*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸ | SeVGiYe aÇILaN KaPI - Çağımızın Müslüman Kadından Beklentisi…

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 649 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Pazartesi, 13. Mayıs 2024 - 09:48

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Çağımızın Müslüman Kadından Beklentisi…

önceki konu diğer konu

3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

	ebu_hanzala

Çağımızın Müslüman Kadından Beklentisi…

395 Mesaj -

Kadýn haklarý ve kadýnýn þahsiyetinden söz etmek, Ýslam’ýn kadýn hakkýndaki görüþünü ortaya koymak ve bunu kabul etmek baþka mesele, o görüþle amel etmek, Ýslami olduðuna inandýðýmýz deðerlere göre hareket etmek, yani Ýslami görüþü pratize etmemiz ve inandýðýmýz haklarý sosyal düzenimize ve yaþamýmýza tatbik etmemiz ise baþka bir meseledir. Fakat genellikle bizler teoriyle iktifa ediyoruz.

Ýslam’da yaþam, toplum, sosyal iliþkiler, kadýn haklarý, çocuk ve aile haklarýnýn ne olduðunu bilen, fakat pratikte köhne gayr-i islami geleneklere tabi olan, hatta yaþamýný, Ýslami deðerlere göre deðiþtirme cesaretini bile gösteremeyen kimseler çoktur.

Kadýn haklarý ve kadýnýn rolü bilimsel ve düþünsel bir sorun olmuþtur. Özellikle 18. 19. ve 20. yüzyýldan itibaren ve ikinci dünya savaþýndan sonra kadýnýn sosyal haklarý ve insani özellikleri meselesi bilimsel toplantýlarda, dünyanýn siyasi ve sosyal akýmlarýnda þiddetli bir ruhi hadise ve sarsýntý þeklinde, devrimci bir kriz þeklinde ortaya çýkmýþtýr.

Maalesef kriz 20. yüzyýla egemen güçlerin takviyesiyle bütün beþeri toplumlara, hatta dini ve geleneksel kapalý kaleler içerisindeki toplumlara kadar yayýlmýþtýr.Karþýsýnda tam olarak duran toplumlar ise çok azdýr.

Kadýn özgürlüðü adýyla ortaya çýkan bu özel modernizmle mücadele, genellikle kör ve mutaassýp karþý çýkýþlarla yapýlmýþtýr. Dolayýsýyla, hücumlar karþýsýnda direnememiþtir. Çoðunluðu saðlayan yeni tahsilliler, batý benzerliler bu krizi, þiddetle kabul ettiler ve bu yýkýcý baþkalaþmanýn en güçlü, temsilcileri, yayýcý ve takviye edici faktörleri oldular. Ýslami toplumlarda kadýn özgürlüðünün modernist saldýrýsýna karþý, yapýlan mücadele her ii cenahtan da takviye, kabul ve teyit edici idi. Þibih aydýn(sahte aydýn) ve acemice direniþlerle, bilim ve mantýk dýþý karþý koyuþlarla yanlýþ bir þekilde hareket ederek onun devamýný saðladýlar.

Acemice direniþler ve mantýk dýþý mücadeleler, her zaman karþý cephe ya da düþünceyi kuvvetlendirir. Bu genel bir yasadýr.

Ýlke ve temellerinden bir modern kadýnýn yaþam biçimi olan batý düþüncesi ve kültürünün saldýrýsý karþýsýnda, doðu toplumlarýna direniþ bahþedebilecek büyük etkenlerden biri, zengin bir kültür, güzellik, iyilik, deneyim, deðer ve inanca ve ayný þekilde ileri insani haklara özellikle din ve tarihte kemale ermiþ çok yüce simalara sahip olmaktýr. Ne mutlu ki bu hususta müminler hayli zengindirler.

Ýslami toplumlarýn yeni kuþaðýnda bilinçli bir direniþ meydana getirmek için, en büyük araç, en mümtaz çehrelere, islam dini ve tarihimizde zinde, örnek ve yüce þahsiyetlere sahip olmaktýr. Eðer bu simalar tam manasýyla tanýnýrsa; tam anlamýyla tasvir edilir ve anlatýlýrsa, dürüst ve bilinçli, bilimsel ve yeni bir görüþle yeniden tanýtýlýr ve tanýnýrlarsa, onlarýn hatýrasý diriltilir, þahsiyet ve misyonlarý tekrar ortaya konursa, yeni kuþak þunu hissedecektir ki; köhne geleneklerden kurtulmak, sapmýþ ve gerici geleneklerden kurtulmak, ve bu gün kadýnýn kurtulmasý için batýnýn modernizm adýyla yaptýðý sapýk çaðrýlara, olumlu cevap vermeye gerek yoktur.

Gönderen: 09.02.2008 - 20:09

ebu_hanzala üyenin diger mesajlarini ara

	ebu_hanzala

395 Mesaj -

Bu gün problemlerimizi halletmek, zamanýmýzýn suallerine cevap vermek þu anda sahip olduðumuz düþünsel kapýþma ve mücadeleler ve þimdi hissettiðimiz gereksinimler için bu deðer ve dersleri nasýl anlayabilir, nasýl gerçekleþtirebilir ve onlardan nasýl yararlanabiliriz? Ýþimizin asýl hedefi budur. Dolayýsýyla çabalarýmýz bu noktada yoðunlaþmalýdýr.

Sorun nasýl anlamak sorunudur. Mesele þudur ki; Yeniden Hz. Fatýma’nýn hal þerhini yaptýðýmýz zaman, Onun durumu ve iþinden, sosyal, düþünsel ve dini yönünden nasýl ders alabilir ve nelerinden faydalanabiliri? Mesele budur. Bu mesele temel bir meseledir. “Nasýl anlamak?”

II.Dünya savaþýndan sonra kadýn sorunu Batýda çok hassas bir mesele olarak gündeme geldi. Bunun sebeplerinden birisi bizzat dünya savaþýdýr. Çünkü ikinci dünya savaþý aile baðlarýný tamamen yýkmýþtýr.

Fakat bundan evvel, Kilisenin din adýna savunduklarý ve her zaman dinin bekçilik ettiði üsleri, kadýnýn manevi, sosyal ve insani deðer, hak ve þahsiyetini yok etmiþtir. Evet kilise bunlarý din namýna savunmuþtur. Rönesasns’tan burjuvazinin devriminden sonra bireysel özgürlük kültürü olan Kiliseye karþý bir zafer kazandý. Burjuvazinin hamle yapmasý neticesinde kilisenin hukuki ahlaki, bilimsel, ruhi ve bilimsel egemenliði ve beraberinde din de yok oldu.

Ve ansýzýn cinsel özgürlük meselesi gündeme geldi. Bu cinsel özgürlük þiarýyla kadýn; bütün yoksunluklarýn, insanlýk dýþý kayýt ve sýnýrlamalarýn yok olup gittiðini görünce onu þiddetle kabul etti.

Bilim, Kilisenin hizmetinde olan ortaçaðlardan sonra bugünün iddiasýnýn tersine özgürleþmedi. Kilisenin kaydýndan kurtuldu ve burjuvazinin kaydýyla geliþerek bugünün egemeni durumuna geldi. Eðer bilim adýna ahlaki deðerlere muhalefet edildiðini görüyorsak bu görülen bilimin muhalefeti deðildir. Bu, bilim putu içerisinde, altýn dana kýyafeti içerisinde baðýran kuyumcu burjuvazinin Samiri ilmidir.

Nihayet Freud geldi. Bilimsel seksüalite ekolünün temellerini attý. Cinsel asalet! Burjuva sýnýfý aslýnda alçak ve adi bir sýnýftýr. Feodalitenin de tersine insanlýk dýþý bir rejimdir ki sayýlanlarýn hepsi insaný cinsel ve ekonomik bir hayvan olarak telakki etmiþlerdir. Bu burjuvazi peygamberinin adý Freud, dini seks(cinsellik), Mabedi Freudism ve bu mabedin yanýnda boðazlanan ilk kurbanlar ise kadýnýn insani deðerleriydi.

Özellikle I.Dünya savaþýndan sonra ansýzýn dünya sanatýnýn asýl mayasýnýn, bilhassa bütün filmlerin sadece iki unsura sahip olduðunu görürüz:

Sertlik ve þiddet
Cinsellik

Bunlar hep savaþýn hediyesidir.

Bir kaç rejisör ve piyes yazarý bu meselenin peþine tesadüfen düþmüyor. Aksine en derin sosyolog ve antropologlar bu evrensel güce baðýmlýdýrlar. Bunlar beþeriyetin düþüncelerini unutturmak için dünyanýn en iyi ve en güçlü tanýtým ve propaganda gücü olan filmlerden yardým aldýlar.

Öyleyse bu gücün egemenliði için hem batýnýn hem de doðunun kurban olmasý gerekir. Hem eroin hem Freudism kurbaný. Bunun için henüz genç olmasý sebebiyle daha sapýk kültürlerin içinde piþmemiþ, sapmamýþ ve insan olduðu için henüz dünyada nefes çeken, hisli ve þefkatli olan bu genç neslin, kendi yazgýsýna dikkat etmemesi, önem vermemesi ve yönelmemesi gerekmektedir. Dikkat etmemesi ve yönelmemesi için her türlü araç muteberdir; Ýster ilim þeklinde olsun, isterse sanat þeklinde olsun, ister spor, ister edebiyat, ister tarih, ister sünnet ve gelenek, isterse din ve mezheb olsun her türlü vasýta geçerlidir. Yeter ki meþgul olsun, oyalansýn, sahneden kaybolsun, dikkatli ve uyanýk olmasýn.

Baþka bir etken daha vardýr ki, dünyadaki bu güçle iþbirliði yapýyor, hem de büyük iþbirliklerini yapýyor.

Zemini onun davetinin kabulü için, onun yakýn çalýþma arkadaþlarýndan daha çok hazýrlýyor. Durum böyle iken bir grup çýkýyor, o davetle acemice mücadele ediyor. Bu grup gerici, sapýk, düþünsellikten uzak, insani olmayan geleneklere dayanarak alçak taassuplarla bu davet karþýsýnda kendilerini korumak istiyorlar. Neticede bir düðüm oluþuyor. Bunlar ne þekilde bu meþum davetçiyle iþbirliði yapýyor?

Gönderen: 09.02.2008 - 20:11

	ebu_hanzala

395 Mesaj -

Bu meþhur Freudism daveti, kadýnýn daha çok mahrum olduðu geleneksel toplum ve ülkelerde daha çok baþarýlý olmuþtur.

Eðer kadýnýn insani ve Ýslami haklarýný verirseniz; onu bu hücuma en iyi direniþ gücü olmasý için en güzel unsur yapmýþsýnýz demektir.

Ýslami emir ve yasalar her alanda, Ýslam ile ilgisi olmayan kavmi adet olan ve eski tarihi töreden ibaret olan geleneksel maddelerle karýþmýþtýr.Hem dinin yerine eski gelenekleri savunan, hem de geleneklerle mücadele eden kimseler, ayný zamanda Ýslam’ýn canlý deðerleriyle de savaþýyor. Ýki taraf da, ne modern ileri aydýn ve ne de gelenekçi, eski dindar aydýn, hiç biri gelenekten ayýramýyor.

Niçin bu ikisini birbirinden ayýrmak gerektiðini söylüyorum? Çünkü biz müslümanýz ve þu ilkeye inanýyoruz: Ýslami hak ve yasalar fýtrattan kaynaklanan yasalardýr. Dolayýsýyla bu genel yaratýlýþ yasasýna dayanan yasalar da eskiyecek deðildir. Bundan dolayý bu deðerler eskimezler. Fakat sosyal gelenekler, üretim ve tüketim sisteminden, sosyal sistemin yeni kültürel düzeninden doðmuþlardýr. Bu sistem bir zaman gelir, deðiþir, dönüþüme uðrar, eskir, alçalýr, menfi olur veya ilerleme ve geliþmeye engel olur. Eðer aydýn, ileri, isyancý ve hatta fitneci görüþler; karþýsýnda cahili, kavmi, ýrki ve kalýtýmsal geleneklerden uzak halis Ýslami deðerler sunulursa, herkesten daha çok ve daha çabuk onlar O’nun karþýsýnda boyun eðer ve teslim olurlar.

Dini deðerler gerçekten diridirler. Ýslam diridir dediðimiz zaman, hem fikir ve inançlarý, hem yasalarý ve sosyal ilkeleri, hem yönü ve hem de gösterilen ve ortaya konan örnek insanlar bakýmýndan diri olduðunu söylemek istiyoruz.

Zinde olmak demek, her soy, her kuþak, her dönem ve her yerdeki beþeriyet yolu için etkili olmak, çözüm yolu göstermek, yönlendirmek, yani yol iþaretleri demektir. Fakat maalesef gelenek ile dini karýþtýrmýþsýnýz.

O halde davranýþlardan hangisinin bölgesel bir gelenek olduðunu, hangisinin bize has bir gelenek olduðunu birbirinden ayýrmamýz gerekir. Çünkü baþka bir islam topluluðuna gittiðimizde bu iliþki ve davranýþlarýn baþka türlü geliþtiðini görürüz.

Ýslam’da ve peygamber zamanýnda davranýþ ve hareket tarzý öyle insanidir ki, bizim için son derece hayretamizdir. Bir grup kýz Medine’ye geliyor ve Huneyn savaþýna katýlýyor. Henüz yeni ergenlik çaðýna ermiþ 9,10 veya 11 yaþýndaki kýzlar on beþ kiþilik bir grup oluþturarak peygamberimizin huzuruna çýkýp þöyle diyorlar: “Biz, bu savaþa katýlýp hemþirelik yapmamýz için bizi de götürmeni istiyoruz ya rasulallah!” Rasulallah hepsini ata veya deveye bindiriyor ve bir hemþire grubu olarak savaþa götürüyor.

Mescid-i Nebevi tüm sosyal faaliyetler için bir üstür. Onun her köþesi sosyal bir çalýþma köþesidir. Bir köþesi Hz. Rukiyye’nin çadýrýdýr. Rukiyye öyle bir kadýndýr ki, peygamberin emriyle Ýslam’ýn mabedi olan mescidinde resmi bir çadýr kurmuþtur. Orada hastalarý, savaþ yaralýlarýný tedavi etmek ve yatýrmakla görevlendiriliyor.

Durum bu iken aydýnlarý görüyoruz ki, dünyada hemþireliði ilk o icad etmiþtir diye I.dünya savaþýna katýlan filan Amerikalý kadýný göklere çýkarýyor. Diðer taraftan ise; sosyal görüþ bakýmýndan geleneksel olan bir baþka kiþiyi görüyoruz ki bu, iþe temelinden her þeyiyle muhalefet ediyor ve yaptýðý bu hareketin adýný da din koyuyor. O dini bu þekilde telakki ediyor.

Üçüncü dünyada Freudism ve cinsel özgürlük adýyla büyük bir sorun vardýr. Cinsel özgürlük programý ve cinsel özgürlük eþyalarýnýn doðudan batýya giriþi, doðudaki insani özgürlük isteðinin ölmesi içindir. Sen bu özgürlüðü istiyorsun! Böylece batý, doðudan aldýðý hammaddenin mükafatýný vermiþ oluyor. Batý doðuya borçludur. Doðudan götürdüðü elma, kauçuk, petrol vs. maddeler karþýlýðýnda doðuya öyle bir þey vermesi gerekir ki ona borçlu olmasýn. Evet zahirde batý doðuya medeniyet veriyor. Elbette batý hesabýný iyi yapmakta ve bilmektedir.

Bu gün batýdan gelen þey, ne ilimdir, ne de medeniyettir. Ne özgürlüktür ne de insanlýk, ne de kadýna saygýlýdýr. Aksine burjuvazinin uyuþturduðu sapýk ve alçak güçlerin adi hilelerine dayanmaktadýr. Ýþte o kadýn bu arada seçim yapmak istiyor. Neyi hangi tasviri seçmek istiyor? Ne gerici, gelenekçi kadýn tasviri, ne de modern tahmili kadýn tasviri. Aksine müslüman kadýn tasviri istiyor. Varolan örnek þahsiyetlerin tamamý, bir ailede bulunmaktadýr. Bu aile fertlerinin her biri birer örnektir. Bunlarýn gerçek ve objektif tasviri þöyledir. Barýþta Hasan olmak, cihad ve þehadette Hüseyin olmak, en aðýr sosyal hak ve adalet misyonunda Zeyneb olmak, Kadýn konusunda Fatýma olmak, her þeyde ve her hususta Ali olmak… [Allah ondan razý olsun]

Fatýma öyle bir kadýndýr ki [Allah ondan razý olsun] toplumunda varolan sapma ve zulüm karþýsýnda sorumluluk hissediyor, sosyal mücadele ve kavgalarýn içerisinde bulunuyor. Ta ölüm anýna dek sessiz durmuyor, susmuyor ve sönmüyor.

Bugün bir þeyler okuyabilen her aydýn kadýnýn, bu simalarý tanýmalarý yeterlidir. Böylece bu gün islami toplumlarda müslüman kadýn adýyla tanýtýlan geleneksel çehreleri, modern kadýnla mukayese etmek yerine Ýslam tarihindeki örnek kadýnlarý -günün kadýný olarak gösterdikleri- günümüz modern kadýnýyla kýyaslamalýdýr. O zaman ne netice alýnacaðýný göreceðiz. Çok basittir, sadece bilinçli, bilgili, uyanýk, sorumlu, araþtýrýcý aydýnlara, uyanýk aydýn vaizlere, bu tasvirleri açýk aydýn ve anlaþýlýr, dakik ve bilinçli bir þekilde bu neslin iradesine vermek düþüyor.Bu kafidir. Bu saldýrý karþýsýnda en bilinçli ve etkili savunma budur.

Ne zaman ki herkes alçaldý, kadýn da alçaldý, o da ortadan kayboldu, meydandan çekildi. Erkeðin, þimdi kadýnýn olmayan hangi haklarý vardýr? Hicab mý? Yoksa erkeklerin hicablarý yok mudur þimdi? Hicab ne demektir? Örtü mü?

Mutlak manada örtü Ýslami bir kavram iken özel bir kavmin sosyal geleneðine hastýr. Çarþaf bir giyim biçimidir. Bu giyim biçimi, bu memleketten o memlekete, o zamandan bu zamana deðiþiklik arzeder. Fakat netice itibariyle Ýslami hicab ilkesi her bilinçli ve aydýn insanýn kabul ettiði fýkhi bir kanundur. Ama bu gün çarþaf iki ve örtü iki müteradif kelime haline gelmiþtir. O zaman aydýn saldýrma ve hamle yapmak adýna hicaba saldýrýyor. Buna karþýlýk mutaassýplar, hicabý savunmak adýna maalesef sadece çarþafý savunuyorlar.

Ayný þekilde O [Fatýma [Allah ondan razý olsun]] tekrar müslüman kadýný ortaya koyabilir. O Zeyneb gibi bir kýzýný, Hasan ve Hüseyin gibi oðullarýný, bu aþamada bir anne olarak yetiþtiriyor. Yüce, örnek ve eþ kadýnýn, baþka bir boyutu olarak Ali’nin yalnýzlýk, sýkýntý, zorluk ve azametleri durumunda da hep Onun yanýnda olmuþtur. Ayrýca sorumlu, sosyal bir kadýn olarak doðumundan, babasýnýn defnolunduðu ana kadar, yine bir an bile mücadeleden geri durmadý. Dýþ cephede hicrete kadar küfürle, iç cephede ise ölüm anýna kadar sapma ve katil ile mücadele etmiþtir.

Ýþte müslüman kadýn olmanýn þekli budur..!

ALI SERIATI

Gönderen: 09.02.2008 - 20:13

Pozisyon - İmzalar göster

Sayfa (1): (1)

önceki konu diğer konu

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 649 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Suayb (46), cuneytarkin82 (49), emira (40), ibrahim13 (50), geylani2 (42), ilknur1977 (47), mhmtyel (43), Müslüman kiz (30), hitoprak (51), solmayan-gül (39), pancoloji (39), gül_güzeli (39), güle güle (37), Sueda (38), suvari (41), teacherone (45), kudüs (48), sensinnn (38), Isik Hafize (39), masumca (51), muradmurad (45), burku (36), hatice.d (47), ismail arabaci (37), ariiff (43), nur44_55 (42), deepsilver (36), _SON_NEFES_ (32), onur5844 (52), sailor2005 (67), canfeza (37), saltanat (45), saltiks (50), van65 (), Taha1 (38)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.67830 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.