generique plaquenil stromectol generique colchicine stromectol stromectol imdur imigran imitrex imodium imuran imurek inderal la inderal index indocin sr indocin inegy intagra iscover isoptin isordil sublingual isordil itraderm itrop jumexal kamagra effervescent kamagra gold kamagra oral jelly kamagra soft kamagra keflex kemadrin kenacort a solubile kenacort a kenacort kenergon kessar keto med ketozol kinzal kinzalplus klacid lamictal dispersible lamictal lamisil cream lamisil
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Ayet ve hadislerle kıyamet, cennet,cehennem...

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Ayet ve hadislerle kıyamet, cennet,cehennem..2.
Moderator


4254 Mesaj -
Kýyamet Günü Gerçekleþecek Olaylar

Kýyamet günü Kuran'da haber verildiði üzere, "Ýnsanlarýn, alemlerin Rabbi için kalkacaðý gündür." (Mutaffifin Suresi, 6). O gün, canlýlarla birlikte tüm evrenin yok olduðu dehþetli bir gündür. Bu yokoluþ, þimdiye kadar hiçbir yerde görülmemiþ olaylar sonucunda gerçekleþecektir. O gün, insanlarýn, hayvanlarýn, var olan herþeyin, kýsaca kainatýn ölüm günüdür. O gün, Allah'ýn yüce kudretinin açýkça görüldüðü ve insanlarýn tümü tarafýndan idrak edildiði gündür. O gün, inkarcýlar için dehþet, korku ve acý dolu bir gündür. O gün, daha önce yaþanmamýþ bir piþmanlýk, korku ve aþaðýlanmanýn hissedileceði gündür.

Kýyamet gününün özellikleri Kuran ayetlerinde çeþitli benzetmelerle ayrýntýlý olarak anlatýlmýþtýr. Bu bölümde Kuran'da kýyamet günü gerçekleþecegi bildirilen olaylarýn genel tasviri yapýlýp, Allah'ýn ayetlerde bildirdiði olaylarýn iþaret ettiði manalarýnýn üzerinde durulacaktýr. Elbette herþeyin en doðrusunu Allah bilir ve Allah'ýn ilmi sonsuzdur. Biz ise her konuda olduðu gibi kýyamet konusunda da yalnýzca O'nun bize bildirdiði ve öðrettiði kadarýný anlatabiliriz.

Bu bölümde anlatýlan olaylarýn hepsinin kaynaðý Kuran ayetleridir ve hepsinin gerçekleþeceði kesindir. Tüm tasvirlerin gerçekleþme þeklini de Allah belirlemiþtir. Fakat bu olaylar tahmin edilenden çok daha farklý biçimlerde gerçekleþebilir. Bizim kesin olarak bildiðimiz þey Allah'ýn vaat ettiði olaylarýn mutlaka yaþanacaðý, insanlarýn kýyamet gününde, daha önce hiç karþýlaþmadýklarý muazzam bir manzara ile karþý karþýya kalacaklarý ve evrenin içinde barýndýrdýðý tüm canlýlarla birlikte tamamen yok olacaðýdýr. Ýnsanlarýn ise bütün bunlarýn sebebini öðrenme, bu felaketlerden kaçýp kurtulabilme ya da çözümler arama gibi bir ihtimalleri olmayacaktýr. O gün herkesin göreceði gerçek; Allah'ýn ve ahiretin varlýðýdýr.

SUR'A ÜFÜRÜLÜÞ

Kýyamet Sur'a Üfürülmesiyle Baþlar

Sur'a da üfürülmüþtür. Ýþte bu, tehdidin (gerçekleþtiði) gündür. (Kaf Suresi, 20)

Sur'a üfürülmesi, Allah'ýn Kuran'da vaat ettiði kýyamet saatinin artýk gelip çattýðýnýn haberidir. Bu ses dünya hayatýnýn bitiþinin ve ahiretin baþlangýcýnýn sesidir. Dünyada kaldýðý süre boyunca bu büyük günde göreceklerine karþý haberdar edilen ve vereceði hesap ile uyarýlýp korkutulan herkes artýk kendilerine vaat edilen gerçekle karþý karþýyadýrlar. Hiç beklenmedik bir anda duyduklarý bu ses daha önce duyulan seslere hiç benzemeyen bir sestir. Ýnsanlar, kendilerine verilen sürenin son bulduðunu bu iþaretten anlayacaklardýr. Bu ses, küfre sapanlarýn sonsuza kadar kesintisiz olarak yaþayacaklarý korku, dehþet ve yýlgýnlýk dolu, zorlu bir günün baþladýðýnýn habercisidir. Allah Kuran'da þöyle buyurmaktadýr:

Çünkü o boruya (sur'a) üfürüldüðü zaman, Ýþte o gün, zorlu bir gündür; kafirler içinse hiç kolay deðildir. (Müdessir Suresi, 8-10)

Dünya üzerinde var olan düzenin çekici süsüne kanarak ona sýmsýký baðlananlar, Allah'ýn varlýðý ve birliði gerçeðine karþý kördürler. Bütün bunlarýn yaratýcýsýný, yaratýlýþýný ve bir sona doðru hýzla ilerlediðini asla düþünmeden sadece aldandýklarý bu görüntü ile sözde mutlu olur, yetinirler. Oysa onlarý yanýltan bu kusursuz düzen, herþeyin sahibi olan Allah'ýn eseridir. Allah'ýn yarattýðý bu görkemli sistem, yine onun tek bir emriyle akýllara durgunluk verecek þekilde son bulacaktýr. Ýþte böyle bir gün ile kesin olarak karþýlaþmayacaklarý zannýnda olanlar, Sur'un sesiyle bu gafletten aniden uyanacaklardýr. Ancak bu uyanýþ faydasýzdýr, çünkü artýk Allah ve ahiret adýna birþeyler yapmak için çok geçtir.


Geç kalýnmýþtýr, çünkü bazý insanlar bir imtihana tabi olduklarý dünya hayatýný, ahiretin varlýðýný umursamadan boþ bir çaba uðruna harcamýþlardýr. Ahirete inanmayan insanlarýn böyle bir anlayýþa sahip olabilmelerinin arkasýnda çok özel bir çaba yatmaktadýr. Bu çabanýn da mahiyeti ve karþýlýðý oldukça büyüktür. Temelindeki sebep, dünyadaki bu sýnýrlý yaþamla tatmin bulmak, daha öncesini veya sonrasýný mümkün olduðunca düþünmemektir. Bu anlayýþ, dünya hayatýnýn geçici zevklerine dalarak ne için yaratýldýðýný unutmayý da beraberinde getirir. Dolayýsýyla, insanlarýn çoðu niye yaþadýklarýný, niçin yaratýldýklarýný, Yaratanýn kendilerinden neler istediðini ve neden ölümün var olduðunu düþünmeden bir ömür geçirirler. Ölüm bildikleri birþeydir, ama ölüm gerçeðinin kendilerine, üzerinde düþünmeleri gereken bu gibi sorularý da getireceðinin farkýndadýrlar. Bunun için mümkün olduðunca bu fikirden uzaklaþmaya bakarlar. Oysa insanýn yaratýlýþýnýn ve dünya üzerindeki kýsa yaþamýnýn tek sebebi, yalnýzca Allah'a kulluk etmektir. Ölümün yakýnlýðýnýn, dünya hayatýnýn kýsalýðýnýn, sahip olduðu ve olmadýðý herþeyin sadece imtihanýn bir parçasý olduðunun farkýnda olan insanlar, Kuran aracýlýðýyla insanlara tarif edilmiþ olan gerçeklerle de mutlaka karþýlaþacaklarýnýn farkýndadýrlar. Dolayýsýyla dünyadaki tek amacýn "Allah için yaþamak" olduðunu kavrayabilmiþlerdir. Bunu dünyada kavramak insan için büyük bir kazançtýr. Böylece aldatýcý bir dünyadan uzaklaþmakta, tek gerçeðe, yani "ahirete" yönelmektedir.

Nefsinin, yani sadece zevklerinin, þehvetinin peþinden giderek hareket eden bir insanýn en büyük isteði, içinde bulunduðu düzenin hep sürmesi, asla son bulmamasýdýr. Aslýnda halinden pek de memnun deðildir, çünkü yaþamýnda sürekli zorluklar ve sýkýntýlar vardýr. Ama þeytan binbir çeþit oyalama yöntemiyle kendisini aldatmakta, sürekli sýkýntý ve üzüntü çektiði bu yaþamý, sonsuz bir azaba inanmayý reddederek tercih etmektedir. Ancak, bir sabah iþe giderken, veya bir gece vakti hýrslarýný ve beklentilerini ertesi sabaha erteleyip uyumaya hazýrlanýrken, birdenbire "Sur"un sesini duyan bir insanýn ruh hali kuþkusuz çaresiz olacaktýr. Sürdürmek istediði düzenin, kendisiyle birlikte son dakikalarý gelmiþ, bildiði halde inanmayý reddettiði bu muazzam gerçek kendisini aniden yakalamýþtýr. Hayat boyu kendisini koruyacaðýný sandýðý sahte güçlere sýðýnmýþ bir insan için, o an yardým isteyebileceði kimse ya da sýðýnabileceði hiçbir yer yoktur artýk. Çünkü müminler dýþýnda herkes ayný durumdadýr, çaresizlik içinde baþlarýna geleceklere teslim olmuþlar, dünya üzerinde o zamana kadar yaþamýþ olan tüm insanlar Allah'ýn huzurunda toplanmýþlardýr:

Sur'a üfürülmüþtür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doðru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. (Yasin Suresi, 51)

Sur'un sesi bir inkarcý için "hayatý boyunca kaçýp durduðu gerçeklerle karþýlaþma" demek olduðu gibi, "artýk yaptýklarýný telafi imkanýnýn ortadan kalktýðý aný" da ifade eder. O an duyulan korku tarifsizdir, daha önce "ne görülmüþ, ne duyulmuþ" bir dehþet ve panik yaþanmaktadýr. Dünyada yapýlan tüm hatalarýn bir telafisi olabilir ya da vakit geçtikçe bu hatalar unutulabilir. Ancak herþeyin sonunun geldiðini bildiren bu ses, yapýlan hatalarýn telafisi için artýk vakit kalmadýðýnýn habercisidir. O gün Sur'un sesi, inkarcýlara büyük bir korku getirecek ve her kiþi karþýlaþtýðý bu gerçeðe boyun eðecektir. Allah bu durumu Kuran'da þöyle haber verir:

Sur'a üfürüleceði gün, Allah'ýn dilediði kimseler dýþýnda, göklerde ve yerde olan herkes artýk korkuya kapýlmýþtýr ve her biri 'boyun bükmüþ' olarak O'na gelmiþlerdir. (Neml Suresi, 87)

Oysa insanlarýn tümüne karþýlaþtýklarý böyle bir günden evvel bu gerçek hatýrlatýlmýþtýr. Allah insanlarý, hem ayetleriyle hem de elçileriyle "geri dönüþü olmayan bir gün" gelmeden önce Kendisine yönelmeleri konusunda uyarmýþ, aksine bir tavýr gösterenlere ise ölüm geldikten sonra yardým edilmeyeceðini bildirmiþtir. Kuran'da beklemediði bir anda azap ile karþýlaþan kiþinin duyacaðý piþmanlýk ve kendisine hiçbir þekilde yardým edilmeyeceði gerçeði þu þekilde açýklanmýþtýr:

Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardým edilmez Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç þuurunda deðilken, azab apansýz size gelip çatmadan evvel. Kiþinin (yana yakýla) þöyle diyeceði (gün): "Allah yanýnda (kullukta) yaptýðým kusurlardan dolayý yazýklar olsun (bana) doðrusu ben, (Allah'ýn diniyle) alay edenlerdendim." Veya: "Gerçekten Allah bana hidayet verseydi, elbette muttakilerden olurdum" diyeceði, ya da azabý gördüðü zaman: "Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fýrsatýgöz kırpma olsaydý da, ihsan edenlerden olsaydým" (diyeceði günden sakýnýn). "Hayýr, Benim ayetlerim sana gelmiþti, fakat sen onlarý yalanladýn, büyüklüðe kapýldýn ve kafirlerden oldun." Kýyamet günü, Allah'a karþý yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduðunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 54-60)

Geçici bir çýkar uðruna tercih edilmiþ olan dünya hayatý, Sur'un sesiyle artýk son bulmaktadýr. Bütün insanlar, kendilerine vaat edilenler ile karþý karþýyadýr. Meydana gelen olaylarýn gerçekliðinin insanlarda uyandýrdýðý korku ve dehþet çok büyüktür. Tüm insanlar ayný çaðrýya uymakta, geri dönüþü olmayan gerçekle karþýlaþtýklarýnýn farkýna varmaktadýrlar. Bu kuþkusuz büyük bir gündür ve bu büyük günde meydana gelecek olan olaylar için Sur'un sesi sadece bir habercidir.

Kýyamet Anýnda Yeryüzünün Durumu

Þiddetli Sarsýntýlar Baþlar

Yer, o þiddetli sarsýntýsýyla sarsýldýðý, Yer, aðýrlýklarýný dýþa atýp-çýkardýðý, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediði zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktýr. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiþtir. (Zelzele Suresi, 1-5)

Kýyamet günü her canlýnýn duyabileceði Sur'un sesini, kulaklarý patlatan bir gürültü izler ve yeryüzü daha önce eþi benzeri görülmemiþ bir sarsýntýya tutulur. Dev boyutlardaki daðlar, aðaçlar, gökdelenler, binalar kýsaca yeryüzünün her noktasý ayný anda sarsýlmaya baþlar. Bundan önce hiç rastlanmamýþ bu sarsýntý karþýsýnda insanlar büyük bir paniðe ve korkuya kapýlýrlar. En korkunç olan ise bu sarsýntýdan kaçacak ya da sýðýnýp kurtulabilecek hiçbir yerin olmamasýdýr. Çünkü bu sarsýntý daha önce insanlarýn görmüþ olduklarý ve yalnýzca belli bir bölge ya da þehirde meydana gelen, saniyelerle hesap edilen depremlerin bir benzeri deðildir. Bu kez yaþanan, hiçbir kaçýþýn olmadýðý, ayný anda dünyanýn dört bir yanýnda baþlayan ve dünyayý yerle bir edecek olan bir sarsýntýdýr. Dünyayý yerle bir edinceye kadar da son bulmayacaktýr. (En doðrusunu Allah bilir). Kýyamet günü insanlarýn karþýlaþacaklarý sarsýntýlarý Allah Kuran'da þöyle bildirmektedir:


O sarsýntýnýn sarsacaðý gün, Arkasýndan onu diðer bir sarsýntý izleyecek. O gün yürekler (dehþet içinde) hoplayacak. Gözler zillet içinde düþecek. (Nazi'at Suresi, 6-9)

Dünya üzerinde yaþanmýþ ve sonuçlarý insanlarý derinden etkilemiþ sarsýntýlarý, depremleri bir an için gözünüzün önüne getirin. Bu sarsýntýlarýn tümü sadece saniyelerce sürmüþ, ancak buna raðmen ardýnda büyük enkazlar býrakmýþtýr. Yüzbinlerle ölçülen bir insan topluluðu bu enkazýn altýnda kalmýþ ve geride kalanlar, hiç beklemedikleri bir sefalet ve yoksullukla karþýlaþmýþlardýr. Evler, mallar, edinilen kazançlar, tasarruflar çok kýsa bir sürede yerlebir olmuþtur. Bu felaketler herkesin gözü önünde gerçekleþmiþtir ve bu saniyeler içinde hiçbir güç sarsýntýya karþý koyamamýþtýr. Kýyamet günü karþýlaþýlacak olan sarsýntý ise ne þiddet, ne meydana gelen sonuç ne de kapsam olarak daha önce dünyada yaþanan depremlere benzemeyecektir ve herþeyden önemlisi geride enkaz deðil, bir yaþam belirtisi dahi býrakmayacaktýr.

Dünyadaki bir deprem her ne kadar þiddetli olursa olsun, insanlar için çoðu zaman bir kurtuluþ olasýlýðý vardýr. Ýnsanlar bunu bildikleri için sarsýntý baþlar baþlamaz kendilerini kurtarabilmek amacýyla birtakým tedbirler almaya, hýzla depreme karþý güvenlik içinde olabilecekleri bir yere saklanmaya çalýþýrlar. Oysa insanlarýn hepsi Sur'un üfürülüþü ile anlayacaklardýr ki, bu sarsýntýlar daha önce yaþadýklarýnýn bir benzeri deðildir; hiçbir þekilde kaçýp kurtulma ihtimali yoktur.

Kuþkusuz insanlar, kýyamet saatine dair herþey gibi, meydana gelecek ve kaçýþ imkaný olmayacak bu sarsýntýlar için de Kuran'da þöyle uyarýlmýþlardýr:

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakýnýn, çünkü kýyamet saatinin sarsýntýsý büyük bir þeydir. (Hac Suresi, 1)

O anda artýk yeryüzünde sahip olunan hiçbir þeyin deðeri ve anlamý kalmamýþtýr. Ýnsanlarý aldatan herþey; lüks evler, dev gökdelenler, beþ yýldýzlý oteller, ömürleri boyunca hýrsla paralar biriktirerek aldýklarý ve üzerinde onca emek vererek yaptýrdýklarý ve düzenledikleri evler, saraylar, köprüler, dünyanýn en ünlü yapýlarý; yüzyýllarca her türlü doða olayýna karþý yýkýlmadan ayakta kalabilmiþ olan piramitler, tarihi kaleler, þehirler adeta deniz kenarýna yapýlmýþ kumdan kaleler gibi hýzla çökeceklerdir. Umut baðlanan iþyerleri, lüks arabalar kýsaca dünya hayatýnda insanýn sahip olduðu, sahip olmakla övündüðü tüm maddi zenginlikler bir anda yok olacaktýr. Ýnsanlarýn elde ettikleri þan, þöhret, itibar ve iktidarýn hiçbir anlamý veya önemi kalmayacaktýr.

Kuran'da o gün yerin parça parça yýkýlýp darmadaðýn olduðu þöyle bildirilmiþtir:

Hayýr; yer, parça parça yýkýlýp darmadaðýn olduðu, Rabbin(in buyruðu) geldiði ve melekler dizi dizi durduðu zaman; o gün, cehennem de getirilmiþtir. Ýnsan o gün düþünüp-hatýrlar, ancak (bu) hatýrlamadan ona ne fayda? (Fecr Suresi, 21-23)

O gün insanlarýn bundan önce güvenle üzerinde gezindikleri yer ayaklarýnýn altýndan kayar. Türlü bahanelerle Allah'ý inkar için çaba göstermiþ ve ne yapmasý gerektiðini bildiði halde ibadet etmekten kaçmýþ olan her kiþi, sonunda Allah'tan baþka sýðýnýlabilecek bir güç olmadýðýný çok iyi anlar. Ama artýk kendileri için ne geriye dönüþ, ne yaptýklarýný telafi imkaný vardýr, ne de yaþanan piþmanlýk kiþiye bir fayda getirecektir.

Ýnsanlarýn o gün korku ve dehþetle birlikte tattýklarý en yoðun duygulardan birisi de çaresizliktir. Dünyada baþýna gelebilecek hemen her türlü olasý felaket için tedbirini ve önlemini alan, en ölümcül afet, en büyük deprem, en þiddetli kasýrga, en dehþetli nükleer savaþ için bile korunmasýný ve sýðýnaðýný hazýrlayan insanoðlu, öyle bir olayla karþý karþýya gelir ki, kaçýp sýðýnabileceði, barýnabileceði tek bir güvenli yer dahi bulamaz. Dünyada vazgeçilmez gördüðü, kendisine inkarý makul gösteren zekasý da, güç sahibi olduðuna inandýðý kiþiler de bu dehþetli sarsýntýya karþý hiçbir çare üretemezler ve artýk kendileri için kaçýþ yoktur.

Yer Aðýrlýklarýný Dýþa Atýp, Çýkarýr

Yer, aðýrlýklarýný dýþa atýp-çýkardýðý, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediði zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktýr. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiþtir. (Zelzele Suresi, 2-5)

Bilindiði gibi dünyanýn merkezinde (yerkabuðunun 5.000 6.000 km. aþaðýsýnda), oldukça yüksek basýnca sahip, kor halinde bir katman bulunmaktadýr. Ve bu katmanýn sýcaklýðýnýn yaklaþýk olarak 4.500 oC olduðu tahmin edilmektedir. Nitekim volkan patlamasý sonucu yeryüzüne çýkan lavlar bu bölgede, yani magmada bulunmaktadýr. Söz konusu patlamalar tarih boyunca birçok þehir halkýna dehþet dolu anlar yaþatarak, insanlarýn ölümüne hatta kimi zaman þehirlerin dahi tamamen yok olmasýna sebep olmuþlardýr. Çeþitli sebeplerden dolayý toprak katmanlarýnda oluþan kýrýlmalar sonucunda yeryüzüne sýzan lavlar, basýnç ne kadar yüksekse o kadar þiddetli fýþkýrýrlar. Aslýnda burada belirleyici etken, gazýn oranýdýr. Magma yeryüzüne çýkarken gazlar sývý haldeki maddeden ayrýlarak magmanýn üzerinde yayýlýr ve böylece basýncýn artmasýna neden olurlar. Magma, gazla ne kadar yüklüyse püskürtme esnasýnda o kadar fazla patlama olur ve yerin altýnda fokurdayarak kaynayan lavlar yeryüzüne çýkarak yerin üstünü adeta cehenneme çevirirler. Bu tarz bir patlama sadece belli bir bölgeyi içine alan kýsmi bir patlamadýr. Üstelik günümüzde yapýlan incelemeler sonucu çoðu zaman böyle bir felaketten daha önceden haberdar olunup, tehlikenin bulunduðu bölgede çeþitli tedbirler alýnabilmektedir.


Kuran ayetlerinde, "yerin aðýrlýklarýný dýþa atmasý" ifadesiyle o gün yerin altýnda bulunan pek çok þeyle birlikte, çekirdekte bulunan akýþkan kýsmýn da tamamýyle yerin üstüne çýkacaðý iþaret edilmektedir. Yeryüzünün tümünde meydana gelen þiddetli sarsýntýlar ve yerin tüm katmanlarýnýn kýrýlmasý böyle bir þeyin kolaylýkla gerçekleþebilmesi için gereken altyapýyý oluþturacaktýr. Yani kýyamet gününde þiddetli depremler yerin altýný üstüne getirecek, insanlar baþlarýna çöken daðlardan, dev binalardan kurtulmaya çalýþýrken yerdeki çatlaklardan fýþkýran lavlar her yaný saracak, bu da insanlarýn ölümden hiçbir þekilde kaçýþlarýnýn olmadýðýný bir kere daha anlamalarýna sebep olacaktýr. Felaketleri felaketler izleyecek, birinden kurtulmaya çalýþan, bir diðeri ile karþýlaþacaktýr. (En doðrusunu Allah bilir)

Yeryüzü Allah'a boyun eðmiþtir. Bu durum Kuran ayetlerinde þöyle bildirilmektedir:

Yer, düzlendiði, içinde olanlarý dýþa atýp boþaldýðý, ve 'kendi yaratýlýþýna uygun Rabbine boyun eðdiði zaman. (Ýnþikak Suresi, 3-5)

Artýk nihai gün gelmiþtir. Ýnsanlara verilen süre dolmuþ ve herþey son bulmuþtur. Bu günden kurtulabilecek hiçbir canlý yoktur. Tüm olaylar sona erdiðinde yeryüzünde tek bir tohum, tek bir bitki, tek bir mikroorganizma hatta yeryüzünün kendisi de kalmayacaktýr.

O gün yerin dýþarý atacaðý aðýrlýk, yalnýzca magma katmaný deðildir. Magma hem mantonun içindeki hem de mantoyla kabuk arasýndaki ýsý ve madde alýþveriþlerinin baþlýca taþýyýcýsýdýr. Yani muhtemelen magma ile birlikte taþýnan, yerin altýnda bulunan birçok madde, yüksek bir sýcaklýkla birlikte yerin yüzeyine çýkacaktýr. Bu da yeryüzünün görülmedik bir þekilde ýsýnmasýna neden olacaktýr. Gerçekleþen olaylar sonucunda, yerin altýnda bulunan petrol, kömür gibi madenlerle birlikte tüm fosiller ve cesetler, tüm kalýntýlar, kýsaca yerin altýnda bulunan canlý cansýz herþey dýþarý atýlacaktýr. Kýsaca yerin altý üstüne gelecektir. Allah, bu durumu Kuran'da þöyle haber vermektedir:

Ve kabirlerin içi 'deþilip dýþa atýldýðý' zaman; (artýk her) nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini bilip-öðrenmiþtir. (Ýnfitar Suresi, 4-5)

Yine yeraltý sularý, sarsýntýnýn þiddetiyle kýrýlan yerin katmanlarýndan dýþarý fýþkýracaktýr. Tazyikli suyun etkisi ise oldukça þiddetlidir. Hem fýþkýrmanýn baþladýðý bölgede önemli hasarlar meydana gelecek hem de yaþamý olumsuz etkileyen bir su tabakasý yeryüzüne yayýlacaktýr.


Herhangi bir bölgede volkanik patlama olduðu zaman sayýsýz toz ve katý parçacýk atmosferin üst tabakalarýna fýrlar. Böyle bir patlama sýrasýnda çoðu zaman tüm bölgeyi küllerin kapladýðý, söz konusu bölgenin toz duman içinde kaldýðý bilinmektedir. Nitekim Allah ayette kýyamet gününde 'daðlarýn toz duman halinde savrulacaðýný' (Vakýa Suresi, 6) bildirmiþtir. Kuran'da anlatýlanlara uygun olarak, kýyamet gününde dünyanýn her yerinde buna benzer patlamalarýn olmasý ihtimali oldukça yüksektir.

Görüldüðü gibi insanlar dört bir yandan þiddetli bir azaba uðrayacaklardýr. Her tarafý kaplayan toz ve duman bulutu, yine ayný anda yayýlan gazlar insanlarýn nefes alamamasýna ve acýlar içinde kývranmasýna sebep olacaktýr. O gün yaþanan bütün bu olaylar inkarcýlarýn sonsuza kadar cehennemin içinde görecekleri ebedi azabýn büyüklüðünü anlamalarý için yeterlidir. Böylesine dehþetli bir bitiriþle insanlarýn hayatlarýna son veren Allah, cehennemde inkarcýlar için eþi benzeri olmayan maddi ve manevi bir azap hazýrlamýþtýr. Yaþanan olaylarýn azameti karþýsýnda dehþetli bir ölüm korkusu her yaný sarmýþtýr. Geriye korku ve piþmanlýktan baþka hiçbir þey kalmamýþtýr.

DAÐLARIN DURUMU

Daðlar Kökünden Sökülüp, Savrulur

Daðlar, kökünden sökülüp savurulduðu zaman... (Mürselat Suresi, 10)

Bilindiði gibi daðlarýn yeryüzündeki sarsýntýlarý engelleme görevleri vardýr. Bu gerçek Kuran ayetlerinde de þöyle haber verilmiþtir:

Sizi sarsýntýya uðratýr diye yerde sarsýlmaz daðlar býraktý, ýrmaklar ve yollar da (kýldýgöz kırpma. Umulur ki doðru yolu bulursunuz. (Nahl Suresi, 15)


Biz, yeryüzünü bir döþek kýlmadýk mý? Daðlarý da birer kazýk? (Nebe Suresi, 6-7)

Bugüne kadar dünyada tespit edilmiþ en büyük deprem 9.2 þiddetindedir. Ve bu þiddette bir deprem, gerçekleþtiði bölgeye çok kýsa bir süre içerisinde büyük bir felaket getirir. Kýyamet günü yaþanacak sarsýntý ise Allah'ýn dilemesi dýþýnda - dünyada o güne kadar eþi benzeri asla gerçekleþmemiþ þiddette bir sarsýntýdýr. Bu sarsýntý, birer kazýk gibi yerleþerek yeryüzünü þiddetli depremlere karþý koruyan daðlarýn dahi dayanamayacaðý kadar büyüktür. Yeryüzündeki en saðlam yapýlar olan ve sarsýlmaz sýfatýný taþýyan daðlar yerlerinden oynatýlýp, altýndaki toprakla birlikte kaymaya baþlar. Kuran'da o gün daðlarýn hareketleniþini anlatan ayetler þu þekildedir:

Ve daðlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüþle yürür. (Tur Suresi,10)

Daðlar yürütülmüþ, artýk bir serap oluvermiþtir. (Nebe Suresi, 20)

Daðlarý yürüteceðimiz gün, yeri çýrýlçýplak (dümdüz olmuþgöz kırpma görürsün; onlarý birarada toplamýþýz da, içlerinden hiçbirini dýþarda býrakmamýþýzdýr. (Kehf Suresi, 47)

Yeryüzünün büyük bir bölümü daðlarla kaplýdýr ve bunlarýn ayný anda yerlerinden sökülerek hareket etmesi, böylesine dev boyutlardaki kara parçalarýnýn yerin üzerinde kýzak gibi kayýp biraraya toplanmasý ve yerin dümdüz bir hale gelmesi elbette insanýn görebileceði en ürkütücü manzaralardan birisi olacaktýr. Böyle bir aný insanýn gözünde canlandýrabilmesi oldukça zordur.

Düþünün ki insanlarýn zirvesine eriþmekte zorlandýklarý ve yerinden oynamaz diye düþündükleri Himalayalar, Alpler, Toroslar bir anda sarsýlmaya ve yerlerinden oynamaya baþlayacaklardýr. Binlerce metre yükseklikteki daðlar ve bu daðlarýn yamaçlarýna kurulmuþ olan þehirler bir anda yerle bir olacaktýr.

Daðlarda geçitler açabilmek çok büyük teknolojik imkanlar, makineler, aletler gerektirmekte, hatta kimi zaman tüm bu yöntemler baþarýsýzlýkla sonuçlanmaktadýr. Yol açmak amacýyla dinamitle delinmeye çalýþýlan daðlardan bile ancak kýsmi bir sonuç alýnýr, dinamit sadece belli bir bölgeye etki eder, hatta çoðu zaman hiçbir tesiri olmaz. Hatta bu sebeple bazý daðlýk bölgelere ulaþým oldukça güç gerçekleþmektedir. Oysa kýyamet günü yeryüzündeki tüm daðlar toz haline gelirler. Bu olay o gün yaþananlarýn þiddetini anlayabilmemiz açýsýndan çok etkili bir örnektir. Dünyada bulunan tüm daðlarýn ayný anda kum yýðýný haline gelmesi, o heybetli yapýlarýn bir anda çökmesi oldukça dehþet verici bir durumdur. Ayrýca Allah'ýn sonsuz gücünü anlayabilmek ve kadrini takdir edebilmek açýsýndan da çok önemlidir. Kuran'da daðlarýn kýyamet gününde alacaðý þekil þöyle anlatýlýr:

(Öyle) Bir gün ki, yeryüzü ve daðlar titremeye-tutulur ve daðlar göçüveren bir kum yýðýný olur. (Müzemmil Suresi, 14)


Yine Kuran'da o güne ait olarak verilen bir bilgi de, daðlarýn parçalanarak çökmesinden sonra yeryüzünün hiçbir tümseði olmayan bir düzlüðe dönüþeceði þeklindedir:

Sana daðlar hakkýnda soruyorlar. De ki: "Benim Rabbim, onlarý darmadaðýn edip savuracak. Yerlerini bomboþ, çýrçýplak býrakacaktýr. Orada ne bir eðrilik göreceksin, ne de bir tümsek." (Ta-ha Suresi, 105-107)

Þu an dýþarýya baktýðýmýzda bizlere oldukça aþina gelen engebeli görüntü, o gün tamamen düz bir hat haline gelecektir. Uçsuz bucaksýz bir düzlük üzerinde insanlarýn tümü biraraya toplanacaktýr. Allah, Kehf Suresi'nde bu gerçeði þöyle vurgular:

Daðlarý yürüteceðimiz gün, yeri çýrýlçýplak (dümdüz olmuþgöz kırpma görürsün; onlarý birarada toplamýþýz da, içlerinden hiçbirini dýþarda býrakmamýþýzdýr. (Kehf Suresi, 47)

Daðlar Rengarenk Yün Yumaklarý Gibi Uçuþurlar

O gün daðlar, üzerlerindeki bitkiler, çiçekler, tüm yeþillikler ve içlerinde barýndýrdýklarý renk renk madenler, farklý tür ve renklerdeki topraklarla birlikte etrafa saçýlacaktýr. Toz duman olan daðlar, tüm ihtiþamlarýyla parçalanýp, daðýlacaktýr. Bu renk cümbüþü ayetlerde renkli yünlere benzetilmektedir:

Ve daðlarýn 'etrafa saçýlmýþ' renkli yünler gibi olacaklarý (gün) (Kaari'a Suresi, 5)

Daðlar da (etrafa uçuþmuþgöz kırpma rengarenk yün gibi olacak. (Mearic Suresi, 9)

Kahhar olan Allah'ýn emri o gün canlý-cansýz tüm varlýklarý- etkisi altýna almýþtýr. Kýyamet günü yaþanan her sahneye büyük bir korku hakimdir. En ufak bir sarsýntýda paniðe kapýlan, bir deprem ihtimalinde ölüm korkusundan saatlerce evine giremeyen insanlar için, gözlerinin önünde daðlarýn yerlerinden oynatýlmasý, yerin içindekilerini dýþarý atmasý, kabirlerin deþilmesi, insanlarýn biraraya toplanmasý ve felaketlerin felaketleri izlemesi dayanýlabilecek gibi deðildir. Artýk dünya üzerinde güvenebilecekleri "tek bir kiþi", sýðýnabilecekleri "tek bir mekan" dahi yoktur. Karþýlaþtýklarý olaylarýn dehþeti güç yetirebilecekleri sýnýrý çoktan aþmýþtýr. Yapabilecekleri hiçbir þey yoktur. Artýk dünya üzerinde yeni bir baþlangýç, gidilebilecek herhangi bir yer yoktur. Yeni baþlayacak olan yaþam ahirettedir, sonsuzdur ve dünyada Allah'ýn rýzasýný gözeterek yaþamayanlar için piþmanlýk ve acýyla doludur. Zevkler, ihtiraslar ve geçici dünya hayatý tüketilmiþtir. Karþýlaþtýklarý dehþet, Allah'ýn kudretini sergilemektedir.


Oysa tüm bunlar Allah'ýn elçileri ve inananlarý tarafýndan kendilerine daha önceden haber verilmiþti. Ama bu kahredici gün kendilerine uzak gelmiþ, kendileri gibi geçici þeylere güvenmiþlerdir. Allah Kuran'da inkar edenlerin daha önce uyarýldýklarýný þöyle bildirir:

Azabýn kendilerine geleceði gün (ile) insanlarý uyarýp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, þöyle diyecekler: "Bizi yakýn bir süreye kadar ertele ki, Senin çaðrýna cevap verelim ve elçilere uyalým." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler deðil miydiniz? Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleþtikleri yerlerde oturmuþtunuz. Onlara ne yaptýðýmýz size açýklanmýþtý ve size örnekler vermiþtik. (Ýbrahim Suresi, 44-45)

Oysa þimdi tehlikenin ortasýnda yapayalnýzdýrlar. Herkes caný derdine düþmüþ, hiçbir yakýn dost diðer bir yakýn dostu görmez olmuþtur. Artýk kimse için kaçýþ söz konusu deðildir. Artýk Allah'ýn vaadi gelmiþtir. O gün evlerden kaçmak da bir iþe yaramaz. Sarsýntýdan etkilenen sadece evler deðildir ki dýþarýya çýkmak insaný yaklaþan sondan korusun! O gün var olan herþey yok olmakta, yeryüzü ve daðlar hep birlikte yerlerinden oynatýlýp kaldýrýlmaktadýr. Ne sýðýnýlabilecek bir yer, ne dayanýlabilecek bir güç, ne de alýnabilecek bir tedbir vardýr. Kuran'da yeryüzü ve daðlarýn parça parça olduðu kýyamet günü þu þekilde anlatýlýr:

Yeryüzü ve daðlar yerlerinden oynatýlýp kaldýrýlacaðý, ardýndan tek bir çarpma ile birbirlerine çarpýlýp parça parça olacaðý zaman. Ýþte o gün, vakýa (bir gerçek olan kýyamet) artýk vuku bulmuþ (gerçekleþmiþgöz kırpmatur. (Hakka Suresi, 14-15)

DENÝZLERÝN DURUMU

Bütün bu tarifleri yaparken önemli bir noktayý hatýrlatmak yerinde olacaktýr. Daha önce de belirttiðimiz gibi, zihinlerde canlandýrmaya çalýþtýðýmýz bu manzara tamamen Kuran ayetlerinden yola çýkarak yaptýðýmýz tariflerdir. Kuran'da belirtilen þekline baðlý kalarak yaptýðýmýz tüm tanýmlamalar Allah'ýn dilemesi ile gerçekleþecek olan ve Allah'ýn olmasýný vaat ettiði gerçeklerdir. Var olan herþeyi yaratan Allah, kuþkusuz ki bunlarýn her birini gidermeye ve yerle bir etmeye de kadirdir. Ayetlerin bizlere haber verdiði gibi kýyamet günü herþey akýlalmaz bir gösteriyle yok olup gidecektir. Bu, Allah'ýn vaadidir. Allah bir ayetinde þöyle buyurmaktadýr:

(Bu,) Allah'ýn va'didir; Allah, vadinden geri dönmez. Ancak insanlarýn çoðu bilmezler. (Rum Suresi, 6)

Artýk kendi büyüklüðü ile övünen insanýn hiçbir deðeri kalmamýþtýr. Kendini Allah'ýn karþýsýnda deðerli ve güçlü gören, kendi aldanýþý içinde Allah'ý inkar etmekten çekinmeyen insan, olan bitenler karþýsýnda alabildiðine güçsüz ve acizdir. Kendisinden üstün gördüðü varlýklar da Allah'ýn takdir ettiði bu büyük güne teslim olmuþlardýr. Daðlar, denizler ve tüm kainat o hiç sarsýlmazmýþ gibi gözüken saðlam vasfýný yitirmiþ, sadece ve sadece Allah'a itaat etmiþler, Allah'ýn bir "ol" demesiyle herþey olup bitmiþtir. Her biri O'nun verdiði hükme boyun eðici olarak yerine getirmeleri gereken görevlerini tamamlamýþlardýr. Daðlarýn renkli yünler gibi daðýlýp parçalandýðý, yerin tüm aðýrlýklarýný dýþarýya attýðý kýyamet günü denizlerde meydana gelen olaylar da Allah'ýn sonsuz büyüklüðünü bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kuran'da bildirildiðe göre o gün denizler yanacak ve fýþkýrýp taþacaktýr.

Denizlerin Yanmasý

Dünya'nýn dörtte üçünü kaplayan en büyük su kütlesi olan denizlerin bir anda kaynamaya, fokurdamaya baþlamasý gerçekten de insanýn gözünde çok zor canlanabilecek bir manzaradýr. Ýnsanýn o anýn dehþetini anlayabilecek bir tecrübesi yoktur. Ancak düþünce sýnýrlarýný zorlayarak, zihninde kýsmen canlandýrabilir. Bugüne kadar yalnýzca yanardað patlamasý, akaryakýt taþýyan bir tankerde yangýn çýkmasý sonucu böyle görüntülerin oluþtuðuna þahit olmuþ, televizyonlarda, fotoðraflarda görmüþsünüzdür. Ancak ayetlerde bizlere yapýlan tarifler, bu örneklerle karþýlaþtýrýlamayacak kadar ihtiþamlýdýr. Ancak Allah'ýn sonsuz büyüklüðünü, sonsuz gücünü, sonsuz kudretini biliyor olmamýz, bizi yaþanacak felaketin boyutlarý hakkýnda fikir sahibi kýlar. Allah, evrende var ettiði ve koruduðu bu düzeni istediði þekilde deðiþtirmeye ve herþeyi bir plan dahilinde altüst etmeye kadirdir.


O gün yerin bütün aðýrlýklarýný dýþa atmasý, yerin altýndaki yaklaþýk 4.500oC sýcaklýðýndaki katmanýn imkan bulduðu her yerden dýþarý taþacaðý anlamýna gelmektedir. Buna þüphesiz denizlerin altýnda bulunanlar da dahildir. Herhangi bir belgesel programýnda lavlarýn denizin içindeki çýkýþýný seyretmiþ olanlar, bu kýzgýn maddenin deniz suyunda oluþturduðu akýllara durgunluk veren bir manzaraya þahit olmuþlardýr. Oysa kýyamet günü gerçekleþecek olan görüntü, bu manzaradan çok daha farklý, çok daha kapsamlý ve dehþet verici olacaktýr. Yeryüzündeki bütün denizler alevler içinde kalacak, önüne geçilemeyecek bir ateþ ve alev topluluðu insanlara yönelecektir. O gün tüm denizler tutuþturulmuþtur.

Konuyla ilgili ayette Allah þu þekilde buyrulmaktadýr:

Denizler, tutuþturulduðu zaman. (Tekvir Suresi, 6)

Yaþanan olaylar sonucu karada olduðu gibi denizde de yaþam son bulacaktýr. Normal þartlarda serinlik ve rahatlýk hissi veren denizler, bir anda etrafa müthiþ bir sýcaklýk yayacaktýr. Denizlerde dev dalgalar yerine alev bulutlarý yer alacak, havadaki duman oksijeni büyük oranda tüketecektir. Uçsuz bucaksýz denizlerin alev alev yanan ve þiddetle fokurdayan görüntüsü, dünyanýn geniþ bir alanýna hakim olacak ve pek çok felaketi de beraberinde getirecektir.

Denizlerin Taþmasý

Kuran'da kýyamet günü gerçekleþeceði bildirilen olaylardan biri de denizlerin taþmasýdýr. Bu gerçek bizlere ayetlerde þu þekilde haber verilmektedir:

Denizler, fýþkýrtýlýp-taþýrýldýðý zaman... (Ýnfitar Suresi, 3)

O gün Allah'ýn dilemesi ile karadan gelecek olan felaketlere denizlerden gelenler de eklenecektir. Böyle bir felaketin ve bunun gibi diðerlerinin gerçekleþmesi için kuþkusuz Allah'ýn dilemesi yeterlidir. Allah, sadece "ol" emri ile yoktan var ettiði yeryüzünü çeþitli þekillerde yerle bir etmeye kadirdir. Bunlarý gerçekleþtirebilecek muhtemel sebepler ise bizler için yalnýzca birer hatýrlatýcý, Allah'a yakýnlaþmak ve O'nun azabýndan korku duymak için birer yoldur. Bu olaylarýn nasýl gerçekleþeceðinin, sebeplerinin ne olacaðýnýn bilgisi yalnýzca Allah'ýn katýndadýr. Belki hiçbir sebep olmayacak, birdenbire kýyametin tüm belirtileri gerçekleþmeye baþlayacaktýr. Bu nedenle de, bu bölümde verilen örnekler sadece birer tahminden ibarettir.

Gerçekleþmesi ihtimal dahilinde olan bazý örnekler denizlerin taþmasýyla ilgilidir. Bilindiði gibi, genelde deniz altýnda bir deprem meydana geldiði zaman su yüzeyinde dev dalgalar oluþur. Deprem merkezinden yayýlan etkiyle dalgalar okyanusu 750 km/saat gibi yüksek bir hýzla geçerek, süratle kýyýya ulaþýrlar. Okyanusun ortasýnda bir metreyi bulmayan dalga, kýyýya ulaþtýðýnda 60 m.'yi aþabilir. Örneðin 1896'da Japonya'nýn Hoþu kentinde meydana gelen büyük bir denizaltý depreminin ardýndan kabaran bir dalga 25-35 m.'ye ulaþarak tüm yerleþim merkezini kaplamýþ ve 25.000 kiþinin ölümüne neden olmuþtur.


Dev dalgalarýn bilinen bir baþka kaynaðý da yanardað püskürmesidir. Buna bir örnek 1883 yýlýnda Krakatoa'nýn zirvesindeki çökmeden sonra yükselen dalgadýr. Cava ve Sumatra arasýnda bulunan bu ada, þiddetli püskürmelerin ardýndan birden kaybolmuþ, ani ve büyük bir dalgaya sebep olmuþtur. Bunun sonucunda meydana gelen tsunami, Cava adasýnda nüfusun en yoðun olduðu kýyý üzerinde kýrýlarak 165 köyün yok olmasýna ve 36.000 kiþinin ölümüne yol açmýþtýr. Bu dalganýn yüksekliði kýyýya ulaþtýðýnda 35 m'yi aþmýþtýr. Görüldüðü gibi deniz altýnda meydana gelen kýsmi depremler veya volkanik patlamalar yalnýzca belli bir bölgeyi etkilemelerine raðmen, denizlerin taþmasýna, binlerce kiþinin ölmesine sebep olmaktadýrlar. Oysa kýyamet gününde yerin üstünde olduðu gibi denizlerin altýnda da sarsýlmayan hiçbir yer kalmayacaktýr. Bu durumda denizlerin altýnda meydana gelen þiddetli sarsýntýlarla birlikte denizler de taþacak ve o ana dek bilinen tsunamilerle kýyas olmayacak þekilde tüm yeryüzüne etki edecektir.

O gün denizlerin taþarak insanlara felaket taþýmasý için birçok sebep daha vardýr. Bu büyük su kütlesinin sabit ve duraðan bir þekilde durmasý birtakým kanunlara baðlýdýr. Ancak o gün hiçbir tabiat kanunu geçerli olmayacak, gökleri, yerleri, karalarý, denizleri ve insanlarý dengede tutan hassas dengeler yok olacaktýr. Allah'ýn dilemesiyle var olan bu kusursuz düzenin sebepleri, yine Allah'ýn dilemesiyle aniden ortadan kalkacaktýr. Daha önceki bölümde de anlatýldýðý gibi belki de o gün yerin altýndaki sýcaklýk havayý ýsýtacak, açýða çýkan bu sýcaklýk buzullarýn erimesine neden olacaktýr. Bu da mevcut su miktarý seviyesinin yükselmesine sebep olacaktýr. Bunlarýn hepsi ihtimal dahilindedir, fakat o gün bunun nasýl gerçekleþeceðini yalnýzca Allah bilmektedir.

Yine bilindiði gibi günümüzde bir daðdan kopan toprak ve kayaçlarýn yuvarlanarak bir körfezi, gölü veya barajý doldurmasý bölgesel bir dalgaya sebep olmaktadýr. Kýyamet gününde ise yýkýlmayan, çökmeyen bir dað kalmayacak ve daha önce de bahsedildiði gibi bu daðlar tüm çukurlarý doldurup yerin dümdüz olmasýna neden olacaktýr. Daðlardan düþen parçalar denizleri doldurup, onlarýn da taþmasýna neden olacaktýr.

Allah'ýn belirlediði bu süre tamamlandýðý zaman, kalplere amansýz korku salan olaylar arka arkaya gerçekleþecektir. Ýnsanlarý çevreleyen korkunç bir gürültü, daðlarýn parçalanmasý, insanlarýn ayaklarýnýn altýndan akan lavlar, her yeri sarýp kuþatan toz, duman ve gaz bulutlarý, kaynayarak insanlarýn üstlerine taþan sular... Dünya hayatý boyunca Allah'ýn varlýðýný düþünmek istemeyen, büyüklüðünü takdir edemeyen kullara bir anda gelen dehþetli bir acý... Kayýtsýz þartsýz herkese boyun eðdiren, insanlara kendi acizliklerini ve ömrü boyunca deðer verdikleri þeylerin ne kadar deðersiz olduðunu gösteren kahredici bir acý... O gün, insanlarýn içlerinde duyduklarý korkunun ve dehþetin tarif edilemeyeceði bir gündür. Ýnsanlar oradan oraya koþmaya, kaçarak saklanacak bir yer aramaya çalýþacaklardýr. Ama herkes bilmektedir ki bu günden kurtuluþ yoktur.

GÖKYÜZÜNÜN DURUMU

Kýyametle birlikte gelen yýkým ve dehþet yalnýzca yerde gerçekleþecek olaylarla sýnýrlý deðildir. O gün insanýn bildiði, alýþtýðý ve sonsuza dek varlýðýný sürdüreceðini sandýðý tüm varlýklar ve düzenler bozulmaya uðrarlar. O gün dünya tarihi boyunca kapsamý anlaþýlamamýþ, sýrlarýna son yüzyýlda ulaþýlabilmiþ, akýllara durgunluk veren büyüklükteki gök cisimleri ve uzay için de ölüm vakti gelmiþtir. Gökyüzü, Ay, Güneþ, yýldýzlar ve gezegenler de o gün parçalanýp, yok olurlar. Bu gerçeði Allah bir Kuran ayetinde insanlara þöyle bildirir:

Þüphesiz, size vaat edilen gerçekleþecektir. Yýldýzlar 'örtülüp (ýþýklarýgöz kırpma silindiði' zaman, Gök yarýldýðý zaman... (Mürselat Suresi, 7-9)

Evrenin yaratýldýðý ilk andan itibaren meydana gelen her olay ve izlenen her görüntü, bunlarda bir olaðanüstülük olduðunu sezinleyen ve bir yaratýcýnýn varlýðýný mutlak bir þekilde görmek isteyen her insan için büyük birer iman delilidir. Uçsuz bucaksýz evrenin her noktasýný kaplayan gezegenler, yýldýzlar, sayýsýz gök cismi Allah'ýn tek bir emri ile yaratýlmýþ, O'nun kudretiyle muazzam bir dengeyle korunmuþtur. Bu baþlangýç ve denge ise sýrrýný hala korumakta, insanlarýn zihinlerini meþgul etmektedir. Aslýnda bu arayýþlarýn sonucunda insanýn karþýsýna çýkan tek gerçek vardýr: Allah'ýn varlýðý. Kapanýþ günü yaþananlar yine Yaratan'ýn büyüklüðüne uygun olarak gerçekleþecektir. Allah, var olan herþey için olduðu gibi gökyüzündeki bu muazzam dünya için de görülmemiþ bir son hazýrlamýþtýr.


Gökyüzü insanýn her zaman için varlýðýndan ve sürekliliðinden emin olduðu bir tavan gibidir. Allah'ýn bir dayanak olmaksýzýn yükselttiði ve tuttuðu, uçsuz bucaksýz uzay ile arasýnda perde görevi gören, görkemli bir tavan...

Bu tavan yüzyýllarca, dünyayý ve üzerindeki canlýlarý sayýsýz tehlikelerden (ultraviyole ýþýnlar, gök taþlarý, uzayýn dondurucu soðukluðu vs.) en küçük bir aksaklýða meydan vermeden korumuþ, canlýlýðýn devamý için gerekli olan en önemli etmen olmuþtur. Karanlýk uzaydan geçerek gelen ýþýk, atmosferin taþýdýðý özellikler sayesinde dünyaya yeterince yayýlmýþ, tüm gezegeni aydýnlatmýþ ve insan, atmosferdeki hassas oksijen oraný sayesinde nefes alýp, hayat bulabilmiþtir. Oysa o gün, gök tüm iþlevlerini kaybeder. Artýk onun da, Allah katýnda belli olan eceli gelmiþtir. Kýyamet günü gök Allah'ýn dilemesiyle sarsýlýp, çalkalanýr, çatlar ve yarýlýr. Bu olaylar ayetlerde þöyle haber verilir:

O gün gök, sarsýlýp çalkalanýr. (Tur Suresi, 9)

Bu nedenle gök bile yarýlýp-çatlamýþtýr; (artýk) O'nun va'di gerçekleþtirilip-yerine getirilmiþtir. (Müzemmil Suresi, 18)

Gök yarýlýp-çatlamýþtýr; artýk o gün, 'sarkmýþ-za'fa uðramýþtýr. (Hakka Suresi, 16)

Dünya tarihi boyunca sayýsýz canlýnýn yaþamýný sürdürebilmesi için en gerekli þartlardan biri olan hava tüm iþlevini yitirir. O gün var olan kanunlar alýþýlan kanunlardan farklýdýr. Sayýsýz fizik kanunu ile gökte sabit bir dengeyle duran atmosfer, eriyip akmaya baþlar. Kuran'da o gün gökyüzünün uðrayacaðý son þu þekilde anlatýlýr:

Gökyüzünün erimiþ maden gibi olacaðý gün; (Mearic Suresi, 8)


Atmosfer o gün erir ve akkor haline gelerek yanmaya baþlar. Ýnsanlar masmavi görmeye alýþýk olduklarý gökyüzünü, o gün kýzýl olarak görürler. Gökyüzü yarýlýp erimiþ, adeta yað gibi olmuþtur:

Sonra gök yarýlýp yað gibi erimiþ olarak kýpkýrmýzý bir gül olduðu zaman; (Rahman Suresi, 37)

Kýyamet günü, o güne kadar Allah'ýn büyüklüðünü ve gücünü görmek istemeyen, bile bile yüz çeviren insanlar için piþmanlýðýn yaþandýðý gündür. Bu, öðüt alýp düþünme ve yapýlanlarý telafi etme imkaný tanýnmayan bir piþmanlýktýr. Tüm insanlar Allah'tan baþka dost, yardýmcý ve koruyucu olmadýðýný, Allah'ýn gücünü ve gazabýný artýk kesin olarak anlamýþlardýr. Böyle bir anda Allah'a ve ahiret gününe karþý inkar içinde olabilecek ve bu inkarýnda direnebilecek "tek bir insan" dahi yoktur. Bu gerçek Kuran'da tüm insanlara þöyle bildirilmiþtir:

Onlar, Allah'ýn kadrini hakkýyla takdir edemediler. Oysa kýyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzasýgöz kırpmandadýr; gökler de sað eliyle dürülüp-bükülmüþtür. O, þirk koþtuklarýndan münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67)

O gün insanýn tanýyýp bildiði bütün kurallar yok olur. Yaratýlýþlarý sýrasýnda Allah'ýn "isteyerek veya istemeyerek itaat edin" çaðrýsýna icabet eden ve "isteyerek geldik" diye cevap veren gök ve yer, o gün de kendi yaratýlýþlarýna uygun olarak gerçek sahipleri ve yaratýcýlarý olan Allah'a boyun eðerler. Kuran'da Allah'ýn göðe ve yere sesleniþi þu þekilde anlatýlýr:

De ki: "Gerçekten siz mi yeri iki günde yarataný inkar ediyor ve O'na birtakým eþler kýlýyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir. Orada (yerde) onun üstünde sarsýlmaz daðlar var etti, onda bereketler yarattý ve isteyip-arayanlar için eþit olmak üzere ordaki rýzýklarý dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göðe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "Ýsteyerek veya istemeyerek gelin." Ýkisi de: "Ýsteyerek (Ýtaat ederek) geldik" dediler." (Fussilet Suresi, 9-11)

Bilindiði gibi inkarcýlarýn iddialarýndan birisi, maddenin kendi kendine oluþtuðudur. Çevrelerinde gördükleri tüm güzelliði tabiatýn gücüne baðlarlar. Geri kalan detaylar, yani bunlarýn nasýl meydana geldikleri, bu bilinçli oluþumun nasýl oluyor da kendisi de yokken var olmuþ, cansýz bir kavram olan tabiattan ortaya çýktýðýný asla düþünmezler. Bu mantýksýz iddiaya göre herþeyi doða kendi kendine var etmiþtir. Yani hakim olan olaðanüstü uyum ve dengenin sahibi taþ, toprak, hava ve sudur. Oysa kýyamet günü geldiðinde insan daðýn, taþýn, topraðýn ne hale geldiðini görür ve bu gücün sahibinin tabiatýn kendisi olamayacaðýna þahit olur. Canlý-cansýz herþeyin yaratýlýþýnýn kendisine atfedildiði tabiat, o gün kendisini koruyamayacaktýr. Allah herþeyin yalnýzca Kendi gücü ve iradesi ile var olduðunu, yalnýzca O dileyip koruduðu için korunduðunu insanlara gösterecektir. Birçok insan vicdanlarý kabul ettiði halde anlamazlýktan geldikleri gerçekleri, o anda çok büyük bir piþmanlýkla hatýrlayacaktýr. Allah kýyamet günü olacaklarý ayetlerde þöyle haber vermektedir:

Gök, yarýlýp-parçalandýðý, Ve 'kendi yaratýlýþýna uygun' Rabbine boyun eðdiði zaman; Yer, düzlendiði, Ýçinde olanlarý dýþa atýp boþaldýðý, Ve 'kendi yaratýlýþýna uygun Rabbine boyun eðdiði zaman. Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksýzýn Rabbine doðru bir çaba harcayýp durmaktasýn; sonunda O'na varacaksýn. (Ýnþikak Suresi, 1-6)

Yýldýzlarýn, Güneþ'in ve Ay'ýn Durumlarý

Uzayýn karanlýk ve soðuk ortamýna karþýlýk, Dünyamýzýn aydýnlanmasý ve canlýlarýn yaþayabileceði ortalama bir sýcaklýðýn mevcut olmasýnda en büyük etmenlerden birisi atmosferdir. Dünyamýzý koruyan bir tavan olarak tanýmlanan atmosferde ýsý ve ýþýðýn yayýlma özelliði vardýr. Kapkaranlýk bir yoldan geçerek Dünyamýza ulaþan güneþ ýþýklarýnýn yeryüzünü aydýnlatmasý ve ýsýtmasý atmosferin taþýdýðý bu özellik sayesindedir. Ancak kýyamet günü geldiðinde var olan herþey gibi gök de çatlayýp yarýlacak ve tüm iþlevlerini kaybederek, Kuran'da belirtildiði gibi eriyerek akacaktýr. Kuran'da Tekvir Suresi'nin ilk ayetinde kýyamet gününden bahsederken, "Güneþ, köreltildiði zaman" ifadesi kullanýlmaktadýr. Bu ifadeden güneþ ýþýðýnýn Dünya'ya artýk hiçbir fayda saðlamayacaðý anlaþýlýr.

Kýyamet günü Dünya'ya aydýnlýk veren Güneþ ve Ay teker teker kararacaktýr. O gün, Dünya'ya ýþýk gelmemesinin tek sebebi atmosferin yok olmasý deðildir. Çünkü Kuran'da bildirildiði gibi o gün yalnýzca gökler, yer ve ikisi arasýnda olanlarýn yok olduðu bir gün deðildir. Tüm evrenin yokoluþ günüdür. Tegabün Suresi'nin ilk ayetlerinde de belirtildiði gibi Allah herþeyi mükemmel ve eksiksiz olarak yaratan ve her dilediðini dilediði anda gerçekleþtirmeye güç yetirendir. Milyarlarca galaksiyi ve her galakside bulunan milyarlarca yýldýzý bünyesinde barýndýran evreni O yaratmýþtýr ve dilediði zaman da bir "ol" demesiyle yok edecek olan da Allah'týr.

Evrenin geniþliðini insan aklýnýn, tam ve gerçekçi olarak kavramasý mümkün deðildir. Ama birkaç rakamla bu gizemli Dünya'nýn büyüklüðünü yaklaþýk olarak anlamaya çalýþabiliriz. Güneþ Samanyolu'nu oluþturan 200-250 milyar yýldýzdan biridir. Dünya'dan 325.500 defa büyük olmasýna raðmen, evrendeki küçük yýldýzlardan biri sayýlmaktadýr. Çapý 125 bin ýþýk yýlý olan Samanyolu'nun merkezine 30 bin ýþýk yýlý uzaklýktadýr. Bu arada 1 ýþýk yýlý yaklaþýk olarak 9.460.800.000.000 km'dir. Dünya ise kendi etrafýnda saatte 1670 km. hýzla dönen, 6 katrilyar ton aðýrlýðýnda bir kütledir. Güneþ saatte 72.000 km. hýzla hareket eder, Samanyolu kendi ekseni etrafýnda saatte 900.000 km. hýzla döner. Ancak kýyamet günü bu akýllara durgunluk veren kainat, Allah'ýn dilemesi ile yerle bir olacak, büyüklüðü tarif dahi edilemeyen yýldýzlar Kuran'da ifade edildiði gibi "örtülüp-silinecek", yok olacaklardýr.


Evrenin her noktasý Allah'ýn varlýðýnýn, büyüklüðünün ve gücünün ayrý birer delilidir. Ancak O'nun dileðiyle, O'nun dilediði süre boyunca, O'nun izni ile var olmuþlardýr. Bu dengeyi yaratan ve koruyan Allah, bütün bunlarý elbette dilediði þekilde yok etmeye de kadirdir. Evrenin ölümü, var oluþunda olduðu gibi ancak O'nun izniyle, O'nun takdir ettiði þekilde gerçekleþecektir. O gün insanlarýn dünya hayatlarý boyunca azametine hayran kaldýklarý herþey parça parça edilecektir. Tüm gezegenler, yýldýzlar, Güneþ ve Ay yörüngelerinden çýkacak, yýldýzlar dökülecek, gökcisimleri birer birer ölecektir.

Kuran'da o gün Ay'ýn yarýlacaðý, kararýp çatlayacaðý þöyle bildirilir:

Saat (kýyamet vakti) yakýnlaþtý ve Ay yarýldý. (Kamer Suresi, 1)

Ayette de belirtildiði gibi o gün artýk kaçacak bir yer yoktur. Dünya hayatý boyunca, kendisine Allah'tan baþka dost ve yardýmcý arayan insanlar da artýk yönelip, dönülecek gerçek dost ve yardýmcýnýn yalnýzca Allah olduðunu anlamýþlardýr. O gün insanlarýn hep eriþilmez, görkemli ve gizemli gördükleri yýldýzlarýn da ölüm günüdür. Her biri nizam ve denge ile döndükleri yörüngelerinden çýkarak, daðýlýp, yayýlacaklardýr:

Yýldýzlar, daðýlýp-yayýldýðý zaman. (Ýnfitar Suresi, 2)

Bilindiði gibi Güneþ her saniye enerji üreten bir yýldýzdýr. Uzaydaki diðer yýldýzlarýn ise birçoðu ondan kat kat büyük ve sahip olduðu enerjiden çok daha yüksek enerjiye sahiptirler. Oysa kýyamet günü geldiðinde artýk hepsi güçlerini yitirirler, bulanýklaþýp, dökülürler. Kuran'da kýyamet gününde yýldýzlarýn durumu þu þekilde anlatýlýr:

Yýldýzlar, bulanýklaþýp-döküldüðü zaman (Tekvir Suresi, 2)

Yýldýzlar 'örtülüp (ýþýklarýgöz kırpma silindiði' zaman (Mürselat Suresi, 8)

O gün binlerce yýldýr ýþýk saçan Dünya'nýn hayat ve enerji kaynaðý olan Güneþ ve gökyüzünü süsleyen yýldýzlar kararýr. Herkes bir kez daha, o zamana kadar onlarý yörüngelerinde tutanýn ve ýþýk vermelerini saðlayanýn, yýldýzlarýn da gerçek sahibi olan Allah olduðunu ve o ana kadar sadece O'nun izniyle var olduklarýný anlar.

Ýnkar edenler o gün Allah'tan hiçbir yardým görmezler. Yardým görebilecekleri baþka herhangi bir güç de yoktur. Teknolojinin çok ilerlemesi ve bu sayede evrenin uzak bir köþesine gitmek dahi mümkün olsa, insanlar için artýk hiçbir þey deðiþmeyecektir. Azap insanlarý orada da bulacaktýr. Çünkü kýyamet bütün evreni kaplamýþtýr. Yalnýzca üzerinde bir zamanlar güven içinde yürüdüðü yeryüzü deðil, eriþilmez sandýðý uzak yýldýzlar dahi Allah'ýn emrine boyun eðmiþler, yok olmuþlardýr. Ýnsanlarýn o günkü çaresizliði Kuran'da þöyle anlatýlýr:

Ay karardýðý, Güneþ ve Ay birleþtirildiði zaman; Ýnsan o gün: 'Kaçýþ nereye?' der. Hayýr, sýðýnacak herhangi bir yer yok. O gün, 'sonunda varýlýp karar kýlýnacak yer (müstakar)' yalnýzca Rabbinin katýdýr. Ýnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri þeylerle haber verilir. (Kýyamet Suresi, 8-13)ALINTI



Mesaj 2 kez düzenlendi. En son Muhtazaf tarafından, 20.05.2009 - 02:20 tarihinde.
Gönderen: 20.05.2009 - 02:02
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 770 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Mecced (42), tilve (45), alsancak55 (54), kobra111 (49), ihlumut (39), salih1960 (64), morsel (35), zeynep17 (31), alperen_58 (58), mushab60 (50), MEDINENIN GÜLÜ (36), lazkopat_tr (37), ilhanebrar (50), turkthunder (46), selcukserdar (45), sedaseda (35), orhanaksoy (58), selimkum (40), ege-men (37), adigesav (58), osman__ulker (44), azize (38), muhittin19 (40), faruk1453 (40), BüCüR (37), mücahit444 (46), yilmaz keskin (53), daricali (39), ilkahmet (44), aktashakan (38), mücella (41), fatih avc&yacut.. (52), GurbetGülü (36), abdulbakiucar (40), MaRsS (39), metince (52), sercan_21998 (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60718 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.