kaletra generique colchicine stromectol stromectol ivermectin oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » kurandan idrake yansiyanlar basliyor-tefsir

önceki konu   diğer konu
5 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
kurandan idrake yansiyanlar basliyor-tefsir
2687 Mesaj -

yalniz Sana ibadet ederiz fatiha suresi 5.ayet




Bu ayet-i kerimede hemen hepimizin bildiði ve bütün tefsir kitaplarýnda zikredilen, mef'ulün takdimi nüktesinin yanýnda, ki hülasa olarak þu mazmunu ifade eder: Allah'ým baþkasýna deðil, sadece ve sadece ilan, ikrar ve itiraf ederek ancak sana yönelir, sana boyun eðer, itmi'naný sende arar ve senin nezdinde sekîne ve sükuna ereceðimize inanýrýz. Dikkate deðer bir diðer nükte de þudur. Burada fiil-i mâzi olan "abede" kalýbýnýn yerine, ayný kökten gelen muzari fiili getirilmiþtir ki, "na'büdü" dür. Böyle bir kalýbýn tercih edilmesi, "abede" mazi siðasý olmasý itibariyle, yaptýk, ettik, kýldýk.. vs. gibi mânâlarý da ihtiva etmesindedir. Bu kabil mânâlarda ise, þöyle-böyle ibadetin ruhuna ters ve bir þey yapmýþ olma gururunu ihsas eden mülahazalar söz konusudur.

"Na'büdü" kelimesinde ise böyle bir yanlýþ anlama söz konusu deðildir; çünkü "Ýbadet ederiz" diye terceme edebileceðimiz "na'büdü" fiili, tamamýyla insana o yüce dergah önünde, aczini ve fakrýný ve bunlarýn sürekliliðine niyeti ve azmi îmâ etmektedir ki bunu þöyle resmetmek de mümkündür: "Rabbim, ben senden baþkasýna hürriyetimi feda etmeme, hiç kimse ve hiçbir þey karþýsýnda zillete düþmeme kararýndayým. Bunun için, dolu dolu kulluk ve ubudiyet niyetiyle sana yönelir, sana tahsis-i nazarda bulunur, itaat ve ibadet aþk u þevkiyle gerilir, masiyetten içtinab kararlýlýðý ile senin sevmediðin, istemediðin þeyler karþýsýnda tavýr koymayý düþünürüm. Niyetim, en büyük amelim; niyetimi amel kabul etmen de emelimdir. Yaptýklarým ölçüsünde deðil, yapmaya niyet ettiðim miktarda teveccühüne talibim"
Ayrýca, bu engin mülahazada tek baþýna olmadýðýný vurgulayarak "Benimle bu recada müttefiktir cümle ihvaným" der ki, herkesin de böyle deyip, böyle düþüneceði mülahazasýyla engin bir hüsn-ü zan sergiler.. ve ayný zamanda hem onlarýn, kendisine iþtirakla teyid ve þahadetlerini yanýna alarak, cerh edilemeyen bir ittifakýn vesayetinde kul, Hazreti Kadiyu'l-Hâcât'ýn dergahýna teveccüh eder ki, ancak böyle bir mülahaza ile hem þeytani vesveselerden sýyrýlýr hem de uluhiyet-i kamileye karþý tam bir ubudiyet tavrý ortaya koymuþ olur.

Gönderen: 10.08.2006 - 14:20
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
Onların Kalb-i Ruhanilerinde Hastalık Var. ayeti (münafik kimdir)
2687 Mesaj -
Onlarýn Kalb-i Ruhanilerinde Hastalýk Var. Allah Teala Bunlarýn Hastalýklarýný Daha da Artýrmýþtýr..." (Bakara, 2/10)


Bazý tefsirler "fezâdehumullahu meradan"ý açýklarken "el-Cezâu min cinsi'l-amel" þeklinde bir yorum getirmiþlerdir.
Þöyle bir yaklaþým daha doðru olsa gerek; Allah, onlarýn kalblerindeki hastalýðý artýrdý; zira onlarýn niyet planýnda kötülüklerle içli-dýþlý olmalarý, bununla da kalmayýp fýrsat buldukça bu kötü niyetlerini gerçekleþtirmeleri, sebeplerin artýþýyla neticenin katlanmasý demektir ki, bu da tam bir fasid dairedir.
Yani bir türlü kalbten sökülüp atýlamayan, hatta sökülüp atýlmasý dâhi düþünülmeyen kötü niyetler, baþka kötü niyetleri doðurmuþ, bu kötü niyetler üzerine yapýlan ameller, yeni kötü ameller doðurmuþ ve böyle bir fasit daire içinde münafýk helak olup gitmiþtir.

Bu itibarla, "fezâdehumullahu meradan" cümlesi tefsir edilirken, "fasid dairenin tabiî ve olaðan neticesi" denilmesi herhalde daha muvafýk olacaktýr.

Bir kere insan saðlýðýnýn tabiî, hastalýðýnýn tâli, fýtrat-ý selimenin esas, rûhî rahatsýzlýðýn ârizi olmasýna binaen, kalbin hýfz u sýhhatine bakmayanla ve ona manevi karantina þartlarý hazýrlamayanlar bu latife-i rabbaniyeye virüs kaptýrmýþ olur. Her bir hatadan baþka bir hataya, her bir günahtan daha büyük bir masiyete, hatta masiyetlerin en büyüðü olan küfre deðiþik yollar bulunmasý itibariyle, mebdede gayet küçük baþlayan bir þey bazen tasavvurlarý aþkýn geniþ bir açý ile noktalanabilir.

Münafýklarýn hastalýðý, bir akîde bozukluðu veya þüphe ve tereddüd ise, bu ayný zamanda potansiyel bir küfür ve ilhad demektir ki; inayet-i ilahi ile günahtan küfre uzanan halkalar kýrýlmadýðý takdirde, masiyet katlanarak inkarý netice verebilir. Hatta bazan, Allah'dan nefsine uzanan çizgide her þeyden þüphe eden bir reybî baþkalarýný da kendine kýyas ederek o uðursuz düþüncesiyle, herkesi ve her þeyi ayný marazýn pençesinde kývranýyor görür ve bu marazý ruhunda kat katýyla yaþar. Dolayýsýyla da, þüphe, tereddüd ve ilhadýnýn katmerlenmesine denk hem kendi ruhundaki zikzaklarla kývranýr hem de baþkalarýný kendisi gibi imansýz, izansýz, itimad edilmez ve güvenilmez insanlar olarak gördüðünden, kendi vehm ü hayalinde icad ettiði müterâkim bir sürü hastalýðýn altýnda ezilir gider.
Gönderen: 11.08.2006 - 09:04
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
"Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir.Bu sebeple düşünmezler
2687 Mesaj -

"Onlar saðýrlar, dilsizler ve körlerdir.Bu sebeple düþünmezler (Bakara/171

)

Mealini verdiðimiz ayetlerin biri münafýklarla, diðeri de kafirlerle alakalýdýr. Görüldüðü gibi burada, hazýmsýzlýk, bakýþ zaviyesi ve haksýzlýk düþüncesinde münafýklar ve kafirler saðýr, dilsiz ve körlükle ayný çizgide müþterek mütalaa ediliyorlar. Ancak ayetlerin fezlekeleri farklý; birinde fýtrat-ý asliye ve eski hallerini bulamama, diðerinde ise akýllarýný kullanamama söz konusu. Onlarý saðýr, dilsiz, kör fasl-ý müþterekinde birleþtiren unsur, Yüce Yaratýcý'yý bulma adýna önlerine bir meþher gibi serilmiþ kainat kitabýný iyi deðerlendirememe, varlýðý hallaç edememe, hadiseleri iyi yorumlayamama, kitaplara kulak asmama ve vicdanýnýn sesini dinleyememe gibi hususlardýr. Eðer onlar bu unsurlarý iyi deðerlendirebilselerdi, týpký mü'minler gibi gönüllerinden gele gele "La ilahe illallah" diyecek, akýllarýný kullanmýþ olacak, fýtrat-ý asliyelerine dönecek ve hayatlarýný Hakk'ýn düsturlarý, emir ve yasaklarý çizgisinde sürdüreceklerdi. Evet, onlar saðýrdýrlar; Çünkü kainattaki her þey kendi lisan-ý mahsusuyla Allah'ý haykýrýrken, onlar bunlarý duyamamaktadýrlar. Dilsizdirler; zira vicdanlarýnýn hissettiklerini bir türlü ikrar edememektedirler. Kördürler; çünkü Allah'ýn varlýðýna ve birliðine giden yollarý görememektedirler.

Fezlekelere gelince; kafirler için "Lâ ya'kilûn" akýl etmez, akýllarýný kullanmaz ve düþünmezler deniyor ki, zaten eðer düþünselerdi, düþünebilselerdi imânâ giden yollarý rahatlýkla bulabileceklerdi demektir. Nitekim Mekke'nin o mütemerrid ve muannid kafirleri, evet Efendimiz ve ashabýna yýllarca kan kusturan o insanlar, Hudeybiye Sulhu sonrasý o yumuþak ortamda, Müslümanlarý kendilerine has çizgileriyle tam tanýyýnca, o eski þartlanmýþlýklarýný bir kenara býrakarak, tarihî bir yanýlgý içindeymiþiz dedi ve hakka yöneldiler. Evet, kafirlerin bu noktayý yakalamalarý, büyük ölçüde düþünmelerine ve deðerlendirmelerine baðlýdýr. Onun için Kur'ân onlarla alakalý hususu "Lâ ya'kilûn" sözüyle noktalýyor.

Münafýklar ise; Kur'ân'ýn ifadeleri içinde "aglakafirler ile müminler) arasýnda gidip-gelmekte, ne tam onlardan olabilmekte ne de bunlardan." (Nisa/143) Yani zýp zýp orada, zýp zýp burada dolaþýp durmakta ve göz nurlarýyla beraber þuur ve idrak ziyasýný kaybetmenin mahrumiyetini sergilemekteler. Ayrýca onlar, hayatý hep dünya yörüngeli yaþadýklarýndan hep günlerini gün etme sevdasýndadýrlar. Ýman veya küfür onlar için pek farketmez; hayat standardlarý nerede yüksek nerede daha rahat ve rehavet içinde olabileceklerse, hemen orayý tercih ederler. Onun için, gerekli görünce mescide bile gelebilir, namaz kýlabilirler ama;

"Onlar namaza kalktýklarý zaman üþenerek kalkarlar; sýrf insanlara gösteriþ yaparlar, yoksa aslýnda Allah'ý pek az hatýrlarlar." (Nisa/142) fehvasýnca, namazlarýný tembel tembel ve gösteriþ mülahazasýyla kýlarlar. Demek ki onlar bir mânâda Ýslamî çizgide hayatlarýný sürdürüyorlar; sürdürüyorlar ve Hz. Peygamberin arkasýnda yerlerini alýyorlar ama gözleri bakar-kör, vicdanlarý karanlýk, düþünceleri imansýz ve hiç de samimi deðiller. Öyleyse onlarýn en büyük talihsizlikleri samimiyetsizliklerinde. Ýþte böylesi insanlar için Kur'ân, fezleke olarak "Lâ yerciûn; onlar hak ve hakikat çizgisine ve hilkatlerindeki safvete dönemezler" diyor. Zaten Münafikun Suresi'nde de ayetlerin fezlekeleri ya "Lâ ya'lemûn; bilmezler" veya "Lâ yefkahûn; anlamazlar" þeklinde verilmektedir. Bunlarla alakalý "Lâ ya'kilûn, lâ yetefekkerûn; akýl etmezler, düþünmezler" denmez; zira bu vasýflar inançsýzlara ait vasýflardýr.
Gönderen: 13.08.2006 - 20:25
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
.......Daha Zalim Kim Vardır
2687 Mesaj -
Allah'ýn Mescidlerinde O'nun Adýnýn Anýlmasýna Engel Olandan Daha Zalim Kim Vardýr." (Bakara, 2/114)
Ayet-i kerimenin mânâsýný sebep-i nüzuldeki meseleye hamlederek anlamak yani bunlar insanlarýn Beyt-i Makdise ulaþmasýna mani olan Hýristiyanlardýr deyip bundan hususi bir hüküm çýkarmak meseleyi daraltmak sayýlýr.
Zira, çok yerde olduðu gibi, burada da, sebep-i nüzul hususi, hüküm umumidir. Öyleyse, gerek o devirde, gerekse sonraki devirlerde; Hz. Ýsa'yý çarmýha gerenler, insanlarýn en zalimidirler. Hz. Muhammed'in (sav) Ka'be'ye girmesine engel olmak için Hudeybiye'de karþýsýna çýkanlar ve onlarýn bu düþüncelerini takip edenler, yine insanlarýn en zalimidirler. Mescidleri, camileri muattal býrakanlar insanlarýn en zalimidirler. Milletin dini hayatýna, mescidlere kadar uzanan müdahaleleriyle hacr koyanlar, insanlarýn en zalimidir.. vs. Madem ki Kur'ân evrensel bir kitap; öyleyse bu ayeti, böyle deðiþik tevcihler içerisinde ele almak ve yorumlamak Kur'ân'ýn ruhuna daha uygun olsa gerek...
Her þeyi yerli yerine koyup kýymet-i zatiyesiyle deðerlendirmek bir hak ve hakkaniyet, bu espriye aykýrý davranarak deðiþik þeyleri kýymet-i zatiyelerinin altýnda veya üstünde deðerlendirmek de bir zulümdür. Öyle ise, bir þey layýk olduðu yerin ne kadar daha altýna çekilir ve ne kadar daha üste çýkarýlýrsa, o ölçüde büyük bir zulüm irtikap edilmiþ olur. Bu itibarladýr ki, Allah'a þirk gibi en büyük çarpýklýk en büyük zulüm sayýlmýþ; tevhidi ilan ve þirk ü ilhadýn sesini bastýrma mahalli sayýlan veya þirkten uzaklaþýp tevhide ulaþma rampalarý kabul edilen mescidleri, bina edilme gayelerine muhalif olarak, içlerinde Allah'ýn anýlmasýna mani olmak veya oralarda kulluk sýnýrlarýný daraltmak, dahasý oralarý kapamak veya yýkmak, ya da yýkýlmasýna göz yummak, þirk zulmünün arkasýnda yer alabilecek katmerli bir haksýzlýk ve tecavüzdür.
Elbette ki, Mescid-ý Aksa'ya bu ölçüde bir taarruz diðer mescidlere nisbeten katmerli bir zulüm; Mescid-ý Nebevi'nin ayný þeylere maruz kalmasý, muzaaf bir haksýzlýk; Mescid-ý Haram'ýn böyle ürperten bir muameleye tabiî tutulmasý ise tasavvurlarý aþan bir ilhad ve küfür olurMeseleye böyle yaklaþýnca, Mescid-ý Aksa'nýn nüzule sebep teþkil etmesine binaen seçilen kelimelerdeki espri daha rahat kavranmýþ olacaktýr. Zaten mescid deðil de, çoðul siðasýyla mesacid denmesi de konunun umumi olduðunu hatýrlatýr mahiyettedir.

Bu öyle bir yaklaþýmdýr ki, Mescid-i Aksa'ya tecavüz açýsýndan Þabur ve Buhtunnasr bu zulümden nasiplerini aldýklarý gibi, Ospasyonus ve Titos da nasiplerini almýþlardýr. Dünyanýn þarkýnda-garbýnda mabetlere tavýr alan bütün mütecavizler bu haksýzlýktan hissemend olduklarý ve olacaklarý gibi, âhirzamanda, Kabe'yi ve Ravza'yý tahrib edecek kabakuvvet de bu katmerli zulmün zalimleri olarak silinmez bir yazýyla kayd edilecektir.
Gönderen: 14.08.2006 - 12:02
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
oncenamaz su an offline oncenamaz  
.......Allah size neden azab etsin!
197 Mesaj -
nurbahcesi kardesime yardimci olayim

"Eðer siz iman eder ve þükrederseniz, Allah size neden azab etsin! Allah þükre karþýlýk veren ve her þeyi bilendir." (

) Nisâ/147

Allah "Meþkûr" (kendisine þükredilen) olmasýna raðmen kendini "þâkir" (þükre karþýlýk veren) olarak zikrediyor.

"Kim tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder." (Maide/39) veya "Kim bana bir karýþ yaklaþýrsa ben ona bir kulaç, bir kulaç yaklaþýrsa ben ona bir arþýn yaklaþýrým. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koþarak giderim..."

Bediüzzaman Hazretlerinin Birinci Söz'de ifade ettiði gerçeði hatýrlayacak olursak, çarþý-pazardaki mânâva, aldýðýmýz þeyler karþýlýðýnda bir fiat veriyoruz; pekala bunlarýn asýl sahibi, varedeni, yaratýcýsý Allah'a karþý ne yapýyoruz? Veya O bizden ne istiyor? Elbetteki, Allah'ýn verdiði nimetlere mukabele, O'nun istediði ve belirttiði tarz üzere olacaktýr.

Allah (cc), ne alan ve þükreden, ne veren ve O'nun rýzasýný düþünenleri; ne de aldýklarýna karþý nankörce davranan, vereceði yerde de ya cimri kesilen veya verdiklerini çýkar mülahazasýyla ve baþa kakmakla öldürenleri mukabelesiz býrakýr.

Ömrünü farz-nafile arasý bir terakki kuþaðýnda geçirenlerin Cenab-ý Hakk, onun iþittiði kulaðý, gördüðü gözü ve idrak ettiði kalbi olur; olur da, iyi þeyler iþitir, iyi deðerlendirmelerde bulunur.. hep iyi þeyleri görür ve zaviye inhirafýna girmeden her gördüðünde ayrý bir marifet dersi alýr ve bütün bildiklerini kalbinde bir marifet balý haline getirebilir.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son oncenamazkil tarafından, 15.08.2006 - 20:58 tarihinde.
Gönderen: 15.08.2006 - 20:57
Bu Mesaji Bildir   oncenamaz üyenin diger mesajlarini ara oncenamaz üyenin Profiline bak oncenamaz üyeye özel mesaj gönder oncenamaz üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 513 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
yalnizkurt55 (62), siyahnur (56), SULEYMAN ONCU (48), corluca (54), batalli (61), Fethi62K (62), emin2325 (66), yasin ibrahim e.. (53), h_hayrettin (43), turhanozturk (61), hazanrengi (43), Zilkade (42), akif1980 (44), mekselina (34), neverness (51), rufeyde (48), rabia| (50), Selvaa (49), antaly59 (66), BÜYÜK BALIKÇI (53), cemiluygun (70), Mikai66 (46), polat_23 (44), adar72 (35), nzl44 (47), m_ugurluoglu (37), emperor (50), osmanorhan (55), muhacir (53), salepli (51), musdem (54), ilyas_bozkurt (50), Jeday (35), ebuzerbasak (35), RaHMeT_YaGMuRu (40), eL_SaLvAdoR (42), faruk38 (62), ibrahimkindan (64), Karizmatik_63 (41), halimeuzunlar (41), hakan__ (43), citakhalil (70), serin (48), ZorDünya (54), cüneyd75 (49)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55966 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.