ÝsLâm'da Kadýnýn MâLî HakLarý
Ýslâm dini, evlilik yuvasý içinde, karý koca ve çocuklarýn hak ve görevlerini belirlemiþ-tir. Günümüzde, aþýnan ve batý normlarý adý altýnda yaygýnlaþan anlayýþlar karþýsýnda, ailede Ýslâmî kimliðin korunmasý için, Allah ve elçisinin bu konudaki mesajlarýný tanýmak gerekir.
Kadýnýn, evlilik içinde malî haklarýnýn baþýnda mehir, nafaka ve varsa kendine ait mal varlýðýný koruma gelir. Bunlarý aþaðýdaki þekilde açýklayabiliriz:
1) Mehir: Erkeðin, evlenirken karýsýna verdiði veya vermeyi taahhüt ettiði para veya mala “mehir” denir. Kur’an’da,
;Aldýðýnýz kadýnlarýn mehirlerini cömertçe veriniz.(Nisâ/4) buyurulur. Mehir, evliliðin rükün veya þartlarýndan deðil, nafaka gibi kocaya vacip olan mâlî bir haktýr. Hz. Peygamber, Ali (r.a.);ye kýzý Fâtýma;ya mehir olarak fazla bir zýrhýný vermesini bildirmiþtir.
Çeþitli toplumlarda, erkek tarafýnýn, evleneceði kýzýn ailesine, para ya da sair bir mal vermesi geleneði vardýr. Eski Türkler;de ';kalýn'; uygulamasý da bu niteliktedir. Yalnýz Hristiyanlýkta mehrin aksine, kadýnýn ailesi, erkeðe drahoma adýyla bir meblað verir.
Mehir, nikâh sýrasýnda belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrýlýr. Evlilik sýrasýnda miktarý belirlenmiþse buna
mehr-i müsemmâ;,, belirlenmemiþse
;mehr-i misil; denir. Yine evlilik sýrasýnda peþin ödenen mehre,
“mehr-i muaccel”, ödenmesi sonraya býrakýlan mehre ise,
;mehr-i müeccel; adý verilir. Ancak mehrin ödenme zamaný belirlenmemiþse, ilke olarak boþanma anýnda veya eþlerden birisinin ölümü durumunda mehrin vadesi gelmiþ sayýlýr.
Ebû Hanîfe;ye göre mehrin en az miktarý 10 dirhem (5 dirhem, yaklaþýk bir koyun be-deli), Ýmam Mâlik;e göre üç dirhemdir. Þâfiî ve Ahmed Ýbn Hanbel;e göre ise, en azý için bir sýnýr yoktur. Mehrin, en çok miktarý için bir sýnýr getirilmemiþtir. Âyette,
;Onlardan birine, yüklerle mehir vermiþ olsanýz bile, ondan bir þey almayýnýz.”
Nisâ/20)buyurulur. Hz. Ömer, mehirleri 400 dirhemle sýnýrlamak istemiþ, fakat bir kadýnýn yukarýdaki âyeti okuyarak karþý çýkmasý üzerine sýnýrlamadan vazgeçmiþtir.
Kadýn; nikâh sýrasýnda bir mehir belirlenmiþse buna, belirlenmemiþse aileden emsal kýzlarýn mehri kadarýna hak kazanýr. Mehir, kadýnýn hakký ve onun için iktisadî bir destektir. Onu, veli alýp, kendisi için harcayamaz.
2) Nafaka: Evlilik içinde kadýnýn yiyecek, giyecek ve mesken masrafý kocasýna aittir. Evin tefriþi ve ev eþyasýnýn temini de erkeðin görevidir. Ýslâm toplumlarýnda örf gereði, kadý-nýn da yeni evine belirli bir çeyiz getirmesi ve ev eþyasý alýmýna katkýda bulunmasý yaygýn hale gelmiþse de, özellikle Hanefîler’e göre kadýn böyle bir katkýya zorlanamaz. Kocanýn eve harcamalarý, örfe ve karý kocanýn sosyal durumuna göre belirlenir.
Kur’an’da þöyle buyurulur:
;Annelerin yiyecek ve giyeceði, gücünün yettiði ölçüde çocuðun babasýna aittir
Bakara/223) ;Varlýklý olan kimse, nafakayý varlýðýna göre versin. Rýzký kendi-sine daraltýlan yoksul da nafakayý, Allah’ýn ona verdiðinden versin. Allah, hiç kimseye, ona verdiðinden baþka bir þeyi yüklemez. Allah, bir güçlüðün arkasýndan kolaylýk verir.”
Talâk/7) “Boþa-nan kadýnlarý, gücünüzün yettiði kadar, ikamet ettiðiniz evin bir bölümünde oturtun.”
Talâk/6)
“Annelerin yiyecek ve giyeceði, gücünün yettiði ölçüde çocuðun babasýna aittir.”
Bakara/223) “Varlýklý olan kimse, nafakayý varlýðýna göre versin. Rýzký kendi-sine daraltýlan yoksul da nafakayý, Allah’ýn ona verdiðinden versin. Allah, hiç kimseye, ona verdiðinden baþka bir þeyi yüklemez. Allah, bir güçlüðün arkasýndan kolaylýk verir.”
Talâk/7) “Boþa-nan kadýnlarý, gücünüzün yettiði kadar, ikamet ettiðiniz evin bir bölümünde oturtun.”
Talâk/6)Kocanýn ev masraflarýný karþýlamamasý durumunda, kadýn mahkemeye baþvurarak kendisine nafaka takdir ettirebilir. Bunun belirlenmesinde karý-kocanýn mâlî ve sosyal du-rumlarý birlikte dikkate alýnýr. Yalnýz kocanýn durumu dikkate alýnýr, diyen fakihler de vardýr. Kadýn, takdir edilen nafakayý gerektiðinde icra yoluyla alýr. Nafakayý ödemeyen koca, hapisle zorlanabilir. Ancak, yoksul olan kocayý hapisle zorlama uygun olmaz. Çünkü Kur’an’da, dara düþen borçluya, eli geniþleyinceye kadar süre tanýnmasý tavsiye edilir.-Bakara,280.-
Karý-koca, nafaka borcu ve miktarý üzerinde anlaþmamýþsa veya hâkim tarafýndan tak-dir yapýlmamýþsa, taraflardan birinin ölümü, boþanma veya kadýnýn itaatsiz (nâþize) duruma düþmesi ile, ödenmeyen nafaka düþer.
Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise nafaka, hâkimin takdirine baðlý olmak-sýzýn kuvvetli bir alacak sayýlýr ve ancak ödenmekle veya nafaka alacaklýsýnýn kendi hakkýndan vazgeçmesi (ibrâ

ile düþer.
3) Mal ayrýlýðý rejimi: Ýslâm’da genel olarak eþler arasýnda mal ayrýlýðý rejimi esas alýnmýþtýr. Koca gelir getirici bir iþte çalýþarak; kendisinin, eþinin ve çocuklarýnýn geçimini saðlamakla yükümlüdür. Kadýn, geliri olduðu takdirde bu harcamalara katýlmaya zorlanamaz. Ancak kendi isteðiyle çalýþarak veya miras yoluyla elde ettiði geliriyle aile harcamalarýna ka-týlýrsa, bu, onun, ahlakýnýn güzelliðinden olup, ayrýca sadaka ecri alacaðýnda þüphe yoktur. Ni-tekim kocanýn, Ýslâmî ölçüler içinde, aile fertleri için yaptýðý bütün harcamalarýn da, ona sa-daka ecri kazandýrdýðý, hadislerle sâbittir.
Bununla birlikte kadýn, kendisine ait gelirleri aile harcamalarýna karýþtýrmayarak tasar-ruf da edebilir. Bunlarý karz (ödünç

olarak kocasýna kullandýrabilir. Kendisine ait parayla sa-týn alýnan, taþýnýr veya taþýnmaz mallarýn kendi mülkiyetinde kalmasýný isteyebilir. Kocasýnýn ölümü veya boþanma durumunda, kendisine ait mal ve haklarýný ayrýca hesaplattýrarak, miras dýþý kalmasýný saðlayabilir.
Prof. Dr. Hamdi Döndüren/Yeni Dünya Dergisi