0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KADIN & AiLE » ''İçinizden evli olmayanları evlendirin!''

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ramazanoglu su an offline Ramazanoglu  
''İçinizden evli olmayanları evlendirin!''

61 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.11.2006
En Son On: 13.04.2009 - 04:16
Cinsiyeti: Erkek 
Geçen hafta iki genci daha evlendirdik. Tam ifade edecek olursak nikahlarını kıydık. Tanışmaları veya aralarını yapmak için herhangibir fonksiyonumuz olmadı. Birçok gençte olduğu gibi onlar da kendi işlerini kendileri halledip, tanışmışlar, kaynaşmışlar ve evlenmeye karar vermişler. Bize sadece nikahlarını kıymak düştü.

Kıydığımız bu nikah diğerlerinden çok farklıydı ve sorumluluğu daha da ağırdı. Şimdiye kadar kıydığımız nikahlarda evliliğe engel teşkil edecek bir durum yoktu. Taraflar anlaşmışlar ve aileleri de buna rıza göstermişlerdi.

Bu nikahta ise bir kaçırma olayı sözkonusuydu ve gençleri hiç tanımıyordum. Muhammed kardeş durumu izah edip ''hemen geldikleri gece nikahlarını kıyalım'' dediğinde aceleye getirmek istemedim. Çünkü adı ister imam nikahı olsun ister belediye nikahı, bence ikisinin de işlevi aynıydı ve kız ve erkeği aynı derecede eş yapıyordu. Resmen tanınmasa bile dini nikah ta en az resmi nikah kadar ciddiye alınmalı ve sağlam kıyılmalıydı. Onun için ilkönce bu sorumluluğu almak istemedim. Ama, şimdiye kadar savunduğum fikirlerim beni cesaretlendirdi. Olayı bütün ayrıntılarıyla öğrendikten ve gençlerin samimiyetinden emin olduktan sonra nikah kıymamızın hiçbir sakıncası olmayacağını hatta bir zorunluluk olacağını düşündüm.

Gonca ve Seyfettin kardeşler (isimler değiştirilmiştir) bir ortak arkadaşları aracılığıyla internet ortamında tanışmışlar. Dört ay içinde tanışıklıkları aşka dönüşmüş ve sevmişler birbirlerini. Her ailede olduğu gibi, Gonca'nın ailesinde de annesi, daha ilk günlerden bu tanışıklıktan haberdar olmuş ve itiraz etmemiş. Ama zamanla tavrı değişmiş ve kızını vazgeçirmeye çalışmış. ''Babalar en son duyar'' sözü gereğince baba en son duymuş tabi.

Seyfettin, ikamet ettiği şehirden kalkıp kızın ailesine kendini takdim etmiş ve ciddiyetini ortaya koymuş. Buna rağmen kızın ailesi evliliklerine sıcak bakmamışlar. Gençler de çareyi kendi yöntemlerine başvurmak ta bulmuşlar.

Gençlerin söylediğine göre, Gonca'nın ailesinin karşı çıkış sebeplerinden en önemlileri, Seyfettin'i yeterince tanımamaları ve onun başka şehirde yaşamasıymış. Benim tam da böylesi durumlarda savunduğum şey, gençlerin kaçarak ta olsa evlenmeleridir. Bir fikri teoride savunmakla pratikte savunmak arasında büyük bir fark olabiliyor bazen. Ben de bu farkı yaşadım kısa bir süre için. ''Savunduğum şey gerçek olmuş, ne güzel işte'' deyip hemen gençlerin nikahını kıymamız gerekirken, sakin kafayla düşünmeyi ve olayı irdelemeyi tercih ettim. Sonuçta, gençlerle görüşüp bir karara varmayı uygun gördüm.
Emaneten kaldıkları eve gittiğimizde, gençlerin tedirginlikleri ve heyecanları her hallerinden belli oluyordu. Buna rağmen, bu maceraya sırf gençliklerinin geçici birer hevesi olsun diye atılmadıkları da hemen farkediliyordu. Bunu farkettiğim için ve gençlere biraz moral olsun diye kendilerini tebrik ettim. Ama bu evlilikte ne kadar ciddi olduklarını ölçmek için de, sözü uzattıkça uzattım. Ortada normal olmayan bir birliktelik ve bu anormalliğin beraberinde getirdiği zorluklar vardı. Her ikisinin de bu zorluklara katlanıp katlanamayacaklarını da anlamam gerekiyordu. Özellikle Seyfettin kardeş, aldığı emanetin ve yüklendiği yükün ne kadar bilincindeydi anlamam gerekiyordu. Sohbetimizin sonunda kalbim mutmain oldu ve gençlerin ciddiyetinden emin oldum. Allah'ın emri ve Rasulü'nün sünneti gereği nikahlarını kıydık, dualarımızı ettik. Rabbim onları sözlerine sadık kılsın ve hayat arkadaşlıkları cennette de devam etsin.

Ortadaki tablo benim açimdan gerçekten tebrik edilecek cinstendi. Ortada karşılıklı duyulan bir sevgi vardı ve bu sevgiyi sonsuza kadar yaşamak isteyen iki genç. Bu hedefi gerçekleştirmenin önünde ne ailelerinin gereksiz şartlarını, ne ayrı şehirlerde yaşamalarını ne de şartların elverişsiz olmasını birer engel olarak görmemişler ve evlenmeye karar vermişler. Birçoklarının benzeri şartlar karşısında yılgınlık gösterdiği ve ''biz ayrılmalıyız'' şarkısını söylediği bir zamanda cesaret gösterip sevgilerine sadakat göstermişler. Tebrik edilmez mi?

Bu tabloyu birçoğunuzun 'bir delilik, gençlik hevesi, cahillik'' gibi vasıflarla anacağından eminim. Haklı da olabilirsiniz. Bu bir bakış açısı farkı. Benim baktığım yerden görünen manzara çok vahim. Özellikle kadın-erkek ayrışmasını en koyu biçimde uygulayan dindar kesimde kız ve erkeklerin sadece tanışması büyük bir muamma. Diğer kesimlerde tanışmak sorun değil ama tanışmanın ardından gelen güven ve sevgi sorunu had safhada. Ailelerin sonu gelmeyen istekleri, gençlerin eğitim ve kariyer sevdası, eş adaylarında aradıkları mükemmeliyet şartları, evlilikleri zorlaştırdıkça zorlaştırmış durumda. Evliliği geciktiren veya evlenmekten korkan gençler, sanal dünyanın da katkılarıyla kolayca günaha giriyor, en sonunda zinaya düşmekten de kendilerini koruyamıyorlar. Nefsin arzuları dindar veya seküler farkı gözetmiyor ne yazık ki. Fıtratın bir gereği olarak herkesimi cezbediyor. Be cezbeyi Rabbimizin isteği doğrultusunda meşru bir şekilde rayına oturtmanın en kestirme yolu elbette evliliktir. Hem de ertelemeden. Evlilik dışı ilişkilerin körüklendiği ve buna bağlı olarak sosyal dengenin bozulduğu batı dünyasının hali gözümüzün önünde duruyorken, onların gittiği yolu takip etmek akıl sahiplerine göre değil ama yapılan da bu na yazık ki. Sadece ben, son bir yıldır o zamana kadar nikahsız yaşayan üç türk çiftinin nikahını kıydım. Hocaların kıydığı veya hiç nikah endişesi taşımadan yaşayanları da düşünürsek, ortada korkunç bir dejenerasyon/yozlaşma var demektir. Anadolu insanının bu tür beraberliklerine ve namazlı niyazlı, tesettürlü kadınlı-erkekli müslümanların düştükleri vahim durumlara şahit oldukça kahrolmamak elde değil.

Bu yozlaşmadan ve vahim durumlardan kurtulmanın reçetesi de yine yüce hayat kitabımızda yer alıyor elbette. Ama o reçeteyi okuyup ilaç diye içecek çok az müslüman var günümüzde.

İşte Nur suresi 32. ayet bu reçetelerden sadece biri:
''İçinizden evli olmayanları .... evlendirin.''

Allah onlardan razı olsun, imamlarımız, alimlerimiz kendi zamanlarının şartları içinde bu ayetleri yorumlamışlar. Günümüzdeki azgınlığı ve sapkınlığı görselerdi, ''nafile ibadetleri evlenmekten daha üstün'' gören alimlerimiz bu görüşlerinde ısrar etmezlerdi sanırım. Anne-babaların bir hiç uğruna çocuklarının evlenmesine engel olduklarını görselerdi ''velinin izni olmadan kıyılan nikah geçersizdir'' diyen alimlerimiz bu düşüncelerini tekrar bir gözden geçirirlerdi sanırım.

Gerçi günümüzde de aynı görüşlere sahip olan alimler mevcut. Böylesi bir ortamda İmam Ebu Hanife'nin azamlığı/büyüklüğü bir kere daha ortaya çıkıyor bence. Diğer üç mezhebin aksine Ebu Hanife, nikah için velinin izninine gerek olmadığını savunmuş. Sayın Abdulaziz Bayındır hocaya göre onun bu ictihadı kız kaçırmalarının bir sebebi olduğundan kabul edilemez olarak değerlendiriliyor ama sağlam delilleri olan bir fetva istismar ediliyor diye reddedilmesi pek mantıklı görünmüyor. Reddetmek yerine istismar yollarının kapatılması gerekir diye düşünüyorum.

Günümüz şartlarına göre yukardaki ayetten birkaç ders çıkarmak istersek, tefsirlerde yazılanlara ek olarak şunları yazabiliriz:
- Evlenecek yaşa gelmiş çocukları olan veliler vakit geçirmeden onları evlendirmenin yollarına bakmalılar. Özellikle kız babaları gelenekteki anlayışın tersine kızları için ugun bir eş adayı arayabilmeliler.
- Karşı cinsleri günaha sevkedecek birliktelikleri önlemekle beraber, meşru tanışmalara aracı olmalıyız. Bu aracılık gerek gerçek hayatta olsun, gerekse internet ortamında olsun farketmez. Tarafların birbirlerine konuyu açmalarının zorluğu düsünülürse bu aracılığın önemi daha da iyi anlaşılır. Tabi ki bu tür aracılıklar baştan savma ve gayri ciddi değil, islami bir şuurla yapılmalı.
- Evlenmek için başta maddi olmak üzere sıkıntıları olanlara destek olmalıyız. Evliliklerin önündeki en büyük sıkıntının maliyet olduğu düşünülürse, bu tür yardımın ne kadar hayati öneme sahip olduğu görülecektir. Ayrıca ailelerin de gereksiz harcamaları kısarak karşı tarafa dolaylı bir maddi destek vermesi mümkündür.
- Evlilikleri zorlaştıran her türlü etkene karşı toplum olarak mücadele etmeliyiz.
Bir de, gerek etrafında gördüğü mutsuz evlikler dolayısıyla, gerekse bir önceki mutsuz evliliği dolayısıyla evlenmekten korkan bekar ve ayrılmışlar ordusu var ki, bunların da bir şekilde ikna edilmesi gerekiyor.

Gonca ve Seyfettin kardeşlerin nikahını kıydıktan birkaç gün sonra Gonca kızımızın amcasıyla konuşmamız icabetti ve konuştuk. Kendileri için çok zor bir durum olduğunu ifade etti ki, kesinlikle haklıdır. Kendisine gençlerin belki acele ettiklerini ama buna ailenin sebep olduğunu söyledim. Buna rağmen kız evi olarak ortada ailenin başını yere eğdirecek bir durum olmadığını, gençlerin nikahlarını vakit geçirmeden meşru bir şekilde kıydığımızı, dolayısıyla artık evlenip eş olduklarını belirttim.
''Bundan sonra yapılması gerekenin, ailenin durumu kabul etmesi ve bir düğünle olayın tatlıya bağlanmasıdır'' fikrinde karar kıldık. Bu fikrimizi uygulamaya koyabilirsek ''nikahta keramet vardır'' atasözümüzün gerçekleştiğine hep beraber şahit olacağız İnşaAllah.

Abdulkadir Ramazanoğlu
Ekleme Tarihi: 06.08.2008 - 20:02
Bu mesajı bildir   Ramazanoglu üyenin diğer mesajları Ramazanoglu`in Profili Ramazanoglu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1198 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56340 saniyede açıldı