colchicine generique stromectol kaletra hydroxychloroquine stromectol seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » ÇOCUK EĞİTİMİ » ISLAMDA COCUK VE TERBIYESI(1BOLUM)

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Gast elcin_imani  
ISLAMDA COCUK VE TERBIYESI(1BOLUM)
Misafir
Bismillahirrahmanirrahim

Ýyi bir inkýlap ve deðiþim, ancak temelde yapýlan inkýlap ve deðiþimdir. Yarýnki görüþ sahipleri, ülkeyi yöneltecek olanlar, sorumlular, liderler, dini ayakta tutacak, inandýklarýný yaþayacak ve yaþatacak olanlar bugünün çocuklarýdýr. Dolayýsýyla, asýl programlar, asýl çalýþmalar ve asýl oyunlar çocuklara yöneliktir. Yaþ aðaç gibi her tarafa eðilebilen çocuklardýr. Bu yüzden herkes var gücünü harcayarak geleceðin bu aydýnlarýný kendine taraf eðmeye ve kendi amaçlarý doðrultusunda yetiþtirmeye çalýþmaktadýr.

Baba ve annelerin çocuklar üzerinde bir takým haklarý olduðu gibi çocuklarýnda baba ve anneler üzerinde bir takým haklarý vardýr. Ýslam bu konuya da çok önem vermiþ ve bu alanda bir takým emir ve yasaklar belirtmiþtir. Mesela, evlenirken her þeyden önce çocuklarýnýza iyi anneler seçin, buyurmuþtur. Anne ve baba henüz evlenmeden bu, Ýslam’ýn onlara ilk emridir. Eþ olarak seçeceðiniz kadýn, ilk önce çocuklarýnýz için iyi bir anne olma liyakatine sahip olmalýdýr. Çünkü çocuk, annenin kucaðýnda ve onun ninnileriyle büyür. Daha sonra gerdeðe girmeden önce Allah’tan size mümin, salih evlatlar vermesini isteyin, buyuruyor ve bebeðin temelinin manevi deðerler üzerine atýlmasýný istiyor. Bebeðin sakat olmamasý, mükemmel olmasý için zifaf zaman ve mekaný hakkýnda yine emirler veriyor. Onun peþinden haram lokmanýn doðuracaðý sonuçlardan korumak için rahimdeki bebeðin helal lokmayla beslenmesini tavsiye ediyor. Bugün psikologlarýn da ispatladýðý gibi, rahimdeki bebek anne ve babanýn her türlü hareketlerinden etkilendiðinden, anne ve babaya bazý hareketlerden kaçýnmalarýný ve manevi deðerlere yönelmelerini tavsiye etmeyi de unutmuyor. Yine, bebek dünyaya gelince sað kulaðýna ezan ve sol kulaðýna ikamet okunmasýný emrederken ilk tevhid dersini veriyor. Sonra da onlara iyi isimler býrakýlmasýný, müslümana yakýþýr isimler verilmesini buyuruyor. Onu da çocuðun dünyaya geldikten sonraki eðitim ve öðretimi izliyor...

Ýslam bu zarif ve esnek yaratýðýn eðitiminin önemini göz ardý etmemiþ ve buna gereken ehemmiyeti vermiþtir. Bu alandaki büyük sorumluluðunu bilmeyen gafil anne ve babalarý yer yer ikaz etmiþ ve onlara yol göstermiþtir. Ýslam'ýn eðitiminden yeteri kadar haberi olmayýþýndan olacak ki bugün sözde müslüman aile ocaklarýnda Ýslam'la alakasý olmayan çocuklarýn yetiþtiðine þahit oluyoruz. Oysa bu konudan bütün müslümanar sorumludurlar. Ýslam'dan uzaklaþmamýz ve daha doðrusu uzaklaþtýrýlmamýz neticesinde bugün her þeyi batýlý ülkelerden beklemekteyiz. Halbuki eðer Ýslam'dan biraz haberimiz olsaydý batýnýn ne kadar zayýf olduðu, batý kültürünün ne denli eksik olduðu ve bu konuda batý kültürünün zengin Ýslam kültürüyle mukayese bile edilemeyeceði görülürdü. Ýslam'ýn insanlara ve halk tabakalarýna tanýdýðý hakký hiç bir din ve hiç bir düzen tanýmamýþ ve Ýslam'ýn insanlara verdiði deðeri hiç kimse vermemiþtir. Ýslam kültür ve medeniyeti dünyanýn dört bir yanýný kuþatmýþken daha batý bugünkünden kat kat kötü vahþiliðini koruyordu. Ýnsanlara izzet veren, insanlarý kendi fýtratlarýna geri çeviren Ýslam'ýn buyruklarýdýr. Tabi ki bu da Ýslam'ýn en kamil ve en üstün ilahi bir din olmasýndan kaynaklanmaktadýr.

Bugün ülkemizde her alanda yoðun çalýþmalar yapýlýrken, her alanda kitaplar yazýlýp programlar hazýrlanýrken çocuklarýn eðitimi alanýnda böyle saðlýklý bir çalýþmaya rastlamamaktayýz. Biz, bu boþluðun farkýnda vararak Türkçüye çevirmiþ olduðumuz “Ýslam’da Aile” adlý kitabýmýzda vaadini verdiðimiz “Ýslam’da Çocuk ve Terbiyesi” kitabýný 11. baskýsýndan Türkçüye çevirerek anne-babalar ve evlenme eþiðindeki gençlerimize sunduk. Bu çalýþmamýzýn Ýslam anne-babalarýna ve Ýslam evlatlarýna ýþýk tutmasý ve Allah Teala nezdinde kabul görülmesi ümidiyle...

Tevfik Allah’tandýr.



Cafer Bendiderya

takdîm
Bu kitabý, Ýmam Hasan (a.s), Ýmam Hüseyin (a.s), Zeyneb, Ümmükülsum gibi liyakatli evlatlar yetiþtiren Ýslam’ýn örnek baba ve annesi Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatýma’ya (s.a) takdim ediyorum. O liyakatli baba ve anneler ki, Ýmam (ruhum ona feda olsun) gibi bilinçli, katiyetli, fedakâr ve yiðit evlatlar yetiþtirmiþler. Ýslam þehidlerinin o yürekleri daðlý anne ve babalarýna ki, aziz kanlarýný vererek Ýslam’ýn çehresini parlatan ve Ýslam aðacýný sulayan mücahit ve baþlarý koltuklarýnda evlatlar yetiþtirmiþlerdir.

önsöz
Eðitimle öðretim birbirinden farklý iki þeydir. Öðretim bir þeyi birine öðretmek anlamýndadýr. Eðitim ve terbiye ise yapýcýlýk, kiþilik yetiþtirme anlamýndadýr. Eðitim ve terbiyeyle insanlarý isteðe göre yetiþtirmek ve sonuçta toplumu deðiþtirmek mümkündür.

Eðitim baþarýlý olmasý için çok hesaplý ve iyi bir programla yapýlmalýdýr. Eðitimde sadece öðüt ve nasihat yeterli deðildir, iyi bir sonuç vermesi için bunun yanýnda durum ve þartlarýn istenildiði gibi olmasý da gerekir. Terbiyede bir kaç þey þarttýr:

1- Eðitici, eðitmek istediði kiþiyi tanýmalý, onun yaratýlýþýnýn cismi ve nefsi özelliklerini bilmelidir.

2- Eðitim için bir hedefi olmalý; yani, nasýl bir insan yetiþtirmek istediðine dikkat etmelidir.

3- Programý olmalýdýr. Yani, üzerinde çalýþtýðý kiþiyi eðitmek için hangi ortam ve þartlarýn gerekli olduðunu bilmeli, onlarý hazýrlamalý ve iyi bir þekilde kullanmalýdýr. Ancak böyle bir durumda çalýþmasýnýn iyi bir sonuç vermesi beklenebilir.

Eðitim ve terbiye için en uygun zaman çocukluk dönemidir. Çünkü bu dönemde çocuk henüz þekillenmemiþ ve her türlü terbiyeyi almaya hazýr durumdadýr. Bu hassas ve önemli meselenin sorumluluðu birinci derecede anne ve babalarýn üzerine býrakýlmýþtýr. Ancak, terbiye kolay bir iþ deðildir; aksine iþ bilirlik, yeterli bilgi ve tecrübe, sabýr ve gerekli katiyeti gerektiren çok zarif ve hassas bir iþtir. Ne yazýk ki, çoðu anne ve babalar nasýl terbiye edilmesi gerektiðini bilmiyor, dolayýsýyla çoðu çocuklar hesaplý bir programla ve doðru-dürüst bir þekilde eðitilmiyor, bilakis kendiliklerinden ve kendi kendilerine büyüyorlar.

Terbiye konusu, sözde geliþmiþ doðu ve batý ülkelerinde çok önem taþýmaktadýr. Bu hususta çok araþtýrmalar yapýlmýþ, yararlý kitaplar yazýlmýþ ve uzmanlar yetiþmiþtir. Fakat ülkemizde bu hayatî konuya yeteri kadar ilgi gösterilmemiþtir. Bir miktar mütahassýsýmýz varsa da ve bu alanda bir takým kitaplar yazýlmýþsa da yeterli deðildir. Yabancý dillerden bir çok kitap dilimize çevrilmiþ ve okuyuculara sunulmuþtur. Ancak, genelde bu kitaplarýn -doðulu ve batýlý kitaplarýn- iki büyük kusuru var:

Birinci kusuru, insaný sadece cismi ve dünya hayatý açýsýndan inceleyip, batýnî saadet ve bedbahtlýktan, uhrevi hayattan gaflet etmiþ veya bunlara deðinmekten kaçýnmýþlardýr.

Terbiye için batýda, büyüdüðü zaman rahat bir þekilde yaþayabilmesi, maddi ve hayvani lezzetlerden yararlanabilmesi için çocuðun cismî gücünü ve hayvanî kuvvesini, asap ve beynini saðlam eðitmekten baþka bir hedef yoktur. Bazen ahlaktan bahsedilmiþse de o da dünya hayatý ve maddi menfaatlarýn hizmetindedir. Ama batýnî kemalat veya noksanlýklardan, uhrevi saadet veya bedbahtlýðýn sebeplerinden ve genel olarak ahlaki ve manevi yaþamdan bahsedilmemiþtir.

Ýkinci kusuru, batý terbiyesinin temellerini deney ve tecrübe oluþturmuþ olup dini bir yönü yoktur. Dolayýsýyla, böyle kitaplar insaný cisim ve ruh, dünya ve ahret hayatý olmak üzere iki açýdan göz önünde bulunduran müslümanlar için tamamen faydalý olamaz.

Buna binaen, bu alanda mütalaa ve araþtýrmaya koyulduk ve araþtýrmamýzýn sonucunu kitap halinde okuyuculara sunduk. Bu kitapta asýl kaynaðýmýz Kur’an-ý Kerim, hadis ve ahlak kitaplarýdýr. Bunun yaný sýra Farsça ve Arapçaya çevrilen onlarca psikoloji, çocuk terbiyesi ve yine saðlýk kitabýndan yararlandýk. Kendi yazarlarýmýzca hazýrlanan çocuk terbiyesiyle ilgili kitaplarý da gözden geçirdik. Ayrýca, bu konuda þahsi tecrübelerimize de yer verdik. Bu naçiz eserimizin eðiticilere ve genel olarak müslümanlara yararlý olmasý ümidiyle...

1358 Bahman

Kum - Ýbrahim Eminî Necefabadî



ANNE VE BABANIN GÖREVlerÝ
Ýslam'a göre anne ve baba çok büyük bir makama sahiptir. Allah Teala, Peygamber ve Masum Ýmamlarýmýz onlarca ayet ve hadiste onlar hakkýnda çeþitli tavsiyelerde bulunmuþlardýr. Onlara ihsanda bulunmak ve iyilik etmek en üstün ibadetlerden sayýlmýþtýr. Örneðin; Allah Teala Ýsra suresinin 25. ayetinde þöyle buyuruyor: “Rabbin, ondan baþkasýna ibadet etmemenizi ve anne ve babaya iyilikte bulunmanýzý emretmiþtir.”

Ýmam Sadýk (a.s) þöyle buyuruyor: “Amellerin en üstünü üç þeydir: 1- Günlük beþ vakit farz namazlarý fazilet vaktinde yerine getirmek. 2- Anne ve babaya ihsan ve iyilikte bulunmak. 3- Allah yolunda cihat etmek.&#8221agla1)

Þimdi þu soruyla karþýlaþmaktayýz: Anne ve baba bu yüce makam ve mevkii neden ve nasýl elde etmiþlerdir? Acaba Allah Teala bu yüce makamý sebepsiz mi, yoksa yapmýþ olduklarý deðerli bir iþ karþýlýðý mý onlara vermiþtir? Anne ve baba çocuklarýna hangi büyük hizmet karþýlýðýnda bütün bu (ayet ve hadislerdeki) tavsiyelere layýk olmuþlardýr? Baba cinsel içgüdüsünün tahrik olmasý ile yaþayan bir hücreyi annenin rahmine býrakmýþtýr. Bu yeni hücre, annenin rahminde anne tarafýndan salgýlanan bir hücre ile birleþmiþtir. Bu yeni varlýk, annenin rahminde geliþmekte ve dokuz ay sonra küçük bir bebek þeklinde dünyaya ayak basmaktadýr. Anne ona süt ve yemek vermiþ, bir müddet altýný deðiþmiþtir. Bu zaman zarfýnda baba ise ailenin harcýný temin etmiþ ve onlarý himaye etmiþtir.

Acaba anne ve babanýn bu gibi iþlerden baþka vazifesi yok mudur? Ve sýrf bu iþler sebebi ile mi yüce annelik ve babalýk makamýna nail olmuþlardýr? Acaba sadece anne ve baba mý çocuklarý üzerinde hakka sahiptir ve çocuklarýn anne ve babanýn üzerinde hiç mi haklarý yok? Hiçbir kimsenin böyle tek taraflý bir hakký kabul edeceðini zannetmiyorum. Masum Ýmamlardan gelen hadislerde çocuklarýn da bazý haklarý olduðu ve anne-babanýn o haklarý yerine getirmeleri gerektiði zikrolunmuþtur. Örneðin:

Resulullah (s.a.a) þöyle buyurmuþ: “Babanýn senin üzerinde nasýl hakký varsa, çocuklarýnýn da hakký vardýr.&#8221agla2)

Yine Resul-i Ekrem’den (s.a.a) þöyle nakledilir: “Çocuk itaatsizlikten dolayý nasýl anne ve babasýný incitiyorsa, anne ve baba da kendi vazifelerini yerine getirmedikleri taktirde çocuklarýný incitmiþ olurlar”.(3)

Peygamber efendimiz (s.a.a) þöyle buyurmuþtur: “Allah, çocuklarýnýn anaya ve babaya itaatsizliðe uðramasýna sebebiyet veren anne ve babaya lanet etsin.&#8221agla4)

Ýmam Seccad (a.s) da þöyle buyuruyor: “Çocuðunun hakký; ister iyi olsun, ister kötü senden dünyaya geldiðini ve sana nispeti olduðun göz önünde bulundurman ve onun terbiyesi ile vazifeli olduðun bilmendir. Allah'ý tanýmada ona kýlavuz olmalý ve Allah'a itaat etme hususunda ona yardýmcý olmalýsýn. Senin çocuðuna karþý davranýþýn, ona iyilikte bulunduðu takdirde mükafatlandýrýlacaðýna ve kötülükte bulunduðunda da azaplandýrýlacaðýna yakini olan bir þahýsýn davranýþý gibi olmalýdýr.&#8221agla5)

Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: “Sakýn aile ve akrabalarýnýn bedbahtlardan olmasýna sebep olanlar birisi olmayasýn!&#8221agla6)

Resulullah (s.a.a) þöyle buyuruyor: “Çocuklarýnýza iyilik etmelerinde yardýmcý olun, isteyen herkes çocuklarýndan anne ve babaya itaatsizlikleri uzaklaþtýrabilir.&#8221agla7)

Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor ki: “Herkesin bir kýzý olur, onu iyi terbiytet eder, öðretiminde rolü olur ve rahat etmesi için gerekli ortamý temin ederse o kýz çocuðu onu cehennem ateþinden kurtarýr.&#8221agla8)

Allah Teala Kur’an-ý Kerim’de buyuruyor ki: “Ey iman edenler, kendinizi ve yakýnlarýnýzý ateþten koruyun ki, onun yakýtý insanlar ve taþlardýr.&#8221agla9)

Çocuk hayatýnýn baþlangýcýnda henüz þekillenmemiþ olup hem saadet ve hem de bedbahtlýða kabiliyeti vardýr. Kamil bir insan olabileceði gibi alçak ve düþük bir hayvana da dönüþebilir. Herkesin saadet ve bedbahtlýðý onun eðitimine baðlýdýr. Bu büyük iþ, baba ve annelerin üzerine býrakýlmýþtýr. Esasen annelik ve babalýk da bu anlamdadýr. Baba ve anne insan yapýcý ve kemal yaratýcýsýdýrlar. Anne ve babalarýn, çocuklarýna karþý yapabilecekleri en büyük hizmet onlarý güzel ahlaklý, þefkatli, insan sever, hayýrsever, özgür, cesur, adalet sever, bilgili, dürüst, þerefli, imanlý, vazifesini bilir, saðlýklý, çalýþkan, okur-yazar ve Allah kullarýna hizmet eden yetiþtirmeleridir. Böyle bir adam hem dünyada saadete kavuþmuþ olur, hem de ahirette. Böyle kimseler gerçekten hakkýyla yüce annelik ve babalýk makamýna layýktýrlar, cinsel gücün cazibe ve tahrikiyle bir çocuk dünyaya getiren ve büyüyüp kendi kendisini eðitmesi için onu tek baþýna býrakanlar bu makama layýk deðildir.

Resulullah (s.a.a) þöyle buyurmaktadýr: “Babanýn, çocuðuna verebileceði en iyi þey edep ve terbiyedir.&#8221agla10)

Bu hususta özellikle annenin özel bir önemi vardýr; hatta, annenin hamilelik döneminde yediði þeyler ve davranýþlarý çocuðunun sadet ve bedbahtlýðýnda etki býrakýr.

Resulullah (s.a.a) þöyle buyurur: “Asýl mesut olan, saadetinin temeli annesinin rahminde atýlmýþ olandýr, bedbaht ise, bedbahtlýðý annesinin rahminde yaþadýðý dönemde baþlayan kimsedir.&#8221agla11)

Resul-i Ekrem (s.a.a) bir yerde de buyuruyor ki: “Cennet analarýn ayaklarý altýndadýr.&#8221agla12)

Çocuklarýnýn eðitim ve öðretimine ilgi göstermeyen, aksine yanlýþ hareket ve davranýþlarýyla çocuklarý saptýran, bedbaht eden anne ve babalar onlara karþý en büyük ihaneti etmiþlerdir. Niçin çocuk yaptýnýz? Ve niçin bir hayvan yavrusu biri onu kendisine býraktýnýz? Masum yavrucaðýz kendisini dünyaya getirmenizi mi sizden istemiþti?! Siz onu dünyaya getirdiðinize göre þeran ve vicdanen onun eðitim ve öðretimine ilgi duymak zorundasýnýz. Buna binaen, eðitim ve öðretim her anne ve babanýn en büyük vazifesidir.

Ayrýca, anne ve babalar topluma karþý da sorumludurlar. Bugünün çocuklarý yarýnýn erkek ve kadýnlarý olacaklardýr. Yarýnýn toplumu bu fertlerden oluþacaktýr. Bugün aldýklarý her dersi yarýn vereceklerdir. Ýyi terbiye edilmiþ olsalar yarýnýn toplumu da iyi, ileri ve mükemmel olacaktýr. Eðer bugünün nesli doðru olmayan ve yanlýþ programlarla eðitilecek olursa gelecek toplum daha bozuk bir toplum olacaktýr. Yarýnýn siyasî, ilmî, içtimaî þahsiyetleri iþte bu kiþilerden oluþacaktýr.

Bugünün çocuklarý geleceðin anne ve babalarý ve kendi çocuklarýnýn eðiticileri konumunda olup iyi veya kötü eðitimlerini kendi çocuklarýna aktaracaklardýr. Bu ahlaki davranýþlarý nesilden nesile ulaþacaktýr; öylese anneler ve babalar geleceðin toplumunu ýslah edebilecekleri gibi fesada ve çöküþe da çekebilirler. Bundan dolayý topluma karþý çok büyük sorumluluklarý vardýr. Eðer çocuklarýnýn eðitim ve öðretiminde çaba harcalar ise toplum en büyük hizmeti etmiþ olurlar ve bu fedakârlýklarý karþýsýnda mükafatlandýrýlacaklardýr. Ama eðer bu hususta gaflet ve tembellik ederlerse sadece kendi masum çocuklarýna deðil, topluma da hýyanet etmiþ olur ve kesin olarak Allah katýnda da sorgulanmaya tabi tutulurlar.

Eðitim ve öðretim mevzusunu küçümsememek gerekir. Bir anne ve babanýn, çocuðun terbiyesinde göstermiþ olduðu fedâkarlýk yüzlerce öðretmen, mühendis, doktor ve bilim adamýnýn iþinden daha deðerlidir. Ýnsan-ý kamili yetiþtiren ve dindar öðretmen, doktor ve mühendisi meydana getiren anneler ve babalardýr. Özellikle anneler, çocuðun eðitiminde daha fazla sorumludurlar ve eðitimin aðýr kýsmý onlarýn sýrtýna yüklenmiþtir. Zira çocuklar, þekillenme döneminde olan küçük yaþlarýnda genelde annelerinin yanýnda olup onun eteðinde yetiþmektedirler. Binaenaleyh, insanlarýn saadet ve bedbahtlýðýnýn ve yükselme ve alçalmalarýnýn anahtarý annelerin elindedir. Kadýnýn deðeri avukatlýk, bakanlýk ve müdürlük gibi makamlarla deðildir. Bu makamlarýn hepsi yüce annelik makamýndan aþaðýdýr. Anneler kâmil insanlar yetiþtirerek, salih bakan, avukat, müdür, öðretmen vb... meydana getirerek topluma sunarlar.

Temiz, salih ve deðerli çocuklar eðiten anne ve babalar, sadece çocuklarýna ve topluma hizmet etmekle kalmayacak, kendileri de bu dünyada onlarýn varlýðýndan iyi bir þekilde istifade edecekledir. Ýyi evlat, anne ve babasýnýn baþýnýn yüksek olmasýna sebep olduðu gibi, onlarýn zayýf ve aciz olduklarý ihtiyarlýk zamanlarýnda da onlar için adeta bir asa ve dayanak olur. Eðer onlarýn eðitim ve öðretimlerinde çaba sarf ederlerse bu dünyada zahmetlerinin meyvesini alacaklardýr. Ayný þekilde; eðer bu hususta gaflet ve tembellik edecek olurlarsa bu dünyada zararlarýný göreceklerdir.

Hz. Ali (a.s) þöyle buyuruyor: "Kötü evlat, insanýn en büyük musibetlerdendir."agla13)

Yine Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: "Kötü evlat anne ve babanýn þerafetini yok eder ve geriye kalanlarý rezil eder."agla14)

Resulullah (s.a.a) þöyle buyuruyor: "Çocuklarýnýn, kendilerine karþý saygýlý olmalarýna sebep olan anne ve babalarýn üzerine Allah'ýn rahmeti olsun."agla15)

Öyleyse, anne ve baba olan kimseler çok aðýr bir sorumluluk altýna girmektedirler ve Allah'a, mahlukata ve çocuklarýna karþý mes'uldurlar. Eðer doðru bir þekilde vazifelerini ifa ederlerse onlara en büyük hizmeti etmiþ olurlar, dünyada ve ahirette de çok iyi bir mükafata ulaþýrlar. Ayný þekilde, eðer bu hususta gereken zahmeti göstermezlerse, hem kendileri ziyana uðramýþ olacak hem de çocuklarýna ve geleceðin toplumuna hýyanet etmiþ olacak ve affedilmez bir günaha duçar olacaklardýr.

EÐÝTÝCÝLERÝN DUYARLILIK ve YARDIMLAÞMALARI
Çocuk terbiyesi her anne ve babanýn yapabileceði kolay ve sade bir iþ deðildir; aksine, çok zarif ve hassas bir iþ olup kýldan ince yüzlerce noktasý vardýr. Eðiticinin iþi çocuðun ruhu ile ilgili olduðu için ruh hakkýnda ilim, tecrübe ve bilgi birikimlerine sahip olmayan biri, iyi bir þekilde görevini yapmaz. Çocuk dünyasý, baþka bir dünya ve fikirleri, baþka fikirlerdir. Büyüklerin düþünme tarzý ile mukayese edilmez düþüncelere sahiptirler. Çocuðun ruhu çok zarif ve hassas olup her türlü eserden boþ ve her çeþit terbiyeyi kabul etmeye elveriþlidir. O, henüz sabit bir kalýba girmemiþ, ama, her çeþit kalýba girmeye elveriþli küçük bir insandýr. Çocuðun eðiticisi, insan ve özellikle çocuk bilir biri olmalýdýr. Eðitim sýrlarýný bilmelidir. Ýnsanýn kemal ve zaaf noktalarýna vakýf olmalýdýr. Vazifesinin bilincinde olmalý ve iþini sevmelidir. Ýþinde ciddi olmalý, zorluklardan korkmamalý, sabýr ve tahammül sahibi olmalýdýr.

Bütün bunlara ilave olarak, eðitim kural ve metodlarý her yerde, her zamanda ve her þahýs üzerinde uygulanabilir bir niteliðe sahip deðildir. Aksine, her çocuðun kendine öz cismî ve ruhî özellikleri vardýr. Dolayýsýyla, o çocuðun terbiyesinde bu özelliklere ve yaþamakta olduðu ortama münasip bir yöntem seçilmelidir. Öyleyse her anne ve baba, her çocuðun kendine öz yapýsýný araþtýrmalý ve yapacaðý eðitim programýný ona göre ayarlamalýdýr. Yoksa bütün çalýþma ve çabalarýndan iyi bir sonuç alamazlar.

Erkek ve kadýnlar baba ve anne olmadan önce çocuðu eðitim ve öðretim yöntemini öðrenmeli, daha sonra çocuk yapmalýdýrlar. Zira, çocuðun terbiye safhalarý doðumunun baþlangýcýndan, hatta doðumundan önce baþlamaktadýr. Ýþte bu hassas safhada çocuðun latif ve hassas tabiatý kalýba girmekte, onun ahlakýnýn, davranýþýnýn, adetlerinin ve hatta fikirlerinin bile temeli atýlmaktadýr. Anne ve babanýn bu hassas safhalardan gafil olmalarý ve eðitim ve öðretimi sonraki zamanlara býrakmalarý doðru deðildir. Yani öðrettimi, çocuk belli bir kalýba girdikten sonra ve iyi veya kötü ahlaklara alýþtýktan sonraya býrakmamak gerekir. Çünkü ilk olarak verilen terbiyeler, alýþkanlýklarý deðiþtirmekten daha kolaydýr. Alýþkanlýðý deðiþtirmek mümkün olmayan bir mesele olmadýðý halde, fazla bilgi, sabýr, tahammül ve çok çalýþma isteyen bir iþ olup her eðiticinin yapabileceði bir iþ deðildir.

Hz. Ali (a.s) þöyle buyuruyor: "Siyasetlerin (yönetimlerin) en zoru alýþkanlýklarý deðiþtirmektir."agla16)

Yine Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: "Alýþkanlýk, insana musallat olur ve onu kontrolu altýna alýr."agla17)

Bir yerde de Emir-ul Mü'minin Hz. Ali (a.s) þöyle buyuruyor: "Alýþkanlýk insanýn ikinci tabiatý gibidir."agla18)

Alýþkanlýðý terketmek o kadar zordur ki, bu yüzden en yüce ibadetlerden sayýlmýþtýr.

Hz. Ali (a.s) buyuruyor ki: "Kötü alýþkanlýklarý terketmek en büyük ibadetlerdendir."agla19)

Terbiyede çok zaruri olan mevzulardan biri de anne ve babanýn ve öteki eðiticilerin terbiye programlarýnda ve o programlarýn uygulanmasýndaki keyfiyet hususunda görüþ birliðine sahip olmalarý ve birlikte çalýþmalarýdýr. Eðer anne ve baba ve çocuðun terbiyesinde rolü olan öteki kimseler (dede ve nine gibi) terbiye programýnda görüþ birliðine sahip olurlar, birbirlerini iyi anlarlarsa ve o programýn icrasýnda gereken yardýmlaþmayý gösterirlerse istenilen neticeye ulaþabilirler; iyi ve seçlilmiþ çocuklar yetiþtirebilirler. Ama eðer terbiyede rolü olanlardan biri itinasýzlýk ederse veya programlarda deðiþik bir yöntem uygularsa istenilen neticeye ulaþýlmayacaktýr. Çünkü terbiye ciddiyet istiyen bir iþtir.

Çocuk vazifesini bilmelidir. Ama baba bir þey der ve anne yahut nine baþka bir þey derse çocuk derbeder olur ve vazifesinin ne olduðunu bilemez. Özellikle terbiyede rolü olanlardan her biri, kendi yöntemini icra etmekde ciddi olur ve bu konuda ýsrar ederse böyle bir programýn faydasý olmayacaðý gibi çocuðun kötü þeyleri öðrenmesine de sebep olur. Terbiye konusunda büyük engellerden biri, babanýn bir hususta bir karara varmasý ve anne yahut büyükannenin bu hususta iþe karýþmasý ve babanýn almýþ olduðu kararýn zýddýna bir öneride bulunmasý veya tam tersine, onlarýn aldýðý karar karþýsýnda babanýn aksi bir harekette bulunmasýdýr. Terbiye eden eðiticiler arasýnda öyle bir birlik ve yardýmlaþma olmalýdýr ki çocuk, çok açýk bir þekilde vazifesini bilmeli, vazifesinden kaçmayý aklýnýn ucundan bile geçirmemelidir.

Bazen baba, terbiye görmüþ, iyi ahlaklý ve çocuðunun terbiyesine ilgisi olan bir kiþi, anne ise terbiyeye ilgisiz biri olabilir. Bazen de tam aksine. Bu, çoðu ailelerde görülen bir sorundur. Böyle ailelerde yetiþen çocuklar genelde iyi ve sahih terbiyeden yoksun kiþiler olurlar. Zira, terbiye görmüþ ve salih birinin te'sir ve çabalarý kötü ahlaklý eþi tarafýndan yok edilmekte ve onlarýn zýddý çocuða aþýlanmaktadýr. Bu durumda, doðru bir terbiye vermek çok zordur. Ama bu zorluklar sorumluluktan kaçmaya sebep olmamalýdýr.

Bu durumda terbiyeli ve ahlaklý þahýsa çok aðýr bir sorumluluk düþmektedir. Çocuklarýnýn terbiyesi hususunda çok önem göstermeli ve çok çaba sarfetmelidir. Kendi ahlâk ve davranýþýný iyice ýslah etmeli, çocuklarýný çok yakýndan izlemeli ve elinden geldiði kadar onlarla irtibatýný güçlendirmelidir. Kendi tecrübesinden yararlanmalý, iyi davranýþlarýyle çocuklarýný kendi tarafýna çekmeli ve onlar için çok iyi bir örnek olmalýdýr. Onlar ile diyalog kurmalý, iyi ile kötüyü ve güzel ile çirkini onlara iyi bir þekilde açýklamalýdýr.

Davranýþý öyle bir þekilde olmalýdýr ki, çocuðun kendisi iyi ahlâký kötü ahlâktan ayýrt edebilmeli ve kötülüklerden nefret etmelidir. Eðer terbiye eden akýllý, tedbirli ve sabýrlý bir olursa büyük bir ölçüde hedefe nail olabilir; eþinin yanlýþ terbiyesinin önünü alýp çocuða kötü þeylerin aþýlanmasýna engel olabilir. Kýsacasý, iþ çok güç, ama, baþka çaresi de yok, yapmak gerekir.

Bilim adamlarýndan biri þöyle yazýyor: Ailelerde çocuðun asabýnýn normal bir düzeye ulaþmasý için sadece çocuðun terbiyesi hususunda ayný fikire sahip olan, istek ve davranýþlarý birbirine uygun olan anne ve babanýn bulunduðu çok iyi þartlar meydana gelmektedir. Aile, çocuðun ahlâki özelliklerinin kalýba girdiði bir topluluktan ibarettir. Fertleri dostça ve samimi bir davranýþa sahip olan ailedeki çocuklar genelde sakin, kendine hakim, mutedil kimseler olurlar; tam aksine, anne ile baba arasýnda devamlý tartýþma olan karýþýk bir muhite sahip ailelerdeki çocuklar ise, kötü ahlâklý, bahaneci ve sinirli olurlar.(20)
Gönderen: 06.03.2004 - 08:06
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 849 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Huseyin Gurbuz (49), hayrunisa2006 (52), paradies (45), gurbetci mucahi.. (50), ZEYVAH (37), mustafapala74 (38), genc hafýz (34), _?=)(/ (41), ist1965m (59), carina_caresse (36), carina.caresse (36), carina_caressee (36), es_me (38), vuslatim (36), mustafakemalpas.. (39), garibb (48), mdadag (53), CILGIN28 (59), mahmut aga (52), ilhan_27 (46), yunus_emre1983 (41), mchd (49), aozkan78 (46), ertan-1 (54), hittmann313 (49), ahmetolsun (43), feyza20 (39), yilmaz47 (49), babasininkizi86 (38), yasam (42), Ebu_AkiL (43), red_knight (39), HuseyinAbi (49)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60060 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.