0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » HİCABIN TOPLUMSAL ETKİLERİ

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
kiyam_mesalesi su an offline kiyam_mesalesi  
HİCABIN TOPLUMSAL ETKİLERİ

14 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.07.2008
En Son On: 30.08.2008 - 18:59
Cinsiyeti: ----- 
Hicap, Müslüman kadınlar için dini ve şer’i bir emir olmakla birlikte aynı zamanda insanoğlunun toplumsal ihtiyaçlarından biridir. Hicap sağlıklı bir toplumun oluşumunda derin ve kapsamlı bir etki oluşturabilmekte, hicapsızlık ise, toplumsal kültürde oluşturacağı bozuk etkilerin yanı sıra, ekonomi ve siyasette de önemli oranda zararlara yol açar. Kadın, hicabına sahip çıkmakla, sağlıklı toplumsal irtibatlarda, insani ve manevi değerleri korumada güçlü bir etkiye sahip olabilir. Bundan dolayı hicap, Müslüman kadının kimliğinin en açık ve belirgin göstergesidir.

Sömürgecilerin istilasına uğradıktan sonra hicabın ortadan kalkması veya zayıf bir hal almasıyla İslam ülkelerinin içler acısı durumu ve hicapsızlığın toplumda yol açtığı zararları açıkça görmekteyiz. Bu yazıda hicabın etkilerinden bazılarına değineceğiz:


[red]1- Aile Temellerinin Sağlamlaştırılması


Toplumda hicaba riayet etmenin ilk etkileri, toplumun en küçük birimi ve en önemli temeli olan ailenin muhkem ve sağlam temellere dayanmasına yol açar. Evin dışında hicaba ve örtüye kamil şekilde riayet etmekle, kadın ve kocasının herimi (kutsal olan, korunan yer) korunduğu gibi aile köklü bir zemine oturur.

Allah Teala Nur suresinde konuyla ilgili şunları buyurmaktadır: İnanan kadınlara da söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar…” (Nur, 31)

Kuran-ı Kerim, kadınların ellerinin dirseklerinden parmaklarına kadar olan bölümü ile yüzleri hariç bütün bedenlerini örtmelerini emretmektedir. Bu emir, kadın ile kocasının arasında samimi bağların kurulmasına sebep olup cinsi lezzetleri evin ortamıyla ve evlilik sınırlarıyla çevrelemektedir. Sonuçta kadın ve kocası arasındaki bağların sağlamlaşmasına, bunların neticesinde ailenin sağlam temeller üzerinde oturmasına sebep olur.

Toplum içinde kadınların süslenip uygun bir şekilde örtünmemeleriyle oluşturdukları cinsi cazibelik, ailesel hayatlarını ve toplumun diğer fertlerinin hayatını tehlikeye atmaktadır. Bu durum ailelerde derin ihtilafların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Hicaba riayet etme veya etmemede ilk fayda veya zarar şahsın kendisine dönmektedir. “Kim hayra yönelik bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kötülük yapan da kendi aleyhine yapmış olur. (Casiye, 15)

Hicapsızlığın ve çıplaklığın artması, laubaliliğe ve boşanmalarda önemli artışa yol açmakta, bunun karşılığında evliliklerde düşme olduğu gibi ailelerdeki sağlıklı irtibatlar gittikçe zayıflamaya başlamaktadır. Hicapsız kadınların ölçüsüz hareket ve irtibatları, toplum içerisinde süslerini ortaya çıkarmalarıyla, sorumluluklar, sınırlamalar ve ağır mesuliyet olan evlilik çok pahalı bir iş olarak ortaya çıkmakta, evliliklere duyulan alaka önemli ölçüde azalmaktadır.

Neticede, gençlerin evliliğe ilgi duymamalarıyla toplumun ahlaki sağlığı tehlikeye girmekte ve fesat gittikçe yaygınlaşmaktadır. Bu fesat dalgası eski-yeni pek çok aileyi önüne alıp sona doğru götürmektedir. Evlilikleri birbirlerine karşı besledikleri aşkla başlayan kadın ve erkekler, toplumu saran laubalilik ve cezp edicilik karşısında yeni ve değişik şeylerin peşine takılmakta, zaman geçtikçe kendi ailelerinde heyecan ve cazibe bulamamaktadırlar.

Hicapsızlıkla toplumun yapısını bozmaya çalışanların karşısında Kuran’ın ipine sarılan ve İslami ahlakla donanmış insanlar kendilerini rahatlıkla muhafaza edebilirler. “(Resulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.” (Nur 30)

2- Psikolojik (Ruhi) Rahatlık (Sükunet):

Hicap ve iffetin toplumdaki ikinci etkisi, ruhi rahatlamaya yol açıp içsel alevlenmeyi engellemesidir. Kadınların örtünmemeleri ve erkeklerle ölçüsüz irtibatları cinsi alevlenme ve heyecanlanmaları arttırdığı gibi, bu felakete kapılma durumunda insanlarda oluşan büyük huzursuzluk ruhta oluşan bir hastalık gibi insanı her gün daha çok başkaldıran ve isyan eden bir şekle dönüştürmektedir. Bu meyil sadece cinsi alanlarla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda sınırsız ruhi bir bunalıma yol açtığından beden buna ayak uydurmaya güç yetirememekte. Neticede mahrumiyet hissi ve ruhsal kompleksler şahsın ruhi dengesini altüst etmektedir. Yeni yapılan bazı araştırmalar; cinsi güdüler tahrik edildiğinde onların sükunete ulaşmaları için uygun meşru ortamdan yoksun olunursa, şahsın büyük ruhi bunalımlara girdiğini ortaya koymaktadır. Bu esnada sıkıntı veren zehirli hormonlar kana sızmaya başlar. İrtibat kanallarıyla bütün bedene bağlı olan beyin, hipofiz bezlerinin yardımı ve hipotalamus merkezinin emriyle söz konusu zehir, bir ile on saniye içerisinde bütün bedene yayılır.[1]
3- Kadının Asaletinin Korunması

Kadının şahsiyetinin ve asaletinin korunması hicap ve örtü vasıtasıyla gerçekleşebilir. Kadınların büyük çoğunluğu, kendilerine cinsi açıdan yönelecek bakışlardan ve bedensel dış güzelliklerinin görünmesinden çok, faziletleriyle ve istidatlarıyla tanınmak isterler. Dış güzelliklerinden dolayı kendilerine değer verilmekten ve cezp edecek dış güzelliklerinin altında kaybolacak pek çok faziletlerinden çok, İnsani şahsiyetlerinden dolayı toplumda bir konumlarının olmasını isterler.

İslam, bugünkü dünyanın bakış açısıyla kadının mal gibi kullanılmasını, farklı ticari malları pazarlamak için müşteriyi cezbeden kadınımsı bir rabıta aracı olmasını kabul etmemektedir. Bunlardan dolayı kadının gerçek kimliğinin sadece İslami hicapla korunabileceğini ileri sürmektedir. Tabii olarak ahlak, ilim, bilim, basiret ve asaletle tanınmak isteyen kadınlar hiçbir şekilde kendilerini hevesperestlerin, sömürgecilerin, siyasetçilerin ve ekonomistlerin oyuncağı haline getirmedikleri gibi, gösterişe ve süslenmeye de ihtiyaç duymazlar. Buna karşılık insani kimliklerinden faydalanmayan, manevi ve ahlaki sermayeleri bulunmayanlar, bu eksikliklerini düş görüntülerini teşhir ederek gidermeye çalışırlar. Bunlar insan olarak değil, sadece kadın olarak anılırlar. İstidat ve kabiliyetleri olsa da asla meyve veremezler.

Hz. Ali (ra) konumuzla ilgili şöyle buyurmaktadır: “İnsani şahsiyet ve asaletle olgunlaşamamış kişileri hıyanet ve anlamsız hayat terbiye eder”

Kuran-ı Kerim hicabı, kadının asaleti ve hürmetinin korunma sebebi olarak sayıp bu konuda şöyle buyurmaktadır: Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder. (Ahzab, 59)

İslam’a göre hicap, sadece vücudu örtme manasını içermemektedir. Kuran-ı Kerim hoş bir beyanla buna açıklık getirmektedir. “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar...” “Yahfizne” tabiriyle hedef korumaktır. Örtme olmadan korumanın manası yoktur. Yani kendini örtebilir, fakat bakışlardan ve tehlikelerden korunamayabilir. İnsanlar, hicapsız kendilerini koruyabileceklerini iddia edemeyecekleri gibi, her asılan örtünün de koruyacağını iddia edemezler.

Hicap Felsefesi

Kuran-ı Kerim, hicabın sebep ve felsefesini şu ifadelerle beyan eder: “...bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar...” (Ahzab 59) Çünkü onlar toplumda, iffet ve asaletin timsalidirler. Bu ayetle ilgili şu tefsire yer verilmektedir: Bütün bedenin örtülmesiyle kadınlar, hicap, iyilik, temizlik ve iffete daha çok yakınlaşmaktadırlar. Neticede, bu unvanla tanındıkları zaman kendilerine eziyet edilmez. Yani fasıklar onlara ilişmez.[2]

Kuran-ı Kerim’in hicapla ilgili beyan ettiği bu felsefi yaklaşımı günümüz beşeri toplumlarında gözlemek mümkündür. Batı ülkelerinin eğitim kurumlarında, fabrikalarında, mağazalarında ve daha başka yerlerde kadınların tecavüze uğradığı ve haraç ödediklerine çok fazla tanık olunmaktadır. Birçok kadın çalıştığı iş yerinde işçiler veya idarecilere haraç ödeme, cinsi saldırılara maruz kalma, korku ve tehditle karşılaşmaktadır. Yapılan araştırmalar, sanayisi gelişmiş ülkelerde kadınların cinsi eziyet ve saldırılardan dolayı her on kadından birinin işini terk etmek zorunda kaldığını ortaya koymaktadır. İşverenler tarafından cinsi saldırılara uğrayan kadınların genelde ruhi bunalım yaşadıkları müşahede edilmiştir. 23 ülkede yapılan araştırmalar üzerine hazırlanan Birleşmiş Milletler raporu; bu tür rahatsız etmelerin gittikçe artmakta olduğunu belirtmektedir. Cinsi saldırılara uğrayan çalışan kadınların % 60’ı, kendi izzetlerini korumak için bu tür rahatsızlıkları şikayetten kaçınmaktadırlar.

Bütün bunlardan öte, hicap, kadının kendi kendine değer kazanmasına ve mevkiinin yükselmesine yol açar. Hicap, zariflik ve tazeliği korumak için kullanıldığından toplumun temiz olmayan gözlerinin önünde solmaya terk edilmemektedir. Kuran-ı Kerim, cennetin büyük nimetlerinden biri saydığı cennetin kadınlarını hicap vasfıyla zikretmekte ve hiç kimsenin elinin onlara deymediğini beyan etmektedir: “Sedefte saklı inciler gibi” (Vakıa 22) “Orada, bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş, daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmuş olduğu eşler vardır.” (Rahman 56)

4- Kadınların Sağlıklarının Korunması

Toplumda hicaba riayet etmenin önemli etkilerinden biri de farlı hastalıkların önüne geçmek ve sağlığın korunmasıdır. Kadınların uygun şekilde örtünmemeleriyle meydana gelen cinsi başıboşlukların doğurduğu ruhi etkilerle cinsi problemleri beraberinde getirmekte. Bu problemlerin ve hastalıkların faili bizzat insanın kendisidir. Örneğin, insanlığın başıboşluğunun eseri olan Aids hastalığının önüne geçmek için her yıl milyarlarca dolar para harcanmaktadır. Ahlaki kıstaslara riayet etmeyen ve dinden mesafe alan toplumlarda bu hastalığın müptelaları oldukça fazladır. Ahlakın yerleşik, hicabın da yaygın olduğu ülkelerde bu hastalığa yakalanmış insanlar oldukça azdır. Batı kültürü, çıplaklık ve başıboşluğun yaygınlaştığı yerlerde bu hastalığın da aşırı derecede arttığı görülmektedir. Bütün bunlar asrımızın cahiliyesi insanlarının eliyle oluşmaktadır.
5- Dış Güçlerin Nüfuzuna Karşılık İslam Toplumunun Sağlamlaştırılması:

Bugün bir hastalık gibi yaygılaşan çıplaklıktan kurtulma ve hicabın en önemli etkisi, toplumun korunması ve muhkem hale getirilmesindeki tesiridir. İslam ülkelerinde hicapsızlık ve artan çıplaklık, dış güçlerin bu ülkelerdeki tasallutunun en önemli sebeplerinden birini oluşturmaktadır.

İslam ülkelerindeki büyük insani kaynakları ve ekonomiyi istismar etmek isteyen sömürgeciler, öncelikle bunları içten hazırlamaya başladılar. İlk olarak dini kimliklerinin yok edilmesi gerekiyordu. Hicap, onun değerli ve güçlü işaretlerinden biriydi. Bu nüfuzun gerçekleşmesi için kadınlar en iyi seçimdi. Zira kadınlar, erkeklerden daha çok dünyanın zahiri görüntüsüne tutunmuş olup duygusal yönleri daha kuvvetlidir: “Yoksa onlar, süs ve ziynet içerisinde yetiştirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açık olmayan kızları mı O'na isnat ediyorlar?” (Zuhruf 18)

Kuran-ı Kerim, genelde kadınlarda görünen ve onların duygusallığından kaynaklanan iki özelliği ortaya koymaktadır. Bunlardan birincisi onların ziynet ve süse duydukları şiddetli ilgi, ikincisi ise çekişme ve mücadelede maksatlarını ispat için yeterli güce sahip olamamaları. (Delil getirme güçlerinin zayıflığı)

İslam ülkelerinde faaliyet yürüten sömürgecilerin seçkin casusları, Müslüman toplumların yaşadığı ülkelerde hakim olan kültürü tanıyarak, onların İslami kültürlerine önemli ölçüde sızmanın ve nüfuzun bu yolla olabileceği teşhisinde bulunmuşlar. İngiltere’nin eski casusu Hamfer, hatıratında bu konuyu şu sözlerle dile getirmektedir: “Müslüman kadınların hicaptan sıyrılmaları ve gönüllüce giydikleri çarşaflarını terk etmeleri için bu alanda olağanüstü çalışma sergilemeliyiz. Tarihi dayanakların tanıklık ettiğini ileri sürüp, bunun kesinlikle İslami bir giysi olmadığını, kadınların Abbasiler devrinde örtünmeye başladığını anlatmalıyız. Çarşafın, İslam’dan önceki İran’ın eski bir giysisi olduğunu, abanın da Abbasi halifelerinin Müslüman kadınlar için geliştirdiği bir gelenek olduğunu dile getirmeliyiz. Kadınları çarşaf ve abadan sıyırdıktan sonra gençleri, onların arkalarına takılmaları için tahrik etmeli, böylece Müslümanların arasında fesadın artmasının yolunu açmalıyız. Bu planların daha iyi işlemesi için öncelikle Müslüman olmayan kadınları hicaptan arındırmalıyız ki Müslüman kadınlar hicapsızlığı onlardan öğrensinler”[3]

Batı dünyasının bu ülkelerdeki hakim kültürü tanımasıyla, hicap ve iffet bilincinin karşısında durup insanları siyasi ve toplumsal olaylar karşısında duyarsızlaştırmayı, kadınların cinselliklerinden istifade ederek ve hicapsızlığı yaygınlaştırarak değerlerin önüne geçilmesine yol açarak mahrum milletlere nüfuz edip onları rahatlıkla sömürmeyi hedefliyorlardı. Bütün faaliyetlerini kadınların hicaptan uzaklaştırılması üzerine yoğunlaştırıp, kadınların özgürlüğü, katılımları ve gelişmeleri sloganlarıyla onları iffet ve namus gibi İslami geleneklerden uzaklaştırmaya çalıştılar. Bu durum toplumun farklı kesimleri arasında iffetsizlik ve laubaliliğin artmasına, tedrici olarak da insan şahsiyetinin ölmesine ve dini gayretin yok olmasına yol açtı.

Batı dünyasının, kadınların özgürlüğü, ilerlemeleri ve gelişmeleri sloganlarıyla hicabın yok edilmesi ve kadınların iffet sınırının dışına çıkarılmasıyla ilgili faaliyetleri sadece siyasi sebeplere dayanmamaktadır. Batı’nın kapitalist sisteminin ürettiği malların pazarlanması, bu malları kullanan tüketicilerin artması için sürekli kadınlar üzerinde çalışılmakta, hicap ve iffetin ortadan kalkması ve kültürlerinin değişime uğramasıyla kapitalistlerin tüketim pazarları ısınmakta, uluslararası şirketlerin ceplerine daha çok para akmaktadır. Bu sebeplerden ötürü kapitalistlerin en önemli muhatabı kadın topluluklarıdır. Çünkü onlardaki süslenme ruhu ve güzelliğe olan düşkünlük erkeklerden daha fazladır. Onların çoğu, parıldayarak baş döndüren zahiri güzelliklerden çabuk etkilenebilirler. Bunlarla birlikte hicap, kapitalist güçlerin yolunun üzerindeki en büyük engellerdendir. Müslüman bir kadın eşinin ya da sadece kadınların bulunduğu ortamın dışında hicabına bürünürse, Batılı kapitalistler için uygun bir tüketici olamayacağı gibi, toplumun ahlaki çöküşüne ve insanların günaha girmesine sebep olmayacağından, bu durumu, toplumu dönüştürmek ve çökertmek isteyen sömürgecilerin menfaatine olmayacaktır.

Hicabın yok oluşuyla hayat, daha çok tüketime ihtiyaç duyar. Hicabın hakim olduğu toplumda kadınlar, süslenerek evin dışına çıkma gibi bir arzuyu taşımayacaklar. Hicapsız kadınların büyük bölümü, moda fırtınasından geri kalmama uğruna, kendisi, ailesi ve toplumu için hiçbir faaliyeti ve mesuliyeti olmayan kişiler gibi yeni ayakkabı ve yeni elbiseyle sokak ve caddelere inip boy göstermeye, yeni çanta, ayakkabı, elbise… gibi eşyalarda başkalarıyla rekabete girip her geçen gün renklenen bu rekabetin kazancının kapitalistlerin ve Batılı üreticilerin cebine girmesine yol açacaklar. Bunların çoğu, her gün artan ve doyuma ulaşamayan ruhi susamışlık gibi, akılsızca yapılan tüketimler, israf ve boş süslerden ibarettir.


Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını söyle; bu, onların hür ve namuslu bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder. (Ahzab, 59)


Bu mesaj 1 kez ve en son kiyam_mesalesi tarafından 29.08.2008 - 09:02 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 29.08.2008 - 09:01
Bu mesajı bildir   kiyam_mesalesi üyenin diğer mesajları kiyam_mesalesi`in Profili kiyam_mesalesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1686 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
selaattin (63), didabra (41), cem_80 (44), nadim (57), Ramazanoglu (55), hilal_celik (36), fehmi84 (40), Feyza (40), maleman (43), _berzah_ (39), Süley (44), tevatur (53), fendülüs (49), bilal1 (52), Suvarîi (55), enes8386 (42), NUHYILDIZ (49), Esra_01 (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.88617 saniyede açıldı