generique colchicine generique rhinocortgenerique luvox ivermectin ivermectine bedranol bekunis dragees beloc cor beloc zok beloc benicar hct benicar benzoyl betagan betapace betaprol betnesol betnovate biaxin bilol comp bilol bimatoprost binaldan binordiol blocadren bocatriol bondronat bonidon boniva brand cialis brand levitra brand viagra brexidol buspar butohaler butovent bystolic cabaser calan sr calan calcijex calcium sandoz canasa canestene cardaxen plus cardaxen
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » DUA İKLİMİ...............

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
birgazi su an offline birgazi  
DUA İKLİMİ...............
120 Mesaj -
Duâ, bir ibadettir,496 duâ kulluðun özüdür,497 duâ Rabbe dönüþ ve yöneliþin adýdýr. Kulluktan bahsedilen bir yerde, duâdan bahsetmemek mümkün deðildir. Zaten, Allah (cc) da
“Duânýz olmazsa ne ehemmiyetiniz var!” (Furkan, 25/77)

buyurmuyor mu? ve
“Duâ edin kabul edeyim&#8221aglaMü’min, 40/60)

diyen de bizzat kendisi deðil mi?
Duâ, Allah (cc)’la kul arasýnda kuvvetli bir baðdýr. Baþka bir ifade ile, kulun düþüncesinin Rabbe takdim edilmesi þeklidir duâ. Kul eriþemeyeceði ve iktidarýyla elde edemeyeceði her þeyini, mutlak iktidar sahibi olan Kadîr-i Mutlak’tan ister; iþte bu isteðin adýdýr duâ. O, helezonlar hâlinde kuldan Rabbe yücelen tatlý bir naðmedir ta arþa kadar...
Günümüzde, sadece beþ vakit namazýn veya belli bir kýsým ibadetlerin sonuna sýkýþtýrýlarak küçültülen duâ, ger-çekte hayatýn ve hayat ötesinin en büyük lâzýmýdýr. Hayatý, duâsýz düþünmek mümkün deðildir. Yaþadýðýmýz hayat, baþ-tan sona kadar duâdan ibarettir. Duâ, Rýza-i Ýlâhî’nin þifresi ve cennet yurdunun da anahtarýdýr. Yine duâ, “abd”den Rabbe yükselen kulluk niþaný, Rab’den “abd”e inen rahmet simgesidir498. Daha doðrusu o, Allah (cc)’la kul arasýnda o-lan münasebetin tam odak noktasýdýr. Duâ, bir cihetten ibadet, bir baþka cihetten imkân âlemi ile lâhût âlemini birleþ-tiren ulvî bir miraçtýr. Ýnsaný merdiven merdiven Hakk’a yücelten mukaddes bir miraç..!
Rahmet elinin üzerimizde dolaþmasý, duâ sayesindedir. Duâ, ayný zamanda gazabýn da paratoneridir. Evet, hakkýmýzda rahmeti ve rýzayý celp, gazap ve öfkeyi def edecek olan müessir bir ubudiyettir duâ. Çok defa beþer imkânýnýn tükendiði noktada duâ þuuru keþke tâ baþtan olsa! baþlar. Haddizatýnda, ona baþlangýç ve bitiþ noktasý tesbit etmek, ya yoktur veya imkansýzdýr. Çünkü, duâdan müstaðni olacak bir âný yoktur insanýn. O hâlde kul, kendisinden tecellileriyle bir ân dûr olmayacaðý Rabb’ine, duâdan da bir ân dûr olmamasý lâzýmdýr. Zira, Rabbin kapýsýna duâ ile varýlýr, o kapýda duâ ile konuþurlar ve rahmeti hakkýmýzda saðnak saðnak celbeden de duadýr.
Bize bakan yönüyle duâ, istemektir. Biz maddî mânevî ihtiyaçlarýmýzý isteriz Rabb’imizden. Ne var ki, çok defa istediðimiz þeyi de, isteme þeklini de bilemeyiz, bilemeyiz de istemede bile sû-i edebde bulunuruz Zât-ý Zülcelâl’e karþý. Ýstenilen þeyleri, Mutlak Ýrade sahibinin iradesi istikametinde görmek istemeyip, kendi arzumuz istikametinde diler dururuz. Bundan dolayý da her istediðimizin âcilen yerine getirilmesini, yerine getirilmeyen arzularýmýzýn da reddedildiðini düþünerek me’yûs oluruz. Daha açýk bir ifade ile, mutlak iradeyi, her zaman kendi cüz’î irademizin peyki olarak görmek isteriz. Bütün bunlar, duâ âdap ve terminolojisine zýt olan þeylerdir. Bu niyetle yapýlan duâlar, Allah (cc)’la kul arasýnda râbýta olmaktan çok uzaktýr. Onun âdap ve erkanýna riayet ise, icabete vesile olacak þartlardan birisi, belki de en birincisidir.
Duâ, bazan ciddî bir istek ve iþtiyak halinde sýrf bir mülahaza olarak kalpten yükselir. Bu durumda kul, hiçbir þey söylemez. Belki dudaklarý bile kýpýrdamaz; ama, O Allâmü’l-Guyûb’un, hâline nigahbân olduðunu bilerek, tam bir tevekkül içinde bulunmaya çalýþýr ve bulacaðýný bulur. Týpký Hz. Ýbrahim Aleyhisselâm’ýn ateþe atýldýðý andaki durumu gibi. Bütün imkânlarýn kesildiði ve sebeplerin sükût ettiði bu noktada:
“Ey ateþ! Ýbrahim üzerine soðuk ve selâmet ol (Ýbrahim’i yakma)” (Enbiyâ, 21/69

) ilâhî fermaný ona hiç umulmadýk þekilde medet kaynaðý olmuþtur.
Kalpteki duygularýn, lisan yoluyla Rabbe ulaþtýrýlmasý; bu da duânýn ikinci bir þeklidir. Burada kul, sadece hâlini arzeder, fakat isteðini dile getirmez. Bazen de, hem halini arz eder hem de isteðini dile getirir. Kur’ân, peygamber duâlarýndan her ikisini de misâl olarak seçmiþtir ki, birinciye Hz. Eyyûb Aleyhisselâm’ýn:
“Ya Rabbî! Zarar bana dokundu ve Sen Erhamü’r-Râhîminsin” (Enbiyâ, 21/83)

duâsýyla, Hz. Yûnus Aleyhisselâm’ýn:
“Senden baþka hiçbir ilâh yoktur. Hakikat ben haksýzlýk edenlerden oldum” (Enbiyâ, 21/87)

duâsý gibi.. ikinci duruma da Hz. Zekeriyâ Aleyhisselâm’dan misâl verilmiþtir ki, O da, Rabb’ine:
“Ey Rabbim! Bana yüce katýndan temiz bir nesil baðýþla. Muhakkak ki Sen duâlarý iþiticisin” (Âl-i Ýmran, 3/38)

diyerek duâda bulunmuþtu.
Ayrýca Kur’ân-ý Kerîm’in, duâ mevzûu üzerinde ýsrarla durmasý ve yapýlacak duâlarý Efendimiz’e bizzat ta’lim buyurmasý, mes’elenin ehemmiyetini göstermesi bakýmýndan çok önemlidir. Böyle olmasaydý, Kur’ân-ý Kerîm, yüzlerce âyet-i kerime ile, duâ mes’elesi üzerinde ýsrarla durur muydu? Bunun dýþýnda, Efendimiz’den rivayet edilen, yüzlerce, hatta binlerce hadîs-i þerif de duânýn ehemmiyeti hakkýnda hem tahþidat yapýyor, hem de hayatýn her faslýnda, yapýlmasý gereken duâlarý bu ümmete ta’lim buyuruyor. O halde insan, duygu ve düþüncelerini birer istek halinde takdim ederken, bunu en iyi þekilde ifade etmek ve az sözle çok mânâ dile getirmek ister ki, bu hususta da ona en büyük yardýmcý da baþta Kur’ân-ý Kerîm, ikinci derecede de Hadîs-i Þeriflerde öðretilen duâlardýr.
Öyledir, çünkü, bize istemeyi veren Zât, o duâlarda nasýl isteyeceðimizi de öðretmektedir. Kendisine en güzel ve en müessir duâlar öðretilen de, hiç þüphesiz Allah Resûlü’dür. Zira, duâ ile kapýsý çalýnan Zât’ý en iyi bilip tanýyan O’dur.
O, bir istikamet insanýdýr. Zâten kulluk da istikamet demektir. Cenâb-ý Hakk:
“Bana kulluk edin. Müstakim yol budur” (Yâsin, 36/61)

derken bu hakikata iþaret buyurmaktadýr. Allah Resûlü’nün bütün hareketlerinde, bir ölçü ve denge vardýr. O, cihaný fethedecek ordularý þuraya-buraya sevkederken, bir karýncayý dahi incitmeme prensibini de her zaman korumuþtur. Hep sebeplere tevessül etmiþtir; ama duâyý da hiçbir zaman ihmal etmemiþtir.
Gece-gündüz münacaat ve inleme içinde geçen bir ömür görmek isteyen, Resûlullah’ýn hayatýna baksýn! Baksýn ve insanlýk, duânýn ne demek olduðunu, duâ etmenin âdâbýný ve duânýn, insana maddî-manevî kazandýrdýklarýný görsün, görsün ve ibret alsýn.
Yüzlerce insan, Efendimiz’in duâlarýný bir araya getirip, duâ mecmualarý te’lif etmiþlerdir. Cenâb-ý Hakk, böyle bir lütfu, þu satýrlarýn yazarýndan da esirgemedi.. zaten o esirgemez! “Mecmuatü’l-Ed’iyyeti’l-Me’sûre” adý altýnda, Efendimiz’in duâlarý bir araya getirildi. Mümkün mertebe, bu eser ebat olarak küçük tutulmaya çalýþýldý. Bu mini esere bakanlar dahi göreceklerdir ki, duâda dahi Allah Resûlü’ne ulaþmak mümkün deðildir. Sanki O, hayatýnýn her ânýný duâ ile geçirmiþ gibidir. Bir insan, baþka hiçbir iþ yapmasa ve sadece duâ etse, onun bir ömrü dolduran duâsý, ancak Allah Resûlü’nden mervî duâlar kadar olabilir...
Allah Resûlü, duâlarýný hayatýnýn içine paylaþtýrmýþ ve hep bu nurdan kristaller üzerinde yürümüþtür. Duâ, O’nun dudaklarýndan eksik olmayan virdi, gönlünde tütüp duran âh u efganýydý. O, bir an dahi duâsýz olmamýþ, dudaklarýný ýs-latan bu kevser dolu kadeh, hiçbir zaman elinden düþmemiþti. Aksiyon adamýydý, muhakeme insanýydý; fakat ibadet ve duâda da eþimenendi yoktu.
Sahâbe de bir ibadet topluluðuydu. Ancak O’nunla yürümeye kalktýklarý zaman dökülüp kalýrlardý. O dökülüp kalanlara kýtmirin ruhu feda olsun O ise yorulma nedir bilmeden hep yürürdü. Çünkü Allah (cc), O’nu hep ileriye doðru yürüsün ve hep önde bulunsun diye yaratmýþtý. Mi’rac’da Cibrîl bile O’nunla yürümeye kalkmýþ da, nihayet bir noktadan sonra onun da dermaný kesilmiþti.. kesilmiþti de “Yürü ya Resûlallah! Top senin çevgân senin” demiþti.. evet O adetâ meleklerle maraton yapan bir insandý.
O, ibâdet þuurunun ve duâ burcunun en zirvesindeydi. Allah (cc)’ýn büyüklük ve azametini en yüksek ufuklardan seyrediyor, varidatla dolup taþýyor ve doyma bilmeyen ma’sûm bir hýrsla: diyor ve Rabb’ini tam bilememekten o bilememe gerçek bilmektir- ki, Hz.Ebu Bekir (ra) : “Anlamaktan aciz olduðunu anlamak, iþte hakiki idrak budur.” Dert yanýyor.. ve “hel min mezid” diyordu kendi kudsî ufkuna göre..

1. Duâlarýndan Bir Demet

O’nun bütün duâlarýný, burada ele alýp inceleyecek deðiliz. Zaten biz bu mevzuya da sadece Allah Resûlü’nün duâdaki büyüklüðüne bir iþaret olsun diye temas ettik. Þimdi O’nun binlerce duâsýndan birkaç nümûne zikredip bu mevzûyu noktalamak istiyorum.

a. Uykudan Önce
Uyku ölümün küçük kardeþidir499. Ýnsan uykuya girerken bu þuur içinde girmelidir. Zira bu göz kapayýþ, onun için dünyaya ait bir son da olabilir. Öyle ise gafletle deðil de yataða uyanýk ve dikkatli girmelidir.
Allah Resûlü yataða girmeden evvel þunlarý okurdu: Bakara sûresinin baþý ve son üç âyeti500. Âyet’el-Kürsî,501 Yâsîn sûresi,502 Secde sûresi,503 Mülk sûresi,504 sonra üçer defa olmak üzere Ýhlas ve Muavvizeteyn sûrelerini ve bir defa da Kâfirûn sûresini okur;505 sonra da ellerini birleþtirerek avucuna üfürür ve ellerini vücudunun ulaþabildiði her noktaya sürerdi506. Daha sonra da birçok duâ okurdu ki, zikri uzun süreceðinden biz bunlarý yukarýda ismini verdiðimiz esere ve daha baþka duâ mecmualarýna havale ediyoruz. Ýsteyen, o duâlarýn neler olduðunu oralardan bulup öðrenebilir ve hayatlarýný o dualarla nurlandýrýrlar.

b. Yataða Girdiðinde
Yataðýna girdiði zaman 33 defa Sübhanallah, 33 Elhamdülillah ve 33 (Bir rivayette 34) Allahuekber der ardýndan da birçok duâ okurlardý507. Bu duâlardan birisi de þudur: “Allahým kendimi Sana teslim ediyor, yüzümü Sana çeviriyor ve iþlerimi Sana havale ediyorum. Hem korkarak hem de ümit ederek sýrtýmý Sana dayýyorum. Senden ancak yine Sana sýðýnýlýr, baþka sýðýnak yoktur. Allahým indirdiðin Kitab’a ve gönderdiðin Nebî’ye îmân ettim. (Peygamberin kendi peygamberliðini tasdik etmesi þarttýr.) Allahým kullarýný dirilteceðin o gün, beni azabýndan koru. Ben, ancak Senin adýnla ölür yine Senin adýnla dirilirim.”508 Sað elini baþýnýn altýna koyar, dizlerini hafif kývýrýr ve sað tarafýna doðru yatardý509. Bu kalkmak için bir yatmaydý. Zira O, hep gece kalkmanýn heyecanýný yaþardý.

c. Teheccüde Kalktýðýnda

Teheccüd namazý için kalkýþýný da þu duâ ile süslerdi: “Allahým Sana hamd-olsun. Sen semâlarý, yeri ve içindekileri ayakta tutan ‘Kayyûm’sun. Sana hamdolsun. Sen semâlarýn, yerin ve içindekilerin hakiki sahibi olan Melik’sin. Ve Sana hamdolsun, Sen semâlarýn, yerin ve içindekilerin Nûrusun.”510
Gecenin yarýsýnda bu duânýn okunmasý çok mânidardýr. Semâ bütün ihtiþam ve görkemiyle gecede gözükür. Yýldýzlar ýþýl ýþýl göz kýrpar ve oralardan insanýn gönlüne neler neler akar gelir. Yeryüzü de ayný âhenge dilbestedir. Ve iþte ihtiþam, debdebe ve ahenk içinde, gökyüzünü ve yeryüzünü ayakta tutan Allah (cc)’a, bu duâda hamdedilmektedir.
“Kayyûm” çoklarýna göre, Ýsm-i A’zam’dandýr. Efendimiz Cenâb-ý Hakk’a hamdederken, çok defa bu ismin cilve ve tecellilerini þefaatçý yaparak hamdetmektedir.
Mülk de Milk de Allah (cc)’ýndýr. Öyle ise Melik de Mâlik de yalnýz O’dur.
O’ndaki þu ahd ü peymanâ, þu sadakata bakýn ki, iki-üç saat evvel ahd ü peymanýný yeniledi, uykuya girdi. Kalkarken de ilk iþ olarak yine ahd ü peymanýný yeniliyor. Çünkü uykuda gezip dolaþtýðý âlemlerden, þehadet âlemine yeni dönmüþtür ahd ü peymanýn da yenilenmesi gerekir.
Ardýndan da ayný duâyý þu þekilde devam ettirir: “Sana hamdolsun, Sen Hakk’sýn. Va’din haktýr. Sana kavuþmak haktýr. Senin sözün haktýr. Cennet de, cehennem de haktýr. Nebîler ve Hz. Muhammed Aleyhisselâm haktýr. Kýyamet günü de haktýr.
Allahým Sana teslim oldum. Sana îman ettim. Tevekkülüm Sana’dýr ve bütünüyle Sana yöneldim. Yalnýz Sen’in inâyetinle mücâdele ettim, yalnýz Sen’in hakemliðine baþvurdum. Sen benim geçmiþ ve gelecek hatalarýmý baðýþla. (Gelecekte bana günah iþletme ve benim için günah kapýlarýný kapat). Gizli iþlediklerimi de açýk iþlediklerimi de affet. Ve bunlardan da öte Sen’in benden çok daha iyi bildiðin günahlarýmý da baðýþla. (Çünkü ben kalbimden geçeni bilebilirim; fakat sýr, hafî ve ahfamdan geçenleri bilemeyebilirim. Eðer ben bilmeden bu duygularýmda bir kopukluk oldu ise, Sen ondan dolayý da beni affet). Öne geçiren de geride býrakan da Sensin. Senden baþka Ýlâh yoktur. Havl ve kuvvet sadece Allah’ýndýr.”511
“Hakk” deyince “mutlak zikir, kemâline masruftur” gerçeðine binaen akla ilk gelen Allah (cc)’týr. Ve Efendimiz, Hakk olan Allah (cc)’tan gelen her þeyin, hak olduðunu, bu duâsýnda gürül gürül dile getirmektedir.
Yatmadan evvel teslimiyetini Cenâb-ý Hakk’a arzetmiþti, daha uykudan kalkar kalkmaz yine teslimiyetini arz ve îmanýný ilân ediyor.. ediyor ve bir yeni hayata böyle bir îman ile böyle derin bir teslimiyet þuûruyla baþlýyor. Ve, bu duâsýný O, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah” diyerek bitiriyor. Zira insan, Cenâb-ý Hakk’ýn güç ve kuvvetine dehâlet etmezse, omuzuna yüklenen aðýr yüklerin altýndan kalkamaz; îman, tevekkül, teslimiyet, hep Allah (cc)’ýn dilemesiyle olur. O dilemedikçe ve yardýmcý olmadýkça, kim O’nu bulup, O’na vasýl olabilir ki? Öyleyse herkes, kendi seviyesi ölçüsünde, Allah (cc)’ýn havl ve kuvvetine sýðýnmak zorundadýr.
Efendimiz, bu duygu ve düþünce içinde, iþte böyle manevî bir atmosfer meydana getirdikten sonra, namaza duruyor ve gecenin siyah zülüfleri, O’nun gözyaþýyla ýslanýyordu.
O, bilhassa tek baþýna kýldýðý nâfile namazlarda, duâyý çok yapýyor ve namazý da uzattýkça uzatýyordu512. Namaza durunca Fâtiha’dan önce þu duâyý okuyor.. zaman zaman daha baþka ilavelerde de bulunuyordu: “Allahým Sen’in ihsân ettiðine mâni olacak yoktur. Sen’in mâni olduðuna da lütfedecek yoktur. Sen’in verdiðin hükmü ne geri çevirebilecek ne de deðiþtirebilecek yoktur. Sana karþý, hiçbir þeref sahibine þerefi fayda vermez.”513
Bu duânýn arkasýndan ilâveten bazen þunlarý okurdu: “Allahým benimle günahlarýmýn arasýný, doðu ile batýnýn arasýný ayýrdýðýn gibi ayýr.”“Allahým beyaz elbisenin kirlerden temizlendiði gibi Sen de beni günahlardan temizle.”514
Bunlardan sonra da “Sübhâneke”yi okur ve bunca tesbih ve takdisten sonradýr ki, Fâtiha’ya geçerdi. Gerçi daha Allah Resûlü’nün, bu arada okuduðu birçok duâlar vardýr ama, biz, yine okuyucumuzu, duâ macmualarýný tetkike havale ediyor ve bu kadarla yetiniyoruz.

d. Sabah Kalkýnca

O’nun sabah olunca dudaklarý þu duâ ile ýslanýrdý: “Allahým ben, þunu ikrar ederek sabahladým; Seni, arþýnýn hamelelerini, meleklerini ve bütün mahlûkâtý þahid tutuyorum ki, Sen kendisinden baþka ilâh olmayan Allah’sýn ve Muhammed Aleyhisselâm Senin kulun ve resûlündür.”515
Þahid tutuyor ve onlarý konuþturuyorum. Aðaçlarýn hemhemesini, yapraklarýn demdemesini, sularýn þýrýltý, þakýrtý ve çaðlamasýný, kendi þehadetime katýyor, senfoniden yükselen bir ses gibi gürül gürül bütün bunlarý sana takdim ediyorum.
Efendimiz’in bu takdimi, þuûr ve idrakinin vüs’ati, derinliði ve hakla olan münâsebeti ölçüsündedir. Ayný cümleleri söylemiþ olsa da bir baþkasý ayný keyfiyeti ayný derinliði yakalayamaz.
Efendimiz, bütün varlýðý, husûsiyle Allah (cc)’a en yakýn melekleri ve varlýða nezaret eden sekene-i semavatý kendisine þahid tutmakta.. ve Cenâb-ý Hakk’a takdim edeceði hamdini, onlarýn soluklarýna katýp öyle takdim etmektedir. Biz, Efendimizin duâsýna, meleklerin soluklarýyla girmesinden þunu anlýyor ve þunu hissediyoruz ki, büyüklerin kapýlarý çalýnýrken, evvela tokmaða dokunacak bir el aranmalýdýr.. O’nun içindir ki, büyük feraset adamý Hz. Ömer (ra), Medine’de kýtlýk olunca, Hz. Abbas (ra)’ý elinden tutup bir tepeye çýkarmýþ ve o elleri havaya kaldýrarak duâ etmiþti.. Duâsýnda da þöyle yalvarmýþtý: “Allahým þu Sana kalkan eller, Senin Habibinin amcasýnýn elleridir. Bu el hürmetine yaðmur ver!” Ve daha el aþaðýya inmeden þakýr þakýr yaðmur inmeye baþlamýþtý.516 Bu bir Ömer (ra) ferasetidir ve dersini, Efendimiz’in duâsýna ve yakarýþlarýna meleklerin soluklarýný katmasýndan almýþtýr.
Asrýmýzýn Büyük Çilekeþi de ayný þuûrla þöyle duâ eder:
“Allahým, günahlar dilimi tuttu, ma’siyetimin çokluðu beni hacil etti. Ve ben, Senin rahmet kapýný, Þeyh Abdülkâdir Hazretleri’nin sesi ve soluðu ile çalýyorum..”517
Allah Resûlü’nün sabah yaptýðý duâlar arasýnda þu da vardýr: “Ey semâvât ve yeri yaratan, gayb ve þehâdet âlemini bilen, celâl ve ikram sahibi Allahým. Sana þu dünya hayatýnda baðlýlýðýmý ilân ediyor ve Sen’i buna þahit tutuyorum, Sen þahit olarak yetersin.”518
Bu duâda “Fatýr” isminin kullanýlmasý mânidardýr. Çünkü ayný kelimenin müradifi olan: gibi kelimeler de vardýr. “Fatýr” denmekle þu ma’nâlar kasdolunmuþtur:“Gökleri ve yeri fýtrata göre yaratan, onlarý fýtrat kanunlarýna açýk hâle getiren Sensin. Bu fýtrat kanunlarý içinde, týbbýn, fiziðin, kimyanýn, astrofiziðin, astronominin, hep kendilerine göre kanunlarý vardýr. Sanki her sabah bu kanunlar yenileniyor ve varlýða açýk hale geliyorlar. Bunlara, bu düzeni ve bu temiz çehreyi veren Sensin!”

e. Akþam Olduðunda

Güneþ doðarken, sabahýn ilk vakitlerini bu ve benzeri yüzlerce duâ ile süsleyen Allah Resûlü, güneþ batarken ve ortalýða karanlýk çökerken de þu duâyý okur.. okur da, âdetâ bu dualar O’nun gündüzünün, gecesinin güneþi olurdu. Efendimiz’in geceleri de, gündüzleri kadar aydýndý. Duâlar, O’nun gecesinin semâsýnda âdetâ nurlu kandillerdi. Ve O, bu kandilleri yakmayý hiç mi hiç ihmal etmezdi: “Allahým, Sen’den baþka ilâh olmadýðýna birliðine ve þerîkîn olmadýðýna ve Hz. Muhammed (sav)’in Sen’in kulun ve Rasûlün olduðuna, Sen’i, hamele-i arþýný, meleklerini ve bütün mahlûkâtýný þahit tutarak ak-þamladým.”519
O’nun namazýnýn her rüknü, Arþa yükselen nûrânî bir merdiven gibidir. Onun basamaklarý da duâdan inþa edilmiþtir.
Namaza hazýrlýk safhasýnda teþekkül eden nûrânî atmosferin de, namaz içindeki nûrâniyetle sýký bir münasebeti vardýr.
O, helaya girerken duâ ederek girer, çýkarken duâ ederek çýkar. Abdeste baþlarken yaptýðý bir duâ, uzuvlarýný yýkarken de yaptýðý ayrý duâlar vardýr. Abdest almayý tamamladýðýnda, yine ayrý duâlar okur. Ezandan sonra okuduðu bir duâ vardýr. Namaza baþlayacaðý sýrada da ayrý bir duâ, mescide giderken, içeriye girerken, mescidden çýkarken hep okuduðu duâlar vardý.
Namaza durunca, hemen iftitah tekbirinden sonra duâ okur. Rükûsunda, secdesinde, kýyamýnda, iki secde arasýnda, oturduðunda, selâm verdikten sonra ayrý ayrý duâlarý vardý ve Allah Resûlü, elden geldiðince bu duâlarýn hiçbirini ihmal etmezdi...

f. Namazýn Ýçinde

Ýftitah tekbirinden sonra: “Ben yüzümü yeri ve gökleri yaratan Zât’a, O’ndan baþka her þeye sýrt dönerek ve O’na teslim olarak çevirdim. Ben, asla müþriklerden deðilim. Muhakkak ki, benim namazým, ibadetlerim, hayatým ve ölümüm hep Âlemlerin Rabbi olan Allah (cc) içindir. O’nun þeriki yoktur. Ben bununla emrolundum. Ve ben müslümanlardaným. Allahým Sen Melîksin. Senden baþka ilah yoktur. Sen, benim Rabbimsin, ben de Senin kulunum. Ben nefsime zulmettim. Günahlarýmý itiraf ediyorum. Sen, benim bütün günahlarýmý affet. Senden baþka günahý affedecek yoktur...”520
Ve, rükûda okunan duâlardan biri: “Allahým Sana rükû ettim, Sana inandým, Sana teslim oldum. Kulaðým, gözüm, iliklerim, kemiðim ve sinir sistemim ve ayaklarýmýn taþýdýðý her þey, âlemlerin Rabbi Allah’a boyun eðmiþ ve itaat etmiþtir.”521
Rükûdan doðrulunca (Kavemede): “Allahým, hamd Sana mahsustur. Semâvat, yer ve ikisi arasýný dolduracak kadar hamdolsun Sana. Ve bundan sonra dileyip (yaratacaðýn) her þeyin dolusu kadar Sana hamdolsun...”522
Secdede: “Allahým, Senin için secde ettim, Sana inandým ve Sana teslim oldum. Yüzüm, kendisini yaratan, þekil veren, kulaðýný ve gözünü yarýp çýkarana secde etti. Takdir edenlerin en güzeli Allah ne yücedir. Allahým benim günahlarýmýn hepsini, küçüðünü, büyüðünü, evvelini, âhirini, gizlisini, açýðýný, hepsini affet...”523
Bir insan ibadetin dýþýnda neler yapar? Yer-içer.. yatar-kalkar.. güler-aðlar.. üzülür-sevinir.. evlenir, çocuk sahibi olur.. yeni bir elbise giyer.. yolculuða çýkar veya yolculuktan döner.. cihad eder, savaþýr, savaþtan döner.. birinden acý veya tatlý bir haber alýr.. sevdiði bir dostuyla karþýlaþýr.. hastalanýr, hastalýktan kurtulur.. uyur.. sevindirici veya korkulu bir rüya görür ve daha yüzlerce iþ yapar, yüzlerce hâle girer. Ýþte Allah Resûlü, böyle durumlarýn hemen her birinde, o hâle mahsûs olmak üzere duâ okur ve beþeriliðini böylece âdetâ lâhûtîleþtirirdi.
Bir de insanýn kendi dýþýnda cereyan eden hâdiseler vardýr. Bu hâdiseler, onu dolaylý olarak ilgilendirmektedir. Meselâ, kýtlýk, kaht u galâ, yaðmursuzluk, yangýn, sel, kasýrga gibi bütün âfetler, doðrudan ferde mahsus zararlarý olmasa bile, dolayýsýyla yine zarardýrlar. Ýþte hem cemiyetle bütünleþme hem de bu durumlarda Rabbe yönelme adýna, Efendimiz’in okuduðu duâlar.
Ayrýca Ehl-i Beyt kanalýyla geldiði için, sünnî imamlar tarafýndan pek iltifat görmeyen; fakat bütün büyüklerin kendilerine vird edindikleri ve okumayý asla terketmedikleri Cevþen.. evet, Cevþen’e bakan bir insan, Allah Resûlü’nün duâdaki derinliðini orada çok daha net görebilir.
Sözün baþýnda dediðimiz gibi, Allah Resûlü’nün duâlarýný aktarma gayesiyle bu mevzuya girmedik.. maksadýmýz, duâda dahi, O’nun eþimenendi olmadýðýný ve hayatýnýn her ânýný duâ ile geçirdiðini göstermek idi. Elbette ki, o duâlarýn hepsine bakmadan, bu neticeye hakkalyakîn muttali olmak mümkün deðildir. Fakat bir fikir vermesi bakýmýndan, o duâlarýn binde birkaçýný sunmaya çalýþtýk. Bizim yaptýðýmýz, su sýzýntýsýnýn, su menbaýna delil olmasý þeklinde kabul edilmelidir.
Evet, tasdik ediyor, inanýyor ve îman ediyoruz ki, hiçbir faziletin, hiçbir bölümünde O’nun eþimenendi yoktur. Ve, O, bütün yüce hasletlerin en zirvesinde bir zirve insandýr. Biz de bu eserin ta baþýndan buraya kadar, bu îmanýmýzý isbata ve yenilemeye çalýþtýk. Kusur varsa, o bizim anlayýþ ve anlatýþýmýzla ilgilidir. O ise kusurdan ve noksandan münezzeh ve müberradýr. Çünkü O, Hz. Muhammed Mustafâ (sav)’dýr.
Hayatýnýn her anýný, Rabb’e teveccühle nurlandýran bu Zât’ýn hayatýnda, karanlýk ve zulmetli bir ânýn bulunmasý mümkün deðildir. O’nun hayatý, bütünüyle bir duâ ve yakarýþtýr. Doðduðu gün “ümmetî, ümmetî” demiþ, mahþerde de yine öyle diyecektir524. Evet, O’nun bütün derdi “ümmeti”dir.
Efendimiz’le alâkalý bu mevzûyu bitirmeye gönlüm hiç razý olmuyor.
Sanki O’ndan bahsederken, O’nunla beraber olmanýn havasýný yaþýyor gibiydim. Böyle mukaddes bir beraberliði býrakmaya da þimdi razý deðilim. Fakat elden ne gelir? Gelip sözün sonuna dayandýk.. ve artýk sükût düðümünü baðlamak zorundayým. Sözümü, sonu güzel olsun, güzel koksun diye, bir Söz Sultaný’nýn þu nur ve ma’nâ yüklü ifadeleriyle bitirmek istiyorum:“Evet, o bürhanýn þahs-ý manevîsine bak: Yeryüzü bir mescid, Mekke bir mihrab, Medine bir minber.. O, Rabbini apaçýk gösteren ve Rabbine delil olan Peygamberimiz Alayhissalâtü Vesselam, bütün ehl-i îmana imam; bütün insanlara hatip; bütün nebîlere reis; bütün velilere seyyid.. ve nebîlerden, velilerden meydana gelmiþ zikir halkasýnýn serzâkiri..
O, öyle nuranî bir aðaçtýr ki, nebîler o aðacýn hayat fýþkýran kökleri, veliler ise, ter ü tâze meyveleridir. Her bir da’vâsýný, mu’cizelerine istinad eden bütün nebiler ve kerâmetlerine itimad eden bütün veliler tasdik edip imza basýyorlar. Zira O, “Lâilâhe illallah” der, dâvâ eder. Bütün sað ve sol, yâni mâzi ve müstakbel taraflarýnda saf tutan, o nûrânî zâkirler, ayný cümleyi tekrar ederek, icmâ ile mânen “Doðru söyledin ve hakký konuþtun” derler. Hangi vehmin haddi var ki, böyle hesapsýz imzalarla te’yîd edilen bir dâvaya parmak karýþtýrsýn.
O nûrânî tevhid delîli, nasýl ki, iki tarafýn icmâ ve tevatürüyle te’yid ediliyor. Öyle de, Tevrat ve Ýncil gibi, semavî kitaplarda yer alan yüzlerce iþaret, peygamberliðinden evvel vâki olan bir o kadar beþâret, gaybtan haber veren hâtif ve kahinlerden gelen nice þehadet ve binlerle ancak ifade edilebilecek sayýdaki mucizelerle de teyid ve tasdik edilmektedir. Bunun yanýnda getirdiði dinin hakkâniyeti de O’nu teyid eden baþka bir delîldir. Ayrýca, Zâtýnda gayet kemâldeki övünülecek ahlâký; vazifesiyle alâkalý o güzellerden güzel seciye ve karakteri, bu cümleden olarak, kuvvetli îmanýný, saðlam itmi’nânýný ve son derece güvenilirliðini gösteren fevkâlâde takvâsý, fevkalâde ubûdiyeti, fevkalâde ciddiyeti, fevkalâde metâneti; dâvasýnda son derece sadýk olduðunu güneþ gibi ve apaçýk göstermektedir.
Ýstersen gel, Asr-ý Saadet’e, Arap Yarýmadasý’na gidelim. Hayâlen olsun O’nu vazife baþýnda görüp, ziyaret edelim... Ýþte bak: Fizyonomisiyle, yaþantýsýyla, güzelliðin doruk noktasýnda seçkin bir Zât’ý görüyoruz ki, elinde mu’cizeler gösteren bir kitap, lisanýnda hakikatleri açýklayan bir hitap, bütün insanoðluna, belki cin, melek ve daha baþkalarýna belki bütün varlýða karþý ezelî bir hutbeyi teblið ediyor. Âlemin yaratýlýþ sýrrý olan acîp muammayý, hall ve þerhedip, kâinatýn sýrrý olan kapalý týlsýmý açýp, keþfederek, herkese sorulan, bütün akýllarý hayret içinde meþgûl eden üç müþkil ve müthiþ büyük sual olan: “Necisin?”, “Nereden geliyorsun?” “Nereye gidiyorsun?” suallerine ikna edici, makbûl cevap veriyor...
Ýþte bak: Þu geniþ adada vahþi, âdetlerine mutaassýb ve inatçý çeþitli kavimleri, ne çabuk o kötü âdet ve vahþî ahlâklarýný onlardan söküp atarak, ne kadar güzel ahlâk varsa onlarý böyle güzel ahlâkla donatýp, medenî milletlere ve bütün âleme muallim ve üstad eyledi. Bak, deðil zâhirî bir tasallut, belki akýllarý, ruhlarý, kalpleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor. Kalplerin sevgilisi, akýllarýn muallimi, nefislerin terbiyecisi ve ruhlarýn sultaný oldu!.”
Ey Ruhlarýmýzýn Sultaný! Sen ruhlarýmýza sultan oldun, ruhlarýmýz da Sana kurban olsun! Lütfeyle, kabul buyur...!
Gönderen: 10.05.2006 - 13:58
Bu Mesaji Bildir   birgazi üyenin diger mesajlarini ara birgazi üyenin Profiline bak birgazi üyeye özel mesaj gönder birgazi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ord_prof su an offline ord_prof  
93 Mesaj -
Allah Razı Olsun
Gönderen: 10.05.2006 - 14:14
Bu Mesaji Bildir   ord_prof üyenin diger mesajlarini ara ord_prof üyenin Profiline bak ord_prof üyeye özel mesaj gönder ord_prof üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 340 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
joseph (54), memoli1999 (56), ilyas53 (39), abisten (62), katre16 (45), yaffan (48), melikbey (60), SeLiM_66 (32), DuaDilencisi (44), M_e_r_y_e_M (51), ýmran daly.. (55), selcukk53 (42), yasin28 (49), kamil_0680 (44), ömer38 (46), ilhanbey (), y.naman (52), semih34 (43), **reis** (39), sergeantmental (51), akcay_79 (45), elzeyn (45), mazhar (37), EMANET (39), Vurgun1 (55), Melihat (39), übeyt (43), meral--53 (38), ali ozet (56), yetim (51), x_boncuk_x (36), visdöksan (44), cemile495 (48), hakikat_Tr (45), selimffm (47), ihlas2 (55), yasin_8 (37), melikezeynep (39), duygusalbiri (44), avar-2 (60), EFSANE10 (45), SADIK 55 (47), mudogan21 (45), mehmetsefa (43), SemOw (37), Huzeyfe-tul Yem.. (35), dinceral (47), ozcansasmaz (47), Huzur_Sokagi (44), dolunay_1 (46), beylerbeyi61 (60), tugra37 (55), EROL GÜNASLAN (61), fayza (45), xmahmut (37), Alaattin Enes (53), MÜCAHIDE : ) (36), saricicek (52), susuzyurek (46), Damla (35), rdagci (42), yakamoz79 (45), erbas (50)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60268 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.