lopinavir ritonavir generique kaletra generique kaletra dexamethasone chloroquine cordarone coreg coridil corpamil corprilin corpriretic corticotherapique cosaar plus cotrim coumadin cozaar crestor crixivan cyclogyl cycrin cyklokapron cymbalta cytotec cytoxan dalacin c dalacin t dalacin v danatrol danocrine daonil deflamat deltasone demadex demolaxin dentomycine depakine chrono depakine depakote depo provera dermestril dermovate deroxat desogen desoren desyrel detrol la
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
zafer571 su an offline zafer571  
Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
232 Mesaj -
56- Ben cinleri ve insanlarý, ancak bana kulluk etsinler diye yarattým.

57- Ben onlardan rýzýk istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum.

58- Þüphesiz rýzýk veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'týr.

Bu kýsacýk ayet muazzam ve korkunç bir gerçeði kapsamaktadýr ki bu gerçek iyice anlaþýlmadan yeryüzünde beþer hayatý düzenli olmaz. Yeryüzünde sözünü ettiðimiz hayat ister kiþisel hayat olsun ister toplum hayatý olsun isterse tüm devirler ve çaðlar boyu bütün insanlýðýn hayatý olsun farketmez.

Bu kýsacýk ayet birçok anlam ve gayelerin ufuklarýný açmaktadýr ki bunlarýn tümü hayatýn üzerinde durduðu temel taþý sayýlan bu muazzam gerçeðin içinde yer alýr.

Bu gerçeðin kapsadýðý ufuklardan birincisi þudur: Elbette ki cinlerin ve insanlarýn var olmalarýnýn, yaratýlmalarýnýn belirli bir gayesi vardýr. Bu gaye bir görevde simgelenmektedir ki, kim bu görevi yerine getirirse varlýk ve yaratýlýþ gayesini gerçekleþtirmiþ olur. Yerine getirmeyen ya da yan çizen ise yaratýlýþ gayesini yýkmýþ ve yitirmiþ olur. Böyle birisi görevsiz, baþý boþ kalmýþ ve hayatý hedef ve deðerini yitirmiþtir. Hayatý, kendisini deðerli kýlan asýl anlamýný yitirmiþ olur. Böylece hayat yaratýlýþ gayesinden sýyrýlmýþ ve bunun sonucunda kiþi dipsiz bir boþluða yuvarlanmýþtýr. Bu durum kendisini ana sisteme baðlayan, koruyan ve ona ölümsüzlüðü saðlayan varlýk kanunundan sýyrýlýp kaçan herkesin baþýna gelir.

Ýnsanlarý ve cinleri varlýk kanununa baðlayan bu belirli görev Allah'a ibadet veya O'na kulluktur. Ortada bir kul, bir de Rab olacaktýr. Ýbadet eden bir kul, tapýlan bir Rab... Ýþte bir kulun hayatý bütünü ile bu ilke üzerine olursa düzgün olur.

Ýþte bu göz kamaþtýrýcý gerçeðin bir diðer yönü de burada ortaya çýkýyor. Ve buna göre ibadetin anlamý sýrf, birtakým sembolik davranýþlarý yerine getirmekten çok daha geniþ ve çok daha kapsamlý olduðu gerçeði ortaya çýkýyor. Çünkü cinler ve insanlar bütün hayatlarýný belirli sembolik hareketleri yerine getirerek geçirmezler. Ve Allah Teala onlara bunu yüklemiyor. Aksine yüce Allah onlara hayatlarýnýn büyük bir kýsmýný kuþatan ve meþgul eden baþka birtakým faaliyetler yüklüyor. Bizler Allah'ýn cinlere yüklediði faaliyet þekillerini bilmiyoruz. Fakat insandan istenen faaliyetlerin sýnýrýný biliyoruz. Bunu Kur'an'dan yüce Allah'ýn sözünden öðreniyoruz. "Hani Rabb'in meleklere `ben yeryüzünde bir halife yaratacaðým' demiþti." (Bakara, 30) Þu halde insan denen varlýktan yapmasý istenen amel, yeryüzünde Allah'ýn halifesi olmaktýr. Bu görev içinde yeryüzünün imarý da vardýr. Bunun içinde yeryüzündeki güç ve enerji kaynaklarýnýn, ham madde rezervlerinin ve gizli cevherlerin keþfedilmesi ve bunlarý kullanarak geliþtirip yaþam düzeyinin yükseltilmesi gibi birtakým aktif faaliyetler gerekmektedir. Ayrýca evrenin genel kanunlarý ile uyum içinde olan mutlak sistemi gerçekleþtirebilmek, yeryüzünde Allah'ýn þeriatýný hakim kýlmak da halifeliðin gerekleri arasýndadýr.

Buradan açýkça ortaya çýkýyor ki; insanýn yaratýlýþ gayesi ve ilk görevi olan ibadetin anlamý sadece birtakým sembolik davranýþlarý yapmaktan çok daha geniþ ve çok daha kapsamlýdýr ve halifelik görevi de ibadet kavramýna kesinkes dahildir. O halde gerçek ibadet kavramý iki ana unsurda somutlaþýr:

1- Allah 'a ibadetin anlamýný ruhlara yerleþtirmek. Yani, düþünceye þunu kesin olarak yerleþtirmeli ki, ortada bir kul, bir de Rab vardýr. Kul kulluk eder, Rab'be ise ibadet edilir. Bunun ötesinde hiçbir þey yoktur, ve ortada bu konumdan ve bu bakýþ açýsýndan baþka bir þey yoktur. Ve þu varlýk alemi tümü ile ikiye ayrýlýr: Bir ibadet eden ve bir de ibadet edilen ma'bud. Ýbadet edilen Rab, birdir. Ve herkes O'nun kullarýdýr.

2- Ýbadet, vicdandaki her harekette, organlarýn her iþleyiþinde, hayattaki her davranýþta Allah'a yönelmektir. Bütün davranýþlar ile samimi olarak Allah'a yönelmek, baþka her türlü duygudan ve Allah'a ibadet etme motifi dýþýnda her türlü motiften sýyrýlmaktýr.

Ýþte ibadet bu iki unsur ile birlikte anlam kazanýr. Ve yapýlan ameller dini ibadet sembolleri yeryüzünü kalkýndýrmakla, yeryüzünü kalkýndýrmak da Allah yolunda cihatla, Allah yolunda cihad ise belalara sabretmek ve Allah'ýn kaderine razý olmakla eþit hale gelir... Bunlarýn hepsi ibadet demektir. Hepsi Allah'ýn insanlarý ve cinleri yerine getirsinler diye yarattýðý ilk görevi gerçekleþtirmek demektir. Ve bunlarýn tümü, Allah'tan baþkasýna yönelmeyi býrakýp herþeyin, sadece O'na kulluðunda somutlaþan genel kanunlara boyun eðmek demektir.

Ve iþte o zaman, insan þu yeryüzünde yaþarken, burada Allah'ýn kendisine vermiþ olduðu bir görevi yerine getirmek için var olduðunu hissederek yaþar. Bu dünyaya o görevi yerine getirmek için belirli bir süre ile sýnýrlý olarak geldiðini, hissederek yaþar... Bu görevin ötesinde Allah'a itaattan baþka dünyada hiçbir istek ve arzu, hiçbir gaye ve hedef düþünmeden dünyaya gelmesinin sadece O'na kulluk ve itaat ederek bu görevi yerine getirmek olduðunu hissederek yaþar. Bu görevin karþýlýðý ise duyulan iç huzuru, kendi durumundan ve amelinden hoþnutluk, Allah'ýn kendisinden hoþnutluðu ve O'nun kendisini gözetmesi ile güven duymaktýr. Sonra da bu, ahirette karþýsýna þereflendirme, nimet, ihsan ve büyük bir baðýþ olarak çýkacaktýr.

Ve iþte o zaman, insan gerçekten Allah'a tüm gücüyle yönelmiþ olur. O zaman, þu yeryüzünün tutsaklýðýndan, engelleyici cazibelerinden ve akýllarý çelen tuzaklarýndan sýyrýlarak Allah'a koþmuþ olur. Gerçekten esaretten ve yüklerden kurtulmuþ ve kendisini Allah'a adamýþ olur. Kainatta bulunacaðý yere, Allah'a kul olma yerine yerleþmiþ olur. Çünkü Allah onu kendisine ibadet etsin diye yaratmýþtýr. Ýþte o zaman yaratýlýþ gayesini yerine getirmiþ, dünyaya geliþ hedefini gerçekleþtirmiþ olur. Ýbadet kavramýnýn ruhlara yerleþtirilmesinin gerekleri arasýnda insanýn yeryüzünde halifelik görevini yerine getirmesi, o görevin gereklerini omuzlamasý, halifeliðin en son meyvelerini vermesini saðlamasý vardýr. Bunun yanýsýra insanýn elini halifeliðin meyvelerine bulaþtýrmamasý, kalbini onlarýn cazibelerinden ve tuzaklarýndan uzaklaþtýrýp kurtarmasý gerekir. Çünkü o halifeliði ve halifeliðin sonuçlarýný kendi þahsý için veya kendi çýkarlarýný elde etmek için yapmýþ deðildir. Fakat, halifeliði yerine getirerek gerçek ibadet (kulluk) kavramýný gerçekleþtirmek ve sonra da ibadet (halifelik) aracýlýðý ile Allah'a yönelmek için yapmýþtýr.

Ve yine ibadet kavramýnýn bir diðer gereði de, yapýlan amellerin ruhlarda yer eden deðerlerinin o amellerin sonuçlarýna göre deðil de nedenlerine göre olmasýdýr. Sonuç ne olursa olsun insan hiçbir zaman sonuçlara baðlý deðildir. Çünkü o, bu amelleri yaparken ibadet görevini yerine getirmek niyeti ile yapmaktadýr. Ve çünkü ona verilecek ödül o amellerin sonuçlarýna göre deðil, yerine getirdiði amellerin karþýlýðý olacaktýr.

Böyle olunca, insanýn, görevler, yükümlülükler ve ameller karþýsýndaki tutumu tümü ile deðiþir. Ve insan bütün bunlarda içlerinde gizli olan ibadet kavramýný dikkate alýr. Ýnsan tüm faaliyetlerinde bu espriyi gerçekleþtirince, görevi sona ermiþ ve gayesi gerçekleþmiþ olur. Varsýn bundan sonra sonuç nasýl geliþirse geliþsin. Bu sonuçlar onun görevleri arasýnda yoktur. Hesabýný ona göre yapmaz ve onu ilgilendirmez de... Çünkü bundan sonrasý Allah'ýn kaderine ve dilemesine kalmýþtýr. Kulun kendisi, çabasý, niyyeti, ameli de yüce Allah'ýn kaderi ve dilemesinin bir parçasýdýr.

Ýnsan kalbini amel ve çabalarýn sonuçlarýndan çekip çýkarýnca, kendisini amel ve çabaya yönelten motifte ibadet kavramýný gerçekleþtirir gerçekleþtirmez payýný aldýðýný ve mükafatýný garanti ettiðini hisseder. Ýþte o zaman kalbinde insaný dünya hayatýndaki mallara köpekler gibi üþüþmeye ve onun uðrunda boðuþmaya sevkeden hýrsýn kýrýntýsý kalmaz. Bir yandan halifelik ve halifeliðin yükümlülüklerini omuzlamak uðruna olanca gücünü ve çabasýný sarfederken, bir yandan da elini ve gönlünü þu dünyanýn fani mallarýna ve çabalarýnýn sonucuna baðlamaktan çeker. Çünkü o bu sonuçlarý elde etmek veya sonuçlarý kendine mal etmek için deðil, aksine onlarda ibadet kavramýný hayata geçirmek için gerçekleþtirmiþtir.

Kur'an-ý Kerim, bu duyguyu insanýn kafasýný rýzýk endiþesi ile meþgul olmaktan ve ruhun cimriliklerinden kurtararak besleyip güçlendiriyor. Rýzýk zaten garanti altýndadýr. Allah, kullara yönelik rýzký kendisi üstlenmiþtir. Ýnsanlara mallarýný kendilerine muhtaçlara harcamalarýný ve yoksullara kendi mallarýndaki haklarýný vermelerini emrederken, verdiði rýzkýn karþýlýðýnda doðal olarak onlardan kendisini yedirmelerini veya rýzýklandýrmalarýný istemiþ deðildir.

"Ben onlardan rýzýk istemiyorum, beni beslemelerini de istemiyorum: ' "Þüphesiz rýzýk veren, güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'týr."

O halde bir mü'min amel ederken, halifelik görevinde güç sarfederken onu itici gücü, rýzýk elde etme hýrsý deðildir. Aksine, onu iten güç, insanýn olanca enerji ve çabasýný sarfetmesi ile gerçekleþen ibadet kavramýný hayata geçirmektir. Dolayýsý ile insanýn kalbi, çabalarýnýn sonuçlarýna takýlýp kalmaktan kurtularak, tüm amellerinde ibadet kavramýný hayata geçirmek noktasýna eðilmiþtir, yönelmiþtir.

Bu þerefli ve yüce hisler ancak bu yüce islam düþüncesinin gölgesi altýnda filizlenebilir.

Eðer bugün insanlýk bu duygularý anlayamýyor ve onlardaki tadý alamýyorsa, bu onlarýn -ilk müslüman nesillerin yaþadýðý gibi- hayatlarýný þu Kur'an'ýn ýþýðý altýnda yaþamamalarýndan ve hayatlarýnýn prensiplerini bu büyük anayasadan almamalarýndan ileri gelmektedir.

Ýnsan bu ufka, ibadet ya da kulluk ufkuna yükselir ve orada yerleþirse, ruhu þerefli bir hedefi hayata geçirmek için basit araçlara sarýlmaktan tiksinir ve kaçýnýr. Ýsterse bu hedef Allah'ýn (çaðrýsýna) davasýna yardýmcý olmak ve Allah'ýn sözünü en üstün kýlmak olsun. Çünkü hakir ve önemsiz araçlar, ibadet gibi yüce ve temiz duyguyu siler süpürür. Bir diðer yönden de kulu ilgilendiren, gayelere ulaþmak deðildir. Kulu ilgilendiren sadece, ibadetin anlamýný gerçekleþtirmek için görevlerini yerine getirmektir. Hedeflere gelince bunlar Allah'a havale edilmiþtir. Amacý yüce Allah dilediði ölçü uyarýnca gerçekleþtirir. O halde, gerçekleþmesi yüce Allah'a baðlý ve Allah'a ibadet eden mü'minin hesabýnda yer almayan bir gayeye varmak için, hýrs ile çeþitli araçlara baþvurmaya ve boþu boþuna yorulmaya gerek yoktur. Ayrýca ibadet eden kul, her zaman ve durumda, vicdan rahatý, ruh huzuru ve zihin rahatlýðý içinde olur. Ýster yaptýðýnýn sonucunu görsün ister görmesin. Sonuç, ister umduðu gibi çýksýn isterse tahminlerinin aksine çýksýn. Ýbadeti gerçek anlamýyla gerçekleþtirdiðine göre, amelini yapmýþ mükafatýný garantilemiþtir. Artýk rahattýr. Bundan sonra olacaklar, onun görev sýnýrlarýnýn dýþýndadýr... Çünkü bilmektedir ki kendisi bir kuldur. Dolayýsý ile düþünce ve arzularýnda kul olmanýn sýnýrlarýný aþmamalýdýr. Ve yine bilmektedir ki Allah Teala alemlerin Rab'bidir. Dolayýsý ile Allah'ý ilgilendiren iþlere burnunu sokmamýþtýr. Tüm düþünceleri bu sýnýrda ve bu noktada yer alýr, karar kýlar. Yüce Allah ondan hoþnut o da yüce Allah'tan hoþnut olur.

Ýþte böylece bir tek kýsacýk ayetin, "Ben cinleri ve insanlarý, ancak bana kulluk etsinler diye yarattým" ayetinin ortaya koyduðu akýllara durgunluk verecek muazzam gerçeðin bir yönü ortaya çýkmýþ oluyor.

Doðrusu, vicdanlarda gerçek anlamda yer ettiði takdirde bu biricik gerçeðin yeryüzünde hayatýn çehresini bütünü ile deðiþtirmesi mümkündür...

Bu büyük gerçeðin ýþýðý altýnda yüce Allah zulmedip de inanmayanlarý, Allah'ýn va'dinin çabucak gelmesini isteyip de bunu yalanlayanlarý uyarýyor. Ve sure bu son uyarý ile birlikte son buluyor.



59- Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmiþ arkadaþlarýnýn payý gibi bir azab payý vardýr. Acele etmesinler.

60- Söz verilen günün azabýndan vay o kafirlerin haline!

zariyat suresinin son bes ayeti
Gönderen: 05.09.2005 - 20:10
Bu Mesaji Bildir   zafer571 üyenin diger mesajlarini ara zafer571 üyenin Profiline bak zafer571 üyeye özel mesaj gönder zafer571 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
zafer571 05.09.2005 - 20:10

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 384 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
nur cemal (56), 06mekan68vatan (37), pembe_PAPATYA (38), knn_88 (36), ahmettayýn.. (29), silvan (43), nare (35), mütahit41 (60), merve1999 (52), Ahmet-Ali G. (51), Karadeniz_be (42), sinann42 (39), selimi (49), GunesinKizi (47), BERDUS (50), bayrbk (41), Mevlüt (51), mehmetcaglar (39), dersaaadet (44), cegex (57), apacci (50), hacihafizmurats.. (41), eren27 (46), yesilim (39), aksaGUMUS=ac&ya.. (43), ademcýft (37), METIN fr (53), miroglu_50 (34), Elyesa (46), AKL-I selim (38), altunumm (48), alimusavi (40), perhan44 (37), aykutdogan (38), Mali Ansara (47), habbab (54), yusufsimsek (33)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52319 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.