dexamethasone generique colchicine colchicine dexamethasone kaletra aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » AL KANLARA BULANMIŞ BAŞÖRTÜSÜ........

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 8 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
AL KANLARA BULANMIŞ BAŞÖRTÜSÜ........

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Heyecan gözlerinin bir an bile olsun uykuyla buluşmasına izin vermiyordu. Saatlerce yatakta kıvrandığı halde bir türlü uyuyamamıştı. Kafasından film şeridi gibi peş peşe akan düşünceler uyku dünyasına dalmasını engelliyordu.

Günün ilk ışıklarıyla birlikte yatağından fırlamış, annesinden önce mutfağa atmıştı kendisini. Kahvaltıyı annesiyle birlikte hazırladı. Mutluluk ve heyecan kendisini bir an olsun yalnız bırakmıyordu. Bir iki lokmanın dışında bir şey yemeden sofradan kalktı. Büyük bir itinayla okul elbiselerini giydi. Annesiyle birlikte pazardan satın aldığı beyaz başörtüsünü eline alıp öptükten sonra taktı. Üstüne pardüsosunu giydikten sonra sevinç, heyecan ve korkulu duygularla evin kapısından dışarı çıktı.

Birkaç sokak ötede İmam Hatip Lisesinin binasına gözü ilişince heyecanı zirveye çıkmıştı. Babasının sık sık övdüğü okulda okuyacağından az da olsa kendisiyle övünüyordu. Okula yaklaştıkça heyecanı artıyordu. Diğer öğrencilerin girdiği okulun bahçe kapısından korka korka, ağır adımlarla içeri girdi. Bahçede çok sayıda öğrenci vardı. Geçen yıl okuyan öğrencilerin bir yaz boyu ayrı kalışlarından sonra buluşma anlarını bir kenara büzülerek izlemeye başladı. “Seneye okul dönüşü ben de arkadaşlarımla buluşup doya doya özlem gidereceğim” dedi kendi kendine.

Heyecanı, birkaç dakika sonra hafif de olsa sakin bir hal almıştı. Kız öğrencilerinin örtüleriyle okul bahçesinde dolaştıklarını görünce, örtünün okulda yasak olduğu haberlerinin gerçek olmadığına kanaat getirdi.
Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 12:09
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Zilin çalmasıyla öğrencilerin arasına karışan görevliler, herkesin sıraya geçmesini istediler. Zehra, okula yeni kayıt yaptıran kız öğrencilerin toplandığı yerde sıraya geçti. İstiklal marşı okunduktan sonra asık suratlı, çatık kaşlı ve soğuk benizli çehresiyle yaşlı generalleri andıran, saçları önden dökülmüş okul müdürü kürsüye çıktı. Müdürün çehresi Zehra’nın kalbinde ciddi bir ürpertiye neden olmuştu. Resmi, soğuk ve sivri kelimeleri kullanarak başladı konuşmasına. Müdürün her şeyiyle askeri komutanı andırması öğrencilerin asker gibi sessizliğe gömülmesine neden olmuştu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Zaten çıt çıkartacak cür’eti bulunanın bu okulda okuma imkanının olmadığını eski öğrenciler çok iyi bilirlerdi. İki yıldan beri bu okulda görev yapan müdür, sert ve katı disipliniyle okulu askeri karargaha çevirmişti.

Küçük bir girişten sonra konuşmaya devam eden müdür, Zehra gibi bütün kız öğrencilerin en fazla korktuğu konuya değinmeye başladı. ‘Bu okulda başörtüsünün yasak olduğunu, geçen yıl burada okuyan öğrencilerin bunu iyi bildiğini’ ifade eden müdür, bundan sonra hiçbir öğrencinin başı örtülü okula gelemeyeceğini üstüne basa basa ifade etti. Bu sözleri duyan Zehra’nın taşıdığı bütün ümitlerin üzerine kibrit suyu dökülmüştü. Bir general, ordunun önünde durup onlara emir ve yasakları iletiyordu. Tehdit ifadeleri kullanarak sözlerinin kanun olduğunu dikte etmeye çalışıyordu.

Zehra, kürsüde konuşan müdürü baştan ayağa süzdükten sonra, okula karşı nefret dolu duyguların esiri olmaya başlamıştı. “Bir köylü olarak köyde yaşamak buralarda okumaktan daha iyidir” dedi kendi kendine.

Müdürün tehdit yüklü konuşmasından sonra kız öğrencilerin önemli bir kısmı başlarını açtılar. Okula bu yıl başlayan öğrencilerden bir kısmının örtüleri henüz başlarında duruyordu. Törenden sonra öğrenciler sırayla sınıflarına girmeye başladılar. Elinde değnek kapıda bekleyen müdür yardımcısı, müdürün konuşmalarını fiiliyata dökmüşçesine, karakola düşen ağır suçlulara karşı davranır gibi değneğini sallayarak başörtülü kızların içeri girmesini engelliyordu.

Herkes içeri girmiş, Zehra ile birlikte başları örtülü yirmi civarında öğrenci dışarıda kalmıştı. Bu öğrencilerin yanına yaklaşan müdür yardımcısı, ‘Okumak istiyorlarsa başlarını açıp sınıfa girmelerini, aksi taktirde derhal okulu terk etmelerini, bunu yapmamaları durumunda polis çağıracağını’ söyledi. Düşmanın büyük savaşçılarını yere seren önlü kahramanlar gibi sopasıyla kız çocuklarının arasına dalan müdür yardımcısı, öğrencileri kovalayıp okul bahçesinin dışına çıkarınca, muzaffer komutanlar gibi göğsünü gere gere odasına yöneldi. İlk günkü savaştan zaferle çıkmıştı.
Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 12:15
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Zehra’nın sıcacık gözyaşları aralıksız boşalıyordu. Bütün beklentileri ve bütün umutları bir anda sönüp gitmişti. Cansız bir bedene dönüşmüş haliyle okul bahçesinin dış duvarının önünde oturdu. Kafasını ellerinin arasına alıp kara kara düşünmeye başladı. “Allah’ım benim ne günahım var? Benim okumama neden izin vermiyorlar” dedi kendi kendine. Gözünden boşalan yaşlar kar beyazı başörtüsünün üzerine dökülüyordu. Bunun farkına varan Zehra, başörtüsünü tutup; “Sen nesin ki? Senin yüzünden benim okulum, geleceğim, arzu ve ümitlerim elimden alınıyor. Senin yüzünden evin odasına hapsediliyor ve cahil kalıyorum. Söyle! Sen nesin? Silah mısın? Bomba mısın? Ben bir köylü kızıyım, senin sırrını bilecek kadar bilgi sahibi değilim. Demek o kadar tehlikelisin ki koca bir müdür senden rahatsız oluyor. Kesinlikle senin sırrını keşfedeceğim” dedi kendi kendine.

Diğer kızlar gibi bir saate yakın beklediği halde hiçbir gelişme yoktu. Kalbinde merhametten eser bulunmayan müdürden ne beklenebilirdi ki? Eve gitmenin dışında çare yoktu. Yüzünde iz yapan kurumuş gözyaşlarıyla evin yolunu tuttu. Üzüntü ve sıkıntıdan dolayı ayakları bedenini taşımada zorlanıyordu. Yorgun savaşçılar gibi bitkin ve pörsümüş haldeydi. Kapıya çıkan annesi, kızını bu halde görünce tedirgin olmuştu. Evladının başına büyük bir belanın geldiğini zannederek kızına sarıldı.

- Kızım, ne oldu sana böyle?

Boğazı dolan Zehra’dan çıt çıkmıyordu. Kısa bir müddet devam eden sessizlikten sonra başından geçenleri teker teker anlattı. Ardından:

- Anne! Bu kocaman adamlar neden bu küçücük örtüden korkuyorlar. Bu örtünün sırrı nedir? Örtümü daha çok sevmeye başladım anne! Onların inadına onu sürekli takacağım, dedi.

Annesi, örtünün neden yasaklandığını kocasından duyduğu birkaç kelimeyle ifade etmeye çalıştıysa da kızını tatmin edememişti.

Ertesi gün çantasını sırtlayıp yeniden okul yolunu tuttu. Okula karşı, bir önceki gün aynı saatlerde beslediği sevgi ve muhabbetten eser kalmamıştı. Kocaman idarecilerin küçücük bir bez parçasına karşı bu kadar kin ve nefretle dolu olmalarını bir türlü kavrayamıyordu. Okulun giriş kapısına yaklaşınca müdür yardımcısının kapıda durduğunu, elindeki sopayla başörtülü öğrencileri geri çevirdiğini fark etti. Örtülerini çıkarmamakta direnen öğrenciler ise kapının yakınında bir yerde toplu olarak bekliyor, ürkek gözlerle müdür yardımcısını izliyorlardı. Zehra, kendisi gibi mağdur olan arkadaşlarının yanına varınca, onların çaresizliklerini gözlerinden okuyabiliyordu. Aralarına karışıp, onlarla birlikte sessice beklemeye başladı. Bugünkü bekleyiş uzun süre devam ettiği halde hiçbir gelişme yoktu. Sonunda beklemeye son verip evin yolunu tuttu.

Her gün sabah saatlerinde yeni bir ümitle okula giden Zehra, okul bahçesinin dış kısmında bir müddet bekledikten sonra çaresizce evine dönüyordu. Bu durum Cuma gününe kadar devam etti. Okul önünde bekleyen başörtülü öğrenciler, haftanın son günü olan bu gün bir şeyler yapmalarının zorunlu olduğunu ifade etmiş, zorla da olsa okula girme konusunda anlaşmışlardı. Hep beraber harekete geçerek, müdür yardımcısının kordonunu yarıp topluca okul bahçesine girmeyi başardılar. Aldığı haberle telaşa kapılan okul müdürü, ne pahasına olursa olsun başörtüsü takan öğrencilerin okul bahçesinden atılacağını söyledi. Çete gibi çalışan dört öğretmeni huzuruna çağıran müdür, bahçeye giren başörtülü öğrencilerin zorla dışarı atılmalarını istedi. Ellerine geçirdikleri kocaman sopalarla harekete geçen öğretmenler, aralarına müdür yardımcısını alıp kızların beklediği alana yöneldiler. Hakaretler yağdırarak ve kocaman sopaları sallayarak yaklaştıkları halde, öğrenciler yerlerinden kıpırdamıyorlardı. Sopalarını büyük bir kinle öğrencilerin üzerine indirmeye başladılar. Çocukların bedenlerine inen sopaların sesi sınıflara kadar rahatlıkla ulaşıyordu. Ağlama seslerinin sopa seslerine karışmasına rağmen dayakçıların durma gibi bir niyetleri yoktu. Çaresiz kalan kız öğrenciler, sopa yağmuru altında kendilerini kapının dışına atabildiler. Manzarayı penceresinden izleyen müdür, öğrencilerin dışarı atılmasıyla derin bir nefes almıştı.
Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 12:19
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Vücuduna birkaç sopa yiyen Zehra, kar beyazı örtüsünün üzerinde kandan lekeler görünce, elini başına uzattı. Başından fışkıran sıcak kanı fark edince kafasının kırıldığını anlamıştı. Bu durum onu hiç de telaşlandırmamıştı. Vazifesini yapmış, örtüsüne sahip çıktığı için başına bu belalar gelmişti.

Başından akan kan henüz kurumadan evin yolunu tuttu. Olanları film şeridi gibi kafasından geçiren Zehra, sopalarını silah gibi öğrencilerinin tepesine indiren eğitimcilerin yuvasında okumaya ihtiyacının olmadığının kanaatine vardı. Bundan sonra, küçücük bir örtüyü bahane edip ilme, medeniyete ve insanlığa saldıran vahşi ruhlu eğitimcilerin idare ettiği okulda okumayacaktı. Kapıda kızını kanlar içerisinde gören annenin ağlaması üzerine, annesini kucaklayıp teselli etmeye çalışan Zehra, kanlı örtüsünü başından çıkarıp:


“Anneciğim! Bu örtümü güneşe bırak! Üzerindeki kan kuruduktan sonra katla ve güzelce paketleyip kaldır. Ben yaşadıkça ve hatta kıyamete kadar bu örtünün kalmasını istiyorum. Bu kanlı örtü, yeryüzünde yaşayan zalimlerin çirkin yüzlerini bütün insanlığa ve gelecek bütün nesillere anlatmalıdır” dedi.


Ekleme Tarihi: 24.01.2008 - 12:22
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
İSLAMI YAŞAYAN BACILARA

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey ehl-i beyt! Allah sizden, ancak günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti düşünün. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir, her şeyden haberdardır.” (Ahzab S.:33 – 34)

Ahzab suresinde zikri geçen bu iki ayet, her ne kadar özel olarak Ehl-i Beyt’e hitab ediyorsa da, onların şahsında bütün ümmetin kadınlarına hitab etmektedir. Yani bu ayetlerin muhattabları, bütün Müslüman kadınlardır. Yüce Kur’anımız, o veciz ifadeleriyle Müslüman kadınların hayatlarının çerçevesini, ana hatlarıyla bu iki ayetle beyan etmektedir.

Her dönemde olduğu gibi, özellikle yaşadığımız bugünün dünyasında, şeytan ve hevaperest güçlerin, şeytani saltanatlarını sürdürmek ve yeryüzünü fitneye, fesada, münkerata, ma’siyete, fuhşiyata ve inkara boğmak için, özellikle kadınlara musallat olduklarını görmekteyiz. Araç olarak kadınları yoğun bir şekilde kullanmaya yeltendiklerini, bütün o habis ve şeytani planlarına “kadın hakları, kadınların özgürlüğü” yaftasını taktıkları, bu sloganları kamuflaj olarak kullandıkları ve yaldızlayıp süslediklerine şahit oluyoruz. Aslında onların bütün gayeleri, o nezih ve nazif fıtratlı Allah emanetlerini, o habis ve edna arzuları ve planları doğrultusunda kullanmaktır. Bu işin o kadar yoğun reklâmı ve propagandası yapılıyor ki, Allah korusun Müslümanların arasında bile büyük yığınları etkiledikleri ve onların o şeytani ve sinsi propagandalarının etkisinde kaldıklarını teessürle müşahede etmekteyiz. Oysa bu şeytanperest ve şehvetperest edna mahlûkların tek gayeleri, bu nezih, zarif ve afif kadınlarımızı sömürmek ve şeytani amaçlarına ram etmektir. Kadınları nasıl bir hale getirdikleri ve en değersiz bir meta’ durumuna düşürdükleri hepimizin malumudur. Şeytan ve onun taifesi, baştan beri saltanatları ve hükümranlıkları için kadınları acımasızca ve vahşice kullanmışlar ve adeta kadın olgusu, onların bu tağuti ve zulüm saltanatları için bir can simidi olmuştur.

Şeytan ve onun azgın taifesinin hesaplarını boşa çıkarmak ve onların o azgın ve zulüm saltanatlarını alaşağı etmemiz gerekiyor. Bu işin yolu ise, konunun başında zikrettiğimiz ayetlerin güzergâhından geçmektedir. Eğer bu iki ayeti iyi anlar ve hayatımızda uygulayıp yaşarsak bütün yeryüzündeki beşeri ve tağuti güçlerin ve efendilerinin hesaplarını ve tuzaklarını boşa çıkarıp bertaraf etmiş oluruz. Eğer bu yüce buyruklara kulak verip mucibince yaşamazsak onların hile ve tuzaklarından emin olmamız asla mümkün olamayacaktır.

Peki, bu ayetler bizden ne istiyor? Bunu beyan etmeye çalışalım:

‘Evinizde oturun!’ buyrulmaktadır.

Özellikle sokakların, çarşıların ve pazarların fitne ve fesad yuvasına döndüğü bu toplumda, bu ferman-ı ilahi daha bir önem ve ehemmiyet arz ediyor. Öyle ise kendimize sokakları, çarşıları değil, evlerimizi mesken edinelim. Zaruret arz etmedikçe gereksiz yere dışarı çıkmayalım. Aslında evlerimizde o kadar çok sorumluluklarımız ve ödevlerimiz var ki, onların hakkını vermek için zaten evde büyük bir zamana ihtiyacımız vardır. Ancak İslami sorumluluğumuz için çıkmamız gerekiyorsa, o müstesna!

“Eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın!”

Evet, açılıp saçılmamak, cilbaba, örtüye ve çarşafa bürünmek! Müslüman kadını, zahiri olarak diğer kadınlardan ayıran en belirgin özellik de zaten bu değil midir? Dünya gündemini en çok meşgul eden konulardan birisi de bu değil midir? Dünyanın her tarafında örtü konuşuluyor, tartışılıyor, yasaklanıyor vs. Bu mübarek örtü Allah düşmanlarını bu kadar rahatsız ediyor. Adeta onları çıldırtıyor, sağa – sola saldırtıyor, bir sara müptezelcisi durumuna düşürüyor. Hani Bilal-i Habeşi (ra) “Allah ahad!” diyordu, Ümeyye b. Halef ve diğer müşrikleri kudurtuyordu ya, işte siz bacılarımın ibadet inanç ve anlayışıyla ve gerçekten hakkını vererek, onun vakarını koruyarak örtülerinizi / çarşaflarınızı üzerlerinizde taşıdığınız sürece, Bilal (ra)’in o halde sergilediği izzeti ve İslam davasına kazandırdığı bereketi ve neticede elde ettiği sevap ve mükâfatı, Allah’ın izniyle sizler de elde etmiş olacaksınız. Yalnız hem şekil hem de mana olarak, izzet, şerefin sembolü olan tesettürün hakkını bihakkın vermek gerekiyor. Aksi takdirde kıyamete kadar Müslüman kadınlar için örnek, önder ve bir nur mesabesinde olan Hz. Meryem, Asiye, Hatice, Fatıma, Aişe, Nesibe ve diğer kandillerin nuru ve ziyası gölgelenmiş olur. Unutmayın ki siz anne ve bacılarımız, biz İslam ümmetinin şerefi, haysiyeti, namusu ve en kıymetli değerlerimizden bir değersiniz.

“Namazı dosdoğru kılın!”

Özellikle namaz konusuna büyük ehemmiyet vermemiz gerekiyor. Zira namaz, bizi şeytandan ve kâfirlerden ayıran en belirgin özelliklerimizdendir. Selef âlimlerinden Hatem- i Esma’ya, namazı nasıl eda ettiği sorulmuş. O da şu karşılığı vermiş: “Gerçek şekliyle tekbiri alırım, usulüne uygun olarak ayetleri okurum, huşu ile rükuya eğilirim, tevazu ile secdeye kapanırım, sırat köprüsünü ayaklarımın altında, Ka’beyi karşımda, ölüm meleğini kafamın üstünde düşünürüm, günahlarımın beni çepe çevre sardığını, Allah’u Teala’nın gözetiminin üzerimde olduğunu düşünürüm. Kıldığım namazımı son namaz olduğunu kabul eder, elimden geldiğince ihlâslı olmaya çalışırım. En sonunda da selam verir, namazımı tamamlarım. Artık bundan sonra Allah (cc) namazımı kabul mu eder, yoksa “şu namaz kılanın namazını yüzüne vurun” mu der, artık orayı bilemem!

“Zekâtı verin”

Ebu Said el Hudri (ra) anlatır: “Resulullah (sav) kurban bayramı veya Ramazan bayramında namazgâha çıktı. Namazdan sonra cemaate vaaz verdi. Sadaka vermelerini emretti ve buyurdu ki: “Ey insanlar! Sadaka verin!” Sonra kadınların bulunduğu yere geldi ve: “Ey kadınlar topluluğu! Sadaka verin. Şüphesiz ben sizin cehennemliklerin en çoğu olduğunuzu gördüm” Kadınlar da “Ey Allah’ın Resulü! Niçin böyledir?” dediler. Resulullah (sav): “Laneti çok yapar, kocaya nankörlük edersiniz. Ey kadınlar topluluğu! Sizden biriniz kadar, sağlam bir adamın aklını çelebilen aklı ve dini eksik görmedim!” buyurdu. (Sahih – i Buhari; zekât bölümü)

Özellikle bacılarımın bu hadis üzerinde iyi düşünmeleri, Resulullah (sav)’in tavsiye ve ikazına iyi kulak verip mucibince amel etmeleri gerekir.

“Allah’a ve Resulüne itaat edin!”

Allah ve Resulünün buyruklarına tam bir itaat ve teslimiyet göstermek ve menhiyattan da bütünüyle uzak durmak gerekiyor. Eğer kocanın, babanın başka herhangi birisinin emri, Allah ve Resulünün buyruğuyla çelişirse, mutlaka Allah ve Resulünün emrine teslimiyet gösterilmesi ve bu istikamette hikmet ve güzellikle irade beyan edilmesi gerekir. Hiç kimse İslam’a aykırı bir şeyi Müslüman’a yaptırmaz / yaptırmamalı. Her ne pahasına olursa olsun, İslam üzerinde karar kılınması gerekir.

“Allah sizden, ancak günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor!”

Yüce Mevla, sizlerin tertemiz olmanızı, her türlü kirden ve ma’siyetten arınmanızı istiyor. Allah (cc)’ın istediği Müslüman kadın, her türlü kirden, münkerattan ve günah pisliğinden arınmış tertemiz Müslüman kadındır! Rabbimizin meşiyyeti ve rızası bu istikamettedir. Umarım ki evlerimizi, gözlerimizi, kulaklarımızı, düşüncelerimizi ve özellikle yavrularımızı rics / pislik, münkerat ve muherremat tufanından koruyup muhafaza ederiz. Hele hele kendi elimizle bu münkeratın ana kaynağı olan alet ve edevatları, evlerimize taşımamalı, o huzur, bereket ve mutluluk kaynağı olan güzelim evlerimizi kirletmemeliyiz.

“Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti düşünün!”

Evimizde okunması gereken Kur’an ayetleri ve Resülullah’ın hadisleri üzerinde düşünüp tefekkür etmemiz, iyi anlamaya, iyi kavramaya çalışmamız gerekir. Zira bunları öğrenmek, yaşamak, öğretmek, tebliğ etmek üzerimizdeki vecibelerdendir. Evlerimizde Kur’an, hadis ve diğer İslam ilimleri üzerinde çalıştığımız, bunun eğitimini yaptığımız ve bunlarla meşgul olduğumuz sürece, melekler çepe çevre bizi sararlar, kanatlarını altımıza sererler ve aralıksız bize dua edip istiğfar dilerler! Bunların dışındaki meşguliyet ise, şüphesiz şeytana davetiye çıkarır ve şeytanı gayet sevindirir. Rabbim o lâinden hepimizi muhafaza buyursun!

Kur’an tilavetinin olduğu ev, Kur’an tedrisatının olduğu mübarek ev ne güzeldir! Kur’an tedrisatının olmadığı evin bir hayır ve bereketinin olmadığını da iyi bilmemiz gerekir. Rabbimiz: “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Onlar, iyiliği emreder, kötülükten de alıkoyarlar…” buyurmaktadır.[1] İyiliği emredip kötülükten alıkoymak için İslam’ı bilmemiz gerekiyor. Görüldüğü gibi bu görev hem Müslüman erkekler hem de Müslüman kadınlara tevdi edilmiştir. Ciğer parelerimiz, gözlerimizin nuru olan yavrularımız sizin mübarek ellerinizle şekilleniyor, fidanlarımız siz mübareklerin elleri altında büyüyorlar. Eğer sorumluluğumuzu hakkıyla ifa edersek inşallah cennet ğilmanı yavrularımız, Allah düşmanlarına yem olmazlar.

İslam davetçisi olan bir Müslüman için eşi ve ailesi, bir kale ve kaleyi koruyup muhafaza eden muhafızlar mesabesindedirler. Onun için siz bacılarımın özellikle muhterem eşlerinize destek vermeniz, yardımcı olmanız, işlerini kolaylaştırmanız gerekir. Unutmayın ki hepimiz bu işten sorumluyuz. Hatta eşlerinizde gevşeklik emarelerini gördüğünüzde, takviye etmeniz, ayakta durmasına destek vermeniz ve mutlaka bu istikamet üzeri tutmanız gerekir. Bu anlayış ve kararlılıktaki bacılara ne kadar çok ihtiyacımız var. Resulullah (sav), İslam davası uğruna günlerce aç kalan Ümmü Süleym (r. Anha)’e: “Ey Ümmü Süleym! Sabırlı ol. Allah’a yemin ederim ki Muhammed’in evinde de yedi gündür yiyecek hiçbir şey yok…” buyurur. (Hadislerle Müslümanlık)

Yakın zamanda vefat eden asrımızın mümtaz şahsiyetlerinden Zeynep El Gazali’yi rahmetle ve minnetle anıyoruz. “Zindan hatıraları” adlı eserinde diyor ki: “Beş yıl zindanda kaldım, doğru dürüst beş dakika uyuyamadım. Bir gün…. İsmindeki şahıs bir polisi getirip hücreme girmesini emretti. Onların, polise bana saldırmasını emrettiğini anladım. Polis hücreme girdi ve: “Ey Hacı!” diye seslendiğinde, Allah’a sığınarak ayağa kalktım ve gırtlağına sarıldım. Boğazını o kadar sıktım ki, ellerimin arasında bir bez parçası gibi olmuştu. Bıraktığımda bir portakal tanesi gibi yere yuvarlandı. Daha sonra öğrendim ki, o polis ayakta durmaya güç yetiremediğim halde ellerimin arasından ölü olarak yere düşmüş. Yüce Allah o an bana güç verdi ve yardım etti, ben de o vahşiyi ellerimle boğarak öldürdüm.”

Mekânı cennet-i illiyin olsun inşaallah.

Not: Konunun başında zikrettiğimiz Ahzab Suresi: 33-34. ayetleri, Arapça metni ve anlamıyla birlikte ezberlemenizi özellikle istirham ediyorum. Rabbim zihin açıklığı versin.


Ekleme Tarihi: 25.01.2008 - 14:41
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_LaL_ su an offline _LaL_  
AL KANLARA BULANMIŞ BAŞÖRTÜSÜ........

838 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2007
En Son On: 18.12.2010 - 00:47
Cinsiyeti: ----- 
abi... çok faydalı bir paylaşım olmuş...


Allah dualarımızı kabul edecek inşallah.. rahatça girebileceğiz liselere, üniversitelere..

Allah hepsini hakkıyla yapabilmeyi bizlere nasip etsin..

cümlemize zihin açıklığı versin..


Bu mesaj 1 kez ve en son aysen tarafından 30.01.2008 - 20:23 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.01.2008 - 20:22
Bu mesajı bildir   _LaL_ üyenin diğer mesajları _LaL_`in Profili _LaL_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
RE: AL KANLARA BULANMIŞ BAŞÖRTÜSÜ........

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı aysen

abi... çok faydalı bir paylaşım olmuş...


Allah dualarımızı kabul edecek inşallah.. rahatça girebileceğiz liselere, üniversitelere..

Allah hepsini hakkıyla yapabilmeyi bizlere nasip etsin..

cümlemize zihin açıklığı versin..




ecmain inşaallah ..

dualarınızda inşaallah kabuldur çünkü geri çevrilen tek bir dua yoktur...
Ekleme Tarihi: 01.02.2008 - 19:51
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
engin25 su an offline engin25  
Dayanın...

70 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.07.2004
En Son On: 19.07.2011 - 18:17
Cinsiyeti: Erkek 
Annelerim, ablalarım, bacılarım...
Dayanın... Bunlar saldırdıkça değeri artıyor, makamınız artıyor inşeallah.
Dayanın... Cahiliyede de saldırmışlardı. Ne oldu? Galip olan Allah (cc).
Dayanın... Allah (cc) için dayanın. Rahman'ın (cc) adaleti mutlak tecelli edecektir.
Dayanın... Dualarımız sizlerle. Biz sizlerleyiz.
Allah (cc) yar ve yardımcımız olsun inşeallah.
Ekleme Tarihi: 02.02.2008 - 20:21
Bu mesajı bildir   engin25 üyenin diğer mesajları engin25`in Profili engin25 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 723 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
osman12 (77), vahvah71 (53), ssercan (50), sabr_yolcusu (56), Yorumsuz_91 (33), Asya6666 (62), angel (42), cankalemdar (39), meltem6666 (59), MeCaL (56), emiremre (44), ozdalomer (53), ayþeayd&#2.. (40), talha_34 (47), mhammettelo (43), leto18 (59), sinepuryan (42), Yalnizlik (39), BATAKLIK60 (55), kamil33 (54), hmfatih (62), Soldat34 (54), MrVoLKaN (37), yusuf kuyu (44), Yusuf_Adiyaman (53), farfarlone (41), Osman_20 (39), yunusemre_56 (58), eminecanersoy (46), eren.06 (60), tugba1986 (38), tanerok (41), MAHMUT2005 (48), musbaba18 (41), Bahar38 (40), ehhan ünlü (37), ard75 (68), ofliayhan61 (54), osman42 (45), enver66 (40), ayten66 (36), adem2007 (57), uludag64 (60), kadir ibraimi (35), Hace Türkistan (52), tufan03 (48), hasimpakirbaba (48), kuscu (60), ONUR45 (41), Allah_Asigi (41), _Hilal_ (40), aydin_yilmaz (42), cemil_keskin (64), cesurkagan (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55921 saniyede açıldı