*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

9 Sonuç - Yeni Arama

Sayfa (1): (1)

Ekleyen

Mesaj

Konu: Tanıyamadın beni

	mürgi can

Tanıyamadın beni

9 Mesaj

gecenin en siyahında
umudun bittiği yerdeyim
köşeyi dönsem olum
duz gitsem hayat
gölgeler içindeyim
sen imkansızsın
sensizlik imkansız
aşk imkansız
çemberin en dışında
en çıkmaz sokaktayım
çığlık atsam sessiz
sussam yine çaresiz
gölgeler içindeyim
sen imkansızsın
sensizlik imkansız
aşk imkansız

Gidiyorum, senden ayrı düşmüşlüğümün verdiği derin hüzünle. Sen bilmezsin ki eteğime döktüğün yağlı bisküvi kırıntılarının bıraktığı izi. Hiç duymadın bana baktığın o anda, içimde uyandırdığın unutulmuş hislerin çığlığını. Ve sen bilmezsin her güne uyanırken seni görmenin sevinci bir başka olur. Bilirim ve bende gözlerindeki gülüşü. Dokunur bana ayrılık. Neden derim neden gidiyorum parçalanmışlığımın şehrine. Yine aşktan ayrı, senden ayrı... Ah yine çaldı o şehir benden aşkı. Kim bilir belki de yeniden yaratır ezik bir yüreği sil baştan. Belki de bir sabah gelirim yanına...Bekler miydin beni? Aklına düşer miydim yokluğumda? Hani nerde largo der miydin?

Sorsam söyler misin? Söyler misin, bir yara nasıl kapanır? Nasıl unuturum ben seni. Aklım kalır senden uzakta. Kim bilir kaç geceyi sabah ederim senli sensizliğinde. Gidiyorum, Astor'un müziği kulağımda yine seni düşünür, dans ederim seninle dolunay saatlerinde, yıldızların büyülü imkansızlığında.

Sevdaya düştüm, kahve gözlerinden akıp giderken. Meçhuldür bir daha seni görmek. Gizli bir sevdanın sancılı ıssızlığında geceye ağıttır seni sevmek. Keşke gelmeseydin, keşke görmeseydim hiç gözlerini, keşke kahveye boyamasaydın rengimi. Geç kaldın... Çok geç... Ve sen geldin aldırış etmeden, gizlice sızdın düşlerime boş bir anımda. Ve şimdi vakit ilerliyor. Her günün ne denli anlamlı olduğunu, bitmesini hiç istemediğimi bilmiyorsun değil mi? Bilme zaten. Ben giderken, sen olma ardımda bir el sallayan. Hatta bakma bir daha gözlerime. Geçme geçtiğim yollardan, gülme hiç yüzüme. Alıştır beni şimdiden yokluğuna.

Tanıyamadın beni, bilemedin hiç seni izlediğimi, inceden inceye sana çivilendiğimi... Neler vermezdim kalbinde olmak için, neler vermezdim bir tek gülüşün için... Tadımlık sohbetlerin yoksunluğunda, adın kaldı bir tek şimdi dilimde. Ne yazık imkansız aşklar yumağında kördüğüm olur, unutulur kayıp şehrin aşk yüzlü çocukları. Ve senin yüzün sonbahara benzer... Baktıkça üşürüm iliklerime dek....

Ben sana aşığım çocuk sense kendine. Sen yine kendini sev çocuk, ben seni...

ALINTI

Ekleme Tarihi: 21.01.2007 - 02:33

Konu: İnternet bağımlılığı

	mürgi can

İnternet bağımlılığı

9 Mesaj

ESKİŞEHİR
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülten Seber, zamanının büyük kısmını internette geçiren kişilerin iş ve okul hayatında verimliliğinin düştüğünü, aile ve iş hayatında sorunlar görüldüğünü söyledi.

Prof. Dr. Seber, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların son 10 yıldır yoğun olarak kullandığı internetin dünyada yaklaşık 200 milyon kişiyi etkilediğini belirterek, milyonlarca kişinin, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı yaşamaksızın sanal dünyada buluşup sohbet etme imkanı bulduğunu kaydetti.
Arama motorları aracılığıyla internet kullanıcısının, istediği ve aradığı bilgilere kısa sürede ulaşılabildiğini, her türlü internet mağazalarının 24 saat binlerce kişiyi ağırladığını anlatan Prof. Dr. Seber, şöyle konuştu: “Ancak, internetin hayatımıza getirdiği bu faydalarının yanı sıra psikolojik, sağlık ve sosyal problemleri de gündeme getirmiştir. İnternetin yararlarının dışında gündeme gelen psikolojik sağlık ve sosyal problemleri özellikle okul çağındaki gençlerde bağımlılık yaratan bir süreç yarattı. Zamanının büyük kısmını internette geçiren kişilerin iş ve okul hayatında verimlilik düşüyor, aile ve iş hayatında sorunlar görülüyor.

Prof. Dr. Seber, geçmişte bağımlılığın yalnızca madde bağımlılığı olarak ortaya çıktığını, ancak artık gelişen teknoloji ve farklılaşan tutum ve davranışsal değişikliklerin bağımlılık olarak düşünülmeye başlandığını söyledi. Seber, “Teknolojik bağımlılıklar, insan-alet etkileşimini içerir ve kimyasal olmayan davranışlarla da izlenen bağımlılıklar olarak tanımlanır” dedi.

İnternet bağımlılığının göstergeleri
Prof. Dr. Gülten Seber, internet bağımlılığı göstergelerinin “aksatmadan her gün internete girmek, internete girdikten sonra zaman kavramını yitirmek, gündüz uyuyup sabaha kadar gece internette kalmak, gittikçe gerçek dünyadan el ayak çekmek, yemek yemeyi unutmak. Bilgisayar ekranı başında bir şeyler atıştırmak, internette çok fazla vakit geçirdiğini inkar etmek, hızla gerçek dostları unutmak, sanal dostluklar geliştirmek, günde birkaç kez elektronik mesaj kutusuna bakmak, iş saatlerinde de internete girmek, oyun oynamak, aile üyeleriyle ilişkiyi en aza indirmek” olduğunu bildirdi.

Bilgisayar kullanımı arttıkça bireylerin kendini yalnız ve mutsuz hissetme olasılığının da arttığını anlatan Prof. Dr. Seber, şöyle devam etti: “Bilgisayar okur-yazarlığı, eğitim, eğlence, sanat, kendini ifade etme gibi yararlarının yanı sıra, bağımlılık yaratabilir, erotik içerikli siteler tercih edilebilir, sohbet yaparken küfür, yalan, farklı kimliklerle görüşme olayı sürdürülebilir, servetini yitirebilir, uykusuzluk gibi sağlık sorunları yaşanabilir. En önemlisi insanlar ruhsal sorunlarını gizlemiş, ertelemiş ya da örtmüş olabilir. Çocuklar ve gençler bilgisayarın olumsuzluklarından korunmalıdır. Aşırı sert ve katı ilkeler yerine, denetim getirilmelidir.”

Bazen ailelerin, çocuğun odasına bilgisayarı koyarak adil davrandıklarını sandığını, oysa bilmeden kötülük yapmış olduklarını kaydeden Prof. Dr. Seber, “Evde bilgisayarın ortak alanlarda bulunmasının ve zaman sınırlaması olmasının büyük yararı vardır. Burada aileye devlet kurumlarının desteği gerekecektir” diye konuştu.

Televizyonlarda yayımlanan idam görüntüleri
İdamın bir insanlık suçu olduğuna ve tamamen şiddet ve travma içerdiğine de değinen Prof. Dr. Gülten Seber, şöyle konuştu: “İdam görüntülerini tekrar tekrar izletmek görsel medyanın ayıbıdır. Travma yaşayan ve yardım almaya gelen kişilerin en büyük sıkıntısı olayı tekrar tekrar yaşamış olmasıdır. Bireyde bir ses, bir koku o olayı anımsattığı için derin bir kaygı ve üzüntü hali oluşmuştur. Kişi bundan kurtulmak ister. İşte medya görüntüleri tekrar ederek hepimize travma yaşatmaktadır. 11-12 yaşına kadar çocuklarda gördüğünü taklit etme, özenme görülebilir. Bu nedenle de çocuklarımızı ve gençlerimizi şiddetten uzak tutmalıyız. Şiddeti normal bir yaşantı gibi görüp göstermemeliyiz.”

Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 06:14

Konu: DIL YARASI

	mürgi can

9 Mesaj

Lokman Hekim’e:
--Hastalarımıza ne yedirelim? diye sorduklarında, şu cevabı vermiş:
--Acı söz yedirmeyin de, ne yedirirseniz olur.

Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 06:04

Konu: teşkilat dehşet

	mürgi can

teşkilat dehşet

9 Mesaj

TEŞKİLAT

Adamın biri arkadaşı ile yolda giderken elindeki çakısı ile
>parmağını kesti. Biraz ötede sağlık ocağı vardı.>
>Adam:
>- Ben şurada pansuman yaptırayım, dedi.
>İçeri girince karşısına iki kapı çıktı
>>Birinde: HASTALIKLAR
>>Ötekinde: YARALAR yazılı idi.
>>Yaralar kapısından girdi. Yine önünde iki kapı.
>>Birinde: ET
>>Ötekinde: KEMİK yazıyordu.
>Et kapısından girdi. Yine iki kapı.
>>Birinde: ÖNEMLİ
>Ötekinde ÖNEMSİZ yazıları vardı.
>>Önemsiz kapısından girince kendini sokakta buldu.
>>Arkadaşı sordu :
>- Nasil iyi baktilar mi?>
>- Hayır ama teşkilat dehşet....

))

Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 05:56

Konu: kendime gidecegim

	mürgi can

kendime gidecegim

9 Mesaj

Yagmura tutulmayi severim...Iliklerime kadar islanmayi...Yagmurla yikanmayi...
Suya kanmayi...Issiz,tenha sokaklarda ipislak yürümeyi...Satlerce, ama zamandan habersizce...Zamanin akrebinden uzak,özgürce yürümeyi...Adresi olmayan yollarda...Kendi kendinle bas basa...Icimdeki yola dogru...cünkü,islanmak,merhamete gark olmaktir...Ama,yüreginle birlikte islanmak bu...Yüregindeki,kirleri yikayip aritmak bu...Aritirken damitmamak bu...Yagmur degmemis yanlarini..Su görmemis kurak cöllerini serinletmek icin...Icinde,susuzluktan kivranan cocuga yeniden hayat vermek icin...Yagmura tutulmayi... Yagmuru avuclarimda tutmayi severim...Ben böylesine severken islanmayi,yagmurlu havayi sevmeyenleri de tanirim...Kararan gökyüzü,karartir bazi yürekleri.Sanki bir ugursuzluk gelip cöreklenmistir yasamlarina.Ic sIkintilari artar. Karamsarlik boyunlarina dolanir,bogarcasina...Simsek cakar, gök gürler...Toprak sünger gibi emer suyu.Akabinde topragin kokusu yayilir yerüzüne.Ama herkese degil.Herkese göndermez toprak kokularini.Yagmurdan kacanlara, iclerini karartanlara degil,yagmurla buharlasanlara...Yagmur olanlara...Benim kücüklügümde babaannem,yagmur yagdiginda kovalari oluklarin altina koyardi,hatirliyorum....Cünkü o su,sularin en safiydi,dogrudan geleniydi bize...Eski istanbul hanimefendilerinden olan babaannem,kültürlü bir hanimdi...Cok sey bilirdi ve bize de ögretmeye calisirdi...Oluklardan kovalara alinan o kiymetli suyla beyaz camasirlar özenle yikanirdi...Zira,yagmur suyu bir baska beyazlatirdi...
Bir baska temizlerdi...Nur icinde yasasin babaannecigim...Sen ve senin neslin,ne kadar kadir kiymet bilirmis meger...En ufak israftan uzak,tutumlu ve bilgece bir hayat...Su gibi aziz,su kadar ari bir hayat...Ha internet cagindaki hayatlar?...Negatif veya pozitif bilgilere ulasmak hic bu kadar kolay olmamisti.Dolayisiyla, herkes herseyi biliyor simdilerde...Ne yazik ki,bunca bilgiye ve iletisime ragmen su gibi aziz ve ari yasayanlar hic bu kadar azalmamisti...Belki de onun icin insanlar bulutlu bir havadan korkuyorlar...Yagmura tutulmaktan sakiniyorlar...Gecenlerde,sifali bitkiler kitabini karistiriyordum...Böyle kitaplara özel bir ilgim var...(Kitap lisedeyken Ingilizce ögretmenim olan Ayhan Yalcina ait.Cok sevdigim degerli hocamin ellerinden öper,saygilarimi gönderirim... )Kitapta sac bakimiyla ilgili bir bölümü bakiyordum.Recetelerden birinde sacin yagmur suyuyla yikanmasi tavsiye edilmisti.Cok dikkatimi cekmisti.Insanoglu,gözünün önündeki hayatin zenginliginden habersiz yasiyor...Cünkü gözler,ne bakmayi becerebiliyor,ne de görmeyi...Sadece gözler,görmek ve bakmak istediklerine odaklanirmis...Kimse yüregine bir sey danisip sormuyor...Kimse yüregiyle ve yüreklice yasamiyor...Herkes paranin pesine düsmüs.Koskoca bir ömür, para icin-para ugruna dinamitleniyor...Böylece,para gözlere perde oluyor,ayaklara set...Güzeli ve iyiyi hedef bilen yok...Sirlarla dopdolu alemi arastirip, yasamini zenginlestiren yok...Ne kadar para kazanirsa kazansin insanoglu,ruhen zenginlesmedikce hakiki anlamda fakirdir....Para gercek zenginligin en bas düsmandir cünkü....
Yagmura tutulmayi severim...Ellerim ceplerimde veya bir dostla birlikte...Yürümek agir agir...Hatiralara ip salarak... Belki,yanimda olmayanlari anarak...Annemin ellerine uzanarak...Babamin boynuna sarilarak...
Arada bir basimi sallayarak yürümek....Kücüklügüme göz atarken,olusan minik dereciklere özellikle basarak,sicratarak yürümek... Icimdeki masalimsi cocugun uzun sari saclarini yagmur suyuyla tarayarak yürümek...Yürüyerek büyümek...Söz!...Ilk yagan hazan yagmurunda oluklarin altina kovalar koyacagim...Carsi pazar babaannemin kovalarindan soracagim.Babaanemin kovalarini satanlar,o bilgeli satanlar bana gülecekler...Ben de onlara,surati asik asrin yagmura tutulmus islak gözleriyle gülümseyecegim...Babaannemin yad ederken,Fatiha´lar okurken ruhuna gidecegim...Gidilmesi zor bir yere,kendimi gidecegim...Ben kova kova yagmur suyu toplarken,görenler"Hayirdir?"deyip gülecekler...Icimdeki cocugun kirli kalmis camasirlarini bir bir cikaracagim...Babaannemin koskoca bakir legenine dolduracagim hepsini...Yine yagmurun altinda, yikayacagim...Yagmurdan kacmak icin acele kosanlar "Deli mi ne?" iyecekler...Deliligime hamdler sunmak icin ellerimi acacagim...Sonra,arinana kadar icimdeki cocugun camasirlari,sabirla yikayacagim...Beyaz camasirlar asacagim yüregimdeki bahceye...Onlar,anlamayan perdeli gözlerle bakarken...Alaya alinirken deliligim,ben yine basimi alip gidecegim...Icimdeki yagmur cocugun ellerine tutunarak...Uzun ve karanlik yollardan...Üstelik, bana gülenLer"kendilerinden gecerken"...Kendilerini kaybederken...Ben gectiklerimi ve kaybettiklerimi yagmurda bulmanin bereketiyle...Atesin yakmadigi bir Ibrahim yüregini katarak yüregime...Cogalarak...Onlar,kisir döngüde azalirken biterken ve asagilara inerken...Ben,cikilmaz bir yere, Kaf Dagina cikacagim....Gögsümde Züleyha´nin aski,o dagi asacagim ...O gidilmesi zor bir ülkeye,kendime gidecegim....

Ekleme Tarihi: 12.01.2007 - 05:38

Konu: GUVENDIGIN DAGLARA KARMI YAGDI......

	mürgi can

9 Mesaj

ALLAH razı olsun paylaşımın için sevdamsin

Ekleme Tarihi: 11.01.2007 - 12:18

Konu: Chat (Cet) belası...!!!

	mürgi can

9 Mesaj

ALLAH RAZI OLSUN...SENİN NİYETİN HALİSANE OLSADA KARŞINDAKİNDEN EMİN OLAMAZSINIZ...VESSELAM

Ekleme Tarihi: 11.01.2007 - 12:14

Konu: güllerin arasına giren bir diken güllerle bütünleşmeye geldi

	mürgi can

9 Mesaj

hoş bulduk canlar;
bir kulun her türlü menfaatten uzak ,sadece ve sadece biricik Rabbisinin o güzel aşkından can bulan bir sevgi ve şefkatle başka bir kulunu sevmesi, bağrına basması Herkesin harcı olmamakla beraber,Müminlerin en güzel vasıflarındandır.Elhamdulilla ve Şükrü lillah!; burda da bu vasıfları taşıyan kardeşlerimiz olduğunu görmek bizi ziyadesiyle mutlu ediyor..
Ahirette herkes ne olacak diye bekleşirken; Bir munadi gelecek ve seslenecek:
'ALLAH (c.c) için birbirlerini sevenler kalksın'
İşte o hitaba muhatab olnalardan olursunuz ey kardeşlerim..

Ekleme Tarihi: 08.01.2007 - 03:24

Konu: güllerin arasına giren bir diken güllerle bütünleşmeye geldi

	mürgi can

güllerin arasına giren bir diken güllerle bütünleşmeye geldi

9 Mesaj

SELAMÜN ALEYKÜM ARKADAŞLAR !
ARTIK BENDE BURADAYIM
YOLU ALLAH CC ULAŞAN
REHBERİ HZ MUHAMMED SAV OLAN
GÖNLÜNDE EHLİBEYT SEVGİSİ BULUNAN
TÜM ERENLERE SELAM OLSUN!!!

Ekleme Tarihi: 06.01.2007 - 01:23

Sayfa (1): (1)

İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:

Sitemizde şu an Yok üye ve 897 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_

[ Admin Moderator Vip Üye ]

Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
osman12 (77), vahvah71 (53), ssercan (50), sabr_yolcusu (56), Yorumsuz_91 (33), Asya6666 (62), angel (42), cankalemdar (39), meltem6666 (59), MeCaL (56), emiremre (44), ozdalomer (53), ayþeayd&#2.. (40), talha_34 (47), mhammettelo (43), leto18 (59), sinepuryan (42), Yalnizlik (39), BATAKLIK60 (55), kamil33 (54), hmfatih (62), Soldat34 (54), MrVoLKaN (37), yusuf kuyu (44), Yusuf_Adiyaman (53), farfarlone (41), Osman_20 (39), yunusemre_56 (58), eminecanersoy (46), eren.06 (60), tugba1986 (38), tanerok (41), MAHMUT2005 (48), musbaba18 (41), Bahar38 (40), ehhan ünlü (37), ard75 (68), ofliayhan61 (54), osman42 (45), enver66 (40), ayten66 (36), adem2007 (57), uludag64 (60), kadir ibraimi (35), Hace Türkistan (52), tufan03 (48), hasimpakirbaba (48), kuscu (60), ONUR45 (41), Allah_Asigi (41), _Hilal_ (40), aydin_yilmaz (42), cemil_keskin (64), cesurkagan (37)

24 Saatin Aktif Konuları

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.51463 saniyede açıldı