generique kaletra generique stromectol ivermectine ivermektine hydroxychloroquine epanutin epilantine epivir ercolax eriacta escodarone escoprim escozem esidrex estrace etimonis etopophos euglucon eulexin euthyrox evista exelon exitop extra super avana extra super p force ezetrol famvir farlutal felden feldene felodil female cialis female viagra femara finasterax flagyl flamon flomax flox ex floxal floxin floxyfral flucazol flucinome flucoderm fluconax
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » YARIM HOCA DİNDEN EDER

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
YARIM HOCA DİNDEN EDER
Moderator


4254 Mesaj -
YARIM HOCA DÝNDEN EDER
Baþlýktaki sözü bilmeyen yoktur, bir atasözünün yarýsý.
Tamamý ise þöyle: Yarým hekim candan eder, yarým hoca dinden eder.
Bu sözün içinde sanki, yarým hocalýðýn yarým hekimlikten çok daha vahim olduðunu hissettiren bir anlatým da saklý gibi.
Yani yarým hekimin yaptýðý birkaç kiþinin canýna mal olur belki.
Ama yarým hoca yalan-yanlýþla kalpleri kafalarý karýþtýrýnca, bunun bedelini yerine göre bütün bir toplum öder.
Üstelik hem dünyada, hem de ahirette!..
Yarým hoca dinden eder sözünün doðruluðunu en çok, din adýna aðzýný bir kere açýnca bir daha susmak bilmeyen kiþilerin çoðaldýðý günümüzde hissediyoruz.
Eðitimi, uzmanlýk alaný, ilmî seviyesi... ne olursa olsun, dinî konularda kendisini söz söyleme, hüküm verme mevkiinde gören herkes, herhangi bir denetim mekanizmasýnýn bulunmadýðý bu alanda, zaman içinde rahatlýkla otorite olabiliyor, hatta kendi kitlesini oluþturabiliyor. Bu durum, dinî alanda bizzat din adýna endiþe verici bir manzarayla karþý karþýya olduðumuzun ifadesidir.
Ahkâm kesmenin dayanýlmaz cazibesi
Gerçek alimlerle yarým hocalar birbirine karýþtýrýlýnca, daha doðrusu toplumun önüne sürekli yarým hocalar çýkarýlýnca, fetva vermekle ahkâm kesmek arasýndaki fark da ister istemez kayboluveriyor. Bir zaman sonra bakýyorsunuz takva, ihlâs, tevazu, fedakârlýk... gibi temel tutum ve davranýþlarla toplumun önünde önder ve örnek mevkiinde olan alimler gitmiþ, yerine malumatfuruþluk, gösteriþ budalalýðý, bencillik, kibir, riyakârlýk... gibi hastalýklarla arýzalý insanlar gelivermiþ.
Burasý, toplumun hassasiyetlerinin tahribata uðradýðý yerdir. Bir toplumun dinî deðerleriyle oynamak, kimliðiyle oynamak demektir. Kimlik bunalýmýna düþmüþ bir toplumun son tahlilde varacaðý yer ise, baþkalarýna kölelikten baþkasý deðildir.
Alimin gerçeði ve sahtesi
Bir kimsenin alim sýfatýný hak etmesi, etikete, mevkiye, diplomaya... baðlý deðildir. Gerçek alim, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimize vâris olarak nitelendirilmeyi her bakýmdan hak etmiþ insandýr. Bir kimsenin alim sýfatýna müstehak olup olmadýðýný öðrenmenin yolu çok basittir aslýnda. Dünya ve dünyalýkla iliþkisinde, insanlarla muamelesinde, kiþisel davranýþ özelliklerinde, ibadet hayatýnda... Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimize benzeme gayreti içinde olmayan bir kimsenin, malumatý ne kadar çok olursa olsun, alim olarak nitelendirilmesi doðru deðildir.
Gerçek alim, ilmî donanýmýnýn yaný sýra, ilmiyle amel eden ve yukarýda zikrettiðimiz hususlarda sýradan insanlarýn çok önünde olan kimsedir. Ancak bu suretle Efendimiz s.a.v.in vârisi olma sýfatýný hakkýyla taþýyabilir; toplum da ona bakarak kendisine çeki düzen verme imkânýný elde eder!
Bütün bunlar doðru; ama günümüzde problem ne yazýk ki biraz daha derinde. Topluma örnek insan, Ýslâm alimi diye sunulan, daha doðrusu dayatýlan insanlarýn bir çoðunun, dinî meseleler hakkýnda saðlýklý fikir yürütecek, itimada þayan fetvalar verecek ilmî kapasiteden yoksun olduðunu ibretle ve dehþetle görüyoruz. Bu türlü kimselerin söz ve düþünceleri çeþitli vasýtalarla toplumun gündemine sokuldukça, toplumsal bilincimizde temel bir yer tutan alim, fýkýh, fetva, hatta din kavramlarý giderek aþýnmaya, dönüþmeye, mahiyet ve muhteva deðiþtirmeye baþlýyor. Bir süre sonra din ve dindarlýk, her tutumu hoþ görmenin, her anlayýþý onaylamanýn adý olup çýkýyor! Bu baþýboþluða itiraz etmek de tutuculuk, geri kafalýlýk ve softalýk oluyor tabiatýyla!..
Fetva verme sorumluluðu
Ulemamýz, fetva verme iþini üstlenmenin, Efendimiz s.a.v.e veraset (vâris olma) anlamýna geldiðini söylemiþtir. Zira fetva vermek, hakkýnda fetva verilen meselede Allah Tealânýn ve Efendimiz s.a.v.in razý olduðu hükmü açýklamak demektir. Efendimiz s.a.v., fetva vermenin sorumluluk üstlenmek olduðunu belirterek ümmetini bu hususta titizlikle uyarmýþ ve þöyle buyurmuþtur:
Kime saðlam bir bilgiye dayanmadan fetva verilir (ve o da o yanlýþ fetvayla amel eder)se, günahý fetvayý verenin boynunadýr. (Ahmed b. Hanbel, Ýbn Mâce, Dârimî, Hâkim)
Bu husustaki bir diðer Nebevî tesbit de þöyledir:
Allah ilmi insanlardan zorla sökerek almaz. Ancak alimleri kabzetmek suretiyle alýr. Böylelikle hiç alim kalmayýnca insanlar cahilleri rehber edinir; cahillere fetva sorulur. Onlar da (ilimsiz olarak) fetva verirler; böylece hem kendileri sapar, hem de insanlarý saptýrýrlar. (Buharî, Tirmizî, Ýbn Mâce)
Fetva vermenin, sorumluluðu büyük bir iþ olmasý dolayýsýyla Selef-i Salihîn, fetva konusunda alabildiðine titiz davranýrdý. Abdullah b. Ömer r.a., kendisine fetva sormaya gelenlere, (dönemin Emevî idarecisini kastederek), Ýnsanlarýn sorumluluðunu üstlenmiþ olan þu emire git ve fetva verme sorumluluðunu onun boynuna at. der ve þöyle devam ederdi: (Fetva sormaya gelenler) bizi köprü yaparak üzerimizden geçip cehenneme gitmek istiyorlar. (Dârimîgöz kırpma
Maksat kýlýf bulmak mý?
Sahabe döneminde Medine kadýlýðý görevini deruhte eden Ýbn Halde, Ýmam Mâlikin hocasý olan büyük fakih Rebîa b. Ebî Abdirrahmana þu tavsiyede bulunuyor: Ey Rebîa! Ýnsanlarýn sana fetva sormak için etrafýný sardýðýný görüyorum. Sana birisi fetva sormaya geldiðinde, himmetini adamý içine düþtüðü durumdan kurtarmaya sarf etme; bütün derdin, onun sana sorduðu meselenin manevi sorumluluðundan kurtulmaya bakmak olsun. (el-Hatîbul-Baðdâdî, el-Fakîh vel-Mütefakkih, 2/169)
Kaynaklar, Tabiûnun büyüklerinden Said b. el-Müseyyebin hemen hiç fetva vermediðini nakleder. Kendisine fetva sormak için birisi geldiðinde þöyle derdi: Allahým! Beni (bu iþin vebalinden), bu adamý da benden kurtar! (Beyhakî, el-Medhal, 439-440)
Yine Tabiûndan Ubeyd b. Cüreyc þöyle diyor: Mekkedeyken (ilim öðrenmek için) bir gün Abdullah b. Ömer r.a.e, bir gün de Abdullah b. Abbas r.a.a gidiyordum. Abdullah b. Ömer r.a., kendisine sorulan sorularýn az bir kýsmýna fetva verir, çoðuna karþýlýk ise Bilmiyorum derdi. (Dârimî; ayrýca Ýbn Asakir, Târîhu Dimaþk, 31/167)
Mesele sadece cehalet mi?
Günümüzdeki durumun Selef-i Salihîn dönemine benzemediðini ayrýca vurgulamaya gerek görmüyoruz. Günümüz allameleri ile ilgili tek problem her þeyi bilmeleri deðil. Günümüzü geçmiþten farklý kýlan bir husus daha var: Bilgi sahibi olanlarýn maksadýndaki arýza! Kimin maksadýnýn ne olduðunu nereden biliyorsunuz? diye sorulacak olursa, tavýr, davranýþ ve ahvale dikkat edin deriz. Bunlar kiþinin maksadýný ele veren hususlardýr.
Kaldý ki Efendimiz s.a.v. bizi bu hususta da uyarmýþ ve þöyle buyurmuþtur:
Kim ulema ile münazara etmek veya cahilleri þüpheye düþürmek yahut (þöhret, zenginlik ve makam elde ederek) halký kendisine yöneltmek için ilim öðrenirse, Allah onu cehenneme sokar. (Tirmizî, Taberânî, el-Mucemul-Kebîr, 23/284)
Þu halde, öðrendiði ilmi bu üç þeyi gerçekleþtirme yolunda araç olarak kullanan birisini gördüðümüzde, onun, Allahtan hakkýyla ancak alimler korkar. (Fâtýr, 28) ayetinde ifade buyurulan kimselerden mi, yoksa ulema-i sû (kötü niyetli, þerre çaðýran alimler) cümlesinden mi olduðunu anlamamýz zor deðildir.
Ýmam Ahmed b. Hanbel rh.a. þöyle diyor: Kim fetva verme iþini üstlenirse büyük bir sorumluluk üstlenmiþ demektir. Þayet zaruret sebebiyle kabul etmiþse, baþka. Kendisine, Fetva sorulan kiþinin susmasý mý, cevap vermesi mi daha efdaldir? diye sorulduðunda, Susmasý bana daha uygun geliyor. karþýlýðýný veriyor ve þöyle devam ediyor: Fetva veren kiþi bilmelidir ki, fetva verirken bir þeyi emrettiðinde veya yasakladýðýnda, bunu Allah Tealâ adýna yapmaktadýr, dolayýsýyla yaptýðý bu iþten hesaba çekilecektir. (Muhammed er-Râþidî, el-Misbâh fî Resmil-Müftî ve Menâhicil-Ýftâ, 1/36-37)
Fetva verme iþtahý
Daha çok sayýda rivayet zikretmek mümkün. Ancak zikrettiklerimizin þu hususu açýkça vurgulamaya yettiðinde þüphe yok: Selef-i Salihînin tutumu ile günümüzün insanýný birbirinden ayýran birçok özellik vardýr. Ama içlerinde belki de en önemlisinin, fetva verme konusundaki atýlganlýk ve ihtiras olduðunu söylersek abartý yapmýþ sayýlmayýz.
Kurandan Sünnete, Akaidden Tefsire, Fýkýhdan Tasavvufa kadar Dinle ve dinî ilimlerle ilgili her konuda ahkâm kesen, üstelik de bunu, Selefi ve geçmiþ ulemayý türlü þeylerle itham ederek, karalayarak yapan insanlar acaba nasýl bir vebali omuzladýklarýnýn farkýnda mýdýr?..
Sizin yalnýzca þahsi görüþünüze dayanarak verdiðiniz fetvalarla yüzlerce, binlerce, hatta belki milyonlarca insan amel ediyor. Belki birilerinin hakkýný yiyor, belki inanmasý gereken þeyleri inkâr, inkâr etmesi gereken þeylere de iman ediyor; yahut usulüne uygun olmayan þekilde ibadet ediyor ve son nefesini bu þekilde verecek. Ve siz sadece kendi hesabýnýzý deðil, o insanlarýn hesabýný da vermek durumunda kalacaðýnýza dair içinizde en küçük bir endiþe duymadan, size uzatýlan her mikrofonu þöhretinize þöhret katmanýn fýrsatý olarak göreceksiniz!!!
Fetva sorma sorumluluðu
Yukarýda fetva verme mevkiinde olanlarýn veya kendilerini bu mevkide görenlerin yüz yüze bulunduðu sorumluluk ve tehlikelere deðindik. Acaba fetva sormak da bir bilinç ve sorumluluk iþi deðil midir?
Doðrusu þu ki, fetva vermeyi bilmek kadar fetva sormayý bilmek de bir yükümlülüktür.
Ali el-Karî, Kim ilimsiz fetva verirse günahý fetvayý verenin boynunadýr. (Ebu Dâvud, Hâkim) hadisi üzerinde dururken ilginç bir noktaya temas eder. Hadisin metni iki þekilde anlaþýlmaya müsaittir. Birincisi yukarýda verdiðimiz gibidir. Ýkincisi ise þöyledir: Kim ilimsiz olarak fetva verirse, günahý, ona fetva soranýn boynunadýr. (Mirkâtul-Mefâtîh, 503)
Her ne kadar tercih edilen yukarýdaki anlamlardan ilki ise de, hadisin metninden ikinci manayý çýkarmak da -dediðimiz gibi- mümkündür. Bu durumda fetva soran kimselere de bir sorumluluk düþüyor demektir.
Hz. Ömer r.a. da þu tesbitle ayný hassas noktaya parmak basmýþtýr: Güvenilir kimse kesinlikle hýyanet etmez. Ancak insanlar güvenilir olmayan kimseye güvenir, onlar da hýyanet eder.
Hz. Ömer r.a.ýn bu sözünü nakleden Ebu Bekir et-Turtûþî þöyle der: Biz de diyoruz ki: Hiçbir alim asla bidat uydurmaz. Ancak, alim olmayan kimselere fetva sorulur, onlar da (verdikleri yalan yanlýþ fetvalar sebebiyle) hem kendileri sapar, hem de (fetva soranlarýgöz kırpma saptýrýr. (Kitâbul-Havâdis vel-Bida, 77)
Tabiûndan Ýbn Sîrîn bu noktada bizim için hayatî önem arz eden þu tesbitte bulunmuþtur: Bu ilim Dindir. Dininizi kimden aldýðýnýza iyi dikkat edin! (Müslim, Dârimî, Ýbn Ebî Þeybe)
Þu halde iyi bilmek durumundayýz ki, Ben alim deðilim. Ancak fetva sorar ve aldýðým fetvayla amel ederim. demek insaný kurtarmaya yetmez. Kime fetva sorduðumuza, yani dinimizi kimden aldýðýmýza da dikkat etmekle mükellefiz.
Arýzanýn kaynaðý
Günümüzde din adýna dolaþýma sürülen fitne-fesadýn ve bilgi kirliliðinin bu derece revaç bulmuþ olmasýnda, layýk ve ehil olmayan insanlarý alim mevkiine yükselterek kendilerinden din öðrenen, fetva soran insanlarýn payý inkâr edilemez.
Fetva sormanýn mantýðý þudur: Bir kimse, baþýna gelen herhangi bir olayda Allah ve Rasülünün hoþnut olduðu hükmün ne olduðunu öðrenmek maksadýyla iþin ehli, ilmiyle amel eden bir alime danýþýr. Sonra da aldýðý fetvayla amel eder ve böylece Allah Tealâyý ve Rasulünü hoþnut kýlmýþ olmanýn itminanýný yaþar.
Ahiretini önemseyen insanlar için bu son derece normal, hatta olmasý gereken davranýþ biçimidir. Zira fetva, dinin emri ve hükmü ne olursa olsun, yapmaya çoktan karar verdiðimiz bir iþi kitabýna uydurma iþlemi deðildir!
Aksine hareket etmek, yarým hocalarýn, yani sahte alimlerin bizi dinimizden etmesine yol aramak demektir. Yarým hoca dinden eder, evet, ama fetva sormak durumundaki kiþi de,
dininden olmamak için fetvayý kimden almasý gerektiðine dikkat etmek gibi bir sorumluluðun muhatabýdýr.
Unutmayalým ki Bir millet kendinde olaný deðiþtirmedikçe, Allah o milleti deðiþtirmez.
(Rad, 11)
Yarým Hocalarýn Dinden Ediþ Usulü
Ýstikametimiz Batýya doðru çevrildiðinden beri, bizim Dini algýlama ve yaþama tarzýmýza da bir çözülme arýz oldu.
Nefsimize aðýr gelen hükümleri devre dýþý býrakmak ya da o hükümlerle muhatap olmadýðýmýzý ispatlamak için olmadýk yorumlar yapar hale geldik.
Eðer nefsimize aðýr gelen hüküm, Kuran ayetiyle sabit ise, o konuda Sünneti, Sahabenin ve ulemanýn anlayýþýný görmezden gelerek ayete kendi anlayýþýmýz doðrultusunda anlam vermenin gayreti içinde olduk. Kuran 1400 yýl önce inmiþtir, ama her çaða hitap etmektedir. Onun her çaðda yeniden yorumlanmasý, evrenselliðinin bir gereðidir. gibi saçma sapan gerekçelerle Allahýn Kitabýný kendi heva ve heveslerimiz doðrultusunda olmadýk yorumlara tabi tuttuk.
Bahis konusu olan hüküm, Sünnetle/hadislerle sabit olmuþ ise, iþ biraz daha kolaylaþýyor. Müsteþrikler marifetiyle hadislere güvensizlik virüsünün çoktan bulaþtýðý aklýmýza bu aþamada hemen uydurma hadisler söylemi geliveriyor. Söz konusu hadisin de uydurulanlar cümlesinden olduðunu söyleyerek iþin içinden sýyrýlýyoruz!
Ýcma ya da Kýyasa gelince, orada yükümüz büsbütün hafiflemiþtir. Zira yüzlerce yýl önce meydana gelmiþ bir icmanýn bugün bizi baðlamayacaðý, kýyasla verilen hükümlerin ise Kuranýn/Sünnetin ruhu dediðimiz þeye aykýrý olduðu yorumu hemen yanýbaþýmýzdadýr.
Modern zamanlarda Edille-i Þeriyye adeta hayatýmýzdan çýkmýþ, onun yerini þu üç ilke almýþtýr:
Kolaycýlýk
Akýlcýlýk
Deðiþim.
Bu ilkelere uymayan delil, ayet de olsa, hadis de olsa, bir çaresine bakýlýr ve mutlaka devre dýþý býrakýlýr!
(E.SÝFÝL)

Gönderen: 17.01.2010 - 10:40
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 685 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57611 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.