budesonide stromectol lopinavir ritonavir colchicine ivermektine 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » ((( *** ÇELEBi'LER *** )))

önceki konu   diğer konu
38 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
rifat56 su an offline rifat56  
((( *** ÇELEBi'LER *** )))
5108 Mesaj -

Mevlana'nýn ölümünden sonra son derece müteessir olan dostlarý, O'nun ýþýklý yolunda izini takip edenler, gönül tapusuna giren ve O'ndan feyiz alanlar yavaþ yavaþ ken­dilerine gelmeye baþladýlar. Bundan son­ra ne olacaktý? Her þey Mevlâna ile baþlamýþtý; O'nun yokluðu ile her þey yok olup gidecek miydi? Toparlanmalý; Mevlâna, fikriyle, düþünceleriyle yaþatýlmalý, aydýnlýk yolu izlenmeliydi. Ama kim kýlavuzluk edecekti; kimdi Mevlâna'yý temsil edecek?


Hastalýðý günlerinde bu sorular akla gelmemiþ deðildi. Mevlâna'nýn yakýnýnda bulunanlar, Mevlâna'nýn son öðütle­rini verdiði sýrada:


-Efendimiz, sizden sonra halifemiz kim olur? diye üç kere sormuþlar, her defasýnda da:


-Çelebi Hüsâmeddin'imiz halife olur, cevabýný almýþlardý.


Gerçekten de, Kuyumcu Selâhaddin'in ölümünden sonra, Çelebi Hüsâ­meddin Mevlâna'nýn en yakýn dostlarý ve halifeleri arasýnda seçkin yerini almýþ­tý. Mevlâna'ya Mesnevî'yi yazdýrtan, varýný yoðunu Mevlâna yolunda harcayan, ona gönülden baðlý Çelebi Hüsâmeddin, daha Mevlâna'nýn saðlýðýnda, Mevlâ­na'nýn halifesi olabileceðini herkese kabul ettirmiþti. Ettirmiþti ama, ortada bir de Sultan Veled vardý. O, babasýnýn ilim ve irfan potasýnda piþmiþ, herkesin sevgisini kazanmýþ bir tasavvuf eriydi. Mevlâna, onu öteki oðullarýndan daha çok sever, ona: "Bana yaradýlýþ ve huy bakýmýndan en fazla benzeyen sensin" derdi. Mevlâna'nýn býraktýðý posta hakkýyla oturabilir, onu lâyýkýyla temsil edebilirdi. Çelebi Hüsâmeddin de böyle düþünürdü elbet. Mevlâna'nýn vârisi olarak Sultan Veled'in posta oturmasýný gönülden isti­yordu. Bir gün Sultan Veled'i ziyaretinde þöyle dedi:


- Veled, sen bize Pirimizden, armaðansýn. Ondan sonra uyulacak, dayanýlacak tek kiþi sensin. Onun yüce makamý sana düþer. Çünkü senden daha arif olan; yol, iz bilen yok.


Bu teklifi kabul etmeyen Sultan Veled Ýbtidânâme adlý eserinde bu olayý þöyle nakleder:


"Hayýr, Babam ölmedi; gerçekten diridir O. Ölen onun maddi varlýðý, yýpranýp giden cesedi. Ruhu Allah civarýnda ölümsüz yaþýyor. Peygamberimiz, Mü'minler ölmezler, demedi mi? Ba­bamýn zamanýnda halifemizdin. Þimdi de halifemiz sen olacaksýn.


imam sendin, biz sana uyardýk, þim­di de uyacaðýz. Bu babamýn vasiyeti, bu vasiyet yerine gelmeli".


Çelebi Hüsâmeddin, Sultan Veled'e ne kadar yalvardý, rica ettiyse de Sultan Veled kabul etmedi. Çaresiz, gönül hoþluðu ile Mevlana'dan boþalan postu devraldý.


Gönderen: 25.12.2006 - 10:35
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

Ýlk Postniþîn


Çelebi Hüsâmeddin (Ö.1284)


Çelebi Hüsâmeddin, böylece, sessiz-sedasýz gönül postuna oturdu. Aslýn­da Mevlâna, bir tarikat kurucusu deðildi. Bir tarikat kurmayý, bir tarikatýn piri olmayý hiç düþünmemiþti. Onun yolu ilâhî aþk ve cezbe yoluydu. Bu yolda piþmiþ; piþme de ne demek, yanýp tutuþmuþtu. Ölümüne yakýn yýllarda: "Ben tenden soyundum; O, hayâlden soyundu. Artýk vuslat ilinin en ileri makamlarýnda salýnmadayým (Mesnevi, C.6, Beyit: 4619) diyor, bir an önce Allah vuslatýný özlüyordu.


Peki ama, neydi istenen? Mevlâna'dan sonra, O'nu temsil edecek bir ha­lifeye ne lüzum vardý? istenen, Mevlâna yolunu, Mevlâna düþüncesini canlý ve ayakta tutmaktý. Saðlýðýnda Mevlâna'nýn çevresinde toplananlar, O'nun ölümüyle daðýlýp, tükenmemeliydiler. Mevlâna gibi olan, O'nun gibi düþünen biri, tutuþturulan bu aþk ocaðýný sonsuza dek tüttürmeli; bu ocaðýn sahibi ve mürþidi ol­malýydý. Bunun için bir halifeye lüzum vardý, iþte Çelebi Hüsâmeddin bunun için bu görevi üstlenmiþ, Mevlâna dostlarýnýn baþýna geçmiþti.


Çelebi, daha genç yaþýnda, halim-selim bir ahî genci iken, Mevlâna'nýn halkasýna girmiþti. Asýl adý Ahi Hüsâmeddin Hasan'dý. Babasý. Konya ahile­rinin þeyhi olarak bir zaviyede oturuyor­du. Atalarý, Urmiye'den göçerek Konya'ya gelip yerleþen fütüvvet ehliydi. Bu yüzden Çelebi Hüsâmeddin'e Ahi Türkoðlu da deniyordu.


Çelebi Hüsâmeddin'in ilk isi, Mevlâna'nýn. mezarý üzerine Türbe yaptýrmak olmuþtu. Mevlâna, saðlýðýnda mezar üzerine türbe yaptýrma geleneðine pek uymuyordu. Babasý bilginler sultaný Bahâeddin Veled öldüðü zaman, cenazesi, þimdiki Mevlâna Türbesi'nin bulunduðu Has Bahçe'ye defnedilmiþti. Mevlana'ya büyük saygý besleyen Selçuklu ve­ziri Emir Muineddin Süleyman Perva­ne, bu mezar üzerine bir türbe yaptýrmak isteyince, Mevlâna ona: "Þu gök kubbeden daha iyisini, daha büyüðünü yapamayacaðýna göre, yenisini yapmaya zahmet etmeyiniz." diyerek bu isteðinden vazgeçirmiþti.


Mevlâna, Mesnevisinin üçüncü cildinde: "Mezara türbe yaptýrmak, üstüne kubbe kurmak, mânâ sahiplerince makbul deðildir." diyor ve ilâve ediyordu: "Bizim mezarýmýzý yerde arama! Bizim mezarýmýz ariflerin gönülleridir." Mevlâna'nýn mezar üzerine türbe yaptýrmanýn gönüllüsü olmadýðý bu sözlerinden açýkça anlaþýldýðý halde, Mevlâna'nýn menkýbelerini ya­zan ve Çelebi Hüsâmeddin'in halifeliðinde sað olan Ahmed Eflakî. Mevlâna'nýn vasiyet yollu þu sözlerini kaydediyor:


"Bizim dostlarýmýz, türbemizi, uzaklardan görünecek, þekilde yüksek yapsýnlar. Kim bizim türbemizi ta uzaklardan görerek tam bir inançla bizi hatýrlarsa, onun nâmý iki cihanda aziz olacaktýr. Tam bir aþkla riyasýz bir doðrulukla gelip türbemizi ziyaret edenin dileðini Yüce Allah yerine getirir."


Mevlâna bu sözü söylemiþ olsa da, olmasa da, ölümünden sonra, mezarý üzerine bir türbe yapma isteðinin kimse önüne geçemezdi. Mezar her gün ziyaret ediliyor, her ziyaret eden bu isteði tekrarlýyordu. Mevlâna'nýn Ölümünden birkaç ay sonra, Mevlâna'ya büyük bir saygý besleyen Emir Alâmeddin Kayser, bu istekle Sultan Veled'e baþvurmuþ, önce onun rýzasýný almýþtý. Sultan Veled'in "kabul" sözünden sonra, Alâ­meddin Kayser, Emir Süleyman Pervane ve onun varlýklý eþi Gürcü Hatun'la iþbir­liði ederek seksen bin dinar para toplamýþ, bir türbe yaptýrýlmasý için Çelebi Hüsâmeddin'e teslim etmiþti. Bu para kýsa sürede yüz altmýþ bin dinara yükselmiþ ve türbe yapýmýna geçilmiþti.


Selçuklu devrinin tanýnmýþ mimarlarýndan Tebrizli Bedreddin'e yaptýrýlan Türbe, ilkin dört fil ayaðý sütun üzerinde yükselen dilimli bir tuðla gövde ve onun da üzerinde yine dilimli konik bir kümbet þeklindeydi. Kuzey yönünde yüksek kemerli acýk bir eyvaný vardý. Dogu, Batý ve Güneyi kapalýydý. Eyvan'da, Mevlâna'nýn mezarý üzerine, Selim oðlu Abdülvâhid ve Konyalý Genak oðlu Hûmâmeddin adlý iki usta ahþap bir sanduka yerleþtirmiþlerdi. Mevlâna'ya ait olan bu ahsap sanduka bugün Sultânu'l Ulemâ'nýn kabri üzerinde bulunmaktadýr. Sandukanýn heybetli görünüþü halk arasýnda Mevlâna ölünce babasý ayaða mý kalktý? gibi bir söylentiye sebep olmuþtur Sanduka'nýn üzerindeki sülüs yazýlar, Mevlâna'nýn Divan'ýndan ve Mesnevî'sýnden seçilmiþ; kitabesi Çelebi Hüsâmeddin ve Sultan Veled tarafýndan yazýlmýþtý.


Böylece Mevtana Dergâhý'nýn nüvesi ve temelleri atýlmýþ oluyordu.


Ýlk Dergâh


Mevlâna Türbesi'nin bulunduðu Has Bahçe, Konya Kalesi'nin dýþýnda, Ak­saray Kapýsý yakýnlarýndaydý. Has Bahçe, Selçuklu Sultaný 1. Alâeddin Keykubad tarafýndan Mevlâna'nýn babasý Bahâeddin Veled ve ailesine armaðan edilmiþti. Konya giderek büyüyor, surlarýn dýþýna taþýyordu. Has Bahçe'nin çevresinde ev­ler, konaklar yaptýrýlmýþtý. Çelebi Hüsâmeddin, Has Bahçe'yi bir duvarla çevirte­rek geleceðin Mevlâna Dergâhý'nýn yeri­ni tayin etmiþti. Önce Türbe'nin bitiþiðin­de birkaç oda yaptýrýldý. Bu sýrada Türbe'ye baðýþlar yapýlýyor, vakýflar baðlaný­yordu. Türbe'de müezzinler, imamlar, Mesnevîhânlar görevlendirildi. Mesnevîhân Sirâceddin bunlarýn baþýndaydý. Her Cuma namazýndan sonra Çelebi Hüsameddin, Mevlâna dostlarýný, topluyor, Mevlana'nýn türbesini coþku ile ziyaret ediyordu.Bu ziyaretten sonra Kuran-ý Kerim ve Mesnevi okunuyor, derviþler sema ediyorlardý.


Çelebi Hüsâmeddin, Mevlâna dost­larýnýn baþýna geçmiþ, onlarý, daðýlýp git­mekten kurtarmýþ ve onlarý bir araya getirmiþse de bir tarikat kurucusu ve Pir'i olmamýþtýr. Hüsâmeddin'in halifeliði, Mevlâna dostlarýna þeyhlik, mürþitlik görevini yerine getiriþi on yýl sürdü. 1284 yýlýnýn Ekim ayýydý. Eflâki'nin anlattýðý bir hikayeye göre Çelebi. Meramdaki ba­ðýnda bir semâ toplantýsý yapmýþ, Mevlâ­na âþýklarý bu toplantýya katýlmýþlardý. Semâ devam ederken Konya'dan gelen Mevlâna Türbesi'nin kubbesindeki âlem'in düþtüðünü haber verince Çelebi, derin bir âh çekmiþ, aðlamaya baþlamýþtý. Çelebi: "Þeyhim beni çaðýrý­yor. Göç zamaný geldi, ömür kadehi dol­du, beni eve götürün" demiþti. Evine gö­türdüler. Birkaç gün sonra da (25 Ekim 1284 Çarþamba) vefat ettiði haberi Kon­ya'ya yayýldý. Çelebi Hûsâmeddin'in ce­naze namazýný Sultan Veled kýldýrdý ve Mevlâna'nýn baþ ucuna defnedildi.




Mesaj 1 kez düzenlendi. En son rifat56 tarafından, 25.12.2006 - 10:42 tarihinde.
Gönderen: 25.12.2006 - 10:38
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

SULTAN VELED (Ö.1312)


Çelebi Hûsâmeddin'in ölümünden sonra, Mevlâna postuna, Mevlâna'nýn büyük oðlu Sultan Veled'in varis olaca­ðý olaðandý. Bundan kimsenin þüphesi yoktu. Kendisi ibtidanâme adlý eserinde þöyle diyordu: "Halk, genç-yaþlý hep toplanýp yalvardýlar. Ey Veled dediler, baba­nýn yeri zaten senindi, çünkü onun sana sevgisi daimiydi. Öyle olduðu halde, Hûsâmeddin'e verdin. O göçünce artýk ba­hanen kalmadý. Allah'ýn takdiri böyle. Bu sözler üzerine, ben de tekliflerini kabul ettim "


Sultan Veled, Mevlâna'nýn yerini al­dýðý zaman 58 yaþýndaydý. O da Mevlâna'ya uymuþ, onun sevdiklerini sevmiþ, Tebrizli Þems'e, Kuyumcu Selâhaddin'e baðlanmýþ, hizmetlerini görmüþtü. Çele­bi Hüsâmeddin'e de ayný saygýyla baðlanmýþ babasýnýn ölümünden sonra onu, isteyerek babasýnýn postuna oturtmuþ, kendisi de bir «mürit» gibi ona hizmet vermiþi. Bu üç tasavvuf erinden baþka, Sultan bir ömür boyu baðlandýðý, feyiz aldýðý, mânevi terbiyesi altýnda yýllarca önünde diz çöktüðü bir ulu kiþi daha vardý. Mevlâna'nýn has mürit­lerinden Bektemûroðlu Þeyh Kerimeddin. Mevlevi kaynaklarýnýn tümü, Bektemûroðlu Þeyh Kerimeddin'i Sultan Veled'in ho­casý sayar; onun yüceliðini, gönül ve görüþ zenginliðini dile getirir­ler. Sultan Veled, Çelebi Hüsâmeddin'den sonra Mevlâna dostla­rýnýn Þeyhi olduðu halde, Þeyh Kerimeddin'i yine þeyhi saydý. O, 1292 yýlý Kasým ayýnýn baslarýnda vefat ettiði zaman onu babasýnýn hemen yaný baþýna defnetti.


Sultan Veled'in Mevlâna'nýn maka­mýný temsil etmesiyle, kendisine uyanla­rýn sayýsý da giderek artýyordu. Veled babasýnýn ölümünden sonra, daha önce Emir Bedreddin Gevhertas'ýn Mevlâna ailesi için yaptýrdýðý medrese ve evden ayrýlmamýþtý. Þimdi burasý müritlerle dolup taþýyor, dar geliyordu. Mevlâna'nýn Türbesi çevresinde her ne kadar mescit, semahane gibi ek binalar yapýlmýþsa da bunlar da yetersizdi. Burada kendi ailesi­nin oturacaðý ve müritlerin de toplanabi­leceði yeni bir medrese yaptýrmaya karar verdi. Selçuklu emirleri ve varlýklý kiþilerin yardýmý ile birkaç yýl içinde medrese yapýldý. Sultan Veled, eþi ve çocuklarýyla bu medreseye tasýndý. Uzun yýllar Mollâyý Cedid yahut Velediyye adýyla bilinen bu medrese; zamanla harap olmuþ, 1888 yýlýnda üzerine yeni odalar eklenerek Bahâiyye Okulu yapýlmýþ, 1951 yýlý Ekim ayýnda, Mevlâna Meydaný'ný geniþ­letmek amacýyla yýktýrýlmýþtýr. Mevlâna'nýn oturduðu medrese de, bu yeni medresenin yapýlmasý ile Mollâyý Atik Medresesi olarak tanýnmýþ, zaman içinde tamamen yýkýlarak yeri dahi unutul­muþtur.


Sultan Veled'in yaptýrdýðý yeni medrese ile Mevlâna Türbesi çevresinde filizlenmekte olan Dergâh, daha geniþ bir mekan kazanmýþ, ayrýca Mevlâna ailesi de Dergâh'ta kalmaya baþlamýþlardý.


Gönderen: 25.12.2006 - 10:45
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

Sultan Veled'in Teþkilatçýlýðý


Sultan Veled'in, posta oturmasýyla, Çelebi Hûsâmeddin'in aksine, Türbeye bir hareket ve canlýlýk gelmiþti. Çelebi Hüsâmeddin, çekingen, içe dönük, sessiz yaradýlýþta, bir adamdý. Sultan Veled ise; giriþken saray ve devlet adamlarýyla iyi iliþkiler içindeydi. Her ne kadar Mevlâna topluluðu­nun adý henüz konmamýþsa da, topluluk Sultan Veled'in çevresinde kümeleþtiði için çoðu zaman bunlara Veledi deni­yordu. Mevlâna'ya izafeten Mevlevi de dendiði oluyordu.


Sultan Veled'in dost ve derviþ çevresi giderek büyüyordu. Gerçekten de 1300'lü yýllara gelindiði zaman Mevlana Türbesi ve çevresi, Sultan Veled'e uyan­larýn toplandýðý yer haline gelmiþti. Sultan Veled, Çelebi Hüsameddin'le birlikte baþlatýlan Mesnevîhânlýðý, daha da dü­zene sokmuþ; Dergah'ta, Mesnevi okunacak gün ve saatleri, sema meclislerinin zamanýný ayarlamýþ, semânýn ve mutrýbýn düzenini, belli kaidelere baðlamýþtý. Türbeye ve Dergâh'a yapýlan baðýþlar artýp, yeni vakýflar baðlandýkça, derviþlerin yatýp kalktýklarý, semâ ve musiki çalýþmalarý yaptýklarý yeni binalar yaptýrýlmýþtý. Hâttâ "derviþ olmanýn da bir yolu yordamý olmalýdýr" diyerek, bunun da usûl ve kaidelerini ortaya koymuþ, öðretm­iþti.


Sultan Veled, Mevlâna yoluna gi­renlerin uyacaklarý usûl ve erkâný en ince ayrýntýlarý ile tespit ederken, bu yolun yayýcýlarýný da seçmeye, onlarý Anadolu þehir ve kasabalarýna göndermeye baþla­mýþtý. Has müritlerinden Þeyh Süleyman Tûrkmâni'yi Kýrþehir'e göndermiþ, orada bir Mevlevi zaviyesi kurdurmustu. Muhammed Alâeddin Amasya'ya, Hüsâmeddin Hüseyin Erzincan'a, Sul­tan Veled'in halifesi olarak gitmiþ ve halký Mevlâna yolunda aydýnlatma görevini almýþlardý. Böylece Sultan Veled'in ölümüne yakýn yýllarda Mevlevîlik resmen kurulmuþ oluyordu.


Sultan Veled, Kuyumcu Þeyh Selâhaddin'in kýzý Fatma Hatun'la evlenmiþ, bu hanýmýndan Ulu Arif Çelebi adlý oðluyla, Mutahhara Âbide ve Þeref Arife adlarýnda iki kýzý doðmuþtur. Fatma Hatun'un ölümünden sonra, bir biri ardýnca Nusrel Hatun ve Sünbüle Hatun adlý, iki hanýmla daha evlenmiþ; birincisinden Þemseddin Abid. ikincisinden Selâhaddin Zâhid ve Hüsameddin Vâcid adlý, oðullarý dünyaya gelmiþtir. Böylece 4 oðlu iki kýzý bulunan Sultan Veled, kýzlarýn­dan Mutahhara Abide Hatun'u Germiyanlý Beyi Süleymansah'la evlendirmiþtir.


Sultan Veled. II Kasým 1312 yýlýn­da, 86 yasýnda iken kýsa sûren rahatsýzlý­ðýndan sonra sonsuzluk alemine göç­müþ; cenazesi, Mevlâna Türbesi'nde, ba­basýnýn sandukasýnýn sol tarafýna gömülmüþtür. Öldüðü zaman büyük oðlu Ulu Arif Çelebi, 40 yaþýndaydý ve babasýnýn makamýna oturmuþtu.


Gönderen: 25.12.2006 - 10:49
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ULU ARÝF ÇELEBÝ (Ö.1320)


Hz. Mevlâna'nýn torunu ve Sultan Veled'in büyük oðlu Ulu Arif Çelebi, 6 Haziran 1272 günü doðduðu zaman, Mevlâna saðdý. Mevlâna, doðduðu gün, loðusa yataðýndaki annesi, Fatma Hatun'un odasýna gelerek baþýna altýnlar saçmýþ, torununu kucaðýna alarak;


"Mübarek bâd ber- mâ in Feridun


Ki gerded pâdþâh-i din Feridun "


diye baþlayan ve "Kutlu olsun Feridun bize. Din sultaný olsun, gökteki ay gibi parlasýn, aydýn bir hâle gelsin, þekerlerle dolu Mýsýr ülkesi gibi tatlý olsun. Kutluluk meydanýndan topu çelsin, eðerini vura­rak, yaðýz devlet atýna binsin. Feridun ik­bal burcundan doðdu, o bastan baþa sevgi doludur" diye devam eden gazeli­ni söylemiþti. Adýný Feridun Arif koydu.


Etrafýndakilere:


-Bu çocuðu Ulu Arif diye çaðýrýn. Bana da babam "Hüdavendigâr" derdi adýmý söylemezdi. Ona bu adý mânevi bir armaðan olarak veriyorum, dedi.


Çocuk giderek büyüyordu. Mevlâna onu çok sevmiþti. Bir gün oðlu Sultan Veled'e söyle dedi:


-Ben bu çocukta yedi nur görüyorum. Bu nurlar babam Bahâeddin Ve­led'in, Þeyhim Seyyid Burhâneddin'in Hazret-i Þems'in, Þeyh Selâhaddin'in, Çelebi Hüsâmeddin'in nurlarý; benim nurum ve senin nurun.


Arif bir yaþýna gelince, kucaktan inmez olmuþtu. Mevlâna ve Çelebi Hüsâ­meddin onu dizlerinin dibinden ayýrmý­yorlardý. Ne var ki, bu yüzünde ilâhi nur­lar parlayan sevgili yavru, bir buçuk yaþý­na bastýðý günlerde, Mevlâna sonsuzlu­ða kanat açarak ebedi diyara göç etti.


Feridun Ulu Arif büyüdükçe, hâl ve tavýrlarýyla dedesi Mevlâna'ya çok benzi­yordu. Bu benzerliði görenler, ona Ulu Arif Çelebi demeye baþlamýþlardý. Çele­bi adý, "Çalabî", yani "Allah'dan, Allah yolundan, Allah'ya ait" anlamýna geldiði gibi «bey, efendi» anlamýna da geliyor­du. Çelebi Hüsâmeddin'den sonra, Sul­tan Veled'e de "Veled Çelebi" denmiþse de, asýl çelebilik Ulu Arif Çelebi ile baþla­mýþ, bundan sonra Konya Mevlâna Der­gâhýnda postniþin olan þeyhlere "Çele­bi" denildiði gibi, Mevlâna soyundan ge­len erkeklere de Çelebi denilmiþtir.


Sultan Veled de Ulu Arif Çelebi'yi çok severdi. Ona "ruhlarýn þeyhi" derdi, iyi bir öðretim verdi. Mevlâna'nýn eserlerini okuttu. Buluð çaðýna eriþince de Konya'da Tebrizli Emir Kayzer'in kýzý Devlet Hatun'la evlendirdi. Bu evlenmeden Bahâeddin Emir Âlim, Muzaffereddin Emir Âdil adlý iki oðluyla Melike adlý kýzý dünyaya geldi. Ulu Arif Çelebi, Mev­lâna'nýn bütün eserlerini ezberden okuyacak kadar güçlü bir hafýzaya sahipti. Duygusal, hemen heyecanlanan, taþkýn­lýklar gösteren, atak, cesur bir yaradýlýþtaydý. Olaylar karþýsýnda ansýzýn duygulanýr, o anda yapacaðýný yapar, söyleyeceðini söylerdi. Bu davranýþlarýyla çoðu za­man Tebrizli Þems'e benzetilir, hareket ve sözlerinde bir "keramet" aranýrdý.


Sultan Veled'in, Çelebi Hüsâmed­din'in ölümünden sonra Mevlevi postuna oturduðu, Mevlevi tarikatýnýn temellerini attýðý, tarikatýn usûl ve yöntemleri­ni belirlediði yýllarda Ulu Arif Çelebi, Mevlevîliði tanýtmak ve yaymak amacý ile Anadolu'da pek çok geziler yapmýþ, hat­la Tebriz'e; Asya'da Merend'e, Sultaniye'ye kadar gitmiþ; gittiði yerlerde sul­tanlar, beyler, o þehrin ileri gelenleri tarafýndan hoþça karþýlanmýþ, saraylarda, konaklarda aðýrlanmýstý. Her yerde saygý görüyor, sözleri ve hareketleriyle hayran­lýk uyandýrýyordu. Bu gezilerinde kendisi­ne uyan, kendi fikirlerini benimseyen derviþler de vardý. Ulu Arif Çelebi bunlardan çoðunu o þehirlerde býrakarak, Ýlk Mevlevi Tekkelerinin, Zaviyelerinin kurul­masýný saðlýyordu. Bunlar arasýnda La­rende (Karaman), Beyþehir, Aksaray, Ak­þehir, Afyon, Amasya, Niðde, Sivas, Tokat, Birgi, Denizli, Alanya, Bayburt, Erzurum gibi þehirler de vardý. Erzurum'dan Tebriz'e gidiþi de bu yýllara rastlar. Bu geziye Ahmed Eflâkî Dede de katýlmýþ­týr.


Sultan Veled'in Konya'da Mevlevi topluluðunun baþýnda bulunduðu ve Ulu Arif Çelebi'nin gezilerine devam ettiði yýllarda, Anadolu Selçuklu Devleti de ta­rih sahnesinden büsbütün silinip gitmiþ; Anadolu'da bölge bölge beylikler doðmuþtu. Her biri baðýmsýz ve belli sýnýrlar içerisindeydi. Selçuklular zamanýnda Anadolu'ya göçen Oðuz ve Türkmen aþiretlerinin kurduðu bu beylikler, As­ya'dan, Anadolu'ya göçen ve kendilerine Horasan erenleri denen mutasavvýf derviþlere büyük saygý duymuþ, onlarýn irþadlarýndan sürekli etkilenmiþlerdi. Bu mistik ortamda, Mevlâna gibi büyük bir "mürþid"in ve bir tasavvuf þeyhinin sevgili torunu Ulu Arif Çelebi'nin þehir þehir, oba oba ziyaretler yapmasý yadýrganmý­yor, üstelik hoþ karþýlanýyordu. Onun hem de iki kez, ilhanlýlarýn baþkenti Sultaniye'ye kadar gitmesi, Moðol hanlarý ve beyleriyle görüþmesi, onlara kendi ilim ve irfanýný kabul ettirmesi az þey de­ðildi. Babasý Sultan Veled'in ölümünden sonra, Ulu Arif Çelebi, Anadolu'nun birçok þehirlerinde tanýnan, ünü Ýran ve Irak'a kadar uzanan bir þeyh olarak, Mevlevi postuna oturmuþtu. O, Sultan Veled'den sonra, altý yüz yýldan fazla sü­recek olan yeni bir geleneði baþlatmýþ oluyordu. Artýk Ulu Arif Çelebi'den son­ra, Konya Mevlâna Dergâhý postniþînleri, Mevlâna soyundan oðuldan oðula, en büyük oðuldan baþlayarak sýrasýyla þeyhlik makamýna geçecek ve bu böyle sürüp gidecekti.


Ulu Arif Çelebi'nin Konya Mevlâna Dergâhý þeyhliði ancak sekiz yýl sürdü. Bu sekiz yýlýn bir deðerlendirilmesi yapýlýrsa, Ulu Arif Çelebi, babasýndan devraldýðý Mevlevilik Tarikatýný, merkez Konya ol­mak üzere, daha saðlam temellere oturtarak yaymaya çalýþtý. Ýnandýgý, ve güvendiði dostlarýný, birer Mevlevi ocaðý tüttürmeleri için pek çok þehirlerde görevlendirdi. Mevlana Türbesi ve Dergahýnýn vakýf gelirlerini artýrdý. Tarikatýn ilkelerini yeniden gözden geçirerek, sema ve zikir usullerini kurallaþtýrdý. Çok genç yaþta, 5 Kasým 1320 Salý günü, 48 yaþýndayken vefat etti.


Ölümünden birkaç gün önce, Mevlâna'nýn ölümünde olduðu gibi. Kon­ya'da depremler olduðunu ve Mevlâna'nýn; Aþk yolunda bütün ömrüm tek bir vakit olsun diye. mum gibi eriyorum, diye baþlayan gazelini okuya­rak ruhunu teslim ettiðini, o gün baþý ucunda gözyaþý döken Ahmed Eflâkî ya­zar.


Cenazesi Mevlâna Türbesi'nde, Mevlana'nýn ayak ucuna doðru soldaki yere gömüldü; üzerine tuðla örgü bir sanduka yerleþtirildi.


Gönderen: 25.12.2006 - 10:55
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ÞEMSEDDÝN ÂBÝD ÇELEBÝ (ö. 1338)


Ulu Arif Çelebi, ölümüne yakýn yýl­larda, Dergâh iþlerini kardeþi Þemseddin Emir Âbid Çelebi'ye býrakmýþ, ölü­münden sonra da, Emir Âbid Çelebi Der­gâhýn, dördüncü þeyhi olmuþtu.


Selçuklu Devletinin yýkýlýþýndan son­ra, Konya'ya Karamanoðullarý yerleþ­miþse de, ilhanlý hükümdarý Ebu Sâid Ba­hadýr Han, Anadolu'ya Emir Çoban adlý bir komutanýný Genel Vali olarak gön­dermiþ, Emir Çobanla Karamanoðullarý çatýþmýþlardý. Ulu Arif Çelebi'nin öldüðü yýl, Emir Çoban'ýn oðlu Timurtaþ, Kon­ya'yý Karamanoðullarý'ndan almýþtý.


Ne var ki Timurtaþ'la Emir Âbid Çe­lebi'nin arasý iyi deðildi. Aslýnda gerek Emir Çoban; gerekse oðlu Timurtaþ, Ebu Sâid Bahadýr Han'a karþý baðýmsýzlýklarý­ný ilan etmiþ, Anadolu'yu istedikleri gibi idareye baþlamýþlardý. Siyasi kargaþalarýn huzursuzluk yarattýðý bu dönemde Emir Âbid Çelebi, Konya'daki postuna ancak sahip olabilmiþ, Mevleviliðin yayýlýp geliþ­mesi için fazla bir çaba gösterememiþti. 1327 yýlýnda, Timurtas'ýn Mýsýr Memluklularý'na sýðýnmasýndan sonra, Emir Âbid Çelebi bir ara Sultaniye'ye gitmek iste­miþ, bu seyahatinden memnun olmaya­rak Tebriz'den geri dönmüþtü. Çele­bi'nin bu gücenginliðini öðrenen Baha­dýr Han, 1333 yýlýnda Emir Sungur Aða adlý bir adamýný, Çelebi'nin gönlünü al­mak üzere, çeþitli hediyelerle Konya'ya gönderdi. Emir Sungur Aða'nýn Mevlana Türbesi ve Dergahýna armagan ettiði hediyeler arasýnda, sonradan Nisan Tasý diye adlandýrýlan üzeri altýn ve gümüþ kakma, yazý ve resimlerle süslü, Musul iþi büyük bir bronz kap da vardý. Bu sanat þaheseri bugün Mevlana Müzesinde ayný adla sergilenmektedir.


1335 yýlýnda Bahadýr Han'ýn ölümü ve Ýlhanlý Devleti'nin çöküþü ile Anadolu beylikleri tekrar düze çýktý. Konya, Kara­manoðullarý'nýn eline geçti. Bir ara Eretna Beyin teklifi ile Emir Âbid Çelebi, Eretna Beyliði'nin elçisi olduðunu ve ký­sa bir süre Konya'dan ayrýldýðýný Eflâki yazýyor. Bu elçilik görevinden sonra, Konya'ya dönen Emir Âbid Çelebi, Der­gâh iþlerini yeniden düzenledi. Karamanoðlu beylerinin yardýmý ile Türbede ve Dergah'ta onarýmlar yaptýrdý, Çelebi, 23 Temmuz 1338'de öldü ve kardeþi Ulu Arif Çelebi'nin yanýna defnedildi.


Daha sonra Konya Mevlevi Dergâhý þeyhliði ve Çelebilik Makamý kardeþi Hü­sâmeddin Vâcid Çelebi'ye geçti.


Gönderen: 25.12.2006 - 11:00
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

HÜSÂMEDDÝN VÂCÝD ÇELEBÝaglaÖ. 1342) VE


EMÝR ÂLÝM ÇELEBÝ l (ö.1350)


Ulu Arif Çelebi oðlu Hüsâmeddin Vâcid Çelebi, Emir Âlim Çelebi'nin sað­lýðýnda, onun Konya'da bulunmadýðý aylar ve yýllarda, onun adýna Dergahta halife olarak görev yapar, vakýf iþlerini idare ederdi.1338 yýlý Temmuzunda, doðrudan doðruya posta oturduðu zaman, fazla faaliyeti olmadý. Postta ancak 4 yýl kalabilmiþti. 7 Þubat 1342'de öldü. Ölümüyle Konya Mevlevi Dergahý postu az kalsýn baþsýz kalýyordu. Yerleþmekte olan geleneðe göre Vacid Çelebi'den sonra posta Emir Âlim Çelebi'nin oturmasý lazýmdý Çünkü Vacid Çelebi'nin posta oturacak bir erkek çocuðu dünyaya gelmemiþti. Emir Âlim Çelebi de, Konya'dan çok uzaklarda bulunuyordu. Konyaya dönüp posta oturacaðý þüpheliydi. Babasý ile Tebriz'e gitmiþ, oradan dönmemiþti. Bir ara Türkistan'a gittiðini, orada Mevlâna'nýn fikir ve eserlerini yaymakta ol­duðunu söyleyenler vardý. Çelebilik ma­kamý da boþ kalamazdý. Haberler gelinceye kadar, diðer küçük kardeþi Emir Âdil Çelebi, ona vekaleten posta oturdu. Emir Alim Çelebi'yi bekleyiþ, tam sekiz yýl sürdü. 1350 yýlýnda öldüðü ha­beri Konya'ya ulaþýnca, yerine Emir Adil Çelebi geçti. Bu sekiz yýllýk devreyi Mev­leviler "Niyabet" yýllarý olarak sayarlar. Gurbette öldüðü ve Mevlâna Türbesi'nde mezarý bulunmadýðý için de üzü­lürler.


Gönderen: 25.12.2006 - 14:45
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

EMiR ÂDÝL ÇELEBi (6.1368)


Emir Âdil Çelebi, 1350 yýlýnda Çele­bilik makamýnda 18 yýl hizmet görmüþ ve Birinci Âdil Çelebi adýyla Postniþinler Seceresi'nde yerini almýþtýr. Bu on sekiz yýl içinde neler olmuþtur? Bunu pek bil­miyoruz. Çünkü. Mevlâna ve oðullarýnýn menkýbelerini yazan ve bize önemli kaynak býrakan Ahmed Eflaki, 1360 yý­lýnda ölmüþ, "Menâkýbu'l-Arifin" adlý eseri Emir Adil Çelebi'nin posta geçmesi haberiyle son bulmuþtur. Bu önemli kay­nak, 1360'da susarken, bir baþka kay­nak, Mevlevi tarihine ýþýk tutmaya baslar. Bu kaynak, Kütahya Mevlevihânesi þeyhi Sakýp Mustafa Dede (ö,1735)nin "Se­fine-i Nefîse-i Mevleviyân" adlý eseri­dir. Biz, bu eserin faydalanacak bölümle­ri ve öteki Mevlevi kaynaklarýnýn yardýmý ile Çelebiler Silsilesi'ni sürdürmeye çalý­þacaðýz. 1350-1368 yýllarý arasýnda, Ulu Arif Çelebi oðlu Emir Adil Çelebi Mevlâna'nýn postunda, Onu temsilen otur­maktadýr. Bu yýllarda Konya, Karamanoðullarý'nýn elindedir. Karaman beyleri, Mevlana'ya ve Dergahýn sakinlerine çok saygýlýdýr. Karamanoðullarýnýn tarihini yazan Þikâri, bu saygýnýn, Karaman bey­lerinin Mevlâna Dergâhý'na þeyh olan Çelebilere "mürit" olacak kadar ileri gittiðini ifade eder.


Gönderen: 25.12.2006 - 16:36
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

EMÝR ÂLÝM ÇELEBÝ II (0.1395)


Emir Adil Çelebi'nin ölümünden sonra yerine gecen Âlim Çelebi II zama­nýnda, Karamanoðlu Alâeddin Bey, Karaman'daki Mevlâna'nýn annesi Mümine Hatun, kardeþi Muhammed Alâeddin'in, bir ihtimalle eþi Gevher Hatun'un mezar­larý üzerine, 1370 yýlýnda bir Türbe, biti­þiðine bir Mevlevihane ve Mescit yaptýr­dýðý, bunlara zengin vakýflar baðlandýðý görülmektedir.


Emir Âlim Çelebi II, kendisini tama­men ibadete ve semâya vermiþ; 27 yýl Dergâh'ta postniþînlik yapmýþtýr. Çelebi, 1395 yýlýnda ölmüþ ve cenazesi Mevlâna Türbesi'ne kaldýrýlmýþtýr.


Postta bu kez Emir Âdil Çelebi oðlu Arif Çelebi vardýr.


Gönderen: 25.12.2006 - 21:27
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ARÝF ÇELEBÝ II (0.1421)


Ulu Arif Çelebi'nin torunu olan Arif Çelebi'yi dedesinden ayýrmak için, Mev­leviler ona Ârif-i Sânî (ikinci Arif) de der­ler. Çelebilik makamýnda bulunduðu yýl­lar, Anadolu çalkantýlar içindedir. Þöyle ki:


Osmanlý Padiþahý Yýldýrým Bayezid'in Rumeli ve Sýrp seferlerini fýrsat sa­yan, baþta Karamanoðullarý olmak üze­re, bazý Anadolu beylikleri Osmanlýlara karþý harekete geçmiþ; Yýldýrým Bayezid de Rumeli Seferi'nden Anadolu'ya yö­nelmiþ ve 1390 yýlýnda Konya'yý kuþat­mýþtý. Neyse ki Karamanoðlu Alâeddin Ali Bey'le barýþ yapýldý da, Konya'da bü­yük bir kardeþ kavgasý önlenmiþ oldu.


Yýldýrým Bayezid'in Niðbolu'daki meþguliyetinden faydalanmak isteyen Alâeddin Ali Bey, 1397 yýlýnda tekrar Osmanlý þehirlerine saldýrmýþsa da bu kez seferi býrakýp Anadolu'ya dönen Yýldýrým'ýn elinden kurtulamamýþ, ona esir düþmüþtür. Ne var ki, Anadolu Beylerbe­yi Timurtaþ Paþa daha önce kendisini esir ederek zincire vuran Alâeddin Ali Bey'i gizlice öldürtmüþtür. Bu olaydan sonra geçici de olsa Konya Osmanlýlarýn elindedir.


Ýþ bununla da kalmamýþ, 1399 yýlýn­da Timur ordularý Anadolu üzerine üþüþmüþtür. Þehirleri yakýp yýkan, yaðma eden Timur, 1402 Temmuzunda Anka­ra yakýnlarýndaki Çubuk Ovasý'nda Osmanlýlarla karþý karþýya gelmiþ, yapýlan savaþta Yýldýrým Bayezid, Timur'a esir düþmüþ, getirildiði Akþehir'de 8 Mart 1403 tarihinde üzüntüsünden ölmüþtür.


Bu olaydan sonra Osmanlý birliði daðýlmýþ; Anadolu, yine parça bölük beyliklerce idare edilmeye baþlamýþtýr. Bu dö­nemde Konya, yine Karamanoðullarýnýn elindedir.


Ýþte bu yýllar, Konya'da Mevlâna Dergahý Çelebilik makamýnda bulunan Arif Çelebi, çoðu zamanýný Anadolu'yu dolaþarak olaylarýn içinde bulunmama­ya tarikatýný ve derviþlerini siyasetin dý­þýnda tutmaya çalýþmýþtýr. Onun en önemli iþi. Emir Âbid Çelebi II zamanýnda Karamanoðlu Alâeddin Ali Bey'in Mevlâna Türbesi'nde baþlattýðý büyük onarýmý tamamlamak olmuþtur. Karamanoðullarý tarihini yazan Þikari'nin an­lattýðýna göre. bu onarýmýn baþlamasý þöyle olmuþtur:


Karamanoðlu Alâeddin Ali Bey, Gü­neydeki Gorikos (Kýzkulesi) Kalesini al­mak, böylece Akdeniz ticaretinin bir bö­lümünü elinde bulundurmak istemekte­dir. Ne var ki Kale çok güçlüdür. Bir ge­ce Alâeddin Ali Bey, rüyasýnda Hz. Mevlana'yý görür ve ondan Gorikos Kalesini fethedeceði müjdesini alýr. Bundan son­ra, Güneye bir sefer düzenleyerek sahil emirleri ile birleþir, Gorikos'u fetheder. Zafer dönüþü Konya'ya gelen Alâeddin Ali Bey, "gaza malý ile" Mevlâna Türbesi'ný onartmaya baþlar. Onarým, 1397 yý­lýna kadar sürer. Türbe adeta yeniden yapýlmýþtýr. Buna göre dört fil ayaðý üze­rine oturan sivri kemerler arasýndaki Doðu ve Batý duvarlar açýlmýþ, yalnýz Güney duvar örtülü kalmýþ; böylece Türbe geniþletilerek, dýþarýdaki mezarlarýn da Türbe içine alýnmasý saðlanmýþtýr. Ayrýca kemerleri birbirine baðlayan çapraz tonoz kubbenin üzerine, dilimli silindir seklinde bir kubbe, onun da üzerine yine dilimli konik kümbet yükseltilmiþ ve bugünkü durumunu almýþtýr. Kubbe ve kümbetin dýþ yüzeyleri çinilerle kaplanmýþtýr.


Arif Çelebi II, 26 yýl postniþin olduk­tan sonra, 1421 yýlýnda vefat etmiþ; O da 138Mevlâna Türbesi'ne gömülmüþtür.


Gönderen: 26.12.2006 - 09:52
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
astaravista253 su an offline astaravista253  
791 Mesaj -
Allah Razı Olsun Rýfat abi...
Gönderen: 26.12.2006 - 11:58
Bu Mesaji Bildir   astaravista253 üyenin diger mesajlarini ara astaravista253 üyenin Profiline bak astaravista253 üyeye özel mesaj gönder astaravista253 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

PÝR ÂDÝL ÇELEBÝ (ü.1460)


Arif Çelebi ll'nin ölümünden sonra, makama Emir Âbid Çelebi oðlu Pir Adil Çelebi, getirilmiþtir. 39 yýl Çelebilik ma­kamýnda bulunan Pir Âdil Çelebi, Mevle­vi Tarikatýnýn ikinci kurucusu sayýlýr. Onun zamanýnda tarikat usûllerinin ye­niden tespit edildiði söylenir.


Pir Âdil Çelebi'nin "Pir" olarak anýl­masý da, Onun "Mevlevi Tarikatý'nýn bir çeþit anayasasýný yapmýþ olmasýndandýr. O güne kadar gerçek anlamýyla tespit edilmeyen, ancak bir gelenek olarak sü­re gelen tarikat kurallarý, Pir Âdil Çelebi'yle birlikte, kökleþmiþ, ayrýntýlarý ile kurumlaþtýrýlmýþtýr. Aslýnda O'nun þeyhli­ði yýllarýnda, Anadolu'da Kadirbilirlik, Hâlvetilik birer tarikat olarak kökleþmeye ve yayýlmaya baþlamýþtý. Hacý Bektaþ-ý Veli'nin Suluca Karahüyük'teki Türbesi çevresinde toplanan Türkmenler, "Bek­taþilik" adý altýnda yeni bir tarikatý yay­maya çalýþýyorlardý. Böyle bir ortamda Mevleviliðin diðer tarikatlar arasýnda kiþiliðini bulmasý, fikri ve þekli bir takým ka­idelerle sýnýrýnýn çizilmesi gerekiyordu Pir Adil Çelebi, iste bu sýnýrý çizmiþ Mev­levi Tarikatýna kiþilik kazandýrmýþtýr.


Pir Adil Çelebi zamanýnda Konya Mevlâna ve Mevlevîliðe baðlý Karamanoðullarý'nýn elinde bulunmakla birlikte Osmanlý Karamanoðlu çatýþmasýnýn giderek Osmanlýlar lehine kaydýðýda görülüyordu. Aslýnda Osmanlýlar, belki Karamanoðullarý'ndan daha çok Mevleviliðe yatkýndý. Mevlâna soyu ile akraba da olmuþlardý. Þöyle ki:


Sultan Veled'in kýzý ve Mevlana'nýn torunu Mutahhara Hatun, Germiyan Beyi Süleyman Þah ile evlenmiþ; bu ev­lenmeden Hýzýr ve Ýlyas Paþalar ile Devlet Hatun adýnda bir kýz dünyaya gelmistir. Osmanlý Padiþahý Yýldýrým Bayezid'le evlenen bu kýzdan Musa ve Ýsa Çe­lebilerle, Çelebi Mehmed doðmuþtur. Aslýnda Osmanlý þehzadelerinin "Çelebi" ünvanýyla anýlmasý da onlarýn Mevlâ­na soyundan geldiðinin delilidir. Bu yüz­den Çelebiler Osmanlý padiþahlarýný ken­dileri için "akraba" saymýþlar; padiþahlar da bu akrabalýðý Mevlevi Tarikatýný göze­terek; hâttâ kimi padiþahlar Mevlevi Ta­rikatýna girerek sürdürmüþlerdir.


Ýstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed, yýllardan beri süren ve çoðu kez devleti zor durumlara sokan Karamanoðullarý gailesine artýk son vermek kararýndadýr. Fatih'in Karaman Seferi, ufukta belirgin bir hale geldiði zamanlar Pir Âdil Çelebi, 1460 yýlýnda ölmüþ, yeri­ne oðlu Cemâleddin Çelebi geçmiþti.


Gönderen: 26.12.2006 - 18:12
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

CEMÂLEDDÝN ÇELEBÝ (ö. 1509)


Cemâleddin Çelebi devrinde iki olay önemlidir. Biri; 1467 yýlýnda Fatih Sultan Mehmed'in Konya'yý fethi ve Karamanoðullarý'ný ortadan kaldýrmasýdýr. Fatih'in Konya'yý fethi ile eþraftan bazý ailelerin istanbul'a sürgün edilmesi olayý­ný Cemâleddin Çelebi önlemeye çalýþ­mýþ; Konya'ya vali olarak tayin edilen Þehzade Mustafa, ondan sonra da Sul­tan Cem ile dost iliþkiler kurmuþtur. Fa­tih'in 1481 yýlýnda ölümünden sonra, Amasya'da vali iken Osmanlý tahtýna oturan Þehzade Bayezid ile bu tahta hak iddia eden Sultan Cem arasýndaki olaya hiç karýþmamýþ olan Cemâleddin Çelebi, üstelik Sultan Bayezid ll'nin de saygýsýný kazanmýþtýr.


Mevlevi kaynaklarý, Mevlâna Türbe­si ile Semahane ve Mescidi ayýran stalaktitli Post Kubbesi ile, Mevlâna Sanduka­sýnýn Doðu ve Batýsýndaki Kibabü'l-aktâb (Kutuplarýn Kubbeleri) denilen ve mezar­larýn üzerini örten kubbeli bölümlerin fatih devrinde yaptýrýldýðýný ifade ederler. Böylelikle türbe geniþletilmiþ, türbe dýþýnda kalan mezarlar türbe içerisine alýnmýþtýr


Cemâleddin Çelebi zamanýnda ikin­ci olay ise; Osmanlý padiþahý Sultan Bayezid'in, Mevlâna'ya olan saygý ve sevgi­si dolayýsýyla Mevlâna Türbesi'nin kalem iþi nakýþlarýný yaptýrmýþ olmasýdýr. Halepli ve ayný zamanda Mevlevi olan Muhammed oðlu Abdurrahman bu nakýþlarýn ustasýdýr. Sultan Bayezid bununla da kal­mamýþ Türbedeki sandukalarýn üzerine Bursa'da dokunan ipekli çatma kadife, sevai, diba gibi kumaþlardan püþîdeler (örtüler) serdirmiþtir.


Dergâhta 49 yýl postnýsinlik eden Cemaleddin Çelebi ise, 1509 yýlýnda ölmüþ ve Mevlâna Türbesi'ne defnedilmiþtir.


Gönderen: 27.12.2006 - 14:37
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

HÜSREV ÇELEBÝ (ö.1561)


Cemâleddin Çelebi'nin ölümüyle yerine torunu Hüsrev Çelebi posta oturmuþtur. Mevlevi kaynaklarý, Cemâ­leddin Çelebi'nin Kadý Mehmed Paþa adýnda bir oðlu olduðunu, hukuk bilgisi üstün olduðu için kendisine Kadý Paþa denildiðini yazarlar. Kadý Paþa babasýnýn saðlýðýnda ölmüþ ve baþka erkek kardeþi de bulunmadýðý için, makama Kadý Paþa'nýn oðlu Hüsrev Çelebi geçmiþtir.


Hüsrev Çelebi zamanýnda, Yavuz Sultan Selim, Ýran ve Mýsýr seferlerine gider ve bu seferlerden dönerken, ana­yol üzerinde bulunan Konya'ya uðrardý. Her defasýnda da Mevlâna Türbesini ziyaret ederek onarýmlar yaptýrýr, derviþle­re sadaka daðýtýrdý. Bugün Mevlâna Tür­besi ve Dergâhý avlusunda bulunan Þa­dýrvan, Yavuz'un Konya'ya geldiði yýllar­da yaptýrýlmýþ, Þadýrvan için Konya yakýn­larýndaki Dutlu adý verilen kaynaktan. künk borularla su getirilmiþtir. Yavuz Sultan Selim'in Konya'da. Þems Türbesi yakýnýnda da 1519 tarihli bir çeþmesi vardýr.


Hüsrev Çelebi zamanýnda, Yavuz Sultan Selim'in oðlu Kanuni Sultan Sü­leyman'ýn da Mevlâna Türbesine büyük hizmetleri olmuþtur. Kanuni, Baðdat se­ferine giderken 1541 yýlýnda Konya'ya uðramýþ, Mevlâna Türbesi'ni ziyaret ede­rek. Türbeye bitiþik bir Semahane ile bir de mescit yapýlmasýný emretmiþtir. Bu se­fere katýlan ve mezilleri yazan Matrakçý Nasuh, kaleme aldýðý "Beyân-ý Menzil-i Sefer-i Irâkeyn" adlý eserinde, Mevlâna Türbesi ve Dergâhý'nýn o günkü duru­munu gösterir bir resim bulunmaktadýr.


Osmanlý Devleti'nin en güçlü ve yükseliþ devrinde Yavuz ve Kanuni gibi iki büyük padiþahý gören, onlarýn yakýnlý­ðýný ve saygýsýný kazanan Hüsrev Çelebi, bu devirde Dergâha baðlanan zengin va­kýflarla göz kamaþtýrýcý bir hayat sürmüþ, Konya'da ve Meram baðlarýnda köþkler yaptýrmýþtýr. Kendisi þair. hoþ sohbet, gü­ler yüzlü bir þeyh olduðu için çevresinde de çok sevilmiþ; o güne kadar kimseye nasip olmayacak þekilde. 62 yýl Dergâh­ta þeyhlik etmiþtir. 1561 yýlýnda öldüðü zaman yaþý sekseni çoktan aþmýþtý.


Gönderen: 01.01.2007 - 16:37
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

FERRUH ÇELEBÝ (ö.1591)


Hüsrev Çelebi'nin 1561 yýlýnda ölü­münden sonra yerine kýrk iki yaþýndaki oðlu Ferruh Çelebi, Konya Mevlâna Dergâhý'nýn postniþini olmuþtur. Ferruh Çelebi de zengin vakýf gelirleri içinde. babasý gibi gösteriþli bir hayat sürmüþ; Konya eyalet valisinden sonra, adý duyulur, hatýrý güdülür, hükmü yerine getirilir olmuþtur. Ne var ki onun padiþah nezninde saygýn bir yerinin olmasý, aslýnda tasavvuf ilmine, nes'esine dünya ve ahret görüþüne, hele Mevleviliðe baþýndan beri karþý olan katý ulemayý kýskandýrmýþ, Çelebi aleyhine bir takým dedikodular yaymýþlardýr. Hüsrev Çelebi'nin þeyhlik makamýnda bulunduðu yýllarda, Saray ulemasýnýn Þeyhülislam Kemal Paþazade ve çevresinin, Kadýzadelerin baþlattýðý bu kampanya, ço­ðu zaman Mevlevi Dergâhlarýnýn tümden kapanma tehlikesiyle karþý karþýya býrak­mýþ, araya giren aydýnlar ve Mevlâna hayraný, padiþah yanýnda sözü geçen ki­þiler birkaç kez bu tehlikeyi savuþturmuþlardýr. Ferruh Çelebi zamanýnda Vani Mehmed Efendi, padiþahý kýþkýrtmak­ta, Konya'dan düzenlettirdiði bir takým þikayet "mazbatalarý"ný delil olarak orta­ya koymakta; hâttâ Konya Çelebisi'ni Osmanlý tahtýnda gözü olduðunu yaya­cak kadar ileri gitmektedir. Oysa, Kanuni'nin ölümünden sonra Osmanlý tahtýna oturan Sultan Selim II, Konya Valiliði sý­rasýnda, Mevlâna Türbesi ve Dergahý'na hizmet için Dergâh'ýn hemen Batýsýna büyük bir cami, bir medrese, bir imaret yaptýrmaya baþlamýþ; bu yapýlar padiþah­lýðý döneminde tamamlanmýþtý. Yerine geçen oðlu Sultan Murad III ise bu hiz­meti derin bir baðlýlýkla sürdürmüþ; 1584 yýlýnda bugün Dergâh'ýn cümle kapýsý sýrasýnda bulunan birer kubbe ve bacalý Derviþ hücrelerini yaptýrmýþ, hatta kapýsý üzerine:


Þehi Sultân Murad Han bin Selim Han


Yapub bu hankahý urdý bünyad


Olalar Mevleviler bunda sakin.


Okuna her seher vird ola irsâd.


Görüb dil bu binayý dedi târih


Büyût-i cennet-asa oldý abad 1992)


beyitleri bulunan bir de tarih kitabesi koydurmuþtur.


Böyle olduðu halde, bir zaman son­ra Ferruh Çelebi, padiþah iradesiyle Kon­ya þeyhliðinden alýnarak Ýstanbul'a sür­gün edilmiþtir. Onsekiz yýl süren bu sür­günün hangi tarihte baþladýðý, hangi ta­rihte son bulduðu, sürgün yýllarýnda ki­min Konya'da Çelebilik makamýna otur­duðu hakkýnda fazla bilgimiz yoktur,


Ferruh Çelebi, 1591 yýlýnda ölmüþ, yerine büyük oðlu Bostan Çelebi, Konya Mevlâna Dergâhý Þeyhi postuna otur­muþtur.


Gönderen: 04.01.2007 - 19:25
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

BOSTAN ÇELEBÝ l (ö.1630)



Ferruh Çelebi öldüðü zaman oðlu Bostan Çelebi l, Ýstanbul'daydý. O za­manlar þehzade olan Sultan Ahmed I'in dostluðunu kazanmýþ; hâttâ onu Mevle­vi Tarikatýnýn muhibbi (tarikata saygý ve sevgi besleyen kiþi) yapmýþtý. Tahtta bulunan Sultan Mehmet III'ün hüccetiyle Konya Mevlâna Dergâhý þeyhliðine atanýnca, önce Saray ile olan anlaþmazlýðý ortadan kaldýrarak, vakýf iþlerini bir düzene koymuþ ve Konya'ya dönmüþtü. Kaynaklar O'nun, Konya Mevlâna Dergâhý'na semâ ede ede geldiðini, Mevlana Türbesi'ni ziyaretten sonra, þeyhlik Makamý'na oturduðunu yazarlar Ferruh Çelebi zamanýnda, onun sürgün edilmesiyle bozulan Dergâh iþlerini en kýsa zamanda düzene koyan Bostan Çelebi, derviþleri de çevresinde toplamýþ Ýstanbul'da açýlan Yenikapý, Beþiktaþ Kasýmpaþa Mevlevîhânelerine þeyhler tayin etmiþ, Mevlevi Dergâhlarýndaki birlik ve uyumu yeniden kurmuþtu,


Osmanlý Padiþahý Sultan Ahmed I,1603 yýlýnda tahta oturunca, Bostan Çelebi'nin durumu daha da saðlamlaþmýþtýr, "Bahti" mahlasýyla þiirler yazan þair padiþah, zaman zaman Mevlâna Türbesi'ne hediyeler, türbe mezarlarý üzerine ipekli pûþideler dokutturarak gönderiyor, Mevlâna'ya olan baðlýlýðýný þiirlerinde de dile getiriyordu.


Bostan Çelebi'nin Konya'daki þeyhligi 1630 yýlýna kadar sürmüþtür. Onun zamanýnda Maraþ valisi Mahmud Paþa, Mevlâna Türbesi'ndeki Mevlâna'nýn san­dukasýný Post Kubbesinden ayýran gü­müþ þebekeyi (kafesi) ve buradaki gü­müþ eþiði yaptýrmýþtýr. Þöyle ki:


Mahmud Paþa düþman üzerine se­fere çýkarken Konya'ya gelmiþ ve Meylâna'nýn Türbesini ziyaretle: "Eðer bu se­ferde zafere ulaþýrsam, buraya gümüþ bir kafes yaptýrayým" niyazýnda bulun­muþ. Düþmaný büyük bir yenilgiye uðra­tan Mahmud Paþa, sefer dönüþü vezirli­ðe yükseltilmiþ; sonra kendi öz varlýðý ile 1597 yýlýnda Gümüþ Kafesi ve Gümüþ Eþiði yaptýrmýþtýr. Devrin þairi Mâni, bu hikayeyi 32 beyitlik bir þiirle anlatýr, Kalemkâr Ýlyas Usta da bu þiiri kafes üzeri­ne iþler.


Bostan Çelebi'nin þeyhlik dönemi, Mevlevi yolunun en parlak, en yaygýn bir devresi olmuþtur. Çelebi'nin pekçok kerametleri olduðu her tarafta söylenmek­tedir. Birçok þair, edip, kumandan Konya'ya gelerek Çelebiyle görüþmekte, eli­ni öpmek ve duasýný almak için çalýþmak­tadýr. Mesneviyi en geniþ, en doðru olarak yorumlayan tanýnmýþ þair ve bilgin Ankaralý Rusühi ismail Dede, Bostan Çelebinin yakýn mürididir. Anadolu'nun þehirlerindeki Mevlevihâneler Bostan Çelebi zamanýnda açýlmýþtýr. Mevlevilik, Osmanlý Devletinin egemen olduðu ülkelerde de hýzla yayýlmakta, Belgrad'dan Budýn'e; Halep'ten Mýsýr'a oradan Kuzey Afrika ülkelerine kadar Asitane ve Zaviyeler kurulmaktadýr. O günlerde Mevlevi derviþlerinin seksen bi­ne ulaþtýðý söylenir.


Bostan Çelebi. 1630 yýlýnda olmuþ ve yerine kardeþi Ebubekir Çelebi posta oturmuþtur. Bostan Çelebý'nýn mezarý da Mevlâna Türbesi'ndedir...


Gönderen: 10.01.2007 - 14:17
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

EBUBEKÝR ÇELEBÝ (ö.1638)


Ebubekir Çelebi'nÝn Konya Mevlâna Dergâh'ýnda postniþîn olduðu yýllarda Osmanlý tahtýnda IV.Murad oturmakta­dýr. Sultan IV Murad, koyu bir softa olan Ayasofya Çami'i vaizi Kâdýzâde ve adamlarýnýn etkisi altýnda sufî düþünceye ve tarikat ileri gelenlerine, karþý davranýþ içindedir; bu konuda acýmasýzdýr. Revan Seferi'ne giderken, 18 Nisan 1635'de Konya'ya da uðramýþ, birkaç gün kalmýþ­týr, Sakýp Dede ve tarihçi Naimâ'nýn verdiði bilgilere göre, padiþah daha Kon­ya'ya girerken Kadýzâdeler: "Eðer bu þehirde medfun Mevlâna Celâleddin, ger­çek bir Allah velisi ise, cesedi çürümemiþtir. Þayet çürümüþ ise, Türbesini de, Der­gâhýný da yýkmak evlâdýr. Padiþahýmýz herhalde bunun tedbirini almalýdýr" di­yerek IV.Murad'ýn zihnini çelmiþler. Konya'ya gelerek Meram'da otaðýný kuran Padiþah, Konya Kalesinde mahpus bulu­nan bazý zorbalarý idam ettirmiþ, daha sonra hýþýmla Mevlâna Türbesi'ne gel­miþ, çizmeleriyle içeri girmek istemiþ. Türbedâr, Hazret-i Mevlâna'nýn huzuruna çizme ile girilemeyeceðini, çizmelerini çýkarmasýný ihtar edince, büsbütün kýzýp, öpmek bahanesiyle Türbedarýn elini sý­karak kýrmak istemiþ. Pehlivan yapýlý, güçlü IV.Murad karþýsýnda, zayýf ve çe­limsiz olan Türbedarýn kendi el kemikle­rini ezercesine sýktýðýný görünce, hemen býrakmýþ; bu kez de Mevlâna Türbe­si nde, Mevlâna'nýn cesedinin gömülü bulunduðu mezar mahzeninin kapýsýnýn açýlmasýný, içeri girilerek cesedin çürüyüp Sürümediðinin görülmesini emretmiþ. Ebubekir Çelebi, bu emre þiddetle karþý koyunca, tepesi atmýþ, elindeki inci tesbihi kopararak, tanelerini mahzen kapýsýný aralýðýndan içeri atmýþ, bu kez de mahzene inilerek tespih tanelerinin top­lanmasýný emretmiþtir. Ebubekir Çelebi, bunun da yapýlamayacaðýný, eðer mutlaka bu emrinin yerine getirilmesi isteni­yorsa, ancak ergenlik çaðýna ulaþmamýþ bir çocuðun mahzene sokulmasý gerekti­ðini söylemiþ. Bunun üzerine sekiz-on yaþlarýnda bir çocuk bulunmuþ; mahzen kapýsý açýlarak, basamaklardaki inci ta­nelerini toplamasý söylenmiþtir. Çocuk baþýný mahzenden içeri soktuðu an bir çýðlýk atmýþ, bayýlmýþ. Bu olay IV.Murad'ý heyecanlandýrmýþ olacak ki, fikrinden vazgeçerek, Çelebi'nin gönlünü almýþ, birkaç samur kürk hediye etmiþ, ayrýca derviþlere ihsanlarda bulunduðu gibi, geliri bol Soðla Vakfý'ný da Dergâh'a baðlamýþtýr. Konya'da beþ gün kalan, bu süre içinde zorbalarý, tütün içenleri te­mizleyen IV.Murad, Revan'a gitmek üze­re buradan Kayseri'ye yönelmiþtir. IV Murad gibi hýrçýn, öfkeli, bir padiþahýn hýþmýný savuþturan, üstelik saygýsýný, ve yakýnlýðýný kazanan Ebubekir Çelebi, Soðla Vakfý'nýn zengin gelirlerine de ka­vuþunca, çevresinde daha güçlü, daha sözü geçer duruma gelmiþ; O'nun bu durumundan rahatsýz olanlar meydana çýkmýþtýr. Bir süre sonra, IV.Murad, Bað­dat Seferi'ne çýkmak üzere, 1637 yýlý Ha­ziran ayýnda tekrar Konya'ya uðramýþ, yine Meram baðlarýnda konaklamýþtýr.

Ebubekir Çelebi'nÝn Konya'da bir sultan gibi pervasýz hareket ettiði, üste­lik padiþahýn Dergâh'a baðladýðý Soðla Vakfý'ndan aþýrý vergiler alarak halký ez­diði þikayeti, Çelebi'nin muhalifleri tara­fýndan padiþaha iletilince, padiþah büyük bir öfkeyle derhâl Çelebi'nÝn idamýný em­retmiþtir. Þeyhülislâm Yahya ve Silahdâr Mustafa Aga'nýn yalvarmalarý ile Çelebi idamdan kurtulmuþ, tüm mallarý­na el konarak istanbul'a sürgün edilmiþ­tir Ebubekir Çelebi'nin mallarýna el ko­nurken, Soðla Vakfý gelirlerinin el sürülmeden Dergâh kasalarýnda korunduðu

Anlaþýlmýþ, fesatçýlar, þahsi malý vakýf gelirinden fazladýr, onlar da alýnsýn diye padiþaha söylenince, Ebubekir Çelebi'nýn kültürlü, cesur eþi Þirzâd Hatun, hemen huzura kabul edilmesini istemiþ; Padiþah kendisini kabul ettiði zaman: «Kudretli Sultaným, Çelebi'nin malý had­den fazladýr deyu, size ihbarda bulun­muþlar, Doðrudur. Hünkarýmýzýn Revan Seferi'ne giderken ihsan buyurduklarý üç samur kürk vardý ki, bunlara dahi el sür­müþ deðiliz. Devletlü Hünkarýmýn bu ih­saný bizim için cihana bedeldir. Ferman buyurulursa onlarý da verelim» deyince, IV.Murad, mahcup olmuþ. Çelebi'nin üzerine varmamalarýný emretmiþtir.

Ebubekir Çelebi, sürgün olarak gel­diði Ýstanbul'da, Vezir Bayram Paþa'nýn konaðýnda misafir olarak kaldýðý sýrada, 1638 yýlýnda ölmüþ, Yenikapý Mevlevîhanesi avlusuna gömülmüþtür.
Gönderen: 11.01.2007 - 16:38
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
SaYaCGIN su an offline SaYaCGIN  
Admin


1760 Mesaj -
Allah razi olsun abim bu güzel konulari bizimle paylastigin icin tesekkürler

Ellerine emeklerine saglik
Gönderen: 11.01.2007 - 16:46
Bu Mesaji Bildir   SaYaCGIN üyenin diger mesajlarini ara SaYaCGIN üyenin Profiline bak SaYaCGIN üyeye özel mesaj gönder SaYaCGIN üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

KÜÇÜK ARÝF ÇELEBÝ (0.1642)


Ýstanbul'a sürgün edilen Ebubekir Çelebi'nin yerine, ana tarafýndan Mevlâna soyundan gelen Veled Çelebi oðlu, Küçük Arif Çelebi postniþîn olmuþtur. Küçük Arif Çelebi'nin daha önce Afyon Mevlevihânesi'nde þeyh olduðu, ana tarafýndan Mevlâna soyundan geldiði gibi, Veled Çelebi'nin soyunun, Afyon Mevlevihanesini kuran ve Mevleviliðin yayýlmasýnda büyük hizmetleri görülen Divane Mehmed Çelebi'ye (Semâ'i) dayandýðý söylenir. Ne var ki ilk kez Konya Mevlevi Dergâhýna doðrudan doðruya Mevlana'nýn erkek soyundan deðil de, "inas" denilen kadýn soyundan gelen bir Çelebi atanmýþtýr.


Küçük Arif Çelebi'nin þeyhliði ancak beþ yýl sürmüþ, 1642 yýlýnda ölümünden sonra yerine, daha önce Dergâh'ta þeyh­lik etmiþ olan Ferruh Çelebi'nin torunu Hüseyin Çelebi postniþin olmuþtur.


Gönderen: 12.01.2007 - 13:20
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Feyzaa su an offline Feyzaa  
239 Mesaj -
Allah Razı Olsun
Gönderen: 12.01.2007 - 13:47
Bu Mesaji Bildir   Feyzaa üyenin diger mesajlarini ara Feyzaa üyenin Profiline bak Feyzaa üyeye özel mesaj gönder Feyzaa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

HÜSEYÝN ÇELEBÝ (ö.1666)


Mevlâna soyundan Hasan Çelebi oðlu Hüseyin Çelebi, Osmanlý Padiþahý Sultan ibrahim ve Mehmed IV zamanýn­da þeyhlik yapmýþtýr. Daha önce Ebube­kir Çelebi'nin padiþah emriyle Ýstanbul'a sürülmesi, Afyon Mevlâna Dergâhý'ndan Arif Çelebi'nin Konya'ya getirilerek pos­ta oturtulmasý gibi olaylar, o güne kadar yalnýz Mevlâna'nýn erkek soyundan olan en yaþlý Çelebiye verilen postniþînlik ma­kamýný zedelemiþ, üçyüz yýldan fazla sü­regelen bir geleneði sarsýntýlara uðratmýþtýr. Bundan sonra, makamda gözü olanlar, birtakým siyasî entrikalarla Çelebilik Makamýný ele geçirmek arzusu içinde olmuþlardýr. Nitekim, Hüseyin Çe­lebi, postniþin olduktan sonra Derviþ Çe­lebi adlý birisi, bir þikayetçi grubu ile Ýstanbul'a gelmiþ, Dergâh'a kendisinin ta­yini için olur olmaz giriþimlerde bulun­muþsa da, kendilerine Galata Mevlevihânesi þeyhliði verilerek mesele kapatýlmýþ­týr.
Sultan Mehmed IV zamaný, Anado­lu'da Celâli isyanlarýnýn alýp yürüdüðü, idarenin çöküntüye uðradýðý bir devirdir. Devleti ve idareyi düzene koymak üzere, geniþ yetkilerle sadrazamlýða getirilen Köprülü Mehmed Paþa, önce isyanlarý bastýrmak, isyanlara ön ayak olanlarý saf dýþý etmek için, kanlý, acýmasýz bir harekata giriþmiþtir. Anadolu isyanlarýnýn elebaþlarýndan Abaza Hasan Paþa'nýn bir süre Konya'yý karargâh olarak kullanma­sý, Konya ileri gelenlerini, bu arada Konya Çelebilerini de tedirgin etmiþ, töhmet altýnda býrakmýþtýr. Hâttâ, Hüseyin Çelebi'ye karþý kimi kiþiler: «Çelebi Aba­za'nýn Konya'ya girmesini saðladý, ona arakiyye giydirdi» gibi sözler ortaya at­mýþlardýr. Durum incelenmiþ, iftira oldu­ðu anlaþýlýnca Çelebi hoþ tutulmuþ, yalnýz hoþ tutulmakla kalmamýþ, isyanlar dolayýsýyla toplananlar arasýnda Mevlevi derviþleri varsa salýverilmiþtir.

Anadolu'daki bu kargaþa yetmez­miþ gibi, Ýstanbul'da da Saray çevresin­de, kendilerine Kadýzâdeler denen bir alay softa, tarikatlara karþý amansýz bir savaþ açmýþtý. Hâttâ bu grup, Þeyhülis­lâm Bahâyi Efendi’den semâ etmenin haram; edenlerin kâfir olduðuna dair bir de fetva almýþ, tekkeleri basarak derviþleri daðýtmaya çalýþmýþlardý. Uyanýk ve kültürlü bir sadrazam olan Köprülü Mehmed Pasa, Padiþahla da görüþerek, bunu önlemiþ, elebaþýlarýn çoðunu Kýbrýs'a sürdürmüþtü. Ne var ki bu fesat gu­rubunun artýklarý boþ durmuyor, faaliyetlerini gizlice saray içine sokmaya çalý­þýyorlardý. Hüseyin Çelebi 1666 yýlýnda öldüðü zaman, bu faaliyet daha artmýþ­tý. Hüseyin Çelebi'den sonra yerine, yine Mevlâna soyundan Abdurrahman Çelebi oðlu, Abdülhalim Çelebi, Dergâh postniþînlýðiýne getirildi.
Gönderen: 13.01.2007 - 15:47
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ABDÜLHALÝM ÇELEBÝ (ö.1679)


Abdülhalim Çelebi zamaný Mevlevi Tarikatýnýn duraklama, hâttâ resmen kapatýlmasýyla karþý karþýya olduðu bir devirdir.

Kadýzâdelerin Ýstanbul'da ki takipçilerinden Vani adlý bir hoca, vaazlarý ile þöhret yapmýþtý. Sadrazam Köprülü Mehmed Pasa'nýn ölümünden sonra, Sadrazamlýða getirilen oðlu Fazýl Ahmed Paþa da, Vani'nin þöhretine kapýlmýþ, adýný Saraya kadar duyurmuþtu. Sultan Mehmed IV, bir gün tebdil gezerken Vani'nin evine uðramýþ, yaptýðý gö­rüþmeden çok hoþlanmýþ, onu Hünkar Þeyhi tayin ederek sarayýna almýþtý. Bu fýrsattan faydalanmasýný bilen Vani Efendi, o yýllarda mehdiliðini ilan eden kimi zavallýlarý da bahane ederek, ülkedeki tüm tekkelerin kapatýlmasýna ferman almýþ; Mevlevihânelerde semâ edilmesi de yasaklanmýþtý. 1666 yýlý sonlarýna rastla­yan bu olay, Mevlevilerce Yasað-ý bed (Kötü yasak) ibaresi ile tarihlendirilmiþtir. "Yasað-ý bed" ebcedle 1077 Hicri tarihi­ni gösteriyordu. Bu yasak, Vani'nin gözden düþmesi yýlý olan 1684'e kadar, 18 yýl sürdü. Abdülhalim Çelebi de 1679 yý­lýnda ölmüþ, yerine oðlu Kara Bostan Çe­lebi geçmiþtir.
Gönderen: 15.01.2007 - 12:46
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

KARA BOSTAN ÇELEBÝ (ö.1711)


Konya'da ve diðer þehir ve kasabalardaki Mevlevihane, Asitane ve Zaviye­lerde 18 yýl semâ yasaðý süresi, tarikatý çökertmiþ, derviþlerin çoðu daðýlmýþtý. Mevlevihâneler birkaç derviþi ile içine dönük, küskün, yasaðýn kaldýrýlacaðý günü bekliyorlardý. Sonunda beklenen gün geldi. 1684 yýlýnda, Mevlevilerin eskisi gibi Dergahlarýnda semâ etmelerine izin verildi. Bu kutlu olay, bütün Mevlevîhânelerde bir bayram sevinci yaþattý. Þairler tarih düþürdüler. Bir tarih de þöyleydi:

Gûf-i can mülhem-i gaybi dedi târihini;


Mevleviler döndü cana ýþk-ý Mevlânâ ile (1095 Hicri)

Semâ yasaðý kaldýrýldýktan sonra Kara Bostan Çelebi (Bostân-ý Sânî = ikinci Bostan Çelebi), bozulan Dergâh vakýflarýný bir düzene sokmak için çalýþtý. On sekiz yýllýk yasak devrinde, kimi kadý ve imamlar Dergâh vakýflarýna el atmýþ­lardý; onlarý saf dýþý etti. Dergâh eski neþ'esini bulmuþ. Çelebilik Makamý iti­barýný tekrar kazanmýþtý. Daðýlan derviþ­ler Konya'ya ve öleki Mevlevîhânelere akýn ediyorlardý.

Semâ yasaðý kaldýrýldýktan sonra Kara Bostan Çelebi (Bostân-ý Sânî = ikinci Bostan Çelebi), bozulan Dergâh vakýflarýný bir düzene sokmak için çalýþtý. On sekiz yýllýk yasak devrinde, kimi kadý ve imamlar Dergâh vakýflarýna el atmýþ­lardý; onlarý saf dýþý etti. Dergâh eski neþ'esini bulmuþ. Çelebilik Makamý iti­barýný tekrar kazanmýþtý. Daðýlan derviþ­ler Konya'ya ve öleki Mevlevîhânelere akýn ediyorlardý.

1689 yýlý Mart ayýnda, Osmanlý Pa­diþahý Sultan Süleyman II, ikinci Viyana bozgunundan sonra devletin kaybettiði topraklarý almak üzere sefere çýktýðý ve Edirne'de otaðýný kurduðu sýrada. Kara Bostan Çelebi de, büyük bir Mevlevi ala­yý düzenleyerek Edirne'ye geldi ve padi­þahýn yanýnda yerini aldý. Kara Bostan Çelebi'nin bu hareketi takdir edilmekle birlikte, talim görmemiþ alayýn, orduda herhangi bir kargaþaya sebebiyet vereceði endiþesiyle, kendisine teþekkür edilerek Konya'ya gönderildi; «Siz zaferi­miz için dua ediniz, bu bize yeter» den­di.

1691 yýlýnda Sultan Ahmed II'nin Osmanlý tahtýna oturmasýyla birlikte, Ka­ra Bostan Çelebi hakkýnda Saraya þika­yetler sökün etti. Yasak devrinde Dergah vakýflarýna el atanlar, menfaatlerinin bo­zulmasý üzerine yeni giriþimlerde bulu­narak Çelebi'yi gözden düþürmeye çalý­þýyorlardý. Bunda da baþarýlý oldular. Çe­lebi, Hacc'a gitmesi' bahanesi ile Kon­ya'dan uzaklaþtýrýldý. Birçok Dergâh vakýflarý kaldýrýldý. Çelebi Hacc'dan dön­dükten sonra da Kýbrýs'a sürüldü. Kýrk gün Kýbrýs'ta kalan Çelebi, af emri Kýbrýs'a ulaþýnca Konya'ya geldi. Neyli, kudümlü büyük bir alay|a karsýlanarak makâmýna oturdu. O günlerde zaten Sultan Mustafa II tahta geçmiþ bulunuyor­du

Yine o günlerde bir deprem Mevlâna'nýn Türbesi'nde büyük çatlaklar mey­dana getirmiþti. Kara Bostan Çelebi, Dergah'ta kendi parasýyla büyük bir ona­rým baþlatmak üzereyken, keyfiyet Os­manlý Sarayýna ulaþtýrýlmýþ, «Türbe padi­þahlarýn eseridir. Bugüne deðin, hep pa­diþahlarýn yardýmý ile onarýla gelmiþtir. Bu onarýmýn da hazineden yaptýrýlmasý uy­gun olacaktýr» denerek, onarým masraflarý Saraydan karþýlanmýþ; hattâ Sadra­zam Amcazade Hüseyin Paþa da ken­di cebinden onsekiz kese niyaz parasý göndermiþtir. Bu onarým sýrasýnda Yeþil Kubbe çinileri iznik'te yaptýrýlarak yeni­lenmiþtir (1698).

Bütün bu acý olaylara sabýrla göðüs geren Çelebi, 1711 yýlýnda seksen beþ yaþýndayken göçmüþ ve Dergâh'a gö­mülmüþtür. Yerine de büyük oðlu Sad­reddin Çelebi geçmiþtir.




Mesaj 1 kez düzenlendi. En son rifat56 tarafından, 16.01.2007 - 17:36 tarihinde.
Gönderen: 16.01.2007 - 17:35
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

SADREDDÝN ÇELEBÝ (0.1711)


Mevlevi kaynaklarý, Sadreddin Çelebi'nin, babasý yerine iki kez posta oturduðunu bildirir, ilki, babasý Hacc'a gittiði ve Hac dönüþü Kýbrýs'a sürüldüðü sýrada posta oturduðudur. Hâttâ, o za­man amcasý Celâleddin Çelebi, posta geçmiþse de yaþlýlýðý yüzünden azledil­miþ, makama Sadreddin Çelebi geçiril­miþtir. Babasý kýsa bir süre sonra, affedi­lip Kýbrýs'tan dönünce postniþînliði bý­rakmýþ; babasýnýn ölümünden sonra ikinci defa posta oturmuþtur.

Sadreddin Çelebi'nin zamanýndaki en önemli olay, onun Osmanlý þehzade­lerine Arakiyye tekbirlemek üzere Ýstan­bul'a davet oluþudur. Yaþlý Çelebi, bu davete uyarak Ýstanbul'a gitmiþ, görevini tamamlamýþ, 1711 yýlý Haziranýnda Kon­ya'ya dönerken Akþehir'de hastalanmýþ, Konya'ya geldikten birkaç gün sonra da vefat etmiþtir.

Sadreddin Çelebi'nin ölümüyle bo­þalan Çelebilik Makamý yine bir takým post kavgalarýný yüze çýkarmýþ, sonunda Kara Bostan Çelebi'nin küçük amcasý Abdurrahman Çelebi'nin oðlu Mehmed Arif Çelebi postniþînlige getirilmiþtir.
Gönderen: 17.01.2007 - 10:24
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

MEHMED ARÝF ÇELEBÝ (ö. 1746)


1746 yýlýna kadar 35 yýl Dergah'ta Þeyhlik makamýnda oturan Mehmed Arif Çelebi zamanýnda, Osmanlý Devle­tinin egemen olduðu birçok yerlerde ye­ni Mevlevîhâneler açýlmýþ, Mevlevilik Anadolu'dan Arap ülkelerine, Rume­li'den Sýrbistan'a ve Macaristan'a kadar Avrupa içlerine yayýlmýþtýr, Ýstanbul, Bur­sa. Eskiþehir, Kastamonu, Afyon, Kütah­ya, Manisa gibi þehirlerdeki büyük Mevlevihânelerin yaný sýra Arap ülkelerinde Baðdat, Musul, Kerkük, Halep, Hama, Humus, Þam, Kudüs, Medine, Mekke; Ýran'da Tebriz; Akdeniz adalarýnda Kýbrýs (Lefkoþa), Girit (Hanya), Sakýz, Midilli, Si­roz; Rumeli ve Avrupa yakasýnda, Belgrad, Bosnasaray, Filibe, Niþ, Peç, Selanik, Üsküp, Vodine gibi þehirlerde Mevlevi zaviyeleri açýlmýþtý. Bu arada sadece Ýs­tanbul'da Galata (Kulekapýsýgöz kırpma, Kasýmpa­þa, Yenikapý, Beþiktaþ, Bahariye, Üskü­dar gibi altý Mevlevihane vardý.

Mehmed Arif Çelebi, Mevlâna Dergâhý'nýn Batý bitiþiðindeki Sultan Veled Medresesi'ni (Monlâ-yý Cedîd Medrese­si) onartarak ek yapýlarla büyütmüþ, bu­rasýný Çelebi çocuklarý için bir okul haline getirmiþtir. Ayrýca, Dergâh'ýn kuzeyinde­ki Çelebi Misafirhanesi de O'nun zama­nýnda yaptýrýlmýþtýr. Çelebi'nin 1746 yý­lýnda ölümünden sonra yerine oðlu Ebubekir Sânî Çelebi (Ebubekir II) atanmýþtýr.
Gönderen: 17.01.2007 - 20:15
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

EBUBEKÝR ÇELEBÝ 11(0.1785)


"Garîbî" mahlasýyla þiirler de yazan Ebubekir Çelebi II'nin postniþinliði za­maný, bir takým siyasi çalkantýlar ve iç kargaþalar içinde geçer. Çelebi'nin iki oðlu kendisi saðken ölmüþ, baþka bir er­kek çocuðu olmadýðý için de Çelebilik Makamý saðlýðýnda tartýþmalara konu ol­muþtur. Bu arada Çelebi de boþ durma­mýþ, Konya'da Vilayet iþlerine karýþmaya, istediði gibi hareket etmeye yeltenmiþ, O'nun bu hareketleri Saray tarafýndan hoþ karþýlanmadýðý için, bir köþeye çekil­mesi, yerine Mesnevihân Seyyid Alizâde'nin vekil býrakýlmasý emredilmiþtir. Bu olaylar sýrasýnda Karaman Valisi Çerkeþ Hasan Paþa ile de arasý açýlmýþ, yeniçeri­leri onun aleyhine kýþkýrtmýþtýr. 1776 yý­lýnda bir idam fermanýnýn yerine getiril­mesine karsý olan Ebubekir Çelebi II, çevresine topladýðý kiþilerle mahkemeyi bas­mýþ, Mesnevîhân'ýn evine yürümüþ, Konya'da büyük bir isyaný baþlatmýþtýr. Nihayetinde olay bastýrýlmýþ, Çelebi'nin idam fermaný Þeyhülislâm tarafýndan önlene­rek 1776 Temmuzunda Manisa'ya sürül­mesi saðlanmýþtýr.

Bir sûre Manisa'da sürgün kalan Ebubekir Çelebi II, affedilerek Konya'ya dönmüþ. 1785 yýlý Mayýs ayýnda Konya'da ölmüþtür.

Ebubekir Çelebi II'nin ölümüyle, postniþînliðe Mevlâna'nýn kadýn soyun­dan Mesnevîhân Seyyid Alizâde, ayrýca erkek soyundan Karaman Mevlevîhânesi Þeyhi ismail Çelebi oðlu Hacý Mehmed Çelebi talip olmuþ, ikisi de Ýstanbul'a çaðrýlarak Sarayýn arz odasýnda Sadra­zam Þahin Ali Paþa ve devlet ileri gelen­lerinin huzurunda teker teker dinlenmiþ; sonunda postniþînlik delikanlýlýk çaðýnda bulunan Hacý Mehmed Çelebi'ye veril­miþtir.
Gönderen: 18.01.2007 - 10:48
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

HACI MEHMED ÇELEBÝ (ö.1815)


Hacý Mehmed Çelebi'nin otuz yýla yaklaþan þeyhliði, çokça Sultan Selim III devrine rastlar. Uyanýk ve yeniliksever bir padiþah olan Selim III Mevlevîdir. Ýstan­bul'da baþta Galata olmak üzere öteki Mevlevîhâneleri sýk sýk ziyaret etmede, "mukabele" denilen Mevlevî âyinine da­vet olunmaktadýr. Galata Mevlevîhânesi Þeyhi Þair Gâlib'in (Þeyh Gâlib) yakýn dostudur. Selim III, Mesnevi okumakta, ney üflemekte, besteler yapmaktadýr. Selim III orduyu bir düzene koymak üze­re Nizâm-ý Cedîd'i kurmuþ, bu yenilik hareketi illere de duyrularak, valilerden, gerekli önlemlerin alýnmasý istenmiþtir. O günlerde Kadý Abdurrahman Paþa Kon­ya valisidir. Kadý Abdurrahman Paþa'nýn Konya ve çevresindeki bazý ayaklanmala­rý kanlý bir þekilde bastýrmasý, Konya ileri gelenlerinden kimi kiþileri öldürtmesi olaylarý sýrasýnda, Hacý Mehmed Çele­bi'nin bu isyanýn dýþýnda kalmasý için Kü­tahya'ya veya Afyon'a gitmesi tavsiye edilmiþ ise de Çelebi bu tavsiyelere uymamýþ; hâttâ adý isyan elebaþýlarý arasýn­da anýlmýþtýr. Padiþahýn ve Sadrazamýn «Mevlâna soyundadýr, kendisine bir za­rar gelmesin» diye korunmasýyla, Kadý Abdurrahman Paþa olayýndan güçlükle yakasýný sýyýran Çelebi, bir hayli þikayet­lere yol açan vakýf anlaþmazlýklarýna da karýþmýþ; sonunda, daha fazla Çelebilik makamýnda kalamayacaðýný anlayýnca, Selim lll'ün öldürülmesinden birkaç yýl sonra, dokuz yaþýndaki oðlu Mehmed Sâid Hemdem Çelebi'ye hilafet vererek kendi yerine oturtmuþtur. O yýllarda, Sultân Mahmud II tahttadýr ve Mevlevi Sâid Halet Efendi de padiþahýn musa­hibi, en yakýn adamýdýr. Hacý Mehmed Çelebi, istanbul'da yapýlacak iþlerini Sâid Halet Efendi'ye havale etmektedir. Ta­nýnmýþ þair Keçecizâde izzet Molla da Mevlevîdir ve Çelebi'nin yakýn dostudur. Hacý Mehmed Çelebi, oðlu Mehmed Sâid Hemdem Çelebi'nin hilâfet fermanýný beklerken 1815 yýlýnda ölmüþ, Sâid Hemdem Çelebi de Ýstanbul'a yolcu ol­muþtur.
Gönderen: 18.01.2007 - 17:56
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

MEHMED SÂÝD HEMDEM ÇELEBÝ (ö.1858)



Dokuz Çelebi Ýle istanbul'a gelen çocuk yaþtaki Mehmed Sâid Hemdem Çelebi, padiþah, vezir ve devlet ileri ge­lenlerince kabul edilmiþ, kendisine ve Mevlâna soyundan gelen tüm Konya Çelebilerine ihsanlar verilmiþ, Sadrazam'ýn huzurunda samur kürk giydiril­miþtir. Sâid Hemdem Çelebi, istanbul'da bir ay kalmýþ, daha sonra Üsküdar'a ge­çerek, oradan Mevlevihane þeyhlerinin dua ve tekbirleriyle Konya'ya uðurlanmýþtýr.

Kýrk dört yýl, Çelebilik makamýnda oturan Sâid Hemdem Çelebi, kendisini iyi yetiþtirmiþti. Dokuz yaþýnda postniþin olduðu için kendisine amcasý Ferruh Çe­lebi nâib (vekil) olmuþ; on sekiz yaþýna kadar, Dergâh idaresi Ferruh Çelebi'nin yönetiminde kalmýþtý. Bu arada Farsça ve Arapça öðrenen Sâid Hemdem Çelebi, bilgin hocalarýnýn elinde kültürlü bir Çe­lebi olarak yetiþmiþti. Onun unutulmayan ve unutulmayacak olan bir hizmeti de Dergâh'ta büyük bir kütüphane kurmasýydý. O güne kadar, Dergâh'ta yazýlan ve Dergâh'a vakfedilen çok deðerli kitaplar, kayda geçerek bir kütüphanede toplanmýþ deðildi. Kitaplar genellikle Çe­lebi'nin dairesinde bulunur, yada þunun bunun elinde kalýrdý. Ebubekir Çele­bi'nin Ýstanbul'a sürgün edildiði sýrada birçok kitap da Ýstanbul'a götürülmüþtü.

Kitabýn deðerini çok iyi bilen Sâid Hemdem Çelebi, önce daðýlan ve Çelebi evlerine taþýnan kitaplardan arta kalanýný toplattý; daha sonra Dergâh'ta bulunan kitaplarla tümünü bir deftere kaydettirerek bir derviþin «hâfýz-ý kütüp»lüðüne verdi. 1854 yýlýnda kurulan Dergâh Kü­tüphanesine Hemdem Çelebi'nin vakfet­tiði bu kitaplar adýný taþýyan bir mühürle tescil edildi.

II. Mahmud, 1826 yýlýnda Os­manlý ordusunu bir düzene koyup yeni­çeriliði kaldýrmasý ile birlikte, yeniçeri ocaðýnýn dayandýðý Bektaþiliði de yasak­layarak Bektaþi Dergâhlarýný kapatmýþtý. Mevleviler bu olayda tamamen tarafsýz kalmýþ, ayrýca padiþahýn da sevgisini ka­zanmýþlardý, ikinci Mahmud, birçok Mevlevîhâneleri onartmýþ, vakýf iþlerine yeni bir düzen vermiþti. Hele Sultan Abdülmecid zamanýnda, Sâid Hemdem Çelebi'nin saraydaki itibarý daha çok art­mýþtý. Abdülmecid'in en üstün derecede­ki niþanýný almak için gittiði Ýstanbul'dan Konyalýlar kilometrelerce öteden karþýla­mýþlardý. Çelebi Ýstanbul dönüþünden iki yýl sonra vefat etmiþ, yerine 1858 yýlýnda en büyük oðlu Mahmud Sadreddin Çelebi geçmiþti.
Gönderen: 17.02.2007 - 12:38
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

SADREDDÝN ÇELEBÝ (ö.1881)


Mahmud Sadreddin Çelebi, bü­tün Çelebilerin ve Dergâh ileri gelenleri­nin söz ve gönül birliði ile Çelebilik ma­kamýna getirilmiþti. Aðýr baþlý, hoþsoh­bet, hayýrsever bir þeyh olarak tanýnmýþtý. O'nun Dergâh þeyhi olduðu sýralarda bir ihmal yüzünden Konya çarþýsý ile çar­þý içinde bulunan Yüksek Cami ile Kapý Cami tamamen yanmýþtý (1867). O zamanlarýn Konya Valisi Burdurlu Ahmed Tevfik Paþa ile Mahmud Sadreddin Çelebi el ele vererek, Sultan Abdülaziz ve annesi Pertevniyal Valide Sultan'ýn yardýmý ile Yüksek Cami yerine, 1874 yý­lýnda þimdiki Aziziye Cami yaptýrýlmýþtý. Kapu Cami'inin yerinde, 1868 yýlýnda yaptýrýlan cami ise daha çok Mahmud Sadreddin Çelebi'nin para yardýmý ile tamamlanmýþ, ayrýca yanan dükkânlarýn yerine 55 yeni dükkan inþâ edilmiþti. Sul­tan Abdülaziz, ayrýca 1868 yýlýnda Der­gâh þadýrvanýný da onarmýþtýr.

Konya bu yangýn felaketinin ardýn­dan 1873 yýlýnda büyük bir kuraklýk teh­likesi ile baþbaþa kalmýþ; 1290 (H.) kýtlýðý denilen bu yýl, halk aç ve çaresiz sokak­lara dökülmüþtür. Konya Valisi Sakýzlý Ahmed Esat Paþa ile Mahmud Sadred­din Çelebi'nin halkýn yanýnda yer almasý, yardýmýna koþmasý, Dergâh'a saygýyý da­ha çok arttýrmýþ; Sultan Abdülaziz, Çelebi'ye niþanlar tevcih etmiþtir. Sadreddin Çelebi 1881’de ölmüþ, yerine büyük kardeþi ve Manisa Mevlevihânesi þeyhi Fahreddin Çelebi, Çelebilik makamýna atanmýþtýr
Gönderen: 18.02.2007 - 13:41
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

FAHREDDÝN ÇELEBÝ (ö.1882)



Bütün Çelebilerin ve Dedelerin Þey­hülislama birlikte çektikleri telgraf üzerine Konya Mevlâna Dergâhý, Þeyh postuna oturan Fahreddin Çelebi, ancak bir yýl postniþîn olmuþ. 1882 yýlýnda öldüðü zaman yerine kardeþi Mustafa Safvet Çelebi atanmýþtýr.


Gönderen: 20.02.2007 - 12:31
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

MUSTAFA SAFVET ÇELEBÝ (ö. 1887)





Beþ yýl Mevlâna Dergâhý'nda postniþînlýk makamýnda oturan Mustafa Safvet Çelebi, Mevlâna Türbesi Yeþil Kubbesinde bazý onarýmlar yaptýrmýþ; kubbe kurþunlarýný yeniletmiþtir. 1887 yýlýnda öldüðü zaman yerme kardeþi Sâýd Hemdem Çelebi'nýn oðlu Abdülvahid Çelebi geçmiþtir.


Gönderen: 21.02.2007 - 21:31
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ABDÜLVÂHÝD ÇELEBÝ (ö.1907)



Osmanlý Padiþahý Abdülhamid II'nin saltanat yýllarýnda 20 yýl Dergâh postniþliðinde bulunan Abdülvâhid Çe­lebi. Bektaþi meþrep, atýlgan, yeri geldi­ði zaman Sultan Abdülhamid aleyhin­de konuþabilen, uyanýk ve cömert bir þeyhti. Bu yüzden Konya valisi Ali Sürüri, daha sonra Avlonyalý Ferid Paþa'lar tarafýndan sýký bir göz hapsine alýnmýþ; sözleri ve hareketleri sýk sýk Saraya jurnal edilmiþtir. Abdülhamid'in Yýldýz Sarayý'na karþýlýk O da Konya'nýn Meram baðlarýnda Yýldýz Köþkü adýyla süslü bir köþk yaptýrmýþ; þehir içerisinde saray fay­tonlarýna benzer faytonlarla gezmiþ, her haliyle padiþahý kuþkulandýracak davranýþlarla dikkatleri çekmiþti. Þehir dýþýna çýkmasý yasaklandýðý halde, bir gün Hacýbektaþ Türbesi'ni ziyaret maksadý ile þehrin dýþýna çýkmýþ, onun bu pervasýz hareketi Vali Ferid Paþa tarafýndan Sara­ya telgrafla bildirilmiþ; gönderilen emir­de, Çelebi'nin ne olursa olsun geri çevril­mesi istenmiþtir. Ferid Paþa, Abdülvâhid Çelebi'yi Konya dýþýnda durdurarak, güçlükle Konya'ya getirebilmiþtir.

Abdülhamid II, Molla Hünkaroðlu diye tanýnan Konya Çelebilerinin kendi­lerine karþý bir ayaklanma hazýrlamala­rýndan kuþku duyuyordu. Bunda da haklýydý. Ne zaman Osmanlý Devletinde ayaklanma olmuþ, Yeniçeriler padiþah soyuna karþý gelmiþlerse «Gerekirse Konya'dan Molla Hünkaroðlunu getirir baþýmýza padiþah yaparýz diye direnmiþlerdi. Gerçi þimdi kazan kaldýracak Yeniceri Teþkilatý yoktu; ama halkýn kafasýnda bir Molla Hünkaroðlu imajý vardý. Halkýn ve askerin kafasýndaki bu imaj bir gün baþýna dert açabilirdi. Bunun için Çelebi'yle hem hoþ geçinmek hem de göz hapsinde tutmak gerekýrd, Abdülhamid'in sadýk adamý Avlonyalý Ferid paþa, bunun için Konya'ya göndermiþti. Ferid Paþa, Çelebi ile yakýn bir dost ayný zamanda sarayýn gözü ve kulaðý idi.

Abdülvâhid Çelebi, saraya karþý gücünden dolayý padiþahýn kuþkularýný bil­diði için rahattý. Konya'da, Konya ilerii gelenleri ile birlikte ikinci bir vali hayatý sürüyor, emirler veriyordu. Baþý daralan hükümette bir iþi olan Çelebi'ye baþvu­ruyordu. Çelebi, yalnýz Mevlevîlerin de­ðil, Konya'nýn hâmisi olarak halkýn sorunlarýný çözüyor, fakir-fukarayý gözeti­yordu. 1907 yýlýnda ölümünden sonra ye­rine oðlu Abdülhalim Çelebi postniþin olmuþtu.
Gönderen: 22.02.2007 - 18:55
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ABDÜLHALÝM ÇELEBÝ (l. DEFA)



Babasýnýn bütün vasýflarým taþýyan Abdülhalim Çelebi, þeyh makamýna oturduktan bir yýl sonra ikinci Meþruti­yet ilân edilmiþti.



Ýkinci Meþrutiyetin ilâný ile baþlayan fikir hürriyeti birçok dinî makamlarý da etkilemiþ; Abdülhalim Çelebi, Konya Mevlevi Dergâhý postniþliðinden azledile­rek yerine, Necib Çelebi oðlu Bahâeddin Veled Çelebi (Ýzbudak) tayin edilmiþti.


Gönderen: 23.02.2007 - 16:40
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

VELED ÇELEBÝ (ÝZBUDAK) (0.1953)



Veled Çelebi'nin postnîþînliðini za­manýnda en önemli olaylardan biri, Mev­levi derviþlerinin katýlmasý ile «Mücâhidîn-i Mevleviyye» adlý bir Mevlevi alayý kurarak Birinci Dünya Savaþý sýrasýnda Kanal Harekatý'na gönderilmesidir. Sul­tan Mehmed Reþâd'ýn ilân ettiði "Mu­kaddes Cihâd" üzerine kurulan, Yenikapý Mevlevîhânesi þeyhi Abdülbâki Efendi'nin komutasýndaki bu alay, neyleri ve kudümleri ile Konya'dan 1916 þubatý'nda Þam'a kadar gelmiþ, askeri eðitimden yoksun, bazý yaþlý Dede ve Dergâh þeyhlerinin katýldýðý bu kalabalýk, hiçbir sonuç alamadan geri dönmüþ; bazýlarý Mekke ve Medine'ye kadar giderek ziya­retlerde bulunmuþtur.

Sultan Mehmed Resâd'ýn ölümünden ve Birinci Dünya Savaþýndan sonra, 1919 yýlýnda Veled Çelebi'nin postniþlikten azledilmesi üzerine, Abdülhalim Çe­lebi, 2. defa postniþliðine getirilmiþtir.
Gönderen: 24.02.2007 - 11:50
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ABDÜLHALÝM ÇELEBÝ (2. DEFA)



Abdülhalim Çelebi Konya'da 2. defa posta oturmuþ, Osmanlý Meclis-i Mebûsân'ýna Konya Milletvekili olarak katýlmýþ; yerine 1920 yýlý baþlarýnda Yakup Çelebi'nin oðlu Âmil Çelebi, postniþîn olarak tayin edilmiþtir.


Gönderen: 25.02.2007 - 12:13
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ÂMÝL ÇELEBÝ (ö.1920)



Postniþîn olduðu sýrada yaþlý ve rahatsýz olan Âmil Çelebi 1920 yýlý içerisinde vefat etmiþ, yerine üçüncü defa Abdülhalim Çelebi postniþîn olmuþtur.


Gönderen: 26.02.2007 - 09:35
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

ABDÜLHALÝM ÇELEBÝ (3.DEFA) (ö.1925)



1920-1925 yýllarý arasýnda Konya Mevlevi Dergâhý postniþinliðinde 3.defa bulunan Abdülhalim Çelebi, bu devre­de Konya Milletvekilliði görevini de bîr süre devam ettirmiþ; hâttâ ilk Büyük Millet Meclisi'nde, Meclis ikinci Baþkanlýðý­na getirilmiþti. Abdülhalim Çelebi, tarikâtlarýn kaldýrýlmasý ile ilgili kanunun ha­zýrlýklarý sýrasýnda 1925 yýlýnda Ýstanbul'da vefat etmiþ, ayný yýl "Tarikatlarýn ilgasý" ile ilgili Kanun yürürlüðe girmiþ, Türkiye'deki bütün Dergâh, Tekke ve Zaviyeler kapatýlýrken Konya Mevlâna Türbesi ve Mevlevi Dergâhý'nýn Atatürk'ün de emirleriyle «Müze» olarak ziyarete açýlmasý kararlaþtýrýlmýþtýr, iki yýllýk bir düzenlemeden sonra Konya Mevlâna Dergâhý 1927 yýlýnda «Konya Âsâr-ý Atîka Müzesi» adýyla ziyarete açýlmýþtýr.


Gönderen: 01.03.2007 - 14:03
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
rifat56 su an offline rifat56  
5108 Mesaj -

...VE ÇELEBÝLÝK MAKAMI RESMÝ OLARAK SONA ERÝYOR...




Abdülhalim Çelebi'nin ölümünden sonra oðlu Muhammed Bakýr Çelebi, Konya'daki Dergâh kapatýldýðý için Çelebilik makamýný Halep Mevlevîhânesi'nde devam ettirmiþtir. 1937 yýlýnda Türkiye'ye gelmiþ bulunan Bakýr Çelebi'ye Suriye Hükümeti, tekrar Halep'e dönmesine izin vermemiþtir. Halep Mevlevîhanesi postniþînliðî vekaletine Suriye'deki Fransýz mandater hükümet tarafýndan Abdülhalim Çelebi oðlu Vahid Çelebi getirilmiþtir. 1943 yýlýnda Bakýr Çelebi Ýstanbul'da ölmüþ, yerine oðlu Celâleddin Çelebi "makam çelebisi" olarak getiril­miþse de 1944 yýlýnda Suriye Hükümeti Halep Dergâhý postniþînliðini laðvederek, Dergâhý vakýf idaresine baðlamýþtýr. Böylece «Çelebilik» makamý 1944 yýlýnda resmen sona ermiþtir.


Gönderen: 05.06.2007 - 20:20
Bu Mesaji Bildir   rifat56 üyenin diger mesajlarini ara rifat56 üyenin Profiline bak rifat56 üyeye özel mesaj gönder rifat56 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1387 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
6607 üye ile 12.06.2024 - 22:37 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
karayaman07 (42), yurdum (52), hasinsulo (53), kuralsiz (34), ahmetcuneydi23 (50), hafizkemal (55), nur_41 (44), ASÝVETUTKU (38), ahmetkoc (70), ebruali (44), selimcelikten (41), wert_jkl (44), aþkýmuhammed (34), hudayfa (47), akarsu (47), shinenur (39), medinem (44), turhal70 (54), elmeru (41), artist1960 (64), uluer servet yü.. (56), gülsima (41), kasirga45 (58), secdee (44), föztürk (41), Filiz33 (52), a.Bilal (52), hussam (54), shirin82 (42), ardil1964 (60), Asphen (37), ocalik (53), faruk22 (41), ci_non (39), huseyinc (45), gursel yalcin (64), blueyes (41), BaciCan (43), _b_o_r_ (40), cumali (54), bilo61 (47), dagali (59), ZEHRA 06 (41), M.nebi (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69069 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.