generique rhinocortivermectin chloroquine chloroquine generique plaquenil bedranol bekunis dragees beloc cor beloc zok beloc benicar hct benicar benzoyl betagan betapace betaprol betnesol betnovate biaxin bilol comp bilol bimatoprost binaldan binordiol blocadren bocatriol bondronat bonidon boniva brand cialis brand levitra brand viagra brexidol buspar butohaler butovent bystolic cabaser calan sr calan calcijex calcium sandoz canasa canestene cardaxen plus cardaxen
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » K İ T A P / K Ü L T Ü R / S A N A T » KİTAP & DERGİ » Hayale adım adım

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
asanyakan su an offline asanyakan  
Hayale adım adım
401 Mesaj -
Hayale adým adým
1946 yýlýnda baþladý her þey.

Çerçek'e baðlý bir köyde, annem, babam, benden bir yaþ büyük olan Turgut ve üç yaþ büyük olan ablam Çiçek ile birlikte, mutlu bir hayat yaþýyorduk.

Köyümüz, sanki cennete özenmiþ bir köydü. Yaðmur yaðdýðýnda, hava mis gibi hayat kokardý. Topraðýnýn kokusu hayat iksiri denilen efsaneyi hatýrlatýrdý. Buram buram toprak kokusu hiç bir parfümü aratmazdý. Zaten hiç bir parfüm de o kokuyu bulmak mümkün deðildi.

Köyümüzün yolu, saðlý sollu meyve aðaçlan ve çiçeklerle süslenmiþti. Adeta usta ressam fýrçasýndan çýkmýþ bir tabloyu andýrýyordu.

Hayalimde, köyümüzü seyrederken ruhumun dinlendiðini hissederdim. Nasýl dinlenmez insan? Ýlkbaharda çiçekler açtýðý zaman bir alem olurdu köyümüz. Yolun saðýnda ve solunda, inci gibi dizilmiþ evlerin önündeki meyve çiçekleri, pembe, beyaz, mavi, yer yer kýrmýzý açtýðýnda rüya aleminden bir yer alýnmýþ, köyümüze kondurulmuþ hissi verirdi.

Köyde, birbirimizi seven sekiz arkadaþtýk. Bir gün gelip de, o arkadaþlarýmdan geride kalacak olanýn sadece bir resim olacaðýný hiç bir zaman düþünmemiþtim.

Turgut'la ben, kasabada liseye baþlayacaktýk bu sene. Büyük bir heyecanla gerekli hazýrlýklarý yapýyorduk. Amman ne mutluluktu o günlerin heyecaný! Sanki rüya aleminde gibiydik!

Ben ilk defa þehir görecektim. Bu da heyecanýma heyecan Katýyordu.

Aðabeyimle ben çok iyi anlaþýrdýk. Öyle ki, ablam bizi kýskanýr gibi yapar, ben de her seferinde ona izah ederdim: "Turgut benim hem arkadaþým, hem kardeþim. Sen kýzlarla bebekçilik oynarken ben onunla oynardým."

Bir seferinde yine böyle dediðimde Turgut gururla söze katýlmýþtý:

— Ee, bir de aðabeylik var aslaným. Aðabey olmayý es geçme.

Birbirimizi çok severdik. Sanki, birimiz olmasa, ötekimiz yaþayamazdýk. Bize öyle gelirdi.

Babam bizim samimiyetimizden öylesine zevk duyardý ki, bizi sanki dinlendirici bir film izlermiþ gibi izlerdi. Sýk sýk da ayný þeyleri söylerdi:

— Bugün siz candan iki dost iseniz bunu inanç birliðine borçlusunuz. Ýnancýnýz ayrýldý mý kardeþ olduðunuzu bi­le unutur, hatta kardeþ olduðunuzdan dolayý birbirinizden utanýrsýnýz.

Babamýn bu sözleri üzerine düþünürdüm hop: Ben hiç

kardeþimden utanýr mýydým? 0 benim caným kardeþim ve çocukluk arkadaþýmdý... Ama babam bu duygumu bilmezdi.

Ertesi gün gidecektik kasabaya. Annem... Caným annem benim! Hem aðlýyor, hem bize yufka açýyordu. Nedense ölüme gidiyormuþuz gibi acý içindeydi annem. Ana yüreði... Evladý tarafýndan bilinmese de farklý çarpýyordu.

Sevdiðim kýz Aybalam gideceðimin haberini almýþ, bir bahane ile bize gelmiþti. Utana sýkýla sordu:

— Yarýn gidiyormuþsun, doðru mu?

— Doðru, dediðimde çok üzüldü, ama bana belli etmemeye çalýþtý.

Ýkimizin de yaþý küçüktü. Ýkimiz de birbirimize açýlamýyorduk. Ama ikimiz de birbirimizden emindik. Birbirimizi seviyorduk.

Büyük aðabeyim evlenmiþ, bizden ayýlmýþtý. Onu hiç sevmezdim. Yaðdanlýk gibi gelirdi bana. Küçük bir hatamýz olsa ya döver, ya da babama söylerdi. Bizimle güzel güzel konuþmazdý. Ondan bazen de nefret eder;

"Hayatým boyu özlemeyeceðim tek insan iþte budur." derdim. Köyümüzde bana en güzel gelen ev de bizim evimizdi. Köyümüzün tacý gibi duruyordu sanki. Tahta kapýsý her zaman huzurla açýlýr, huzurla kapanýrdý. Sanki gülümserdi bize evimiz.

Ahþaptý ama görkemliydi. Eskiydi ama benim için yepyeniydi.

Ýneðimiz, koyunlarýmýz vardý... Ahýrýmýz evimizin arka tarafýnda olduðu için azýcýk rüzgar esse, hayvan gübresinin kokusu odamýza kadar gelirdi.

Hey gidi günler hey! kim derdi ki bir gün hayvan gübresinin kokusunu bile özleyeceðim!

Büyükler ülke yönetiminden konuþurlardý, ama hiç anlayamazdým. "Çocuk" denir, bize anlatýlmazdý. Sonra da "büyük" diye anlatmaya lüzum görmezlerdi tabi. Fakat baþkalarý çocuklara da, büyüklere de kendi inançlarýyla ve sistemleriyle ilgili her þeyi anlatýyorlardý.

Son gecemizdi. Yarýn gideceðiz diye babamda baþka türlü bir telâþ vardý. Sebebini yýllar sonra anladýðým bu telâþla babam devamlý konuþuyordu:

— Ee, yarýn gidiyorsunuz balalarým. Nedense ben diken üstündeyim. Ýþe bakýn çocuklar. Ben harman yaparak para kazanýyor, sizi ilim yoluna gönderiyorum. Ama bu yol nasýl yolsa beni korkutuyor, ürkütüyor. Böyle ilim olur mu? Evlâdým âlim mi olup gelecek, zâlim mi?... Bilemiyor, endiþeyle yaþýyorum.

Annem hemen bizi savunmaya geçti:

— Sen benim belediðim balalarýmdan korkma. Ben onlara temiz süt verdim. Onlar yollarýný þaþmazlar!

Zavallý anacýðým. Övünecek baþka bir þeyini bulamadýðý için emzirdiði temiz sütle övünürdü.

Babamýn cevabý çok güzelmiþ meðer. Bunu þimdi anlýyorum. Çayýný içerken, aðýr aðýr cevap verdi anneme:

— Düzen bozuk sultaným, düzen. Ben çocuklarýmdan deðil düzenden korkuyorum. Onlarý aldatmalarýndan korkuyorum. Zira insanoðlu bozulmaya pek münasiptir.

Sonra derin derin annemin gözlerine bakýp devam etti.

— Süt ne kadar temiz olursa olsun, düzenin pisliði sütten aðýr basýyor... Baskýn geliyor sultaným, baskýn geliyor.

Ben hemen atýldým:

— Sen bizden korkma baba, biz Türk’üz, Türk! Bizi kimse aldatamaz!

Babam kederli gözlerini bu defa bana çevirdi:

— Komünistler gençleri ustalýkla dinsiz yapýyorlarmýþ. Gençler öyle çabuk dinsiz oluyorlarmýþ ki, arkadaþým anlattý da þaþýrdým kaldým oðlum. Komünist olan nasýl komünist, nasýl dinsiz olduðunu anlayamazmýþ bile.

Aðabeyim atýldý bu defa:

— Kim, kim bizi dinsiz yapabilir? Biz Türk’üz. Damarýmýzý kesseler kanýmýz Türk diye akar... Türk diye atar kalbimiz; Türk, Türk diye çarpar. Bizi kimseler aldatamaz!

Babam devam etti:

— Biliyorum evlatlarým. Ama yine de içimde bir korku var. Türklerden de dinsiz çýkar yavrum. Irkýmýz sizi kurtarmayabilir. Sadece ýrka güvenmek insaný yanýltýr.

Ablam Çiçek babamý ikaz etti:

— Baba, çok karamsarsýn. Yarýn gidecek olanlara böyle þeyler mi anlatýlýr?

Babam ayni kederli halini sürdürerek cevap verdi:

— Ne yapayým kýzým? Ýçimdeki ses hiç durmadan "dinsizliðin tehlikesini anlat" diyor. Adýný Ýster komünizm, ister baþka bir Ýzm koysunlar, dinsizliðin her türlüsünden korkuyorum; þerrinin bulaþmasýndan korkuyorum. Türk olmak yetmez insana. Hayatýn bazý kurallarý ve o kurallarýn koyucularý vardýr. Gereken yapýlmazsa, Türk derisi taþýmak iþe yaramaz. Bizim imamý ihbar eden þerefsiz de Türk’tü, ama Ýslam deyince nefretinden gözleri döner, rengi atardý.

Turgut elini kolunu sallayarak itiraz etti:

— Mümkün deðil, onlar Türk deðildir. Onlarýn kaný bozuktur baba, kaný. Bizim kanýmýz ise saf Türk kanýdýr!

Turgut’a baktý babam; sonra tane tane cevap verdi:

— Ben kandan çok bilinçli inanmaya güvenirim oðlum. Fakat size yeterince bilinç veremedim. Ýþten güçten fýrsat bulamadým ki sizinle gereði gibi ilgileneydim. Ha bugün, ha yarýn derken, iþte bugüne geldik. Ýnþallah korkularým yersiz çýkar.

Annem bize göz gezdirirken yaðladýðý yufkalardan bir tane uzattý. Onun yufkasýnýn tadý ne kadar da güzeldi. Bazen düþünüyordum da, acaba o tat Cennet lezzetlerinden sýzma olabilir miydi? Biliyorum olamazdý, ama anamýn yufkasýndaki lezzeti baþka türlü de anlatamýyorum.

0 gece Turgut'la güle oynaya sabahý zor ettik. Yataða yattýðýmda saatlerce uyuyamadým. Uyuyunca da rüyalarýmda hep þehirde gezindim. Þehirdi ama, yine yollarýnda tezekler ve hayvanlar vardý. Meðer þehri hiç görmediðim için, þehirdeysem de yine köyde dolaþmýþým rüya boyunca.

Sabahý zorla getirdik sanki. Belki doksan defa uyandým.

Sabah kahvaltýsýnda annem gözleme yaptý. Üzerine taze tereyaðý sürüp bize verdi. Ablam da kahvaltýyý özel

olarak hazýrladý. Zavallý ablam. Kimseye söylemese de yüreði yaralýydý. Rusya'da çalýþan sevdiðini bekliyordu.

Bilmiyordu ki, Rus kýzlarýnýn etkisinde kalan sevgililer giderse bir daha geri gelmezlerdi... Ya da binde biri gelirdi. Ama ablam Kubilay a çok güvenir, mutlaka döneceðinin hayaliyle kýsmetlerini geri teperdi.

Yüzünden okunurdu hüznü. Fakat ben onun bu hüznünü de ancak yýllar sonra anlayabildim. Bir þeyi görmek için sadece gözlerin olmasý yetmiyor. Bilginin de, idrakin de, hayat tecrübesinin de olmasý gerekiyor.

Kahvaltýdan sonra yola çýkmak üzere hazýrlandýk. Evin önüne indiðimizde aðabeyim Turgut bana döndü:

— Kaan, dedi. Oðlum, fotoðraf makinemiz var, ailece bir resmimiz yok. Neden bir resim çektirmiyoruz? Haydi toplu halde resim çektirelim.

Hepimiz bir araya geldik... Ben söylendim:

— Eee, þimdi bizim fotoðrafýmýzý kim çekecek?

— Sen, dedi Turgut.

— Olmaz, dedim. Bensiz çekilen fotoðrafýn zevki mi olur?

— Ben çekeyim, dedi Turgut. Ýtiraz ettim.

— Hele senin bulunmadýðýn bir fotoðrafa ben aile fotoðrafý hiç demem.

Ablam Çiçek atýldý:

— Nasýl olsa ben kýz evladýyým. Pek aile ferdi sayýlmam. Verin ben çekeyim de siz poz verin, dedi.

Vay benim can ablam. Ne büyük yarayý dile getirmiþ de ben anlayamamýþým.

Her zaman boynu bükük dururdu ablam. 0 yüzden þimdi bile sevdiðinin hasretini çeken bir kýz görsem, anlarým derdini. Ablam bana hasreti öðretmiþ meðer...

Önce o bizim fotoðrafýmýzý çekti. Sonra ben onunla çektirdim. Sonra da Turgut...

Turgut sýk sýk saatine bakýyordu. Ben de söylenmeye baþladým:

— Kýrk yýlda bir þehre gideceðiz, onda da otobüsün hýþmýna uðruyoruz.

Turgut atýldý hemen:

— Hop hop, aslaným, biraz dengeli konuþ. Kendin bu dünyada on altý yýldýr bulunuyorsun. Sen kýrk yýlý hiç görmedin ki.

Hemen cevap verdim:

— Ben yýllarý kendi aylarýma böldüm. Kendi takvimimce kýrk yýlý çoktan doldurdum.

Ablam Çiçek babama döndü bir ara:

— Bir de "kýz evlâdý erkek evlâdý ayýrýmý yapmam" diyorsun. Ama beni okutmadýn, erkek çocuklarýný okutuyorsun.

Babam yere bakarak cevap verdi:

— Ben deðil, o ayrýmý düzen yapýyor yavrum, düzen. 0 düzen çok iyi biliyor ki, benim gibi Müslümanlar kýzlarýnýn baþýný açarak erkeklerle ayný sýraya oturtup okutmaz. Bunu bildiði halde yine tedbir almadý, ben ne yapayým evladým? Bu düzen, kendisiyle Allah'ýn arasýnda býrakýyor bizi. "Tercihini yap" diyor. Biz de Allah'ý tercih ediyoruz haliyle. Bedelini de size ödetiyor.

Sonra korkuyla açtý gözlerini:

— Sakýn ha, bu dediklerimi kimselere söylemeyin! Ablamý teselli etmek istedim:

— Sen hiç merak etme ablam. Ben öðretmen olunca önce seni okuturum. Yeter ki biz Öðretmen olalým. Ne fark eder, ha biz, ha sen! Haa, övünmek gibi olmasýn, çok güzel öðretirim. 0 yüzden diyorum; ha sen, ha biz fark etmez diye.

Ablam, gözlerini bana çevirip anlamlý anlamlý baktý:

— Çok þey fark eder. Ama ne yapalým... Ben sizin okumanýzdan duyduðum mutlulukla idare ederim.

Anacýðým bir bana, bir Turgut'a gidip sarýlýyor, sýký sýkýya tembih ediyordu:

— Aslan evlâtlarým benim. Birbirinize iyi bakýn ha!... Benim gözlerimle bakýn birbirinize. 0 zaman birbirinizi hiç üzmezsiniz.

Can annem! Sultan annem!... Meðer yüreði nasýl da yanýyormuþ. Evlâtlarý o zamanlar anlayamasa bile...

Þehirde yurtta kalacak, evimize ayda bir gelecektik. Þehir e bir gitseydik, gerisi mühim deðildi. öyle büyütmüþtük ki þehri gözümüzde...

Otobüse bindiðimizde annem, babam ve ablam aðlýyorlardý. Ama bizim aklýmýz havada olduðu için hüznü tanýmýyorduk ki biraz da biz hüzünlenseydik. Evimizin Önünde bize el sallarlarken öylece býraktýk onlarý. Otobüste giderken sýk sýk soruyordum Turgut'a:

— Turgut! Biz gerçekten þehre mi gidiyoruz? Yoksa bu bir rüya mi?

Defalarca, "rüya deðil” dedi. Onu býktýrmýþým artýk. Bir ara dayanamayýp tersledi beni:

— Kaan! Yeter artýk, beni sinirlendirme! Güle oynaya geldik þehre.

Þaþkýn þaþkýn arabalarýn çokluðuna, evlerin büyüklüðüne bakýyordum. Turgut kolumdan çekiyormuþ ama ben hâlâ onlara baktýðýmdan, Turgut'u duymuyormuþum meðer. Turgut ise baþka þeylere þaþýrmýþtý:

— Kaan! Evleri gördün mü? Üst üste nasýl da yapmýþlar böyle yüksek binalarý. En tepeye evi nasýl yerleþtirmiþler... Ah bir ev de bizim olsa bu þehirde. Köyün tezeklerinden kurtulurduk. Amma mutlu olurduk deðil mi Kaan?

Nereden bilseydim ki, þehirde olmak illâ da mutlu olmak demek deðildir. Ama o gün için bize göre þehirde olanlarýn hepsi mutlu insanlardý. Büyük adamdýlar onlar. Hatta onlar tuvalete gitmez, burunlarý da akmazdý.

Günler sonra yerleþtik yurdumuza. Okulumuza baþladýk.

Benim sýra arkadaþým Çinli Þi isminde bir Budist’ti. Onlarýn inancýna çok þaþýrmýþtým. Nereden bilseydim ki, Müslümanlarýn tembelliði, teblið vazifelerini ihmal ediþleri yüzünden bu insanlarýn hâlâ daha Buda'ya taptýklarýný. Turgut'un yanýndaki de Budist’ti. Onun ismi Feng'di. Bir de Ahmet isminde bir arkadaþým oldu. Onu çok sevdim.

Turgut'tan sonra en çok sevdiðim ve güvendiðim insandý. Þimdilik iyi gidiyordu derslerimiz. Fakat bir problem vardý tedrisatta. Anlayamadýðýmýz bir müfredatla karþý karþýya idik.

Onu da fazla dert etmedik. Okuldu ya burasý! Sanki ne öðretirlerse, bizim için doðru olan oydu. Veya o olmalýydý. Bu da, bizim devlete çok güvenmemizden kaynaklanýyordu. 0 zamanlar bilemezdik ki, devlet büyüktür, o halde onun ihaneti de büyük olur.

* * *

Okula çabuk alýþtýk. Zira Sosyalist öðretmenler bize candan davranýyordu. Sanki her biri ailemizden bir fertti ve bizim yabancýlýk çekmemize hiç gerek yoktu. 0 sosyalist öðretmenler de kendilerine verilen rolü samimiyetle oynuyorlardý.

Keþke imkaným olsa da onlarýn her birini arayýp bulsam ve sorsam: "Nasýlsýnýz öðretmenim? Bütün Ýnsanlara kin kusturan bilgilerle donatmýþtýnýz bizi. Þimdi sonuçtan memnun musunuz? "Yarýnlarýmýz" derdiniz hep. Sonra

ulaþtýnýz o yarýnlara. Gerçekten mutlu etti mi o yarýnlar sizi?”

* * *
Gönderen: 20.04.2004 - 06:41
Bu Mesaji Bildir   asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rabiaRAVZA su an offline rabiaRAVZA  
selam ve dua ile...
52 Mesaj -
Allah razý olsun..
biraz kýsa olarak kitap hakkýndaki yorumlarýnýzý ekler misiniz?
Gönderen: 21.04.2004 - 22:35
Bu Mesaji Bildir   rabiaRAVZA üyenin diger mesajlarini ara rabiaRAVZA üyenin Profiline bak rabiaRAVZA üyeye özel mesaj gönder rabiaRAVZA üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 786 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
nailgencer (44), Orchidee (37), onersinanc (67), sivas58 (59), selale 1 (48), kir cicegi (33), Türkiz (54), murad safak (48), hanik (56), musti58 (52), hvv23 (41), meryema (44), YUSSF (51), erdal.sahin (45), kadir_eyup (44), ufux (49), sankay (49), Ebu Muhammed (49), UmutK (47), yasmin79 (45), Turkiyeli 66 Ac.. (35), sayyad82 (42), Cerez (56), serapbuyukcivel.. (56), Mustafa. (53), crixso (47), fatihbeyza (51), aydinfuat1991 (34), bekar ögretmen (45), leventay24 (60), selyum (45), fatihmeskul (47), altug utku (46), emrebey (51)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57968 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.