hydroxychloroquine budesonide lopinavir ritonavir generique kaletra generique colchicine aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » *** NAMAZ PLATFORMU *** » Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) nasıl namaz kılardı?

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) nasıl namaz kılardı?
Moderator


4254 Mesaj -
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) nasýl namaz kýlardý?
Hz. Peygamber ne cennet arzusu, ne cehennem korkusuyla gözyaþý döküyordu. O sadece Rabbine daha yakýn olup, O`nun sevgisine lâyýk olma emeliyle ibadetlerini yerine getiriyordu. O`nun namazýnýn bakýn ne gibi manevi anlamlarý vardý? Ýnsan Yayýnlarýnýn Psikoloji serisinden çýkan ilginç bir kitap bugünlerde raflarda yerini aldý. Esme Sayýn Ekerim’in Namaz ve Karater Geliþimi adlý kitabý, Ýslamiyet’in beþ þartýndan bir olan ibadetin insan ruhunu nasýl etkilediðini göz önüne seriyor. Namazýn bireye davranýþ ve dürtülerini kontrol etme imkaný verdiðinin altýný çizen çalýþma, namaz ibadetini bir çok açýdan ele alarak ahlaki oluþuma etkilerini psikolojik metotlarla ayrýntýlý þekilde göstermeyi hedefliyor. 4 ana bölümde oluþan kitabýn ana baþlýklarý Ýbadet Kavramý, Karakter Kavramý, Namaz Ýbadeti ve Tasavvufi açýdan namaz baþlýklarýný taþýyor. Alt baþlýklarda ise Namaz- Sorumluluk duygusu, Namaz- Zaman ve çalýþma disiplini, Namaz sabýr iliþkisi gibi ayrýntýlara dikkat çekiyor.
Söz konusu kitaptan sizler için ilginç bir bölüm seçtik:
HZ. PEYGAMBERÝN NAMAZININ MANEVÎ ANLAMLARI
Hz. Peygamberin ibadet hayatý, ilâhî aþk ve muhabbetin en üst düzeyde yaþandýðý bir dünyadýr. Resulüllah, her an Rabbine dua eden, yalvaran, aðlayan, Rabbini anan, þükreden, O`na tevbe eden; secde ve rükûda Rabbinden ayrýlmamayý dileyen bir peygamberdir. ALLAH’A DAHA YAKIN OLMAYI ÝSTERDÝ
Atâ, Hz. Peygamberin ibadet hayatýnýn manevî yönleri hususunda bize þu bilgileri naklediyor: "Ubeyd bin Umeyr ile Hz. Aiþe`nin yanýna gitmiþtim. Hz. Aiþe`ye, `Bize Resulüllah`ta gördüðün en ilgi çekici þeyin ne olduðunu anlatýr mýsýn?` dedim. Hz. Aiþe aðlamaya baþladý ve þöyle dedi: `Onun hangi hâli ilgi çekici deðil ki? Bir gece bana gelmiþ, benimle yataða girmiþ, cildim cildine deðmiþ, sonra bana, `Ey Ebu Bekir`in kýzý! Beni býrak da Rabbîme ibadet edeyim.` demiþti. `Þüphesiz ki bana yakýn olmaný arzu ederim` dedim ve kendisine müsaade ettim. Yataktan kalktý, su kýrbasýnýn yanýna gitti. Abdest aldý, abdest uzuvlarýný bol su ile yýkadý, sonra namaz kýlmaya baþladý. Biraz sonra aðlamaya baþladý. O kadar ki, gözünden dökülen damlalar göðsünü ýslatmýþtý. Sonra rükûya vardý, rükû hâlindeyken de aðlamaya devam etti. Sonra baþýný kaldýrdý; yine aðladý, aðlaya aðlaya secdeye indi. Secdeden baþýný kaldýrdý. Bilal sabah ezanýný okumak için gelene kadar aðladý. Dedim ki: `Ya Rcsulüllah, seni bu derece aðlatan þey nedir, Allah senin geçmiþ gelecek bütün günahlarýný affetmedi mi?` Þöyle buyurdu: `Allah`a çok þükreden bir kul olmayayým mý?`"
Bu örnekte de görüldüðü üzere Hz. Peygamber ne cennet arzusu, ne cehennem korkusuyla gözyaþý döküyordu. O sadece Rabbine daha yakýn olup, O`nun sevgisine lâyýk olma emeliyle ibadetlerini yerine getiriyordu.
GECELERÝ AYAKLARI ÞÝÞENE DEK NAMAZ KILARDI
Hz. Aiþe, Hz. Peygamberin ibadet hayatý hususunda bize þu bilgileri aktarmaktadýr: Hz. Peygamberin geceleri ayaklarý þiþinceye kadar ayakta durup ibadet ettiði olurdu.
Ramazan`ýn son on günü gelince Hz. Peygamber geceleri ibadetle geçirir, ailesini uyandýrýr, kendisini ibadete verir, baþka bir iþe bakmazdý. Özellikle her sene Ramazan ayýný itikatla münzevî olarak geçirmeye dikkat eder, dünyevî iþlerle ilgilerini keser, zikir ve ibadet ederdi.
Gece kalkýp namaz kýlmak (teheccüd) zaten onun için farz namazlardan biriydi. Bu örnekler incelendiðinde Hz. Peygamberin Rabbi ile iliþkileri hususunda son derece hassas davrandýðý; ibadetler esnasýnda duygusal bir yoðunluk ve coþkunluk yaþadýðý anlaþýlmaktadýr. Resulüllah günlük meþgalelerinin haricinde Rabbine sevgi ve þükrünü sunmak için çok özel bir vakit ayýrýr; o bu ibadet esnasýnda dünyanýn ve ahiretin süflî arzularýný terk ederek sadece Rabbiyle beraber olmaya özen gösterirdi. Muhabbet ve sevginin hakikati, insanýn kendisine hiçbir þey býrakmayacak þekilde bütün varlýðýný sevgiliye hibe etmesidir. Böylece muhabbet bütün tercihlerin sevgili lehinde yapýlmasýdýr. Resulüllah`ýn ibadet hayatýný þekillendiren temel esas da Rabbinin sevgisini bütün sevgilerin üstünde tutmasý ve Rabbinin sevgisini diðer sevgilere kapý yapmasýdýr. Resulüllah`ta Allah sevgisi insan ve ümmet sevgisine de bir kapý açmýþtýr.
KURAN OKUTUR VE DÝNLERKEN DUYGULANIRDI
Resulüllah`ýn bütün insanlýðý kuþatan sevgi coþkunluðunu gösteren en güzel örneði bize Abdullah bin Mesud aktarmaktadýr. Abdullah bin Mesud þöyle anlatmaktadýr: "Bir gün Hz. Peygamber bana `Kur`an oku!` diye emir buyurmuþtu. `Kur`an sana nazil olmuþ iken sana mý Kur`an okuyayým?` dedim. Resulüllah`ýn, `Ben, Kur`an`ý baþkalarýndan dinlemeyi de severim.` buyurmasý üzerine Nisa suresini okumaya baþladým. `Biz her ümmete bir þahit, seni de onlarýn üzerine þahit getirdiðimizde onlarýn hâli nice olur!` ayetine geldiðimde, `Þimdilik bu kadar yeter.` buyurdu. Bir de baktým gözlerinden yaþlar akýyordu." Bu olayda Hz. Peygamber, ümmeti içerisinde þefaat ve þahitliðine lâyýk olamamýþ kimseleri düþünmüþ; bu insanlar için hýçkýrýklara boðulmuþtur. Hz. Peygamber ibadetleri esnasýnda dünya ve ahiretin süflî arzu ve ihtiraslarýný aþtýðý gibi zamaný ve mekâný da aþar; zaman ve mekânýn insaný sýnýrlandýran dar boyutlarý içerisinden çýkardý.
BÝR REKATTA BÝR KAÇ SURE OKURDU
Resulüllah`ýn bu özel durumuyla ilgili en güzel örneði bize Huzeyfe bin Yeman anlatmaktadýr: "Bir gece Hz. Peygamber ile namaz kýldým. Resulüllah, Bakara suresini okumaya baþladý. Yüz ayet okuduktan sonra rükû eder dedim, yüz ayeti geçti. Sonra bu sureyi bir rekatte okumak suretiyle namaz kýlacaktýr dedim, geçti rükû etmedi. Nisa suresini okumaya baþladý. Onu da okudu. Sonra Âl-i Ýmran suresini okumaya baþladý, onu da okudu. Aðýr aðýr okuyordu. Konuyla ilgili diðer örneðimizi de Abdullah bin Þýhhýr nakletmektedir: "Bir gün Resulüllah`ýn yanýna gelmiþtim. Namaz kýlýyor tan göðsü kaynar kazan gibi ses çýkarýyordu." Hz. Peygamberin ibadet hayatýnýn manevi" yönü Allah`ý görüyormuþçasýna O`na ibadet etme ve yaptýðý ibadetin Allah`ýn çýkmadan önceki son ibadeti olduðuna inanma þuurudur. Bu hususta Hz. Peygamber þöyle buyurmuþtur: "Dünyadan veda edecekmiþçesine, Allah`ý görür gibi namaz kýl. Sen Allah`ý görmüyorsan da O seni görüyor."
PEYGAMBERÝN NAMAZLARDA ETTÝÐÝ DUA
Bu dua Hz. Peygamberin ibadetlerinde tecrübe ettiði manevi derinliði göstermesi açýsýndan çok önemi: Allahým! Doðu ile batý arasýný birbirinden uzaklaþtýrdýðýn gibi, beni de hatalarýmdan uzaklaþtýr. Allahým! Beyaz elbise kirden temizlendiði gibi, beni de hatalarýmdan temizle. Allahým! Su, kar ve dolu ile benim hatalarýmý yýkayýp temizle." Hz. Peygamber, bu duayý farz namazlarda okurdu.
CEMAATLE KILINAN NAMAZLARI KISA TUTARDI
Hz. Peygamberin ibadet hayan incelendiðinde dikkat çeken en önemli nokta onun cemaatle kýlýnan farz namazlarý kýsa tutmasýdýr. Hz. Peygamber cemaat içerisinde çocuk, yaþlý, hasta, emzikli veya çocuklu bir annenin varolabileceðini düþünerek onlarýn farz namazlarý cemaatle kýlmaktan mahrum kalmamalarý ve sürekli cemaatle namazlara devam edebilmeleri için, cemaatle kýlýnan farz namazlarý kýsa tutmuþtur. Cemaatle kýlýnan namazlarý uzatarak insanlara bu hususu zorluk yaþatan kiþileri uyarmýþ; onlara ciddi tepki göstermiþtir. Kulluk mana olarak; Rabbin emir ve yasaklarýna uymak, bunlarý - emr'i bil maruf neyh'i anil münker - iyiliði emredip kötülükten men etmek suretiyle hayata hayat kýlmaktýr. Kulluk, bir noktada da insanýn aczini anlamasý, fakrýnýn da farkýna varýp tüm benliði ile Allah (c.c)' ne yönelmesidir, diyebiliriz. Zira yaptýðýmýz dualardan maksat, kendi acziyetimizi, fakrýmýzý itiraf edip Allah'a yönelmektir. Ýþte bu yöneliþ ve kulluk Efendiler Efendisinde herþeyde olduðu gibi zirvedeydi.
Allah Resulu'nun hayatýnýn hangi karesine bakarsak bakalým hep kulluðun zirvesinde olduðunu görürüz. Allah (c.c) O'na (s.a.v) þöyle hitap ediyordu yüce Kuran-ý keriminde:
" Habibim þüphe yok ki Sen yüce bir ahlak üzeresin..! " Bu ayet-i kerimeden de anlaþýldýðý gibi O (s.a.v) evvela yüce bir ahlak olan "Allah'ýn Ahlaký" ile ahlaklanmýþtý. Ýþte bu ahlak O'nu hep kulluðunun zirvesine çýkartýyordu. O (s.a.v), bir gün evvel sabahlara kadar yapmýþ olduðu ibadeti ile yetinmiyor, ertesi gün bunu ikiye katlýyordu. Tabir yerinde ise Rabbinden gelen o enfusi esintiler karþýsýnda Kuran-i bir tarz ile "Helmin mezit" yani "daha yok mu?" diyordu. Ýbadete hele namaza asla ama asla doymuyordu. Þimdi bir kaç vaka ile olayý daha anlaþýlýr hale getirelim... Bir gün Hz. Aiþe (r.anha) anamýz, Efendimiz (s.a.v) ayaklarý þiþene kadar ibadet ettiðini, namaz kýldýðýný görmüþ ve þöyle sormuþtu; "Ya Rasulallah Senin gelmiþ ve geçmiþ tüm günahlarýn afolunduðu halde neden bu kadar ibadet etmek suretiyle kendine eziyet ediyorsun?" Peygamber Efendimiz Aiþe validemize þöyle cevap verir: "Ya Aiþe Rabbime þükreden bir kul olmayayým mý?". Burada anti parantez bir þey arzetmek istiyorum. Efendimiz yaptýðý ibadetlerinin karþýlýðý olarak asla cenneti talep etmiyordu. Zira biliyordu ki yapýlan ibadet neticesinde cennet gibi meþru bir beklentiye girmek ibadetlerin özü ve ruhu olan "ihlas" düsturunu zedeleyebilirdi. Bu nedenle ibadetini sadece Allah'a þükür mahiyetinde deðerlendirerek Aiþe validemize cevap veriyordu. Bu da Efendimiz (s.a.v) her þeyde olduðu gibi ihlas, ihsan, takva ve zühdde de "zirveler üstü bir insan" olduðunu gösterir. Yine bir defasýnda Peygamber Efendimiz (s.a.v) namaz hususunda þöyle demiþti; "Namaz benim gözümün nurudur." Bu sözü de tahlil etmek gerek. Çünki hayatýmýzda bizler bu sözü evlatlarýmýza, çoluk çocuðumuza söyleriz. Ama O (s.a.v), namaz dediði zaman aklýna ne Fatýmasý geliyordu ne de çok sevdiði diðer evlatlarý... çünki O (s.a.v) "er-Refika'l Al'a" olan yüce dostu ile namazda beraber oluyordu. Herkesin insan olarak þehvet duyduðu bazý hususlar vardýr ve bunlar da tabiidir. Yani Allah (c.c) yaratýlýþta bunu fýtrat olarak içimize yerleþtirmiþtir. Fakat bu duygularýn yine asýl gayesi Rabbe yakýnlýk, onla olan kurbiyetin artmasý ve rýzasý istikametinde bir hayat sürdürmek içindir. Ýþte Efendimiz (s.a.v)'in þehveti ise kendi beyanlarý içinde "namaz" idi, namaz kýlma iþtiyaký idi. O (s.a.v) kutlu beyanlarýnda zaten þöyle diyordu; "Müminin miracý Namazdýr" veya "Namaz dinin direðidir. Kim namazýný kýlmaz ise dinini yýkmýþ olur, kim de namazý kýlarsa dininin ikamesini saðlar, ayakta tutar."
Peygamberimiz (s.a.v) son anlarýna bakacak olursak hep ibadet aþký ve ibadet etme gayreti içerisinde olduðunu görürüz. Mesela Efendimiz (s.a.v) vefatýna yakýn çok baþ aðrýsý çekiyor, bazan bu aðrýlar dayanýlamayacak kerteye geldiðide ise düþüp bayýlýyordu. Ama o ayýldýðý vakit ilk olarak "Namaz... namaz.." diye vaktin geçip geçmediðini soruyordu.
KULLUÐUN MANASI VE EFENDÝMÝZDEKÝ (s.a.v) AYRI TEZAHÜRÜ
Allah (c.c) yüce kitabýnda Zariyat suresinde þöyle buyuruyor, "Ben insanlarý ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattým." Demek oluyor ki bizim asýl gayemiz baþta da belirtiðimiz gibi Allah'ý tanýmak ve O'na kul olduðumuzun farkýna varýp ibadet-i taatte bulunmak. Bu vazife istikametinde ilerlersek eðer "ahsen-i takvim" sýrrýna mazhar olacak, bu mazhariyetle insanýn baþý ta arþ-u ferþe kadar yükselecek ve de kul olmanýn hazzýný damarlarýna ve hatta diyebilirz ki atomlarýna varýncaya kadar hissedecektir. Ýþte bu "ruh enginliðini" ve "gönül duruluðunu" hisseden Gönüller Sultaný Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi þöyle der; "Kul oldum... kul oldum...Köleler azad olunca sevinirler, þen þakrak olurlar..bense sana kul olmakla sevinirim...!" Bu sözün manasýnýn yüce derinliðini anlamak için veya görmek için Efendimiz (s.a.v) hayatýna göz atmak yeterlidir. Zira O'nun hayatý her an kulluðunda bir basamak daha, ötelere açýlma adýna bir menfezin aralandýðý Rabbi ile buluþma anlarý ile doludur... Ayrýca O'nun kulluðunun ayrý bir tezahürü de Kur'an televvünlü bir iklimde yaþamasýdýr. Efendimize (s.a.v) yaþayan Kur'an desek mübalaða yapmýþ olmayýz. Bu hususta da Peygamberimizin (s.a.v) hayatýndan açýk ve sarih misaller verilebilir. Mesela; bir gün Hz. Aiþe validemize Efendiler efendisinin ahlaký sorulunca, yüce anamýz þöyle cevap verir:
"Huluku-ul kur'an"... yani O'nun ahlaký Kur'an ahlaký idi. Zira O'nun terbiyecisi, O'nun müdebbiri Allah'tý (c.c).
Efendimizin;
- Hatem-ul Enbiya olmasý,
- Allah'ýn O'na (s.a.v), 124 bin peygamber arasýndan "habibim" diye hitabý,
- Efendimizin hem dininin hem de kendisinin belli bir zümre veya kavime deðil de genel olarak tüm insanlýða gelmesi, tebliðinin þumüllü olmasý,
- Kur'anýn Peygamberimizi "vema erselnake illa rahmeten lil alemin" yani "Habibim sen alemlere rahmet olarak gönderildin" ayetinin sýrrý ile yaratýlmasý ve tanýttýrýlmasý,
- Bir de yaratýlýþýn, hilkatin yegane gayesi olmasý hasebiyle...
...kullukta da diðer yönlerin de olduðu gibi kamil ve zirve insan olduðu görülür...!
NAMAZLARI
Ýslâm'ýn beþ þartýndan birisi, belki en önemlisi olan namaz, belirli fiil ve hususî rukünlerle Allah Teâlâ'ya kulluk etmektir. Namazýn zahiri, birtakým hareket ve zikirden ibaret ise de gerçekte, ilmi her þeyi kapsayan Cenâb-ý Hakk'a tazarru ve niyazdan ibarettir. Beþ vakit namaz hicretten bir buçuk sene önce miraçta farz kýlýnmýþtýr. Âkil ve bâlið olan her müslümanýn yapmasý gereken farz-ý ayn bir ibadettir. Hz. Peygamber ümmetine öðrettiði namazý herkesten çok edâ etmiþ, onu gözünün nuru, gönlünün süruru olarak tavsif etmiþtir.
Kaynaklarda, Hz. Peygamber'in pek çok nafile namaz kýldýðý, hatta bu sebeple ayaklarýnýn bile þiþtiði, bunu sadece Allah'a þükreden bir kul olmak maksadýyla yaptýðý nakledilmektedir.
Peygamberimiz, farz namazlarýný, ashâbýnýn gözü önünde kýlmýþ, miktar ve hususiyetleri herkes tarafýndan tesbit edilmiþ ve öðrenilmiþtir. Ancak ona mahsus olan bazý nafile namazlar herkes tarafýndan ayný açýklýkla bilinmiyordu. Onun nafile namazlarý gece kýldýklarý, gündüz kýldýklarý ve diðer bazý nafile namazlar olmak üzere üç gurupta incelenebilir:
a) Gece Kýldýklarý Nafile Namazlar
Hz. Peygamber'in gece ibadetlerine baþta hanýmlarý olmak üzere, bazý yakýnlarý ve bir kýsým ashâb-ý kiram da þahit olmuþtur. Hz. Âiþe, onun mutat gecelerinden birini tavsif ederken "... O, gecenin evvelinde uyur, son safhalarýnda ibadete kalkardý. Seher vakti girince vitir namazýný kýlar, sonra yataðýna gelirdi..." demektedir.
Ýbn Abbas da Hz. Peygamber'in evinde misafir olarak kaldýðý gecede gördüklerini þöylece dile getirir: "Gecenin yarýsý yahut biraz öncesi veya sonrasý idi. Rasûlullah yataktan kalktý. Ellerini yüzüne sürerek uykusunu daðýttý. Sonra Âl-i Ýmrân sûresinin son âyetlerini okudu. Asýlý duran su matarasýndan güzel güzel abdest aldý ve namaza baþladý. Ben de kalktým. Abdest alarak sað yanýnda namaza durdum. O, sað elini baþýmýn üzerine koyup okþadý. Sonra kulaðýmý hafifçe burdu. Sonra da, ikiþer rekât olmak üzere, on iki rekât namaz kýldý. Sonunda da tek rekât namaz kýlýp yattý. Müezzin sabah namazýný kýldýrmasý için kendisine durumu bildirince kalktý ve iki kýsa rekât namaz kýlýp mescide çýktý. Sonra da sabah namazýnýn farzýný edâ etti."
Hz. Âiþe Rasûlullah'ýn ömrünün son senesinde oturarak namaz kýlmaya baþladýðýný, kýraatýndan 30 veya 40 âyet kaldýðýnda ayaða kalkýp okuduðunu ve öylece kýldýðýný anlatmaktadýr.
Secdelerinin ve kýyamlarýnýn uzunluðu göz önünde tutulursa, Hz. Peygamber'in her gece bir saatten fazla ibadet yaptýðý söylenebilir.
b) Gündüz Kýldýðý Nafileler
Hz. Peygamber gündüz boyunca da birçok nafile namaz kýlmaya devam etmiþtir. Öðlenin farzýndan önce dört sonra iki, akþamýn farzýndan sonra iki, yatsýnýn farzýndan sonra iki rekât namaz kýlmýþtýr. Özellikle, sabahýn farzýndan önce kýlýnan iki rekât sünnetin yerinin daha büyük olduðu nakledilmektedir. Bu namazlar müekked sünnet denilen hemen hemen hiç ihmal etmeksizin çoðunlukla kýldýðý namazlardýr. Gayri müekked diye vasýflandýrýlan namazlar ise bazý kere yaptýðý üzere, ikindinin ve yatsýnýn farzýndan önce kýlýndýðý dört rekât namazlardýr.
Mescide girildiðinde kýlýnan tahiyyatü'l-mescid isimli iki rekâtlýk namaz da nafile ibâdetler cümlesindendir. Bu namazlarýn yanýnda Hz. Peygamber'in, kuþluk namazý diye bir namaz kýldýðýndan da söz edildiði de görülmektedir.
c) Kýldýðý Diðer Nafile Namazlar
Yukarda izah edilenlerin dýþýnda Rasûlullah, teravih namazý ve çeþitli vesilelerle baþka nafile namazlar da kýlmýþtýr. Meselâ yaðmur duasý ve namazý zikredilebilir. Güneþ tutulduðu zaman da 2 rekâtlýk bir namazý cemaatle kýlmýþtýr. Ayrýca ay tutulmasý sýrasýnda da nafile namaz kýlýnmýþtýr.
Yolculuktan döndükten sonra 2 rekât bir namaz kýlmak da müstehab sayýlmýþtýr. Rasûlullah'ýn böyle bir namazý kýldýðý rivayet edilmektedir. Bu nafile namazlar arasýnda tesbih namazý isimli bir namaz da vardýr. Bu arada istihare namazýnýn varlýðýndan söz edilmektedir. Akþamýn 2 rekât sünnetinden sonra onu 6'ya tamamlamak hususunda da hadisler vardýr. Fakat salâtu evvâbîn (tevbe edenlerin namazýgöz kırpma denen bu namazý ifade eden hadisler zayýftýr. Ancak bu gibi fazilet sayýlan yerlerde zayýf hadislerle amel edilebilir.
Kur'Ân Okumalari
Kur'ân sadece okunmak için inmemiþtir. O, bir hayat kitabýdýr. Onu Rasûlullah hayata tatbik etmiþtir. Zira Rasûlullah'ýn ahlâký Kur'ân'dý. Kur'ân'ýn emrettiðini yapmýþ, yasakladýðýndan da kaçýnmýþtýr.
Güzel bir sese sahip olan Hz. Peygamber, daima o güzel sesi ile Kur'ân-ý Kerîm'i okumuþ ve onun emirlerini ilk önce kendisi tatbik etmiþtir. Hz. Peygamber Kur'ân-ý Kerîm'i bir çok usûl dâhilinde okumuþ ve öyle okunmasýný tavsiye etmiþtir. Bunlardan birisi de onu tertîl ile okumaktýr. Tertîl, dura dura, anlaya anlaya okumaktýr. Nitekim Ümmü Seleme, Hz. Peygamber'in okumasýnýn bu þekilde olduðunu þöylece izah eder: "O'nun kýraati açýk, tane tane ve harf harf idi". Bu okuyuþ müstehabdýr. Hatta Kur'ân'ýn manasýný anlamayan yabancý kimse bile böyle okumalýdýr. Zira bu okuyuþ þekli Kur'ân'a daha çok hürmeti icab ettirdiði gibi, hýzlý okuyuþtan kalbe daha tesirlidir.
Güzel ses ile Kur'ân-ý okumak makbuldür. Nitekim Abdullah b. Muðaffal: "Hz. Peygamber'in devesinin üzerinde el-Feth suresini yumuþak bir kýraatle tercî yaparak okuduðunu duydum" der. Tercî, makamla okuyanlarýn kýraatlarýnda olduðu gibi, sesi boðazda döndürmektir. Bir çeþit güzel okuyuþtur. “Kur'ân'ý sesinizle süsleyiniz”, buyuran Hz. Peygamber, Güzel ses ile Kur'ân-ý okumak makbuldür. Nitekim Abdullah b. Muðaffal: "Hz. Peygamber'in devesinin üzerinde el-Feth suresini yumuþak bir kýraatle tercî yaparak okuduðunu duydum."der. Tercî, makamla okuyanlarýn kýraatlarýnda olduðu gibi, sesi boðazda döndürmektir. Bir çeþit güzel okuyuþtur. Hz. Peygamber "Kur'ân'ý sesinizle süsleyiniz" buyurmuþtur.
Diðer bir okuyuþ usûlü de, Kur'ân-ý Kerîm'i hüzünle okumak ve öylece dinlemektir. Hz. Peygamber onu hüzünle okumuþ ve öylece de dinlemiþtir. Abdullah b. Mes'ud der ki: "Hz. Peygamber, bana "Kur'ân oku, dinleyeyim" dedi. Ben de "Nasýl olur? Kur'ân sana iniyor; ben sana nasýl okuyayým?" dedim. O, "Evet" dedi. Ben de "en-Nisâ sûresini" okudum. Ta ki "fekeyfe izâ ci'nâ minkülli ümmetin..." âyetine kadar okudum. O, "yeter" dedi. Bir de ne göreyim, o sýrada onun gözlerinden yaþlar akýyordu."
Hz. Peygamber Kur'ân-ý Kerîm'i bazen gizli, bazen de sesli olarak okumuþtur. Hz. Âiþe, Hz. Peygamber'in Kur'ân-ý Kerîm'i hem gizli, hem de sesli okuduklarýndan bahseder.
Hz. Peygamber Kur'ân-ý Kerîm'den her gün bir miktar okumuþ, hepsini kýsa bir müddet içerisinde hatmetme yoluna girmemiþtir.
Kur'ân-ý Kerîm okumaktan maksat, sadece terennüm deðildir. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde: "Seni fenalýktan men ettiði müddetçe Kur'ân'ý oku, eðer kötülükten alýkoymuyorsa Kur'ân okumuþ sayýlmazsýn" buyurmaktadýr. Ayrýca, "Kur'ân'ýn haram ettiði þeyleri helâl tanýyan, Kur'ân'a iman etmemiþtir." hadisleri de, asýl olanýn Kur'ân'ý tatbik etmek olduðunu göstermektedir.
OruÇlari
Bilindiði gibi Ramazan-ý Þerifte oruç tutmak, Ýslâm'ýn þartlarýndan biridir. Ramazan orucu, hicretten bir buçuk sene sonra, Þaban ayýnýn 10. günü farz kýlýnmýþtýr. Hz. Peygamber bu tarihten itibaren aralýksýz dokuz defa Ramazan orucunu tutmuþtur.
Kaynaklarda Hz. Peygamber'in farz oruçla yetinmeyip, daha baþka nafile oruçlar da tuttuðu da nakledilmektedir. O, en çok Þaban ayýnda oruç tutardý. Ekseriyetle Pazartesi ve Perþembe günleri oruç tutmuþtur. Ayrýca her ayýn 13, 14, 15. günleri de oruç tutmuþlardýr. Ayrýca Âþûre günü ve Þevval ayýnda da oruç tutmayý tavsiye etmiþlerdir.
ZekÂt Ve Hacci
Zekât, malî bir ibadet olup, hicretin ikinci senesinde farz kýlýnmýþtýr. Zekât, bir malýn muayyen bir miktarýný (meselâ kýrkta birini) bir zaman (meselâ bir sene) sonra, hakký olacak olan bir kýsým müslümanlara Allah rýzasý için tamamen temlik etmektir.
Bilindiði gibi Hz. Peygamber mal biriktirmemiþtir. Bu sebeple kendine zekât farz olacak kadar malý olmamýþtýr.
Hac, hem bedenî hem de malî bir ibadettir. Hac, Arafat'ta ona mahsus vakitte durmaktan ve usûlü dairesinde Kabe'yi ziyaretten ibarettir. Umre ise senenin her mevsiminde yapýlabilir ve Kabe'yi tavafla, Safa ile Merve arasýnda say etmekten ibarettir.
Hz. Peygamber, hicretten sonra hepsi de Zilkade ayýnda olmak üzere, dört defa umre, hicretin onuncu yýlýnda olmak üzere bir kere de hac yapmýþlardýr.
Dualari
Hz. Peygamber'in bizzat okuduðu birçok dua vardýr. O, yatarken, kalkarken, bir yere girerken, bir yerden çýkarken, çeþitli zamanlarda, çeþitli haller sebebiyle birçok dua okumuþtur. Esasen dua yaparken bunlardan istifade etmek lâzýmdýr. Ayrýca dualarý uyanýk bir kalple, üç defa tekrar etmek suretiyle yapmak lâzýmdýr. Duaya bir zikirle veya salât-ü selâmla baþlamak ve öylece bitirmek kabulüne sebeptir.
Soru
Ögle namazini ilk sünnetini her iki rekatta bir selam verebilir miyim (hanefi mezhebine göre). Bir de namazlarin sünnetlerini artirarak kilabilirmiyim, mesela, ikindi namazinin veya aksam namazinin sünnetlerini onar rekat kilabilir miyim?
Cevabýmýz
Deðerli Kardeþimiz;
Beþ vakit namazdan önce ve sonra kýlýnan nâfilelerin bir kýsmý sünnet-i müekkede, bir kýsmý da sünnet-i gayr-ý müekkededir. Ýkinci kýsma ayný zamanda müstehap ve mendup da denir. Bu nâfileler içinde en kuvvetli sünnet olan sabah namazýndan önce kýlýnan iki rekâttýr. Bundan sonraki sünnetler efdaliyet sýrasýna göre þöyle zikredilmektedir: Akþam namazýnýn iki rekât sünneti, öðlenin farzýndan sonra kýlýnan iki rekât sün sünnet ve yatsýnýn farzýndan önce kýlýnan dört rekâtlýk ilk sünnet. Bu sünnetlerin kýlýnmasýný teþvik eden Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bazýlarýnýn terki halinde de ikaz edici beyanlarda bulunmuþlardýr. Meselâ sabah namazýnýn sünneti hakkýnda, “Atýn çiftesine maruz kalsanýz da bu sünneti terk etmeyin” tarzýnda ikazda bulunmaktadýr. Peygamber Efendimiz öðle namazýnýn ilk sünneti hakkýnda, “Öðle namazýnýn farzýndan önce dert rekâtý terk eden kimse þefaatime nâil olmaz” buyurmuþtur. Hakkýnda ikazlar bulunan sünnetler müekked sünnetlerdir. Peygamber Efendimiz bu namazlarý hep kýlmýþlardýr. Fakat ayný þeyler ikindi namazýnýn sünneti ve yatsý namazýnýn ilk sünneti için vâki deðildir. Ýkindi namazýnýn sünnetinin kýlýnmasý hakkýnda Peygamber Efendimizin teþvik edici mübarek sözleri mevcuttur. Fakat diðer sünnetlerde olduðu gibi, ikindi namazýnýn sünnetinin terki halinde bir ikaz bulunmamaktadýr. Sadece teþvik bulunmaktadýr. Zaten ikindi namazýnýn sünneti ile yatsý namazýnýn ilk dört rekâtlýk sünneti menduptur. Sünnet-i gayr-ý müekkede ve müstehap olarak da bilinen mendup, Peygamber Efendimizin ibadet maksadýyla ara sýra yaptýðý, bazan yapýp, bazan terk ettiði iþleridir. Sevabý çok olup iþlenmesi teþvik edildiðinden de mendup denmiþtir. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) ikindi ve yatsýnýn sünnetini kýlýþ þekline gelince; Ebû Dâvud’ta rivayet edilen bir hadis-i þerife göre, Resul-i Ekrem Efendimiz ikindinin sünnetini dört rekât kýlar, her iki rekâtýn arasýný da selâmla ayýrýrdý. Yine Hazret-i Âiþe’nin rivayetine göre, “Resul-i Ekrem (a.s.m.) yatsýnýn farzýndan önce dört rekât, farzýndan sonra da dört rekât kýlar, sonra yatarlardý.” Peygamberimizin (a.s.m.) ikindi namazýnýn sünnetini sadece iki rekât kýldýðýna dair rivayetler de mevcuttur. Neseî’nin Hz. Ali’den rivayetine göre, “Resulullah (a.s.m.) ikindi namazýnýn farzýndan önce iki rekât kýlardý.” Bu hadislere göre, ikindi ve yatsý namazýndan önce dörder rekât kýlmak menduptur. Sevabý ve fazileti yüksek bir ibadettir. Ýmam Muhammed, ikindiden ve yatsýdan sonra kýlýnan sünnetlerde iki rekâtla dört rekât arasýnda serbest kalmýþtýr. Yani ikindi namazýnýn sünneti iki rekât olarak da kýlýnabilir. Fakat Hanefi mezhebinin diðer imamlarý dört kýlmayý efdal görmüþlerdir. Muhît isimli fýkýh kitabýnda yer aldýðýna göre Peygamber Efendimiz, ikindinin sünneti ile yatsýnýn ilk dört rekât sünnetini devamlý olarak kýlmamýþlardýr. Bazan dört kýlmýþ, bazan iki kýlmýþ, bazan da terk etmiþ, hiç tkýlmamýþlardýr. Buna göre sevabý hatýrý için her zaman kýlmak mümkündür. Fakat gerek vaktin müsait olduðu, gerekse müsaadesizliði zamanýnda hem ikindinin, hem de yatsýnýn ilk sünnetini kýlmamak
insana bir mes’uliyet getirmez. Kýlmayan günaha girmez, mes’ul olmaz. Bununla beraber 4-5 dakikalýk bir zamaný da böyle sevaplý bir sünnet için her zaman ayýrabiliriz, kýlabiliriz.
Sorunuza gelince:
Öðle namazýnýn ve Cuma namazýnýn ilk sünneti dört rekatlýk bir namazdýr. Bu nedenle iki rekatta bir selam verilerek kýlýnamaz. Dört rekatta bir selam verilerek kýlýnmalýdýr. Ancak iki rekatta bir selam veren kimse hiç konuþmadan ve göðsünü kýbleden çevirmeden yani namazýnýn bozacak bir þey yapmadan ayaða kalkarak iki rekat daha kýlarsa namazý geçerlidir. Yalnýz namaz bittikten sonra sehiv secdesi yapmasý gerekir. Eðer iki rekattan sonra selam verince namazýný bozacak bir þey yapmýþsa sonradan iki rekat daha kýlmýþ olsa bile bu namazýn sevabýnýn alýr ama öðlenin ilk sünnetini kýlmýþ olmaz. Öðle namazýnýn son sünneti iki rekat kýlýnýr. Bununla birlikte bu son sünneti dört rekat kýlmak müstahabdýr. O zaman ya her iki rekatta bir selâm verilir veya dört rekatýn sonunda selâm verilir. Dört rekat sonunda selâm verilince, ilk oturuþta yalnýz "Rabbenâ âtinâ" duasý okunmaz. Üçüncü rekat için tekbir alýnarak ayaða kalkýnca yine "Sübhaneke" okunur. Sonra bu son iki rekat evvelki iki rekat gibi kýlýnýr. Yatsý namazýnýn son sünneti de, dört rekat olarak kýlýnabilir. Bu halde tamamen ilk dört rekat gibi kýlýnýr. Bununla beraber iki rekatta bir selam vermek sureti ile de kýlýnabilir. Bu takdirde her iki rekatýn ka'desinde "Tahiyyat ile Salavatlar" ve "Rabbena atina" duasý okunur. Geceleyin kýlýnan nafile namazlarda daha faziletli olan, böyle iki rekatta bir selam vermektir.
Gönderen: 06.10.2009 - 10:36
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 684 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57804 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.