ki madem bunlar vardı neden biz duymadık, çünkü bu güçlü organizasyonun içerisinde Başta medya da çok önemli gazete yazarları ve editörlerin olması, çok önemli iş adamlarının ve sosyetenin mürit olması, Sanatçı, Ceo’lar, yazarlar vs gibi önemli şahsiyetlerin inanması önümü tıkayan yegane unsur oldu.

Birçok canlı yayında, önemli tartışma programlarında, bu konu hakkında programa çıktım ama programda nedense yayın ortasında gelen birkaç telefonla kesildi. Kimse bu bilgileri yayınlamaya cesaret edemiyor. Basın Özgürlüğü neden se bu konuda cevap veremiyor.

Ama bu konu hakkında ben susmayacağım kitabım çıkacak ama süresi biraz uzun, Hindistan'daki ve İspanyada bulunan Sai Baba derneklerinden aldığım istihbarata göre bu adamların özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara da geniş çaplı faaliyetleri ve para yardımları, yiyecek, giyecek ve içecek yardımlarıyla büyümeyi planladıklarını söylediler. Kitabın bitmesi uzun sürebilir. Ama bu şekilde halkımızı bilinçlendirebilirim. Asıl amaçları İslam ilkelerinde faaliyetlere devam etmek ve büyümek

Sizler bu Prezantasyonu posta kutunuzdaki tüm kişilere gönderin.

Yakında anlaştığım Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetelerinden biri ile daha detaylı bilgi aktarmaya çalışacağım. Ayrıca herhangi bir televizyondan bu konu hakkında bilgiler, video ve resimler göstereceğim.

Yeter ki bu konuda bana destek çıkın bir inanan ve toprağını seven bir Türk olarak bana arka çıkın

KAYNAK: B.Kerim Kul kerimkul@hotmail.com.

Araştırmacı – Yazar

İstanbul
Ekleme Tarihi: 03.03.2007 - 12:23
hidayet34 üyenin diğer mesajları hidayet34`in Profili hidayet34 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 928 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56715 saniyede açıldı