0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » RIZA KAPISI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
RIZA KAPISI
Moderator


4254 Mesaj -
RIZA KAPISI
Fadýl Özdemir
Ýslam'a göre, insanýn yaratýlýþ gayesini Allah (c.c.) belirle-mektedir: “Ben cinleri ve insan-larý sadece Bana ibadet etsinler diye yarattým.”(51 Zâriyât, 56) “Sizi boþuna yarattýðýmýzý ve gerçekten Bize döndürülme-yeceðinizi mi sandýnýz?”(23 Mü' minûn, 115)
Ýnsan, yalnýz yemek, içmek, gezmek ve tozmak için yaratýlsaydý insanýn herhangi bir hayvandan far-ký olmazdý. Ýnsan boþ yere yaratýl-mamýþ ve baþý boþ býrakýlmamýþtýr. O, bir görevi yerine getirmek için yeryüzüne gönderilmiþtir. Kendisi gibi herhangi bir yaratýða kul, köle olmak için deðil; yaratanýný tanýmak ve O'na ibadet etmek, dünyada Al-lah'ýn hükmünü hakim kýlmak, buna karþý çýkan engelleyici güçleri (fit-neyi) bertaraf etmek suretiyle hali-felik görevini yürütmek için yaratýl-mýþtýr. Ýnsan, nefsi için deðil, Allah'a ibadet etmek için; þu fâni dünya için deðil, ebedî hayat için yaratýlmýþtýr. Allah'a ibadet için yaratýlan insan, bu kulluðunun karþýlýðýný hem dün-yada hem de ahirette alacaktýr. Allah'ýn emirlerine itaat, dünya ve ahiret mutluluðuna sebeptir.
Ýnsanýn yaratýlýþ sebeplerinden biri, en geniþ anlamýyla yeryüzü yö-netiminden sorumlu olmaktýr. Ha-life olmanýn anlamý budur. O halde insan, kendi toplumuna huzur ve adaleti hakim kýlma görevinin yaný sýra, yeryüzünde yaþayan diðer can-lýlarýn hayatlarýný devam ettirmele-rinden, yeryüzündeki bitki örtü-sünden, çevreden ve benzeri þey-lerden de sorumludur. Aslýnda bu görevi de, Allah'a ibadet görevinin çerçevesi içinde görülmelidir. Çün-kü namaz, oruç, zekât gibi þekli be-lirlenmiþ ibadetler ve helal-haram gibi konularda Allah'a karþý görevini yerine getiren insanýn, dünya ha-yatýyla ilgili çabalarý da ibadet kap-samý içerisine girmektedir. Belir-lenmiþ ibadetlerini yerine getirme-yen, ahlâkî kurallara riayet etme-yen kimsenin, dünyayý imar göre-vini yerine getirmesi ise, kendisine manevî alanda herhangi bir deðer kazandýrmaz. Böylesi insanlarýn hayvanlardan farký yoktur. Çünkü hayvanlar da fesat çýkarmayýp yer-yüzünün îmarýna hizmet ederler.
Allah'ýn emirlerini yerine ge-tiren kimsenin, dünya hayatýyla ilgili çabalarýnýn da ibadet olarak görül-mesi, din-dünya ayrýmýný ve dine ait olan ile dünyaya ait olan gibi bir bö-lünmeyi de ortadan kaldýrmaktadýr. Ýbadetler, Allah'ýn onlara ihtiyaç duymasýndan dolayý deðildir. Bilakis fert ve toplum olarak, insanýn ken-disinin onlara ihtiyaç duymasýndan; fert ve toplum olarak hayatýnýn dü-zene girmesi içindir. Mesela, belir-lenmiþ ibadetlerin baþýnda gelen namaz, insanýn kötülüklerden ko-runmasýný saðlar; en azýndan bu he-defe yardýmcý olur. Oruç, yine nef-sin terbiye edilmesi ve insan irade-sinin güçlendirilmesi; zekât, top-lumda ekonomik yapýnýn düzenlen-mesi ve insandaki mal tutkusunun frenlenmesi için bir araçtýr. Kuþku-suz bu ibadetlerin daha baþka dün-yevî faydalarý da vardýr. Esas fayda-larý da ahiret mutluluðuna sebep olmalarýdýr. Ama unutulmamalýdýr ki, nice yararlarý olan tüm ibadetleri biz, bu faydalarýndan dolayý deðil; Allah'ýn emretmesinden dolayý, O'nun rýzasý için yerine getiririz.
Meþrû dairenin keyfe kâfî ol-duðunu biliyoruz. Bu meþrû daire-nin, insanýn masum bütün ihtiyaç-larýna cevap verdiðini de biliyoruz. Bunun tersi olan gayr-i meþrû dai-rede lezzet ve keyfin olmadýðýný, gayr-i zarûrî ihtiyaçlarýn insanýn maddî ve manevî dünyasýna fayda-sýnýn olmadýðýný da biliyoruz. Dola-yýsýyla yolun iki olduðu apaçýktýr. Meþrû daire ve gayr-i meþrû daire. Meþrû dairenin, Kur'ân'la hadleri çi-zilmiþ, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) ile uy-gulama alanýna çekilmiþ ve asýrlar-dan beridir de, uygulandýðýnda in-sanlarýn ve milletlerin tarihlerinde çok olumlu, müspet, pozitif sonuç-lar vermiþ davranýþlar bütünü oldu-ðunu da, artýk bilmeyen kalmadý. Maddeyi, mânânýn önüne çekmiþ anlayýþ iflâs etti.
Acz ve fakrý sloganca anlayýp, zekâvetiyle kadere müdahale et-tiðini zanneden Müslümanlar da ev-vela nefislerine zulmettiler. Vazi-fesini yaptýktan sonra helâlle yetin-mek tükenmez bir hazine iken, biz-ler bazen hazineleri býrakýp da be-yâbanlarda dolaþýrýz. Halbuki her-gün yeni bir heyecanla hedefle-rimizden o kadar uzaklaþýyoruz ki; bazen burnumuzun dibindeki züm-rüdüankayý havalandýrýp yeni “göç-men kuþlarýný” bekliyoruz.
Hýrslý tilkiyi kümes kümes, bahçe bahçe aç dolaþtýran sýrrý, in-sanlar arasýnda görmemek müm-kün mü? Bu insanlarýn genellikle maksatlarýnýn aksiyle karþýlaþtýk-larýný görüyoruz. Kur'ân'ýn manevî ve hakiki tefsirindeki örnekleme-lerin baþýnda gelen “Yahudi mille-tiyle” ilgili misallerin günlük yansý-malarý olmayacak mý? Hayatýmýz-daki baþarýsýzlýklarýmýzýn çoðu hýrs ve tevekkülsüzlüðümüzdendir. Zi-ra hýrsla, zulüm ve hile ile biriktiril-miþ servet eriyor!
Kur'ân'ýn þu yeryüzünü zulüm-den temizleyeceði saadetli günleri beklerken, hikmetle dönen dolap-lara bakýp, kadere teslim olmaktan baþka yapabileceðimiz bir þey yok. Biz neyin sahibiyiz ki...
“Onlar bir tuzak kurarlar, Ben de bir tuzak kurarým. Kâ-firlere mühlet ver, onlarý biraz kendi hallerine býrak. (pek ya-kýnda desteðimiz sana gelecek) (86 Tarýk, 15-17)
Meþru Dairenin Dýþýna Çýkmak
Varlýðý doðru anlamanýn dýþýn-da ve ötesinde kullanan anlayýþ mutluluk getirmedi. Onun için ce-bine haddinden fazla para koydu-ðunuz genç, bütün geçim ihtiyaç-larýný karþýladýðýnýz oðlunuz, rahatý için bütün konfor malzemelerini te-min ettiðiniz kýzýnýz mutlu olamadý.
Yani dinin çizmiþ olduðu helal dairenin dýþýndaki bütün ilgiler, bü-tün þefkatler, bütün sevgiler bera-berinde mutluluðu taþýmadý. Mut-suz olan insan, Allah'ýn sevgisi, þef-kati, merhameti dýþýndaki atýlan bü-tün adýmlarýn beraberinde acý to-katlar taþýdýðýný gecikmeli de olsa anladý.
Huzur ve saadet arayýþýný, meþrû daire dýþýnda aramýþ bütün toplumlar ve bireyler, yanlýþ adres-leri denediklerinin artýk farkýna vardýlar. Bu farkýna varýþ, hem Batý toplumu için söz konusu, hem de Müslüman toplumlar için söz ko-nusudur.
Hakka giderken kullanýlan va-sýtalarýn da hak olmasý gerekir. O yüzden bâtýla giden adam, eðer hak vasýtalar kullanýyorsa, muvakkaten de olsa galip olabiliyor. Meþrû dai-renin dýþý, hem o daireyi yaþayanlar için, hem de yaþamasý arzu edi-lenler için keyif taþýmýyor. Meþrû dairenin dýþýndaki vasýtalar, nasýl özellikler içerirse içersin, mutluluk getirmiyor. Ondandýr ki, insanlar mutlu, rahat olmak için yeri gel-diðinde taksitli banka kredilerine girip, haramlara da bulaþarak lüks otomobiller, lüks evler, lüks kul-laným eþyalarý aldýlar, ama bu meþrû dairenin dýþýna çýkmýþ bütün adým-larda bu adýmlarýn acý sonuçlarýyla karþýlaþtýlar. Onun için faize, hara-ma bulaþmýþ bütün insanlardan acý hatýralarýn bulunduðu þikâyetleri dinlemekteyiz. Yani faize bulaþmýþ da, bunun neticesinde mutlu ol-muþ, huzur bulmuþ insan manzarasý yoktur. Biz uzaktan öyle görmesek bile, davulun sesi, bize uzaktan hoþ geliyordur. Gerçekte öyle deðildir. Böyle insanlara deðil özenmek, an-cak acýnmalýdýr.
Mekanizmayý bozduk, varlýðýn yaratýcýsýyla baðlarýmýzý kopardýk; her þeyi sahiplendik, dünyevîleþtik; ama sonuçta dünya ahiret denge-miz bozuldu.
Âyet-i kerime, insanlýðýn hu-zursuzluk kaynaklarýnýn nereler-den geldiðine dikkatleri çekiyor; “Sana gelen her güzel þey Al-lahü Teâlâ'dan gelmektedir. Sa-na gelen her kötülük de kendin-dendir.” (4 Nisa, 78)
Huzur, saadet, maddî ve mâ-nevî lezzet halleri Rabbimizin bize birer ihsanýdýr. Çirkinlikler, ha-ramlar, arýzalar, kötülükler kiþinin nefsindendir. Onun için bir kötü-lükle, bir çirkinlikle karþýlaþýldýðýnda hiç kimseleri suçlamadan, kabahati kimselerde aramadan kiþi nefsine dönmeli ve hatanýn, yanlýþýn kay-naðýný bulup, onu gidermeye çalýþ-malýdýr. Baþa gelen sýkýntýlar, musi-betler insanda bir takým olumlu geliþmeleri, yaþadýklarýmýzý sorgu-lamayý netice vermelidirler. Bu göz-le bakýldýðýnda, musibetler, Ýlahi dergâha sevk etmek için birer ka-der kamçýsýdýr. Ýnsan, haramdan, dinin müsaade etmediði hallerden önce kendisini temizlemek duru-mundadýr. Baþa gelen musibetleri de böylece okumak gerekmekte-dir. Baþa gelen sýkýntýlar, belâlar her ne kadar acý ve üzücü görünür ise de, kalbe ve ruha tatlý gelmektedir. Çünkü beden ile ruh, birbirinin zýd-dý gibidir. Birine acý gelen ötekine tatlý olur.
Allah'ýn mübah ettiði ve izin verdiði þeylerin çeþidi ve sayýsý, ha-ram kýldýklarýndan pek çoktur. Mü-bahlardaki fayda ve lezzet, haram-lardakinden kat kat ziyadedir. Meþ-rû daire keyfe kâfidir. Harama gir-meye lüzum yoktur.
Gönderen: 27.02.2009 - 19:28
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1299 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.92097 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.