budesonide chloroquine stromectol stromectol lopinavir ritonavir seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Güneşten Başlayan Yolculuk / HÜMANİZM ÜZERİNE

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Güneşten Başlayan Yolculuk / HÜMANİZM ÜZERİNE
Moderator


4254 Mesaj -
Güneþten Baþlayan Yolculuk / HÜMANÝZM ÜZERÝNE
Prof. Dr. Alaaddin Baþar
Hümanizm, insaný insan yapan deðerlere saygýyý öne çýkarmak isteyen bir düþünce akýmý; insanýn tabiatýný, yaratýlýþýný esas alan “insan odaklý” bir ideolojik yaklaþým. Bazýlarýnca hümanizm, mazide din üzerine, yakýn tarihte ise ýrk üzerine kurulu olan toplum hayatýna yeni bir çehre kazandýracak ve onu “insan eksenli” olarak belirleyecek, kuracak ve iþletecek.
Her ideoloji gibi hümanizm de bir takým önyargýlara, hayallere, arzulara dayanýr. Bunlarýn gerçekleþmesi ise sanýldýðý kadar kolay olmaz. Bu gibi yenilik taraftarlarýna Üstad Bediüzzamandan þöyle bir hatýrlatma gelir: “Hayat-ý içtimaiye-i beþeriyede bir çýðýr açan, eðer kâinattaki kanun-u fýtrata muvafýk hareket etmezse; hayýrlý iþlerde ve terakkide muvaffak olamaz. Bütün hareketi þerr ve tahrib hesabýna geçer.” — Lem’alar Bunun yakýn tarihimizdeki en belirgin örneði komünizmdir. Kâinatta olmayan bir kural üzere oturtulan bu ideoloji, milyonlarca insana yetmiþ yýllýk bir esaret ve zulüm devri yaþattýktan sonra yýkýlýp gitti. “Mutlak eþitlik” kâinatta yok iken bu sistemde kiþilere her konuda eþitlik saðlanacaðý vaad edilmiþti. Polit büro üyesi olan mutlu bir azýnlýðýn ötesinde herkes esarette ve mahrumiyette eþitlendiler. Her zulüm gibi bu da sonunda yýkýlmaya mahkûm oldu. Hümanizmi “bütün insanlarý sevmek” þeklinde takdim edenler de fýtrat (yaratýlýþgöz kırpma kanunlarýna aykýrý bir yol tutmuþ olurlar. Çünkü insanýn yaratýlýþýnda herkesi sevmek deðil, “iyiyi, güzeli, mükemmeli sevmek” vardýr. Bütün insanlarýn dürüst, faydalý, hayýrlý kiþiler olmasý düþünülemeyeceðine göre bu fikrin de herkesi içine alan umumî bir ideoloji olarak benimsenmesi imkân haricidir.
Þunu hemen ifade edelim:
Ýnsana insanlarý sevdirmek, ona bizzat kendisini sevdirmektir. Bu çok hayýrlý bir teþebbüs, güzel bir idealdir. Ama bunu yaparken, insaný insan yapan gerçek deðerlere cephe alma yoluna gidilirse tenakuza düþülür ve çýkmaz sokaða girilir.
Batý toplumlarýna bir göz atalým. Ýktisadî kalkýnmalarýný tamamlamýþ, fertlere her türlü imkâný tanýmýþ ve insan nefsine nerdeyse sýnýr tanýmaz bir serbesti ortamý sunmuþ olan bu toplumlarda acaba insanlar hümanist midirler? Yoksa, evinde kalan ve devlet bursu alan çocuðundan kira alacak kadar egoist mi? Düþkünlere yardým batý toplumunda bir hayal olmuþ durumda? Halbuki o düþkünler de insan deðiller mi? “Çalýþsýn, kazansýn!” diyorlar. “Güçleri yetmiyorsa devlet el atsýn!” diyorlar. “Ýþsizlere asgari ücretten de olsa bir maaþ baðlansýn!” diyorlar. Kýsacasý, “Her þeyi devlet halletsin, kimse bizden yardým istemesin!” diyorlar. Bu anlayýþa göre, hümanizm sadece devlet yöneticileri için geçerli oluyor. Hümanist olmaktan olanca güçleriyle kaçan, baþkasýnýn derdini dinlemekten rahatsýz olan, zevk ve eðlenceyi her þeyin üstünde tutan bu insanlarýn kalplerine hümanizmi nasýl yerleþtireceksiniz? Egoizmin hüküm sürdüðü, insan sevgisinin yerini köpek sevgisinin aldýðý, anne ve babalarýn yýlda sadece birer defa ve resmî biçimde hatýrlandýðý bir toplumda hümanizmden ne ölçüde söz edebilirsiniz? Ýnsaný sevdirmek için, turistlere sanat eserlerini tanýtmada gösterdiðimiz hassasiyetin çok daha fazlasýný insanýn tanýtýmýnda göstermek mecburiyetindeyiz. Ýnsanlýk âlemine insaný öyle tanýtmalýyýz ki onu her zaman ve her þart altýnda sevebilelim. Çocukluðunda da sevebilelim, gençliðinde de ihtiyarlýðýnda da. Sýhhatli iken de sevelim, hasta iken de. Varlýklýyken de sevelim düþkünken de. “Asýl olan insan olmaktýr, bütün bu haller arýzîdirler, gelip geçicidirler,” diyelim ve insaný sevelim.
Ýnsaný tanýtmanýn ilk basamaðý, onu tanýmaktýr. Tanýmayan tanýtamaz; bilmeyen bildiremez, sevmeyen sevdiremez. O halde insaný nasýl tanýmalý ve niçin sevmeliyiz? Bu sorularýn cevaplarýný doðru belirlememiz gerekiyor. Þu milyarlarca insan gökten birer yaðmur tanesi gibi inmemiþ, yerde birer çiçek gibi açmýþlar. Bu çiçeklere birer de ruh takýlmýþ, böylece yürümeye, konuþmaya, anlamaya, gülmeye, aðlamaya baþlamýþlar.
Dünya güneþten kopmuþ. Nice devreler geçirerek bu ateþ parçasý deniz hâline, taþ hâline, toprak hâline gelmiþ. Buna göre, toprak ve su da güneþten yaratýlmýþ oluyorlar. Daha sonra topraktan bitkiler, hayvanlar ve sonunda insan yaratýlmýþ. O halde, menþe itibariyle insan da güneþten yaratýlmýþ oluyor. Ama, onda güneþte olmayan çok þeyler var; týpký yer yüzünde güneþte olmayan çok þeyler olduðu gibi. Güneþte orman da yok, okyanus da. Ceylan da yok, balýk da. Burada akýllara durgunluk veren nice tefekkür tablolarýyla karþý karþýyayýz: Toprak, su ve diðer elementler bir terbiyeden geçerek bitki oluyorlar. O bitki ayrý bir terbiyeden geçerek, meselâ, yumurta haline geliyor. Yumurta bir baþka terbiye sonunda göz, kulak, ayak, kanat sahibi oluyor ve uçmaya baþlýyor. Buna göre toprak ve su, bir terbiye sonunda uçmuþ oluyorlar. Ötede güneþten kopup gelen bir ateþ parçasý iki ayrý terbiyeden geçiyor. Bir kýsmý deniz oluyor, bir kýsmý kara. Deniz suyunda ayrý bir terbiye tecellisiyle akýl ermez ve rakamlara sýðmaz balýklar âlemi yaratýlýyor. Sanki dünün lavlarý bugün göz, aðýz, mide sahibi oluyorlar ve bir terbiye sonunda dünün ateþi bugün suda yüzer hâle gelmiþ oluyor. Örnekler sayýlamayacak kadar çok.
Biz kendimize dönelim ve insanýn yaratýlýþýný düþünelim. Dünün topraðý bugün görüyor, iþitiyor, okuyor, anlýyor, düþünüyor, fikirler üretiyor. Önceki günün ateþi, bugün nice manevi ürünler veriyor. Bedenimizin yapý taþlarý menþe itibariyle güneþe dayansa bile, o hanede vazife gören ruhun ve ona baðlý his ve duygu âlemlerinin madde ile açýklanmasý mümkün deðildir. Deniz ve içindeki balýklar gibi, ruh ve onda cevelan eden hisler âlemi de güneþte yok. Ne tilkinin kurnazlýðýný, ne bülbülün naðmesini, ne aslanýn yýrtýcýlýðýný, ne koyunun uysallýðýný güneþte bulamazsýnýz. Ýnsan ruhunda bunlarýn hepsinin misalleri var: Kâinatýn meyvesi olan insan, dilerse güneþ gibi yakýyor; isterse, hava gibi okþuyor. Kaya gibi sert olanlarý da var, pamuk gibi yumuþak olanlarý da. Kurnazlýkta tilkilere, canavarlýkta sýrtlanlara rahmet okutacak kiþiler toplumda boy gösteriyorlar. Yine güneþimize dönelim: Güneþte ýþýk ve ýsý olduðu gibi insanda da þefkat ve gazap var. Þu var ki, güneþ kendinde olup bitenlerin farkýnda deðil, insan ise farkýnda. Ve yine güneþ bu sermayesini dilediði gibi kullanma yetkisine sahip deðil, insan ise sahip.Ýnsan odaklý bir ideolojiyi, dine alternatifmiþ gibi sunanlar, ön yargýlarýný bir tarafa býrakýp þu Ýlahî fermaný dikkatle incelemelidirler:
Þems Suresinde Allah, bir takým mahluklarýna kasem ediyor, bunlarýn baþýnda “Þems” yani güneþ geliyor, son kasem ise insan nefsine ediliyor. Kasem, yemin demektir. Bu kasemlerden sonra bir haber veriliyor: “Nefsini kötülüklerden arýndýranlar kurtuluþa ermiþ, onu kötülüklere daldýran da ziyan (zarar) etmiþtir.” Nefse kasemle ilgili kýsmýn meali þöyle:
“Nefse (ruha, insanýn zatýna) ve onu en güzel þekilde biçimlendirene, sonra ona kötülük duygusunu da sakýnýp iyi olmayý da birlikte ilham edene(yemin ederim ki)”
Felaha erenlerin kimler olduðunu doðrudan haber vermek yerine bir takým varlýklara yemin edilmesiyle bunlarýn önemi vurgulanýyor ve üzerlerinde dikkatlice düþünülmeye teþvik ediliyor. Güneþte baþlayan tefekkür seyri “kâinatýn en mükemmel meyvesi” olan insanda noktalanýyor; týpký dünyanýn güneþten kopmasýyla baþlayan yolculuðun insanda son bulmasý gibi.Ýþte hümanizmi savunanlarýn bu kaseme çok dikkat etmeleri gerekir. Çünkü “Hümanizm kelimesi Latince 'insan tabiatý' manasýna gelen 'hümanitas’dan türemiþ. Bu âyette de insana yemin edilmiþ ve insan tabiatýna “kötülük duygusunun” ve “ondan sakýnmanýn” birlikte ilham edildiði haber verilmiþ.
Bütün insanlýk âlemi için bir anket düzenleseniz ve Ýslam’dan hiç söz etmeden haram ve helâl olan þeyleri sýralayarak bunlar hakkýndaki kanaatlerini belirleseniz ortaya Ýslam’ýn hükümlerinin çýktýðýný görürsünüz. Yalaný hepsi reddedecek, doðruluða hepsi evet diyecektir. Ýftiraya hepsi karþý çýkacak, dürüstlüðe sahip olacaklardýr. Gururu herkes reddedecek, tevazuu hepsi beðenecektir. Örnekler çoðaltýlabilir.
Hak dine karþý çýkanlar insanýn yaratýlýþýný dikkate almýyor, onu tesadüfen insan olmuþ bir canlý olarak görüyor, sonra da kalkýp insan odaklý bir ahlâk sistemi kurmak istiyorlar.
Bu sistem insanýn yaratýcýsýný düþünmeden, insan tabiatýna neleri koyduðunu ve bunlarýn nasýl kullanýlmasý gerektiðini dikkate almadan kurulamaz. Aksi yola girmek açýk bir tenakuzdur, insana ters düþmektir.

Gönderen: 13.02.2008 - 00:29
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 916 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ambulans64 (60), salihbayram (52), opel (54), islamci_genc (37), celal1974 (50), savage41xxx (52), LAZPARATOR61 (45), kral29 (35), siseyna (43), demir_kralll (33), yepremreha (47), YA_rab (31), zompur (54), ALMILA_GÜL (56), Mystigue (53), kecmk (53), akpinar61 (59), aqabe (60), agenc24 (52), y.erkek (52), internet22 (41), kutsalsavasc&ya.. (37), karindas (45), sehadet_61 (46), Serdar_ (44), bahtiyar28 (54), maun (42), bayramsalih (52), arifünal (64), HANCEREN (55), mecruh (45), MuSLimaNKa (34), bilalkale (50), DeLiCaN (944), veysel setdibi (62), tilli (51), erzurumlunet (46), sema_ihl (38), cemre (52), m.kara (58), yyunuss (39), x_X_x (41), Muhammed1968 (57), hçerçi (72), lcd (47), fatihreis (39), Baharayyildiz (40), haci_nl (47), cemil (46), yakupakyuz (60), gazikoc58 (51), Ankebut57 (45), L a V i N i a (40), sofu_23 (51), Beyaz dilek&cce.. (40), tabu (50), sümbül (37), yakupalan (45), Alperen Eren (46), HikmetSagir (81), YaSaX (44), Barnabas (39), islamasevdal&ya.. (38), ilyas1970 (54), criminalist (52), Ayhan-61 (58), nurayaz (30), mörscher (58), basmuharrir (58), Goodmanx (57), mahmut1968 (56), djnefret (41), karadeniz krali (54), ayseli (58), cengo06 (62), yasarerkek (52), hz.ömer (37), ismailxxx (46), tayyarozbak (40), karamurat1 (51), sari_kiz (38), kaslim (42), ayyildiz_70 (34), The Mediterrane.. (53), bahadir (50), ~TUTI~ (37), dostahasret (43), Selinnurx (56), apocalyptica (45), markat (46), derlerkahin (46), isa dogan (50), EROL AKBULUT (56), Yaseminnur (37), sehadet_aski (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59715 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.