0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Îmansız Ölmenin İki Sebebi

önceki konu   diğer konu
4 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Îmansız Ölmenin İki Sebebi
569 Mesaj -
Çok mühim olan uzun bir hadîs-i þerifin meâli þu þekilde:

Abdullah bin Ebî Evfâ (r.a.) anlatýyor:

Resul-i Ekremin (a.s.m.) huzurunda bulunduðumuz bir sýrada ona birisi gelerek:

Yâ Resûlâllah, ölüm döþeðinde yatan bir genç var. Kendisine, 'Lâ ilâhe illâllah, de dendiði halde (bir türlügöz kırpma bunu söyleyemiyor dedi.

Resul-i Ekrem (a.s.m.)

Namaz kýlar mýydý? diye sordu.

Adam:

Evet, (kýlardýgöz kırpma dedi.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.) kalktý. Biz de onunla kalktýk. Resul-i Ekrem gencin yanýna girdi ve ona:

Lâ ilâhe illâllah' de buyurdu.

"Söyleyemiyorum."

Resul-i Ekrem (a.s.m.), Niçin? diye sorunca, gelen adam:

Annesine âsi idi dedi.

Resul-i Ekrem:

Annesi sað mý? diye sordu. Oradakiler:

Evet saðdýr dediler. Resul-i Ekrem:

Çaðýrýn gelsin" buyurdu. Onlar da kadýný çaðýrdýlar, kadýn da geldi. Resul-i Ekrem kadýna:

Bu senin oðlun mudur diye sordu.

Kadýn:

Evet dedi.

Resul-i Ekrem kadýna:

Bak þurada büyük bir ateþ (olsa) ve 'Oðluna þefaat edersen onu bu ateþte yakmayýz fakat þefaat etmezsen bu ateþte yakarýz' deseler ne yapardýn? Þefaat eder miydin? diye sordu.

Kadýn:

Onun þefaatçisi ben olurdum dedi. Resul-i Ekrem:

O halde ondan râzý olduðuna, Allah-u Teâlâyý ve beni þâhit göster" buyurdu. Kadýn

Allah'ým! Seni ve Resul-i Ekremi þâhit tutuyorum. Oðlumdan râzý oldum (hakkýmý ona helâl ettim)" dedi.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.) hasta gence

Lâ ilâhe illâllahu vahdehû lâ þerikeleh ve eþhedü enne Muhammeden abdühû ve Resulüh' de" diye buyurdu. Hasta hemen þehâdet getirdi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (a.s.m.)

Allah'a hamdolsun ki, benim vasýtam ile bu (genci) Cehennem ateþinden kurtardý" dedi. (Hadisi Taberânî ve özet olarak Ahmed bin Hanbel rivâyet etmiþtir.)

Ýþte bu müthiþ hadîs, insanýn en büyük dâvâsý olan "îmanla kabre girmek" hususunda çok mühim bir ikaz niteliðinde.

Birincisi, namaz kýlmamak îmansýz kabre girmeye sebep olabilir.

Ýkincisi, anne-babanýn rýzâsýný almamak, büyük dâvâyý kaybettirebilir.

Bu gerçeðin bizleri tir tir titretmesi lâzým. Elbette her namaz kýlmayan ve ebeveynine isyan eden kiþinin mutlaka îmansýz gideceðini söyleyemeyiz. Ama burasý korkunç bir risk sýnýrýdýr. Týpký bu hadiste olduðu gibi, Allah bir vesile yaratýp, bizi kurtarýrsa o baþka...

Demek, bir ömür boyu mü'min olsanýz, belki Ýslâm için çýrpýnýyor görünseniz, bu iki konuda hassasiyet olmazsa vay hâlimize...

Bu konunun önemine binâen önce namaz üzerinde duralým.

Beþ vakit namazýný eksiksiz kýlan genç kardeþlerimizi tebrik eder, ibâdette dâim olmalarýný temenni ederiz.

Biz namazýný kýlamayan genç kardeþlerimizi muhatap alarak, namazýn ehemmiyetini anlatan birkaç noktaya temas etmek istiyoruz.

Maksadýmýz genç kardeþlerimizi suçlamak deðil. Çünkü Allah'a giden yolda ne amansýz düþmanlarýn, ne aþýlmasý zor engellerin ve engebelerin, ne yýrtýcý çakýllarýn ve dikenlerin olduðunu biliyorum.

Ezân-ý Muhammedî (a.s.m.) okunurken kalbinizin derinliklerinden gelen bir sesin, "Haydi abdestini al ve câmiye koþ" dediðini, buna karþýlýk nefis ve þeytanýn, kötü arkadaþ ve çevrenin, bir kýsým zararlý medya araçlarýnýn, "Amaan, boþ ver. Daha gençsin, yaþlanýnca kýlarsýn" dediðine inanýyorum. Nefis ve hevânýn en olmaz iþleri ezan okunurken önünüze yýðdýðýný, en akla gelmez düþünceleri namaz vaktinde üflediðini çok iyi biliyorum.

Bu yüzden namaz kýlmayan genç kardeþlerimize anlayýþla yaklaþýyorum. Ancak namazdan uzak olmayý, hoþgörüyle karþýlayamýyor, uyarmadan edemiyorum.

Beþ vakit namazýný kýlamayan kardeþlerimiz, hiç deðilse Cuma veya Bayram namazlarýný kýlýyorlardýr.

O halde öncelikle bizi namazdan alýkoyan nefsimize þunu sormalýyýz:

"Biz niçin diðer namazlarýmýzý kýlýyoruz?"

Yüce Rabbimiz emrettiði için deðil mi?

Kur'an'da buyurduðu için deðil mi?

Resûlüllah (a.s.m.) ümmetini Cuma'ya teþvik ettiði için deðil mi?

Baþka hangi gayeyle bu ibâdeti yapabiliriz?

Allah sevgisi ve korkusu, Peygamberimizin uyarýlarý ve þefaati, bizi Cuma namazýna sevk etmiyor mu?

Cennet arzusu ve Cehennem korkusu bizi hiç deðilse Cuma namazýný kýlmaya teþvik etmiyor mu?

Ýþte bizi diðer namazlara sevk eden hangi sebepler ise, ayný sebepler beþ vakit namaz kýlmaya da teþvik etmelidir. Çünkü, ayný gerekçeler beþ vakit namazda da mevcuttur.

Sözgeliþi sormalýyýz kendimize:

"Biz niçin namaz kýlmalýyýz?"

Yüce Rabbimiz emrettiði için.

Kur'an'da buyurduðu için.

Resûlüllah (a.s.m.) ümmetine namaz kýlmayý emir ve teþvik ettiði için.

Allah sevgisi ve korkusu, Peygamberimizin uyarýlarý ve þefaati, bizi namaza sevk etmeli deðil mi?

Çünkü, namaz kýlmayýnca da mânevî bir elem ve azap, kýlýnca sonsuz bir saâdet ve sevinç hissediyoruz.

Cennet arzusu ve Cehennem korkusu bizi Cuma ve bayram namazlarýna teþvik ettiði gibi, beþ vakit namaza da teþvik etmeli.

Þunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, Rabbimizin namaz kadar ehemmiyet verdiði, ýsrarla üzerinde durduðu, þiddetle emrettiði baþka bir ibâdet yoktur.

O kadar ki, Yüce kitabýmýz Kur'an-ý Kerimin tam 70 yerinde namaz kýlmamýz emredilmektedir. Kur'an'ýn bu kadar çok emrettiði ikinci bir ibâdet yoktur.

Meselâ, Bakara Sûresinin 3. âyetinde, "namazý dosdoðru kýlmak", takvâ sahibi mü'minlerin özellikleri arasýnda sayýlmýþ, yine bu sûrenin 43. âyetinde "Namazý dosdoðru kýlýn", 45. ve 153. âyetlerinde "Sabýr ve namazla Allah'tan yardým isteyin" buyrulmuþtur.

Kimdir bu emirleri veren?

Her þeyi yaratan, her þeyin varlýðýný kudret elinde tutan, her þeyi idâre eden Allah'týr.

En basit bir âmirin emri karþýsýnda hemen boyun eðen biz insanlar, Kâinâtýn Yaratýcýsýnýn bunca emir ve ýsrarý karþýsýnda tir tir titrememiz gerekmez mi?

Okulda öðretmenimiz, iþ yerinde müdürümüz, askerde komutanýmýz bir iþ emrettiðinde derhal yapýp, onlarýn sevgisini ve hoþnutluðunu kazanmak isterken, nasýl olur da Rabbimizin bu emirlerine karþý ilgisiz kalabiliriz? Nasýl olur da, her þeyi elinde tutan Zât-ý Zülcelâle sanki kafa tutar gibi, sanki meydan okur gibi, sanki "Sen ne emredersen emret, benim daha önemli iþlerim var" dercesine, namaz kýlmadan durabiliriz?

Okunan her ezan, Allah'ýn namaz emrini hatýrlatan, bizi Onun huzuruna çaðýran Ýlâhî bir dâvettir.

Düþünün bir kere:

Bizi çok sevdiðimiz bir arkadaþýmýz veya bir büyüðümüz veya bir devlet baþkaný huzuruna çaðýrsa, gitmez miyiz? Devlet baþkanýnýn sarayýnda bir ziyâfet olsa hiç geri durur muyuz?

Bir insan düþünün ki, "Seni þevketlü sultaným sarayýna çaðýrýyor. Ýkram ve ihsanda bulunacak, takdir edip hazinesinden çok deðerli hediyeler verecek" þeklinde bir çaðrý alsa ve buna karþýlýk, "Benim iþim var, gelemem" dese, buna akýllý diyebilir miyiz?

Diyelim ki, bizi Peygamberimiz (a.s.m.) huzuruna çaðýrýyor. O tatlý hatýralarýný okuduðumuz sahabîler gibi, biz de onu göreceðiz, sohbet edeceðiz. Koþarak gitmez miyiz? Ýnanýn, ben sürüne sürüne de olsa gider, o Yüce Nebînin elini öperim. Býrakýn canlýsýný, mübârek kabrini ziyaret için haccetmeye güle oynaya gitmiyor muyuz?

Oysa bize namazý emreden Yüce Rabbimiz, bizim en vefakâr dostumuz, en çok derdimizi dinleyen ve çaresini bulan sevgilimiz, her saniye bizi ikram ve hediyelere boðan sultânýmýzdýr.

O öyle yüceler yücesidir ki, üzerimizdeki ikram ve ihsanýný bir an kesse, bir saniye bile yaþayamayýz.

Düþünün:

Acaba gözlerimiz görmese, sýhhate kavuþmak için eðer varsa trilyonlarýmýzý baðýþlamaz mýyýz? Acaba iki elimizi veya iki ayaðýmýzý, bütün kâinâtý verseler deðiþir miyiz?

Ya aklýmýzý? Ya rûhumuzu? Ya her biri birbirinden güzel duygularýmýzý herhangi bir dünya malý karþýlýðýnda satar mýyýz?

Ýþte bize namazý emreden Rabbimiz, tüm bunlarý, üstelik sayýsýz nimet ve rýzýklarla birlikte bize baðýþlamýþtýr. Zaten Kur'an'da, "Allah'ýn nimetlerini saymaya kalksanýz, gruplandýramazsýnýz bile" buyuruyor.

Bizler bu sayýsýz nimetlerin þükrünü bile edâ edemeyiz, beþ vakit namaz kýlmakla.

Ama o þefkati sonsuz Rabbimiz ne yapýyor? Bir de bize Cenneti veriyor, Cehennemden kurtarýyor.

Onu râzý etmek için, ebedî azaptan kurtulup, tüm dostlarýmýzla Cennette sonsuz bir hayat yaþamak için namaza dört elle sarýlmak, ezan okununca câmiye koþarak gitmek gerekmez mi?

Zaten Onun rýzâsý için bazý namazlarýmýzý kýlýyoruz, Onu daha fazla memnun etmek için beþ vakit namazý da kýlmamýz icap etmez mi?

Bu saydýklarýmýz, Rabbimizin namaz hakkýndaki emirlerinin bir kýsmý. Bir de Peygamberimizi dinleyelim. Bakalým o bu hususta ne diyor?

Yüce Efendimiz, namazý, "Ýslâmýn binâ edildiði 5 temel"den birisi olarak sayýyor.

Bunlarýn ilki kelime-i þehâdet, ikincisi namaz, üçüncüsü oruç. Elhamdülillâh bizler, Allah'a ve resûlüne yürekten inanýyoruz. Orucumuzu da—inþallah— tutuyoruz. Peki namazýmýzý da kýlmamýz gerekmez mi? Madem bunlar Ýslâmýn þartý ve biz Müslüman olduðumuzu söylüyoruz. En temel þartlardan birini yerine getirmeyen nasýl Müslüman olur? Yanlýþ anlamayýn, dinden çýkar demiyorum, Müslümanlýk seviyemiz nasýl olur diyorum.

Bir Türk genci Ýslâmý kabul eden bir Almanla evlenmiþ. Eþi bakmýþ ki, kocasýnda ne namaz var, ne niyaz. Bir gün, "Sen ne biçim Müslümansýn? Hiç namaz kýldýðýný görmüyorum. Ne câmiye gidiyorsun, ne kiliseye. Dinsiz misin nesin?" diyerek fenâ halde azarlamýþ. Ýþte bu anlamda kendimizi sorgulamalý deðil miyiz?

Peygamberimiz (a.s.m.) namaza o kadar önem vermiþ ki, Bedir Savaþýnda var olma-yok olma mücâdelesi verilirken, namazý nöbetleþe, hem de cemaatle kýlmýþlardýr. Efendimiz, hiçbir vakit namazýný terk etmemiþ, ondan önemli hiçbir ibâdet kabul etmemiþtir.

Yine o buyurmuþtur: "Kulun ilk hesaba çekileceði ameli namazdýr." Yine demiþ ki, "Kabir âhiret duraklarýndan bir duraktýr. Kim orada hesabýný kolay verirse, diðerleri de kolay olur."

Namaz kýlmazsak, kabirde ilk baþýmýza gelecek azap ondan olacak. Orasý zor olursa, mahþer de, Sýrat da zor olacak. Güneþin tepemize bir mil uzaklýðýnda olduðu, herkesin kendi derdine düþüp annesinden, babasýndan, eþinden ve çocuklarýndan kaçtýðý mahþer meydanýnda hâlimiz nice olur? Hele Cehennemin azabý bizi korkutmalý deðil mi? Bir kibriti yaksak, sadece çöp sönünceye kadar elimizi ateþine tutmaya kalksak, acýsýna dayanamýyoruz. Yüz derecede kaynayan suya elimizi sokamýyoruz. 200 bin derecelik sýcaklýðý olan Cehenneme girmeyi nasýl göze alabiliriz?

Nefsimiz ve çevremiz, "Daha gençsin, yaþlanýnca kýlarsýn" diyebilir. Ama yaþlanýncaya kadar yaþayacaðýmýza dâir garantimiz var mý? Kim Azrail'le sözleþme yapmýþ ki? Diyelim bize özel olarak garanti verildi, 100 sene yaþayacaðýz. Peki ergenlik çaðýndan itibâren yaptýklarýmýzýn hesabý sorulmayacak mý bize? Allah, "Ey yaþlýlar namaz kýlýn" mý diyor, yoksa "Ey iman edenler namaz kýlýn" mý diyor? Ýslâmý yaþamak yaþlýlarýn mý iþi? Peygamberimiz, her insanýn Allah huzurunda gençliðini nerede geçirdiðinden hesaba çekileceðini buyuruyor. Bu gerçekleri bildiðimiz halde nasýl olur da ezan okunurken ilgisiz kalabiliriz?

Niçin deminki hadiste Peygamberimiz ilk olarak namazý soruyor? Çünkü yine o buyuruyor ki, "Kiþi ile küfür ve þirk arasýnda namazýn terki vardýr." Yüce Nebînin bu sözü, bizi tir tir titretmelidir. Demek ki, namazýn terki, küfür ve þirkten önceki aþaðý derecedir. Bir basamak aþaðýsý, küfür ve þirktir. Yani namazý terk eden Allah'ý inkâr ve Ona ortak koþmaya yaklaþmýþ demektir. Demek ki, namaz küfür ve þirk arasýnda koskoca bir settir, engeldir.

Rabbimiz bize koskoca bir ömür baðýþlamýþ. Günde 24 saatten birini namaza vermemizi istiyor. O kadar þefkatli ve merhametli ki, 24 saatimizi ibâdetle geçirsek, Onu hakkýyla takdir etmiþ olamayacaðýmýz belli olduðu halde, O bizden bir saat istiyor. Acaba kudretli bir zat size 24 altýn baðýþlasa, sonra onun birini isteyip, "Eðer bunu verirsen bir müddet sonra sana bir çuval altýn vereceðim. Vermezsen hapse attýracaðým" dese, bu teklifi reddeder miyiz? Asla! Peki namaza nasýl sýrt çevirebiliriz?

Belki nefsimiz þöyle diyebilir:

"Bu namaz hiç bitmiyor. Sürekli kýldýðýmýz için usanýyoruz."

Bu sözler nefsimizin bir oyunudur. Çünkü, her gün yemek yiyoruz, su içiyoruz, havayý teneffüs ediyoruz. Hiç býkýyor muyuz? "Artýk yemek yemekten býktým" diyen bir adam gördünüz mü?" Mümkün deðil. Çünkü, bunlardan lezzet alýyoruz.

Namazdan da lezzet almýyor muyuz? Her þeyin yaratýcýsýnýn huzuruna çýkmak, Ona derdini arzetmek, Ondan yardým dilemek, Onun ihsan ettiði kalp rahatlýðýna, ruh sükûnetine kavuþmak en büyük lezzet deðil midir?

Siz hiç namaz kýlýp da, þikâyetçi olan kimse gördünüz mü? "Aman ne kadar yoruldum, içim sýkýldý, namaz kýldým kötü yollara düþtüm" diyen bir tek insan gösterebilir miyiz? Tam aksine, kim namaz kýlarsa rahat ve huzur içindedir. Çünkü namaz, akýl, kalp ve ruhumuzun gýdasýdýr.

Belki bazý genç kardeþlerimiz þöyle diyeceklerdir:

"Bunlarý biliyoruz, ama kahrolasý nefsimizi ve þeytanýmýzý bir türlü yenemiyoruz. Ne kadar arzu etsek, içimizde bir isteksizlik var. Hattâ bazen Ramazan'da falan baþlýyoruz, bayramdan sonra býrakýyoruz. Yýlýn birkaç ayýnda kýlýyoruz, sonra terk ediyoruz. Cuma ve bayram namazlarýna gidiyoruz, ama vakit namazlarý olunca baþarýlý olamýyoruz. Sen bize öyle bir þey söyle ki, namaza bir baþlayalým, bir daha hiç býrakmayalým."

Gerçekten beþ vakit namaz kýlamayan kardeþlerimizin bir kýsmýnýn durumu týpký söylediðiniz gibi. Hattâ adam dinî tahsil yapmýþ, Kur'an'ý baþtan sona okumuþ, yine de namaz kýlmakta zorlanabiliyor.

Bunun da çaresi var. Her derdimize devâ olan Kur'an, bunun da yolunu bize göstermiþ.

Yalnýz þuna inanalým: Hiçbir derdin devâsý sihirli formüllerle bulunmaz. Hiçbir problem bir anda çözülmez.

Diyelim, bir hastalýða yakalandýnýz. Hemen bir iki tablet yutup kurtulabiliyor muyuz? Bazen yýllarca süren tedâvi, hattâ ameliyat gerekmiyor mu?

Âilemizin geçimini saðlamak için parayý nasýl kazanýyoruz? Hiç günde bir-iki saat çalýþýp, bir aylýk geçimimizi saðlayabiliyor muyuz? Bir öðrenciyi düþünün: Sýnýfý geçmesi için bir-iki saat ders çalýþmasý kâfi mi?

Ýþte bunlar gibi, nefis ve þeytanýmýzý maðlûp etmek için de, biraz uðraþmamýz gerekecek. Önemli bir savaþý hiçbir þey yapmadan, yattýðýmýz yerde kazanabilir miyiz?

Namazý isteyerek kýlabilmemiz için, önce inancýmýzýn çok güçlü olmasý gerekir. Çünkü inanç temeldir, namaz ve diðer ibâdetler onun üzerine binâ edilir. Taklidî ve zayýf bir îmaný, tahkîkî ve güçlü yapmanýn yolu, Kur'an'ýn inançla ilgili âyetlerini çok iyi anlamaktýr. Bunlarýn tefsirini okuyup îmanýmýzý güçlendirmek gerekir.

Ýþte bu hususta Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Risâle-i Nur Külliyâtýný çok okumak gerekir. Çünkü bu eserlerde, güçlü bir îman ve tefekkür dersi vardýr. Ayrýca namazýn önemini anlatan, teþvik eden çok kýymetli bahisler bulunmaktadýr.

Bunun için onun yazdýðý Sözler isimli kitapta bulunan 4'üncü, 9'uncu, 11'inci ve 21'inci Söz'leri anlayarak okumak büyük fayda saðlar. Ayrýca 6'ncý ve 15'inci Þua'lar önemlidir.

Bu arada nefsimizin namaza engel gösterdiði bahâneleri de boþa çýkarmak gerekir.

Meselâ nefsimiz der ki, "Ben namaz kýlmayý tam bilmiyorum, duâlarýn da bir kýsmýný ezberleyemedim. Böyle namaz kýlamam ki.."

Oysa dünya hayatý için o kadar çok þey öðreniyoruz ki, neden ebedî hayatýmýz için birkaç saatimizi verip, bazý duâlarý öðrenmiyoruz? Hem dinimiz o kadar kolay ki, sadece Fâtiha, Kevser, Ýhlâs sûreleriyle Ettahiyyâtü'yü ezberleyen bir kimse, bütün farz namazlarýný kýlabilir. Zaten diðerlerini öðrenmek de zor deðildir. Namazla ilgili konularý hangi mü'minden ricâ etsek bize anlatýr. Zaten bu hususta birçok kitap, teyp ve vidyo kaseti vardýr. Bilen birisine sormaktan hiç çekinmeyelim. Dünyaya âit her þeyi soruyoruz da, ebedî hayatýmýzla ilgili bir hususu neden sorup öðrenmeyelim?

Nefsin bir baþka bahânesi, "Ýþlerim çok yoðun, vakit bulamýyorum. Ýþ yerinde izin vermiyorlar. Okulda dersimiz var" gibi hususlardýr.

Peki namaz en mühim iþ deðil mi? Acaba öðle paydosunda, teneffüslerde, dinlenme saatlerinde 5-10 dakika ayýrýp namazý kýlamaz mýyýz? Hem namaz kýlmak iþlerimizin de rast gitmesine vesile olur. Üstelik namazýný kýlan kimsenin diðer yaptýklarý da güzel bir niyetle ibâdet hükmünü alýr. "Çalýþmak da bir ibâdettir" sözü böylece gerçekleþir. Yoksa namaz kýlmadan çalýþan kimse ibâdet sevâbý almýþ olmaz. Namazýný kýlan bir kimse bütün ömrünü ibâdetle geçirmiþ olur.

Namaz kýlmak geçmiþ günahlarýmýzýn affýna sebeptir ve bizleri günah iþlemekten alýkor. Çünkü abdest alan ve namaz kýlan kiþi kendisini dâima Allah'ýn huzurunda hisseder. Onun huzurunda olan kimse, günah iþleyebilir mi?

Namaz ölüm korkusuna, günahýn mânevî azabýna karþý en güzel ilâçtýr. Namaz kýlan ve günahlardan kaçýnan kiþi ölümden korkmaz. "Nasýl olsa namazý kýlýyorum, günahlardan kaçýyorum. Elbette hatalarým, eksiklerim çoktur. Yaptýklarým yetersizdir. Rabbimin azabýndan korkarým, ama Onun rahmetini ümit ederim" diye düþünür, rahatlar.

Namaz Allah'ýn rahmet kapýsýný çalmak, Ona el açmaktýr. O bize dâvette bulunmuþ, hazinesini açmýþ, "Kulum huzuruma gel, ne istersen iste, vereyim" diyor. Bu çaðrýya ilgisiz kalmak akýl kârý mýdýr?

Kýsacasý, namazýn hiçbir bahanesi yoktur. Ölüm dýþýnda namazýn bir mâzereti olamaz. Hastalýkta, yolculukta, sýkýntýlý anlarda bile namaz kýlýnýr. Sadece bazý hafifletici kolaylýklar vardýr ki, onlar ilmihal kitaplarýnda yazýlýdýr.

Eðer namaz kýlmýyorsanýz, bugünden tezi yok, "Yâ Allah, yâ Bismillâh" deyip namaza baþlayýn. Kararlý bir þekilde sürdürmeye çalýþýn. Göreceksiniz, Allah yardým edecek ve baþaracaksýnýz. Zaten beþ vakit namazý kýlýyorsanýz, daha fazla ehemmiyet vermek, hiç kaçýrmamak, huzur ve huþû içinde kýlmak gerekir.

Çünkü, zikrettiðimiz hadiste, îmansýz gitmek üzere olan genç hakkýnda Peygamberimiz (a.s.m.) ilk olarak "Namaz kýlar mýydý?" diye sorduðuna göre, îmandan sonra namazdan daha mühim bir ibâdet olamaz.

Hadiste apaçýk geçtiðine göre, delikanlýnýn neredeyse îmansýz kabre girmesine sebep olacak olan günahý, annesini râzý edememesi idi. Bu husus üzerinde de durmakta fayda var. Çünkü, insanlarýn anne ve babalarýna en fazla karþý geldiði, onlarýn kalplerini en çok kýrdýklarý dönem yine "gençlik devresi"dir.

Burada anne ve babaya itaati emreden âyet ve hadislerden birkaçýný alalým.

Rabbimiz, Kur'an-ý Kerimde meâlen þöyle buyurur:

"Rabbin þunu da emretti: Ondan baþkasýna ibâdet etmeyin; anne ve babaya da iyilikte bulunun. Onlardan biri veya her ikisi senin yanýnda ihtiyarlýk çaðýna eriþecek olursa, onlara sakýn 'Öf' bile deme, onlarý azarlama, onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevâzu kanadýný ger ve de ki: 'Ey Rabbim, nasýl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur." (Ýsrâ: 23-24)

Yine þu iki âyet meâli de meselenin ne derece ehemmiyetli olduðunu göstermektedir:

"Biz insana anne ve babasýna iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zaaftan zaafa düþerek taþýdý. Sütten kesilmesi de iki yýl sürdü. Bana, anne ve babana þükret; dönüþün ancak Banadýr, dedik." (Lokman: 14)

"Ýnsana Biz, anne ve babasýna iyilik etmeyi emrettik. Annesi onu zahmetle taþýdý, zahmetle doðurdu." (Ahkâf: 15)

Peygamber Efendimiz (a.s.m.), anne ve babaya isyan etmeyi, en büyük günahlardan biri olarak saymýþtýr.

Yüce Nebî (a.s.m.), "Anne ve babasý, yanýnda ihtiyarladýðý halde onlarý râzý ederek Cennete giremeyen kimsenin burnu yere sürtülsün" (Tirmizî, Daavât: 100) buyurmuþtur.

Birisi, Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, "kime iyilik edeceðini" sormuþtu. O da, "Annene, sonra annene, sonra annene, sonra babana, daha sonra da sýrasýyla yakýnlarýna" demiþtir.

"Anne babaya itaat nafile ibâdetten daha hayýrlýdýr." (Müslim, Sýla: 2) "Babanýn duâsý kabul makamýna ulaþýr." (Ýbn-i Mâce, Kitâbüdduâ: 1) meâlindeki hadisler de ibretlidir.

Dinimizde baþta anne ve baba olmak üzere diðer akrabalara iyilik etmek, onlarla yardýmlaþmak çok mühimdir. Nitekim "Sýla-i rahmetmeyen (yakýnlarýyla iliþkiyi kesen) kimse Cennete giremez" (Ebû Dâvud-Müslim) meâlindeki hadîs, konunun dehþetini anlatmaktadýr.

Ýnsanlarla iyi iliþkiler konusuna girmiþken gençleri yakýndan ilgilendiren þu hadîsi de zikredelim:

"Cebrail bana komþuyu o derece tavsiyede bulundu ki, onu bana mirasçý yapacak sandým." (Müslim, Birr: 42)

"Îmanýsýz gitmek üzere olan gencin" anlatýldýðý hadîsin bir baþka rivayetinde annenin oðlu için, "Eþini benden üstün tutardý" ve "Eve gelince önce eþinin odasýna giderdi" dediði belirtiliyor.

Ýþte burada gözlerimizin dolmamasý mümkün mü? Göz pýnarýmýzýn akmamasýna imkân var mý?

Demek anne kalbi bu. Çocuðuna her þeyini fedâ eden anne, böyle bir muâmeleye dayanamýyor. Kendisine birinci sýnýf muâmele istiyor, öncelik istiyor.

Her genç, herkes eþini sever. Ancak öncelik hakkýný anneye vermek gerekiyor. Her þeye raðmen onlarý râzý etmek zorundayýz. Haksýz da olsa onu kýrmaya hakkýmýz yok.

Çünkü onlar bize hayatýný vermiþ ve her an canýný baðýþlamaya hazýr. Anne ve babanýn her vesileyle gönlünü almak, kýrmýþsak kapýlarýnda köle olup yalvarmak, ayaðýný öpmek gerekiyor. Eðer âhirete irtihal etmiþse, Allah'tan af dileyip, onlar adýna bol bol iyilik yapmalýyýz.

Ebedî îman dâvâsýný kaybetmenin yanýnda, anne ve babamýzý kýrmaya vesile olan ufak tefek þeylerin hiçbir deðeri olabilir mi?

Burada bizi sorumluluk duygusuyla yakýp kavuracak, bizi deli divâne edecek, beynimizi zonklatacak bir husus vardýr:

Hadisteki genç, bir sahabîdir. Ýnsanlýðýn yýldýzlarý ve peygamberlerden sonra en üstünleri olan sahabîler hakkýndaki tüm övgülere mazhardýr. Beþ vakit namazýný kýlmaktadýr. Buna raðmen, "tehlike sýnýrý"ndadýr. Annesini râzý edemediði için uçurumun kenarýna kadar gelmiþ, ancak âlemlere rahmet olan Peygamberimiz (a.s.m.) sayesinde kurtulmuþtur.

Bu çetin imtihana herkes gibi sahabîler de muhataptýr, bizler de muhatabýz. Çok dikkatli, çok gayretli olmak zorundayýz.

Rabbimiz tüm gençleri, namazýný dosdoðru kýlan ve anne babasýnýn rýzâsýný kazananlardan eylesin.
Gönderen: 19.08.2007 - 16:16
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
züMrütüaNka su an offline züMrütüaNka  
351 Mesaj -
Onlara öff demeyi bile fazla sayan dinimiz

Ýman ve namazdan sonra anne babnýn hakkýný soracak olan dinimiz........

Rabbim muhafaza buyur Yarabbi...

Adaletinle deðilde merhametinle sorgula Yarabbi.
.. AMÝÝNN

ELMÝNNETÜ LÝLLAHÝ VELÝRASULÝHÝ

Gönderen: 19.08.2007 - 16:29
Bu Mesaji Bildir   züMrütüaNka üyenin diger mesajlarini ara züMrütüaNka üyenin Profiline bak züMrütüaNka üyeye özel mesaj gönder züMrütüaNka üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Nur_Beyza su an offline Nur_Beyza  
714 Mesaj -
Kardesim Allah senden razi olsun bastan sona kadar her kelime altin degerindeydi.Bir kere daha bekarligimda az da olsa bazen annemi kirdigim icin cok uzuldum ve Allahin affina sigindim annemin gonlunu hep aliyorum simdi daha dikkatliyim namaz konusunda zaten diyecek soz yok.Namaz dinin diregidir.Allah hepimizin yardimcisi olsun.
Gönderen: 19.08.2007 - 16:43
Bu Mesaji Bildir   Nur_Beyza üyenin diger mesajlarini ara Nur_Beyza üyenin Profiline bak Nur_Beyza üyeye özel mesaj gönder Nur_Beyza üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
eylülüm. su an offline eylülüm.  
RE:
235 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý züMrütüaNka

Onlara öff demeyi bile fazla sayan dinimiz

Ýman ve namazdan sonra anne babnýn hakkýný soracak olan dinimiz........

Rabbim muhafaza buyur Yarabbi...

Adaletinle deðilde merhametinle sorgula Yarabbi.
.. AMÝÝNN

ELMÝNNETÜ LÝLLAHÝ VELÝRASULÝHÝ


Gönderen: 19.08.2007 - 16:55
Bu Mesaji Bildir   eylülüm. üyenin diger mesajlarini ara eylülüm. üyenin Profiline bak eylülüm. üyeye özel mesaj gönder eylülüm. üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1583 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ustam54 (64), hacabdey (65), ahmet38 (39), selam olsun (45), cilali61 (51), Gülü Sevin (43), miraç51 (45), MaviPIRLANTA83 (41), raul (34), Yarali-BosnaM (49), Rahmetullah (42), ismail hakk&yac.. (36), minikkusum (35), tuna_boyu (39), sumeyya66 (58), Yasemin_88 (36), yaratilmis (45), sada (43), NETZERO (39), ademyorulmaz (39), tasarý (49), asude82 (42), crane (43), sead26 (44), sniper7754 (47), aydýn28 (61), m.tayfun (35), ReisBey (54), merveofset (45)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.80779 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.