0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » ölüm hakkinda bildiklarinizi paylasin

önceki konu   diğer konu
6 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ilknurMerve su an offline ilknurMerve  
ölüm hakkinda bildiklarinizi paylasin
476 Mesaj -
s.a canlar...

ölüm ve sonrasi....bu konuda tafsiye edebileceginiz bir kitap...site..yada bildikleriniz varsa paylasin lütfen..benim hic bilgim yok bu konuda...

mesela mezarliga gittigimizde o insan bizi görüyormu?duyuyormu?

onun ruhuna okudumuz Kuranin kimin tarafindan okundugunu biliyormu?

Arkasindan agliyarak bagirip cagirmak ona azap verirmi?

SELAM VE DUA ILE...


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son ilknurMerve tarafından, 19.04.2006 - 12:21 tarihinde.
Gönderen: 19.04.2006 - 12:20
Bu Mesaji Bildir   ilknurMerve üyenin diger mesajlarini ara ilknurMerve üyenin Profiline bak ilknurMerve üyeye özel mesaj gönder ilknurMerve üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -
Çoðu kimse ölüme, her þeyin sona ermesi, bir yok olma, bir inkýraz, bir çözülüp daðýlma ve topraklaþma nazarýyla bakar ve kat'iyen onunla yüz yüze gelmeyi arzu etmez. Hastalýk, yaþlýlýk, harb u darp, trafik kazalarý ve deprem gibi ölüm sebebi sayýlan hâdiseler zuhur ettikçe, o da tir tir titrer; kabrin yalnýzlýk ve vahþetini düþünerek ürperir ve hayatýný tahammül edilmez bir azaba çevirir.. evet böylelerine göre, insan ölünce her þey biter. Ceset topraða dönüþmek üzere ebedî istirahatgâhýna tevdî edilir. Her þey ve her yer yokluðun karanlýðýna gömülür; þâirin ifadesiyle: “Artýk güneþ görünmez olur, rahatça dal, ölüm sonu gelmez bir uykudur.” Ebed için yaratýlan, ebede namzet bulunan bir insanýn böyle bir telâkki ile ne kadar muzdarip olacaðý açýktýr. Böyle bir ebed arzusunu, vicdanýný dinleyen biri: “Bütün dünya benim olsa, gamým gitmez, nedendir?” diyerek seslendirir ki, üzerinde durulmaya deðer.

Oysaki ölüm, bir yok olma, bir inkýraz, bir çözülüp daðýlma, bir hiçlik, bir tükeniþ olmadýðý gibi, kabir de bir topraklaþma çukuru, bir yalnýzlýk ve vahþet hücresi deðildir. Ölüm, yaratýlýrken belli bir plân, program, hikmet ve maslahata göre yaratýlan insanýn, yine bir plân ve programa baðlý olarak bir buuddan baþka bir buuda intikali, bir hâl deðiþikliði geçirmesi, amellerinin ürünlerine göre farklý bir sürece girmesi ve neticede vatan-ý aslîsine dönerek, inanç ve davranýþlarýnýn belirleyiciliði ile tabiî, müstakim ruhlarýn iç içe vuslatlar koridoruna girip, Yaratan'la “bî kem u keyf” yüz yüze gelip görüþmeye yürümesi ve rýdvan yudumlamasý demektir. Keza kabir de, görülüp zannedildiði gibi karanlýk bir kuyu, yoklukla muhat bir çukur ve tecrid odasý deðil, aksine, aydýnlýklara açýlan bir kapý, insaný nûrânî âlemlere taþýyan bir koridor ve ruhun ötelere yükselmesi adýna bir rampadýr. Hazreti Þâhid-i Ezelî karþýsýnda resmigeçit vazifesini tamamlayan veya asker olarak bulunduklarý bu dünyada engin bir hizmet þuuruyla imanlarýný ibadetlerle, ibadetlerini de ihsanla derinleþtirip ebedî bir mutluluða tam hazýrlanmýþ olanlar yürürler bu koridordan gözlerin görmediði, kulaklarýn iþitmediði tasavvurlarý aþkýn saadetlere.

Evet ölüm, bizim için, her zaman ruhun dolaþýp durduðu çok buudlu bir mekâna ve çok derinlikli bir zamana, kulluk vazifesinden terhis mânâsýna, Cenab-ý Hakk’ýn “Haydi þimdi bütünüyle bana gel!” demesinden baþka bir þey deðildir. O’nu gönülden tanýyýp sevenler için bu “gel” deyiþin üslûbunda öyle bir iltifat ve öyle baþ döndürücü bir teveccüh vardýr ki; “Ey gönlü itminana ve huzura ermiþ ruh! Sen O’ndan, O da senden razý olarak dön Rabbine.! Katýl has kullarýma ve gir Cennetime!” þeklindeki çaðrýyý alan ruh, bir dakika bile burada kalmak istemez. Zira bu çaðrýnýn mânâsý, dünyanýn sýkýntý, daðdaða ve boðucu havasýndan sýyrýl.! Yitirdiðin Cennet’e ve ruhun asýl yurduna dön, demektir. Ölümü, bu mânâda bir iltifat çaðrýsý kabul edenler, dünyaya geliþi bir memuriyet ve askerlik, ondan ayrýlýþý da bir terhis, bir ikinci doðum ve bir ebedî varoluþa uyanma þeklinde anlar ve merdane yürürler kabre doðru. Azrail arkadaþlýðýný, Ýsrafil dostluðuyla bir bilir, Allah’a yürüme ânýnýn her lâhzasýný Cebrail rehberliðinde miraca yükseliyor gibi zevk ederler. Aslýnda mü’min, ölüp mezara gömülmeyi, sümbül vermek için topraðýn baðrýna saçýlan bir tohum ve insan olmaya koþan bir sperm gibi görür.

Hangi tohum vardýr ki, topraða atýlmýþ da baþaða yürümemiþtir.! Hangi sperm vardýr ki, “rahm-i mâder”e düþmüþ de, orada yokluða mahkûm olmuþtur! Allah, insaný kendi ruhuyla þereflendirmiþ ve onu bir ebediyet üveyki olarak donatmýþtýr. Ceset çürüyüp daðýlsa da ruh, O’nun varlýðýnýn gölgesinde ebedlere kadar yaþayacaktýr. Zaten caný, Can Sahibi’nin aldýðýný bilenler için ölüm âdeta bir baldýr, bir kaymaktýr. Onlar için ölüm ve mezar bir perde; bitmeyen bir cümbüþ vardýr, o da az ilerde. Daha þimdiden onlar, imanlarý, inanç zenginlikleri ve mârifet ufuklarý ölçüsünde gönül dünyalarýnda Naîm Cennetleri’nin en mûtena yerlerinde karþý karþýya oturmaktadýrlar mücevherlerle iþlenmiþ tahtlar üzerinde.. döner durur çevrelerinde çelik-çavak gençler, ellerinde kevserlerle köpüren testiler, sürahiler, kadehler... Onlar, ne bir baþ aðrýsý duyar ne de sarhoþluk hissederler.. ve tercihi kendilerine ait, baþlarýnýn üstünde istedikleri kadar meyveler... Canlarýnýn çektiði kuþ etleri, sadefleri içinde inciler gibi el deðmemiþ elâ gözlü eþler.. dal bastý kirazlar.. salkým salkým dolgun muzlar.. uzayýp giden gölgeler.. þakýr þakýr çaðýldayan sular.. ardý arkasý kesilmeyen ve yasakla sýnýrlandýrýlmayan meyveler... (Bu yaklaþýk mealler, Vâkýa’dan.) Her zaman iyiliðe kilitlenmiþ bu insanlar “salarlar kendilerini öyle koltuklara ki, orada ne güneþ sýcaðý görürler ne de zemheriri.. Cennet aðaçlarý salar gölgelerini her yandan üzerlerine.. ve meyveleri devþirilmeye hazýr sarkmýþtýr burunlarýnýn dibine.” (Bunlar da, Ýnsan Sûresi’nin bir-iki dar meali.) “O gün mutlulukla tüllenen öyle yüzler vardýr ki, emeklerinin neticeleriyle lütuflandýrýldýklarýndan ötürü o yüksek Cennet’te tam bir hoþnutluk içindedirler.. ve bulunduklarý yerde boþ söz de iþitmezler... Orada fýþkýrýp akan kaynaklar, (oturmaya müsait) yüksek kanepeler, içmeye hazýr (dolu) kadehler, yaslanýlacak yastýklar ve nefislerden nefis döþemeler vardýr.” (Gâþiye’den bir kýrýk meal.) “Ýþte bunlar, mükâfatlarý, içinde devamlý kalacaklarý altýndan ýrmaklar akan Adn Cennetleri’dir. (Dahasýgöz kırpma Allah onlardan, onlar da Allah’tan hoþnutturlar ve bu rýza makamý da, sadece Rabbi’ne karþý saygýlý ve haþyet içinde bulunanlara mahsustur. (Beyyine’den incelikleri düþünülmeden alýnmýþ ayrý bir meal.) Evet, “Bunlarýn mükâfatlarý, Adn Cennetleri’dir; girerler oraya kollarýnda altýn bilezikler, süslenmiþ olarak incilerle ve elbiseleri de ipektendir. (Girerken de) ‘Hamdolsun, bizden her türlü tasayý, kederi gideren Allah’a; doðrusu Rabbimiz Gafûr’dur, yarlýðar hepimizi; Þekûr’dur, yaptýklarýmýzýn kat katýyla mükâfatlandýrýr bizi’ derler.&#8221aglaFâtýr’dan kýsa bir alýntý.)

Eðer, sýrf cismaniyet adýna dahi olsa, ölümün arka yüzü bu ise, bu ten kafesinin parçalanýp daðýlmasýna aðlayýp inlemek deðil, bizi dar bir zindandan, geniþlerden geniþ baðlara bahçelere alýp götürdüðü için sevinmeliyiz; sevinmeliyiz zira, gönüllerimizde kendini hissettiren ve rüyalarýmýzýn menfezleriyle her gece ruhlarýmýza tebessümler yaðdýran o büyülü ve baþ döndüren âlemin biricik köprüsü var. O da ölümdür; O’nun emri ve izni dairesinde gelen ölüm... Ölümün hakikatini kavramýþ gönlü imanla, duygularý da aþk ve heyecanla köpük köpük bir muhabbet kahramaný bin can ile koþar Sevgili’ye. O’na kavuþunca da, dünyevî benliðiyle þekerler gibi erir ve þerbete dönüþür. Farklýlaþýr ve uhrevîlerin letâfetine ulaþýr... Rûhânîlerin “hay-huy”u ve meleklerin kanat sesleriyle banyo yapar. Baþkalarýnýn, nefsânî kirleriyle çevrelerinde tiksinti uyardýklarý bitevî ve tulûu, gurûbu olmayan kederlerle yoðrulduðu kesintisiz bir zamanda o, gül gibi elden ele dolaþýr ve uðradýðý her yerde misk ü amber gibi koklanýr. Can Hükümdarý da, ona baþlarý döndüren, gözleri kamaþtýran ebedî sultanlýklar bahþeder.. onu her zaman yeni yeni teveccühlerle iltifatlandýrýr.. hususî muamelelerle aðýrlar.. Cemaliyle ufkunu aydýnlatýr.. hoþnutluðundan besteler dinletir ve ruhuna kâse kâse güzellikler içirir. Var olmayý ganimet bilip deðerlendirmiþ bir mârifet eri; imaný ve aþk u þevki ölçüsünde âhiret pazarýnýn her menzilinde incilerin, elmaslarýn gördüðü teveccühü görür; hayatýný suiistimal edenlerin, zifiri karanlýklarda ürkek ürkek dolaþmasýna karþýlýk o, hep ýþýk görür, ýþýklarla hasbýhal eder; ýþýk atmosferinde sabahlar ve akþamlar; ýþýk yudumlar ve ýþýklar içinde sermest dolaþýr; onun ufkuna asla gece uðramaz ve onun maðriblerini kat’iyen gurublar karartamaz. Otaðýný böyle bir ufka kuran bahtiyar, hemen her zaman insanî duygularýnýn yaratýlýþýna gaye teþkil eden þahikalarda dolaþýr; irade ufkundan þuur zirvesine, þuur zirvesinden kalb arþýna yükselir ve yükseldiði her burçta kendini ayrý bir mevhibe sofrasýnýn baþýnda bulur ve ayrý bir temâþâ zevkinin vecdini yaþar. Bunlar idrakleri aþkýn öyle lütuflardýr ki, bir kýsmýný dünyada bazý gönül erleri duysalar da, tamamýný yaþayýp hissetmek âhirete mahsustur.

Bu hususiyete mazhar olacak bir mü’min, hiçbir petekte bulamayacaðý balý, hiçbir yerde elde edemeyeceði kaymaðý, orada dili damaðý arasýnda bulur. Bu bildiðimiz göklerin ve yerlerin bulunmadýðý o sihirli dünyada her þey, bütün o feyizler ve güzellikler kaynaðý etrafýnda sabahlar-akþamlar; sadece O’nu görür, O’nu bilir, O’nu duyar ve O’nun câzibesiyle kendi mahiyet çizgisinin üstüne yükselerek, O’nun varlýðýnýn ziyasýna baðlanýr ve pâr pâr parlamaya baþlar.. ve “Bir þûlesi var ki þem-i cânýn / Fânûsuna sýðmaz âsumânýn” (Gâlib) hakikatinin mücessem bir misali olur.

Eðer bütün bu mazhariyetlere ölüm köprüsünden geçilerek ulaþýlabiliyorsa, bence ölüm insanýn en tatlý emeli olmalý.. ama hayata çaðrý ve ona mazhariyet bize ait olmadýðý gibi, ölümü arzu etmek ve istemek de bizim hakkýmýz deðildir. Yaratan çaðýrýnca severek O’na koþarýz; “Hele az daha durun!” dediðinde de, vuslata karþý sabýr mülâhazasýyla diþimizi sýkar dayanýrýz.
Gönderen: 19.04.2006 - 12:23
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
2687 Mesaj -
Ýnsanoðlu, ölmek için var olur, dirilmek için ölür ve ebediyeti duyup yaþamak için de dirilir. Bir bir gelinir bu dünyaya.. bir bir yürür herkes bu upuzun hayat yolunda.. onca müþtereklere raðmen herkes kendi kaderiyle oturur-kalkar.. kendi kaderini yaþar ve programlandýðý çerçevede, daha sonra bir baþka hayatý duyup yaþamak için arkasýna bakmadan yürür ebediyete.

Evet insan, dünyaya daha ilk adýmýný attýðý andan itibaren, onun için geriye sayma baþlamýþ demektir. Hatta embriyolojik sürecin mebdei, bir mânâda onun için sonun baþlangýcý sayýlabilir. Çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaþlýlýk dönemleri bu vetirede sadece birer konaktýrlar. Ýnsan nasibi ölçüsünde ya bu konaklarýn hepsine uðrar ve bir süre misafir olur veya yürüyen bir trenden dýþarýya atýlýyor gibi, ümit edilen menzile ulaþýlmadan, herhangi bir meçhul noktada, kendisine cebrî bir çýkýþ verilir ve onun için dünya ile alâkalý her þey biter. Her gün bu kabil hâdiselerle, duygularý delik deþik ve düþünceleri allak-bullak yolculuklarýný devam ettirenler ise, son durak mülâhazasý veya gerçekten O’na yaklaþtýklarýndan ötürü, sürekli ense köklerinde yokluðun sopsoðuk elinin dolaþtýðýný sanýr, onun rengiyle sararýr, her an sürpriz bir bitiþin þokuyla tir tir titrer, hazan yemiþ yapraklar gibi sarsýlýr ve her zaman kendilerini amansýz bir çözülüþün pençesinde hissederler.. ederler de, günler, haftalar, aylar ve yýllar ilerledikçe, daha bir artan hafakanlarla kývrým kývrým kývranýr, iþittikleri her seste ölüm aðýtlarýndan naðmeler dinler ve ruhlarýndaki cehennem zakkumunu besleyen esintiler ölçüsünde, her gün birkaç defa ölür ölür dirilirler.

Mevsim dönüp de hayatýn sonbaharý gelip çatýnca, âdeta her þey ve herkes tarafýndan terkedildiklerini hisseder.. bütün varlýðýn kendilerine arka çevirip onlarý yalnýzlýða attýðýný sanýr.. dört bir yanýn poyrazla inlediðini duyar gibi olur ve hazanla sararýp düþen her yaprakta kendi makûs kaderlerinin yazýlarýný okur.. çýðlýklarýný dinler, inkisarla iki büklüm olur.. buruklaþýr.. ve hele ötelere inançlarý da yoksa, ruhlarýnýn alacakaranlýðýnda hayatlarýnýn gurûp sonrasýný tahayyülle sürekli yutkunur ve ölüm terleri dökerler.

Artýk, ne çevrelerinde neþ’eyle köpüren hayat, ne varlýðýn rengârenk güzellikleri, ne kuþ cývýltýlarý, ne ýrmak çaðýltýlarý, ne koyun-kuzu meleyiþleri, ne de tabiat meþherinin o temâþâsýna doyulmayan manzaralarý onlara hiçbir þey ifade etmez.. etmez ve onlara göre artýk her ses bir ölüm aðýtý.. her güzel manzara plastize bir hüzün paketi.. her doðum, bir ölüm referansý ve doðumlar ölümlere emanet.. her sevinç de bir aldanmýþlýk ve teselli mýrýltýsýdýr. Bunlarýn iç dünyalarýnda elemleri elemler kovalar, kâbuslu rüyalarda olduðu gibi gönülleri ve dilleri sürekli korkulara takýlýr, “kem-küm” eder. Her zaman bakýþlarý bulanýk, baþlarý dumanlý, yaklaþan sonun þokuyla hezeyandan hezeyana sürüklenir ve daha mezara girmeden hep kabrin sadefleþmiþ kemikleri arasýnda yýlanlarla-çýyanlarla âdeta saklambaç oynarlar. Yer yer burunlarýnýn yokluða deðdiðini ve ufalanýp toz-toprak haline geldiklerini hisseder ve her biri ayrý ayrý kendi kaderinin aðýnda “Keþke anam beni doðurmasaydý!” der, inler.

Gönüllerini imanla donatmýþ ve kalblerinin balansýný ötelere göre ayarlamýþ “Ýman hem nurdur, hem kuvvettir, hakikî imaný elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.” duygu ve düþüncesiyle tam bir metafizik gerilim içinde bulunanlara gelince; onlar, çocukluklarýný bir zevk zemzemesi içinde duyar ve her zaman var olma þevkiyle haykýrýr.. gençliklerini Yusuf gibi birer iffet ve irade kahramaný olarak disiplinlerle geçirir.. olgunluk çaðlarýný arkadan gelenlere örnek olabilecek davranýþlarla süsler ve yollardaki reflektörler gibi sürekli düz yolda yürümenin lâzým geldiðini vurgular.. yaþlýlýk dönemlerini de “ulü’l-azmâne” bir kararlýlýk, ciddiyet içinde ve nebîleri hatýrlatan bir itminanla, Cennet koridorlarýnda seyahat ediyormuþçasýna inançla, azimle ve ümitle sürdürürler.

Baþkalarýnýn kaybetme hezeyanlarýyla çýldýrýp durduðu, en amansýz gibi görünen demlerde, onlar, her zaman imanlarýnýn, ümitlerinin meyvelerini devþirir ve bütün hassasiyetleriyle burada var olmanýn, ötede de ebedî kalmanýn neþvesini duyar ve âdeta ömürlerini bir þiir, bir hayal ikliminde yüzüyor gibi geçirirler. Öyle ki, Allah’a ve ötelere imanýn herhangi bir faslý, herhangi bir ifadesi karþýsýnda, sihirli balonlarla, fezanýn sonsuzluðunda ötelere yürüyor gibi ruh-efzâ bir seyahat yaptýklarýný sanýrlar. Kendini duygularýnýn, düþüncelerinin büyüsüne kaptýrma ölçüsünde her inançlý ruh, þöyle ya da böyle cismaniyetten uzaklaþýyor ve ruhanîliðin enginliklerine açýlýyor gibi olur ve ötelerin tasavvurlarý aþkýn bütün romantizmini birden duyar.

Evet, her imanlý gönül, varlýðýn, her zaman güzelliklerini temâþâ ettiðimiz þu esrarlý meþherinde ne harikalara, ne harikalara þahit olur!. Ne büyülü sesler duyar!. Ne aþkýn þeylerle yüz yüze gelir!. Gelir de yol boyu, kendisini selamlayan nice güzelliklerden iltifat görür.. nice ses hevenkleriyle büyülenir, kendinden geçer ve âdeta rüyalarda olduðu gibi, her gördüðü, her duyduðu, her düþündüðü þeye çarçabuk ulaþýr ve kendini sürekli bir zevk çaðlayaný içinde hisseder.. hisseder ve ömrünün bitmesini kat’iyen istemez.. dünyaperest ruhlar gibi deðil; varlýðýn tenteneli perdesinin arkasýndaki hakikî güzelliklere, Güzeller Güzeli’nin cemalinin deðiþik dalga boyundaki tecellilerine vurgun olduðundan dolayý ömrünün bitmesini istemez.

Daha doðrusu bunlar, ötekilerin, o dünyalarýný karartan ruhlarýndaki Cehennem zakkumuna bedel kalblerindeki iman çekirdeði sayesinde kendilerini her zaman, âhiret âlemi ve onun zevkle tüllenen manzaralarý ile yüz yüze, Cennet ve onun Hakk’ý temâþâya açýk yamaçlarýnda tenezzühde sanýr ve bir bakýma, fiziði-metafiziði, dünyayý-ukbayý, ruhu-bedeni bir bütün hâlinde duyar ve yaþarlar.

Gün gelip de öteler perde aralayýnca, düþüncedeki Cehennem tohumu, kapkaranlýk bir kâbus gibi her yanda kendisini hissettirir.. maðmalar gibi köpürür ruhlara korkular salar.. bir sis, bir duman gibi bütün ufuklarý kaplar.. azap olur canlarý yakar.. musibet olur saðanak saðanak yaðar.. ve tabiî gönüllerdeki tûba-i Cennet çekirdeði de dal-budak salar.. baðrýnda göðerip geliþtiði gönüllere tebessümler yaðdýrýr, revh u reyhanla tüllenir.. yapraklarýna tutunanlarý sýrlý asansörler gibi huzura, emniyete, rýdvana ve ebediyete taþýr.. Cennetle buluþturur, Hak Cemali’nin temâþâ edildiði ufka ulaþtýrýr. Hâsýlý her iki zümre de sînelerinde taþýdýklarý çekirdek ve tohumun inkiþafýyla vicdanlarýnda icmâlen duyduklarý þeyleri, tafsilen ve fiilen görüp-yaþayacaklarý ayrý bir buuda intikâl eder de her þeyi ayan-beyan görmeye baþlarlar:

Evet, hele “Sûra üfürüldü mü, iþte o gün çok çetin bir gündür; (bilhassa) kâfire (hiç de) kolay deðildir.” (Müddesir, 8-10) Ya o “Göklerin yarýlýp parçalandýðý, cehennemin köpürüp alevlendiði ve Cennetin yaklaþtýrýldýðý an, her nefis, dünyada ne hazýrlayýp oraya sunduðunu (mutlaka) bilecektir.” (Tekvir, 11-14)

&#8220aglaÝþte) O gün kiþi kardeþinden, anasýndan, babasýndan, eþinden ve oðullarýndan kaçar (kaçar; çünkügöz kırpma o gün herkesin, baþýndan aþkýn bir iþi var.. yüzler vardýr o gün parýl parýl, gökçek ve sevinçle mütebessim.. yüzler de vardýr, karanlýk ve toz-toprak bürümüþ, iþte onlar kâfirler ve mücrimlerdir.” (Abese, 34-42)

“Þüphesiz kâfirler için zincirler, bukaðýlar ve çýlgýn alevler hazýrladýk. Ýyilikle oturup kalkanlara (gelince, onlar) kadehlerle kâfûr karýþýmý (kevserler) içerler.” (Ýnsan, 4-5)

Arzýn darmadaðýnýk olup, yýldýzlarýn baðý kopmuþ tesbih taneleri gibi saða-sola savrulduðu o dehþetli gün, dimaðlardaki Cehennem tohumu ve gönüllerdeki Cennet çekirdeðinin ayrý bir inkiþaf faslýdýr: Evet bir yanda: “Hayýr hayýr! Yer çarpýlýp paramparça olduðu, meleklerin saf saf (olup durduðu) ve cehennemin getirildiði o gün (evet iþte o gün) insan her þeyi anlar (anlar ama) onun için (artýk anlamanýn) ne yararý var ki? (O) keþke bu hayatým için (bir þeyler hazýrlayýp) gönderebilseydim, der.. artýk O’nun azabý gibi kimse azap edemez ve O’nun gibi kimse zincire vuramaz.” (Fecr, 21-26) Ürperten bir tablo; diðer yanda da: “Ey itminan içindeki nefis! O senden, sen de O’ndan râzý olduðun hâlde dön Rabbine! (Dön) kullarým arasýna katýl ve Cennetime gir!” (Fecr, 27-30)

Nimetlerin bayýltan güzellikleri, musibetlerin ürperten çirkinlikleri ve yol boyu, tûba-i Cennetin üfül üfül esintileri, cehennem zakkumunun da sam yeli gibi iliklere iþleyiþi hissedilir: “O gün nice yüzler ýþýl ýþýl ýþýldar ve Rabbi’ne bakar; nice yüzler de vardýr ki, ekþir, asýklaþýr ve belinin kemiklerinin kýrýlacaðýný sanýr; (sanýr ve iki büklüm olur).” (Kýyame, 22-25) Ýkincilere: “Haydi yalanladýðýnýz þeye doðru yürüyün! Yürüyün, gölgesi olmayan ve alevden korumayan üç buudlu (katmerli) cehennem karanlýðýna! O karanlýk, ulu aðaçlar gibi kývýlcýmlar salar. O (kývýlcýmlar) kalýn urganlar gibidirler. O gün Hakk’ý yalanlayanlarýn vay hâline!.” (Mürselat, 29-34) Birincilere de âdeta tebrikler yaðdýrýlýr ve: “Þüphesiz müttakiler gölgeler (altýnda), çeþmelerin yanýnda ve iþtihalarýnýn çektiði meyvelerin baþýndadýrlar. (Onlar) amellerinizin mükâfatý olarak afiyetle yeyin, için!. Ýþte biz iyilik edenlere böyle karþýlýk veririz.” (Mürselat, 41-44) müjdeleriyle karþýlanýrlar.

Evet “Vadedilen (o büyük) hakikat gelip çatýnca, küfredenlerin bakýþlarý donakalýr. ‘Vah bize! Biz bundan gâfilmiþiz; daha doðrusu biz zâlimlerin ta kendisiymiþiz.’ (derler ve onlara) siz ve Allah’tan baþka bütün taptýklarýnýz cehennemin yakýtlarýsýnýz ve oraya döküleceksiniz denir.” (Enbiya, 97-98) “Kendilerine tarafýmýzdan saadet vadedilenler ise, iþte onlar, cehennemden uzaklaþtýrýlmýþlardýr. (Öyleki) cehennemin hýþýrtýsýný bile duymazlar. Onlar, canlarýnýn istediði nimetler içinde ebedîdirler. En büyük korku bile onlarý tasalandýrmaz.. ve melekler onlarý: ‘Ýþte bu, size vadedilen sizin gününüzdür.’ (muþtularýyla) karþýlarlar.” (Enbiya, 101-103)

Müttakiler, bir de kitaplarýný saðdan alma sevinciyle coþar, neþ’e çýðlýklarý atar ve þükranla iki büklüm olurlar: “Kitabý saðdan verilen: ‘Ýþte alýn, okuyun bu kitabý! (Zaten) ben böyle bir hesapla karþýlaþacaðýma inanýyordum.’ der. Ve artýk o, hoþnut olacaðý bir yaþayýþ içinde, (meyvelerin) salkýmlarý (burnunun dibine) kadar yaklaþmýþ Cennettedir. Ve onlara: Geçmiþte yaptýðýnýz amellere karþýlýk, afiyetle yeyin, için, denir. Kitabý soldan verilenler ise: ‘Âh keþke, bana bu kitap verilmeseydi! Keþke hesap nedir bilmeseydim!. Ve keþke ölüm iþimi bitirmiþ olsaydý! Malým hiçbir iþe yaramadý. Güç ve hâkimiyetim yok olup gitti.” (Hâkka, 19-29) der hasretle inler.

Artýk “Mücrimler, þaþkýnlýk ve azap içindedirler. O gün (onlar) yüzükoyun sürüm sürüm ateþte sürüklenirler; (sürüklenirler de onlara): ‘Tadýn ateþle temasý!’ denir.” (Kamer, 47-48) “Müttakilere (gelince) cennetlerde, ýrmaklarýn baþýnda, Kudreti Sonsuz Melik’in nezdinde, sýdk makamýnda (birer yâd-ý cemil)dirler.” (Kamer, 54-55)

Bir yandan gözlerin görmediði, kulaklarýn iþitmediði nimetlerin saðanak saðanak yaðmasý, diðer yandan da cehennemin gayýzla gürleyip öfkeyle köpürmesi ve mazhariyetlerine imrenilecek, istihkaklarýndan ürperilecek insanlarla her þey ebediyete akar durur: “Takvâ erbabýna geleceðin en güzeli vardýr: Adn cennetleri, ardýna kadar kapýlarý açýlmýþ, (onlar da, bu cennetler içinde) tahtlara yaslanmýþ olarak (çeþit çeþit) meyveler ve içecekler isterler. Yanlarýnda da, gözleri eþlerinin üzerinde, dilberler vardýr.” (Sâd, 49-52) &#8220aglaOrada) azgýnlara da en kötü bir azap (söz konusudur): Gider cehenneme yaslanýr; o ne kötü bir istirahat döþeðidir! Tadýp duymalarý için (onlara) kaynar bir su ve bir de irin (verilir), bu türden daha çift çift azablar...” (Sâd, 55-58)

Kimileri ferih fahûrdur. Deðiþik mazhariyet ve iltifat saðanaklarý karþýsýnda; kimileri de buruk, ekþi ve hezeyan içindedirler: “Defterini saðdan alanlara gelince, nereden bileceksin ki, (o büyük mazhariyeti)?. Onlar dikensiz sedir aðaçlarý, salkým salkým muzlar arasýnda ve upuzun gölgeler altýnda çaðlayýp duran ýrmaklarýn baþýndadýrlar.” (Vâkýa, 27-31) “Kitabýný soldan alanlara gelince, nereden bileceksin ki (o korkunç mahrumiyeti)?. Onlar iliklerine kadar iþleyen kaynar bir su içinde, serinlik ve rahat vadetmeyen kapkara bir dumanýn gölgesinde (bekler dururlar); zira onlar dünyada, þýmarýklýk içinde, günahlarda hep ýsrarlý idiler.” (Vâkýa, 41-45)

&#8220aglaArtýk) o gün, cennetliklerin ebedî kalacaklarý yer en hayýrlý bir yer, dinlenecekleri makam da en güzel bir makamdýr.” (Furkan, 24) Gönüllere akan zevkleri yudumlar ve kendi kendilerine: “Bizden üzüntüyü gideren Allah’a hamdolsun! Þüphesiz bizim Rabbimiz, günahlarý baðýþlayan ve þükürlere de karþýlýk verendir. O’dur ki, bizi böyle bir makama yerleþtirdi.. bir makam ki, (insana) ne yorgunluk ârýz olur ne de usanç gelir.” (Fatýr, 34-35)
Gönderen: 19.04.2006 - 12:24
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
akincimetin su an offline akincimetin  
359 Mesaj -
Ölüm Kardeþim.gül

Pek fazla yazmak istemiyorum Ölüm Kardeþim gereken açýklamalarý yapmýþ ancak,Bir kaç kelam edecek olursak müslümanlar için kurtuluþ kapýsýdýr.Hakkýyla bu dünyada Allaha kul olup resulullahýn yolunda gitmiþ ise ve dinini teblið edebilmiþ ise ne mutlu ona ne mutlu ona ki ebedi saadeti kazanmýþtýr.sonsuz bir alemin bir basamaklarýný týmranmanýn ilk adýmýdýr ölüm.
Gönderen: 19.04.2006 - 13:33
Bu Mesaji Bildir   akincimetin üyenin diger mesajlarini ara akincimetin üyenin Profiline bak akincimetin üyeye özel mesaj gönder akincimetin üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
YeSiLKuBBeM su an offline YeSiLKuBBeM  
7 Mesaj
Alıntı
Orijýnalý akincimetin

Hakkýyla bu dünyada Allaha kul olup resulullahýn yolunda gitmiþ ise ve dinini teblið edebilmiþ ise ne mutlu ona ne mutlu ona ki ebedi saadeti kazanmýþtýr.
sonsuz bir alemin bir basamaklarýný týmranmanýn ilk adýmýdýr ölüm.



InsaALLAH, InsaALLAH ALLAHA layik Kul oluruz ve Gülefendimize layik Ümmet oluruz..ağlar gülağlar

Ölüm: ALLAHA kavusturur InsaALLAH, ebediyet ordan itibaren baslar..
Nasil yasarsan öyle ölürsün.. !!!!!
Gönderen: 19.04.2006 - 13:51
Bu Mesaji Bildir   YeSiLKuBBeM üyenin diger mesajlarini ara YeSiLKuBBeM üyenin Profiline bak YeSiLKuBBeM üyeye özel mesaj gönder YeSiLKuBBeM üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ilknurMerve su an offline ilknurMerve  
476 Mesaj -
ölüm abi ve akincimetin abi Allah razi olsun..gül..gül..

SELAM VE DUA ILE..
Gönderen: 21.04.2006 - 12:46
Bu Mesaji Bildir   ilknurMerve üyenin diger mesajlarini ara ilknurMerve üyenin Profiline bak ilknurMerve üyeye özel mesaj gönder ilknurMerve üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1636 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
sehergulum (65), ozkan2064 (58), ckeles (48), adem_wien (48), arif16 (42), elalay (45), karamax1 (44), filiz matara (64), musty110 (36), medinee (39), sahinler (46), ahsel (46), 0mer (38), cigdem 20 (38), ceyda06 (32), emrullah_11 (40), e.alper (42), Kapadokya05 (42), yAsEmÝnN.. (33), buea (51), FATIMATÜ-Z_ZEHR.. (38), Halide (64), mehmet yigit (41), sardunya (53), ShiLaN (41), barby (28), september (63), zennun (59), elmor67 (57), ohmohmohm (38), fasimer (64), muhammed94 (30), erdem77 (47), hzengin28 (41), izzet kaner (46), hakyolcusu1979 (45), y.a.s.e.m.i.n14 (33), salebe (38), emirhattab (41)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.06536 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.