hydroxychloroquine generique kaletra kaletra ivermectine generique rhinocortoxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Sevgi ve Kardeşlik Zamanı

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Sevgi ve Kardeşlik Zamanı
Moderator


4254 Mesaj -
Sevgi ve Kardeþlik Zamaný
Acaba kendi içimizde barýþ var mý? Bütün uzuvlarýmýz birbiriyle sevgi iliþkisi içinde mi?
Aklýmýzla kalbimiz ya da nefsimiz barýþýk halde mi? Bedenimizle ruhumuz sevginin saðladýðý itmi’nan duygusu, ya da temkin hali yaþýyor mu? Yoksa ihtilaçlar içinde miyiz?
Birer sevgi odaðý olmasý gereken, ancak sevgi iklimi içinde saadeti bulacak olan ailelerimiz sevgiyi doya doya yaþýyor mu?
Eþler arasýndaki iliþki,
Kardeþler arasýndaki iliþki,
Ebeveynle evlatlar arasýndaki iliþki, derin bir meveddet ve rahmet iliþkisi mi? Yoksa, gün gün yýðýlmakta olan boþanma dosyalarý, aile içinde yürekleri saran bir münafereti mi haber veriyor? Aile içi cinayetler neyin habercisi?
Allah yolunda hizmet için meydana gelmiþ birlikteliklerin bizzat kendi içindeki iliþkilerde derin bir muhabbet ve adanýþ duygusu var mý? Yoksa kibir, buðuz, öne geçme, riyaset, gýybet gibi yürekleri kemiren ve ihlasý eriten duygular, insanlarýn içinde kol gezip, bulduðu güzellikleri talan mý ediyor?
Ya bu hizmet gruplarýnýn birbiriyle iliþkisinde ne hakim? Birbiri için hüsnü zan, birbirinin muvaffakýyeti için dua, birbirine sevgi, rahmet dileði mi? Sýcak bir dostluk mu? Yoksa rahmet-i ilahiyi bile kýskanmak mý? Kusur aramak mý? Kusur isnadý mý? Gýybet mi? Hatta iftira mý? Birbirinin cennetinin yolunu kesmek için sürekli engeller üretme gayreti mi?
Ýslam içinde oluþmuþ mezheplere aidiyet, kendimiz için her þeyi “Allah için kýlma” çabasý mý, bir baþkasýný “Allah’ýn yolundan dýþlama” gayreti mi? Buradan yola çýkýp, Allah için yarýþ duygusuyla birimiz diðerinin gayretine bakýp sevinç mi duyuyoruz, yoksa birbirimizin tekerine çomak sokarak yoldan alýkoymaya mý çalýþýyoruz? Ýslam ki, bütün zamanlarda, farklý dinden olanlarýn bile mabedine dokunmama hassasiyetiyle gelmiþ, þimdiki zamanlarda, þu veya bu mezhep mensuplarýnýn gittiði “ibadethane”yi bombalamak nedir? Yani Allah’a, herkesin mabuduna secde edilen yeri bombalayýnca, kimin amel defterine ne yazýlýr? Ve o amel defteri Allah’ýn huzuruna nasýl götürülür?
Ya iki Müslüman toplumun - kavmin, farklý devlet ve vatanlar içinde bulunulduðu için birbiriyle vuruþmasý... Yýllarca... On binlerce, yüzbinlerce insanýn can vermesi? Hangi Müslümanlýk aidiyetinden beslenir? “Ben Ýranlý bir Müslüman olarak þu kadar Irak’lý Müslüman’ý öldürdüm” dediðinde, ya da Iraklý benzeri bir katliam listesi sunduðunda, nasýl bir mukabele bekler Yaratan’dan? Bunlar, yarýn Rasulullah’ýn Hamd Sancaðý altýnda buluþurlar mý? Buluþtuklarýnda birbirine kýlýç çeker, bomba kusarlar mý? Orada da can alma duygusuyla hareket ederler mi? Aðýzlarýnda öldürdüðü diðer mü’min kardeþinin etini çiðnerler mi?



Ya ayný vatan içinde yaþayan Müslüman kavimlerin birbirine karþý muðberiyetleri... Üstünlük taslamalarý... Öfke ve kin alýþ veriþleri... Allah’a yakýnlýk dýþýnda birbirine üstünlük kýstaslarý üretmeleri... Vatanlarýn bile anlamlarýný yitireceði mahþer zemininde, kim neyin kavgasýna soyunur? Allah’ýn huzuruna insanlar, neyi götürürler? Kalblerinde birbirlerine karþý besledikleri kini mi, yoksa Allah’a kulluk duygusunu mu?
Sevgi istidadýný, “Yaradýlan’ý Yaradan’dan ötürü sevmek” boyutunca zenginleþtirmek ve bu istidatla, tüm varlýkla dostluk iliþkisi kurmak varken, daha kendi kendimizle barýþ gibi ilk merhalelerde tökezlemek...
Bu Müslümanca bir þey olarak görülebilir mi?
“Allah’ýn üzerinizdeki nimetini hatýrlayýn” bir kere...
Nimetini hatýrlayýn da;
“Allah’ýn ipine sýmsýký sarýlýn.”
“Hani siz birbirinize düþmandýnýz.”
“Bir ateþ çukurunun kenarýnda idiniz...”
Kalpleriniz adeta bir ateþ çukuru olmuþtu. Kin, öfke ve düþmanlýklar kuþatmýþtý yüreðinizi...
“Allah sizi oradan kurtardý.
“Kalplerinizi birbirine ýsýndýrdý ve O’nun nimetiyle kardeþler oldunuz.” (Al-i Ýmran, 1003)
Kardeþlik...
Kalpleri birbirine ýsýndýran ve birbirimizle iliþkimizi “kardeþlik” olarak niteleyen Varlýk, bizi yaratan Varlýk.
“Mü’minler ancak kardeþtir” temel prensibini koyan da O (c.c.)
Kalplerin birbirine ýsýndýrýlmasý hep zor olmuþ.
Diyor ki Yüce Yaratan Rasulü Eminine:
“...mü’minlerin kalblerini birbirine ýsýndýran O’dur. Eðer sen, yeryüzündeki her þeyi harcasan, onlarýn kalblerini birbirine ýsýndýramazdýn. Fakat Allah onlarý birbirine ýsýndýrdý.” (Enfal, 63)

Gönderen: 02.02.2010 - 01:52
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Ýmaný sevdirmiþ bize...
Onu kalplerimize nakþetmiþ...
Ýnkarý, yoldan çýkmayý ve günahý çirkin göstermiþ kalplerimize... (Hucurat, 7-8)
Yani kalpler, Allah Teala’nýn ölçülerine baðlýlýk doyumuna ulaþmýþ...
Kalplerin birbirine ýsýnmasý böyle gerçekleþmiþ.
Kardeþlik böyle gerçekleþmiþ.
Rasulullah Efendimiz (s.a.), “Cahiliye” diye nitelenen toplum içinden, vahyin ýþýðýnda, Cenab-ý Zülcelal’in iþaretleriyle, yardým ve lütfuna sýðýnarak, adeta engin bir “kalb iþçiliði” ile bu toplumu inþa etmiþ.
Aþiret asabiyyetini aþmýþ.
Kavmi asabiyyeti aþmýþ.
Renk, ýrk dil asabiyyetini aþmýþ...
Mal, mülk, evladü ýyal asabiyyetini aþmýþ...
“Arab’ýn Arap olmayana üstünlüðü yoktur, üstünlük ancak tavka iledir” ölçüsünü, kalplere kazýmýþ... Arap olduðu halde kavmi asabiyyeti dýþlamýþ, kaliteyi, takva gibi, Yaratan’la baðlýlýðý en öne alan bir insanlýk kývamýna baðlamýþ.
Heybetinden ürkenleri, “Ben Kureyþ’ten kuru et yiyen bir kadýnýn oðluyum” diye teskin ederek yola çýkmýþ.
“Baþýnýza, kuru üzüme benzeyen bir Habeþli geçse bile, ona itaat ediniz” diyerek, toplum yönetiminin zirvesinin bile belli statülere münhasýr olmadýðýný ilan ederek yola çýkmýþ.
Savaþta amcasýný öldüreni, hatta amcasýnýn ciðerini çýkarýp aðzýnda çiðneyeni affederek, kendi duygularýnýn üzerine yürümüþ...
Evs’in, Hazreç’in, savaþ ortamýnda oluþmuþ kinlerini yýkamýþ...




Mekke mü’minleri ile ile Medine mü’minleri arasýnda “muâhat- kardeþlik” gerçekleþtirerek, mal-mülk sahipliðinin bir farklý kademede, izafi olduðunu yüreklere nakþetmiþ...
Ýþte o noktada etrafýnda...
Arap Ebubekir...
Fars Selman...
Rum Süheyb.
Habeþli Bilal...
El ele tutuþmuþ, ümmeti oluþturmuþ.
Bu bir iman topluluðu...
“Ýslam bir toplum inþa ederse böyle eder” hükmünü tarihe kazýmýþ.
Bir gün, o kutlu Elçi’nin etrafýndaki mü’minlerden, Ebu Zer (r.a.) Bilal-i Habeþi’ye “Kara kadýnýn oðlu” diyecek olmuþ... Bilal çok üzülmüþ. Olay Rasulullah’a intikal etmiþ. Rasulullah da çok üzülmüþ buna. Ebu Zer’i çaðýrmýþ ve ona üzüntüsünü bildirmiþ. Söyledikleri þu söz Ýslam’ýn insanlýk ölçüsü olarak anýtlaþmýþ:
“Ey Ebu zer, Beyaz kadýnýn oðlunun, kara kadýnýn oðluna bir üstünlüðü yoktur”
Ebu Zer, söylediði sözün vehametini çoktan anlamýþ olarak, baþýný yere kumlarýn üzerine koymuþ, sonra þöyle söylemiþ:
-Bilal, bu baþyýn üzerine ayaklarýyla basmadan baþýmý yerden kaldýrmayacaðým.”
Bilal, bunu yapmamýþ, kolundan tutmuþ Ebu Zer’in ve ayaða kaldýrmýþ. Rasulullah’ýn huzurunda aþkla kucaklaþmýþlar.
Ýþte bu...
Ýslam’ýn yanlýþa ve doðruya getirdiði ölçü bu.
Kiþiliklerin tahliyesi ve tahliyesi



Ýslam, Müslümanlar arasýnda bu “Kardeþlik” kývamýný temin etmek için iki þey yapmýþ. Yani bir anlamda kiþilikleri “tahliye - arýndýrma, boþaltma”ya, ve “tahliye - süsleme, donatma”ya yönelmiþ. (*)
Bir: Ýnsanlarý, kardeþliðe mani olacak duygu ve yöneliþlerden arýndýrmayý amaçlamýþ.
Ýki: Ýnsanlarda, kardeþliði yüreklerde pekiþtirecek hususiyetler inþa etmeye yönelmiþ.
Þunlardan arýndýrmak istemiþ insanlarý:
-Gýybet. Yani mü’min kardeþinden, onun sevmeyeceði bir þeyle bahsetmek.
Kur’an gýybeti, ölmüþ kardeþinin etini yemeye, yani tiksinti verici bir þeyi yapmaya benzetmiþ. Bundan þunu anlamak mümkün: Gýybet, içinizde mü’min kardeþinizin sevgisini öldürmek ve ondan sonra da konuþarak onun ölmüþ bedeninin etini çiðnemek gibi bir þey... “Tiksindiniz deðil mi?” diye sarsýyor bizi Halýk-i zül celal. (Hucurat, 12)
Bir ibret hadisesi:
Bir gün Hazreti Aiþe, Rasulullah’ýn yanýnda Safiyye validemizden, onun kýsa boylu olduðunu ima eden bir sözle bahsediyor. Rasulullah Hazret-i Aiþe’ye:
“Öyle bir söz söyledin ki, diyor, o söz denizin suyuna karýþsa o denizi ifsad ederdi.”
Ne ürpertici bir durum deðil mi?
-Bilmeden konuþmak. Ýnsanlar hakkýnda bilgi sahibi olmadan konuþmak, Kur’an ölçüleriyle baðdaþmýyor.
“Ýyice bilmediðin bir þeyi söyleme. Arkasýna düþme. Zira kulak, göz, kalb, bunlarýn hepsi yaptýklarýndan sorumludur.” (Ýsra, 36)
-Sui zan. Ýnsanlar hakkýnda geliþi güzel zan ve tahminlerde bulunmak. Bu da Kur’an ölçülerine aykýrý.
“Ey iman edenler zannýn pek çoðundan kaçýnýn. Çünkü zannýn bir kýsmý büyük günahtýr.” (Hucurat, 12)
-Alay etmek. Kur’an göz kaþ iþaretiyle bile bir insanla alay etmeyi, mü’min kiþiliðine yakýþmayacak davranýþlar arasýnda sayýyor.
“Ýnsanlarý sözle ve göz kaþ iþaretiyle alay edenlere yazýklar olsun.” (Hümeze, 1)
Gönderen: 02.02.2010 - 01:52
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
-Söz getirip götürmek.
-Bir Müslümana sövmek, hakaret etmek fýsk, onunla savaþmak küfür olarak nitelenmiþtir.
-Bir Müslümanýn kanýna, ýrz ve namusuna dokunmak.
-Ýftira atmamak. (Ýftira gýybetten daha aðýr bir suçtur ve bir müslümanda olmayan þeyi ona isnad etmek anlamýna gelir.)
-Buðz ve düþmanlýk etmek.
-Bir Müslümanla münasebeti kesmek, ona yüz çevirmek.
-Müslümaný hor görmek. Küçük görmek.
Kendisini büyük görmek.
-Kýskançlýk duymak. Yani onda var, bende yok duygularýna kapýlmak.
-Hased etmek. Yani bir Müslümanda olan þeyin heba olmasýný istemek.
-Tecessüs. Yani bir müslümanýn ayýplarýný noksanlýklarýný araþtýrmak yasaklanmýþtýr.
-Baþkasýnýn iþitmesini istemediði bir sýrrýný dinlemeye, öðrenmeye çalýþmak.
-Bir baþkasýna karþý herhangi bir þeyle övünmek.
-Zulmetmek.
-Bir baþkasýnýn pazarlýðýný bozmak.
-Kötü lakap takmak.
-Bir Müslümanýn baþýna gelen musibetten dolayý sevinmek.
Rasulullah buyuruyor: “Kardeþinin baþýna gelen musibete sevinme. Allah ona rahmet eder, onu kurtarýr, seni mübtela kýlar.”
-Hile yapmak.




-Sözünden dönmek,
-Yalan yere vaad etmek.
-Emanete riayet etmemek.
-Ýyiliði baþa kakmak.
-Müslümanlar arasýna husumet, fitne ve fesat düþürmek.
-Topluluk içinde fýsýldaþarak konuþmak.
-Gösteriþte bulunmak.
-Bir Müslümana kafir demek.
-Müslümanlarla niza etmek. Tartýþmada haddi aþmak.
-Elinden ve dilinden bir baþkasýnýn zarar görmesi.
Bütün bunlar, kardeþleþme yolunda Müslüman kiþiliðini yaralayan davranýþ özellikleridir ve Müslüman, kiþiliðini bunlardan arýndýrmak durumundadýr. Kuran’da Hucurat Suresi’nde, “Müslümanlar arasý iliþkiler” konusunda çok net ölçüler vaz’edilmiþtir. Yine yukarda zikrettiðimiz davranýþ biçimleri, Rasulullah Efendimizin hadis-i þeriflerinde yer almýþtýr.
Sýhhatli kiþilik inþasý için
Bunun yanýnda, kardeþliði yüreklerde pekiþtirecek hususiyetlerin inþasý da, yine gerek Kur’an’ýn, yani kelam-ý ilahinin, gerekse Rasulullah Efendimiz’in kutlu ölçüleriyle gerçekleþmiþtir.
Bunlarýn baþýnda, “Allah’a sýmsýký sarýlmak” (Hac, 78) ve “Allah’ýn ipine toptan sýmsýký sarýlma ve parçalanýp ayrýlmama” (Al-i Ýmran, 103) çaðrýsý gelir. Ýþin sýrrý oradadýr. Elleriniz kime veya neye tutunmuþtur? Kalbleriniz nerede buluþmuþtur? Allah Teala’ya sarýlmak ve Allah’ýn ipine tutunmak, sizin için ne anlam ifade etmektedir? Bunlar, dünya ve ukba muhasebesinin en merkezindeki sorulardýr. Bunlarý düþünmeden oluþacak tüm baðlýlýklar, aidiyetler, tutkular, asabiyyetler, yanlýþ yollara sürüklenmeye açýktýr. Bütün baðlýlýk ve aidiyetleri, bütün heyecanlarý ve aþklarý, “Allah Teala ile baðlýlýk” etrafýnda sýralamak gerekiyor. Müslümanýn ana kiþilik dokusu böyle örgülenmek zorundadýr.




Allah’a ve Rasulü’ne itaat yanýnda, hemen “Niza etmeme, birbiriyle didiþmeme” gereðini hatýrlamak, bunun mü’minleri zayýf düþüreceðini, mü’minlerin gücünün, kuvvetinin rüzgarýnýn, hatta devletinin gideceðini unutmamak, zorlu sýnavlarda sabra yapýþmak... (Enfal, 46) Kur’an, “Birbirinizle didiþirseniz, rüzgarýnýz gider” diyor. Bunu bir müfessir “Devletiniz elden gider” þeklinde tefsir ediyor. Son yüzyýlda, iç didiþmelerin Müslümanlara nasýl devletler kaybettirdiðine bakýldýðýnda bu tefsirin çok da yabana atýlýr bir mahiyet taþýmadýðýný görebiliriz.
Mü’minlerle iliþkide, tevazuu öne çýkarmak, kardeþlik iklimini besleyen bir baþka Kur’an öðüdü. “Mü’minlere karþý alçak gönüllü, kafirlere karþý izzetli, onurlu bir duruþ...” (Maide, 54) Ya da “kafirlere karþý çetin duruþlu, birbirine karþý merhametli...” iliþki... yani þu deðil: “Kafirlerle iliþkide son derece müsamahakar, birbiriyle iliþkide çetin...” deðil.
Mü’minlerle iliþkide, ötekinin kiþiliðine deðil, günahýna, yanlýþýna karþý olmak ve onu yoketmek deðil, onu yanlýþtan arýndýrmak ilkesi ile hareket etmek. Yani ötekini yok etme deðil, kurtarma yaklaþýmý içinde bulunmak.
Ve dua... Bütün mü’minlere karþý dua halinde bulunmak... kalblerimizin mü’minlere karþý maðfiret talebi, içinde olmasý, kinden arýnmasý için dua.
Þu ayet bu duayý öðretiyor bizlere:
“Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiþ kardeþlerimizi baðýþla. Mü’minlere karþý kalbimizde bir kin býrakma. Ey Rabbimiz. Þüphesiz sen, çok þefkatli, çok merhametlisin.” (Haþr , 10)
Kalblerimizi, buðzu ve sevgiyi Allah için yapabilme olgunluðuna eriþtirmek. Nefsi duygularla buðza yönelmemek.
Bütün bunlarýn özeti ise, þefkatte, sevgide, rahmette, sevinçte, acýda bütünleþmiþ, Allah Teala’nýn Vedud ismi þerifinden emiþen meveddeti ve “Rahim – Rahman ismi þerifinden emiþen merhametleþmeyi, insan iliþkisi ve toplum inþasýnda ana doku haline getirmiþ bir þahsiyet arayýþýdýr.
Allah Rasulü (sallalahü aleyhi ve sellem)’nün þu hadisi þerifini unutmadan:
“Ýman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de tam iman etmiþ olmazsýnýz.”
Ve terbiye




Þu yukarda saydýðýmýz kiþilik özelliklerini, hem tahliye-arýndýrma, hem tahliye – donatým boyutunda kazanmak için kararlý bir kiþilik terbiyesine ihtiyaç bulunduðu açýktýr.
Çünkü bunlar, ancak yaþanabildiði takdirde, kardeþliði özümsemiþ bir Müþlüman kiþiliði ve bir müslüman toplum inþasý mümkün olabilir.
Bu da, nefsi, bu umdeler çerçevesinde terbiye etmekle saðlanabilir. Terbiye için de, günün 24 saatini bu hassasiyet içinde yaþamak ve her an nefsimize, mü’minlere karþý muhabbeti telkin etmek zarureti vardýr.
Terbiyenin özünde de, her mü’mini, kendi bünyemizin bir parçasý gibi kabul etme hassasiyeti olmalýdýr. Kalbden kalbe akýþ varsa, bu saðlanabilir. Onun için kalblerimiz birbirimize akýþ saðlayacak vasýfta yoðurmak gerekiyor.
Bugün, müminlerin rüzgarý yok, devletleri sarsýlýyor, ümmet, Rasulullah Efendimiz’in inþa ettiði ümmetin hacmiyle ölçüldüðünde binlerce kat büyüklüðünde ama özgül aðýrlýk açýsýndan ölçüldüðünde, büyük zaaflar içinde...
Niye? Çünkü Rasulullah Efen¬dimiz etrafýndaki kardeþlik keyfiyetine sahip deðil. Kardeþ olmuþ ve birbirinde fani olmuþ bir ümmet haysiyeti... O olsa, her þey olacak. O olsa, birimiz bin olacak. O olsa, melekler yardýma koþacak. O olsa, Allah’ýn rahmet eli ümmetin üzerinde olacak. “Bünyan-ý marsus- tuðlalarý sýký dokunmuþ duvar” gibi olsa Ýslam ümmeti, “Cehennem olsa gelen göðsümüzde söndürürüz, bu yol ki Hak yoludur dönme bilmeyiz yürürüz” diyebilen bir celadet topluluðu olur. “Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” diyebilen bir þehamet topluluðu olur.
“Ýslam Ümmeti” deyince bir “mazlumiyet coðrafyasý”ný deðil, bir medeniyet hamlesini konuþuyor oluruz.
Son söz:
Yüreklerimize bakalým. Ne hissediyoruz, þarktaki garptaki mü’min için? Ne hissediyoruz Rabbimizle iliþkimizi deðerlendirdiðimizde? Ne hissediyoruz kalbimizle aklýmýz ve nefsimiz arasýnda dolaþýrken?
Rasulullah’ a lâyýk bir ümmet.
Yarýn mahþer ortamýnda aranacak olan budur.
Ve Müslüman, mahþer ortamýný asla unutmayan ve her davranýþýnýn orada hesabýný verebilme hazýrlýðýnda olan insandýr.
Gönderen: 02.02.2010 - 01:54
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 714 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57008 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.