stromectol stromectol dexamethasone dexamethasone generique luvox seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » BİLGİSAYAR / İNTERNET » ARADIKLARINIZ & DİĞERLERİ » İSİMLER (B)

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon    İSİMLER (B)
401 Mesaj -
B


BABA: (Tür.) Er. 1. Kendi dölünden çocuðu olan erkek. 2. Birinci dereceden erkek akraba. 3. Koruyucu, velinimet. 4. Saygý ifadesi olarak yaþlýlara verilen unvan. 5. Ecdad, Ata. 6. Tekke büyüðü. 7. Zencilerde görülen saraya benzer bir hastalýk. - Baba Oruç. Oruç Reis. Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paþa'nýn lakabý.

BABÜR: (Tür.) Er. 1. Böbürlenme. 2. Hükümdar. - Babürþah. Zahirettin Muhammed (1483-1530). Hindistan'daki Türk-Hint Ýmparatorluðu'nu kuran kiþi.

BADE: (Fars.) Ka. - Þarap, içki. Ýsim olarak kullanýlmaz.

BADEM: (Fars.) Ka. 1. Gülgillerden ülkemizin her bölgesinde yetiþen aðaç. 2. Bu aðacýn yaþ ve kuru yenen meyvesi.

BADÝ: (Fars.) Er. 1. Rüzgara veya havaya ait. 2. Geçici. Badi Ahmed (1839-1908). Türk yazar ve þair.

BADÝYE: (Ar.) Ka. - Çöl, kýr.

BAÐATUR: (Tür.) Er. - Cesur yiðit.

BAÐDAGÜL: (Tür.) Ka. - Deðeri ölçülemeyen gül.

BAÐDAÞ: (Tür.) Er. - Yakýn arkadaþ, dost.

BAÐDAT: (Ar.) Ka. - Ýrak'ýn baþken­ti olan tarihsel kent. Baðdat Hatun: (XIV. yy.) Emir Coban'ýn güzelliðiyle ünlü kýzý. Ýlhanlýlar devletinin son hükümdarý Ebu Said Bahadýr Han ile evlenmiþtir. Bahadýr Han'ýn ölümünden sorumlu tutularak Arpa Han tarafýndan öldürüldü.

BAÐIÞ: (Tür.) 1. Baðýþlanan þey, ihsan. 2. Sýçrayýþ, atlama. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAÐIÞCAN: (Tür.) Er. - (bkz. Baðýþgöz kırpma.

BAÐIÞHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Baðýþgöz kırpma.

BAÐLAM: (Tür.) 1. Cinsleri ayrý ya da birbirlerine yakýn olan þeylerin bir arada baðlanmýþý, demet, deste. 2. Bir koþuttaki dörtlüklerin herbiri. 3. Herhangi bir olayda, olaylar durumlar iliþkiler örgüsü ya da baðlantýsý. 4. Dilbilgisinde, önce veya sonra gelen kelimeyi etkileyen belirleyen birim ya da birimler bütünü. -Erkek veya kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAHA: (Ar.) Er. 1. Güzellik, zariflik. 2. Parýltý. 3. Alýþma, dadanma. - Bahailik mezhebinin kurucusu.

BAHADDÝN: (Ar.) Er. - Dinin güzelligi. Dinin deðerlisi. - Türk dil kuralý açýsýndan "d/t" olarak kullanýlýr.

BAHADIR: (Fars.) Er. - Cesur, yiðit, baðatur. Timur soyundan Hindistan'da hükümdarlýk yapmýþ Türk lider.

BAHADIRHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bahadýr).

BAHAEDDÝN: (Ar.) Er. - (bkz. Bahaddin). Bahaeddin Ahmed Efendi (Bursa 1741-1794): Osmanlý dönemi tarihçilerinden. Müderrislik ve kadýlýk yaptý.

BAHAMRA: (Ar.) - Irak'ta bir yer. -

Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAHAR: (Fars.) Ka. 1. Kýþla yaz arasýndaki mevsim. 22 Mart'la Haziran arasý, ilkyaz. 2. Güzellik, güzel. 3. Sýðýr gözü, papatya, sýðýr papatyasý, sarý papatya. 4. Put, çelipa, sanem. 5. Atýlmýþ pamuk. 6. Ölçek. 7. Karanfil, tarçýn, karabiber gibi kokulu þey.

BAHAULLAH: (Ar.)Er. - Allah katýnda deðer ve kýymet sahibi.

BAHÝR: (Ar.) Er. 1. Deniz, derya. 2. Yalancý, ahmak, alýk. 3. Ekin sulayýcý, sulayan. 4. Belli, besbelli, açýk, apaçýk. 5. Iþýklý, parlak, güzel. Bahir (Abdurrahman) Ýst. 1688-1746). Osmanlý dönemi kadýlarýndan. Þair, bestekar.

BAHÝRA: (Ar.) Ka. 1. Kulaðý yarýk diþi deve veya koyun. Hayvan yavru doðurduðunda veya 5 yavru diþi olduðu zaman hayvanýn kulaðý kesilerek belirtilirdi. - Kur'an-ý Kerim, bu adetleri kaldýrmýþtýr.

BAHÝRE: (Ar.) Ka. 1. Iþýklý, parlak, güzel. 2. Dikenli aðaç. 3. Açýk, apaçýk. 4. Çok koþan cins deve. 5. Vapur.

BAHÝSE: (Ar.) Ka. - Söz eden, bahseden.

BAHÝT: (Ar.) Er. - Bahtý açýk þanslý.

BAKÝYE: (Ar.) Ka. - Þehvetli kadýn. Ýsim olarak kullanýlmamasý uygundur.

BAHRA: (Ar.) Er. - Timur devletinin güney sýnýrýný koruyan eski bir sýnýr kalesi.

BAHRÝ: (Ar.) Er. 1. Denize ait denize mensup, denizle ilgili. 2. Denizci, levent. 3. Tüyünden kürk olan, patkada denilen, gagasý kaþýða benzer bir çeþit deniz ördeði.

BAHRÝYE: (Ar.) Ka. 1. Donanmaya ait (bkz. Bahri). 2. Libya çölünde vahalar grubu, Bahriye, Mýsýr'ýn büyük vahalar grubunun en kuzeyinde olan aþýrý verimli vahalardýr. 3. Gönlü geniþ, cömert vaha gibi verimli.

BAHTEVER: (Tür.) Er. - Þah Avrangzeb'in gözde kadýnlarýndan biri.

BAHTI: (Ar.) Er. 1. Bahtla, kaderle ilgili. 2. Kimi Divan þairlerinin ortak mahlasý.

BAHTINUR: (Ar.) Ka. - Talihli, þanslý, yazgýsý parlak.

BAHTÝSER: (a.f.i.) Ka. - Talihli, þanslý, iyi yazgýlý. Ýþleri baþýndan beri iyi giden.

BAHTÝÞEN: (a.f.i.) Ka. - Talihi, kaderi, kýsmeti þen. (bkz. Ýkbal).

BAHTÝYAR: (a.f.i.). 1. Bahtlý, talihli. 2. Mesud, mutlu. Bahtiyar (Ebu Mansur) (942-978). Büveyhilerin hükümdarlarýndan biri.- Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAKANAY: (Tür.). – Gökyüzünde duran ay, açýk seçik. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAKIR: (Fars.) Er. l. Ýnceleyen, tetkik edip açýklayan. 2. Arslan. 3. Hz. Hüseyin'in Zeyne'l-Abidin'den torununun adý.

BAKÝ: (Ar.) Er. 1. Allah'ýn isimlerindendir. Genellikle "abd" takýsý alarak kullanýlýr, (bkz. Abdülbaki). Kalýcý, sürekli, devamlý. Varlýðýnýn sonu olmayan. Ölümsüz. 2. Artan, kalan, geriye kalan. 3. Korunmuþ. Baki: - Ünlü Türk þairlerinden olup asýl adý Abdül­baki Mahmud'dur.

BAKÝNAZ: (Fars.) Ka. - Sürekli nazlanan, çok nazlý.

BAKÝYE: (Ar.) Ka. - Aðlayan kadýn. Hüzünlü kadýn.

BAKYAZI: (Tür.). - Sevilen bir olaydan sonra verilen ziyafet. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BALA: (Tür.) Er. 1. Çocuk yavru. 2. Yüksek, yüce, yukarý, (bkz. Ali). 3. Azat. 4. Yedek atý.

BALABAN: (Tür.) Er. 1. Çocuk bekçisi. 2. Gürbüz canlý, cüsseli, insan veya hayvan. Balaban: Gýyasu'd-Din Uluð Hanýn IV. yy. baþlarýnda Aybek tarafýndan Ýltutmuþ'dan sonraki en büyük hükümdar.

BALAHATUN: (Tür.) Ka. - Üstün, asil kanlý. Deðerli soy mensubu. Balahatun: Þeyh Edebali'nin kýzý ve Osman beyin karýsý.

BALAMAN: (Tür.) Er. - (bkz. Balaban).

BALAMÝR: (Tür.) Er. - Eski bir Türk kaðaný. (IV. yy.) Alanlarý ve Ostrogotlarý yenerek batýya sürdü.

BALATEKÝN: (Tür.) Er. - (bkz. Balaban).

BALCAN: (Tür.) Er. - (bkz. Baldan).

BALDAN: (Tür.) Ka. - Bal gibi tatlý, þirin, hoþ.

BALDEMÝR: (Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli, þirin.

BALER: (Tür.) Er. - Tatlý dilli, cana yakýn kimse.

BALGIN: (Tür.) Ka. 1. Bal'a doymuþ. 2. Çok tatlý, bal gibi.

BALHAN: (Tür.) Ka. - Hazar denizi sahilinde Anuderyanýn eski yataðýnýn denize vardýðý yerde bir dað silsilesi.

BALIM: (Tür.). 1. Kardeþ. 2. Çok sevgili, samimi arkadaþ. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BALIN: (Tür.) Ka. - (bkz. Balým).

BALÝ: (Ar.) Er. - Eski, koca, köhne.

BALÝBEY: (a.t.i.) Er. - Osmanlý beylerinden. Bosna beyi olarak Kanuni'nin Belgrad Seferine katýldý. Mohaç savaþýnda (1526) düþmaný iki yandan çevirerek zaferin kazanýlmasýnda büyük payý oldu.

BALÝSOY: (a.t.i.) Er. - Eski, köklü soydan gelen.

BALK: (Tür.) Er. - Þimþek.

BALKAN: (Tür.) Er. 1. Sarp ve ormanlýk sýradaðlarý. 2. Avrupa'nýn güneydoðu bölgesine verilen isim. Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, Arnavutluk ve Romanya'yý içerir.

BALKAR: (Tür.) Er. 1. Kuzey Kafkasya'da yaþayan bir Türk boyu. Kýpçaklann bir kolu. 2. Bu boya mensup kiþi.

BALKI: (Tür). 1. Parýltý, ýþýk. 2. Güzel parlak, süslü. 3. Þimþek. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BALKIR: (Tür.) Er. - Parýltý, ýþýk, þimþek. Balkýr Rýza: (Öl. 1945). Türk Karagöz oyunu ustasý.

BALKIZ: (Tür.) Ka. - Þirin, tatlý, hoþ. Belkýs adýnýn örfte söyleniþi.

BALKOÇ: (Tür.) Er. - (bkz. Balkýgöz kırpma.

BALSAN: (Tür.) Er. - (bkz. Balým).

BANGU: (Tür.) Er. 1. Haykýrýþ, baðýrýþ. 2. Gökgürültüsü, yanký.

BANU: (Fars.) Ka. 1. Kadýn hatun, haným. 2. Kraliçe, prenses. 3. Gelin. 4. Þarap ve gül suyu gibi þeylerin þiþesi. 5. Yusuf ve Zeliha öyküsünün kadýn kahramaný. - Banu Haným (Cevheriye Banu). Türk halk þairi. (1864-1914 Çankýrýgöz kırpma. Kadiri tarikatý baðlýlarýndan.

BANUGÜL: (Fars.) Ka. - (bkz. Banu).

BANUHAN: (Fars.) Ka. - (bkz. Banu).

BARAK: (Tür.) Er. - Oðuzlarýn Bayat boyuna mensup bir oymak. Gaziantep, Kilis ve Nizip çevresinde yaþarlar. - Barak Han: Çaðatay hükümdarý (1266-1271).

BARAN: (Fars.) Ka. 1. Yaðmur. Mevsim-i Baran, yaðmur mevsimi.

BARANSEL: (f.t.i.) Er. - (bkz. Baran).

BARAY: (Tür.) Er. - Ezeli, öncesi olmayan, öncesiz.

BARBAROS: (Ýtal.) Er. Kýrmýzý sakal. Baba-Oruç. Türk denizci kaptan-ý derya. Oruç Gazi'nin Ýtalyanlarca meþhur olan ismi. Kanuni döneminde yaþayan ünlü denizci. Barbaros Hayrettin olarak bilinmekte.

BARÇIN: (Tür.) Ka. - Bir tür ipekli kumaþ.

BARIK: (Tür.) Er. 1. Sivri tepeler arasýndaki uçurum, yüksek kayalýklardaki çatlaklýklar. 2. Yeþillik, çayýrlýk yer.

BARIKHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Barýk).

BARIM: (Tür.) Er. - Varlýk, servet, zenginlik.

BARIN: (Tür.) Er. 1. Bütün, hep. 2. Güç kuvvet. 3. Göðüs. 4. Moðol devrinde Orta Asya'da büyük beyliklerden biri.

BARIÞ: (Tür.) Er. 1. Savaþsýzlýk durumu. 2. Savaþtan sonra silah býrakma, uzlaþma sulh. 3. Dirlik, düzenlik.

BARIÞCAN: (Tür.) Er. - (bkz. Barýþgöz kırpma.

BARÝK: (Ar.) Er. 1. Parýldayan. 2. Nazik, dakik, ince. Fikr-i Barik Ýnce düþünce.

BARÝKA: (Ar.) Ka. - Þimþek, yýldýrým parýltýsý.

BARKAN: (Tür.). 1. Çöllerde rüzgarýn esme yönüne dikey doðrultuda oluþan ay biçimindeki küçük kumsal külle. 2. Hareketli kumul. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BARKIN: (Tür.) Er. - Yolculuk eden, yolcu gezgin.

BARLAS: (Tür.) Er. - Kahraman, savaþçý.

BARS: (Tür.) Er. l. Kaplana benzeyen yýrtýcý hayvan. 2. Arý oðulu. -Ýsim olarak kullanýlmaz. Barsbay: (el-Melikü'1-Eþref (Öl. 1438). Mýsýr Memluklan sultaný. Çerkez hanedanýndandýr.

BARTU: (Tür.) Er. - En eski Türk kaðanlarýndan biri.

BAÞAK: (Tür.) Er. - Saðlam, dayanýklý.

BASÝR: (Ar.) Er. 1. Göz. 2. Görme. 3. Allah'ýn sýfatlarýndan, herþeyi gören ("Abd" takýsý almadan kullanýlmaz).

BASÝRET: (Ar.) Ka. 1. Göz açýklýðý, inceden inceye etraflý derin görüþ. 2. Ön görüþ, seziþ.

BASRÝ: (Ar.) Er. - Basralý, Basra þehrinde oturan. Hasan'ý Basri'ye izafeten kullanýlmýþtýr.

BASRÝYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Basri).

BAÞAK: (Tür.) Ka. 1. Tahýl tanelerini taþýyan kýsým, sünbüle: Buðday baþaðý. 2. Hasattan artakalan þey. 3. Okun uç kýsmýndaki sivri demir.

BAÞAR: (Tür.) Er. - Baþarýlý ol, iþi sonuçlandýr.

BAÞARMAN: (Tür.) Er. - Yaptýðý iþi baþarýyla sonuçlandýran.

BAÞAY: (Tür.). - Birinci, ilkay. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAÞBUÐ: (Tür.) Er. - Baþkumandan, hükümdar. - Eski Türklerde orduya kumanda eden hükümdar veya komutanlar..

BAÞEÐMEZ: (Tür.) Er. - Buyruk altýna girmeyen, kiþilikli.

BAÞER: (Tür.) Er. - (bkz. Baþar).

BAÞÝR: (Ar.) Er. 1. Müjdeci. 2. Güler yüzlü, mesut, mutlu. (bkz. Beþir).

BAÞKAYA: (Tür.) Er. – Kayalarýn baþý, güçlü, kuvvetli.

BAÞKAYNAK: (Tür.) Er. - Ýlk kaynak. Ana kaynak.

BAÞKUR: (Tür.) Er. - Türk çadýrlarýnýn çevresindeki kanatlan örten bölümlerin üst tarafýna baðlanan ve 18 cm eni olan kuþak.

BAÞKURT: (Tür.) Er. - Ural daðlan bölgesinde yaþayan ve Türklerin Kýpçak kolundan olan bir boy. Asýl ismi Baþkýrt'týr. Ural daðlannýn güneyinde yerleþiktirler

BAÞKUT: (Tür.) Er. - Kutlu, talihli kimse.

BAÞOK: (Tür.) Er. - Önde olan yiðit.

BAÞOL: (Tür.) Er. - Baþta ol, önder ol.

BAÞÖZ: (Tür.) Er. - Önemli soydan gelen.

BAÞSOY: (Tür.) Er. - (bkz. Baþöz).

BAÞTUGAY: (Tür.) Er. - (bkz. Baþok).

BAÞTUÐ: (Tür.) Er. - (bkz. Baþman).

BATIBOY: (Tür.) Er. - Türklerin göç sonucu batýya yerleþen oymaklarý.

BATIGÜL: (Tür.) Ka. - Batý'da açan yetiþen gül.

BATIHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Batýgöz kırpma.

BATI: (Tür.) - Güneþin battýðý yön ve bu yöndeki ülkeler. Erkek ve kadýn adý, birleþik isim yapýlarak kullanýlýr.

BATIR: (Tür.) Er. - Yiðit, kahraman, bahadýr.

BATIRAY: (Tür.) Er. - (bkz. Batýr).

BATIRHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Batýr).

BATTAL: (Ar.) Er. 1. Cesur, kahraman. 2. Pek büyük. 3. Ýþe yaramaz, hantal. 4. Ýþsiz. Battal Gazi: Emevilerin VII. yy. Bizans'a düzenledikleri sefer ve savaþlarda ün salmýþ komutaný.

BATU: (Tür.) Er. - Üstün gelen, gücü yeten, galip.

BATUÐ: (Tür.) Er. - (bkz. Batu).

BATUHAN: (Tür.) Er. - Altýnordu devletinin kurucusu (1204-1255). Cengiz Han'ýn torunu.

BATUR: (Tür.) Er. - Kahraman, yiðit, cesur, bahadýr.

BATURALP: (Tür.) Er. - Yiðitler yiðidi.

BATURAY: (Tür.) Er. - (bkz. Batur).

BATURHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Batur).

BAVER: (Fars.) Er. - Tasdik, inanma. Saðlam, pek doðru.

BAYAR: (Tür.) Er. 1. Ulu, yüce saygýn, soylu. 2. Ekilmemiþ toprak.

BAYAZID: (Ar.) Er. - (bkz, Bayezid).

BAYBARS: (Tür.) Er. - Bahri Memlüklerin sultaný olup Kýpçak ülkesinde doðmuþtur. Baybars (el-Melikü'l-Zahir Rüknettin). (1223 Þam - 1277). Eyyubi hanedanýný ortadan kaldýrýp Abbasi halifeliðinin yeniden kurulmasýný saðladý.

BAYBAÞ: (Tür.) Er. - Zengin, ileri gelen, saygýn.

BAYBEK: (Tür.) Er. - (bkz, Baybaþgöz kırpma.

BAYBORA: (Tür.) Er. - Fýrtýna.

BAYCAN: (Tür.) Er. - (bkz. Baybaþgöz kırpma.

BAYÇA: (Tür.). - Zengin, varlýklý. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BAYDAK: (Tür.) Er. - Bayrak.

BAYDAN: (Tür.) Er. - Þýmarýk, gururlu, kendini beðenmiþ.

BAYDAR: (Tür.) Er. - Kýrým yarýmadasýnda Sivastopol þehrinin güneyinde tartada bir Türk köyü. Güzellik ve bereketiyle ünlüdür.

BAYDIR: (Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli.

BAYDU: (Tür.) Er. - Ýlhanlý devleti hükümdarý Hulagunun torunu. 11 ay Ýlhanlý devleti hükümdarý oldu.

BAYDUR: (Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli, cesur.

BAYDURALP: (Tür.) Er. - (bkz. Baydur).

BAYER: (Tür.) Er. - Zengin, varlýklý kimse.

BAYEZÝT: (Ar.) Er. - Çeþitli zamanlarda yaþamýþ Osmanlý þehzadelerinin genel adý. Bayezit l. (Bursa 1360-Alaþehir 1403). Yýldýrým, Osmanlý padiþahý. I. Murat'ýn Gülçiçck Hatun'dan olma oðlu.

BAYGÜÇ: (Tür.) Er. - Zengin ve güçlü kimse.

BAYKAN: (Tür.) Er. - (bkz, Baygüçgöz kırpma.

BAYINDIR: (Tür.) Er. - Ýmar edilmiþ, mamur.

BAYKAL: (Tür.) Er. - Yaban kýsraðý Orta Asya Türk ülkelerinde yaþar.

BAYKAM: (Tür.) Er. - Hekim, doktor.

BAYKAN: (Tür.) Er. - Bay soyundan, zengin. Baykan (XIV. yy. Kars). Türk halk þairi. Timur'un 1386'da Kars'ý Karakoyunlular'dan almasý üzerine ünlü bir destan yazdý. Anadolu-Azerbaycan sahasýnýn en eski aþýðýdýr.

BAYKARA: (Ar.) Er. 1. Helak olma, mahvolma. 2. Böbürlene böbürlene, salýnarak yürüme. 3. Malý çok olma. Baykara: Timuroðullan þehzadesi. Timur'un torunu Þeyh Ömer'in oðludur.

BAYKOCA: (Tür.) Er. - Varlýklý, saygýn.

BAYKURT: - (bkz. Baykoca).

BAYKUT: (Tür.) Er. - Kutlu talihli.

BAYKUTAY: - (bkz. Baykut).

BAYLAN: (s.) Ka. 1. Nazlý, þýmarýk. 2.Bayla büyüdü bir dediði iki edilmedi.

BAYMAN: (Tür.) Er. - Varlýklý, saygýn.

BAYRAM: (Tür.) Er. 1. Neþe ve sevinç günü. Dini bakýmdan hususi deðeri olan ve milletçe kutlamalar yapýlan gün veya günler.

BAYRI: (Tür.) Er. - Çok eski zamanlarda var olmuþ, eskiden beri var olan.

BAYRU: (Tür.) Er. - (bkz. Bayrýgöz kırpma.

BAYRUALP: (Tür.) Er. - (bkz. Bayru).

BAYRUHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bayru).

BAYSAL: (Tür.) Er. - Soylu, ünlü kiþi.

BAYSAN: (Tür.) Er. - Zengin, tanýnmýþ.

BAYSU: (Tür.) Er. - (bkz. Baysan).

BAYSUNGUR: (Tür.) Er. - Akkoyunlu hükümdarlarýndan. Gýyase'd-Din Baysungur. Timur'un torunu ve Þahruh Mirzanýn oðlu. Büyük bir hattattýr ve resim ve sanatýn koruyucusu olarak tanýnmýþtýr.

BAYTAL: (Tür.) Er. 1. Kýsrak. 2. Bayýr, yokuþ.

BAYTEKÝN: (Tür.) Er. - (bkz. Baytal).

BAYTUGAY: (Tür.) Er. - (bkz. Tugay)-

BAYTÜZE: (Tür.) Er. - (bkz. Tüze).

BAYTÜZÜN: (Tür.) Er. - (bkz. Tüzün).

BAYÜLKEN: (Tür.) Er. - (bkz. Ülgen).

BEDAHÞAN: (Fars.). - Amu-derya'nýn kaynaðý olan Perc'in yukarý mecrasýnýn sol sahilindeki daðlýk memleket. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BEDAHÞÝ: (Fars.) Ka. - (bkz. Bedahþan).

BEDAYÝ: (Ar.) Er. - Eþi benzeri olmayan güzel, mükemmel, yeni þeyler.

BEDEL: (Ar.). 1. Deðer, kýymet. 2. Bir þeyin yerine verilen, yerini tutan þey, karþýlýk. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BEDÝ: (Ar.) Er. 1. Bir þeyi örneði olmadýðý halde meydana getiren. 2. Yoktan vareden. Allah'ýn 99 isminden birisidir. 3. Söz estetiði, halin muktezasýna uyan delilleri açýk þekilde belirtme ve sözü güzelleþtirme yollarýna ait bilgiler toplamý. 4. Güzel, güzellik. Bedi b. Mansur. Hanefi fýkýh alimi (Sivas-1223). El-Bahru'1-Muhit adlý bir fýkýh eseri vardýr.

BEDÝA: (Ar.) Ka. 1. Yüksek estetik deðerde, sanat eseri. 2. Beðenilen ve takdir edilen þey. Eþi az bulunur güzellikte. 3. Ülkü, ideal.

BEDÝD: (Fars.) Er. - Meþhur, görünür, açýk meydanda. (Hüveyda).

BEDÝH: (Ar.) Er. - Þan ve þerefi büyük olan.

BEDÝHE: (Ar.) Ka. 1. Düþünmeden, birden bire söylenen güzel söz. 2. Baþlangýç.

BEDÝHÝ: (Ar.) Er. - Besbelli, açýk-apaçýk.

BEDÝNUR: (Ar.) Ka. - (bkz. Bedi).

BEDÝR: (Ar.) Er. - Dolunay, ondört gecelik ay.

BEDÝRAN: (Fars.) Ka. 1. Ýþleri kötü idare eden. 2. Çapkýn kadýn.

BEDÝRHAN: (Fars) Er. - Ýleri görüþlü, aydýn lider.

BEDÝÜZZAMAN: (Ar.) Er. 1. Zamanýn harikasý. 2. Asrýn mükemmel insaný. - Daha çok lakab olarak kullanýlýr. - Bediüzzaman Said Nursi: Son devrin meþhur müslüman alimlerindendir. Hayatýnýn önemli bir kýsmý Ýslami düþüncelerinden ötürü hapislere girip çýkmakla geçti. Risale-i Nur Külliyatý'ný telif etmiþtir.

BEDRAN: (Fars.) Ka. 1. Sert baþlý at.2. Daima. 3. Hoþ latif, yakýþýklý.

BEDREDDÝN: (Ar.) Er. 1. Din'in nuru, ýþýðý. 2. Dinin aydýnlýðý, dinde bilgelik. Türk dil kuralýna göre "d/t" olarak kullanýlýr.

BEDREKE: (Fars.) Ka. - Yol gösteren, kýlavuz.

BEDRÝ: (Ar.) Er. 1. Ýçi altýn dolu kese. Bedr-i Dilþan b. Mehmed b. Oruç b. Gazi b. Þeban: (XV. yy. il yarýsýgöz kırpma Türk þairlerinden. Murat II. adýna yazdýðý Murat namesi ünlüdür. 2. Ayla ilgili, ayýn ondördü gibi güzel.

BEDRÝYE: (Ar.) Ka. 1. Ay gibi. Ay kadar güzel. Ay'a ait. 2. Sühreverdiyye tarikatýnýn altý þubesinden biri.

BEDRULCEMAL: (Ar.) Er. 1. Ay yüzlü. 2. Fatými devleti vezir ve serdarlarýndandýr. 2 defa Þam valisi olmuþtur. (1013-1094).

BEDRUNNÝSA: (Ar.) Ka. - Dolunay yüzlü kadýn.

BEDÜK: (Tür.) Er. - Büyük, yüce, gösteriþli, önemli.

BEGÜM: (Fars.) Ka. - Kadýn hükümdar, prenses. Doðu Türk hükümdarlarýnýn harem ve kýzlarýna isim olarak verilirdi.

BEHÇET: (Ar.) Er. 1. Sevinç. 2. Güzellik, güleryüzlülük. 3. Þirinlik. Bu kelime Kur'an-ý Kerim'in Neml suresi 60. ayetinde geçmektedir.

BEHÝCE: (Ar.) Ka. - Þen, güzel, güleryüzlü kadýn. (bkz. Behiçgöz kırpma.

BEHÝÇ: (Ar.) Er. - Þen, güzel, güler-yüzlü adam. Kur'an-ý Kerim'de adý geçen kelimelerdendir. - (bkz. Hac, ayet 5).

BEHÝRE: (Ar.) Ka. 1. Güzel kadýn. Soyu-sopu temiz kadýn. 2. Þiþmanlýktan dolayý nefes darlýðý olan.

BEHÝÞT: (Fars.) Er. 1. Cennet. 2. Uçmak.

BEHÝYE: (Ar.) Ka. - Beha'dan güzel.

BEHLÜL: (Ar.) Er. 1. Çok gülen, çok gülücü. 2. Hayýr sahibi, çok iyi adam. 3. Bir Ýslam sofisi, Behlül-i Dana. Harun er-Reþid'in kardeþinin adý olup, delice hareketleriyle meþhur olmuþtur.

BEHMAN: (Fars.) Er. 1. Filan filanca. 2. Fars takviminde 11. ay'a ve her ayýn 2. gününe delalet eder.

BEHMAR: (Fars.) Er. - Çok ziyade, fazla. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BEHMENYAR: (Fars.) Er. - Ýbn Sina mektebine mensup ve Arapça telifleri olan filozof. (X-XI. yy.). Ýbn Sina'nýn kitaplarýný þerhetmiþir.

BEHNAN: (Ar.) Er. - Güleç, güler-yüzlü, iyi huylu ve daima gülen adam.

BEHNANE: (Ar.) Ka. - Güleryüzlü, iyi huylu ve daima gülen kadýn.

BEHRA: (Fars.) Ka. l. Onun için ondan dolayý. 2. Bir Arap kabilesi olup Hunus ovasýnda yerleþmiþlerdir.

BEHRAM: (Fars.) Er. 1. Merih yýldýzý. 2. Her ayýn 20. gönü. 3. Acem pehlivanlarýndan birinin adý. 4. Ýran hükümdarlarýndan birkaçýnýn adý ki en meþhuru yaban eþeði avýna pek düþkün olan "Behram Gûr"dür.

BEHRAMÞAH: (Fars.) Er. 1. (bkz. Behram). 2. Gazne sultaný. 3. Kirman Selçuklularý hükümdarý.. 4. Eyyubilerin büyük þairi.

BEHREM: (Ar.) Ka. - Asfur çiçeði kýrmýzý gül.

BEHZAD: (Ar.) Er. - Ressam, minyatürcü. - Türk dil kuralý açýsýndan "d/t" olarak kullanýlýr.

BEKATA: (Tür.) Er. - Ýleri gelen, saygýn. Soylu, isim yapmýþ sülaleden.

BEKBARS: (Tür.) Er. - (bkz. Bekata).

BEKDEMÝR: (Tür.) Er. - (bkz. Bekata).

BEKDÝL: (Tür.) Er. 1. Doðru sözlü, mert. 2. Gönlü zengin. Baygönüllü.

BEKÝL: (Ar.) Er. - Yakýþýklý, süslü delikanlý, genç.

BEKÝR: (Ar.) Er. 1. Sabahlarý erken kalkmayý alýþkanlýk edinen kimse, bakir. 2. Yeni doðmuþ. 3. Öncesi, Ýsmaili zümresine ait büyük bir Arap kabilesi.

BEKRÝYE: (Ar.) Er. 1. Her þeyin evveli, ilk çocuk. 2. Genç ve taze kýz. 3. Diþi deve yavrusu.

BEKSAN: (Tür.) Er. 1. Tanýnmýþ, ünlü, saygýn. 2. Bey ünvaný taþýyan.

BEKTAÞ: (Fars.) Er. 1. Akran. 2. Eþ, müsavi. - Bektaþi: Hacý Bektaþ Veli tarikatýna mensubolan kiþi, Horasan'da gelip Anadolu'ya yerleþen Hacý Bektaþ Veli tarafýndan kurulduðu ileri sürülen tarikata mensup ilk zamanlan bilinmeyen bu tarikat, sonradan batýni bir hüviyet kazanmýþtýr.

BEKTÖRE: (Tür.) Er. - Güçlü, deðiþmez töreleri olan, törelerine baðlý.

BEL'AM: (Ar.) Er. 1. Terbiyesiz, aç gözlü, pisboðaz, obur. 2. Hz. Musa hakkýnda Ýsrailoðullarýný kandýrarak yalan söyleyip dünya menfaatýndan ötürü gerçeðe sýrtýný dönen, bilge olmasýna raðmen küfrü tercih edip Hz. Musa'ya beddua etmesiyle tanýnmýþ olan "Bel'am b. Baura" adýnda Ýsrail kabilesinden bir zatýn adý. Ýsim olarak konulmaz.

BELAZURÝ: (Ar.) Er. - II. yy. Arap tarihçilerinin en büyüklerinden. (Ahmet b. Yahya) Belazur usaresi içmiþ ve þuurunu kaybederek öldüðü için kendisine bu ad verilmiþtir.

BELEK: (Tür.) Er. 1. Hediye, armaðan. 2. Selçuklularýn Dersim, Gere, Harput ve Halep emiri.

BELEN: (Tür.) 1. Dað beli, daðýn aþýlacak yeri, daðlýk yer. 2. Akdeniz bölgesinde Ýskenderun'da Suriye'nin Kuzeye ulaþan büyük yolun Amanos daðlarým aþtýðý geçit üzerinde bulunan kasaba. - Erkek ve kadýn adý ola­rak kullanýlýr.

BELGE: (Tür.) Er. - Bir gerçeðe tanýklýk eden þey.

BELGÝN: (Tür.) Ka. 1. Alamet, niþan, marka. 2. Tam ve kesin olarak belirlenmiþ, sarih.

BELHÝ: (Ur.). - Belh þehrine mensup (Afganistan). - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BELÝÐ: (Ar.) Er. 1. Fasih ve düzgün konuþan. 2. Açýk, yeterli, tam.

BELÝK: (Tür.) Ka. - Saç örgüsü.

BELÝN: (Tür.) Ka. - Gözlerini açýp baka kalmýþ þaþkýn.

BELKIS: (Ar.) Ka. - Müslümanlarýn seba melikesine verdikleri isim. - Güneþe tapan bir kavmin kraliçesi iken Hz. Süleyman'a biat ederek kendisiyle evlenmiþ ve müslüman olmuþtur. Kur'an'da ismi lafzen geçmemiþtir. Fakat Hz. Süleymanla arasýnda geçen olaylar Neml suresinde anlatýlýr. Kur'an'da bahsedilen kadýnýn o olduðu rivayet edilir.

BENDE: (Fars). 1. Baðlanmýþ kimse, tutsak. 2. Kul, köle. 3. Yürekten baðlý. 4. Büyük aþkla seven. Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BENDER: (Fars.) Er. - Deniz veya büyük nehir üzerindeki liman. Ticaret limaný.

BENGÝ: (Tür.) Er. - Sonu olmayan, hep kalacak olan, sonsuz, ebedi.

BENGÝALP: (Tür.) Er. - (bkz. Bengi).

BENGÝSAN: (Tür.) Er. - (Bengi).

BENGÝSOY: (Tür.) Er. - (bkz. Bengi).

BENGÝSU: (Tür.) Ka. - Ebedilik, ölümsüzlük veren su, Ab-ý hayat.

BENGÜ: (Tür.) Ka. - Ebedi, sonu olmayan.

BENNA: (Ar.) Ka. - Yapý yapan, mimar, kalfa, dülger.

BERA: (Ar.) Er. - 1. Fazilet. 2. Seçkin olma vasfý. 3. Olgunluk. el-Bera' b. Azib: Ashabdandýr. (Küfe-691). Bedir gazasý dýþýnda bütün savaþlara katýldý. Rey ve Kazvin'i fethetti. Kufe'de vefat etti.

BERAT: (Ar.). 1. Resmi belge, imtiyaz belgesi. 2. Osmanlýda bir kimseye verilen niþan, rütbe veya toprak imtiyazýný gösterir belge. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BERCA: (Fars.). - Yerinde tam doðru ve münasip. - Kadýn ve erkek adý olarak kullanýlabilir.

BERCESTE: (Fars.) Ka. 1. Seçilmiþ, beðenilmiþ. 2. Güzel, hoþ, latif.

BERCÝS: (Ar.) Ka. 1."Müþteri" denilen yýldýz, Jüpiter gezegeni. 2. Sütü çok olan deve.

BERÇÝN: (Fars.) Ka. - Toplayýcý.

BEREKET: (Ar.) Ka. 1. Bolluk. 2. Meymenet, saadet, mutluluk, Allah vergisi.

BEREN: (Tür.) Er. - Güçlü, kuvvetli, akýllý.

BERFÝN: (Fars.) Ka. 1. Kardan yapýlmýþ. 2. Tertemiz, kar gibi beyaz.

BERGÝN: (Tür.) Er. - (bkz. Berkin).

BERGÜZAR: (Fars.) Ka. - Hediye, hatýra, andaç.

BERGÜZÝN: (Fars.) Ka. - Seçkin, beðenilmiþ makbul.

BERHUZ: (Fars.) Er. - Daðarcýk, torba.

BERÝ: (Ar.) Er. 1. Salim, kurtulmuþ. 2. Temiz, Arýnmýþ.

BERÝA: (Ar.) Ka. - Olgunluk ve güzelliðiyle akranlarýndan üstün olan sevgili.

BERÝD: (Ar.) Er. 1. Haberci. 2. Eskiden müslüman devletlerde posta ve haber alma örgütünün adý.

BERÝN: (Fars.) Er. 1. En yüksek, çok yüce. 2. Soylu.

BERÝRE: (Ar.) Ka. - Ýnam ve ihsan sahibi. Saliha ve vazifesini yapan haným.

BERK: (Tür.) Er. 1. Saðlam, kuvvetli. 2. Katý, sert. Þiddetli. 3. Hýzlý. 4. Orman. 3. Arý, þimþek, yaprak.

BERKA: (Ar.). - Kuzey Afrika'da eski bir þehir. - Kadýn ve erkek adý olarak kullanýlýr.

BERKAN: (Ar.) Er. 1. Þakýma, parýldama. 2. Kývýrcýk tüylü kuzu postu kürkü.

BERKANT: (Tür.) Er. - Güçlü, bozulmaz, yemin.

BERKAY: (Tür.) Er. - (bkz. Berk).

BERKE: (Tür.) Er. 1. Kama. 2. Altýnordu hükümdarý. Cengiz Han'ýn torunu ve Cuci'nin 3. oðludur.

BERKEL: (Tür.) Er. - güçlü el.

BERKER: (Tür.) Er. - Güçlü, saðlam kiþilikli.

BERKÝ: (Tür.) Er. - Þimþek gibi parlak.

BERKÝN: (Tür.) Er. - Saðlam güçlü kuvvetli.

BERKKAN: (Tür.) Er. - Güçlü soydan gelen.

BERKMAN: (Tür.) Er. - Güçlü, saðlam, kiþilikli.

BERKSAN: (Tür.) Er. - Güçlü tanýnan kimse.

BERKSOY: (Tür.) Er. - (bkz. Berksan).

BERKSU: (Tür.) Er. - Soðuk ve keskin su.

BERKÜN: (Tür.) Er. - Saðlam, güçlü tanýnmýþ.

BERK YARUK: (Tür.) Er. - Selçuklu Sultaný. (Öl. 1104). Melikþah'ýn oðlu.

BERMAL: (Fars.) Ka. - Dað tepesi, doruk. - (bkz. Þahika, zirve).

BERNA: (Fars.) - Genç delikanlý, yiðit. - Kadýn ve erkek için kullanýlýr.

BERRA: (Ar.). - Doðru sözlü, hayýr iþleyen kimse. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BERRAK: (Ar.) Ka. 1. Duru, saf, bulanýk olmayan, nurlu. 2. Þimþek, parýltý. 3. Kulaða hoþ gelen ses.

BERRAKA: (Ar.) Ka. - Aydýnlýk görünüþlü güzel kadýn.

BERRAN: (Fars.) Ka. - Kesen, kesici, keskin.

BERRÝN: (Fars.) Ka. - Yüksek yüce.

BERÞAN: (Fars.) Ka. - Ümmet. Bir peygamberin din ve kitabýný kabul ve tasdik eden kimse.

BERÞE: (Tür.) Ka. - Hep, bütün, çok.

BERTER: (Fars.) Er. - Üstün, yüksek nitelikli, deðerli.

BERZALÝ: (Ar.) Er. - Ebu'l-Kasým b. Muhammed. - Arap tarihçilerinden-dir.

BERZEN: (Fars.). - Yöre, mahalle, yol. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BESALET: (Ar.). - Korkusuzluk, yüreklilik. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BESAMET: (Ar.) Ka. - Güleryüzlülük, þenlik.

BESÝM: (Ar.) Er. - Güleryüzlü, güleç adam.

BESÝME: (Ar.) Ka. - (bkz. Besim).

BESTE: (Fars.) Ka. 1. Kapalý, baðlý, bitiþtirilmiþ baðlanmýþ. 2. Müzikte, þarkýnýn makam ve ahengi.

BEÞUÞ: (Ar.) Ka. 1. Okþadýkça süt veren deve. 2. Araplarca çok meþhur ve meþ'um bir kadýn.

BEÞAREDDÝN: (Ar.) Er. - Dinin müjdesi. Türk dil kuralýna göre "d/t" olarak kullanýlýr.

BEÞARET: (Ar.) Ka. 1. Müjde, muþtu, iyi haber. 2. Güler yüzlülük, gülümseme.

BEÞÝR: (Ar.) Er. 1. Müjde getiren müjdeci. 2. Güleryüzlü güleç adam. Kur'ani bir kavramdýr. Ýnsanlara Allah'ýn emir ve nimetlerini, cennet ve mükafatý haber veren peygamberler ve Kur'an için kullanýlmýþtýr.

BEÞÝRE: (Ar.) Ka. 1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güleryüzlü, güleç haným

BETÝK: (Tür.) Er. - Yazýlý olan þey, yazýlmýþ yapýt.

BETÝM: (Tür.). 1. Bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açýk bir biçimde, söz ya da yazýyla anlatma, tasvir. 2. Herhangi bir þeyin resmi ya da heykeli.

BETÜL: (Ar.) Ka. 1. Bakire. 2. Erkekten çekinen, erkeklere yaklaþmayan namuslu kadýn. 3. Ayrý kök salan fidan. 4. Hz. Meryem'in lakabý. 5. Hz. Muhammed (s.a.s)'in kýzý Hz. Fatýma'nýn lakabý.

BETÜLAY: - (bkz. Betül).

BEYAN: (Ar.). 1. Bildirme, söyleme, açýklama. 2. Belagat ilimlerinden ikincisi. 3. Belli apaçýk. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BEYATÝ: (Ar.) Er. 1. Gece uyuma, gece iþ görme, geceyi iþiyle geçirme. 2. Türk müziðinin en eski makamlarýndan olup, hala kullanýlmakta olan bir makamdýr.

BEYAZ: (Ar.) Ka. 1. Ak, en açýk renk. 2. Aydýnlýk. 3. Deri rengine göre bir insan ýrký. 4. Yumurta aký. -Mahalli yerlerde kadýn adý olarak kullanýlmakladýr.

BEYAZIT: (Ar.) Er. - Ebu Yezid, Yezid'in babasý, kýsaltýlmýþtýr. - Arapça'dan Türkçeleþmiþ.

BEYBOLAT: (Tür.) Er. - Çelik gibi güçlü, saygýn kimse.

BEYBARS: (Tür.) Er. - (bkz. Baybars).

BEYCAN: (Tür.) Er. - (bkz. Beybolat).

BEYDA: (Ar.) Ka. 1. Tehlikeli yer. 2. Sahra, çöl. 3. Mekke ile Medine arasýnda düz bir yer.

BEYHAK: (Ar.) Er. - Horasan'ýn Niþabur eyaletinde bir bölge.

BEYHAKÝ: (Ar.) Er. - el-Beyhaki: Arap müellifi olup muhaddis ve Þafii fakihlerindendir.

BEYHAN: (Tür.) Ka. - Hükümdarlarýn üstünü. Seçkin han. Beyhan Sultan: Mustafa III. kýzý.

BEYKAL: (Tür.) Er. - (bkz. Beycan).

BEYKAN: (Tür.) Er. - (bkz. Beycan).

BEYREK: (Tür.) Er. 1. Çok nazik, efendi, bey. 2. Hüzünlü.

BEYSAN: (Tür.) Er. - (bkz. Beycan).

BEYSUN: (Tür.) Ka. - Nazik insan.

BEYTÝYE: (Ar.) Ka. - Eve ait, evle ilgili.

BEYTÖRE: (Tür.) Er. - Baþ adet, adetleri yerine getiren.

BEYZA: (Ar.) Ka. 1. Daha ak, çok beyaz. 2. Günahtan kaçýnmýþ. Günahla kirlenmemiþ.

BEYZADE: (Tür.) Er. 1. Beyoðlu. 2. Soylu kimse. - Farsça'dan birleþik isim olarak Türkçeleþtirilmiþtir.

BEYZAVÝ: (Ar.) Er. - Beyzavi (Abdullah b. Ömer). Ýran'da yaþamýþ Tefsir ve Kelam alimi. Þafii mezhebindendir. Tefsirin yanýnda fýkýh usulü, kelam ve irab hakkýnda eserler vermiþtir.

BEZEN: (Tür.) Ka. - Süs, benek, zinet.

BEZMÝ ALEM: (Ar.) Ka. - Dünya meclisi, sohbet toplantýsý. Bezm-i Alem Sultan. Sultan Abdülmecid'in annesi.

BÝCAN: (Fars.) Er. 1. Cansýz, ruhsuz. 2. Canýný esirgemeyen, þehit.

BÝDAYET: (Ar.) Ka. - Baþlama, baþlangýç.

BÝDÝL: (Tür.) Er. - Hindistan'da yerleþmiþ Farsça yazan büyük Türk þairi.

BÝGE: (Tür.) Ka. - Evlenmemiþ, çouðu olmamýþ.

BÝHRUZ: (Fars.) Ka. - Ýyi gün, güzel gün anlamýnda. Bihruze Hatun: Þah Ýsmail'in zevcesi. Çaldýran'da yenilip her þeyini býrakan Þah Ýsmail'in zevcesi.

BÝHTER: (Fars.) Ka. - Pek iyi, daha iyi.

BÝHTERÝN: (Fars.) Ka. - En iyi, pek iyi.

BÝKE: (Tür.). - Benzersiz, eþsiz. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝLAD: (Ar.) Er. - Þehirler bölge, eyalet, memleket isimlerini ifade için terkiplerde kullanýlýr.

BÝLAL: (Ar.) Er. - Su gibi ýslatan, ýslatýþ, ýslaklýk. Bilal b. Raba: Ýslamýn ilk müezzini, Habeþ asýllý olup Ýslamý köle olarak ilk kabul edenlerden birisidir.

BÝLAN: (Tür.) Er. - Süslü ve iþlemeli kýlýç kemeri.

BÝLAY: (Tür.). - Ay gibi asil ol. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝLDAR: (Fars.) Er. 1. Bel, belleyen, yer kýran, kürek çeken. 2. Ýstihkam neferi.

BÝLEK: (Tür.) Er. - Güç, kuvvet.

BÝLEN: (Tür.) Er. - Bilgili, görgülü, anlayýþlý. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝLGE: (Tür.). - Bilgili, iyi geniþ, derin, bilgi sahibi kimse. - Kadýn ve erkek adý olarak kullanýlýr.

BÝLGEALP: - (bkz. Bilge).

BÝLGEHAN: (Tür.) Er. - Göktürk hakaný (683-734). Babasý Kutluð Ýlteriþ Han'dýr.

BÝLGE HATUN: (Tür.) Ka. - Kutluk Han'ýn annesi. Türk hükümdarý (VIII.yy-).

BÝLGEKAÐAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bilge). Bilge Kaðan (683-734). Göktürk hakaný. Ýkinci Göktürk hanedanlýðýnýn kurucusu.

BÝLGEKAN: (Tür.) Er. - Bilgin soydan gelen.

BÝLGEN: (Tür.) Ka. - (bkz. Bilge).

BÝLGER: (Tür.) Er. - Akýllý, bilgili, bilge, bilgin.

BÝLGÝN: (Tür.). - Bilgili kiþi (alim, karþýlýðý olarak da kullanýlmaktadýr). -Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝLGÝNUR: (t.f.i.) Ka. - Bilginin ýþýðý, bilginin aydýnlýðý.

BÝLGÝSER: (t.f.i.) Ka. - (bkz. Bilginer).

BÝLGÝYE: (Tür.) Ka. - Bilgin haným.- Yanlýþ yapýlmýþ isimlerdendir.

BÝLGÜN: (Tür.) Ka. - (bkz. Bilgin).

BÝLKAN: (Tür.) Er. - Bilgili.

BÝLLUR: (Ar.) Ka. 1. Bazý cisimlerin tabi olarak aldýklarý geometrik þekil. 2. Duru, berrak, kesme cam, kristal. 3. Necef taþý. (Mec.) Temiz, pýrýl pýrýl insan.

BÝLMEN: (Tür.) Er. - Bilen, anlayan, bilgili.

BÝLSEN: (Tür.) Ka. - Kendini bil.

BÝLTAY: (Tür.) Er. - (bkz. Bilmen).

BÝNALÝ: (Ar.) Er. - Ali'nin oðlu.

BÝNALP: (Tür.) Er. - Yiðitler.

BÝNAY: (Tür.) Ka. - Bin tane ay, çok kuvvetli ýþýk.

BÝNHAN: (Tür.) Ka. - Hanlarýn haný.

BÝNKAN: (Tür.) Er. - Soylu kanlar.

BÝNNAZ: (Tür.) Ka. 1. Nazlý. 2. Cilveli. 3. Allah'a yalvaran.

BÝNNUR : (Tür.) Ka. 1. Nurla özdeþleþmiþ. 2. Bin tane nur.

BÝNTUÐ: (Tür.) Er. - (bkz. Binkan).

BÝRANT: (Tür.) Er. 1. Özel, tek yemin. 2. Özelliði olan yemin.

BÝRAT: (Tür.) Er. 1. Asil, soylu, bir aileye mensup. 2. Ýlk erkek çocuða verilen isim.

BÝRAY: (Tür.) Ka. - Ay gibi tek, eþsiz.

BÝRCAN: (Tür.) Er. - Tek, eþsiz. Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝRCE: (Tür.) Ka. - Tek, eþsiz, biricik.

BÝRCÝS: (Ar.) Ka. - Gezegen, Jüpiter, müþteri yýldýzý, bercis.

BÝRDAL: (Tür.) Er. - Bir tane, tek dal.

BÝRGE: (Tür.) Er. 1. Kamçý. 2. Birlikte, beraber.

BÝRGÝ: (Tür.) Ka. - Batý Anadolu'da Ýzmir ilinin Ödemiþ ilçesinin merkezi, Bozdað eteklerinde kurulmuþtur.

BÝRGÝT: (Tür.) Er. - Birleþik, birleþmiþ, birlik almýþ.

BÝRGÝVÝ: (Tür.) Er. - Birgivi: Büyük din ve dil alimi (d. 1522) Ýmam Birgivi lakabýyla þöhret olmuþ, vasiyetnamesi ve ilmihali o dönem halkýnýn ihtiyacýný karþýlamýþtýr.

BÝRGÜL: (Tür.) Ka. - Bir tane, tek gül. Kýymetli gül.

BÝRHAN: (Tür.) Er. - Tek yönetici.

BÝRÝM: (Fars.) Ka. - Bir tanem, biriciðim.

BÝRKAN: (Tür.) Er. - Soylu.

BÝRKE: (Ar.). 1. Büyük havuz. 2. Gölcük. 3. Göðüs. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝRMA: (Hint.). - Çin Hindi'nde bir yer. Birmanya diye de tanýnýr. Birmanya müslümanlarý ülkelerinin % 30'una ulaþmýþlardýr. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BÝRMEN: (Tür.) Er. - Tek olan, benzeri olmayan kimse.

BÝROL: (Tür.) Er. - Tek ad, bir ol.

BÝRSEN: (Tür.) Ka. - Sadece sen, tek sen.

BÝRSEV: (Tür.) Ka. - Tek sevgili.

BÝRSÝN: (Ar.) Ka. - Yonca.

BÝRTAN: (Tür.) Er. - Bir tane, tek.

BÝRUN: (Fars.) Er. 1. Dýþarý. 2. Dýþ harici. 3. Osmanlý Devleti'nde saray dýþýnda vazifeli memurlar.

BÝRÛNÎ: (Fars.) Er. - Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Biruni: Büyük Ýslam bilgini (973-Gazne 1048). Ýbn Sina'dan ders altý. Hindistan'a gitti. Sanskritçe öðrendi. Pozitif ilimlerin hepsiyle ilgilendi ve bu konuda birçok kitap yazdý.

BÝSTAMÝ: (Fars.) Er. - (bkz. Bistem). - Bayezid Bistami: Ünlü mutasavvýf, hayatý hakkýnda çok az þey bilinmektedir.

BÝSTEM: (Fars.) Er. - Horasan eyaletinde El-Bürz eleklerinde bir þehir. Hüsrev 2. Pervizin dayýsý Bistam tarafýndan kurulduðu için bu ismi almýþtýr. Elmaslanyla ünlüdür.

BÝÞAR: (Fars.) Er. 1. Esir tutsak. 2. Altýn, gümüþ kakmalý iþlemeler. 3. Saçýlan þey, saç. 4. Güçsüz, dermansýz.

BÝÞR: (Ar.) Er. - Güler yüzlü kiþi, güleç, sevimli. Biþr b. Bera': Sahabedendir. Babasý Bera' b. Marun Akabe beyatýna katýlanlardandý. Biþr, iyi bir savaþçý ve okçuydu. Yahudi bir kadýnýn verdiði zehirli eti yiyince zehirlenerek þehid oldu.

BÝTENGÜL: (Tür.) Ka. - Güllerin bitmesi.

BOÐAÇ: (Tür.) Er. - Küçük yaþta boða öldürdüðü için kendisine bu ad verilen, Dede Korkut hikayelerindeki bir kahraman. Dirse Han'ýn oðlu.

BOÐAÇHAN: - (bkz. Boðaçgöz kırpma.

BOÐATAÞ: (Tür.) Er. - Ünlü Türk beylerinden biri.

BOLGAN: (Tür.) Er. - Eski Türk adlarýndan.

BOLHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bolgan).

BORA: (Ýtal.) Er. - Araziden çýkan þiddetli rüzgar.

BORAN: (Tür.) Er. - Rüzgar, þimþek, gökgürültüsü, saðanak yaðmurun birlikte olduðu iklim hadisesi. Boran Hatun: Emevi halifesi Me'mun'un zevcesi.

BORANALP: - (bkz. Boran).

BORATAY: - (bkz. Boran).

BOYLA BAÐA TARKAN: (Tür.) Er. - Anlamý iyice bilinmemekle birlikte. Orhun yazýtlarýnda vezir Tonyukuk'a verilen unvan olarak geçer.

BOYLA KUTLUG YARGAN:

(Tür.) Er. - Eski Türklerde birleþik rütbe unvaný. Suci yazýtýnda Kýrgýz kabilesinden Yaplakar Kan Ata'nýn ünvaný olarak geçer.

BOYLAN: (Tür.) Er. - Kibirli, maðrur.

BOYRAZ: (Tür.) Er. - Kuzey rüzgarý.

BOYSAN: (Tür.) Er. - Uzun boylu, yakýþýklý delikanlý.

BOYSEL: (Tür.). - Uzun boylu. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BOZAN: (Tür.) Er. - Büyük Selçuklu Emiri. Selçuklu Sultaný Melikþah'a büyük yardýmlarý dokundu. Kazanýlan birçok zaferde etkin rol oynadý.

BOZBEY: (Tür.) Er. - Kýr beyi, gri.

BOZBORA: (Tür.) Er. - Fýrtýna.

BOZDOÐAN: (Tür.) Er. - Bir þahin türü.

BOZER: (Tür.) Er. - Beyaz tenli.

BOZKAYA: (Tür.) Er. - (bkz. Bozer).

BOZKURT: (Tür.) Er. - Göktürk efsanelerinde yer alan kutsal hayvan.

BOZUN: (Tür.) Er. 1. Büyük Selçuklu emirinin adý. 2. Sürülmemiþ tarla.

BOZYEL: (Tür.) Er. - Yaðmur getiren lodos rüzgarý.

BOZYÝÐÝT: (Tür.) Er. - (bkz. Bozer).

BÖKE: (Tür.) Er. 1. Kahraman, güçlü kimse. 2. Önder, baþkan, reis. 3. Kabadayý, cesur efe. 4. Güreþçi, pehlivan.

BÖRÇETÝN: (Tür.) Er. - Eski tarihçilere göre Türkleri Ergenekon'dan kurtaran demircinin adý.

BÖRÝTÝGÝN: (Tür.) Er. - Karahanlý hükümdarý. Maveraünnehir'e hakim oldu. Bastýrdýðý paralarda Ýbrahim b. Nasr adýyla anýlýr (XI. yy.).

BUDAK: (Tür.) Er. 1. Aðacýn dal olacak sürgünü. 2. Dal. 3. Dalýn göv­de içindeki sert bölümü.

BUDUN: (Tür.) Er. - Halk, kavim, ahali.

BUDUNALP: - (bkz. Budun).

BUÐRA: (Fars.) Er. 1. Büyük erkek deve, iki hörgüçlü deve. 2. Turna kuþu, turna sürüsünün önünde uçan turna horozu. 3. Harizm hükümdarlarýndan birinin lakabý.

BUÐRAHAN: (f.t.i.) Er. 1. X. yy.'ýn baþlarýnda Orta Asya'daki yaðma boyundan çýkan ve ilk Ýslam devletinin Türk hükümdarlarýnýn birçoðuna verilen ünvan. 2. Ýlið ve Karahanlý sülalesinden birçok hükümdarlarýn unvanýdýr. - Tarýk Buðra, Saltuk Buðra.

BUHAYRA: (Ar.) Ka. 1. Küçük deniz. 2. Mýsýr'ýn kuzeybatýsýnda bir þehir.

BUHRÝ: (Ar.) Er. 1. Tütsüye ait. 2. Denize ait.

BUHTAN: (Ar.). - Yalan, iftira. - Ýsim olarak kullanýlmaz.

BUKA: (Ar.). - 1. Ülke, yer. 2. Büyük bina. 3. Ben, benek. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr. Buka Han: Altýnordu devletinin Bayagut boyundan Nogay Yarguçi adlý prensin oðlu.

BUKET: (Fars.) Ka. - Çiçek demeti.

BUKLE: (Fars.) Ka. - Kývrýlmýþ, küçük lüle þeklinde saç.

BULAK: (Tür.) Er. - Kaynak, pýnar, çeþme.

BULGAR: (Tür.) Er. - Olgun, bilgili, görgülü, hoþgörülü kimse.

BULUT: (Tür.). - Su buharlarýnýn yoðunlaþmasýyla meydana gelen ve gökyüzünde mahiyetine göre farklý yükseklikte bulunan hava kütlesi. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BUMÝN: (Tür.) Er. - Göktürk devletinin kurucusu (Öl. 552). Avarlarla arasý açýlýnca, savaþarak onlarý çökertti ve merkezi Ötüken olmak üzere Göktürk devletini kurdu (552). Ayný yýl öldü.

BUMÝNHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Bumin).

BURAK: (Ar.) Er. - Berk-Yýldýrýmdan türetilmiþtir. - Hz. Muhammedin Mirac'daki bineði. Kur'an'da böyle bir isim geçmemekle beraber, Ýslam kaynaklarýnda böyle bir binitin olduðuna dair rivayetler vardýr. Burak Reis: (Öl. 1499). Osmanlý denizcilerinden.

BURCU: (Tür.) Ka. - Güzel koku.

BURÇ: (Ar.) Er. 1. Süryanice Burgus kelimesinin Arapçalaþtýnlmýþ hali. 2. Kalenin köþelerine yapýlan daha yüksek ve daha kalýn çýkýntý kule. 3. Yuvarlak bina. 4. Güneþin ayrýldýðý oniki kýsýmdan herbiri. 5. Tek hisar.

BURÇAK: (Tür.). - Baklagillerden, taneleri yemiþ olarak kullanýlan bir bitki. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BURÇHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Burçgöz kırpma.

BURÇÝN: (Tür.) Ka. - Diþi geyik.

BURHAN: (Ar.) Er. 1. Delil hüccet. 2. Hakký batýldan, doðruyu yanlýþtan ayýran delil. 3. Ýlahi aydýnlýk.

BURHANEDDÝN: (Ar.) Er. - Dinin delili. Burhaneddin Mahmud b. Taceddin el-Buhari (Öl. 1149). Hanefi fýkýh alimi. Önemli yapýtý. el-Muhit el-Buhari'dir. - Türk dil kuralý açýsýndan "d/t" olarak kullanýlýr.

BURKAN: (Tür.). - Uygur Türklerinin Budaya verdikleri ad. - Ýsim olarak kullanýlmaz.

BURKHAN: (Tür.). - Put, heykel, Buda heykeli. - Ýsim olarak kullanýlmasý yanlýþtýr.

BUSE: (Fars.) Ka. - Öpüþmek, öpmek. - Ýslâmî ahlâka aykýrý olduðu için isim olarak kullanýlmaz.

BUYAN: (Tür.). 1. Mutluluk, uður, talih. 2. Ýyi biliþ, sevab. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BUYRUK: (Tür.) Er. 1. Belirli bir davranýþta bulunmaya zorlayýcý güç. 2. Egemen. 3. Emir. 4. Kendi baþýna hareket eden.

BUYRUKALP: - (bkz. Buyruk).

BÜKLÜM: (Tür.) Ka. - Bükülmüþ kývrýlmýþ þeylerin oluþturduðu halka.

BÜLBÜL: (Ar.) Ka. 1. Sesinin güzelliðiyle ünlü ötücü kuþ. 2. Sesi çok güzel olan kimse. Bülbül Hatun: Bayezid II.'in eþi. (Öl. Bursa 1515). Þehzade Ahmed'in annesi.

BÜLENT: (Fars.) Er. - Yüce yüksek, ala, ulu.

BÜNYAMÝN: (Ar.) Er. - Yakub peygamberin en küçük oðlu.

BÜRDE: (Ar.) Ka. 1. Hýrka, Araplarýn gece üzerlerine örttükleri, gündüz giyindikleri elbise. 2. Ka'b b. Züheyrin yazdýðý kaside. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) tarafýndan beðenilmiþ ve Peygamberimiz hýrkasýný çýkararak þaire giydirmiþtir. Bu yüzden bu kaside "Kaside-i bürde" olarak tanýnýr.

BÜRGE: (Tür.). - Bir yerde duramayan canlý, taþkýn kimse. - Erkek ve kadýn adý olarak kullanýlýr.

BURKAN: (Ar.) Er. - Yanardað, volkan.

BÜRKE: (Ar.) Ka. 1. Martý. 2. Havuz, gölcük.

BÜÞRA: (Ar.) Ka. - Müjde, sevinçli haber.

BÜTE: (Tür.) Ka. - Fidan.

BÜTEYRA: (Ar.) Ka. 1. Güneþ. 2. Sabah.



------------------------Sonu---------------------------
Gönderen: 21.12.2003 - 07:34
Bu Mesaji Bildir   asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1066 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
hümeyra24 (43), güllüm (41), alitufan (48), semsuddin (39), f_erturk (39), zafercezlan (54), benbuamellerimi.. (53), seyma_05 (39), yenilmezburuk (46), mhmmdky (37), sivaslihakan (46), sunam6 (41), konya28 (37), mardinlimemo (44), @hasan@ (39), _huzurislamda_ (39), Seda_ (35), BOPPON (43), faziltopal (55), ahmetserkankaya (43), eLsina (38), AZRA66 (37), sulukapo (34), HAKANCETIN (46), mentese (48), palanxdöken (53), ADEM BAKIRHAN (60), ceyhan (71), ReSuLe_HaSrEtt (38), Forever_Love (40), mutlu69 (55), islam yusuf (54), sofi32 (49), yesil_bahar19 (37), makhorsa (48), erihna (41), veysi irdam (88), abdullah özkul (27), nur58 (60), fedayi (55), RAMAZAN69 (37), seyyidali47 (50), gocer (55), suleyman yildiz (57), vuslat_wien (41), KASIM EROL (50), isanurun (39), koeroglu (48), ardaci (49), ardaburda (50), gunesgunes (42), Burcu89 (35), BMW (43), ZLH (), hafiz_34 (68), bestebuse (51), Aysegül (36), seroar (55), hacirizeli (53), sonmezNL (53), zeko (), CILGIN KURT (51), BERGE00 (42), sevki (51), fth (41), muhammetmustafa (44), bsapmaz (59), siyah_gül (36), ekrem144 (), Cicekci (37), rooster79 (45), mehmetx (44), furkan42 (42), yunus ata (61), GangstAdem (39), orhan06 (44), kamuran (51), dinimiseviyorum (39), esm (40), buzmavisi61 (58)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62070 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.