0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Asrimizin Beseri sistemi, Ve Islamdaki Yeri

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 6 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
Asrimizin Beseri sistemi, Ve Islamdaki Yeri

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

Asrımızın Yesağının Kanunları;

- Hak-Hukuk Meselelerine Riayet Etmez,

- İnsanların Malını Batıl Yolla Yer,

- Faizi Meşru sayar,

- Hırsızı Korur


İslam şeriati malı koruma altına almış bu sebeple başkasına ait malı haksız yere almayı yasaklamıştır. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını, aranızda karşılıklı rızaya dayanan ticaret dışında batıl yolla yemeyin." (Nisa: 29)

İslam şeriati, malı korumak için faizi ve hırsızlığı haram kıldığı gibi fasit olan alış verişi de haram kılmıştır. Üstelik hırsızlık yapanın had cezası olarak elinin kesilmesini emretmiştir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık, Allah'tan bir ceza olmak üzere ellerini kesin." (Maide: 38)

Asrımızın yesağının şeriatinde (kanunlarında) ise durum tamamiyle farklıdır. İnsanların malını yemek için batıl yolların kapıları sonuna kadar açılmıştır. Şöyle ki:




Bu mesaj 1 kez ve en son Cihan-63 tarafından 10.06.2007 - 15:35 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.06.2007 - 15:29
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

1 - Allah-u Teâlâ, zenginlerin malından alınıp fakirlere verilmek üzere zekatı farz kılmış ve bu zekatı fakirlerin hakkı olarak vasfetmiştir.

İslam'a göre; zengin olduğu halde zekat vermeyenlerden zekat zorla alınır. Çünkü zekat İslam'da zenginlerin malındaki fakirlerin hakkıdır, zenginlerin değil. Bu sebeple Ebu Bekir radiyallahu anh, kendi zamanında zekat vermeyenlere mürted hükmünü vererek onlarla savaşmıştır.

İşte İslam'ın bu konudaki hükmü!

Asrımızın yesağının kanunları ise zekatın farziyetini iptal etmiş, zekatı şahsi bir hürriyet olarak vasfederek zenginlerin arzusuna bırakmıştır. Buna göre zengin, dilerse zekat verir dilerse vermez. Böylece zenginlerin malındaki fakirlerin hakkı ortadan kaldırılarak fakirlerin malı haksızlıkla yenilmektedir.


Ekleme Tarihi: 10.06.2007 - 15:30
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

2 - İslam şeriati mala bir değer vermiş ve onu korumak için önlemler almıştır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Kim bir müslümanın malını haksız yere alırsa, bu velev ki bir misvak değerinde olsun, Allah-u Teâlâ ona cehennemi gerekli, cenneti ise haram kılar." (Müslim, Ahmed, Nesei)

İslam şeriatinde müslümanın malını koruyan buna benzer bir çok ayet ve hadis vardır. İslam şeriatinde mala karşı durum işte böyledir!

Asrımızın yesağında ise insanların mallarını adeta haksız yere gasbetmek için konulmuş bir çok maddi ceza vardır. Ceza kanunlarının çoğunda ya hapisle birlikte veya tek başına maddi cezalar belirlenmiştir.

Yesakların yürürlükte olduğu bütün devletler, sinsi amaçlı bir politika gereği halklarının elinde avucunda bulunan ne varsa sömürmek için her fırsatta fertlerini gereksiz maddi yaptırımlarla karşı karşıya bırakırlar.

Asrımızın yesağının şeriatinde ise ceza kanunlarındaki cezaların hemen hemen çoğunda para cezası gerek sıradan bir ceza olarak ve gerekse kanunlara muhalif bir ceza olarak vardır. Trafik kanunlarına muhalefet edenlerden alınan para cezaları, ismi ne olursa olsun yenilen, içilen, kullanılan, alınan, satılan vs. mallardan alınan her türlü vergi ve bunlara uygulanan gecikme zamları, gümrük parası, ayak bastı paraları, böyle meselelerde cezalı duruma düşenlerden zorla alınan cezalar ve bunlar gibi bir çok meselelerde zorla tahsil edilen paralar, bu meseleye örnek gösterilebilir. Bu ise insanların malını haksız yere yemekten başka bir şey değildir.

Oysa İslam şeriatine göre vergi ve gümrük parası almak, zina suçundan daha büyük olmasa bile ona denk bir suçtur.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, zina sebebiyle recmedilen Gamidi'ye hakkında şöyle dedi:

"Bu kadın öyle bir tevbe yapmıştır ki, vergi verdiren de böyle tevbe etse, Allah onu da affeder." (Müslim, Ahmed)

Bu hadis vergi verdiren kişinin suçunun zinadan daha büyük veya zina gibi olduğunu göstermektedir.


Ekleme Tarihi: 10.06.2007 - 15:31
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

3 - Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Kafir, müslümana mirasçı olamaz." (Buhari, Müslim)

Yesağın kanunlarında, Allah-u Teâlâ'nın ayetlerine ve rasulünün hadislerine hiç bir değer verilmediği için şöyle ibareler vardır:

"Din ayrımı yapılmaksızın herkes hak hukuk bakımından eşittir."

Yesağın kulları miras, diyet ve benzeri konularda koymuş oldukları kanunlarla işte bu şekilde muvahhidlerin haklarını mürted, mülhid ve zındık akrabalarına vererek yerler. Çünkü daha önce söylediğimiz gibi asrımızın yesağının kanunları İslam dinine, tevhid milletine değer ve önem vermez. Bu nedenle kanunlarında mürtede verilecek bir ceza olmadığı gibi İslam'dan irtidat etmek, zındık olmak şahsi bir hürriyet olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple onlara göre, din ayrımı yapılmaksızın herkes hukuk bakımından eşittir. Muvahhid müslüman olsun müşrik olsun aralarında hiç bir fark yoktur. Mirasta, diyette ve benzeri konularda aynı mali haklara sahiptirler. Mürted, müslüman babasının veya kardeşinin malından miras almada hak sahibidir.


Ekleme Tarihi: 10.06.2007 - 15:32
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

4 - Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Allah alış verişi helal, faizi haram kıldı." (Bakara: 275)

Cabir b. Abdullah radiyallahu anh şöyle dedi:

"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem faizi yiyene, vekil olana, yazana ve iki şahide lanet etmiştir. Bunlar günahta ortaktırlar." (Müslim, Ahmed)

Bu ayet ve hadislere rağmen asrımızın yesağının kanunları hiç utanmadan faizi açıkça helal kılmış ve faizi yemek için caizliğine hüküm vermiştir. Yesak kanunlarının uygulandığı tüm ülkelerde faiz her çeşidiyle meşru ve mübahtır. Bu nedenle faiz alıp vermek açıktan ve serbestçe yapılır. Hatta bazı durumlarda zulmen faiz zorunlu kılınmıştır. Acaba bu, Allah-u Teâlâ'nın dinine karşı gelmek değilse Allah-u Teâlâ'nın dinine karşı gelmek nasıl olur?

Ne yazık ki günümüzdeki insanların çoğu gafil ve derin bir uyku içerisindedirler. Zira ölüyü yaralamak ona acı vermez.

Bunu daha iyi anlayabilmek için ticari kanunlarına bakmak yeterlidir. Yesakların yürürlükte olduğu taguti ülkelerin ticari kanunlarında, Allah-u Teâlâ'nın haram kıldığı faiz, borç verenin hakkı olarak belirtilmiş ve şayet taraflar aralarında belli bir rakamda anlaşmamış iseler, faiz oranı % 7 olarak belirlenmiştir. Bununla ilgili olarak kanunlarında şuna benzer ibareler vardır:

"Ticarette borç veren kimse, borcu verdiği kimseyle belli bir faiz oranı belirlememişlerse borç alan kimse borç verene % 7 faiz ödemek zorundadır."

Kuveyt ticari kanunları madde 111'de şöyle geçer:

"Akit yapan kimseler, merkez bankasının belirlediği orandan fazla olmamak şartıyla aralarında bir faiz oranı tayin edebilirler."

Yine madde 297/1'de şöyle geçer:

"Bankadaki cari hesaba, hesap açık tutulduğu müddetçe faiz uygulanabilir."

Arap memleketlerinde böyle kanunlar çoktur. Banka muameleleri ve ticari hesaplar buna bir kaç örnektir. Faizle işleyen banka mumameleleri, yesağın kanunlarına göre mübah olan ticari muamelelerin başında gelir ve devlet de gerek koyduğu kanunlarla gerek ordusu ve güvenlik güçleriyle bu bankaların korumalığını yapar.

Allah-u Teâlâ, Bakara suresinde kullarına faizi haram kıldıktan ve "eğer gerçek mümin iseler" faizle alışveriş yapmamaları gerektiğini bildirdikten sonra şöyle buyurmuştur:

"Şayet böyle yapmazsanız Allah'a ve rasulüne karşı savaş açtığnızı bilin!" (Bakara: 279)

İbni Abbas radiyallahu anh bu ayet hakkında şöyle demiştir:

"Müslüman imam, faizden vazgeçmeyen kimseyi tevbeye çağırır. Şayet tevbe etmezse boynunu vurur." (Taberi hasen senedle rivayet etti.)

Borç alıp verme konusunda ise Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Eğer (borçlu) darda ise, eli genişleyinceye kadar ona mühlet verin! Halbuki bilmiş olsanız (alacağınızı) sadaka olarak bağışlamanız, sizin için daha hayırlıdır." (Bakara: 280)

Allah-u Teâlâ, faizi haram kılmış ve borç verilenlere borçlarını ödemede kolaylık göstermek gerektiğini bildirmişken asrımızın yesağının kanunları ve onun kulları, nassları önemsemeyerek faiz yemeyi caiz görmekle yetinmemiş bir de utanmadan faizi borç veren için bir hak sayarak borçluyu faiz vermeye mecbur kılmıştır.

Kuveyt kanunları madde 110'da ve diğer benzeri arap devletlerinin kanunlarında şöyle bir madde vardır:

"Eğer belli bir paranın ödenmesi gerektiği konusunda anlaşılır ve borçlu ödemeyi geciktirirse, kendisinden ceza olarak % 7 gecikme faizi alınır."

Bu kimseler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şu sözlerine de önem vermiyorlar:

"Bir dirhem bile olsa faizi bilerek yiyen kişi, 36 zinadan daha büyük günah işlemiştir" (Ahmed,Taberani)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu.

"Faiz 73 çeşittir. En basiti bir kimsenin, annesiyle zina yapması gibidir." (Hakim)

Allah-u Teâlâ'nın faizi haram kılmasına, faizden vazgeçmeyenlerin Allah-u Teâlâ'ya savaş açtıklarını bildirmesine ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu konudaki hadislerine rağmen, Allah-u Teâlâ'ya karşı gelerek faiz alıp vermeyi mübah kılan, bununla da yetinmeyip faizi insanlara zorunlu kılan asrımızın yesağının sefih kullarına şöyle diyoruz:

"Size ve Allah-u Teâlâ'dan başka taptıklarınıza yazıklar olsun! Akletmez misiniz?"


Ekleme Tarihi: 10.06.2007 - 15:33
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 15:59
Cinsiyeti: Erkek 

5 - Allah-u Teâlâ'nın şeriatinde (kanunlarında) hırsızlığın cezası el kesmektir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Hırsızlık yapan erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olmak üzere ellerini kesin." (Maide: 38)

Yesağın kulları ise Allah-u Teâlâ'nın hırsızlık konusunda belirlediği cezaya itibar etmeyerek şöyle derler:

"Hayır. Kesinlikle hısızlığın cezası el kesme olamaz. Bizde böyle bir ceza söz konusu değildir."

Allah-u Teâlâ, hırsızlık yapan için "ellerini kesin" diyor. Yesağın kulları ise "hayır kesmek olmaz. Ancak hapis veya para cezası verilir" diyorlar. Verdikleri hapis cezası ise hakimin heva ve hevesine kalmıştır. Bir kaç ay olabileceği gibi, daha fazla da olabilir. Çünkü kanunlarında hırsızlık için alt ceza değil üst ceza söz konusudur.

Asrımızın yesağının kanunlarında hırsızlık suçuna; iki ile üç sene arası veya duruma göre daha fazla hapis veya hapis cezasıyla birlikte maddi ceza ya da sadece maddi ceza verilir.

Asrımızın yesağının kullarının koyduğu kanunlar, daha önce belirtildiği üzere kazf, içki, irtidat ve kısas hadlerini iptal ettiği gibi Allah-u Teâlâ'nın diğer bir haddi olan hırsızlık haddini de iptal etmiştir. Bu kimseler, Allah'ın hadlerini arkalarına atarak yerine basit, hakir, alçak ve gülünç cezalar uydurdular.

İbni Teymiye radiyallahu anh şöyle dedi:

"Suçlu, ikrar ettiği veya deliller sabit olduğu zaman haddi (hırsızlık haddini) uygulamak gerekir. Bu konuda hapis veya para cezası söz konusu olamaz. Suçlunun eli en hürmetli günlerde bile kesilir. Çünkü haddi uygulamak ibadetlerdendir." (Mecmuatil Fetavi c: 28 s: 329)

Asrımızın yesağının uygulandığı ülkelerde beşeri ve uyduruk hükümlerin uygulanmasının doğal sonucu olarak hırsızlık çoğaldı, insanların malları gasbedildi ve yağmalandı. Adaletsiz kanunlar ve uygulamalar yüzünden devlet hırsızların işbirlikçisi konumuna düştü. Hırsızlığın bir çok şekli ve türü ortaya çıktı. Hatta hırsızlık devletin her kademesinde yapılır oldu. Tüyü bitmedik yetimin hakkı diyerek halkın üç beş kuruşuna göz diken yöneticiler zulmen vergilerle, kesintilerle insanları bunaltırken bir yandan da devlet kasalarını kendi hesaplarına geçiren en büyük hırsız olmuşlardır. Hırsızlık foyası ortaya çıkan nice devlet kademelerindeki yönetici, ya paralarla soluğu ülke dışında almış ya da üst kademedeki dostları vesilesiyle cürümünü örtbas ettirerek paçayı kurtarmıştır. Fakat daha nicesi halen malı götürmeye devam etmektedir.


Ekleme Tarihi: 10.06.2007 - 15:34
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1662 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
33mya (63), turkishdanger (36), LeeNa (56), avara (34), @KIN (43), Sedat KAYHAN (61), burcuburcu (49), emelim (52), yahia (49), huzur (52), nazarboncuð.. (44), fettah (42), asafusta (41), Selim54 (35), excelleron (53), SeHZaDeM (34), sofiumit (41), remzi82 (54), iskender_1 (44), Ibrahim_Kerim (43), ÝSU (31), sadozaydin (38)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.02904 saniyede açıldı