kaletra stromectol hydroxychloroquine fluvoxamine stromectol super kamagra suprax symmetrel synthroid bottle synthroid tadacip tadalift tadalis sx tadora tamec tamsunax tarivid tavanic tegretol telfast temovate tenoretic tenormin terbifil tetraseptine thorazine ticlid tildiem timisol timonil timoptic tirosint tofranil top avana topamax toramide torasem torasis torem trandate transannon trecator sc trental trial packs triatec
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » İSLAMDA EVLİLİK

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
akinci06 su an offline akinci06  
İSLAMDA EVLİLİK
7 Mesaj
Selemun aleykum
islamda erkekler icin ikinci evlilik varmýdýr resmi nikah olmadan dini nikah olabilirmi ve dini nikah yetkilri kime verilmiþtir.
Gönderen: 02.01.2009 - 14:12
Bu Mesaji Bildir   akinci06 üyenin diger mesajlarini ara akinci06 üyenin Profiline bak akinci06 üyeye özel mesaj gönder akinci06 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
SaYaCGIN su an offline SaYaCGIN  
Admin


1760 Mesaj -
Ve Aleyküm Selam

Deðerli Kardeþimiz;


Erkeðin evlenmek istediði zaman hanýmýna haber vermesi veya ondan izin almasý nikahýn geçerliliði açýsýndan þart deðildir. Ama aile huzurunun temini için böyle bir niyeti olan erkeðin hanýmýna haber vermesi ve bu iþi gizli yapmamasý tavsiye edilir.

Birden fazla evlenmeyi düþünen erkek, eþler arasýnda davranýþ, geceleme, adalet, giyim, ihtiyaçlarý giderme ve diðer konularda aralarýnda hiç bir fark gözetmeyeceði konusunda kesin kararlý ise ve ikinci bir evliliðe ihtiyaç hissediyorsa evlenmesi caizdir. Yoksa caiz deðildir. Eðer bu þartlara riayet etmezse haram iþlemiþ ve kul hakkýna tecavüz etmiþ olur.

Allah Kuran-ý Kerimde birden fazla evliliðe müsaade etmiþtir. Ancak adaletli olunamayacak durumlarda tek evliliðin yapýlmasýný istemiþtir. Bu nedenle zorunlu olmadýkça birden fazla evliliðin doðru olmadýðýný rahatlýkla söyleyebiliriz. Çünkü birden fazla evlilik durumunda eþit davranmanýn nerdeyse imkansýz olduðunu en azýndan çok zor olduðunu ve her erkeðin iþi olmadýðýný görmekteyiz.

Bununla beraber ikinci bir evliliðin zorunlu olduðunu düþünen birisinin de þahitler yanýnda nikah kýyabileceðini ve akrabalarýna haber vermesinin farz olmadýðýný ifade edelim.

Çok eþlilik Ýslam'ýn getirdiði bir sistem deðildir. Ýslam öncesi dünyada yaygýn olan ve sýnýr tanýmayan bir þekildeydi. Kadýnýn zaten hiçbir konuda fikir beyan etmesi bile mümkün deðildi. Ýslam dini böyle bir ortamda ortaya çýktý ve bu çok eþliliði 20-30'dan dörde indirdi. Buna da çeþitli þartlar getirdi. Bu konuda eþler arasýnda adaletin yapýlmasý gibi aðýr þartlar getirdi. Aksi takdirde bir hanýmla evlenmenin daha saðlýklý olacaðýný tavsiye etti.

Ýslam dininin çok evliliðe ruhsat vermesinin önemli hikmetleri vardýr. Toplumlarda azýmsanmayacak derecede var olan hastalýk, iki cins arasýndaki nüfus orantýsýzlýðý gibi faktörler bu hikmetlerden bir kaçýdýr. Örneðin, Batý medeniyetinde, hanýmý felç de geçirse, deli de olsa, bir erkek ikinci bir hanýmla evlenemez. Bu sebeple de gayr-ý meþru yollarýn kapýsýný açmak zorunda kalmýþtýr. Genellikle erkekler savaþa katýlýrlar. Bu savaþlarda erkeklerin ölmesi ve –özellikle ahir zamanda, bir hikmete binaen doðumlarda kýz çocuklarýn sayýsýnýn daha fazla olmasý, kadýnlarýn ister istemez bekâr kalmasýna sebep olmaktadýr. Ýþte, gerek aðýr ve müzmin hastalýklar sebebiyle olsun, ister kýzlarýn sayýca daha fazla olmasýndan dolayý olsun, bazen çok evlilik zorunlu hale gelebilir. Aksi takdirde, aile yuvasý bir yandan erkek için cehenneme dönerken, diðer yandan birçok kadýn, bu kutsal evlilik hakkýndan mahrum kalýr. Bu ise, toplusal barýþý zedelediði gibi, ahlâký da deforme eder.

Ýþte Ýslam'ýn çok evlilikle ilgili verdiði ruhsat bu yaralarý tedavi etmeye yöneliktir.

Bu asýrda, mümkün oldukça, fertlerin tek evlilikle yetinmeleri daha uygundur. Onlarý zulümden, mutsuzluktan, hukukî yönden illegal-eþ ve çocuklarýnýn haklarýný zayi etmekten korur. Çok evlilik söz konusu olduðu takdirde, formel hukuk açýsýndan eski eþinden izin almasý gerekmiyorsa da, ailede saygý ve sevginin devamý adýna böyle bir izin ve rýzanýn alýnmasý daha uygun düþer.

ÇOK EVLÝLÝK

Eski Mýsýr Hukuku: Koca bazý þartlar altýnda birden fazla kadýnla evlenebilirdi

Babil Hukuku: Hamurabi kanunlarýna göre, zevce çocuk doðurmazsa veya aðýr bir hastalýða tutulursa, koca odalýk alabilirdi.

Çin Hukuku: Kocanýn serveti müsait olursa, ikinci derecede zevceler alabilirdi. Þu kadarki, bu kadýndan doðacak çocuklar, birinci ve asýl zevcenin çocuklarý sayýlýrdý.

Eski Brehmenler: Vichnou kitabýna göre, erkekler bulunduklarý sýnýflara göre bir, iki, üç veya daha fazla kadýnla evlenebilirdi. Apastamba kitabýnda ise, bu konuda tahdit vardý, kadýn vazifelerini hakkýyla yerine getirebiliyor ve erkek çocuðuda oluyorsa, koca ikinci bir kadýnla evlenemezdi. Manu düsturlarýnda, bir adam, ilk zevcesini kendi toplumsal seviyesinde seçmesi lazýmdý, ikinci zevcesini, daha alt tabakalardan alabilirdi.

Eski Ýran : Çok evlilik kabul edilmiþti.

Roma Hukuku : Odalýk almak, kanuni nikah olmaksýzýn yaþamak vardý.

Kitab-ý Mukaddes : Eski Ahid'de Davud a.s. bir çok kadýnla evlendiði zikredilir. Eski Ahid'de çok evlilikten bahseden baþka yerler de vardýr. Müsevilite de çok evlilik vardý.

Yeni Ahid'de (Ýncil), birden fazla kadýnla evlenmeyi yasak eden bir madde yoktur. Ancak tek zevce ile yetinbmenin iyi olacaðýna dair tavsiyeler vardýr.

Birden fazla evlenme, Hristiyanlýk aleminde XVI. asra kadar normaldi.

Ýslam'dan Önceki Arabistan: Çok evlilik konusunda hiç bir tahdit ve sýnýr yoktu. Erkek istediði kadart kadýnla evlenebildiði gibi, aralarýnda zevce deðiþimi bile olurdu.

ÝSLAM'DA ÇOK EVLÝLÝK

Cenab-ý Hak buyuruyor: "Eðer (kendileriyle evlendiðiniz takdir de) yetimlerin haklarýna riayet edememekten korkarsanýz beðendiðiniz (veya size helâl olan) kadýnlardan ikiþer, üçer, dörder alýn. Haksýzlýk yapmaktan korkarsanýz bir tane alýn; yahut da sahip olduðunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrýlmamanýz için en uygun olanýdýr." (Nisa Suresi / 3)

Ayette açýkça görülmektedir ki, birden fazla 2,3 nihayet 4 kadýnla evlenme; mutlaka yapýlmasý gerekli farz ve vacib kabilinden bir emir deðil, bir müsaadedir. Ancak bu izin, kadýnlar arasýnda tam bir adalet yapmaya baðlanmýþ, Bir tek zevce ile yetinmenin, adalete en yakýn ve en doðru yol olduðu belirtilmiþ; adaleti yerine getiremeyeceðinden korkanýn, tek kadýnla yetinmesi emredilmiþtir.



ÇOK EVLILILIK KONUSUNDA ISLAM PRENSIPLERI

1) Adetin sýnýrlandýrýlmasý : Cahiliye devrindeki erkeðin hudutsuz evliliðine sýnýr getirilmiþ. Bu ayetin nuzulünden sonra Resulullah'ýn emriyle 4'den fazla hanýmý olanlar, fazlalarýný boþadýlar.

2) Eþler arasýnda adaletin gözetilmesi : Zevceler arasýnda adalet, yedirme, içirme, giydirme, barýndýrma, kocalýk muamelesi, sevgide gösterilecektir. Yalnýz þu varki, insanýn sevgi hususunda tam bir eþitlik gösterebilmesi, imkansýz denecek kadar zordur. Kadýnýn çeþitli fiziksel ve ruhsal özellikleri sevginin derecesindeki farklýlýklarý meydana getirecektir. Erkek ne kadar eþitlik konusunda çaba harcasa da bunu baþarmasý imkansýz derecesindedir.

Cenab-ý Hak buyuruyor:

"Üzerine düþüp uðraþsanýz da kadýnlar arasýnda âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapýlýp da diðerini askýya alýnmýþ gibi býrakmayýn. Eðer arayý düzeltir, günahtan sakýnýrsanýz Allah þüphesiz çok baðýþlayýcý ve esirgeyicidir." (Nisa Suresi / 129)

Bu ayet-i kerimeyle Cenab-ý Hak erkekleri kadýnlarýna sevgi ve muhabbet hususunda mutlak bir eþitlik göstermekten afvetmiþ. Sadece erkeðin bir tarafa bütün bütün meyledip ötekinden yüz çevirmesini yasaklamýþ, elinden geldiði kadar eþit davranmaya çalýþmasýný emretmiþtir.



Bir hadis-i þerifte bu hususla ilgili olarak þöyle buyurmaktadýr: "Ýki zevcesi olup da birine tamamen meyledip diðerini ihmal eden kimse, kýyamet gününde, bir yaný felçli olarak gelir." (Ýbn-i Mace, Nikah, 47; Miþkâtü’l-mesabih, 2/196)

Kadýn yaratýlýþý itibariyle erkeðini normal þartlar altýnda ikinci bir kadýnla paylaþmaya razý olmadýðý gibi, hiçbir kadýn da mecbur kalmadan evli bir erkekle hayatýný birleþtirmek istenmez.

Çok evliliðin hak olduðuna inanmak imanýn gereðidir. Ancak, buna inanmak kadýnýn, kocasýnýn kendi üzerine evlenmesini onaylayarak rýza göstermesi, tasvip etmesi zorunluluðunu getirmez.

Hiçbir mümin babadan da kýzý üzerine damadýnýn ikincisi, üçüncüsü veya dördüncü kadýný almasýný olgunlukla beklenemez. Kadýnýn kýskançlýk fýtratý ve babalýk þefkati buna engeldir. Nitekim:

Peygamberimizin kýzý Hz.Fatýma, kocasý Hz.Ali'nin ikinci bir kadýnla evlenmek istemesine karþý çýkmýþtýr. Peygamberimizin terbiyesinde büyüyen Hz.Fatýma'nýn, kocasýnýn ikinci evliliðine karþý çýkmasý caiz olmasaydý. Allah Resulü onu ikaz eder, kocasýnýn arzusuna boyun eðmesini emrederdi. Halbuki durum öyle olmamýþ, bilakis kýzýnýn üzüldüðünü gören Allah Resulü, damadý Hz.Ali'nin bu arzusundan vazgeçmesini istemiþ, eðer vazgeçmezse ancak Fatýma'yý boþadýktan sonra evlenebileceðini bildirmiþtir. Hz.Ali'nin Fatýma'nýn üzerine evlenip onu üzmesine razý olmamýþtýr.

Allah resulünün bu davranýþýnda, müslüman kýz ve babalarýnýn damadýn ikinci evliliðine karþý çýkabilecekleri hususunda ruhsat vardýr denilebilir.

Sözün özü: Ýslam çok evliliði ne emir ne de tavsiye etmiþtir. Sadece bazý zaruri hallerde müsaade etmiþtir. Zaten yukarýdaki olayý naklettikten sonra diyecek bir þey olmasa gerek.


EVLÝLÝKTE KEFAET = EÞÝTLÝK VE DENKLÝK :



Ýslâm, her yönüyle aile yuvasýnýn selâmet ve saadet içinde devamýný ön görmüþ ve bunun için bir takým prensipler koymuþtur, Çünkü amaç evlenmek deðil, evlendikten sonra evlilik hayatýný dü­zenli sürdürmek ve hayýrlý evlâd yetiþtirmektir. Bu bakýmdan karý -koca haklarýna geniþ yer verilmiþ ve her birlerinin hakký güvence altýna alýndýktan sonra bir de evlenecek çiftler arasýnda yaklaþýk bir ülçüde eþitlik ve denlik aranmýþtýr. Fýkýh sözlüðünde buna kefaet denir.



Bu nedenle fakîhlerimiz nikâh bölümünü iþlerken, kefaet bah­sine özel bir baþlýkla girmiþ ve karý - kocanýn evlendikten sonra uyum saðlamalarýný amaçlayarak bir takým prensipler sergilemiþtir.



Genellikle nikâhta erkek tarafýnda kefaet, yani eþitlik ve denk­lik aranýr. Evlenecek olan erkeðin belirtilecek hususlarda kadýna denk olmasý veya ondan daha üstün bulunmasý gerekir.(Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Muhit - Radýyüddin Serahsi - El-Mebsut Þemsül-Eimme Serahsî - El-Bedayi' – Kasani)



Kefaet'in Erkek Tarafýnda Aranmasýnýn Sebebi :



Genellikle evin reisi erkektir. Kadýn daha çok kocasýnýn hima­ye ve bakýmýna muhtaçtýr. Böyle olmasý, evin reisine vekar ve onur kazandýrýr. Kadýnda aranacak olsaydý, çoðu kez kadýnýn bazý yönle­riyle erkekten üstün olmasýný sonuçlandýrýr, bu da aile yuvasýna pek huzur saðlamazdý. Nitekim günümüzde, çok zengin ve soylu bir kadýnla derece bakýmýndan ondan aþaðý olduðu halde evlenen erkek huzurlu deðildir. Her zaman kendisinde bu aþaðýlýðýn acýsýný için için hissedip üzülebilir. Bu da aile yuvasýnýn tam huzur içinde devamýna pek yardýmcý bir hal sayýlmaz. Hele bir de kadýn zenginliðine, soylu­luðuna veya geniþ bilgi ve kültürüne dayanarak þýmarýk hareketler­de bulunur veya kocasýný saymamazlýk ederse, o zaman mesafe büs­bütün açýlýr.



Ýþte bu ve benzeri nedenlerden Ýslâm Kefaet'i kadýn tarafýnda deðil, erkek tarafýnda aramýþtýr.



O halde kadýn kendisinden daha hayýrlý bir erkekle evlendiði takdirde, velisinin bu nikâhý bozma veya karý koca arasýný ayýrma hakký yoktur. Çünkü kefaet erkek tarafýnda aðýrlýk saðlamýþtýr.(El-Mebsut - Þemsü'1-eimme Serahsî.)



Kefaet hakkýnda bize ýþýk tutacak birkaç hadîs-i þerif vardýr. Müctehid imamlar da bu ve benzeri rivayetlere dayanarak sözü edi­len konuda ictihad yürütmüþlerdir : :



«Dinini ve ahlâkýný (yani dindarlýðýný ve huyunu) beðendiðiniz kimse size geldiðinde (kýzýnýzýgöz kırpma ona nikahlayýn...»aglaTirmizi îsnad-i Hasen ile Ebû Hatem'den.)



«Ýnsanlar madenler (gibidir); dinde anlayýþlý ve bilgili olduktan sonra cahiliyye devrinde iyi ve seçkin olanlar, Ýslâm'a girdikten son­ra da iyi ve seçkindirler.»aglaAshab-ý Sünen.)



Kefaet Konusunda Mezheplerin Görüþleri :



Hanefî Mezhebine göre, erkeðin kadýna denkliði þu altý hususta aranýr : Soy, Ýslâm, Sanat ve Kültür, Hürriyet, Dindarlýk ve Servet.



Þafiî Mezhebine göre, þu dört hususta aranýr : Soy, din, hürriyet, sanat ve kültür.



Hanbelî Mezhebine göre ise, þu beþ hususta aranýr : Dindarlýk, sanat ve kültür, servet, hürriyet ve soy...(Celal Yýldýrým, Kaynaklarýyla Ýslam Fýkhý, Uysal Kitabevi: 2/479.)



Hanefî Mezhebine Göre Altý Hususun Açýklanmasý :



Soy:



Aslýnda Ýslâm Dininde dede ve babalarla övünmeye iltifat edil­memiþtir. Allah (C.C.) katýnda en makbul insan, Allah'tan en çok korkup kötülüklerden sakýnan kimsedir. Ne var ki, köklü bir aileye, geniþ kültüre, örf ve iyi âdetlere sahip bulunan bir kadýnla, bütün bunlardan uzak yetiþen bir erkek hiçbir zaman birbirine denk ola­maz. Bunun için karý kocanýn uyum saðlamasýnda soy ve köklü bir aileden gelme çok önemlidir.



Ýslâm:



Erkeðin gayr-i müslim, kadýnýn müslünýan olmasý, ikisi arasýn­da büyük bir dengesizlik sayýlýr. Bunun için Kitap Ehlinden de olsa gayri- müslimlere kýz vermemiz yasaklanmýþtýr. Ancak bir Müslü­man kýzla evlenme imkânlarý bulunmadýðý takdirde Kitap Ehli sayý­lan Yahudi veya Hýristiyanlardan bir kadýnla evlenmeye cevaz veril­miþtir. Kadýnýn soyluluðu, iffet ve dindarlýðý ve ayrýca mali durumu, Müslüman erkekle uyum saðlamasýna yardýmcý olabilir.



Hürriyeti :



Kölelik ve cariyelik, hürlüðe denk deðildir. Bu bakýmdan hür bir kadýnýn bir köleye nikâhlanmasý uygun görülmemiþtir. Bunun gibi, hür bir kadýnla evlenme imkânlarý bulunduðu halde, bir câriye ile evlenmek pek tasvip edilmemiþtir. Babasý kölelikten azâd olan bir kimse ile babasý hür olan kimse birbirinden farklý sayýlýr. Gerçi bu­gün kölelik diye bir konu bir problem yoktur. Ne var ki, Ýslâm fýk­hýnda sözü edilen hususun yerini belirtme bakýmýndan dokunmakta yarar var.



Sanat ve Kültür:



Sanat, kültür ve bilgi bakýmýndan da karý koca arasýnda uyum bulunmasý üzerinde durulmuþtur. Kadýnýn daha kültürlü ya da daha tahsilli bulunmasý, erkekte bir aþaðýlýk duygusu doðurabilir ki bu da bir takým huzursuzluklara yol açar. Ama erkeðin daha tahsilli ve kültürlü bulunmasý veya ikisinin ayný tahsil seviyesinde olmasý uyum saðlamayý kolaylaþtýrýr.



Dindarlýk:



Dinî esas ve prensiplere sýký sýkýya baðlý bir kadýnla, hava-i meþ­rep olan bir erkek birbirine denk sayýlmaz. Evlenseler bile uyum saðlamalarý çok zor, hattâ imkânsýz olur. Bu hususta ikisinin de din­dar olmasýna çok dikkat edilmelidir. Kadýnýn erkekten biraz az din­dar olmasý, yadýrganmaz. Çünkü kýsa zamanda kocasýnýn te'siri al­týnda kalýp onun kadar dindar olabilir.



Mal ve Servet:



Erkek en azýndan evleneceði kadýnýn mehrini emsaline göre ve­rebilecek ve evlendikten sonra onun geçimini saðlayabilecek malî gü­ce sahip bulunmalýdýr. Kadýnýn gerçi erkekten biraz daha varlýklý ol­masý pek yadýrganmamýþtýr. Ama arada büyük bir farkýn bulunmasý, uyumsuzluk ve huzursuzluk doðurabilir. Buna bilhassa dikkat et­mekte yarar vardýr.



Güzellik kefaette bir ölçü olarak dikkate alýnmamýþtýr. Ancak karý kocanýn bu hususta da az-çok birbirine bir yakýnlýk ve benzer­lik içinde bulunmasýnda herhalde yarar vardýr. Nitekim Fetâvâ-yi Hindiyye'de bu husus birkaç cümleyle belirtilmiþ ve tavsiye anlamýn­da bazý nakiller yapýlmýþtýr.



Bütün bu sayýlan hususlarý dikkate almadan bir kadýn kendini beðendiði veya sevdiði bir erkeðe nikâh ve tezvîc ederse, yapýlan akid sahih sayýlýr, ancak kadýnýn velîsi buna itiraz edebilir. Hattâ El-Hasan bin Ziyad'ýn Ebû Hanîfe'den yapmýþ olduðu bir rivayette, kefaet dikkate alýnmadan yapýlan nikâh baðlantý yapmaz. Meþayihten birçoðu bu rivayeti benimsemiþtir. (El-Muhit - Radýyüddin Serahsî.) Ýmam Þemsü'l-eimme Serahsî de El-hasan'ýn bu rivayetini ihtiyata daha uygun bulmuþtur.(Fetâvâ-yi Kaadýhan ; Þerait-i Nikâh bahsi.)



Bezzaziye'de ise Burhanü'l-Eimme, bu hususta yapýlan nikâhýn cevazýna kaail olmuþ ve Ýmam Ebû Hanîfe'den yapýlan birinci rivayeti sened kabul etmiþtir.



Tabii bütün bu durumlarda kýzýn velîsi bulunursa, bu tür farklý görüþler ortaya çýkar. Velîsi yoksa, yapýlan nikâh sahih ve geçerli­dir.(Nehr-i Faik - Ibn Nüceym.) Ýhtilâf zuhurunda tefrik (karý kocayý birbirinden ayýr­ma) da kaadý yetkilidir. Erkek kadýnla cinsel temasta bulunmamýþsa, mehir vermesi bile gerekmez.(El-Muhit - Radýyüddin Serahsî - Fetâvâ-yi Hindiyye)



Ama cinsel temasta bulunmuþ veya Halvet-i Sahiha meydana gelmiþse, o takdirde mehr-i müsemma'nýn tamamýný vermesi gere­kir. Ve bu durumda kadýna iddet (þer'î bekleme müddeti) vâcib olur.(Siracü'l-Vehhac - Þemsü'l-eimme Halvani.)



Kefaeti Dikkate Almadan Evlenen Kýz :



Kefaeti dikkate almadan aþaðýlýk bir adamla evlenen kýzýn an­cak asabasý (baba tarafýndan, erkek tarafýndan akraba olanlar) mü­dahale edip meseleyi kaadýya götürebilirler. Zevi'l-Erham (ana kadin tarafýndan akraba olanlar)ýn ise müdahale hakký vs yetkisi yoktur.(Fetâvâ-yi Hindiyye : 1/292.) Kadýya kadýnýn velilerinden her hangi birisi baþvurabilir.



Kýz Kendine Denk Olmayanla Evlendikten Sonra Kaadý Onlarý Ayýrýrsa :



Kýz hiç kimseyi dinlemeden kendine denk olmayan bir adamla evlenip cinsel temasta bulunur ve sonra durum kaadýya intikal eder­se, kaadý onlarý ayýrabilir. Ayýrdýktan sonra kadýna hem mehir gere­kir, hem iddet. Ama iddeti sona ermeden yine ayný erkekle evlenir, cinsel temasta bulunulmadan kaadý tekrar onlarý, birbirinden ayýrýr­sa, adamýn kadýna ikinci bir mehir vermesi ve kadýnýn müstakil bir iddet beklemesi gerekir. Bu, Ýmam Ebû Hanîfe ile Ýmaný Ebû Yusufun görüþleridir.(El-Mebsut - Þemsü'l-eimme Serahsî.)



Kýz Kendini Denk Olmayan Bir Adama Tezvîc Ederse :



Kýz kendi kendini kefaeti dikkate almadan aþaðýlýk bir adama tezvîc ettikten sonra velîsi buna ses çýkarmaz, üstelik mehrini alýp onun düðün hazýrlýðýný yaparsa, bu bir rýza ve teslim sayýlýr.(Celal Yýldýrým, Kaynaklarýyla Ýslam Fýkhý, Uysal Kitabevi: 2/482.)



Velînin Ademi Kefaet Hususunda Susmasý :



Kýz kendine denk olmayan biriyle evlenir, velînin haberi olduðu halde sesini çýkarmayýp susarsa, bu tasvip anlamýna gelmiyeceði gi­bi, itiraz hakkýný da kaldýrmaz. Aradan epey zaman geçse bile, velî­nin itiraz hakký vardýr.(Þerh-i Câmiussaðir – Kaadýhan.)



Ancak velî, kýz doðum yapýncaya kadar sesini çýkarmaz, itiraz­da bulunmazsa, doðum ile itiraz hakký kalkmýþ olur. Ne var ki Þemsü'I-Eimme Serahsî El-Mebsut'ta buna itiraz etmiþ ve «Kýz bu durum da birkaç doðum bile yapsa, velînin yine müdahale ve itiraz hakký vardýr» demiþtir. (Celal Yýldýrým, Kaynaklarýyla Ýslam Fýkhý, Uysal Kitabevi: 2/482.)



Kýz Kendine Denk Olmayan Biriyle Evlenir de Velilerden Biri Buna Razý Olursa :



Bu durumda o velînin seviyesinde veya ondan aþaðý derecede bu­lunan bir velî varsa, o itiraz edebilir.(Fetâvâ-yi Kaadýhan - Fetavâ-yi Hindiyye.) Bunun gibi velîlerden biri kýzýn rýzasýný alarak onu denk olmayan biriyle evlendirirse, da­ha üst derecede bulunan velî itiraz hakýna sahip sayýlýr.



Velî, kýzý denk olmayan bir adamla evlendirdikten sonra cinsel temas meydana gelir ve akabinde bir talâk-î bâtýn ile boþandýktan sonra kadýn bu kez kendini -velisine sormadan- ayný adama tezvîc ederse, velîsinin bu durumda itiraz hakký vardýr, kaadýya baþ vurup bunu feshedebilir.(Fetâvâ-yi Kaadýhatt - Fetâvâ-yi Hindiyye.)



Ancak Talâk-i Ric'î ile boþadýktan sonra velîsinin haberi olma­dan koca olan adam karýsýna rücû eder, kadýn da bunu kabul ederse, velinin itiraz hakký olmaz. Çünkü talâk bâin deðil, ric'îdir; erke­ðin rec'at hakký vardýr.



Kendisiyle denk olmayan bir erkekle evlendikten sonra, babasý ortada bulunmaz ve nerede olduðu da bilinmez, bu yüzden . kardeþi bu evliliðe itiraz eder veya daha yakýn olan velî ortada bulunmaz ve nerede olduðu bilinmez de bu yüzden derece bakýmýndan daha aþaðýda sayýlan diðer bir velîsi itirazda bulunur; koca olan adam ise ortada bulunmayan velînin buna rýza gösterdiðini iddia ederse, bu iddiasýný isbatlamasý için kendisinden beyyine (delil) iste­nir. Yeterli delil gösterirse, evlilikleri devam eder. Gösteremediði takdirde ayrýlmalarýna karar verilir.(Ez-Zahire - Burhaneddin Mahmud.)



Kýz kendisine denk olup olmadýðýný araþtýrmadan bir erkekle evlenir, sonra denk olmadýðýný anlarsa, artýk itiraz hakký olmaz. Belki velîsinin itiraz hakký vardýr. Ancak velîsi de kýzýn rýzâsýný alýp ni­kâh akdini yaptýrýrken erkeðin kýza denk olup olmadýðýný sormaz ve bu hususta bir bilgisi de olmazsa, o takdirde itiraz hakký kalkar. Ama nikâh akdinde kefaeti þart koþar ve sonra denk olmadýðý an­laþýlýrsa, o takdirde itiraz hakký vardýr.(Celal Yýldýrým, Kaynaklarýyla Ýslam Fýkhý, Uysal Kitabevi: 2/482-483.)



Kadýnla Nikâh Akdi Yaparken Kendisini Falanýn Oðlu Diye Tanýtan Kimse :



Nikâh akdi yapýldýktan sonra tanýttýðý adamýn oðlu deðil de onun amcasýnýn veya akrabasýnýn oðlu olduðu ortaya çýkarsa, kadýnýn bu nikâhý feshetme hakký vardýr.(Fetâvâ-yi Kaadýhan - Fetâvâ-yi Hindiyye.)



Velîsinin Tasvibini Almak Þartiyle Denk Olmayan Biriyle Evlenirse :



Kýz kendini denk olmayan bir adama tezvic eder ve «Velimin tasvibini almadan seni kendime yaklaþtýrmam »derse, bu kýyasa uymamakla beraber caizdir. Velisine müracaat ettiðinde, tasvip ederse, yapýlan nikâh akdi sahihtir. Tasvip etmezse, kýz bunu feshedebilir. Ama Meþayihten bir çoðu, bunun, hilâfýna fetva vermiþtir. Fâkih Ebu Leys ise birinci görüþü uygun bulmuþ ve ona göre fetva vermiþtir.(Fetâvâ-yi Hindiyye : 1/293)



Kýz Evlendikten Sonra Kocasý Onun Mehrini Noksan Verirse :



Bu durumda velinin itiraz hakký vardýr; ya kýzýn kocasý mehrin tamamýný verir, ya da veli nikâhýn feshini isteyebilir. Bu durumda cinsel temas meydana gelmeden onlarý ayýrýrlarsa, o takdirde mehir gerekmez. Cinsel temas meydana gelmiþse o takdirde mehrin tama­mýný ödemesi gerekir. Bu, Ýmam Ebû Hanîfe'ye göredir. îmameyne göre, velinin bu durumda itiraz hakký yoktur.(Et-Tebyin – Zeylaî.)



Birinci görüþe dayanýlarak ayýrma gerektiðinde, bunu ancak kaadý yapabilir, baþkasý yetkili deðildir. Kaadý böyle bir karar vermediði takdirde karý koca arasýnda normal evlilik devam eder ve talâk zihar, ilâ' ve miras hükümleri bakidir.(Siracü'l-Vehhac - Þemsü'l-eimme Halvanî.)



Kadýn Dengiyle Evlenmeye Zorlanýrsa :



Kadýn mehir karþýlýðýnda kendine denk biriyle evlenmeye zorla­nýr, o da istemiyerek bunu kabul ederse, evlendikten sonra bu zor­lama kalkar da kadýn serbest býrakýlýrsa, artýk nikâhý bozma veya de­vam ettirme serbestisine sahip deðildir. Ama kendisine denk olma­yan bir adamla evlenmeye veya az bir mehirle evlenmeye zorlanýr, sonra da bu tazyik kaldýrýlýrsa, kadýn serbesttir, dilerse bu nikâhý feshedilir, dilerse devam ettirebilir.(El-Muhit - Radýyüddin Serahsi)



NÝKÂHTA KEFAET ÞART MIDIR?



Verilen misal ve tesbit edilen görüþ ve ictihadlardan anlaþýldý­ðýna göre, Hanefî Þafiî ve Hanbelî Mezheplerine göre, ya nikâhýn lüzumunun ya da sýhhatinin þartlarýndan biridir. Nitekim bu þart ger­çekleþmediðinde bazý meselelerde velilere, bazý meselelerde kadýna, bazý meselelerde de kaadýya tefrik yetkisi tanýnmýþtýr. Bunun þart kabul edilmesine aðýrlýk verenler, daha çok aile yuvasýnýn selâmet ve saadetini dikkate almýþlardýr. Ne var ki Hanefi fukahasýndan Ýmam Kerhi nikâhta kefaetin þart olmadýðýna kaail olmuþ ve bu doð­rultuda fetva vermiþtir.



Ýmam Mâlik, Medine'de gerek Asr-i Saadette, gerek Hulefâ-i Raþidîn devirlerinde cereyan eden bazý olaylarý dikkate alarak kefaeti nikâhýn lüzumu veya sýhhati ölçüsünde bir þart olarak kabul etme­miþtir. Sevrî ve Zahirî mezheplerinde de hüküm bu ölçü ve anlam­dadýr. Çünkü bunlara göre, «Ýnsanlar taraðýn diþleri gibi eþittirler. Müslümanlar kardeþtirler, tekvâ dýþýnda hiç birinin diðeri üzerinde bir üstünlüðü yoktur...» mealindeki hadîsler, nikâhta kefaetin þart olmadýðýný göstermektedir. Diðerleri ise «Kureyþ Kabilesinin bazýsýna denktir,..* hadisine ve daha önce Tirmizi'nin naklettiði hadise da­yanmýþlardýr. Ancak dindarlýk hususunun dikkate alýnmasý, bütün imamlar tarafýndan kabul edilmiþtir.(Celal Yýldýrým, Kaynaklarýyla Ýslam Fýkhý, Uysal Kitabevi: 2/484-485.)



Nikah için kadýnýn velileri sýrasýyla þunlardýr:



1. Baba.



2. Babanýn babasý (dede).



3. Ana-Baba bir erkek kardeþ.



4. Baba bir erkek kardeþ.



5. Anne-Baba bir kardeþ oðlu.



6. Baba bir kardeþ oðlu.



7. Amca.



8. Amca oðlu ve bu tertip üzere devam edilir.

Kaynak: Bu yazýnýn hazýrlanmasýnda büyük ölçüde, Sayýn Mehmet Dikmen tarafýndan kaleme alýnan "Ýslamda Kadýn Haklarý" eserden ve Merhum Elmalý'nýn Tefsirinden yararlanýlmýþtýr.

Gönderen: 02.01.2009 - 17:40
Bu Mesaji Bildir   SaYaCGIN üyenin diger mesajlarini ara SaYaCGIN üyenin Profiline bak SaYaCGIN üyeye özel mesaj gönder SaYaCGIN üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 672 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58755 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.