colchicine stromectol ivermektin generique plaquenil lopinavir ritonavir aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » ŞEFAAT

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
ŞEFAAT
569 Mesaj -
Hz. Ebu Hureyre radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Her peygamberin müstecab (Allah'ýn kabul edeceði) bir duasý vardýr. Her peygamber o duayý yapmada acele etti. Ben ise bu duamý Kýyamet gününde, ümmetime þefaat olarak kullanmak üzere sakladým (kullanmayý âhirete býraktým). Ona inþaallah, ümmetimden þirk koþmadan ölenler nâil olacaktýr."

Buhari, Da'avat 1, Tevhid 31; Müslim, Ýman 334, (198); Muvatta, Kur'an 26, (1, 212); Tirmizi, Da'avat 141, (3597).

Hz. Câbir radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Þefaatim, ümmetimden büyük günah sahipleri içindir."

Tirmizi, Kýyamet 12, (2437); Ebu Davud, Sünnet 23, (4739); Ýbnu Mace, zühd 37, (4310).

Tirmizi, þu ziyadeyi kaydeder: "Hz. Câbir radýyallahu anh dedi ki: "Kebâir (büyük günah) ehli olmayanýn þefaate ne ihtiyacý var!"

Hz. Enes radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kýyamet gününde, insanlar birbirlerine girecekler. Hz. Âdem aleyhisselam'a gelip: "Evlatlarýna þefaat et!" diye talepte bulunacaklar. O ise:

"Benim þefaat yetkim yok. Siz Ýbrahim aleyhisselam'a gidin! Çünkü o Halilullah'týr" diyecek. Ýnsanlar Hz. Ýbrahim'e gidecekler. Ancak o da:

"Ben yetkili deðilim! Ancak Hz. Ýsa'ya gidin. Çünkü o Ruhullah'týr ve O'nun kelamýdýr!" diyecek. Bunun üzerine O'na gidecekler. O da:

"Ben buna yetkili deðilim. Lâkin Muhammed aleyhissalatu vesselam'a gidin!" diyecek. Böylece bana gelecekler. Ben onlara:

"Ben þefaate yetkiliyim!" diyeceðim. Gidip Rabbimin huzuruna çýkmak için izin talep edeceðim. Bana izin verilecek. Önünde durup, Allah'ýnilham edeceði ve þu anda muktedir olamayacaðým hamdlerle Allah'a medh u senâda bulunacak, sonra da Rabbime secdeye kapanacaðým. Rabb Teâla:

"Ey Muhammed! Baþýný kaldýr! Dilediðini söyle, söylediðine kulak verilecek. Ne arzu ediyorsan iste, talebin yerine getirilecektir! Þefaatte bulun, þefaatin kabul edilecektir!" buyuracak. Ben de:

"Ey Rabbim! Ümmetimi, ümmetimi istiyorum!" diyeceðim. Rabb Teâla: "aglaÇabuk onlarýn yanýna) git! Kimlerin kalbinde buðday veya arpa danesi kadar iman varsa onlarý ateþten çýkar!" diyecek. Ben de gidip bunu yapacaðým! Sonra Rabbime dönüp, önceki hamd u senâlarla hamd ve senâlarda bulunacaðým, secdeye kapanacaðým. Bana, öncekinin aynýsý söylenecek. Ben de: "Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceðim. Bana yine:

"Var, kimlerin kalbinde hardal danesi kadar iman varsa onlarý da ateþten çýkar!" denilecek. Ben derhal gidip bunu da yapacak ve Rabbimin yanýna döneceðim. Önceki yaptýðým gibi yapacaðým. Bana, evvelki gibi:

"Baþýný kaldýr!" denilecek. Ben de kaldýrýp:

"Ey Rabbim! Ümmetim! Ümmetim!" diyeceðim. Bana yine:

"Var, kalbinde hardal danesinden daha az miktarda imanný olanlarý da ateþten çýkar!" denilecek. Ben gidip bunu da yapacaðým. Sonra dördüncü sefer Rabbime dönecek, o hamdlerle hamd u senâda bulunacaðým, sonra secdeye kapanacaðým. Bana: "Ey Muhammed! Baþýný kaldýr ve (dilediðini) söyle, sana kulak verilecektir! Dile, talebin verilecektir! Þefaat et, þefaatin kabul edilecektir!" denilecek. Ben de: "Ey Rabbim! bana Lailâhe illallah diyenlere þefaat etmem için izin ver!" diyeceðim. Rabb Teâla:

"Bu hususta yetkin yok! -veya: "Bu hususta sana izin yok!- Lâkin izzetim, celâlim, kibriyâm ve azametim hakký için lailâhe illallah diyenleri de ateþten çýkaracaðým!" buyuracak."

Buhari, Tevhid 36, 19, 37, Tefsir, Bakara 1, Rikak 51; Müslim, Ýman 322, (193).

Yine Sahiheyn ve Tirmizi'nin Ebu Hureyre'den kaydettikleri bir rivayet þöyledir: "Biz bir davette Resûlullah ile beraberdik. Ona sofrada hayvanýn ön budu(n dan bir parça) ikram edildi. Bud hoþuna giderdi. Ondan bir parça ýsýrdý ve:

"Ben Kýyamet günü âdemoðlunun efendisiyim! Acaba bunun neden olduðunu biliyor musunuz? (Açýklayayýmsevinçli Allah o gün, öncekileri ve sonrakileri tek bir düzlükte toplar. Bakan onlara bakar, çaðýran onlarý iþitir. Güneþ onlara yaklaþýr. Gam ve sýkýntý, insanlarýn tahammül edemeyecekleri ve tâkat getiremeyecekleri dereceye ulaþýr. Öyle ki insanlar:

"Ýçinde bulunduðumuz þu hali görmüyor musunuz, sizlere þefaat edecek birini görmüyor musunuz?" demeye baþlarlar. Birbirlerine:

"Babanýz Âdem var!" derler ve ona gelerek: "Ey Âdem! Sen insanlarýn babasýsýn. Allah seni kendi eliyle yarattý, kendi ruhundan sana üfledi. (Bütün isimleri sana öðretti). Meleklerine senin önünde secde ettirdi. Seni cennete yerleþtirdi. (Allah katýnda itibarýn, makamýn var.) Rabbin nezdinde bizim için þefaatte bulunmaz mýsýn? Bizim þu halimizi, baþýmýza þu geleni görmüyor musun?" derler. Âdem aleyhisselâm da:

"Bugün Rabbim çok öfkelidir, daha önce bu kadar öfkelenmedi. Bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek. (Esasen þefaate benim yüzüm yok, çünkü, cennette iken, Allah) beni o aðaca yaklaþmaktan men etmiþti. Ben, bu yasaða âsi oldum. (Ben cennette iken iþlediðim günah sebebiyle cennetten çýkarýldým. Bugün günahlarým affedilirse bu bana yeter). Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baþkasýna gidin, Nûh aleyhisselam'a gidin!" diyecek. Ýnsanlar Nûh aleyhisselam'a gelecekler:

"Ey Nuh! Sen yeryüzü ahalisine gönderilen resullerin ilkisin. Allah seni çok þükreden bir kul (abden þekûrâgöz kırpma diye isimlendirdi. Ýçinde bulunduðumuz þu hali görmüyor musun? Baþýmýza gelenleri görmüyor musun? Rabbin nezdinde bizim için þefaatte bulunmaz mýsýn?" diyecekler. Nuh aleyhisselâm da þöyle diyecek:

"Bugün Rabbim çok öfkelidir. Daha önce hiç bu kkadar öfkelenmedi, bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek! Benim bir dua hakkým vardý. Ben onu kavmimin aleyhine (beddua olarak) yaptým. Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baþkasýna gidin. Ýbrahim aleyhisselam'a gidin!" diyecek. Ýnsanlar Ýbrahim aleyhisselam'a gelecekler:

"Ey Ýbrahim! Sen allah'ýn peygamberi ve arz ahalisi içinde yegane Halilisin, bize Rabbin nezdinde þefaat et! Ýçinde bulunduðumuz þu hali görmüyor musun?" diyecekler. Ýbrahim aleyhisselam onlara:

"Rabbim bugün çok öfkeli. Bundan önce bu kadar öfkelenmemiþti, bundan sonra da bu kadar öfkelenmeyecek. (Þefaat etmeye kendimde yüz de bulamýyorum. Çünkü ben) üç kere yalan söyledim!" deyip, bu yalanlarýný birer birer sayacak. Sonra sözlerine þöyle devam edecek:

"Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baþkasýna gidin! Musa aleyhisselam'a gidin!" Ýnsanlar, Hz. Musa aleyhisselam'a gelecekler ve:

"Ey Musa! Sen Allah'ýn peygamberisin. Allah seni, risaletiyle ve hususi kelamýyla insanlardan üstün kýldý. Bize Allah nezdinde þefaatte bulun! Ýçinde bulunduðumuz hali görmüyor musun?" diyecekler. Hz. Musa da:

"Bugün Rabbim çok öfkelidir. Daha önce böylesine öfkelenmedi, bundan sonra da böylesine öfkelenmeyecek. (Esasen Rabbim nezdinde þefaate yüzüm de yok. Çünkügöz kırpma ben, öldürülmesi ile emrolunmadýðým bir cana kýydým. (...Bugün ben maðfirete mazhar olursam bu bana yeterlidir.) Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baþkasýna gidin! Hz. Ýsa aleyhisselâm'a gidin!" diyecek. Ýnsanlar Hz. Ýsa'ya gelecekler ve:

"Ey Ýsa, sen Allah'ýn Peygamberisin ve Meryem'e attýðý bir kelamýsýn ve kendinden bir ruhsun. Üstelik sen beþikte iken insanlara konuþmuþtun. Rabbin nezdinde bize þefaat et! Ýçinde bulunduðumuz þu hali görmüyor musun?" diyecekler! Hz. Ýsa aleyhisselam da:

"Bugün Rabbim çok öfkeli. Daha önce bu kadar öfkelenmedi, bundan böyle de hiç bu kadar öfkelenmeyecek!" diyecek. -Hz. Ýsa þahsýyla ilgili bir günah zikretmeksizin- (Bir baþka rivayettesevinçli "aglaBeni, Allah'tan ayrý bir ilah edindiler. Bugün bana maðfiret edilirse bu bana yeter!"göz kırpma Nefsim! Nefsim! Nefsim! Benden baþkasýna gidin! Muhammed aleyhissalatu vesselam'a gidin!" diyecek. Ýnsanlar Muhammed aleyhissalâtu vesselâm'a gelecekler, -bir diðer rivayette: "Bana gelirler!" denmiþtir- ve:

"Ey Muhammed! Sen Allah'ýn peygamberisin, bütün peygamberlerin sonuncususun. Allah seni geçmiþ-gelecek bütün günahlarýný maðfiret buyurdu. Bize Rabbin nezdinde þefaatte bulun. Þu içinde bulunduðumuz hali görmüyor musun?" diyecekler. Bunun üzerine ben Arþ'ýn altýna gideceðim. Rabbim için secdeye kapanacaðým. Derken Allah, benden önce hiç kimseye açmadýðý medh u senâlarý benim için açacak (Ben onlarla Rabbime medh u senâlarda bulunacaðým). Sonra:

"Ey Muhammed baþýný kaldýr ve iste! (Ýstediðin) sana verilecek! Þefaat talep et! Þefaatin yerine getirilecek!" denilecek. Ben de baþýmý kaldýracaðým ve: "Ey Rabbim ümmetim! Ey Rabbim ümmetim! Ey Rabbim ümmetim!" diyeceðim. Bunun üzerine:

"Ey Muhammed! Ümmetinden, üzerinde hesap olmayanlarý cennet kapýlarýndan saðdaki kapýdan içeri al! Esasen onlar diðer kapýlarda da insanlara ortaktýrlar!" denilecek."

Resûlullah sonra þöyle buyurdular:

"Nefsim kudret elinde olan Zat-ý Zülcelâl'e yemin olsun. Cennet kapýsýnýn kanatlarýndan iki kanadýnýn arasýndaki mesâfe Mekke ile Hecer arasýndaki veya Mekke ile Busra arasýndaki mesafe kadardýr."

Buhari, Enbiya 3, 8, Tefsir, Beni Ýsrail 5; Müslim, Ýman 327, (194); Tirmizi, Kýyamet 11, (2436).

Hz. Ýbrahim aleyhisselam'ýn kýssasýyla ilgili bir rivayette þu ziyade var: (Hz. Ýbrahim, (insanlar, þefaat etmesi için kendine geldikleri zaman, Allah'a þefaat talebinde bulunmasýna mani olan üç günahý olarak yýldýzlar hakkýnda sarfettiði "Ýþte bu Rabbim" (En'am 76) sözünü, atalarýnýn putlarý hakkýnda sarfettiði "Belki de bu (putlarý kýrma) iþini onlarýn en büyüðü yapmýþtýr" (Enbiya 63) sözünü ve bir de: "Ben gerçekten hastayým" (Saffat 89) sözünü zikretti."

Yezîd Ýbnu Süheyb el-Fakîr anlatýyor: "Hâricilerin görüþlerinden biri içime iþlemiþti, Haccetmek, sonra da (propaganda yapmak üzere) insanlarýn karþýsýna çýkmak arzusuyla, kalabalýk bir grup içerisinde yola çýktýk. Medine'ye uðradýk. Orada Câbir Ýbnu Abdillah radýyallahu anh, insanlara hadis rivayet ediyordu. Bir ara cehennemlikleri zikretti. Ben: "Ey Resûlullah'ýn arkadaþý! Sen ne konuþuyorsun? Halbuki Allah Teâla Hazretleri: "aglaEy Rabbim!) Ateþe kimi atarsan mutlaka onu rezil-rüsvay edersin" (Âl-i Ýmran 192); "Ateþten her çýkmak isteyiþlerinde oraya geri çevrilirler" (Secde 20) buyurmaktadýr" dedim. Hz. Câbir:

"Sen Kur'ân'ý okuyor musun?" dedi. Ben de:

"Evet!" dedim.

"Öyleyse onun evvelini oku! Çünkü o, küffar hakkýndadýr!" dedi ve sonra ilave etti:

"Sen, Allah'ýn Muhammed aleyhissalâtu vesselâm'ý dirilteceði Makam-ý Mahmud'u iþittin mi?"

"Evet!" dedim. Dedi ki:

"O, Muhammed aleyhissalâtu vesselam'a mahsus mahmûd makamdýr. Allah Teâla Hazretleri o makamýn hatýrýna, cehennemden çýkaracaklarýný çýkarýr!"

(Hz. Câbir) sonra, Sýrat köprüsünün konuluþunu ve üzerinden insanlarýn geçiþini tavsif etti. Biz:

"Bu ihtiyarýn, Aleyhissalâtu vesselâm hakkýnda yalan söyleyeceðini mi zannedersiniz?" dedik ve Hâricilikten rücû ettik. Hayýr! Vallahi bizden bir kiþiden baþka, Hâricilikte kalan olmadý."

Müslim, Ýman 320, (191).

Hz. Enes radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kýyamet günü, cehennemliklerin, dünyada en müreffeh olaný getirilerek ateþe bir kere batýrýlacak. Sonra:

"Ey ademoðlu denilecek. (Cehennemde) hiç nimet gördün mü? Sana hiç hayýr uðradý mý?"

"Hayýr! Ey Rabbim, vallahi hayýr!" diyecek. Sonra cennetliklerden dünyüdü en fakir olan getirilecek. O da cennete bir sokulup çýkarýlacak ve kendisine:

"Ey âdemoðlu (cennette) hiç fakirlik gördün mü, hiç sýkýntý çektin mi?" denilecek. O da:

"Hayýr! Vallahi ya Rabbi! Baþýmdan hiç fakirlik geçmedi, hiçbir sýkýntý çekmedim" diyecek."

Müslim, Münafýkûn 55, (2807).

Yine Enes radýyallahu anh anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Allah Teâla Hazretleri azabý en hafif olan cehennemliðe:

"Eðer dünya her þeyiyle senin olsaydý, þu azabdan kurtulmaya bedel, fidye olarak verir miydin?" diye soracak. Adam: "Evet!" diyecek. Rabb Teâla bunun üzerine:

"Sen daha Hz. Âdem'in sulbünde iken ben senden bundan daha hafifini istemiþ: "Bana hiçbir þeyi ortak kýlma da seni ateþe sokmayayým, cennete koyayým" demiþtim. Sen buna yanaþmadýn, þirke girdin" buyuracak."

Buhari, Rikak 51, 49, Enbiya 1; Müslim, Münafikûn 51, (2805).

Ýbnu Ömer radýyallahu anhüma anlatýyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennetlikler cennette, cehennemlikler de cehennemde olduklarý zaman ölüm getirilir. Cennetle cehennemin arasýna konup orada kesilir. Sonra bir münadi nida eder:

"Ey ehl-i cennet! Artýk ebediyet var, ölüm yok! Ey ehl-i nâr! Artýk ebediyet var, ölüm yok! Cennetliklerin sürûru bununla daha da artar. Cehennemliklerin de hüznü artar."

Buhari, Rikâk 50, 51; Müslim, Cennet 43, (2850).

Ebu Musa el-Eþ'ari radýyallahu anh anlatýyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Ben, ümmetimin yarýsýnýn cennete girmesi ile þefaat (sahibi olmam) arasýnda muhayyer býrakýldým. Ben þefaati tercih ettim. Çünkü þefaat, daha þümullü ve ümmetimin (toptan kurtuluþuna) daha yeterlidir. Þefaati siz müttakilere mahsus mu biliyorsunuz? Hayýr! O muttakiler deðil günahkârlar, hatalýlar ve pis iþlere karýþan (müslüman)lar içindir."
Gönderen: 29.06.2007 - 16:56
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hidayete davet su an offline hidayete davet  
KUR’ÂN’A TERS DÜŞEN HURAFELER: KALBİNDE ZERRE KADAR ÎMÂN OLAN, CEHENNEMDE CEZASI KADAR YANDIKTAN SONRA CENNETE GİRER.
35 Mesaj -
KUR’ÂN’A TERS DÜÞEN HURAFELER: KALBÝNDE ZERRE KADAR ÎMÂN OLAN, CEHENNEMDE CEZASI KADAR YANDIKTAN SONRA CENNETE GÝRER.
Allah’a sonsuz hamd ve þükrederiz ki; bir defa daha Allah’ýn bir sohbetinde birlikteyiz. Konumuz: “Kalbinde zerre kadar îmân olan kiþi, cehennemde günahlarýnýn gerektirdiði cezayý çektikten sonra cennete gider.” konusundaki hadîs, acaba bir mevzu hadîs midir, yoksa saðlam bir hadîs midir?
Cehenneme iki türlü insan girer. Cennete girecek olanlar, önce cehenneme girerler. Cehennemde durumu görürler. Oraya sadece o cehennemi görmek için girerler. Uçarak cehennemde dolaþtýktan sonra, oradan ayrýlarak cennete girerler. Allahû Tealâ’ya sonsuz hamd ve þükrederek... Kimdir bunlar? Cennete girecek olanlardýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdýyyâaglamakdýyyen).
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksýnýz. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldýðýgöz kırpma kesinleþmiþ bir hükümdür.

“Aranýzda kýyâmet günü cehenneme uðramayacak olan hiç kimse yoktur. Hepiniz mutlaka cehenneme uðrayacaksýnýz.” Ayný Surenin 72. âyet-i kerimesinde ise Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâaglacisiyyen).
Sonra takva sahiplerini kurtaracaðýz. Ve zalimleri, diz üstü çökmüþ olarak býrakacaðýz.

“Sonra Biz takva sahibi olanlarý kurtarýrýz. Cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüþ vaziyette cehennemi kaplarlar.”
Öyleyse Allahû Tealâ ne demek istiyor? “Sonra” kelimesi neyi ifade ediyor? Cehennemde bir süre kaldýktan sonra çýkýþý mý ifade ediyor, yoksa kýyâmet günü, ayný gün, cehenneme girip de cehennemdeki o olaylarý gören, cehennemin yapýsýný gören, nasýl korkunç bir iþkence dünyasý oluþturduðunu gören insanlarýn, Allah’a sonsuz hamd ve þükürler ederek cehennemden ayrýlmasý mý söz konusu?
Kýyâmet günü cehenneme girip de orada diz üstü çökmüþ vaziyette bekleyenler, cehenneme girip cehennemi gördükten sonra Allah’a sonsuz hamd ve þükürlerle cehennemden ayrýlanlar, cehennemi tamamen terk ettikten sonra, cehennem katlarýna daðýtýlýrlar. Cennete girecek olanlar, cehennemden ayrýlmýþlar ve cennetlere ulaþmýþlardýr. Sonsuz hýzla hareket ettikleri için...
Ama cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüþ vaziyette olduklarý yerlerden toplanarak cehenneme sevk edilirler. Bir daha çýkmamak üzere cehenneme girilir. Cehennemden bir daha çýkmak söz konusu deðildir. Cehenneme cezalanmak üzere girenler, ebediyyen orada kalmaya mahkûmdurlar. Hiç kimse bir süre cehennemde kaldýktan sonra, cehennemden çýkmak imkânýnýn sahibi deðildir. Bir süre cehennemde iþkence gördükten sonra, yakýldýktan sonra cehennemden çýkmasý ve cennete girmesi mümkün deðildir.
Öyleyse Allahû Tealâ’nýn cennete ulaþtýracak olduklarý, cehennemden çýkartarak cennete ulaþtýracak olduðu kiþiler, onlar cennetlik olanlardýr. Ama Allahû Tealâ, cennetlik olanlarýn aradaki farký görebilmeleri için, Allah’a sonsuz hamd ve þükredebilmeleri için onlarý kýyâmet günü önce mutlaka cehenneme gönderir. Onun için “Aranýzdan kýyâmet günü cehenneme uðramayacak olan kimse yoktur.” diyor. Dikkat edin! Allahû Tealâ: “Uðramayacak olan” diyor. Uðramak; bir yere uðrayýp oradan ayrýlmak mânâsýna geliyor. Allahû Tealâ’nýn dizayný çok açýk bir þekilde bunu ifade ediyor.
Allah için olmak, mutlaka kiþinin cehenneme ulaþýp, cehennemdeki o korkunç durumu gördükten sonra oradan ayrýlarak Allah’ýn cennetine girmesini ifade eder.
Þimdi bakýyoruz duruma. Kýyâmet günü ne olur? Kýyâmet günü zaman durur. Zaman geriye, kendi yaþadýklarý devreye geri döndüðünde herkes zaten hayattadýr. O ana zaman geri döndüðünde herkes hayattadýr. O anda yaþamakta olanlar, bulunduklarý yerde yer çekimi kuvveti olmadýðý için yükselerek mahþer meydanýna ulaþýrlar. Mahþer meydaný Ýndi Ýlâhi deðildir. Mahþer meydaný, Ýndi Ýlâhi’den evvel birinci uðranýlan yerdir. Orada toplanýlýr. Orada nefsler, fizik vücutlara girecektir. Ne zaman? Sur’a birinci üfürüldüðünde, orada toplanan herkes ölür. Sonra, sur’a ikinci defa üfürüldüðünde tekrar dirilirler ve nefsler orada, mahþer meydanýnda fizik vücutlarýn içine girer.
Daha sonra herkes Ýndi Ýlâhi’ye ulaþýr. Orada herkesin rakamlý kitabý vardýr. Yani herkesin hayat filmi, kendilerine üç boyutlu olarak gösterilir. Ama her saniye, ya derecat kazandýklarý veya derecat kaybettikleri bir olay ve iki görüntü görürler. Üç boyutlu iki görüntü… Birisi düþüncelerinin gösterimidir. Ýkincisi de fiiliyatlarýnýn, ef’allerinin, fiillerinin gösterimidir. Her saniye derecat kazanýrlar veya kaybederler. Sonuç ve kiþinin gideceði yer çabucak belli olur. Eðer kiþinin kazandýðý dereceler fazlaysa, sað taraftaki yeþil rakamlar olan tarafta bakiye vardýr. Ama günahlarý fazlaysa, o zaman da sol taraftaki kýrmýzý rakamlar olan tarafta bakiye vardýr.
Bu noktadan itibaren herkese hayat filmleri teslim edilir. Bir kýsmýna saðlarýndan verilir. Onlar cehenneme girdikten sonra, hemen cehennemi görüp cennete gidecek olanlardýr. Diðerlerine soldan verilir. Onlar da cehenneme girerken uçarak giremeyecek olan, kapýlardan girecek olanlardýr. Kapýlardan girmek mecburiyetinde olanlar için kapý açýlmaz. Kapý sadece yerden kaldýrýlýr, yükseltilir. Ancak o kiþinin baþý sýðabilecek kadar bir yükselti ile yükseltilir. O kiþi mutlaka burnu yere sürtünmek suretiyle oraya girer. Bunu zebaniler gerçekleþtirirler. Onlarý, burunlarýný yere sürttürerek cehenneme alýrlar. Ve cehenneme, cehennemde yanmak üzere, cezalanmak üzere girenler, cehennemin kapýsýndan baþlayarak, bütün cehennemin etrafýný kaplayacak þekilde orada diz çökmüþ vaziyette beklerler.
Diðerleri, cennete girecek olanlar, cehennemin yüksek kapýlarýndan uçarak içeri girerler ve hiç oyalanmazlar. Hemen cehennemin içine girerler. Oradaki durumu görürler. Ýnsanlarý ne kadar korkunç þeylerin beklediðini, nasýl iþkence edileceðini net bir þekilde görürler. Allah’a sonsuz hamdederek þükrederek cehennemden ayrýlýrlar ve cennete girerler.
Ýþte cehennemde bir süre kaldýktan ve günahlarýnýn karþýlýðýný ödedikten sonra oradan ayrýlýp da, sevaplarý için cennete gitmek diye bir olay, hiç kimse için mevcut deðildir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

99/ZÝLZAL-7: Fe men ya’mel miskâle zerretin hayren yereh(yerehu).
Artýk kim, zerre aðýrlýðýnca hayýr iþlerse, onu görür.
*Bu âyetin tefsiri Sayýn Ali Bulaç'a aittir.
99/ZÝLZAL-8: Ve men ya’mel miskâle zerretin þerren yereh(yerehu).
Artýk kim, zerre aðýrlýðýnca bir þerr (kötülük) iþlerse, onu görür.
*Bu âyetin tefsiri Sayýn Ali Bulaç'a aittir.

Allahû Tealâ: “Kim zerre kadar sevap iþlediyse onu görür, zerre kadar günah iþlediyse onu da görür.” diyor.
Dikkat edin! Allahû Tealâ “Onun cezasýný çeker, mükâfatýný alýr.” demiyor; “görür” diyor. Ýþte o “görmek”, söylediðimiz mizaný görmektir, kiþinin hayat filminin görülmesidir. Ve o hayat filminin görülmesinde, bütün sevaplar ve günahlar oradadýr. Üstelik de insanýn uzuvlarý þahitlik etmiþ olurlar. Çünkü neler yaptýklarýný açýk bir þekilde göstermiþ olurlar. Konuþmalarý gerekmiyor. Yaptýklarýyla þahit olurlar.
Ve bu tabiî bir sonucu oluþturuyor. Bu noktada, insan neticeyi mutlaka görecektir. Kýrmýzý rakamlar söz konusu ise kitabý soldan verilecektir. Yeþil rakamlar söz konusu ise, rakamlý kitabý yani hayat filmi (Kur’ân-ý Kerim “onun kuþu” da diyor.) sað taraftan verilir. Ve ister saðdan verilsin, ister soldan verilsin, hepsinin boynuna asýlýr. Ýnsanlar cehenneme onunla giderler.
Ýki grup insandan cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüþ vaziyette, cehennemin bütün etrafýný kaplarlar. Ondan sonra hepsi sýrayla cehenneme sevk edilirler. Ve bir daha o cehennemde kalacaklarýn, bir süre orada kalýp da cennete girme þanslarý asla olmayacaktýr. Hepsi ebediyyen cehennemde kalacaktýr.
Peki cehennemin bir sonu yok mu? Var. Allahû Tealâ baþlangýçta enerjiyi yarattý. Bir noktayý patlatarak, o noktadaki nötrinolarý, gezegenleri oluþturmak üzere gönderdi. Bunlar enerji partikülleridir. Ve böyle bir dizaynda Allahû Tealâ’nýn vücuda getirdiði bu enerji, konunun baþlangýcýdýr. Sonra Allahû Tealâ, o enerjiyi maddeye çevirdi. Elektronlar ve karþýt elektronlarý yarattý. Nötrinolardan, enerji partiküllerinden, maddenin temelini teþkil eden elektronlarý ve karþýt elektronlarý yarattý. Ve kâinat, Allahû Tealâ tarafýndan görünür bir halde dizayn edildi.
Ýþte “Bunun neticesi nedir?” diye soruyorsanýz, bundan sonra kâinatýn oluþmasý söz konusudur. Ýnsanlýðýn hayat süresi tamamlandýktan sonra, kýyâmet koptuktan sonra cehenneme girmeleri halinde, cehennemde sonsuza kadar yaþamalarý, ondan sonra da cehennemin gökleri çatladýðý zaman, cehennemle birlikte enerjiye çevrilmeleri söz konusudur. Allahû Tealâ diyor ki:

55/RAHMAN-26: Kullu men aleyhâ fân(fânin).
Bütün insanlar (herkes) fani olacaktýr.
55/RAHMAN-27: Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Sadece Zülcelali Ve'l Ýkram olan Rabbinin Zat'ý bâki kalacaktýr.

Allahû Tealâ: “Herkes fani olacaktýr. Herþey de fani olacaktýr. Sadece Senin Zülcelali Ve’l Ýkram olan Rabbin bâki kalacaktýr.” diyor.
Ýþte cennet de cehennem de sonsuza kadar bâki kalacaktýr. Sonra Allahû Tealâ nasýl enerjiyi yaratmýþsa, madde, elektronlar ve karþýt elektronlara çevrilip, tekrar enerji haline getirilecektir. Enerjiyi nasýl Allahû Tealâ yarattýysa, öyle yok edecektir. Allah, bâki kalacaktýr. Bir defa daha bir kâinat yaratýr mý? O, O’nun bileceði þeydir.
Cehenneme giren kiþi, cehennemden bir daha çýkar mý? Çýkmaz. Bunun ispatý sadedinde, size ibret için tam 29 tane âyet-i kerime vereceðiz. Cehenneme cezalanmak üzere giren, günahlarý olup da cehennemde cezalanacak olanlarýn, cehennemden bir daha çýkmalarý mümkün deðildir. 29 tane âyet-i kerime bunu söylüyor. Ýbret olsun diye… Ýspat vasýtasý olarak bunu kullanmanýz için...
Allahû Tealâ diyor ki:

1. Âyet-i kerime:

7/A'RAF-36: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ ulâike ashabun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve âyetlerimizi yalanlayan kimseler ve onlara karþý kibirlenenler, iþte onlar ateþ ehlidirler ve onlar, orada devamlý kalanlardýr (kalacaklardýr).

2. Âyet-i kerime:

33/AHZAB-64: Ýnnallâhe leanel kâfirîne ve eadde lehum saîrâaglasaîren).
Muhakkak ki Allah, kâfirleri lânetledi. Onlar için alevli ateþi (cehennemi) hazýrladý.
33/AHZAB-65: Hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasîrâaglanasîren).
Orada ebediyyen kalýcýlardýr (kalacak olanlardýr). (Orada) bir dost ve bir yardýmcý bulamazlar.

3. Âyet-i kerime:

3/AL-Ý ÝMRAN-116: Ýnnellezîne keferû len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallâhi þey’âaglaþey’en), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hiç þüphesiz o kâfirlerin, ne mallarý ve ne de evlâtlarý, onlara; Allah’tan (gelecek bir cezaya) bir þey’e, (karþý koymaya) yetmez. Ýþte onlar, ateþ ehlidir. Orada devamlý kalacaklardýr.

4. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârýgöz kırpma, hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, iþte onlar ateþ ehlidir, orada ebedî kalacak olanlardýr.

5. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-81: Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayýr, (sandýðýnýz gibi deðil) kim günah kazanmýþ da hatalarý kendisini kuþatmýþsa; iþte onlar, ateþ halkýdýr ve içinde de devamlý kalacaklardýr.

6. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-217: Yes’elûneke aniþ þehril harâmi kýtâlin fîh(fîhi), kul kýtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhireh(âhireti), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Sana haram (hürmetli) aydan ve onun içinde yapýlan savaþtan soruyorlar. De ki: “Onun içinde (o ayda) savaþ büyük (günahtýr). (Fakat insanlarýgöz kırpma Allah yolundan saptýrmak (alýkoymak) ve O’nu inkâr etmek, (mü’minlere) Mescid-i Haram’ý (yasaklamak) ve onun halkýný oradan (Mekke’den sürüp) çýkarmak ise Allah katýnda daha büyük (günahtýr). Ve fitne, (adam) öldürmekten daha da büyük (bir suç ve günahtýr). Eðer onlarýn güçleri yetse (yapabilseler), sizi dîninizden döndürünceye kadar sizinle savaþmaktan geri kalmazlar. Sizden kim dîninden dönerse, o taktirde o, kâfir olarak ölür. Bu sebeple iþte onlar, onlarýn amelleri dünyada ve ahirette boþa gitmiþtir. Ve iþte onlar, ateþ ehlidir. Ve onlar, orada ebediyyen kalacak olanlardýr.”

7. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanlarýn (Allah’a ulaþmayý dileyenlerin) dostudur, onlarý (onlarýn nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çýkarýr. Ve kâfirlerin dostlarý taguttur (onlar, þeytaný dost edinirler, þeytan kimseye dost olmaz), onlarý (onlarýn nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çýkarýrlar. Ýþte onlar, ateþ ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardýr.

8. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-275: Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuþ þeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak þeytan çarpmasýndan hýrpalanmýþ bir kimse gibi kalkarlar. Ýþte bu, onlarýn: “Fakat alýþveriþ faiz gibidir.” demeleri sebebiyledir. Allah, alýþveriþi helâl; faizi haram kýlmýþtýr. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öðüt gelen kimse (ona uyarak) artýk (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiþ olan (önceden aldýðý faiz) onundur ve onun iþi (onun hakkýndaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliðe) dönerse, iþte onlar, ateþ ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardýr.

9. Âyet-i kerime:

98/BEYYÝNE-6: Ýnnellezîne keferû min ehlil kitâbi velmuþrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum þerrul beriyeh(beriyyeti).
Muhakkak ki onlar, kitap ehlinden kâfir olanlardýr ve müþriklerdendir. Cehennem ateþi içinde ve ebediyyen kalacak olanlardýr. Ýþte onlar, onlar yaratýklarýn en þerrlileridir.

10. Âyet-i kerime:

72/CÝN-23: Ýllâ belâgan minallâhi ve risâlâtih(risâlâtihîgöz kırpma, ve men ya’sýllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâre cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden).
Allah tarafýndan olan teblið ve O’nun (verdiði) risaleti hariç. Her kim, Allah’a ve resûlüne karþý gelirse, isyan ederse, onun cezasý cehennem ateþidir. Orada ebediyyen kalýrlar.

11. Âyet-i kerime:

21/ENBÝYA-99: Lev kâne hâulâi âliheten mâ veradûhâ, ve kullun fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Eðer onlar gerçekten ilâhlar olsaydýlar, oraya (cehenneme) girmeyeceklerdi. Ve hepsi orada ebediyyen kalacak olanlardýr.

12. Âyet-i kerime:

59/HAÞR-17: Fe kâne âkýbetehumâ ennehumâ fîn nâri hâlideyni fîhâ, ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).
Böylece ikisinin akýbeti, ebediyen kalacaklarý ateþin içinde olmaktýr. Zalimlerin cezasý budur.

13. Âyet-i kerime:

58/MUCADELE-17: Len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum min allâhi þey’âaglaþey’en), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Onlarýn mallarý ve evlâtlarý, Allah’tan bir þeye (cefaya) karþý onlara asla fayda vermez. Ýþte onlar, ateþ ehlidir ve orada ebediyyen kalacak olanlardýr.

14. Âyet-i kerime:

47/MUHAMMED-15: Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun min hamrin lezzetin liþ þâribîn(þâribîne), ve enhârun min aselin musaffâaglamusaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa em’âehum.
Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu þudur ki; içinde kokusu deðiþmeyen sudan nehirler, tadý bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren þaraptan nehirler ve saf (süzülmüþgöz kırpma baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeþit meyve bulunur. Onlar için Rab’lerinden maðfiret vardýr. (Bunlarýn durumu), ateþte devamlý kalacak olan ve hamîm (sýcak kaynar halde irinli su) içirilen, bu sebeple baðýrsaklarý parçalanan kimsenin durumu gibi midir?

15. Âyet-i kerime:

23/MU'MÝNUN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizaný (sevap tartýlarýgöz kırpma, hafif gelirse iþte onlar, nefslerini hüsrana düþürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardýr.

16. Âyet-i kerime:

40/MU'MÝN-76: Udhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Ebediyyen orada kalmak üzere cehennemin kapýlarýndan girin. Artýk kibirlenenlerin kalacaklarý yer ne kötü.

17. Âyet-i kerime:

16/NAHL-29: Fedhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ fe lebi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Haydi, orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapýlarýndan girin. Kibirlenenlerin (büyüklük taslayanlarýn) kaldýðý yer, ne kötüdür.

18. Âyet-i kerime:

78/NEBE-21: Ýnne cehenneme kânet mirsâdâaglamirsâden).
Muhakkak ki cehennem, gözlenen (beklenen) yer oldu.
78/NEBE-22: Lit tâgîne meâbâaglameâben).
Azgýnlar için barýnacak yer (sýðýnak) olarak.
78/NEBE-23: Lâbisîne fîhâ ahkâbâaglaahkâben).
Orada asýrlarca (nihayetsiz olarak) kalacak olanlardýr.

19. Âyet-i kerime:

4/NÝSA-14: Ve men ya’sýllâhe ve resûlehu ve yeteadde hudûdehu yudhýlhu nâren hâliden fîhâ ve lehu azâbun muhîn(muhînun).
Kim Allah’a ve peygamberine isyan eder ve O’nun sýnýrlarýný aþarsa, daimî kalmak üzere ateþe atýlýr. Onun için alçaltýcý bir azap vardýr.

20. Âyet-i kerime:

4/NÝSA-93: Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadýballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâaglaazîmen).
Ve kim, bir mü’mini taammüden (kastederek) öldürürse, onun cezasý, içinde ebediyyen kalacaðý cehennemdir ve Allah’ýn gazabý ve lâneti onun üzerinedir. Allah, onun için büyük azap hazýrlamýþtýr.

21. Âyet-i kerime:

4/NÝSA-169: Ýllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâaglayesîren).
Sadece cehennem yoluna ulaþtýrýr. Onlar orada ebediyyen kalacaklardýr. Ve bu, Allah için kolaydýr.

22. Âyet-i kerime:

13/RAD-5: Ve in ta’ceb fe acebun kavluhum e izâ kunnâ turâben e innâ le fî halkýn cedîd(cedîdin), ulâikellezîne keferû bi rabbihim, ve ulâikel aglâlu fî a’nâkýhim, ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Eðer acayip buluyorsan (þaþýyorsan) (bil kigöz kırpma asýl onlarýn: “Biz toprak olduðumuz zaman mý, gerçekten, mutlaka yeniden mi halkedileceðiz (yaratýlacaðýz)?" sözleri acayip (þaþýlacak þey)dir. Ýþte onlar, Rab’lerini inkâr eden kimselerdir. Ve iþte onlar, boyunlarýnda demir halkalar olanlardýr ve iþte onlar ateþ ehlidir. Onlar orada ebedî kalanlardýr.

23. Âyet-i kerime:

64/TEGABUN-10: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâri hâlidîne fîhâ ve bi’sel masîr(masîru).
Ve onlar ki âyetlerimizi inkâr edenler ve yalanlayanlardýr. Ýþte onlar ateþ ehlidirler ve orada (cehennemde) ebediyyen kalacak olanlardýr. Ne kötü varýþ yeri.

24. Âyet-i kerime:

9/TEVBE-17: Mâ kâne lil muþrikîne en ya'murû mesâcidallâhi þâhidîne alâ enfusihim bil kufr(kufri), ulâike habitat a'mâluhum ve fîn nâri hum hâlidûn (hâlidûne).
Müþriklerin, Allah’ýn mescidlerini imar etmeleri olmaz. Kendilerinin (nefslerinin) küfürlerine (inkârlarýna, kâfirliklerine) þahitler iken. Ýþte onlarýn amelleri heba olmuþtur. Ve onlar, ateþte ebedî kalacak olanlardýr.

25. Âyet-i kerime:

9/TEVBE-63: E lem ya’lemû ennehu men yuhâdidillâhe ve resûlehu fe enne lehu nâre cehenneme hâliden fîhâ, zâlikel hýzyul azîm(azîmu).
Allah ve O’nun resûlüne karþý, kim haddi aþarsa, artýk onun için mutlaka orada ebediyyen kalacaðý cehennem ateþinin olduðunu bilmiyorlar mý? Ýþte bu, büyük rüsvalýktýr (rezilliktir).

26. Âyet-i kerime:

9/TEVBE-68: Vaadallâhul munâfikîne vel munâfikâti vel kuffâre nâre cehenneme hâlidîne fîhâ hiye hasbuhum, ve leanehumullâh(leanehumullâhu) ve lehum azâbun mukîm (mukîmun).
Allah, münafýk erkeklere ve münafýk kadýnlara ve kâfirlere, orada ebedî kalacaklarý cehennem ateþini vaadetti. O (cehennem), onlara yeter. Ve Allah, onlara lânet etti. Ve onlar için ikâme edilmiþ olan (devamlý kýlýnan) bir azap vardýr.

27. Âyet-i kerime:

10/YUNUS-27: Vellezîne kesebûs seyyiâti cezâu seyyietin bi mislihâ ve terhekuhum zilleh(zilletun), mâ lehum minallâhi min âsim(âsimin), ke ennemâ ugsîyet vucûhuhum kita'an minel leyli muzlimâaglamuzlimen), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Seyyiat kazanan kimselerin seyyiatlerinin cezasý, onun misli kadardýr. Ve onlarý bir zillet kaplar. Ve onlarýn Allah’a karþý bir koruyucusu yoktur. Onlarýn yüzleri karanlýk geceden bir parça ile kaplanmýþ gibidir. Ýþte onlar, ateþ halkýdýr. Onlar, orada devamlý kalanlardýr (kalacak olanlardýr).

28. Âyet-i kerime:

39/ZUMER-72: Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
(Onlara): “Orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapýlarýndan girin!” denildi. Artýk kibirlenenlerin mesvasý (kalacaðý yer) ne kötü.

29. Âyet-i kerime:

43/ZUHRUF-74: Ýnnel mucrimîne fî azâbi cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki mücrimler (suçlular), cehennem azabý içinde ebediyyen kalacak olanlardýr.

29 tane âyet-i kerime, cehenneme girenin cehennemden çýkmasýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor. Böyle bir þey mümkün deðildir. Kur’ân-ý Kerim’de, cehenneme girenin cehennemden bir daha çýkabileceðine dair hiçbir âyet-i kerime yer almýþ deðildir. Allahû Tealâ Rahman Suresinin 26 ve 27. âyet-i kerimelerinde buyuruyor ki: “Herkes fani olacaktýr. Sadece Zülcelali Ve’l Ýkram olan Rabbinin Zat’ý bâki kalacaktýr.” En sonunda cehennem de cennet de içindekiler de insanlar da enerjiye çevrileceklerdir. Nasýl Allahû Tealâ enerjiyi yoktan yarattýysa, sonra da o yoktan yarattýðý enerji tekrar oluþunca, onu Allahû Tealâ yok edecektir.
Allahû Tealâ ile olan iliþkilerimizde gördüðümüz odur ki; cehenneme giren kiþi, cehennemden asla çýkamaz. Hangi tür kiþi? Cehenneme cezalanmak üzere giren, günahlarý sevaplarýndan fazla olan kiþi. Kim cehenneme cezalanmak üzere girerse, onun cehennemden çýkmasý hiçbir þekilde mümkün deðildir. Cehenneme girer ve ebediyyen orada kalýr. Cehenneme giriþi, burnu yere sürtünmek suretiyle giriþtir ve çýkýþý söz konusu deðildir.
Öyleyse “Kalbinde zerre kadar îmâný olan, cehennemde cezasýný gördükten sonra cennete girecektir.” hadîsi, bir uydurma hadîstir. Ümit ederiz ki; bu âyetler, bütün dîn adamlarýna bir misal olur. Allahû Tealâ’nýn söylediði hususlar son derece açýktýr, kesindir.
Allahû Tealâ: “Cehennemin gökleri ve yerleri durdukça yani Allahû Tealâ cehennemin göklerini çatlatmadýkça, cehennem içindekilerle birlikte ebedi olarak kalacaktýr.” diyor. Ama Allahû Tealâ’nýn bütün kâinatý yok etme talebi bir gün gelecektir. O zaman kâinatýn olduðu gibi tekrar enerjiye dönüþmesi söz konusudur.
Unutmayýn ki; Kur’ân-ý Kerim’de, cehennemde yanan insanlarýn orada yakýt olarak da kullanýldýðý ifade buyruluyor. Yakýt olarak kullanýlan, yok olan bir insan, ateþ hüviyetine gelip ateþte yanýp tamamen yok olan bir insan, zaten enerjiye dönüþmüþtür. Ama cehennemde sonsuza kadar yaþayan insanlarýn da ulaþacaklarý nihai sonuç odur. Bu insanlar cehenneme gideceklerdir ve ebediyyen cehennemde kalacaklardýr.
Þimdi insanlara yanlýþ düþündüren âyetlere bakalým. Burada size Rahman 26 ve 27’yi okuduk. Allahû Tealâ neticeyi bildiriyor: “Herþey fani olacaktýr. Sadece Zülcelali Ve’l Ýkram olan Allah’ýn Zat’ý bâki kalacaktýr.”
Böylece Allahû Tealâ, herþeyin enerjiye döndürüleceði o devreden bahsediyor. O zaman insanlar da cehennemlerle beraber yok olacaktýr. Cennet de yine insanlarýyla beraber yok olacaktýr. Cennetin de cehennemin de gökleri beraber çatlayacaktýr. Ýþte böyle bir hüviyet söz konusu olduðu zaman bir problemin kalmadýðýný görüyoruz.
Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

6/EN'AM-128: Ve yevme yahþuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’þerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’dunâ biba’dýn ve belagnâ ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ þâallâhu, inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun).
Ve onlarýn hepsini biraraya topladýðý gün (Allahû Tealâ þöyle buyuracaktýr): “Ey cin topluluðu! Ýnsanlarla sayýnýzý artýrdýnýz (tagutlarýn arasýna insanlarý da kattýnýz).” Onlara dost olan insanlardan bir kýsmý þöyle dedi: “Rabbimiz, biz birbirimizden faydalandýk ve Senin bize takdir ettiðin zamanýn bitiþ noktasýna (sonuna) eriþtik.” (Allahû Tealâgöz kırpma: “Allah’ýn dilediði þey (cehennemin yok olma zamaný gelmesi hali) hariç; sizin barýnacaðýnýz yer ateþtir, orada ebedî kalacak olanlarsýnýz.” buyurdu. Muhakkak ki; senin Rabbin, hüküm sahibi ve en iyi bilendir.

Burada Allahû Tealâ: “Allah’ýn dilediði þey hariç.” diyor.
“Ýllâ mâ þâallâhu”
illâ: Sadece, hariç.
mâ: Þey.
þâallâhu: Allah’ýn dilediði.
Eðer Allahû Tealâ “Ýllâ men þâallâhu” yani “Allah’ýn dilediði kiþi hariç” deseydi, o zaman ifade “O kiþi hariç olmak üzere, barýnacak yer ateþ” þeklinde olacaktý. Yani “Allah’ýn dilediði o kiþiler ateþten çýkabilecek.” mânâsý olacaktý. Ama En’am-128’de Allahû Tealâ’nýn kullandýðý kelime: “þey”.
“Hâlidîne fîhâ illâ mâ þâallâhu: Orada ebediyyen kalacaklardýr. Allah’ýn dilediði þey hariç.”
Ýþte o Allah’ýn dilediði þey, cehennemin ve cennetin göklerinin çatlamasýdýr. Yani Allah’ýn kâinatý yok etme noktasýdýr, kâinatý tekrar enerjiye dönüþtürme noktasýdýr. Ýnsanlar cehennemde yakacak olarak kullanýlýyor. Kullanýldýðý zaman, zaten enerji haline dönüp yok olmuþ oluyor.
Hud Suresinin 106 ve 107. âyetlerinde Allahû Tealâ diyor ki:

11/HUD-106: Fe emmellezîne þekû fe fîn nâri lehum fîhâ zefîrun ve þehîk(þehîkun).
Þâkî olanlara gelince; artýk onlar, ateþtedir. Onlar, orada (yüksek sesle inleyerek ve) çok zor bir þekilde soluk soluða, nefes alýp verirler.
11/HUD-107: Hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel'ardu illâ mâ þâe rabbuk(rabbuke), inne rabbeke fe'âlun limâ yurîd(yurîdu).
Onlar, semalar ve yeryüzü (cehennemin semalarý ve arzýgöz kırpma durdukça orada ebedî kalanlardýr (kalacaklardýr). Rabbinin dilediði þey (cehennemi yok etmeyi dilemesi) hariç. Muhakkak ki senin Rabbin, dilediði þeyi yapandýr.

Allahû Tealâ: “Onlar, semalar ve yeryüzü ve arz durdukça, orada ebedî olarak kalanlardýr. Rabbinin dilediði þey yani cehennemi yok etmeyi dilemesi hariç.” diyor.
Allahû Tealâ: “Allah’ýn dilediði kiþi hariç.” demiyor.
“Ýllâ mâ þâe rabbuke:“Rabbinin dilediði þey hariç.”
Yani cehennemin göklerinin çatlamasý hariç.
“Onlar, semalar ve yeryüzü durdukça, orada ebedi olarak kalanlardýr.” Yani semalar, yeryüzü, cennet ve cehennem kaldýðý sürece ebediyyen orada kalanlardýr. “Ama Allah’ýn dilediði þey hariç.” Allah’ýn dilediði þey, göklerin çatlamasýdýr. Ve Allahû Tealâ Hud-108’de cennette olanlar için de ayný þeyi söylüyor:

11/HUD-108: Ve emmellezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ mâ þâe rabbuk(rabbuke), atâen gayre meczûz(meczûzin).
Fakat mutlu olanlar, artýk cennettedir. (Cennetlerin) semalarý ve arzý durdukça, Rabbinin dilediði þey (cenneti yok etmeyi dilemesi) hariç, onlar orada ebedî kalanlardýr (kalacaklardýr).

Allahû Tealâ: “Fakat said olanlar (mesut olanlar), onlar cennettedirler. Cennetlerin semalarý ve arzý durdukça, Rabbinin dilediði þey yani cennetin göklerinin çatlamasý hariç onlar orada ebedî kalanlardýr.” buyuruyor.
Görülüyor ki; cennette ve cehennemde devamlýlýk, Kur’ân-ý Kerim’in kesin bir hükmüdür. Allahû Tealâ, tam 29 âyet-i kerimede, cennete gidecek olanlarýn deðil, cehenneme cezalanmak üzere girenlerin oradan ebediyyen çýkmasýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor. Bu konunun tartýþmalarý ümit ederiz ki artýk sona ermiþtir.
Bir defa daha görüyorsunuz ki; insanlarýn kitaplardan öðrendiði, o Kur’ân’a uymayan bilgilerin artýk düzeltilmesi zamaný gelmiþtir. Bu 29 tane âyet-i kerime ve cehenneme girdikten sonra bir insanýn cehennemden çýkmasýnýn mümkün olacaðýna dair hiçbir âyet-i kerimenin olmamasý, bu konuyu %100 kesinleþtirmektedir. Bu konuda iddialaþmanýn sonu gelmiþtir. Ýnsanlarýn öðrendiði bütün yanlýþ bilgiler düzeltilecektir ve doðruya, Kur’ân hükümlerine mutlaka ulaþýlacaktýr.
Allah’a sonsuz hamd ve þükrederiz ki; bir defa daha bir sohbetimizin sonuna ulaþtýk. Allahû Tealâ’nýn hepinizi hem cennet saadetine hem dünya saadetine ulaþtýrmasýný Yüce Rabbimizden dileyerek, sözlerimizi inþaallah burada tamamlýyoruz.
Gönderen: 21.08.2007 - 11:58
Bu Mesaji Bildir   hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gazele su an offline gazele  
8 Mesaj
şaşkın telaşlı üzüntülüağlar düsün PC de
Gönderen: 21.08.2007 - 14:44
Bu Mesaji Bildir   gazele üyenin diger mesajlarini ara gazele üyenin Profiline bak gazele üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 489 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
yalnizkurt55 (62), siyahnur (56), SULEYMAN ONCU (48), corluca (54), batalli (61), Fethi62K (62), emin2325 (66), yasin ibrahim e.. (53), h_hayrettin (43), turhanozturk (61), hazanrengi (43), Zilkade (42), akif1980 (44), mekselina (34), neverness (51), rufeyde (48), rabia| (50), Selvaa (49), antaly59 (66), BÜYÜK BALIKÇI (53), cemiluygun (70), Mikai66 (46), polat_23 (44), adar72 (35), nzl44 (47), m_ugurluoglu (37), emperor (50), osmanorhan (55), muhacir (53), salepli (51), musdem (54), ilyas_bozkurt (50), Jeday (35), ebuzerbasak (35), RaHMeT_YaGMuRu (40), eL_SaLvAdoR (42), faruk38 (62), ibrahimkindan (64), Karizmatik_63 (41), halimeuzunlar (41), hakan__ (43), citakhalil (70), serin (48), ZorDünya (54), cüneyd75 (49)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56658 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.